Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 EYLÜL1993 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI 11
Makarna
sanayicisine
dernek
• EkoDomi Servisi -
Makarna Sanayicileri
Demeği kuruldu. Sektör
sorunlannı çözmek ve
teknolojik gelişmelere ayak
uydurmak üzere kurulan
derneğin başkanlığına
Nuhun Ankara Makarnası
Yönetim Kurulu Başkaru
Fikret Eskiyapan seçildi.
Makarna tüketimini
arttınnayı hedefledıklenni
açıklayan Fikret Eskiyapan
"Makarnayı sofralanmıan
başyemeğihaline
getireceğiz" dedi. Makarna
sektörûnünün kalite
avantajıyla tüm dünyada söz
sahibi olmaya başladığıru ve
Türkiye'de tüketilen
makarnanın son on yılda
ikiyekatlandığım
yurgulayan Eskiyapan, yılhk
ihracatın da 100 bin tonu
bulduğunu sözlerineekledi.
İstihdamda
azalma
•ANKARA (ANKA)-
Türkiyc İşveren Sendikalan
Konfederasyonu (TİSK),
toplu iş sözleşmesi düzenine
dahil sanayi sektöründe
isühdamın giderek azaldığını
belirledi.JISK'in"1992
Çahşma İstatisükleri ve
Işgücü Maliyeti" konulu
araşürmasında 1990yılında
işkollan genelinde yüzde 22
oranında olduğu saptanan
işe alınma oranının 1991 'de
yüzde 17.9'a gerilediği. yüzde
22.6 olan işten aynlma
oranmında30.6'ya
yükseldiğı belirtildi.
TüPkfirmalannın
Tahran
çikarması
•ANKARA (ANKA)-Bu
yıl 19.'suyapılacakolan
Uluslararası Tahran
Fuan'na,Türkiye'den 19
fırma ve kuruluş katılacak.
thracaü Geliştirme Etüd
Merkezfnden(İGEME)
yapılan yazılı açıklamaya
göre 2-12 ekim arasında açık
kalacak fuarda Türk
fırmalan 484 metre karelik
bir alanda 11 gün süreyle
ürünlerini sergileyeek. Türk
firmalanmn ürünlerimn •• •• •
başında iplik. emaye mutfak
eşyası, dikış makinesi
motorlan, su motorlan,
elektrik sayaçlan, madeni
yağlar, tekstil ürünleri.
elektrikli fınnlar. radyan
sobalar. yayık makineleri.
çamaşır makineleri,
bisikletler ve çeşitli gıda
maddeleri geliyor.
Kahve
ihracatçdaıu
zorda
• LONDRA(AA)-
Dünyanın önde gelen kahve
tüketicisi ABD. kahve
ihracatçısı yoksul ülkelerin
fıyat düşüşlerini önlemek için
birlik kurmalanna tepki
olarak, Uluslararası Kahve
Örgütü'nü ekim ayı başından
itibaren terk etme karan aldı.
Bu karar, kahve ihracatçısı
ülkelerin ihracatının yüzde
25"inin yöneldiği ABD'nin,
bu ülkeleri. artık kaderleriyle
baş başa bırakacağı
anlamına geliyor. Latin
Amerika, Afrika ve
Asya'daki kahve üreticileri,
birlik kurup, fiyatlan
yükseltmek için üretimlerini
yüzde 20 kısma karan
aldılar. ancak bunun uzun
vadede başanlı olup
olmayacağı bilinmiyor.
Türkiye-KKTC
ekonomik
entegrasyon <
• GİRNE (AA)-Türkiye ile
KKTC arasında. ekonomik
ilişkilerin geliştirilmesi
yönünde uzun vadeli
önlemlerin abnması ve
gelişme stratejilerinin
belirlenmesi gerektiği
bıldirildi.Türkiye-KKTCİş
Konseyi 3. Ortak
Toplantısı'ndan sonra bugün
yayımlanan bildiride
"KKTCresmi
kurumlannca. bu amaçtan
olmak üzere ikiülke
ekonomilerinin
entegrasyonunun
gerçekleştirilmesi ve
işbölümü çerçevesinde devlet
politikalanmn saptanması
gereği belirtilmiştir" denildi.
KKTC kanadırun Türk
işadamlannın Kıbns'a
yönlendirilmesi için özel
teşvikler sağlanması
taîebinde bulunduklan
kaydedilen bildiride, Türkiye
kanadırun KKTC'yeyatınm
içinöncelikleKİT'lenn
özelleşürilmesı, atıl kapasiteü
tesislerin belirlenmesi ve
sektörel bazda fızibil
alanlann saptanması
gereğini gündeme geürdikleri
vurgulandı.
Yeni uygulamadan üretici de, birlikler de, borsa da, tüccar da yaka silkiyor
Pııııı sisteıııi pamıığıı silkeledi
MERİHAK
İZMtR - Destekleme kap-
sarrunda 20 yıldır korunan, an-
cak bu yıl uygularnaya sokulan
ve "taban fiyat"ın yerine geçen
prim sisteminde "pilot ürün" se-
çilen pamukta. başta üreticiler
olmak üzere birlikler. borsalar
ve tüccar sıkıntıh bir döneme
girdi.
Başlangıçta pamuktaki sis-
tem değişkiliğini "refonn" ola-
rak değerlendiren borsaalar,
yönetmenlıkle kendilerine geti-
rilen yükümlülük üzenne istifa
eşiğine geldiler. Sistemle birlik-
te daha az pamuk almayı hedef-
leyen birlikler ise üretici akınına
uğramanın sıkıntısını yaşıyor.
Pamukta, ihracatçılann uy-
gulamaya sokmak için 2 yıldır
uğraştığı prim sistemi; üreticiler. birlik-
ler, borsalar ve devre dışı bırakılan tüc-
cann tepkisine yol açtı. Sistemin, pa-
mukta 20 yıldır uygulanan "taban fiya-
tnı" yerini alması çeşitli sorunlan bera-
berinde getirdi.
Tüccann devre dışı bırakılması. üreti-
cinin devlet desteğini hangi bankadan
alacağını bilmemesi, pamuk alımlann-
da az pay almak isteyen Çukobirlik ve
Tariş gibi birliklerin yine üretici akınma
uğraması. çırçırcının baz fıyat olan 5 bin
750 liranın çok altında pamuk alımı
yapması sıkıntılann ana unsurlannı
oluşturuyor.
Yine tepkili kesimlerden borsalara
SİSTEMİN İŞLEYtŞİ
Prim sistemine göre, hükümet, kütlü pamuğun
"hedef fiyatmı" 8 bin 750 lira olarak belirledi. Bu
yıl ilk kez devreye giren "müdahale fiyatı" ise 5
bin 750 lira olarak açıklandı. Çiftçi, pamuğunu
tüccara ya da bırliğe götürdüğünde, oradan
dünyafiyatıolan kilo başına 5 bin 750 lirayı ala-
cak. Çiftçi satış sırasmda aldığj müstahsil
belgesini borsada tescil ettirecek. Müstahsil
belgesini alan çiftçi, bağlantıda olduğu Ziraat
Bankası şubesine gidip. 3 bin liralık destekleme
primini alacak. Böylece aslında pamuğunu 8 bin
750 liraya satmışolacak. Çiftçi pamuğunu
tüccara örneğin 7000 liraya satarsa, alacağı prim
bin 750 lira olacak. Yani devletin işi, fiyatı 8 bin
750 liraya tamamlamak olacak. Çiftçi pa-
muğunu 5 bin 750 liranın altında bir fiyata, örne-
ğin 5 bin liraya satarsa. devletin vereceği prim 3
bin lirayı geçmeyecek.
getirilen ve aralannda "primin denetlen-
mesine yönelik ceza vaptirımı"nın da bu-
lunduğu yeni yükümlülükler de bu ke-
simlerde eleştiriliyor.
Türkiye Ziraatçılar Birliği Başkaru
İbrahim Yetkin. sistemin başansını olası
görmeyenlerden.
Sistemin, tanmda serbest piyasa eko-
nomisine geçişin ön hazırlığı olduğunu
öne süren Yetkin. "Devlet, süregelen
destekleme politikasından kademe kade-
me çeküerek, serbest pi> asa ckonomisine
geçişi başlatmak istiyor. Aceleyle alınmış
bir karar" dedı.
İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kuru-
lu Başkaru Hasan Özmen, yönetmelığın
borsalar için ağır hükümler içerdiğini ve
"infial" yaşandığını söyledi.
Bu arada gecen hafta durum değer-
lendirmesi yapan ilgili borsa başkanlan
ve yönetim kurulu üyeleri, yeni sistemin
kendilerijçin bir yük olduğunu vurgu-
ladılar. Özmen toplantılann ardından
yapüğı değerlendirmede şu görüşleri
dile getirdi:
"Davul bizim boynumuzda. tokmak
üreticinin. Bizi Maliye'nin denetleme ele-
manı \aptılar. Şimdi 3 bin liranın takip-
çisi olacağız."
Uygulamanın birliklere daha çok pa-
muk gelmesi gibi birrisktaşıdığını belir-
ten Tariş Genel Müdürü Prof. Oğuz
Oyan. geçen yılki pamuk alımının altına
düşmek istediklerini, yeni sistemde
bunu gerçekleştirmenin güç olacağını
söyledi. Oyan'ın görüşleri şöyle: "Belirti
hazırlıldar yapdmadan sisteme geçildi.
Kaygılanmız var. Birincisi suiistimal
olayı. Sahte belgelerle para alımı ya da
haksız kazanç. belirli bir sorunu berabe-
rinde getirecek. Bir de birliklerin fazla
pamuk almaması için kredi musiuklan
kısılırken 5 bin 750 lira olarak açıklanan
müdahale fıyatını bu düzeyde tutma im-
kanı yok."
Oyan. sistemin her tür pamuğa 3 bin
lira prim vermesinin sakıncah olduğuna
dikkat cekti.
Gıda katkı maddeleri konusunda tek yasal düzenleme çabasına bürokrasi engeli
AT ıııutfağuıda tatlaııcbııcı kavgası
Ekonomi Servisi - ATyi oluş-
turan ülkelerin yeme içme gele-
neklerindeki farklıhk bu alanda
ortak bir yasal düzenlemeye
gitmeyi çok zorlaştınyor. Bu
alandaki karmaşa, Türkiye gibi
gıda maddeleri ihraç eden ülke-
feri de etkiliyor.
1993'ün ilk yansında AT
başkanhğı yapan Danimarka'-
lılar. gıda katkı maddeleri ile il-
gili ortak bir yasal düzenleme
oluşturmak konusunda başan-
sızlığa uğradılar. Şu anda aynı
sorun dönem başkanhğı yapan
Belçika'nın da başjnı ağntmaya
aday! ATnih bu 'kara'rt çikar-
ması için yılbaşına kadar zama-
nı var. Bu konuda AT'nin ha-
len bazı kurallan var. Katkı
maddeleri konusunda AT ülke-
leri renklendirici, tatlandıncı ve
yoğunlaştıncılar ile konserve
koruyuculan gibi sıruflamalar-
da bulunuyor.
Bu maddelerin ne mıktarda
AT'NİN GIDA STANDARTLARI
Hıyarın eğrmmakbuldeğil
Ekonomi Senisi - Avrupa Topluluğu.
tüketiciyı koruma çerçevesinde aldığı karar ve
önlernleri zaman zaman abartlı boyutlara
taşıyor. Örneğin, hıyarlan 'standartiaştırmak'
gibi. AT bürokratlan, işleri güçleri olmayan
bir gün oturup hıyarlan *şekillerme" ya da
'eğriiiklerine' göre standartlara bağlamaya
karar veriyorlar. İîk vardıklan karar "eğri hı-
yarlannmakbul olmadığı." Bizdeki
"Dilenciye hıyar vemişter, eğrkör diye
abnaımş" aiasözünü büîrlermişçesine, bir
"hıyar bürokrasisi" oluşturuyorlar.
Ardından "iyi eğitilmiş" kontrolörler
aracılığıyla "sıkı" birdeneüm başlıyor. Önce,
bir masanın üzerine konulan eğri hıyarlann
bir uçtan ötekine uzunluklan "'titizlikle"
ölçülüyor. Sonra eğriliğin bel verdiği
noktadanyüksekliğı ölçümleniyor.
Yüksekfik/uzunluk oranı yüzde 10'un altında
çıkarsa hıyar "ekstra" ya da "birinci kalite"
standardına giriyor. Oran yüzde 10-20
arasındaysa sıandart "ikinci kalıte"ye
geriliyor. Eğer oran yüzde 20'yi aşarsa.
•'standart dışı hıyar" işlemigörüyor.
kullanılacağı konusunda, bü- ve kullanım sınırlannı belirleye-
tün AT ülkelerinin uyması ge- cek devlet kurumlanna sahip.
reken normlar var. Ancak her
ülke kendi içinde bu tür madde-
lerin kullanımını düzenlevecek
Bu sınırlara ATye gıda ürünle-
ri ihraç eden ülkeler de uymak
zorunda. AT içinde gıda katkı
maddeleri ile ilgili tek bir yasal
düzenlemeye gitmek düşüncesi-
nin ardında yatan gerçek, bu
gibi maddelerin üzerinde tek el-
denbirdeneüm sağlayarak. tek
pazar için bu konuda kolaylık-
lar getirebilmek. Tek bir yasa
konusunda en büy ük engel, AT
içinde bu işte payı olan çeşitli
gruplann aralanndaki
anlaşmazlıklar. Bu tür bir yasal
düzenleme, AT içindeki gıda
üreticilerini olduğu kadar, AT-
ye ihracat yapan ülkeleri de içi-
nealıyor. AT içinde 100'üaşkın
gıda katkı maddesinin kul-
lanımı serbest.
Bu katkı maddelerinden biri.
'Çin mutfağı'nda kullanılan bir
tatlandına olan "Mononatium-
Glutaminat' Ancak bu madde
başağnsı yaptığı için bazı sağlık
kuruluşlan tarafından (özellik-
le Danimarka'da) 'quanti satis"
(tüm taraflann üzerinde anlaş-
tığı konu) listesinin dışında bı-
rakılması tartışmalanna konu
olmakta. Belkı bu yasanın çık-
ması ile gelecekte bu maddenin
kullanımı bir düzenleme altına
ahnabilecek.
IMF sanayileşmiş ülkeleri uyardı:
Korumacılık viriisü
ölümcüldür!
• IMF Genel Direktörü Michel Camdessus,
korumacıhğın dünya ekonomisini hasta ettiğini
belirterek, sanayileşmiş ülkeleri mücadele etmeye
çağırdı.
VVASHINGTON (AA) -
Uluslararası Para Fonu (IMF)
Genel Direktörü Michel Cam-
dessus, sanayileşmiş ülkelere,
"Dünya ekonomisini hasta eden
ölümcül korumacılık virüsüyle
mücadekde, daha yakın işbirli-
ğine gitmeleri" uyansı yaptı.
Camdessus. IMF-Dünya
Bankası yanyıl toplantılanrun
resmi açılış konuşmasında,
dünya ekonomisi genelinde sü-
regelen durgunluğun, giderek
daha fazla sayıda ülkenin, ima-
lat sanayiinde daralan istih-
damı korumak amaayla dış ti-
carette engeller koymalanyla
korumaa baskılann arttiğına
dikkat çekti.
Camdessus, konuşmasında
şu noktalan dile getirdi:
Yeniden canlanma
"Durgunluk sadece insanla-
nn, mahrumivetlerini arttırmak-
la kalmayıp, konunacı baskılan
da arttırıyor ve ekonomik işbirii-
ğinde en kurumsal işbirliği araç-
ları için bile ölümcül olabiliyor.
Dünya ekonomisinde yeniden
canlanma sağlamada. uluslara-
rası ticaretin serbestleştirilmesi-
ne ilişkin Lruguay Raundu mü-
zakerelerinin bu yıl sonunda ba-
şarıyla tamamlanması kadar,
belki de hiçbir politika. kendi
başına daha etkili olmayacaktır.
Bu anlaşmanın imzalanmasıyla,
açık ve uygulamaya konulabiür
kurallar oturtulup ticaret engel-
lerinin kaldınlmasından hem
zengin hem de yoksul ülkeler ya-
rar sağlayıp dış ticaret hacimİeri
artacaktır.
ABD'nin Çin ile Latin Ame-
rika ve Ortadoğu'daki kalkın-
makta olan ülkelere ihracatı ge-
çen iki yılda, Batı Avrupa'ya ib-
racatmdan 10 kat daha fazla
artmıştır."
Pastırmada KayscnHoyımıı
KAYSERİ (AA)- Sucuk ve pastırma
üretimindeTürkiye'nin en önemli merkezi olan
Kayseri, üreticilerin fazla para kazanma hırsı
yüzünden bu özelliğini kaybetme noktasına
geldi. Kayseri'nin Karpuzatan semtinde sucuk.
pastırma imalatı yapan 12fırmanın, 1987
yılından itibaren ithal ete yönelmesi. atadan
kalma geleneksel yöntemleri terk etmeleri,
Kayseri'nin en önemli ekonomik değerlerinden
olan sucuk, pastırma sektörüne büyük darbe
vurdu. 1987 yılında 3 bin 354 ton sucuk, bin 5
ton da pastırma üretilen Kayseri'de, ithal eün
kullanılmaya başlanmasıyla üretim her geçen
yıl düştü. 1992 yılında sadece bin 400 ton sucuk,
700 ton da pastırma üretildi. Firmalar kar
etmek için ithal et kullandıklannı savunurken,
Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal
Hizmetler Daire Başkanı Dr. MustafaTekin,
bu görüşe katılmıyor. Tekin." Kayseri'de
pastırma üretimi artık geleneksel usullerie
yapıhnryor. Doğal ortamlarda kurutulması ve
bekletilmesi gereken pastırma, fırınlarda suni
olarak kurunıluyor. Pastırmanın yüzüne süriilen
çemende de ucuz katkı maddeleri kullanılıyor.
Sucuk, et ve baharijttan \ apılması gerekirken, iç
organyağlanvesakatatkatılıyor."
1
Uluslararası güçlerini kullanıp daha etkin reklam ve pazarlama yapıyorlar
Dünya nıarkaları pazarlamayı biliyor
Ekonomi Servisi - Dünya markalan.
Türkiye'de tüketim alışkanlıklan ile bir-
likte pazarlama yöntemlerini de değiş-
tirdi.
Çokuluslu şirketlerin Türkiye temsil-
cileri, uluslararası markalann denen-
miş, başansı kanıtlanmış ve geniş bütçe-
li stratejilerle. ulusal markalara oranla
daha etkin pazarlama olanağına sahip
bulunduğu görüşünde birleşiyorlar.
Rekabet yöntemleri
Yerli fırmalann, gelecekte daha da
çetinleşecek rekabette ayakta kalabil-
meleri, sektörlerindeki dünya markala-
nyla işbirliği yapabilme becerileriyle
orantılı olacak. İstanbul'da düzenlenen
Marketing Fonım"93 toplantısında
genç girişimciler, işletmeciler, pazarla-
macılar ve reklamalar dünyaca ünlü
kuruluşlann Türkiye'deki profesyonel
yöneticilerinden, uluslararası rekabet
yöntemlerini öğrendiler.
İki gün sürecek panelin ilk oturumu-
na deterjan ve gıda sektörlerinin önde
gelen fırmalanndan yöneticiler katıldı.
Unilever-Algida'yı temsilen panele
katılan Hakan Behlil, Algida dondur-
malan ile ilgili olarak hazırlanan rek-
lamlarda fırmanın Avrupa'da da uygu-
ladığı stratejilere yer verdiklerini, sek-
tördeki diğer iki fırmanın da hemen
kendilerininkine benzer yöntemlere
başvurduklannı söyledi.
Procter and Gamble Genel Müdür
Yardıması Nutki Aksoy, yerli fırmala-
nn 3-4 saatlik toplantılaria karar alıp.
yeni bir ürünü bile 3 hafta içinde piyasa-
ya sunabildiklerini, uluslararası firma-
larda ise bunun içinaylar sürentitizçalış-
malar yapıldığını belirtti. Aksoy'un
verdiği bilgiye göre dünya markalan,
yüksek maliyetli reklamlar hazırhyor,
ancak bunu faaliyet gösterdikleri 70'e
varan ülkede kullanabiliyorlar. Bu rek-
lamlarla net mesajlar tüketiciyı sıkan
oranda tekrarlanıyor.
Aksoy'a göre. yerli ve yabancı mar-
kalar arasında bir diğer fark, yerliler pa-
zarlama kanallanna (bayi, toptancı vb.)
yönelik promosyon yaparken, yabancı-
lann tüketiciye yönelmesi. Reklam ve
promosyon stratejileri. tüm dünyadaki
pazarlama müdürlerinin sık tekrarla-
nan toplantılannda kararlaştınlıyor.
Aynca yabancı markalann uzman ku-
ruluşlardan sağladıklan kalite onay-
lannın da tüketici gözünde etkisi bü-
yük. Türkiye'de ise yeterli testler yapıla-
madan onay verildiği için tüketici bun-
lan pek önemsemiyor.
Başer-Colgate'den Mehmet Başer de
Türkıye'nin dünya markalan için çok
önemli bir pazar olduğunu vurguladı.
Türkiye pazannda tüketim talebinin
Avrupa'ya göre 7 kat fazla olduğunu
anlatan Başer, uluslararası firmalann
83 sonrası Türkiye'de daha aktif hale
gelmesiyle pazarlama kanallannın da
bakkallardan marketlere kaydığını be-
lirtti. Başer, Türk fırmalanndan da
marka imajına dönük ihracat politika-
lanyla gelecekte dünya markalan yara-
tılabıleceğine inandığını sözlerine ekle-
di.
EKONOMÎYE BAKIS
TANER BERKSOY
Dışarıya Açılma Oyküsû
Son yıllarda ön plana çıkan, üzerinde çok konuşulan
gelişmelerden birisi de dışarıya açılmak. Serbestleşme,
liberalleşme gibi ekonomik temaların yanı sıra dışarıya
açılmak da ekonomi gündeminin baş köşesine oturdu.
Dünyada dışarıya açılmanm öyküsü biraz gerilere gi-
diyor. Ekonomiler dışarıya açılmadan önce içe kapanı-
yorlar. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin yakın geçmiş-
te böyle bir süreçten geçtikleri görülüyor. İkinci Dünya
Savaşı sonrasında kalkınma ve sanayileşmelerini içeri-
ye kapanarak gerçekleştirmek çabasına düşüyor bu ül-
keler.
Dönemin koşullarına bakılırsa, pek de haksız sayıl-
mazlar. Gelişmiş ülkelerden gelen rekabet baskısı ge-
lişmekte olan ülkelere yerli sanayilerini kurma şansı
tanımıyor. Sanayileşmeden gelişebilme olanağı da çok
sınırlı. Ülkeler kalkınma ve sanayileşmelerini içpazarla-
rını dışarıdan gelecek rekabete kapatarak gerçekleştir-
mek yolunu seçiyorlar.
Yerli sanayilere yeşerme ve kök salma olanağı veren
bu yaklaşım, ekonomilerin gittikçe içe kapanmalarına,
dünya ekonomisinden kopmalara neden oluyor.
Ekonomilerin bütünüyle iç pazarın yarattığı dinamikle
yapılanıp büyümesinin sürdürülmesinde güçlükler var.
İçe kapanmak için ekonomiye önemli dozda ve yaygın
biçimde müdahale etmek gerekiyor. Bu, kaynak tahsi-
sinde etkinlikten uzaklaşma sonucunu doguruyor. Kay-
naklar israf edilince, kalkınma ve sanayileşmeyi sürdür-
mek güçleşiyor.
İç pazara dönük olarak üretilen malların dünya pazar-
larına ihraç edilme şansı hiç yok gibi. Tersine, hazır pa-
zar rehaveti ve rekabet eksikliği üreticileri duyarsızlığa
sürüklüyor. Teknolojik gelişme, verimlılik gibi rekabetin
zorladığı gelişme dinamikleri içe kapalı ekonomilerde
yaşama aktarılamıyor.
içe kapanmanın öyküsü bu noktada, pek de iç açıcı ol-
mayan bir sona ulaşıyor. Yapısal sorunlar kapalı ekono-
mileri kronik krizlere sürüklüyor. Enflasyon, ödeme
açığı ve sonrasında gelen durgunluk sorun yaratıyor.
1970'li yıllarda kapitalizm genel bir krizin içine düşün-
ce, dışarıya kapalı ekonomilerin nefes alma olanakları
iyice daralıyor, yaşama şansları azalıyor.
Çare içe dönük ekonomileri dışarıya açmakta, dünya
ekonomisiyle bütünleştirmekte aranıyor Son yıllarda
dillerden düşmeyen dışarıya açılma, böylesi genel bir
krizle birlikte geliyor gündeme.
Ekonomilerin dış dünyayla bağlantısını kuran iki ana
akım var. Birisi mal ve hizmet hareketleri. Bunları ihraç
ya da ithal ederek dünyayla bağlantı kuruyor ülkeler.
Öteki ise üretim faktörü hareketleri. işgücü ve sermaye-
nin, genellikle de ikincisinin, yer değiştirmesi de bağlı-
yor ekonomileri birbirine.
içe kapanma sürecinde bu bağlantıların hemen tümü-
ne müdahale ediliyor. Doğrudan ya da dolaylı olarak
denetim altına alınıyor bu hareketler.
Dışarıya açılma aşamasında ise söz konusu müdaha-
lelerin kaldırılması, denetimin gevşetilmesi gerekiyor.
Serbestleşme, liberalleşme sözcükleriyle tanımlanan
da işte bu gevşeme olgusu.
Bir dönem içe kapanmış ülkeler, kendilerinin kronik,
sistemin de genel krize sürüklenmesiyle dışarıya açıl-
mayazorlanıyorlar. Müdahale vedenetimleri kaldırıyor:
lar. J
Dışarıya açılma ve mal ve faktör hareketlerinde ser-
bestleşme kendi sorunlannı da birlikte getiriyor. içe dö-
nük gelişme dönemıne benzer kriz tohumları taşıyor dı-
şarıya açılma.
Serbestleşen finansman alanında faiz başını alıp gidi-
yor. Fon açlığı içinde olan bu ülkelerde, devletin de dev
açıklar vermesiyle, reel faiz önemli boyutlara ulaşıyor.
Dışarıya açık olan ülkelerde böylesi yüksek reel faizser-
maye girişini cezbediyor. Eskinin sermaye yoksunu
olan ülkeler, soğuk ya da sıcak para aktmına uğruyor.
Böylesi sermaye girişi kuşkusuz kurları da etkiliyor. Bol-
laşan dövizin fiyatı durakiarken, enflasyon ulasal para-
ları aşırı değerli hale getiriyor.
Dışarıya açılmanm dramı da burada başlıyor. Yüksek
faiz, ekonomileri durgunluğa sürüklüyor. Aşırı değerle-
nen ulasal para ihracatı kösteklerken, ithalatı özendiri-
yor. Serbest olan sermaye hareketi. serbestleşen mal
hareketlerinde dengesizlik yaratıyor.
İç pazara dönük gelişmenin yarattığı düşünülen dur-
gunluk ve ödeme açıkları gibi sorunlar böylece yeniden
gündeme geliyor. Ama bu kez sorunları merkezi müda-
hale değil, piyasa güçlerinin etkileşimi doguruyor.
Dışarıya açılma öyküsünün günümüzdeki görüntüsü
böyle. Son günlerde farkındasınızdır ıç talebin genişle-
mesiyle büyüdüğümüz, liranın aşırı değerlendiği, ihra-
catın tekleyip ithalatın hızlandığı, ödeme açığımızın bü-
yüdüğü, ama Merkez Bankası'nda bol döviz olduğu
yazılıp söyleniyor. Bu dışarıya açılma öyküsünü bunun
için yazdım. Gelişmelere bir de bu açıdan bakmakta ya-
rar olduğunu düşünüyorum. Açıldık, serbestleştik der-
ken yeniden başa dönüyoruz gibi geliyor bana.
AYDIN TEKSTİL
Kerestevemeyve
satarakyaşıyor
• Sermaye artışı karan Para Kredi Kurulu'nda
takılan Aydın Tekstil finansman ihtiyacını fabrika
bahçesindeki yaşlı çam ağaçlannı ve meyveleri
satarak karşılıyor.
İZMİR (ANKA) - İçinde
bulunduğu zor durumdan
kurtulmasıyla ilgili sermaye
arttınm kararlan Para Kredi
Koordinasyon Kurulu Baş-
kanı Başbakan Tansu Çiller'in
onayına bağlı olan Aydın'ın
en eski kuruluşu "Aydın Teks-
til Fabrikası" son çareyi bah-
çesindeki yaşlı çamlan kereste
olarak, meyveleri ise işçilerine
satmakta buldu.
Yüzde 76.5 hissesi TARİŞ'e
ait olan ve faiz yüküyle birlikte
Maliye ile SSK'ya toplam 95
milyar. eski işçilerine de halen
9 milvar lira kıdem tazminatı
borcu bulunan Aydın Tekstil'-
in sennayesinin 10 milyar lira-
dan 99 milyar liraya yükseltil-
mesine ilişkin yönetim kurulu
karannın Para Kredi Koordi-
nasyon Kurulu'nca (PKKK)
onaylanması için TARİŞ Ge-
nel Müdürü Prof. Dr. Oğuz
Oyan, Ankara'ya gittı. Oyan'-
ın Ankara'da bulunduğu süre-
ce Aydın Tekstil'in durumunu
bizzat kendisi anlatmak üzere
Başbakan Tansu Çiller'den
randevu isteyeceği bildirildi.
Bu arada Aydın Tekstil AŞ
Yönetim Kurulu Başkan Ve-
kili Nail ^'avuz, "Sadece ser-
maye arttınm kararının onay-
lanmasını istiyonız. Biz kendi-
mizi kurtannz" derkcn. işlet-
me olarak büyük ölçüde tasar-
rufa gittiklenni. fabrikanın iğ-
neden iplığe her türlü ürününü
değerlendirmck için "seferber-
lik" ilan etliklcnni bildirdi.
Yönetime geldiklcnndcn bu
yana 50 milvann üzerinde
borç Ödediklcrini anlatan Nail
Yavuz şöyle konuştu:
"\ anlış \e kasıtlı politikalar
sonucu fabrika kötü durumlara
düşürülmüş. geçmiş borcu
olmasa fabrikanın şu anda 8
aylık karı 6.5 milyar lira. Yıl
sonuna kadar bu, 10 milyan
buiur. En kiiçük ürünü bile de-
ğerlendiriyoruz. Örneğin fabri-
ka bahçesindeki çam kozaiağı
ihalesinden 65 milyon lira gelir
sağladık. Vine bahçedeki yaşlı
çam ağaçlannı kesip satarak
800 milyon lira gelir elde edece-