23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 28OCAK1994CUMA KULTUR V Bir Beyoğlu düşü gerçekleşiyor: Alkazar Sinema Merkezi bugün Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın da katılacağı bir törenle açıhyor Tarihselmekanda çağdaş birsinema merkezi"W- jrültür Senisi- Beyoğlu'- m^r nda yeni bır sinema salo- M£ nu açıhyor. Yıllardır m ^L porno fıîmler gösteren -M- .m~ tarihi "Alkazar Sine- ^ ^ ^ ^ H ması" yeniden yapılana- rak çağdaş bır sinema kompleksi hali- ne getirildi. Bır 'Beyoğlu düşü" gerçek- • leştirildi ve sayılan gftgide artan sine- ma komplekslenne bır yenisı daha ek- lendi. Sinemaseverler. tarihi bir me- kanda fılm ızleme olanağına kavuştu. Geçen hafta Alkazar Avrupa Sine- ması'nda Richard Attenborough'un "CbapBnTılmi göstenme girerken. bugün Kültür Bakanı Fikri Sağlar"ın da katılacağı Alkazar Sinema Merke- zi'nın açılış töreni \e Claude Berri'nin "Germinarfilminin galası gerçekleşti- rilecek. fstanbul se>ircisıne perdelerinı açacak bu yeni sinema merkezi hakkı- nda Istanbul Fılm Ajansı'nın Genel Müdürü Onat Kutiar'dan bilgi aldık: - Alkazar Sineması'nın tarihinden 9Öz eder misiniz? 1920lerde "Elektra Sineması" adıy- la İpekçiler tarafından açılmış. Sonra ismi değişerek "Alkazar" olmuş. Be- yoğlu'nun en güzel. yüzyıl başı, bıraz rokoko. bıraz artdeco üslubunda cep- hesi dar olmasına rağmen çok güzel ış- lenmiş, içi çok güzel yapılmış. en hoş mimari yapılanndan biri. Sinema ola- rak da tarihsel bir özelliğı var. 1920- 30'lu yıllarda orada dünya sine- masının ünlü birtakım fılmleri göste- rilmiş. 1940'larda 50'lerde ise daha çok serüven fılmleri gösterilmış. He- men hemen iki. üç kuşak İstanbul si- nemaseven 36 kısım tekmili birden macerafilmlerinibu sinemada ızlemiş. En iyi teknik donanunlı salon Gerçekten Alkazar bırçok ınsanın çocukluğu içın bir masal dünyası. İ970'lerden başlayarak sinemada en azından program yönünden bir kalite düşüşü başlamış. Sinema, o yıllardan beri daha çok bizde seks filmi olarak tanımlanan uluslararası "soft porno" tür fılmleri programına koymuş ve gü- nümüze kadar bu tür fılmler göster- meye devam etmiş. "Alkazar Sine- ması" dediğimiz sinemanın altındakı salonla ilgili de bir serüven yaşanmış. O salon 1960'lıyıllarda Ayfer Feray Tiyatrosu olarak faalıyet göstermış. Daha sonra Titiz Mağazası'nın arka tarafını oluşturmuş ve son 15-20 yıldır böyle görev yapmış. Biz aldıktan son- ra sinema salonu haline getirdik. - Alkazar Sinema MerkezTnde iki ayn salon var değil mi? Alkazar Sinema Merkezi'nde toplam 575 kişilik iki a>rı salon ile cafe-bar ve lokanta buluıunor. ^lkazar Sinema Merkezi'nde, alt kattaki 'Alkazar / • Avrupa'da daha çok Avrupa ağırlıklı, üstteki 'Alkazar' / 1 salonunda ise yeni, geniş kitleye seslenen. gerçek sinema ^ ^ M zevki verecek fılmler gösterilecek. İFA Genel Müdürü Onat Kutlar, "Sinema seyircisi teknik bakımdan iyi bir ortamda, iyi seçilmiş fılmleri rahat bir şekilde seyredecek. Yalın bir amacımız var ama sanıyorum ki oldukça da iddialf diyor. Bir Bevoğlu düşü gerçekleşti. (Foloğraflarl ĞL R GLNYÜZ) İki katlı bir bına. İki ayn salon \ar. Alttakı salona biz "Alkazar Avrupa" dhoruz. 151 kişilik bir salon bu Lst- tekı salonsa 424 kişilik. Böyle bır 3ine- ma kompleksi oldu "Alkazar." Ayn- ca iki katlı güzel bır kafe-bar. lokanta yaptık Böylece güzel bir Bevoğlu me- kanı daha oluştu. - Bu proje iizerine ne zamandan beri çalışıyorsunuz? Bu aşağı yukan ıkı yıllık bır proje. Başlangıçta bınanın sahibı olan Nüz- het Birseİ'le temas kurduk Ör.ce alt- tan başladık. kuçük salondan. Buyük salonun da devreye gırmesiyle büyük bir yatınm gerekti. Bu nedcnlc de hem Dünya Sineması"nın ışleııcisı Adalet Gihen. Yönetım AŞ. Nasrullah Ayan- ın şirketlennden birinın Genel Müdü- rü YılmazZaferdevreycgırdı Onlarla bırlikte üçlü bır ortaklık oluşturuldu. Yönetım AŞ. Vıp AŞ \e Adalet Gü- \en. Kültür Bakanlığı'nın Külturel Projelere Destek Fonu'ndan katkı elde edildi. Dığer yandan. L'nılever. Türk-In\est. Coca-Cola. Cotton Bar \e Efes Pılsen gıbı külturel projelere önem \eren ö/el kuruluşlann spon- sorshıp desteğı sağlandı Boylece Al- kazar Sinema Merkezi oluşturuldu. - Bu tarihi binay ı nasıl düzenlediniz? Genç bır mımanmız \ar. Kerem Ba- sul Çok değerlı bır mımar. Onun da çabalanyla salon faalıyeıe geçecek bır hale getınldı Bına bır tarıhı eser. o yuzden çok fazla bir oynama ım- kanınız yok. Yapı sapasağlamdı. Akustığı çok ıyı. Biz sadece eski bıçi- mivle veniledik. Koliuklan. makine- len veniledik. Ses sisteminı \e perde sıstemini değiştirdik. Böylece salon ta- rnamen çağdaş teknolojı>e uygun. İstanbul'un bana göre en iyi teknik donanımlı salonu haline geldi. - Alttaki küçük salonda Avrupa fılm- leri göstereceksiniz. Bu anlamda salon, çok önemli bir işle> i y erine gerirmiş ola- cak... Bu konuda. hakkınıdakı baa yanlış anlamalan da düzeltmek ıstiyorum. ŞimdıbenTürkıye'dcAmenkantekel- lerinin hegemonyası konusunda yazı yazıyorum. Zannedilıyor ki ben Ame- rikan fılmlenne karşıyım. Böyle bir düşüncem yok. Bunu her zaman söy- ledim. Ben sadece bir tekelleşmeye karşıyım. Özellıkle demokrasının çok önem taşıdığı bır süreçte. ınsanlara se- çım olanaklan tanımayan bir ünifor- mıte. bır tekseslılık kötü bır şey. Özel- lıkle genç ınsanlar. kendılenne sunu- lan olanaklar içınden seçım yaparlar doğal olarak. Seyırcıye tum salonlar- da aynı türden filmler gösterirsenız bana göre o kişının özgürlüğünû 'Gaziüe Latife'ye yeni yapımcı ANKARA (AA) - Kültür Ba- kanlığı tarafından çekilmesi planla- nan, ancak bir türlü çekimine baş- lanamayan 'Gazi ile Larife' adlı fıl- min yapımcılığının tekrar Türker tnanoğtu'na verilmesinin gündeme geldiği bildirildi. Kültür Bakanlığı'ndan bir yetkili, bu fılmin yapımcılığının ilk olarak Türker İnanoğlu'na verildiğini, an- cak sözleşme gereklerinın yenne ge- tirilmemesı üzerine fılmin çekimine bir türlü başlamanadığını söyledı. Yetkili, fılmin yapımalığının yine Mimar Sinan Cnıversıtesi'nden alı- narak ilk anlaşma yapılan Türker İnanoğlu'na venlmesının gündeme geldığinı, ancak. İnanoğlu'nun bu- günkü şartlan kabul etmesi halinde yapımcılığın tekrar kendısine verile- bileceğini ifade etti. Gerekli görüşmelerin yapılabil- mesi ıçin İnanoğlu'nun yurtdışın- dan dönüşü bekleniyor. Kültür Ba- kanhğı yetkılıleri ile Türker İnanoğ- lu'nun anlaşması halinde fılmin çe- kimi icin İnanoğlu'na şubat ayı içın- de yaklaşık 1 milyar 900 milyon lira verileceğı bildirildi. Filmin yönetmenı Halit Refığ ise Mimar Sınan Ünıversitesi ile anlaşı- lamaması üzenne yapımcıbğın tek- rar Inanoğlu'na venlmesıni kendisi- nin önerdığını behrterek. şunlan kaydettı: "Zaten bu konuda Türker beyle yapılmış bir anlaşma >ardı. Ben o an- laşmanın > eniden hay ata geçiribnesi- nin yarariı olacağı inancını savun- dum. Benim en baştaki düşüncem de İnanoğlu ile yapılması istikamctin- deydi. Bundan sonrası Kültür Bakan- lığı yetkilileri ile Türker İnanoğlu'na kaMı." Senaryoda değişiklik tartışmalan Filmin senaryo yazan ve yönet- meni Halit Refığ, Kültür Bakan- lığı'nın senaryoda değişiklik yapıl- masını istediği yolundaki sözlerin doğru olmadığını belirterek, kendı- sine bakanlık yetkililerinden böyle bir talep gelmediğini söyledi. Bu senaryonun filmleştirilmesi projesinin Kültür Bakanlığı'nın eski yöneticileri tarafından kararlaştınl- dığını, ancak bugünkü yönetimın de bu projeye karşı olmadığını anlatan Refığ. bugünkü yönetimin senaryo- yu kitap haline getırdıklerini hatı- rlatarak, bu durumun Bakanlık yöneticilerirun senaryonun değişti- rilmesi yolunda bır istekleri ol- madığını kanıtladığını ıfade ettı. Refığ, sözlerini şöyle tamamladı: "Kürtür Bakanlığı tarafından ki- tap olarak basılan bu senaryo, yapı- lacak filmi bağlamaktadır. Burdan böyle yapılacak filmin bu scnaryoya göre çekilmesi gerekir. Bence bakan- lık çok doğru bir tavır takınmıştır. Senaryonun basunına karar vermek- le, çok önceden bu konuda tıpkı Yor- gım Savaşçrda olduğu gibi çeşitli soekülasyonların yaygınlaşmasını önceden önlemiştir." Claude Berri'nin 'Germinar fılminin galası bugün Alkazar Sinema Merkezi'nde yapılıyor Bir yaşaıiün veisyanîrfö •..# tür Servisi - Uzun sü- redır beklenen. Claude Berri'nin Emile Zola'- nın 1885 yılında yazdığı klasikleşmiş romanı "Germinal"den sınema- ya uyarladığı fılm. bızde de vizvona gı- riyor. Başrollennde ünlü Fransız şarkıcı Renaud, Gerard Depardieu ve Miou Miou'nun oyr nadığı"Germinal"- de. Kuzey Fransa'da yaşayan bır ma- denci ailesinın, ağjr hayat şartlanyla mücadelesi ve ıç dünyalanndaki samı- miyet anlatılıyor. Claude Berri. madencilerin yaşamı- na, çalışma koşullannın çekılmezlığı- ne ve gre\ örgütlenmelcrine eleştırel bir yorum getirırken. Fransız işçi sınıfının fiziki ve toplumsal durumuna sosyal. polıtik ve hukuki açıdan başka bir yaklaşım getirdiği de söylenebilir. Yönetmenın romana sadık kalarak gerçekleştirdiği fılmde. bir yaşamın ve bir isyanın öyküsü anlatılıy or temelde. Madencilik, maden işçilennin yoksul- luk. alkol ve kötülüklerle dolu yaşam- lan ve 1884 yıhnın mart ve nisan ayla- nnda on binden fazla madencının ger- çekleştirdiği grev bir belgesel niteliğı de taşıyor. Güncelliği olan sorunlar Filmin yapımcılığını da üstlenen Claude Berri, filmıni "babasının yaşam boyunca ona aktardığı insancıl değerle- rin antsına çizdiği sosyal fresk" olarak tanımlıyor. Bern. fılmı yapmasının. mutlu çocukluk günlerinın ız \e anı- lannın. 19. yüzyıl emekçisınin yaşam koşullanndân esınlenılen izlenımlerle bırleşmesmden doğduğunu soylüyor. Kendıne neden böy le önemli bır konu- yu ışledıgı sorulduğunda ise şu cevabı \eriyor yönetmen: "Bu filmi yapış ne- denim. tamamen insancıl duygulara da- yanmaktadır. İçinde yaşadığımız kon- jonktürel sonınların doğurduğu haksızlık. sefalet. işsizlik \e emekçi- patron ilişkileri gibi sosy al dengesizlik- lerin yanı sıra, bunların tabanında yatan insancıl sorunlara öncelik >ermek iste- dim." Berri. fılmin konusunda olduğu kadar. aktör seçimınde de oldukça se- çıcı da\ranmış \e Gerard Depardieu. Miou Miou gibi Fransız sinemasının ünlü ve başanlı oyunculannın yanı sıra sinema dünyasından uzakta ünlü bir şarkıcı olan "Renaud"ya başrolü vermış Bu üçlünün bır önemli özelliği de hepsının orta hallı aılelerden gelmış \e çocukluklannda romanda geçen sorunlan yaşamış olmalan. Bu ozel- likler oyunculann rollenni tamamen hazmetmelennı sağlamış. Filmin konusu. bugünlerde de hâlâ güncellığını koruyan sorunlara par- mak basmasmda yatıyor. İkıncı İmpa- ratorluk döneminde. Kuzey Fransa maden ocaklannda çalışan emekçıler, boğaz tokluğuna. scfıl bir yaşam sur- dürmekteyken ara'anna katılan bır yabancımn kışkırtmasıyia ödün ver- memekıe direten patronlara karşı ayaklanırlar \e gre\ kararı alırlar Lantıer maden ocağını \eburadakı se- Başrollerini Gerard Depardieu ve Miou Miou'nun pay laştığı şimdiden klasikleşmeye aday 'GerminaF bugüne dek ger- çekleştirilenen pahalı Fransız yapımı. 2 saat lOdakika süren bu fılmin bütçesi yaklaşık 3 milyar 690 FF. fıl yaşamı terk etmeye karar \ermiştir. Arkadaşlanna veda etmek üzere son defa kuyu kenanna gelır. Sabah ol- mak üzeredır \e maden ışçılen uzun bir işgününe başlamak üzer^ yerin dı- bıne göndenlecek \agoncuklara yarı uyanık haldedolaşmaktadırlar. Kuyu gınşınde Lantıer, kuyu dıbınde yardım göremeyip sonunda habizlik- ten yaşamını yitiren sevgılısınin annesi ile karşılaşır. Maheude bır daha ku- yuya ınmeyeceğıne yemın etmıştır. fa- kat kocası ve büyük çocuklan da ocakta öldükten sonra, başka çaresi kalmamıştır. Fılm ıçın 19. yüzyıl son- lannın Kuzey Fransası'ndakı maden kuyulan yeniden düzenlenmiş. kilo- metrelerce uzanan galenler özel ola- rak yapılanmış. Zola'nın anlattığı öy- künun geçtığı Lılle-Valencıennes- Anzin bölgesinden binlerce figüran yer almış fılmde. Üstelık bu figuran- îann bırçoğu ya eski madencı ya dd Zola'nın romanında anlatılan Kuzey Fransalı madencilerin torunlanymış. "Germinal"ın yapımcılan. Fransı- zlann "coron" dedıklen dönemin ma- den ışçisi mahallelennı yeniden kur- duımuşlar. Berri. yalnızca romana bağlı kalmaya çalışmakla kalmamış. gerek maden ışçilerinin gerek maden sahıplennin o sıralar gıydikleri giysile- n. oturdukları e\ len. bindikleri araba- lan da kusursuz bir biçimde beyazper- deye taşımış Dönemin madencilen "tuğla" adını verdıkleri peynirli. kalın sıyah ekmek dılımlenyle. gece eğlenti- leriyle. e\ lerinde kullandıklan kap ka- cak \e aralannda konuştuklan argoy- la yansımışlar beyazperdenin yüzeyi- ne. Emıle Zola'nın Kuzeyli madenciîe- nn dayanılmaz koşullar altındaki ya- şamını çarpıcı. nerdeyse acımasız bir yaklaşmla anlattığı "Gemünal". tam 24 kez beyazperdeye uyarlanmış. Bu romanı sinemaya uyarlayan yönet- menler arasında; Ferdinand Zecca. Georges Vlelies. Lucien Nonguet. Al- bert Capellani. \ ictorin Jasset. \\es Allegretbulunuyor. Fransa'da tepkilere yol açtı Fransız eleştırmenler bu de\ filmin oyunculannı da oldukça parlak bul- muşlar. Haksızlıklar karşısında gıde- rek öfkeye kapılıp başkaldıran iyi huy- lu maden ışçısı rolündekı Depardieu- nün çok başanlı bir oyunculuk çıkardığını. kansı rolündeki Miou Mı- ounun da afallatıcı bir yorum sundu- ğuııu düşünüyorlar. Gre\ orgutleyıcısı rolüyle pop şarkıcısı Renaud nun başanlı bir oy Lnculuk sergıledığı bu rolü kabulet- nıesı çok zor olmuş. Bern'nın rolü ka- bul ?ımezse tllmı çekmeyeceğını söy- lemesı üzenne mecbur kalarak rolü kabul eden Renaud: "Bu şartlar altı- nda siz olsaydınız ne yapardınız? Yani bir anlamda reddetmek gibi bir seçene- ğim yoktu. Ama şinıdi rolün büyüklüğü \e Berri'nin bana olan büyük gmeni beni oldukça kaygılandırıyor ve korku- luyor"demı^ çekımlenn sonunda Fılmde Fransız tıyatro ve sinemasının bırçok ünlüsü de değişık rollerde hari- kalaryaratmışlar. "Germinar' sınema dilının mükem- mellığının yanı sıra polıtik ıçenğiylede ılgı çekmış Fransa'da. En büyük tepkı Kuzey Fransa'daki büyük işadamlan- ndan gelmış. Konserve kralı Bnıno Bonduelle ve Le Figaro'nun köşe ya- zan Georges Suffert, sert tepki göste- rerek, Gcrmınarın tam anlamıyla bir "solculuk propagandası" olduğunu, Kuzey Fransa'nın bugünkü durumu- nun. ıçinde bulunduğu ekonomik dur- gunluğa karşın. fılmde gösterilenlerle uzak yakın bir ilişkısı olmadığını sa- vunmuşlar. De\ bır edebiyat klasığınden sine- maya uyarlanan bu de\ bütçeli ve ola- ğanüstü kadrolu film. Fransa'da pek çok tepkiye yol açmış. Fakat olumlu ve olumsuz tepkiler. eleştirmenlerin. Berri'nin büyük bır sinema klasıği ya- rattığı ve Avrupa sınemasında yeni bir canlanmanın başlayacağına olan inançlannı eıkilememiş. kısıtlamış olursunuz. Benim sözlerim bır yasak, sansür anlamı taşımıyor, tam tersine kendıliğınden oluşan bir sansürün kınlması anlamına geliyor. Biz sinemasever ınsanlara dünyanın çeşitli yerlerinde yapılmış ya da Ame- nka'da bile yapılmış olsa farklı biçim- lerde yapılmış birtakım fılmler sun- mak zorundayız kı, ınsanlar bunlann arasından bir secim yapsınlar. Bu ola- nağın son bırkaç yıldır kaldınlmış ol- masından çok sıkjntıya düşüyorum. Bu sinemanın özelliklennden biri bu olacak. Alt salonda daha çok Avrupa ağırlıklı fılmler göstereceğiz, yandan biraz fazla. Avrupa ağırlıklı derken ta- bii bunun içine Türk fılmleri de giri- yor. Üst salonda ise her türlü fılm gös- terilecek. Ama her ıkisinde de cıddi bir kriterimiz var. İnsanlara gerçek sine- ma zevki verecek fılmler göstereceğiz. Yeni. geniş kitleye seslenen fılmler göstereceğiz ama bu gene de o filmle- rin bır sinema kalitesi olmasını engel- lemeyecek. Güzel bir film listesi - Önümüzdeki aylarda göstereceği- niz filmlerden örnekler verir misiniz? Umut Sanat, İFA. Standard ve Özen Fılm şirketlennın güzel fılmle- rinden ve Türk fılmlennden oluşan bır listemiz var. Üst salonda Germinal'le başlıyoruz. Fransa'da göstenldiğınde bu fılm çok büyük yankılar uyandırdı. Ve şimdi de Fransa'da Oscar adayı. "Alkazar Avrupa"da ise Chaplin'le başladık. Bu iki bakımdan çok an- lamlı. Bınncisı iyi bır fılm, ikıncısi dünya sinemasının tek başına simgesi sayabıleceğımız bır ısımle başlamak da bize çok hoş göründü. Önümüzde- ki haftalarda Kusturica'nın "Arizona Dream", Robert Altman'ın "Short Curts". Taviani Kardeşlerin "Fiorile", geçen yıl Cannes'de büyük ödülü pay- laşan Chen Kaige'nin "Farewell To My Concubine". V'enedık Festivali'- nde büyük ödülü kazanan Kraystof Kiewslo»ski'nın "Trois Couİeurs Bleu". Alain Corneau'nun "Tous Les Matins Du Monde" göstereceğimız filmlerden bır bolümü. - Eurimages, salonlannda yüzde 51 oramnda Avrupa filmi gösteren sinema- lara destek verecek. Siz de bu desteği almak için başvurdunuz mu? Çok doğal olarak biz de başv urduk. Şubat ayının 5'ıyle 7'sı arasında Euri- mages yetkılılen buraya gelecekler. Başka sinemalann yanı sıra bizim si- nemamızı da görecekler, teknik bakı- mdan ınceleyecekler. Hem prog- ramımızla hem salonun olanaklanyla bu desteği alacağımıza inanıyoruz. Yeni mevsimde yenilikler - Salonlannızda diğer sinemalardan farklı bir uygulama getiriyor musunuz? Bırkaç yeni uygulamamız olacak. Eylülden ıtıbaren sınemamızda. film- lerden önce kısa fılm göstereceğiz. İkıncısi özellıkle yaz aylannda. Fransızlann "grands reprises" dedik- leri yeniden göstenmler düzenleyece- ğız. Bir zamanlar çok sevilmiş. beğe- nılmış fılmleri. o döneme yetişmemış ınsanlara göstermek amacını taşıyor bu uygulama. - Şu sıralarda sinema ücretleri çok tartışıhyor. Üst üste zamlar yapılıyor, yeni açılan lüks sinemalar farklı bir üc- ret poİitikası uyguluvorlar. Sizin fiyat politikanız ne olacak? Beyoğlu'ndakı sinemalar nasıl bir fiyat poİitikası uyguluyorsa biz de on- lara uyacağız. İlk filmlerimiz maalesef uzun filmler olduklan için dört seansa düşüy oruz ve bu y üzden de mecburen. 70 bin lira olacak bilet ücreti, yalnız öğrenciler ıçin 40 bin liradan satılma- ya devam edecek. Biz de bu farklı uy- gulamalardan şıkayetçıyiz. ama mev- cut duruma uymamız gerekiyor. Aslı- nda gönül ıstıyor kı. bu tür salonlann sayısı artsın. Tek bir salonla kaliteli filmlerin dağıtımı tam olarak gerçek- leştınlemıyor. Özellikle Beyoğlu'nda, Kadıköy'de. Şışlfde ve büyük kentler- de aynı fılmlen gösteren bır zincır oluşması lazım. Böyle bir olayı da ge- lıştıreceğız. Küçük Tiyatro ne olacak? ANKARA (AA) - Devlet Ti- yatrolan Genel Müdür Yardımcısı İzzet Ararat, daha önce alınan prensıp karanna rağ- men Ziraat Bankası'ndan resmi bır yazı gelmediğini belirterek. "Çok sıkıntılı bir dönem geçiriyo- ruz. Küçük Tiyatro'nun bize devre- dilmesi için verilen sözler bir türlü yerine getirilmedi. Resmi anlamda bir gelişme olmadı" dedi. Küçuk Tiyatro'nun sahıpsiz kaldığını hatırlatan Ararat. Ziraat Bankası Genel Müdürü Coşkun Ulusoy ile Küçük Tiyatro konu- sunda yaklaşık üç ay önce görüş- me yapıldığmı ve göriişmede Küçük Tiyatro'nun prensıpte Devlet Tiyatrolan'na bırakılması karannı aldıklannı hatırlattı. Ara- rat. şöyle dedi: "Görüşmede, bankanuı yetkili kurullanndan. 'vazgeçtik' karannı çıkartarak bildirecekleri konuşul- muştu. Böyle bir karar alınsa bize bildirilirdi. Ziraat Bankası'nın ka- rarı gelmeyince biz de Vakıflar Ge- nel Müdürlüğu ile yeni bir protokol yapamıyoruz. Çok sıkıntılı bir dönemdeyiz. Binanın eski oluşu, ısı ve ışık siste- minin çürümüş dunımda olması ve acilen tadilata gerek oluşu, kalori- fer sistemindeki bozuklıik. küçük bir arızanın telafisi güç bir boyut kazandırması, işte nasıl bir sıkıntılı dönem geçirdiğimizi göste- rivor."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle