Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28EYLÜL1993SALI
12 DIZIYAZI
Ikinci evlilikikinciihanet...
Y,alnızlığadayanamazdı. Şakaklan
kırlaşmış saçlanyla Salih karşısına
çıktığında, bırakıverdi yüreğinin
iplerini. Sırf Salih içkiden vazgeçsin
diye Eyüp Sultan, Telli Baba,
dolaşmadık yer bırakmadı. Salih de
seviyor sandı. Oysa o Almanya'ya
gidebilmenin peşindeydi...
Fabrikada şamimı arkadaşıydı
Saliha. Bir gün İstanbul'dakı maran-
goz kardeşınden. Salih'ten söz etti
Manka'ya. "Sizi üuııştırayım, belki
birbirinizi beğenir, evlenirsniz." Salih,
kendisinı anlatan uzun bir mektup
yazdı Manka'ya. Aynı uzunlukta
karşıhk verdi Marika. Aylarca yazış-
ülar. Saliha, izne aynlıp Istanbul'a
gitmeye kalkışınca, ondan habersiz
peşıne düştü
Ayazpaşa'da. marangozhanede
buldu Salih'i "Ben Marika'nın arka-
dafıyım, selamını getirdim size. bir de
emanetleriniz var bende" dedı. Salih.
yemeğe davet etti onu. Yemek bo-
yunca, neden Marika ile evlenmek is-
tediğini sordu "O çok yaşlıdır, ben-
den de yaşlıdır. onunla evlenip de ne
yapacaksın? O sana layık değil" dedı.
Güldü Salih Emektar. Güzel adamdı.
beyazlaşmış şakaklan, iri gözleriyle
çekiciydi. Gözlerini alamadı Marika.
"lşçi ofanak için mi evleneceksin onun-
la. Almanya'ya gidince de bıraka-
caksuı değil mi?" dıye sordu bir kez
daha "Hayır" dedı Salih, beyaz dişle-
rini açıkta bırakan gülümsemesiyle.
Masrafları Marika'dan
yıldınm nikah
iwr " * Tiıi.
B E R A
...yalnızlığım
kadarsın...
T G Ü N Ç I K A N
Fazla düşünmedi Marika. Adam,
hoştu, çekiciydi, görürgörmez vurul-
du. Adam vurmuş, cezaevinde yat-
mış, çok içiyormuş, önemsemedi. Iki
günde ışlemler tamamlandı. Masraf-
lan Manka'dan, Salih'ın evinde yıldı-
nm nikah kıyıldı. Beraber olmak için
üç günleri vardı.
Gece, odalanna çekildiklerinde
Salih, Marika'nın dizlerine kapanıp
ağlıvordu, "Çok iyi bir kadınsın sen,
n'olur beni terketme." Marika, Telli
Baba'ya, Eyüp Sultan'a götürdü, iç-
kiden kesilsin diye. Yemin bülahlar
ettirdi. "tçme\eceğinı" dedı sVlih,
"tçin rabat olsun." Yine de, eksik. bu-
ruk birşevler vardı ıçınde Manka'nın.
Korkuyordu, "Bu güzel adamı Alman
kızlan boş bırakmaz." Elli bin lıralık
bir senet imzalattı. Eğer, Almanya'ya
gelip de Manka'dan aynlırsa bu pa-
rayı ödeyecekti Salih. Ağlaşarak
aynldılar, Marika Almanya'ya dön-
dü.
Marika, Fatma'nın. "Aman kızım
hele bir gelsin, ondan sonra ev açarsın"
demelerine aldırmadan bir ev kırala-
dı. Borç-harçdayadıdöşe-
dı. Bir yandan da Salih'in
gelebilmesi için işlemlere
başladı. Her gün konso-
losluğa gidıyor, "N'oldu
birim işlemler" diye soru-
yordu. İki ay boyunca.
sevgi, özlem dolu mektup-
lar aldı Salih'ten. Bırgün
zarflan koskocaman bir
kağıda yaalmış. küçük bir
not çıktı. "Bana hemen
para gönder. Yoksa bura-
da, senin gibi çok kadın bu-
lurum. Salih." Başından
vurulmuşa döndü. Mek-
tuplannı yazdırdığı, ge-
lenleri okutturduğu arka-
daşmı çağırdı hemen.
"Yaz" dedi, "Sen madem-
ki para istiyorsun, bana
izin ver. Burada bir tren ts-
tasyonu var. Radmlar.ora-
da hayata \atıyorlar. Ben
de yatayım, sana para gön-
dereyim. Marika."
Salih'in beyaz dişlerini açıkta bırakan gülüşüyle baştan çıktı Marika. Adam vurmuş, cezaevin-
de yatmtş, çok içiyormuş, önemsemedi. Bütün masrafları üstlenip evlendi onunla. Yine de içi-
ne bir kurt düşmesini engeUeyemedi."Alman kızlan bunu rahat bırakmaz". Kendisini garanri-
ye almak istedi. Bir senet imzalattı Salih'e, "Eğer Almanya'ya gelip de beni terkedersen elli bin
îira ödeyeceksin". Kısa siire sonra bunun bir garanti olmadığını anladı. Salih daha .Almanya'-
ya gelmeden neden \1arika\la birlikte olduğunun ilk sinyalini verdi, "Bana para gönder, yok-
sa burada senin gibi çok kadın bulunur". Bu ihanet zindrinin ilk halkasıydı Marika için. Gcri-
ye de işte bu fotoğraf, Marika'nın beline sarılı eli kaldı...
ademki para istiyorsun, izin ver. Burada bir tren
istasyonu var. Kadmlar, orada hayata yatıyorlar. Ben
de yatayım, sana para göndereyim... İmza: Marika
Marika. Tam yemeğe başlamak üze-
reydiler, kapı çaldı. Açtı, karşısında
Salih. Ne dıyeceğini, ne yapacağıru
şaşırdı. Birsandalyeyeçöktü. Bakü.o
kadar kızsa da öfkelense de hala sevi-
Hala seviyor...
Salih. özür dolu, "Beni
yanlış anladuTlı mektup-
lar yazdı durdu. Marika
yanıtladı, "Benim ismimi
ağzına alma mikrop herif.
Beni enavi sandın ama ma-
alesef hava aJdın. Kafanı
duvarlara vuracaksın ama
geç artık." Salih, ne yaptı
etti, turist olarak Alinan-
ya'ya gelmenin bir yolunu
buldu. O akşam, arkadaş-
lanna bir davet veriyordu
yor bu adamı . Onun üzüntüsünden
hastalandığını, günlerce hastanede
yatüğmı, unuttu. Doktorlar, has-
talığma "şeker" demişlerdi. "üzüntü-
ye getmez." Marika, öyle başı önüne
düşük sandalyede oturur-
ken, Salih, dizlerinin üstü-
ne çöktü. "Bağışla. seni se-
viyorum.'" Bağışladı Mari-
ka. bırlikte oturmaya baş-
ladılar. Bir ay sonra yeni
yıldı. Manka, yıllann alı-
şkanJığını bozmadı. Vali-
zinde armağan paketleri,
İstanbul'a geldi. Hrisula
ve çocuklarla birlikte kut-
ladılaryeniyıh.
Geriye döndüğünde
evini bomboş buldu. Sa-
lih, bütün eşyalarla birlik-
te kaybolmuştu. Arama-
lan sonuç vermedi. Birkaç
parça eşya daha aldı,
borçlannı ödedi. Birkaç
ay sonra bir akşam iş dö-
nüşü yine boş buldu evini.
Safih, ne var ne yok alıp
götürmüştü yine. Komşu-
lar anahtarla kapıyı acıp
giren bu adama ses çıkar-
mamış, "Kocasıdır, geür
gjder" diye düşünmüşler-
di.
Apartopar İstanbul'a
döndü Manka. Bir avu-
kat tutup, gıyabında bo-
şadı Salih'i Ondan sonra
da ne bağışlanma istekle-
rini kabul etti ne de "Çok
Bugün, çiçekleri, kedileri ve tavuklanyla sınırlı bir vaşamı hastaseiubeldiyor"haber-
var Marika'nın... Ortancalannı sularken sardunyaknıı
l e n n e ı n a n d l B ı r sonrâkl
kurumuş \apraklanni ayıklarken kurtuluyor yalnızlığı- l d ug-
. .. .. - , - . . . , - . - . - radı Saliha'nın evine. Sa-
ndan. Kendı yuregını sulayacak bırşeyler arıyor, bulamıyor. ^ ^T İTa
f^ ^^^^ gecir-
Her kuru yâprak ölümü çağrıştımor. Oysa korkmuvor ^ ^ Burnu ve
ölümden... V a Triyakula gibi kurdanmış bir cesede dönüş- ççnes
j lanJmış yüzü taru-
mck ya da kedilerince yenmek... Korkunun tarifi bu işte... nmaz hale geİmışti, "N'-
aber Salih" dedı. "O güzel suratın git-
miş, şimdi ablalann baksın senin yuzü-
ne...'
On altı yıl çalışü Marika, Alman-
ya'da. Yedi iş yen değiştirdi. Gökçea-
da'da bir ev sahibı oldu. Bır de Hnsu-
la'ya "Türkiye'de bir bankaya
yatırsın" diye yolladığı marklan
vardı. Son çalıştığı yer demiryol-
lanydı. Demiryolu personelinin ya-
takhanelerinı temizliyor. lokantada
yemek servisı yapıyordu. Çok yorulu-
yordu. Akşamlan eve döndüğünde
ayaklannı duvara dayıyor, yalnızlığı-
na, kimsesizliğine ağlıyordu. Alman-
ya'nın bedava ekmek vermedığini öğ-
renmişti artık Arkadaşlanna, "Kö-
pek gibi çalışmak zorundayız" dnor-
du, "Yoksa bu memlekette bir dakika
tutmazlar bizi..."
Marika Türkiye'ye dönüyor...
1981'in yazında, tatıbni Türkiye'de
geçirmeye karar verdi. Hnsula ve ço-
cuklarla Erdek'te buluşacaktı. Uçak-
la İstanbul'a geldi Bir gece eskı bir
arkadaşının evinde kaldı. Ertesi sa-
bah, Sirkeci'den Bandırma \apuruna
bindi. Yorgundu. Çocukluğundan
beri deniz yolculuğu tutardı onu. Yi-
ne midesi bulanmaya başladı. İlacını
içti. Güvertede bulduğu bir koltuğa
oturdu. Uyudu.
Uyandığında gemi, Bandırma li-
manına girmek üzereydi. Yolcular bi-
rer bırer inmeye başladığında farketti
el çantasımn kaybolduğunu. Çılgına
döndü. Bütün parası. pasaportu, çalı-
şma, oturma izni. altınlan. herşeyı
çantasındaydı. Bağınp çağınnaya
başladı Poüsler gemiye gelip de inişı
yasakladığında. yolculann neredeyse
yansı kente yayılmıştı. Aramalar fay-
da etmedi. Erdek'e telefon edildı. Hri-
sula çağnldı...Şekeri y ükselen. iki gün
doktor kontrolünde kalan Marika'yı
İstanbul'a götürdü Hrisula. Deli gi-
biydi. Sürekli ağlıyor, karakol kara-
koldolaşıp,pohsleresoruyordu,"Çan-
tam bulundu mu? Pasaportum, çah-
sma iznim bulundu muT"
Üzüntüyle kaip krizi geçirdi. Bir
haftadan uzun bır süre yattı hastane-
de. İyileşıp, konsolosluğa başvurdu-
ğunda izin süresi biteli bir hafta ol-
muştu. Yapılacak birşey olmadığı
söylendi konsoloslukta. Almanya'ya
dönemezdı. Hrisula'dan biriktirsin
diye yolladığı marklannı istedi. "Ban-
kaya yatırmadım. evdeydi, çalındı"
dedı Hrisula. Ana-kız akılalmaz, yı-
llarca sürecek küslüğe yolaçacak bir
kavganın içine duştüler.
Elinde bir valiz, Gökçeada'ya gitti
Marika. Konsolosluk kanalıyla
aldığı. on altı yılının karşılığı sigorta
parasını iki taksiye yatırdı. İki katlı
evini de oda oda bölüp. pansiyon ha-
lıne getırdi. Taksıler için iki şoför tut-
tu. Çantasını çaldırmasıyla gırdıği
şpk, bır tuhaf etti Marika'yı. Daha da
güvenemezoldu insanlara. Şoförlerle
her gün kavga ediyor, bir gün "Ooo,
ne çok kazanmışsın" dediğı şoföre
aynı miktarda para getirdiğı bir baş-
ka gün "Hırsızlar, beni sovuyorsunuz"
diye bağınyordu. Bu suçlamasında
bazen haksız çıkmıyor değıldi. İşlenn
en yoğun olduğu bir dönemde, "Bu-
gün hiç kazanmadık" diyen şoförler
çıkıyordu ..
Pansiyonunun îsmıni "Mehtap"
koydu. Dolunayda verandada otu-
rup mehtabı seyretmek bütün müşte-
rilerine keyif venyordu. Onlara balık
pişiriyor, bol mezeli rakı sofralan
hazırlıyordu. Yazlan, İstanbul'dan,
İzmir'den telefon edip oda rezervas-
yonu yaptıran. sürekli müşterileri
vardı.
YARIN: Mehkap Pansiyonda
cinayet
ÇALIŞANLARIN SORULARl/SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL
Enıeklilik başvurusu ve
yıl kavramı
Sonıianm şuniar olacak:
1) 1993 > üınm ekim > a da k'asım ayında emekliüğe başvurduğum
takdirde bana bağlanacak emekli a> lığı ile 30 »e\a 31 Aralık
1993 tarihinde bağlanacak emekli aylığı ne olur?
Bir > aznızda. hep tav andan prim öde> ip, ekim ayında emekliüğe
başvunılduğtında son 5 vılın kazanç ortalaması alınıp, üst gös-
terge 6650'den a\lık bağlanır di>orsunuz. Madem ki üst göster-
ge alınıyor, son 5 yılın ortalamasuıın besaplanması ne gibi bir
katkı sağlıyor? Soo 5 yıl prim ortalaması hakkında bilgi >erir
misiniz?
2) Bunun tştği altında 30 >e>a 31.12.1993 tarihinde başvnnıMu-
ğunda ne gibi farklı emekli maaşı bağlanacaktır? Gösterge >eya
son5yılıno<1alanıasındanegibifarkoluşacaktır? (V.B.)
YAN1T: 1) Sosyal Sıgortalar Kurumu'ndan yaşhbk avlığı alma>a hak
kazanıp. bu hakkmı yaalı başvuru > olu ile Sosyaî Sigortala "Curumu'na
ileten ve iletecek olarüann sorulannı yanıtlayabilmemiz için Dazı bılgılere
gerek vardır
öncelikle kamu kesıminden mi yoksa özel kesimden ttu emekli obnuş
ya da olacaklardır. Özel kesim ile kamu kesımının "takvim ydı" bırbirin-
den ayndır. Özel kesimın takvim yılı I ocak-31 arahk arasında geçen
suredir ve bu süre uluslararası "takrim yılTdır.
Kamu kesiminden emekli olanlara takvim yılının nasıl uygulanacağı.
Sosyal Sıgortalar K.urumu'nun 14.1.1993 günlü 12^49genelgesındeşö>le
açıklanmaktadır.
"Son defa kamu sektöründe çaltşmakta iken işten aynlarak tahsk tale-
binde bulunan bu sigortalının gösterges, 3088 sayılı genelgeye göre 1992
y tlı kazançlan nazara alınarak 1993 > ılında kamu sektörunde'n emekli ola-
caklar için düzenlenen gösterge tespit taMosundan belirienecektir. Söz
konusu gösterge tespit tablosu 15.1.1988-14.1.1993 süresinin prime esas
asgari ve azami kazançlan nazara alınarak düzenlendiğinden, sigortalının
ortalama yıllık kazancuiın tespitinde de aynı esasların dikkate aluunası ge-
rekmektedir. Başka bir ifade ile; göstergesi kamu sektöriinden emekli olan-
lar için düzenlenen gösterge tespit tablolarından belirlenecek olanların yıl
kavramlan 15.1.19..-14.1.19.. şeklinde yonımlanarak buna göre nazara
alınacaktır."
Kamu kesıminden emekli olacaklann ekim, kasım ya da 30 ve 31 Ara-
lık 1993"te ba^vuruda bulunmalan sonucu etkılemeyecek ve aylıklan 15
Ocak 1988-14 Ocak 1992 tarihleri arasındakı son 5 kamu takvim yılı or-
talamasına göre hesaplanacaktır.
Son kez özel kesimde çalısmakta iken ekim ya da kasım I993'te ayhk
isteğinde bulunanlann, gerek alt gösterge tablosundan. gerek üst göster-
ge tablosundan bağlapacak aylıklan. 1 Ocak 1988 ile 31 Aralık 1992 ta-
rihleri arasında geçen 5 yıllık süreye göre hesaplanacaktır.
30yada 31 Araük 1993gunleriemeklılık başvurusunda bulunan özel
kesım çalışanlanmn yaşlılık aylıklan ise 1993 yıhnda 360 gün pnm öde-
mış olmalan koşulu ile alt gösterge tablosundan ayhk bağîanacaklara, 1
Ocak 1989 ile 31 Aralık 1993 arasındakı 5 yıllık sürenin üst gösterge tab-
losundan ayhk bağîanacaklara ıse 1 Ocak 1988 ile 31 Arabk 1993arasın-
da geçen 6 (altı) yıllık sürenin kazanç ortalaması göz önüne alınarak
aylıklan hesaplanacaktır.
3) 1 Ocak 1988 ile 31 Aralık 1992 arasındaki son 5 yıllık sürenin (1.800
gün) priminı eksiksız tavan göstergeden ödey ıp, 30 ve 31 Arahk 1993"ten
önce emekli olanlarla, 30 ya da 31 Aralık 1993 günleri emekli olacaklar-
dan. son 6 yıhn (2.160 gün) primıni yine tav andan ode>enlere tavan gös-
terge 6650'den yaşhlık aylığı bağlanır.
Özel kesimde çahşanlardan, 30 \ a da 31 Aralık 1993 günlen başvuru-
da bulunacak olanlann. 1993 yılı pnm ödeme gün sayılan 360 günden
eksıkolursa 1993yılıhesabaalınmayacakür Kamu kesıminden 14Ocak
1994'te emekli olacaklann da 15 Ocak 1993 ile 14 Ocak 1994 arasındakı
prim odeme gün sayısının 360 olması gereklıdir 14 Ocak 1994 günü baş-
vuruda bulunanlardan gun sayısı 360'tan az olanlann aylıklannın hesa-
bına, 15 Ocak 1993-14 Ocak 1994 arasındakı bir yıl kaülmayacaktır.
AINKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Cenaze SHP'den Çıktı!
Torbalı Belediye Başkanı Ertan Onver, söyleşimizde,
sosyal demokrat üç partinin birleşme koşullarını anlatı-
yor. Sürdürüyor konuşmasını; son sözlerini yineliyor:
-... Birevrensel barışsöylemi, bugün nesosyalistlerin
elindedir ciddi olarak, ne de kapitalistlerin. Yalnızca
sosyal demokratların. Bır taraf sabıkalı değil ama, adı
sabıkalıya çıkmış, -ki o sosyalist blok-, "Sosyalist Blok"
dedikleri, az önce söylediğim gibi, "Sovyet Bloku"; o
sistem. Ama, sosyalistler sabıkalı blokları yıkıldı, "İşte,
ne oldular belli!" falan diye küçümsenıyor. Kapıtalizm
belli! ABD'nin 1993 ödemeler dengesi açığı 256 milyar
dolar. Yani, ne oluyor, kapitalizm ne yapıyor? Bir Japon-
ya var biraz.. geri kalan yerler hep aynı. Yani, kapitaliz-
min önkoşulu olan üretim katsayısını geometrik düzey-
de artırma bir tek Japonya'da var. Amerika Japonya'ya
yalvanyor: "Aman. sen biraz ithalatını artır da, ihracatı-
nı biraz kıs da ödemeler dengesindeki fazlan kapansın!''
Oysa, 256 milyar doların 94 milyar doları Japonya'da
yalnız fazlalık olarak. Şimdi, bu koşulun önüne önemli
bir -belki de ilk başta soyut gorünecek- konumu çıkar-
mak zorundayız. Sosyal demokratlar bunu çıkarmak
zorunda. Aslında soyut da değil. Dünyada 5.8 milyar in-
san var. Bu, 5.8 milyar insanı kaç milyon insan yöneti-
yor? ABD'rrin başındaki, devletlerın başındakı... Parla-
mentolara bak, topla, 100 milyon parlamenter dünyada
yoktur (Diktatör rejimler dahil.) Bakan, falan filan mese-
lesi çıktı mı 50 bin tane yoktur. Yirmi bin tane anca vardır,
bakan, işte intelijans örgütler vs 20 bin tanedir; topla 2
bin tane "/7er/ gıden" böyle, devlet adamı. onun sekre-
teryası vs. vardır. Topla, elli tane adam çıkar sonunda,
işte o da tek dünya kaldı, "kapitalist dünya"n\n önde ge-
lenı. Topla ABD'de, biraz güçlü olan yerlerde, beş tane
adam kalır, onun başında en büyük zirvede Clinton otu-
ruyor Ama, onun arkasında Kennedy'yi öldüren Kontr-
gerılla
1
P-2 Locası; örgütlenmemış, ama onları da se-
çen. Az önce o yüz milyondan, tee Clinton'a geldiğimız
çizgiyi belırleyen bir yeraltı ekonomi ve siyasa dünyası
var.
Şimdi sosyal demokratlar kalkıp da Meclis'te Kontr-
gerilla arayacaklarına, halkla diyalog kurabıleceklerı
veya dünya halklarına mesaj verebileceklerı bir öze,
ıçertğe gıtmedikten sonra, birleşseler ne olur, birleşme-
seler ne olur
9
Yüzde 48 oy alıp da, ıktıdara gelseler ne
olur, gelmeseler ne olur? Bu anayasayı değiştırseler ne
olur, değıştirmeseler ne olur? Benim derdim bu, söyle-
diğim bu
1
Yoksa, birleştik sosyal demokratlar, secildık
geldik, çıkardık 315tane milletvekili; anayasayı nasıl de-
ğiştireceğimizın planı yok elimizde! Dolu dolu mevcut
değil. Haydi o soyut bir kavram, yaptık diyelim Geçti'
Efendim, bizım şu andadövız politikamız bclli değil. Biz,
Ûzalcı ANAP politikalarının peşinde mi giaeceğız, Mar-
garet Thatcher'cı Friedmancı politikaların peşinden mi
gıdeceğiz? Yoksa bizim bir döviz politikamız mı var? Bı-
rak, onu da geçtık, Merkez Bankası Başkanı adayımız
kım, belli değil. Hazıne ve Dış Ticaret Musteşarımız kim,
belli değıl'
- Sosyal demokratları söylüyorsunuz?
- Evet Üç partı bırleştı varsayıyorum. Bunlar belli de-
ğil. Bırleşse, bu kez içerıde kafalar çok olacak. Hemen
Murat Bey "Ben çokbaşlılığı sevmem!", "Diyalogdan
yanayım ama, çokbaşlılık!" Partiler birleştiği zaman bu
kez "poliçokbaşlılık"olacak "Poli"bılıyorsunuzLatince
bir sözcük, 'çokçokbaşMtk" olacak üç partı birleşince.
Neden? Özle, mantıkla, mesajla, cıddi oluşumlarla, pro-
jelerle uğraşılmıyor. Herkesin ağzında bu son zamanda
bir "proye" lafı var. Hamam yapan projecibaşı oluyor
Sengül Hamamı'nı yapan projecibaşı oluyor. Lafla olu-
yor! Oysa, sosyal demokrasinin bir projeye gereksinimı
var. Kendı projesi yok sosyal demokrasinin! Bu bir kad-
royla olur. Kadrosu yok sosyal demokrasinin. Yani, bu
işin mantığında bunlar var. Bu mantık ortaya çıkarsa, o
mantığı kımin götureceğini, SHP'nin tabanı ve Türkiye
halkının tabanı çok iyi biliyor.
Öyle aptal maptal da değildır Türkiye halkı. Ben hiç
kabul etmiyorum. Dunya halkı ne kadar aptalsa ya da bi-
zim meridyenlerımiz üzerindeki hava sıcaklığında, şu
topoğrafyada insanlar ne kadar aptalsa, Türkıye'nın hal-
kı da o kadar aptaldır. Ne biraz fazla aptaldır, ne biraz az
aptaldır. Yunan halkı ne kadar aptalsa örneğin, Italyan
halkı, Portekiz halkı.. Türkiye halkı da, biraz daha ileri
gittik mi. Iran. Pakıstan geliyor; tam tersine ben Türkiye
halkının onlardan biraz daha az aptal olduğuna inanıyo-
rum. Çünkü; yaptığı tercihlerden belli. Nerden belli?
1991,20 Ekim seçıminden belli.
- Nasıl?
- Şöyle- Yüzde 21 biz aldık, yüzde 11 de -yaklaşık söy-
lüyorum rakamları- DSP aldı, yüzde 32 oy aldık. Soruyo-
rum: "Yuzde 32 oy alacak ne mesaj verdi sosyal demok-
rası. iki parti tarafından Türkiye'ye?" O halde, bu halk
aptal, oy verdi
1
Hayır, tam tersine. "Sosyal demokratlar
Meclıs e girerlerse denge sağlarlar. durusttürler, doğ-
rudurlar, darbeye karşı direnirler, demokrasıyi savu-
nurlar!" dedi halk. Türkiye halkı aslında, bu denli ongö-
rüsü güçlü bir halk. Sonra; "İSKl"\er, "Miski"\er çıktı,
parti paniğe kapıldı Olur mu öyle şey? Içi dolu olan sos-
yal demokrası, uç kuruşluk bir ...nin yarattığı İSKI buna-
lımı içinde erır mı? Hayır, erimez. Içi vardır. doludur
onun içı. Biri. 65yaşından sonra sapıtıyor, bır sürü olaya
alet edılıyor, senin SHP'ye cenaze çıkarmak düşüyor.
Oysa, yıldınm başka yere düştu. Ama, SHP'den cenaze
çıkıyor!
BULMACA
1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA:
1/ Ay\aşlann kendi ara-
lannda rakı ıçın kullan-
dıklan ad. 2/ Dervişlerin
giydikleri, tiftikten yapıl-
mış ince külah. 3/ Şarkı,
türkü... Kubbe. minare,
bayrak direklenne takı-
lan madeni tepelik. 4/
Tann... İlaç... Arjantin'in 6
plaka işareti. 5/ Başı su 7
altında tutarak yüzmeyi
sağlayan soluk alma bo- 8
rusu. 6/ Atletizmde koş- g
ma ve atlamanın dışında
kalan yanşma dallanna verilen ge-
nel ad... Ekmek ufağı. 7/ Türkçede
ilgiadıh... Birnota... Engel. 8/Kö-
pek ve ineklere yedınlmek için un
ve kepekle hazırlanan yiyecek... Sı-
cak ve kuru riizgâr. 9/ Yılda bir-
kaç kez çıçek açan bir gül türü.
YLKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Araç ve gereçlere takılan disk
biçiminde nesne. 2/ Hiçbir üretici
çalışmada bulunmadan, yalnızca
mülkünün gehriyle y aşayan kımse.
3/ Baryum elementinin simgesi... Bir çeşit iskambil oyunu.
Peygamberleri Hud'u dinlemediklen için Tann tarafından yo
edilen kavim. 4/ Fizikte kullanılan iş, enerji ve ısı birimi... Bi
tür otomobıl yanşı. 5/ Radyumun simgesi... Sözcük türetme
ya da sözcüğün görevinı behrtmek için kullanılan biçim veri<
ses. 6/ Bir yerde oturma... Deminn simgesi. 7/ Bır zaman bır
mi... Şekerli bir içki. 8/ Binek hayvanlannın sırtına konan otuı
malık... İnsan ve hayvanlarda asalak olarak yaşayan bir böcel
9/ Bir bey ya da emir idaresindeki yer.