20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
»EYLÜL 1993 ÇARŞAMBA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DE VAMI 17 tLKSAN'da 6 büyük • Baştarafi 1. Sayfada vi vermek oldu. Komisyon üye- leri. görevi üstlenir üstlenmez, kpnut yapılabilecek alanlan saptamak amacıyla İstanbul'a geldiler. Komisyonun İstan- bul'da çalışmalanna başlama- şıhdan kısa bir süre sonra, İLKSAN'a tarihsiz üç teklif mektubu verildi. İlk teklif mek- tubunda Ali Sönmezer ve Meh- met Köseoğlu ÎLKSAN'a. 6 milyon 360 bin metrekarelik bir araziyi. metrekaresi 125 bin li- radan teklif ettiler. Alaeddin Tüylüoğlu'na ait olan ikinci mektupta, Gebze'- deki 1 milyon 178 bin metreka- relik bir arazi. metrekaresi 200 bjh liradan teklif edildi. Üçün- cü mektup ise. Sedat Çolak'ın Ay-Ba A.Ş. adlı şirketine aitti. İLKSAN dosyasının açılması- na neden olacak arazi buydu. Pendik'teki 6 milyon 30 bin 358 metrekarelik arazi. metrekaresi 75 bin liradan teklif edildi. İşte sahtekârlık Teftiş kurulu tarafından ha- zırlanan rapora göre ilk sahte- kârlık. teklif mektuplannda gerçekleştirildi. Ali Sönmezer ve Mehmet Köseoğlu 1 nun teklif mektubuna ekledıkleri tapuya göre arazi sahibi Aysel Tüyiü- oğluydu. İLKSAN'a Pendık'- teki 1 pafta 944 parselin satışı için teklif verilmişti. Ancak ta- pu farklı bir araziye aitti. 28 ve 30 paftalardaki 11 parsel içindi. Üstelik teklif mektubu verenle- nn elinde Aysel Tüylüoğlu'nun arazisini satmak için herhangi bir yetki belgesi yoktu. îkinci teklifı veren Alaeddin Tüylüoğlu'nun. teklif mektu- buna eklediği üç tapudan ikisi kçndine. biri de eşi Aysel Tüy- lüoğlu'na aitti. Yani, birinci teklif mektubu sahiplerinin yet- kisiz olarak satmak istedikleri arazinin sahibi. aslında ikinci tejclif mektubunu veren kişinin kansıydı. Teklif mektubunda arazinin 1 milyon 178 bin met- rekare olduğu belirtiliyordu. Oysa arazi .sadece 77 bin 720 metrekareydi. Ay-Ba Â.Ş. adma teklif mek- tubu veren Sedat Çolak başka- sının malını satmaya kalkışmış- tı. Rengin Avunduk. Gönül Koyutürk ve Ahmet Hakkı Koyutürk'ün mülkiyetindeki araziyi o tarihte satabilmek için Sedat Çolak'ın elinde herhangi bir yetki belgesi bulunmuyor- du. Sahtekârhğm büyüğü — •Komisyonun. teklif mektu- bunu veren kişiler üzerine yap- lığı araştırma ıkinci sahtekârlı- ğı ortaya çıkardı. Birinci teklif mektubunu ve- renlerden Ali Sönmezer, Ta- r abya Sitesi. Blok 14. Daire 1. Tarabya-İstanbul adresinde oturuyordu. 1992 yılının şubat ayında. Sedat Çolak'ın sahibi olduğu Çolak ŞirketlerGrubu'- nda part-time çalışmaya başla- mıştı. Görevi şirketin ilgi alanı- na giren arsaları saptamak, bu arsalann gecekondulaşmadan konınmasını sağlamak. Ali Sönmezer, Teftiş Kurulu mü- fetıişlenne 3 Mayıs 1993 tari- hinde verdiği ifadede arazisini satmak istediği Aysel Tüylü- oğlu'nu tanımadığını. arazi için birükte teklif mektubu imzala- dığı Mehmet Köseoğlu ile hiç bir ilişkisi olmadığını söylemiş- ti. Diger ortak Mehmet Köse- oğlu ifadesinde teklif mektubu- nu ilk defa ifade verirken gör- düğünü. mektuptaki imzanın kendisine ait olmadığını öne sürdü. Köseoğlu. arazisini sat- mayı teklif ettiği Aysel Tüylü- oğlu'nu tanımadığını. ihale için Ankara'ya gitmediğini söyledi. İkinci teklif mektubunun sa- hibi Alaeddin Tüylüoğlu ise ifa- desinde Sedat Çolak'ın kendisi- ne ve eşine ait arazileri satın almak istediğini söyledi. Tüylü- oğlu, Çolak'ın kendisiyle ortak olmak istediğini anlattı. Ortak- lık amacıyla bazı belgeler imza- ladığını ancak vekâlet veya yetki belgesi vermediğini. teklif mektubunun da herhalde ticari ortaklık dıye kendisine imzala- tılan belgelerden biri olduğunu öne sürdü. Tüylüoğlu verdiği ifadede. ihaleden hiç haberdar olmadığını söyledi. Sahteekspertizler İLKSAN yönetim kurulu üyelerinden oluşan ihale ko- misyonu. üç kişilik ekspertiz komisyonuna. araziyle ilgili ekspertiz raporu hazırlama gö- revini 23 Mayıs 1992 tarihinde verdi. Ekspertiz raporunun iki gün gibi rekor bir hızla hazır- landı. Rapor. 25 1992 tarihini taşıyor. Ekspertiz raporu Iştan- bul Anakent Beledıyesi \e İSKI tarafından hazırlanan raporlar- la büyük çelişkiler içeriyor. Raporu hazırlayanlardan İnşa- at Mühendisi Tanzer Demirkı- ran, ekspertiz çalışmalan sıra- sında bızzat bulunmadığını. fıilen çalışmadığını söyledi. Sa- dece rapora imza attığını açık- ladı. 1992 sonlannda atuğı imzanın ardından 1993 ocak ayından itibaren Sedat Çolak'- ın şirketler topluluğunda çalış- maya başladı. Teftiş kurulu raporuna göre dığer eksper Canan Sansözen için İLKSAM oUşj.^apuğjjlk, çalışma oldu. Yüksek Mimar Selahattin Acuner'in isteği üze- nne bölge havayolu ulaşım ha- ntasını ve 1 200.000 ölçeklık haritayı hazırladı. Gerisini Se- dat Çolak'ın arkadaşı Selahat- tin Acuner çözdü. Sansözen de ımza attı. Berin Nadi ve Celal Başlangıç • Baştarafi 1. Sayfada :etemiz avukatı Fıkret İlkiz de .avunmalara ekleyeceği birşey ıhnadığını belirterek, işkence uçlusu polısler hakkında veri- en karann mahkeme tutanak- annın fotokopisini dosyaya kledi. Duruşma, dosyalardaki ksiklerin tamamlanması için leri bir tariheertelendi. Cumhuriyet gazetesinde 8 4art 1993 tarihinde yayımla- nan "DAL ekibi işkence suçlu- su" başlıklı dava konusu haber- de. Ankara Emniyet Müdürlü- ğü bünyesindeki DAL ekibin- den tbrahim Dedeoğlu, Mehmet Ozan ve Yusuf Eker adlı polisle- rin, işkence yaptıklan gerekçe- siyle Ankara 1. Ağır Ceza Mah- kemesi'nce üçer ay hapis. üçer ay da memuriyetten mahrumi- yet cezasına çarptınldıklanna yer verilmişti. Kozakçıoğlu: Sığmmacı parasıile ilgiııı yok Haber Merkezi - Cumhuri- et'in "•Sığınmacılann parası mniyet'e gitti" başlıklı haberi onusunda bir açıklama yapan önemin Olağanüstü Hal Böl- :, bugünün Istanbul Valisi layri Kozakçıoğlu ve dönemin •iyarbakır, bugünün İstanbul mniyet Müdürü Necdet Men- r, aynı dönemin vali yardım- sı ve sığınma kampı sorumlu- ı Caner Yıldız'ın iddialannı ddettiler. Dönemin Olağa- istü Hal Bölge Valisi. yani Mgedeki tüm mülki amirlerin ı üst düzeyli sorumlusu olan ozakçıoğlu. "Olağanüstü Hal 5lge Valisi olarak her şeyden nımlu olmam bekleneraez. Bu, bir vali yardımcısınm kendisini savunmak için ileri sürdüğü id- dialardan ibarettir. Gerçek ol- madığı bir yana. benimle ne ilgi- sinin olduğunu anlayabilmiş de- ğiliın" dedi. Necdet Menzir de. Cumhuri- yet'e yaptığı açıklamada "Bu haberde Emniyet kantininden mal alımından sözedilmektedir. Bu malların piyasadan daha ucuza alınabileceğinin nasıl bir kanıtı vardır. Ayrıca eğer fazla para alındıysa, ki böyle bir şey yok, kimin cebine para girmiş- rir? Vali yardımcısına baskı yaptığım iddiası îse gülünçtür. Ben emniyet müdüriiydüm" de- di. TÜRKİYEDE DÜNYADA Meteorolojı Genel Müdurlû&û'nden aJın^n bılye göre. yurdun kuzey- doğu kesımlen parçalı bulutlu. dığer yerler az buhıtlu ve açık eeçecek. Hava sıcaklığı yjrdun kuze> doğu kesimierinde bıraz azalacak. Diğer >erlerdedeğışmeyecek Rüzear.kuzei 1 v-ebatı yönlerden hafıf.arasıra oria kuvvette esecek Denızfenmızde rüzgar. BaD Karadenızde yıldıı ve poyraz, Doğu Karadeniz'de günbatısı ve karayel, Marmaıada EÛndoğusu ve leajlenıeden J-4 kuvvetınde, saatte 4-16 deniz mılı nızla esecek. Van Golü'nde hava. az bulutlu ve açık geçecek Adana Alyon AJn Ankara Antalya Ayd*n Bursa Çanakkale Oıyartakır Edıme Erzurum Esk.şshır Istartbul Izmtr Kars Konya Safraun Trabzon ZonguMak A30 A25 B22 A 24 A 29 A32* A28 1 *Z7' A28' A30' B20' A26 1 A25' A30' A20' A26' B20- 8 21 ' B21" Amstardam Arrvnan Atına Bajdat Bonn Brûksel C«nevre Cezayır FranUurt Lslto«a Pstorsburg Loodra Madrıd Mılano Moskova Mümh Osto Parm Praa Rıyad Roma Viyana B 14- A3Z" B27- A » 1 B 19' B 15' y 16" B29' 8 15* A30- y w y w B20- y w • y 13* y 14' B 10' y 17' B 1€- A38- y 24" B 18' Yağmurlu ı Bulutlu Sish Güneşli Karlı Dedeman'ın torunu öldürüldü Gazîoğlu^ ParkOtePiyıkhmııyor ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Dedeman otellerinin sa- hibi Kemal Dedeman''n torunu, L'mut Önal, "Kürt Ahmet" la- kabıyla tanınan Ahmet Turgut'- un oğlu Melih Turgut tarafın- dan öldürüldü. Emniyet yetkili- leri. olayda herhangi bir kasıt bulunmadığını, kazailemeyda- na geldigini bildirdiler. Dede- man Oteli yönetıcıleri de olayda kasıt olduğunun sanılmadıgmı söylediler. Kemal Dedeman'ın Bilkent Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Yüksekokulu'nda okuyan toru- nu Lmut Önal önceki gün saat 02.00 sıralannda birükte kaldı- ğı arkadaşı Meüh Turgut'un elindeki tabancadan çıkan kur- şunla yaşamını yitirdi. Olayın. Melih Turgut'un temizlediği sı- lahın patlaması sonucu meyda- na geldiğı ve yaralı olarak Nu- mune Hastanesi'ne kaldınlan Önal'ın kurtanlamadığı bil- dirildi. Melih Turgut. arkada- şını hastaneye götürdükten sonra polise teslim d p Umut Önal'ın anne ve baba- sının ayn yaşadığı. bu nedenle Dedeman Öteli'nde kaldığı. bir süre önce de Melih Turgut'la aynı evi paylaştıklan bildirildi. Olaydan sonra Ankara Dede- man Otelı'ndeki odasına çeki- len Umut Önal'ın annesi Nazire Önal. hiç kimse ile görüşmez- ken, otel yetkilileri. olayda kasıt olduğunun sanılmadığını ifade ettiler. Melih Turgut da. emni- yette verdiği ifadesinde. arka- daşını kaza ile vurdueunu söy- ledi. • Baştarafi 1. Sayfada yacağını söyledi. Sözen, yıkımın yasal ola- rak önlenemeyeceğini belirterek, "Beyoğlu Belediyesi, kanuna aykın bu uygulamayı gidip yıkacak. Yıkamnorsa, bizden yardım isteyebilir. Büyükşehir Belediyesi olarak bi- zim oteli yıkma yetkûniz elimizden alındı, ama yıkım işleminde Beyoğlu Belediyesi'ne yardım etmemtzin öniinde hiçbir engel yok" dedı. Beyoğlu Belediyesi Başkan Yardımcısı Nusret Avcı ise. Bakanlıkca İstanbul Vali- liği'ne göndenlen yazının. Büyükşehir Be- lediyesi'nın yıkım yetkisiyle ilgili olduğunu belirterek, "Bu yazı bizi bağlamıyor. Bele- diyemize böyle bir yazı gönderilmedi. Kaldıki, gönderilse bile. Danıştay karar- larını bakanlığın durdurması sözkonusu de- ğildir. Yıkım için hazııiıklarımız sürüyor" diye konuştu. Ancak, bir süre sonra Âvcı. Beyoğlu Belediyesi'ne de aynı Bakanlık yazısının gönderildiğini bildirdi. Avcı. bu yazıyla yıkımın duımasının sözkonusu ol- madığını söyledi. Park Otel'in fazla katlannın yıkımına İçişleri Bakanlığı müdahale etti. Bakanlık 3 Eylül'de İstanbul Valiliği'ne bir >azı göndererek, Park Otel ile ilgili davalann Daruştay'da halen sürmekte olduğu ge- rekçesiyle, yıkım için konu ile ilgili tüm da- valann sonuçlanlamasının beklenmesi bil- dirildi. îstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin otelin fazla katlannı yıkma isteğine bağlı olarak kaleme alınan yazıda şöyle denildi: "Bilindiği gibi Bakanlığunız tarafından ha- zırlanarak 21,11.1992 tarihli Kesmi Gaze- te'de yayımlanan Büyükşehir Belediyeleri- nin Yönetimi Hakkında 3030 sayılı Kanu- nun L ygulanması ile ilgili \ önetmeliğin 10. Maddesine İki Fıkra Eklenmesi Hakkında- ki Yönetmelik'le ilgili olarak Danıştay 6. Dairesi'nce 14.5.1993 tarih ve E: 1993/123 sayı ile birinci, yine Danıştay Nöbetçi 6. Dairesi tarafından 26.8.1993 tarih ve 5. 1993/12 sayı ile ikinci kez yüriitmenin dur- durulması kararı verilmişrir. Ayrıca ilgili şirketin dilekçesinde konuyla ilgili çeşitli davalann Danıştay'da halen sürdüğü anlaşı- Imaktadır. Bu nedenlerle konu hakkındaki tüm davalann sonuçlanmasının beklenmesi- ni ve gereğinin buna göre yapılmasını rica ederim." 2 EylüFde dilekçe, 3 EylüTde müdahale Bakanlık yazısı üzerine Mimarlar Odası İstanbul Anakent Şubesi Başkanı Oktay Ekinci, hukuken gecekondudan farkı of- mayan otelin yıkımını İçişleri Bakanlığı'- nın önlemeyeçalışmasmı eleştirerek. "Ken- te karşı suç işlediği yargı kararlarıyla da kanıtlanan bu yapının yıkdması için destek vereceğine buna engel oluyor. Doğnısu an- laşılır gibi değil" dedi. Devletin en üst organlannın hukukun üstünlüğünü korumak zorunda olduğunu hatırlatan Ekinci. "Kenri yağmalayanların işledikleri suçu görmemezlik edemezler. Park Otel'in planlan. ruhsatları ve imar planları iptal edilmişrir ve yapı artık ruh- satsız yapı niteliğindedir. yani hukuken ge- cekondudan farkı yoktur. İçişleri Bakanlığı bunu görmek /onındadır" diye konuştu. Park Otel'in yapımcısı şirketin 2 Eylüldeki başvurusu üzerine Bakanlığın 3 Eylül günü ilgili durdurma emrinı İstanbul Vali- liği ile Beyoğlu Belediyesi'ne göndermiş ol- masına da dikkat çeken Ekinci şunları söy- ledı:"Bayındırlık Bakanlığı bu gökdelenin imar planını iptal etti. Turizm Bakanlığı onayladığı projeyi iptal etti. Başbakanlık danışmanları bile Park Otefin yıkılmasında "şantiye şefi" olmak istediklerini beyan etti- ler. Bütün bunlardan sonra İçişleri Ba- kanlığı'nın devreye girip İstanbul'u değil, Park Oteli korumaya kalkışması hem kent adına hem de demokrasi adına kaygı verici bir gelişmedîr. Bu durumda açıkça göriilü- yor ki şuçlu sadece Park Otel değil, bu yağ- ma abidesine göz yuman ve destek veren herkestir." Park Otel'in vıkılmasını isteven semt sakinlerinin avukatı Derviş Parlak ise, İçişleri Bakanhğı'nın bu girişiminin iki açı- dan çok yanlış müdahale olduğuna dikkat çekti. Parlak'a göre bu nedenler şöyle: "Bi- rincisi, İçişleri BakanlığYnuı aslında bağımsız ve özerk olan belediyelere müdaha- le etmesi ve onlan yönlendirmeye çalışması yanlış, çünkü İçişleri Bakanhğı'nın hiyerar- şik astı. yani emir verebilecekleri kişiler değil belediyeler. İkincisi ise Park Otel'le ilgili da- valar sonuçlanrnıştır. Dantştay'ın iptal ka- rarı vardır. Ve İdari Yargılama L'sulü Ya- sası'na göre, mahkemelerden verilen iptal kararlan mutlak anlamda yüriitülür. Eğer bu konuda temyiz merciinin mahkeme ka- rarının uygulanmasının durdunılmasına ka- rar >ermedikçe temyiz merci. o mahkeme kararı mutlak anlamda uygulamr. Park Otel'in \lman Konsoioshığu'nıın çatı katı se- viyesine kadar yıkılması gereği, hem yüksek yargı organı karany la. hem de Beyoğlu Bele- diyesi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Tu- rizm Bakanlığı ve Bayındırlık ve İskân Ba- kanlığı'nın 1992 Haziran'ında yaptıklan plan değişikliğiyle kesinleşmiş durumdadır. Bu kadar hukuki ve idari karardan sonra hâlâ davalann sonucu beklensin ona göre iş- lem yapılsın demek aldatmacadan başka bir şey değildir. Olay unutturulmaya çalışılı- yor." Nurettin Sözen ile Beyoğlu Belediyesi Başkan Yardımcısı Nusret Avcı. yıkım ka- rannın durdurulmasının sözkonusu ol- madığını belirtıi. Sözen. "Beyoğlu ve Kartal belediyelerinin Danıştay'a itirazı üzerine yö- netmelik değişikliği iptal edilerek. yıkma ve mühürleme yetkimiz elimizden alındı. Oteli biz yıkamıyoruz, ama Beyoğlu Belediyesi bizden yardım istediği takdirde yıkıma yardımcıolabiliriz"dedı Beyoğlu Belediye- si Başkan Yardımcısı Nusret Avcı da, Bü- yükşehir'e yardım için bir yazı gönderdikle- rini, ancak henüz yanıt alamadıklannı be- lırterek. "Yıkım yapılacak. Önümüzdeki günlerde yine Büyükşehir'e yardım için baş- vuracağız" diye konuştu. Iki eski bakan da • Baştarafi 1. Sayfada Emniyet yetkililerinden alı- nan bilgiye göre de sabıkalı mafya üyelerinin ruhsat dosya- lan Emniyet Müdürlüğü'nün ilgili birımlenncedeincelenerek sabıka kaydının olup olmadığı dosyaya işleniyor. Bu durumda sabıkahlara ruhsat konusunun asıl sorum- lusunun emniyet müdürlükleri olduğu belirtiliyor. Soruşturmanın başlamasına yol açan ihbara göre. sadece İs- tanbul'da yüzlerce usulsüz silah taşıma ruhsatı verildi. Taşıma ruhsatlannın IO"ar milyon lira rüşvet karşılığında verildiği an- latılan ihbarda, büyük bir bölü- mü İstanbul'da bulunan tril- yonluk bir ruhsat pazannın oluştuğuna dikkat çekildi. Emniyet yetkililerinden alı- nan bilgiye göre. ruhsat dosya- lan soruşturmasında sahte kimlik ve evrak da ortaya çıktı. Soruşturma süresince bu tür 200 kadar silah taşıma ruhsatı iptal edildi. Emniyet Genel • Müdürü Mehmet Ağar, ruhsat soruştur- masıyla ilgili olarak rüşvet suç- lamasının çok ağır olduğunu söyledi. Hiçbir üst düzey devlet görevlisinin bu suistimale kanşmasının söz konusu ol- madığını belirten Emniyet Ge- nel Müdürü Ağar. şu açıHa- mayı yaptı: "Soruşturma sürmektedir. Lsulsüzlük saptanan dosyalar için gerekli işlemler yapılmakta, gerekiyorsa suç duyunısunda bulunulmaktadır. Soruşturma sonuçianınca, gerekli açıklama yapılacaktır." Aksu: Usulsüz işlem yapmadım Eski İçişleri Bakanı Abdulka- dir Aksu, bakanlığı döneminde silah ruhsatı dağıtımında. hiç- bir usulsüz işlem yaptırmadığı- nı söyledi. Aksu. silah alacak kişinin du- rumunun önce cumhuriyet sav- alannca ıncelendiğini. sonra valiliklerin onayından geçtiği- ni. daha sonra bakanhğa onay için geldigini bildirdi. Aksu. Cumhuriyet'e şu açıklamayı yaptı: "Ben her dosyayı tek tek ince- leyemem. Bu konularda bakan- lık sadece onay makamıdır. Her dosyayı tek tek incelemesi miim- kün değildir. Kaldı ki ben bakan- lığun döneminde silah dağıtunı yetkisini vaiiüklere verdim. Bu yönetim ise, tekrar bakanlığa al- İı." ANAP iktidan dönemin- de. "sabıkalı mafya üyelerine ait silahlara rüşvet karşılığında ruh- sat verildiği" iddiası öne sürül- müş. söz konusu dosyalarda dönemin İçişleri Bakanı Aksu'- nun da ımzası bulunduğu bildi- rilmiştı. Gerçeği aramak Tahrîfatın sonugelmiyor 1 AUHUHl/ılf. • Baştarafi 1. Sayfada ndan tam sekiz saat önce) polis- lerce 'refakata alınıp' Üsküdar Kısıkh'daki örgüt evine baskı- na gitmiş oluyor. Bu evde yaka- lanan sanıklardan Ayhan Us- ta'nın daha sonra 'sürpriz tanık' Ayiıan Aydın tarafından "Mumcu'nun arabasmm altına gi- ren kişi' n olarak teşhis ediküği göz önüne ahnırsa. yukandakı ta- rih ve saat çehşkileri soruştur- ma açısından önem taşıyor. Bi- lindiği gibi Ankara DGM Savcılığı, Ayhan Usta ve Meh- met Ali Şeker'e ilişkin 'teşbis 1 i, bu sanıklann Mumcu suikastı sırasında İsıanbul Terörle Mü- cadele Dairesi'nde gözaltmda bulundurulduklan gerekçesiyle 'ciddi bulmayarak' göz önüne almamıştı. TRT'de önceki akşam yayim- lanan "Ateş Hattı" programın- da. tanık Aydın'ın teşhis ettiği İslami Hareket Örgütü operas- yonunda ele geçen sanıklardan yalnızca Mehmet Ali Şeker ile ilgili tutanakta tahrifat bulun- duğu. teşhis edılen dığer sanık Kaıııp sorumlusu: Bize hiç bir bilgi verilıııedi ERGÜN AKSOY NİZAMETTİN KAPLAN DİYARBAKIR - Iraklı Kürt sığınmacılara yurtdışından gönderilen yardım parasının. Hısulsüz' olarak kulianıldığı yo- lundakı iddialar sürerken. sı- ğınmacı kampının komite so- rumlusu Salih Hacı Hüseyin, gönderilen yardım miktan hak- kında kendilerine bilgi verilme- diğini belirterek. "Paralann ne- rede, nasıl harcandığım bilmi- yoruz. Bize sadece erzak verili- yordu. Paralann nasıl harcandı- ğı yönündeki buşvurularunu ise hep yanıtsız kaldı. Para istedik, vermediler. Dağıtılan erzak da yetersizdi" dedi. 5 yıla yakın bir süre Diyarba- kır'daki geçici bannma merke- zinde komite sorumlusu olarak görev yapan ve halen KDP'nin (Irak Kürdistan Demokrat Partisi) Diyarbakır İrtibat Bü- rosu yöneticiliğini sürdüren Sa- lih Hacı Hüseyin, 'usulsüz para' kullanımıyla ilgili iddialar ko- nusunda Cumhuriyet'in soru- lannı yanıtlarken. "Erzağın na- sıl ve nereden alındığı konusunda Seçinde gelen vali daha iyi çahşır' İstanbul Haber Smisi - İs- nbul Valisi Hayri Kozakçıoğ- Türkiye'nin merkezden netilecek çapı aştığını belirte- c "Seçimle işbaşına gelen vaM reken yetki ve finans olduğu vdirde daha iyi çalışacaktır" di. İstanbul Vİilletlerarası Li- s KLulübü'nün eylül ayı top- ıtısına konuk konuşmacı ırak katılan Kozakçıoğlu, İs- ıbul'un otcpark sorununun dîmü için "boş arsalann sa- lerine 24 saat içinde işletme tsatı verilmesi veya kamulaş- larak işletilmesi" yolunda ça- nalar yaptığım bildirdi. >edeman Öteli'nde önceki .am düzenlenen toplantıya eşi 5İr« Kozakçıoğlu'yla katılan ınbul Vabı Kozakçıoğlu. )tığ konuşmada İstanbul'un unlannı nüfus artışı ve trafik unu olarak ıki maddede top- ı. İstanbul'da nüfus artış hı- n yılda 4(0 bine ulaştığmı ırlatan Kozakçıoğlu, bunun 1 binınin göçten, 150 bininin ise doğumdan kaynaklandığmı söyledi. İstanbul dışında yaratı- lacak cazibe merkezleriyle gö- çün kanalize edilebileceğini ifade eden Kozakçıoğlu. Gü- neydoğu Anadolu Projesi'ni örnek gösterdi. Nüfus artışının mesken ve trafik sorunlanna neden olduğunu anlatan Ko- zakçıoğlu, istanbul'da her yıl altyapısı tamamlanmış 100-120 bin meskene ihtiyaç olduğunu bildirdi. Mesken sorununun ge- cekondulaşmayı ortaya çıkar- dığını hatırlatan Kozakçıoğlu "Belirli periyodlaria gecekondu- ları yasallaştırma anlayışı çözü- mü zorlaştırır" dedi. Kozakçı- oğlu. İstanbul'un trafik soru- nuna da değmdiği konuşmasın- da, hükümete otopark konusunda Kanun Hükmünde Kararname tasansı sunduğunu bildirdi. Kozakçıoğlu hazırla- dığı tasanyı şöyle anlattı: "İs- tanbul'da cephesi uygun olan boş arsalann sahiplerine isterlerse 24 saat içinde ruhsat verelim. Sahipleri işletmezse bedelleri ödendikten sonra ihale ile oto- parkı işletmeye verelim." İstan- bul'da toplu taşımacılığın geliş- tirilmesi gerektiğjne de değinen Kozakçıoğlu. 1ETT. DDY. Denizyollan işletmelerinin bir otoriteye bağlanmasını önerdi. Yönetımle ilgili sorunlara da değinen Kozakçıoğlu. "Yenibir yönetim tarzına ihtiyaç vardır. 1850'nin kanunlarıyla valilik sis- temi gitmez. Valilik sisteminin ve mahalli sistemlerin gelişriril- mesi için pek çok ünitenin ba- ğımsız hale getirilmesi lazım" dıye konuştu. Kozakçıoğlu, bir soru üzerine. Türkiyede şu an- daki devlet sisteminin üniter olduğunu belirterek "Türkiye artık merkezden yönetilecek ça- pı aşmıştır. Gereken yetki ve fi- nans olduğu takdirde secimk işbaşına gelen vali daha rahat çalışacaktır. Türkiye'nin o siste- me geçmesinin daha yararlı ola- cağı kanaatindeyim" dedi. Peşmerge kampı eski sorumlu- larından KDP'li Salih Hacı Hüseyin, kendilerine yurtdışın- dan gelen paralar konusunda bilgi \erilmediğini söyledi. bilgimiz yoktu. Zaten çarşıya çıkmamız yasaktı. Erzağın nere- den, nasıl alındığını öğrenmek yolunda girişimlerimiz oldu, an- cak bu talebimiz yöneticiler ta- rafından hep "Size biz bakıyo- ruz. bunlara kanşmayın. bu bizim işimiz" şeklin- deki sözlerle yanıtsız bırakıh- yordu. Tabii misafir olduğumuz için ne fatura. ne de aiım listesini görmek için ısrar edebilmiştik. 5 yıl içinde alınan erzaklarla ilgili bir tek belge bile görmedik. Kampa yurtdışından gelen ya- bancı heyetlere, bu konudaki yakınmalanmızı dile getiriyor- duk. ^ ardım paralarının doğm- dan bize gönderilmesini istiyor- duk. Ancak heyet üyeleri, Tür- kiye'yle ilişkileri düşünerek bu tcklifİmi/i geri çeviriyordu" de- di. 'Çok büyük gûnahtır' Kendilerine hangi ülke tara- fından ne kadar yardım gönde- rildiği konusunda yetkililerden bilgi alamadıklannı beiırıen Hacı Hüseyin. gönderilen yar- dım miktarlannı basın yaym organlanndan öğrendiklerini kaydetti. Salih Hacı Hüseyin. özetle şunlan söyledi: "Kozakçıoğlu'nun bizim adı- mıza gönderilen paralardan 2 mtly arını İstanbul'a götürmesini basından öğrendik. Daha önce haberimiz yoktu. Bu dunım, ge- len paralardan bizim haberdar edilmediğimizi gösteriyor. Eğer, Kozakçıoğiu hakkında yazılan- lar doğruysa bu çok büyük bir günahtır. kinıy asaldan kaçan ve bir devlete sığınan bu halkın pa- rası böyle olmamalıydı. Ayrıca, dağıtılan erzak yetersiz olduğu gibi dönemin vaİisi Cengiz Bu- lut'a 'Hiç olmazsa gelen bu yar- dım paralanndan bizlere harç- lık verin, eksik kalan ihtiyaçla- nmızı tamamlayahm, bunu ya- pamıyorsanız bile. ya bayram- larda ikramiye şeklinde para verin ya da yetimlere yardım yapın' diyorduk. Bunu da geri çevirdiler. Gelen paralardan bize beş kuruş bile vermediler. Her zaman, aç kalıy orduk. Çün- kü verilen erzak yetersizdi." Cumhuriyet'in. "Eski Vali v ardımcısı Caner Yıldız nasıl bir insandı, nasıl tanıyordunuz" şeklindeki sorusuna Salih Hacı Hüseyin. "Caner Yıldız'la çok az bir zaman beraber kaldık. Kampta bize diğer yöneticiler gi- bi her konuda y ardımcı oluyor- du, koiaylık sağlıyordu. Cesur bir idareciydi, sorunlarımıza her zaman çözüm bulmak için gece- sini gündüzüne katıyordu. Ken- disinden çok memmınduk. Gö- rev yaptığı süre içinde kampta tek bir olay çıkmadı, kendisi gi- derken çok üzüldük" dive yanıt- ladı. Salih Hacı Hüseyin. geçici bannma merkezindeki bod- rumlarda Kürtce eğitim veril- mesi konusunda ise. "Biz bu eğitimi, sadece Caner \ıldız dö- neminde yapmıy orduk. Yıldız'- dan sonra göreve gelen Vali Yardımcısı Ergün Güler zama- nında da yapıyorduk. Daha son- ra. kamptaki görevliler aracılı- ğıyla Vali Cengiz Bulut'un okul- ları kapatma emri. sözlü olarak iletildi. Bunun üzerine mevcut 7 dershaneyi kapattık. Hem Caner Yıldız hem de Ergün Güler döne- minde Kürtçe eğitim, Vali Bu- lut'un izniyle oluyordu. Kimse kendi başma böyle bir işe giriş- medi. Vetkililerin izniyle oluyor- du" şeklinde konuştu. Ayhan Usta ile ilgili evrakta ise herhangi bir oynama olmadığı öne sürülürken Usta'nın yaka- lama tutanağında da tahrifat olduğu belgelendi. "23 Ocak 1993, saat 07.30" olarak düzen- leme tarihi atılan tutanakta. günü belirten 23 sayısında 3 ra- kamı üzennde oynandığı dik- kat çekti. Aynı tutanakta. ope- rasyonlar sırasında ilk ele geçen sanık, Mehmet Zeki Yıldınm'- ın, 23 ocak günü sabah saat 07. OO'de, Usta ve arkadaşlannın bulunduğu evi gösterdiği belir- tilirken. Mehmet Ali Şeker ve arkadaşlannın yakalanmalan- na ait tartışmalı tutanağa göre ise Yıldınm, 23 ocak günü öğle- den sonra saat 15.00'te yaka- landı. Her iki tutanak değerlen- dirildiğinde. Mehmet Zeki Yıldınm. yakalanmasından 8 saat kadar önce. Ayhan Usta ve arkadaşlannın bulunduğu evi gösterirken tartışmalı tutanak- tan sonra bu tutanak konusun- da da soru işaretleri yarattı. Bu arada Usta, olayla ilgili olarak Ankara Emniyeti'nde verdiği ifadede ise 22 Ocak 1993 Cuma günü yakalandığını söyledi. Tahrifatlann yani sıra hazır- lanan tutanaklarla. sanıklann anlatımlannın da yer yer çeliş- kiler gösterdiği belgelere göre Cumhuriyet'in saptadığı bir di- ğer bulgu şöyle: - Ayhan Aydın'ın teşhis ettiği Ayhan Usta. Ankara"da alınan ek ifadesinde. son olarak An- kara'ya. yakalanma tarihinden 20 gün kadar önce geldigini ve bu gelişınde çalıntı Tempra marka bir otoyu Mehmet Zeki Yıldınm ile birlikte teslim etti- ğini anlattı. - Araba teslimatını yapan di- ğer sanık Mehmet Zeki Yıldı- nm ise ek ifade tutanağında. arabalann teslim tarihine iliş- kin olarak şu anlatırnda bulun- du: "Ankara'ya İstanbuTdan Mesut'tan tesîim aldığım ve çalıntı olduğunu bilmediğim iki otuyu (biri gri renk, plakasını tam hatırlayamadığım Temp- ra. biri koyu yeşil renk ve pla- kasını hatırlayamadığım Con- corde) getirdim. Concorde'u 18 Ocak 1993 günü getirip, Ayhan Lsta eliyie otogarda kod adını daha sonra öğrendiğim Tahir'e, Tempra'yı da Concorde'dan bir hafta kadar önce aynı şekilde teslim ettik." Sanık Mehmet Zeki Yıldı- rım. Mumcu suikastından tam 6 gün önce Ankara'ya Usla ile birlikte geldigini. tarih itibarıy- la belirtirken Usta'nın bu ko- nuda. "Ankara iline son gelişim, İstanbul ilinde yakalanmamdan tahminen 20 gün önceydi" şek- lindeki ifadesi arasmdaki çclişki dedikkat çekti. • Baştarafi 1. Sayfada Bu çabamızın tek hedefv var: Gerçeği aramak ve arka- daşımızın kaiıllerini ve bu cina- yete onlan azmettirenleri orta- ya çıkarmak. Hiçbir ön yargımız. hiç kimseye yönelik somut bir iddiamız yok. En azı- ndan şu ana kadar ortaya çıkan kanıtlardan kesin bir şey söyle- mek mümkün değil. Biz, soruş- turmanın usulüne uygun biçim- de yürütülmesinden ve ortaya çıkan her kanıt ve lanığın ciddi- ye ahnarak değerlendirilmesin- den yanayız. Bugünkü haberimizde de gö- rüldüğü gibi evraklar üzerinde yeni bir tahnfat daha saptamış bulunuyoruz. Daha önce de bu konuda tahrifat yapıldığını saptamış ve yazmıştık. "Sürpriz tanık" konusundaki tutumu- muz da aynı. Ortada tanık ol- duğunu söyleyen, yer. zaman göstererek iddialarda bulunan bir kimse var. Bu tanığı bir te- levızyon programına çıkanp önyargılı şekilde. polis gibi sor- gulayıp. "tanık inandıncı değil- dir' şeklinde bir kamuoyu yarat- manın ne faydası olacak? Bunu yapanlann hedefı nedir? Sanıklardan Ayhan L'sta'nın evrakında da tahrifat olduğunu ortaya çıkardık. Şimdi bu tahri- fatlann neden yapıldığı sorusu- nun cevabını bulmaya çalışa- DGM Savcı yardımcısı Ülkiı Coşkuncinayeti îlirafettiklerinı söyleyen sanıklann ifadelerinı neden zapta geçirmemiştir? "Hı- rpalandıkları' için ifadelerine neden itıbar etmemiş? Türkiyede özellıkle DGM'- lerde sanıklann temel şikâyetle- rinden biri, ifadelerinin işkence altında alınmasıdır DGM savcılannın da işkence ile alınmış bu ifadelerle iddiana- meler yazdıklan pek çok dava da konu edilmiştir. Şimdi. üs- telik böylesi iddianamelerde imzası olduğu çokça söylenmiş bir savcı. 'hırpalandığı için yalan söylediğini' düşündüğü sanığın ifadesine itibar etmiyor. Olabi- lir. kendisi böyle bir kanıya va- rabilir. Ama ifadeleri zapta ge- çirmek zorunda. Aynca sanı- klann işkence gördüğünü sap- tadıysa. bu konuda da soruş- turma açmakla yükümlüdür. Çünkü yasalanmıza göre işken- ce suçtur. Ülkü Coşkun, Ceyhan Mum- cu'nun aktanmına göre görevı- ni yerine getirmemiş. Şimdi. "Ülkü Coşkun bunu neden böyle yapmıştır" sorusunu sormak da bizim hakkımız. Böyle davranı- Imasının ardındaki nedenlcri araştıracağız. Biz gerçeği bulmak istiyonız. Cinayet soruşturmaM ciddi bir iştir. Üstelik. bu DGM'nin savcılan Ankara'da işlenen çok önemli suikastlann hiçbirini aydınlalma başansmı göstere- memiştir. En ufak bir kanıt bile ele gcçirememişlcrdir. Orlada usulüne uygun yapılmayan işlcr vardır. Bu dcdiklerimızdcn kıı- til ortaya çıkar mı. çıkmaz mı bilemeyiz. Bizim görev imiz en küçük bir ipucunu bile değer- lendirmek. Bizim erı k,üçük bir bujgunun bile üzerine kararhlıkla gitme- miz bazı çevrelerdeendışelı tep- kilere yol açıyor. Örneğin Za- man gazetesinin Taha Kıvanç takma adlı yazan. Cumhuriyet'- in Mumcu cinayetiyle ilgili yayınından rahatsızolmuş. Bir- takım iddialarda bulunmak is- tiyor. ama bunu da açıkça söy- leyemiyor. Bir bildiği varsa söy- lemeli. eteğindeki taşı dökmeİi- dir. Biz bu yayını soruştur- manın derinleştirilmesi ve ciddi bir şekilde yürümesi için yapı- yoruz. Kıvanç'ın iddia ettiğine göre ANAP'lı İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun göreve getirdıği emniyet görevlilen iş- lerinin başmda kalsaymış bu cınayet aydınlatılırmış. Neden acaba? O zamanki emniyet gö- revlileri Kıvanç'la aynı tarikaı- tan da onun için mi? Onlann bir bildikleri vardı da onun için mi görevden almdılar? Kıvanç'ın bir bildiği varsa açıklamalıdır. Bu cinayeti ortaya çıkarmanın ciddi bir iş olduğunu söylüyor; prov okasyondan söz ediv or. İnsanın aklına "Bu ne ciddiyet. bu ne ilgi!" demek goliyor. Ne zamandan beri bu ciddiyet için- de Aksoy. Üçok. Emeç, Dursun suikastlarıyla ilgilendiler? Ne zamandan beri bu cıddiyetle Sı- vas'ta öldürülen 37 avdının ka- tillerinin yargılanıp cezalandı- nlmasını savunuyorlar? Cumhuriyet. bulduğu her ipucunu ciddiyeıle değerlendir- meyi sürdürecek. Katilin şu \a da bu tarikatın veya karanîık cinayet şebekcsinin mensubu olmasının. yakasına yapışmak açısından bır önemi voktur. Ama cinayelın siyasi amacını ortaya çıkarmak için katilin hangi karanlık odağa bağlı olduğunu saptamak öncmlidır. Çünkü bu katiller laik. demok- ratik. özgür bir Türkiye'nin düşmanlandırlar. Bugün yal- nızca bunu bilivoruz. Uçayda Baştarafi I. Sayfada söyleyen Adalet Bakanı Ok- tay Cumhurivet'e şu açıkla- mayı vaptı: "Evrak tahrifatları olayına İs- tanbul DGM Savcılığı el koydu ve soruşturmaya devam ediyor- lar. Mumcu soruşturması için Ankara kanadı da bir savcının İstanbul'a giderek inceleme yap- ması için i/.in istedi. Biz de kendi açılanndan baksınlar düşünce- siyle bu izni verdik. Olay bundan ibaret. Ankara da bu işi Ülkü Coşkun'la beraber dört savcı yü- rütüyor. Ve bayağı büyük bir yoğunluk içindeler. Hatta bana bu işi üç ay içinde sonuçlandıra- büeceklerini söylediler. Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demi- ral da bana 3 ay içerisinde bu işi cözebileceklerini söyledi. de- mekki ellerinde bir şey var."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle