Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
»EYLÜL 1993 ÇARŞAMBA • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DE VAMI 17
tLKSAN'da 6 büyük
• Baştarafi 1. Sayfada
vi vermek oldu. Komisyon üye-
leri. görevi üstlenir üstlenmez,
kpnut yapılabilecek alanlan
saptamak amacıyla İstanbul'a
geldiler. Komisyonun İstan-
bul'da çalışmalanna başlama-
şıhdan kısa bir süre sonra,
İLKSAN'a tarihsiz üç teklif
mektubu verildi. İlk teklif mek-
tubunda Ali Sönmezer ve Meh-
met Köseoğlu ÎLKSAN'a. 6
milyon 360 bin metrekarelik bir
araziyi. metrekaresi 125 bin li-
radan teklif ettiler.
Alaeddin Tüylüoğlu'na ait
olan ikinci mektupta, Gebze'-
deki 1 milyon 178 bin metreka-
relik bir arazi. metrekaresi 200
bjh liradan teklif edildi. Üçün-
cü mektup ise. Sedat Çolak'ın
Ay-Ba A.Ş. adlı şirketine aitti.
İLKSAN dosyasının açılması-
na neden olacak arazi buydu.
Pendik'teki 6 milyon 30 bin 358
metrekarelik arazi. metrekaresi
75 bin liradan teklif edildi.
İşte sahtekârlık
Teftiş kurulu tarafından ha-
zırlanan rapora göre ilk sahte-
kârlık. teklif mektuplannda
gerçekleştirildi. Ali Sönmezer ve
Mehmet Köseoğlu
1
nun teklif
mektubuna ekledıkleri tapuya
göre arazi sahibi Aysel Tüyiü-
oğluydu. İLKSAN'a Pendık'-
teki 1 pafta 944 parselin satışı
için teklif verilmişti. Ancak ta-
pu farklı bir araziye aitti. 28 ve
30 paftalardaki 11 parsel içindi.
Üstelik teklif mektubu verenle-
nn elinde Aysel Tüylüoğlu'nun
arazisini satmak için herhangi
bir yetki belgesi yoktu.
îkinci teklifı veren Alaeddin
Tüylüoğlu'nun. teklif mektu-
buna eklediği üç tapudan ikisi
kçndine. biri de eşi Aysel Tüy-
lüoğlu'na aitti. Yani, birinci
teklif mektubu sahiplerinin yet-
kisiz olarak satmak istedikleri
arazinin sahibi. aslında ikinci
tejclif mektubunu veren kişinin
kansıydı. Teklif mektubunda
arazinin 1 milyon 178 bin met-
rekare olduğu belirtiliyordu.
Oysa arazi .sadece 77 bin 720
metrekareydi.
Ay-Ba Â.Ş. adma teklif mek-
tubu veren Sedat Çolak başka-
sının malını satmaya kalkışmış-
tı. Rengin Avunduk. Gönül
Koyutürk ve Ahmet Hakkı
Koyutürk'ün mülkiyetindeki
araziyi o tarihte satabilmek için
Sedat Çolak'ın elinde herhangi
bir yetki belgesi bulunmuyor-
du.
Sahtekârhğm büyüğü —
•Komisyonun. teklif mektu-
bunu veren kişiler üzerine yap-
lığı araştırma ıkinci sahtekârlı-
ğı ortaya çıkardı.
Birinci teklif mektubunu ve-
renlerden Ali Sönmezer, Ta-
r
abya Sitesi. Blok 14. Daire 1.
Tarabya-İstanbul adresinde
oturuyordu. 1992 yılının şubat
ayında. Sedat Çolak'ın sahibi
olduğu Çolak ŞirketlerGrubu'-
nda part-time çalışmaya başla-
mıştı. Görevi şirketin ilgi alanı-
na giren arsaları saptamak, bu
arsalann gecekondulaşmadan
konınmasını sağlamak. Ali
Sönmezer, Teftiş Kurulu mü-
fetıişlenne 3 Mayıs 1993 tari-
hinde verdiği ifadede arazisini
satmak istediği Aysel Tüylü-
oğlu'nu tanımadığını. arazi için
birükte teklif mektubu imzala-
dığı Mehmet Köseoğlu ile hiç
bir ilişkisi olmadığını söylemiş-
ti.
Diger ortak Mehmet Köse-
oğlu ifadesinde teklif mektubu-
nu ilk defa ifade verirken gör-
düğünü. mektuptaki imzanın
kendisine ait olmadığını öne
sürdü. Köseoğlu. arazisini sat-
mayı teklif ettiği Aysel Tüylü-
oğlu'nu tanımadığını. ihale için
Ankara'ya gitmediğini söyledi.
İkinci teklif mektubunun sa-
hibi Alaeddin Tüylüoğlu ise ifa-
desinde Sedat Çolak'ın kendisi-
ne ve eşine ait arazileri satın
almak istediğini söyledi. Tüylü-
oğlu, Çolak'ın kendisiyle ortak
olmak istediğini anlattı. Ortak-
lık amacıyla bazı belgeler imza-
ladığını ancak vekâlet veya
yetki belgesi vermediğini. teklif
mektubunun da herhalde ticari
ortaklık dıye kendisine imzala-
tılan belgelerden biri olduğunu
öne sürdü. Tüylüoğlu verdiği
ifadede. ihaleden hiç haberdar
olmadığını söyledi.
Sahteekspertizler
İLKSAN yönetim kurulu
üyelerinden oluşan ihale ko-
misyonu. üç kişilik ekspertiz
komisyonuna. araziyle ilgili
ekspertiz raporu hazırlama gö-
revini 23 Mayıs 1992 tarihinde
verdi. Ekspertiz raporunun iki
gün gibi rekor bir hızla hazır-
landı. Rapor. 25 1992 tarihini
taşıyor. Ekspertiz raporu Iştan-
bul Anakent Beledıyesi \e İSKI
tarafından hazırlanan raporlar-
la büyük çelişkiler içeriyor.
Raporu hazırlayanlardan İnşa-
at Mühendisi Tanzer Demirkı-
ran, ekspertiz çalışmalan sıra-
sında bızzat bulunmadığını.
fıilen çalışmadığını söyledi. Sa-
dece rapora imza attığını açık-
ladı. 1992 sonlannda atuğı
imzanın ardından 1993 ocak
ayından itibaren Sedat Çolak'-
ın şirketler topluluğunda çalış-
maya başladı.
Teftiş kurulu raporuna göre
dığer eksper Canan Sansözen
için İLKSAM oUşj.^apuğjjlk,
çalışma oldu. Yüksek Mimar
Selahattin Acuner'in isteği üze-
nne bölge havayolu ulaşım ha-
ntasını ve 1 200.000 ölçeklık
haritayı hazırladı. Gerisini Se-
dat Çolak'ın arkadaşı Selahat-
tin Acuner çözdü. Sansözen de
ımza attı.
Berin Nadi ve Celal Başlangıç
• Baştarafi 1. Sayfada
:etemiz avukatı Fıkret İlkiz de
.avunmalara ekleyeceği birşey
ıhnadığını belirterek, işkence
uçlusu polısler hakkında veri-
en karann mahkeme tutanak-
annın fotokopisini dosyaya
kledi. Duruşma, dosyalardaki
ksiklerin tamamlanması için
leri bir tariheertelendi.
Cumhuriyet gazetesinde 8
4art 1993 tarihinde yayımla-
nan "DAL ekibi işkence suçlu-
su" başlıklı dava konusu haber-
de. Ankara Emniyet Müdürlü-
ğü bünyesindeki DAL ekibin-
den tbrahim Dedeoğlu, Mehmet
Ozan ve Yusuf Eker adlı polisle-
rin, işkence yaptıklan gerekçe-
siyle Ankara 1. Ağır Ceza Mah-
kemesi'nce üçer ay hapis. üçer
ay da memuriyetten mahrumi-
yet cezasına çarptınldıklanna
yer verilmişti.
Kozakçıoğlu: Sığmmacı
parasıile ilgiııı yok
Haber Merkezi - Cumhuri-
et'in "•Sığınmacılann parası
mniyet'e gitti" başlıklı haberi
onusunda bir açıklama yapan
önemin Olağanüstü Hal Böl-
:, bugünün Istanbul Valisi
layri Kozakçıoğlu ve dönemin
•iyarbakır, bugünün İstanbul
mniyet Müdürü Necdet Men-
r, aynı dönemin vali yardım-
sı ve sığınma kampı sorumlu-
ı Caner Yıldız'ın iddialannı
ddettiler. Dönemin Olağa-
istü Hal Bölge Valisi. yani
Mgedeki tüm mülki amirlerin
ı üst düzeyli sorumlusu olan
ozakçıoğlu. "Olağanüstü Hal
5lge Valisi olarak her şeyden
nımlu olmam bekleneraez. Bu,
bir vali yardımcısınm kendisini
savunmak için ileri sürdüğü id-
dialardan ibarettir. Gerçek ol-
madığı bir yana. benimle ne ilgi-
sinin olduğunu anlayabilmiş de-
ğiliın" dedi.
Necdet Menzir de. Cumhuri-
yet'e yaptığı açıklamada "Bu
haberde Emniyet kantininden
mal alımından sözedilmektedir.
Bu malların piyasadan daha
ucuza alınabileceğinin nasıl bir
kanıtı vardır. Ayrıca eğer fazla
para alındıysa, ki böyle bir şey
yok, kimin cebine para girmiş-
rir? Vali yardımcısına baskı
yaptığım iddiası îse gülünçtür.
Ben emniyet müdüriiydüm" de-
di.
TÜRKİYEDE DÜNYADA
Meteorolojı Genel Müdurlû&û'nden aJın^n bılye göre. yurdun kuzey-
doğu kesımlen parçalı bulutlu. dığer yerler az buhıtlu ve açık eeçecek.
Hava sıcaklığı yjrdun kuze> doğu kesimierinde bıraz azalacak. Diğer
>erlerdedeğışmeyecek Rüzear.kuzei
1
v-ebatı yönlerden hafıf.arasıra
oria kuvvette esecek Denızfenmızde rüzgar. BaD Karadenızde yıldıı
ve poyraz, Doğu Karadeniz'de günbatısı ve karayel, Marmaıada
EÛndoğusu ve leajlenıeden J-4 kuvvetınde, saatte 4-16 deniz mılı
nızla esecek. Van Golü'nde hava. az bulutlu ve açık geçecek
Adana
Alyon
AJn
Ankara
Antalya
Ayd*n
Bursa
Çanakkale
Oıyartakır
Edıme
Erzurum
Esk.şshır
Istartbul
Izmtr
Kars
Konya
Safraun
Trabzon
ZonguMak
A30
A25
B22
A 24
A 29
A32*
A28
1
*Z7'
A28'
A30'
B20'
A26
1
A25'
A30'
A20'
A26'
B20-
8 21 '
B21"
Amstardam
Arrvnan
Atına
Bajdat
Bonn
Brûksel
C«nevre
Cezayır
FranUurt
Lslto«a
Pstorsburg
Loodra
Madrıd
Mılano
Moskova
Mümh
Osto
Parm
Praa
Rıyad
Roma
Viyana
B 14-
A3Z"
B27-
A »
1
B 19'
B 15'
y 16"
B29'
8 15*
A30-
y w
y w
B20-
y w •
y 13*
y 14'
B 10'
y 17'
B 1€-
A38-
y 24"
B 18'
Yağmurlu ı Bulutlu Sish Güneşli Karlı
Dedeman'ın torunu öldürüldü
Gazîoğlu^ ParkOtePiyıkhmııyor
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Dedeman otellerinin sa-
hibi Kemal Dedeman''n torunu,
L'mut Önal, "Kürt Ahmet" la-
kabıyla tanınan Ahmet Turgut'-
un oğlu Melih Turgut tarafın-
dan öldürüldü. Emniyet yetkili-
leri. olayda herhangi bir kasıt
bulunmadığını, kazailemeyda-
na geldigini bildirdiler. Dede-
man Oteli yönetıcıleri de olayda
kasıt olduğunun sanılmadıgmı
söylediler.
Kemal Dedeman'ın Bilkent
Üniversitesi Turizm ve Otelcilik
Yüksekokulu'nda okuyan toru-
nu Lmut Önal önceki gün saat
02.00 sıralannda birükte kaldı-
ğı arkadaşı Meüh Turgut'un
elindeki tabancadan çıkan kur-
şunla yaşamını yitirdi. Olayın.
Melih Turgut'un temizlediği sı-
lahın patlaması sonucu meyda-
na geldiğı ve yaralı olarak Nu-
mune Hastanesi'ne kaldınlan
Önal'ın kurtanlamadığı bil-
dirildi. Melih Turgut. arkada-
şını hastaneye götürdükten
sonra polise teslim d
p
Umut Önal'ın anne ve baba-
sının ayn yaşadığı. bu nedenle
Dedeman Öteli'nde kaldığı. bir
süre önce de Melih Turgut'la
aynı evi paylaştıklan bildirildi.
Olaydan sonra Ankara Dede-
man Otelı'ndeki odasına çeki-
len Umut Önal'ın annesi Nazire
Önal. hiç kimse ile görüşmez-
ken, otel yetkilileri. olayda kasıt
olduğunun sanılmadığını ifade
ettiler. Melih Turgut da. emni-
yette verdiği ifadesinde. arka-
daşını kaza ile vurdueunu söy-
ledi.
• Baştarafi 1. Sayfada
yacağını söyledi. Sözen, yıkımın yasal ola-
rak önlenemeyeceğini belirterek, "Beyoğlu
Belediyesi, kanuna aykın bu uygulamayı
gidip yıkacak. Yıkamnorsa, bizden yardım
isteyebilir. Büyükşehir Belediyesi olarak bi-
zim oteli yıkma yetkûniz elimizden alındı,
ama yıkım işleminde Beyoğlu Belediyesi'ne
yardım etmemtzin öniinde hiçbir engel yok"
dedı.
Beyoğlu Belediyesi Başkan Yardımcısı
Nusret Avcı ise. Bakanlıkca İstanbul Vali-
liği'ne göndenlen yazının. Büyükşehir Be-
lediyesi'nın yıkım yetkisiyle ilgili olduğunu
belirterek, "Bu yazı bizi bağlamıyor. Bele-
diyemize böyle bir yazı gönderilmedi.
Kaldıki, gönderilse bile. Danıştay karar-
larını bakanlığın durdurması sözkonusu de-
ğildir. Yıkım için hazııiıklarımız sürüyor"
diye konuştu. Ancak, bir süre sonra Âvcı.
Beyoğlu Belediyesi'ne de aynı Bakanlık
yazısının gönderildiğini bildirdi. Avcı. bu
yazıyla yıkımın duımasının sözkonusu ol-
madığını söyledi.
Park Otel'in fazla katlannın yıkımına
İçişleri Bakanlığı müdahale etti. Bakanlık
3 Eylül'de İstanbul Valiliği'ne bir >azı
göndererek, Park Otel ile ilgili davalann
Daruştay'da halen sürmekte olduğu ge-
rekçesiyle, yıkım için konu ile ilgili tüm da-
valann sonuçlanlamasının beklenmesi bil-
dirildi. îstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin
otelin fazla katlannı yıkma isteğine bağlı
olarak kaleme alınan yazıda şöyle denildi:
"Bilindiği gibi Bakanlığunız tarafından ha-
zırlanarak 21,11.1992 tarihli Kesmi Gaze-
te'de yayımlanan Büyükşehir Belediyeleri-
nin Yönetimi Hakkında 3030 sayılı Kanu-
nun L ygulanması ile ilgili \ önetmeliğin 10.
Maddesine İki Fıkra Eklenmesi Hakkında-
ki Yönetmelik'le ilgili olarak Danıştay 6.
Dairesi'nce 14.5.1993 tarih ve E: 1993/123
sayı ile birinci, yine Danıştay Nöbetçi 6.
Dairesi tarafından 26.8.1993 tarih ve 5.
1993/12 sayı ile ikinci kez yüriitmenin dur-
durulması kararı verilmişrir. Ayrıca ilgili
şirketin dilekçesinde konuyla ilgili çeşitli
davalann Danıştay'da halen sürdüğü anlaşı-
Imaktadır. Bu nedenlerle konu hakkındaki
tüm davalann sonuçlanmasının beklenmesi-
ni ve gereğinin buna göre yapılmasını rica
ederim."
2 EylüFde dilekçe, 3 EylüTde
müdahale
Bakanlık yazısı üzerine Mimarlar Odası
İstanbul Anakent Şubesi Başkanı Oktay
Ekinci, hukuken gecekondudan farkı of-
mayan otelin yıkımını İçişleri Bakanlığı'-
nın önlemeyeçalışmasmı eleştirerek. "Ken-
te karşı suç işlediği yargı kararlarıyla da
kanıtlanan bu yapının yıkdması için destek
vereceğine buna engel oluyor. Doğnısu an-
laşılır gibi değil" dedi.
Devletin en üst organlannın hukukun
üstünlüğünü korumak zorunda olduğunu
hatırlatan Ekinci. "Kenri yağmalayanların
işledikleri suçu görmemezlik edemezler.
Park Otel'in planlan. ruhsatları ve imar
planları iptal edilmişrir ve yapı artık ruh-
satsız yapı niteliğindedir. yani hukuken ge-
cekondudan farkı yoktur. İçişleri Bakanlığı
bunu görmek /onındadır" diye konuştu.
Park Otel'in yapımcısı şirketin 2 Eylüldeki
başvurusu üzerine Bakanlığın 3 Eylül
günü ilgili durdurma emrinı İstanbul Vali-
liği ile Beyoğlu Belediyesi'ne göndermiş ol-
masına da dikkat çeken Ekinci şunları söy-
ledı:"Bayındırlık Bakanlığı bu gökdelenin
imar planını iptal etti. Turizm Bakanlığı
onayladığı projeyi iptal etti. Başbakanlık
danışmanları bile Park Otefin yıkılmasında
"şantiye şefi" olmak istediklerini beyan etti-
ler. Bütün bunlardan sonra İçişleri Ba-
kanlığı'nın devreye girip İstanbul'u değil,
Park Oteli korumaya kalkışması hem kent
adına hem de demokrasi adına kaygı verici
bir gelişmedîr. Bu durumda açıkça göriilü-
yor ki şuçlu sadece Park Otel değil, bu yağ-
ma abidesine göz yuman ve destek veren
herkestir." Park Otel'in vıkılmasını isteven
semt sakinlerinin avukatı Derviş Parlak ise,
İçişleri Bakanhğı'nın bu girişiminin iki açı-
dan çok yanlış müdahale olduğuna dikkat
çekti. Parlak'a göre bu nedenler şöyle: "Bi-
rincisi, İçişleri BakanlığYnuı aslında
bağımsız ve özerk olan belediyelere müdaha-
le etmesi ve onlan yönlendirmeye çalışması
yanlış, çünkü İçişleri Bakanhğı'nın hiyerar-
şik astı. yani emir verebilecekleri kişiler değil
belediyeler. İkincisi ise Park Otel'le ilgili da-
valar sonuçlanrnıştır. Dantştay'ın iptal ka-
rarı vardır. Ve İdari Yargılama L'sulü Ya-
sası'na göre, mahkemelerden verilen iptal
kararlan mutlak anlamda yüriitülür. Eğer
bu konuda temyiz merciinin mahkeme ka-
rarının uygulanmasının durdunılmasına ka-
rar >ermedikçe temyiz merci. o mahkeme
kararı mutlak anlamda uygulamr. Park
Otel'in \lman Konsoioshığu'nıın çatı katı se-
viyesine kadar yıkılması gereği, hem yüksek
yargı organı karany la. hem de Beyoğlu Bele-
diyesi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Tu-
rizm Bakanlığı ve Bayındırlık ve İskân Ba-
kanlığı'nın 1992 Haziran'ında yaptıklan
plan değişikliğiyle kesinleşmiş durumdadır.
Bu kadar hukuki ve idari karardan sonra
hâlâ davalann sonucu beklensin ona göre iş-
lem yapılsın demek aldatmacadan başka bir
şey değildir. Olay unutturulmaya çalışılı-
yor."
Nurettin Sözen ile Beyoğlu Belediyesi
Başkan Yardımcısı Nusret Avcı. yıkım ka-
rannın durdurulmasının sözkonusu ol-
madığını belirtıi. Sözen. "Beyoğlu ve Kartal
belediyelerinin Danıştay'a itirazı üzerine yö-
netmelik değişikliği iptal edilerek. yıkma ve
mühürleme yetkimiz elimizden alındı. Oteli
biz yıkamıyoruz, ama Beyoğlu Belediyesi
bizden yardım istediği takdirde yıkıma
yardımcıolabiliriz"dedı Beyoğlu Belediye-
si Başkan Yardımcısı Nusret Avcı da, Bü-
yükşehir'e yardım için bir yazı gönderdikle-
rini, ancak henüz yanıt alamadıklannı be-
lırterek. "Yıkım yapılacak. Önümüzdeki
günlerde yine Büyükşehir'e yardım için baş-
vuracağız" diye konuştu.
Iki eski bakan da
• Baştarafi 1. Sayfada
Emniyet yetkililerinden alı-
nan bilgiye göre de sabıkalı
mafya üyelerinin ruhsat dosya-
lan Emniyet Müdürlüğü'nün
ilgili birımlenncedeincelenerek
sabıka kaydının olup olmadığı
dosyaya işleniyor.
Bu durumda sabıkahlara
ruhsat konusunun asıl sorum-
lusunun emniyet müdürlükleri
olduğu belirtiliyor.
Soruşturmanın başlamasına
yol açan ihbara göre. sadece İs-
tanbul'da yüzlerce usulsüz silah
taşıma ruhsatı verildi. Taşıma
ruhsatlannın IO"ar milyon lira
rüşvet karşılığında verildiği an-
latılan ihbarda, büyük bir bölü-
mü İstanbul'da bulunan tril-
yonluk bir ruhsat pazannın
oluştuğuna dikkat çekildi.
Emniyet yetkililerinden alı-
nan bilgiye göre. ruhsat dosya-
lan soruşturmasında sahte
kimlik ve evrak da ortaya çıktı.
Soruşturma süresince bu tür
200 kadar silah taşıma ruhsatı
iptal edildi.
Emniyet Genel • Müdürü
Mehmet Ağar, ruhsat soruştur-
masıyla ilgili olarak rüşvet suç-
lamasının çok ağır olduğunu
söyledi. Hiçbir üst düzey devlet
görevlisinin bu suistimale
kanşmasının söz konusu ol-
madığını belirten Emniyet Ge-
nel Müdürü Ağar. şu açıHa-
mayı yaptı:
"Soruşturma sürmektedir.
Lsulsüzlük saptanan dosyalar
için gerekli işlemler yapılmakta,
gerekiyorsa suç duyunısunda
bulunulmaktadır. Soruşturma
sonuçianınca, gerekli açıklama
yapılacaktır."
Aksu: Usulsüz işlem
yapmadım
Eski İçişleri Bakanı Abdulka-
dir Aksu, bakanlığı döneminde
silah ruhsatı dağıtımında. hiç-
bir usulsüz işlem yaptırmadığı-
nı söyledi.
Aksu. silah alacak kişinin du-
rumunun önce cumhuriyet sav-
alannca ıncelendiğini. sonra
valiliklerin onayından geçtiği-
ni. daha sonra bakanhğa onay
için geldigini bildirdi. Aksu.
Cumhuriyet'e şu açıklamayı
yaptı:
"Ben her dosyayı tek tek ince-
leyemem. Bu konularda bakan-
lık sadece onay makamıdır. Her
dosyayı tek tek incelemesi miim-
kün değildir. Kaldı ki ben bakan-
lığun döneminde silah dağıtunı
yetkisini vaiiüklere verdim. Bu
yönetim ise, tekrar bakanlığa al-
İı." ANAP iktidan dönemin-
de. "sabıkalı mafya üyelerine ait
silahlara rüşvet karşılığında ruh-
sat verildiği" iddiası öne sürül-
müş. söz konusu dosyalarda
dönemin İçişleri Bakanı Aksu'-
nun da ımzası bulunduğu bildi-
rilmiştı.
Gerçeği aramak
Tahrîfatın sonugelmiyor 1 AUHUHl/ılf.
• Baştarafi 1. Sayfada
ndan tam sekiz saat önce) polis-
lerce 'refakata alınıp' Üsküdar
Kısıkh'daki örgüt evine baskı-
na gitmiş oluyor. Bu evde yaka-
lanan sanıklardan Ayhan Us-
ta'nın daha sonra 'sürpriz tanık'
Ayiıan Aydın tarafından
"Mumcu'nun arabasmm altına gi-
ren kişi'
n
olarak teşhis ediküği göz
önüne ahnırsa. yukandakı ta-
rih ve saat çehşkileri soruştur-
ma açısından önem taşıyor. Bi-
lindiği gibi Ankara DGM
Savcılığı, Ayhan Usta ve Meh-
met Ali Şeker'e ilişkin 'teşbis
1
i,
bu sanıklann Mumcu suikastı
sırasında İsıanbul Terörle Mü-
cadele Dairesi'nde gözaltmda
bulundurulduklan gerekçesiyle
'ciddi bulmayarak' göz önüne
almamıştı.
TRT'de önceki akşam yayim-
lanan "Ateş Hattı" programın-
da. tanık Aydın'ın teşhis ettiği
İslami Hareket Örgütü operas-
yonunda ele geçen sanıklardan
yalnızca Mehmet Ali Şeker ile
ilgili tutanakta tahrifat bulun-
duğu. teşhis edılen dığer sanık
Kaıııp sorumlusu: Bize hiç bir bilgi verilıııedi
ERGÜN AKSOY
NİZAMETTİN KAPLAN
DİYARBAKIR - Iraklı Kürt
sığınmacılara yurtdışından
gönderilen yardım parasının.
Hısulsüz' olarak kulianıldığı yo-
lundakı iddialar sürerken. sı-
ğınmacı kampının komite so-
rumlusu Salih Hacı Hüseyin,
gönderilen yardım miktan hak-
kında kendilerine bilgi verilme-
diğini belirterek. "Paralann ne-
rede, nasıl harcandığım bilmi-
yoruz. Bize sadece erzak verili-
yordu. Paralann nasıl harcandı-
ğı yönündeki buşvurularunu ise
hep yanıtsız kaldı. Para istedik,
vermediler. Dağıtılan erzak da
yetersizdi" dedi.
5 yıla yakın bir süre Diyarba-
kır'daki geçici bannma merke-
zinde komite sorumlusu olarak
görev yapan ve halen KDP'nin
(Irak Kürdistan Demokrat
Partisi) Diyarbakır İrtibat Bü-
rosu yöneticiliğini sürdüren Sa-
lih Hacı Hüseyin, 'usulsüz para'
kullanımıyla ilgili iddialar ko-
nusunda Cumhuriyet'in soru-
lannı yanıtlarken. "Erzağın na-
sıl ve nereden alındığı konusunda
Seçinde gelen vali daha iyi çahşır'
İstanbul Haber Smisi - İs-
nbul Valisi Hayri Kozakçıoğ-
Türkiye'nin merkezden
netilecek çapı aştığını belirte-
c "Seçimle işbaşına gelen vaM
reken yetki ve finans olduğu
vdirde daha iyi çalışacaktır"
di. İstanbul Vİilletlerarası Li-
s KLulübü'nün eylül ayı top-
ıtısına konuk konuşmacı
ırak katılan Kozakçıoğlu, İs-
ıbul'un otcpark sorununun
dîmü için "boş arsalann sa-
lerine 24 saat içinde işletme
tsatı verilmesi veya kamulaş-
larak işletilmesi" yolunda ça-
nalar yaptığım bildirdi.
>edeman Öteli'nde önceki
.am düzenlenen toplantıya eşi
5İr« Kozakçıoğlu'yla katılan
ınbul Vabı Kozakçıoğlu.
)tığ konuşmada İstanbul'un
unlannı nüfus artışı ve trafik
unu olarak ıki maddede top-
ı. İstanbul'da nüfus artış hı-
n yılda 4(0 bine ulaştığmı
ırlatan Kozakçıoğlu, bunun
1
binınin göçten, 150 bininin
ise doğumdan kaynaklandığmı
söyledi. İstanbul dışında yaratı-
lacak cazibe merkezleriyle gö-
çün kanalize edilebileceğini
ifade eden Kozakçıoğlu. Gü-
neydoğu Anadolu Projesi'ni
örnek gösterdi. Nüfus artışının
mesken ve trafik sorunlanna
neden olduğunu anlatan Ko-
zakçıoğlu, istanbul'da her yıl
altyapısı tamamlanmış 100-120
bin meskene ihtiyaç olduğunu
bildirdi. Mesken sorununun ge-
cekondulaşmayı ortaya çıkar-
dığını hatırlatan Kozakçıoğlu
"Belirli periyodlaria gecekondu-
ları yasallaştırma anlayışı çözü-
mü zorlaştırır" dedi. Kozakçı-
oğlu. İstanbul'un trafik soru-
nuna da değmdiği konuşmasın-
da, hükümete otopark
konusunda Kanun Hükmünde
Kararname tasansı sunduğunu
bildirdi. Kozakçıoğlu hazırla-
dığı tasanyı şöyle anlattı: "İs-
tanbul'da cephesi uygun olan boş
arsalann sahiplerine isterlerse
24 saat içinde ruhsat verelim.
Sahipleri işletmezse bedelleri
ödendikten sonra ihale ile oto-
parkı işletmeye verelim." İstan-
bul'da toplu taşımacılığın geliş-
tirilmesi gerektiğjne de değinen
Kozakçıoğlu. 1ETT. DDY.
Denizyollan işletmelerinin bir
otoriteye bağlanmasını önerdi.
Yönetımle ilgili sorunlara da
değinen Kozakçıoğlu. "Yenibir
yönetim tarzına ihtiyaç vardır.
1850'nin kanunlarıyla valilik sis-
temi gitmez. Valilik sisteminin
ve mahalli sistemlerin gelişriril-
mesi için pek çok ünitenin ba-
ğımsız hale getirilmesi lazım"
dıye konuştu. Kozakçıoğlu, bir
soru üzerine. Türkiyede şu an-
daki devlet sisteminin üniter
olduğunu belirterek "Türkiye
artık merkezden yönetilecek ça-
pı aşmıştır. Gereken yetki ve fi-
nans olduğu takdirde secimk
işbaşına gelen vali daha rahat
çalışacaktır. Türkiye'nin o siste-
me geçmesinin daha yararlı ola-
cağı kanaatindeyim" dedi.
Peşmerge kampı eski sorumlu-
larından KDP'li Salih Hacı
Hüseyin, kendilerine yurtdışın-
dan gelen paralar konusunda
bilgi \erilmediğini söyledi.
bilgimiz yoktu. Zaten çarşıya
çıkmamız yasaktı. Erzağın nere-
den, nasıl alındığını öğrenmek
yolunda girişimlerimiz oldu, an-
cak bu talebimiz yöneticiler ta-
rafından hep "Size biz bakıyo-
ruz. bunlara kanşmayın. bu
bizim işimiz" şeklin-
deki sözlerle yanıtsız bırakıh-
yordu. Tabii misafir olduğumuz
için ne fatura. ne de aiım listesini
görmek için ısrar edebilmiştik. 5
yıl içinde alınan erzaklarla ilgili
bir tek belge bile görmedik.
Kampa yurtdışından gelen ya-
bancı heyetlere, bu konudaki
yakınmalanmızı dile getiriyor-
duk. ^ ardım paralarının doğm-
dan bize gönderilmesini istiyor-
duk. Ancak heyet üyeleri, Tür-
kiye'yle ilişkileri düşünerek bu
tcklifİmi/i geri çeviriyordu" de-
di.
'Çok büyük gûnahtır'
Kendilerine hangi ülke tara-
fından ne kadar yardım gönde-
rildiği konusunda yetkililerden
bilgi alamadıklannı beiırıen
Hacı Hüseyin. gönderilen yar-
dım miktarlannı basın yaym
organlanndan öğrendiklerini
kaydetti.
Salih Hacı Hüseyin. özetle
şunlan söyledi:
"Kozakçıoğlu'nun bizim adı-
mıza gönderilen paralardan 2
mtly arını İstanbul'a götürmesini
basından öğrendik. Daha önce
haberimiz yoktu. Bu dunım, ge-
len paralardan bizim haberdar
edilmediğimizi gösteriyor. Eğer,
Kozakçıoğiu hakkında yazılan-
lar doğruysa bu çok büyük bir
günahtır. kinıy asaldan kaçan ve
bir devlete sığınan bu halkın pa-
rası böyle olmamalıydı. Ayrıca,
dağıtılan erzak yetersiz olduğu
gibi dönemin vaİisi Cengiz Bu-
lut'a 'Hiç olmazsa gelen bu yar-
dım paralanndan bizlere harç-
lık verin, eksik kalan ihtiyaçla-
nmızı tamamlayahm, bunu ya-
pamıyorsanız bile. ya bayram-
larda ikramiye şeklinde para
verin ya da yetimlere yardım
yapın' diyorduk. Bunu da geri
çevirdiler. Gelen paralardan
bize beş kuruş bile vermediler.
Her zaman, aç kalıy orduk. Çün-
kü verilen erzak yetersizdi."
Cumhuriyet'in. "Eski Vali
v
ardımcısı Caner Yıldız nasıl
bir insandı, nasıl tanıyordunuz"
şeklindeki sorusuna Salih Hacı
Hüseyin. "Caner Yıldız'la çok
az bir zaman beraber kaldık.
Kampta bize diğer yöneticiler gi-
bi her konuda y ardımcı oluyor-
du, koiaylık sağlıyordu. Cesur
bir idareciydi, sorunlarımıza her
zaman çözüm bulmak için gece-
sini gündüzüne katıyordu. Ken-
disinden çok memmınduk. Gö-
rev yaptığı süre içinde kampta
tek bir olay çıkmadı, kendisi gi-
derken çok üzüldük" dive yanıt-
ladı.
Salih Hacı Hüseyin. geçici
bannma merkezindeki bod-
rumlarda Kürtce eğitim veril-
mesi konusunda ise. "Biz bu
eğitimi, sadece Caner \ıldız dö-
neminde yapmıy orduk. Yıldız'-
dan sonra göreve gelen Vali
Yardımcısı Ergün Güler zama-
nında da yapıyorduk. Daha son-
ra. kamptaki görevliler aracılı-
ğıyla Vali Cengiz Bulut'un okul-
ları kapatma emri. sözlü olarak
iletildi. Bunun üzerine mevcut 7
dershaneyi kapattık. Hem Caner
Yıldız hem de Ergün Güler döne-
minde Kürtçe eğitim, Vali Bu-
lut'un izniyle oluyordu. Kimse
kendi başma böyle bir işe giriş-
medi. Vetkililerin izniyle oluyor-
du" şeklinde konuştu.
Ayhan Usta ile ilgili evrakta ise
herhangi bir oynama olmadığı
öne sürülürken Usta'nın yaka-
lama tutanağında da tahrifat
olduğu belgelendi. "23 Ocak
1993, saat 07.30" olarak düzen-
leme tarihi atılan tutanakta.
günü belirten 23 sayısında 3 ra-
kamı üzennde oynandığı dik-
kat çekti. Aynı tutanakta. ope-
rasyonlar sırasında ilk ele geçen
sanık, Mehmet Zeki Yıldınm'-
ın, 23 ocak günü sabah saat 07.
OO'de, Usta ve arkadaşlannın
bulunduğu evi gösterdiği belir-
tilirken. Mehmet Ali Şeker ve
arkadaşlannın yakalanmalan-
na ait tartışmalı tutanağa göre
ise Yıldınm, 23 ocak günü öğle-
den sonra saat 15.00'te yaka-
landı. Her iki tutanak değerlen-
dirildiğinde. Mehmet Zeki
Yıldınm. yakalanmasından 8
saat kadar önce. Ayhan Usta ve
arkadaşlannın bulunduğu evi
gösterirken tartışmalı tutanak-
tan sonra bu tutanak konusun-
da da soru işaretleri yarattı. Bu
arada Usta, olayla ilgili olarak
Ankara Emniyeti'nde verdiği
ifadede ise 22 Ocak 1993 Cuma
günü yakalandığını söyledi.
Tahrifatlann yani sıra hazır-
lanan tutanaklarla. sanıklann
anlatımlannın da yer yer çeliş-
kiler gösterdiği belgelere göre
Cumhuriyet'in saptadığı bir di-
ğer bulgu şöyle:
- Ayhan Aydın'ın teşhis ettiği
Ayhan Usta. Ankara"da alınan
ek ifadesinde. son olarak An-
kara'ya. yakalanma tarihinden
20 gün kadar önce geldigini ve
bu gelişınde çalıntı Tempra
marka bir otoyu Mehmet Zeki
Yıldınm ile birlikte teslim etti-
ğini anlattı.
- Araba teslimatını yapan di-
ğer sanık Mehmet Zeki Yıldı-
nm ise ek ifade tutanağında.
arabalann teslim tarihine iliş-
kin olarak şu anlatırnda bulun-
du: "Ankara'ya İstanbuTdan
Mesut'tan tesîim aldığım ve
çalıntı olduğunu bilmediğim iki
otuyu (biri gri renk, plakasını
tam hatırlayamadığım Temp-
ra. biri koyu yeşil renk ve pla-
kasını hatırlayamadığım Con-
corde) getirdim. Concorde'u 18
Ocak 1993 günü getirip, Ayhan
Lsta eliyie otogarda kod adını
daha sonra öğrendiğim Tahir'e,
Tempra'yı da Concorde'dan bir
hafta kadar önce aynı şekilde
teslim ettik."
Sanık Mehmet Zeki Yıldı-
rım. Mumcu suikastından tam
6 gün önce Ankara'ya Usla ile
birlikte geldigini. tarih itibarıy-
la belirtirken Usta'nın bu ko-
nuda. "Ankara iline son gelişim,
İstanbul ilinde yakalanmamdan
tahminen 20 gün önceydi" şek-
lindeki ifadesi arasmdaki çclişki
dedikkat çekti.
• Baştarafi 1. Sayfada
Bu çabamızın tek hedefv var:
Gerçeği aramak ve arka-
daşımızın kaiıllerini ve bu cina-
yete onlan azmettirenleri orta-
ya çıkarmak. Hiçbir ön
yargımız. hiç kimseye yönelik
somut bir iddiamız yok. En azı-
ndan şu ana kadar ortaya çıkan
kanıtlardan kesin bir şey söyle-
mek mümkün değil. Biz, soruş-
turmanın usulüne uygun biçim-
de yürütülmesinden ve ortaya
çıkan her kanıt ve lanığın ciddi-
ye ahnarak değerlendirilmesin-
den yanayız.
Bugünkü haberimizde de gö-
rüldüğü gibi evraklar üzerinde
yeni bir tahnfat daha saptamış
bulunuyoruz. Daha önce de bu
konuda tahrifat yapıldığını
saptamış ve yazmıştık. "Sürpriz
tanık" konusundaki tutumu-
muz da aynı. Ortada tanık ol-
duğunu söyleyen, yer. zaman
göstererek iddialarda bulunan
bir kimse var. Bu tanığı bir te-
levızyon programına çıkanp
önyargılı şekilde. polis gibi sor-
gulayıp. "tanık inandıncı değil-
dir' şeklinde bir kamuoyu yarat-
manın ne faydası olacak? Bunu
yapanlann hedefı nedir?
Sanıklardan Ayhan L'sta'nın
evrakında da tahrifat olduğunu
ortaya çıkardık. Şimdi bu tahri-
fatlann neden yapıldığı sorusu-
nun cevabını bulmaya çalışa-
DGM Savcı yardımcısı Ülkiı
Coşkuncinayeti îlirafettiklerinı
söyleyen sanıklann ifadelerinı
neden zapta geçirmemiştir? "Hı-
rpalandıkları' için ifadelerine
neden itıbar etmemiş?
Türkiyede özellıkle DGM'-
lerde sanıklann temel şikâyetle-
rinden biri, ifadelerinin işkence
altında alınmasıdır DGM
savcılannın da işkence ile
alınmış bu ifadelerle iddiana-
meler yazdıklan pek çok dava
da konu edilmiştir. Şimdi. üs-
telik böylesi iddianamelerde
imzası olduğu çokça söylenmiş
bir savcı. 'hırpalandığı için yalan
söylediğini' düşündüğü sanığın
ifadesine itibar etmiyor. Olabi-
lir. kendisi böyle bir kanıya va-
rabilir. Ama ifadeleri zapta ge-
çirmek zorunda. Aynca sanı-
klann işkence gördüğünü sap-
tadıysa. bu konuda da soruş-
turma açmakla yükümlüdür.
Çünkü yasalanmıza göre işken-
ce suçtur.
Ülkü Coşkun, Ceyhan Mum-
cu'nun aktanmına göre görevı-
ni yerine getirmemiş. Şimdi.
"Ülkü Coşkun bunu neden böyle
yapmıştır" sorusunu sormak da
bizim hakkımız. Böyle davranı-
Imasının ardındaki nedenlcri
araştıracağız.
Biz gerçeği bulmak istiyonız.
Cinayet soruşturmaM ciddi
bir iştir. Üstelik. bu DGM'nin
savcılan Ankara'da işlenen çok
önemli suikastlann hiçbirini
aydınlalma başansmı göstere-
memiştir. En ufak bir kanıt bile
ele gcçirememişlcrdir. Orlada
usulüne uygun yapılmayan işlcr
vardır. Bu dcdiklerimızdcn kıı-
til ortaya çıkar mı. çıkmaz mı
bilemeyiz. Bizim görev imiz en
küçük bir ipucunu bile değer-
lendirmek.
Bizim erı k,üçük bir bujgunun
bile üzerine kararhlıkla gitme-
miz bazı çevrelerdeendışelı tep-
kilere yol açıyor. Örneğin Za-
man gazetesinin Taha Kıvanç
takma adlı yazan. Cumhuriyet'-
in Mumcu cinayetiyle ilgili
yayınından rahatsızolmuş. Bir-
takım iddialarda bulunmak is-
tiyor. ama bunu da açıkça söy-
leyemiyor. Bir bildiği varsa söy-
lemeli. eteğindeki taşı dökmeİi-
dir. Biz bu yayını soruştur-
manın derinleştirilmesi ve ciddi
bir şekilde yürümesi için yapı-
yoruz. Kıvanç'ın iddia ettiğine
göre ANAP'lı İçişleri Bakanı
Abdülkadir Aksu'nun göreve
getirdıği emniyet görevlilen iş-
lerinin başmda kalsaymış bu
cınayet aydınlatılırmış. Neden
acaba? O zamanki emniyet gö-
revlileri Kıvanç'la aynı tarikaı-
tan da onun için mi? Onlann bir
bildikleri vardı da onun için mi
görevden almdılar? Kıvanç'ın
bir bildiği varsa açıklamalıdır.
Bu cinayeti ortaya çıkarmanın
ciddi bir iş olduğunu söylüyor;
prov okasyondan söz ediv or.
İnsanın aklına "Bu ne ciddiyet.
bu ne ilgi!" demek goliyor. Ne
zamandan beri bu ciddiyet için-
de Aksoy. Üçok. Emeç, Dursun
suikastlarıyla ilgilendiler? Ne
zamandan beri bu cıddiyetle Sı-
vas'ta öldürülen 37 avdının ka-
tillerinin yargılanıp cezalandı-
nlmasını savunuyorlar?
Cumhuriyet. bulduğu her
ipucunu ciddiyeıle değerlendir-
meyi sürdürecek. Katilin şu \a
da bu tarikatın veya karanîık
cinayet şebekcsinin mensubu
olmasının. yakasına yapışmak
açısından bır önemi voktur.
Ama cinayelın siyasi amacını
ortaya çıkarmak için katilin
hangi karanlık odağa bağlı
olduğunu saptamak öncmlidır.
Çünkü bu katiller laik. demok-
ratik. özgür bir Türkiye'nin
düşmanlandırlar. Bugün yal-
nızca bunu bilivoruz.
Uçayda
Baştarafi I. Sayfada
söyleyen Adalet Bakanı Ok-
tay Cumhurivet'e şu açıkla-
mayı vaptı:
"Evrak tahrifatları olayına İs-
tanbul DGM Savcılığı el koydu
ve soruşturmaya devam ediyor-
lar. Mumcu soruşturması için
Ankara kanadı da bir savcının
İstanbul'a giderek inceleme yap-
ması için i/.in istedi. Biz de kendi
açılanndan baksınlar düşünce-
siyle bu izni verdik. Olay bundan
ibaret. Ankara da bu işi Ülkü
Coşkun'la beraber dört savcı yü-
rütüyor. Ve bayağı büyük bir
yoğunluk içindeler. Hatta bana
bu işi üç ay içinde sonuçlandıra-
büeceklerini söylediler. Ankara
DGM Başsavcısı Nusret Demi-
ral da bana 3 ay içerisinde bu işi
cözebileceklerini söyledi. de-
mekki ellerinde bir şey var."