Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURIYET 2 13 OCAK1994 PERŞEMBE
KULTUR
Chen Kaige'nin sonfilmigöz acıtacak kadar parlak,yürek kanatacak kadar trajik
Herşey sanatıveaşkıiçin
K
ültür Servisi - Amerikan si-
neması vurdulu kırdılı macera
filmleri sulu komediler, bol
bol devam filmleri ve sulandınlmış
edebiyat uyarlamalanyla sinema sek-
törünü tarih öncesi dinozorlar çağına
geri döndürürken Avrupa sineması da
artık Hollywood'a bir alternatif su-
namıyor ve kendini GATT anlaş-
masının dışında tutarak korumak zo-
runda kalıyor. Artık sinema sanatının
yeni umudu Batı'da değil Çin . Yeni
Zelanda gibi ülkelerde yatıyor.
IDoğu'nun mistik büyüsü
ile acımasız tarihi
1993 Cannes Film Festivalinde
Altın Palmiye'yi paylaşan Çinli Yö-
netmen Oıen Kaige ile Yeni Zelandab
yönetmen Jane Campion bunun en
büyük kanıtı. Cstelik Altın Palmiye'yi
paylaşan "Farewell My Concubine" ile
"Rano" sadece ödüle değer "festiva]-
lik" fılmler olmanın ötesıne geçip,
hasılat rekorlan kırmasalar bile hatın
sayılır bir izleyici kitlesine ulaşmayı
başardılar. Geçtiğimiz yılın sonunda
gösterime girerek tüm dünyayı büyü-
leyen "Pîano" nun ardından, yeni yılın
başında "Farewell My Concubinc"
Avrupa'da gösterime girdi ve doğu-
nun mistik büyüsü ile acımasız tarihini
Batı'ya taşımayı başardı.
Yönetmen Chen Kaige, Kültür
Devrimi başladığında 14 yaşındaydi,
birçoklan gibi o da devrime olan
inancını kanıtlamanın yolunun ihbar
etmekten geçtiğine inandı ve babasını
ihbar etti. Bunun sonucunda babası
kızgın kitleler önünde aşagılandıktan
sonra çok hasta olan annesiyle birlikte
birçalışma kampına yollandı. "Kültür
Devrimi sona erdikten sonra herkes
yaptıklan için bahaneler üretmeye baş-
İadı. Ben de çok küçük olduğumu yaptt-
klanmdan sorumlu rutulamavacağımı
söyleyebilirdim. Ama bu doğru değil,
daha yaparken ne kadar körü bir şey
yapmakta olduğumun bilincindeydim.
Hepimiz baskı altındaydık, ama şimdi
döşûnüyorum da kimse beni buna zorla-
mamıştı. Bu filmi vapmamın nedeni de
bu" diyor Kaige.
IKaige'in filmleri sürekli
sansür ediliyor
"Farenell My Concubine" Pekin
Operası'nın ikı üyesinın aşk \e ihanet-
le örülü yaşam öyküsü bağlamında
1925'ten l'977 yılına kadar Çuı tarihi-
ni gözler önüne sunuyor. Leslie Cbe-
ung'un canlandırdığı Dieyi ve Zhang
Fengyi'nin oynadığı Xiaolou'nun ço-
cukluğuyla başlıyor film. Dieyi ve Xi-
aolou dönemin eğitim anlayışına uy-
gun olarak işkenceyi andıran yöntem-
lerle opera sanatını öğreniv orlar. So-
nunda tümüyle erkeklerden oluşan
Pekin Operasf nda Xiaolou Karl. Die-
yi ıse kraliçe rolünü oynamaya başlı-
yor. Dieyi sahnede canlandırdığı
kadın karaktennı özel yaşamına da
taşıyor ve Xiaolou evlenene kadar
aralannda bir ilişki süregidiyor. Dıe-
yi"nin kadınsı duygulannı tatmin et-
mek için evlat edindiği oğlu eşcinsel
olduğunu ihbar ediyor. İntiharla so-
nuçlanan filmdatüm kişisel knz anla-
n. Çin'in siyasi yaşamındaki kriz
anlanylaçakışıyor.
Xıaolou'nun nışan geccsı Deivı
artık bir daha bırlıktc sahneye çıka-
mayacaklannı açıkhyor \c patronun
tekliflenne boyun eğerek sevgilısı olu-
yor. AncakaynıgeceJaponlarPekin'c
ginvor. Dıeyı'nın ıntıhar etıiği zaman
da Kültür Dcvrimı"nin sonuna ışaret
ediyor. Kaıge'ın filmleri Çın otonie-
len tarafından sürekli sansür ediliyor.
1984 yıhnda tamamladığı ilk filmi
"Yellow EarttT "yoksulluk ve geri-
kalmışlığı göstererek ülke hakkında
olumsuz bir imaj yarartığı" gcrckçesiy-
lc resmi oıorıtclerın tcpkısınin çekti.
İkıncı filmi "The Big Parade"in sonu
dcğiştınlcnc kadar ıkı yıl göşterıme so-
kulmasınj ızin venlnıcdi. Lçüneü fil-
mi "Life On A String"in ısc hala göste-
rımı \a^>ak. "Farev>ell M> Concubine"-
de aynı kaderden kurtulamadı \e va-
saklandı. Ancak film Altın Palmıye
kazanınca. Olımpiyatlara talip olan
ve insan haklan konusunda yeterince
olumsuz bir görüntü sergileyen Çin
hükümeti birkaç küçük kesintivle fil-
min gösterime gırmesine izin verdi.
Ama yönetmen filmi kesmeye yanaş-
mayınca bu işi kendileri üstlenerek
gösterime soktular. Yine de filmin
reklamının yapılması. ilanlannın ası-
lması yasaktı. Çin asıllı bir Ame-
rikalı ile ev li olduğu için yaşamının bü-
yük bir bölümünü Amerika'da geçi-
ren vefilmlerininyapımcılığını da hep
yabancılann üstlendiği yönetmen yine
de Çin'den aynlmayı düşünmüyor ve
filmlerinı dünya pazan için değil. halkı
için yaptığını belirtiyor.
IÇin'de en büyük sorun
ekonomi değil, kültür
"Kültür Devrimi ve eşcinsellik onları
rahatsız eden iki konuydu. Kültür Dev-
rimi'ni ülke için çok zararlı olmuş körü
bir deneyim olarak göriiyorlar ve bir an
önce unutulmasım istiyorlar. Bu doğru
değil. Herkes bunun bir trajedi olduğu-
nun biliyor ama kimse bundan bir ders
çıkarmıyor. Devrunden sonra yetişen
kuşağın gelecekte hata > apmaması için
tarihin bu bölümünü bilmeleri bence
çok önemli. Ayrıca neden sosyalist bir
toplumun eşcinsellikten bu kadar kork-
tuğunu da anlay amıyorum. Eşcinsellik-
ten hoşlanmay abilirsiniz ama bu da
toplumsal bir gerçeklik ve üzerinde ko-
nuşulması gerek"dıvor Kaige.
Ancak vabancılann Çin filmlerinin
tümünü otomatık olarak "siyasi sine-
ma'"' kategorisine sokma eğılimlerin-
den de rahatsız oluyor. Bu nedenle
Cannes Feslivali'nde fılminin
tanıtımını vaparken "Umarım kimse
nimi >erili bazı ideolojik kalıplarla sını-
rlama/" demek gereğini duydu. Kai-
ge. filmlerindc siyasetin sembolik ola-
rak verilmesinin ardında sanatsal
kaygılar yattığını belirtiyor: "Bu sa-
natçıları aniatan bir film. Yaşamını sa-
natı >e aşkı için feda eden bir insanın
öyküsü. Ben yaşamımda asla bu kadar
gözü kara olamazdım. Onun için bu ka-
raktere hayranun. Siyasi bir film olup
olmaması değil, asıl bu tartışılmalı.
Çin'dcki en büyük sorun ekonomi değil,
kültür. Kültürel kimliğimizi ka\ bettik,
kim olduğumu/u bilmiyoru/. İşte film-
lerimle bunu değiştirmeye çalışıyorum"
Ancak "Farewell \İ> Concubine"i
ke>>enlcr sadece Çın hükümeti değildi.
Amerikalı dağıtımcı firma. filmin çok
uzun olduğu \e Batılı seyırcıyı sıka-
cağı gerekcesiv le 15 dakikasını kese-
rek gösterime soktu. Doğu'nun "siya—
si'\ Batı'nın "ticari" kaygılan sonucvu
oldukça kı^alan film. yine de göz acı-
lacak kadar parlak renklen. >ürek ka-
natacak kadar trajik yönlen ve kara
kara duşundürtecck kadar etkileyici
tarıhsel perspektıfiyleseyırcıleri derin-
den san>mayı başanyor.
Amerikan genç kuşak yazarlannı etkileyen 'efsanevi yazar' Raymond Carver'ın öyküleri fılme konu oldu
Şiddet, umutsuzlukveutanmazlık
K
ühür Servisi - Amerikan genç ku-
şak yazarlannı derinden etkile-
v en Raymond Caner'ın ö> küleri
Robert Altmanın çektiği "Short Cuts-
Kısa Çekinüer" fılmine konu oldu.
Fransız "Le Nouvel Observateur" der-
gisinde Bemard Genıes'nin yazann il-
ginç yaşamını \e yazma tutkusunu an-
lattığı yazısından bir bölüm aktanyoruz.
Raymond Carver bir efsaneydi. 2
ağustos 1988'de eşine uyumaya gittiğını
söylemişti. Ray. o gece hayata gözlenni
yumdu. Ve sonsuza kadar uyudu. Kim-
se onun o gece gördüğü rüyalan bilmi-
yor. 50 yaşındaydi. Akciğer kanseriydi.
70"li yıllann ortalanndan itibaren
genç kuşak Amerikan yazarlan için bir
inesih' olmuştu. Üniversite kampüsle-
rinde. yazın sohbetlennde onun tüm
yazdıklan incelenıyor. tartışılıyor ve de-
ğerlendinliyordu. Herkes büyüyünce
Carver olmak ıstiyordu! Neden mi?
Çünkü o. Hemingway, Faulkner \e Fitz-
gerald arasında efsanevi Amerikan ya
zannı temsıl edıyordu. Çünkü onun
öyküleri çok yalın bir dille yazılmışt:.
Aynı zamanda söylediklerinin dışında-
başka şeyler de söylüyordu bu öyküler.
Ne söylüyorlardı peki? İşte öykü de bu
noktadabaşlıyordu.
ICarver, elindeki tüm
tiplerle oynuyordu
Carver'in son editörü. Gary Fisketjon
şöyledıyor: "Ray 1938yılındaOregon''da
doğdu. Doğumundan kısa bir süre sonra
ailcsi VV'ashington'da küçük bir kasabaya
yerleşti. Babası bir bıçkı fabrikasında
çalışıyor ve patlayana kadar içki içiyor-
du. fam anlamıvla sefil bir hayat sürü-
yorlardı. Ray okumayı çok seviyordu.
Fakat kitap alacak parası obnadtğı için
dunıp durup İncil'e, balıkçılık ve avcılık
üzerine yazılmtş kitaplara harim indiri-
yordu. İlk ö>kulerinde de bu dergilere naif
göndermelerde bulunmuştu."
Yazar! Yazar olmak! Babası budüşüne
pek de sıcak bakmıyordu. Oğlunun odun
kesmesini tercih ederdi tabıi. Ray 18 yaşı-
nagelipdeliseyibitirdiğindebırdenodun-
cu olmuştu. Bu pek uzun sürmedi. Genç
birkızla tamştı Sonraevlendiveikiçocu-
ğuoldu. Buaradayaşamınıdasürdürmesi
gerektığinden kendinesürekli yeniyeniiş-
ler buludu. Gece bekçiliği, kapıcılık. ben-
zincilık gıbı işlerdeçalıştı. Gary Fisketjon
o günleri şöyle anlatıyor: "Ray ogünlerde
uçurumun kıyısına gebnişti. Çok içki ici-
yordu. Sonraları içkinin tutsaklığından
kurtuklu ve bana o günlerde çok vakit
kaybettiğini söyledi."
Genç Carver yazmayı hiç bırakmadı.
Sürekli kısa öyküler yazıyordu. Bunlar
unlaşılması güç dergilerde yayınlanıyor-
701i yıllann ortalarından itibaren Amerikan yazarlan için bir 'mesih' olan Caner. kanserden öldüğünde 50 yaşındaydi.
du. "Bir gûn bir yerlerden olumlu cevap
abnıştı. Ben bir öyküsü ya da şiiri için
olduğunu tahmin etmişfim. Seıinçten
çılgına dönmûştü. Ne yapacağını
şaşuımştı..."
50'li yıllann sonunda Kaliforniya'da
John Gardner ile karşılaştı. Üzerinde ga-
rip bir paltosu olan çok tuhaf bir adamdı.
Carver onun olağanüstü kişiliğinden çok
etkilendi. Hatta yıllar sonra bile onun yü-
rüyüşünü taklit ettiğini itiraf etti.
O dönemde Gardner, Şikago Deviet
Koleji'nde edebiyat dersleri veriyordu.
Carver'a bir öğüt vermışti: "Faulkner'in
tüm eserierini oku. Sonra da Heming-
»ay'inkileri oku. Bu senin, Faulkner'i
daha iyi anlamanı sağlav acaktır."
Mesaj alınmıştı. Buna tanık olan 2 öy-
kü de 60"lı yıllarda Olıvıer'mn bastığı şi-
irler ve öyküler toplamını içeren bir der-
gide kitapta yayınlandı. Bu öykülerden
biri olan "Zoriu Mevsim" daha sonraları
yazdığı "Tapınak" ı hatırlatır. İkıncı
S:ıradan insanlar,
Carver'ın öykü
kahramanlanydı.
Onlann hayatlan hiçbir
şeye benzemiyordu.
Sakin yaşam son anda
yerle bir oluyordu.
öykü "Aficionados" ıse Hemıngvvay'in
öyküleriyle pek çok benzerlikler içer-
mektedır. İşte o sıralarda Carver dizileri-
ne başlamıştı. Bunlan yaratmak çok ko-
lay olmuyordu. "Evindeeocuklanngürül-
tifeü yazı yazmasını engellerdi" div or Fis-
ketjon." Öykülerinin üzerinde düzeltme-
leri arabasında >apardı. Ve genellikle
maddi sorunlan olurdu. Onu ilk kez
çağırdığım günü hatırlıy orunı. Telefonda
Raymond Carver ile konuşmak istediğimi
beürtmiştim. Hatta bir süre sessizlik oldu.
Sonra bir ses bana o numarada o isinıde
birinin oturmadığını söyledi. Ben çok di-
rettim, kendimi tanıttım. bir editör oldu-
ğumu söyledim. O sırada karşıdaki ses
bağırarak kendisinin Raymond Caner
olduğunu söyledi."
70"lı vıllann başından itibaren onun
için güzel günler başladı. Yeni Amenkan
edebiyatının babalanndan Gordon Lish.
Carver'in öykülerınden bınnı "Esquire"
dergisinde yaymladı. Bu bir zafer baş-
langıa mıydı? Hav ır henüz değıldı. Fakat
onun tanınmasınısağladığı için kuşkusuz
önemli bir atılımdı. 1976 yılında Carver
ilk öykü kitabını yayınladı:"Seni Uyan-
yorum, Kes Sesini" Bu kıtap tam bir şok
etkısı jarattı. New Yorklu eleştırmenler
Carver'in şaşırtıcı dünyasını keşfettiler.
Pekı kımdi onun öykü kahramanlan?
Sıradan insanlar. Lpton Sinclair'in
saygın proleterleri... Onlann ha-
yatlan hiçbırşeyebenzemiyordu.
Tartışıyorlardı. voldan geçen ara-
balarabakıyorlardı.konuşuyorve
bira içiyorlardı. Fakat kısa bir
süre sonra bu sakın havat \ erle bir
oluyordu. Son andaönemli birde-
ğışiklik oluyordu. Şiddet. umut-
suzluk. humor ve utanmazlık ..
Carver elindeki tüm iplerle oy-
nuyordu.
Onun stılını açıklamak. ıçın kul-
landığı basit formülü tekrar et-
mekte varar var: "Girmek.
Çıkmak. Oyalanmamak. Kova-
latnak." Bu söz Çeho\'un Tols-
toyun kendisine sorduğu "Sizin
kişilikleriniz sizi nerelere götüriir-
ler?" sorusuna karşılık olarak v er-
dığı cev aba benzer:" Yattıkları ya-
taktan gittikleri sandık odasına.
Cidiş \e dönüş." Bu inanılmaz sa-
delık Carver'in en uç noktalara
kadar gitmesini sağlar.
Amerikanedebıy atdüny asında
o sıralarda y azarlarellennde kalın
kalın destelerle editörlerin vol-
lannıdrşınlıvorlarlardı Sonralan
"minimalist anlatım" denen bir
tarzdansözedılmeyeba^landı. Bu
her şey i oldukça basite ındırgey en
bir yöntemdi. Beş altı satır bir şey
y azıp nokta koy uyorsunuz. Sonra
venidenbeşaltı satır yazıpvenıden
nokta kovuyorsunuz Boyleceon
savfa vazmanız yeterli oluvor.
Al'ın size bır öykü. Her şey bu ka-
dar basıt işte. Fakat buradada bir
şeyler eksık Hayat. İstek. Tıtiz-
lik.
Yazar Jay Mclnnernev Car-
ver'in y pntemını ne kadar beğendığını Sy-
racuseÜniversitesı'nevazdığımektubun-
da şu sözlerle anlatır:
"Öğreneilerle inanılmaz bir diyaloğu
»ardı. Bize Flaubert'den, Çehov'dan. Isa-
ac Babel'den metinler okurdu ve sürekli
yazmak konusunda teşvik ederdi.
Yazdığımız bir sözcüğün yerini değiştire-
rek çok daha güzel anlamlar > aratabile-
ceğimizi söyler, yapıcı eleştiriİerde bulu-
nurdu. Oldukça kısık bir sesle konuşurdu.
Onu duyabilmeniz için iyice yaklaşmanız
gerekirdi. Bizi her zaman eesaretlendirir-
di. Bugün, yan \ a.arken. hep omuzutnun
üzerinden bana lıaknormuş gibi bir hisse
kapdınm. Ve onun t.ana öğüt veren sesini
duyanm...'''
Ortadan kaybolmadan kısa bir süre
önce Caner tartışmasız bir üne kavuş-
muştu. Fakat ölümünden sonra yayınla-
nan eserlerivle büyük bir zafer kazandı.
Ve 90'h yılİara yaklaşırken Oregon'un
çocuğu olan Carverefsaneleşti.
Sefahathane'de karma sergi
Kültür Servisi - Marmara Cniversitesi Güzel Sanatlar
Fakühesi mezunlanndan Dolunay Erdem, Faruk Manici
ve Lalehan Tezkan. Bey oğlu Sefahathane'de karma sergi
açtı. 1968 doğumlu Dolunay Erdem, 1989"daresim
bölümünü bıtirdi. 1992'deyükseklisansımtamamlayarak
doktoraya başladı. 1985yılındaseramikbölümünden
mezun olan Faruk Manici, ay nı üniversitede Prof. Ergin
İnan atölyesinde yükseklisansa başladı. Resmin yanında
polyester hey kel çalışmalan da bulunuyor. Lalehan Tezkan
ise İ988 yılında resim bölümünü bitirdi, halen aynı
üniv ersıtede y ükseklisans programına devam ediyor. 1990,
1992\ıllannda BPGenç Avrupalı Ressamlar sergisine
katılmış. Sergi. 30 ocak tarihine kadar görülebilir.
25. Kare'de 'Kadının
Sinemadaki İmajı'
Kültür Servisi- Sinema dergısi "25. Kare"nin altıncı sayısı
çıktı. Sinema fılmlenni. eleştirel vearaştıncı biryaklaşımla
irdeleyen y azılann yer aldığı bu sayıda Sharon Smith'in
yazdığı Dr. Emine Demiray"ındilimizekazandırdığı
"Kadının Sinemadaki İmajı" adlı incelemeyazısı yeralıyor.
Seçil Büker. "Sahıcı Röntgenciler Var: Taklitlerinden
Sakınınız" adlı y azısında. "Sliver" ve "Arka Pencere"
fılmlerinde işlenen röntgencilik konusuna değjniyor.
Helmut Karasek'in "İsabel Allende. Şili ve Ruhlar Evi",
Şerife Küzükal'ın "Vietnam Gazisi Czerine", Seval
Gürel'in "Machiavelli \e Ahlaksız Teklif, Gülşen Sayın'ın
"Polanski Shakespeare Buluşması: Macbeth (1971)",
Metin Gönenin "Serseri Aşıklar \e Godard'ın Anlaücı
Olarak Fonksiyonlan" ve Maureen Turim'in "Videonun
Kültürel Mantığı" adlı yazılan ver alıyor.
Server Demirtaş sergisi
Kültür Servisi - Server
Demirtaş. yeni dönem
çalışmalannı 20 ocak tarihine
kadar AKM Küçük Salon'da
şergılıyor. 1984yılında,
İstanbul Deviet Güzel Sanatlar
Akademisı Yüksek Resim
Bölümü'nü biüren sanatçı,
Adnan Çoker'le soyut sanat
çalışmalan yaptı.
Sanatseverlerin karşısına yeni
malzeme denemeleri ile çıkan
Demirtaş. bu sergisindede
bugüne kadar hiç
kullanılmamış bir malzeme olan oluklu mukavvayı
kullanıyor. Sanatçı. bu sergide her izleyicisine oluklu
mukavvadan yaptığj bir heykelı armağan ediyor.
Trabzon Deviet Tiyatrosu
Kültür Servisi - Trabzon Deviet Tiyatrosu bugün saat
20.00-
de Atapark Büv ük Sahne'de William Shakespeare'de
"Venedik Taciri" adlı ovunu sahneliyor. Işıl
Kasapoğlu'nun y önettığı oy unda Ekin Tunçay. Olcay
Kav uzlu. Mesuı Turan, Ahmet Erkut. L. Burak Karaman,
Gülgün Arav. Jale Yücel. Volkan Ünal. Ünsal Coşar, Halil
Ayan, Elvın Konu. Berna KonurveElifGürelrol alıyor.
Oy un. 23 ocak gününe kadar Atapark Büyük Sahne'de
ızenebılır. Trabzon HüseyinKazaz Oda Tiyatrosu'nda ise
18 ocak salı gününden itibaren Patrick Süskind'in yazdığı
ve Metın Belgın'ın vöneterek oynadığı tekkişılikoyaın
"Kontrabas" sahnelenecek. Ovun. 26 ocak gününe kadar
izlenebılır.
Dünya Kitap DergisVnde
'Bilgîsayar ve Kitap'
Külrür Senisi - Dünv a Kitap Dergisi. Ocak 1994 tarihli 27.
şa\ısında"Bilgisayarve Kitap" konusunuişliyor. Sevgi
Özel. Aziz Yardımlı, Muharrem Kazancı ve Nazlı Eray'ın
konu ile ilgılı yazılannın y anısıra kıtap:bilgısayar ilişkisinde
songelişrnelerdeirdeleniyor. DergideİrfanKülyutmaz,
Özdemir İnce. Kamil Şekerkaran, Tomris Uyar ve Korkut
Akın y azılany la \er alıy or. Enis Batur. Aülla İlhan. Tülin
Sağlamtunç. Turhan Ilgaz'layapılansöyleşilervebu
yazarlar üzenne v azılmış y azılar da dergjnin diğer konulan
arasında."Ay ın Kıtabı". "2. Şiir Ödülü" fınalistlerinin de
açıklandığı ocak sayısında Mehmet Başaran İzmirli
yazarlarıanlatırken. MuratÇulcusahafyazısıyla yer alıyor.
Onlarca kıtabın yer aldığı "Rehber"." Kemalettin Tuğcu
Bibliografy ası" ve "Yeni Yıl Hediyesi Soruşturması" yine
Dünya Kitap'ın 27. sayısında yer alıyor.
Yeni bir çocuk oyunu:
' Yağmurla Gelen'
Kültür Senisi -
Bursa Ahmet
Vefık Paşa
Tiyatrosu'nda
"Yağmurla
Gelen" adlı iki
perdelik venibır
çocuk oyunu
sahnelenmeye
başladı. Zeki
Ercan'ın
y önettığı Meral
Babacan'ın
yazdığı ovunun
dekorlan
Ethem
Özbora'ya.
kostümleri
Mihriban
Oran'a.
müzıkleri Atılla
Sağlam'a ait.
Oyunda: Kemal
Başar.
NurhavaıBoz.
BerrinZoga.
NusretŞenay.
Celal Bıyıklû
Engin Delice. Kazım Güçlü. Melike Aydın Ergüzen. Serap
Doğan ve Serap Eyüboğlu rol alıyor. Yönetmen Zeki Ercan
çocuklara oyun konusunda şunlan söylüyor '"Sevgili
çocuklar geleceğin tiy atro düny ası. sizlerin beğenileri ve
tiyatro sanatına bakışaçılanyla şekillenecek. Bizlerde
sizlenn bu bakış açınızı zenginleştırmek. beğeni düzeyini
daha ileri bir noktay a çıkartmak için üzerimize düşen
'doğru tiyatro yapmak görev ini en iyi şekilde yerine
getirmenin gayreti içinde çalışmaktayız."
Sanatçılar mahalksinde
restorasyon başhyor
Kültür Senisi- Nevşehir'in Av anos ilçesinde oluştunılacak
Sanatçılar Mahallesi'nde restorasyon çalışmalan nisan ayı
içinde başlayacak. Avanos Belediye Başkaru Seyhan Duru;
Av anos'un Vukan Mahallesi'nin. Çanakçılar mevkiinde
bulunan toplam 23 tarihi ev in geçen yıl Kültür Bakanbğı
tarafından kamulaştınldığını ve hak sahiplerine bedellerin
ödendiğını belirterek; bu yıl yaklaşık 25 milyar liralık bir
harcama ile restorasy on çalışmasının gerçekleştirileceğini
söyledi. Sanatçılar Mahallesi"ndeki çalışmalar kapsamında,
tarihi 23 ev içinde: 20ışatölyesi, 11 iş yeri, 15 oda kapasiteli
konaklama tesisi ile resim ve heykeltraş sanatçılan için
toplantı salonu yapılacak. Avanos Sanatçılar Mahallesi,
1995 ytlı içinde gerek Türkiye ve gerekse uluslararası
düzeyde çahşan sanatçılann hizmetine açılacak.