27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 AĞUSTOS1993 PAZARTESİ 12 DIZIYAZI 1960 'lardan sonra Türkiye 'deki kadın yaşamının zemininde, gerçekten de bu öncülerin attığı temel durmakta. Bu yıllardan sonra Türkiye 'nin içinden geçtiği dönemler boyunca kadın- lar, bu temel üstüne kat çıkmayabaşladılar. Her çabadayine bazı engellerle karşılaştılar, ama arîık kalabalıktılar. İsterseniz, şimdiyine öncülerin dö- nemine dönelim ve bu temel atılırken neler olup bittiğini anımsamak için, söylenenlere kulak verelim. Cariyelikten Hanımefendilige Kadının Güncesi a z ı r l a y a n : Z E Y N E P A V C I Artık9 heryerde kadınvar-6- Kadınlar var her yerde. Her işe alınıyorlar, her şeyi öğreniyorlar, her ışi beceriyorlar... Artık "ilk" kadınlar değil bunlar. 6O'lı ve sonra 70'li yıllar. Türk toplumunun, inceli kahnh damarlan- nda geanmeye başlayan kadın kokusunun yayı- hnasıyLa geçer. Birbiri peşi sıra demekler, partilerin kadın kol- lan, öncü olmayan. ama yelpazeyi çeşitlendiren dergiJer. her meslekte yükselen kadınlar, erkek mesleği diye bilinen işlerde başan kazananlar... Ve adlanm bir kenara yazmayı kimsenin akıl ede- mediği milyonlarca kadın. 6O'lı yıllarda öğrenci hareketlerinde, 70'li yıllarda politik eylemlerde savaşan, dövûşen. vurulan, kazanan, kaybeden sayısız kadın. Meslek yaşamlannın zirvelerinde dolaşan "ilk"ler gibi, birer birer yazmaya kalk- sak, ciltler dolusu kitaplar dolduracak birçok kadın. Artık, yalnız Türkiye'de değil. dünya ölçü- sünde başanlara doğru yumuşak adımlarla iler- leyen bir ordu gibidirler. Sözûn burasında. yakı- nlarda Topkapı Sarayı'nda açılacak büyük çapb bir "Anadolu Kadmı" sergisine "ilkler" konulu bir çalışma hazırlayan Zehra Toska'nın, yine yakınlarda bir dergide yayımlanacak yaasından alınn yapmak için izin istiyorum: "Kadın tarihimiz üzerine ne biliyoruz? Özel il- gisi olmayan bırinın bu soruyu aklından bile geçi- receğini sanmıyorum. Bize, Atatürk'ün devrimle- ri sayesinde. hiç çaba göstermeksizin. hatta batılı bazı ülke kadınlanndan da önce birçok haklara kavuşmuş olduğumuz bilgisi dışında, ne verildi? Geçmişteki düşünür ve yazarlanmız hakkında ne biliyoruz?... Bütün bu sorulan sormaya başlayıp, cevaplan bulacağınuz kaynaklara ulaştığımız za- man, mektuplan, makaleleri, şiirleri, hikayeleri, çevirileri ve fotoğraflanyla, pek çok kadınla tanı- şınz. Başlangıçta oniari cehaletten kurtarmalc is- teyen erkeklerin desteği. ama daha sonra kendi gayretleri ve engeller karşısında yılmak bilmeyen savaşımlanyla, batılı hemcinsleri gibi, toplum içinde seslerini yûkseltmek, var olduklannı gös- termek isteyen bu öncü kadınlar, değişmez sanı- lan kaderleriyle birlikte değer yargılannı da değiş- tirmeye çalışmışlardır." 1960'lardan sonra Türkiye'deki kadın ya- şamının zemininde, gerçekten de bu öncülerin attığı temel durmakta. Bu yıllardan sonra Türki- ye'nin içinden geçtiği dönemler boyunca kadın- lar. bu temel üstüne kat çıkmaya bâşladılar. Her çabada yine bazı engellerle karşılaştılar, ama artık kalabalıktılar. İsterseniz, şimdi yine öncülerin dö- nemine dönelim ve bu temel atılırken neler olup bittiğini anımsamak için, söylenenlere kulak vere- lim. Beyler, 'bu işe' ne dediler? Italyan gezgin Edmondo de Amicis, İstanbul'u anlatüğı "Constantinople" (1886) adh kitabında, Türk kadınlanna şöyle sesleniyordu:" Yeni seher, şımdiden haremin taraçalannda renkleniyor. Umitli olunuz sevgili hanımlar; selamhğın ka- pılan açılacaktır, kafesler inecektir, ferace, çarşmın vitrinini süsleyen bir madde olacaktır. Harem ağası. çocukluk devresinin kara bir hatı- rası olarak kalacaktır ve sizler dünyaya vüzlerini- zin zarafetini, ruhlannızm hazinelerini serbestçe gostereceksınız." Halil Hamit tarafmdan 1910 yıhnda yazılan "tslamiyette Feminizm. yahut AJem-i Nisvanda Müsavat-ı Tamme" (Kadınhk Aleminde Tam Eşitlik) adlı kitapta. şu fikirlere yer veriliyordu: "Kadınlar, idari ve siyasi işlerde erkekler gibi bi- rer yer aldıklan zaman, anlaşılmalıdır ki insanlık devri başlamıştır. İnsanlık, herkesin hukukça eşit olmasıdır. Hanımlanmızın, Ueride her şey olac- aklannı kati olarak büiyorum. Fakat o mesutda- kikalarda ben, bir beyaz ve soğuk taşla, bu sevin- ce kaülabileceğim ve tarafımdan torunlanm on- lan tebrik edebilecekler... Çocuklannızm iyi, kadın lehine bir fıkİr sahibi olmalan için çalışmah ve öyle terbiye etmelisiniz. Erkek çocuğunuz. kadına düşman olanlardan nefret etmeli. Kız çocuğunuz. hakkını bilmeli ve hak almak için kendinde kuvvet bulmahdır." Yüzyıbn başiannda, kadın konusunda kirni za- man pek heyecanb, kimi zaman da aşın hiddetli tavnyla dikİcat çeken yazar Cenap Şehabettin'- den "inciler": "•••Ben, kadınlann başlannı sıkı sıkı örtmelerin- den yana değilim. İçi boş bir şeyin üstünü örtmeye ne gerek var?", "'... Kadın yazılan, benim üze- rimde jüp-külot etkisi yapıyor...","... Galiba kor- seleri, kadınlann düşünce gücünü sıkıyor, yelpa- Türk kadınının yaşamından bazı tarihler 1931 Kadudara belediye seçimlerine kattlma hakkı tanuuh. 1931 Ankara Türk Ocagı'nda Afet İnan, "Kadınlariçingeneloy" konferansını vererek, genelseçme ve seçibne hakkı talebinde bulundu. 1932 İlk kadın Hariciyegöreva'siAaHk Ayda Dışişleri Bakanbğı'nda işe başladı. 1933 Kadınlar belediye seçimlerine katılahlar, belediye meclhlerine ve ihtıyar heyetlerine seçiMkr. 19331930tarihü "Fuhuşla Mücadele " tamiminin geçersizüği görülerek, yerine "Fukuşla \ e Fuhuş Yüzünden Bulaşan ZühreriHastahklarla Mücadele Mzamnamesi" çtkanldı. 19341Arahk TBMM, tsmet İnönü ve 191 arkadaşuun hazırlaahğıyasa tasansını kabul ederek kadınlara seçme ve seçibne hakkı tamdı. 1935 Milletlerarası Kadınlar Kongresi İstanbul'da toplandı. 1935 Kadınlar seçimlere katıidı ve TBMM'ne 18 kadın miUetvekihseçilaH. 1935 İlk Türk kadınpilotu Sabiha Gökçen havacıhğa başladı. 1935 Türk kadmuan haklanm elde ettiği ve artık böyle birörgütlenmeyegereksüune kabnadığı gerekçesiyle, Türk Kadınlar BirHğifeshedüdi. 1937 Türkiye'nin ilk kadın veterineriSabire Aydemir, Tıp Fakültesi'nden mezun olarak meslek hayatına atıUa. 1939 Türkiye radyolannda kadudarayöneük program başlattldı. 1942 İlk kez bir kadın karikatüristin, Sebna Enûroğhı'nun karikatürü Amcabey dergisinde yayvûandı. 1949 Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği kuruldu. 1950 TBMM'ndekıkadın müktvekiMsayıstüçe düştü. 1953 Türkiye, 41 ülke arasında, BMGenel Kurulu'nun 1952 'dekabulettiği, Kadının Siyasal Haklan Sözleşmesi'niimzaladı. 1953 Türkiye Soroptonüst Kulüpleri Federasyonu kuruldu. 1954 Türkiye 'de ve dûnyada ilk kez bir kadın, Melahat Ruacan, Yargttay Üyet'ğine seçildi. 1954 Kadın Haklanm Koruma Derneği kuruldu. 1954 Kadının SosyalHayatım Tetkik Cemiyeti kuruldu. 1956 L'zun süreyalnızca kadınlannyazıldığı 'îekreterb'k okuİlan açıLh. 1964 Senato'ya iki kadın senatör seçildi. 1967 İlk kadın sendika başkanı Fahriye Tamer, İzmir'de Tariş Sendikası başkanhğına seçildi. 196S2U hukukçu kadın bırleşerek Hukukçu Kadınlar Derneği'nikuraular. 1970İlk kez bir kadın siyasetçi, Behice Boran bir siyasalpartinin, Türkiye İşçi Partisi'nin Genel Başkanhğı'na seçildi. 1971 T.C. HükümetineIk kez bir kadın bakan atandı; Prof.Dr. Türkan Akyol \ihat Erim kabi- nesinin Sağbk ve Sosyal Yardım Bakant oldu. 1973 Kadınlarilk kez siyasalbhrpartikurau: Türkiye L'bısalKadınlar Partisi. 1974 TRT-l'de Kadın Dünyası, TRT-2'de Kadm ve Aileprogramlanyayınagirdi. zeleri dehalarının ışığını söndürüyor, yüksek dü- şünceler pudra kokusundan kaçıyor." Dönemin ünlü kadın dergilerinden "Kadınlar DünyasTna mektup yazan Muhammed Zeki adh bir kadın haklan savunucusu, yine aynı dönemin gazetelerinden "'Sabah"m yazarlanndan Mah- mud Sadık'tan şöyle bir alıntıyı aktarmaktaydı: "Bakıyorum ki. hem nev-ilerimden (hemcinsle- rimden) bir çoğunun -yani erkeklerin- mütalaat ve muhakemaü. hatta hissiyatı bile yanlıştır. Ası- rlarca müddet krallar, hükümdarlar, milletlerin hakkmı teslim etmediler, fakat milletler kıyam ve isyan ile bu haklannı zorla istirdad ettiler (ele ge- çirdiler)... Vaktiyle hükümdarlar, kendilerini fevk-el be- şer (insanüstü) ve teb'alannı hayvan sürüleri ad eyledikleri (saydıklan), asilzadeler avamı kendile- ri için mal ve canı, ırz ve namusu mübah mahlu- kat-ı sefileden (aşağılık yaratıklardan) gördükleri gibi, erkekler de şimdiye kadar kadmİan kendile- . rinden aşağı görmeyi itiyat (alışkanlık) edinmişler, ' kadınlara nisbetle derebeyleri gibi. birçok feyzle hukuk ve imtiyazatı (önceliklen). yedd-i kudret- lerinde tutagelmişler, böylece kibr-i azametlerini büyüttükçe büyütmüşlerdir. En ziyade güç olan, o kibiri kırmaktır..." (Kadınlar Dünyası. 30 Mayıs 1914). Kadınlann uygar haklara kavuşmalan gereğine içtenlikle inanan Hüseyin Rahmı Gürpınar, 1914'- lerde yazdığı "Bir Tebessüm-ü Elem" adlı ro- manının baş kişisi Ragıbe Hanım'ın ağzından, fı- kirlerini şöyle dile getiriyordu: "Erkeklerden medet ummaymız. Birkaç asır daha bekleseniz, onlar sızın esaret zincirlerinizi kıramazlar. Onlar hürriyet ve müsavatı (özgürlük ve eşitliği) kendi aralannda bile tesıs edemediler... Meşrutiyet ihtilalinin ilk zamanlannda bu iki ke- limenın beyinlerde patladığını görenler. "Hürri- yet... Müsavat...Anladık da kadınlar ne olacak?" demışlerdir. Bu iki mübarek sözün mana.ve hük- münü haremlerden içeri sokmamak için, kafeslerin üzerine birer pancur ilave etmeyi dahi düşünmüş- lerdir. Kadınla erkek arasmdaki eşitlik "Türkçülüğün Esaslan"nı yazan, dönemin dü- şün ve toplumbilim konulanndaki önemli kişilerin- den Ziya Gökalp ise, kadınlann toplumsal haklan konusunda diyordu ki: "Ban toplumsal sebeplerle geçtığimiz dönemlerde kadınla erkek arasında eşit- sizlık doğmuşsa. günümüzde de başka toplumsal sebepler. kadınla erkeğın eşitliğini doğuracaktır." Ahmet Rasim ise kadınlann tavnna "bravo" de- mek için şu sözleri kullanıyordu: "Kadınlık, bir as- lanmış meğer... Nice çamur atmalar, yakıştırmalar arasından kendine yol açabildi." TBMM'in 1923 jilı Nisan ayında yapılan ve milletvekili secilmesıne ilişkin maddelerin görüşüldüğü celselerden birinde, kadı- nlann vatandaşlık ve seçme-seçilme haklannın tartışıldığı sırada, bu haklan savunan milletvekille- rinden Hüseyin Avni Bey'in "hiddetli" Meclis'te konuşmasından bölümler: "Temenni ederim ki, Hilmi Bey ve bütün heyet-i celile, kadınlık alemimi- zin -secilerinden (terbiye ve namuslanndan) hiç şüphem yoktur- ilm-ü ırfanlannı da (bilgilerini) te- kamül ettirirler (geliştirirler)." "... Efendiler, kadı- nlan saymamak. validesine hürmetsizlik etmek de- mektir. Haşa! Biz vab'demizi. babamızdan çok severiz..." Ahmet Ağaoğlu. 1923 ynlı sonlannda Akşam ga- zetesinde yayımlanan dizi yazısında, kadının hu- kuksal durumuna sık sık değiniyor ve bu arada şunlan söylüyordu: "Rica ederim... Bugün hangı Türk vicdanı. kadmı her türlü manevi şahsiyetten. duygudan, hassasiyetten, kalpten ve dimağdan mahnım bireveşyası gibi telakkı eder? Veaiieyi, bir kümes farz ederek iki. üç, dört kadmın bir sürü ta- vuk gibi bir horoz etrafında toplanmasını tasvib eder?" Türk kadınının seçme ve seçibne hakkına kavuşması için bir önerge hazırlayanlann başında olan Ismet Inönü, 5 Aralık 1934'te Kamutay'da (TBMM) yaptığı konuşmada şunlan söylüyor- du:"... Türİc kadını, tarihte ne vakit hakb ve itibarb yerini bubnuşsa, budunun geleceği üzerinde etkisi- ni gösterebilmişse, erkeklerle birlikte kanşık ve güç yurt ışlerinde el ele çalışabibnişse, işte o zaman bü- yük Türk ulusu. gücü ve uygarhğı ile bütün dün- yayı kaplamıştır Devrimciler, yüce kurulunuz bunu, yurdun ve ulusun çıkan ve iyiliği adma, anlayışlanmızın yeni bir belgesi olarak gösterebilir. övünebüir. Ancak bu hakkı Türk kadınına. bir iyi- lik olsun diye veriyoruz kanısında değibz. Kimse bu kanıda olamaz. Bizim kanımız. esasen bu hakkm ona ait olduğu ve fakat yanbşlıkla ve kötülük edik- rek. çoktan beri geri btrakıldığı merkezindedir." 1940'larda yayımlanan Memduh Şevket EsendaJ'- ın öyküsü "Feminist"'te, öykü kahramanı Salim Bey, "feminist" sözcüğünün anlamını bilmediği için herkese sorar, ama bir türlü öğrenemez. Kimi "bir meslek", kimi "bir sabun markasf derken, kimi de bilmediğini saklayarak havadan sudan söz- ler eder. Esendal, öyküsünü şöyle bitirir: "Sabm Bey, bu rahatsızbkla feministi o kadar sordu ki. so- nunda adı feminist kaldı. Dahası. ona bu adın nere- den kaldığını bilmeyenler. onu bu meslek sahiple- rinden biri sandılar; kadınlar müsamerelerinde konferans vermeye çağınyor, yeni çıkan gazeteler kadın sayfası için ondan yazı istiyorlar..." ... Ve Tevfık Fikret: "Elbet değil nasibi (hak etti- ği) mezeUet (aşağılanmak) kadınlığın. Elbet sefil olursa kadm. alçabr beşer." StRECEK ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Memur emekli aylıklarının hesaplanması 34 yd 10 ay A>nkatlık Hizmetleri Smıfmda avııkat ola- rak görev yaptıktan sonra, 1. derece 4. kademeden Emek- li Sandtğı'ndan emekli oldum. Emeklilerle ügili düzenlemeler çok sık değişmekte ve gi- derek karmaşık bir dunıma gelmektedir. 1) Memur emekli aylıkları, hangi ödemelerden oluşuyor ve hangi göstergelere ve katsayılara göre ve ne orandan hesaplanıyor? 2) Ben kendi a\lığınıın hesabını yaptım ve %12 oranında bir zam v apıldığını gördiim. Oysa ki, zamlann % 18'i aşa- cağı yazüdı. 34 yü 10 ay üzerinde emekli olan bir avukata uygulaoan zam oranı nedir? YANIT: Çeşitb tarihlerde çıkanlan yasa hükmünde kararna- nelerle, T.C. Emekli Sandığı emekli aylıklan hesaplamayöntemi bugünkü konumuna gelmiştir. Günümüzdeki uygulamada, memur emekli aybklan; 1) Genel anekli aylığı, 2) Kıdcm emekli aybğı, 3) Taban emekli ayhğı, 4) Özel tazminat toplamından oluşmaktadır. I) Genel emekh' aylığı, genel aylık göstergesinde 12 derece içinde yer alan gösterge tablosundaki göstergelerle, her hizmet sınıfına ve her dereceye göre (genelde 1 -4 dereceler) belirlenen ek gösterge toplamımn genel aylık katsayısı ile çarpımı sonucu çıkan tutann, 25 hizmet yüı olanlara %75'i yansımaktadır. 25 yıldan fazla her hizmet yıh için bu 75 oranı yiizde (l)'er arttınlmaktadır. 34 yıl 10 ay hizmeti olana %84, 10 ay için de %0.83 olarak toplam °/o 84.83 üzerinden genel emekli ayhğı bağlanmaktadır. Genel emekli aylıklanna uygulanan katsayı 1993 yılı. 1 ocak - 30 hazi- ran için 740.1 temmuz - 30 eylül için 835 ve 1 ekim - 31 arabk için- se 940 olarak beb'rlenmiştir. 2) Taban emekli aylığı ise ayınmsız tüm emeklilere tek bir gös- tergeden hesaplanmaktadır. Bugünün taban aylık göstergesi 1. OOO'dir. Taban ayhğın katsayısı da 1 ocak - 30 haziran 1993 için 1.675, 1 temmuz - 30 eylül 1993 için 1775 ve 1 ekim - 31 aralık 1993 için 2.000 olarak saptanmıştır. 3) Kıdem emekli ayhğı her kıdem yılı için 15 gösterge üzerinden hesaplanmakta ancak, 25 ve daha fazla yıl hizmeti olanlann kı- dem göstergeleri 375'te dondurulmuştur. Kıdem aylıklanna da genel aylık katsayısı uygulanmaktadır. 4) 1992 yılı ocak ayında 476 sayılı Yasa Hükmünde Kararna- me ile, memur emeklileri için yeni bir ödeme daha getınimiştir. Bu ödeme "Özel, hizmet tazminatı ve benzeri tazminatlarla öde- nekler toplamının Devlet Memurlan Kanunu'na tabi en yüksek devlet memuru aylığı (ek gösterge dahil) brüt tutannın %4'üne" karşılık gelen tutar olarak bebrlenrniştir. Bu %4 oranı 1 temmuz 1993 ve sonrası için %7'ye yükseltilmiştir. Bu ödemeye de genel aylık katsıyısı uygulanması öngörülmüş- tür. Bu ödeme, 1-30 haziran 1993 için %4 orandan ve 224 bin 960, 1 temmuz - 30 eylül 1993 için %7 orandan ve 444 bin 220,1 ekim - 31 arabk 1993 için yine %7'den ve 500 bin 80 lira üzerinden ve her emeklinin aybk bağlama oranına göre ödenecektir. Yaptığımız hesaplamaya göre, 34 yıl 10 ay hizmetten sonra emekli olan bir avukatın emekli aylığı, 1 ocak - 30 haziran döne- minde. 4 milyon 147 bin 890 liradır. 1 temmuz - 30 eylül döne- minde % 12.79 artarak 4 milyon 678 bin 526 olacaktır. 1 ekim - 31 aralık döneminde ise % 14.22 arüşla 5 milyon 268 bin 368 bra- dır. 1993 yılı 2. yansı için %12.79 ve %14.22 olarak iki taksitte verilen zam oranı toplamı da %27.01'dîr. POIİTİKA VE OTESİ MEHMED KEMAL ItHce Arpalıklap Var... Geçende gazetede bir ılan vardı: devlet, memur ve iş- çi almak için ilan vermişti. 1755 kişi alınacaktı, ama 129 bin kişi saldırmıştı. Bu saldırı, ne denli kalabalık bir işsiz- ler ordusunun bulunduğunu göstermez mi? Sınav için stadyumları açmışlar, orada sınıyorlardı. Bir orantı mı kurmak istiyorsunuz, sayıları birbirine vurunuz. Yıllardır, hep düzen... düzen... der, dururuz. Biz, yarım yüzyıldır parti programlarında devletçilik ettik... Ne dev- letçi olabildik, ne liberal!. ikisi arasında kıvrandık dur- duk. Devlet, "çalışanla çalıştıran arasmdaki ilişkileri düzenleyecekti". Bunun için, bir de Çalışma Bakanlığı kurmuştuk. ilk Çalışma Bakanımız Sadi Irmak, buraya yanlışlıkla geldiğini bilir. sırası geldiğinde kendi gülerdi. Rahmetli Sadi Irmak uzun yaşadı, siyaset hayatında Başbakanlık dahil, en yüce katlara kadar çıktı. İşçi ve işveren temsilcileriyle devlet yetkilileri, pazar- lık masasına oturuyorlar. işçi temsilcisiyle işveren tem- silcisi oturup çatır çatır pazarlık edecekler, devlet tem- silcisi de gözcü olacak, değil mi? Hayır, öyle olmuyor. Devlet de işveren temsilcisininyanınageçiyor, başlıyor "Ben, size bu parayı vermem!.." diye bağırmaya... Senin, devlet olarak gözcülüğün nerede kaldı? Eskiden bu yan tutmayı gizli yaparlardı, şimdi açıktan açığayapı- yorlar. Sırası düştüğünde, "Devleti küçültelim" diyorlar. En küçük bir toplusözleşme masasında, başını kaldırıp iş- verenden yana olan, "Ben bu parayı size vermem, sizi halka şikayet ederim " diyen devlete ne demeli? Küçülü- yor mu, olduğundan da daha çok büyüyor mu? Partiler programlarında nasıl "devletçi" olamamışlarsa, "libe- ral" de olamamışlardır. Sopasını gizleyen "mubassır" gibi, işçilerin tepesine dikilmişlerdir. Böyle olmasa ko- lay kolay "Ben zenginleriseverim" diyebilirler miydi? KlT'lerinözelleştirilmelerindensözediliyor. Buraların yönetim kurullarına bir göz atalım. Ne kadar seçim yitir- miş. politika dışı kalmış, yüksek dereceden emekli ol- muş kimseler varsa hemen hepsi bu yönetim kurulların- da üyedir. Banka yönetim kurulları, KİT yönetim kurulla- rı bu ıskarta mallarla doludur. Memleketimizde her on yılda bir, askeri darbe olur. Bu askeri darbeler döneminde kurulan hükümetlerde, bakarsınız ki Türk-lş'ten bir bakan vardır. Hatta bu ba- kanlar gediklidir, değişmez, aynı kişiler olur. İşçi sendi- kaları yöneticileri, askeri darbenin altında ezilirken sendikalı bakanlar, hükümet içinde keyif çatarlar. Geçende devlet büyüklerimizden biri, bir trafik kaza- sında can verdi. Biyografisinde gördük ki, yaşamı yöne- tim kurulu üyeliğinde geçmiş. Yönetim kurulu üyesi olmadığı KİT kalmamış... Partilerin hepsiyle iyi geçin- miş, hepsiyle arası iyiymiş. Seçimi mi yitirdin, gelsin ardından yönetim kurulu üyeliği... Zaten bu yönetim kurulu üyeliğinin bir çetelesi oluyor. Seçim yitirildi mi, bu çeteleler açılıyor, başlıyor kimin nereye atanacağı...' Bu yönetim kurullarının en görkemli olanlarından biri de bir bankanın yönetim kurulu üyeliğidir. Bir şair arka- dftşımız "garanti seçilir" diye, iktidar partisinden aday olmuştu. Fakat ne çare ki "garanti" sanılan seçimi yitir- di. Partinin ileri gelenlerinden birine, "Şaire yazık ettiniz" demiştik. Verdiği yanıt şu olmuştu: "İyi ki milletvekilliğini yitirdi. Biz onu, milletvekilliğin- den daha önemli bir bankanın yönetim kurulu üyeliğine getirdik. Biliyor musun, ne kadar büyük çıkan vardır." Başladı yıllık gelirini hesaplamaya, Karun gibi zengin oluyordu. Bizim şair, iki dönem kaldığı yönetim kurulu üyeliğinden cüzdanı kabarık ayrıldı. Bilenler için, ne büyük arpalıklar vardır. BULMACA 1 2SOLDAN SAĞA: 1/ Duvarlan yontulma- mış ağaç gövdelerinin üst üste oturtulmasıyla oluş- turulmuş ev... "Saçma ey göz 'ten gönlümdeki odlara su/Kim bu denJü 4 dutuşan odlare kılmaz çare su" (Fuzuli). 2/ Ka- rakter... Tann. 3/ Bir no- ta... Bir jşletmenin ani batışı. 4/ Üçüncü jeolojik çağın en son dönemi. 5/ 8 Sözü boş yere uzatma... q Yazı. 6/ Mürekkebi ku- rutmakta kullarulan çok kum... Kansızlık. 7/ En küçük sos- volojik birim... Kale hendeği. 8/ Sahip... İskambildeki karo rengine verilen bir başka ad. 9/ Piston. VUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Türkiye'nin güney kıyılannda yetişen ve çit bitkisi olarak kullanı- lan çah. 2/ Ahırlarda iki hay\an yeri arasma bölmelik diye konulan kalın sınk... Bir nota. 3/ Sodyu- mun simgesi... Resmi bir göreve atama ya da bir üst aşama için yazılan yazı. 4/ Yapraklann düz ve parlak böliimü... Düşünce. 5/ Şarkı, türkü... Kalay oksit ka- ularak donuklaştınlmış ya da kemik tozu kaülarak yan donuk hale getirilmiş cam. 6/ Dingil... Halk dilinde amca ya da dayı kansına verilen ad. 7/ Dağkırlangıcı da denilen küçük bir kuş... İlave. 8/ İçel ilinin bir ilçesi. 9/ Sazı kurmaya yarayan burgu... Ensiz tahta. GERCÜŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESÎ EsasNo: 1992*62 Hâkim: tbrahim Çelenk 32503 Kâüp: Nazmı Eriğ 171 Davaa Siirt Ui Eruh ilçesi Ağaçyurdu köyü nüfusuna kayıtb Ra- mazan ve Helu kızı 1964 doğumlu Menice f aniş'in mahkememizde acmış olduğu gaiplik karan davasında, eşi olan, Yusuf ve Seyran oğ- lu. 1941 doğumlu Osman Taniş, Gercüş ilçesi Başova köyünde imam iken 17.12.1991 tarihinde silahlı kişilerce kaçınlmış ve o günden bu yana ölüsü ve dirisi bulunmayıp, mahkememizce Osman Taniş'in ga- ipliğine karar verildiğinden; Siirt ıb Erih ilçesi Ağaçyurdu köyü 002/01 cilt, sayfa 47, kütük sıra no: 22'de nüfusa kayıüı Yusuf ve Seyran oğlu, İ94I doğumlu Osman Taniş'in gaipliğine ilişkin işbu ilanın gazete ile ilanına, şahsın nerede olduğunu bilen veya görenlerin. mahkememizin 1992/62 esas sayıb dosyasına bir yıla kadar bilgi vermeleri ve müracaatlan ilan olunur. 22.07.1993 Basın: 50560 T.C. TA VŞANLISULH HUKUK MAHKEMESİ 1990/194 Esas Davacüar Tevfık Kocayörük ve İhsan Kocayörük veküi Av. Hüsnü Davutoğlu tarafından davalıjar Abdurrahman Seferoğlu ve arkadaşlan aleyhine açılan tapu iplali ve tesdl davasının yapılan yar- gılaması sırasmda verilen ara karan gereğince; Dahiü davah Ayten Eğriöz'e dava dilekçesi ve duruşma gûnü adre- sinin tespit edilememesi sebebi ile tebliğ edilememiş olmakla, dava dilekcesinin ve duruşma gününün davalıya gazete yolu ile ilanen teb- liğine karar verilmiş, adı geçenin 17.09.1993 günü saat 09.00'da Tav- şanlı Sulh Hukuk Mahkemesi'nde hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi. aksi takdirde hakkında açılan davanın yoklu- ğunda yaprlıp karar verileceği hususu ilanen tebliğ olunur. 09.07.1993 Basın: 50554
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle