Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26AĞUSTOS1993PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Ören'de devam eden toplantıda Tekstil Sendikası Genel Başkanı Rıdvan Budak DÎSK yönetimini eleştirdi
DISK öncelikle örgütlenmeli• Ören'de bir araya
gelen DİSK'ebağlı 26
sendikanın yöneticileri,
sendikal mücadele
içindeki yerlerini
anlayışlanm ve
örgütlenme tarzlannı
tartışıyor.
tstanbul Haber Servisi - Dev-
rimci İşçı Sendikalan Konfede-
rasyonu'na bağh sendikalann
yöneticileri, sendikal mücadele
içindeki yerlerini anlayışlanm
ve örgütlenme tarzlannı tartışı-
yor. Ören'de bir araya gelen
DİSK'e bağh 26 sendikanın yö-
neticileri, önceki gün sunduk-
lan raporlar ve yaptıklan ko-
nuşmalarda DİSK'in işçi sınıfı
mücadelesi içindeki aîternatif
olma özelliğini tartışular.
Siyasallaşmarm
kitkseüeşme mi?
Devrimci Sağlık-lş, Deri-lş,
Basın-lş, Keramik-tş, Sine-Sen,
Hürcam-tş, Yeraltı Maden-İş
ve Lımter-Iş sendikalannın im-
zasını taşıyan raporda. "tşçi
smıfının mikadesinin içinde bu-
lunduğu krizin, ancak bağımsız.
demokratik bir emek cephesinin
örgütleıunesi" ıle mümkün ola-
bileceğı vurgulandı.
•iM.CTT^rg^r^raTT^^mın.nrrr^ym^^.T^r.TTvr^^.r.
Enflasyonu işçimemur azdırmıyorEkonomi Servisi - DtSK. Başbakan Tan-
su Çifler'in "acı reçetesi"ne karşı çıktı.
DtSK'in araştırma kuruluşu DİSK-AR'ın
bu ay yayinladığı dosyada. işçi ücretîeriyle
memur maaşlanndaki artışın enflasyonu
azdırmadığı karşılaştırmab yıllık verilerle
ortaya kondu.
DISK, ücretlilerden fedakârlık bekteyen
Başbakan Çiller'e, "Trilyonluk kredi batık-
larının, vergi kaçaklannın, ihale volsuzluk-
lanran, gayrimenkul spekülasvonlarının
baş aktörierinin elini kolunu saUa>arak do-
laştığı bir ülkede öküziin altında buzağı
aramak verine, bfitçe açddanmn asd kay-
naklannı kunıtmasınr önerdi.
DtSK-ARin ağustos dosyasında Çiller'-
in geçen ay memur maaş zammı açıklandı-
ktan sonra televızyonlarda yaptığı konuş-
manın, Turgut özal uslubuyla benzerliğine
dikkat çekildi. Başbakan Çiller'in bu ko-
nuşmada. "Memura daha fazla ücret verfl-
mesi dunımunda enflasyonun daha da art-
ması kaçınılmazdır' ana fıknni işlemesi,
"Türkiye'de ekonoıroden sorumhı kişflerin
kafasmdaki model, 1980 vılından beri de-
ğişmemiştir" şeklınde yorumlandı. DÎSK
araştırmasında bu model, "Türkije'deki
ekonomik bunalımı aşmanın yolu ücretli
kesünin reel gelirini düşürmek, ardından da
işe \arar kamu kuruluşlarını haraç mezat
satmaktan geçer" dıye tammlandı.
Araştırmada. şu noktalara dikkat çekildi:
-1978 yılından 1992'ye kadar DPT venle-
nne göre ortalama memur maaşının satın
alma gücü sürekli gerilediğı halde. aynı dö-
nem için DİE tüketici fiyatlan endeksi yıllık
enflasyonun 1983-87 arasında yüzde 40
civannda dolaştığını, 1987 sonrası ise yüzde
60"ın altına düşmedığini göstenyor.
-Kamuda çalışan işcilerin ücretleri de sa-
un alma gücü kriterine göre 1978-88 arası
sürekli geriledi. Kamu işçilerinin 1988'deki
satın alma gücü ise 10 yıl öncesinin ancak
yüzde 61'i kadar oldu. Bu yılda enflasyon
ise yüzde 73,7'ye ulaşıyordu. Kamu işçileri-
nin ve memurlann aylıklan sınırlandınla-
rak satın alma güçleri düşürülürken aynı
dönemde enflasyon oranı iki kaüna çıktı.
-1989 yılında hem memurlann hem kamu
işçilerinin satın alma gücü artarken enflas-
yon yüzde 60'lara genledi.
-1991-92 yıllannda ise kamudaki işcilerin
satın alma güçleri 1978'dekinin de üzerine
çıkarken enflasyonda önemli bir artış gö-
rülmedi.
DİSK-AR'ın araştırması, toplam kamu
personel harcama'lanndaki değişimle de
enflasyon arasında paralellik bulun-
madığını ortaya koydu. Personel harcama-
lan 1978-84 arasında gerileme içinde oldu.
Tekstil Sendikası Genel Baş-
kanı Rıdvan Budak ise bir ko-
nuşma yaparak DİSK yöneti-
mini eleştirdi.
DİSK'in her şeyden çok ör-
gütlenmeye ıhtiyacı olduğunu
söyleyen Budak, "Ne kadar ör-
gütlüyseniz Türkiye'yi, siyasal
hareketi >e kamuovunu o kadar
etkilersiniz. Bugün siyasallaş-
mayı değil, kitleselleşmeyi öne
çıkarmalıyız" dedi.
Budak, genel olarak demok-
rasiyi savunmamn, tarüşmaya
açılan pek çok soruna da çö-
züm sağlayacağını belirterek
DtSK yöneümi ve bağlı sendı-
kalann bir bölümünü de sert
bir dılle eleştirdi. Oleyiş'teki
yolsuzluk iddialannın DİSK'i
yıprattığını belırtten Budak.
Belediye-tş'e danışmanlık
yapan Ayhan Dümen'i "nıhu
türk-İş'ir diye nitelerken
Nakliyat-İş yönetimini ise
örgütlenmek ıstememesi nede-
nivlekınadı.
Budak, "DİSK yönetiminin
ihtivacı >ardır. Örneğin Oleyis
işini dertıal çözmeliydi. Bazı şey-
ler gözden kaçar, ancak bu ka-
darı da olmaz" dedi.
Budak. en kısa zamanda sen-
dikalann gerçek sahipleri olan
işçilere devredijmesi gerektiğinı
kaydederek DİSK'in de kendı
içindeki genç kadrolarla bütün-
leşecek işyerlennden gelen
gençlerin yönetimine bırakı-
lması gerektiğini söyledi.
Yeraltı Maden-İş Genel Baş-
kanı Çetin Uygur, yeniden yapı-
lanan dünya kapitalizmi açısı-
ndan. sermaye-emek ilişkisinin
bır uzlaşma değil, açık bir mü-
cadele platformu olarak tanı-
mlanması gerektiğini belirtti.
Yeni bir dönem
Uygur, geleneksel sendika
hareketınin çöküş içerisindeki
olduğunu ve aslında bu duru-
mun bir işçi sınıfı hareketinin,
yeni bir tarihsel dönemin baş-
langıa olduğunu vurguladı ve
şunlan söyledi:
"Bu yeni dönemin dinamik
unsurlan ise işçi sırufının
bağımsız direniş eylemleri,
kamu çalışanlannın sendikalaş-
ma mücadelesi ve işcilerin
bağımsız ve demokratik sendika
aravtşıdır. DİSK'in asd gücü üye
kitlesinden değil. geleneksel sen-
dikal anla>tşların iflasıyla orta-
ya çıkan arayış ve beklentiden
doğmaktadır." DİSK bu beklen-
tiye yanıt verebildiği oranda
umut olacak tır."
Diğer sendika yöneticileri ise
eleştirilerini "Kürt sonınu" ile
**ekonomik sosyal konsey" ko-
nulan üzerinde yogunlaştırdı-
lar.
Tek-Gıda 15
TekePde
sözleşme
imzalandı
•Toplusözleşme71 bin
562 işçiyi ilgilendiriyor.
İşcilerin farklannı en
kısa zamanda alacaklan
bildirildi.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Tek Gıda-İş Sendikası
ile Çay İşletmeleri ve Tekel ge-
nelr müdürlüklerinde çalışan
toplam 71 bın 562 ışçinin toplu-
sözleşmesı dün imzalandı.
Hükümetle sendika arasın-
daki imza törenine, devlet ba-
kanlan Bekir Sami Dace ile Na-
fiz Kurt, Tek Gıda-İş Sendikası
Genel Başkanı Oriıan Balta,
kamu işveren sendikalannın
genel sekreterlen ve genel mü-
dürleri katıldı.
Çay İşletmeleri Genel Mü-
dürlüğü ve bağh işyerlerinde
çalışan ve 29 bin 890 işçiyi kap-
sayan sözleşme, 1 Temmuz
1993 tarihinden ıtibaren 2 yıl
geçerli olacak. Yeni sözleşmey-
le 3 milyon 711 bin lira olan or-
talama çıplak ücret. 7 milyon
879 bin liraya yûkselirken 6
milyon 114 bin lira olan giyinik
ücret de 12 milyon 642 bin 500
lira olarak belirlendi.
Tekel Genel Müdürlüğü'nün
gıda işkolundaki işyerlerinde
çalışan 41 bin 672 işçiyi kapsa-
yan sözleşmeyle yeniden düzen-
lenen ücretler de şöyle olacak:
1 Eylül 1993 tanhinden ıtiba-
ren 5 milyon 287 bin 500 lira
olan ortalama çıplak ücret 9
milyon 781 bin 580 liraya, 8
milyon 547 bin 882 lira olan or-
talama giyinik ücret 15 miîyon
615 bin 560 liraya çıktı.
Bakan Daçe, sözleşme fark-
lannın kısa zamanda ödenece-
ğini. bugüne kadar kamu sek-
töründe 203 bin 477 işçiyi kap-
sayan 56 toplu ış sözleşmesinin
bağıtlandığını söyledi.
Tekgıda-İş Sendikası Genel
Başkanı Orhan Balta da, "Ala-
bileceğuniz en iyi ücreti aldığn
mız inancmdayım. Türkiye'nin
hazuru için ve işcinin enflasyon
üzerinde ücret aldığına inanarak
sözkşmeyi imzaladık" dedi.
10 Eylül 1974 yılında açılan ve tstanbul'daki artan nûfusa yanıt veremeyen Haliç Köprüsü'nün şu andaki genişliği 31 metre 20 sanrim.
Köprüye, gidiş ve geliş yönünde olmak üzere ikişer şerit daha eklenecek
HaUç Köprüsü gefûşktiüyoY
MEHMET DEMİRK AYA
Haliç Köprüsü'ne dört şerit daha ek-
leniyor. Artan trafık yoğunluğu karşı-
sında yetersiz kalan köprünün genişle-
tılmesi ıçın hazırlıklara bir buçuk yıl
önce başlandığını belırten yetkıhler, fıi-
li çalışmalara 1994 ılkbahannda başla-
nabileceğinı söylüyor.
Baymdırhk Bakanı Onur Kumbara-
cıbaşı. şımdıye kadar kredi konusunda
çıkan sorunlan gidermeye çahştıklanm
belirterek. bürokraük işlemlere bırkaç
haftaya kadar başlanacağını söyledi.
Haliç Köprüsü'nün genışletılmesının
kent trafıği için son derece önemli oldu-
ğunu belirten İstanbul Büyükşehir Be-
fediyesı Genel Sekreteri Tuğrul Erkin,
"En az bir buçuk yıldır karar aşamasın-
da bekliyor" dedi.
İstanbul'un hızlı nüfus artışının ya-
rattıği gereksirumlerine yanıt vermek
gün geçtikçe zorlaşıyor. İstanbul'un
Ankara'dan değil, yennden vönetilme-
si gerektiğirıi savunan yetkililer. göçün
engellenmesi için mutlaka önlem alın-
masını istiyor.
Artan nüfusa ne yollar yanıt verebili-
• Köprünün genişletilmesi için çahşmalara 1994 ilkbahannda
başlanacağı belirtiîiyor. 200 milyon dolarlık Japon kredisi ile
genişletilecek olan Haliç Köprüsü ihalesini STFA ve
onun Macar ortağı kazanmıştı. Ancak, Japon kredi kuruluşu
ihalenin yapılışını sorunlu bularak konunun yeniden
incelenmesini istemişti.
yor ne de köprüler. Su, kanalizasyon ve
konut sorunlan ise ayn bir dert.
İstanbul'da, nüfus artışı ile birlikte
hızla çoğalan taşıtlar için yeni yollar.
yeni köprüler yapmak-jerekiyor.
Bayındırhk Bakam Onur Kumbara-
cıbaşı. geçüğimiz günlerde Karayollan
17. Bölge Müdürlüğü'nde yaptığı basın
toplantısında, İstanbul Boğazı'nda
ıkinci köprüye umulandan daha kısa
sürede gereksinim doğduğunu, bu gi-
dişle üçüncü köprünün yapılmasının
kaçınılmaz olacağını söyledi. Boğaz ve
Haliç'e yapılan köprüler ile bunlann
uzantılannda yapılan vıyadükler İstan-
bul'u örümcek ağı gibi sanyor. 68 Ku-
şağı gençlik. İstanbul Boğaz Köprüsü'-
nün yapılmasına karşı çıkmıştı. Savun-
duklan. bunun bır başlangıç olduğuy-
du. Bunu bır tuzak olarak gören
gençlik. başka köprülerin yapılmasının
gündeme geleceği, betonlaşmanın hızla
artacağı, doğanın tahribinin kaçınıl-
mazlığını anlatmaya çalışmıştı.
Boğaz Köprüsü'nün bir uzantısı ola-
rak yapılan Haliç Köprüsü de hızla ar-
tan gereksinıme cevap veremıyor artık.
Yetkililer, çözümü köprüye, gidiş ve
gehş yönünde olmak üzere ikişer şerit
daha eklemekte buldu.
İstanbul Büyükşehir Beledıyesi Ge-
nel Sekreteri Tuğrul Erkin, Haliç Köp-
rüsünü genişletme çalışmasının, en az
bır buçuk yıldır Karayollan'nın karan-
m beklediğini söyledi. Kredisi gktığı
halde karar aşamasında bir buçuk yıl
kaybedıldiğinı vurgulayan Erkin,
"Bunlar çok önemli. Karar aşamasında
bir bucuk yıl kaybediyorsunuz, sonra da
bitsin diye acele ediyorsunuz" dedi.
Ba>mdırlık Bakanı Onur Kumbara-
cıbaşı, sorumuz üzerine, Haliç Köp-
rüsü'nün genışletilme çalışmalanna
yakında başlanacağını söyledi. Kredi
konusunda çıkan bazı sorunlan gider-
meye çalışüklannı belirten Kumbara-
cıbaşı. "En kısa zamanda, birkaç hafta
içinde çalışmalar başlayabilecek" dedi.
10 Eylül 1974'de açılan Haliç Köp-
rüsü'ne ikişer şent daha eklenecek.
Böylece. köprünün giriş ve çıkışlann-
dakı kavşaklann neden olduğu tıkan-
malar ortadan kaldınlacak. Genişlet-
me işı yaklaşık iki buçuk yılda tamam-
lanacak Haliç Körüsü'nün şu andaki
genişliği 31 metre 20 santim.
200 milyon dolarlık Japon kredisi ile
genişletilecek olan Haliç Köprüsü iha-
lesini STFA ve onun Macar ortağı ka-
zanmıştı. Ancak Japon kredi kuruluşu
ihalenin yapılışını sorunlu bularak ko-
nunun yeniden incelenmesini istemişti.
STFA-Thyssen Konsorsiyumu'nun,
Galata Köprüsü ihalesinde de bazı so-
runlan olmuştu.
'Üniversiteye giremeyene üniversite' olanağı sağlayan projeyi savunan YÖK Başkanı Prof. Mehmet Sağlam:
Kontenjanı arttırılnıış daha kaliteli açıköğretim
AYŞESAYTN
AMC\RA-YÖK Başkanı Prof.Dr.
Mehmet Sağlam, Anadolu Üruversitesi
Açıköğretim Fakültesi'nin kontcnjanını
arttırarak. "üniversiteye gireıneyenlefe
öhiversite" olanağı sağlayan proje>i sa-
vundu.
Sağlam, Başbakan Tansu Çilkrin bir
basın toplanüsı düzenleyerek projeyi ka-
muoyuna açıkladıği günden bu yana
sürdürdüğü "sessizhğini" ilk kez bozar-
ken konuya ilişkm "kavTam kargaşaa"-
na da açıklık getirdı. Kontenjan artışı
olarak sunu!an440bin rakamının"gerçe-
ği yansıtmadığmr belirten Sağlam. Açı-
köğretim Fakültesı'nden mezun olanla-
ra, Başbakan Çiller'in iddia ettiği gibi
"örgün eğitim" diploması verilmesinin
de söz konusu olmadığını bildirdı.
Sağlam. Cumhuriyet'in sorulannı
şöyle yanıtladı:
- Proje açıklandıktan sonra, ortaya
'rrumarlar' çıktı. Bu projenin gerçek mi-
man sizce kim?
SAĞLAN1 - Şimdi bakın, 18 Nisan
1992'de bütün üniversite rektörleri ta-
rafmdan zamanın Başbakanı Süleyman
Demirel'e sunulan birer rapor var. Ora-
da, 19 Mayıs Üruversitesi Rektörü ola-
rak benim verdiğim bır rapor var. 1992'-
de verdiğimiz raporda açık, örgün eği-
timdeki kapasitemızi genışletirken
ÖSYM ile burada bilgi ve becen esasına
göre sıralanmalı diyoruz. .Ama kimsenin
açıkta kalmaması için. Acıköğretim Fa-
kültesı şu ya da bu şekilde takvıye edile-
rek şımdı olduğu gibi lıseyi bitıren ço-
cuk, dışanda kalacağına, daha kaliteli
bır açıköğretim sistemıyle okuma şansı-
na sahıp olmalıdır dedık.
Kalite dûşer mi?
- Açıköğretim ağırlıklı bir eğitim sis-
temimn özendirilmesi, üımersitede kalite-
yi düşfirmez mi?
SAĞLAM - Esasen bu yıl biliyorsu-
nuz, bizim açıköğretıme ayırdığımız
kontenjan 140 bındi. Açıköğretimin de
12 yıldır eğitim-öğretim yaptığı yine ma-
lumunuzdur. Dolayısıyla yapılması dü-
şünülen nedir. Asıl amaç, elbette kı, ka-
liteli bir şekilde, orgun eğitimdeki kon-
tenjanı arttırmaktır. Bu hedeften bır sap-
• Kontenjan artışı olarak sunulan
440 bin rakamının ise 'gerçeği
yansıtmadığınf belirten Sağlam,
Açıköğretim Fakültesi'nden mezun
olanlara, Başbakan Çiller'in iddia
ettiği gibi 'örgün eğitim' diploması
verilmesinin de söz konusu
olmadığını bildirdi.
ma söz konusu değildir. Bunun için 1993
örgün eğitim kontenjanlanru biz, bır ön-
ceki yıla oranla yüzde 69'a yakın
arttırdık, yeni açılan üniversitelerle bir-
likte ve 1993'teki örgün öğretim konten-
janı 170 bin civanndayken 140 bın açı-
köğretim kontenjanımız vardı. Burada
ağırlık örgün eğitimdeydi ve bu ağirlık
devam edecektir. Ama ülkenın imkan-
lan. örgün eğitimdeki fakültelerin, yeni
açılan üniversitelerin, yeni alanlarda eği-
tim öğreüme gecmesi, yeni öğretim ele-
manı yetiştirmeye bağlı. Bu zaman ala-
cak bir proje. Bu dönemde yapılan olay,
bırkaç noİctadan açıköğretim konten-
janını bir taraftan arttırarak, bir taraftan
da açıköğretime kalite bakımından tak-
viye getirerek yeni bir uygulamaya git-
mek.
<rAdaylar nasıl yerleşecek?
-Açıköğretime 440 bin adayın tfimü
nasıl yerleştirilecek?
SAĞLAM - Eğer bu uygulama ol-
masaydı halen Açıköğretim Fakültesi'-
nin kontenjanı 140 bin olacakü. Ancak
bu kontenjan arttınmıyla da öyle tah-
min ediyoruz ki kontenjan cn fazla 1
misliartacaktır. Sözü edılen 440 binra-
karru da gerçekdışıdır. Şöyle ki bilıyorsu-
nuz birinci sınavdan ikinci smava kaiı-
lan 776 bın öğrenci oldu. Bunun 326 bi-
nini örgün eğitime yerleştirdik, geriye
kalan 440 bin ise açıköğretime yerleştiri-
lecek gibi bir hava oldu. Bir kere bu
yanlış. Çünkü bir kere yükseköğretim-
de. geçmiş yıllarda, kontenjana göre
kaydolma rakamlan var. Bu açıkta ka-
lan gözüken 440 binın büyük bir kısmı,
halen başka bir üniversitede okuyup da
bölüm değiştirmek isteyenlerdir. İkinci-
si, bir üniversite bitırdiği halde sınava gi-
renler, bir de lise son sınıfta okuyanlar-
dan girenler var. Mesela. 193 bin yeni
mezun var, bunlann ne kadannın liseyi
bitireceğini de bılmiyoruz şu anda. Son
sınıfta beklemeli olanlar 10 bın civann-
da. Daha önce mezun olup yerleşeme-
yenler. 128 bindir. Bütün bu rakamlan
dikkate aldığinız zaman, açıköğretime
kayıt oranlanna da bakarsak yeni prog-
ramlara kaydolanlann 150-200 bini geç-
meyeceğini tahmin ediyoruz.
- Açıköğretimde okuyan öğrenciye
nasri 'örgün eâitim diploması' verilecek?
SAĞLAM - Orada bir yanlışlık var.
Açıköğretim-örgün eğitim diploması
diye de bir şey zaten başından beri yok.
ARAYIS
TOKTAMIŞATEg
StFye Başkan Ohnak...
Yüksel Çakmur'u siyasete atıldığı 1970 başlarından
beri izlerim. Önceleri Buca'da elinde kazma-kürek halk-
la beraber kanalizasyon kazan fotoğraflarını görmüş-
tüm basında. Elbette olumlu izlenimler bırakmıştı ben-
de.
Daha sonra anımsadığım görüntüsü, Gençlik ve Spor
Bakanı olarak bir 19 Mayıs Bayramı'nda televizyondan
izlediğim ve dinlediğim konuşması idi. Heyecanlı bir ha-
tipti. O konuşmasını da çok beğenmiştim.
1977 seçimleri öncesinde, -ozamanlar haftada bir gün
derse gittiğim- Bursa'da, bir CHP yemeğınde bir arada
olmuştuk. Kalabalık bir sofraydı. Bilmem beni hatırlar
mı? Ama sofrada rahmetli Hasan Esat Işık da vardı. Her-
kes onun ağzına bakıyordu. Nasıl güneş doğduğu za-
man tüm yıldızlar silinirse olanca tevazuuna karşın, Ha-
san Esatin olduğu yerde herkes silikleşirdi.
1989'da SHP'den Izmir Beledıye Başkanı olunca çok
sevinmiştim. Ama doğrusu o zamanlar kafamdaki Çak-
mur'dan beklediğim dinamizmi ve heyecanı bulama-
dım. SHP Genel Başkanlığı adaylığını da ihtiyatlı bir bi-
çimde karşılamıştım.
Ancak Çakmur hakkındaki notumu, bundan bir süre
önce gazeteye göndermiş olduğu "Sosyal Demokratlar
Korkmaym!" başlıklı tanıtım broşürü üzerine verdim.
Üzülmedim desem yalan olur ama, bu satırların yazarı
sosyal demokrat bir partinin değil, başka türlü bir parti-
nin liderliğine oynamalıydı.
SHP Genel Başkanlığı'na adaylığını koyduğunu açık-
layarak "Ülkemizin içinde bulunduğu sorunlar ve bu so-
runlara yönelik çözüm yollarını içeren" bir bildiriyi de
göndermek nezaketinde bulunan Sayın Çakmur'un gö-
rüşlerini, genel bir bakış açısı altında değerlendirmek
gerek. Zıra kendileri de (doğal olarak) hiçbir ayrıntıya
girmeden, genel bazı görüşlerini sergilemiş.
Yüksel Çakmur kimlere çiçek göndermek istiyor bile-
miyorum. Ama aşağıdaki ıfadeleri çok yargıladığımı ifa-
de etmek isterim: "Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürtkökenli
vatandaşları vardır ve vatandaşlanmız da Türk kökenli
vatandaşlanmızla aynı haklara sahip olmalıdır" (s.2).
Buyrun bakaltm. Herhangi bir psikolojik rahatsızlığı
bulunmayan hiçbir insanın, Tûrkiye'de bunun aksini dü-
şünmesi mümkün müdür? Sayın Çakmur bu ifadesiyle
TC'de Kürt kökenli vatandaşlarımızın "aynı haklara sa-
hip olmadığını" ifade etmektedir ki bu düşünce son de-
rece yanlıştır. Kaldı kı Türkiye bir ırklar mozayiğidir ve
Türk olmak, bir ırk özelliği değildir.
Sayın Çakmur, "Türkiye Cumhuriyeti, üzerinde asker
postallarının izi bulunan bir anayasa ile yönetilmenin
utancından kurtarılmalıdır" diyor (s.3).
Eğer burada kasdettiği 1982 Anayasası ise itirazım
yok. Ama eğer 1924 ve 1961 anayasalarını da bu sınıfa
sokuyorsa bu da çok mesnetsiz bir yaklaşımdır.
"1923te sorunlar çözümlenirken çare 1823te mi
arandı ki, biz çareyi 70 yıl öncede arayalım. Eğer 1923'te
kurulan cumhuriyeti 1993'te kurmuş olsaydık aynı şekil-
de mi kurardık?" dıyerek "Bugünün gerçeğinden korka-
rak geçmişe sığınanlara" sorular yöneltiyor (s.4-5).
* 1923'te sorunlar çözülürken elbette çare 1823'te ve
daha gerilerde arandı. Türkiye Cumhuriyeti, kökü Batı'-
öa 17. yüzyıla kadar inen "aydınlanmanın" ürünüdür.
Zaten bugünün sörunufia çare ararken "dün"e bakmâ-
sını bilmeyenlerin sonu hep hüsran olur.
Çözüm önerileri arasında "Beledıye meclislerini ye-
rel parlamentolara dönüştürmekten" (s.5) söz eden
Sayın Çakmur, sanırım parlamentonun ne demek oldu-
ğunu bilmiyor.
Parlamento, yasama yetkisine sahip organdır. Yani
yasayapar. Eğer Türkiye'nin (belirlikonulardaolsabile)
doğusunda ayrı yasa, batısında ayrı yasa yürürlükte
olursa, ne "üniter devletten" söz etmek mümkün olur ne
de Türkiye Çumhuriyeti'nden. .
Yerel yönetimlerde yolsuzlukların azalacağı düşün-
cesi ise bir hayalden başka bir şey değildir. Hatta uygu-
lama bunun tam aksini göstermektedir. Yerel yönetim-
ler yerel güçlerin doğrudan baskısı altındadır ve diren-
me güçleri çok daha zayıftır
Her türlü safsata bir yana, sosyal demokrasinin ama-
cı, emekçi sınıflar adına ve emekçi sınıfların desteğiyle
devleterkini ele geçırmektir. "Devlet, patronlann en kö-
tüsü ve en vahşisidir. Çünkü elinde polis ve jandarma
gücü olan tek patrondur... Patron devlet, yapısı ve mantı-
ğı gereği, özel sektör patronlanyla birleşerek işçiyi
ezer. Çünkü patron patronu tutar" ifadeleri (s.6) Sayın
Çakmur'un sosyal demokrasiden ne anladığı konusun-
da merak uyandırdı bende? (Broşüründen bunu anlaya-
madım).
Hele "Halkımız gereksiz komplekslerle geleneğin-
den, göreneğinden, lahmacunundan, bıyığından, dinin-
den utanıyor" ifadesini gereksiz bir demagoji olarak
(s.8) değerlendiriyorum.
Amacım Yüksel Çakmur'un göndermek nezaketinde
bulunduğu program taslağını çürütmeyeçalışmak değil
elbette. Fakat yanlış değerlendirmeler, haksız yakla-
şımlar, gereksiz demagojilerden oluşan bu taslak, eğer
Sayın Çakmur'un kafasını yansıtıyorsa ve böyle bir aday
SHP'nin Genel Başkanı olursa, bizlere Samsun'a doğru
yeniden yol göründü demektir.
Süper liseye 200 öğrenci
• İZMİT (AA) - İzmit'te, 1993-1994 eğitim ytlında açılacak
olan süper liseye 200 öğrencinin alındığı açıklandı. Alınan
bilgiye göre süper liseye kayıt olmak için başvuran 513 öğrenci
arasında not ortalamasına göre sıralama yapıldı. Buna göre
not ortalaması 4.60 ve 5 arasında olan 200 öğrenci okula kabul
edildi. Bu arada, 25 öğrencinin de yedek olarak belirlendiği
bildirildi. İzmit Lisesi Okul Koruma Derneği yetkilileri de •
Izmit Lisesi'nin iki katında eğitime açılacak olan süper lisenin
derslik ve araç-gereç sorununun çözümlendiğini behrttiler.
Yetkililer, bir yılı haarlık sınıfı olmak üzere eğitim süresi 4 yıl
olan süperlisedederslerin Ssınıfta lOöğretmenleyapılacağinı
belirterek laboratuvar kütüphane. kapalı devre televizyon ve
video sistemin kurulduğunu kaydettiler.
Playboy muzır butundu
• ANKARA (AA) - Başbakanhk Küçükleri Muzır
Neşriyattan Koruma Kurulu, "Playboy Türkiye" dergisinin \
Temmuz 1993 sayısını muzır buldu. Küçükleri Muzır >
Neşriyattan Koruma Kurulu'nun, "Playboy Türkiye" '
dergisinin, Temmuz 1993 sayısında yer alan, bazı fotoğraf, yazı
ve çizimlenn 18 yaşından küçüklerin maneviyatı üzerinde
muzır tesir yapacak nitelikte olduğuna dair duyurusu
Resmi Gazete'de yer aldı.
AÇIKLAMA
• - İşadamı Aron Habib, gazetemızin dünkü sayısında çıkan
"Ergun Göknel'in eski patronu Aron Habib'e Usulsüz '<
Ödeme" haberiyle ilgili bir acıklama gönderdi. Habib'in I
gönderdiği acıklama şöyle:" 1 - Ergun Göknel hiçbir zaman .
ortağim olmanuştır. Bilindiği gibi kendısi 20-21 yıl evvel
hissedan ve Genel Müdürii bulunduğum PLASTEL AŞ'de
fabrika müdürü idi. 2- Yukanda adı geçen yazınızda zıkredilen
URANSAN Dış Ticaret Taahhüt ve Yatınm AŞıleşahsımın
yakından ve uzaktan hiçbir ilgisi kesinlikle yoktur ve •
olmamıştır. Aynca ne Adapazan'nda ve de Türkiye'nin '•
herhangi bir yerinde hiçbir ihaleye katılmış ve almış değilim."