20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 EYLÜL1993 PERŞEMBE HABERLER Buca'daaçlık grevi • İZMİR (Cumhuriyet Ege Börosu) - Buca Cezaevi'nde TDKP.TKP-Kıvılcım, PKK, TDPdavalanndan 60 tutuklu 2'şer gün dönüşümlü 10 gün süreli açlık grevine başladı. Eylemcilerin, DEP Mardin Milletvekili Mehmet Sincar ile Aydın Emniyet Müdürlüğü'nde gözalündayken yaşamını yitiren Bakı Erdoğan'm ölüm olaylanru protesto amacıyla açhk grevine gittikleri öğrenildi. Buca Cezaevi yetkilileri olayı doğrulayarak eylemcilere, şekerli ve tuzlu su vermeye başladıklannı söylediler. İLKSANdavası bugün başlıyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-İLKSAN skandalında adı yolsuzluğa kanşan ve aralannda İLKSAN yöneticilerinin de bulunduğu 20 kişi, bugün mahkeme önüne çıkıyor. Ankara Cumhuriyet Başsavahğı. İLKSAN Yönetim Kurulu Başkanı Bilal Büyükkaya'run da aralannda bulunduğu 20 saruk hakkında "yolsuzluk yaptıklan' gerekçesiyle 19. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açmışü. Sanıklar, "dolandmcılık, evrakta sahtecilik ve güveni kötüye kullanma"suclanndan 10 yıla kadar değişen çeşitli hapis cezalan istemiyle yargılanacaklar. Moğuttay'ın tazminat davası •ANKARA (AA) - Çahşma veSosyal Güvenlik Bakanı Mehmel Moğultay'ın, Hürriyet gazetesinde çıkan bir haberde kişilik haklanna hakaret edildiği gerekçesiyle gazete ile beyanaü veren CHP Genel Sekreter Yardımcısı İzmir Milletvekili Veli Aksoy hakkında açtığı 500 milyon liralık tazminat davasına devam edildi. Hürriyet gazetesinin 7 Mart 1993 tarihli sayısında, CHP İzmir Milletvekili Veli Aksoy'un. bir beyanaü yayımJanmıştJ. "SHP'li Sayın Bakan, ailenıze dikkat edin" başhğıyla yayımlanan bu haberde. "'Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğultay'ın, akrabalanna Erzincan deprem evlerinden ihale verdiği, Bayındırlık ve İskan Bakanhğı yapı İşleri Müdürü Hüseyin Cindemir'in Bakan Moğultay'ın akrabası olduğu" iddialanna yer verilmişti. İslami Vakit gazetesiçıkü • İstanbul Haber Servisi - tslamcı günlük gazetelere bir yenisi dahaeklendi. "Tevhid ükesine inanan herkes bu gazetede yazabilir" diyen "Beklenen Vakit" gazetesinin Genel Yayın Danışmanı Yılmaz Yalçıner, İslami cephenin her kesiminden yazarlara kucak açtıklannı söyledi. Pazartesi günü yayına başlayan Beklenen Vakit gazeıesi, . halen yayımlanan İslama günlük gazetelere göre daha renkli. Bulvargazetelerinin sayfa düzenini andıran gazete, manşet başlıklannı büyük puntolarla veriyor. Köksal Toptan, DYP'nin Özalizme kaydınlmasının RP'ye yarayacağını söyledi: ÇillerpartiviANAPa çekîyor HAKKIERDEM ANKARA - DYP kongresinde Tansu Çiller'e karşı genel başkanlık yanşını kaybeden Köksal Toptan. Başbakan Tansu Çiller'i DYP'yi ANAP kaydır- mak ve partiyi Özalizme çekmekle suç- ladı. Çahşmalannı "attematif genel baş- kan" gjbi Ankara'daki iki ayn bürosun- da sürdüren Toptan, medyanın Çiller'e yakınhğının baa gazetelere verilen 2 yılı ödemesiz. 7 yıl vadeli, yüzde 30 faızli kredilerden kaynaklandığını söyledi. Başbakan Çiller'in icraatlanru da yakın takıbe alan Toptan, yeni bir genel baş- kanbk yanşı için. kasım aymda ya- pılması gereken olağan büyük kongre- nin, mart yerel seçimleri sonrasına bıra- kılmasını hedeflıyor. Toptan, özellikle. Çiller'in son za- manlarda ANAP kadrolanna yönelme- si ve Ahmet Özal'a dışardan bakanhk önermesi konusundaki rahatsızhğmı açıkça ortaya koyuyor. Toptan'a göre. Çiller DYP'yi "Özalizme" götürmek is- tiyor. Bu noktada "Çiller'in siyasi çizgi- sinde bir kınklığa" dikkat çeken Top- • Kongrede Çiller'e yenilen Köksal Toptan, Ankara daki bürolannda alternatif genel başkan gibi çahşıyor. Çiller'in DYP'yi Özalizm'e çekmeye çahştığını söyleyen Toptan'ın hedefi, kasımdaki büyüİc kongrenin yerel seçimlerde sonraki bir tarihe ertelenmesi. tan, eleştirilerini şöyle dile getiriyor: "DYP ile ANAP aynı zamanlarda Tiirk siyasi yaşamına giren kunıluşlar. Ancak DYP'nin geçmişe dayanan inançlı bir mücadelesi var. İki parti arasındaki sürtüşme 1983 seçimlerine DYP'nin so- kubnayıp ANAP'ın sokulması ile başla- dı. Daha sonra gelen bir referandum olayı ise DYP ile ANAP arasındaki köp- rüleri attı. Özal ve ANAP kadroları her yeri gezerek yasakların kalkmaması için propaganda yaptılar, devletin tüm im- kanlarını kuUandılar. Bu referandumun önde gelen Lsimlerinden Sayın Taner, şimdi Sayın Çiller ile görüşüvor. Yasak- ların önemli Lsmi rahmetli ÖzaTın oğlu Ahmet Özal'a Sayın Çiller bakanlık tek- lif edivor. Bu ilginç bir gelişme. Siyasette çizgi önemli. DYP'nin çizgjsi böyle geldi, Sayın Tauer ve ANAP'ın çizgisi de öyle ti. Şayet Sayın Çiller, ANAP'ın ve Özal'ın birtakım vakınlan ik temas ku- rarak DYP'yi Özalizme" yaklaştırmak istiyorsa DYP'nin bulunduğu yerden baş- ka bir yere kayması söz konusu olur. Sayın Çfller çıkıp da 'Benim şimdiye ka- dar söylediklenm yanlıştı. ANAP'ın yanlışlan DYP'nin dedikleri doğruydu' derse buna söylenecek bir şey olrnaz, bunu saygıyla karşılamak lazun. Ahmet Özal da aynı şeyi söy iüyorsa bunu da saygıyla karşilamak lazun. Ama Sayın Çiller, 'Benim şimdiye kadar sövlediklerim yanlıştı, ben şimdi Özalizme yaklaşıyo- rum' diyorsa bunun iyi tespit edilmesi laznn." Toptan, bu gelışmeler nedeniyle DYP'nin çızgisinde bir kınklığın söz konusu olmadığını belirtiyor. Çiller'in. Vaüyegöre turistler İtalyan Angelo Palego, İsviçreli Anna Pianto ve Nico Pianto tutsak muamelesi gördüklerini söylediler. (AA) VAN (Cumhuriyet)•- PKK tarafından kaçınldıklan öne sürülen, Ağn Valisi İsmet Metin'in ise PKK milılanlanyla görüşmeye gittiklerini söylediği 7 turist Doğube- yazıt emniyetinde ifadeleri alındıktan sonra dün serbest bırakıldı. İsviçreli Anna Pianto eşi Nico Pianto özel bir uçakla İzmir'e, İtalyan Angelo Palego Hamego ise Van'da bulunan 20 kişilik İtalyan heyeti ile birlikte Ankaraya gönderil- di. Diğer dört turistin ise Erzurum'a gönderilecekleri öğrenildi. Turistler üç gün önce Ağn'nın Doğubeyazıt ilçesinde polis tarafından gözaltına alınmışlardı. Ağn Valisi İsmet Meü'n önceki gün yaptığı açıklamada PKK tarafı- ndan kaçınldığı öne sürülen turistlerin Van ve Ağn çevresinde PKK militanlannın yaşarrunı konu alan film ve video çekimi yaptıklannı söylemişti. Turistlerin Avrupa ve Batı ülkelerindeki örgüt elemanlanyla ilişki içindeolduklanru öne süren Vali Metin, turistlerin PKK'ya yardım ettik- leri gerekçesiyle mahkemeye gönderileceğini belirtmişti. Vali Metin'in AA'ya verdiği demecin hemen ardından Dışişleri Bakanhğı tarafından. turistlerin yargılanmasının söz konusu olmadığı açıklanmıştı. KarakollaraPKK saldmsı: 21 şehit Haber Merkezi - Güvenlik kuvvet- lerinin Tendürek Dağı'nda PKK'ya yönelik imha operasyonlan sürerken, PKK militanlan da önceki gece Siirt'- in Baykan ve Van'ın Çatak ilçesinde jandarma karakollanna roketatar ve uzun namlulu silahlarla saldırdı. Saldında bir astsubay, bir uzman ça- vuş toplam 20 asker şehit oldu. Önceki gece saat 01.30 sıralannda bir grup PKK militanı, Çatak ilçesine bağlı Konalga Köyü Jandarma Kara- kolu'nu koruyan askeri timlere ateş açtı. Roketatar ve uzun namlulu silah- larla yapılan saldında bir astsubay, bir uzman çavuş ve 9 er şehit oldu. PKK militanlannca şehit edilen 11 as- kerin kimlikleri şöyle: Astsubay Ali Lğur, Uzman Çavuş Mete Saraç. Onbaşı Yıfanaz Gökçen, Onbaşı Ali Çakır, Erler; Muammer Ka- racaer, Satılmış Taşdelen. Selahattin Tokat, Murat Ozcelebi, Cuma Yıidız, Zekâi Çamur ve Ramazan Çakır. Yetkililer, bölgeye takvıye birlikler gönderildiğini, kacan PKK militan- lann yakalanması amacıyla operas- yonlann devam ettiğini bildirdiler. Siirt'in Baykan ilçesine bağlı Yan- mca Köyü karakoluna önceki gece saat 22.30 sıralannda bir grup PKK militanı tarafından roket ve uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Saldın- da henüz kimlikleri belirlenemeyen 9 er şehit oldu. Şırnak'ın Uludere ilçesi Besteler bölgesinde güvenlik kuvvetle- ri ile PKK militanlan arasında çıkan çatışmada bir onbaşı şehit oldu. Ağn Valisi İsmet Metin, İran sınınndan sızarak Ağn ve Tendürek dağlannda bannan PKK milıtanlanna an kamplann imha edildiğini söyledi. Vali Metin, operasyonlar sırasında çok sayıda militanın öldürüldüğünü bildir- di. Vali Metin yaptığı açıklamada, 9. Kolordu Komutanı Doğu Akrulga yö- netimüıdeki operasyonlarda Skorsky. Kobra ve F-16 savaş ucaklannın yanı sıra ağır silahlann da kullanıldığını be- lirtti. Önceki gün yapılan operasyonlar sırasında. Tendürek'te ölü geçirilen milı- tanlann arasında "Hamza'' kod adlı bö- lücü örgütün birinci bölge askeri sorum- lusunun bulunduğunu belirten Vali Me- tin, bölücü örgütün bölgeye yönelik ey- lem planlan ile dokümanlann elde edil- diğini söyledi. Ağn Dağı'nın Mıhtepe ve Küpgölü bölgelerinde, güvenlik kuvvetlerince sıcak temas sağladıklannı belirten Me- tin, "Çattşma devam ediyor, iki bölge mih'tanJardan temizlenene kadar operas- yon devam edecek" dedi. Sakarya'da Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince gerçekleştiriien operasyonlarda, İsla- mi Büyük Doğu Akıncılar Cephesi (İBDA-C) adlı yasadışı birörgüte üye olduklan belirlenen 11 kişi yakalandı. 1991 seçimlerinde DYP'nin ekonomik görüşlerini hazırlarken Özal ve ANAP'- ın ekonomik görüşlerinin yanlışlıklannı baz aldığını ammsatarak ekliyor: "DYP'nin çizgisiııi Sayın Çiller'in tek başına değişrirmesi söz konusu değil. Kendi görüşünü değişrirebilir. Kendi gö- ruşünde, çızgisinde kırıklık olabiiir. Ama bunu ortaya kovması lazım. 'O zaman böyle dedim. ama şimdi böyle düşünü- yorum' demesi lazım." DYP'nin ANAP'a kaydınlması du- rumunda muhafazakar ovlann gelme- yeceğj ve doğacak boşluğu RP'nin dol- duracağı görüşünü savunan Toptan, "Böyle olunca RP, DYP tabanına yavaş yavaş yaklaşır ki bu DYP için sonradan ğiderilnıesi mümkün ounayan butakun sıkınüları getirebilir" diyor. Toptan'a göre DYP tabanı da son gelişmelerden ve ANAP'a yaklaşmaktan endişeli: "Benim gördüğum kadarıyla tabanda şu anda bir şaşkınlık >e suskunluk >ar. Sanki partinin tepesinde bir başka şevler oluyor, parti başka bir partinin felsefesini teneffüs etmeye çalışn or gibi v an şaşkın- lık, yan merak, >arı endişeli bir bekleyiş görüyorum bize gönül veren ke- simde." Çiller'in Başbakan olması- ndan bu > ana gecen 2 a> lık sü- reyi. "Tiirkiye'nin sorunlannın hiçbir konuda azalmadığı arta- rak seyrettiği" eleştirileri ile de- ğerlendiren Toptan, ağustos ayı enflasyonunun geçen yıllann ağustos aylannın en yükseği olarak gerçekleştiğjne dikkat çekiyor ve gelecek için de "Eylül, ekim, kasım ayında, korkarun ki enflasyon çok daha yüksek boyutlara tırmana- caktu-" sözlenyle umutsuzluğu- nu dile getiriyor. Medya desteği Toptan. çizdiği bu tabloya karşın. Çiller'e "hiçbir politi- kacıya nasip obnay an bir medya desteği stirdüğünii" de belirti- yor, bunun nedeni ile ilgili soru- ya yanıtında ilginçaçıklamalar- da bulunuyor: "Medya desteği alabildiğine sürüyor. kraat olarak vorumla- yabileceğimiz çok önemli bir şey yok. Sa> ın Çiller'in bundan ye- terince yararlanıp vararlan- madığı tartışma konusu. Sayın Çiller ile medya arasındaki yakın ilişkiler nedir. onu da her- halde Türkiye bir gün tartışır. Her boyutta tartışılır. Belki yakında tarttşdır. ama mutlaka tartışılır. Çok çeşitli şeyler var. IVIesela Sayın Çiller, bakanlık görevinden aynbnadan bir gün önce 8 haziranda bazı gazetelere çok yüksek oranlarda döviz geti- rici hizmetier fonundan iki yılı ödemesiz 7 vıl vadeli yüzde 30 faizli krediler aktardı. Çok ko- lay aktarılan bir para değil. Sanıyorum bunların üzerinde durmak lazım. Bu krediler hala sürüyor mu bilemiyonım. Ama başka kaynaklı destekler sürü- yor. Bunİarı mutlak tartışma konusu yapmak gerekiyor." Toptan, bu gelişmeler ve çah- şmalan doğrultusunda kasım ayındaki DYP Büyük Kongre- si'ne yönelik hedefi ile ilgili so- ruya ise "Sadece gelişmeleri ü- Uyonan" yanıtını verijor. Ama bir başka öneriyi de gündeme getiriyor: "Ben kasım kongresinin yerel seçimlerden sonraya ertelenme- sini doğnı buhıyorum. Böyle olursa yerel seçimlerden parti güçlü çıkarsa genel başkanın kongreye çok güçlü gitmesi söz- konusu olur. Parti yerel seçim- lerden güçlü çıkamazsa kongre, partiyi derleyip toparlamak için bir fırsat buİabilir diye düşünü- vorum. Yeniînsanhaklaıı, yenihukuk devleti tanımı YEKTAGÜNGÖRÖZDEN Anayasa Mahkemesi Başkanı Dünyarun bir bütün olduğu anlayı- şının somutlaşması aşamasına gelindi- ği dönemde bu tür aynhkçı. ırkçı, et- nik hegemonya amacı güden davra- mşlann yer yer önemli boyutlara gelmesi çok düşündüriicüdür. Savun- masız aileleri, insanlan ezen olaylann, insan haklan alamnda ders sayıbnası gereken yanı hukukçulann sorumlu- luğudur. Girişimlerin yükü ve acılan, insan haklan konusunda umutsuzluk yaratıyorsa, ağırlığı tüm insanhğın omuzlanndadır. Bir etnik grubun öte- kini yok etmek için dinsel saklınyı sa- vaş sılahı olarak kullanması. insanhk onurunu yaralayan en çirkin aykınlık- tır. Siyasal amaçlann insanhk dışı, vahşi araçlarla çözümüne çalışmak hiçbir ortamda hoş görülemez. Soykı- nm düzeyine ulaşan aykınlıklar yaptı- nmsız kaldıkça insan haklannın değe- ri tartışılacağı gibi ilgili kunıluşlar da inandıncıhklannı yitireceklerdir. Ay- kınlıklarda yanıt değil, yaptınm, ger- çekçihk. usçuluk ve banşseverlik çö- zümdür. Hiçbir uygulama yaran bulunmayan güzel sözlerin, yatıştına toplantılann, duyarlık belgelerinin ye- rini etkin davranışlar almadıkça insan haklan sorunlan giderilemez. Tüm haklann savunulması. korunması, kit- lelerin insanhk dışı baskılardan kurta- nhnası, insan haklanna saygının en güçlü göstergesi ve kanıtı olmak niteli- giyle ivedi çözüm bekleyen sorunlann başında gelmektedir. Öte yandan, in- san haklanna karşı kitleleri kapsamı- na alan suçlan işlemiş olanlann ceza- landınlmalannda, daha etkın, daha ağır uygulamalar, hukuk mantığuıın gereğıdir. Din sömûrüsû İnsan haklan yönünden ilgi alanı- mızda bulunan önemli konulardan biri de. siyasal amaçlarla dinci örgüt- lenmelerle, 'tann' kavramıru, 'din' kurumunu yeterince algılamadan din sömürüsü (din çıkarcıbğı) din ve vic- dan Özgürlüğüne karşı çıkışlar, inanç etmek için siyasal ve toplumsal yön- den yasal sınırlan zorlayan dayatma- lan bir güç durumuna dönüştürmek, insanhk için tehlikedir. İnsan haklanna aykın oluşumlan yasal yollarla hızlandırmak bağışlana- cak bir tutum sayılamaz. "Yasal sataş- ma' niteliğindeki bu tutumlar kimi ülkelerde siyasal nedenlerle ve oy sağ- lamak için verilen ödünler olarak gün- celliğini korumaktadır. Çağdaş kunımlaşmalan tehdit eden. bilimsel ve kültürel çabalan kı- ran kalkışmalar insan haklan yönün- lumdan öbürüne değişen öznel değer- lendirmelerle vanlacak vicdanı karar- lar etkih olamamaktadır. Hukuksal yönden bağlayıcılığı kesin. gerçekçi, etkin önlemler, sonuç alıcı güçlü yaptı- nmlar söz konusu olmadıkça insan haklan öyküsü, ağlanıp güçlenecek çelişkiü görünümleriyle sürüp gide- cektir. Duyarlılık yeterli değil İnsanhk tarihi boyunca her çağ yeni bir insan haklan anlayışı savaşımını vermiştir. Bu yönden kazanılan her • İnsan haklanna saygı bir hukuksal bağlılık değil, bununla birlikte ve daha büyük oranda ahlaksal bağlılık olarak algüanmaktadır. Hukuksal yönden bağlayıalığı kesin, gerçekçi, etkin önlemler, sonuç ahcı güçlü yaptınmlar söz konusu olmadıkça insan haklan öyküsü ağlanıp güçlenecek çelişkili görünümleriyle sürüp gidecektir. değiştirmeye zorlamadır. Kimi ülke- lerde din aynlığına dayanan kitle olay- lan, saldın ve cinayetler, tapınma yer- lerinin yakılıp yıküması: öldürme olaylan ve Müslüman ülkelerde şeriat- çı yönetim ihracı; kimi Müslüman ül- keîerde fanatik güçlerin siyasa! iktidar olma amaçlı kanlı eylemleri, çağdaş insan haklan anlayışı ve laik düşünce bakımından tüm dünyada tedirginlik yaratmaktadır. Aynca, kimi ülkelerin dost ülkelere karşı siyasal ve dinsel amaçlannı terörle gerçekleştirmek is- teyen kişi ve gruplan banndırmalan, dolaylı yollarla silahlandırmalan ve desteklemelen utandıncı çelişkiler ola- rak ortadadır. Eğitim sıstemini altüst den ağır yanılgılardır. insan haklanna saygı bir hukuksal bağlılık değil, bu- nunla birlikte ve daha büyük oranda, ahlaksal bağlılılık olarak algılanmak- tadır. Geçerlıği isteğe bağlı, yaptınm gücünden yoksun bildiri, sözde kalan benimseme ve saygı, kağıtta kalan im- za yararh olamamaktadır. Hukuk düzenlerinin yaptınm gücünü ahlak ve çağdaş insanhk anlayışında, ilgili alanlarda, bunlara ilişkin kavramlar- da bulmak güçtür. Uygar insan ve uygar toplum duyarlığjmn ilgi alanı olabilecek tüm konulan yasalaştırma olanağı bulunmadığından, insan hak- lanna saygıyı sağlamaya yeterli hu- kuksal yaptınmlar yoktur. Bir top- aşama, hukuk sistemlerinde insan haklanna yeni boyutlar eklemektedir. Toplumsal yaşamm daha uygarca bir- liktelik amacına ve arayışlanna bağh dinamiği bugün eskisin'den daha çok zamamn gereksinimlerine uygun dü- zenlemeler yönünde eğilim göster- mektedir. Yenilenme ereği ve amacı belirgindir. Çağımızın insan haklan ve insan anJayışına egemen olan duyarb- lık, yillar önce açıklanmış ve yürürlüğe konulmuş insan haklan konumunu artık yeterh buhnamaktadır. Günü- müz gereklerine, gereksinimlerine, gerçeklerine. yeni sorunlara ve çağın anlayışına yanıt vermekteki güçlüğü apk olan 'Bildirge'nin yenilenmesi zo- runludur. Toplumlar, gruplar ve bi- reylerarası illşkilerdeki yenıliklerin, boşluklann doldurulmasım ve yeni kurallan zorunlu kıldığı görüşü yay- gındır. Özellikle etnik egemenlik sağ- lama hesaplanyla yürütülen savaşlar- daki barbarhklar, insan haklan bağla- rmnda yasal düzenlemelerin yetersizli- ğini göstermektedir. Yeni savaş suçu türleri, yeni tanımlama ve yeni kural önerileri. ileri sürülen gerekçelerin başhcalandır. Konunun çok yönlü olarak incelenmesi, ele ahnıpçözümler getirilmesi, yaptınm olanaklannın aranması çok önemh bir zorunluluk- tur. Günümüzde, ekonomik güçlükler de insan haklannın sınırlanm olumsuz yönde zorlamaktadır. Ekonomik ya- rar için başka insanlann haklannın kısıtlanması da bir tür aykınhktır. İş- sizliğe, ekonomik güclüklere bağlı güçler de sorunun bir yanıdır. Ekono- mik nedenlerle işçi kabul eden ülkeler- deki değişik etkenlerle yabana düş- manhğı, eşitlik ilkesine aykın dışlama- larla uygulamalar. insanlan sınıflan- dırma niteliğindeki insan haklan' çelişkileridir. Emekçilerin haklanmn korunması da insan haklannın özün- deki yükümlülüktür. Toplum yaşa- mında sakatlara karşı tutumlar. ço- cuklara karşı işlenen suçlar, yaşhlara karşı ilgisizlik, sağhk konulanndaki yetersizlik, yeni değerlendirmeleri ge- rektirmektedir. SÜRECEK PERŞEMBE ORHAN BURSALI Kavalın Düzeni iki olay üst üste geldi. Akşam bir dergide "Çin'de milyonlarca fare nehir ve göllere atlayarak intihar ediyor" haberini okurken TV'de de Refahçı ve sosyal demokrat iki yerel yönetici nüfus artışı. doğum-kontrolü üzerine tartışıyordu. Bir süre sonra okuduğum haber ile Refahçı'nın söyle- dikleri birbirine karıştı. Sonra da düşüncelerde Fareli Köyün Kavalcısı öykü- sü canlandı. Öyküyü bilirsiniz. Kavalcı, kavalını öyle bir üfler ki kö- yü basan fareler müziğin peşinden giderek denize dö- külür; köy de insanlar da kurtulur. • • • Acaba Çin'de de böyle bir kavalcı mı ortaya çıkmıştı? Avrupa gazeteleri ise olayın fantezisinde değildi; bir salgın hastalık mı söz konusuydu yoksafarelerin bilinçli intiharı mı, sorularını tartışıyordu. Refahçı, doğum kontrolünü nedense dine de aykın buluyordu. Acaba bu fareler, içlerindeki hangi vahşi çağrılann veya içgüdülerinin seslerine kulak vererek kendilerini nehir ve göllere atıyorlar. sorusunun yanıtını arıyordu gözlerim haberin içinde. Çinli uzmanlar farelerde bir hastalık da saptayama- mışlardı. Hepsi sağlıklıydı. Üstelik söz konusu hayvanlar doğru dürüst fare de de- ğil; Çinlilerin "iri gozlü şeytan " dedikleri, bilimsel adı Cilellus Dauricus olan fare ve sıçan gibi kemirgenler sı- nıfında sayılan bir tür sincaptı. TV'deki tartışma ise kavgaya dönüşmek üzereydi ve Refahçı'nın sesi kulakları tırmalamaya başlamıştı: insa- nın en doğal hakkı neslini surdürmek ve bunun için de istediği kadar doğurmak ve çoğalmaktt... • • • Kemirgenlerin intiharınm devamı niteliğindeki ikinci haberi okumaya koyuldum. Başka kemirgen türlerinin de zaman zaman bu şekilde ölüme gittiğinin gözlendiği yazılıyordu. Hayvanbilimciler bu kitlesel ölümlerin türün devam etmesine hizmet ettiğini söylüyordu. TV'deki ses gümbür gümbür: Bu en doğal üreme hak- kını kısıtlamaya kalkışmak veya yasaklamak insanlığa aykırıydı! Bilim adamlarına göre bir bölgede hayvan sayısı, tü- rün varlığını tehlikeye düşürecek kadar çoğaldığında, toplu bJr intihar salgını başlıyordu. Bu, herhalde doğa- nın denge sağlama yöntemiydi. Sosyal demokrat konuşmacı da dayanamamış ve bo- yun damarlarını şişirmişti. Herkesin iyi yetiştirebileceği, eğitebileceği kadar çocuk yapmasını savunuyordu. Ay- da beş milyon geliri olmayan bir kişinin, birden fazla doğurmasının anlamı neydi? Beş çocuk, on çocuk niçin yapsındı? Kendisine, doğanlara ve topluma yazık değil miydi? • • • Elimdeki haber de giderek keyifleniyordu: ABD'li dav- ranışbilimci James Calhoun farelerdeki denetim meka- nizmasının nasıl çahştığını kanıtlamıştı. Calhoun, 8 fare- ye lüks yaşam koşulları düzenlemiş. "Fare vil!ası"nın geniş bir çıkışı varmış ve yem kapları da tıka basa doluy- muş. İki yıl sonra farelerin nüfusu 2200'e yükselmiş. Fa- reler arasında çıldırmalar ve nüfus patlaması altında ezilen hayvanlarda saldırganlıklar başlamış, dişilerde üreme hızladüşmüş, fare toplumu genel birçöküşsüre- cinegirmiş. "İyi koşullar sağlayabilirsen doğur" görüşü de yanlış galiba. Şo\ yemek, azgın nüfus artışı da mekan darlığı ve yaşanmaz bir ortam yaratıyor baksanıza! Başımı kaldırdım, ekrana baktım, Refahçı köpürmüş, Müslüman nüfusun artmasından korkulduğu için do- ğumların sınırlandırılmayaçalışıldığını zırvalıyordu! Iskandinav ütkelerinde Lemming diye bilinen kemir- gen türünde de nüfusun aşırı çoğaldığı durumlarda böy- le bir davranış gözlenmiş. Önce bir kaos yaşanıyor, sonra milyonlarca hayvan yuvalarını terkederek deniz- lere, göllere dalıp boğuluyor veya kendilerini uçurum- lardan aşağıya atıyormuş. • • • Araştırmalara göre önümüzdeki yüzyıldadünyanın 12 milyardan fazlasını taşıması söz konusu değil. Dünya- nın, insanlann, toplumların olanaklannın bir gelecek planlamasını, şu akıllı insan, yapmamalı mı? Şeriatçı kafa şöyle düşünüyor: Nüfus ne kadar artarsa bizim kucağımıza düşen ve iktidar için seferber edebile- ceğimiz İnsan sayısı da o kadar artar! Aklınca sürünün yaratacağı kargaşadan yararlanacak... Kitle psikolojisinin farelerde de bulunduğuna ilişkin bir başka önemli gözlem şu: 1980'li yıllann ortalarında İsraıTin işgal ettiği Golan Tepeleri'nde 250 milyonluk fa- re sürüsü birden toplanmış. Nedeni, genişleyen tarım alanlarınm yaşam alanlarını yok etmesi. Sonra uçurum- lardan aşağıya atlayıp toplu intihar yolunu seçmişler. İyi mi! TV'deki tartışmanın da cılkı çıkmıştı. Zapping yapma- dan önceki saniyede son kez ekrana baktım. ilahi adaleti ve düzeni sağlamak için dünyaya gönde- rilmiş bir mehti kaval çalıyordu!... TBMM FAİLİ MEÇHUL KOMİSYONU w Mıınıcu suikastıyla ilgili önemli bulgular var' ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - TBMM Faih Meçhul Cina- yetleri Araştı-rma Komisyonu, 24 Ocak 1993 tarihinde uğradıgı bombalı saldın sonucu yaşamını yitiren yazanmız Uğur Munıcu'- nun katilleri ile ilgili soruşturma- yı yürüten polis ekibinin bilgisi- ne başvurdu. Komisyon Başka- nı Sadık Avundukhıoğhı, Mumcu suikasüyla ilgili olarak, ellerinde önemh' bulgular bulun- duğunu^ bıldirdi. Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde yazanmız Ûgur Mumcu'nun öl- dürülmesi olayıyla ilgili olarak görev yapan polîs ekibi, TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araş- tırma Komisyonu'na bilgi verdi. Mumcu'nun öldürüldüğü bom- balı saldınyla ilgili olarak yapı- lan araştırmanın bütün aşama- lan hakkında komisyon üyeleri- ne bılgi veren polis ekibi, soruş- turmanın titizlikle sürdürüldü- ğünü bildirdiler. Mumcu cinayetiyle ilgili olarak şimdiye kadar kendilerine toplam 67 ih- bar geldiğini ve tüm ihbarlann değerlendirilerek araştınldığını ıfade eden polislerin, soruştur- mada bazı tıkanmalar yaşandı- ğıru söyjedikleri öğrenildi. Polis- ler aynca, bazı sanıklan yakala- nan İslami Hareket Orgfitü ve örgütün dış bağlantılan konu- sunda araştırmalann sürdüğünü bildirdiler. Toplantıda, "Eümde önemli bulgular"' var diyen Komisyon Başkanı Sadık Avundukluoğlu, Cumhuriyet'e. "önemli bulgular var, ama tahkikat sonucunda ne ohır bilemiyorum. Başta çok önemh' gibi göriinen bir bilgi, son- radan boş çıkabiu'yor. Ama bul- gulann hepsini değerlendiriyo- ruz" dedi. Avundukluoğlu, Mumcu olayırun bir dış bağlan- tısı olduğuna ilişkin kesin bir şey söylenemeyeceğini belirterek ''Olayın pek çok yönü hâlâ bula- nık" acıklamasını yaptı,. Faili meçhul cinayetlerin yo- ğun şekilde yaşandığı Batman, Diyarbakır ve Silvan'da incele- meler yapan komisyonun, daha geniş araşürmalar yapmak için tekrar Batman'a gideceği öğre- nildi. Sayılan 86O'ı bulan faili meçhul cinayetler üzerinde araş- tırmalann yapıldığı komisyon- da, cinayetler ve bunlarla ilgili tüm bulgular bilgisayarlara yuk- leniyor. Komisyonun şimdiye kadar yaptığı toplantılann ve bilgisine başvurduğu kişilerüı ifadelerinin teyp bantlan da de- şifre ediliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle