03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10EKtM1994PAZARTESt CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Petpol-lş araşftrması • Ekonomi Servisi - Kısa adı Petrol-lş olan Türkiye Petrol, Kimya, Lastık işçileri Sendikası üyelerinin yüzde 5.5'inin işkazası geçirdiği, yüzde 7'sinin de meslek hastalığına yakalandığı bildirikti. Petrol-iş Serrdikası'nın, üyejeri arasında yaptığı "Üye Profili" anket çalışmasınm sonuçlan açıklandı. Sendikanın toplam üyesinin yüzde 18, l'ini oluşturan 9 bin 283 işçi arasında gerçekleştirilen araşürmaya göre iş kazalan daha çok parmaklardoa görülürken, kaza geçiren işçüerin ortalama 20 gün hastenede yakttıklan ortaya çıkü. UNDP'den350bin doiartık yardun •ANKARA(AA)- Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı(FNDP), Türkiye'nin yüksek düzeyli bilim ve teknoloji faaliyeüeri altyapısının güçlendirilmesi amacıyla 350 bin dolarhk yardım yapacak. Türkiye ile UNDP arasında söz konusu yardunı içeren millellerarası antlaşma, Bakanlar Kurulu tarafından onaylanarak, dünkü Resmi Gazete'de yayımJandı. Rndıküreticisine çagnITRABZON(AA)- Trabzon Ticaret Borsası (TTB) Meclis Başkanı Sabit Sabır, 1994 ürünü fındıkta uygulanan bugünkü fiyatın çok iyi olduğunu belirterek üreticilerin bunu iyi değerlendirmeleri gerektiğini söyledi. Sabit Sabır, yapüğı açıklamada, yeni ürün fındık rekoltesinin geçen yıla oranla yüksek olduğunu, Italya ve İspanya'nın elinde da önemli miktarda fındık bulunduğunu bildirdi. Üreticinin, İleride fiyatlar mutlaka geçen yılki gjbi yüksek seviyelereçıkacak' şeklindeki görüşler nedeniyle beklentiye sokulduğunu, herkesin fındık stokladığıru anlatan Sabır, bu yaklaşımın yanhş olduğunu savundu. İzmrp'deExpo 2000 Fuan • İZMİR (AA) - İzmir'in înciraltı semtinde kurulması planlanan 'Expo 2000 Dünya Fuan'nın gerçekleştirilmesi için çalışmalar sürdürülüyor. fzmir Fuarcılık Hizmetleri Kültür ve Sanat Etkinlikleri Ticaret AŞ(İZFAŞ) yetkilileri, fuar ile ilgili olarak detay projelere geçildiğini söylediler. Yetkililer, Türkiye'nin Lanıtımında büyük rol oynayacak fuann tamamlanması halinde, turizm gelirlerinin 2000 yıh sonrası 20-25 milyar dolara çıkabileceğini söylediler. Fuann 3 bin 200 dönümlük alanda gerçekleştirilmesi planlanıyor. ŞİRKETLERDEN •SPECTRUM Offıce Superstore; İkıtelli ve Esentepe'deki mağazalannın ardından üçüncü mağazasını Pendik'te açmaya hazırlanıyor. • ELİDOR Avrupa'dan getirdiği saç uzmanlan ile geçen sene Türkiye'de ilk kez 3 büyük şehirde yaklaşık 1500 kişiye ücretsiz saç bakım seanslan düzenledi. Elidor, geçen ay da aynı aktiviteyi tekrarladı. • YASAŞ Dyo markası ile üretım ve pazarlamasını yapmakta olduğu inşaat boyalan pazanna silikon esaslı dış cephe boyası Dyosil üe profesyonel kullanıcılara yönelik plastik duvar boyası Dyoplast'ı sundu. BtNOK Al- y EKisseldorf şehrinde iki yılda bir düzenlenen ve dünyanın en üyük Catering fuan olan HOGATEC'eTürk endüstriyel mutfak seköründen kaülan ilk firma oldu. •CANKURTARAN HOLDtNG bu yıl ihracaünı 45 milyon dolann üzerine çıkanyor. 1 •VAKIF LEASİNG'in işlemhacmi eylül sonu 1 itibanyla 1 trilyona ulaştı. Yıl sonu hedefı 1.7 tnlyon olan Vakıf Leasing, 5 milyon dolariık Bilkent Holding şirketlerinin yatırımlannın fınansmanını ûstlendi. • MUTLUAKÜ yetkilileri 1994 yıh sonunda 15 milyon dolarhk akü ihracatını redize ctmiş olmayı hedefliyorlar. Hükümet 5 Nisan'dan sonraki icraatıyla memura adeta üvey evlat gibi davranıyor Maaşlar eııflasyoııkurbanı • Hükümetin maaşpolitikası, yüksek oranh enflasyon karşısında, alım gücünü 1993'e göre yüzde40 -70 düşürürken, 1994 için hedeflediği yüzde 110 enflasyona karşm memura, 1995' te de yüzde 40 zam vermeyi programlıyor. ANKARA (Cumhuriyet Bü- lam yüzde 30 ile yüzde 60 arası- ndaki zam, tüketici eşya fiyat- lanndaki yüzde 102 oranıdaki aıtışla birhkte erirken, hükü- met 1994 yıh sonu itibanyla he- rosu) - Hükümet. 5 nisan karar- lanna dayanarak, memur ma- aşlanna temmuz ayında 220 bin lira zam yaparken, memu- run ahm gücü enflasyon karşısında her geçen gün azalı- yor. 1994 yıhnın ilk 9 ayı için me- mur maaşlannda yapılan top- deflediği yüzde 110 enflasyon oranına karşıhk, memur ma- aşlanna 1995'de yüzde 40 zam yapmayı programlıyor. Hükümetin, 5 nisanda aldığı, Yüzdekaçarttı? • 1. dereeenin4. kademesindeki şubemüdürii; yüzde 40. • 6. derecenin 1. kademesindeki memur: yüzde 39.4. • 7. derecenin8. kademesindeki memur; yüzde 38.9. • 1. derecenin 4. kademesindeki öğretmen; yüzde 35.8. • 7. derecenin 1 kademesindeki kavmakam; yüzde 36.9. •2. derecenin 6. kademesindeki başkomiser; yüzde 33.9. • t. derecenin 4. kademesindeki doktor; yüzde 40.4. • 1. derecenin 4. kademesindeki profesör; yüzde 31.3. • 4. derecenin 1 kademesindeki avufcat; yüzde 35.5. kamu harcamalannın kısılması lanıyor. Sektörlerin baskısı üze- ve gelirlerinin atınlmasını ön- rine, haziran ayında, önceakar- gören istikrar önlemleri, yalru- yakıt gelirlerinden kesilen fon- zca memur maaşlan için uygu- lan sıfırlayan hükümet, ardı- ndan da ek Taşıt Alım Vergisi oranını, stoklann çok arttığı gerekçesiyle, yüzde 12'den yüz- de 6'ya düşürdü.Memur maaş- lanna, 1994 yıh ilk 3 aylık dö- nem için yüzde 15, ikinci 3 ayhk dönem için de yüzde 12 oranı- ndazamyapıldı. Hükümetin. temmuz ayında memur maaşlanna yılın üçüncü 3 aylık dönemı için verdiği 220 bin liralık seyyanen zamla bir- likte, 1.5 milyon memur, 1994 yıhnın 9 ayhk dönemi için, yüz- de 102 oranındaki enflasyona karşılık olarak yüzde 30 ile yüz- de 60 arasında maaş artışı aldı. Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nin yıllık nakit maliyeti 200 milyon dolara ulaşıyor Türkiye'nin30. KTTi: KKTC AHMETÇELİK 15 Kasım 1983 tarihinde res- men kunılduktan sonra siyasal ve ekonomik olarak tüm so- rumluluğu Türkiye tarafından üstlenilen yavru vatanın, yılda 200 milyon dolara varan dırekt yardımlarla birhkte maliyetinin 3 milyar dolara ulaştığı ileri sü- rülüyor. KKTCde ekonomi; turizm, ticaret, narencıye ve bü- yük oranda Türkiye'den gele- cek yardımlar üzerine kurulu. 1990 yıhnda 55.2 milyon do- lar seviyesinde olan KKTC ih- racatı, geçen yıl gerileyerek 54 milyon dolara kadar indi. Son olarak ambargo anlamına ge- len Avrupa Adalet Divanı'nın temmuz ayında aldığı kararla birhkte ihracaü sıfırlanan KKTC'nin imdadına Türkiye, bu kez işadamlan bazında ye- tişti. KKTC'nin ağırhklı olarak Avrupa'ya olan ihracat yönü Türk işadamlannın desteğiyle Rusya ve bağımsız Türk cum- huriyet'lerine yöneltildi. Arkasında Türkiye var Ülke ekonomisinin anık kendi ayaklan üzerinde durmasını is- teyenTürk işadamlan bunun için üretim faaliyetlerin gelişti- rihnesi gerektiğini savunuyor. Buyû neler alacak? •KKTC Hazinesi'nin. bütçe açıklarından kaynaklanan nakit ihtiyacının karşdanması amacıyla TC tarafından gerekli finansman sağlanacak. •KKTCGüvenlik Kuvvetleri'nce 1994'teihtiyaç duyulan ek kaynak, TC tarafından sağlanacak. •TCbötçesindeKKTCye yapütnası planlanan yardan ödeneklerinin ıtaktinin temini sağlanacak. • KKTC'de yatınmcılar ve küçük işletmelerin fınansman ihtiyacını karşılamak için KKTCMerkezBankası bünyesindeki reeskont kredilerinın genişletilmesi için gerekli kaynağın sağlanmasına çahşılacak. •KKTC Merkez Bankası'nın tikidhe ihtiyacını karşılamak için TC Merkez Bankası nezdinde açılmış bulunan **>edek banknot deposu hesabı" bmifJerinin beürli dönemlerde arttırüması işlemieri yapdacak. • KKTCde kurulacak organize bölge ve küçük esnaf sitelerinin altyapı ve projelendirilmeleri konusunda TC her türlü yardımı yapacak. Türkiye ve KKTC Karma Ekonomik Komisyonu'nun 23-25 eylül tarihlerinde yapılan 13. dönem toplantısında eko- nomik ve maü ilişkiler konu- sunda ahnan kararlar da eko- nominin tamamen Türkiye'den gelecek destek üzerine kuruldu- ğunun bir göstergesi. Bunun anlamak için de protokolün ekonomik ve mah ilişkiler başhğı altındaki maddelere bakmakyeterli. Nüfusu 177 bin 130 olan yav- ru vatanda, tipik Akdeniz ülke- lerinin özelhği hakim. Türk ışa- damlan tarafından tembellik olarak de nitelendirilen söz ko- nusu özelhklerin başında ise çalışma süreleri gehyor. Dük- kanını sabah saat 09.30-10.00 gibi açan Kabns esnafı, saat 11. 00'de ise sıcak bahanesi ile ka- patıyor. Ta ki öğleden sonra 14. 00'e kadar. Bu saatte açılan dükkanlar, yine saat 16.00'da da ertesi güne kadar açılma- mak şarüyla kapanıyor. Kamu işyerlerinde ise sabah başlayan mesainin a 14.00'te sona ermesi şeklinde gerçekleşiyor. Tanmsal üretimde bir skala behrleyen Kıbns, üretim ku- rakhk nedeniyle düşerseçiftçiye kuraklık tazminatı. fazla yağış nedeniyle düşerse de yağış taz- minatı veriyor. Fazla üretim ise istenmiyor. Çünkü Kıbnslı ihti- yacından fazla ürettiği ürünü satamadığı ve stoklayamadığı için ne yapacağını da bilmiyor. Bir Türk işadamı olayı, "Nasıl oisa Türkiye var. Ürün fazla olunca sorunlar artıyor, ancak ihtiyacın altında olunca hiçbir sorun kalmıyor. Devlet tarafı- ndan çiftçiye tazminat ödenir- ken ihtiyaç da nasıl olsa Türki- ye'den karşüanıyor"şeklinde açıklıyor. Kişi başına düşen millı gelinn 3 bin 500-4 bin do- lara vardığı ülkede bir başka il- ginç nokta ise nüfusu 36 bin olan Girne kentinde 71 bin kayıtlı arabanın bulunması. İkinci sınıf vatandaş muamelesi gördüklerini ileri süren Türki- ye'den göç edenlere göre yerli Kıbns halkı doğmamış çocuğu- na dahi araba ahyor. Rusya'ylaortakyatınmaağırhkverilecek ÖZGÜR ULUSOY "Turk-Rus İş Konseyleri 3. Ortak Toplantısı", iki tarafın üzerinde anlaşmaya vardığı gö- rüşleri kapsayan bir sonuç bil- dirgesiyle noktalandı. Rusya ile ticari ilişkilerin artık bir sınır noktasma geldiğine dik- kat çekilen bildirgede, bundan böyle yatınmlara ağırhk veril- mesi gerektiği vurgulandı. KEI Konsevi Genel Sekreteri Çelik Kurdoğiu da, yatınmlar ıçın fınansman olanaklannı ele aldığı konuşmasında, ABD Se- natosu'nun oluşturduğu Müte- şebbis Fonu'ndan yararlanıla- bileceğine dikkat çekti. Yüzde 20 Rus ortak dışında. Türklerin de katılabileceği pro- jeler için kredi alabilmenin tek koşulu, özelsektör ohnak. Dev- let memurlannın, kooperatifle- rin, Müteşebbis Fonu'ndan ya- rarlanmalan mümkün degil. Kuru temızle- meden gıdaya kadar her türlü küçük proje. 2 bin 500 kişiye ka- dar istihdam sağ- layan projekr. ^ yatınmlar ya da Rusya'- daki savunma sanayünin başka bir şekilde değerlendirilmesine yönelik prpjeler. bu krediden ya- rarlanabilecek. Gümrük birhğine geçışın Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkileri nasıl etkileyeceğine dair çalışmalann başlatılacağına yer verilen bildirgede, çifte vergilen- dirmenin ortadan kaldınlması için parlamentolar arası işbirli- ğine gidihnesi ve bu çerçevede bir anlaşmanın imzalanması ge- rektiği belirüldi. Toplantılarda bankalann faz- la temsil edilmediği, iki tarafın bir başka ortak gözlemiydi. Türk-Rus Yatınm Bankası'nın kurulması, gündeme alındı. Şu ana dek Türk tarafının öz- veriyle çalıştığına. bundan böyle Rusya'da da etkin çalışmalann başlayacağına dikkat çeken Rus tarafı. icinde değişik bölgelerden ve değişik kesimlerden temsilci- lerin yer alacağı bir yürütme ko- mitesinin kuruhnasına. Rusya Dışişleri Bakanlığı bünyesinde, DEİK benzeri bir daimi sekre- taryanın oluşturulmasına karar verdi. DONYA EKONOMISENE BAKIŞ/ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA IMF masasmda paylaşım savaşı / MF'nin Madrid'öe yapılan 50. yıllık toplantısı tam bir itış-kakış ıçınde geçti. Bir Yediler Grubu önerısi ilk defa gelişmekte olan ülkelerden oluşan bir blok ta- rafından reddedildi. Bu tür çatışma- ların gelecekte de tekrar etmesı olasılığı yüksek. özel çekim hakları (SDR) IMF'nin bazı ulkelere tanıdığı bir kolaylık. Buna sahip olan ülkeler zaman zaman IMF1 - den SDR'lerini normal bir dövız ile de- ğiştirmeyi isteyebiliyorlar. IMF Guver- nörü Camdessus bir grup gelişmekte olan ülkenin de desteğını alarak SDR'- leri 36 milyon birim (52 milyar dolar) arttırmayı önerdi. Bundesbank Baş- kanı ve ABD Maliye Bakanı, öneriye, "uzun vadeli faizleri arttırır ve enflas- yonun başkaldırma eğilimini güçlendi- rir" gerekçesiyle itıraz ettiler. Yediler Grubu ülkeleri (Amerika, Japonya, Ka- nada, Fransa, Ingiltere, Almanya, ital- ya) önemli bir kısmı Doğu Bloku'na ve- rilmek üzere ve sadece 24 milyon do- larhk, bir karşı öneri sundu. Bir grup gelişmekte olan ülke, kaynakların ken- dılerinden esırgenip, Doğu Avrupa'ya kaydırılmasına karşı çıktılar ve Yedi- ler'in önerisini reddettiler. Seraıaye kıtiığı var mı? Gözlemcilere göre dünyada bir sermaye kıtiığı var (geçen hafta değin- miştim). Çok sayıda ülke sınırlı fonlar üzerinde rekabet ediyor. IMF top- lantısındakı çatışma da bunun bir ıfa- desi. Ancak söz konusu SDR mıktarı toplam global rezervlerın (altın harıç) yüzde 2'sinı geçmiyor. Bu yüzden, an- laşmazlık, The Economist'in yoru- munda "geçici bir diplomatik ve bece- riksizlik", Rnancial Times baş maka- lesınde "attığı taş ürküttüğü kuşa değ- mez", Wall Street Joumal'da "etkisi son derecede sınırlı bir konu üzerinde tartışma" şeklinde ifadelerle ciddiye alınmadı. Ancak gerçek bence bıraz farkh. "Sermaye kıtiığı" tespiti, içinde bu- lunduğumuz durumu doğru ifade etmı- yor. Aslında sorun sermaye kıtlığından değil, karlı yatınm alanlarının kıtlığından kaynaklanıyor. Yani ger- çekte, ortada, karlı olarak plase edile- meyen bir sermaye fazlası var. Bunu görebilmek için şu soruyu soralım: Sermaye kıtiığı, neden yatınm yapmak için gerekli likıdıte, taze para, ya da kredi yaratılarak (örneğin SDR'leri art- tırılarak) aşılamıyor? Hemen bir enf- lasyonıst tehlikeden bahsediliyor? Her kredi ilişkisi, 5e/// bir süre içinde ger- çekleşecek bir kar oranı varsayamına ve beklentisıne dayanır. Çünkü bir ekonomide faiz, ya da kira ve rant ola- rak bölüşülen zenginlik her zaman üretimden, "gerçekekonomiden"elde edılir. Krediyi alan mal üretecek, sa- yetinı, birçok ülke butçe gelirleri ve fir- malar da kar oranları ile karşılayacak durumda değıl. Krediyi alan ülkeler bunu gen ödeyecek kadar gelir yarata- mayınca, farkı, karşılıksız para basa- rak karşılamaya kalktığında enflasyo- nist baskılar artıyor. Şırketler ise ister istemez düşük karlardan doğan açığı dengelemek için fiyatlan yükselterek toplam gelırlerıni arttırmaya kalkınca yıne enflasyonıst bir baskı oluşuyor. Yukarıda ıfade ettığım gıbı "sermaye kıtiığı" aslında karlı bir şekilde plase edilemeyen fazla sermaye olduğu için bir lıkidite artışı ile aşılamıyor. tacak, kar yapacak; böylece, kredi faı- zini geri ödeyebılecektir. Kredi olarak verilen para kullanılarak yeni mal ve hizmetler ürediği için para karşılıksız kalmayacak ve arz talep arasındaki enflasyonist makas açılmayacaktır. Elde edilmesi beklenen kar oranı yük- sek, ortam istikrarlı ise faizler artma- yacak hatta belki de düşecektir. Çünkü elinde para ve kredi yaratma olanağı bulunanlar, üretken sarmeyenin karlılığından faydalanabılmek için kre- di vermek üzere bırbirleri ile rekabet edeceklerdir. Bugün bu "sözde ser- maye kıthğının" kredi yaratarak aşıla- mamasının arkasında işte bu oluşması beklenen kar oranlarının düşük, do- layısıyla kredinin geri dönme riskinin yüksek olması yatıyor. Bu koşullarda bu şekilde yaratılarak kendılerine veri- lecek olan kredinin (sermayenin) mali- Bu sermayeyı kendılerine çekmek ısteyenler, yatırımcılara yüksek kar oranları vaat ederek birbırleriyle reka- bet edıyorlar. Ancak karlar düşük oldu- ğu için, tüm sermaye sıkıntısı laflarına rağmen, bankalann müşterilerinde bir azalma vardı. Bu yüzden Bayrische Vereinsbank analıstlerinden Schi- mith, önümüzdekı dönemde "ban- kacılık faaliyetlerinde yavaşlama ola- cak, sektördeki merkezileşme hızlana- cak, büyük bankalar kuçük ve zayıf olanlan yutacaklar" dıyor (WSJ, 03/10/94). Dığer taraftan bu yüksek karları giderek daha az yatınmcı suna- bıldiği için, bu fazla sermaye, uretıme yatırılamadan kalarak spekülasyona gıdiyor (bir öncekı dönemde üretılmış ve dolaşmakta olanlan paylaşmaya çalışıyor), rüşvet oluyor, silah ve uyuş- turucu madde kaçakçılığına yönelmiş kara para oluyor, malı pıyasalarda şıd- detlı dengesızlıkleryaratıyor. Şımdi bu SDR tartışmasına gen dönersek Yedi- ler'i endişelendıren, bu SDR'nın mik- tarı değıl, ekonomik olarak en zor ko- şullarda olan, "en kötü yönetilen" ül- kelere verilecek olması (WSJ, 04/10/94). Bunlar, borç ödeme zorluğu içıne düşünce karşılıksız, lıkidite yara- tarak global enflasyonist baskıları güç- lendirme olasılığı yüksek ülkeler. SDR . artışı açıklanır açıklanmaz bu tür bir beklentı ıçıne gırecek olan pıyasalarda uzun dönemli faızlerın yükselmesı hı- zlanacak. Yediler Grubu ülkelerinin de bono ve tahvıl pıyasaları olumsuz etki- lenecek, hükümetleri borçlanmakta daha da zorlanacaklar, faizleri daha da arttırmak zorunda kalacaklar. Eko- nomik toparlanma tehlıkeye girecek. Yediler Grubu ülkeleri, global fonları SDR aracılığı ile de olsa gelişmekte olan ulkelere kaptırmaktan ve rekabet etmek ıçın faizleri daha fazla arttırmak zorunda kalmaktan yana değiller. Kı- saca sorun, SDR miktarından değil, kullanılacağı yerden kaynaklanıyordu. Ücrctleptieki baskı aptacafc Önumuzdekı dönemde, bu fazla sermayeyi yatırılabilir hale, ya da borç verilebilir hale getırebılmek ıçın bir ta- raftan ücretler uzerındekı basınç arta- cak, üretkenlik arttırılmaya çahşılacak, çeşitli ülkeler bu yolda birbirlerı ile kı- yasıya rekabet edecekler. SDR ko- laylığından mahrum kaldığı ölçüde ge- lişmekte olan ülkeler, yabancı yatırımcılara, türlü ımtiyazlar sunacak ve IMF'nin "Yeniden Yapılanma Prog- ramları'm daha kolay kabul edecek- ler. Bu, madalyonun bir yuzü. öbür yüzü ise bıze dünya ekonomısinde yeni bir durumla karşı karşıya olduğu- muzu düşündüruyor; eskiden, gelış- miş ülkeler arasında, hammadde kay- naklarına, pazarlara, karlı yatınm alanlanna ulaşmak ıçın bir rekabet vardı. Şımdi buna, birdeyatınm fonları üzerinde ve gelişmekte olan ulkelerın de katıldığı. bir rekabet eklendı. Bu yüzden IMF toplantısında patlak veren bu tür ıtiş-kakışlara gelecekte daha çok şahıt olacağımızı söyleyebılırız. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Tükenişin Ekonomisi Aylardır DYP-SHP ortak hükümetinin ömrü üzerinde yazı-tura atılıyor. Son günlerin gelişmeleri hükümetin tükeniş sürecini hızlandırdı. Siyasal beUrsizlik, ekono- mik kararlan çok olumsuz etkiler, karanlıkta çırpınma sonucunu verir, yeni bunalımlara neden olur. Türkiye hızla yeniden bu yöne sürükleniyor. önce, "hükümetin gün sayması" kamu kesiminde doğrudan hükümete bağımlı çalışan birimleri felç ede- rek, onarılmaz zararlar veriyor. Piyasalara gelince, siyasal belirsizlik ürün ve hizmet piyasalarında bir tek sonuç verir; o da "olanak bulanla- nn" satış fiyatlarını artırmasıdır. Geçen gün açıklanan Eylül enflasyonunun aylık yüzde 7'lere tırmanışında si- yasal belirsizliğin önemli katkısı olduğu yadsınamaz. Emek piyasasında siyasal belirsizliğin sonucu tek söz- cükle, umutsuzluktur. Işten çıkarmalar, işsizlik, ücret ve maaş yetersizlikleri, ağırlaşarak sürecek demektir. Geriye asıl etkili olan ve piyasaların "babası" sayılan sermaye piyasaları kalıyor. Sermaye piyasası; döviz, fa- iz, altın ve değerli kağıtlann, borsa dahil, alım-satımını içerir. Para, sermaye bunların içinde en karlı olana doğ- ru koşar. Asıl fırtınalı günler burada geçecektir. Kararlılık uygulaması, döviz piyasasında programın istemlerine uygun gidiyor. Hükümet sarsıntısı bu piya- sanın süregiden durgunluğunu, yukarı doğru dalgalı kı- labilir. Yeni bir devalüasyon patlaması ise yeniden bu- nalım demektir. Faiz oranlarının düşme eğilimi ise enf- lasyona ve dövize koşut olarak tersine dönebilir. Borsa- da ilginç bir durum var, geçen yılbaşma göre endeksin değişimi, TL ve dolar olarak büyük bir "farklılık"gösteri- yor. Eylül sonunda, yılbaşma göre TL olarak yaklaşık yüzde 27 yükselen endeks, dolar üzerinden yaklaşık yüzde 46 değer yitirmiştir. Borsanm duraâanlığı. özelleştirmenin, çok yanlış bir tutumla tek ekonomi politikası alınması, sonra da bunun başarılamamasından kaynaklanıyor. Yabancı kaynaklı sıcak para ve dış borç çevreleri ekonomi yönetimine gü- ven duymuyor. Bu durumda Borsa Endeksi'nin TL - do- lar gelir farkının piyasa işleyişiyle düzeltilmesi için yük- selmesi, siyasal istikrara bağlıdır. özetle ekonomi, siyasal belirsizlik nedeniyle sonba- hara fırtına beklentisiyle giriyor. Fırtına beklentisi, kimi zaman, fırtınanın kendisinden de yıkıcı olabilir. Siyasal "bJreşim"ler Bireşim, eski deyimiyle "terkip" ya da yaygın kullanı- mıyla "sentez", değişik nesnelerin ya da öğelerin bir- leştirilmesi sonucu eski özelliklerini yitirmeleri ve yeni bir nesnenin yaratılmasını anlatır. Genellikle kimyada kullanılan ve sentetik lastik gibi yapay nesnelerin oluşu- munun kökeni olan kavram, ülkemizde üretiminde bire- şimler başarılarnadığından olacak, çoğunlukla siyasal yapılanmalar için kullanılıyor. 12 Eylül öncesinde Türk-islam Sentezi geliştirildi; 12 Eylül sonrasında demokratikleşmenin çizmeler altında ezildiği bir dönemde kendisine "yol verilen" ANAP'ın düşünsel yapısı "dörteğilimin" bireşimi olaraktanımla- nıyordu. ANAP, ekonomide olabildiğince "liberal", siya- sette ise bununla tam çelişkili olmak üzere bindiği 12 Eylül dalına sarılan bir çizgi tutturdu. Başta anayasa ol- mak üzere 12 EylüTün kurum ve kurallarıyla korunması yolu izlendi. Geçen genel seçimlerdeTürk-lslam Sente- zi, seçim işbirliği ile TBMM'ye çok ağırhklı olarak girme- yi başardı. Demokratikleşmeyi sınırlayacak oranda "12 Eylül uzantısı bir bireşim " sağlanmış oldu. Sürekli baskı altında tutulan sol siyasal görüşler, 12 Eylül'ün "ölümcül tokatı"r\\ yedikten sonra, dünya solu- nun gerilemesinin de etkisiyle toparlanamadı. Ozellikle 1989 yerel seçimlerinden sonra SHP üst yönetiminin başlattığı "aşırı solcu avı"; yerel yönetimlerin çalışma- sındaki yetersizlikleri; yine SHP üst yönetimlerinin her bakımdan "eşsiz başansızlığı", SHP'nin tükenmesi so- nucunu verdi. CHP umudu da, umutsuzlukla noktalandı. Gelinen noktadasoldaiki bireşim doğuyor. Bunlardan biri DSP için yapılan "Demokratik Solcu Türk-lslam Sen- tezi" nitelemesidir. öbürü de parti meclislerinin kararı- na göre artık kaçınılmaz görünen CHP-SHP bireşimidir. Ana sorun iki ayrı "sol" bireşimin hangisinin gerçek- ten çağdaş sol içerik kazanacağı; ya da sol bireşimin nasıl "tekleşeceği "dir. Bunu belirleyecek olan da esas olarak demokratikleşme ve ekonomik gelişme konu- sundaki somut yaklaşımları olacaktır. Ancak her iki "bireşimin" de genel anlamda ülkede esmekte olan "ulusalcı" rüzgardan çok etkilendiklerini sosyal demokrat -aynı anlamda demokratik sosyalist- düşünceden çok uzaklaştıkları belirtilmelidir. Ek olarak da politika üretimini sınırlayacak iki "öznel eksikleri" vardır. DSP'nin eksiği parti örgütünün politika üretiminin tümüyle dışında tutulmasıdır. önderin, "Arkadaşlarımız gerekli gördüklerinde açıklama yapabilir" buyruğuna karşın, "on yıllık suskunluğun" aşılması hiç de kolay ol- mayacak gibi görünüyor. SHP-CHP bireşiminin öncelikle "dürüst ve güvenilir" ya da bu anlamda "temiz" bir nitelik kazanması, deyim yerindeyse "yıkanması"gerekiyor. isveç ve Danimarka'da solun ülkelerin yönetimine ye- niden getirilmelerinden sonra Almanya ve Ingiltere baş- ta olmak üzere Avrupa'nın önde geîen ülkelerinde de sosyal demokrat ya da işçi partilerinin yönetime gele- cek güce kavuştukları görülüyor. Yeni sol, özgürlüğü, eşitliği ve dayanışmayı, insana öncelik veren teknoloji- ye dayalı üretim ekseninde yorumluyor. Yeni sol rüzga- rın Türkiye'de solun biçimlenmesine etkili olması kaçı- nılmazdır. Yeter ki, önce öznel eksikier giderilsin, sonra da ülkenin nesnel koşullarını solun "evrensel" doğrula- rıyla yeni bir düzlemde evlendiren yaklaşımlar geliştirı- lebilsin. ...Şimdi .-•r zamanı! Yalnızca bu kampanyamız için Peşin alımlarda %23.63'e varan indirimler... Yuva Kredisi faiz oranlarımızda özel indirimler... »*! EMLAK BANKASI "Do|ru Yatınm Eve Yıtırım ' '
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle