16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 AĞUSTOS1993 ÇARŞAMBA 12 DIZIYAZI Rebetolojiya da Ege'nin Bluesları ÇeviPi ve Derleme: SELÇUK UZUN Başlarken Biryıl öncesınedayanan birdüşünceyle, Rembetiko konusunda. daha sonra kitap haline getirmek üzere. çevıri-derleme türünden bir yazı dıasinin haarhklanna başlamıştım. Rembetiko konusunda çok değerli bir y er tutan Gail Hobt'un "Rembetika" • adb kitabının da çevırisini bitirmıştim. Ancak tam yaa dizisıni yazmaya başladığım günlerde. bir tesadüf eseri bu kitabın Türkçeye çevrilrniş oİduğunu öğrendim. Pan Yayıncılık. Ç'elik Akpuıar'ın çevırisiyle bu çok değerli kitabı Türkiye okurlanna kazandırmıştı. İlk şevkim biraz kınlmasına rağmen yine de ilk düşüncemi bıraz değiştirerek yerine getinyorum. Bu dizide Gaıl Holst"un kitabında az değinilen, sadece bırkaç cürrüe ile geçilen konulara ağırlık veriyorum. Özellikle bu dizide Rembetiko'nun ortaya çıktığı koşullar, çıkış kökenleri. Rembetiko'yu Rembetiko yapan özelliklere değiniyorum. Bu konuda kuşkusuz bana en büyük yardıma kaynak. en onjınaJ Rembetiko araştırması yapan ve bu konuda bir kitap yayımlayan. Yunanistanlı yazar Elias Petropulos'tur. Rembetiko denince akla Petropulos gelir. Yaşamını Rembetiko araştırmasına adamış, orijınal ve çok genış bir arşiv kurmuştur. Elias Petropulos, Rembetiko ûzerine ilk kitabını 25 yvl önce yazmıştır. 30 yıl önce adı ve müziği yasaklanan bu kitabı kendi olanaklanyla yayımlayan Petropulos. bu yüzden 5 ay hapis yatmış. kendi deyimıy le "hapis ve eşinden ajnlık", ona özgürlüğünü \ ermıştir. Petropulos. onyıllar boyunca Yunanistan'da her türlü yasağa uğramış Rembetiko üzerine > aptığı arşivini. Atina'daki Amenkan ICütüphanesi'nın hizmetıne surunuştur. Petropulos'un "Rembetika Şarkılan" ve Gail Holst'un "Rembetika" kitaplan bu alanda en kapsamlı ve en iyi araştırmalardır. Elias Petropulos'tan özürdılemek istıyonım. Kendisine danışma olanağı bulamadan "Lettre Intemational" dergisınde (İlkbahar 1990) yay ımlanan y azısından çok geniş bir derleme yaptım. Türkiye'de Rembetiko konusunda çok az bir bilgilenme vardır. İki halkın yüzyıllardır bir arada yaşamasından. Osmanlı vc Yunan kültürünün bir kaynaşmasından ortaya çıkan bu harika müziğin ve bu harika insanlann ortak kökenlerinı. Türkiye okurunun da bir başka açıdan öğrenmesmı istedim. Petropulos. bu iki halkın aynı kültürü. tarihi. topraklan paylaştığını, karşıhklı olarak bırbirlerini ne kadar fazla etkilediğini Rembetiko'da somutluyor. Rembetiko sadece Anadolu topraklannda ortaya çıkmış değildır. Rembetiko kökleri Ege'nin iki yakasında olan. Ege'nin kendine özgü bir ınsan grubunun müzığidir. bir müzik ekolüdür. Kelimenin tam anlamıyla çokuluslu bir müzık kültürüdür. Konuşulandil Yunancadır. Müziğin makamlan,oyunlan, enstriimanlan Ege kökenlidir. Şarkıcılar Ermenı. Rum, Yahudı gibi çokulusludur. Ben müzik tarihinde böylesine çokuluslu bir müzik ekolü olduğunu sanmıyordum. Yazı dizisinin başlığını bu nedenlerden doiayı "Rebetokiji > a da Ege'nin Blues'lan" olarak seçtim. "Rebçtoloji"yi Rembetiko'ya paha biçilmoz katkılarda bulunan Elias Petropulos'a saygım nedeniyle seçtim. "Ege'nin BluesiarTnınesin kaynağı ise Gail Holst'tur. Rembetiko'nun gerçekten "Ege'nin Blues'lan" olup olmadığı yargısının değerlendirmesini ise okurlara bırakıyorum. Bu ginş yazısını bıtirmeden bir teknik hatırlatma ve bir öneri yapmak istiyorum. Yunancada "m" harfmin okunuşu net söylenmezmiş. Bu nedenle Yunanlılar "Rebetika"derler. Ben esas olarak "Rembetiko" denm. Ama Petropulos'tan yaptığım genış değerlendirmede Yunanca söylenişine sadık kaldım. Aynca "Re(m)betiko", "Re(m)betika", "Re(m)betes"çoğul biçimlerdir. Bu yazı dizisi. deyim yerindeyse sosyolojik bir araştırma ağırlıklıdır. Bu nedenle okurun Rembetiko tablosunu tamamlayabilmesı için şöyle bir sıralama öneriyorum: İlk önce Costas Ferris'in "Rembetiko" filmını seyredın. Sonra Pan Yayıncılık'tan çıkan Gaıl Holst'un "Rembetika" kitabını okuyun. Daha sonra benim burada özetleyerek aktardığım Elias Petropulos'un "Rebetoloji"sıni okuyun. Ardından fılmı tüm bu bilgilerin ışığında bir daha ızlemekte yarar vardır. Tabii bu arada sık sık Rembetiko dinleyin. Şu üçlü bileşen önemlidir: Rembetiko fılmi-Rembetikoculann yaşam hikayesiı tarihi çerçeve-Rembetiko müziği. Yazı dizisinin sonunda da aynca Rembetiko'nun yaşayan son temsilcisi Mihail Yenitsaris'i tanıtacağım. Şimdi artık sızı Petropulos'a havale ediyorum. Sedefdüğmeli siyahceketebetis'i tanımadan Rebetika'yı anlat- mak olanaksızdır. Rebetis kav- ramının oldukça fazla eşanlamı vardır. Rebetis fıgürü genellikîe geçen yüzyıl yeni Yunan edebiyatındaki metinlerden tanınmaktadır. 1900 yılları civannda ortaoyu- nu ya da gölge tiyatrosunda Rebetis tipine rast- lanmaktadır. Rebetis tipine mitolojik atıflarda bulunulsa da. mitoloji ile ciddi bir yakınlığı yoktur. "Yeraltı ve Ksuragöz" adlı araştırmam- da kanıtlamaya çalıştığım gibi. kesin bir Rebe- tis tipi yoktur. Her on yıllık dönemlerde Rebe- tis'in ayn, kendine özgü tipleri ortaya çıkmıştır ve her dönemde de bu Rebetis tipine yeni özel- likler eklenmiştir. Bir yeralü dünyası ve bir de Rebetis fıgürü vardır. Yeraltı dünyası ve Rebetes belli neden- leri olan soyut bir bileşim değildir. Bu iki kesim, birbiriyle kesişen ama özdeş olmayan iki daire- ye benzerler. Bir hırsız bir Rebetis olabilir. ama mutlaka bir Rebetis değildir. Bir Rebetis hırsız olabilir. ama mutlaka bir hırsız değildir. Böyle- si bir açıklama sanınm bir fıkir verebilir. Çün- kü hırsızın bir mesleği. Rebetis'in ise bir özelliği vardır. Rebeüs'in bu özelliği onun kalitesini, ni- teliğini gösterir. Rebetis'in sosyal niteliği onun davranışlannda ifadesini bulur. Böyle bir de- D ı_ . , - i • ğerlendirme Re- Kebetestıplen betısm farku •hİ7PVîitavhir o l m a - f a r k l ) h k •oıze yaıay oır h a k k ı n ı n oıdu. sınıflandırma f? nu göstem. Hırsız, toplumun kenanna itilmiş- kendine OZgUİUgU marjinaniği seç- m i ş t i r - . Y o e r t U l dünyası ile Rebe- üsin sınıflandırı- tümüyle hiyerarşik far ^ h ^ ,., . t7 * Rebetes tıplen bize yatay bir ij " sınıflandırma ve- O İ d U g U n U rirken, her Rebe- gö ç t p r i r u s ' n kendine u a ı c ı n . Ö 2 g ü ıu ğü de baş- ka bir hiyerarşik dikeyliğin var olduğunu gös- terir. Fransızca "mec" Rebetis'in anlamı konu- sunda yetersiz kalırken, "caid" sözcüğü de "Çe- ribaşı" tipiyle eşanlamh değildir. Rebetes'in lumpenproletarya olduğu şeklindeki Marksist görüş de, lumpen teorisinden başka bir şey de- ğildir. Rebetis'in ne Orta Avnıpa, Paris. Mar- silya yeralü dünyasıyla ne de rnafya ve Camor- ra ile ilişkisi vardır. Rebetis, İstanbul'un ünlü "kabadayı"sından türemiştir. Avrupalılar bü- yük Osmanlı kültürü konusunda genellikîe barbarlık teorileri ileri sürerlerken bu kültürü de anlamakta zorluk çekeHer. Yeraltı dünyasının insanı illegaldir. Buna karşılık Rebetis dışandan bakıldığında legal- dir. Rebetis İstanbul "kabadayısı"nı örnek ahp. özgürlüğünün kendisine getireceği tehli- keîeri göze alarak yaşardı. Rebetes burjuvadan nefret ederdi. Bu şu demekti: Rebetis evlenmez, Rebetis şiddete başvurur, Rebetis haşhaş içer, Rebetis bıçaklar, Rebetis argo konuşur, Rebe- tis ahlak normlanna aldınnaz, Rebetis haksızlığa uğrayanlan korur, Rebetis toplumu provoke eder. İstanbul "kabadayısı" bir sembol olarak Os- manlı İmparatorluğu'nun bütün kentlerinde örnek alınırdı. "Kabadayı" mutlaka bir Türk değildi. Özellikle Arnavutlar o dönemde sul- tanın en dikkafalı kullanydı. Haydutluk. su- baylık, kasaplık. zabıtalık ve muhafızlık gibi meslekler Arnavutlann tekelindeydi. Bir zabı- tanın ya da alt rütbeli bir askerin aynı zamanda kabadayı olması çok normaldi. 1860-1900 yıllannda Atina'da en ünlü Rebe- tes'ler Arnavut kökenliydi. Osmanlı İmpara- torluğu'nda milliyetlere gösterilen hoşgörü. Atina'da artık hem aristokrat hem de yoksul mahallelerde yer edinmeye başlamışlardı. Rebe- tes'ler polis ve proletaryadan da önce vardılar. Rebetis isyankar, dikkafalı demektir. Burjuvazi Rebetis sözcüğünü serseri ile eşanlamh kullanıyordu. Yunan kentlerinde de böylesi bir olanak ver- mişti. Rebetes ve askeri meslektekiler arasında sürekli gidip-gelen bir ilişki söz konusuydu, bu gizh bağlantınm nedeni silah taşıma idi. Kaba- dayı, yerel gücü polisle paylaşırdı. Polis ile ka- badayı arasındaki bu denge, iki tarafın prestij- lerinin korunmasmın büyük bir çabayı gerek- tirdiği anlamına gelmektedir. Arük Avrupai elbiseler giyiyorlar Jandarma (zaptiye) kent sokaklannda devri- ye gezerken, kabadayı kahvede oturur ve ma- halledeki günlük yaşamı izlerdi. Her mahalle- deki Çeribaşı, polis gücünün tamamlayıcı bir parçasıydı. Yoksul insanlar için Çeribaşı. Tann ile eşanlamh gibiydi. Geçen yüzyılda Yunanistan'da hala halk kahramanlan bulunurdu. Ancak halkın bu kahramanlan artık "pustanella" taşımıyor, ye- rine Avrupai elbise giyiyorlardı. Dağlara elve- da demişler, küçük mütevazı kentlerin labirent- si dar sokaklanna göçmüşlerdi. Yeni Yunanis- tan'm yeraltı dünyasının ilk çekirdeği, 1821 Ulusal E>evrimi"nin huzursuz gençlerinden olu- şuyordu. Bu gençler işsiz ve aynı zamanda top- raksız köylülerdi. Bu genel huzursuzluk yerel ayaklanmalara yol açıyor. eşkıyahk ve soygun- culukta ifadesini buluyor ve Rebetes'in ortaya çıkışına zemin hazırlıyordu. Bu yoksullaşma süreci 50 yıl kadar sürmüş- tü. 1830-1880 yıllan arasında Atina küçük Yu- nanistan devletinin başkenti olmuştu. 1850'li yıllarda giyim-kuşam konusunda Atina'da tam bir keşmekeş yaşanıyordu. Halkın yansı "pustanella" ile birlikte yok olmaya başlamıştı. İşte 1850'lerden itibaren takım elbiseli Rebetis sahneye çıkmaya başlamıştır. Atina'da artık Hem aristokrat hem de yoksul mahallelerde yer edinmeye başlamışlardı. Rebetes'ler polis ve proletaryadan da önce vardılar. Rebetis; isyankar, dikkafalı demektir. Burju- vazi, Rebetis sözcüğünü serseri ile eşanlamlı kullanıyordu. Rebetis sözcüğünün kökeni bi- linmiyor. Yunanca "çeribasis" sözcüğü Türkçe "çeribaşı"dan gelmektedir. Önceleri sipahilerin başına verilen bu ad daha sonralan sultanın se- yısbaşı için kullanılırdı. Sonuçta yerel kaba- dayılann reisıne bu ad verilır oldu. Bundan yaklaşık yüz yıl önce Yunanistan Rebetes'leri en parlak dönemine ulaşmıştı. 1890 yıllannın Rebetis tipini çizmek istersek şu özelliklerle karşılaşılırdı: Dış görûnüş: Uzun boylu ve zayıf. Şişman de- ğil, göbek ise hiç yoktur. Saçlar parlak gözük- sündiyedomuzyağısürülmüştür. Mutlaka iki- ye aynlrhış saçlar ve alında gözün önüne düşen bir perçem saç. Rebetis. karşısını görebilmek için perçemi tipik havalı bir el hareketi ile yana iterdi. Burulmuş, uçlannı havada tutrrfak için bnyantinli bir bıyık. Rebetis, yürüyüşsırasında bir ayağını ileri atarken ağırlığını kalçalara ve- rir. sol omuz yüksekte ve sadece sağ el hareket eder. Keskin ve belirsiz bir tehditle dolu sert bir bakış. Çok haşhaş ıçmekten kısık ve boğuk bir ses. Vücudun her yerinde dövmeler. Özellikle elin ıç y üzünde küçük bir dövme. Giyiniş: Siyah fötr Repubhka şapka. Ünlü si- yah yas bandı. Öldürülen bir arkadaş ya da öl- dürülecek bir düşman için yas işareti. Sedef düğmeli siyah ceket. Süvariler gibi yalnızca sol kol giyilmiş. Ceket tam giyildiğinde ise düğme- ler asla iliklen- mez. Pantolon çizgili veya sade büyük kareli. Üstü geniş, alta doğru dar. Pan- tolon paçalan öyle dardır ki. Rebetes'ler pantolonu gi- yerken kerata kullandıklannı. çıkanrken de tabanlannı sa- bunladıklannı ileri sürerler. Paça ağızlan içe katlanmış ve dı- şandan gözüke- cek şekilde içe kırmızı şerit di- kilmişür. Tıpkı İstanbul kabadayılan gibi. Rebetes'ler san gömlek ve kasap kravatı deni- len kırmızı kravatı çok severlerdi. 20. yüzyıhn başlannda kravatı ve yakası çizgili gömlekleri burjuva giyiniş tara diyerek artık kulîanmaz ol- dular. 1900 yıllannda İzmirli Rebetes'ler kra- vatlan çıkanp ceketin sağ omuz altına saklar- lardı. Kravat takmak, arkadaşlar arasında züp- pelik sayıhrdı. Belde yelek tarafından gizlenmiş kuşak taşırlardı. Kuşağın bele sanlması bir sa- nat eseriydi. Kuşak aynı zamanda gizli cep ve silah zulası olarak kullanılırdı. Kuşağın ucu mutlaka yere sallanmahydı. Bu sarkan kuşağın ucuna basmak bir provokasyon sayıhrdı. Rebe- tes, yüksek topuklu çizme türü ayakkabılan se- verdi. Zamanla kıyafetler basitleşti Bir Rebetes'in zevkine göre olan ayakkabı, taban ile topuk arasından bir farenin geçebildiği ayakkabıydı. Rebetis'in aksesuan pathcan ren- gi mendille tamamlanırdı. Mendil ya kuşağın kıvnmlan arasına sokulur ya da ceketin göğüs cebinden aşağı sarkıtıhrdı. Çok sıcak havalarda ense ile çizgili gömlek yakası arasına krem ren- ginde bir mendil yerleştirilirdi. Sanki Bastil'i zaptedenlere özenirlerdi. Zamanla Rebetes"- lerin kıyafetleri daha da basitleşmiştir. Silah: Her ne kadar Rebetis. Avrupah gibi gi- yinse de. kuşağa, silah ve farklı erkek aksesuar- lan koyardı: Mendil, çakmak, tütün kesesi. uğur işareti. Kuşağa iki namlulu tabanca ve üs- tüne de kama takılırdı. SÜRECEK /?ebetes topukluçizme ayakkabılan severdi. Bir Rebetis'in zevkine göre olan ayakkabı, taban ile topuk arasından bir farenin geçebildiği ayakkabıydı. T.C. MERSİN 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 993/71 Davacı Kevkep Yenilmez ve arkadaşlan vekili Av. Mehmet Ali Yenilmez tarafından davalı İsmail Baydar aleyhine acılan taznıinat davasının duruşmasında; Mersin ili GMK Bulvan Pinreis Mah. No: 257, A adresinde otur- duğu bildirilen davah İsmail Baydar'ın bu adresine dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilrnek istenmiş ancak ilgili bu adresinde bulu- namadığından tebliğ yapdamannş ve zabıtaca yapılan araştırmada da adresi tespit edilememiş. ilgiliye ilanen tcbligat yapılmasına karar verildiğınden, mahkememizın 7.10.1993 günü saat 9.00'daki duru^- masına bızzat gelmedığı veya kendisini temsilen bir avukat gönder- mediği takdirde. yokluğunda karar verilecesa ilanen tebliğ olunur. 20.7.1993 Basın: 50597 İSKENDERUN 2. ASLİYE HUKUK HÂKtMLİĞİ'NDEN Esas No: 1993'235 Davah: Alaetön Arabaa, adresi meçhul. Dava: Boşanma. Davaa Gülderen Arabaa tarafından davah Alaettin Arabaa aley- hine açüan boşanma davasııun mahkememizde yapıjan açık duruş- ması nedeniyle: Davalı adına duruşma gûn ve saatini bildirir davetiye tanınmadı- ğından iade edılmiş ve adres tahkikatında da tarunmadığından bahis- 1e adına ilanen davetiye tebliğine karar veribniştir. Duruşma günü olan 24.9.1993 günü saat 9.00'da duruşmaya gel- meniz \e\a sizi temsilen rbir vekil göndermenız, gelmedığıniz veya bir vekil göndermediğiruz takdirde HUMK'nın 509 ve 510. maddeleri gereğince davanın gıyabınızda kalacağı ve karar verileceği ilan olu- nur. 7.7.1993 Basın: 50485 DOSTUM MOZART Nadir Nadi 8. bası 30.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloglu-hlanbul Ödemeli gönderilmez. GÜLERYÜZLÜ CİDDİLİK Vedal Günyol 30.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-lslanbul Ödemeli gönderilmez. T.C. IĞDIR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1989 721 Mahkememızde yapılan davaası Bekir Ayboğa. davalısı Iğdır Nüfus Müdürlüğü olan kayıt iptali davasının duruşmasında verilen ara karan uyannca: Davaa dava dilekçesinde Iğdır Erhaa köyücilt: 8,1, sayfa: 84, kü- tük: 39'da nüfusa ka>ıtlı Ömer ve Perişan'dan olma 1334 d.lu Hazal Aybuğa diye birinin olmadığını iddia ettiği, ancak Hazal Aybuğa mi- rasçılanndan Cevnye Aybuğa ve Hanım Aybuğa'nın adresleri tespit edılemediğinden tebügat yapılamamış olup, davaya dahil edilen Cev- riye Aybuğa ve Hanım Aybuğa'nın mahkememızde yapılacak olan 8.10.1993 tarihli duruşmaya gelmeleri veya kendilerini bir vekille temsil etürmeleri. aksi halde yargılamarun yokluklannda yapılarak karara bağlanacağı ilan olunur. Basın: 50682 BARIŞA ÖZLEM Prof. Dr. Hüsnü Göksel 30.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul Ödemeli göaderilmez. POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Nerede Dosyalap... Topçu Binbaşısı İhsan Bey, Meşrutiyetdöneminde it- tihat ve Terakki Fırkası silahşörlerindendi. Cumhuriyet döneminde bahriye nazırı ve Istiklal Mahkemesi üyesi oldu. Yavuz zırhlısının onarımından rüşvet aldığı öne sürülünce birden kükremişti: "Hepiniz, Başta reisimiz olmak üzere, zenginleşmek gereklidir, demokrasi zenginliğe dayanır' demiyor muy- dunuz?" Ardından ekliyordu: "Hepiniz aynı şekilde işle- re girmediniz mi?" Rüşvet ve İhsan Bey'in adları, birden öne çıkıyor. Ma- dem gizlı toplantılardazengin olacağız denildi, kimse ili- şemezdi. Oysa Topçu ihsan Bey'i, Yavuz zırhlısının onarımında alınan rüşvet değil, bu sözler yıkıyordu. "Başta reisimiz olduğu halde, hepimiz zenginleşece- ğiz" Bu sözler, düşman önünde söylenmezdi, kaldı ki dost- lar arasında söyleniyordu. Topçu İhsan Bey, Gazi Paşa'nm yakın dostuydu. Ayrıcalığı vardı, kimse onado- kunamazdı. Yanılmıştı, bu kez karşısına İsmetPaşaçıkı- yordu. Bir kimsenin, bulunduğu makamın gücüne dayanarak çıkar sağlamasına "nüfuz ticareti" deniyordu. Bu güce dayanarak vurgun vuranlar vardı. İttihat ve Terakki dö- neminde, vagon ticaretinden vurgun vuranlar yok muy- du? Kara Kemal ve arkadaşları "vagon taciri" değil miydi? Cumhuriyet döneminde aferistler yok muydu? Aferist sözcüğü, dilimize Fransızcadan girmişti. Afe- rizm, vurgunun kibarcasıydı. Aferist de vurgunu vuran- dı. Meclis koridorunda aferistler geçerken parmakla gösteriliyordu. "İşte bak, aferistler geçiyor!.." ihsan Bey. rüşvet alırken nüfuzunu kullanmış, hesabı sorulmayacak sanılmıştı. Gücü, gizli komisyondaki sır- ları bilişinden geliyordu. İhsan Bey, bir vagon tüccarı değildi, ama bir "nüfuz taciri"yö\. Kimsenin bir şey söy- leyemeyeceğini sanıyordu, söylediler. Şimdiki Denizciler Caddesi'ndeki Bahriye Nezareti'ne kostak kostak gelırken. şimdi süngüsü düşmüş, omuzla- rı sarkmıştı. Cumhuriyet'in ilk nüfuz tüccarıydı. Mahkemeye verdi- ler, rüşvet aldığını belgelediler, iki yıla mahkum ettiler. Kaderin hazin cilvesi, Gazi'nin bu candan arkadaşı, is- tiklal Mahkemesi'nde birçok kişiyi ölüme mahkum eden ittihatçı silahşör.eski BahriyeNazırıTopçu İhsan Bey, bu iki yılı elifi elifine yatıp çıkacaktı. Hapse girdi, yattı, çıktı. Hapishane sonrasında Topçu İhsan Bey'i izleyenler, onu artık Arnavutköy'de denizde balık tutar, tezgahta balık satarken gördüler. Serbest Fırka döneminde bahtı- nı denemek istediyse de, Serbest Fırka tez kapatıldı, eli boşdöndü. Rüşvet alırken, "Hepimiz zengin olacağız" demişti, oysa görülüyor ki hepsi fukara olmuştu. Her olayın bir tarihi vardır, art arda sıralanır. Adını ko- yalım: Rüşvet ve irtişa... Vagon ticareti... Nüfuz ticareti... Aferıstler, aferizm... Dönemin en görkemli örneği "hayali ihracat"\\r. Her türlü nüfuz ticareti olsun, aferizm olsun, hepsi bir kapı- dan girer çıkar. Nüfuz tacirliği... Elinde devletin ağır, her kilitli kapryı açan maymuncuğu yoksa, ne işe yarar? Rüşvet alanlar, her zaman yakalanmamıştır. Devlet gücüyle örgütlenmişse, paylaşım yöntemine göre ayar- lanmışsa, kimseler kılına bile dokunamaz. Böyle yapıl- mış soygunlar, vurgunlar, zaten zaman geçtikten sonra komisyonlarda bekleye bekleye "kadük" olmuşlardır. Komisyonun bir dolabında, kış uykusuna yatmıştır. 1960'dan bu yana ortaya çıkan görkemli rüşvet dosyala- rı nerede! "Esme ey bad esme, canan uykuda..." BULMACA 1 2 3 4 5 ür 1 SOLDAN SAĞA: 1/ Arap abecesiyle yazı- lan bir yazı türü. 2/ Sö- rej7a Dunı'nun. yönetir- 2 ken öldüğü son fılmi... Asya ve Afrika'nın tropi- kal bölgelerinde yaşayan. 4 kısa hortumlu bir hay- g van. 3/ Abdülhak Hâmit Tarhan'ın bir tıyatro ya- 6 pıtı... Uzaklık işareti. 4/ -j Bir otomobilin arkasma takılan, tekerlekli ve üstü 8 kapalıaraç. 5/Biradınya g da sözcüğün baş harfı.6/ Bir soru sözü... En kısa zaman sü- resi... Doku teli. 7/ Bir renk... Bazı ülkelerde damıtık içkilere verilen ad. 8/ Yapısına girdiği sözcüğe "kendi kendine" anlamı katan ya- bana önek... Su. 9/ Başlıca üyesi Joles Romains olan ve toplumun ortak bilincini dile getirmeyi amaçlayan edebiyat akımı. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ "Akarsu krosu" da. denilen bir spor dalı. 2/ İcraat... Ünlü bir Ro- ma imparatoru. 3/ ABD halkından olan kimse... Verme, öde- me. 4/ Kaygı... "Güzelliğin par'etmez ı Bu bendeki aşk olmasa" (Aşık Veysel). 5/ Gümüşbalığı. 6/ "Yok" anlamında argo sözcük... Boyun eğen, kendisini başkasmın buyruğuna bı- rakan. 7/ Kalın bükülmüş sicim... Kürkçülükte kullanılan kan- gum derisine verilen ad. 8/ Üstten sağa doğru eğik olan basım harfi. 9/ İki nicelik arasındaki bağıntı... Sinema yapıtı. GAZİANTEP 3. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1993,246 Davaa Ibrahim Kjrmızıoğlan vekıü Av. Hatice Karakullukçu tarafından davalı Eva Elisabeth Brümer aleyhine açılan yabana mahkeme karannın tanınması davasında; Davaa, Almanya Darmstadt Sulh Mahkemesi'nin 52 F-546/88 sayılı 21.9.1990 tarihli boşanmaya dair karann tanınmasını talep et- miş, davalının adresine dava dilekçesi tebliğ edilememiştir. Davahnm 29.9.1993 tarihli duruşmaya gelmesi veya kendisini ka- nunu bir vekil ile temsil ettirmesi. davaya karşı diyecekleri ve delilleri- ni ibraz etmesı, aksi takdirde yargılamay a yokluğunda devam oluna- cağı ve karar verileceği, dava dilekçesınin tebliği yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 50676 İLAN KAMAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1992 588 Davaa Döndünur Dede vekili Av. Arap Gökalp tarafından da- valı Erdal Dede aleyhine açılan boşanma davasının mahkememizde yapılan açık yargılamaa sonunda verilen ara karan gereğince; Davalı Kaman İsahocah köyünden Erdal Dede'nin adresi meçhul olduğundan ve adına duruşma gününün ilanen tebliğine karar veril- diğinden, adı geçenin duruşmanın bırakıldığı 12.10.1993 günü saat 9.00'da duruşmada bizzat hazır bulunması veya kendiru bir vekille temsil ettırmesi, aksi takdirde duruşmanın yokluğunda görüleceği ve karar verileceği ilan olunur. Basın: 50510
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle