Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 AĞUSTOS1993 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
Rebetolojiya da Ege'nin Bluesları ÇeviPi ve Derleme:
SELÇUK UZUN
Başlarken
Biryıl öncesınedayanan birdüşünceyle, Rembetiko konusunda.
daha sonra kitap haline getirmek üzere. çevıri-derleme türünden
bir yazı dıasinin haarhklanna başlamıştım. Rembetiko
konusunda çok değerli bir y er tutan Gail Hobt'un "Rembetika" •
adb kitabının da çevırisini bitirmıştim. Ancak tam yaa dizisıni
yazmaya başladığım günlerde. bir tesadüf eseri bu kitabın
Türkçeye çevrilrniş oİduğunu öğrendim. Pan Yayıncılık. Ç'elik
Akpuıar'ın çevırisiyle bu çok değerli kitabı Türkiye okurlanna
kazandırmıştı. İlk şevkim biraz kınlmasına rağmen yine de ilk
düşüncemi bıraz değiştirerek yerine getinyorum. Bu dizide Gaıl
Holst"un kitabında az değinilen, sadece bırkaç cürrüe ile geçilen
konulara ağırlık veriyorum. Özellikle bu dizide Rembetiko'nun
ortaya çıktığı koşullar, çıkış kökenleri. Rembetiko'yu
Rembetiko yapan özelliklere değiniyorum. Bu konuda
kuşkusuz bana en büyük yardıma kaynak. en onjınaJ
Rembetiko araştırması yapan ve bu konuda bir kitap
yayımlayan. Yunanistanlı yazar Elias Petropulos'tur.
Rembetiko denince akla Petropulos gelir. Yaşamını Rembetiko
araştırmasına adamış, orijınal ve çok genış bir arşiv kurmuştur.
Elias Petropulos, Rembetiko ûzerine ilk kitabını 25 yvl önce
yazmıştır. 30 yıl önce adı ve müziği yasaklanan bu kitabı kendi
olanaklanyla yayımlayan Petropulos. bu yüzden 5 ay hapis
yatmış. kendi deyimıy le "hapis ve eşinden ajnlık", ona
özgürlüğünü \ ermıştir. Petropulos. onyıllar boyunca
Yunanistan'da her türlü yasağa uğramış Rembetiko üzerine
> aptığı arşivini. Atina'daki Amenkan ICütüphanesi'nın
hizmetıne surunuştur. Petropulos'un "Rembetika Şarkılan" ve
Gail Holst'un "Rembetika" kitaplan bu alanda en kapsamlı ve
en iyi araştırmalardır.
Elias Petropulos'tan özürdılemek istıyonım. Kendisine
danışma olanağı bulamadan "Lettre Intemational" dergisınde
(İlkbahar 1990) yay ımlanan y azısından çok geniş bir derleme
yaptım. Türkiye'de Rembetiko konusunda çok az bir bilgilenme
vardır. İki halkın yüzyıllardır bir arada yaşamasından. Osmanlı
vc Yunan kültürünün bir kaynaşmasından ortaya çıkan bu
harika müziğin ve bu harika insanlann ortak kökenlerinı.
Türkiye okurunun da bir başka açıdan öğrenmesmı istedim.
Petropulos. bu iki halkın aynı kültürü. tarihi. topraklan
paylaştığını, karşıhklı olarak bırbirlerini ne kadar fazla
etkilediğini Rembetiko'da somutluyor.
Rembetiko sadece Anadolu topraklannda ortaya çıkmış
değildır. Rembetiko kökleri Ege'nin iki yakasında olan. Ege'nin
kendine özgü bir ınsan grubunun müzığidir. bir müzik ekolüdür.
Kelimenin tam anlamıyla çokuluslu bir müzık kültürüdür.
Konuşulandil Yunancadır. Müziğin makamlan,oyunlan,
enstriimanlan Ege kökenlidir. Şarkıcılar Ermenı. Rum, Yahudı
gibi çokulusludur. Ben müzik tarihinde böylesine çokuluslu bir
müzik ekolü olduğunu sanmıyordum. Yazı dizisinin başlığını bu
nedenlerden doiayı "Rebetokiji > a da Ege'nin Blues'lan" olarak
seçtim. "Rebçtoloji"yi Rembetiko'ya paha biçilmoz katkılarda
bulunan Elias Petropulos'a saygım nedeniyle seçtim. "Ege'nin
BluesiarTnınesin kaynağı ise Gail Holst'tur. Rembetiko'nun
gerçekten "Ege'nin Blues'lan" olup olmadığı yargısının
değerlendirmesini ise okurlara bırakıyorum.
Bu ginş yazısını bıtirmeden bir teknik hatırlatma ve bir öneri
yapmak istiyorum. Yunancada "m" harfmin okunuşu net
söylenmezmiş. Bu nedenle Yunanlılar "Rebetika"derler. Ben
esas olarak "Rembetiko" denm. Ama Petropulos'tan yaptığım
genış değerlendirmede Yunanca söylenişine sadık kaldım.
Aynca "Re(m)betiko", "Re(m)betika", "Re(m)betes"çoğul
biçimlerdir.
Bu yazı dizisi. deyim yerindeyse sosyolojik bir araştırma
ağırlıklıdır. Bu nedenle okurun Rembetiko tablosunu
tamamlayabilmesı için şöyle bir sıralama öneriyorum: İlk önce
Costas Ferris'in "Rembetiko" filmını seyredın. Sonra Pan
Yayıncılık'tan çıkan Gaıl Holst'un "Rembetika" kitabını
okuyun. Daha sonra benim burada özetleyerek aktardığım Elias
Petropulos'un "Rebetoloji"sıni okuyun. Ardından fılmı tüm bu
bilgilerin ışığında bir daha ızlemekte yarar vardır. Tabii bu arada
sık sık Rembetiko dinleyin. Şu üçlü bileşen önemlidir:
Rembetiko fılmi-Rembetikoculann yaşam hikayesiı tarihi
çerçeve-Rembetiko müziği. Yazı dizisinin sonunda da aynca
Rembetiko'nun yaşayan son temsilcisi Mihail Yenitsaris'i
tanıtacağım. Şimdi artık sızı Petropulos'a havale ediyorum.
Sedefdüğmeli siyahceketebetis'i tanımadan Rebetika'yı anlat-
mak olanaksızdır. Rebetis kav-
ramının oldukça fazla eşanlamı
vardır. Rebetis fıgürü genellikîe geçen
yüzyıl yeni Yunan edebiyatındaki metinlerden
tanınmaktadır. 1900 yılları civannda ortaoyu-
nu ya da gölge tiyatrosunda Rebetis tipine rast-
lanmaktadır. Rebetis tipine mitolojik atıflarda
bulunulsa da. mitoloji ile ciddi bir yakınlığı
yoktur. "Yeraltı ve Ksuragöz" adlı araştırmam-
da kanıtlamaya çalıştığım gibi. kesin bir Rebe-
tis tipi yoktur. Her on yıllık dönemlerde Rebe-
tis'in ayn, kendine özgü tipleri ortaya çıkmıştır
ve her dönemde de bu Rebetis tipine yeni özel-
likler eklenmiştir.
Bir yeralü dünyası ve bir de Rebetis fıgürü
vardır. Yeraltı dünyası ve Rebetes belli neden-
leri olan soyut bir bileşim değildir. Bu iki kesim,
birbiriyle kesişen ama özdeş olmayan iki daire-
ye benzerler. Bir hırsız bir Rebetis olabilir. ama
mutlaka bir Rebetis değildir. Bir Rebetis hırsız
olabilir. ama mutlaka bir hırsız değildir. Böyle-
si bir açıklama sanınm bir fıkir verebilir. Çün-
kü hırsızın bir mesleği. Rebetis'in ise bir özelliği
vardır. Rebeüs'in bu özelliği onun kalitesini, ni-
teliğini gösterir. Rebetis'in sosyal niteliği onun
davranışlannda ifadesini bulur. Böyle bir de-
D ı_ . , - i • ğerlendirme Re-
Kebetestıplen betısm farku
•hİ7PVîitavhir
o l m a
-
f a r k l ) h k
•oıze yaıay oır h a k k ı n ı n oıdu.
sınıflandırma f?
nu
göstem.
Hırsız, toplumun
kenanna itilmiş-
kendine
OZgUİUgU
marjinaniği seç-
m
i
ş t i r
- .
Y
o
e r
t
U l
dünyası ile Rebe-
üsin sınıflandırı-
tümüyle
hiyerarşik
far
^
h
^ ,., .
t7
* Rebetes tıplen
bize yatay bir
ij " sınıflandırma ve-
O İ d U g U n U rirken, her Rebe-
gö ç t p r i r u s
' n
kendine
u a ı c ı n . Ö 2 g ü ıu ğü de baş-
ka bir hiyerarşik dikeyliğin var olduğunu gös-
terir. Fransızca "mec" Rebetis'in anlamı konu-
sunda yetersiz kalırken, "caid" sözcüğü de "Çe-
ribaşı" tipiyle eşanlamh değildir. Rebetes'in
lumpenproletarya olduğu şeklindeki Marksist
görüş de, lumpen teorisinden başka bir şey de-
ğildir. Rebetis'in ne Orta Avnıpa, Paris. Mar-
silya yeralü dünyasıyla ne de rnafya ve Camor-
ra ile ilişkisi vardır. Rebetis, İstanbul'un ünlü
"kabadayı"sından türemiştir. Avrupalılar bü-
yük Osmanlı kültürü konusunda genellikîe
barbarlık teorileri ileri sürerlerken bu kültürü
de anlamakta zorluk çekeHer.
Yeraltı dünyasının insanı illegaldir. Buna
karşılık Rebetis dışandan bakıldığında legal-
dir. Rebetis İstanbul "kabadayısı"nı örnek
ahp. özgürlüğünün kendisine getireceği tehli-
keîeri göze alarak yaşardı. Rebetes burjuvadan
nefret ederdi. Bu şu demekti: Rebetis evlenmez,
Rebetis şiddete başvurur, Rebetis haşhaş içer,
Rebetis bıçaklar, Rebetis argo konuşur, Rebe-
tis ahlak normlanna aldınnaz, Rebetis
haksızlığa uğrayanlan korur, Rebetis toplumu
provoke eder.
İstanbul "kabadayısı" bir sembol olarak Os-
manlı İmparatorluğu'nun bütün kentlerinde
örnek alınırdı. "Kabadayı" mutlaka bir Türk
değildi. Özellikle Arnavutlar o dönemde sul-
tanın en dikkafalı kullanydı. Haydutluk. su-
baylık, kasaplık. zabıtalık ve muhafızlık gibi
meslekler Arnavutlann tekelindeydi. Bir zabı-
tanın ya da alt rütbeli bir askerin aynı zamanda
kabadayı olması çok normaldi.
1860-1900 yıllannda Atina'da en ünlü Rebe-
tes'ler Arnavut kökenliydi. Osmanlı İmpara-
torluğu'nda milliyetlere gösterilen hoşgörü.
Atina'da artık hem aristokrat hem de yoksul mahallelerde yer edinmeye başlamışlardı. Rebe-
tes'ler polis ve proletaryadan da önce vardılar. Rebetis isyankar, dikkafalı demektir. Burjuvazi
Rebetis sözcüğünü serseri ile eşanlamh kullanıyordu.
Yunan kentlerinde de böylesi bir olanak ver-
mişti. Rebetes ve askeri meslektekiler arasında
sürekli gidip-gelen bir ilişki söz konusuydu, bu
gizh bağlantınm nedeni silah taşıma idi. Kaba-
dayı, yerel gücü polisle paylaşırdı. Polis ile ka-
badayı arasındaki bu denge, iki tarafın prestij-
lerinin korunmasmın büyük bir çabayı gerek-
tirdiği anlamına gelmektedir.
Arük Avrupai elbiseler giyiyorlar
Jandarma (zaptiye) kent sokaklannda devri-
ye gezerken, kabadayı kahvede oturur ve ma-
halledeki günlük yaşamı izlerdi. Her mahalle-
deki Çeribaşı, polis gücünün tamamlayıcı bir
parçasıydı. Yoksul insanlar için Çeribaşı. Tann
ile eşanlamh gibiydi.
Geçen yüzyılda Yunanistan'da hala halk
kahramanlan bulunurdu. Ancak halkın bu
kahramanlan artık "pustanella" taşımıyor, ye-
rine Avrupai elbise giyiyorlardı. Dağlara elve-
da demişler, küçük mütevazı kentlerin labirent-
si dar sokaklanna göçmüşlerdi. Yeni Yunanis-
tan'm yeraltı dünyasının ilk çekirdeği, 1821
Ulusal E>evrimi"nin huzursuz gençlerinden olu-
şuyordu. Bu gençler işsiz ve aynı zamanda top-
raksız köylülerdi. Bu genel huzursuzluk yerel
ayaklanmalara yol açıyor. eşkıyahk ve soygun-
culukta ifadesini buluyor ve Rebetes'in ortaya
çıkışına zemin hazırlıyordu.
Bu yoksullaşma süreci 50 yıl kadar sürmüş-
tü. 1830-1880 yıllan arasında Atina küçük Yu-
nanistan devletinin başkenti olmuştu. 1850'li
yıllarda giyim-kuşam konusunda Atina'da
tam bir keşmekeş yaşanıyordu. Halkın yansı
"pustanella" ile birlikte yok olmaya başlamıştı.
İşte 1850'lerden itibaren takım elbiseli Rebetis
sahneye çıkmaya başlamıştır. Atina'da artık
Hem aristokrat hem de yoksul mahallelerde yer
edinmeye başlamışlardı. Rebetes'ler polis ve
proletaryadan da önce vardılar.
Rebetis; isyankar, dikkafalı demektir. Burju-
vazi, Rebetis sözcüğünü serseri ile eşanlamlı
kullanıyordu. Rebetis sözcüğünün kökeni bi-
linmiyor. Yunanca "çeribasis" sözcüğü Türkçe
"çeribaşı"dan gelmektedir. Önceleri sipahilerin
başına verilen bu ad daha sonralan sultanın se-
yısbaşı için kullanılırdı. Sonuçta yerel kaba-
dayılann reisıne bu ad verilır oldu. Bundan
yaklaşık yüz yıl önce Yunanistan Rebetes'leri
en parlak dönemine ulaşmıştı.
1890 yıllannın Rebetis tipini çizmek istersek
şu özelliklerle karşılaşılırdı:
Dış görûnüş: Uzun boylu ve zayıf. Şişman de-
ğil, göbek ise hiç yoktur. Saçlar parlak gözük-
sündiyedomuzyağısürülmüştür. Mutlaka iki-
ye aynlrhış saçlar ve alında gözün önüne düşen
bir perçem saç. Rebetis. karşısını görebilmek
için perçemi tipik havalı bir el hareketi ile yana
iterdi. Burulmuş, uçlannı havada tutrrfak için
bnyantinli bir bıyık. Rebetis, yürüyüşsırasında
bir ayağını ileri atarken ağırlığını kalçalara ve-
rir. sol omuz yüksekte ve sadece sağ el hareket
eder. Keskin ve belirsiz bir tehditle dolu sert bir
bakış. Çok haşhaş ıçmekten kısık ve boğuk bir
ses. Vücudun her yerinde dövmeler. Özellikle
elin ıç y üzünde küçük bir dövme.
Giyiniş: Siyah fötr Repubhka şapka. Ünlü si-
yah yas bandı. Öldürülen bir arkadaş ya da öl-
dürülecek bir düşman için yas işareti. Sedef
düğmeli siyah ceket. Süvariler gibi yalnızca sol
kol giyilmiş. Ceket tam giyildiğinde ise düğme-
ler asla iliklen-
mez. Pantolon
çizgili veya sade
büyük kareli.
Üstü geniş, alta
doğru dar. Pan-
tolon paçalan
öyle dardır ki.
Rebetes'ler
pantolonu gi-
yerken kerata
kullandıklannı.
çıkanrken de
tabanlannı sa-
bunladıklannı
ileri sürerler.
Paça ağızlan içe
katlanmış ve dı-
şandan gözüke-
cek şekilde içe
kırmızı şerit di-
kilmişür. Tıpkı İstanbul kabadayılan gibi.
Rebetes'ler san gömlek ve kasap kravatı deni-
len kırmızı kravatı çok severlerdi. 20. yüzyıhn
başlannda kravatı ve yakası çizgili gömlekleri
burjuva giyiniş tara diyerek artık kulîanmaz ol-
dular. 1900 yıllannda İzmirli Rebetes'ler kra-
vatlan çıkanp ceketin sağ omuz altına saklar-
lardı. Kravat takmak, arkadaşlar arasında züp-
pelik sayıhrdı. Belde yelek tarafından gizlenmiş
kuşak taşırlardı. Kuşağın bele sanlması bir sa-
nat eseriydi. Kuşak aynı zamanda gizli cep ve
silah zulası olarak kullanılırdı. Kuşağın ucu
mutlaka yere sallanmahydı. Bu sarkan kuşağın
ucuna basmak bir provokasyon sayıhrdı. Rebe-
tes, yüksek topuklu çizme türü ayakkabılan se-
verdi.
Zamanla kıyafetler basitleşti
Bir Rebetes'in zevkine göre olan ayakkabı,
taban ile topuk arasından bir farenin geçebildiği
ayakkabıydı. Rebetis'in aksesuan pathcan ren-
gi mendille tamamlanırdı. Mendil ya kuşağın
kıvnmlan arasına sokulur ya da ceketin göğüs
cebinden aşağı sarkıtıhrdı. Çok sıcak havalarda
ense ile çizgili gömlek yakası arasına krem ren-
ginde bir mendil yerleştirilirdi. Sanki Bastil'i
zaptedenlere özenirlerdi. Zamanla Rebetes"-
lerin kıyafetleri daha da basitleşmiştir.
Silah: Her ne kadar Rebetis. Avrupah gibi gi-
yinse de. kuşağa, silah ve farklı erkek aksesuar-
lan koyardı: Mendil, çakmak, tütün kesesi.
uğur işareti. Kuşağa iki namlulu tabanca ve üs-
tüne de kama takılırdı.
SÜRECEK
/?ebetes
topukluçizme
ayakkabılan
severdi. Bir
Rebetis'in
zevkine göre
olan ayakkabı,
taban ile topuk
arasından bir
farenin
geçebildiği
ayakkabıydı.
T.C.
MERSİN 4. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ
993/71
Davacı Kevkep Yenilmez ve arkadaşlan vekili Av. Mehmet Ali
Yenilmez tarafından davalı İsmail Baydar aleyhine acılan taznıinat
davasının duruşmasında;
Mersin ili GMK Bulvan Pinreis Mah. No: 257, A adresinde otur-
duğu bildirilen davah İsmail Baydar'ın bu adresine dava dilekçesi ve
duruşma günü tebliğ edilrnek istenmiş ancak ilgili bu adresinde bulu-
namadığından tebliğ yapdamannş ve zabıtaca yapılan araştırmada
da adresi tespit edilememiş. ilgiliye ilanen tcbligat yapılmasına karar
verildiğınden, mahkememizın 7.10.1993 günü saat 9.00'daki duru^-
masına bızzat gelmedığı veya kendisini temsilen bir avukat gönder-
mediği takdirde. yokluğunda karar verilecesa ilanen tebliğ olunur.
20.7.1993 Basın: 50597
İSKENDERUN 2. ASLİYE HUKUK
HÂKtMLİĞİ'NDEN
Esas No: 1993'235
Davah: Alaetön Arabaa, adresi meçhul.
Dava: Boşanma.
Davaa Gülderen Arabaa tarafından davah Alaettin Arabaa aley-
hine açüan boşanma davasııun mahkememizde yapıjan açık duruş-
ması nedeniyle:
Davalı adına duruşma gûn ve saatini bildirir davetiye tanınmadı-
ğından iade edılmiş ve adres tahkikatında da tarunmadığından bahis-
1e adına ilanen davetiye tebliğine karar veribniştir.
Duruşma günü olan 24.9.1993 günü saat 9.00'da duruşmaya gel-
meniz \e\a sizi temsilen rbir vekil göndermenız, gelmedığıniz veya bir
vekil göndermediğiruz takdirde HUMK'nın 509 ve 510. maddeleri
gereğince davanın gıyabınızda kalacağı ve karar verileceği ilan olu-
nur. 7.7.1993 Basın: 50485
DOSTUM MOZART
Nadir Nadi
8. bası 30.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloglu-hlanbul
Ödemeli gönderilmez.
GÜLERYÜZLÜ CİDDİLİK
Vedal Günyol
30.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-lslanbul
Ödemeli gönderilmez.
T.C.
IĞDIR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Sayı: 1989 721
Mahkememızde yapılan davaası Bekir Ayboğa. davalısı Iğdır
Nüfus Müdürlüğü olan kayıt iptali davasının duruşmasında verilen
ara karan uyannca:
Davaa dava dilekçesinde Iğdır Erhaa köyücilt: 8,1, sayfa: 84, kü-
tük: 39'da nüfusa ka>ıtlı Ömer ve Perişan'dan olma 1334 d.lu Hazal
Aybuğa diye birinin olmadığını iddia ettiği, ancak Hazal Aybuğa mi-
rasçılanndan Cevnye Aybuğa ve Hanım Aybuğa'nın adresleri tespit
edılemediğinden tebügat yapılamamış olup, davaya dahil edilen Cev-
riye Aybuğa ve Hanım Aybuğa'nın mahkememızde yapılacak olan
8.10.1993 tarihli duruşmaya gelmeleri veya kendilerini bir vekille
temsil etürmeleri. aksi halde yargılamarun yokluklannda yapılarak
karara bağlanacağı ilan olunur.
Basın: 50682
BARIŞA ÖZLEM
Prof. Dr. Hüsnü Göksel
30.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
Ödemeli göaderilmez.
POLİTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Nerede Dosyalap...
Topçu Binbaşısı İhsan Bey, Meşrutiyetdöneminde it-
tihat ve Terakki Fırkası silahşörlerindendi. Cumhuriyet
döneminde bahriye nazırı ve Istiklal Mahkemesi üyesi
oldu. Yavuz zırhlısının onarımından rüşvet aldığı öne
sürülünce birden kükremişti:
"Hepiniz, Başta reisimiz olmak üzere, zenginleşmek
gereklidir, demokrasi zenginliğe dayanır' demiyor muy-
dunuz?" Ardından ekliyordu: "Hepiniz aynı şekilde işle-
re girmediniz mi?"
Rüşvet ve İhsan Bey'in adları, birden öne çıkıyor. Ma-
dem gizlı toplantılardazengin olacağız denildi, kimse ili-
şemezdi. Oysa Topçu ihsan Bey'i, Yavuz zırhlısının
onarımında alınan rüşvet değil, bu sözler yıkıyordu.
"Başta reisimiz olduğu halde, hepimiz zenginleşece-
ğiz"
Bu sözler, düşman önünde söylenmezdi, kaldı ki dost-
lar arasında söyleniyordu. Topçu İhsan Bey, Gazi
Paşa'nm yakın dostuydu. Ayrıcalığı vardı, kimse onado-
kunamazdı. Yanılmıştı, bu kez karşısına İsmetPaşaçıkı-
yordu.
Bir kimsenin, bulunduğu makamın gücüne dayanarak
çıkar sağlamasına "nüfuz ticareti" deniyordu. Bu güce
dayanarak vurgun vuranlar vardı. İttihat ve Terakki dö-
neminde, vagon ticaretinden vurgun vuranlar yok muy-
du? Kara Kemal ve arkadaşları "vagon taciri" değil
miydi? Cumhuriyet döneminde aferistler yok muydu?
Aferist sözcüğü, dilimize Fransızcadan girmişti. Afe-
rizm, vurgunun kibarcasıydı. Aferist de vurgunu vuran-
dı. Meclis koridorunda aferistler geçerken parmakla
gösteriliyordu.
"İşte bak, aferistler geçiyor!.."
ihsan Bey. rüşvet alırken nüfuzunu kullanmış, hesabı
sorulmayacak sanılmıştı. Gücü, gizli komisyondaki sır-
ları bilişinden geliyordu. İhsan Bey, bir vagon tüccarı
değildi, ama bir "nüfuz taciri"yö\. Kimsenin bir şey söy-
leyemeyeceğini sanıyordu, söylediler.
Şimdiki Denizciler Caddesi'ndeki Bahriye Nezareti'ne
kostak kostak gelırken. şimdi süngüsü düşmüş, omuzla-
rı sarkmıştı.
Cumhuriyet'in ilk nüfuz tüccarıydı. Mahkemeye verdi-
ler, rüşvet aldığını belgelediler, iki yıla mahkum ettiler.
Kaderin hazin cilvesi, Gazi'nin bu candan arkadaşı, is-
tiklal Mahkemesi'nde birçok kişiyi ölüme mahkum eden
ittihatçı silahşör.eski BahriyeNazırıTopçu İhsan Bey, bu
iki yılı elifi elifine yatıp çıkacaktı. Hapse girdi, yattı, çıktı.
Hapishane sonrasında Topçu İhsan Bey'i izleyenler,
onu artık Arnavutköy'de denizde balık tutar, tezgahta
balık satarken gördüler. Serbest Fırka döneminde bahtı-
nı denemek istediyse de, Serbest Fırka tez kapatıldı, eli
boşdöndü.
Rüşvet alırken, "Hepimiz zengin olacağız" demişti,
oysa görülüyor ki hepsi fukara olmuştu.
Her olayın bir tarihi vardır, art arda sıralanır. Adını ko-
yalım:
Rüşvet ve irtişa...
Vagon ticareti...
Nüfuz ticareti...
Aferıstler, aferizm...
Dönemin en görkemli örneği "hayali ihracat"\\r. Her
türlü nüfuz ticareti olsun, aferizm olsun, hepsi bir kapı-
dan girer çıkar. Nüfuz tacirliği... Elinde devletin ağır, her
kilitli kapryı açan maymuncuğu yoksa, ne işe yarar?
Rüşvet alanlar, her zaman yakalanmamıştır. Devlet
gücüyle örgütlenmişse, paylaşım yöntemine göre ayar-
lanmışsa, kimseler kılına bile dokunamaz. Böyle yapıl-
mış soygunlar, vurgunlar, zaten zaman geçtikten sonra
komisyonlarda bekleye bekleye "kadük" olmuşlardır.
Komisyonun bir dolabında, kış uykusuna yatmıştır.
1960'dan bu yana ortaya çıkan görkemli rüşvet dosyala-
rı nerede!
"Esme ey bad esme, canan uykuda..."
BULMACA
1 2 3 4 5
ür 1
SOLDAN SAĞA:
1/ Arap abecesiyle yazı-
lan bir yazı türü. 2/ Sö-
rej7a Dunı'nun. yönetir- 2
ken öldüğü son fılmi...
Asya ve Afrika'nın tropi-
kal bölgelerinde yaşayan. 4
kısa hortumlu bir hay- g
van. 3/ Abdülhak Hâmit
Tarhan'ın bir tıyatro ya- 6
pıtı... Uzaklık işareti. 4/ -j
Bir otomobilin arkasma
takılan, tekerlekli ve üstü 8
kapalıaraç. 5/Biradınya g
da sözcüğün baş harfı.6/
Bir soru sözü... En kısa zaman sü-
resi... Doku teli. 7/ Bir renk... Bazı
ülkelerde damıtık içkilere verilen
ad. 8/ Yapısına girdiği sözcüğe
"kendi kendine" anlamı katan ya-
bana önek... Su. 9/ Başlıca üyesi
Joles Romains olan ve toplumun
ortak bilincini dile getirmeyi
amaçlayan edebiyat akımı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ "Akarsu krosu" da. denilen bir
spor dalı. 2/ İcraat... Ünlü bir Ro-
ma imparatoru. 3/ ABD halkından olan kimse... Verme, öde-
me. 4/ Kaygı... "Güzelliğin par'etmez ı Bu bendeki aşk
olmasa" (Aşık Veysel). 5/ Gümüşbalığı. 6/ "Yok" anlamında
argo sözcük... Boyun eğen, kendisini başkasmın buyruğuna bı-
rakan. 7/ Kalın bükülmüş sicim... Kürkçülükte kullanılan kan-
gum derisine verilen ad. 8/ Üstten sağa doğru eğik olan basım
harfi. 9/ İki nicelik arasındaki bağıntı... Sinema yapıtı.
GAZİANTEP 3. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1993,246
Davaa Ibrahim Kjrmızıoğlan vekıü Av. Hatice Karakullukçu
tarafından davalı Eva Elisabeth Brümer aleyhine açılan yabana
mahkeme karannın tanınması davasında;
Davaa, Almanya Darmstadt Sulh Mahkemesi'nin 52 F-546/88
sayılı 21.9.1990 tarihli boşanmaya dair karann tanınmasını talep et-
miş, davalının adresine dava dilekçesi tebliğ edilememiştir.
Davahnm 29.9.1993 tarihli duruşmaya gelmesi veya kendisini ka-
nunu bir vekil ile temsil ettirmesi. davaya karşı diyecekleri ve delilleri-
ni ibraz etmesı, aksi takdirde yargılamay a yokluğunda devam oluna-
cağı ve karar verileceği, dava dilekçesınin tebliği yerine kaim olmak
üzere ilan olunur.
Basın: 50676
İLAN
KAMAN ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1992 588
Davaa Döndünur Dede vekili Av. Arap Gökalp tarafından da-
valı Erdal Dede aleyhine açılan boşanma davasının mahkememizde
yapılan açık yargılamaa sonunda verilen ara karan gereğince;
Davalı Kaman İsahocah köyünden Erdal Dede'nin adresi meçhul
olduğundan ve adına duruşma gününün ilanen tebliğine karar veril-
diğinden, adı geçenin duruşmanın bırakıldığı 12.10.1993 günü saat
9.00'da duruşmada bizzat hazır bulunması veya kendiru bir vekille
temsil ettırmesi, aksi takdirde duruşmanın yokluğunda görüleceği ve
karar verileceği ilan olunur.
Basın: 50510