Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 AĞUSTOS1993 PAZARTESİ
12 DIZIYAZI
1960 'lardan sonra
Türkiye 'deki kadın
yaşamının zemininde,
gerçekten de bu öncülerin
attığı temel durmakta. Bu
yıllardan sonra
Türkiye 'nin içinden geçtiği
dönemler boyunca kadın-
lar, bu temel üstüne kat
çıkmayabaşladılar. Her
çabadayine bazı engellerle
karşılaştılar, ama arîık
kalabalıktılar. İsterseniz,
şimdiyine öncülerin dö-
nemine dönelim ve bu
temel atılırken neler olup
bittiğini anımsamak için,
söylenenlere kulak
verelim.
Cariyelikten Hanımefendilige
Kadının
Güncesi
a z ı r l a y a n : Z E Y N E P A V C I
Artık9
heryerde kadınvar-6-
Kadınlar var her yerde. Her işe alınıyorlar, her
şeyi öğreniyorlar, her ışi beceriyorlar... Artık
"ilk" kadınlar değil bunlar. 6O'lı ve sonra 70'li
yıllar. Türk toplumunun, inceli kahnh damarlan-
nda geanmeye başlayan kadın kokusunun yayı-
hnasıyLa geçer.
Birbiri peşi sıra demekler, partilerin kadın kol-
lan, öncü olmayan. ama yelpazeyi çeşitlendiren
dergiJer. her meslekte yükselen kadınlar, erkek
mesleği diye bilinen işlerde başan kazananlar...
Ve adlanm bir kenara yazmayı kimsenin akıl ede-
mediği milyonlarca kadın. 6O'lı yıllarda öğrenci
hareketlerinde, 70'li yıllarda politik eylemlerde
savaşan, dövûşen. vurulan, kazanan, kaybeden
sayısız kadın. Meslek yaşamlannın zirvelerinde
dolaşan "ilk"ler gibi, birer birer yazmaya kalk-
sak, ciltler dolusu kitaplar dolduracak birçok
kadın. Artık, yalnız Türkiye'de değil. dünya ölçü-
sünde başanlara doğru yumuşak adımlarla iler-
leyen bir ordu gibidirler. Sözûn burasında. yakı-
nlarda Topkapı Sarayı'nda açılacak büyük çapb
bir "Anadolu Kadmı" sergisine "ilkler" konulu
bir çalışma hazırlayan Zehra Toska'nın, yine
yakınlarda bir dergide yayımlanacak yaasından
alınn yapmak için izin istiyorum:
"Kadın tarihimiz üzerine ne biliyoruz? Özel il-
gisi olmayan bırinın bu soruyu aklından bile geçi-
receğini sanmıyorum. Bize, Atatürk'ün devrimle-
ri sayesinde. hiç çaba göstermeksizin. hatta batılı
bazı ülke kadınlanndan da önce birçok haklara
kavuşmuş olduğumuz bilgisi dışında, ne verildi?
Geçmişteki düşünür ve yazarlanmız hakkında ne
biliyoruz?... Bütün bu sorulan sormaya başlayıp,
cevaplan bulacağınuz kaynaklara ulaştığımız za-
man, mektuplan, makaleleri, şiirleri, hikayeleri,
çevirileri ve fotoğraflanyla, pek çok kadınla tanı-
şınz. Başlangıçta oniari cehaletten kurtarmalc is-
teyen erkeklerin desteği. ama daha sonra kendi
gayretleri ve engeller karşısında yılmak bilmeyen
savaşımlanyla, batılı hemcinsleri gibi, toplum
içinde seslerini yûkseltmek, var olduklannı gös-
termek isteyen bu öncü kadınlar, değişmez sanı-
lan kaderleriyle birlikte değer yargılannı da değiş-
tirmeye çalışmışlardır."
1960'lardan sonra Türkiye'deki kadın ya-
şamının zemininde, gerçekten de bu öncülerin
attığı temel durmakta. Bu yıllardan sonra Türki-
ye'nin içinden geçtiği dönemler boyunca kadın-
lar. bu temel üstüne kat çıkmaya bâşladılar. Her
çabada yine bazı engellerle karşılaştılar, ama artık
kalabalıktılar. İsterseniz, şimdi yine öncülerin dö-
nemine dönelim ve bu temel atılırken neler olup
bittiğini anımsamak için, söylenenlere kulak vere-
lim.
Beyler, 'bu işe' ne dediler?
Italyan gezgin Edmondo de Amicis, İstanbul'u
anlatüğı "Constantinople" (1886) adh kitabında,
Türk kadınlanna şöyle sesleniyordu:" Yeni seher,
şımdiden haremin taraçalannda renkleniyor.
Umitli olunuz sevgili hanımlar; selamhğın ka-
pılan açılacaktır, kafesler inecektir, ferace,
çarşmın vitrinini süsleyen bir madde olacaktır.
Harem ağası. çocukluk devresinin kara bir hatı-
rası olarak kalacaktır ve sizler dünyaya vüzlerini-
zin zarafetini, ruhlannızm hazinelerini serbestçe
gostereceksınız."
Halil Hamit tarafmdan 1910 yıhnda yazılan
"tslamiyette Feminizm. yahut AJem-i Nisvanda
Müsavat-ı Tamme" (Kadınhk Aleminde Tam
Eşitlik) adlı kitapta. şu fikirlere yer veriliyordu:
"Kadınlar, idari ve siyasi işlerde erkekler gibi bi-
rer yer aldıklan zaman, anlaşılmalıdır ki insanlık
devri başlamıştır. İnsanlık, herkesin hukukça eşit
olmasıdır. Hanımlanmızın, Ueride her şey olac-
aklannı kati olarak büiyorum. Fakat o mesutda-
kikalarda ben, bir beyaz ve soğuk taşla, bu sevin-
ce kaülabileceğim ve tarafımdan torunlanm on-
lan tebrik edebilecekler...
Çocuklannızm iyi, kadın lehine bir fıkİr sahibi
olmalan için çalışmah ve öyle terbiye etmelisiniz.
Erkek çocuğunuz. kadına düşman olanlardan
nefret etmeli. Kız çocuğunuz. hakkını bilmeli ve
hak almak için kendinde kuvvet bulmahdır."
Yüzyıbn başiannda, kadın konusunda kirni za-
man pek heyecanb, kimi zaman da aşın hiddetli
tavnyla dikİcat çeken yazar Cenap Şehabettin'-
den "inciler":
"•••Ben, kadınlann başlannı sıkı sıkı örtmelerin-
den yana değilim. İçi boş bir şeyin üstünü örtmeye
ne gerek var?", "'... Kadın yazılan, benim üze-
rimde jüp-külot etkisi yapıyor...","... Galiba kor-
seleri, kadınlann düşünce gücünü sıkıyor, yelpa-
Türk kadınının yaşamından bazı tarihler
1931 Kadudara belediye seçimlerine kattlma
hakkı tanuuh.
1931 Ankara Türk Ocagı'nda Afet İnan,
"Kadınlariçingeneloy" konferansını vererek,
genelseçme ve seçibne hakkı talebinde bulundu.
1932 İlk kadın Hariciyegöreva'siAaHk Ayda
Dışişleri Bakanbğı'nda işe başladı.
1933 Kadınlar belediye seçimlerine katılahlar,
belediye meclhlerine ve ihtıyar heyetlerine
seçiMkr.
19331930tarihü "Fuhuşla
Mücadele " tamiminin geçersizüği görülerek,
yerine "Fukuşla \ e Fuhuş Yüzünden Bulaşan
ZühreriHastahklarla Mücadele Mzamnamesi"
çtkanldı.
19341Arahk TBMM, tsmet İnönü ve 191
arkadaşuun hazırlaahğıyasa tasansını kabul
ederek kadınlara seçme ve seçibne hakkı tamdı.
1935 Milletlerarası Kadınlar Kongresi
İstanbul'da toplandı.
1935 Kadınlar seçimlere katıidı ve TBMM'ne
18 kadın miUetvekihseçilaH.
1935 İlk Türk kadınpilotu Sabiha Gökçen
havacıhğa başladı.
1935 Türk kadmuan haklanm elde ettiği ve artık
böyle birörgütlenmeyegereksüune kabnadığı
gerekçesiyle, Türk Kadınlar BirHğifeshedüdi.
1937 Türkiye'nin ilk kadın veterineriSabire
Aydemir, Tıp Fakültesi'nden mezun olarak
meslek hayatına atıUa.
1939 Türkiye radyolannda kadudarayöneük
program başlattldı.
1942 İlk kez bir kadın karikatüristin, Sebna
Enûroğhı'nun karikatürü Amcabey dergisinde
yayvûandı.
1949 Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği
kuruldu.
1950 TBMM'ndekıkadın müktvekiMsayıstüçe
düştü.
1953 Türkiye, 41 ülke arasında, BMGenel
Kurulu'nun 1952 'dekabulettiği, Kadının Siyasal
Haklan Sözleşmesi'niimzaladı.
1953 Türkiye Soroptonüst Kulüpleri
Federasyonu kuruldu.
1954 Türkiye 'de ve dûnyada ilk kez bir kadın,
Melahat Ruacan, Yargttay Üyet'ğine seçildi.
1954 Kadın Haklanm Koruma Derneği kuruldu.
1954 Kadının SosyalHayatım Tetkik Cemiyeti
kuruldu.
1956 L'zun süreyalnızca kadınlannyazıldığı
'îekreterb'k okuİlan açıLh.
1964 Senato'ya iki kadın senatör seçildi.
1967 İlk kadın sendika başkanı Fahriye Tamer,
İzmir'de Tariş Sendikası başkanhğına seçildi.
196S2U hukukçu kadın bırleşerek Hukukçu
Kadınlar Derneği'nikuraular.
1970İlk kez bir kadın siyasetçi, Behice Boran bir
siyasalpartinin, Türkiye İşçi Partisi'nin Genel
Başkanhğı'na seçildi.
1971 T.C. HükümetineIk kez bir kadın bakan
atandı; Prof.Dr. Türkan Akyol \ihat Erim kabi-
nesinin Sağbk ve Sosyal Yardım Bakant oldu.
1973 Kadınlarilk kez siyasalbhrpartikurau:
Türkiye L'bısalKadınlar Partisi.
1974 TRT-l'de Kadın Dünyası, TRT-2'de Kadm
ve Aileprogramlanyayınagirdi.
zeleri dehalarının ışığını söndürüyor, yüksek dü-
şünceler pudra kokusundan kaçıyor."
Dönemin ünlü kadın dergilerinden "Kadınlar
DünyasTna mektup yazan Muhammed Zeki adh
bir kadın haklan savunucusu, yine aynı dönemin
gazetelerinden "'Sabah"m yazarlanndan Mah-
mud Sadık'tan şöyle bir alıntıyı aktarmaktaydı:
"Bakıyorum ki. hem nev-ilerimden (hemcinsle-
rimden) bir çoğunun -yani erkeklerin- mütalaat
ve muhakemaü. hatta hissiyatı bile yanlıştır. Ası-
rlarca müddet krallar, hükümdarlar, milletlerin
hakkmı teslim etmediler, fakat milletler kıyam ve
isyan ile bu haklannı zorla istirdad ettiler (ele ge-
çirdiler)...
Vaktiyle hükümdarlar, kendilerini fevk-el be-
şer (insanüstü) ve teb'alannı hayvan sürüleri ad
eyledikleri (saydıklan), asilzadeler avamı kendile-
ri için mal ve canı, ırz ve namusu mübah mahlu-
kat-ı sefileden (aşağılık yaratıklardan) gördükleri
gibi, erkekler de şimdiye kadar kadmİan kendile-
. rinden aşağı görmeyi itiyat (alışkanlık) edinmişler,
' kadınlara nisbetle derebeyleri gibi. birçok feyzle
hukuk ve imtiyazatı (önceliklen). yedd-i kudret-
lerinde tutagelmişler, böylece kibr-i azametlerini
büyüttükçe büyütmüşlerdir. En ziyade güç olan, o
kibiri kırmaktır..." (Kadınlar Dünyası. 30 Mayıs
1914).
Kadınlann uygar haklara kavuşmalan gereğine
içtenlikle inanan Hüseyin Rahmı Gürpınar, 1914'-
lerde yazdığı "Bir Tebessüm-ü Elem" adlı ro-
manının baş kişisi Ragıbe Hanım'ın ağzından, fı-
kirlerini şöyle dile getiriyordu:
"Erkeklerden medet ummaymız. Birkaç asır
daha bekleseniz, onlar sızın esaret zincirlerinizi
kıramazlar. Onlar hürriyet ve müsavatı (özgürlük
ve eşitliği) kendi aralannda bile tesıs edemediler...
Meşrutiyet ihtilalinin ilk zamanlannda bu iki ke-
limenın beyinlerde patladığını görenler. "Hürri-
yet... Müsavat...Anladık da kadınlar ne olacak?"
demışlerdir. Bu iki mübarek sözün mana.ve hük-
münü haremlerden içeri sokmamak için, kafeslerin
üzerine birer pancur ilave etmeyi dahi düşünmüş-
lerdir.
Kadınla erkek arasmdaki eşitlik
"Türkçülüğün Esaslan"nı yazan, dönemin dü-
şün ve toplumbilim konulanndaki önemli kişilerin-
den Ziya Gökalp ise, kadınlann toplumsal haklan
konusunda diyordu ki: "Ban toplumsal sebeplerle
geçtığimiz dönemlerde kadınla erkek arasında eşit-
sizlık doğmuşsa. günümüzde de başka toplumsal
sebepler. kadınla erkeğın eşitliğini doğuracaktır."
Ahmet Rasim ise kadınlann tavnna "bravo" de-
mek için şu sözleri kullanıyordu: "Kadınlık, bir as-
lanmış meğer...
Nice çamur atmalar, yakıştırmalar arasından
kendine yol açabildi." TBMM'in 1923 jilı Nisan
ayında yapılan ve milletvekili secilmesıne ilişkin
maddelerin görüşüldüğü celselerden birinde, kadı-
nlann vatandaşlık ve seçme-seçilme haklannın
tartışıldığı sırada, bu haklan savunan milletvekille-
rinden Hüseyin Avni Bey'in "hiddetli" Meclis'te
konuşmasından bölümler: "Temenni ederim ki,
Hilmi Bey ve bütün heyet-i celile, kadınlık alemimi-
zin -secilerinden (terbiye ve namuslanndan) hiç
şüphem yoktur- ilm-ü ırfanlannı da (bilgilerini) te-
kamül ettirirler (geliştirirler)." "... Efendiler, kadı-
nlan saymamak. validesine hürmetsizlik etmek de-
mektir.
Haşa! Biz vab'demizi. babamızdan çok severiz..."
Ahmet Ağaoğlu. 1923 ynlı sonlannda Akşam ga-
zetesinde yayımlanan dizi yazısında, kadının hu-
kuksal durumuna sık sık değiniyor ve bu arada
şunlan söylüyordu: "Rica ederim... Bugün hangı
Türk vicdanı. kadmı her türlü manevi şahsiyetten.
duygudan, hassasiyetten, kalpten ve dimağdan
mahnım bireveşyası gibi telakkı eder? Veaiieyi, bir
kümes farz ederek iki. üç, dört kadmın bir sürü ta-
vuk gibi bir horoz etrafında toplanmasını tasvib
eder?" Türk kadınının seçme ve seçibne hakkına
kavuşması için bir önerge hazırlayanlann başında
olan Ismet Inönü, 5 Aralık 1934'te Kamutay'da
(TBMM) yaptığı konuşmada şunlan söylüyor-
du:"... Türİc kadını, tarihte ne vakit hakb ve itibarb
yerini bubnuşsa, budunun geleceği üzerinde etkisi-
ni gösterebilmişse, erkeklerle birlikte kanşık ve güç
yurt ışlerinde el ele çalışabibnişse, işte o zaman bü-
yük Türk ulusu. gücü ve uygarhğı ile bütün dün-
yayı kaplamıştır Devrimciler, yüce kurulunuz
bunu, yurdun ve ulusun çıkan ve iyiliği adma,
anlayışlanmızın yeni bir belgesi olarak gösterebilir.
övünebüir. Ancak bu hakkı Türk kadınına. bir iyi-
lik olsun diye veriyoruz kanısında değibz. Kimse bu
kanıda olamaz. Bizim kanımız. esasen bu hakkm
ona ait olduğu ve fakat yanbşlıkla ve kötülük edik-
rek. çoktan beri geri btrakıldığı merkezindedir."
1940'larda yayımlanan Memduh Şevket EsendaJ'-
ın öyküsü "Feminist"'te, öykü kahramanı Salim
Bey, "feminist" sözcüğünün anlamını bilmediği
için herkese sorar, ama bir türlü öğrenemez. Kimi
"bir meslek", kimi "bir sabun markasf derken,
kimi de bilmediğini saklayarak havadan sudan söz-
ler eder. Esendal, öyküsünü şöyle bitirir: "Sabm
Bey, bu rahatsızbkla feministi o kadar sordu ki. so-
nunda adı feminist kaldı. Dahası. ona bu adın nere-
den kaldığını bilmeyenler. onu bu meslek sahiple-
rinden biri sandılar; kadınlar müsamerelerinde
konferans vermeye çağınyor, yeni çıkan gazeteler
kadın sayfası için ondan yazı istiyorlar..."
... Ve Tevfık Fikret: "Elbet değil nasibi (hak etti-
ği) mezeUet (aşağılanmak) kadınlığın. Elbet sefil
olursa kadm. alçabr beşer."
StRECEK
ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL
Memur emekli aylıklarının hesaplanması
34 yd 10 ay A>nkatlık Hizmetleri Smıfmda avııkat ola-
rak görev yaptıktan sonra, 1. derece 4. kademeden Emek-
li Sandtğı'ndan emekli oldum.
Emeklilerle ügili düzenlemeler çok sık değişmekte ve gi-
derek karmaşık bir dunıma gelmektedir.
1) Memur emekli aylıkları, hangi ödemelerden oluşuyor
ve hangi göstergelere ve katsayılara göre ve ne orandan
hesaplanıyor?
2) Ben kendi a\lığınıın hesabını yaptım ve %12 oranında
bir zam v apıldığını gördiim. Oysa ki, zamlann % 18'i aşa-
cağı yazüdı.
34 yü 10 ay üzerinde emekli olan bir avukata uygulaoan
zam oranı nedir?
YANIT: Çeşitb tarihlerde çıkanlan yasa hükmünde kararna-
nelerle, T.C. Emekli Sandığı emekli aylıklan hesaplamayöntemi
bugünkü konumuna gelmiştir.
Günümüzdeki uygulamada, memur emekli aybklan; 1) Genel
anekli aylığı, 2) Kıdcm emekli aybğı, 3) Taban emekli ayhğı, 4)
Özel tazminat toplamından oluşmaktadır.
I) Genel emekh' aylığı, genel aylık göstergesinde 12 derece içinde
yer alan gösterge tablosundaki göstergelerle, her hizmet sınıfına
ve her dereceye göre (genelde 1 -4 dereceler) belirlenen ek gösterge
toplamımn genel aylık katsayısı ile çarpımı sonucu çıkan tutann,
25 hizmet yüı olanlara %75'i yansımaktadır. 25 yıldan fazla her
hizmet yıh için bu 75 oranı yiizde (l)'er arttınlmaktadır. 34 yıl 10
ay hizmeti olana %84, 10 ay için de %0.83 olarak toplam
°/o 84.83 üzerinden genel emekli ayhğı bağlanmaktadır. Genel
emekli aylıklanna uygulanan katsayı 1993 yılı. 1 ocak - 30 hazi-
ran için 740.1 temmuz - 30 eylül için 835 ve 1 ekim - 31 arabk için-
se 940 olarak beb'rlenmiştir.
2) Taban emekli aylığı ise ayınmsız tüm emeklilere tek bir gös-
tergeden hesaplanmaktadır. Bugünün taban aylık göstergesi 1.
OOO'dir. Taban ayhğın katsayısı da 1 ocak - 30 haziran 1993 için
1.675, 1 temmuz - 30 eylül 1993 için 1775 ve 1 ekim - 31 aralık
1993 için 2.000 olarak saptanmıştır.
3) Kıdem emekli ayhğı her kıdem yılı için 15 gösterge üzerinden
hesaplanmakta ancak, 25 ve daha fazla yıl hizmeti olanlann kı-
dem göstergeleri 375'te dondurulmuştur. Kıdem aylıklanna da
genel aylık katsayısı uygulanmaktadır.
4) 1992 yılı ocak ayında 476 sayılı Yasa Hükmünde Kararna-
me ile, memur emeklileri için yeni bir ödeme daha getınimiştir.
Bu ödeme "Özel, hizmet tazminatı ve benzeri tazminatlarla öde-
nekler toplamının Devlet Memurlan Kanunu'na tabi en yüksek
devlet memuru aylığı (ek gösterge dahil) brüt tutannın %4'üne"
karşılık gelen tutar olarak bebrlenrniştir. Bu %4 oranı 1 temmuz
1993 ve sonrası için %7'ye yükseltilmiştir.
Bu ödemeye de genel aylık katsıyısı uygulanması öngörülmüş-
tür.
Bu ödeme, 1-30 haziran 1993 için %4 orandan ve 224 bin 960,
1 temmuz - 30 eylül 1993 için %7 orandan ve 444 bin 220,1 ekim
- 31 arabk 1993 için yine %7'den ve 500 bin 80 lira üzerinden ve
her emeklinin aybk bağlama oranına göre ödenecektir.
Yaptığımız hesaplamaya göre, 34 yıl 10 ay hizmetten sonra
emekli olan bir avukatın emekli aylığı, 1 ocak - 30 haziran döne-
minde. 4 milyon 147 bin 890 liradır. 1 temmuz - 30 eylül döne-
minde % 12.79 artarak 4 milyon 678 bin 526 olacaktır. 1 ekim -
31 aralık döneminde ise % 14.22 arüşla 5 milyon 268 bin 368 bra-
dır. 1993 yılı 2. yansı için %12.79 ve %14.22 olarak iki taksitte
verilen zam oranı toplamı da %27.01'dîr.
POIİTİKA VE OTESİ
MEHMED KEMAL
ItHce Arpalıklap Var...
Geçende gazetede bir ılan vardı: devlet, memur ve iş-
çi almak için ilan vermişti. 1755 kişi alınacaktı, ama 129
bin kişi saldırmıştı. Bu saldırı, ne denli kalabalık bir işsiz-
ler ordusunun bulunduğunu göstermez mi? Sınav için
stadyumları açmışlar, orada sınıyorlardı. Bir orantı mı
kurmak istiyorsunuz, sayıları birbirine vurunuz.
Yıllardır, hep düzen... düzen... der, dururuz. Biz, yarım
yüzyıldır parti programlarında devletçilik ettik... Ne dev-
letçi olabildik, ne liberal!. ikisi arasında kıvrandık dur-
duk. Devlet, "çalışanla çalıştıran arasmdaki ilişkileri
düzenleyecekti". Bunun için, bir de Çalışma Bakanlığı
kurmuştuk. ilk Çalışma Bakanımız Sadi Irmak, buraya
yanlışlıkla geldiğini bilir. sırası geldiğinde kendi gülerdi.
Rahmetli Sadi Irmak uzun yaşadı, siyaset hayatında
Başbakanlık dahil, en yüce katlara kadar çıktı.
İşçi ve işveren temsilcileriyle devlet yetkilileri, pazar-
lık masasına oturuyorlar. işçi temsilcisiyle işveren tem-
silcisi oturup çatır çatır pazarlık edecekler, devlet tem-
silcisi de gözcü olacak, değil mi? Hayır, öyle olmuyor.
Devlet de işveren temsilcisininyanınageçiyor, başlıyor
"Ben, size bu parayı vermem!.." diye bağırmaya...
Senin, devlet olarak gözcülüğün nerede kaldı? Eskiden
bu yan tutmayı gizli yaparlardı, şimdi açıktan açığayapı-
yorlar.
Sırası düştüğünde, "Devleti küçültelim" diyorlar. En
küçük bir toplusözleşme masasında, başını kaldırıp iş-
verenden yana olan, "Ben bu parayı size vermem, sizi
halka şikayet ederim " diyen devlete ne demeli? Küçülü-
yor mu, olduğundan da daha çok büyüyor mu? Partiler
programlarında nasıl "devletçi" olamamışlarsa, "libe-
ral" de olamamışlardır. Sopasını gizleyen "mubassır"
gibi, işçilerin tepesine dikilmişlerdir. Böyle olmasa ko-
lay kolay "Ben zenginleriseverim" diyebilirler miydi?
KlT'lerinözelleştirilmelerindensözediliyor. Buraların
yönetim kurullarına bir göz atalım. Ne kadar seçim yitir-
miş. politika dışı kalmış, yüksek dereceden emekli ol-
muş kimseler varsa hemen hepsi bu yönetim kurulların-
da üyedir. Banka yönetim kurulları, KİT yönetim kurulla-
rı bu ıskarta mallarla doludur.
Memleketimizde her on yılda bir, askeri darbe olur.
Bu askeri darbeler döneminde kurulan hükümetlerde,
bakarsınız ki Türk-lş'ten bir bakan vardır. Hatta bu ba-
kanlar gediklidir, değişmez, aynı kişiler olur. İşçi sendi-
kaları yöneticileri, askeri darbenin altında ezilirken
sendikalı bakanlar, hükümet içinde keyif çatarlar.
Geçende devlet büyüklerimizden biri, bir trafik kaza-
sında can verdi. Biyografisinde gördük ki, yaşamı yöne-
tim kurulu üyeliğinde geçmiş. Yönetim kurulu üyesi
olmadığı KİT kalmamış... Partilerin hepsiyle iyi geçin-
miş, hepsiyle arası iyiymiş. Seçimi mi yitirdin, gelsin
ardından yönetim kurulu üyeliği...
Zaten bu yönetim kurulu üyeliğinin bir çetelesi oluyor.
Seçim yitirildi mi, bu çeteleler açılıyor, başlıyor kimin
nereye atanacağı...'
Bu yönetim kurullarının en görkemli olanlarından biri
de bir bankanın yönetim kurulu üyeliğidir. Bir şair arka-
dftşımız "garanti seçilir" diye, iktidar partisinden aday
olmuştu. Fakat ne çare ki "garanti" sanılan seçimi yitir-
di. Partinin ileri gelenlerinden birine,
"Şaire yazık ettiniz" demiştik.
Verdiği yanıt şu olmuştu:
"İyi ki milletvekilliğini yitirdi. Biz onu, milletvekilliğin-
den daha önemli bir bankanın yönetim kurulu üyeliğine
getirdik. Biliyor musun, ne kadar büyük çıkan vardır."
Başladı yıllık gelirini hesaplamaya, Karun gibi zengin
oluyordu. Bizim şair, iki dönem kaldığı yönetim kurulu
üyeliğinden cüzdanı kabarık ayrıldı.
Bilenler için, ne büyük arpalıklar vardır.
BULMACA
1 2SOLDAN SAĞA:
1/ Duvarlan yontulma-
mış ağaç gövdelerinin üst
üste oturtulmasıyla oluş-
turulmuş ev... "Saçma ey
göz 'ten gönlümdeki
odlara su/Kim bu denJü 4
dutuşan odlare kılmaz
çare su" (Fuzuli). 2/ Ka-
rakter... Tann. 3/ Bir no-
ta... Bir jşletmenin ani
batışı. 4/ Üçüncü jeolojik
çağın en son dönemi. 5/ 8
Sözü boş yere uzatma... q
Yazı. 6/ Mürekkebi ku-
rutmakta kullarulan çok
kum... Kansızlık. 7/ En küçük sos-
volojik birim... Kale hendeği. 8/
Sahip... İskambildeki karo rengine
verilen bir başka ad. 9/ Piston.
VUKARIDAN AŞAGIYA:
1/ Türkiye'nin güney kıyılannda
yetişen ve çit bitkisi olarak kullanı-
lan çah. 2/ Ahırlarda iki hay\an
yeri arasma bölmelik diye konulan
kalın sınk... Bir nota. 3/ Sodyu-
mun simgesi... Resmi bir göreve
atama ya da bir üst aşama için yazılan yazı. 4/ Yapraklann düz
ve parlak böliimü... Düşünce. 5/ Şarkı, türkü... Kalay oksit ka-
ularak donuklaştınlmış ya da kemik tozu kaülarak yan donuk
hale getirilmiş cam. 6/ Dingil... Halk dilinde amca ya da dayı
kansına verilen ad. 7/ Dağkırlangıcı da denilen küçük bir kuş...
İlave. 8/ İçel ilinin bir ilçesi. 9/ Sazı kurmaya yarayan burgu...
Ensiz tahta.
GERCÜŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESÎ
EsasNo: 1992*62
Hâkim: tbrahim Çelenk 32503
Kâüp: Nazmı Eriğ 171
Davaa Siirt Ui Eruh ilçesi Ağaçyurdu köyü nüfusuna kayıtb Ra-
mazan ve Helu kızı 1964 doğumlu Menice f aniş'in mahkememizde
acmış olduğu gaiplik karan davasında, eşi olan, Yusuf ve Seyran oğ-
lu. 1941 doğumlu Osman Taniş, Gercüş ilçesi Başova köyünde imam
iken 17.12.1991 tarihinde silahlı kişilerce kaçınlmış ve o günden bu
yana ölüsü ve dirisi bulunmayıp, mahkememizce Osman Taniş'in ga-
ipliğine karar verildiğinden;
Siirt ıb Erih ilçesi Ağaçyurdu köyü 002/01 cilt, sayfa 47, kütük sıra
no: 22'de nüfusa kayıüı Yusuf ve Seyran oğlu, İ94I doğumlu Osman
Taniş'in gaipliğine ilişkin işbu ilanın gazete ile ilanına, şahsın nerede
olduğunu bilen veya görenlerin. mahkememizin 1992/62 esas sayıb
dosyasına bir yıla kadar bilgi vermeleri ve müracaatlan ilan olunur.
22.07.1993
Basın: 50560
T.C.
TA VŞANLISULH HUKUK MAHKEMESİ
1990/194 Esas
Davacüar Tevfık Kocayörük ve İhsan Kocayörük veküi Av.
Hüsnü Davutoğlu tarafından davalıjar Abdurrahman Seferoğlu ve
arkadaşlan aleyhine açılan tapu iplali ve tesdl davasının yapılan yar-
gılaması sırasmda verilen ara karan gereğince;
Dahiü davah Ayten Eğriöz'e dava dilekçesi ve duruşma gûnü adre-
sinin tespit edilememesi sebebi ile tebliğ edilememiş olmakla, dava
dilekcesinin ve duruşma gününün davalıya gazete yolu ile ilanen teb-
liğine karar verilmiş, adı geçenin 17.09.1993 günü saat 09.00'da Tav-
şanlı Sulh Hukuk Mahkemesi'nde hazır bulunması veya kendisini bir
vekille temsil ettirmesi. aksi takdirde hakkında açılan davanın yoklu-
ğunda yaprlıp karar verileceği hususu ilanen tebliğ olunur.
09.07.1993
Basın: 50554