Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet70. YILSAYI24850 S A N A T K U L T U R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 280CAK1984CUMA
Cennetten çıkma olarak nitelendirilen dayak, 1994 Türkiye'sinde hâlâ gündemde
Dayak yemeyedoğarkenbaşlıyoruzZAFER AKNAR
Sabah uyandığımda dışanya ba-
kıp, "Bugün hava güzel, ben de güzel
olmalıyım" dedım kendi kendime.
En uçuk gömleğimi çıkardım elbise
dolabından. Düğmeleri iliklerken.
bir yandan da "Bugün ne iş yapaca-
ğmı" diye düşündüm. Son düğmede
durdum. İliklediğim düğmeleri aç-
maya başladım. Gömleği çıkardım
yerine koydum. Kirli sepetinin önü-
ne geldim. en kirli ve en eski jeanimi,
en gıcık üşörtümü çıkardım; son
hızla sırtıma geçirdim. Akşamdan
boyadığım iskarpinleri bir kenara it-
tim. spor ayakkabılanmı ayağıma
geçirdim. Çünkü ben o gün. Gazios-
manpaşa'daki memur mitingine gi-
decektim. Büyük olasıhkla çıkacak
olayda, büyük olasıhkla itilip kakı-
lacak. büyük olasıhkla dayak yiye-
cektim ya da tabanlan yağjayıp ka-
çacak, bir yerlere tırmanmaya ça-
lışacaktım... Bile bıle hırpalanmakü
görevim. O gün mazoşist duygula-
nm da doruktaydı zaten. Mitingde
çekilen. "dayak piyangosu". bu kez
Milliyet gazetesi muhabirine çıktı.
Yediği bir cop darbesiyle. kafasında
kan çiçekleri açtı...
Merhaba derken yediğimiz
şaplak
Dayakla ılk tanışıkhğımız dünya-
ya "merhaba" derken. kıçımıza vu-
rulan "şaplakla" başlar. Uslu çocuk
olmamız içindir bu ilk yumuşak da-
yak. Büyüdükçe dozu artar daya-
ğın; sert tokatlara dönüşür, sonra
araya kayışlar, terlikler vb... Yar-
dımcı araçlar girer. Dayakla yaşa-
K.anlı canlı
programlanyla
televizyon,
şiddeti ve
dayağı yatak
odamıza
kadar soktu.
En kanlı
görüntüleri veren
program
en başanlı
olarak
değerlendirildi.
yan çocuk, uslanmıştır büyüyûn-
ce(î). Başkalannı uslandırmak için
harekete geçer daha sonra. Kadına
dayak atar. erkeğe de, çocuğa da,
haklıya da. haksıza da...
Dayağın ilk insanla birlikte var
olduğu öne sürülür. Musa yasala-
nnda dayak, suçlulara karşı bir ceza
olarak yer ahr. Antik çağda kölelere
karşı ölümüne dayak atılır. İç savaş
öncesi Amerika'da ise kölelere öldü-
resiye dayak atılmaz. pahalıdır çün-
kü köleler... Bizde ise Osmanlı
İmparatorluğu'yla meşrulaşır da-
yak atma: İslam hukukunun esasla-
n yürürlükte olduğu için de geniş öl-
Anayasadadayağı
yasaklayanhükümyok
İstanbul Haber Servisi - Avukat Ceyhan Mumcu, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'ında dayağı yasaklayan bir hükmün bulunmadığını söyledi.
Mumcu. bunun gerekçesini "Anay asada. Türkiv e Cumhuriyeti insan
haklanna dayalı bir de> let olarak tanımlanır. Bu tanımdan v ola çıkarak
yonım voluyla dayağın anayasaya aykınlığı söylenebilir" bıçıminde
açıkladı. Mussolini İtalyası yasalannın bir tercümesi olarak
nitelendirdiği TCK'da ise dayakla ilgili maddelerin ağır hapis cezası
gerektirmediğini belirten Avukat Ceyhan Mumcu şunlan söyledi:
"Türk Ceza Kanunu'nda dayak, kişinin uzuv kaybına uğramasına,
ölmesine, ağır yaralanmasına ve 10 günden fazla tedavi görmesine neden
olursa dayakçı kişi hakkında doğrudan kamu dav ası açılır. Şiddeti daha
az dayaklarda ise kişinin şahsen ceza ve hukuk davası açmasına bağlıdır.
Butûrdayağınyaptırımı az miktardatazminat veparacezasıdır. Dayak
devlet memunı tarafından atılıyorsa, dava açılabilmesi için ilk önce il
idare kurulunun, memurun dokıuıulmazlığını kaldırması lazımdır. Bu
karar çıkmadan olay y argıy a gitmez. Da> ak > iyen, olay ı ciddiyetle izler
ve basına y ansıtmayı başarırsa bir sonuç alabilir. Fakat bu dav aJar, çok
uzun sürdüğünden de dav a genelde zaman aşunına uğrar."
çüde uygulanır. Ancak 1851 tarihli
Kanun-ı Cedid'de kapsamı daral-
tılır. 1858 tarihli Ceza Kanunname-i
Hümayunu'nda ise dayak cezasına
yer verilmez.
Her yerde dayak var
1858 yılında tamamen kaldınlan
dayak cezası, 1994 Türkiyesfnde
yeniden gündeme geldi. Neden gün-
deme geldiği ise belirsız. Okulda da-
yak yiyip intihar eden öğrencileriy-
le. mecliste dayaktan gözü kör olan
milletvekiliyle. toplumsal olaylarda
dayak yiyen gençleriyle. memuruy-
la, işçisiyle; evde. sokakta dayak yi-
yen kadınlanyla. anne ve babadan
dayak yiyen çocuklanyla, polısten
dayak yiyen yurttaşlanyla dayak.
son yanm yüzyıhn sürekli günde-
minde yer aldı. Aslında çok geriye
gıtmeye de gerek yok. Son dört yılın
Cumhunyet gazetesi haberlenne
baktığınızda. dayakla ilgili gürültü
koparan 227 haber ve yoruma rast-
larsınız. Bu dayak haberidökümün-
de ılk sırayı yıne bız aldık. yani gaze-
teciler. Ardından kadına dayak. öğ-
renciye dayak, milletvekiline dayak.
orduda dayak geliyor sıralamada...
Dayağın böylcsine yaygın olduğu
toplumumuzda, kaçınılmaz olarak
dayağın ticaretini yapanlar da çıka-
caktı; çıktı da... "Alo Yardım Kocam
Beni Dövüyor" ve "Alo Yardım Ko-
cam Beni Öldürüyor" hatlan kurul-
du. Daha çok kadınlara hizmet ve-
ren bu hatlar. kocanız sizı döverken
ve de öldürürken "imdada yetiş-
mek" cinsinden kutsal bir göre\ için
devreye gjrdi(!).
Medyada dayak
Kanh canlı programlanyla tele-
vizyon. şiddeti ve dayağı yatak oda-
mıza kadar soktu. En kanlı görün-
tüleri veren program en başanlı ola-
rak değerlendirildi. Oysa biz bu yol-
lardan gıderken. gelışmiş ülkeler bu
yoldan geri dönüyordu. Gelışmiş ül-
kelerde yapılan araştırmalar. dayak
ve şiddetin medyada çok sık yer al-
masını doğru bulmuyordu. Medya
ve şiddet araştırmalannda şu sonuç
ortaya çıkı>ordu:
"Şiddet ve dayak olağan duruma
kıyasla bir bunalım olduğu için do-
ğal olarak iletişim araçlannın ilgisi-
ni uyandırmıştır. Kolayca anlaşıla-
bileceği gibi, sakin birgünün sonun-
da bir gazeteyi \e televızyon haber
progıamını hazırlamak kolay değil-
6milyon
ülserü
hasta var
ANKARA (ANKA) - Türkıye'de
ülserin sigara kul'anımının
yaygınlaşması. kötü beslenme
alışkanhklan, alkol kullanımı ve
stres nedeniyle gittikçe yayıldığı ve
ülserli hasta sayısının 6 milyona
ulaştığı bildirildi. Prof.Dr.
Abdülkadir Dökmeci, ülserin
tedavi edılebılmesi için erken
teşhisin önemh olduğunu
vurgulayarak. özellikle açlık ağnsı
çeken kişilerin doktora
başvurmalanru istedi.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
öğreüm Üyelerinden Prof.
Dökmeci. ülserli hastalann
genellikle hastahk ilerledikten
sonra ani mide kanaması ve mide
delinmesi yakmmasıyla
hastanelere başvurduklannı
hatırlatarak. mide ağnlannın
ciddiy e ahnması gerek tiğini
söyledi. Dökmeci, Türkiye'deen
önemli sağlık sorunlan arasında
yerini alan ülsere karşı tek silahın
erken teşhis olduğunu
vurgularken, hastalığın yüzde
55-60 oranında röntgen
yöntemiyle anlaşılmadığını. bu
nedenle hastanın giderek artan
ağnlarla birlikte acil bir durum
ortaya çıkana kadar yaşamak
zorunda kaldığıru ifade etti.
Ülserin kesin teşhisi için
endoskopik muayenenin şart
olduğunu söyleyen Dökmeci.
hastaya uygulanan ilaç ve diyet
tedavisiyle erken teşhis edilen
hastalığın tedavi edilebıldiğine
işaretetti.
Her kann ağnsı çeken kişinin ülser
olmadığını hatırlatan Prof. Dr.
Dökmeci, hastanın etrafındaki
yakınlannın veya komşulannın
"ülserin vardır" diyerek önerdiğj
kulaktan dolma kocakan ilacı diye
bilinen reçeteleri uygulamaktan
kaçınması gerektiğini vurguladı.
Başka bir ülserh hastanın
kullandığı ilaçlan kullanmak ya
da o kişinin diyetini uygulamanın
da zararh olabileceğini anlatan
Dökmeci, bu durumda alınan ilaç
veya besinlerin hastalığın
ilerlemesine ve tedavisi imkânsız bir
konuma gelmesine neden
olacağını söyledi.
Çevre kirliliği
havyan da
etkiledi
TAHRAN (AA) - Çevre kirliliği.
dünyaca ünlü Hazar havyannın
geleceğini de tehdit ediyor.
Tat ve besin değerinin ötesınde
bir zengınlik ve statü sımgesı
olarak tüm dünyada zengin
mutfaklannın vazgeçilmez süsü
olan Hazar havyannın, deniz
kirliliği ve aşın avlanma
yüzünden yakın bir gelecekte
bulunmaz olacağı oildiriliyor.
Rus ve İran bilim adamlannın
İran'ın Hazar kıyısındaki Gılan
kentinde yaptıklan toplantıda,
havyar üretiminin son 10 yıl
içinde düzenli bir düşüşe girdiği
behrtildi.
Büfeye kış mı geldi?
Haydarpaşa Garı'nda noktalanan demirvolları bomboş... Akşamın son ışıkları, demir
rayları bir başka renklendiriyor. "Haydarpaşa Gan'nın büfesine bahar. defne yaprağına
sarîlı barbunya ızgarası ve Arnavutköy çileğiyle gelir" diye mi yazmıştı ozan? Oysa, şimdi
ne defne yaprağı, ne barbuny anın "has"ı, ne de Arnavutköy'ün çileği kalmış...
Kara trenin yerinde, hızlı trenler... Gün boyu, yüzbinlerce umut yolcusunun İstanbul'a ayak
bastığı yer burası. Belki, onbinlercesi de umutlannı yitirmiş halde, İstanbul'dan bir an önce
kurtulmak istercesine trene ayak basıyor... Bir kalabalıktır koşuştunıp dunıyor... Oysa.
günün indiği saatlerde bomboş yakalanmış gar. Ne tren \ar, ne yolcu... "Akşam, y ine
akşam" diye başlıy or şiirine bir başka ozan... Haydarpaşa Gan'nın y alnızlığı uzun
sürmeyecek! Çok geçmeden işçıkışlannın havhuvu. boşperonlan yeniden canlandıracak.
Ya büfe? Kuşkusuz o da dolup taşacak...
Kimi iş çıkışında, kinıi sıla özlemindeki "akşamcılarıyla..." Ama akşamcıların eski tatlannı
bulup bulamav acakları belli değil!
Ne de olsa defne yaprağının, barbunyanın ve Arnavutköy çileğinin eksikliğini
"hissedecekler.""(Fotoğraf: GARBİS ÖZATAY)
Ormanlann yüzde 2'si koruma altında
ANKARA (AA) - İnsanlann gün
geçtikçe artan ihtiyaçlan. tanmın
geüşmesi, ormanlann yanlış yöneti-
mi, yetersiz yangın kontrolü, aşın
ağaç kesimi, hava kirliliği ve bazı
ekonomik teşvikler ormanlan teh-
dit ediyor.
Tanm. yerleşim ve hayvan otlat-
mak için ormanlardaki ağaçlann
kesimi; yangınlar ve zararlılann yol
açtığı orman kayıplan ile oluşan
tahribatlar, nitelikli orman sayısını
azaltıyor. Çevre Bakanlığı'nın ha-
zırladığı "Doğal Kaynakların Duru-
mu" başhklı raporda, iklime olan
olumlu etkisi. su rejimini düzenle-
mesi, erozyonu önlemesi ile ele alı-
nan ormanlann, av ve yaban hayatı
ile turizme olan katkısı ve insan sağ-
lığına yararlan anlatıldı.
Ekolojik. ekonomik. sosyal ve
kültürel açıdan önemli role sahip
olan ormanlann, yönetimi ve gelişti-
rilmesine yönelik, mevcut politika
ve mekanizmalarda ciddi boşlukla-
nn olduğu belirtilen raporda, mev-
cut ormanlann korunması ve or-
man alanlanrun arttınlması için
hem ulusal hem de uluslararası dü-
zeyde acil uygulamalara ihtiyaç ol-
duğu açıklanarak. ahnması gereken
önlemlere değinildi.
Bu çerçevede ormanlarla ilgili
ulusal kurumlann güçlendirilmesi
gerektiği kaydedilerek, özel sektö-
rün, işçi birliklennin, kırsal koope-
ratiflerin. yerli halkın, kadınlann.
gençlenn ve kullanıcı gruplann or-
manlarla ilgili faaliyetlere katılımı-
nın desteklenmesi gerektiği açıklan-
angınlar, aşın
ağaç kesimleri ve
hava kirliliği,
ormanlan tehdit
eden en önemli
faktörler.
dı. İnsan kaynaklı tahribatlara
karşı. koruma alanlannın oluştunıl-
masının gerektiği belirtilen raporda.
orman yakınlanndaki bölgelere du-
yarlı yönetim sağlanması. kirlenme-
ye. yangınlara. zararh bitkı ve hay-
vanlar ile hastahklara karşı konul-
ması. ormansızlaşma ile yapılacak
mücadele çahşmalan olarak sıra-
landı.
Türkiye'nin sahip olduğu orman
alanlannın yüzde 50'sinin. niteliğini
kaybetmiş olduğu açıklanan rapor-
da, Türkiye'nin yüzölçümünün
dörtte birinden biraz fazlasının or-
manlarla kaplı olduğu behrtildi.
Türkiye'deki ormanlann sadece
yüzde 2'sinin koruma altında oldu-
ğu kaydedilirken. 1.02 olarak tespit
edilen yıllık ağaç kesim büyüme
oranının OECD ortalamasının ol-
dukça üstünde olduğu belirlendı.
Türkiye'de 20.2 mily on hektar or-
man alanı mevcut olup, yüzölçü-
mün yüzde 25.9"unu teşkil ettiğj.
aynca. Toprak Su Teşkilatı"nın yap-
tığı arazi envanter ve yetenek sınıf-
landırması çalışmalanna göre. çok
bozuk, çalılık ve tanma elvenşli ol-
mayan toplam 7 milyon hektar sa-
hanın da ormana tahsıs edilmesı ge-
rektiği bildirildi. Böylece orman
alanlannın. 27.2 milyon hektar dü-
zeyine çıkanlmasının mümkün ol-
duğu ve bu miktann Türkiye'nin
yüzölçümünün yüzde 35'ini teşkil
ettiğı açıklandı.
Onnansızhktan kaynaklanan
toprak erozyonu. Türkiye'nin en
önemli çevre problemlerinden birini
oluşturduğu belirtilen raporda. yur-
dun topraklarının yüzde 72"sinde
değişik şiddetlerde erozyon olduğu
tespit edildi. Her yıl erozyon sonucu
460 milyon ton toprak ve katı ma-
teryahn deniz. göl ve barajlara taşın-
dığı da kaydedildi.
dir. "Bugün hiçbir şey olmadı" mı
denecektır? İletişim araçlan yaşam-
lannı sürdürebilmek için heyecan
verici çeşitli olaylara gereksinirp du-
yarlar. Bu bakımdan şiddet onlann
yaşamsal gıdalan gibidir ve kanlı,
iğrenç olanlar her zaman yeğlenir.
Şiddet en çok bu zaaftan y ararlarur.
Ancak şiddet görüntülerinın sıklığı
onu olağan. olduğundan daha za-
rarsız olarak algılanmasına ve ka-
nıksanmasına katkıda bulunduğu
yadsınamaz."
Şiddetin böylesine olumlu karşı-
landığı. hele dayağın "Cennetten
çıkma" olarak değerlendirildiği top-
lumumuzda. iğneyi değil çuvaldızı
kendimıze batırmamız gerektiği de
yaşanan son dayak olaylanyla iyice
su yüzüne çıktı.
Dayak jiyen milletvekili
Dayağı ülkemizde sadece sade
yurttaşlar yemez. Dokunulmazhğı
yasalarla sağlanmış mılletvekilleri
de zaman zaman, ya birbirlerinden
ya da polisten dayak yer. Dayağın
en şıddetlisine maruz kalan millet-
vekillerinden birisi de Fehmi Işık-
lar'dır. Öldürülen eski HEP Diyar-
bakır İl Başkanı Vedat Aydın'ın ce-
nazesı sırasında. milletvekıllen Ah-
met Türk, İbrahim Aksoy'la birlikte
yedığı korkunç dayak halen bellek-
İerdedır.
Cenazede çatışma
Tanh 11.7. 1991, Vedat Aydın'ın
cenazesi Mardinkapı önlerine gel-
mıştir Güvenlik görevlileri ile on-
binlere varan kızgın topluluk iki
inatçı keçi örneğinde olduğu gibi
mezarhk önünde karşı karşıya geür.
Nereden atıldığı belli olmayan kur-
şun ortalığı ana-baba gününe dö-
nüştürür. HEPotobüsü iseçatışma-
nın tam ortasında kalmıştır. Güven-
lik güçlen otobüste bulunan HEP
Genel Başkanı Fehmi Işıklar'ı is-
mıyle çağırarak aşağıya inmesini is-
ter. Olayın devamını Işıklar'dan
dınleyelim:
Lzerimize bomba atıldı
"Divarbakır'da ben bir milletveki-
li\dim ve bir partinin genel başkanıy-
dım. Bizim üzerimize bomba atılmtş-
tı. Bomba atılan otobüsten zorla
çıkarümıştım. Üstelik ismimle çağrı-
larak otobüsten indirilmiştim. Çık-
masaydım otobüsteki herkesi Fehmi
Işıklar zannedeceklerdi >e herkes sal-
dırıya uğrayacaktı. Bundan çekin-
dim ve çıktım. Meydan davağı denır
v a onun gibi bir şeydi. Hiç unutama-
> acağım bir göriintü var orada, resmi
kıyafetli bir polis, belli bir noktada
görevlendirilmiş. Orada duruyordu.
O da koşa koşa geldi ve bir tane vur-
du tekrar yerine döndü. Onu hiç
unutmuyonım. Böyle, canı vurmak
isteyen, görevi olmadığı halde vurdu.
Ben sonradan fark ettim, düşmemi
bekliyorlarmış. Ben de tam tersine
düşmemek için uğraşıyordum. Bil-
seydim bir de düşerdim. Böylece
amaçlarına ulaşmış olurlardı. tabii
bizim olava seyirci kaldı; politikacı-
lar hatta toplum. bugün davak viyen-
ler bile. Memur eylemlerinde dayak
y iy en memurlar da suskun kalmışîar-
ilı!"
Fehmi Işıklar'ın bu cesaretınin ta-
bu ki faydası olmadı. Cenazede da-
yak yemeyenın hatın kaldı. Millet-
vekıllen Ahmet Türk ve İbrahim
Aksoy da dayaktan fazlasıyla nasi-
bını aldı. Cennetten çıkan dayak(!)
gazetecilerin yaşamını da cehenne-
me çevirmiştı: çenelen kınlmış.
^nuzlan parçalanmış. ayaklan şiş-
nış ve sırt bölgesi mor rengedönüş-
müştü...
20 yöre daha
korumaya
alınacak
GAZİANTEP(AA)- Kültür
varhklanve doğal güzellıklcn
koruma çahşmalan kapsammda. 20
y örenin daha koruma altına
alınacağı bildirildi.
Onnan Bakanhğı Milli Parklar ve
Av -Yaban Hayatı Koruma Genel
M üdürü Nevzat Ceylan, AA
muhabirine yaptığı açıklamada,
koruma alanlannı arttınp, kültür
varhklannı ve doğal güzellikleri
gelecek nesillere taşımaya: doğayı
sev direrek. toplumda çevre bilincini
geliştirmeye çalıştıklannı söyledi.
Türkiye'de. 23 milli park. 8 tabiat
parkı. 23 tabiatı koruma alanı ve bir
de tabiat anıtı bulunduğunu
kaydeden Ceylan. 1994 yılı sonu
hedeflerinin. milh' park sayısını 29'a,
tabiat parklannı 13'e, tabiat
koruma alanını 32'ye, tabiat anıtını
da 2'ye yükseltmek olduğunu
vurguladı.
Cey lan. geçen ynl Beyşehir Gölü ve
K.azdağı'nı milli park ilan ettiklerini,
Kıaldağ Milli Parkı'nın sınırlannı
genişlettiklerini, Menderes
Deltası'nı Dilek Yanmadası Milli
Parkı'na kattıklannı ifade etti.