Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 2 AĞUSTOS1993 PAZARTESİ
KULTUR
TheaterAn Der Ruhr'un yönetmeni Roberto Ciulli ve bir grup, 'ilk Türk-Alman işbirliği'ni gerçekleştirdi
Amaç;evrenselliğjoluşturabilmek
VERONIKA KEMPER
Uluslararası işbirliği anlayışı,
Theater An Der Ruhr'un daha
kuruluş aşamasında tiyatro po-
litikası kapsamında yer alıyordu.
Hiç bir sanat fortnu, dile bağımlı
olsa da, uiusallıkla kendini sını-
rlayamaz.
Estetik inandıncıhk ulusal sı-
nırlann ötesme çıkmayı gerek-
tirir. Yabancı kültürlenn birbırle-
riyle daha denn bir ılışki kur-
masıyla Tiyatro kendı eğretile-
melerinin inandıncüığını sorgula-
yabilecektir.
Günümüzde uluslararası işbir-
liği genellikk süreklilikten yok-
sun ve prestij amaçlıdır. Çeşitli ül-
kelerde gerçekleştinlen festıval-
lerdeki göstenmlerle sınırh kalan
uzun soluklu olmayan bir işbirliği
biçimindedir.
Theater An Der Ruhr. buna
karşın farklı bır yol ızledi. Sadece
başkentlerde oyunlar sergile-
medi. Gitlıği ülkelerdeki tiyat-
rocularla. oyun-
cular ve rejisör-
lerle süreklı ola-
rak ılişkiye girdi.
Böylece bu ülke-
lerin dığer kent-
lerinde de oyun-
lar sergılemeye
çalışu. İzJeyiciler
ve topluluklarla
tartışarak gittiği
ülkelerdeki poli-
tik kültür ve es-
tetik sorunsalıy-
la ilgilendi.
1982-89 yı-
llannda Yugos-
lavya, İtalya,
Yunanistan, _ . . _. _.
İsviçre, Hollan- R o b e r t o C l u D l
da, Fransa, Türkiye ve Polonya'-
da oyunlar sergıledı.
Mülheinf de uluslararası gös-
tenmlerde de farklı bır yöntem
gelişürdi Theater An Der Ruhr.
Seçüği ülkenin tiyatrosunu, üç
yıllık bır süre boyunca tanıtmayı
kararlaşbrdı. Böylece Alman ti-
yatroculann ve ızleyirilerin, söz-
konusu ülkenin tiyatro kültürüne
ilişkin daha derin ve bütünsel bır
bakışa sahıp olmalannı sağlandı.
1986-1988 dönerrunde Yugoslav-
ya ele alınan ilk ülke oldu. Polon-
ya 1989-1991 arası ikinci ülke
olarak Mülheım'de kendini
tanıttı.
Theater An Der Ruhr aynı za-
manda çeşitli ülkelerden oyuncu
ve rejisörleri misafır olarak Al-
manya'ya davet etmektedir. Bu
yolla diğer ülkelerin sanatçı-
îannın da üretım aşamasına
katıümı sağlanmaktadır. Bunun
amaa Theather An Der Ruhr'un
teşvikiyle bır başka ülkede. o ül-
kenin sanatçıyla bir ortaklık ku-
rulmasma doğru ilk adımı atmak
da olabüirdi.
Theather An Der Ruhr Al-
manya'nm hiç bir kültürü ön pla-
na çîkarmayan ilk tıyatrosudur.
Üç dilli olmayı hedefliyor Al-
manca (Theater An Der Ruhr)
Romanes (Theater Pralipe) ve
Türkçe (Devlet tiyatrosundan bir
Türk grup).
Amaç; azrnlık kültürlerinin.
Avrupa tiyatro ortamına diğer
kültürlerle eşit bir şekilde ve sü-
reklılik içerisinde yer almasını
sağlamaktır. Bu da geleneksel
yöntemlerle yapılmayacaktır.
Yani sadece bu ülkelerde misafır
olarak oyun sergilemekle sınırlı
kalmayacaktır. Kendini yüksek
bir yere koyan Av rupalı'run oyun
sergilemeye olanak tanıyan lütuf-
kar. zaten sınırda olanı sırarda bı-
rakan bır anlayışla olmayacaktır.
Theater An Der Ruhr'dan Ro-
berto Ciulli, oyuncular Maria Ne-
umann, Simone Thoma ve Ferha-
de FeqL etnolog VV'oIfgang
Schmidt ve Sinemacı Hans Peter
Clahsen ve asıstanı Peter Karey-
ster. temmuz sıcağında İstan-
bul"a gelerek Türkiye'deki Devlet
Tiyatrosu sanatçılanyla birlikte
17temmuz ile 31 temmuz tarihleri
arasında boşuna "Reji Semıneri"
organize etmediler. Bu semineri
organize etmek yaklaşık dört
yıllarını aldı.
Kimse. özellikle de seminer bo-
yunca sayılan 35'e
ulaşan Türk
katılımcılar, ne
yazık ki sıkça yaşa-
nan Almanya'dan
bir kültür ithalatıy-
la karşı karşıya ol-
duklannı düşünrne-
diler. Bosboros'-
daki tiyatro dün-
yası Almanya ta-
rafından eğiülme-
yecekti. Roberto
Ciulli Avrupa mer-
kezli bir dünya
bakışına sahip de-
ğil. (Makarnayı
îtalyanlar değil
Çinliler buldu).
Theather An Der
Ruhr yepyeni bir hareketin öncü-
lüğünü yapıyor. Almanya'da bir
başka Almanya'nın var olduğu-
nu ortaya koyuyor. Bu hareket
yeni iletişım olanaklan yaratmayı
hedefliyor. Amaç insanlar ara-
sındaki yabancılığı aşmak. On-
lan birbirine bağlayan unsurlan
yeniden canlandırmak.
Dışsal olarak heterojen olan bu
grubu biraraya getiren bana göre
uzun süreli, aa ve mutluluk dolu
bır sürectir. Birbirlerine yaklaşa-
bılmenin yollannı ararken, dün-
yaya ilişkin ortak bir bakış açısı
geÜştirebilmek için yaşanan sü-
reç. Evrensel. bütünsel bir dünya
görüşü oluşturabibne arayışı.
Insanlık tarihine ilişkın bugüne
dek getirilen geleneksel açıklama
yöntemlerinin dışında bir yak-
laşım getirebilmek. Bılınçaİtına
ıtilen korkulann. acının. cinselli-
ğın oluşturduğu iktidar ilişkile-
rinden bağımsız bir yaklaşım.
Dünyaya ilişkin yeni bakış
açısı, rejiden sahnelemeye. oyun-
culuğa dek tiyatroya ve onun işle-
vine ilişkin de yeni bir anlayışı be-
rabennde getirmek zorundaydı.
Aktıf bir izleyici olarak bu tür-
de gerçekleştinlen ve bizlere
korktuğumuz, kendimizi boşluk-
ta. umutsuz, kırgın hissettiğimiz
anlarda sevinç ve coşku veren
böyle bir çalışmayı, "ilk Türk-
Alman işbirliğini" izleme ayn-
cahğma sahip oldum.
TheaterAn
Der Ruhr
ıt
198O'de kurulan Theater An Der Ruhr'un amacı, süreldi bir topluluk oluşturabilmek.
Sürekli •
yeniliklere
açık...
1980 yılında Roberto Ciulli.
Gralf-Edzard Habben ve Hel-
rnut Schaefer tarafından kuru-
lan Theater An Der Ruhr. daha
ilk yıl Frank Wedekindnochun
'"Lulu"suyla ilk prömiyerini
yaptı.
Tiyatronun kuruluşundakı
temel amaç; sanatsal bır etkınlik
ıçın sürekli bir topluluk oluştur-
manın şartlanru ortaya koyabıl-
mek.
Estetik fikirlerin sürekliliği
çoğulcu bir tiyatronun planında
olanaksızdır Angaje tiyatro
ıçınse vazgeçılmezdır. Çünkü
böylesi bir tiyatro çalışmasında
diğer tiyatro yapılanndan farklı
olarak hala gerçeğı yakalama
düşüncesınden vazgeçılmemiş-
tir.
Diğer tiyatrolardan farklı
olarak Theater An Der Ruhr.
kendi oyunlannı daha uzun bir
süre ıçin repertuvarlannda tut-
maktadırlar. "VVork-in-Prog-
ress"le oyunlar üzerinde her ser-
gilenişte yeni değışımler. yenı-
lıkler yaratmaya çabalamak-
tadırlar.
Sanatsal Yönetinr Rahim
Burhan. Roberto Cıuilı, Gralf-
Edzarmd Habben. Helmut
Schaefer, Fritz Schedıvvy
Sahnc Gralf-Edzard Habben
Oyuncular: Veronıka Bayer,
Petro von der Beek. Ferhade
Feqi, Klaus Herzog. Manfred
Hılbig. Ludwig Hollburg. Peter
Kremer, Mana Neumann. Ka-
nn Neuhaeser. Volker Roos,
Fritz Schedivvy. Simone Tho-
ma.
Reji asistanlan Stefan Otte-
ni,
Kostüm: Britta Brodda
Teknık ve dekor: Anderas
Dıttus, Atila Fırat. Envin Haas.
Andreas Haengekorb. Jochen
Jahncke. DMıeter Keınıng.
Meinolf Kössmeier. Hartmund
Litzinger, Frank Lusansky.
Gerd Posny
Gardrop: Heıke Denda
Management: Renate Gn-
maldi,
Halkla İlişkiler ve Dramatur-
jı: Christa Morgentrath
İşletme: Eberhard Wagner
Muhasebe: Wilma \\r
ıllbrok
Personel: Christina Paetsch
Seminere katılanlar: Roberto
Ciulli. Hans-Peter Clahsen,
Wolfgang Schmidt. o>oıncular
Maria Neumann. Simone Tho-
ma. Ferhade fegı. halkla ılışkıler
Christa Morgenrath.
' Türkiye'depopüler müzik'
KültürSenisi- Uluslararası Geleneksel Müzik Konseyi'nin
(International Councıl forTradıtional Music) 32. Dünya
Konferansı 16-22 temmuz tanhlerinde Berlin'de
gerçekleştınldı. 52 ülkeden etnomüzikologlann kaüldığı
konferansta, Türk müzığı üzerine de bildiriler sunuldu.
"Türk Muzığınde Buyruklar ve Yasaklar" başhğım
taşıyan bıldınyi Almanv a'dan L'rsula Reinhard.
"Turkive'de Kırdan Kente Göç ve Popüler müzik" başlıklı
bildinyi ABD'den Feza Tansuğ sundu. Uluslararası
Geleneksel Müak Konseyi (UGMK) 1947 yılmda
aralannda Ahmet Adnan Savgun'un da bulunduğu
dünyanın bırçok ülkesınden katılan bılım adamı ve
müzısyen tarafından Uluslararası Halk Müzığı Konseyi
adıyla kuruldu. İlk kez ünlü besteci Ralph V'aughan
NVUliams'ın başkanhk etııâ konseyi sonrakı yıllarda Jaap
Kunst. Zoltan Kodah. W ifiard Rhödes, Klaus P.
N\achanann,PaulOusingvöneUı. UGMK'run
başkanlığını halen Erich Stockmann yürütüyor.
Günümüzde Tükiye'nin temsil edilmedıği konsey
UNESCO'vabağlı
Batman'da sanatşenliği
Kültür Senisi- Petrol-İş sendıkası Batman Şubesi'nin 7-8
ağustosta gerçekleştıreceği kültür-sanat şenliğıne katılacak
sanatçılar, tarihi Malabadi Köprüsü'nde banş şnrleri
oku> acak; Hasankey fe gıderek tanhi eserlerin ve yerleşim
alanlannın sular altında kalmaması çağnsında
bulunacaklar. Batman kültür-sanat şenliğıne katılacak
sanatçı ve topluluklar arasında Grup Kızılırmak, Yenigün.
Koma Denge Azadı. Strana Havi. Serora Nat, Kutup
Yıldızı. Grup Dınmeyen. Koma Amed, Metin-Kemal
Kahraman. Ferhat Tunç. Fevzı Kurtuluş, Hüseyin Aydın,
Çiçek Ayyıldız, Latıfe Geçkin, Haydar Bayar. Ganı Nar,
Komel Ressamîar Bjrhği, Yusuf Doğar. Emıne Bora.
Fevzı Bilge. Gönül Özdemir. Adem Sönmez, Ulaş Ak.
İHD İstanbul Şubesi Kültür Komisyonu, Halil İncesu,
Ertan Aydın, Etoğan Güzel, Bulunmaz Tiyatro. İstanbul
Sahnesı. Çağdaş Oyuncular. Te% fık Taş. Cemıle Çakır.
Ankara Mağma Sanat Merkezi. Halk Kültür Derneği,
Ulusal Demokratık Kadın Derneği, Mezopotamşa Kültür
Merkezi. Genç Ekın Sanat Merkezi bulunuyor. Ayrıca,
AFSAD-İFSAK-ZFGüyesı bır grup fotoğrafçının
"Madenci ve Zonguldak Grevi" ve İHD İstanbul
Şubesi'nin hazırladığı "İnsan Haklan Evrensel
Bildirgesi'ni konu alan saydam gösterilen de yapılacak.
Beyaz Güvercin Müzik Yarışması
Kültür Servisi - Kültür BakanlığVnın katkılanyla
POPSAV'ın düzenlediği İstanbul Beyaz Güvercin 1993
Müzik Yanşması'nın büyük fınaline katılacak 12 şarkı
belırlendi POPSAV Genel Sekreteri, müzik yapımcısı Ali
RızaTürker, POPSAV Yönetim Kurulu Başkan
Yardıması, bestea, yorumçu İlhan Şeşen, TV ve radyo
müzik programı yapıması Ltzet öz. TRT İstanbul
Televizyonu müzik yapımcısı Turgut Masatçı. TV ve
radyo müzik programı yapımcısı SeUa Öz>eren ve
müzisyen Koral Santaş'tan oluşan önjüri. yanşmaya
katılan 109yapıttan 12'sinifinaleseçti.Finalekatılmaya
değer bulunan şarkılann bestealeri, thsan Köşoğlu, \line
Mucur. Bora Ayanoğlu, Mertol Şalt, Aslıgül Ayas,
Bahariye Tokmak, Şinasi Kula, L'ğur Dikmea, Mustafa
Sağlam. Levent Yurtseven, Zafer Cınbıl ve Erdinç Tunç.
Rahatsızhklan vekışisel özürlen nedenıyle Erol Evgin,
k
Derya Köroğlu, Özdemir Erdoğan ve Selmi Andak'ın
atılamdığıönjüntoplantısındabelırlenenşarkılar. 18 eylül
cuma gecesı Atatürk Kültür Merkezi'nde büvük fınal
jürisı önünde yanşacak. Beyaz Güveran 93 yanşmasının
büyük fınalinde yanşmaalar Turhan Yükseter
yönetimındekı Büyük Orkestra eşlığmde sahneye
çıkacaklar ve fınal bir TV kanalı tarafından naklen
yayımlanacak.
Kanada Lale FestivalVnde Türkiye
Kültür Servisi - Gelecek yıl 18-23 mayıs tarihleri arasında
Ottovva'da gerçekleştirilecek Kanada ale Festivali'nin
teması. lalenın Türkıye'den Hollanda'ya gidişmin 400. yıh
nedenıyle Türkıye'ye aynlıyor 1994 Kanada Lale
Festıvalı'ndeTürkiye lalenın anavatanı olarak tanıtılacak.
Festıvalın organizasyon komitesinde yer alan Vlichel
Gauthier, Frant *e Pamela Hooker ve Fûsun Ören. iki
haftalık bir ziy aret içın Türkiye'ye geldıler \ e Turızm
Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, Sanayi veTicaret Bakanlığı
yetkilileri ile görüştüler. Lalenin yolculuğu. İkıncı Dunya
Savaşı'ndan sonra da sürdü. Lale, bu dönemde
Hollanda'dan Kanada'ya > ollandı, Hollanda Kraliyet
ailesini îkincı Dünya Savaşı sırasında banndıran
Ottowa'ya Kralıçe Julıana tarafından hediye edildi.
Kanada'da 1951 yıhndan bu yana her bahar geleneksel
olarak lale festivali gerçekleştiriliyor.
Türk oyunculannda yaratıcılık potansiyeli olduğunu belirten Roberto Ciulli, ortak çalışmayı sürdürmeyi düşünüyor:
Avrupa'nın
\TRONIKA KEMPER
- Saym Roberto Ciulli, üç haf-
talık bir süre için Theater a.d.
Ruhr \e Devlet Tiyatroları çalı-
şanlanndan oluşan bir avuc insan
Istanbul'da buluştunuz. Böylesi
bir buluşmaya sizi iten nedenler
neydi?
Bıldığjniz gibı 'Theater a.d.
Ruhr' savaştan sonra Türkiye'yı
(1987-1989'da) ziyaret eden ilk
Alman tiyatrosu. Buna karşılık
olarak da Th. a.d. Ruhr; Türkiye
Devlet Tıyatrosu'nu Nord-Rhein
Westfallen'e davet etmiştir. Ve
uzunca bir süredir de DT'nın bir
bölümünün T. a.d. Ruhr'a enteg-
re edilmesini planlıyoruz...
Almanya'daki politik durum,
bizi bu tür ilişkileri daha da yo-
ğunlaştırmaya itiyor. Bu semmer
böylesi bir gerçekleşmenin ilk
adımıdır.
Th. a.d. Ruhr, son 11 yüda çok
tiüz ve aynntılı çalışmalardan do-
ğan temel kuramsal ve kılgısal bir
yöntem geliştırdi.
Yedi yıldır DTnin gösterilerini
izhyoruz. Buna koşut olarak bu-
rada çok önemli bir 'oyunculuk'
potansiyeli olduğunu saptadım
Bu seminer kapsamında, DT-
ran oyuncu ve yönetmenlerine
kendi çahşma yöntemlenmızı ak-
tarmak istedim.
- "Tiyatro, edebiyatın bir dalı
değildir" diyorsunuz. Bu savı bu
seminerde de kanıtlamaya çalı-
şmak kolay bir misyon değildi..
Bu, Almanya'da da kolay de-
ğil. Asünda ve maalesef, tiyatro-
nun edebiyaün bir aracı olduğu
görüşü, Batı tiyatrosunun gele-
neklerinde de İcöklü olarak yer
alıyor. Türk tiyatrosu da bu gele-
neği devralmıştır. Eğer oyııncu-
nun bır yorumcu, bır araç olarak
değil de bir yazar olduğunun
ayırdına vanrsa. Batılı anlamda
bu geleneği 70 yıldır sürdüren
lübirTürktiyatrosunagereksirrimvar
17-31 temmuz tarihleri arasmda Yıldu Saray ı Tiyatrosu'nda gcrcekleştirilen 'Reji Semineri'ne 35'e y akın sanatçı
katddı.(Fotoğraf: AYDIN TURNA)
Türk tiyatrosu bu kurtuluşu
daha rahat gerçekleştırebilir.
- Sahnelemede olayın merkezi-
ne o>Tincuyu yerleştiriyorsunuz!..
Yani dramatik metin geleneksel
işlevini kaybediyor.
Tiyatronun göre%i dramatik
edebiyatı yaşama gecirmektir.
Bunun ıçin metni, yazann amacı-
ndan kurtarmak gerekiyor. Böy-
lece oyun metinleri yaaldıklan
dönemden başka dönemlerde de
yeniden güncel olabilir.
- Tiyatronun 'mistik bir olay' ol-
duğu, oyuncunun nitdiğini belirle-
yen sürecin de aydınlanmadan öte,
'gizenüi bir davranış' olduğu tezi-
nize gelirsek...
Hepimız, tiyatronun kay-
nağının ritüele çok yakm olduğu-
nu biliyoruz. Bu bağ her zaman
vardı.
- Sizin için, yaşayan tiyatro
'Katarsis' prensibine ay kın değil...
öylemi?
Tiyatro, öylesine bır hipotetic
alan olmalı kı, kendısiru var eden
unsurlar, reel hayatta ümarhane
ya da hapıshanede sonuçlanabi-
İecek durumu o alanda sonuna
dek yaşayabılsın..
- Sizin için reji çahsması nasıl
bir anlam taşıyor?
Bu konuda çok fazla yanlış an-
lama olduğu kanısındayım. Batı
tiyatrosu yönetmenin fonksıyo-
nunu icat etmiş, ama tiyatroda
özel yaratıa dürtünün yönet-
menden değil oyuncudan geldi-
ğıni unutmuştur. Böylece tiyatro-
da -yaratKi güç anlamında değil;
iktidar anlamında- sapkın bir reji
anlayışı ortaya çıkmıştır.
Bir yönetmen için en önemli
yetenek. oyuncunun yaratıcı ola-
rak yaşayabileceği bir alan yara-
tabilnıesidir. Bu anlamda yönet-
men, oyuncunun yaratıcılığına
yardıma olur. Bunu, Sol
rat'ın
'diyalog' yoluyla karşısmdakinın
kendisıni tanımasına yardım
etme yöntemıyle karşılaşürmak
mümkündür Antık Yunan felse-
fesınde bu yönteme 'maiyeuüka'
yani doğurtma sanatı adı venlır.
Sahnede olan her şey oyuncunun
yaratKilığının ürünüdür. Biz yö-
netmenler. bu çocuklann baba-
lan değil. olsa olsa ebelenyizdir ..
- Peki, kimdir oyuncu?
Her insan, yalnızca potansıyel
bır katıl değil. aynı zamanda po-
tansıyel bır oyuncudur da...
Oyuncu, duygulannı, düşuncele-
rini, yaşamını )aymlamaya karar
vermış bır kışidir. Kamuya açık
bir mekanda gercek yaşamdakı
gıbi yaşayabilen, ama aynı za-
manda oynama bılıncini de sü-
rekli taşıyan bir kişıdir Do-
layısıyla, oyuncuda insan maki-
nesinui işleyebihrliğı ütopyası ger-
çekleşebıhr. B.rbinne karşıt ikı
özellikle. akılcilık ve duygusalh-
kla donanmış olan ınsarıın, ger-
çek . yaşamda yaşamamaya
mahkum olduğunu biliyoruz.
- Oyunculuk yeteneğinin coğ-
rafy a ile bir üintisi var tnı?
Temelde hayır. Ama, bir ülke-
nin güçlü bır oyunculuk potansı-
yelıne sahip olmsmın on şartlan
\ardır; dil, tiyatro geleneğj \e kül-
tür politikası açısından konumu
gibı... "Acı çekme ycteneğini,
oyunculuk sanatının en önemli
motorlanndan bıri sayıyorum.
Deneyımlerime dayanarak söyle-
yebılınm kı, bu yetenek Alman \e
Slav oyuncularda Latın oyuncu-
lardan daha bir belırgın olarak
ortaya çıkıyor.
Türk oyoıncularda da bu yete-
neğı sezdim.
- Seminer bittikten sonraki
uzun vadeli planlannız nelerdir?
İlk ikı haftadan sonra. Türk
oyunculannın yaratıcılık potan-
siyeli konusundaki sezgimin doğ-
rulandığını söyleyebilinm. Do-
layısıyla. Th. a.d. Ruhr ile DT
arasmdakı bu ortak çalışmayı
sürdürmeyı düşunüyorum. Önce
seminere katılanlar üzerindeki et-
kiyi beklemeliyiz.
Ondan sonra. bu calışmanın ne
şekilde sürdürülebıleceğıne karar
\ereceğız
- Devlet Tiyatrolan hakkında
ne düşünüyorsunuz?
DTnın 70 yıl ıçındekı yükseli-
şini çok takdır ediyorum Türkı-
ye'de devletin tiyatroyu maddı
anlamda yüzde yüz desteklcmesi.
Avrupa'ya örnek olmalı. Böyle
bir destek tngjltere. Fransa, İtal-
ya ve hatta Almanya'da yok.
Ama maalesef DTnın sanatsal
ürünleri. ekonomik ve idari po-
tansiyehn gerektirdiği duzeyde
değil. Avrupa'nm çıkan için güçlü
\e canlı bir Türk tiyatrosuna ge-
reksinim var.
- Neden güçlü bir Türk riyatro-
Minun Avrupa"nın çıkan açtsından
gerekliliğine inaıuyorsunuz?
İslam dunyasıyla olan ilişki,
gelecek yıllarda Avrupa için en
önemli konulardan bıri olacak.
Sosyalist blokun çöküşünden
sonra İslam. yeni yapay bir düş-
man bnajına dönüştürülmekte.
Medyanın bu türden yönlendir-
mesine karşı çıkmak zorundayız.
Daha gerçek bir tanıtıma ihn-
yaamız var. Diyalog yolunu seç-
meliyiz.
Burada. Türkiye gelecekte
mutlaka çok önemli bir anahtar ,
rolü oynayacaktır.
- Gorünür bir gelecekte DPna
ait bir grubun Th. a.d. Ruhr çatısı
altında yer alabikceğine inanıyor
musunuz?
Kaderin garip bir cilvesi. Al-
manya'da yaşayan Türklere
karşı gehşen ırkçı saldınlar ve Al-
man hükümetlerirun son yülarda
yabancılar politikasında yapüğı
hatalar. bu adımı bir anlamda
kolaylaştınyor. Nord Rbein-
Wesffallen Kültür Bakam böyle
bır projeyi desteklemeye -mali
açıdan da- hazır olduğnu açı-
kladı.
Yıllardır bu türden gelışmeler
konusunda diyalog içinde oldu-
ğumuz Sn. Yücel Erten'inDTnm
genel müdürluğünc gcünlmesi
umanm bu adımı daha daha da
hızlandıracaktır.
Sanınm, böylece gelecekte DT
ve Th a.d. Ruhr'un ortak çah-
şması için en uygun koşullar haa-
rlanmış oldu.