25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 19 OCAK1994 ÇARŞAMBA KULTUR Paris'te, Arjantin tangosu mutlulukla danseden 'hüzünlü bir duygu' olmayı sürdürüyor Tango: Görülenlehissedilenarasındakidenge K ültür Servisi - "Hiç olmayan bir aşkın şarkısım söylüyor- sunlıep düşünü kurduğumuz gökyüzü,'bir tutku fırtınasmı meydan okurcasma yok eden bir dost bu bize zaman zaman hiç neden yokken ağla- ma isteği veren duyguiunutmannzı sağlayansa alkol." Homero Manzi'nin bu dizeleri Bu- enos Aires"in hüznünü de yansıtı- yor. Hüznün ve nostaljinin içiçe geç- tiği tangolar. fakir semtlerden süzü- lerek Paris'e ulaştı. Avrupa \e Ar- jantin, Şili ve Uruguay arasındakı gidiş gelişleri sırasında tangolann sözleri ne yazık ki yazılmadı. Dans- larla ve sınırlı uyarlamalarla bu dansın değeri belirlendi. Tartışmalı bir şekılde ağızdan ağıza dolaşan di- zeler korundu. Arjantin tangosu vü- cuttan vücuda dolaştı durdu. G eniş kitlelere yayılarak insanlann beden dilini anlamalanna yardımcı olan tango, Remi Hess'e göre' çift arasındaki yüzleşmenin. çekimin sorgulanmasıdır. Bu, tangonun Fransa'da olduğu kadar İtalya ve Almanya'da da popüler olmasının nedenidir. İnsanlararayış içindeler, herkes birbiriyle iletişim kurmanın yollannı anyor ve tango insanlara iletişim kurma olanağı sağlıyor.' Orlando "Coco" Dias. Fransaya 1976 yılında geldi. Dias sahneye çıktığı ilk günleri şöyle anıyor. "Sah- nede 7,8 yaşlanmdaki halimi hatırla- maya çafcşırdım. O günlerde sabah saat 5'te kalkar, fakir mahallemde gece yanlartna kadar gazete sa- tardmi." Bir dansçı ve aynı zamanda da profesör oian Helio Torres 1975'te Paris'e yerleşmiş. O da Paris'te Şilili bir gruba katılarak dansetmeye baş- lamış. "Tango Argentino"nun dansçılanmn coşkulanyla kendin- den geçerek o da bu dansı öğrenmiş. "Bazdarı, bu dansçıların sıradan folkJorcular olduklannı düşünebilir. Tangoları ilkeklir. Genellikle köyden gelmişlerdir, fakat varlıklanyla ken- dilerini beUi eden insanlardır." Viloa rejiminin düşüşü ıle Astor Piazzola, Eduardo Rovira ve Rodolfo Mederos "yeni tango" arayışlanna girdi. Fakat dansçılar bu durumdan Tango, bir beden dilidir. Çift arasındaki yüzkşmenin, çekimin sorgulanmasıdır. Bunun için popülerdir. Tango, insanlara iletişim kurma olanağı sağlar... yenik aynldılar. Helio Torres bu ko- nuda şunlan söylüyor: "Başlangıçta herşeyi yapmak istiyorduk. Tango- nun özünü bulmak ve kendimizi geliş- tirebilmek içinse çok zaman gereki- yordu. Paris'te pek çok tango ustası vardı, birçokları da davet edilmişti. Ben şahsen yaşlı Arjantinli dans us- talarından çok şey öğrendim. Herşey onların kafasında saklı. Bir gün dan- sediyordum. onlardan biri y anıma ge- lerek topuklarım hakkında konuşma- >a başladı. Bense hiçbir soru sorma- dan onu dinledim. Bu dans o kadar kırılgan ve karmaşık ki hiçbir şey onu komik duruma düşüremez. Sonuçta tango, baştan çıkarılmış bir saflıktır. yoksunluktur, az fakat en i> i yap- maktır." Tangoyla sürekli flört eden Fransızlar. Seinc Nehri üzerinde ba- lolardüzenliyor, MJC'de tango üze- rine dersler \eri>or. Vals üzerine bir incelemenın yazan olan \e Christian Dubor'la bıriikte "Çağdaş Tango \e İki Kıtanın Buluşması" adlı bir ince- leme yapanRemi Hess •?unlan söyiü- yor:"Vals, mutlu çiftin dansıdır. Tan- go ise çift arasındaki \ üzleşmenin, çe- kimin sorgulanmasıdır. Ben inanıyo- rum ki bu açıklama. tangonun Fran- sa'da olduğu kadar İtalya >e Alman- ya'da da popüler olmasının nedenidir. Ben insanlann aray ışlar içinde olduk- lannı düşünüyorum. herkes birbiriyle iletişim kurmanın yollannı arıyor \e tango insanlara iletişim kurma ola- nağı sağlıyor/' Aifredo Palacıos cuma akşamı balosunu açıyor. Dansçılar bir Ar- jantin ya da Şili şarabının eiıafında yerlenni almışlar. Masalar bakı- sjarın da öneminı vurgularcasına karşı karşıya yerleştinlmiş. Bir çift öne doğru çıkıyor ve tüm pısttekiler yerlcrine oturuyor. Fakat herkes içinde kalan duygulan dışa v urmaya çalışıyor dansın büyüsüne kapıfa- rak. K.omedşen Rachel. heyecanlı heyecanlı konuşuyor. profesör Lola tümcazıbesıyleçevresindekilerietki- lıyor. psikanalist Lazar'sa tüm cesa- retini toplayarak sahneye acemice ilk adımlannı atıyor. Annelerinin • takılannj takmaya başlayan vc bü- yümeye özeneıj tüm genç kızlar gifcı dansa yeni başlayanlar da ritüele katılıyorlar. Bir yazar olan Solange, tango yapmaya başladığından beri onda başlayan topuk fetişizminden söz ediyor. İşte bu aşk yüzünden dansçılar pıste ayakkabılannı fırla- tarak çıkıyoriar. Böylece varoluş- larının farklı bir boyutunu yakalı- yorlar Öğrencı Sarah şoyle anlatı- yor "Gece klüplerinden orada kuru- lan ilişkilerden bıktım. Burada kendi- mi çok i>i hissediyorum. Belki bura- da teknoloji yok ama ben insanlara bâkıyorum \e oniann \ücut(arına bakmaktan büyükze>k duyuyörum." Tango, yalnızca \ ücudu tanımaya ve ınsanın doğasında bulunan hete- ros.eksüel poıansıyelin farkına var- maya yaramıyor Tango. a\nı za- manda duygusal bir sevişme olarak da tanımlanıyor. Diğer dans salon- lanna göre daha genç insanlann git- tiği bu salonlar Solange'ın deyimiyle "samimiyet mekanları". Bu salon- lann başansı da Helio Torres'e göre acemılikten geçiyor:"Çiftler arası- ndaki ilginç ilişki, yeni başlayanlar için teknik güçlükleri ortadan kaldırır. Günümüz danslarında pek rastlanmayan dokunma özgürlüğü dansın daha da istek uyandırmasını sağlar." IArjantin tangosu çok zengin bir malzeme Hareketlerdekı ve ntımdeki bu netlık -Bazılan tersıni ıddia etmeye kalksalarda. bu rahatlık zencilerden gelmiştir- çağdaş dansçılan da cez- beder. Michele Rust. Dominique Bgouet ıle dansettıkten sonra bir Ba- kanlık bursuyla Buenos Aıres'e gi- der. 1993 yılında bir gösten yapar. Halen Arjantinli dansçı Gustavo Na>eira ile çalışmalannı sürdürüyor v e dans derslen v enyor. Philippe De- coufle \e Pierre Doussaint ile çalı- şmalar yapmış olan eskı dansçı Nat- halie Clouet de Rust ıle aynı yoldan gıdıyor. Kurduğu loplulukta sa- naıçılarla bıriikte yeni arayışlara gi- riy or. Clouet. tangoyu >ö\le anlatıyor. "Beni ilgUendiren ikili çalışma. fakat aynı zamanda koreografi >e doğaçla- ma da tangonun konusuna giriyor. Arjantin tangosu o kadar zengin bir malzeme sunuyor ki biz dansçılara..'.1 Ona göre tango görülenle hissedilen arasında bir denge kuruyor. Helio Torres ıse şu sözlerle anlatıyor tan- goyu: "Bu dansta inandmaz bir este- tik >ar ama figürler ikinci planda kalıyor. Vaşlı dansçılara baktığımda görüyorum ki viicudun aldığı şekil çok önemli. Dirsek açıları \e yere doğru y apüan hamleler denge bulma- ya yarıyor. Tıpkı bir geminin fırtına çıktığında dengesini buhnaya çalı- şması gibi. İşte tüm bu detaylar dansçının kalitesini belirli\or." Tüm klışelerin ötesınde Buenos Aıres'ten Paris'e dek tangonun kök- leri. bu konuda araştırma yapan çağdaş \e amatör dansçılar ile yaşlı dansçılann tanıklıklan ile ortaya çıkı\or. Ve müzik gibi tango da; Michele Rust ve Nathalie Clouefnin sahnelerinde. Federico Rodriguez'in \ azılarında, Folıes-Berger'de danse- den Pablo Veron'un sokaklarda ve balolarda şaptığı çahşmalarda. ge- nış kıtlelerin beğenisini kazanarak insanlann beden dillennı tanıması- na zemın hazırlıyor. Paris'te Arjan- tin tangosu mutlulukla danseden "hüzünlü bir duygu" olmaya devam edi\or Yıllann ünlü, parlak, zarif, ateşli müzikali bu kez unutulmaz bir başanyla İzmir Devlet Operasf nda UnlüUszt •MyFairLady'coşkusunu kaçırmayın y m m c m u ö m ÜNER BİRKAN I zmir Devlet Opera ve Balesı, bu mevsimin favorisi olmaya şımdi- den aday bir sahnelemeyı. ünlü müzikal "My Fair Lady"\ ı 11 ocak akşamı sunmaya başladı. ilk temsili 4 Şubat 1956'da Nev, Ha- ven'de Shubert Tiyatrosu'nda \erilen. aynı yılın 15 mart günü Nevv York'ta. 1958 Nisam'ndan sonra da Londra'da sahnelenen ve yülar boyu afışte kalan" My Fair Lady" ıçın. eleştirmen Geor- ge B. Dale şunlan yazıyor: '*Şu son yıllarda pek az müzildi ko- medi, 1955-56 mosiminin gözdesi My Fair Lad> ölçüsünde coşku yararmtşrır. Bernard Shan'un Pygmalion'unun mü- zikal uvgulaması olan bu oyun, içerdiği ince güldürü öğeleri, kıpır kıpır canlılığı, renkliliğiyle, en inaıunış Shaw yanlılannı bile etkisi altma aldı. Alan Jay Lerner'in metniyle Frederick Loe- we'nin müziği. neşeli havası >e melodile- riyle son derece mutlu bir ortam oluş- türdu, izleyicinin bitmek bihneyen, coş- kun alkışlarıyla karşılandı." 1956'dan bu yana geçen otuz sekız yıl sonunda da" My Fair Lad> ", değe- rinden hiçbir şey yitirmeksizin. en ba- şanlı müzikaller.arasındaki saygın ye- rini konıyor. Clkemizde ilk olarak 1966-67 mevsiminde Ankara Devlet Tiyatrosu'nda sahnelenen. Todd Bo- lender'in sahne düzeni, Cüneyt-Ayien Gökçer çiftının kompozisyonlan ile Türk tiyatrosunun başan çizgisinde unutulmaz bır doruğu oluşturan par- lak. zarif, ateşli müzikal bu kez. opera bale sanatçılan eliyle sunuluyor İz- mir'de. Sahnelemesini. I964'te Köln'de Todd Bolender'in yardımcısı olan Amerikalı sanatçı Joel Schnee üstlen- miş. Yönetmen Koreograf Schnee, Türk opera sanatçılan ile bu ilk çalış- masından son derece hoşnut; "İzınir'- de, hiç ummadığım ölçüde yetenekli bir kadroyla karşılaşmak çok şaşırttı, se- vindirdi beni" diyor. "Oldukça ilkel maddi te teknik olanaklar, daha doğnı- su olanaksızhklar içinde çalışan bu kadro, ne istediysem onu fazlasıyla ver- di. Canla başla, istckle, bütün gücü\le çaba harcadı temsili orta\a çıkarmak için. Onlarda oyunculuğu, dansı, şarkıyı mutluluk verici bir bileşim için- de buldum. En güzel yanı da, şarkıcı- ların dans etmeyi, dansçıların şarkı söy- iemeyi bu denli başarmaları! Kendile- riyle çalışmak benim için gerçek bir zevk oldu. tzmirlilerin. bu seçkin, >ete- nekli sanatçıların değerini bileceklerini umuyorum." Her şeyden önce. >önetmen Schnee'nin sahne düzenindeki şaşmaz Sevimli çiçekçi Eliza Doolittle. soprano Selmin Günöz'ün ölçülü o\ unu >e nefis şarkılarıy la hemen gönüllerde yer ediy or. Bariton Altiığ Dilmaç, profesör HigginsMn başdöndüriicü oyununu büyiik başarıyla çiziyor. (Sağ altta). 7 önetmen ve koreograf Joel Schnee. (küçük kare) 'İzmir'de. hiç ummadığım ölçüde yetenekli bir kadroyla karşılaşmak çok şaşırttı. wm^mm sevindirdi beni. Oldukça ilkel maddi ve teknik olanaksızlıklar içinde çalışan bu kadro ne istediysem onu fazlasıyla verdi' diyor. tempoyu. bir sanıyeyı bık boşa harca- mayan, bilinçli devinimi övmek ıstıyo- rum Amenkalı sanatçı. kalabalık sah- nelerde ınanılmaz bır bütünlük içinde. Sahnenınheryanında.enıne boyuna dennlığıne kullanıyor oşunculan. ddnsçıları, korovu. Ikili üçlü dörtlü sahnclerde de oyunculan büyük us- talıkla vönetıvor. vönlendirivor. Bu tempovu sağlamada kendısıne. bez panolarla sahne değışımlenni büvük hızla gerçekleştiren dekor tasanmcısı Ra\mond Schoop'un vardımı çok bü- vük ıç ve dış dekorlar, buvük özenle, kompozısvon ve renk seçkınhğıyle ta- sarlanıp gerçekleştırilmiş. Gıysi tasan- mlan da avnı zengınlık içinde, aynı zevkle uvgulanmış. Covent Garden'ın sevımlı "cock- ney" çıçekçısi Eliza Doolittle. soprano Selmin Günöz'ün ölçülü oyunu ve ne- fis şarkılanvja, hemen gönüllerde yer ediyor. Günöz'ün. bilgiyle. üstün tek- nıkle söylediği "Ne Kıy ak", "Sen bekle 'Enry İggins", "Bu gece durmadan dans etsem" gibi şarkılann. ancak bir opera sanatçısının kültürü ve deneji- miyle böylesine değerlendirilebileceğı- ne manıyorum. Bariton Altuğ Dilmaç, profesör Higgins'ın baştaki iddialı kendine güvcmşinı. onalardakı şaşkınlığını. sevincini fınaldeki yenilgi- sini başdöndürücü oyunuyla. şaşmaz diksiyon ve entonasvon diriliğiyle bü- yük başanyla çiziyor. Alfred Doolitt- le'da bas ErdemTürkbay, Nevv York'- ta Stanley Holloway'in. Ankara'da Şahap Akalın'ın unutulmaz kompo- zisyonlannı andıran oır ovun vc şarkı söyleme gücü sergiliyor. Yunus Kırılmış, olgun. soylu bir Pickering. İzmır Devlet Operası'nın başanlı lirik te- noru Ziya Ebnacı (Freddy). şarkılarında zevkle dinletıyor kendisı- ni. Bütün oyunculan. dansçılan adlanyla be- lırtme>e yerim yelerli değilnevazıkkı. Hep- ^_ sini, gerçekleştirdiklen" kusursuz takım oyunu ı layısıyla kutluyorum. Oyunun müzikal anlatımı. Aleksandr Samuel'in orkestra. Ca- ner Ruhselman'ın koro vönetimlenyle anlam vedeğerkazanıyor.Sonsözüm. ! İzmir'ın değerli hemşerisi Se>gi Sanlı"- ya; Onun. "cockney"lenn ve sovlu- lann İngilizcesini Türkçeye aktarma- | daki ustalığı, My Fair Ladv'de Türk sanatçılann böylesine unutulmaz bir sahne başansı göstermelennin en önemli etkeni kanımca. Özetle:" My Fair Lad>" temsili. kültürlü, bilgili. akılcı bir yönetmen elivle nelerin ba- şanlabileceğinin en güzel bır kanıtı. Izmirli okurlanm kaçırmasınlar bu My Fair Lady coşkusunu... kültür Senisi - Macar asıllı pıya- no vırtüö/ü George Cziffra C2). cumartesı günü geçırdığı bır kalp knzı sonucu Parıs vakınlanndakı bır klınıkte yaşamını vıtırdı. 1956 Ayaklanmasf nın ardından Maca- rısian'dan avrılan Cziffra. 1968'- den bu yana Fransız vaiandaşıvdı. CzıtTra. Pans'ın 50 km kadar u/ağındakı Senlıs kasıbasında yaşıyordu. | 1921'de Budapeştcde doğdu 5Kasıml921 yılında Budapeş- te'de çıngene bır aılenın çocuğu olarak dunyaya gelen George CzıtTra. ilk konserını be^ yaşınday- ken. babasının zil çaldığı bır sırkte verdı Dokuz ya^ındayken Buda- peştc'dcki Franz Lıszt \kadcmiM"- ne giren \e piyani^t. orkestra şefı ve bestccı Ernst >on Dohnanu'dcn pıvano derslcri alan Cziffra. 1933- 1941 yılları arasında Avrupa'nın pek çok kentinde reMialler \erdi. Orduva katıldıktan sonra 1943 yılında Kızıl Ordu tarafından esır ahnanCzift'ra. 1947 yılında yenıden müziğe döndü. Bu süreç içinde Macarısıan Stalin rejımı ahına gır- nıış ve CzıtTra da aılesını geçındire- bılmek için barlarda çalmaya başlamıştı 1950 yılında karısı ve çocuklanyla ulkcden kaçma gin^i- mınde bulunan ancak yakalanan ve üç yıl ağır hapis cezasına çarptınlan Cziffra. bu üç y ıl boy un- ca bir taş ocağında yaptığı ağır ışçı- lik sonucu yaşamının sonuna dek sağ bileğine korse takmak zorunda kaldı Serbest bırakıldıktan sonra durumu düzelen Cziffra. 1955 yılında Franz Liszt ödülünü ka- zandı. 11956 Ayaklanması ve firar... Ancak bır yıl sonra Macaristan'- da komünist reııme karşı ayakla- nan halkı durdurmak için Sovyet tanklan Macaristan'a gırdi. Cziff- ra'nın ülkesını bir daha hiç dönrne- mek üzere terketmesı de bu olay uzenne oldu. Fransa'ya gıden ve aynı yıl 2 arulık günü Paris'teki Chatelet Tiyatrosu'nda verdıği konserle Fransız müzikseverlenn hayranlığını kazanan CzıtTra. o konserde Lıszt'in pıyano konçer- losnu üç kez üstüste çalmak zorun- da kalmıştı. George Cziffra. bırkaç yıl içinde uluslararası ün kazandı ve dün- yanın en iyi Liszt yorumculanndan bırı olarak kabul edıldı. Sanatçının plak repenuvannda Liszt'ın Rapso- dılen'nın yanı sıra Beetho\en, Schu- mann. Chopin, Grieg, Rahmaninof v e Çay ko» ski'nın başlıca y apı tlannı içenyordu. Cziffra'nın müzik kariyeri. 1970'li yıllarda müzik eleştırmenle- nnın stilını eleştiren yazılan nede- niy le eski parlaklığını y itırdi. Bu ta- rihlerde. Cziffra festival organizas- yonları ve tanhsel bınalan restore etmek gıbı ışlerle uğraştı. Yıllarca ızleyıcı önüneçıkmayan ve plak yapmayan Cziffra. 1980'li yıllarda görkemli bir dönüş yaptı. 1986 yılında Champs Elysee Tiyat- rosu'nda çalan piyanıstin daha az bilinen kayıtlan da 1992 yılında EM1 ve Phılıps fırmalannca yayı- nlandı. Cziffra. 1981 yılında zaman zaman bıriikte de çalıştığı orkestra şefi oğlu George'un ölümünün ver- diği acının etkisını de üzerinden hiç atamadı. Fransız hükümetince çeşitli pa- yelerle onurlandınlan ünlü piya- nıst. aynı zamanda "Legion de Ho- nor" sahıbiydi. 'Hovardanın Sonu' sahnede Kültür Servisi - İstanbul Devlet Opera ve Balesi. Türk balesinın ku- rucusu Dame Ninette de Valois onuruna repenuvara aldığı "Hovar- danm Sonu" ve "Çeşmebaşı" bale- lerini 22 ocak cumartesi günü saat 15.30'da sahnelemey e başlıyor. İngiliz balesinin önemli örnekle- rinden sayılan ve koreografısi Ninet- te de Valois tarafından Gavin Gor- don'ın müziğiyle yapılan "Hovar- danın Sonu" mırasa konan genç bir adamın çılgınlıklannı konu alıyor. Richard Glasstone'un sahneye koy- duğu balede. orkestra şefı Elşad Bagiro>."Çeşmebaşı"nı ise Evinç- Sunal-Suna Şenel sahneye koyuyor. Her iki balede de Oktay Kereste- ci. Çiğdem Erkaya. Hülya Aksular, Murat Akaoğlu, Erdal Üğurlu, Sel- çuk Borak, Serap Konuk. Ender Sa- \aşkurt Deniz Berge \e Ayfer Ze- ren'in yanı sıra kalabalık bir kadro yer alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle