Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 OCAK1994 PAZARTESİ
14 DUNYADAN
Isveçmodeli, kuyusunukazıyor
Refah devletinin simgesi olarak görülen İsveç'te, halkm vergi ödemekten, işten kaçması, sunulan olanaklan
kötüye kullanması sonucu ekonomik durgunluk yaşanması, sistemin gedikleriyle ilgili tarûşmalan gündeme getirdi
I
sveç uzun yıllar. refah
de\letinin simgesi olarak
görüldü. Gerçekten de re-
fah devletinin kazanımlannı ve
soruniannı İsveç deneyiminde
görmck olasıdır. Modelin
isveç'te halkı ekonomik açıdan
güvenceye aldığı. eğitimden
sağlığa. çocuk bakımından
yaşlılann bakımına kadar top-
lumsal hizmetleri nicelik ve ni-
telik açısından geliştirdiği su
götürrnez. Refah devletiyle ilgi-
ü en temel sorun, harcanan ça-
bayla ödül arasındaki ilişkiyi
koparmasıdır. Bu sorunlar,
ekonomik büyümenin geçen 20
yıl içınde hız kaybettiği, son
günlerde de ekonomik durgun-
luğun tam istihdam politika-
lanru baltaladığı İsveç'te akut
hale geldi. İşsizlik oranı şimdi
yüzde 12.
Buraya nasıl gelindi? İsveç gibı
gelişkın bir refah devletinde açı-
lan yapısal gedikler nelerdir?
IPara
politikası
Refah devletinin işlemesini
sağlayacak gelirin arttınlması,
kazançlara uygulanan marjinal
vergi oranlannın yükseltilmesi
anlamına gelir. Bu vergiler, şir-
ketlerin masraflan ile çalışanlar
ve tasarruf sahiplerinın elde et-
tiği gelirler arasındaki dengeyi
sağlar. 1991'deki vergi refor-
mundan sonra. kazançlara uy-
gulanan vergi oranlan. ortala-
ma bır İsveçli için yüzde 50 do-
laylannda seyrederken, yüksek
gelir gruplannda yüzde 70'lere
çıktı.
Ne var ki. yüksek gelire yük-
sek vergi uygulaması, giderek
insanlan çalışmamaya teşvik
etti. Bunun yaıu sıra işverenleri
daha az işçi kullanımına itti.
Örneğın, İsveçliler basit onan-
mlan kendi olanaklan çerçeve-
sinde halletmeyi yeğlemeye
başladı. Vergi sisteminin olum-
suz etkileri bununla da kal-
madı. Kişilerin yeni iş araması-
na, eğitim düzeylerini iyileştır-
mek için yatınm yapmalanna
da engel oldu. İsveçlileri dürüst
vergi beyanjndan uzaklaştınp.
vefgi kaçırmaya yöneltti.
IOlanaklann kötüye
kullanımı
Ülkede, ışe devamlıhk oranı ol-
dukça düşük. çünkü hastalık
durumunda sağlanan olanak-
lar oldukça cazip. İsveç, Avru-
pa uluslan içerisinde en sağlıklı
bireylere sahip olan ülkedır. an-
cak 1990 yılının başlannda, ışe
gelmeme oranı. yılda ortalama
25 gündü. Sağlık nedenlerinden
ötürü erken emekliliği seçenleri.
hasta yakınlanna bakmak için
işe gelmeyenleri de hesaba ka-
tarsak. işe gelmeme oranı. yılda
ortalama 50 güne çıkıvordu, ki
bu yıllık bir çalışma takviminin
neredeyse beşte biridir.
Refah devletinin sağladığı
tüm olanaklar için sövlenebile-
cek ortak sorun, sistem kurul-
duğunda asla yararcılık amacı
gütmeyen bireylerin. sistem iş-
lemeye başladıktan sonra ola-
naklan kötü>e kullanma vöne-
limı taşımaya başlamalandır.
Bu sorun. doğal politik rekabet
ortamı içerisinde. olanaklan
açık artırmava çıkaran politi-
kaalarla daha da güçlenir.
I Düşük
tasarruf
Yurttaşlann ekonomik gü-
\enliğini sağlama sorumluluğu-
nu büyiik ölçiide dcvlet üstle-
nince. bire>leri tasarrufa iten
önemli bir etken de ortadan
kaybolur.
Bire\sel tasarrufa vönelen İs-
veçlilerin sayısı 1970 ve 8O'lı yıl-
larda, öteki Avrupa ülkelerivle
karşılaştınldığında ciddi biçim-
de düştü. Bireysel tasarrufun
azalması, ulusal zenginliğin bi-
rikimini de yavaşlatır.
Üstelik yatınmcılığın birinci
koşulu. bireysel zenginlik. yani
bireysel tasarruftur.
Yüksek vergi oranlanna
karşın. İsveç'te kamu sektörii-
nün borçlan. gayri safi milli
hasılanın yüzde 13*ünü oluştu-
ruyor. bu da refahın yükünün
geîecek kuşaklara taşınması an-
lamına geliyor.
Ekonomi>e daha fazla zarar
vermemek için, olanaklarda bir
kısıntıya gidilmesı kaçınılmaz-
dır. Sözgelimi işsizlik vardımı,
kişinin önceki gelirinin yüzde
90-100'ü değil, 70-80'ine denk
düşmelidir. Bu da bireyleri ken-
di yaşamlannın sorumluluğunu
üstlenmeye zorlayacaktır.
Atılacak bir başka adım, özel
sektörün de çocuk bakımı. eği-
tim ve yaşlılann bakımı gibi
toplumsal hizmetler sağlaması-
na ızin vermektir. Böylece. ka-
munun bu hizmetlerdeki de-
ğişen istemlerini karşılamakta
güçlük çeken devletin kaçınıl-
maz vetersizliği de dengeîene-
cektir.
İ Yurttaşlar devletten
borç almalı
Çok daha köktenci bir yakla-
şımsa. olanaklar sağlayan refah
sisteminin, ömür boyu sürecek
bır "hak ödünç alunıyla" değiş-
tirilmesi olacaktır. Yani birey-
ler. eğitim ya da işsizlik dönem-
leri için kamu fonlanndan
"borç" alacak. çalıştıklan dö-
nemde borçlannı vergi şeklinde
ödeyecekler.
Emeklilıkten önce hesaplan-
ndan ne kadar çok çekerlerse,
yaşlılık için o kadar az paralan
kalacak.
Bu sistemde de, tabii ki, ya-
şam sırasında başa gelen talih-
siz olaylan kapsayacak bir si-
gorta da bulunacaktır.
Bu gibi reformlara gidilmedı-
ği sürece, refah devletinin eko-
nomik temelleri sarsılmaya de-
vam edecektir.
Sistemin en büyük düşman-
lan da söz konusu sorunlan
yadsıyanlardır. İsveç. refah
devletinin kusurlannı onarma
görevini yeni yeni yükleniyor.
Assar Lindbeck
Newsweek
Rusya
Devlete karşı
halktan yana
birbilimadamı
D evlet sırlannı açıkla-
makla suçlanan ve
dışanya kapalı ola-
rak hakkında yürütülen dava-
da tanıklık etmeyi reddeden
Rus bılim adamı Dr. Vil S.
Mirzayanov. geçtiğimiz hafta
perşembe günü tutuklandı.
Uhslararası bilim ve insan
haklan organizasyonlan.
Mirzayanov hakkında yürü-
tülen davayı yakından izliyor.
Davanın dışanya kapalı yürü-
tülmesinin nedeni dava delil-
lerini çok gizli 50 belgenin
oluşturması ve davalıya göre
bu delillerin askeriye ve en-
düstriden çıkarlan olan parti-
lerin tanıklığını gerektirmesi.
Perşembe akşamı evinden
polis nezaretinde çıkanlan
Mirzayanov tutuklanmayı
beklediğini ve buna haarlıklı
olduğunu belirtiyor. Mirzaya-
nov ilk olarak 1992 yılında
başka bir bilim adamıyla bir-
likte yazdığı makale Rus bası-
nında yayınlandıktan sonra
tutuklanmıştı.
IRusya kimyasal
silali kullarııyor
Makalenin konusu, Rus-
ya'nın kimyasal silah kul-
lanınıının yasaklanmasına
dair üç anlaşma imzaladıktan
sonra silahlan deneme çalış-
malanna başlamasıydı.
Mirzayanov, Lefortovo ha-
pishanesinde 11 gün tutulup
güvenlik bakanlığı görevlileri
tarafından sorgulandıktan
sonra mahkemenin askıya ah-
nmasıyla serbest bırakıldı.
Mahkeme Mirzayanov'un
makalesinde ülke sırlannı açı-
kladığına karar kılsaydı. ken-
dısine 3-8 yıl arasında değişen
hapis cezası verilecekti.
Mirzayanov'un 1991 yılın-
da Kurantj
1
gazetesinde kim-
yasal silahlann kullanımına
üişkin yayınlanan ilk yaası
çalışmakta olduğu araştırma
enstitüsünden kovulmasına
neden oldu. İçinde bulundu-
ğumuz ocak ayının 6'sında
açılan ve geçtiğimiz pazartesi
yeniden başlayan davaya Rus
ve yabancı birçok organizas-
yon karşı çıkıyor.
Amerikan Bilimsel Araştı-
rma Kurumu. Rus vetkililere
yaıdığı mektupta, Rusva'nın
uluslararası anlaşmalan ihlal
etmesine değınerek Dr. Mir-
zayanov'un Rus halkını kim-
yasal maddelerin üretimi,
Moskova yakınlannda depo-
lanması konusunda bilgilen-
direrek, bir bilim adamı ola-
rak üzerine düşen görevi yeri-
ne getirdiğini belirttı.
The New York Times
LENİNGRAD KLŞATMASININ ADSIZ KAHRAMANLARI: İkinci Dünva Savaşı sırasında, Rusların Almanlar karştsında, açlık ve soğuğa rağmen, dokuz
yüz gün boyunca sergilediği direniş tarih sa>faları arasında ayrı bir yere sahip.
Dhrmşn zafm, msanhğmtiajectisioldum
Ikinci Dünya Savaşı sırasında Leningrad kuşatmasında ölen ve isimleri tarihe gömülen
yurtseverler şimdi St. Peîersburg kenîindeki Piskarevski mezarlığında yaîıyor
A
leksander Yakovlev soğuktan
kaskatı olmuş toprağı kazabil-
mek için babasının patlattığı di-
namitlerin kulaklan sağır eden gürültü-
sünü. donmuş cesetleri mezara koyar-
ken çıkan metalik sesi sankı dünmüş
gibi anımsıyor. 66 yaşmdakı Yakovlev
hala Pikarevski MezarüğYrun yakı-
nlannda yaşıyor. 1942'dehenüz 14yaşı-
ndayken de evleri mezarlığa yakındı.
900 gün süren Leningrad kuşatması
sırasında babasının mezarcı olarak gö-
rev yaptığını belirten Yako\lev. işgal
süresınce taruk olduğu tüyler ürpertici
olaylan şövle anlatıyor: "Her gün me-
zarİığa yüzİerce ölü bıraküıyordu. Ölüle-
rin vakınları, cesetJeri mezarlığın girişine
bırakıp gidiyordu. Ö>le ki, ceset dağlan
onlarca metre yüksekliğe erişiyordu.
İnsanlar o derece güçsüzdü ki, cesetleri
ancak mezarlığın kapısına kadar süriik-
liyebiliyordu."
Sovyetler Birliği döneminde adı Le-
ningrad olan St.Petersburg kenti. 2.
Dünya Savaşı'nda 1941-42 yıllannda
900 gün süreyle Alman işgali altında ta -
rihinin en acılı dönemini yaşadı. Geçti-
ğimiz hafta kentte tam bir şenlik havası
yaşandı. St. Petersburg Alman ışgalin-
den kunuluşunun 50. yılını törenlerle
kutladı. St.Petersburg Belediye Başkanı
Anatoli Sobçak, "Alman işgali sırasında
kent halkmın gösterdiği direniş, tarihte
eşi görülmemiş bir kahramanlık örneği
olmakla birlikte. halkın çektiği acılar ta-
rihin en korkunç trajedilerinden birini
oluşturdu" diyor.
Hitler'in tüm kenti açlığa ve kıtlığa
terk ederek yok etme çabalan. halkın
umulmadık direnişi karşısında ba-
şansızlığa mahkum olmuştu. Bö\ lece 2.
Dünya Savaşfnın en bü>aik zaferi ve
trajedisi birlikte \aşandı.
Harrison Salisburj'nin Leningrad
kuşatması üzerine kaleme aldığı "900
Gün" adlı kitabı, işgalin karanlık yüzü-
nü ortaya çıkarttığı için Rusya'da ya-
saklanmıştı. Son günlerde vasağın kalk-
masıyla, işgal sırasında komünist lider-
lerin çevirdiklen dolaplar. açhğın yol
açtığı çirkin olaylar 50 yıl sonra suyü-
Smolni
Enstıtüsu
Kış St.Petersburg
Saray, S? -M o s k o
fol
Js
'as
'New York Tımes'dan Cumhurıyet'e özel
züneçıkmış oldu. Dolayısıyla Sovyetler
Birliği döneminde yaratılmaya çalışılan
efsanevi kahramanlık öykülerine gölge
düştü. Ne var ki. işgal günlerine tanık
olanlar açlığı ve soğuğu unutamıyor.
Yakovlev. binlerce insanın açlığa ve so-
ğuğa yenik düşerek sokaklardd veya
evlerinde sessizce öldüklerini anlatıvor.
Ölenleri gömmenin de aynca bir so-
run olduğuna işaret eden Yakovlev,
Piskarevski mezarlığında çukur açmak
için dinamit kullandıklannı söylüyor.
Soğuktan kazık kesilen toprakta, dina-
mitlerle açılan çukurlara ölüleri beser
onargömdüklerini dile getirerek. "Bura-
da kaç kişinin yattığım kimse bilmiyor.
Belki bir milyon, belki daha fazla" diyor.
Bugün binlerce isımsiz kahramarun
yattığı mezarlıkta büyük bir sessizlik
hüküm sürüyor. Kar taneleri tarihin bu
en büyük trajedisinı unutturmak ister-
cesine beyaz bir battanive oluştururken.
Rus şairi Olga Berggolts'un granıt
anıtın üzerine kazınmış şu dizelerini
geride kalanlann duvgulannı yan-
sıtmaya çahşıyor:
"Kendilerinigranit taşın
sonsuzluğuna teslim eden
isimler...
Öyle çok ki,
Sığnuyor mezar taşlarına
Ancak sijer, işitin sözlerimi:
Kimse unutulmadı
Hiçbir şey unutulmayacak "
Serge Schmemann
POLrnKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
İste Bu Olmaz...
Tevfik Fikret, "Sis" şiirinde istanbul için, "Ey köhne
Bizans, (...) ey bin kocadan arta kalan dul kız" der. Biz
anlaşılsın diye "dul kız" diyoruz. Aslında üstat şeddeli
bir Osmanlıca'yla "bive-i bâkir" der.
IstanbuTun oldum olası, tarih içinde, nüfusu milyona
yakındır. Gene tarih içinde milyonluk kentlerden sayıl-
mıştır. Bugün yaygın gecekondularıyla on milyonu aşkın
bir köy kenttir. Ecevit'in köy kentlerinden değil. Ne eya-
lettir, ne dukalıktır, başlı başına bir ucubedir.
Rivayet ederler ki, Fatih bu kenti aldığında şaşırıp kal-
mış, hocası Akşemsettin'i çağırmış, ona "Hocam biz bu
kenti aldık ama nasılyöneteceğiz"diye sorası imiş. Ho-
cası da, "Evladım Mehmet, biz bu kenti aldık, ama biz
yönetmeyeceğiz, bu kent kendi kendini yönetir" diyesi
imiş.
Gerçekten de yıllardır İstanbul, Ali'nin külahı Veli'ye,
Dimitri'ye, onunki Agop'a, onunki Moiz'e geçerdurur.
Cumhuriyet'ten bu yana kentte valilikle, belediye baş-
kanlığı bir kişidetoplanırdı. Şairler, yöneticileri yererler-
ken,
"istanbul'a vali olarak hergelenin I kimi dağdan, kimi
kırdan gelir" derlerdi. Bu söze kimi yöneticı alınır, kimi
de boş verirdi. "Dağ" sataşması vali Üstündağ'dan,
"fc/r"sataşması da vali Kırdar'dan gelirdi. Istanbul'a be-
lediye başkanı olarak gelecek olanın, neredeyse Bizans
Imparatorluğu gibi bir kenti yönetmesi gerekirdi. Bunu,
bu kenti yönetmeye istekli olanlar herhalde biliyorlar,
düşünmüşlerdir. Istanbul'u yönetme, bir konser verme-
ye, bir orkestra yönetmeye benzemez. Çok daha ayrı
bilgiler ve yetenekler ister.
Istanbul'a gelecek bir belediye başkanının beş yılda
yapacağı işler şöyle özetlenebilir: 939trilyonluk dev iha-
leler için verilecek karar; trilyonluk işler için atılacak
imza; 25 dev şirketin yönetim kurulu başkanı olarak im-
zalar atmak; iç ve dış piyasalardan alınacak borçlar;
dahası borç alacak, borç verecek; kanalizasyon, ısıtma,
soğutma, inşaat izni (ne belalı, ne dedikodulu işler);
metrolar, tramvaylar, raylı taşıtlar, tüp geçitler; iş kurma
izinleri; Istanbul'u cadı kazanına benzeten gökdelenler;
geçen yönetimden bu yönetime kalan ömür törpüsü iş-
ler.. bir de baş ağrıtacak olan Park Otel muamması!..
Bunların hepsi bir profesyonel politikacı işidir.
Parlak ve elverişli bir müzik geçmişi olan Zülfü Uva-
nell böyle bir göreve başlarken şunları söylüyor:
"Şu anda siyasete girmenin en ağır bedellerinden bi-
rini öduyorum. Yıllardan beri sevgili okurlarımla kurdu-
ğum sıcak bağ kopuyor. (...) Boşalttığım köşemde yer
alan haber ve yazılara kıskançlıkla ve içim burkularak
bakacağım. Ne var ki sizinle meydanlarda, sohbetlerde,
buluşacağız; gözgözebakacağız, elele tutuşacağız."
Belli ki Livaneli, çıktığı yolculukta neleri geride bıraktı-
ğının, neleri yitirdiğinin ayırdında...
Fahrettin Kerim Gökay için birfıkra anlattılar. Mazhar
Osman'a gelmişler, "Hoca "demişler, "Fahrettin Kerim
senin yerine Prof. olmak istiyor", "olur" demiş. Sırala-
mışlar, Ord. Prof. olmak istiyor, olur. Vali olmak istiyor,
olur. Milletvekili olmak istiyor, olur. Bakan olmak olmak
istiyor, olur. Başbakan olmak istiyor.
"Işte bu olmaz."
"Neden?"
"Başbakan olmadan önce bana gelir."
Anlatan dedi ki, "Bazı makamlar varolunur, olunurda
biryerdedurulur."
Mazhar Osman haklı mı dersiniz? Fahrettin Kerim Gö-
kay, hepsini oldu, tam başbakan olmayı düşünürken
Yassıada'ya.
Bu bir şaka.
Buna magazin diyenler de var...
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5_ 6 7 8
1/ Osmanlı dev letinde sa- .,
ray, askerlik ve yönetim
örgütlerinde kullanılan 2
bir unvan. 2/ İddia. ba- o
his. lades ... Shakes-
peare'in tanınmış bir
oyun kahramanı. 3/ De-
miryolu... Avrupa'da bir
başİcent. 4/ Harman kal-
dınldıktan sonra yerde
kalan toprak. çöp ve sa-
manla kanşık tahıl tane- 8
leri. 5/ İstihsal... Japon g
lirik dramı. 6/ Türkçede
ilgi adılı... Bir tarafa vönelme.
dönme. 7/ Hindistan sanatında
sıkça betimlenen timsah. yunus ve
fıl karması efsanevi sucanavan. 8/
Su taşkını... Basınç etkisiyle çalı-
şan patlayıcı madde. 9/ Genellikle
sevecen \e hüzünlü bir konu işle-
yen küçük lırik şiir... Kakım da
denilen kürk hayvanı.
YLKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Koku vermek amacıyla turşula-
ra ve tarhana hamuruna katıldığı
için tarhanaotu da denilen, çalıyı andınr bitki... Tavlada bir sa-
yı. 2/ Ku>ruksokumu kemiği.. Kirpik boyası. 3/ Binek ha>va-
nının eyeri üzeri geçirilen ya da omuzda taşınan iki gözlü tor-
ba... İngiltere'de çok sevilen bir bira çeşidi. 4/ Yemek... Çabuk
dav ranan, çevik. 5/ Tifo gibi bazı hastahklara eşlik eden kas za-
yıflığı. 6/ İspanva'da. tarih öncesi dönemlere ait duvar resimle-
rivle ünlü mağara. 7/ Küçük tekne kaptanı... Dadı. 8/ Tarla
sının... Olumsuzluk belirten bir önek... Sahip. 9/ Sert bir gereç
üzerine mekanik yolla oyularak kaydedilmiş sesleri yeniden
üretmeye yarayan aygıt.
İLAN
T.C.
ÇEMİŞGEZEKİCRA
MÜDLTILÜĞÜ'NDEN
ÖDEME EMRİNİN İLANEN TEBLİĞİ
1993 28
Alacaklı: T. Halk Bankası-ÇemişgezekŞubesi
Borçlu: Ali Kaya-Örnek Ticaret Çemişgezek
Alacak Mıktarİ: 216.235.000.-TL. (Faiz ve masraflar hariç)
Işbu ödeme emrinin tebliş arihinden itibaren (30) gün içinde bor-
cu ödemeniz. borca karşı itirazınız varsa tebliği tarihinden kanuni
süreye 8 gün ılave ile 15 gün içinde yaalı veya sözlü olarak (ipotek
hakkına itiraz edılemez mad.150) icra dairesine bildirraeniz, borcun
bir kısmına itirazınız varsa o kısmın cihet ve miktannı açıkça göster-
mediğiniz takdirde itiraz etmemiş sayılacağımz, senet alündaki imza-
yı inkar ediv orsanız a>nca ve açıkça bildirmeniz. aksi takdirde senet-
teki imzavı kabul etmiş sayılacağınız, süresi içinde itiraz edilemez ve
borç ödenmezse alacakhnın gayrimenkulün satışını ısteyebileceği
ödeme emri \erine kaim olmak iizere ifanen tebüğ olunur. 20 1 1994
Basın: 18807
İLAN
İSTANBUL 1. ŞULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1994 21VasiT.
Hastalığı sebebi ile Saime Acar'a mahkememizce 28.1.1994 tari-
hinde oğlu Ahmet Acar vasi tayin edilmişür.
İlan olunur. 28.1.1994
Basın: 1192