Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 EYLÜL1993 PERŞEMBE
HABERLER
Buca'daaçlık
grevi
• İZMİR (Cumhuriyet Ege
Börosu) - Buca Cezaevi'nde
TDKP.TKP-Kıvılcım,
PKK, TDPdavalanndan 60
tutuklu 2'şer gün dönüşümlü
10 gün süreli açlık grevine
başladı. Eylemcilerin, DEP
Mardin Milletvekili Mehmet
Sincar ile Aydın Emniyet
Müdürlüğü'nde
gözalündayken yaşamını
yitiren Bakı Erdoğan'm
ölüm olaylanru protesto
amacıyla açhk grevine
gittikleri öğrenildi. Buca
Cezaevi yetkilileri olayı
doğrulayarak eylemcilere,
şekerli ve tuzlu su vermeye
başladıklannı söylediler.
İLKSANdavası
bugün başlıyor
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-İLKSAN
skandalında adı yolsuzluğa
kanşan ve aralannda
İLKSAN yöneticilerinin de
bulunduğu 20 kişi, bugün
mahkeme önüne çıkıyor.
Ankara Cumhuriyet
Başsavahğı. İLKSAN
Yönetim Kurulu Başkanı
Bilal Büyükkaya'run da
aralannda bulunduğu 20
saruk hakkında "yolsuzluk
yaptıklan' gerekçesiyle 19.
Asliye Ceza Mahkemesi'nde
dava açmışü. Sanıklar,
"dolandmcılık, evrakta
sahtecilik ve güveni kötüye
kullanma"suclanndan 10
yıla kadar değişen çeşitli
hapis cezalan istemiyle
yargılanacaklar.
Moğuttay'ın
tazminat davası
•ANKARA (AA) - Çahşma
veSosyal Güvenlik Bakanı
Mehmel Moğultay'ın,
Hürriyet gazetesinde çıkan
bir haberde kişilik haklanna
hakaret edildiği gerekçesiyle
gazete ile beyanaü veren
CHP Genel Sekreter
Yardımcısı İzmir Milletvekili
Veli Aksoy hakkında açtığı
500 milyon liralık tazminat
davasına devam edildi.
Hürriyet gazetesinin 7 Mart
1993 tarihli sayısında, CHP
İzmir Milletvekili Veli
Aksoy'un. bir beyanaü
yayımJanmıştJ. "SHP'li
Sayın Bakan, ailenıze dikkat
edin" başhğıyla yayımlanan
bu haberde. "'Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı
Mehmet Moğultay'ın,
akrabalanna Erzincan
deprem evlerinden ihale
verdiği, Bayındırlık ve İskan
Bakanhğı yapı İşleri Müdürü
Hüseyin Cindemir'in Bakan
Moğultay'ın akrabası
olduğu" iddialanna yer
verilmişti.
İslami Vakit
gazetesiçıkü
• İstanbul Haber Servisi -
tslamcı günlük gazetelere bir
yenisi dahaeklendi. "Tevhid
ükesine inanan herkes bu
gazetede yazabilir" diyen
"Beklenen Vakit"
gazetesinin Genel Yayın
Danışmanı Yılmaz Yalçıner,
İslami cephenin her
kesiminden yazarlara kucak
açtıklannı söyledi. Pazartesi
günü yayına başlayan
Beklenen Vakit gazeıesi, .
halen yayımlanan İslama
günlük gazetelere göre daha
renkli. Bulvargazetelerinin
sayfa düzenini andıran
gazete, manşet başlıklannı
büyük puntolarla veriyor.
Köksal Toptan, DYP'nin Özalizme kaydınlmasının RP'ye yarayacağını söyledi:
ÇillerpartiviANAPa çekîyor
HAKKIERDEM
ANKARA - DYP kongresinde Tansu
Çiller'e karşı genel başkanlık yanşını
kaybeden Köksal Toptan. Başbakan
Tansu Çiller'i DYP'yi ANAP kaydır-
mak ve partiyi Özalizme çekmekle suç-
ladı. Çahşmalannı "attematif genel baş-
kan" gjbi Ankara'daki iki ayn bürosun-
da sürdüren Toptan, medyanın Çiller'e
yakınhğının baa gazetelere verilen 2 yılı
ödemesiz. 7 yıl vadeli, yüzde 30 faızli
kredilerden kaynaklandığını söyledi.
Başbakan Çiller'in icraatlanru da yakın
takıbe alan Toptan, yeni bir genel baş-
kanbk yanşı için. kasım aymda ya-
pılması gereken olağan büyük kongre-
nin, mart yerel seçimleri sonrasına bıra-
kılmasını hedeflıyor.
Toptan, özellikle. Çiller'in son za-
manlarda ANAP kadrolanna yönelme-
si ve Ahmet Özal'a dışardan bakanhk
önermesi konusundaki rahatsızhğmı
açıkça ortaya koyuyor. Toptan'a göre.
Çiller DYP'yi "Özalizme" götürmek is-
tiyor. Bu noktada "Çiller'in siyasi çizgi-
sinde bir kınklığa" dikkat çeken Top-
• Kongrede Çiller'e yenilen Köksal Toptan, Ankara daki
bürolannda alternatif genel başkan gibi çahşıyor.
Çiller'in DYP'yi Özalizm'e çekmeye çahştığını söyleyen
Toptan'ın hedefi, kasımdaki büyüİc kongrenin yerel seçimlerde
sonraki bir tarihe ertelenmesi.
tan, eleştirilerini şöyle dile getiriyor:
"DYP ile ANAP aynı zamanlarda
Tiirk siyasi yaşamına giren kunıluşlar.
Ancak DYP'nin geçmişe dayanan inançlı
bir mücadelesi var. İki parti arasındaki
sürtüşme 1983 seçimlerine DYP'nin so-
kubnayıp ANAP'ın sokulması ile başla-
dı. Daha sonra gelen bir referandum
olayı ise DYP ile ANAP arasındaki köp-
rüleri attı. Özal ve ANAP kadroları her
yeri gezerek yasakların kalkmaması için
propaganda yaptılar, devletin tüm im-
kanlarını kuUandılar. Bu referandumun
önde gelen Lsimlerinden Sayın Taner,
şimdi Sayın Çiller ile görüşüvor. Yasak-
ların önemli Lsmi rahmetli ÖzaTın oğlu
Ahmet Özal'a Sayın Çiller bakanlık tek-
lif edivor. Bu ilginç bir gelişme. Siyasette
çizgi önemli. DYP'nin çizgjsi böyle geldi,
Sayın Tauer ve ANAP'ın çizgisi de öyle
ti. Şayet Sayın Çiller, ANAP'ın ve
Özal'ın birtakım vakınlan ik temas ku-
rarak DYP'yi Özalizme" yaklaştırmak
istiyorsa DYP'nin bulunduğu yerden baş-
ka bir yere kayması söz konusu olur.
Sayın Çfller çıkıp da 'Benim şimdiye ka-
dar söylediklenm yanlıştı.
ANAP'ın yanlışlan
DYP'nin dedikleri doğruydu' derse
buna söylenecek bir şey olrnaz, bunu
saygıyla karşılamak lazun. Ahmet Özal
da aynı şeyi söy iüyorsa bunu da saygıyla
karşilamak lazun. Ama Sayın Çiller,
'Benim şimdiye kadar sövlediklerim
yanlıştı, ben şimdi Özalizme yaklaşıyo-
rum' diyorsa bunun iyi tespit edilmesi
laznn." Toptan, bu gelışmeler nedeniyle
DYP'nin çızgisinde bir kınklığın söz
konusu olmadığını belirtiyor. Çiller'in.
Vaüyegöre
turistler
İtalyan Angelo Palego, İsviçreli Anna Pianto ve Nico Pianto tutsak muamelesi gördüklerini söylediler. (AA)
VAN (Cumhuriyet)•- PKK tarafından kaçınldıklan öne sürülen, Ağn Valisi İsmet
Metin'in ise PKK milılanlanyla görüşmeye gittiklerini söylediği 7 turist Doğube-
yazıt emniyetinde ifadeleri alındıktan sonra dün serbest bırakıldı.
İsviçreli Anna Pianto eşi Nico Pianto özel bir uçakla İzmir'e, İtalyan Angelo Palego
Hamego ise Van'da bulunan 20 kişilik İtalyan heyeti ile birlikte Ankaraya gönderil-
di. Diğer dört turistin ise Erzurum'a gönderilecekleri öğrenildi.
Turistler üç gün önce Ağn'nın Doğubeyazıt ilçesinde polis tarafından gözaltına
alınmışlardı. Ağn Valisi İsmet Meü'n önceki gün yaptığı açıklamada PKK tarafı-
ndan kaçınldığı öne sürülen turistlerin Van ve Ağn çevresinde PKK militanlannın
yaşarrunı konu alan film ve video çekimi yaptıklannı söylemişti. Turistlerin Avrupa
ve Batı ülkelerindeki örgüt elemanlanyla ilişki içindeolduklanru öne süren Vali Metin, turistlerin PKK'ya yardım ettik-
leri gerekçesiyle mahkemeye gönderileceğini belirtmişti. Vali Metin'in AA'ya verdiği demecin hemen ardından Dışişleri
Bakanhğı tarafından. turistlerin yargılanmasının söz konusu olmadığı açıklanmıştı.
KarakollaraPKK saldmsı: 21 şehit
Haber Merkezi - Güvenlik kuvvet-
lerinin Tendürek Dağı'nda PKK'ya
yönelik imha operasyonlan sürerken,
PKK militanlan da önceki gece Siirt'-
in Baykan ve Van'ın Çatak ilçesinde
jandarma karakollanna roketatar ve
uzun namlulu silahlarla saldırdı.
Saldında bir astsubay, bir uzman ça-
vuş toplam 20 asker şehit oldu.
Önceki gece saat 01.30 sıralannda
bir grup PKK militanı, Çatak ilçesine
bağlı Konalga Köyü Jandarma Kara-
kolu'nu koruyan askeri timlere ateş
açtı. Roketatar ve uzun namlulu silah-
larla yapılan saldında bir astsubay,
bir uzman çavuş ve 9 er şehit oldu.
PKK militanlannca şehit edilen 11 as-
kerin kimlikleri şöyle:
Astsubay Ali Lğur, Uzman Çavuş
Mete Saraç. Onbaşı Yıfanaz Gökçen,
Onbaşı Ali Çakır, Erler; Muammer Ka-
racaer, Satılmış Taşdelen. Selahattin
Tokat, Murat Ozcelebi, Cuma Yıidız,
Zekâi Çamur ve Ramazan Çakır.
Yetkililer, bölgeye takvıye birlikler
gönderildiğini, kacan PKK militan-
lann yakalanması amacıyla operas-
yonlann devam ettiğini bildirdiler.
Siirt'in Baykan ilçesine bağlı Yan-
mca Köyü karakoluna önceki gece
saat 22.30 sıralannda bir grup PKK
militanı tarafından roket ve uzun
namlulu silahlarla ateş açıldı. Saldın-
da henüz kimlikleri belirlenemeyen 9
er şehit oldu. Şırnak'ın Uludere ilçesi
Besteler bölgesinde güvenlik kuvvetle-
ri ile PKK militanlan arasında çıkan
çatışmada bir onbaşı şehit oldu.
Ağn Valisi İsmet Metin, İran
sınınndan sızarak Ağn ve Tendürek
dağlannda bannan PKK milıtanlanna
an kamplann imha edildiğini söyledi.
Vali Metin, operasyonlar sırasında çok
sayıda militanın öldürüldüğünü bildir-
di. Vali Metin yaptığı açıklamada, 9.
Kolordu Komutanı Doğu Akrulga yö-
netimüıdeki operasyonlarda Skorsky.
Kobra ve F-16 savaş ucaklannın yanı
sıra ağır silahlann da kullanıldığını be-
lirtti. Önceki gün yapılan operasyonlar
sırasında. Tendürek'te ölü geçirilen milı-
tanlann arasında "Hamza'' kod adlı bö-
lücü örgütün birinci bölge askeri sorum-
lusunun bulunduğunu belirten Vali Me-
tin, bölücü örgütün bölgeye yönelik ey-
lem planlan ile dokümanlann elde edil-
diğini söyledi.
Ağn Dağı'nın Mıhtepe ve Küpgölü
bölgelerinde, güvenlik kuvvetlerince
sıcak temas sağladıklannı belirten Me-
tin, "Çattşma devam ediyor, iki bölge
mih'tanJardan temizlenene kadar operas-
yon devam edecek" dedi. Sakarya'da
Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince
gerçekleştiriien operasyonlarda, İsla-
mi Büyük Doğu Akıncılar Cephesi
(İBDA-C) adlı yasadışı birörgüte üye
olduklan belirlenen 11 kişi yakalandı.
1991 seçimlerinde DYP'nin ekonomik
görüşlerini hazırlarken Özal ve ANAP'-
ın ekonomik görüşlerinin yanlışlıklannı
baz aldığını ammsatarak ekliyor:
"DYP'nin çizgisiııi Sayın Çiller'in tek
başına değişrirmesi söz konusu değil.
Kendi görüşünü değişrirebilir. Kendi gö-
ruşünde, çızgisinde kırıklık olabiiir. Ama
bunu ortaya kovması lazım. 'O zaman
böyle dedim. ama şimdi böyle düşünü-
yorum' demesi lazım."
DYP'nin ANAP'a kaydınlması du-
rumunda muhafazakar ovlann gelme-
yeceğj ve doğacak boşluğu RP'nin dol-
duracağı görüşünü savunan Toptan,
"Böyle olunca RP, DYP tabanına yavaş
yavaş yaklaşır ki bu DYP için sonradan
ğiderilnıesi mümkün ounayan butakun
sıkınüları getirebilir" diyor. Toptan'a
göre DYP tabanı da son gelişmelerden
ve ANAP'a yaklaşmaktan endişeli:
"Benim gördüğum kadarıyla tabanda
şu anda bir şaşkınlık >e suskunluk >ar.
Sanki partinin tepesinde bir başka şevler
oluyor, parti başka bir partinin felsefesini
teneffüs etmeye çalışn or gibi v an şaşkın-
lık, yan merak, >arı endişeli bir bekleyiş
görüyorum bize gönül veren ke-
simde."
Çiller'in Başbakan olması-
ndan bu > ana gecen 2 a> lık sü-
reyi. "Tiirkiye'nin sorunlannın
hiçbir konuda azalmadığı arta-
rak seyrettiği" eleştirileri ile de-
ğerlendiren Toptan, ağustos
ayı enflasyonunun geçen
yıllann ağustos aylannın en
yükseği olarak gerçekleştiğjne
dikkat çekiyor ve gelecek için
de "Eylül, ekim, kasım ayında,
korkarun ki enflasyon çok daha
yüksek boyutlara tırmana-
caktu-" sözlenyle umutsuzluğu-
nu dile getiriyor.
Medya desteği
Toptan. çizdiği bu tabloya
karşın. Çiller'e "hiçbir politi-
kacıya nasip obnay an bir medya
desteği stirdüğünii" de belirti-
yor, bunun nedeni ile ilgili soru-
ya yanıtında ilginçaçıklamalar-
da bulunuyor:
"Medya desteği alabildiğine
sürüyor. kraat olarak vorumla-
yabileceğimiz çok önemli bir şey
yok. Sa> ın Çiller'in bundan ye-
terince yararlanıp vararlan-
madığı tartışma konusu. Sayın
Çiller ile medya arasındaki
yakın ilişkiler nedir. onu da her-
halde Türkiye bir gün tartışır.
Her boyutta tartışılır. Belki
yakında tarttşdır. ama mutlaka
tartışılır. Çok çeşitli şeyler var.
IVIesela Sayın Çiller, bakanlık
görevinden aynbnadan bir gün
önce 8 haziranda bazı gazetelere
çok yüksek oranlarda döviz geti-
rici hizmetier fonundan iki yılı
ödemesiz 7 vıl vadeli yüzde 30
faizli krediler aktardı. Çok ko-
lay aktarılan bir para değil.
Sanıyorum bunların üzerinde
durmak lazım. Bu krediler hala
sürüyor mu bilemiyonım. Ama
başka kaynaklı destekler sürü-
yor. Bunİarı mutlak tartışma
konusu yapmak gerekiyor."
Toptan, bu gelişmeler ve çah-
şmalan doğrultusunda kasım
ayındaki DYP Büyük Kongre-
si'ne yönelik hedefi ile ilgili so-
ruya ise "Sadece gelişmeleri ü-
Uyonan" yanıtını verijor. Ama
bir başka öneriyi de gündeme
getiriyor:
"Ben kasım kongresinin yerel
seçimlerden sonraya ertelenme-
sini doğnı buhıyorum. Böyle
olursa yerel seçimlerden parti
güçlü çıkarsa genel başkanın
kongreye çok güçlü gitmesi söz-
konusu olur. Parti yerel seçim-
lerden güçlü çıkamazsa kongre,
partiyi derleyip toparlamak için
bir fırsat buİabilir diye düşünü-
vorum.
Yeniînsanhaklaıı, yenihukuk devleti tanımı
YEKTAGÜNGÖRÖZDEN
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Dünyarun bir bütün olduğu anlayı-
şının somutlaşması aşamasına gelindi-
ği dönemde bu tür aynhkçı. ırkçı, et-
nik hegemonya amacı güden davra-
mşlann yer yer önemli boyutlara
gelmesi çok düşündüriicüdür. Savun-
masız aileleri, insanlan ezen olaylann,
insan haklan alamnda ders sayıbnası
gereken yanı hukukçulann sorumlu-
luğudur. Girişimlerin yükü ve acılan,
insan haklan konusunda umutsuzluk
yaratıyorsa, ağırlığı tüm insanhğın
omuzlanndadır. Bir etnik grubun öte-
kini yok etmek için dinsel saklınyı sa-
vaş sılahı olarak kullanması. insanhk
onurunu yaralayan en çirkin aykınlık-
tır. Siyasal amaçlann insanhk dışı,
vahşi araçlarla çözümüne çalışmak
hiçbir ortamda hoş görülemez. Soykı-
nm düzeyine ulaşan aykınlıklar yaptı-
nmsız kaldıkça insan haklannın değe-
ri tartışılacağı gibi ilgili kunıluşlar da
inandıncıhklannı yitireceklerdir. Ay-
kınlıklarda yanıt değil, yaptınm, ger-
çekçihk. usçuluk ve banşseverlik çö-
zümdür. Hiçbir uygulama yaran
bulunmayan güzel sözlerin, yatıştına
toplantılann, duyarlık belgelerinin ye-
rini etkin davranışlar almadıkça insan
haklan sorunlan giderilemez. Tüm
haklann savunulması. korunması, kit-
lelerin insanhk dışı baskılardan kurta-
nhnası, insan haklanna saygının en
güçlü göstergesi ve kanıtı olmak niteli-
giyle ivedi çözüm bekleyen sorunlann
başında gelmektedir. Öte yandan, in-
san haklanna karşı kitleleri kapsamı-
na alan suçlan işlemiş olanlann ceza-
landınlmalannda, daha etkın, daha
ağır uygulamalar, hukuk mantığuıın
gereğıdir.
Din sömûrüsû
İnsan haklan yönünden ilgi alanı-
mızda bulunan önemli konulardan
biri de. siyasal amaçlarla dinci örgüt-
lenmelerle, 'tann' kavramıru, 'din'
kurumunu yeterince algılamadan din
sömürüsü (din çıkarcıbğı) din ve vic-
dan Özgürlüğüne karşı çıkışlar, inanç
etmek için siyasal ve toplumsal yön-
den yasal sınırlan zorlayan dayatma-
lan bir güç durumuna dönüştürmek,
insanhk için tehlikedir.
İnsan haklanna aykın oluşumlan
yasal yollarla hızlandırmak bağışlana-
cak bir tutum sayılamaz. "Yasal sataş-
ma' niteliğindeki bu tutumlar kimi
ülkelerde siyasal nedenlerle ve oy sağ-
lamak için verilen ödünler olarak gün-
celliğini korumaktadır.
Çağdaş kunımlaşmalan tehdit
eden. bilimsel ve kültürel çabalan kı-
ran kalkışmalar insan haklan yönün-
lumdan öbürüne değişen öznel değer-
lendirmelerle vanlacak vicdanı karar-
lar etkih olamamaktadır. Hukuksal
yönden bağlayıcılığı kesin. gerçekçi,
etkin önlemler, sonuç alıcı güçlü yaptı-
nmlar söz konusu olmadıkça insan
haklan öyküsü, ağlanıp güçlenecek
çelişkiü görünümleriyle sürüp gide-
cektir.
Duyarlılık yeterli değil
İnsanhk tarihi boyunca her çağ yeni
bir insan haklan anlayışı savaşımını
vermiştir. Bu yönden kazanılan her
• İnsan haklanna saygı bir hukuksal bağlılık değil, bununla birlikte ve daha büyük
oranda ahlaksal bağlılık olarak algüanmaktadır. Hukuksal yönden bağlayıalığı kesin,
gerçekçi, etkin önlemler, sonuç ahcı güçlü yaptınmlar söz konusu olmadıkça insan
haklan öyküsü ağlanıp güçlenecek çelişkili görünümleriyle sürüp gidecektir.
değiştirmeye zorlamadır. Kimi ülke-
lerde din aynlığına dayanan kitle olay-
lan, saldın ve cinayetler, tapınma yer-
lerinin yakılıp yıküması: öldürme
olaylan ve Müslüman ülkelerde şeriat-
çı yönetim ihracı; kimi Müslüman ül-
keîerde fanatik güçlerin siyasa! iktidar
olma amaçlı kanlı eylemleri, çağdaş
insan haklan anlayışı ve laik düşünce
bakımından tüm dünyada tedirginlik
yaratmaktadır. Aynca, kimi ülkelerin
dost ülkelere karşı siyasal ve dinsel
amaçlannı terörle gerçekleştirmek is-
teyen kişi ve gruplan banndırmalan,
dolaylı yollarla silahlandırmalan ve
desteklemelen utandıncı çelişkiler ola-
rak ortadadır. Eğitim sıstemini altüst
den ağır yanılgılardır. insan haklanna
saygı bir hukuksal bağlılık değil, bu-
nunla birlikte ve daha büyük oranda,
ahlaksal bağlılılık olarak algılanmak-
tadır. Geçerlıği isteğe bağlı, yaptınm
gücünden yoksun bildiri, sözde kalan
benimseme ve saygı, kağıtta kalan im-
za yararh olamamaktadır. Hukuk
düzenlerinin yaptınm gücünü ahlak
ve çağdaş insanhk anlayışında, ilgili
alanlarda, bunlara ilişkin kavramlar-
da bulmak güçtür. Uygar insan ve
uygar toplum duyarlığjmn ilgi alanı
olabilecek tüm konulan yasalaştırma
olanağı bulunmadığından, insan hak-
lanna saygıyı sağlamaya yeterli hu-
kuksal yaptınmlar yoktur. Bir top-
aşama, hukuk sistemlerinde insan
haklanna yeni boyutlar eklemektedir.
Toplumsal yaşamm daha uygarca bir-
liktelik amacına ve arayışlanna bağh
dinamiği bugün eskisin'den daha çok
zamamn gereksinimlerine uygun dü-
zenlemeler yönünde eğilim göster-
mektedir. Yenilenme ereği ve amacı
belirgindir. Çağımızın insan haklan ve
insan anJayışına egemen olan duyarb-
lık, yillar önce açıklanmış ve yürürlüğe
konulmuş insan haklan konumunu
artık yeterh buhnamaktadır. Günü-
müz gereklerine, gereksinimlerine,
gerçeklerine. yeni sorunlara ve çağın
anlayışına yanıt vermekteki güçlüğü
apk olan 'Bildirge'nin yenilenmesi zo-
runludur. Toplumlar, gruplar ve bi-
reylerarası illşkilerdeki yenıliklerin,
boşluklann doldurulmasım ve yeni
kurallan zorunlu kıldığı görüşü yay-
gındır. Özellikle etnik egemenlik sağ-
lama hesaplanyla yürütülen savaşlar-
daki barbarhklar, insan haklan bağla-
rmnda yasal düzenlemelerin yetersizli-
ğini göstermektedir. Yeni savaş suçu
türleri, yeni tanımlama ve yeni kural
önerileri. ileri sürülen gerekçelerin
başhcalandır. Konunun çok yönlü
olarak incelenmesi, ele ahnıpçözümler
getirilmesi, yaptınm olanaklannın
aranması çok önemh bir zorunluluk-
tur.
Günümüzde, ekonomik güçlükler
de insan haklannın sınırlanm olumsuz
yönde zorlamaktadır. Ekonomik ya-
rar için başka insanlann haklannın
kısıtlanması da bir tür aykınhktır. İş-
sizliğe, ekonomik güclüklere bağlı
güçler de sorunun bir yanıdır. Ekono-
mik nedenlerle işçi kabul eden ülkeler-
deki değişik etkenlerle yabana düş-
manhğı, eşitlik ilkesine aykın dışlama-
larla uygulamalar. insanlan sınıflan-
dırma niteliğindeki insan haklan'
çelişkileridir. Emekçilerin haklanmn
korunması da insan haklannın özün-
deki yükümlülüktür. Toplum yaşa-
mında sakatlara karşı tutumlar. ço-
cuklara karşı işlenen suçlar, yaşhlara
karşı ilgisizlik, sağhk konulanndaki
yetersizlik, yeni değerlendirmeleri ge-
rektirmektedir.
SÜRECEK
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Kavalın Düzeni
iki olay üst üste geldi.
Akşam bir dergide "Çin'de milyonlarca fare nehir ve
göllere atlayarak intihar ediyor" haberini okurken TV'de
de Refahçı ve sosyal demokrat iki yerel yönetici nüfus
artışı. doğum-kontrolü üzerine tartışıyordu.
Bir süre sonra okuduğum haber ile Refahçı'nın söyle-
dikleri birbirine karıştı.
Sonra da düşüncelerde Fareli Köyün Kavalcısı öykü-
sü canlandı.
Öyküyü bilirsiniz. Kavalcı, kavalını öyle bir üfler ki kö-
yü basan fareler müziğin peşinden giderek denize dö-
külür; köy de insanlar da kurtulur.
• • •
Acaba Çin'de de böyle bir kavalcı mı ortaya çıkmıştı?
Avrupa gazeteleri ise olayın fantezisinde değildi; bir
salgın hastalık mı söz konusuydu yoksafarelerin bilinçli
intiharı mı, sorularını tartışıyordu.
Refahçı, doğum kontrolünü nedense dine de aykın
buluyordu.
Acaba bu fareler, içlerindeki hangi vahşi çağrılann
veya içgüdülerinin seslerine kulak vererek kendilerini
nehir ve göllere atıyorlar. sorusunun yanıtını arıyordu
gözlerim haberin içinde.
Çinli uzmanlar farelerde bir hastalık da saptayama-
mışlardı. Hepsi sağlıklıydı.
Üstelik söz konusu hayvanlar doğru dürüst fare de de-
ğil; Çinlilerin "iri gozlü şeytan " dedikleri, bilimsel adı
Cilellus Dauricus olan fare ve sıçan gibi kemirgenler sı-
nıfında sayılan bir tür sincaptı.
TV'deki tartışma ise kavgaya dönüşmek üzereydi ve
Refahçı'nın sesi kulakları tırmalamaya başlamıştı: insa-
nın en doğal hakkı neslini surdürmek ve bunun için de
istediği kadar doğurmak ve çoğalmaktt...
• • •
Kemirgenlerin intiharınm devamı niteliğindeki ikinci
haberi okumaya koyuldum. Başka kemirgen türlerinin
de zaman zaman bu şekilde ölüme gittiğinin gözlendiği
yazılıyordu. Hayvanbilimciler bu kitlesel ölümlerin türün
devam etmesine hizmet ettiğini söylüyordu.
TV'deki ses gümbür gümbür: Bu en doğal üreme hak-
kını kısıtlamaya kalkışmak veya yasaklamak insanlığa
aykırıydı!
Bilim adamlarına göre bir bölgede hayvan sayısı, tü-
rün varlığını tehlikeye düşürecek kadar çoğaldığında,
toplu bJr intihar salgını başlıyordu. Bu, herhalde doğa-
nın denge sağlama yöntemiydi.
Sosyal demokrat konuşmacı da dayanamamış ve bo-
yun damarlarını şişirmişti. Herkesin iyi yetiştirebileceği,
eğitebileceği kadar çocuk yapmasını savunuyordu. Ay-
da beş milyon geliri olmayan bir kişinin, birden fazla
doğurmasının anlamı neydi? Beş çocuk, on çocuk niçin
yapsındı? Kendisine, doğanlara ve topluma yazık değil
miydi?
• • •
Elimdeki haber de giderek keyifleniyordu: ABD'li dav-
ranışbilimci James Calhoun farelerdeki denetim meka-
nizmasının nasıl çahştığını kanıtlamıştı. Calhoun, 8 fare-
ye lüks yaşam koşulları düzenlemiş. "Fare vil!ası"nın
geniş bir çıkışı varmış ve yem kapları da tıka basa doluy-
muş. İki yıl sonra farelerin nüfusu 2200'e yükselmiş. Fa-
reler arasında çıldırmalar ve nüfus patlaması altında
ezilen hayvanlarda saldırganlıklar başlamış, dişilerde
üreme hızladüşmüş, fare toplumu genel birçöküşsüre-
cinegirmiş.
"İyi koşullar sağlayabilirsen doğur" görüşü de yanlış
galiba. Şo\ yemek, azgın nüfus artışı da mekan darlığı ve
yaşanmaz bir ortam yaratıyor baksanıza!
Başımı kaldırdım, ekrana baktım, Refahçı köpürmüş,
Müslüman nüfusun artmasından korkulduğu için do-
ğumların sınırlandırılmayaçalışıldığını zırvalıyordu!
Iskandinav ütkelerinde Lemming diye bilinen kemir-
gen türünde de nüfusun aşırı çoğaldığı durumlarda böy-
le bir davranış gözlenmiş. Önce bir kaos yaşanıyor,
sonra milyonlarca hayvan yuvalarını terkederek deniz-
lere, göllere dalıp boğuluyor veya kendilerini uçurum-
lardan aşağıya atıyormuş.
• • •
Araştırmalara göre önümüzdeki yüzyıldadünyanın 12
milyardan fazlasını taşıması söz konusu değil. Dünya-
nın, insanlann, toplumların olanaklannın bir gelecek
planlamasını, şu akıllı insan, yapmamalı mı?
Şeriatçı kafa şöyle düşünüyor: Nüfus ne kadar artarsa
bizim kucağımıza düşen ve iktidar için seferber edebile-
ceğimiz İnsan sayısı da o kadar artar! Aklınca sürünün
yaratacağı kargaşadan yararlanacak...
Kitle psikolojisinin farelerde de bulunduğuna ilişkin
bir başka önemli gözlem şu: 1980'li yıllann ortalarında
İsraıTin işgal ettiği Golan Tepeleri'nde 250 milyonluk fa-
re sürüsü birden toplanmış. Nedeni, genişleyen tarım
alanlarınm yaşam alanlarını yok etmesi. Sonra uçurum-
lardan aşağıya atlayıp toplu intihar yolunu seçmişler. İyi
mi!
TV'deki tartışmanın da cılkı çıkmıştı. Zapping yapma-
dan önceki saniyede son kez ekrana baktım.
ilahi adaleti ve düzeni sağlamak için dünyaya gönde-
rilmiş bir mehti kaval çalıyordu!...
TBMM FAİLİ MEÇHUL KOMİSYONU
w
Mıınıcu suikastıyla ilgili
önemli bulgular var'
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - TBMM Faih Meçhul Cina-
yetleri Araştı-rma Komisyonu,
24 Ocak 1993 tarihinde uğradıgı
bombalı saldın sonucu yaşamını
yitiren yazanmız Uğur Munıcu'-
nun katilleri ile ilgili soruşturma-
yı yürüten polis ekibinin bilgisi-
ne başvurdu. Komisyon Başka-
nı Sadık Avundukhıoğhı,
Mumcu suikasüyla ilgili olarak,
ellerinde önemh' bulgular bulun-
duğunu^ bıldirdi.
Ankara Emniyeti Terörle
Mücadele Şube Müdürlüğü'nde
yazanmız Ûgur Mumcu'nun öl-
dürülmesi olayıyla ilgili olarak
görev yapan polîs ekibi, TBMM
Faili Meçhul Cinayetleri Araş-
tırma Komisyonu'na bilgi verdi.
Mumcu'nun öldürüldüğü bom-
balı saldınyla ilgili olarak yapı-
lan araştırmanın bütün aşama-
lan hakkında komisyon üyeleri-
ne bılgi veren polis ekibi, soruş-
turmanın titizlikle sürdürüldü-
ğünü bildirdiler. Mumcu
cinayetiyle ilgili olarak şimdiye
kadar kendilerine toplam 67 ih-
bar geldiğini ve tüm ihbarlann
değerlendirilerek araştınldığını
ıfade eden polislerin, soruştur-
mada bazı tıkanmalar yaşandı-
ğıru söyjedikleri öğrenildi. Polis-
ler aynca, bazı sanıklan yakala-
nan İslami Hareket Orgfitü ve
örgütün dış bağlantılan konu-
sunda araştırmalann sürdüğünü
bildirdiler.
Toplantıda, "Eümde önemli
bulgular"' var diyen Komisyon
Başkanı Sadık Avundukluoğlu,
Cumhuriyet'e. "önemli bulgular
var, ama tahkikat sonucunda ne
ohır bilemiyorum. Başta çok
önemh' gibi göriinen bir bilgi, son-
radan boş çıkabiu'yor. Ama bul-
gulann hepsini değerlendiriyo-
ruz" dedi. Avundukluoğlu,
Mumcu olayırun bir dış bağlan-
tısı olduğuna ilişkin kesin bir şey
söylenemeyeceğini belirterek
''Olayın pek çok yönü hâlâ bula-
nık" acıklamasını yaptı,.
Faili meçhul cinayetlerin yo-
ğun şekilde yaşandığı Batman,
Diyarbakır ve Silvan'da incele-
meler yapan komisyonun, daha
geniş araşürmalar yapmak için
tekrar Batman'a gideceği öğre-
nildi. Sayılan 86O'ı bulan faili
meçhul cinayetler üzerinde araş-
tırmalann yapıldığı komisyon-
da, cinayetler ve bunlarla ilgili
tüm bulgular bilgisayarlara yuk-
leniyor. Komisyonun şimdiye
kadar yaptığı toplantılann ve
bilgisine başvurduğu kişilerüı
ifadelerinin teyp bantlan da de-
şifre ediliyor.