03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 EKİM 1994 PAZARTESİ HABERLER Hepimiziçinvarsa da yoksa daAvrupa 1VA r. Cruyff, nedersiniz, Suat Avrupa'da da aynayabi- lirmi?' Anımsanacağı gıbı. Galata- saray, 1993 yılında Manchester Untted'ı eleyerek Avrupa Şam- pıyon KuluplerLıgı'ne gırmeyı basarmış ve ılk maçında. bera- bere kaldığı unlu Barcelona'va sözcugün tam anlamıyla kök söktürmuştü Istanbul'da Işte, o maçtan sonra. bır gaze- tecımız. Barcelona Teknık Dı- rektoru Johan CruyfTa, - Ne dersiniz, Mr. CnıyfF, Ga- latasara>lı Suat Avrupa'da top koştıırabilir mi siz- cede?dıye sormuş, sankı "Haydûşimdidekonuş bakahmşunankAvnıpalı'"dermışg]bı. ımalı ıma- h Gene kendısının yazdığına gore, - Anlayamadım? demış Cruyff şaşkın şaşkın Niçin oynayamasın ki? Burası Avrupa değil mi? Zaten hiirAvrupa takımında futbol o> namıyor mu ki? Gerçekten, bır futbol takımımız A\ rupa Şam- pıyon Kulupler Lıgı'nde oynama hakkını da ka- zansa, Avrupalı olduğumuza gene de ınanamı>or muyduk ne0 Oysa, nasıl yadsıyabılınz Allah aşkına, hepımız ıçın varsa da yoksa da Avrupa'dır Orneğın. kız- lanmızın Avrupa gûzelı seçıle- bılmesı ıçın, sanatçılanmızın bır Avrupalıca begenılmesı ıçın, bır Avrupalının, bızı de Avrupalı sayması ıçın can atanz Amacı- mız Avrupa şampıyonu olmak- tır gureşte de, karatede de Ote yandan, Asyalı oldugu- muzun olur olmaz soylenılme- sınden. hatta anımsatılmasından hoşlandığımızı soyleyebılme- mi7 de olanaksızdır galıba Ama ılgınçtır, hem Avrupalı sayılabılmek ıçın bunca can at- tığımız, hem de Asyalıgımızın anımsatılmasından bıle bunca hoşlanmadığımız halde. kendı- mıze Asyalı ad ve soyadı alma konusunda da sankı yanş halın- deyızdır bırbınmızle Gerçekten, 6-7 yuzyıl önce geldığımız bu topraklar uzenn- de Avrupa'nın da neredeys>e ya- rısını ıçıne alan. dünyanın en uzun omurlu ımparatorluklann- dan bınnı kurmuş oldugumuz, yanı en az 6 yuzyıldır bfr ayagı- mız sureklı Avrupa'da bulundu- ğu halde, gorduğumuz kadan>- la ne Avrupalılar bızı Avrupalı sayıyorlardı haia. ne de kendı- mız Avrupalılaştığımıza yurek- ten ınandığımızı söyleyebılıyor- duk Acaba nıçın 9 Bunca yıldır Avrupa'da yaşa- dığımız veya bır ayağımız Av ru- pa'da olduğu halde, Avrupalıla- şabıldığımızden kendımız de hala kuşkalandığımıza gore, Av- rupaklık, Avrupanlaşmak dedı- ğımız bu şe> de, salt coğrafyay- la ılgılı bır kavram değıldı oy- leyse Ustelık, o şımank Avru- palılaragore. bırOrtadoğu ülke- sı olan Jsraıl de Avrupalıydı bıl- dığımız kadanyla Dolayısıyja. nasıl bır şeydr acaba bu Avrupa- lılaşmak 9 Nasıl Avrupalılaşıla- bılınıyordu 9 Veya, bunca ıstedığımız hal- de, bız nıçın bunca uzun bır su- rede bır turlu Avrupalı laşama- mıştık acaba 9 Ah şu biz göçebeler DEMİRTAŞ CEYHUN LJrneğin, kızlarımızın Avrupa güzeli seçilebilmesi için, sanatçılanmızın birAvrupalıca beğenilmesi için, bir Avrupalının, bizi de Avrupalı sayması için can atanz. Amacımız Avrupa şampiyonu olmaktırgüreşte de, karatede de... adamlanndan bın de, bızce hıç kuşku yok kı, Karl Marx'tır Nıtekım, Marx'ın, "Türkiye Üzerine" adıyla Turkçe yayımlanmış kıtabını Atilla Tokat- lı ıle bırlıkte dılımıze aktaran Selahattin Hilav'ın, aynı kıtaba yazdığı önsozde belırttıgıne gore. Marx, Doğulu toplumlann bu farklı yapılannı da- ha ıy ı kav rayabılmek ıçın "Hayatınınsonyıllann- da Rusçanın yanı sıra Türkçede oğrenmiş"iır Marv. Dogulu toplumlarla ılgılı bu saptaması- na, daha sonrakı çalışmalannda da yer vermıştır Orneğın, 1855-1859 yıllan arasında yazdıgı tah- mın edılen "Kapitaüzm Öncesi L'rerim Biçimle- ri" adlı kıtabının onsozunde, bu toplumlardakı uretım bıçımı ve ılışkılennı de "AsyaTipi Lretûn Bjçimi"dıyeadlandırmıştır Bu konuya Kapıtal'ın uzennde durma fırsatını bulamadığı, ve Engels'le mektuplaşmalanndakı bır ıkı değınıden ote kım- seyle de tartışmadığı bu konu, ılgınçtır, olumun- den sonra da nerde>se uç çeyrek yüzyıl boyunca bır daha ele alınmamıştır, her nedense 1965'lerden ıtıbaren. Sovyetler Bırlıgı ve Fran- sa ıle bırlıkte bızde de aynı anda başlayan unlu ATÜTtartışmalan ıse, galıba ulkemızde ozellık- le de Osmanıl donemıyle ılgılı degeriı ve ozgun çalışmalaryapılmasına neden olmuşturama, gor- duğumuz kadanyla, ınsanlığın bu konudakı bıl- gısıne herhangı bıryenı boyut kazandınlamamış- tır bızce, ne yazık kı Oysa, yuzyıllardır bu topraklar uzennde yaşa- mamıza ve bır ayağımızın sureklı Avrupa'da bu- IGerçekten Asyatik bir toplum muyuz yoksa? Yoksa, gerçekten Avrupalı bır toplum değıldık de. Marksıstle- nn one surduklen gıbı Doğulu (Asyatık) bır toplum muyduk9 Ayn bır toplumsal kategonye mı tabıydık9 A\ rupalılaşabılmemı- zı engelleyen şey de. bu Doğu- lu toplumsal vapımızdan mı kaynaklanıyordu yanı9 Dogrusu, burada hemen belırtmek ıstenz kı, Batılıîardan farklı bır toplumsal yapıya sahıp ol- duğumuz gerçeğını de, bızce, ılk sezen. ılgınçtır gene Batılı bır bılım adamı, Marksızmın kurucu- su Karl Marı olmuştur Anımsanacağı gıbı. Karl Mart, 1849 yılından ıtıbaren. aşagı yukan on yıl boyunca. Amenka'da yayımlanan ve 200 bını aşkın tırajıyla o gunlerde dünyanın en buyuk gazetesı olması gereken ı\ew York Tribune'de haftalık yorumlar yazmıştır Bu yazılann buyuk bır kısmı da. Asya'dakı polıtık olaylarla, yanı Doğulu toplumlar ve ozellıkle de Osmaniı İmparatorluğu'yla ılgılıdır Doğulu top- lumlarla ılgılı bu yazılar da. daha sonra "Eastern Puestion" başlığı altında kıtap halınde yayımlan- mıştır Bu yazılardan Turkıye ıle ılgılı olanlan. 1966 yılında "Türkiye Üzerine" adıyla dılımıze de çevnlmıştır Işte, New York Tnbune'e yazdığı bu yorumlar sırasında yakından ılgılenmek zorunda kaldığı Doğulu toplumlann. gerçekte Batılı toplumlar- dan farklı bır toplumsal kategon oluşturmalan gerektığı gerçeğını, Karl Mar\, dehasına yaraşır bırbılımsel sezgıylekavramış\e 1853 yılında en yakın çalışma arkadaşı Engels'e gonderdığı bır mektupta, Doğulu toplumlarda oz.el toprak mul- kıyetı hakkının olmamasını da bu Asyatık toplum- lann ana oğelennden bın şeklınde değerlendıre- rek, "Doğu cennetinin gerçek anahtan işte bura- dadır belki de" dıye yaımıştır Doğulu toplumlara, ozellıkle de Osmaniı Im- paratorluğu'na, art nıyetlı bır onyargıyla degıl. bılımsel bır durûstlukle yaklaşan ılk Batılı bılım Miyazi Berkes'in yazdığına göre Namık KemaJ ile Karl \larx Londra'da uç >ıl a> nı sokakta birbirinden birkaç blok ötedeki evlerde oturmalanna karşın, ne ilginçrir ki ne Karl Marv'ın Naınık Kemalden haberi olmuştur, ne de KemaTin Marx'tan. uçüncu cıldınde de yer vermıştır Yanı u Mar\'a göre, hepsi de ilkel toplumun parçalanmasından sonra ortava çtkan, uç turlu, antik. Germanik \e As\atik mulkiyet şekii vardır." Âma ılgınçtır IVlara'ın Doğulu toplumlarla ıl- gılı bu sa\ lannı ıçeren çalışmalan "Ekonomi Po- litiğin Eleştirisine Katkı". "Kapitali/m Öncesi Uretim Bjçimleri'" ve "Kapftal"ın uçuncu cıldı de. ancak ölümunden sonra yayımlanabılmıştır artık her nedense Hatta, bu kavramı en tutarlı ve sıstemlı bır bı- çjmde ele alıp ınceleyen çalışması "Kapitalizm Öncesi Üretim Biçimleri" adlı kıtabı. olumunden de tam 56 yıl sonra, ancak 1939'da, ılk kez Sov- yetler Bırlığı'nde basılmıştır ITürkteriı 1920 den sonraki tariM komünizmle uğraşmakia geçti... Fakat, kıtabın Sovyetler Bırlığı'nde yayımlan- ması bıle, konunun. hıçolmazsa Marksıstler ara- sındakı tartışma gundemıne gırmesını, gene de sağlayamarnıştır Ganptır kı. kıtap da zaten Sov- yetler Bırlığı'nde Rusça değıl, Almanca basılmış- tır Batılı Marksıstlenn. bu konunun farkına va- rabılmelen ıse ancak. soz konusu kıtabın 1964 yı- lında tngılızceye çevnlerek yayımlanmasından sonra olmuştur Aynı yıl. Fransız Maurice Gode- lier'nın "As>aTipil retinıTarzı"(\TÜT)adlı un- lu yazısının yayımlanmasından sonra ıse nere- deyse butun Batılı Marksıst aydınlann katıldığı buyuk bır tartışma başlamıştır bu konuda Gorulduğu gıbı, Manc'ın. sağlığında yenıden bu korkunç "korku"belırlemıştır denılse yendır yanı Orneğın, bu korkuyla kah Sovyetlerle aniaş- maya çalışmışızdır, kah Alman- larla gızlı anlaşmalar ımzalamı- şızdır, kah Ingılızlere koşmuşuz- dur Salt bu korku yuzunden NA- TO'ya bır an once gırebılmek ıçın, neler vermemışızdır neler, Amenkalılara Öyle kı, Uçuncü Cumhurbaşkanımız Celal Bayar, "Bu kış komunizmgeliyor!" gıbı- sınden vecız uyanlarda bıle bu- lunmuştur halkımıza bu korku yuzunden Oysa, bız komünızmden bunca korkarken, Balkanlar'dakı, Kafkaslar'dakı ve Or- taAsya'dakısoydaslanmızda, ılgınçtır, aynı gun- lerde ansızın komunıst olmuşlardır bırer bırer Gerçı, Sovyet vatandaşlığının komunıst sayıl- mak ıçın yeterlı bır kanıt olmadığı, daha sonrakı yıllarda butun çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır Ama gene de, bu ınsanlar komunıst kımlığı taşımışlar- dır tam uç çeyrek yuzyıl boyunca, unutmayalım kı Yanı, gerek Marx'a, gerekse Marksızme sırt çevırerek toplumsal yapımızı ve kımlığımızı ger- çek yuzüyle tanıyabılmemız, galıba gerçekten olanaksızdır. gorulduğu kadanyla Fakat ılgınçtır, Mam'ın bızımle ta XIX yuz- yılın ortasında, bunca yakından ılgılenmesıne kar- şın, bız 1920'lere kadar. ne Marx"a donup bakmışızdır şoy- le bıralıcı gozle, bu Marksızm- le ılgılenmışızdır bırazcık ol- sun yakınından Aydınlanmı- zın bıle Marx'tan, Marksızm- den habennın oldugunu soyle- yebılmemız, gerçekten zordur doğnısu, gorduğumuz kadany- la Orneğın, Karl Marx'ın, En- gels'le bırlıkte hazırlayıp ya- yımladıkları "Manifesto" yu- zunden Almanya'dan kaçmak zorunda kaldığı ve Köln'den Pans'egelıpyerleştıgı 1849 > ı- lında. ılk oyun >azanmız olan genç ozan Şinasi de. Tanzı- mat'ın sahıbı Mustafa ReşJtPa-, şatarafından. u ulum-u iktisadi- >e ve maüye" okuması ıçın Pa- ns'egondenlmıştır Yanı. Karl Marx'la aynı yıllarda Pans'te yaşamışlardır ve Manıfesto, butun dunya aydın kamuoyunu allak bullak etmektedır Fakat, Sınası'nın yazdıklarında. ne Manc'tan. ne de Manıfesto'dan habennın oldugunu gosterır şuncacık bır ışaret vardır Gene, Genç OsmanlılarDer- neğı uyesı unlu ozanlanmız Namık Kemal ve Ziya Paşa ıle bırlıkte AliSuavide İ867yılın- da lstanbulîdan Pans'e kaçmak zorunda kalmışlardır Kısa bır süre sonra Pans'ten Londra'ya geçen bu üç Genç Osmaniı, orada da 31 Ağustos I867'de Muhbir adında bır de gazete çı- karmışlardır IGenç Osmailılar yurtdifına kaçıyor Bılındığı gıbı, bu Genç Os- manlılar, mutlakıyetçı yönetı- me karşı meşrutıyetçı bırduzen kurabılmek ıçın savaşım ver- dıklennden, ulkelennden kaç- mak zorunda kalmışlardır Ya- nı, her uçu de. hıç kuşku yok kı, çok lyı eğıtım gormuş. Do- ğu'yu olduğu kadar Batı'yı da lyı bıien ve Arapça, Farsça, Fransızca gıbı en ez uç yaban- cı dılı lyı konuşan a>dın İcışıler- dır Hatta. Namık Kemal'ın. kı- mı kaynaklarda Londra'da Fan- ton adlı bır Ingılızden hukuk derslen aldığı da sa\ landığına gore, lngılızceyı de oğrenmış olsa gerektır Öte yandan, Karl Marx da, gene düşüncelennden dolayı bu kez Pans'ten de sürulmuş, 1849'dan ben Londra'da yaşa- lunmasına karşın, ustelık bunca ıstedığımız hal- maktadır 1883'e kadar, ölunceye dek de Lond- de hala. bır turlu Avrupalılaşamamış olmamızın sırn da acaba bu kavramda mı gızlıdır. kım bılır1 Doğrusu, toplumsal kımlığımızı ve bugunku konumumuzu sağlıklı bır bıçımde kavrayabılme- mız. bızce, Marx'ın bu savı uzennde cıddı olarak durmamızı zorunlu kılmaktadır galıba Ama burada hemen şunu da belırtelım kı Marksızm, bızı toplumsal yapımızın çozumlen- mesı açısından bu kuramsal savı dolayısıyla da boylesıne yakından ılgılendırmemektedır sade- ce Çunku, unutmayalım kı, Bınncı Dünya Sava- şı'nın bızler ıçın yıkımlı o zor gunlennde, hemen yanı başımızda bırden patlayan 1917 Ekım Dev- nmı dolayısıyla Marksızm, gerek bız Anadolu Turklennın, gerekse Balkanlardakı, Kafkas- lar'dakı ve Orta Asya'dakı soydaşlanmızın, ozel- lıkle 192O'!erden sonrakı yazgısı uzennde son de- rece onemlı rolleroynamıştır Gerçekten de, bız Turklenn 1920'lerden son- rakı tanhı, sureklı "komünistler'' ve "komünizm- le" uğraşmakla geçmıştır denılse, doğrusu pek de abartılmış sayılmasa gerektır galıba Omeğın, Sovyet Rusya'nın, Turkıye Cumhun- yet'nın kuruluşu sırasındakı o gerek manevı, ge- rekse para ve sılah yardımı şeklındekı maddı des- teğının yazgımızı belırleyıcı nıtelıktekı rolunu yadsıyabılmenın elbette olanağı yoktur Ama butun bunlara karşın, gene 1920'lerden ıtı- baren, dehşetlı de tedırgın olmuşuzdur komü- nızmden Sureklı korkmuşuzdur Neredeyse 1920'lerden ta 1990'lara kadar bütun polıtıkala- . ._ı_ ı_- nmızı, tanhımızde bır benzen daha bulunmayan YSPIK M SOSyaİStîf?IİZ IŞtiPakÇİ HHlîlİ ra'dan aynlmamıştır Niyazi Berkes'in yazdığına gore de, Namık Ke- mal ıle Karl Marx, Londra'da aynı sokakta otur- muşlardır Ama, neredeyse tam uç yıl boyunca aynı sokakta, bırbırlennden bırkaç blok otedeev- lerde oturduklan halde. ılgınçtır. ne Karl Manc'ın Namık Kemal'den haben olmuştur, ne de Namık Kemal'ın Karl Manc'tan Oysa, Karl Manc'ın unlu yapıtı Kapitarın bı- nncı cıldı ıle Namık Kemal'ın gazetesı Muhbir, Londra'da aynı gunlerde yayımlanmışlardır Ama, Karl Manc'ın Muhbır'den haben olmadığı gıbı, Namık Kemal'ın de KapıtaPden kesınlıkle habe- n yoktur IEngete'in manjfestosınu Ermerace yayımama girtşimi... Ama, Engels'ın, Manıfesto'nun 1888 yılında yayımlanmış Ingılızce çevınsme yazdığı onsoz- den ogrendığımıze göre, ote yandan, Ermenıler, Istanbul'da neredeyse aynı gunlerde Manıfes- to'nun Ermenıce çevınsını yayımlatmak uzere bırtakım gınşımlerde bulunmuşlardır Engels'ın, Manıfesto'nun ingılızce çevınsme yazdığı 30 Ocak 1888 tanhlı bu onsozunde belırt- tıgıgıbı. Istanbul'da bırmatbaa 1887yılında, Ma- nıfesto'nun Ermenıce çevınsını. "Marx'ın adını taşıyan bir kitabı vavımlamaktan korktuğu için basamavacağını söyleyerek mi geri çevirmiştir" acaba gerçekten9 BİZ BtZE ERDAL ATABEK Kişilikli Birey Yetiştipmeyince... Chris Argis, bır "orgutseldavranış" teonsyenı. insan kı- şılığının gelışımını "olgunlaşma/olgunlaşmama"^eksenın- de incelıyor Bu eksende "7 boyut" adını verdığı bırolçüt demetı var Kışılık Olgunlaşmamış Olgunlaşmış Pasrflık, Aktrflık bağımlılık bağımsızlık sınıriı davranış, Davranış zen- gınlığı, Yuzeysel ılgıler, Derın ılgıler Kısa surelı bakış, Uzun surelı bakış, Bırıne bağlılık, Bağlı olmamak, Kendını fark etme, Kendını fark etmeme ve eksıklığı denetleme Bu olçutlere gore "olgunlaşmış kışılık" sahıbı olan ınsan "bırey olma" surecını başanyla tamamlamıştır Bu ınsan artık "kendı aklıyla" hareket edebılır, "kendı kararianm" "bağımsız davranış ıçınde" verebılır "Bırey olmuştur" ve aklın egemenlığıne açıktır Ozgurduşunebılır, başkalanta- rafından kullanılamaz, "bılınçlı ınsan "olmak ıçın gereklı kı- şılık donanımına sahıp olmuştur "Bırey olmak", toplumumuzda sıkça kanştınldığı gibi "bencıl olmak" değıldır "Bencıllık", benmerkezcı olmak- tır, her şeyı kendı çıkarı oncellığınde gormektır Oysa "bı- rey olmak", kendı hakkını almayı bılmek, başkasının hak- kını da kabul etmek demektır "Bırey olmak"gene yanltş bılındığı gıbı "toplumcu olmak" tavrının karşıtı değıldır. Tam tersıne, bırey olamayanlar gerçekte toplumcu da ola- mazlar, onlann toplumcu olmak sandıklan şey, bır akıma bılınçsızce katılıp suruklenmektır. Gelelım Argıs'ın "olgunlaşmamış kışılık" tanımına "Pa- sıf, bağımlı, bıldığı bırkaç davranışı yıneleyıp duran, yü- zeysel ılgılerie çevreye bakan kısa-surelı duşunen, bınne bağlı olmazsa rahat etmeyen, kendının farkında olmayan" kışıye bakınca, bızım kulturumuzun tam da aradığı ınsan tıpını gormuyor muyuz"7 Aılenın "uslu, maşallah pek ter- bıyelı, buyüklennın sozunden çıkmaz'dtye çok sevdığı ço- cukturbu Okulagıdınce "oğretmenıngozunegırmekıçın çırpınan, maşallah pek çalışkan, buyüklennın bır dedığı- nı ıkı etmeyen oğrencı" olacaktır Okulu bıtınce erkekse askerlığını de yapıp, kızsa kısmetını bekleyıp aılesının hoş- nut olacağı bınyle evlenecektır Seneye maşallah nurtopu gıbı bır eviatlan olup, analannın babalannın bekledığı mürüv- vetı onlara tattıracaktır Kızımız evını sılıp supurup bebe- ğını buyuturken oğlumuz da ışıne hayırlısıyla gıdıp gele- cek, devlet buyüklennın ne>er duşunduğunu ızleyıp kade- nnı anlamaya çalışacaktır Ege ıçın her an savaşa hazır ola- cak.bolucu terorıstlere çok kızdığı ıçın Kurt koylennın ya- kılışını çok doğru bulacak, bunların lafını edenlenn de hap- se atılıp sonra da asılmasını ısteyecektır Arasıra hayatın da pek pahalılaştığını duşünecek ama yılbaşında zam ala- cağını duşunup "gene de çok şukur" dıyecektır, hıç de- ğılse ışının olduğuna ıçınden sevınecektır. • • • "Denetleyemedığın guç senı denetler" Sosyal psıko- lojının bu pek bılınmeyen kuralı toplumsal ılışkılerın de be- lırleyıcısıdır "Devletını denetleyemeyen bırey, kendı dev- letı tarafından denetlenır" Turkıye'de yaşanan "devlet-bı- reyılışkısı modelı" de budur Bıreyler devlet tarafından de- netlenır, hayatları devlet tarafından duzenlenır Insanlar bundan pek hoşnut olurlar, sadece devlete "daha lyı de- netleyemedığı ıçın" kızarlar Çunku kendılennm kendını denetleme guçlen yoktur Kendılerını denetleyemedıklen gıbı toplumu denetlemenın de kendı gorevlerı oldugunu bılmezler, hele devletı denetlemek, zınhar suç olur Onun ıçın de devletın kendılennı denetlemesını ısterler, kendıle- nne ış bulmasını ısterler kendılenne maaş vermesını ıster- ler Oysa "devlet yapsın "dedıklerı her şey kendı elıyle ya- pılmaktadır, kendı cebınden verılmektedır Devtetın gucu kendısıdır ama "olgunlaşmamış kışılık" bunun farkında değıldır Turkıye'de demokrasın.n olmamasının temel nedenle- nnden bınsı, "olgun kışılıklı bırey" yetıştınlmemesıdır Bı- lınçlı ınsan yenne "ınançlı ınsan " yetıştırmekle ovunurse- nız sonunda demokrasıyle değı' otokrasıyle yonetılırsınız. öyle olunca da koyler de yakılır, cebınızdekı paralar da alı- nıp deve yapılır Sız sızlanıp durursunuz, bır turlu doğru du- rust kışılerın devletın başına geçemedığınden yakınır, ıçı- nızden "adıl bır dıktator" ıstersınız Ne yapalım kı "denet- leyemedığın guç senı denetler" Refahlı Şevket Kazan: Güneydoğu yatirmu karakoldan ibaret DİYARBAKIR (Cumhumet) - Refah Partısı Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan,Guneydoğu'da yaşanan gerçeklenn Başbakan ÇUJer'ın soyledıklennın tam tersı oldugunu sav unarak "Güneydoğu'va vapılan yatırımlar karakol ve polis lojmanuıdan ibaret. Vaşamı baskı altına alan vatınm tabiosunu goruyoruz~ dedı Dıyarbakır'da Halkla Ilışkıler lcra Komıtesı'nın 3 boige toplantısına katılan Şevket Kazan, Çekıç Guç ve Olağanustü Hal sürelennın parlamento gundemıne geldığı zamanlarda, Irak'ta yenı senaryolar uretıldığını öne surdu ve "RP olarak bu senaryolan boşa çıkaracağız" dıye konuşru Koyden kente goç eden ınsanlann na>lon çadırlarda vasadığı bır donemde bolgeye pahalı toplu konut ve spor salonlan yapmanın yatınm sayılamayacağını belırten Kazan. Dıyarbakır'ın 700 bın olan seçmen sayısının bazı , vasalarla 200 bıne duşurulduğunu, buna karşın RP'nın Guneydoğu'da oylan silme gorureceğını savladı Kazan. ruş\et olaylan ıle ılgılı olarak da şunlan soyledı U A\AP donemindeki ve bu dönemdeki volsuzluklan tesadufen oğrenıvoruz. Bankalar ozeUeştirilmek istenivor. Bunlan özeHeştirmek millctin menfaarini duşunmek değildir. Kövlunun bankası batmıyor, holdıngiere kredi veren bankalar babyor. Herkesin yaptığı yanına kar kalacaktır." Devlet Bakanı Sümer Kürtçe parça söyledi DrYARBAKIR (Cumhuriyet) - Güneydoğu Gazetecıler Cemıyetı tarafından geleneksel olarak her yıl duzenlenen * 4 yılın başanlı gazetecileri" yanşmasında dereceye gırenlere odullen duzenlenen törenle venldı Torene katılan Devlet Bakanı Saiih Sümer ve eskı bakan Mehmet Kahraman, ses sanatçısı Kadir İpek'ın okuduğu Kurtçe parçalara eşlık ettıler Odul torenının açılış konuşmasını yapan GGC Başkanı Nad Sapan, amaçlannın cemıyetı ayakta tutmak ve çağdaşİaştırmak oldugunu belırterek kımsenın adamı olmadıklannı soyledı Sapan, "Bizgazeteciliği uluslararası ve objektif yapıyoruz. Her habere açığız. Şartlar ne olursa olsun her yere gideriz" dedı Daha sonra başanlı bulunan gazetecılere odullen dağıtıldı Devlet Bakanı Salih Sümer, ulke genel ınde basın mensuplannın zor şartlar altında gorev yaptıklannı, bolgedekı basın mensuplannın hayatlannı nske atarak en doğru haben vermeye çalıştıklannı soyledı Sumer, "BoJgede gazetecilik yapmak ozveri isriyor. Hiçbir gazetecinin cezaevine girmesini istemi.voruz. Basının onundeki yasaklan kaldıracağız" dıye konuştu Dıyarbakırlı ses sanatçısı Kadir Ipek, Kurtçe ve Turkçe turkulenyle davetlılen coşturdu İpek'ın okuduğu "G*>doks" adlı Kurtçe turkuye Sumer ve Kahraman da eşlık ettıler
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle