Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28OCAK1994CUMA
12 DUNYADAN
•
Kızılderilileryurüannıgeriistiyor ANKARA-ANKA
MÜŞERREF HEKİMOGLU
• Kanada'nın Mohavvk yerlilerinin 1990
yılında başlattıklan olaylar, bölgeyi Kızılderili
haklannın bir simgesi haline getirdi. Yerliler
kimliklerini ve kendilerine vaat edilen
topraklan istiyor.
• Meksika'daki Kızılderililer, Mohavvklar gibi
Amerika kıtasımn gerçek sahipleri olan daha pek
çok yerli topluluğu, ekonomik gelişme için adım
atılmasını, oyalamalardan vazgeçilmesini
bekliyor.
B
ugünlerde Meksika'nın güneyinde
Meksikalı yetkililerle Kızılderili çiftçi-
ler arasında yaşanmakla olan olaylar,
kıtanın gerçek sahipleri olan yerlilerin yakın
geçmişte yaşadığı başka baa olaylann da ye-
niden anımsanmasma neden oldu.
Kanada'da Quebec yakınlanndaki Oka'da
11 Temmuz 1990'da başlayan ola>lar, bölgeyi
Kızılderili haklannın simgesi haline getirmiş-
ti. Bölge halkı, krizin ardından yepyeni bir bi-
linç kazandıklannı. dillerine, kültürlerine.
kimliklerine artık farklı bir bakış açısı yönelte-
bildiklerini belirtiyor.
Polisin. Mohavvk yerlileri tarafından yola
konulan bir bankatı kaldırmaya çaüşmasıyla
başlayan Oka krizi sırasında yaşanan çatı-
şmalarda bir de polis memuru öldürülmüştü.
Yerliler, barikatı 1500 Kanesatake Kıalderili-
sinin kendilerine ait olarak gördükleri toprak-
larda golf sahası inşa edilmesini engellemek
amacıyla koymuşlardı.
Olaylan izleyen 75 giinlük gerginlik, ülkeyi
büyük ölçüde etkilerken Kızılderililerin izledi-
ği siyasetin de canlanmasına neden olmuştu.
1990'daki Oka olaylannı yaşayanlardan biri
olan Deborah Etienne (Mohavvk dilindeki
ismi. "değerli bulut" anlamma gelen Karonhia-
noron). "Onlann antlaşmaları da bizimkiler
gibi her seferinde bozuluyor. Burada hala büyük
bir öfke var. Toprak bizim kimliğimi/. ja-
şamımızdır ve onu bizden almak istediler. Şimdi
bize sanki adi suçlularmışız gibi davranılnor.
Bize katil ve hırsız di>orlar. Hakkımız olan top-
raklar bize verilmedi. Hiçbir şey çözümknmiş
değir diyor.
Olaylar sırasında 13 yaşında olan kızı Shaw-
na Etienne bugün lise son sınıfta okuyor ve
ileride doktor olmayı planlıyor. Shavvna,
"Öfke içinde yaşamak" istemediğini söylüyor,
ancak doktor olursa büyük olasılıkla bir Kızı-
lderili yerleşim bölgesinde çalışacağını çünkü
"kendi insarilaruıın arasında kendisini daha gü-
vende hjsserrtiğini" belirtiyor.
Mohawklar ve Kanada'daki diğer yerli top-
luluklan da Meksika'daki Kızılderililer gibi
ekonomik gelişme için daha çok program
yapılmasını. konut sayısının arttınlmasmı ve
söz verilen topraklann bir an önce kendilerine
verilmesini talep ediyorlar.
Kanadalı yetkilerle tüm bu alanlarda yü-
rütülen görüşmeler sürerken Mohawk Kane-
satake Konseyi'nin şefı olan 28 yaşındaki Ro-
bert Gabrid, "Bizim taleplerimizi asla kabul et-
meyeceklerine inanıvorum. Anıaçları herşeyi ha-
vada asüı bırakmak" diye görüşünü beürtiyor.
Kanada'nın 400 bin yerlisi de Meksika Kızıl-
derilileri gibi toplumun kıyısında yaşayan in-
sanlar.
Oka'ya tepki olarak kurulan bir komisyon
tarafından yapılan araştırmalann sonuçlanna
göre intihar, suç, alkolizm, uyuşturucu
bağımhlığı ve ekonomik umutsuzluk oranlan
yerliler arasında çok yüksek.
Deborah Etienne'in evinin oturma odasında
toplanan Mohavvklar arasında hala öfke dolu
sesler duyulabiliyor. Etienne'in bir tartışmaya
katılmalan için çağırdığı Mohavvklar'dan biri
olan 48 yaşındaki okul otobüsü sürücüsü John
Cree, "Hükümetin bütün amacı yerlileri bastıra-
bilmek" diyor.
İsmini sadece Yağmur olarak belirten genç
bir Mohavvk savaşçısı ise hükümetle aralannda
sürmekte olan savaşın henüz sona ermediğıni
belirterek "Yeniden delirmemiz sadece bir an
meselesi" diyor.
CIyde H. Farnsworth Mohawklar, hükümetle sa\ aşa son vermedi
Ayılar post derdinde
1990 seçimkrivle Chamorro önderliğindeki sağ, iktidan Sandinistler'den aJdı.
Nik(aagıuıdınıttmuyov
• 16 ay sonra ilk kez toplanan Sandinistler,
muhafazakarlar ve kontrgerilla, ülkenin en büyük
sorunu olan işsizliğe çözüm getirme arayışmda.
N ikaragua'nın rakip grup-
lan 16 aydır ilk kez geetiği-
miz salı günü meclis top-
lantısına katıldı. Ülke liderleri mec-
lis toplantısında Nikaragua'nın
içinde bulunduğu politik istikrarsız-
lığa katkıda bulunan çıkmaza bir
sonvermeyeçalıştı.
Salı günü, 90 meclis üyesi ulusal ça-
lışma kanununu yenileme çalışma-
lannda bulundu. Ancak mecliste
böyle bir toplantının gerçekleştiril-
miş olmasına. mecliste alınan her-
hangi bir karardan çok daha önemli
gözüyle bakılıyor.
Ülkenin poütik liderleri, 1990 se-
çimlerinden sonra Nikaragua'nın
yeniden nasıl inşa edilmesi gerektiği
konusunda temel noktaladalarda
bir anlaşma sağlayamadı. 1990 se-
çimlerinde solcu Sandinist hüküme-
ti yerini. V'ioleta Bam'os de Chamor-
ro tarafından yönetilen merkez-sağ
koalisyonuna bıraktı.
Chamorro'ya yetki veren mu-
hafazakar parti liderlerinin Cha-
morro ile aralan bozulup kendisini
meclis üyelerini rüşvete teşfıkle suç-
lamasından sonra. meclis 1992
yılında çalışmalanna son verdi. Muha-
fazakarlar, satılmış olmakla suçladıklan
meclis üyeleri meclisten uzaklaştınlıyı-
ncaya kadar toplantılara katılmayı red-
dettiler. Chamorro hükümeti aynca
ordu kontrolü ve devlet hizmetlerinin
çoğunu elinde bulunduran soldan da
darbe aldı.
Son 16 aydır gruplann çoğunluğu
meclisi boykot ettiğjnden gruplan bira-
raya getirmek mümkün olmuyordu.
Dolayısıyla mecliste alınan kararlann
meşruluğu da tartışma götürüyordu.
Salı günü yapılan ve politik tarafiann
katıldığı meclis toplantısında, Sandinist
hükümetinin önde gelen askerleri ve
1980'li yıllarda Sandinistlere karşı sava-
şan isyana ordu üyeleri arasında en çok
tartışılan konu, hükümetin söz verdiği
toprak ve mali yardım vaatlerinin ger-
çekleştirilmemesi. Meclis başkanı Luis
Humberto Guzman. meclis üyelerinin ve
De\ let Başkanı Chamorro'nun ülkeyi iş
alanlan açısından daha cekici hale getir-
mek için birlikte çalışabileceğini ve ilk
hedeflerinin şu anda yüzde 50 olarak be-
lirlenen ışsizlik oranını düşürmek olması
gerektiğini belirtti.
• Fransa'da çevreciler,
hükümetin tünel
projesine, Pirene
ayılannın sonu olacağı
gerekçesiyle karşı
çıkıyor.
F ransız çevreciler. Pirene ayı-
lannın dünva üzerinden si-
linmesine neden olabilecek
hükümet tarafından hazırlanan tü-
nel planlanna karşı. geçtiğimiz
cuma günü bir protesto yürüyüşü
düzenledi. Prostestocular, Çevre
Bakanhğı'na yürürken. tünelin
yapılacağı Aspe vadisi sakinleri çah-
şmalann başlamasını önlemek için
ellerinden geleni yaptılar.
Yapılması planlanan Somport
tüneli. güneybatı Fransa'da bulu-
nan Pau ve İspanya'da bulunan Za-
ragoza kentlerini birleştirme
amacıyla hazırlanan 10 yıllık proje-
nin önemli bir parçası. Somport tü-
neli çevreciler ve bölgese! ekonomik
gelişmenin taraftarlan arasındaki
yöresel ve ulusal kinin odak noktası
haline geldi.
Avrupa'nın en yoksul bölgelerin-
den biri olan Aspa vadisinin beledi-
ye reisleri, Pau kentinden başlaya-
cak bir anayolu kapsayan projeyi
turizme yapacağı katkılar nedeniyle
destekliyor.
Bölge çiftçıleri de ayılann küçük-
baş hayvanlan korkuttuğunu belir-
tiyor.
I Çevre Bakanı
çevrecilere karşı
Çevreciler ise Avrupa Topluluğu
tarafından finanse edilen tünelin
trafıği arttıracağını ve Fransa'nın en
güzel alanlanndan biri olan Aspe
Vadisi'ndeki doğal hayatı tehdit
edeceğini ileri sürüyor. Aynca Vadi
ve bitişiğindeki ulusal park 13
ayının sığınağı.
1992 yılının aralık ayında bölge
mahkemesinin çevreyi koruma
amacıyla projeyi geri çevirmesinden
sonra 1993 ekiminde çevre bakanı
Mkhel Barnier'nın projeyi yeniden
gündeme getirmesi çevreciler için
yıkım oldu.
Barnier projeye daha fazla itiraz
edilmesini önlemek amacıyla bölge
yetkilileri, avcı veçoban birlikleri>le
Pirene ayılannın korunmasına iliş-
kin bir anlaşma önerisinde bulundu.
Ancak 100sa>falık birmetinşekün-
de hazırlanan anlaşma içinde ayı-
lann korunmasına çok az yer veril-
mesi çevrecilenn anlaşmanın imza-
13 aymın kaderi tünel projesinin uygulamaya konup konmamasuıa bağlı.
lanmasına karşı çıkmasına neden
oldu.
Yeşil Parti sözcüsü Denis Baupin.
Somport tünelinin \adinin doğal
güzelliğini tehdit edeceğini ve anlaş-
manın ayılann sayısındaki azalmayı
hızlandıracağını belirtti. Çevrebi-
limciler ise yöre sakinlerinin konuya
ilişkin görüşlerinin dıkkate alınma-
masından şikayetçi. Vadi sakinleri
komitesi başkanı Paule Verges, an-
laşmanın tamamen secimler için or-
taya atıldığını ve çevre sakinlerinin
isteklerini gözardı ettığini belirtiyor.
Ayılann ihtiyaçlan ve ekonomik
gelişme arasında uzlaşma zemini
olarak ortaya konan anlaşma. çev-
reciler tarafından vararsız bulundu.
Dünya Doğayı Koruma Fonu
(WWF) Fransa sözcüsü Pierre Mol-
lier. Pirene ayılan ve bitkisel hayatın
bir dünya mirası olduğunu ve yöre-
sel çıkarlann bu mirası yok etmesine
izin verilmemesi gerektiğini belirti-
yor.
Şimdiye kadar yaşanan deneyim-
ler çok kısa bir zaman zarfında, yok
olmaya \üz tutan bir türü kurtar-
manın mümkün olduğunu ortaya
çıkardı Av ustralya Alpleri'nde
1980 > ılında bir tek ayı bulunmasına
karşın koruma sonucunda bu sayı
12">e ula^tı.
Ayılan koruma amacıyla taşkın
kampamalar düzenleme suçundan
birçok kez hapse atılan a\ılann baş
dostu Eric Petetin. avılar için savaş-
maya devam edeceğini belirtiyor.
THEGUARDIAN
Evlibaşkanhem kansndan hetn sevgflisinden oldu
Avusturya Cumhurbaşkanı Klestil, evlilik dışı ilişkisi açığa çıkınca kansını da sevgilisini de bırakmaya karar verdi
A vusturya Cumhurbaş-
karunın aile sorunlanyla
başı dertte. Pek çok Avrupa
ülkesinde poliükacılann özel yaşam-
lan kamuoyu önünde tartışılmaz.
Ancak. bu tabu Avusturya'da
kınldı. Avusturya Cumhurbaşkanı
Thomas Klestil, bir dergi>e verdiği
demeçte 37 yıllık kansının kendisini
terk ettiğini bildirdı.
Gazeteciler cumhurbaşkanınm
eşine. kocasını niçin terkettiğini sor-
duklannda şu yanıtı aldılar: "Cum-
hurbaşkanı karısı olarak kişiliğimi yi-
tirdim. Özsav gunı konımak için böy-
le yapmam gerekiyordu." Olaylann
ummadıklan bir şekilde gelışmesi
karşısında, ülkenin önde gelen basın
ve yayın organlan. aylardır bilip de
yayınlamadıklan gerçeği kamuoyu-
na duyurmaya karar verdiler: Klestil
yıllardır mesai arkadaşlanndan 39
yaşındaki diplomat Margot Loeffler
ile özel bir ilişki içindeydi.
Ülkenin belli başlı gazeteleri,
olaym duyulmasından sonra "Boşan
ya da istifa et" veya "Metres yahut
başkanhk" gibi sansasyonel manşetler
attılar. Saygın bir köşe yazan, cum-
hurbaşkanının siyasi sağduyusunu
veya aklını kaçırdığını ileri sürdü.
Tüm bu kargaşa içinde cumnurbaş-
kanı bir bildiri yayınlayarak yaşamın-
daki iki kadından da vazgeçeceğini
bildirdi. Bildiride, eşinden boşanacağı
için çok üzgün olduğunu, pişmanlık
duyduğunu, ancak, aldığı karann ke-
sin olduğunu kaydetti. Aynca Dr.
Margot Loeffler'in de dışişleri bakan-
lığındakı görevinden istifa ettiği, yurt-
dışında bir göreve atanmak için baş-
vuruda bulunduğu bildiride yer aldı.
Cumhurbaşkanlığı sözcüleri, "First
Lady"nin görevlerinin otomatikman
cumhurbaşkanınm 34 yaşındaki kızı
Ursula Klestil'e devrolduğunu belirti-
yor.
Eski ABD büyükelçisi 61 yaşındaki
Klestil'in cumhurbaşkanlığı kampan-
yası sırasında, kazanma şansı son de-
rece düşüktü. Bu sırada devreye giren
Dr.Loefflerin son derece başanlı
kampanyası sayesinde. Klestil ulusun
güveninin kazandı. Eski cumhurbaş-
kanı Kurt Waldheim'ın başkanlığı sı-
rasında. ülke uluslararası arenada
yalnız bırakılmış. pek çok konuda dış-
lanmıştı. Balkanlar'da Alman ordusu-
nun yanında savaştıği için Waldheim'-
ın politik itibanna gölge düşürülmüş,
dolayısıyla savaş suçlusu olduğu id-
dialanyla ABD'ye girmesi yasaklan-
mıştı.
Klestil, kampanyası ve başkanlığı
sırasında aile bağlanna çok değer ver-
diğini sürekli olarak vurguladığından,
Katolik kilisesi Uluslararası Aile Yılı
kutlamalannda bir konuşma yapması
için kendisini davet etti. Son günlerde
ortaya çıkan çelişkili konumuna kar-
şın Klestil, geçtiğimiz salı günü konuş-
masınıyaptı.
Konuşmasında kendi durumuna da
değinen Klestil şunlan söyledı: "Bazen
çok tatsız sorularla karşdaşabüiriz.
Konuşmamda birinci çoğul şahısı kul-
lanmaktaki amacun yalnızca ulusum ve
aile bireylerini belirtnıek değil; kendimi
de bu çerceveye dahil ediyonım." Kles-
til konuşmasına şöyle devam etti: "Ki-
şisel denevimlerime dayanarak ailenin
ne büyük neşe ve mutlıiiuk kaynağı ol-
duğunu biliyorum. Ne var ki, aile
banşının yitirilmesinin aynı oranda in-
sanı perişan ettiğini so\leyebilirim."
Skandalın patlak vermesinden kısa
bir süre sonra Klestil'in eşi Filarmoni
Balosu'nda görüldü.
Cumhurbaşkanınm eşi baloya katı-
lanlar tarafından büyük bir saygı ve
hayranlıkla karşılandı. Evliligini
kurtarmaya çalışacağını söyleyen
Edith Klestil şöyle konuştu: "Kocamla
yaşadığım 40 yılı çöp sepetine atmaya
hiç nivetim \ok."
Geçtiğimiz ay kendisiyle yapılan bir
konuşmada, Edith Klestil kocasını
tüm Avusturyalılarla paylaşmaya ha-
zır olduğunu belirtmişti.
Kamuoyunun cumhurbaşkanınm
eşine yakınlık göstermesi, cumhurbaş-
kanından nefret etmesi anlamına gel-
miyor.
Viyana'da çıkan iki gazete, bir
kamu yoklaması vaparak cumhurbaş-
kanınm görevde kahp kalmamasına
ilişkin halkın düşüncesini araştırdı.
Sonuçta tüm olumsuz gelişmelere kar-
şın cumhurbaşkanınm göreve devam
etmesi istendi.
Viyana Belediye Başkanı Helmut
Zilk ülkenin en gözde politikacılann-
dan biri ve cumhurbaşkanına vekalet
edebilecek en v akın isim. Zilk cumhur-
başkanının görevi bırakmasının söz
konusu bıle edilmemesı gerektiğini be-
lirterek. "Olayları komediye dönüştür-
meyelim. Ailesiyle sorunu olan politika-
cıların tümü istifa etmeye kalkarsa,
Avusturya'da politikacı kalmaz" diyor.
Bu arada tüm gö/ler siyah saçlı
Margot Loeffler'e çevrilmiş durumda.
Cumhurbaşkanı ile 1988'de Bang-
kok'ta görevli iken tanışan Loeffler,
Klestil'in ön ayak olmasıyia Viyana'-
da çok önemli bir göreve getirilmişti.
Stephen Kinzer
l N ' y
Işık Seline Bir Damla...
Yaşımı unutuyor, başımın rüzgârıyla koşuyorum dur-
madan. Arkamda uzun yıllar, önümde kısa yıllar, günle-
ri, saatleri armağan türü hissediyorum giderek. Yitik
dostların özlemini duyuyorum yüreğimde, yarım kalan
şarkıları bağırarak söylemek istiyorum. Yarın istanbul'a
gidiyorum. Önce Karacaahmet'e, Kuvvet Başanr ile bu-
luşmaya, sonra Âşiyan'a, özer Derbil'i selamlamaya.
Cok yakın dostların, aynı günde ölmesi güzel bir raslantı
değil mi? Kuvvet ile güzel birsavaşımızvargazetecilik-
te. "Ûncü"dönemi güzel biröyküyaşamımızda. Oöykü-
ler gerilerde şimdi, yokuşumuzda inişler çıkışlarla
mesleğimiz bir serüven nerdeyse! Yaşadığımız olaylara
Kuvvet ne yorumlar yapar kimbilir! Nasıl gülümser, sırtı-
mı nasıl sıvazlar sonra, dayan bakalım Müşerref Hanım!
Dayanma gticümüz, sevdiklerimizden kaynaklanıyor
bence. Kimi dostlukların itici gücü var. Özer Derbil de
öyle bir dost benim için. Darboğazlarda soluk verir, ka-
ranlığı aşmak için yüreklendirir. Anımsarken gülümse-
rim her zaman. Yıllarla derinleşen, güzelleşen birdost-
luk, neler yaşadık, ne yokuşlar aştık. Yarın ona teşekkür
edeceğim yeniden.
•••
Her zaman yazarım. Sevdiklerimiz ölmez. Ama kimi
kişiler hiç ölmez, bombalara, kurşunlara karşın... Soluk-
larını yitirmez, halkın ortak soluğu olur giderek. Geçen
yıl bir ocak günü, Uğur Mumcu'nun bombalandığı sokak
çiçek bahçesine dönüştü bu yıl. Elimde karanfiller, kala-
balığa daldım, neler gördüm, neler duydum... Kulağım-
da "Eyhalkım unutma 6/z;'diyenlerin özlemi, yüreğim-
de unutulmayanların sevinci, gözümde yaşlar, sönme-
yen bir mumun ışığıyla aydınlandım, mutlandım.
Cinayetin karanlığı sürüyor, ama olaym görkemli ay-
dınlığı var. Uğur Mumcu'nun ışığı giderek parlıyor. Olay-
lar, gerçekler, özlemler doğrultusunda. Eşi GüMal,
oğlu, kızı da bu güzel gerçeğin bilinciyle gülümsüyor.
Elindeki karanfilleri gösteriyor bana. Kuşadası'ndan
yollamışlar, zarfın içinde renkleri biraz solmuş. ama sol-
mayan bir sevgiyi, bir özlemi simgeliyor.
Güldal Mumcu'ya büyük hayranlığım var. Olayı güzel
yaşıyor, acısını güzel taşıyor; neler yitirdi, yitirdikleriyle
neler üredi, neler yeşerdi, bilincini güzel hissediyor
Güzel gülümsüyor. Oğluna ve kızına sarılarak umutla
bakıyor geleceğe. Okuldaki başarıları, parlak notlarını
anlatıyor gözleri parlayarak. Salonda yakın dostlar, Ali
Sirmen, Kerim Afşar, Uğur Alacakaptan, Gencay Şay-
lan.Uğur ile konuşur gibi, bir espri ya da öyküsunü din-
ler gibi gülümsüyorlar. Evdeki varlığını hiç yitirmemış,
kapı açılıp içeri gelecekmiş gibi... Evde, sokakta, baş-
kentte, anakentlerde, tüm ülkede Uğur'a yaraşır bir yıl-
dönümü sözün kısası. Öldüğüne inanamıyor, daha çok
yaşadığım hissediyor insan.
Yorgun savaşçılara, umudunu yitirenlere, neme la-
zımcılara, olup bitenleri seyretmekle yetinenlere, ödün
verenlere, tepkisini belirtmeyenlere de uyarı bu olaylar.
Kim ölüyor kim yaşıyor.. kimi zaman yaşarken karanlığa
gömülenler var. Tepelerde oturmasına karşın bellekler-
den silinenler, bir ses, bir iz bırakmadan göçüp gidenler,
parlak törenlere karşın sönüp kaybolanlar. Dahası ya-
şarken ölenler, alanlarda, kürsülerde soluğunu tüketen-
ler, inandırıcı sözler edemeden sözcüklerle danseden-
ler...
Uğur Mumcu kurtlarla dans eden bir yazar bence.
Kurtlara karşın sözünü esirgemeyen, gerçeği yazmak-
tan geri kalmayan, halkının çıkarlarını savunan, ödün
vermeyen bir aydın, bir savaşçı. Uzun bir yürüyüşün yol-
cusu, bir öncü.
öncüler ölür, öldürülür, ama savaşlar sürer değil mi?
Yıldönümünde düzenlenen törenler, sevgi, saygı göste-
rileri de kanıtlıyor bu gerçeği.
Bu gerçeği yaşamak mutlu bir olay kuşkusuz. Karanlı-
ğı delen, umudu yeşerten bir olay. Ama daha mutlu bir
olay var bence. Bu olayı güzel yorumlamak ve gereğini
yapmak. Bir gerçek karşısında davranışını saptamak da
bir görev değil mi?
Kişi ya ot gibi yaşar ya insan gibi. Belki bir Mumcu ola-
maz, ışığıyla karanlığı delemez, ama delmek için çaba
gösterebilir, o ışık selinde yerini alabilir. Aydınlık sabah-
lara uyanmanın başka yolu yok. Önce özumüzün karan-
lığını delelim Oyun oynamadan, ödün vermeden. kimli-
ğimizi saptayalım bir. Yerimiz neresi kımin yanındayız,
kimin karşısında. Soruları yanıtlayalım, özümüzü aydın-
latalım, sonra bir damla katalım ışık seline.
Yitik dostlara da içten bir selam.
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA:
1/ Fırtınalı havalarda
rüzgânn yelkenler üze-
rindeki basınanı azalt-
mak için yelken yüzeyle-
rini küçültme işlemi. 2/
İpliklerin boyanmak is-
tenmeyen bÖlümlerinin
ağaç İcabuklan, yaprak-
lar ya da balmumuyla
sanlarak boyaya batınl-
ması yoluyia uygulanan
bir tür boyama tekniği...
Kısa bacaklı bir köpek
cinsi. 3/ Afrika'da bir ül-
ke... Tann. 4/ Yankı... Türkçe'de
adın durum eklerinden biri. 5/ Es-
ki dilde ayak izi... Büyük sopa. 6/
Eylemleri olumsuz yapmakta kul-
lanılan ek... Uskumrugillerden bir
balık. 7/ Yosunlann kökü andıran
tutunma organı... Metal parlaklıği
verilmiş deri. 8/ Başansızlık. 9/
Yaratıasının adı bilinmeyen ya-
pıt... Uzakbk işareti.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Pa-
çavra tabanlı ve örme konçlu
ayakkabı. 2/ Eli açık. cömert, yiğit... Diş köklerini kaplayan
sert madde. 3/ Yeniçerilere verilen ilk üç aylığın adı... Yankı. 4/
Süt ve yoğurt çalkalamaya yarar küçük yayık... Oynak kemik-
lerin arasındaki açılan genişletme>e yarayan kaslann genel adı.
5/ Zarara uğrama tehlikesi... Bir soru eki. 6/ Evrensel alıci olan
kan grubu... Bir düşünce biçiminin yazıb ya da sözlü anlatımı.
7/ Bir meyve... Bir işi yerine getirmek için verilen söz. 8/ Yalın.
gösterişsiz... 9/ Zeki ve becerikli olmadığı halde kendini öyle sa-
nan.
İLAN
T.C.
BAKIRKÖY 2. SÛLH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1993 271
Mahkememize açılan vasi tayini davası sebebiyle.
İst. Eminönü, Eminsinan Mah. C: 008 12. S: 28, K: 1276'da nüfusa
kayıth Samoel ve Kayani'den olma 1942 doğumlu Karabet Apel'e,
Jst. Bakırköy, Yenimahalle, C: 065,07. H: 856, K: 2'de nüfusa kayıtlı
ve Bakırköy. Cevızlik Mah. Muhtar Halit Kıran Sk. No: 16'da ika-
met eden ablası 1933 doğumlu Maryam Tozcu'nun vasi olarak tayi-
nine mahkememizce verilen 993(271-857 sayılı ve 8.11.1993 tarihli
karar ile karar verilmişür.
ttirazı olanlann dosyamıza müracaatlanna, aksi takdirde kesinle-
şeceği hususu ılan olunur. 8.11.1993
Basın 1007