Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10EKtM1994PAZARTESt CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Petpol-lş
araşftrması
• Ekonomi Servisi - Kısa adı
Petrol-lş olan Türkiye
Petrol, Kimya, Lastık işçileri
Sendikası üyelerinin yüzde
5.5'inin işkazası geçirdiği,
yüzde 7'sinin de meslek
hastalığına yakalandığı
bildirikti. Petrol-iş
Serrdikası'nın, üyejeri
arasında yaptığı "Üye
Profili" anket çalışmasınm
sonuçlan açıklandı.
Sendikanın toplam üyesinin
yüzde 18, l'ini oluşturan 9 bin
283 işçi arasında
gerçekleştirilen araşürmaya
göre iş kazalan daha çok
parmaklardoa görülürken,
kaza geçiren işçüerin
ortalama 20 gün hastenede
yakttıklan ortaya çıkü.
UNDP'den350bin
doiartık yardun
•ANKARA(AA)-
Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı(FNDP),
Türkiye'nin yüksek düzeyli
bilim ve teknoloji faaliyeüeri
altyapısının güçlendirilmesi
amacıyla 350 bin dolarhk
yardım yapacak. Türkiye ile
UNDP arasında söz konusu
yardunı içeren millellerarası
antlaşma, Bakanlar Kurulu
tarafından onaylanarak,
dünkü Resmi Gazete'de
yayımJandı.
Rndıküreticisine
çagnITRABZON(AA)-
Trabzon Ticaret Borsası
(TTB) Meclis Başkanı Sabit
Sabır, 1994 ürünü fındıkta
uygulanan bugünkü fiyatın
çok iyi olduğunu belirterek
üreticilerin bunu iyi
değerlendirmeleri gerektiğini
söyledi. Sabit Sabır, yapüğı
açıklamada, yeni ürün fındık
rekoltesinin geçen yıla oranla
yüksek olduğunu, Italya ve
İspanya'nın elinde da önemli
miktarda fındık
bulunduğunu bildirdi.
Üreticinin, İleride fiyatlar
mutlaka geçen yılki gjbi
yüksek seviyelereçıkacak'
şeklindeki görüşler nedeniyle
beklentiye sokulduğunu,
herkesin fındık stokladığıru
anlatan Sabır, bu yaklaşımın
yanhş olduğunu savundu.
İzmrp'deExpo
2000 Fuan
• İZMİR (AA) - İzmir'in
înciraltı semtinde kurulması
planlanan 'Expo 2000
Dünya Fuan'nın
gerçekleştirilmesi için
çalışmalar sürdürülüyor.
fzmir Fuarcılık Hizmetleri
Kültür ve Sanat Etkinlikleri
Ticaret AŞ(İZFAŞ)
yetkilileri, fuar ile ilgili olarak
detay projelere geçildiğini
söylediler. Yetkililer,
Türkiye'nin Lanıtımında
büyük rol oynayacak fuann
tamamlanması halinde,
turizm gelirlerinin 2000 yıh
sonrası 20-25 milyar dolara
çıkabileceğini söylediler.
Fuann 3 bin 200 dönümlük
alanda gerçekleştirilmesi
planlanıyor.
ŞİRKETLERDEN
•SPECTRUM Offıce
Superstore; İkıtelli ve
Esentepe'deki mağazalannın
ardından üçüncü mağazasını
Pendik'te açmaya
hazırlanıyor.
• ELİDOR Avrupa'dan
getirdiği saç uzmanlan ile
geçen sene Türkiye'de ilk kez
3 büyük şehirde yaklaşık
1500 kişiye ücretsiz saç
bakım seanslan düzenledi.
Elidor, geçen ay da aynı
aktiviteyi tekrarladı.
• YASAŞ Dyo
markası ile
üretım ve
pazarlamasını
yapmakta olduğu inşaat
boyalan pazanna silikon
esaslı dış cephe boyası Dyosil
üe profesyonel kullanıcılara
yönelik plastik duvar boyası
Dyoplast'ı sundu.
BtNOK
Al-
y
EKisseldorf şehrinde iki yılda
bir düzenlenen ve dünyanın
en üyük Catering fuan olan
HOGATEC'eTürk
endüstriyel mutfak
seköründen kaülan ilk firma
oldu.
•CANKURTARAN
HOLDtNG bu yıl ihracaünı
45 milyon dolann üzerine
çıkanyor.
1 •VAKIF
LEASİNG'in
işlemhacmi
eylül sonu
1 itibanyla 1
trilyona ulaştı. Yıl sonu
hedefı 1.7 tnlyon olan Vakıf
Leasing, 5 milyon dolariık
Bilkent Holding şirketlerinin
yatırımlannın fınansmanını
ûstlendi.
• MUTLUAKÜ yetkilileri
1994 yıh sonunda 15 milyon
dolarhk akü ihracatını redize
ctmiş olmayı hedefliyorlar.
Hükümet 5 Nisan'dan sonraki icraatıyla memura adeta üvey evlat gibi davranıyor
Maaşlar eııflasyoııkurbanı
• Hükümetin maaşpolitikası, yüksek oranh
enflasyon karşısında, alım gücünü 1993'e göre
yüzde40 -70 düşürürken, 1994 için
hedeflediği yüzde 110 enflasyona karşm memura,
1995' te de yüzde 40 zam vermeyi programlıyor.
ANKARA (Cumhuriyet Bü- lam yüzde 30 ile yüzde 60 arası-
ndaki zam, tüketici eşya fiyat-
lanndaki yüzde 102 oranıdaki
aıtışla birhkte erirken, hükü-
met 1994 yıh sonu itibanyla he-
rosu) - Hükümet. 5 nisan karar-
lanna dayanarak, memur ma-
aşlanna temmuz ayında 220
bin lira zam yaparken, memu-
run ahm gücü enflasyon
karşısında her geçen gün azalı-
yor.
1994 yıhnın ilk 9 ayı için me-
mur maaşlannda yapılan top-
deflediği yüzde 110 enflasyon
oranına karşıhk, memur ma-
aşlanna 1995'de yüzde 40 zam
yapmayı programlıyor.
Hükümetin, 5 nisanda aldığı,
Yüzdekaçarttı?
• 1. dereeenin4. kademesindeki şubemüdürii; yüzde 40.
• 6. derecenin 1. kademesindeki memur: yüzde 39.4.
• 7. derecenin8. kademesindeki memur; yüzde 38.9.
• 1. derecenin 4. kademesindeki öğretmen; yüzde 35.8.
• 7. derecenin 1 kademesindeki kavmakam; yüzde 36.9.
•2. derecenin 6. kademesindeki başkomiser; yüzde 33.9.
• t. derecenin 4. kademesindeki doktor; yüzde 40.4.
• 1. derecenin 4. kademesindeki profesör; yüzde 31.3.
• 4. derecenin 1 kademesindeki avufcat; yüzde 35.5.
kamu harcamalannın kısılması lanıyor. Sektörlerin baskısı üze-
ve gelirlerinin atınlmasını ön- rine, haziran ayında, önceakar-
gören istikrar önlemleri, yalru- yakıt gelirlerinden kesilen fon-
zca memur maaşlan için uygu- lan sıfırlayan hükümet, ardı-
ndan da ek Taşıt Alım Vergisi
oranını, stoklann çok arttığı
gerekçesiyle, yüzde 12'den yüz-
de 6'ya düşürdü.Memur maaş-
lanna, 1994 yıh ilk 3 aylık dö-
nem için yüzde 15, ikinci 3 ayhk
dönem için de yüzde 12 oranı-
ndazamyapıldı.
Hükümetin. temmuz ayında
memur maaşlanna yılın üçüncü
3 aylık dönemı için verdiği 220
bin liralık seyyanen zamla bir-
likte, 1.5 milyon memur, 1994
yıhnın 9 ayhk dönemi için, yüz-
de 102 oranındaki enflasyona
karşılık olarak yüzde 30 ile yüz-
de 60 arasında maaş artışı aldı.
Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nin yıllık nakit maliyeti 200 milyon dolara ulaşıyor
Türkiye'nin30. KTTi: KKTC
AHMETÇELİK
15 Kasım 1983 tarihinde res-
men kunılduktan sonra siyasal
ve ekonomik olarak tüm so-
rumluluğu Türkiye tarafından
üstlenilen yavru vatanın, yılda
200 milyon dolara varan dırekt
yardımlarla birhkte maliyetinin
3 milyar dolara ulaştığı ileri sü-
rülüyor. KKTCde ekonomi;
turizm, ticaret, narencıye ve bü-
yük oranda Türkiye'den gele-
cek yardımlar üzerine kurulu.
1990 yıhnda 55.2 milyon do-
lar seviyesinde olan KKTC ih-
racatı, geçen yıl gerileyerek 54
milyon dolara kadar indi. Son
olarak ambargo anlamına ge-
len Avrupa Adalet Divanı'nın
temmuz ayında aldığı kararla
birhkte ihracaü sıfırlanan
KKTC'nin imdadına Türkiye,
bu kez işadamlan bazında ye-
tişti. KKTC'nin ağırhklı olarak
Avrupa'ya olan ihracat yönü
Türk işadamlannın desteğiyle
Rusya ve bağımsız Türk cum-
huriyet'lerine yöneltildi.
Arkasında Türkiye var
Ülke ekonomisinin anık kendi
ayaklan üzerinde durmasını is-
teyenTürk işadamlan bunun
için üretim faaliyetlerin gelişti-
rihnesi gerektiğini savunuyor.
Buyû neler alacak?
•KKTC Hazinesi'nin. bütçe
açıklarından kaynaklanan
nakit ihtiyacının karşdanması
amacıyla TC tarafından gerekli
finansman sağlanacak.
•KKTCGüvenlik
Kuvvetleri'nce 1994'teihtiyaç
duyulan ek kaynak, TC
tarafından sağlanacak.
•TCbötçesindeKKTCye
yapütnası planlanan yardan
ödeneklerinin ıtaktinin temini
sağlanacak.
• KKTC'de yatınmcılar ve
küçük işletmelerin fınansman
ihtiyacını karşılamak için
KKTCMerkezBankası
bünyesindeki reeskont
kredilerinın genişletilmesi için
gerekli kaynağın sağlanmasına
çahşılacak.
•KKTC Merkez Bankası'nın
tikidhe ihtiyacını karşılamak
için TC Merkez Bankası
nezdinde açılmış bulunan
**>edek banknot deposu hesabı"
bmifJerinin beürli dönemlerde
arttırüması işlemieri yapdacak.
• KKTCde kurulacak
organize bölge ve küçük esnaf
sitelerinin altyapı ve
projelendirilmeleri
konusunda TC her türlü
yardımı yapacak.
Türkiye ve KKTC Karma
Ekonomik Komisyonu'nun
23-25 eylül tarihlerinde yapılan
13. dönem toplantısında eko-
nomik ve maü ilişkiler konu-
sunda ahnan kararlar da eko-
nominin tamamen Türkiye'den
gelecek destek üzerine kuruldu-
ğunun bir göstergesi. Bunun
anlamak için de protokolün
ekonomik ve mah ilişkiler
başhğı altındaki maddelere
bakmakyeterli.
Nüfusu 177 bin 130 olan yav-
ru vatanda, tipik Akdeniz ülke-
lerinin özelhği hakim. Türk ışa-
damlan tarafından tembellik
olarak de nitelendirilen söz ko-
nusu özelhklerin başında ise
çalışma süreleri gehyor. Dük-
kanını sabah saat 09.30-10.00
gibi açan Kabns esnafı, saat 11.
00'de ise sıcak bahanesi ile ka-
patıyor. Ta ki öğleden sonra 14.
00'e kadar. Bu saatte açılan
dükkanlar, yine saat 16.00'da
da ertesi güne kadar açılma-
mak şarüyla kapanıyor. Kamu
işyerlerinde ise sabah başlayan
mesainin a 14.00'te sona ermesi
şeklinde gerçekleşiyor.
Tanmsal üretimde bir skala
behrleyen Kıbns, üretim ku-
rakhk nedeniyle düşerseçiftçiye
kuraklık tazminatı. fazla yağış
nedeniyle düşerse de yağış taz-
minatı veriyor. Fazla üretim ise
istenmiyor. Çünkü Kıbnslı ihti-
yacından fazla ürettiği ürünü
satamadığı ve stoklayamadığı
için ne yapacağını da bilmiyor.
Bir Türk işadamı olayı, "Nasıl
oisa Türkiye var. Ürün fazla
olunca sorunlar artıyor, ancak
ihtiyacın altında olunca hiçbir
sorun kalmıyor. Devlet tarafı-
ndan çiftçiye tazminat ödenir-
ken ihtiyaç da nasıl olsa Türki-
ye'den karşüanıyor"şeklinde
açıklıyor. Kişi başına düşen
millı gelinn 3 bin 500-4 bin do-
lara vardığı ülkede bir başka il-
ginç nokta ise nüfusu 36 bin
olan Girne kentinde 71 bin
kayıtlı arabanın bulunması.
İkinci sınıf vatandaş muamelesi
gördüklerini ileri süren Türki-
ye'den göç edenlere göre yerli
Kıbns halkı doğmamış çocuğu-
na dahi araba ahyor.
Rusya'ylaortakyatınmaağırhkverilecek
ÖZGÜR ULUSOY
"Turk-Rus İş Konseyleri 3.
Ortak Toplantısı", iki tarafın
üzerinde anlaşmaya vardığı gö-
rüşleri kapsayan bir sonuç bil-
dirgesiyle noktalandı.
Rusya ile ticari ilişkilerin artık
bir sınır noktasma geldiğine dik-
kat çekilen bildirgede, bundan
böyle yatınmlara ağırhk veril-
mesi gerektiği vurgulandı.
KEI Konsevi Genel Sekreteri
Çelik Kurdoğiu da, yatınmlar
ıçın fınansman olanaklannı ele
aldığı konuşmasında, ABD Se-
natosu'nun oluşturduğu Müte-
şebbis Fonu'ndan yararlanıla-
bileceğine dikkat çekti.
Yüzde 20 Rus ortak dışında.
Türklerin de katılabileceği pro-
jeler için kredi alabilmenin tek
koşulu, özelsektör ohnak. Dev-
let memurlannın, kooperatifle-
rin, Müteşebbis Fonu'ndan ya-
rarlanmalan mümkün degil.
Kuru temızle-
meden gıdaya
kadar her türlü
küçük proje. 2
bin 500 kişiye ka-
dar istihdam sağ-
layan projekr.
^ yatınmlar ya da Rusya'-
daki savunma sanayünin başka
bir şekilde değerlendirilmesine
yönelik prpjeler. bu krediden ya-
rarlanabilecek.
Gümrük birhğine geçışın
Rusya ve Türkiye arasındaki
ilişkileri nasıl etkileyeceğine dair
çalışmalann başlatılacağına yer
verilen bildirgede, çifte vergilen-
dirmenin ortadan kaldınlması
için parlamentolar arası işbirli-
ğine gidihnesi ve bu çerçevede
bir anlaşmanın imzalanması ge-
rektiği belirüldi.
Toplantılarda bankalann faz-
la temsil edilmediği, iki tarafın
bir başka ortak gözlemiydi.
Türk-Rus Yatınm Bankası'nın
kurulması, gündeme alındı.
Şu ana dek Türk tarafının öz-
veriyle çalıştığına. bundan böyle
Rusya'da da etkin çalışmalann
başlayacağına dikkat çeken Rus
tarafı. icinde değişik bölgelerden
ve değişik kesimlerden temsilci-
lerin yer alacağı bir yürütme ko-
mitesinin kuruhnasına. Rusya
Dışişleri Bakanlığı bünyesinde,
DEİK benzeri bir daimi sekre-
taryanın oluşturulmasına karar
verdi.
DONYA EKONOMISENE BAKIŞ/ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA
IMF masasmda paylaşım savaşı
/
MF'nin Madrid'öe yapılan 50.
yıllık toplantısı tam bir itış-kakış
ıçınde geçti. Bir Yediler Grubu
önerısi ilk defa gelişmekte olan
ülkelerden oluşan bir blok ta-
rafından reddedildi. Bu tür çatışma-
ların gelecekte de tekrar etmesı
olasılığı yüksek.
özel çekim hakları (SDR) IMF'nin
bazı ulkelere tanıdığı bir kolaylık. Buna
sahip olan ülkeler zaman zaman IMF1
-
den SDR'lerini normal bir dövız ile de-
ğiştirmeyi isteyebiliyorlar. IMF Guver-
nörü Camdessus bir grup gelişmekte
olan ülkenin de desteğını alarak SDR'-
leri 36 milyon birim (52 milyar dolar)
arttırmayı önerdi. Bundesbank Baş-
kanı ve ABD Maliye Bakanı, öneriye,
"uzun vadeli faizleri arttırır ve enflas-
yonun başkaldırma eğilimini güçlendi-
rir" gerekçesiyle itıraz ettiler. Yediler
Grubu ülkeleri (Amerika, Japonya, Ka-
nada, Fransa, Ingiltere, Almanya, ital-
ya) önemli bir kısmı Doğu Bloku'na ve-
rilmek üzere ve sadece 24 milyon do-
larhk, bir karşı öneri sundu. Bir grup
gelişmekte olan ülke, kaynakların ken-
dılerinden esırgenip, Doğu Avrupa'ya
kaydırılmasına karşı çıktılar ve Yedi-
ler'in önerisini reddettiler.
Seraıaye kıtiığı var mı?
Gözlemcilere göre dünyada bir
sermaye kıtiığı var (geçen hafta değin-
miştim). Çok sayıda ülke sınırlı fonlar
üzerinde rekabet ediyor. IMF top-
lantısındakı çatışma da bunun bir ıfa-
desi. Ancak söz konusu SDR mıktarı
toplam global rezervlerın (altın harıç)
yüzde 2'sinı geçmiyor. Bu yüzden, an-
laşmazlık, The Economist'in yoru-
munda "geçici bir diplomatik ve bece-
riksizlik", Rnancial Times baş maka-
lesınde "attığı taş ürküttüğü kuşa değ-
mez", Wall Street Joumal'da "etkisi
son derecede sınırlı bir konu üzerinde
tartışma" şeklinde ifadelerle ciddiye
alınmadı. Ancak gerçek bence bıraz
farkh.
"Sermaye kıtiığı" tespiti, içinde bu-
lunduğumuz durumu doğru ifade etmı-
yor. Aslında sorun sermaye kıtlığından
değil, karlı yatınm alanlarının
kıtlığından kaynaklanıyor. Yani ger-
çekte, ortada, karlı olarak plase edile-
meyen bir sermaye fazlası var. Bunu
görebilmek için şu soruyu soralım:
Sermaye kıtiığı, neden yatınm yapmak
için gerekli likıdıte, taze para, ya da
kredi yaratılarak (örneğin SDR'leri art-
tırılarak) aşılamıyor? Hemen bir enf-
lasyonıst tehlikeden bahsediliyor? Her
kredi ilişkisi, 5e/// bir süre içinde ger-
çekleşecek bir kar oranı varsayamına
ve beklentisıne dayanır. Çünkü bir
ekonomide faiz, ya da kira ve rant ola-
rak bölüşülen zenginlik her zaman
üretimden, "gerçekekonomiden"elde
edılir. Krediyi alan mal üretecek, sa-
yetinı, birçok ülke butçe gelirleri ve fir-
malar da kar oranları ile karşılayacak
durumda değıl. Krediyi alan ülkeler
bunu gen ödeyecek kadar gelir yarata-
mayınca, farkı, karşılıksız para basa-
rak karşılamaya kalktığında enflasyo-
nist baskılar artıyor. Şırketler ise ister
istemez düşük karlardan doğan açığı
dengelemek için fiyatlan yükselterek
toplam gelırlerıni arttırmaya kalkınca
yıne enflasyonıst bir baskı oluşuyor.
Yukarıda ıfade ettığım gıbı "sermaye
kıtiığı" aslında karlı bir şekilde plase
edilemeyen fazla sermaye olduğu için
bir lıkidite artışı ile aşılamıyor.
tacak, kar yapacak; böylece, kredi faı-
zini geri ödeyebılecektir. Kredi olarak
verilen para kullanılarak yeni mal ve
hizmetler ürediği için para karşılıksız
kalmayacak ve arz talep arasındaki
enflasyonist makas açılmayacaktır.
Elde edilmesi beklenen kar oranı yük-
sek, ortam istikrarlı ise faizler artma-
yacak hatta belki de düşecektir. Çünkü
elinde para ve kredi yaratma olanağı
bulunanlar, üretken sarmeyenin
karlılığından faydalanabılmek için kre-
di vermek üzere bırbirleri ile rekabet
edeceklerdir. Bugün bu "sözde ser-
maye kıthğının" kredi yaratarak aşıla-
mamasının arkasında işte bu oluşması
beklenen kar oranlarının düşük, do-
layısıyla kredinin geri dönme riskinin
yüksek olması yatıyor. Bu koşullarda
bu şekilde yaratılarak kendılerine veri-
lecek olan kredinin (sermayenin) mali-
Bu sermayeyı kendılerine çekmek
ısteyenler, yatırımcılara yüksek kar
oranları vaat ederek birbırleriyle reka-
bet edıyorlar. Ancak karlar düşük oldu-
ğu için, tüm sermaye sıkıntısı laflarına
rağmen, bankalann müşterilerinde bir
azalma vardı. Bu yüzden Bayrische
Vereinsbank analıstlerinden Schi-
mith, önümüzdekı dönemde "ban-
kacılık faaliyetlerinde yavaşlama ola-
cak, sektördeki merkezileşme hızlana-
cak, büyük bankalar kuçük ve zayıf
olanlan yutacaklar" dıyor (WSJ,
03/10/94). Dığer taraftan bu yüksek
karları giderek daha az yatınmcı suna-
bıldiği için, bu fazla sermaye, uretıme
yatırılamadan kalarak spekülasyona
gıdiyor (bir öncekı dönemde üretılmış
ve dolaşmakta olanlan paylaşmaya
çalışıyor), rüşvet oluyor, silah ve uyuş-
turucu madde kaçakçılığına yönelmiş
kara para oluyor, malı pıyasalarda şıd-
detlı dengesızlıkleryaratıyor. Şımdi bu
SDR tartışmasına gen dönersek Yedi-
ler'i endişelendıren, bu SDR'nın mik-
tarı değıl, ekonomik olarak en zor ko-
şullarda olan, "en kötü yönetilen" ül-
kelere verilecek olması (WSJ,
04/10/94). Bunlar, borç ödeme zorluğu
içıne düşünce karşılıksız, lıkidite yara-
tarak global enflasyonist baskıları güç-
lendirme olasılığı yüksek ülkeler. SDR
. artışı açıklanır açıklanmaz bu tür bir
beklentı ıçıne gırecek olan pıyasalarda
uzun dönemli faızlerın yükselmesı hı-
zlanacak. Yediler Grubu ülkelerinin de
bono ve tahvıl pıyasaları olumsuz etki-
lenecek, hükümetleri borçlanmakta
daha da zorlanacaklar, faizleri daha
da arttırmak zorunda kalacaklar. Eko-
nomik toparlanma tehlıkeye girecek.
Yediler Grubu ülkeleri, global fonları
SDR aracılığı ile de olsa gelişmekte
olan ulkelere kaptırmaktan ve rekabet
etmek ıçın faizleri daha fazla arttırmak
zorunda kalmaktan yana değiller. Kı-
saca sorun, SDR miktarından değil,
kullanılacağı yerden kaynaklanıyordu.
Ücrctleptieki baskı aptacafc
Önumuzdekı dönemde, bu fazla
sermayeyi yatırılabilir hale, ya da borç
verilebilir hale getırebılmek ıçın bir ta-
raftan ücretler uzerındekı basınç arta-
cak, üretkenlik arttırılmaya çahşılacak,
çeşitli ülkeler bu yolda birbirlerı ile kı-
yasıya rekabet edecekler. SDR ko-
laylığından mahrum kaldığı ölçüde ge-
lişmekte olan ülkeler, yabancı
yatırımcılara, türlü ımtiyazlar sunacak
ve IMF'nin "Yeniden Yapılanma Prog-
ramları'm daha kolay kabul edecek-
ler. Bu, madalyonun bir yuzü. öbür
yüzü ise bıze dünya ekonomısinde
yeni bir durumla karşı karşıya olduğu-
muzu düşündüruyor; eskiden, gelış-
miş ülkeler arasında, hammadde kay-
naklarına, pazarlara, karlı yatınm
alanlanna ulaşmak ıçın bir rekabet
vardı. Şımdi buna, birdeyatınm fonları
üzerinde ve gelişmekte olan ulkelerın
de katıldığı. bir rekabet eklendı. Bu
yüzden IMF toplantısında patlak veren
bu tür ıtiş-kakışlara gelecekte daha
çok şahıt olacağımızı söyleyebılırız.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Tükenişin Ekonomisi
Aylardır DYP-SHP ortak hükümetinin ömrü üzerinde
yazı-tura atılıyor. Son günlerin gelişmeleri hükümetin
tükeniş sürecini hızlandırdı. Siyasal beUrsizlik, ekono-
mik kararlan çok olumsuz etkiler, karanlıkta çırpınma
sonucunu verir, yeni bunalımlara neden olur. Türkiye
hızla yeniden bu yöne sürükleniyor.
önce, "hükümetin gün sayması" kamu kesiminde
doğrudan hükümete bağımlı çalışan birimleri felç ede-
rek, onarılmaz zararlar veriyor.
Piyasalara gelince, siyasal belirsizlik ürün ve hizmet
piyasalarında bir tek sonuç verir; o da "olanak bulanla-
nn" satış fiyatlarını artırmasıdır. Geçen gün açıklanan
Eylül enflasyonunun aylık yüzde 7'lere tırmanışında si-
yasal belirsizliğin önemli katkısı olduğu yadsınamaz.
Emek piyasasında siyasal belirsizliğin sonucu tek söz-
cükle, umutsuzluktur. Işten çıkarmalar, işsizlik, ücret ve
maaş yetersizlikleri, ağırlaşarak sürecek demektir.
Geriye asıl etkili olan ve piyasaların "babası" sayılan
sermaye piyasaları kalıyor. Sermaye piyasası; döviz, fa-
iz, altın ve değerli kağıtlann, borsa dahil, alım-satımını
içerir. Para, sermaye bunların içinde en karlı olana doğ-
ru koşar. Asıl fırtınalı günler burada geçecektir.
Kararlılık uygulaması, döviz piyasasında programın
istemlerine uygun gidiyor. Hükümet sarsıntısı bu piya-
sanın süregiden durgunluğunu, yukarı doğru dalgalı kı-
labilir. Yeni bir devalüasyon patlaması ise yeniden bu-
nalım demektir. Faiz oranlarının düşme eğilimi ise enf-
lasyona ve dövize koşut olarak tersine dönebilir. Borsa-
da ilginç bir durum var, geçen yılbaşma göre endeksin
değişimi, TL ve dolar olarak büyük bir "farklılık"gösteri-
yor. Eylül sonunda, yılbaşma göre TL olarak yaklaşık
yüzde 27 yükselen endeks, dolar üzerinden yaklaşık
yüzde 46 değer yitirmiştir.
Borsanm duraâanlığı. özelleştirmenin, çok yanlış bir
tutumla tek ekonomi politikası alınması, sonra da bunun
başarılamamasından kaynaklanıyor. Yabancı kaynaklı
sıcak para ve dış borç çevreleri ekonomi yönetimine gü-
ven duymuyor. Bu durumda Borsa Endeksi'nin TL - do-
lar gelir farkının piyasa işleyişiyle düzeltilmesi için yük-
selmesi, siyasal istikrara bağlıdır.
özetle ekonomi, siyasal belirsizlik nedeniyle sonba-
hara fırtına beklentisiyle giriyor. Fırtına beklentisi, kimi
zaman, fırtınanın kendisinden de yıkıcı olabilir.
Siyasal "bJreşim"ler
Bireşim, eski deyimiyle "terkip" ya da yaygın kullanı-
mıyla "sentez", değişik nesnelerin ya da öğelerin bir-
leştirilmesi sonucu eski özelliklerini yitirmeleri ve yeni
bir nesnenin yaratılmasını anlatır. Genellikle kimyada
kullanılan ve sentetik lastik gibi yapay nesnelerin oluşu-
munun kökeni olan kavram, ülkemizde üretiminde bire-
şimler başarılarnadığından olacak, çoğunlukla siyasal
yapılanmalar için kullanılıyor.
12 Eylül öncesinde Türk-islam Sentezi geliştirildi; 12
Eylül sonrasında demokratikleşmenin çizmeler altında
ezildiği bir dönemde kendisine "yol verilen" ANAP'ın
düşünsel yapısı "dörteğilimin" bireşimi olaraktanımla-
nıyordu. ANAP, ekonomide olabildiğince "liberal", siya-
sette ise bununla tam çelişkili olmak üzere bindiği 12
Eylül dalına sarılan bir çizgi tutturdu. Başta anayasa ol-
mak üzere 12 EylüTün kurum ve kurallarıyla korunması
yolu izlendi. Geçen genel seçimlerdeTürk-lslam Sente-
zi, seçim işbirliği ile TBMM'ye çok ağırhklı olarak girme-
yi başardı. Demokratikleşmeyi sınırlayacak oranda "12
Eylül uzantısı bir bireşim " sağlanmış oldu.
Sürekli baskı altında tutulan sol siyasal görüşler, 12
Eylül'ün "ölümcül tokatı"r\\ yedikten sonra, dünya solu-
nun gerilemesinin de etkisiyle toparlanamadı. Ozellikle
1989 yerel seçimlerinden sonra SHP üst yönetiminin
başlattığı "aşırı solcu avı"; yerel yönetimlerin çalışma-
sındaki yetersizlikleri; yine SHP üst yönetimlerinin her
bakımdan "eşsiz başansızlığı", SHP'nin tükenmesi so-
nucunu verdi. CHP umudu da, umutsuzlukla noktalandı.
Gelinen noktadasoldaiki bireşim doğuyor. Bunlardan
biri DSP için yapılan "Demokratik Solcu Türk-lslam Sen-
tezi" nitelemesidir. öbürü de parti meclislerinin kararı-
na göre artık kaçınılmaz görünen CHP-SHP bireşimidir.
Ana sorun iki ayrı "sol" bireşimin hangisinin gerçek-
ten çağdaş sol içerik kazanacağı; ya da sol bireşimin
nasıl "tekleşeceği "dir. Bunu belirleyecek olan da esas
olarak demokratikleşme ve ekonomik gelişme konu-
sundaki somut yaklaşımları olacaktır.
Ancak her iki "bireşimin" de genel anlamda ülkede
esmekte olan "ulusalcı" rüzgardan çok etkilendiklerini
sosyal demokrat -aynı anlamda demokratik sosyalist-
düşünceden çok uzaklaştıkları belirtilmelidir. Ek olarak
da politika üretimini sınırlayacak iki "öznel eksikleri"
vardır. DSP'nin eksiği parti örgütünün politika üretiminin
tümüyle dışında tutulmasıdır. önderin, "Arkadaşlarımız
gerekli gördüklerinde açıklama yapabilir" buyruğuna
karşın, "on yıllık suskunluğun" aşılması hiç de kolay ol-
mayacak gibi görünüyor.
SHP-CHP bireşiminin öncelikle "dürüst ve güvenilir"
ya da bu anlamda "temiz" bir nitelik kazanması, deyim
yerindeyse "yıkanması"gerekiyor.
isveç ve Danimarka'da solun ülkelerin yönetimine ye-
niden getirilmelerinden sonra Almanya ve Ingiltere baş-
ta olmak üzere Avrupa'nın önde geîen ülkelerinde de
sosyal demokrat ya da işçi partilerinin yönetime gele-
cek güce kavuştukları görülüyor. Yeni sol, özgürlüğü,
eşitliği ve dayanışmayı, insana öncelik veren teknoloji-
ye dayalı üretim ekseninde yorumluyor. Yeni sol rüzga-
rın Türkiye'de solun biçimlenmesine etkili olması kaçı-
nılmazdır. Yeter ki, önce öznel eksikier giderilsin, sonra
da ülkenin nesnel koşullarını solun "evrensel" doğrula-
rıyla yeni bir düzlemde evlendiren yaklaşımlar geliştirı-
lebilsin.
...Şimdi
.-•r
zamanı!
Yalnızca bu kampanyamız için
Peşin alımlarda %23.63'e varan indirimler...
Yuva Kredisi faiz oranlarımızda
özel indirimler...
»*!
EMLAK BANKASI
"Do|ru Yatınm Eve Yıtırım ' '