03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 EKİM 1994 PAZARTESİ DİZİYAZI Ünlü Rus yönetmen Nikita Mihalkov neden iyimser olduğunu Cumhurİyet 'e yazdı Tarihkendiyolundayürür Y irminci yüzyıl bitmekte ve yeni, yirmi birinci yüzyıl başlamakta... Yüzyıllanndeğişim sının insanlık içın her zaman birtakım tnistik dü- şüncelerle, korkunun ve umudun aynı anda yaşanmasıyla, eskatolo- jik duygularla ve simrsız, neredeyse bir çocuk iyimserliğiyle süslenmiştır. Her şeye karşın ne o, ne öbürii oldu ve tarihın tekerleğı İcendi yasalan- na göre döndü. XVIII. yüzyılın sonu XIX. yüzyıhn başı. Fran- sız ansiklopedistler, sağduyunun yaratıcılıgına olan ınanç, Mongolfierkardeşlenn gökyüzüne ılk uçuşlan, özgürlük, eşıtlik, kardeşlik düşünceleri, insanlann mutluluk ve cehaletten kurtuluş çağı olacak yeni bir yüzyıla girdiğine olan inanç yer- leşmışti. Ama aydınlantna çağının sonu nasıl da trajik oldu. Büyük Fransız Devrimi ve onun kan- lı giyotini. Hani şu insanlann acısını dindirmek için çabalayan bulusçusu yufka yürekli doktorun adıyla anılan kanlı giyotin. Ne kadar büyük bİT sevinçle beklenmişti yir- minci yüzyıl. Fen bilimlennin (elektrik dünyayı işgal ediyordu ve atom enerjisi çagı başlıyordu) ve toplumsal bılımlenn (yaşasın, Marx sonunda her şeyı bıze açıkladı) başansıyla perçinlenen iier- lemenin yaratıcılıgına olan ınanç ve yeni teknok- ratik uygarlığın ortaya çıkmasına olan güven... Hüzünle arkaya dönüp baktıgımızda atom-elekt- rik mutluluğu beklentisinin tarihte nelere yol aç- tıgi görülüyor. tnsanlığı kınp geçiren iki dünya sa- vaşı, sayılamayacak kadar çok küçük ve büyük sa- vaş, görünüşe göre bilımsel ilkeler üzerine kurul- muş ama kendi halklanna, başta da Rus halkına soykınmlan devlet siyasası kabul etmiş yeni ım- paratorluklann yıkılması, Hiroşıma ve Nagaza- ki'de patlatılan atom bombalan, giyotin yerine elektrikli sandalye, Çernobıl trajedisi vb. jLyitmekte olan yüzyılla ilgili değerlendirmem bir yere kadar karamsar ve sadece bilinen bir gerçeği onaylıyor: Bilgi acı doğurur. Benim düşünceme göre her şeye karşın yirminci yüzyıl bize umut verdi, çünkü insan tininin yüceliğiyle ilgili buna bağh olanlar ve bu yoldan gidenlerle ilgili öyle çok örnek verdi ki, bunlar herkese karşı ve herkese karşın sonsuzluğun var olduğunu kanıtladılar. Bitmekte olan yüzyılla ilgili değerlendirmem bir yere kadar karamsar ve sadece bilinen bir ger- çeği onaylıyor: Bilgi acı doğurur. Benım düşünceme göre her şeye karşın yirmin- ci yüzyıl bıze umut verdi, çünkü insan tininin yü- celiğiyle ilgili buna bağh olanlar ve bu yoldan gi- denlerle ilgili öyle çok örnek verdi ki, bunlar her- kese karşı ve herkese karşın sonsuzluğun var ol- duğunu kanıtladılar ve kanıtlamayı sürdürüyorlar. Gelecekle ilgili umutlanm en başta yirminci yüz- yılın tarihinde merkezı rolü benım içın apaçık olan Rusya ıle bağh. Bugün siyasacılanmızın pek çoğu, hatta çoğunluğu mutlu bir biçimde (ben bu kişılenn salt içtenliklerinden kuşku duymuyo- rum) Avrupa merkezcı düzeyinde haklı gözüken birtakım standart, siyasal, tarihsel varsayımlar- dan yararlanmaktadırlar. Kısaca bizım ileride Hollanda, Ingiltere, Fınlandiya, ABD vb. gibi ya- şamamız gerektiği, buna zorunlu olduğumuz dü- şüncesi yaygınlaşıyor. Bizim hiçbir zaman Hol- landa, lngiltere vb. vb. gibi olamayacağımız ger- çeği olmasaydı bunda kötü, ayıplanacak bir şey olmazdı. Bızim Rusya'dakı gibi yaşayacağımız bizim var olmamızın bir çelişkisi. Bu arada, dev- letimizin var olmasının Avrupa modeli aldanımı bugün devlet doktrini durumuna dönüşmektedır. IRusya öç kez dünyayı kurtardı Ve ben şımdiden görüyorum ki. bundan sonra- ki müthış yıkılış ve gelecek çöküntü, Rus örgen- liğinin bizim maymun iştahlı aydınlanmızın bu olağan yanılgısını da "sindirdığT zaman olacak. Tüm bunlar bizim tarihimızde yaşandı ve açık söylemek gerekirse, ülkenin sosyalist yeniden oluşum deneyimi oldu. Bu deneyım işin özünde Rus örgenliğinin Avrupa'nın özgürlük, eşitlık. kardeşlik düşüncelerinin siyasal \ e toplumsal eşit- lik ile yararcılık dogmalannı "sindirmesiyle" ger- çekJeştirmiştir. Bu aşamada Rusya, tuttuğu bu yolun düş oldu- ğunu kanıtlayarak kendi tarihsel görevini yerine getirmiştir. Gerçekten de bu tanhsel dersi hıç de az olmayan kanla ödedı. Bana öyle gelıyor ki Rus- ya; Moğol-Tatar yayılmacılığını durdurarak, fa- şızmi yenilgiye uğratarak ve sonuncu olarak "yer " yüzünde tannnın imparatorluğunun"kurulması- nın düş olduğunu herkese göstererek üç kez dün- yayı kurtarmıştır. Bugün bir başka genel insanlık mutluluğunun Avrupa merkezci çizelgesine bizi itiyorlar. Ne olursa olsun, her tür tek model benı kaygılandınyor. Pek çok uyanyı anımsamak ola- Mihalkov, kendi ulusuyla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor: Ruslar özlerinin derinlikkrinde ne parûslavist, ne popülist ne de Baülı olmuşlardır. Btder Avrasyalıyız; iktisadi alan içinde, insani mutlakiyet kişiliğinin varaücı anlamı bu insanlar için kutsaldır; eşitlikçi kolekthizm yabancıdır; bu insanlar kendi tarihlerini anımsamakta. kendi topraklannı sevmektedirler ve bu insanlar için Rus Ortodoks Kilisesi daima bir da>anakoiuşturmuştur. Portre Elliden fazla ödül aldı 1945 yılında doğdu. Batı'da en fazla tanınan Rus sinema yönetmenlerindendir. Tiyatro Enstitüsü'nde ve Sinematografi Enstitüsü'nde okudu. Nikita Mihalkov'un yaklaşık 20 uzun ve kısa metrajlı fılmi, 15 senaryosu, yaklasık 45 aktörlük, tiyatTo oyunlan sahneleme ve çok sayıda basıh çalışması vardır. Sinema çalışmalanndan dolayı 50'den fazla uluslararası ödül almıştır. Bunlann başlıcaları arasında Uluslararası San- Sebastian'da, Cannes'da, Venedik'te aldıği ödüllerdir. Bu festivallerden 1991 yılında 'Urga' adlı fılmi "Ahın Astan" ödülünü almış. 1993 yıhnda Amerikan Sinema Akademisi'nin 'Oscar'ı için aday gösterilmiş. Avrupa Sinema Akademisi'nin yılın en iyı filmi için 'FeMks' ödülünü, BDT Sinema Sanatlan Akademisi'nın en iyi rejisörlük çalışması alanındaki 'Nika'ödülümi almış ve aynca Rusya Devlet Ödülü'ne layık görülmüştür. Mihalkov. 'Rusya haik artisti' ünvanını tasımaktadır. Yüksek yönetmen kurslannda öğretmenlik yapmaktadır. Trite' stüdyosu ve bu stüdyonun 'Russkiy Arhh' adlı yayınının da yöneticisidır. Avrapa Sinema Akademisi'nde Rusya'yı tenısil etmektedir. Mihalkov, dünya sinema sanatlanna ve kültürüne yaptığı büyük katkıdan dolayı 1992 yıhnda'Fransa edebiyat ve sanat şövalyesi' nişanını almış ve UNESCO'nun Kültür ve Gelişmeden Sorumlu Dünya Komisyonu'na üye seçilmiştir. Mihalkov, 1993 yıhnda bilimler doktoru ve San-Manno Uluslararası Bılimier Akademisi'nin Rus bölgesel şubesi profesörü olmuş ve Rus Kültür Vakfı Prezidyumu Başkanı seçilmiştir. Nikita Sergeyeviç Mihalkov naklı. Ancak bunlann arasından (F.M. Dosto- yevski, K.N. Leontyev. N.Y. Danilevski, Y.F.Sa- marin) hiç olmazsa bı- riyle F.I. Tütçev'le uyu- şuyorunv "Batı'daki in- sanın puta tapınmasuıı biliyoruz, hepsinin önünde bir biçim, çözüm ve si\asal mekanizma var. Puta tapınma Baü için sanki bir son din ya- pıkk" Ben sık sık şu soruyu soruyorum kendi me. Rusya'ya. vatanıma ne oluyor? Bu ülke basın- yayın araçlannda her şeyden önce "insan kit- leİerinin yaşayacaklan bir yer ya da alan" ola- rak anılmaktadır Tarihıni anımsayan, vicdanlı, erdemlı ve na- muslu insanlar içın bunlan duymak çok acı. Gerçekten doğru, çok çabuk ve becenksizce. sankı şu ünlü masaldaki tavuk ayaklı kulübe gibi beklemekten açılmış ağzımızla "yiizümüzü Avru- pa'ya" döndürdük. Bizı besleyecekler, yardım edecekler. yapacaklanmızı kulağımıza fısıldaya- ./İvrasya, sadece Rusya'nın kaderi değil, aynı zamanda pek çok halk içinjeopolitik eylemin oluşmakta olan çizgisi de olabilir. Ama bundan Avrupa'dan yüz çevirmek ve Asya'ya koşmak sonucu çıkartılmamalıdır. Fınldak gibi dönmenin de yaran yok. Yanlızca geçmişte kim olduğumuzu basit ve açık bir biçimde anımsamamız, şu anda ne olduğumuzu anlamamız ve kendi yerimizi almamız gerekmektedir. caklar? Artık kendi kendimıze "Ne yapma- n" dıye sormuyoruz. Hepsi kötü bir Ingiliz- ceyle alnımıza ykzılmış sankı. Bızim için tümüyle "küçük roller" hazırla- mışolan "Avrupa Birie- şik Devletleri" hakkın- dakı bıldık konuşmalar, çok daha etkin bir bı- çımde yeniden canlan- dınlmaktadır. Konstan- tin Leontyev'in daha ge- çen yüzyılın ölümcül ve çürümüş ıçeriği hakkın- da uyardığı "ortaiama AvrupaJı"düşü bugün bıze gelecekteki de- mokratik Rusya'nın "ülküsü" olarak sunul- maya çalışılıyor. Tüm bunlar hakkında neler soylenebılir? Rus insani, Rus dünyasının insani ne Avrupalıdır ne de Asyalı. Bızim kendi yolumuz vardı, şimdi de var, öyle düşünüyorum ki ileride de olacak. Av- rasya. Bu düşünce derinde, benim ıçımde çoktan beri vardı. Ve sadece kısa bir süre önce (Venedik Film Festivali 'nde birincilik ödülünü, Avrupa 'Os- 'en sık sık şu soruyu soruyorum kendime: Rusya'ya, vatanıma ne oluyor? Yüzümüzü Avrupa'ya döndürdük. Bizi besleyecekler, yardım edecekler, yapacaklanmızı kulağımıza fısıldayacaklar? Artık kendi kendimize "Ne yapmalı" diye sormuyoruz. Hepsi kötü bir Ingilizceyle alnımıza yazılmış sanki. canm' ve Rusya de\ let ödülünü alan 'Urga'fılmı üzennde çalıştığım sırada) Avrasya 'step'bilincı- nın bılgelığınin gücünü anladım ve bunu sinema aracılığıyla anlatabıldım \e bu Avrupalı seyırcı- yi şaşkınlık içinde bıraktı. llginın sadece filme ol- madığını. burada önemli olanm fılmde anlatılan tıne duyulan saygı ve Avrasya felsefesının özgün yaşam verici bır güç olarak İcabul edılmesınde ol- duğunu hıssetmiştım. BH güç Rusya'nın yaşadı- ğı ve yaşamakta olduğu yasalann oluşturdugu bir dünyadır. Buna bağlı olarak, Avrasya hareketinin yönetı- cısı olan P.N. Savitskiv'ın sözlenni anımsamakta yarar var: "Yüz>illar boyunca çadın Avnıpalı Ba- tı'nın ovalannın ve tepelerinin ortasuıda kurulu oian kühür tannsı Doğu'ya mı gidiyor?" Bu söz- lerin sadece kültürü ılgılendirmedığını düşünüyo- rum. Jeopolitik, ekonomik ve tarihsel-kültürel bir bırlik olan AvTasya, sadece Rusya'nın kaden de- ğıl, aynı zamanda pek çok halk için jeopolitik ey- lemin oluşmakta olan çizgisi de olabilir. Ama bundan Avrupa'dan yüz çevirmek ve As- ya'ya koşmak sonucu çıkartılmamalıdır. Gerçek- te fınldak gibi dönmenin de yaran yok. Yanlızca geçmişte kım olduğumuzu basıt ve açık bir biçim- de anımsamamız, şu anda ne olduğumuzu anla- mamız ve kendi yenmızı almamız gerekmektedir Bir kez daha yınelemek ıstıyorum: Ruslar öz- lennin dennliklennde ne panısla\ist, ne popülist (hala böyle sanılıyor) ne de Batılı (pek çoğunun böyle olmasını istedıği halde) olmuşlardır Bızler Avrasyahyız; iktisadi alan ıçınde, insani mutlaki- yet kişiliğinin yaratıcı anlamı bu insanlar içın kut- saldır; bu insanlar için ekonomik açıdan eşitlikçi kolektivizm yabancıdır; bu insanlar kendi tarih- lerini anımsamaktadırlar. kendi topraklannı sev- mektedirier ve bu insanlar için Rus Ortodoks Ki- lısesı daıma bir dayanak oiuşturmuştur Bunu hıç unutmamak gerekir ve işte o zaman bizde siyasal. ekonomik, kültürel ve öteki bölge- lerin kişiliksiz "alanı" yerine. somut devletsel- etnik bir birlik, A\ rasya Bırliğı olacaktır. lşte ben bu yüzden yeni de\ letçıliğın merkezcı güçlerinin doğusu için özellikle toplumsal-siya- sal birlik yolu, yeni kıtasal AvTasya düşüncesıne giden yolun (ki > r üzyı11arboyunca Rusya'nın çev- resinde toplanmış olan halklar bu yol boyunca yürümüşlerdir) seçilmesi gerektiğine inanıyorum. lşte ben bu nedenle bir iyimserim. Yann: Enis Mansur Y A Y I N H A K K I C u m h U h y e t ' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I M L A N A M A Z ILAN SttRT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1992/219 Davacı Sevim Arca tarafmdan davalılar Adil Candabakoğlu vs akyhıne acmış olduğu men-i müdahale davası neücesinde, Siırt Mer- kez Bau Mah. ada 358. parsel 8'de tapuda davacı adma kayıtb dük- kanına Fen Bilirkişisinin 25 5.1993 tarihli kroki ve raporunda belirti- len 4.30 m2 'lik yerden davalılann müdahalelerinin menine 19.9.1994 tarih ve 1994'314 sayıyla karar verilmiştir. Adresleri meçhul olan davalılardan Yılmaz ve Şekıp Candaba- koğlu'na yukanda özeü yazıb karann tebüğı yerine gecmek uzere ılan olunur. Basın: 51485 İLAN T.C. KAYSERİ 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ EsasNo. 1994 55 Davacı Ayşe Sönmez vekili Av. Sevim Çetinkaya tarafından da- valı Tuncer Sönmez aleyhine açılan boşanma davasının mahkeme- mızde yapılan açık yargıiaması sırasında verilen ara karan gereğince, Davalı Tuncer Sönmez'ın tûm araşürmalara rağmen adresi bulu- namadığından adı geçenın mahkememizde yapılacak olan 16.11. 1994 günü saat: 9 00'da mahkememizde hanr bulunması veya kendi- sıni vekille temsil eturmesi, aksı takdirde duruşmanjn yokluğunda yapılacağı ılanen tebliğ olunur 20.9.1994 Basın: 51520 T.C. BURDUR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ EsasNo: 1994 109 Davacı tçişleri Bakanlığı vekili Hazine avukatı Tangül Targan tarafından davalı Ali Yüksel aleyhine açılan Hazine zarannın tahsüı 9.037.655.- TL. (gecikme faizı ile yasal faızı hariç) olmak üzere açüğı davada. . Davalı Ali Yüksel'in tüm aramalara rağmen bulunamamış oldu- ğundan gazete ılanı ile duruşma gününün tebliğıne karar venlmış olup davalı Ali Yüksel'in 30.11.1994 günü saat 09.00'da mahkeme- mizde hazır bulunması, aksı takdırde yokluğunda karar venleceğı ılanen tebliğ olunur. Basın: 51501 POLITIKAVEOTESI MEHMED KEMAL Nezaket Yalanı... Ahmet Haşim, Almanya'da, bir Frankfurt kliniğinde yatarken bakımından çok memnun kaldığı hemşireye şu "nezaket yalanı''nı söyier. "Istanbul'a giderken seni de götürelim." Yalanı söylüyor, sonra da unutuyor. Aradan beş on gün geçiyor. Bir akşam üzeri hemşire, yüzünde gülücüklerie geliyor: "istanbul 'a götüreceğinizi anneme babama yazmıştım. Şımdi yanıt verdıler, gidebilırim." Ahmet Haşım, "Donakaldım" diyor. Bakın bizim bir nezaket yalanımız, Alman'ın gerçegiyle nasıl çakışıyor. Yaşamı genç yaşında Amerikan bankalan arasında geçen Engin Civan, aldığı rüşvet karşılığında bir kurşuna hedef olacağını bilebilir miydi? Bunu düşünse Amerika'dan kalkıp Rusya üzerinden dolaşıp Istanbul'da mafyanın kucağına düşer miydi? Babalarla karşılaştığında saf saf soruyor: "Rüşvetin belgesi nerede?" Aldığı yanıt çırılçıplak bir mafya küfrüdür: "Rüşvetin belgesi mi olur pezevenk!.." 12 Eylül cenderesinden geçmemiş ki! Rüşvetin türiü tanımı var: Biri, "Ne yapalım, rüşvet iki kişi arasında geçiyor" diyordu, öteki, "Benim memurum neyapacağını bilir. "12 Eylül'den bu yana böylesi tanımlar bula bula geldik. Engin Civan'ın çiğliği anlaşılıyor. Pakdemirli'nın söylediği gibi olgun olsaydı, böyle bir yaş tahtaya basar mıydı? Onun hazineler başkanı olduğu dönemde, belki de, gençliğine verilir, geçirilirdi. Araya mafyanın adamları girerdi. Çözüm bulurdu. O günlerin bir manşet olayı rüşvet ise öteki olayı da Baltık'ta 1500 kişiden fazlasını taşırken batan feribottu. Bin kişiden çok adam ölmüş, az kurtulan vardı. Kurtulanlardan biri Türk'tü. Ressam Sali Turan'la bu Türk oğlu Türk'ün kurtuluşunu konuşuyorduk. Sali; "Kurtulur" dedi. "Karadenizli mıdir?" "Hayır." "Öyleyse?" "Madem buradan oraya kadar gitmiş, kurtulmuştur. Ondan sonra da batar, denize gırer, çıkar, kurtulur." "Karadenizli zekası mı?" "Şuna Laz desene!.." Tanıdığım ne kadar ressam varsa yarısından çoğu Laz'dır. Ha bu, g'leri k okuyan Sah de öyledır. Frankfurtlu hemşireyle (Bağdatlı) şaır Haşim'in düşünü çoğaltahm. Hemşire koşarak geliyor. "Anam, babam izin verdiler." "Neye ızin verdiler?" "Istanbul'a gitmem için." "Kim izin verdi?" "Anam, babam." "Biz Istanbul'a mı gidelim dedik." "Evet." "Şaka yapmışız." Ne şakası." "Yalan söylemişiz." "Ne yalanı." "Nezaket yalanı..." "Böyle yalan mı olur?" "Bizde olur." Bunun bir nezaket şakası değıl de eşek şakası olduğunu saf Alman hemşire nereden bilecek... Bilse 'çüşşşş 'derdi. Bu 'çüş', Haşim dönemınde kalmıyor, günümüze kadar geliyor. Ondan, bize Batı'da gördüler mi 'çüş' diyorlar. BULMACA 8 SOLDAN SAĞA: 1/ Çekırdeksiz bir üzüm cinsi. 2/ Karakter... Ba- yağı, sıradan. 3/ Sevgiliye kavuşma... Lantan ele- mentinin simgesi. 4/ İs- lam devletlennde, maaş yerine ya da hizmet karşı- lığı olarak belirli süreler için asker ve ricale bırakı- lan toprak... ABD'nin bir eyaleti. 5/ Kiraya verile- rek gelir getiren ev, dük- kan gibi mülk. 6/ Şaşma „ belirten bir ünlem... Im- kan. 7/ İpekten, sanmürak dalh nakışlarla işlennıış bir tür beyaz kumaş... Havva'run Bau dillerin- deki adı. 8/ Terlemekten ya da sı- caktan vücutta görülen küçük pembe kabartılar. 9/ Zayıf, kuru, sıska... Odun, kireç gibi ağır ve ka- ba şeylen tartmakta kullanılan iki yüz elli kiloya eşit ağırhklı ölçüsü. YUKARIDAN AŞAĞrVA: 1/ Ge- mici dilinde, herhangi bir işi ara vermeden yapmaya verilen ad. 2/ Mezopotamya'da kurulmuş ünlü bir Sümer kenti... Safran,: amber ve mısk kanşünlarak yapılan güzel bir koku. 3/ Bir ge-; rrunin alabildiği yük miktan... Fayda, kâr, çıkar. 4/ Kısa ve özJü söz. 5/ "Kjmine bir — vermez giyesi Kirninin aüna atlas çul eyler" (Yunus Emre)... Hastahklı, sakat. 6/ İnsanın yaradıhşl özelliği... Dohna yapmak için hazırlanan kanşım. 7/ Küçük' mağara. Yaşar Kemal'in bir romanı. 8/ Yan yaş yan kuru olan, az tavlı toprak. 9/ Tann... Bezden biçilmiş elbise, çamaşır. İLAN T.C. ALTINTAŞ KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo. 1971/14 Davacılardan Fatma Bojaıneğmez. Kevser Seçkiner, Zehra Şünşek. Ahmet Gelnöbet tarafından davalılardan Yakup Kafkas ve Osman Kafkas aleyhine açılan tespite itiraz davasının yapılan açık yargıiaması sırasında verilen ara karan gereğince: Altıntaş İlçesi, Altıntaş Köyü, köy ici mevkıinde kaın, Pafta 19'da kayıth 3808 m1 yüzölçümlü ev, samanlık ve bahçe olan 29% parsel no'lu taşınmaz hakkında mahkememıze dava acılmış olup, davaa Fatma Boyuneğmez mırascılanndan Yurdanur Boyuneğmez, Vefa Boyuneğmez, Ayşegül Bo>-uneğmez'in adreslenmn tespıt edılemedığı ve önceden adlanna çıkanlan davetıyelerin kendılenne tebhğ edıle- mediğinden duruşma günü olan 17.11.1994'te duruşmada hazır bu- lunmalan ya da kendılerini bir vekille temsil ettirmelen, aksı takdirde yargılamanın yokluklannda yapılacağı ve karar verileceğı hususu da- vetiye yenne gecmek üzere ve ilanın yapıldığı tarihten 15 gün sonra tebliğ edıimış sayılacağı ılan olunur. Basın: 51482 PERTEK KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1974 143 KararNo:1992 75 Davaa Pertek ilçesi. Yeniköy Köyü'nden Fevzi Mut ve müşterek- leri tarafından davalı Hazine aleyhine mahkememizde açılmış bulu- nan tespite itiraz davasında: Davanın, davaa Fevzi Mut yönünden kabulüne, Hasan Mut yö- nünden 3402 sayılı kanunun 28. maddesı gereğince açılmamış sayıl- masına dair verilen 12.10.1992 tarih, 1974/143 esas, 1992,75 sayılı karar, davalı Hazine tarafından 20.11.1992 tarihli dilekçe ile temyiz edildiğınden, temyiz dılekçesi tebhğ edilemeyen davaa Hasan Mut mirasçılan Kezban, Şinn, Kenan, Veysel ve Ali Mut adına temyiz di- lekçesı tebhğ yerine kaim olmak üzere ılanen tebliğ olunur. Basın: 51479
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle