25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 OCAK1994 PAZARTESİ 14 DUNYADAN Isveçmodeli, kuyusunukazıyor Refah devletinin simgesi olarak görülen İsveç'te, halkm vergi ödemekten, işten kaçması, sunulan olanaklan kötüye kullanması sonucu ekonomik durgunluk yaşanması, sistemin gedikleriyle ilgili tarûşmalan gündeme getirdi I sveç uzun yıllar. refah de\letinin simgesi olarak görüldü. Gerçekten de re- fah devletinin kazanımlannı ve soruniannı İsveç deneyiminde görmck olasıdır. Modelin isveç'te halkı ekonomik açıdan güvenceye aldığı. eğitimden sağlığa. çocuk bakımından yaşlılann bakımına kadar top- lumsal hizmetleri nicelik ve ni- telik açısından geliştirdiği su götürrnez. Refah devletiyle ilgi- ü en temel sorun, harcanan ça- bayla ödül arasındaki ilişkiyi koparmasıdır. Bu sorunlar, ekonomik büyümenin geçen 20 yıl içınde hız kaybettiği, son günlerde de ekonomik durgun- luğun tam istihdam politika- lanru baltaladığı İsveç'te akut hale geldi. İşsizlik oranı şimdi yüzde 12. Buraya nasıl gelindi? İsveç gibı gelişkın bir refah devletinde açı- lan yapısal gedikler nelerdir? IPara politikası Refah devletinin işlemesini sağlayacak gelirin arttınlması, kazançlara uygulanan marjinal vergi oranlannın yükseltilmesi anlamına gelir. Bu vergiler, şir- ketlerin masraflan ile çalışanlar ve tasarruf sahiplerinın elde et- tiği gelirler arasındaki dengeyi sağlar. 1991'deki vergi refor- mundan sonra. kazançlara uy- gulanan vergi oranlan. ortala- ma bır İsveçli için yüzde 50 do- laylannda seyrederken, yüksek gelir gruplannda yüzde 70'lere çıktı. Ne var ki. yüksek gelire yük- sek vergi uygulaması, giderek insanlan çalışmamaya teşvik etti. Bunun yaıu sıra işverenleri daha az işçi kullanımına itti. Örneğın, İsveçliler basit onan- mlan kendi olanaklan çerçeve- sinde halletmeyi yeğlemeye başladı. Vergi sisteminin olum- suz etkileri bununla da kal- madı. Kişilerin yeni iş araması- na, eğitim düzeylerini iyileştır- mek için yatınm yapmalanna da engel oldu. İsveçlileri dürüst vergi beyanjndan uzaklaştınp. vefgi kaçırmaya yöneltti. IOlanaklann kötüye kullanımı Ülkede, ışe devamlıhk oranı ol- dukça düşük. çünkü hastalık durumunda sağlanan olanak- lar oldukça cazip. İsveç, Avru- pa uluslan içerisinde en sağlıklı bireylere sahip olan ülkedır. an- cak 1990 yılının başlannda, ışe gelmeme oranı. yılda ortalama 25 gündü. Sağlık nedenlerinden ötürü erken emekliliği seçenleri. hasta yakınlanna bakmak için işe gelmeyenleri de hesaba ka- tarsak. işe gelmeme oranı. yılda ortalama 50 güne çıkıvordu, ki bu yıllık bir çalışma takviminin neredeyse beşte biridir. Refah devletinin sağladığı tüm olanaklar için sövlenebile- cek ortak sorun, sistem kurul- duğunda asla yararcılık amacı gütmeyen bireylerin. sistem iş- lemeye başladıktan sonra ola- naklan kötü>e kullanma vöne- limı taşımaya başlamalandır. Bu sorun. doğal politik rekabet ortamı içerisinde. olanaklan açık artırmava çıkaran politi- kaalarla daha da güçlenir. I Düşük tasarruf Yurttaşlann ekonomik gü- \enliğini sağlama sorumluluğu- nu büyiik ölçiide dcvlet üstle- nince. bire>leri tasarrufa iten önemli bir etken de ortadan kaybolur. Bire\sel tasarrufa vönelen İs- veçlilerin sayısı 1970 ve 8O'lı yıl- larda, öteki Avrupa ülkelerivle karşılaştınldığında ciddi biçim- de düştü. Bireysel tasarrufun azalması, ulusal zenginliğin bi- rikimini de yavaşlatır. Üstelik yatınmcılığın birinci koşulu. bireysel zenginlik. yani bireysel tasarruftur. Yüksek vergi oranlanna karşın. İsveç'te kamu sektörii- nün borçlan. gayri safi milli hasılanın yüzde 13*ünü oluştu- ruyor. bu da refahın yükünün geîecek kuşaklara taşınması an- lamına geliyor. Ekonomi>e daha fazla zarar vermemek için, olanaklarda bir kısıntıya gidilmesı kaçınılmaz- dır. Sözgelimi işsizlik vardımı, kişinin önceki gelirinin yüzde 90-100'ü değil, 70-80'ine denk düşmelidir. Bu da bireyleri ken- di yaşamlannın sorumluluğunu üstlenmeye zorlayacaktır. Atılacak bir başka adım, özel sektörün de çocuk bakımı. eği- tim ve yaşlılann bakımı gibi toplumsal hizmetler sağlaması- na ızin vermektir. Böylece. ka- munun bu hizmetlerdeki de- ğişen istemlerini karşılamakta güçlük çeken devletin kaçınıl- maz vetersizliği de dengeîene- cektir. İ Yurttaşlar devletten borç almalı Çok daha köktenci bir yakla- şımsa. olanaklar sağlayan refah sisteminin, ömür boyu sürecek bır "hak ödünç alunıyla" değiş- tirilmesi olacaktır. Yani birey- ler. eğitim ya da işsizlik dönem- leri için kamu fonlanndan "borç" alacak. çalıştıklan dö- nemde borçlannı vergi şeklinde ödeyecekler. Emeklilıkten önce hesaplan- ndan ne kadar çok çekerlerse, yaşlılık için o kadar az paralan kalacak. Bu sistemde de, tabii ki, ya- şam sırasında başa gelen talih- siz olaylan kapsayacak bir si- gorta da bulunacaktır. Bu gibi reformlara gidilmedı- ği sürece, refah devletinin eko- nomik temelleri sarsılmaya de- vam edecektir. Sistemin en büyük düşman- lan da söz konusu sorunlan yadsıyanlardır. İsveç. refah devletinin kusurlannı onarma görevini yeni yeni yükleniyor. Assar Lindbeck Newsweek Rusya Devlete karşı halktan yana birbilimadamı D evlet sırlannı açıkla- makla suçlanan ve dışanya kapalı ola- rak hakkında yürütülen dava- da tanıklık etmeyi reddeden Rus bılim adamı Dr. Vil S. Mirzayanov. geçtiğimiz hafta perşembe günü tutuklandı. Uhslararası bilim ve insan haklan organizasyonlan. Mirzayanov hakkında yürü- tülen davayı yakından izliyor. Davanın dışanya kapalı yürü- tülmesinin nedeni dava delil- lerini çok gizli 50 belgenin oluşturması ve davalıya göre bu delillerin askeriye ve en- düstriden çıkarlan olan parti- lerin tanıklığını gerektirmesi. Perşembe akşamı evinden polis nezaretinde çıkanlan Mirzayanov tutuklanmayı beklediğini ve buna haarlıklı olduğunu belirtiyor. Mirzaya- nov ilk olarak 1992 yılında başka bir bilim adamıyla bir- likte yazdığı makale Rus bası- nında yayınlandıktan sonra tutuklanmıştı. IRusya kimyasal silali kullarııyor Makalenin konusu, Rus- ya'nın kimyasal silah kul- lanınıının yasaklanmasına dair üç anlaşma imzaladıktan sonra silahlan deneme çalış- malanna başlamasıydı. Mirzayanov, Lefortovo ha- pishanesinde 11 gün tutulup güvenlik bakanlığı görevlileri tarafından sorgulandıktan sonra mahkemenin askıya ah- nmasıyla serbest bırakıldı. Mahkeme Mirzayanov'un makalesinde ülke sırlannı açı- kladığına karar kılsaydı. ken- dısine 3-8 yıl arasında değişen hapis cezası verilecekti. Mirzayanov'un 1991 yılın- da Kurantj 1 gazetesinde kim- yasal silahlann kullanımına üişkin yayınlanan ilk yaası çalışmakta olduğu araştırma enstitüsünden kovulmasına neden oldu. İçinde bulundu- ğumuz ocak ayının 6'sında açılan ve geçtiğimiz pazartesi yeniden başlayan davaya Rus ve yabancı birçok organizas- yon karşı çıkıyor. Amerikan Bilimsel Araştı- rma Kurumu. Rus vetkililere yaıdığı mektupta, Rusva'nın uluslararası anlaşmalan ihlal etmesine değınerek Dr. Mir- zayanov'un Rus halkını kim- yasal maddelerin üretimi, Moskova yakınlannda depo- lanması konusunda bilgilen- direrek, bir bilim adamı ola- rak üzerine düşen görevi yeri- ne getirdiğini belirttı. The New York Times LENİNGRAD KLŞATMASININ ADSIZ KAHRAMANLARI: İkinci Dünva Savaşı sırasında, Rusların Almanlar karştsında, açlık ve soğuğa rağmen, dokuz yüz gün boyunca sergilediği direniş tarih sa>faları arasında ayrı bir yere sahip. Dhrmşn zafm, msanhğmtiajectisioldum Ikinci Dünya Savaşı sırasında Leningrad kuşatmasında ölen ve isimleri tarihe gömülen yurtseverler şimdi St. Peîersburg kenîindeki Piskarevski mezarlığında yaîıyor A leksander Yakovlev soğuktan kaskatı olmuş toprağı kazabil- mek için babasının patlattığı di- namitlerin kulaklan sağır eden gürültü- sünü. donmuş cesetleri mezara koyar- ken çıkan metalik sesi sankı dünmüş gibi anımsıyor. 66 yaşmdakı Yakovlev hala Pikarevski MezarüğYrun yakı- nlannda yaşıyor. 1942'dehenüz 14yaşı- ndayken de evleri mezarlığa yakındı. 900 gün süren Leningrad kuşatması sırasında babasının mezarcı olarak gö- rev yaptığını belirten Yako\lev. işgal süresınce taruk olduğu tüyler ürpertici olaylan şövle anlatıyor: "Her gün me- zarİığa yüzİerce ölü bıraküıyordu. Ölüle- rin vakınları, cesetJeri mezarlığın girişine bırakıp gidiyordu. Ö>le ki, ceset dağlan onlarca metre yüksekliğe erişiyordu. İnsanlar o derece güçsüzdü ki, cesetleri ancak mezarlığın kapısına kadar süriik- liyebiliyordu." Sovyetler Birliği döneminde adı Le- ningrad olan St.Petersburg kenti. 2. Dünya Savaşı'nda 1941-42 yıllannda 900 gün süreyle Alman işgali altında ta - rihinin en acılı dönemini yaşadı. Geçti- ğimiz hafta kentte tam bir şenlik havası yaşandı. St. Petersburg Alman ışgalin- den kunuluşunun 50. yılını törenlerle kutladı. St.Petersburg Belediye Başkanı Anatoli Sobçak, "Alman işgali sırasında kent halkmın gösterdiği direniş, tarihte eşi görülmemiş bir kahramanlık örneği olmakla birlikte. halkın çektiği acılar ta- rihin en korkunç trajedilerinden birini oluşturdu" diyor. Hitler'in tüm kenti açlığa ve kıtlığa terk ederek yok etme çabalan. halkın umulmadık direnişi karşısında ba- şansızlığa mahkum olmuştu. Bö\ lece 2. Dünya Savaşfnın en bü>aik zaferi ve trajedisi birlikte \aşandı. Harrison Salisburj'nin Leningrad kuşatması üzerine kaleme aldığı "900 Gün" adlı kitabı, işgalin karanlık yüzü- nü ortaya çıkarttığı için Rusya'da ya- saklanmıştı. Son günlerde vasağın kalk- masıyla, işgal sırasında komünist lider- lerin çevirdiklen dolaplar. açhğın yol açtığı çirkin olaylar 50 yıl sonra suyü- Smolni Enstıtüsu Kış St.Petersburg Saray, S? -M o s k o fol Js 'as 'New York Tımes'dan Cumhurıyet'e özel züneçıkmış oldu. Dolayısıyla Sovyetler Birliği döneminde yaratılmaya çalışılan efsanevi kahramanlık öykülerine gölge düştü. Ne var ki. işgal günlerine tanık olanlar açlığı ve soğuğu unutamıyor. Yakovlev. binlerce insanın açlığa ve so- ğuğa yenik düşerek sokaklardd veya evlerinde sessizce öldüklerini anlatıvor. Ölenleri gömmenin de aynca bir so- run olduğuna işaret eden Yakovlev, Piskarevski mezarlığında çukur açmak için dinamit kullandıklannı söylüyor. Soğuktan kazık kesilen toprakta, dina- mitlerle açılan çukurlara ölüleri beser onargömdüklerini dile getirerek. "Bura- da kaç kişinin yattığım kimse bilmiyor. Belki bir milyon, belki daha fazla" diyor. Bugün binlerce isımsiz kahramarun yattığı mezarlıkta büyük bir sessizlik hüküm sürüyor. Kar taneleri tarihin bu en büyük trajedisinı unutturmak ister- cesine beyaz bir battanive oluştururken. Rus şairi Olga Berggolts'un granıt anıtın üzerine kazınmış şu dizelerini geride kalanlann duvgulannı yan- sıtmaya çahşıyor: "Kendilerinigranit taşın sonsuzluğuna teslim eden isimler... Öyle çok ki, Sığnuyor mezar taşlarına Ancak sijer, işitin sözlerimi: Kimse unutulmadı Hiçbir şey unutulmayacak " Serge Schmemann POLrnKA VE OTESI MEHMED KEMAL İste Bu Olmaz... Tevfik Fikret, "Sis" şiirinde istanbul için, "Ey köhne Bizans, (...) ey bin kocadan arta kalan dul kız" der. Biz anlaşılsın diye "dul kız" diyoruz. Aslında üstat şeddeli bir Osmanlıca'yla "bive-i bâkir" der. IstanbuTun oldum olası, tarih içinde, nüfusu milyona yakındır. Gene tarih içinde milyonluk kentlerden sayıl- mıştır. Bugün yaygın gecekondularıyla on milyonu aşkın bir köy kenttir. Ecevit'in köy kentlerinden değil. Ne eya- lettir, ne dukalıktır, başlı başına bir ucubedir. Rivayet ederler ki, Fatih bu kenti aldığında şaşırıp kal- mış, hocası Akşemsettin'i çağırmış, ona "Hocam biz bu kenti aldık ama nasılyöneteceğiz"diye sorası imiş. Ho- cası da, "Evladım Mehmet, biz bu kenti aldık, ama biz yönetmeyeceğiz, bu kent kendi kendini yönetir" diyesi imiş. Gerçekten de yıllardır İstanbul, Ali'nin külahı Veli'ye, Dimitri'ye, onunki Agop'a, onunki Moiz'e geçerdurur. Cumhuriyet'ten bu yana kentte valilikle, belediye baş- kanlığı bir kişidetoplanırdı. Şairler, yöneticileri yererler- ken, "istanbul'a vali olarak hergelenin I kimi dağdan, kimi kırdan gelir" derlerdi. Bu söze kimi yöneticı alınır, kimi de boş verirdi. "Dağ" sataşması vali Üstündağ'dan, "fc/r"sataşması da vali Kırdar'dan gelirdi. Istanbul'a be- lediye başkanı olarak gelecek olanın, neredeyse Bizans Imparatorluğu gibi bir kenti yönetmesi gerekirdi. Bunu, bu kenti yönetmeye istekli olanlar herhalde biliyorlar, düşünmüşlerdir. Istanbul'u yönetme, bir konser verme- ye, bir orkestra yönetmeye benzemez. Çok daha ayrı bilgiler ve yetenekler ister. Istanbul'a gelecek bir belediye başkanının beş yılda yapacağı işler şöyle özetlenebilir: 939trilyonluk dev iha- leler için verilecek karar; trilyonluk işler için atılacak imza; 25 dev şirketin yönetim kurulu başkanı olarak im- zalar atmak; iç ve dış piyasalardan alınacak borçlar; dahası borç alacak, borç verecek; kanalizasyon, ısıtma, soğutma, inşaat izni (ne belalı, ne dedikodulu işler); metrolar, tramvaylar, raylı taşıtlar, tüp geçitler; iş kurma izinleri; Istanbul'u cadı kazanına benzeten gökdelenler; geçen yönetimden bu yönetime kalan ömür törpüsü iş- ler.. bir de baş ağrıtacak olan Park Otel muamması!.. Bunların hepsi bir profesyonel politikacı işidir. Parlak ve elverişli bir müzik geçmişi olan Zülfü Uva- nell böyle bir göreve başlarken şunları söylüyor: "Şu anda siyasete girmenin en ağır bedellerinden bi- rini öduyorum. Yıllardan beri sevgili okurlarımla kurdu- ğum sıcak bağ kopuyor. (...) Boşalttığım köşemde yer alan haber ve yazılara kıskançlıkla ve içim burkularak bakacağım. Ne var ki sizinle meydanlarda, sohbetlerde, buluşacağız; gözgözebakacağız, elele tutuşacağız." Belli ki Livaneli, çıktığı yolculukta neleri geride bıraktı- ğının, neleri yitirdiğinin ayırdında... Fahrettin Kerim Gökay için birfıkra anlattılar. Mazhar Osman'a gelmişler, "Hoca "demişler, "Fahrettin Kerim senin yerine Prof. olmak istiyor", "olur" demiş. Sırala- mışlar, Ord. Prof. olmak istiyor, olur. Vali olmak istiyor, olur. Milletvekili olmak istiyor, olur. Bakan olmak olmak istiyor, olur. Başbakan olmak istiyor. "Işte bu olmaz." "Neden?" "Başbakan olmadan önce bana gelir." Anlatan dedi ki, "Bazı makamlar varolunur, olunurda biryerdedurulur." Mazhar Osman haklı mı dersiniz? Fahrettin Kerim Gö- kay, hepsini oldu, tam başbakan olmayı düşünürken Yassıada'ya. Bu bir şaka. Buna magazin diyenler de var... BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5_ 6 7 8 1/ Osmanlı dev letinde sa- ., ray, askerlik ve yönetim örgütlerinde kullanılan 2 bir unvan. 2/ İddia. ba- o his. lades ... Shakes- peare'in tanınmış bir oyun kahramanı. 3/ De- miryolu... Avrupa'da bir başİcent. 4/ Harman kal- dınldıktan sonra yerde kalan toprak. çöp ve sa- manla kanşık tahıl tane- 8 leri. 5/ İstihsal... Japon g lirik dramı. 6/ Türkçede ilgi adılı... Bir tarafa vönelme. dönme. 7/ Hindistan sanatında sıkça betimlenen timsah. yunus ve fıl karması efsanevi sucanavan. 8/ Su taşkını... Basınç etkisiyle çalı- şan patlayıcı madde. 9/ Genellikle sevecen \e hüzünlü bir konu işle- yen küçük lırik şiir... Kakım da denilen kürk hayvanı. YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Koku vermek amacıyla turşula- ra ve tarhana hamuruna katıldığı için tarhanaotu da denilen, çalıyı andınr bitki... Tavlada bir sa- yı. 2/ Ku>ruksokumu kemiği.. Kirpik boyası. 3/ Binek ha>va- nının eyeri üzeri geçirilen ya da omuzda taşınan iki gözlü tor- ba... İngiltere'de çok sevilen bir bira çeşidi. 4/ Yemek... Çabuk dav ranan, çevik. 5/ Tifo gibi bazı hastahklara eşlik eden kas za- yıflığı. 6/ İspanva'da. tarih öncesi dönemlere ait duvar resimle- rivle ünlü mağara. 7/ Küçük tekne kaptanı... Dadı. 8/ Tarla sının... Olumsuzluk belirten bir önek... Sahip. 9/ Sert bir gereç üzerine mekanik yolla oyularak kaydedilmiş sesleri yeniden üretmeye yarayan aygıt. İLAN T.C. ÇEMİŞGEZEKİCRA MÜDLTILÜĞÜ'NDEN ÖDEME EMRİNİN İLANEN TEBLİĞİ 1993 28 Alacaklı: T. Halk Bankası-ÇemişgezekŞubesi Borçlu: Ali Kaya-Örnek Ticaret Çemişgezek Alacak Mıktarİ: 216.235.000.-TL. (Faiz ve masraflar hariç) Işbu ödeme emrinin tebliş arihinden itibaren (30) gün içinde bor- cu ödemeniz. borca karşı itirazınız varsa tebliği tarihinden kanuni süreye 8 gün ılave ile 15 gün içinde yaalı veya sözlü olarak (ipotek hakkına itiraz edılemez mad.150) icra dairesine bildirraeniz, borcun bir kısmına itirazınız varsa o kısmın cihet ve miktannı açıkça göster- mediğiniz takdirde itiraz etmemiş sayılacağımz, senet alündaki imza- yı inkar ediv orsanız a>nca ve açıkça bildirmeniz. aksi takdirde senet- teki imzavı kabul etmiş sayılacağınız, süresi içinde itiraz edilemez ve borç ödenmezse alacakhnın gayrimenkulün satışını ısteyebileceği ödeme emri \erine kaim olmak iizere ifanen tebüğ olunur. 20 1 1994 Basın: 18807 İLAN İSTANBUL 1. ŞULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1994 21VasiT. Hastalığı sebebi ile Saime Acar'a mahkememizce 28.1.1994 tari- hinde oğlu Ahmet Acar vasi tayin edilmişür. İlan olunur. 28.1.1994 Basın: 1192
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle