20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 EYLÜL1993 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 Makarna sanayicisine dernek • EkoDomi Servisi - Makarna Sanayicileri Demeği kuruldu. Sektör sorunlannı çözmek ve teknolojik gelişmelere ayak uydurmak üzere kurulan derneğin başkanlığına Nuhun Ankara Makarnası Yönetim Kurulu Başkaru Fikret Eskiyapan seçildi. Makarna tüketimini arttınnayı hedefledıklenni açıklayan Fikret Eskiyapan "Makarnayı sofralanmıan başyemeğihaline getireceğiz" dedi. Makarna sektörûnünün kalite avantajıyla tüm dünyada söz sahibi olmaya başladığıru ve Türkiye'de tüketilen makarnanın son on yılda ikiyekatlandığım yurgulayan Eskiyapan, yılhk ihracatın da 100 bin tonu bulduğunu sözlerineekledi. İstihdamda azalma •ANKARA (ANKA)- Türkiyc İşveren Sendikalan Konfederasyonu (TİSK), toplu iş sözleşmesi düzenine dahil sanayi sektöründe isühdamın giderek azaldığını belirledi.JISK'in"1992 Çahşma İstatisükleri ve Işgücü Maliyeti" konulu araşürmasında 1990yılında işkollan genelinde yüzde 22 oranında olduğu saptanan işe alınma oranının 1991 'de yüzde 17.9'a gerilediği. yüzde 22.6 olan işten aynlma oranmında30.6'ya yükseldiğı belirtildi. TüPkfirmalannın Tahran çikarması •ANKARA (ANKA)-Bu yıl 19.'suyapılacakolan Uluslararası Tahran Fuan'na,Türkiye'den 19 fırma ve kuruluş katılacak. thracaü Geliştirme Etüd Merkezfnden(İGEME) yapılan yazılı açıklamaya göre 2-12 ekim arasında açık kalacak fuarda Türk fırmalan 484 metre karelik bir alanda 11 gün süreyle ürünlerini sergileyeek. Türk firmalanmn ürünlerimn •• •• • başında iplik. emaye mutfak eşyası, dikış makinesi motorlan, su motorlan, elektrik sayaçlan, madeni yağlar, tekstil ürünleri. elektrikli fınnlar. radyan sobalar. yayık makineleri. çamaşır makineleri, bisikletler ve çeşitli gıda maddeleri geliyor. Kahve ihracatçdaıu zorda • LONDRA(AA)- Dünyanın önde gelen kahve tüketicisi ABD. kahve ihracatçısı yoksul ülkelerin fıyat düşüşlerini önlemek için birlik kurmalanna tepki olarak, Uluslararası Kahve Örgütü'nü ekim ayı başından itibaren terk etme karan aldı. Bu karar, kahve ihracatçısı ülkelerin ihracatının yüzde 25"inin yöneldiği ABD'nin, bu ülkeleri. artık kaderleriyle baş başa bırakacağı anlamına geliyor. Latin Amerika, Afrika ve Asya'daki kahve üreticileri, birlik kurup, fiyatlan yükseltmek için üretimlerini yüzde 20 kısma karan aldılar. ancak bunun uzun vadede başanlı olup olmayacağı bilinmiyor. Türkiye-KKTC ekonomik entegrasyon < • GİRNE (AA)-Türkiye ile KKTC arasında. ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi yönünde uzun vadeli önlemlerin abnması ve gelişme stratejilerinin belirlenmesi gerektiği bıldirildi.Türkiye-KKTCİş Konseyi 3. Ortak Toplantısı'ndan sonra bugün yayımlanan bildiride "KKTCresmi kurumlannca. bu amaçtan olmak üzere ikiülke ekonomilerinin entegrasyonunun gerçekleştirilmesi ve işbölümü çerçevesinde devlet politikalanmn saptanması gereği belirtilmiştir" denildi. KKTC kanadırun Türk işadamlannın Kıbns'a yönlendirilmesi için özel teşvikler sağlanması taîebinde bulunduklan kaydedilen bildiride, Türkiye kanadırun KKTC'yeyatınm içinöncelikleKİT'lenn özelleşürilmesı, atıl kapasiteü tesislerin belirlenmesi ve sektörel bazda fızibil alanlann saptanması gereğini gündeme geürdikleri vurgulandı. Yeni uygulamadan üretici de, birlikler de, borsa da, tüccar da yaka silkiyor Pııııı sisteıııi pamıığıı silkeledi MERİHAK İZMtR - Destekleme kap- sarrunda 20 yıldır korunan, an- cak bu yıl uygularnaya sokulan ve "taban fiyat"ın yerine geçen prim sisteminde "pilot ürün" se- çilen pamukta. başta üreticiler olmak üzere birlikler. borsalar ve tüccar sıkıntıh bir döneme girdi. Başlangıçta pamuktaki sis- tem değişkiliğini "refonn" ola- rak değerlendiren borsaalar, yönetmenlıkle kendilerine geti- rilen yükümlülük üzenne istifa eşiğine geldiler. Sistemle birlik- te daha az pamuk almayı hedef- leyen birlikler ise üretici akınına uğramanın sıkıntısını yaşıyor. Pamukta, ihracatçılann uy- gulamaya sokmak için 2 yıldır uğraştığı prim sistemi; üreticiler. birlik- ler, borsalar ve devre dışı bırakılan tüc- cann tepkisine yol açtı. Sistemin, pa- mukta 20 yıldır uygulanan "taban fiya- tnı" yerini alması çeşitli sorunlan bera- berinde getirdi. Tüccann devre dışı bırakılması. üreti- cinin devlet desteğini hangi bankadan alacağını bilmemesi, pamuk alımlann- da az pay almak isteyen Çukobirlik ve Tariş gibi birliklerin yine üretici akınma uğraması. çırçırcının baz fıyat olan 5 bin 750 liranın çok altında pamuk alımı yapması sıkıntılann ana unsurlannı oluşturuyor. Yine tepkili kesimlerden borsalara SİSTEMİN İŞLEYtŞİ Prim sistemine göre, hükümet, kütlü pamuğun "hedef fiyatmı" 8 bin 750 lira olarak belirledi. Bu yıl ilk kez devreye giren "müdahale fiyatı" ise 5 bin 750 lira olarak açıklandı. Çiftçi, pamuğunu tüccara ya da bırliğe götürdüğünde, oradan dünyafiyatıolan kilo başına 5 bin 750 lirayı ala- cak. Çiftçi satış sırasmda aldığj müstahsil belgesini borsada tescil ettirecek. Müstahsil belgesini alan çiftçi, bağlantıda olduğu Ziraat Bankası şubesine gidip. 3 bin liralık destekleme primini alacak. Böylece aslında pamuğunu 8 bin 750 liraya satmışolacak. Çiftçi pamuğunu tüccara örneğin 7000 liraya satarsa, alacağı prim bin 750 lira olacak. Yani devletin işi, fiyatı 8 bin 750 liraya tamamlamak olacak. Çiftçi pa- muğunu 5 bin 750 liranın altında bir fiyata, örne- ğin 5 bin liraya satarsa. devletin vereceği prim 3 bin lirayı geçmeyecek. getirilen ve aralannda "primin denetlen- mesine yönelik ceza vaptirımı"nın da bu- lunduğu yeni yükümlülükler de bu ke- simlerde eleştiriliyor. Türkiye Ziraatçılar Birliği Başkaru İbrahim Yetkin. sistemin başansını olası görmeyenlerden. Sistemin, tanmda serbest piyasa eko- nomisine geçişin ön hazırlığı olduğunu öne süren Yetkin. "Devlet, süregelen destekleme politikasından kademe kade- me çeküerek, serbest pi> asa ckonomisine geçişi başlatmak istiyor. Aceleyle alınmış bir karar" dedı. İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kuru- lu Başkaru Hasan Özmen, yönetmelığın borsalar için ağır hükümler içerdiğini ve "infial" yaşandığını söyledi. Bu arada gecen hafta durum değer- lendirmesi yapan ilgili borsa başkanlan ve yönetim kurulu üyeleri, yeni sistemin kendilerijçin bir yük olduğunu vurgu- ladılar. Özmen toplantılann ardından yapüğı değerlendirmede şu görüşleri dile getirdi: "Davul bizim boynumuzda. tokmak üreticinin. Bizi Maliye'nin denetleme ele- manı \aptılar. Şimdi 3 bin liranın takip- çisi olacağız." Uygulamanın birliklere daha çok pa- muk gelmesi gibi birrisktaşıdığını belir- ten Tariş Genel Müdürü Prof. Oğuz Oyan. geçen yılki pamuk alımının altına düşmek istediklerini, yeni sistemde bunu gerçekleştirmenin güç olacağını söyledi. Oyan'ın görüşleri şöyle: "Belirti hazırlıldar yapdmadan sisteme geçildi. Kaygılanmız var. Birincisi suiistimal olayı. Sahte belgelerle para alımı ya da haksız kazanç. belirli bir sorunu berabe- rinde getirecek. Bir de birliklerin fazla pamuk almaması için kredi musiuklan kısılırken 5 bin 750 lira olarak açıklanan müdahale fıyatını bu düzeyde tutma im- kanı yok." Oyan. sistemin her tür pamuğa 3 bin lira prim vermesinin sakıncah olduğuna dikkat cekti. Gıda katkı maddeleri konusunda tek yasal düzenleme çabasına bürokrasi engeli AT ıııutfağuıda tatlaııcbııcı kavgası Ekonomi Servisi - ATyi oluş- turan ülkelerin yeme içme gele- neklerindeki farklıhk bu alanda ortak bir yasal düzenlemeye gitmeyi çok zorlaştınyor. Bu alandaki karmaşa, Türkiye gibi gıda maddeleri ihraç eden ülke- feri de etkiliyor. 1993'ün ilk yansında AT başkanhğı yapan Danimarka'- lılar. gıda katkı maddeleri ile il- gili ortak bir yasal düzenleme oluşturmak konusunda başan- sızlığa uğradılar. Şu anda aynı sorun dönem başkanhğı yapan Belçika'nın da başjnı ağntmaya aday! ATnih bu 'kara'rt çikar- ması için yılbaşına kadar zama- nı var. Bu konuda AT'nin ha- len bazı kurallan var. Katkı maddeleri konusunda AT ülke- leri renklendirici, tatlandıncı ve yoğunlaştıncılar ile konserve koruyuculan gibi sıruflamalar- da bulunuyor. Bu maddelerin ne mıktarda AT'NİN GIDA STANDARTLARI Hıyarın eğrmmakbuldeğil Ekonomi Senisi - Avrupa Topluluğu. tüketiciyı koruma çerçevesinde aldığı karar ve önlernleri zaman zaman abartlı boyutlara taşıyor. Örneğin, hıyarlan 'standartiaştırmak' gibi. AT bürokratlan, işleri güçleri olmayan bir gün oturup hıyarlan *şekillerme" ya da 'eğriiiklerine' göre standartlara bağlamaya karar veriyorlar. İîk vardıklan karar "eğri hı- yarlannmakbul olmadığı." Bizdeki "Dilenciye hıyar vemişter, eğrkör diye abnaımş" aiasözünü büîrlermişçesine, bir "hıyar bürokrasisi" oluşturuyorlar. Ardından "iyi eğitilmiş" kontrolörler aracılığıyla "sıkı" birdeneüm başlıyor. Önce, bir masanın üzerine konulan eğri hıyarlann bir uçtan ötekine uzunluklan "'titizlikle" ölçülüyor. Sonra eğriliğin bel verdiği noktadanyüksekliğı ölçümleniyor. Yüksekfik/uzunluk oranı yüzde 10'un altında çıkarsa hıyar "ekstra" ya da "birinci kalite" standardına giriyor. Oran yüzde 10-20 arasındaysa sıandart "ikinci kalıte"ye geriliyor. Eğer oran yüzde 20'yi aşarsa. •'standart dışı hıyar" işlemigörüyor. kullanılacağı konusunda, bü- ve kullanım sınırlannı belirleye- tün AT ülkelerinin uyması ge- cek devlet kurumlanna sahip. reken normlar var. Ancak her ülke kendi içinde bu tür madde- lerin kullanımını düzenlevecek Bu sınırlara ATye gıda ürünle- ri ihraç eden ülkeler de uymak zorunda. AT içinde gıda katkı maddeleri ile ilgili tek bir yasal düzenlemeye gitmek düşüncesi- nin ardında yatan gerçek, bu gibi maddelerin üzerinde tek el- denbirdeneüm sağlayarak. tek pazar için bu konuda kolaylık- lar getirebilmek. Tek bir yasa konusunda en büy ük engel, AT içinde bu işte payı olan çeşitli gruplann aralanndaki anlaşmazlıklar. Bu tür bir yasal düzenleme, AT içindeki gıda üreticilerini olduğu kadar, AT- ye ihracat yapan ülkeleri de içi- nealıyor. AT içinde 100'üaşkın gıda katkı maddesinin kul- lanımı serbest. Bu katkı maddelerinden biri. 'Çin mutfağı'nda kullanılan bir tatlandına olan "Mononatium- Glutaminat' Ancak bu madde başağnsı yaptığı için bazı sağlık kuruluşlan tarafından (özellik- le Danimarka'da) 'quanti satis" (tüm taraflann üzerinde anlaş- tığı konu) listesinin dışında bı- rakılması tartışmalanna konu olmakta. Belkı bu yasanın çık- ması ile gelecekte bu maddenin kullanımı bir düzenleme altına ahnabilecek. IMF sanayileşmiş ülkeleri uyardı: Korumacılık viriisü ölümcüldür! • IMF Genel Direktörü Michel Camdessus, korumacıhğın dünya ekonomisini hasta ettiğini belirterek, sanayileşmiş ülkeleri mücadele etmeye çağırdı. VVASHINGTON (AA) - Uluslararası Para Fonu (IMF) Genel Direktörü Michel Cam- dessus, sanayileşmiş ülkelere, "Dünya ekonomisini hasta eden ölümcül korumacılık virüsüyle mücadekde, daha yakın işbirli- ğine gitmeleri" uyansı yaptı. Camdessus. IMF-Dünya Bankası yanyıl toplantılanrun resmi açılış konuşmasında, dünya ekonomisi genelinde sü- regelen durgunluğun, giderek daha fazla sayıda ülkenin, ima- lat sanayiinde daralan istih- damı korumak amaayla dış ti- carette engeller koymalanyla korumaa baskılann arttiğına dikkat çekti. Camdessus, konuşmasında şu noktalan dile getirdi: Yeniden canlanma "Durgunluk sadece insanla- nn, mahrumivetlerini arttırmak- la kalmayıp, konunacı baskılan da arttırıyor ve ekonomik işbirii- ğinde en kurumsal işbirliği araç- ları için bile ölümcül olabiliyor. Dünya ekonomisinde yeniden canlanma sağlamada. uluslara- rası ticaretin serbestleştirilmesi- ne ilişkin Lruguay Raundu mü- zakerelerinin bu yıl sonunda ba- şarıyla tamamlanması kadar, belki de hiçbir politika. kendi başına daha etkili olmayacaktır. Bu anlaşmanın imzalanmasıyla, açık ve uygulamaya konulabiür kurallar oturtulup ticaret engel- lerinin kaldınlmasından hem zengin hem de yoksul ülkeler ya- rar sağlayıp dış ticaret hacimİeri artacaktır. ABD'nin Çin ile Latin Ame- rika ve Ortadoğu'daki kalkın- makta olan ülkelere ihracatı ge- çen iki yılda, Batı Avrupa'ya ib- racatmdan 10 kat daha fazla artmıştır." Pastırmada KayscnHoyımıı KAYSERİ (AA)- Sucuk ve pastırma üretimindeTürkiye'nin en önemli merkezi olan Kayseri, üreticilerin fazla para kazanma hırsı yüzünden bu özelliğini kaybetme noktasına geldi. Kayseri'nin Karpuzatan semtinde sucuk. pastırma imalatı yapan 12fırmanın, 1987 yılından itibaren ithal ete yönelmesi. atadan kalma geleneksel yöntemleri terk etmeleri, Kayseri'nin en önemli ekonomik değerlerinden olan sucuk, pastırma sektörüne büyük darbe vurdu. 1987 yılında 3 bin 354 ton sucuk, bin 5 ton da pastırma üretilen Kayseri'de, ithal eün kullanılmaya başlanmasıyla üretim her geçen yıl düştü. 1992 yılında sadece bin 400 ton sucuk, 700 ton da pastırma üretildi. Firmalar kar etmek için ithal et kullandıklannı savunurken, Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Dr. MustafaTekin, bu görüşe katılmıyor. Tekin." Kayseri'de pastırma üretimi artık geleneksel usullerie yapıhnryor. Doğal ortamlarda kurutulması ve bekletilmesi gereken pastırma, fırınlarda suni olarak kurunıluyor. Pastırmanın yüzüne süriilen çemende de ucuz katkı maddeleri kullanılıyor. Sucuk, et ve baharijttan \ apılması gerekirken, iç organyağlanvesakatatkatılıyor." 1 Uluslararası güçlerini kullanıp daha etkin reklam ve pazarlama yapıyorlar Dünya nıarkaları pazarlamayı biliyor Ekonomi Servisi - Dünya markalan. Türkiye'de tüketim alışkanlıklan ile bir- likte pazarlama yöntemlerini de değiş- tirdi. Çokuluslu şirketlerin Türkiye temsil- cileri, uluslararası markalann denen- miş, başansı kanıtlanmış ve geniş bütçe- li stratejilerle. ulusal markalara oranla daha etkin pazarlama olanağına sahip bulunduğu görüşünde birleşiyorlar. Rekabet yöntemleri Yerli fırmalann, gelecekte daha da çetinleşecek rekabette ayakta kalabil- meleri, sektörlerindeki dünya markala- nyla işbirliği yapabilme becerileriyle orantılı olacak. İstanbul'da düzenlenen Marketing Fonım"93 toplantısında genç girişimciler, işletmeciler, pazarla- macılar ve reklamalar dünyaca ünlü kuruluşlann Türkiye'deki profesyonel yöneticilerinden, uluslararası rekabet yöntemlerini öğrendiler. İki gün sürecek panelin ilk oturumu- na deterjan ve gıda sektörlerinin önde gelen fırmalanndan yöneticiler katıldı. Unilever-Algida'yı temsilen panele katılan Hakan Behlil, Algida dondur- malan ile ilgili olarak hazırlanan rek- lamlarda fırmanın Avrupa'da da uygu- ladığı stratejilere yer verdiklerini, sek- tördeki diğer iki fırmanın da hemen kendilerininkine benzer yöntemlere başvurduklannı söyledi. Procter and Gamble Genel Müdür Yardıması Nutki Aksoy, yerli fırmala- nn 3-4 saatlik toplantılaria karar alıp. yeni bir ürünü bile 3 hafta içinde piyasa- ya sunabildiklerini, uluslararası firma- larda ise bunun içinaylar sürentitizçalış- malar yapıldığını belirtti. Aksoy'un verdiği bilgiye göre dünya markalan, yüksek maliyetli reklamlar hazırhyor, ancak bunu faaliyet gösterdikleri 70'e varan ülkede kullanabiliyorlar. Bu rek- lamlarla net mesajlar tüketiciyı sıkan oranda tekrarlanıyor. Aksoy'a göre. yerli ve yabancı mar- kalar arasında bir diğer fark, yerliler pa- zarlama kanallanna (bayi, toptancı vb.) yönelik promosyon yaparken, yabancı- lann tüketiciye yönelmesi. Reklam ve promosyon stratejileri. tüm dünyadaki pazarlama müdürlerinin sık tekrarla- nan toplantılannda kararlaştınlıyor. Aynca yabancı markalann uzman ku- ruluşlardan sağladıklan kalite onay- lannın da tüketici gözünde etkisi bü- yük. Türkiye'de ise yeterli testler yapıla- madan onay verildiği için tüketici bun- lan pek önemsemiyor. Başer-Colgate'den Mehmet Başer de Türkıye'nin dünya markalan için çok önemli bir pazar olduğunu vurguladı. Türkiye pazannda tüketim talebinin Avrupa'ya göre 7 kat fazla olduğunu anlatan Başer, uluslararası firmalann 83 sonrası Türkiye'de daha aktif hale gelmesiyle pazarlama kanallannın da bakkallardan marketlere kaydığını be- lirtti. Başer, Türk fırmalanndan da marka imajına dönük ihracat politika- lanyla gelecekte dünya markalan yara- tılabıleceğine inandığını sözlerine ekle- di. EKONOMÎYE BAKIS TANER BERKSOY Dışarıya Açılma Oyküsû Son yıllarda ön plana çıkan, üzerinde çok konuşulan gelişmelerden birisi de dışarıya açılmak. Serbestleşme, liberalleşme gibi ekonomik temaların yanı sıra dışarıya açılmak da ekonomi gündeminin baş köşesine oturdu. Dünyada dışarıya açılmanm öyküsü biraz gerilere gi- diyor. Ekonomiler dışarıya açılmadan önce içe kapanı- yorlar. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin yakın geçmiş- te böyle bir süreçten geçtikleri görülüyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasında kalkınma ve sanayileşmelerini içeri- ye kapanarak gerçekleştirmek çabasına düşüyor bu ül- keler. Dönemin koşullarına bakılırsa, pek de haksız sayıl- mazlar. Gelişmiş ülkelerden gelen rekabet baskısı ge- lişmekte olan ülkelere yerli sanayilerini kurma şansı tanımıyor. Sanayileşmeden gelişebilme olanağı da çok sınırlı. Ülkeler kalkınma ve sanayileşmelerini içpazarla- rını dışarıdan gelecek rekabete kapatarak gerçekleştir- mek yolunu seçiyorlar. Yerli sanayilere yeşerme ve kök salma olanağı veren bu yaklaşım, ekonomilerin gittikçe içe kapanmalarına, dünya ekonomisinden kopmalara neden oluyor. Ekonomilerin bütünüyle iç pazarın yarattığı dinamikle yapılanıp büyümesinin sürdürülmesinde güçlükler var. İçe kapanmak için ekonomiye önemli dozda ve yaygın biçimde müdahale etmek gerekiyor. Bu, kaynak tahsi- sinde etkinlikten uzaklaşma sonucunu doguruyor. Kay- naklar israf edilince, kalkınma ve sanayileşmeyi sürdür- mek güçleşiyor. İç pazara dönük olarak üretilen malların dünya pazar- larına ihraç edilme şansı hiç yok gibi. Tersine, hazır pa- zar rehaveti ve rekabet eksikliği üreticileri duyarsızlığa sürüklüyor. Teknolojik gelişme, verimlılik gibi rekabetin zorladığı gelişme dinamikleri içe kapalı ekonomilerde yaşama aktarılamıyor. içe kapanmanın öyküsü bu noktada, pek de iç açıcı ol- mayan bir sona ulaşıyor. Yapısal sorunlar kapalı ekono- mileri kronik krizlere sürüklüyor. Enflasyon, ödeme açığı ve sonrasında gelen durgunluk sorun yaratıyor. 1970'li yıllarda kapitalizm genel bir krizin içine düşün- ce, dışarıya kapalı ekonomilerin nefes alma olanakları iyice daralıyor, yaşama şansları azalıyor. Çare içe dönük ekonomileri dışarıya açmakta, dünya ekonomisiyle bütünleştirmekte aranıyor Son yıllarda dillerden düşmeyen dışarıya açılma, böylesi genel bir krizle birlikte geliyor gündeme. Ekonomilerin dış dünyayla bağlantısını kuran iki ana akım var. Birisi mal ve hizmet hareketleri. Bunları ihraç ya da ithal ederek dünyayla bağlantı kuruyor ülkeler. Öteki ise üretim faktörü hareketleri. işgücü ve sermaye- nin, genellikle de ikincisinin, yer değiştirmesi de bağlı- yor ekonomileri birbirine. içe kapanma sürecinde bu bağlantıların hemen tümü- ne müdahale ediliyor. Doğrudan ya da dolaylı olarak denetim altına alınıyor bu hareketler. Dışarıya açılma aşamasında ise söz konusu müdaha- lelerin kaldırılması, denetimin gevşetilmesi gerekiyor. Serbestleşme, liberalleşme sözcükleriyle tanımlanan da işte bu gevşeme olgusu. Bir dönem içe kapanmış ülkeler, kendilerinin kronik, sistemin de genel krize sürüklenmesiyle dışarıya açıl- mayazorlanıyorlar. Müdahale vedenetimleri kaldırıyor: lar. J Dışarıya açılma ve mal ve faktör hareketlerinde ser- bestleşme kendi sorunlannı da birlikte getiriyor. içe dö- nük gelişme dönemıne benzer kriz tohumları taşıyor dı- şarıya açılma. Serbestleşen finansman alanında faiz başını alıp gidi- yor. Fon açlığı içinde olan bu ülkelerde, devletin de dev açıklar vermesiyle, reel faiz önemli boyutlara ulaşıyor. Dışarıya açık olan ülkelerde böylesi yüksek reel faizser- maye girişini cezbediyor. Eskinin sermaye yoksunu olan ülkeler, soğuk ya da sıcak para aktmına uğruyor. Böylesi sermaye girişi kuşkusuz kurları da etkiliyor. Bol- laşan dövizin fiyatı durakiarken, enflasyon ulasal para- ları aşırı değerli hale getiriyor. Dışarıya açılmanm dramı da burada başlıyor. Yüksek faiz, ekonomileri durgunluğa sürüklüyor. Aşırı değerle- nen ulasal para ihracatı kösteklerken, ithalatı özendiri- yor. Serbest olan sermaye hareketi. serbestleşen mal hareketlerinde dengesizlik yaratıyor. İç pazara dönük gelişmenin yarattığı düşünülen dur- gunluk ve ödeme açıkları gibi sorunlar böylece yeniden gündeme geliyor. Ama bu kez sorunları merkezi müda- hale değil, piyasa güçlerinin etkileşimi doguruyor. Dışarıya açılma öyküsünün günümüzdeki görüntüsü böyle. Son günlerde farkındasınızdır ıç talebin genişle- mesiyle büyüdüğümüz, liranın aşırı değerlendiği, ihra- catın tekleyip ithalatın hızlandığı, ödeme açığımızın bü- yüdüğü, ama Merkez Bankası'nda bol döviz olduğu yazılıp söyleniyor. Bu dışarıya açılma öyküsünü bunun için yazdım. Gelişmelere bir de bu açıdan bakmakta ya- rar olduğunu düşünüyorum. Açıldık, serbestleştik der- ken yeniden başa dönüyoruz gibi geliyor bana. AYDIN TEKSTİL Kerestevemeyve satarakyaşıyor • Sermaye artışı karan Para Kredi Kurulu'nda takılan Aydın Tekstil finansman ihtiyacını fabrika bahçesindeki yaşlı çam ağaçlannı ve meyveleri satarak karşılıyor. İZMİR (ANKA) - İçinde bulunduğu zor durumdan kurtulmasıyla ilgili sermaye arttınm kararlan Para Kredi Koordinasyon Kurulu Baş- kanı Başbakan Tansu Çiller'in onayına bağlı olan Aydın'ın en eski kuruluşu "Aydın Teks- til Fabrikası" son çareyi bah- çesindeki yaşlı çamlan kereste olarak, meyveleri ise işçilerine satmakta buldu. Yüzde 76.5 hissesi TARİŞ'e ait olan ve faiz yüküyle birlikte Maliye ile SSK'ya toplam 95 milyar. eski işçilerine de halen 9 milvar lira kıdem tazminatı borcu bulunan Aydın Tekstil'- in sennayesinin 10 milyar lira- dan 99 milyar liraya yükseltil- mesine ilişkin yönetim kurulu karannın Para Kredi Koordi- nasyon Kurulu'nca (PKKK) onaylanması için TARİŞ Ge- nel Müdürü Prof. Dr. Oğuz Oyan, Ankara'ya gittı. Oyan'- ın Ankara'da bulunduğu süre- ce Aydın Tekstil'in durumunu bizzat kendisi anlatmak üzere Başbakan Tansu Çiller'den randevu isteyeceği bildirildi. Bu arada Aydın Tekstil AŞ Yönetim Kurulu Başkan Ve- kili Nail ^'avuz, "Sadece ser- maye arttınm kararının onay- lanmasını istiyonız. Biz kendi- mizi kurtannz" derkcn. işlet- me olarak büyük ölçüde tasar- rufa gittiklenni. fabrikanın iğ- neden iplığe her türlü ürününü değerlendirmck için "seferber- lik" ilan etliklcnni bildirdi. Yönetime geldiklcnndcn bu yana 50 milvann üzerinde borç Ödediklcrini anlatan Nail Yavuz şöyle konuştu: "\ anlış \e kasıtlı politikalar sonucu fabrika kötü durumlara düşürülmüş. geçmiş borcu olmasa fabrikanın şu anda 8 aylık karı 6.5 milyar lira. Yıl sonuna kadar bu, 10 milyan buiur. En kiiçük ürünü bile de- ğerlendiriyoruz. Örneğin fabri- ka bahçesindeki çam kozaiağı ihalesinden 65 milyon lira gelir sağladık. Vine bahçedeki yaşlı çam ağaçlannı kesip satarak 800 milyon lira gelir elde edece-
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle