Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 AĞUSTOS1993 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
RebetolojiyadaEge Blueslan **..•—=««™ 2
Otoritenin simgesibıyıkaha sonralan altıpaılar taşımaya
başlamışlardır. İstanbul kabadayısı,
öldürülmekten korkup sultanın bir
fermanından çekinerek tabanca taşı-
maktan vazgeçmiştir. Aynca taban-
ca gürültü yapıyordu. Rebetis. sessiz olan kama
ve hançeri tcrcih ederdi. Rebetis. rakibiyle alav
etmek istediğinde, onu kovalar ve kalçasından
kamayla yaralardı. Ama gerçekten birini öldür-
mek ısterse, kamayı rakibin karrana sokar ve
içerde bir de döndürürdü. Bıçağı çıkardıktan
sonra kan yalanır, kurbanın kulağı ısınhr veya
gözû oyulurdu. Tüm bu vahşi ve tiksindirici
olaylar halk dılınde yer etmişti. Ama her şeye
rağmen Rebetes'ler harika ve çok ustaca bıçak
kullanırlardı. "Sert" Rebetis, yemek yerken ka-
masııu kullanırdı. Tavema müşterilerini korku-
ya vedehşete düşürmek isteyçn Rebetis, bıçağını
masaya saplardı. _,
Rebetesîer; eski tip tabancalara - Bnimme
ve Ballerman derlerdi. Başka bir silah da, bo-
ğumlu bastondu. Öldürücü değil ama çok tehli-
keli bir silahü. Bu baston gösterişli bir şekilde sol
kola takılı gezilirdi. Sağ kola geçirilmesi gelecek
bir kavgarun habercisi olurdu.
Düellolar genellikle gece ıssız ve karanhk so-
kakta yapılırdı. Bazen gündüz kent merkezınde
de yaman kavgalar olurdu. Mertçe bir kavga
ağız dolusu sövüp sayma ile başlar. İkaz etme-
den rakibini öldürme kalleşlik sayıhr. Kavgarun
bir raconu vardır. Rakipler. ceketlerini sol kol-
lanna dolayarak kalkan olarak kullanırlar. Bu
yastık kalkana "kavatsa" denirdi. Bu şözcük
bugünkü argoda "zula" anlarruna gelir. Üçüncü
bir kişinin bıçaklanru çekmiş Rebetes'leri ayı-
rma hakkı
yoktur. Bu
yaalı olmayan
kanunu çiğne-
yen ve araya
giren "aptaT
bıçaklanır.
Hapishane
dışında Rebe-
tes'ler kama-
lannın ûzerine
bir rrusra
kaaürlardı.
Kamarun sapı.
siyah bo>Tiuz.
fildişi, kırmızı
hint ağacı veya
şans getirsin
diye tavşan
ayağndan
yapılrruştı.
Argo: Rebe-
tis'in argosu
yeni Yunan
dilinin söz dizimine dayanır. Temel olarak yenı
Yunanca'ya dayanan kelime hazinesi, Türkçe
ve Venedik diliyle oldukça zenginleşürilmiştir.
Bu fenomeni açıklamak kolaydır. Konstantino-
polis'in fethınden (1204) önce Venedikliler Ege-
ye hakimdiler. Osmanlı egemenliği ise 600 yıl
sürmüştü. Aynca Akdeniz"de denizci diline
Venedik terminolojisi hakimdi. Ve Rebetes'lerin
de denizcilerle çok sıkı ilişkileri vardı. Yeni Yu-
nanca argonun çok çeşitli stilleri vardır. "Ağff"
veya çok özel bir kelime hazinesiyle başlar ve
düşük bir sokak diline ulaşır. Rebetis"in argosu
fonetık açıdan Yunanca'run en güzel diyalekü-
dir. Rebetes'ler yavaş ve tane tane konuşurlar.
Birçok kelimeye de sesli harf ve heceler eklerler.
Rebetes'lerin argo dili konusunda olağandışı bir
fenomen vardır: Kendi çevresinde hiyerarşısi
yükselen Rebetis. giderek daha âz argo konuş-
maya başlar. Çeribaşı ise asla argo konuşmazdı.
Evlilik onlara göre değildi
Erotik: Kuşkusuz Rebetes'ler. nazik ve tutku-
lu insanlardı. Rebetiko şarkılanrun yansı aşk
üzerinedir. Bununla birlikte şarkılarda erotik
yan eksiktir. O dönemlerde sansür olmamasına
rağmen. bu ahlaki örtünün nereden kaynak-
landığı bilinmemektedir. Rebetis'in erotiğinin
iki kutbu vardır: Kadm ve genç güzel erkek. Re-
betis'in erotik alandaki aktivitesi radikaldir.
Rebetis evlilikten nefret ederdi. Kadınlarla ilişki-
sinde serbest aşkı tercih ederdi. Rebetiko dün-
yasında zina bir cürüm sayılmazdı. Bir cift ev-
bark sahibi olmak istediğinde. papaza ya da ev-
lendirme memuruna gerek yoktu. Bu kalıcı iliş-
kiye "kapatmas" denirdi. Bu deyim ve kurum
İsttnbul kabadayılanndan alınmıştır. Osmanlı
döneminde "kapatnıa"nın çok-eşlilik, kabadayı
ve Rebetes'lerde teş-eşlıhk çerçcvesinde bir işlevi
/?ebetika şarkılannda ne bir ideal ne de ideoloji
mevcuttur. Rebetes'ler yaşamlarını kendilerine özgü bir
şekilde örgütlemişlerdir. Rebetika şarkılan Rebetes'lerin
yaşam biçimlerinin çelişkiler panoramasını yansıtırlar. Bu
şarkılardan bir bölümü, bu çağırı toplumsal modelinden
halkın hoşnutsuzluğunu dile getirir.
vardı. Rebetis, homoseksüel
ilişkilere antipati ile bakmazdı.
Böyle bir geleneğin çok eski bir
geçmişi vardır. Rebetis efemine
erkeklerden nefret ederdi. Re-
betis her zaman belirgin erkek
özellikleri olan gençlerle ilişkiye
geçmiştir. Bu kişi kadın rolünü
üstlenmiş olsa da. erkek özel-
liklerini korurdu.
Haşhaş: Rebetes'lerin dün-
yasında rakı ve haşhaş özel bir
yer tutar. Kabadayı ve Rebetes
sarma sigarayla birlikte haşhaş
icerlerdi. Rebetika şarkılannda
haşhaşh sarma sigaradan çok
az bahsedilirken, nargileye çok
özel bir yer verilirdi.
Nargile ile haşhaş içmenin
törensel bir işlevi vardır. Du-
manın sudan geçerek filtre edil-
mesiyle haşhaş içimi daha ra-
hat ve keyifli hale gelir. Günlük
yaşamda Rebetis, sürekli değişen bir karakter
taşır. Rebetis, farklı dönemlerin, farklı sosyal
katmanlann. farklı ırk ve kastlann geleneklerin-
den, özelliklerinden ortaya çıkmış ve bunlann
taşıyıcısı olmuştur. Bu gelenek ve özellikler
kanıtlanamazlar, esnektirler ve sonuçta mutlak-
lığı olmayan değerlerdir.
Rebetissa hayat kadını değildir
1890'larda Rebetis, "RepubUka" fötr şapka.
gjyerdi. Burjuvaa silindir şapka, yoksullar kas-
ket. köylüler de hasır şapka giyerlerdi. Rebetis
başlangıçta burjuva gibi giyinirdi. Burjuvanın
takım elbiseyi tercih etmesiyle birlikte, Rebetis
onun bir karikatürü haline gelmişti. 1930'larda
ise, Rebetis proletarya kasketi taşıyordu. Bu
yıllar büyük politik calkantılann yaşandığı bir
dönemdi. Sınıfsal farklılık bir anlamda giyilen
şapka ile belirleniyordu.
Rebetis'in erotik davranışlan da çelişkiliydi.
Rebetika şarkılannda erkek kadına yalvanr. Bu
kadına "çapina" (çapkın) ya da "satrapissa" de-
nirdi. Bu gösterişli mazoşistliğine rağmen Rebe-
tis, bir Phallokrat'ür. Rebetis, bir kadınla asla
kolkola yürûmez. Resmen kadını küçümser.
Rebetis'in takıldığı yerlere. taverna, kahve.
oyun salonu, tekkelere homoseksüeller ve kadı-
nlar giremezdi.
Yalnız bu ku-
ralın iki istis-
nası vardı:
Pustomangas
ve Rebetissa.
Pustomangas
pasif homo-
seksüeldir. Er-
keksi davranır
ve bir loncaya
bağhdır. (Or-
neğin "cepci-
ler" loncasına)
Pustomangas
ispiyoncu de-
ğildir. Bıçak
taşır. kodese
dayanıklıdır.
Bu özellikle-
rinden dolayı
Rebetes ve ye-
ralü dünyası-
nda kabul gör-
müştür. Rebetissa ise bu çevrenin en özgûr
kadınıdır. Haşhaş içerler. harika dans ederler
vc kendi vücutlaını ve onurlannı korumasını
bilecek kadar da dışlidırler.
Rebetissa'yı bir hayat kadını ile kanştırma-
makgerekir. Rebetis'ın hiçbir zaman atabinr*ıği
görülmemiştir. Rebetis şemsiye taşımaz. palto
giymez. genellikle arkası basık veya kesi'm.w
ayakkabı giyerdi. Bir Rebetis olmanın en büyük
ölçüsü bıyıktır. Bıyıksız bir Re-
betış. ku>ruksuz bir kedi gibidir.
Erkeklığin şanından olan
bıyığın rengı. burma stili o Re-
betis'in kişiliği üzerine birçok
önemli bilgiler verir.
Çeribaşrnm ikridarı
1960'h yıllarda ünlü Rebetiko
şarkıası bıyığını kestiği zaman
skandal olmuştu. Rebetis'in
otoritesinin derecesi bıyiğıyla da
bağlanülıydı. Çevre hem gerçek
otoriteyi hem de otoritenin gö-
rünüşünü değerlendirirdi. Bir
Çeribaşf nın az veya çok gerçek
otoritesi. iktidan doğal kabul
edilirdi. Artan veya en azından
aynı düzeyde kalan otorite ka-
bul görürdü. Otorite kaybı
ölümcül bir tehlike demekti.
İküdar sahibi olmayan ama
otorite sahibi olan "küçük" Rebetes'ler. danışman .
hakim ve hakem olarak çevrede çok değerli in-
sanlar konumundaydılar. Her hapishanenin bir ya
da iki Çeribaşı'sı bulunurdu. Ama yine her hapis-
hanede ağırbaşh. büyük ve genel bir saygı ile
karşılanan Rebetes'ler vardı. Bir Çeribaşı'nın
otoritesi, sallantılı olmadığı sürece sa\gınhğını
korurdu. Bu otorite olağanüstü bir dengede du-
rurdu. Kaba kuvvete dayanan ama otoritesi ol-
mayan bir Çeribaşı vahşi, hayvani bir tıp olarak
görülürdü. Bir Çeribaşı otoritesini kaybetmemek
için mekan tut-
tuğu kahveden
aynlmazdı. Ha-
piste ise hücre-
sinden asla çık-
maz, tehdit et-
mez, bela oku-
maz, argo ko-
nuşmaz, kah-
kaha atmaz. sa-
dece gülümser,
başkasının de-
dikodusu yap-
maz, az ve öz.
imalı konuşur,
cömerttir. uz-
laşmaadır.
zayıflara
yardım eder,
aşınhgı önler,
kavga provoke
etmez ama düş-
manından da
kaçmazdı.
Güçlü bir Çeribaşı. ne haksızük eder, ne açgözlü-
dür ne de başkalanru kırar. Bir ihanet durumun-
da infaa üstlenen Rebetis, haini yanağına jilet
atarak cezalandınrdı. Rebetis'in bu türcezalandı-
rma geleneğini Çamorra'dan aldığı tahmin edil-
mektedir.
İşte bu eksantrik, kendine özgü insanlar. Rebe-
tes'ler Rebetiko'yu yaratmışlardır. Rebetiko ha-
pishane ve tekke'ler çevresinde ortaya çıkmıştır.
Türkçe "tekke" sözcüğü aşağı yukan aynı mecazi
anlamıyla Yunanca argoya aktanlmıştır. Ne ka-
dar Rebetika şarkısı olduğu bilinmemekle birlikte
Rebetika sa>ısı beş haneli bir rakam olarak tah-
min edilmektedir. Çok sayıda yayımlanmamış
Rebetika da vardır.
Rebetika ilk önce 1897-1906 yıllan arasında
Amerika'da henüz plak icat edilrriediğinden sibn-
dire kayıt edilmiştir. 1900'lerin başında ise, Lond-
ra, Dresden daha sonra da Leipzig'te kayıt
yapılmışür. 1912-1914 arasında Amerika'da Yu-
nan şarkılanrun plağa alınışında bir arüş görul-
müştür. 60 yıl önce de Atina'da ilk plak fabrikası
kurulmuştur. Dünyada Yunan şarkılannın en
büyük arşivi BBC'ye aittir. Ancak 1967 ve 1970
yıllannda bu arşiv. Yunan direnışçileri tarafından
yağma edilmişür. Rebetiko'nun ortaya çıkışı ko-
nusunda kesin bilgiler yoktur. Rebetiko'nun
halk lürküleri ile kent halkının popüler-şarkıla-
nnın bir kanşımından ortaya cıktığı saptaması
olasılıklann en büyüğüdür. Kent popüler müa-
ğindc İzmir özel bir yer tutar. 19. yüzyılın ikincı
vansında eski, anonim Rebeuka'ya "Murmuri-
ka" denirdi. Yeni Yunan, argosunda "Murmu-
ris" sözcüğü Rebetis sözcüğüyle eşanlamlı
kullanılır. Türkçe argodaki kabadayının
karşılığı olarak "mirmir" ile karşılaşılır. "Mir-
mir"in orijinalidir. Murmurika en güzel ve en
orjinal Rebetika şarkılandır.
Bazı araştırmaalar Rebetika'da belirli fıkirle-
nn. ideallerin var olduğu konusunda tezler
öne sürmüşlerdir. Rebetika şarkılannda ne bir
ideal ne de ideoloji mevcuttur.
Rebetes'ler yaşamlannı kendilerine özgü bir
şekilde örgütlemişlerdir. Rebetika şarkılan Re-
betes'lerin yaşam biçimlerinin çelişkiler panora-
masını yansıtırlar. Bu şarkılardan bir bölümü,
bu çağın toplumsal modelinden halkın hoşnut-
suzluğunu dile getirir. Rebetes'ler devrimci de-
ğildifler. 1974 yılında Rebetiko üzerine Yu-
nanistan Ko-
münist Partisi
resmi yayın
organında bir
tartışma
açılmışü. Bir
yığın gerici
Marksist Re-
betiko şarkı-
lannın gayri
ahlaki. Rebe-
tes'lerin de
lumpenprole-
tarya olduğu
konusunda
birleşmişlerdi.
Aüna entelek-
tülleri Rebeti-
ka'yı Yunan
halkından an-
cak 50 yıl son-
ra keşfedebil-
diler.
Folklor
şarkılannı her
sınıflandırma
girişimı. ırza
gecme ile
eşanlamhdır.
Halk şarkı-
lannı sınıf-
landırmada bir dizi yöntem vardır. Müzik teme-
linde. şiir, oyunlar. kökenler vb. temelde sını-
flandırma yapılabilir. Rebetika'lan sıruflandı-
rmada mısralann içeriklerini ölçü aldım. Bu sını-
flandırma fılolojiktir. Rebetika şarkılan şu konu
başhklan alunda toplanabilin
1- Aşk, 2- Aylık, 3- MelankoKk ağrt/protesto,
4- Yeraltındaki ölüler iilkesi üzerine, 5- Chasikli-
des. 6- Hapishane, 7- Yoksulluk. 8- İşci >e iş, 9-
İnce hastalıklar (>erem gibi), 10- Olüm (Charos ve
Hades), 11- Arnıe, 12- Yabancdar. yaban el, 13-
Hayal, oryantalist ve egzotik, 14- Tavema, 15-
Küçük özlemler, 16- Aİ2ycı, öğüt veren ve maço-
luk, 17- Yaşamın çeşitli yönleri üzerine, 18- Çeşitli
kent ve kent sakinlerinin sö\ lediği şarkılar. 19- As-
ker ve savaş şarkıları, 20- Belirli kişiler için söyle-
nen şarkılar.
Bu sınıflandırma sadece birgenellemedır. Bazı
konular birleştirilebilir. Bunun dışında daha ge-
niş içerikleri nedeniyle iki veya üç kategoride de
sınıflama yapılabilir.
Rebetiko mısralan basit ama zengin bir argo
konuşma dilinden oluşmaktadır. Rebeüka'yı
araştırmak isteyenlerin argo konuşma dilinî çok
iyi bilmeleri gereklidir. Argo dili bilmenin yanı
sıra bazı engeller de aşılmak zorundadır:
Birincisi Rebetiko'nun büyükleri. ustalan ya
ölmüştür ya da bu harika ve eşi olmayan insan-
lann deneyimlerini saptamak için çok geç
kalınrruştır. Buna eklenen ikinci unsur da, top-
lumsal tabulann basbsıdır.
Osmanlı İmparatorluğu'nun eski taşralan
olan Balkan ülkelerinde Rebetika araşürnıası.
karşılıklı ilişkilerin gergmhğj nedeniyle yapılma-
maktadır. Yunanistan'da Türkiye üzerine konu-
şulamaz. Öte yandan Balkan halk müziğinin
taşyıcısı olarak çingenelerin rolünü de atlamak
olanaksızdır. Yunanistanda Roza Eskenasi ve
Steüa Çaskil'in Yahudı Marika Ninu'nun da Er-
menı olduğu bilinmez. Alaycı Rebetika şarkılan
söyleyen ünlü Bochoris de \oksul bir Yahudi idı.
SÜRECEK
A^KARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
DİSK Adll Çocuk...
1922 Ağustosu'nda, Mustafa Kemal'in orduları saldırgan
Grek askerlerım kovalayıp, eylülde izmir'de denize döktü-
ğünde Halide Edip, Mustafa Kemal'e "Savaş bitti demektir
efendim, artık rahatsınız, ümit ederim Ankara 'da yürek huzu-
ru ile tekrar görüşmek nasip olur" deyince, Mustafa Kemal
şu karşılığı verır:
- Savaş bitti doğru; ama daha önce de konuşmuştuk, savaş
aslında bitmedi; şimdi sıra birbirimize karşı vereceğimiz sa-
vaşta!
Mustafa Kemal Paşa doğru söyler; çok geçmeden birbirini
yeme başlar. Bugün 26 Ağustos. bir utkunun muştucusu gün!
(Suphi Karaman'ın ıkınci sayfamızda çıkan yazısı nasıl il-
ginç. nasıl da güncel!)
Pazartesı günü. Ören'de başlayan DlSK'ın toplantısmı iz-
lemeyi çok istiyordum. Geç de olsa toplantıriin bir bölümünü
izledim. Havasını kokladım 12 Eylül faşizminden bu yana, bir
geçen yıl yapılmıştı ören toplantısı, bu ikincisi oluyor. Ören'-
de, Genel-iş'in bir dinlence yerı var, toplantı orada yapılıyor.
Yanıbaşında Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın bir dinlence,
beylık adıyla "Eğitim Tesisi" var. Kenan Bey, isçilerın böyle
bir dinlence yerı olmasını çok görmüş, 12Eyluldeburası için
demedığinı bırakmamıştı. Burası, Genel-İş'ın elınden alındı,
Turızm Bankası'na verıldı, "TURBAN"o\du. Genel-iş yöneti-
cisi DİSK liler ise tutuklanıp işkence gordüler, sıkıyönetim-
lerde yargılandılar. Kenan Bey in ağır sozlerinı hıç unutma-
dım Sozde bu dinlence yerınde Gertel-iş'ın Genel Başkanı
Abdullah Baştürk, her gece "geiin yatağında"ya\armş\ Blli-
yordum, baştan sona yalandı Abdullah Baştürk'ün kendisi-
nin, buranın yakınında, Sunar Sitesi'nde yazlık dairesi vardı.
Orada oturur, İlhami Soysalla. başka arkadaşlarıyla tavla
oynar, konuklan olursa, o zaman bu dinlence yerıne gelir,
onlarla ilgilenırdı. 12 Eylül bıryalan-dolandönemıydi. Budö-
nemde, DİSK Eğitim Merkezi olarak kullanılan Çankaya daki
yapı da, kamulaştırılıp DİSK'in elınden alındı. Şımdi orada
Anayasa Mahkemesi oturuyor. "Kamulaştırma" bılmem ne
adıyla olursa olsun, bu bınanın DlSK'ın elinden alınması bir
"zoralım"üır. Bir an önce bir yasacıkarılıp yapı asıl sarıibine
teslim edılmelidır.
ören'deki toplantıda, Başkanlık Divanı'nda DİSK'in kimi
MYK üyeleri yer almışlardı. Bunlar şoyleydı:
Hulusi Kariı (Bank-Sen Bşk). Kemal Daysal (Maden-iş
MYK Üyesi), ismail Hakkı önal (Genel-lş Bşk.). Süleyman
Çelebi (DİSK Genel Sekreterı). Rıza Güven (DİSK Yon. K.
Uyesı), Omer Çiftçi (DİSK Ankara Bolge Temsılcisı)
Açılışta bulunup konusan, Anayasa Mahkemesi nce uyeli-
ğı sona erdirilen SHP Diyarbakır Mılletvekılı Fehmi Işıklar'ın
konuşması ilgınçolmalıydı. Fehmi Işıklarözetleşöyledemiş-
ti:
"Anayasa Mahkemesi, sıkıyönetim mahkemelehnden bi-
le daha hukuk dışı davranmıştır. Bunun savaşımını verece-
ğim. Beni pek çok ülke davet ediyor, ama ben savaşımıma
Türkiye'de devam edeceğim. Ben, Meclis'te sınıfıma bağlılı-
ğımı yitirmedim Sizleri mahcup edecek hiçbir davranışa gir-
medim. Gelecek dönemde, tecrübemden yararlanmak ister-
seniz, ben her türlü yardımı yapmaya hazırım.
Hakkımda iki tane sav var: Birı azınlık yaratmak, biri de
bölücülük yapmak. Bütün konuşmalanmda, ulkemızin bü-
tünlüğü içinde sorunlarımızın çözülmesinı istemiştım. Suçla-
nan Konuşma/anmda bile 'böluculük' yaptığım ileri sürüle-
mez. Kaldı ki o dönemde yaptığım bütün konuşmalar bir
bütün olarak ele alınmalıydı. Aynca, ülkenin bölunmesinde
Kürt insanının ya da Türk insanının hiçbir yaran yok. Hatta
zaman zaman bir devletin baskısı yetiyor. İkinci bir devletin
baskısını arzu etmek saflık olur. Eğer inansaydım, Kürt insa-
nı ayn bir devlet kurarak rahat edecekti, onu da savunur ve
bedelini öderdim. Ama buna ınanmıyorum. Bin yıldan beri
bir arada yaşadık, bir arada yaşayabiliriz. Azınlık yaratmaya
gelince: Kürt insanının azınlık olmadığını her vesileyle vur-
guladım. Çünkü inanıyorum ki, Kürtler, bu ülkenin gerçek
sahiplerinden biridir. Kendi ülkesinde neden azınlık olsun?
Bu geçiş döneminde zorluklarla karşı karşıyayız ve işçisını-
fına çok önemli görevlerdüşüyor. Çünkü Güneydoğu'ya har-
canan üretime dönük olmayan her kuruş, çalışan insanların
cebinden çıkıyor. Ben bu karara rağmen ülke bütünlüğünu,
barışı, kardeşliği ve eşitliği savunmaya devam edeceğim.
Bazı arkadaşlanm, beni nereden bulacaklarını soruyorlar.
Ben Türkiye'deolacağım."
Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Anayasa Mahke-
mesi kararını -bilgi için- Fehmi Işıklar ın Meclistekı odasına
gönderdı. Kararı, Işıklar'ın yazmanı aldı.
DİSK, yöneticileri binbır ışkenceden geçmış, devrimci bir
sendika. 12 EylüTde tüm varlığını, üyelerıni yıtirdi. Bunları
yeniden derleyip toparlaması kolay değıl. Beri yanda, yıllar-
ca DİSK i "komünistlikle" suçlayıp keyfine bakan, sendika
ağalığının simgesi bir Türk-İş! 1982 Anayasası'nı onaylayan,
12 Eylül boyunca DİSKIılerın yattığı Metrıs'lere değıl, Çan-
kaya'lara taşınan bir örgüt. DİSK adlı çocuk, emekleyip yürü-
me çağındadenebilir. 1967de kuruldu, ama Kemal Türkler
1980de 12 Eylül öncesınde öldurüldü. Sonrakı başkanı Ab-
dullah Baştürk -yine 12 Eylül'ün bıraktığı tortular sonucu-
yaşamını yitirdı. Fehmi Işıklar DİSK'e 1975'te girdı. Cezaevin-
de, tüm DISK'in eylemlerinin hesabı soruldu kendisine!
Aldığım havaya göre DISK'te iki grup çarpışmakta; şımdiki
yönetımden bir grup: Nebıoğlu, Çelebi, Önal vb. Bir de Anka-
ra merkezlı sendıkalar var deniyor; Oleyis, Dev Maden-İş,
Lastık-iş, Petkim-iş, Sosyal-İş, Maden-İş. Bırde DİSK ıçınde
"devrimci" muhalefet var. Bunlar: Yeraltı Maden-İş, Basın-
Iş, Devrimci Yapı-İş, Keramik-iş, Dev-Sağlık-iş gibi. Bunlar
"sosyalist" olduklarını ilerı sürüyorlar. DİSK içinde delege
güçleri yok, ama "savaşçı" özellikleri olduğu söyleniyor.
Dev-Yol, Dev-Sol, PKK, Kurtuluş, Emeğın Bayrağı bu grup-
larda cirıt atmakta mı?
DİSK adlı çocuk, oyun çağında ya, her oyuna gelmese!..
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2
1/ Fırat üzerinde kurulu
olan bir baraj. 2/ Kimi
göçebe Türk boylannda
birkaç aileye ait çadırdan
oluşan topluluk... Güney
Amerika'nın çöl bölgele-
rinde yaşayan ve Pata-
gonya tavşanı da denilen
hayvan. 3/ Bir Afrika ül-
kesinin başkenti... İki tar-
la arasındaki sınır. 4/
"Ben melâmet hırkasını
kendim giydim eğnime -
- - ü namus şişesini taşa
çaldım kime ne" (Nesimi)... Tüy-
süz bir şeftali cinsi. 5/ Günah...
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın bir ro-
manı. 6/ "Zannetme ki güldür ne
de lâle / — doludur tutma yanar-
sın , Karşında şu gülgûn piyale"
(Ahmet Haşim). 7/ Bestelenmiş
her tür şiire Batı'da verilen ad...
Eskiden Almanya ve Avusturya"-
da kullanılmış gümüş para. 8/ Er-
den çavuşa kadar olan askerlere
verilen ad... Bir bağlaç. 9/ Birbiri-
ne bağlanmış iki tekneden oluşan ve gezi denizciliğinde kullanı-
lan taşıt.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Edirne yöresinde yaşayan Çingeneler'in geleneksel bahar eğ-
lencelerine verilen ad... İlave. 2/ Işsiz. aylak... "O yer" anlamın-
da kullanılan sözcük. 3/ Bedenin yaşama gücü... Şekeri çok bir
tür yerelması. 4/ Açı ölçmeye yarar. dönme hareketli bir çeşit
cetvel... Tantalın simgesi. 5/ Bir kumar aracı. 6/ Türlü bitkilerin
yaprak ve kabuklan ile kokulandınlmış aamtırak bir içki...
Milan Kundera'nın. dilimıze de çevrilmiş bir romanı. 7/ Şaşma
belirten bir söz... Yemek... Kaynağı mitolojik çağlara dayanan
kirişli bir çalgı. 8/ Bir tür küçük zurna. 9/ Hazır... Nâzım Hik-
met'in sovadı.