25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2B0CAK1994CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 Döviz krizi çeyrek yüzyıldır iki yakası bir araya getirilemeyen Türkiye bütçesinin eseri Devaliiasyonu yaratan açıklar •Türkiye'nin bütçesi en son 1970 yılındaartı bakiyeverdi. Sonraki yülarda, bütçe açıklannın gayri safı milli hasılaya oranı 60 kat arttı. 1970 yıhndan bu yana bütçeyi denkleştiremeyen hükümetler. hesapsızca iç vedış borca yöneldiler. •Cumhuriyet tarihi boyunca, 2. Dünya Savaşı ve petrol İcrizi gibi buhran yıllannda bile bütçe harcamalan geçen yılki orana ulaşmadı.Bütçe gelirleri ise artık kamu harcamalannm dörtte üçünü bile karşılamıyor. Yüz Milyonlu Yıllar ^ | Bütçe harcamalan | | Büiço gelirleri BÜLENT KIZANLIK Dolar şoku ile başlayıp deva- lüasvona kadar varan ve ekonomiyi tehdit eden para kri- zı, Türkiye'de özellıkle 1980'- den sonra yaşanan hesapsız dönemin doğal bir sonucu. Çeyrek yüzyıla yakm bir süre- dır ikı yakasını bir araya getire- meyen Türkiye, bütçesindeki deliğın giderek büyümesi yü- ziinden devalüasyonlardan bir türlü kurtulamadı ve sonunda dolara bir kez daha yenik düş- tü. 70'ten bu yana bütçeyi denk- leştiremeyen hükümetler, günü kurtarmak ıçin hesapsızca iç ve dış borca yöneldiler. Şimdi o kapılardan bir bölümü de ya- vaş yavaş Türkiye'ye kapanma- ya başlayınca, yaşanan panik krizeyolaçu. Uluslararası denetim kuru- luşlan, ayağını yorganına göre uzatmayan Türkıye'nın "borç- laruu ödemekte zortanacak" noktaya geldiğini gösterir bı- çimde kredi notunu düşürdü. "Dış borç alamaunca döviz sıkuıttsı \eniden kapımıza gele- cek" beklentisi, dolara hücum başlattı. Piyasada güven öylesi- ne kayboldu ki, hükümetin para operasyonlan ve müdaha- leleri de cılız kaldı. Sonunda, Türkiye unutmaya çalıştığı de- valüasyonlardan birini daha yaşadı. 1970'te artı bakiye Cumhuriyetin ilk yılında 10 milyonlarla ifade edilen Türki- ye bütçesi, bu yıl neredeyse kat- rilyona dayandı. Ancak sıfırlar artükça bütçedeki delik büyü- dü. En son 1970 yılında artı fe&fcüOÇTen Türkjye bütçesi, sonraki 23 yıl boyunca hep açık verdi. Bu süre içinde bütçenin gelir ve giderleri arasındaki fark Türk Lirası dnsinden enflasyo- nun da etkısiyle yaklaşık 20 bin kat arttı. 1972 yılında gayri safı milli hasılarun binde 1.5'i kadar olan bütçe açıklan, 60 katın üs- tünde bir artışla geçen yıl GSMH'nın yüzde 9"unu aştı. Kayıp yıllann başlangıcına rastlayan 1972'de bütçe gelirle- n, harcamalann yüzde 99.3'- ünü karşılayacak güçteydı. Sonraki yıllarda bu oran gittik- çe geriledı. Geçen yıl, bütçe he- defleri bile gehrlerin harcama- lann sadece 86'sını karşıla- masını öngörüyordu. Bütçe açığının beklendiği gibı 50 tril- yonlar seviyesinde kalmaması \e 120 trilyonlara ulaşması yü- zünden bütçe gelirleri harcama- lann ancak yüzde 73'ünü karşı- layabildi. Bir önceki yıl ıse büt- çe gelirleri harcamalann yüzde 79'u kadardı. ANAP dönemine suçlama 1994 yılı bütçe gerekçesinde. 1983 yılındaki orantn yüzde 88.6 olduğu hatırlatılarak ANAP dönemine dolaylı bir suçlama yöneltıldi. Vergi gelır- lennin 1983'te bütçe harcama- lannın yüzde 74'ünü karşılar- ken, 1991 'de bunun yüzde 59'a kadar düştüğünün ortaya ko- nulması da o döneme aıt bir başka eleştıri ifadesiydi. Ovsa hükümet, bu yıl 819 trilyon liraya bağladığı bütçede harcamalann ancak yüzde 76'- sını öngörülen gelir kalemlen ile karşılamayı planlıyor. 192 trilyon lira olarak hesaplanan bütçe açığı geçen yılki oranda- hedeften şaşarsa, 479 trilyon li- ra) a ulaşacak. Bu durumda ge- lirlenn gideri karşılama oranı yüzde 56.6'ya kadar inecek. Reform iddıasıyla Meclıs'ten geçinlen yasava rağmen hükü- metin toplam vergi geliri bek- lentisi 473 trilyon. Bu, bütçe açığı 192 trilyon lirada kalsa bi- le vergi gelirinin toplam harca- malann sadece yüzde 57 3'ünü karşılayacak. Bütçe açığı geçen yılki oranda sapma gösterdi- ğınde vergi gelirinin harcama- lan karşılama oranı yüzde 42. 7'ye kadar düşecek. Yıllardır devletın gelirlerini arttırmanın yolunu arayan hü- kümetler, kamu harcamalannı dizginlemevi başaramadılar. özel sermaye birikimi bu- lunmadığı için tüm harcama- lann devlet tarafından yapı- lmasının zorunlu olduğu Cum- huriyet'in ilk yıllannda bile GSMH'nın yüzde 10'u kadar olan bütçe giderleri, geçen yıl GSMH'nın yüzde 35'ıni aştı. 1924 yılında GSMH'nın yüz- de 11,7'sıne karşılık gelen bütçe harcamalan, ekonominin kriz yıllannda dahi 1990'lann "sa- vurgan" orânlanna ulaşmadı. Böylesi hiç görülmedi 2. Dünya Savaşı yıllannı da kapsayan 1934-44 döneminde, başta demiryollan olmak üzere büyük altyapı yatınmlan. çi- mentodan demir-çeliğe kadar pek çok alandaki KİT yatınm- lan ve savunma harcamalanna aynlan önemli kaynaklara rağ- men, bütçe harcamalan GSMH'nın ortalama yüzde 20'si civannda gerçekleşti. Ekonomık dengelerin altüst ol- duğu 1970'liyıllannsonundaki petrol şokunda ıse bütçe har- camalan GSMH'nın en çok yüzde 28"ine ulaştı. 70 yıllık Türkiye Cumhun- yeti'nde. devletin harcamalan- nın reel anlamda patlama yaptığı dönem 9O'lı yıllar oldu. Ancak kamunun hesapsız harcamalannm yoğunlaştığı 80'li yıllann ikinci yansında, 70'li yıllann sonundaki olum- suz görüntü devam etti ve 9O'lı yıllardaki gelişmelere zemin ha- zırlandı. CUMHURİYETTARİHİ BÜTÇEUERİ (TU •Dövizdeyaşanan -J deprem veTürkiye'ninbir türlü yakasını kurtaramadığı devalüasyonlara bir kez daha başvurmak zorunda kalışı, çeyrek yüzyıllık bu olumsuz tablonun doğal bir sonucu. Bütçe gelirleriyle harcamalannı karşılayamayıp, "borcunu ödeyememe" sinyalleri vermeye başlayan Türkiye'nin dış kredi notu düşürülünce, "döviz sıkmtısı kapıda" paniği başladı. Dolara hücum, devalüasyonu kaçınılmaz hale getirdi. 800 700 600 500 400 ' : > ^"v tn to r* co o o >- N n * w ıû s W W C > J C \ J oj o o o n n n n n 0 ) 0 ) 0 0) 0 ) 0 ) 0 0) O* O> O* W Ot 90 80 70 On Milvrarlı-Vjjjar H Bütçe harcamala.ı | | Bülço gelirteri 700 ^• z a r M İ | y a r İ 1 7 ° On Trilyonlu Y.llar 600 Yıllar^ 500 400 300 200 100 ^g Sütçe harcamalan | | Bütçe gelvleri 60 50 40 30 20 10 m Bulçe harcamalan [ | Bulçe gelırlerı O) O) O> 01 O) ^[Trilyonlu^- 450 Yıllar 400 350 Fiyat artışları KİT'lerden başladı. Zamlaryağmurgibigeliyor • Hükümetin 13.6'lık devalüasyon karanndan sonra tüm mal ve hizmetler zam yağmuruna tutuldu. Ekonominin ithalata bağımhhğı ile akaryakıta yapılacak zam, ürünlere yapılacak zam oranını artıracak. Ancak piyasadaki durgunluk fıyatlann yükselişini frenleyebilir. YAKUPBİLGE Döviz depremini durdurmak için hükümetin aldığj yüzde 13.6'lık devalüasyon karan piyasada etiketlerin hemen değişmesine neden oldu. Büyük firmalar fiyat-satış dengesini göz önünde bulundurarak fiyat artışlannı saptamayaçalışıken, tüm ürürderzam yağmuruna tutuldu. Ekonominin ithalata bağımhhğı ve akaryakıta yapılacak zamlardan sonra tüm mal ve hizmetlerin v üzde 20 oranında zamlanacağı tahrrun ediliyor. İlk zamlar kamudan İlk zamlar alüminyum ve çimentodan geldi. Etıbank tarafından satılan alüminyumun satış fi> atı ortalama yüzde 8.7 oranında artınldı. 22 milyon 389 bin liradan satılan külçe alü- minyum ton satışfiyatıdünden itibaren 25 milyon 675 liraya çıkanldı. Fransız ortaklı Ankara Çimento da ürünlerine yüzde 9 civannda zam yaptı. 750 bin liradan satılan dökme çimentonun ton fiyatı KDV hariç 810 bin liraya. 810 bin liradan satılan tor- bah çimentonun fiyatı ıse 895 bin liraya çıktı. SEK A ıse aralannda beyazgazete kağıdının da bulunduğu kağıt çeşıtlenninfiyatınıarttırdı. Yüzde 9.8 ve yüzde 15.2 arasında değışen zamlann ardından bev az gazete kağıdının tonu 6 mil> on 120 bin îiradan 7 milyon 50 bin liraya çıkanldı. Demir-çelık ve bakır satışlan ise yenifi>at düzenlemesi için durduruldu. DemirveÇelık İşletmeleri Genel Müdürlüğü ile Ka- radeniz Bakır İşletmeleri'nin yenı fiyatlan yakındaaçıklayacağı öğrenıldı. Dayanıklı tüketım mallan üreten Fırmalarile otomobıl üreticilen da zam oranlannı belirlemek için yoğun birçalışma içinegirdi. Beyaz eşya üreticileri bu yılın başında ürünlerine yüzde 8-10 oranında zam yapmıştı. 13.6'lık devalüasyondan sonra bu seferki zamın > üzde 10'un üzennde olacağı tahmınedılivor. Arçelik ürünlenni pazarlayan Atılım Pazarlama Genel Müdürü Yusuf Ataç,fiyat-satışdengesini koruyacak birfiyatbulmak için çalışmalar yaptıklannı sö\lcdı. Ataç. 1994 yılında >apmayı planladıklanndan çok öncefiyatayarlamasına girdiklerini belirterek. dövizdeki artış yenifiyatayarlamasının kaçınılmaz duruma getirdiğini belirtti. Doğubank'ta ise 6 gün içinde beyaz eşya fivatlan yüzde 19 oranında arttı. Fiyat ayarlamasını bu yılın başında yapan otomobıl sektörü Fıyatlannı yeniden ayarlayacak. Sene başında > üzde 5'lık artış yapan otomobil sektörü yeni zam oranını belirlemeye çalışıyor. Sektöryönetialeri yan sanayiilennın dolara dayalı olduğunu belirterek, dolardaki artışın zamı ka- çınılmaz kıldığını belirtti. Yeni fiyat oranlannın saptanması ıçın çalışmalann yapıldığı veancak oranın > üzde 15'i geçmeyeceği bildirildı. Temel mal ve hızmetlere yapılan zamlar dalga dalga pıyasaya yayılıyor.Tüketiciler artık giyım ve yemeğe dedaha çok para ayırmak zorundakalacak. Hazırgıyim sektöründeki durgunluk nedeniyle indirimde bulunanfirmalar.yeni se- zonla birlikte fıyatlannı artıracak. Meyve-sebze ile diğer \ ıveceklerin etiketleri de değışmeye başladı. Wimpı ve McDonald's da hamburger fiyatlannı artırmak ıçin araştırmalara başladı MİKRO DtNÇ TAYANÇ EkonomiTıkırında... Tıkıpındaü! Gecenin, "ilerlemiş"ten de öte birsaati... Müzik ve Tımur Selçuk kuiağımı tırmalıyor, "ekonomi tıkınnda... Ekonomi tıkınnda..." Kulağım telefonun çalacak sesinde bekliyorum. Kuşkum yok; telefon ça- lacak ve gazeteden arayan ses "devalüasyon" diye- cek... Diyecekde "yüzde kaç?" diyecek. Günün, akşamın ve gecenin yorgunluğuyla "/faç/m/maz"telefonu bek- lercesine düşüncelere dalıyorum. Yıl 1946 (daha doğmamışım bile); kimbilir hangi gazetecinin telefonu çalıyor ve hattın ucundaki ses "devalüasyon"diyor. Ardından "çokpartiliseçim"Ve de "demokrasi" derken, gelsin Demirkıraı! Yıl 1958 (yaşadığımın ayrımında olmadığım yıllar- dan biri); gene bir gece, gene telefon, gene gazeteci... Vegene "devalüasyon..." Ardından 'Vatan Cephesi', 'Kayseri Olayları', '1960 Devrimi!' Yıl 1970 (artık 'gazeteci'yim)... Geneaynı "terane!" Telefonun iki ucunda iki gazeteci; aralannda aynı söz "devalüasyon..."Bu kez "terane"nin ucu 12Martdar- besi... Yıl 1980... Günlerden 24 Ocak (artık yazı yazabile- cek kadar gazeteciyim...) Gene gece, gene gazeteci- ler, gene "terane"... Gene devalüasyon... Sonuç 12 Eylülü! Ter basmış durumda, dalgınlığımdan sıyrılıyorum. Çünkü telefon!!! Gene iki gazeteci... "Ben bu filrni de- falarca izlemeye zorunlu muyum?" diye geçiriyorum içimden, dilimden geldiğince "sakin" başlık, üst başlık, spot vermeye çabalarken... Gene dalıyorum düşüncelerime... Düşüncelerimde artık "yüzdelerin" yeri kalmamış. Kalacak halleri de yok... Aylar önce "sezgiyle" yazı- yorum, "Doların başı, serbest piyasa mekanizması çerçevesinde boş bırakılırsa. iş 20bin TL 'ye dayanır" diye... Yanlış "sezmişim..." Bırakılınca, 22 bini falan buluyormuş! Buarada "anılarım "gemiazıyaalıyor...Hani "birile- ri" bana, sana, size, bize, bizlere... "Türk Lirası'na yatırım yapın" mı demişti? Hani birileri ya da "birisi" bizlere, "Enflasyonudüşüreceğim"mi demişti?Hani birisi bizlere, "Hiçbir hükümetin seçim öncesinde yapmaya cesaret edemediği bir vergi reformu hazı- rladık" m\ demişti? Sahi, 27 Mart 1994 günü "yerel genel seçimler" var değil mi? Anafikir; Sözün tükendiği yerde, düşünce tüken- mez. Anafikrin anafikri: Düşüncenin tükenmediği yerler- de, kendi düşene ağlanmaksızın seçenek üretilir. Haziııe^ avansını yüzde 221 artbrmış ANKARA (ANKA) - Bütçe- de karşıhğı olmadığı halde gelecek yıllann bütçelerine mahsuben yapılan ödemele- rin, bütçenin nakit dengesinde yarattığı açık, ek bütçe ile va- mandı. Ekim sonunda 30 tril- yon liraya yaklaşan söz konu- su ödemeler, yürürlüğe gıren ek bütçe ile kapatıldı ve kasım sonunda sıfırlandı. Malıye Bakanlığı verilerine göre, ocak-kasım dönemı itibariyle bütçe açığı 99 tnlvon 217 milyon lira olurken nakit açığı 94 tnlyon 583 milyar lira düzeyinde gerçekleştı. Ocak- Ekim dönemi itibanyle bütçe açığı 67 triKon 958 milyar. bütçenin nakit açığı ıse 89 tril- yon 244 milvar lira olmuştu. İç borçlanma Gelecek yıllann bütçelenn- den mahsup edilmek üzere va- pılan ödemeler 1992 sonunda 6 trilvon 406 milyar lira düze- yinde bulunuvordu. Bu tutar ocak-ekim döneminde 22 tril- yon 511 milyar lira artarak 28 trilyon 917milyar liraya ulaştı. Nakit dengesine etki eden di- ğer kalemlerde de nct bir tril- yon 150 milyar liralık lehte ge- İişme sağlandı. On bir aylık bütçe açığı 99 tnlyon 217 milyar lira olurken. bu gelişmeler sonucunda nakıt açığı 94 trilyon 583 milyar lira düzeyinde oluştu. Bütçe açığı, önceki yılın aynı dönemine gö- re yüzde 197 artarken. nakit açığındakı artış yüzde 130.5 oldu. Hazine, geçen yılın on bir ayında 94 trilyon 583 milyar li- ra düzeyinde gerçekleşen büt- çe nakıt açığını finanse etmek için yoğun bir iç borçlanma ve avans kullanımına gıtti. Ha- zine'nın Merkez Bankası'- ndan kullandığı kısa vadeli avans miktan 4i trilyon 863 milyara ulaştı. Bu dönemde Hazine bo- nolan yoluyla 32 trilyon 369 milyar liralık iç borçlanmaya gidildi. Tahvil borçlanması 27 trilyon 352 milyar, dış borç kullanımı da 5 trilyon 954 mil- var lira oldu. Nakit dengesine etki eden diğer kalemlerde ise 12 trilyon 955 milyar liralık geri ödeme sağlandı. Bir önceki yılın aynı dö- nemine göre avans kullanımı yüzde 221.2 Hazine bonosu ih- racı yüzde 164.3. tahvil yoluy- la borçlanma yüzde 77.2. dış borçlanma yüzde 44.5 arttı. 1992'nin avnı döneminde bütçe açığı 33.4 tnlyon, nakit açığı ise 41 trilyon bonoyla 12.2 tnlyon borçlanılmış. dış borçlanma 4.1 trilvon avans kullanımı da 13 trilyon olmuş- tu. Sanayîciler ekonomiyönetimini gecikmekle suçladı Ekonomi Servisi - Hüküme- tin aldığı yüzde 13.6'hk devalü- asyon karan iş dünyasında farklı yorumJarla karşılandı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yöneüm Kuru- lu Başkanı Yalım Erez, Merkez Bankası'nın dövıze müdahale- de yetersiz kaldığını bildirdi. Erez, yabana yaunmlara, ser- mayesinin, neması ile birlikte her an transfer edebileceğj gü- vencesini verecek politikalann uygulanmasını önerdi, 1988- 1991 arasındaki kambiyo poli- tikalannm sonucu olan krizin de, bu takdirde ufak hasarlarla atlatılabileceği kanısında oldu- ğunu vurguladı. Yazılı bir açıklama yapan Yahm Erez, ekonomik kuralla- nn hükümetlerin arz ve karar- lan ile değiştirilemeyeceği ger- çeğini son döviz operasyonu- nun açıkça ortaya koyduğunu vurguladı, "Piyasa şartlarına uymayan fiyatlann yapay ted- birier ve müdahaJelerle sürdüriil- mesinin, uzun süre mümkiin ol- madığmın anlaşılması lazımdır" dedi. . Devalüasyon lcln ne dedlier? Hüsamettin KaVİıİstanbulSa- nayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı): "Devalüasyon, döviz arz ve talep dengelerinin ıjf \ fl! değişmesi sonucudur. I I v >2 W\ Enflasyon yıl sonunda M. V "^^E^B öngörülen seviyenin m. ^%â ^ : 3 ^ H ^ z e " n e Ç'kacaktır. A ^ « ^ H F>evalüasyon oranının yeterli olup olmadığını ise önümüzdeki günlerde göreceğiz." ishakAlaton (Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı) "Alınan devalüasyon tedbiri çok geç ve çok az diye nitelenebilir. Kamu açıklanna çare bulunmakta çok geç kalındı.Moody's, Standart and Poors uyan sinyalleri verdi ama önemsemede geciktik.Dışarda ve içerde yönetime karşı şüpheler oluşmaya başladı." Selim Yaşar (Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı) " E>evalüasyon zarrr demektir. Dövizdeki devalüasyon sanayiciye, sanayiciden de derhal vatandaşa yansır. Pazartesiden itibaren zamlı fıyatlarla karşılaşacağız." Rahmi Koc (Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı) "Konuşmak için henüzerken, taşlar oturmadı. Belirsizlikler henüz ortadan kalkmış değil. Gözlüklerimiz buğulu. Önümüzü net göremiyoruz. Erez, dövızde ortaya çıkan iki fıyatın ortadan kaldınlması ve kur makasının kapatılması konusunda Merkez Bankası'- nın müdahalelerinin yetersiz kaldığını ve dolann yüzde 13.6 oranında devalüe edilme zo- runluluğunun ortaya çıktığını bildirdi. Bundan sonraki aşamada. uygulanacak kur ve faiz politi- kalannı tespit etmek açısından önümüzdeki günlerde serbest piyasadaki kurlann gelişmeleri- ni dikkatle izlemek gerektiğini vurgulayan Erez, şöyle devam etti: "Bugün için olumsuz iki geliş- meye dikkat çekmek isterim. Dün yapılan Hazine ihaiesinde net faizin >üzde 92.6, briit yıllık faizin >üzde 98'e yükselrilmesini rağmen fah\il ve bonolara ilgi ol- maması ve 2.5 ve 6 aylık bono satışlarının 161 milyar lira gibi çok düşük kalması, yatırımcıları faiz oranlarına duyarlılığının işareti olarak algılanmahdır. Bence devalüasyonundan ziyade bu geiişme önemlidir. Eğer aynı isteksizlik borsada da yaşanırsa, bunalımın çok daha derin sebep- lerinin olduğunu ve Türkiye'nin gerek verli gerek yabancı olsun, bir sermaye kaçışı ile karşı kar- şıya bulunduğunu dikkate almak gerekecektir." Bugünkü bunalımın 1988 yı- lından bu yana kambiyo ve faiz polıtikalannda yaşanan hatala- nn sonucu olduğunu ileri süren Erez, "Son aylarda Türk Lirası mevzuat hesaplarınm nispi ola- rak azalmasına karşılık döviz tevdiat hesaplarının giderek art- ması, yatınmcılann el > akmav a başlayan Türk Lirası'r>dan ka- çarak dövize vönelmelerinin işa- reti idi. Bu uyan dikkate alınma- mış, faiz politikasıoda gerekli değişiklik yapılmamışrır" görü- şünü dile getirdi. Erez, 1993 yı- lında kur artışmın enflasyonu yakalaması sonucu, negatife dönüşen mevduat faizlerinin, dövize talebi antırdığını, sıcak paranın döviz getirisinin kur ar- tışı sonucu azalmasının da yatı- nmcılan sermaye ve kazançla- nnı dövize çevırmeye teşvık et- tiğıni bildirdi. Erez, 1993 yıhnda Türkiye'- nin 6 milyar dolarlık cari işlem- ler açığının da yatınmcıyı dövi- ze yönelttiğini belirtti. Erez, 1988 ile 1991 yıllan arasındaki kambiyo politikala- nnın sonucu olan bu krizin ufak hasarlarla atlatılabileceği- ni sandığını sözlerine ekledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle