25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 AĞUSTOS1993 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Tüketicihaklan ve reklamlar Ülkemizde geliştirilen reklam tipolojisi ile toplumumuz, yanlış tüketim alışkanlıklanna sürüklendiği gibi, beslenme konusundaki deneyimsizlik ve bilgi yetersizliği de kötüye kullanılmaktadır. Prof. Dr. MUAMMER KAYAHAN A. Ü. Ziraat Fakültesi U luslararası ilişkilerin ekonomik güçlülük eksenine oturtulduğu günümüz dünyasında ülkelerin çoğu. serbest piyasa ekonomisı an- layışına sürüklenmiştir. Bu bağlamda dünyamız, son 10-15 yıl içinde. sosyal ve siyasal açıdan yeniden yapılanmış- tır. Ancak bu süreçten ülkelerin etki- lenme derecesi. liderlik %a da ekono- mik güçlülük yanında, yeni vapılan- maya esas düzenlemelenn önceden tamamlanmış olmasına ya da bırlikte gerçekleştirilmesine bağlı olarak. fark- lı düzeylerde ortaya çıkmıştır. Ülkemizde "serbest piyasa düzeni (nizamı)"' adıyla sunulan ve savunulan bu anlayış biçimi, zaten yetersız olan hukuksal düzenkmelerden bile kaçıp kurtulma şeklinde algılanmış ve cum- huriyetimizin kuruluşundan bu yana, ekonomik yönden en güvensiz döne- min yaşanmasına yol açmıştır. Toplu- mumuzda büyük çalkanulara neden olan; banker faciası. banka iflaslan. fırmalann piyasadan silinmeleri ya da el değiştırmeleri. faize hücum ve aşın enflasyon gibi sosyo-ekonomik olay- lar bu durumun ilk akla gelen örnekle- ridir. Bütün bu olgular. toplumun her ke- simini. içine düştüğü sosyal ve ekono- mik güvensizlik nedeniyle, "gemisini kurtaran kaptan" ideolojisine sürük- lenmiş ve tüketıme sunulan her türlü mal ve hizmete damgasını vurmuştur. Sonuçta üretilen mal ve hızmetler için sürdürülen pazar kapma yanşı, tüketi- ci haklanna gösterilmesi gereken sa\- gıyı unutturmuş. reklamlarda tüketici- yi yanıltıcı görüntü ve sloganlann kullanılması doğal durumu gelmiştir. Tıpkı toplumumuzun gü\en ve sada- kat gibi duygulannın hiçe sayılıp. bilgi yetersizliği ve deneyimsizliğinin kötü- ye kullanılması gibi.. Dünyadaki uygulamalar Gelişmiş ülkelerde reklamlar. Ulus- lararası Ticaret Odası lcra Komitesi"- nce kabul edilen "Reklamda l luslara- rası Ahlak Yasasfna (l) göre biçimle- nir. Bu nedenle de adaba uvgunluk. dürüstlük, gerçeğe uygun takdim, ço- cuk ve gençlerin fıziksel ve ruhsal yapı- lannın kötüye kullanılmaması. rek- lamlarda uyulması zorunlu temel kurallardır. Konu, besinler (gıdalar) açısından değerlendirildiğindc ise. doğrudan insan sağlığı ile ilgili olması nedeniyle. daha bir önem kazanır. Bu nedenle üvest olmak için çabaladığı- mız Avrupa Topluluğu. besinlerin eti- ketlenme, larutım ve reklamlanna ait direktıfleri 19^9 yılmda yürürlüâe koymuştur. Aynca bu düzenlemeler her dönem belıren >eni gereksınmelere koşut olarak geliştınldiğinden. 1990 ve 1991 yıllannda yenılenmislerdir. Ülkeler düzeyinde incelendiğinde bu konudaki örnekleri çoğakmak ola- sı ise de, dünyanın konuya bakış açısı- nı vurgulayabilmek vönünden. halen besinlere ilişkin tümkonulannçerçeve ilkelerini belirlemek ıçıtı. Bırleşmış M illetler (U N) tarafından da \ oğun ça- lışmalar yapıldığına değinmek vararlı olacaktır. Nitekım Birleşmiş Milletler Gıda ve Tanm Örgütü (FAO) ile Dün- ya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından oluşturulan Besin Kodeksı Komıs\o- nu (CAC). tüm ülke ve (opluluklara öncrilmek üzere bir standart taslağı hazırlamıştır. Besinlerin etıketlenmesi. tanıtılması ve reklamlanna ılışkın te- mel ilkelen içeren bu taslağın dördün- cüaşaması. 1991 yılında değerlendiril- miştir. ..ve Türkiye Ülkemizde yapılan besin reklamla- nnın pek çoğu. yozlaştınlmış serbest piyasa ekonomisinin tipik göstergeleri olup. tüketici haklanna savgının ne denlı yok edildiğini de somut örnekler- le sergilemektedır. Yukanda degınılcn uluslararası ahlak kurallanna göre. reklamlarda ilaçlar için bile. kesin sa- ğaltım(tedavi)vaadindensözedilmez- ken. ülkemizdeki besin reklamlan bu "özgürlüğe" fazlasıyla sahiptir. Üre- tım teknolojileri ve beslenme fizyolojı- si açısından etkileri hâlâ Uırtışılan pek çok besin maddesı. "kalbinizin dostu", "bütün besinlerin yerini tutabilen tek besin", "bürün yağların yerini tutabilen tek yağ" > a da "sağlıklı firiinler sunar" gibi sloganlarla tanıtılmaktadır. Yine değinilen uluslararası kurallann tersi- ne bir vaklaşımla, cinsellikten, çocuk- lann ve gençlerin fıziksel ve ruhsal yapılannın kötüye kullanılmasına ka- dar. her olanaktan sınırsızca yararla- nılmaktadır. Hatta kimı reklamlan uçan araba ve insan görüntüleri ile de pekıştirilmektedir. Bu arada bir kısım basının ve özel televızyonların promosyon ve lotarya yanşı. yapılan reklamlann hangi ürün için olduğunun aynmını bile güçleştir- mektedir. Aynı reklam anlayışı. deği- nilen ahlak yasasının 7. maddesinde belirtılen. "Reklamlar doğnıdan ya da ima \oluyla hiçbir firma\ı, hiçbir ma- mulü kötüleyici. alçaltıcı ve alay konu- cu edici nitelikte olamaz" ilkesiyle de çelişmektedir. Bö>lece dürüst üretici ve sanayici aleyhine yaratılan haksız rekabete de seyirci kalınmaktadir. Bu durumun en önemli nedeni, ül- kemizde halen, genelde "Tüketiciyi Konıma Yasasf'nın, özelde ise "Besin (Gıda) Yasası"nın yürürlüğe konma- mış olmasıdır. Oysa 70 yıllık bir cum- huriyet geçmişi olan ülkemizde. bu yasalara duyulan yaşamsal gereksi- nim. etkili ve yetkılı çevrelerce sürekli vurgulanmıştır. Çünkü ülkemizde ha- len besin reklamlannı denetlemede vararlanılan tek mevzuat hükmü. 1952 yılından kalma ve kısaca "Gıda Maddeleri Tüzüğii" olarak anılan tü- züğün 16. maddesidif. Ancak bu hük- mün besinlerdeki etiket beyanlannı düzenlemeye yönelik olup, alışılagel- miş besinlerin etiketlerine devai nitelik vaat eden beyanlann konmasını ya- saklamaktadır. Sonuç Sonuç olarak, ülkemizde geliştirilen reklam tipolojisi ile toplumumuz, yan- lış tüketim alışkanlıklanna sürüklen- diği gibi, beslenme konusundaki dene- yimsizlik ve bilgi yetersizliği de kötüye kullanılmaktadır. Bu durumda. sözde toplum. özde köşeyi daha süralle dö- nebilmek için her türlü aracı kullanan reklam anlayışı ile savaşmak, bir zo- runluluk haline gelmiştir. Bu konuda yapılacak ilk iş ise. gerekli hukuksal düzenlemelenn ivediîikle gerçekleştı- rilmesidir. Tersi durumda tüketici haklannı hiçe sayarak beyin yıkayan reklamlar etkilerini sürdürecek ve gü- nümüzde olduğu gibi, gelecek kuşak- lar da aldatıa iletilerle (mesajlarla) tanıtılan yapıya yakın nitelikteki yiye- cek ve içeceklerin tutsağı haline gele- cek lerdir. Bu nedenle gelecek kuşaklann bizi suçlu olarak sanık sandalyesine otur- tabileceklerini unutmayalım ve biz il- gili, etkili. yetkiii kişiler, içinde yaşadı- ğımız topluma karşı sorumluluklan- mızı anımsayarak bir an önce harekete geçelim. (I) Söz konusu >asa. bclırtılcn komıte lanıfından 20.5 1973 tanhındc kabul cdılmış ve Fransa'nın baş- kan. lnpltcrcmn raponör \c tacç'ın üyc olarak temstl cdıldığı bir çaİışma gnıbu taı'aftndan hazır- lanmı^tır TARTTŞMA Sporun evrensel felsefesi S poryadaspor ctkinlıği. insanlann düşünsel, bedensel ışlev ve yeteneklerinı bir arada kullanmalanna olanak sağlayan. insanlık tarihinin en eski sosyal olaylanndan biridır. Sporun başlangıcındaki ilk amaç. insanın oynamak güdülerini gidermeye yöneliktı. Sporetkınlikleri.geçmişten günümüzevarolduklan süreç içinde. her zaman için genış kitlelerin önemli ilgi odaklanndan biri olmayı sürdürmüştür. Bundan başka spor, sahip olduğu evrensel felsefe ve bu felsefe kapsamında banndırdığı ahlaksal kurallarla da insanlararasında banş. dostluk, kardeşlik. arkadaşlık gibi sevgi temeline dayalı bağlann oluşmasını ya da önceden varolan bu tür bağlann pekiştirilmesini sağlar. lunun yanında, sporun evrensel felsefesi kapsamında, önemle vurgulanması gereken bir başka nok ta da, spordaki temel amacın başan değil. başanya ulaşma çabalannın onurlu veerdemli olması zorunluluğudur. Tüm bu söylediklerimizin ışığı altmda, olimpiyat düzenleme düşü içindeki ülkemizde, spor etkinliklerinin. sporun evrensel ruh ve felsefesine uygun bir biçimde gerçekleştiğini ne yazık ki söyleyemiyoruz. Her şeyden önce bugün. sporcuya. spor yöneticisine, spor izleyicisine egemen olan düşünce, toplumdaki "ne pahasına olursa obun bir an önce zengin olma" felsefesine koşut olarak gelişen "ne pahasına olursa olsun başarı" biçimindeki yoz ve ilkel düşüncedir. Sporun evrensel felsefesine taban tabana zıt ve toplumdaki genel yozlaşmanın spora yansımasının göstergesi olarak kabul edebileceğimiz bu tür düşüncelere örnek olarak. şike, teşvik primi. hakemlere maddiçıkarsağlamak gibi. sporculuklan önce. insan olmanın onuruna aykın kırii oyunlan ve mutlak başan koşullanmastnın etkisiy le kural dışı güçlcndiricilere (doping) başvurmayı gösterebiliriz. Burada. doping olarak kabul edilen birtakım ilaçlan kullanarak. her şeyden önce. maddı değer karşılığı olma> an kendi sağlıklannı nasıl bir tehlike>eattıklannınayırdına varamayan bilinçsiz sporculann kaygı vencı durumlarını da bclirtmeden geçemeycceğim. Ne yazık ki ülkemizdc spor yönetıcıhğine soyunanlann tipolojisı şöv le: Toplumda ön plana çıkma. parasız reklam yapmanın en kolay yolunun spor olduğunu ve özetlikle de futbol olduğunu gören. ömründe spor ile uzaktan yakından ilgisı olmamış, yanındaki üç beşçapulcunun destcğıv le \ öneticilik kimliğmc bürünmüş mafya babası bozuntulan. Bu tip yöneticilerin futbolumuz üzenndekı etkisi yadsınamaz. Bunun dışında. mantıklı ve bilinçli düşünebilme yetisinden 1H1 yoksun fanatiklerin talep ve beklentılerine uygun yayınlar _v apan son derece düzey siz bir medya. Medya.geniş kitlelerin spora ve futbola olan ilgisini, hemen her gün biryenisine tanık olduğumuz çeşitli yöntemlerle sömürerek maddi kazanca dönüştürürken. öte yandan da sanki ilgi ve tepki hedefı saptınlmış, uyuşturulmuş y ığınlar oluşturmak gibi bir işlevide gerçekleştirme çabası içerisindedir. Dünya üzerinde önemli boyutlara ulaşan spor etkinliklerinde ülke olarak adımızı tüm bu gerçeklere karşınolumlu bir biçimde duyurmak istiyorsak öncelikle spordaki gerçek kazanımın ne olduğunun aynmına varmamız gerekiyor. Spordaki gerçek kazanım: Da\ anışma. mücadele, inanç, giiven, özgüven, vetenek, beceri gibi önemli bedensel \e tinsel özellikleri insanlar arasında barış, dostluk, kardeşJik. arkadaşlık gibi sevgi temeline davaiı bagları oluşturabilmektir. Zaman yitirmeden konuyla ilgilenen herkese sporun evrensel felsefesini bcnimsetid eğitim çalışmalanna başlamalıyız. Tüm bunlann yanında rasttantıdan öte başanlara ulaşabilmek için de bilimsel çaüşma yöntemlerini. tüm kavram ve olgulanyla birlikte sporun içine sokmayı başarmalıyız. Mehmet Özyazanlar Profesyonel futbolcu PENCERE ÖnlenebHip Yükselişln Dayanıhnaz HafifliğL Dilbilimciler Türkçede küfür zenginlıgınden söz açar- lar, en gelişmiş dıllerde bile bizimki gibi katmerli ya da kandilli küfür yok; ama, bilmem ki yemin var mı? Yemine pek meraklıyız: - Yalan söyluyorsam şu kapıdan çıkamayayım... -Şart olsun... - Iki gözüm önüme aksın... - Anam avradım olsun... Ekmek çarpsın ki ben bu sabah Ergun Göknel'den söz açmayacaktım; artık gına geldi; ama, çok satışlı bir ga- zetemizin gemi zıncırmin kara baklaları gibi harflerle attığı başlığı görünce yeminimden caydım; Allah taksi- raümı affetsin... Gazetenin başlığı ne: "Göknel'in başını yakan laf: Seninle yatarken hep Feryal'i düşünüyorum. 12 milyarı almasına rağmen bu söze öfkelenen Nur- dan Erbuğ, eski kocasını ihbar etti." Eh, buna can mı dayanır?.. "Temiz toplum" uğruna bir yazı daha şişirmek güdü- sü içimdeagır bastı. Ah "temiz toplum..." Vah "temiztoplum..." öyle bir "temiz toplum" özlüyoruz ki kadın ile erkek yatakta sevişirlerken başkasını düşünmekten kaçmma- lılar; yoksa işimiz gırgır da gırgır... Bertolt Brechfin ünlü bir oyunu var- "Arturo Ui'nin önlenebilir Yükselişi". Brecht, Beyoğlu tiyatrolarında oynanınca, bu deyim dilimize girdi, çok kullanılır oldu. Ardından Milan Kundera'nın "Varolmanm Dayanılmaz Hafifliği" adlı romanı piyasaya çıktı; bir ikinci deyim ka- zandık. Bizim toplumda maymunluğa meraklı çoktur: 12 Eylül faşizmiyle "Devr-İÖzal" ülkemizde parayı -tövbe estağ- furullah- Allah'a, banknotu da namaz seccadesine dö- nüştürünce, herkesin damarlarına yayılan hırs ortalığı allakbullaketti. "Önlenebilemezyükselişler" ile "daya- nılmaz hafiflikler" sürecinde çılgınlaştık; toplumsal ya- şam biçemindeki "yükselendeğerler'imiz busalıncak- takolan vuruyor... Heyecanlı da oluyor... "Önlenebilir yükseliş" uğruna balona bınmiş olan ki- şi, sepetindeki pamuklan atmak zorunda kalınca, "da- yanılmaz hafiflik" başlıyor. Fena mı hafiflik? Fena olur mu?.. Bu kez Atbla llhan'ın "Fena Halde Le- man" adlı romanı devreye giriyor; "yükselen değerler'- 'egöre "dn/er)eb/7/ryt/frse//?"sürecinegiren kişi "daya- nılmaz hafiflik" asamasında ister istemez "Fena Halde Leman "laşıyor. Peki, şimdi elinizi vicdanınıza koyun; doğruyu söyle- mezseniz ekmek çarpsın!.. Bir toplumda yozlaşma bu hızla sürerken, her yanda "Yalan Rüzgârı"fırtınaya dö- nüşürken, insanlar birbirleriyle nıgınıgı ilişkisinde bile başkalarını düşünüp kırk yıllık ayalini aldatırken, adına medya denilen bir dudağı yerde bir dudağı gökte cana- var, "cemiyetimizin" tüm pisliğinin hıncını solculardan çıkarmaya çalışırken, toplum nasıl temizlenecek? Hem doğrusu isterseniz "temiz toplum"deyımi defili yuttu bir yılan .. Toplum kirli değil; toplumun emekçisi, halkı, işçisi, köylüsü, küçük memuru pis değil... Pis olan kimve kirli ne? SizsöyleyinL • "Temiz toplum" seferberliğine önce "mecrya"dan başlasak nasıl olur? Ergun Göknel'in -ya da başka birinin- aylığa bağladığı şu 29 gazeteci işini aydınlatalım, mesleğe çekidüzen ve- relim. Gazetelerde okuduğuma göre, getireceği reklam üzerinden komisyon almak koşuluyla patronuyla söz- leşme imzalayan gazeteci- ler varmış; olur mu öyle şey? Böyle gazeteci "Fena Halde Leman" olmuş de- mektir... Fena Halde Leman olan gazeteci nasıl yazı ya da haber yazar? Yazarken, yataktaki sevişme sırasın- da başkasını düşünen er- keğe ya da kadına dönüş- mez mi? YazarlarınEvi Teras Bar ÖZDEMİR ERDOĞAN Pazar, Pazartesı hanç hergün 23.00-03.00 arası Kuruçeşme (GalatasarayAdası karşısı) Tel: 257 67 87/88 OYA BİLGİNOĞLU Resim Sergisi 23 Ağustos - 1 Eylül The Marmara Sanat Galerisi The Mjrmarı Oteli / Taksint Tel: 2SI 46 96 İyi bir Tergalin, ipliği kaliteli, kenarı düzgün, dokusu kusursuz ve homojen, dökümü ise mükemmel olmalı. TAÇ bu gerçeklerin tümünü iyi biliyor. Sonuç; dünya kalitesinde bir tergal: "TAÇ TERGAL" ... Tergal alırken TAÇ isteyin gerçeği görün. URÜNLERITOPTANCI ANABAYİLER AĞAN KARDEŞLER TEKSTİL SAN. vc TfC A£. Hocahan Sok. Dın Han. No. 401-404 Sultanhamam-IST Tel 512 08 51 - 522 98 60 Fax 527 56 73 GÜRÜNLÜLER KOLL.ŞTİ. Vasıf^ınar Cad Balcı Han No 116 Sultanhamam-IST Tel 52^ 95 83 - 527 21 87 Fax 527 95 83 ZORPAŞ SANAYİ ÜSÜN. IHRACAT ve TİC. A.Ş. Vjbit Çınar Cad No 91 Sııltjnhjmam-IST Tel 526 95 03-04 Fax 512 17 12 Telex 30171 ZORLU TEKSTİL ÜRÜNLERİ PAZAKLAMA A.Ş. İstasyon Cad Ataturk Bulvarı No 22 DENIZLİ Te!: (9-62) 650 634 649 334 Fax (9-62) 650 833 ZORLU EV TEKSTİL ÜKÜNLERİ TİC A.Ş. Semercıler Cad No 26 TRABZON Tel (9-03) 212 373 Fax (9-03) 219 634 Tüm Mefruşat v e Ç e y i z M a ğ a z a l a r ı n d a Ansiklopedileriniz ve romanlarınız yerinizdenalınır. TEL: 5540804 ÇAĞININ TANIĞI ÜÇ YAZAR Hikmet Çetinkaya 2. bası 30.0001 K.DY içinde) Çağdaş Yavuüan TürkocağıCad. 39-41 Cağaloğlu-İstanbul Ödemeli gönderilmez
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle