Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 AĞUSTOS1993PAZARTESİ
10 DIZIYAZI
Toplumlar kör döğüşüne
KEMAL
BURKA Y'LA
KÜRT
SORUNU
ORAL CALI $LAR
sürükleııiyorMJiz,ya Kürtler, Türkler busorununçözümüiçin diyalog
yolunu buluruz, barışçıçözüm buluruz, kardeşçeçözeriz.
Birbirinüzin haklanna saygıgöstererek adilbir çözüm buluruz.
Ya da bu kördöğüşügiderek büyûr. Bundan heriki tarafda
büyük kayıplar verir.
-5-
lUardan beri bir
grup Kürt politi-
kacısı tarafından
federasyon formü-
lüjıün uygun bir for-
mül olduğu vurgu-
laıuyor. Ne ölçüde Türkiye'nin
koşullannda gerçekçi. Türk ta-
rafında çok tepki ile karştlandı bu
tez. Federasvon için I iirk tara-
-fında şu söyİeniyor: Türkiye'de
;"Türkierie kürtler çok iç ice yaşı-
, yor. Avrupa'daki durumdan farklı
; olarak, iki ulusun aynı dini pay-
laşıyor olmaJan. çok iç içe geçmiş
bir ilişkilcr ortamı yaratıyor. Vie-
sela İstanbul'un nüfusunun büyük
bir bölümü, Ege'nin, lzmir çevre-
sinin. Antalya'nın veya Çukuro-
va'nın önemli bir kesiınini Kürt
nüfusu oluştunıyor. 'Federasyon
olduğu zaman buradaki Kürtler
ne olacak' deniyor. Hatta böyle
düşünenler biJe var. Tamam kur-
sunlar devletlerini gitsinier ama,
bu fstanbul'daki. Ankara'daki,
tzmir'deki Kürtler de memiekct-
lerine dönsünier' diyorlar. Böyle
kışkırtKi bir etki yapıyor federas-
yon tezi. Nedir sizin bu konuda
dûşünceniz?
Trajedi olur
BURKAY - Bence çözümü
mevcut somut duruma göre bul-
mak gerekiyor, bir. İkıncısi, bi-
zim federasjon tezimiz yeni de-
- ğjl. Biz partırniz kurulduğu gün-
• den beri bunu savunuyoruz.
. 1974 sonunda kurmuştuk parti-
_yi. O günden bu yana biz çözüm
için ya Kürtlerin ayn kendi dev-
lellerinı kurması gerektiğinı, ya
' da federatif bir çözüm bulmamız
_gerektiğini savunuyoruz Ve bi-
;zim partımız federatif çözümün,
ülke koşullanna göre daha ger-
. çekçı olduğu karusındadır.
Bölge koşullanna ve ülke ko-
şullanna uygun. Avnı zamanda
demin bahsettiğiniz gibi. Türkler
ve Kürtler birlikte iç içe yaşadı-
klan için. Kürtlerin önemli bir
bölümü Batı'ya. örneğin Istan-
bul'a, Çukurova'ya, Ege'ye göç
ettikleri. yaşadıklan için, İç Ana-
dolu'da zaten eskiden beri Kürt
-kolonisı var. Kürdistan'da Türk
topluluklan var. Dolayısıyla fe-
derasyon çözümü bunun için uy-
gundur. Yani bir engel değildir.
Ayn devlet oluştuğu zaman bu
insanlann durumunu çözmek
daha zordur. Belki bir göç olayı
meydanagelebilir.Ancakşunuda
söylüyorum: İster ayn devlet ol-
sun, ister federasyon olsun, so-
run şudur: Kürt sorunu bir ulu-
sal sorundur. Kürtler bir ulustur-
lar. Kendi ülkelen var. Biz baş-
kasının ülkesini bölmeyi düşün-
müyoruz. Nasıl kı bir Bulgaris^
tan oluştuysa. kendi ülkesinde'
oluştu. Yunanistan kendi ülke-
sinde oluştu. Bir Arabistan kendi
ülkesinde oluştu. Bu Türkiye'yi,
Türk vatanını parçalamak değil-
dir. Ama Osmanlılar vatanın
parçalanması gibi gördüler on-
lan hep. Bugün de eğer bir kısım
Türk aydınlan veya politikacı-
lan Kürtlerin kendi devletlerini
kurmalannı Türkiye'nin bölün-
mesi olarak göriiyor veya göster-
mek istiyorlarsa bu doğru değil.
Çünkü Kürdistan bir ülkedir.
Ha, bu sorunun çözümü şu şe-
kilde olabilir: Ya Kürtler ayn
kendi devletlerini kurar, ya da "fe-
deratif bir çözüm buluruz. Yani
eşitlik temelinde birlikte yaşanz.
Işte biz bunu sa\aınuyoruz. O za-
man bütünlüğü koruruz. Bugün-
kü somut duruma göre çözmek
lazım. Şimdi varsayalım kı, fede-
rasyon veya ayn devlet. Türkler
göç etsin, Kürtler göç etsin. Bu
bir trajedi olur. Bu kadar insanın
göç etmesi.. bu insanlann suçu
yok.
- Ama bağımsız bir Kürdistan
kuruiursa böyle bir probkin gelir
gündefne.
BURKAY - Niye gelsin? Kür-
distan'da da Türkler var. Herke-
si gecmişte yaşadığı ülkeye gön-
dermeye kâlksak Türkler Orta
Asya'dan geldiler. Şimdi diyebi-
lir miyiz. Türkier tekrar Orta As-
ya'ya gitsin?
Aynlık göçe yol açar mı?
- Tarihte yaşanmış örnekJer
var. Örueğin Kurtuluş Savası'-
ndan sonra Ege'de, İstanbul'da
çok sayıda Rum yaşıyordu. Yuna-
nistan bölümünde kalan bölgeier-
de de çok sayıda Türk vardı. Ne oWu so-
nuçta? Tebcir yoluyla bu insanlar yerte-
rinden, yurtlarından oldular ve kaçını-
Imaz olarak kendi milletlerinin yaşadığı
topraklara dönmek zorunda kaldılar ve
büyük trajediler yaşadılar. Aytıı trajedi
Kürt mesdesinde gündeme gebnez mi?
BL'RKAY - O dönemde ulusal soruna
demokratik çözümler buiunamadığ)
için, bu halklar bir arada nasıl yaşayabi-
lirkr, bunun çözümü bulunamadığı için
böyle oldu. Bunun çözümünü bulmak
beÛci güçtü o dönemde. Çünkü Anadolu
çok ulusluydu. Çok milliyetli bir top-
lumdu. Aa şekilde çözüldü, savaşla çö-
KEMALIZM Laiklik sınırlı kaldı- Kemalizm. Kürtler açısından önemli bir mesele olarak her
zaman tarttşma konusu oluy or. gündeme geliy or... Kcmalist
devlet yapısı nedeniy le Türkiye Kürt meselesinde adım
atamıyor şeklinde yorutnlar yapılıyor. Kemalizmi nasıl
degeriendiriyorsuraız?
BURKAY - Öncelikle devlet yapısını bugünku gibi ünıter. tek
ulusa dayanan bir devlet biçiminden çıkarmak gerekiyor.
Türkiye çok uluslu bir ülkedir. Türkiye'rıin gerceğine göre bir
devlet yapısı olmak lazam. Dolayısıyla cumhurıyetin
kuruJuşuyia birüktesunulan devlet biçimi. Türkiye'nin çok
uluslu yapısına uygun değil. başından beri uygun değil. Ve
zaten sorunlann önemli bir bölümü de bundan
kaynaklanıyor. Bugün Erdal İnönü'nün savunduğu veya
onun özellikle dile getirdiği ünıter devlet gerçekçi değil, çünkü
Türkiye çok uluslu bir ülke...Öncelikle bu Misak-ı Milü'ye
dokunmak istiyorum. Kemalistler bugün Misak-ı Milli'deıı
bile uzaklaşmış. Çünkü Misak-ı Milh Türklerin ve Kürtlerin
ortak sınırlannı belirliyor. Haürlarsınızöyledenmiştı.
Türkiye'nin sınırlan Lozan öncesi bızzat Atatürk'ün
ağandan dile getirilen Misak-ı Milli göriişü oldu. Türkiye'nin
sınırlan, Türklerle Kürtleri kapsayan sınırlar olmalıdır
deniyordu ve bunun için Musul da buna dahil olarak
faktör olumsuz bir rol oynuyof." Birinci cumburiyet, ikinci
cumburiyet tartışmasında değişim isteyenkr, Lstemeyenler diye
y ansıy an tartışınada laiklik kririk bir nokta...
BURKAY - Şımdi laıkhk konusunda ben de değişiklik
istiyorum ama, o bahsettiginiz ikinci cumhunvetçikr gibi
değil. Bana göre laiklik sınırlı kaldı. Yani Kemalizmin laik bir
tarafı vardı. O bahsetüğimiz reformlarla, kadın haklan
konusunda getirilen, okullann müsbet bih'me göre
örgütlenmesi, şeriat okullannın medrese olmaktan
çıkanlması diğer bir devişle. Bu ileri yöndeydi. Ama buna
rağmen cumhuriyet dönemınde bile, yani en ileri olduğu
dönemde bile Kemalizm tam bir laiklik getirernedi. örneğin,
Alevilerhiçbir dönemdeeşit olmadılar. Kendilerini gizlemek
zorunda kaldılar. Tek parti döneminde de böyle idi, daha
sonra da o baskı sona ermedi... Bugün de hala baskı
altındalar. Ale\iler Mesela Diyanet îşleri teşkilatı... Kaldı ki
laiklik sonradan törpülendi. Hemen hemen kalmadı.
Ömeğin okullara zorunlu din dersleri konulması. Bu hem
Ale\iler üzerinde bir baskıdır. hem Hıristiyan gruplar
üzerinde bır baskıdır. Öyle hatırlıyorum kı kimi yerlerde
Hıristiyanlarçocuklannı okula göndermemeyi tercih ettiler.
lazım. Kafkaslar'daki uluslar bugün
kendi aralanndaki çelişkileri şiddetle
çözmeye çalışıyorlar. Bu kötü bir şeydir.
Bence banşcı çözüm bulmalıdırlar. Ben
onlann bir arada yaşamalannı isterdim.
Bir arada yaşandığı zaman. federasyon
olduğu zaman işte bu sorunJar böyle ol-
muyor. Ama ne yazık ki ulusal egoizm
ağır basıyor. Bu güçler toplumlan kör-
döğüşüne sürüklüyorlar. Türkiye'de de
şu anda olan budur. Ha, bunu önleyebil-
meliyiz. Durum budur, bizim önerimiz
budur.
Biz, ya Kürtler, Türkler bu sorunun
çözümü için diyalog yolunu buluruz,
barışçı çözüm buluruz. kardeşçe çözeriz.
Birbirimizin haklanna saygı göstererek
adil bir çözüm buluruz. Ya da bu
kördöğüşü giderek büyür. Bun-
dan her iki taraf da büyük kayı-
plar verir. Bizim önerdiğimiz şey,
bizim politikamız. federasyon
dediğımiz zaman hangisidir?
Bence bu banşçı çözümdür. Eşit-
likci çözümdür. Bunun ötesinde
çözüm yok. Yani bunun ötesinde
hak istenmesin demektir.
Çünkü onlara namaz sureleri öğretiliyor. Buna hakkınız
düşünülüyordu.Oysabirkereöylegerçekleşmedi. Kürdistan yoktur. İnsanlar dini düşüncelerindeözgürolmahdırlar. Biz
bir kere daha bölündü. Yani Kürt ulusu önce Osmanlı-İran laiklik derken, dırun bastınlması olarak görmüyoruz. Ama
arasmda bölünmüştü. Sonra bir de Irak-Türkiye güney birtakım ınsanlar, şeriatı egemen kılmak istıyorlar. Yani
kesiminde bölünme oldu. Dolayısıyla o Mısak-ı Milli kendi dini inançlannı toplumda egemen kılmak ıstiyorlar.
düşünüldüğü gibi gerçekleşmedi. Ama gerçekleştiği Toplumun her kesimine egemen kılmak istiyorlar. fkincisi de
kadanyla da hem
Türkleri, hem Kürtleri
kapsıyordu.
Oysa devlet tek uluslu
kuruldu. Sınırlarhem
Türkleri, hem Kürtlen
kapsamalı denıyordu
Nitekim birbölümünü
kapsadı. Kürdistan'ınbır
bölümü de Türkiye'nın
sınırlan içensinde kaldı.
Toprak olarak üçte bir.
nüfus olarak ona yakın
bölümü Kürtlerin.
Türkiye sınırlan
ı içensinde kaldı ama,
|l
tk kurulan devlet Türk
devleti oldu, tek ulusa
dayandıve bütün
kurumlan da böyle
biçimlendi. Hükürnet,
parlamento, eğitim
sistemi, her şeyi ile tek
ulusa dayandı. Bu
gerçekçi değil. Bu Kürt
halkının, Kürt ulusunun
daha zıyade baskı alüna
alınması, inkan oldu,
İster istemez Kürtler
direndiler ve bastınldılar.
Bu ayaklanma. bu süreç
bugüne kadar devam
etti. Gerçeğe uygun
olmadığı için. Ha, Kürtlerle Türkleri kapsasaydı ne olurdu?
O ayn bir konu. Ama iki ulusun yaşadığı bir gercek. Bu
çözümlerde ona uygun olmak zorunda. Bu nedenle bugünkü
devlet yapısı değişmelidir. Demokratik bır devlete ihtiyaç var.
buyönüylede. Yani ulusal sorunun çözümü için de
demokratik bir devlete ihtiyaç var. Ama onun dışında da
topluma demokratik bir devlet lazım. Yani demokratik
olmayışı salt ulusal sorunuyla sınırlı değil. Onun dışında da
devlet demokratik değil. Özellikle 12 Eylül rejımi devleti
faşistleştirdi. Bu çark hala duruyor. Bunu kabul etmek laam.
Yani bunun da değiştirilmesı gerekiyor.
Kemalizm başlangıçta reformcuydu
Burkay: Ulusal sorunun çözümü için demokratik derlete ihtiyaç >ar.
şenat bir sistem olarak
demokrasiyi dışlıyor. Ve
toplumugeriye
götürmeye çalışıyor,
îran'da olduğu gibi,
ortaçağlara götürüyor...
Kemalizm bazı
olumlu adımlar attı
- Kemalizm bazı olumlu
adımlar attığı mı?
BURKAY-Elbette. Yani
Kemalizm bazı olumlu
adımlar attı. Toplumun
yenıleşmesi bakunından.
Bazılan abartıldı.
Örneğin şapka. Zaten
kendiliğinden toplumun
gelişmesiyle, ekonomik
ve sosyal gelişme ile
birlikte toplum dışa
açılacaku. Bir şapka
reformu yapmamıştır
Mısırlılar, Suriyeliler;
ama orada da bugün
modern kıyafeti
bulabilirsiniz,
Türkıye'deki kadar.
Çarşaf belki orada var,
Türkiye'dekı gibi kıhk
kıyafet devrimi olmadı.
- Kemalistler veya devrimi destekley enler. eğer Kemalist
devrim olmasay dı biz de o kadar olurduk diyorlar. Biraz da
bunun say esinde ilerlediğimizi soy lüy oriar.
BURKAY - Önemh olan kafalann değişmesidır. Kafalardaki
ilerleme, bence bu önemlidir. Kıyafetlergenel olarak toplum
dışa açüdıkça deği şır. Japonya'dan tutun bilmem nereye
kadar birçok ülke bugün modern giyimı benimsemiştir. Ama
dediğim gibi. Kemalizmin ileri yönleri vardır. Bu dönem
geçti. Şimdi ise Kemalist düşünce. birdogmaya
dönüştürülmüş. Hatta geçmişteki kimi şeyier yok sayılarak.
Mesela demin de konuştuk, Misak-ı Milli. Misak-i Milli
aslında Türkleri ve Kürtleri kapsayan biranlayıştı. Ama
Kürtler dışlandılar, yok sayıldüar, sonra. Bugün Kemalistler
bu tutumu sürdürüyorlar. Bu tutuculuktur. Belli ıdeolojiler
Kemalizmin ise başlangıcı ile bugünkü arasında bir fark* donduklan zaman tutuculaşırlar. Solda da gördük. Mesela
vardır. Yani başlangıçta Kemalizmin burjuva deyrimini
kapsaması nedeniyle reformcu bir niteliği vardı. Örneğin
cumhuriyetin kuruluşu böyledir. Yani Kürtlere eşit haklar
tanınmış olmasa da böyle. İşçi sınıfı. emekçiler başından beri
baskı altında tutulsa da. Böyle cumhuriyetin başlangıcısında
Kemalist birtakım reformlan var ki, bunlar ilericıdir. Mesela
kadın haklan konusunda getirilenler... Laiklik. Tam olmasa
da.. Halifeliğin kaldınlması, Türkiye'nin bır şeriat toplumu
olmaktan çıkanlması gibi.
Marksist düşünce. Kendi çağına göre en ileri düşünce. Ve
kanımca bugün de öyledir Marksizm. Yani bilimsel
görüşüyie, değişimi esas alan. eleştiriyi esas alan bir düşünce.
Ama biz solcular Marksizmı dondurduğumuz zaman. bir
dogrnaya dönüştü. Ve nitekim şimdi bu dogmalar içensinde
kendisini hapsetmiş kinü sol gruplar, değişimi kavrayamıyor.
Ve tutuculaşıyor. Yani dünyayı değiştırmekten söz ederken
kendilerini dogmatizmin içerisine hapsetnuşler ve
tutuculaşmışlar. Bu tehlike bütün ideolojıler için vardır.
Birinci cumhuriyet, ikinci cumhuriyet tartışmasının önemli Kemalistler de bugün yeni ölçülerle düsünmek zorundalar.
kritik noktalanndan biri de laiklik. Ütinci cumhuriyetçiJer Bize yeni düşünce lazım. Kemalizm kendi koşullan içensinde
diyorlar ki, "Laiklik dinci düşüncenin ve din özgiirlüğünün değerlendirmek lazım. Ortaya çıküğı, cumhunyetı kurduğu,
basünlması aniamına geliyor ve Türkiye'nin değişûninde bu ilk reformlan yaptığı dönemler içensinde düsünmek lazım.
SOSYALİZM Uretim araçlan kolİektifleşmeli
- Mar\, diyordu ki: İnsan emeğini en yüksek düzeyde
kuilanarak insanlara, özellikle işçi smıfına mümkün olduğu
kadar çok zaman ayırmalannı sağlamak ve kültürel bakımdan
da siyasi alanda bir yetkinlik kazanmalannı sağlamak gerekir.
Mesela Almany a. iş saatleri açısından geri ülkelerle
karşüaştırıldığı zaman çok aza inmis durumda. İnsanlar
kendilerine avıracak daha fazla zaman buluvorlar. Belki de bu
O daha çok rekabet edebilmek için, daha büyük sermaye
birikü'rmek için kendi çıkanna uygun davranıyor. Ha, bu
aşamada devreye emekçilerin çıkarlan giriyor. Toplum
çoğunJuğunun çıkarlan giriyor. Ve bahsettiğimiz gibi mesela
iş saatierini kısaltmak, sosyal haklan arttırmak, onlara diğer
etkinlik yollannı açmak. Bu da ister istemez bizim gecmişte,
y ani sosyalizm yönündediye düşündüğümüz adımlann
makinelesme bö> le bir etki \ apar. Buna niye karsı çıkalun ki? atılmasını gerektiriyor. Bana göre üretim araçlannın
BURKAY - Makıneleşmeye karşı çıkmıy orum.
Makineleşmenin getirdiği sorunlan çözmek için toplumsal
projeler gerekiyor. Bildiğiruzgıbi iş saatierini azaltmak. iş
süresini kısaltmak. İşşizlik yardımmı arttırmak. Diğer sosyal
fonlan arttırmak... İş bunagelipdayandığı zaman sermaye
sınıfı, sermaye sahibi sınıfbundan yana değil. Yaru işçinin
kaderi ile toplum çoğunluğunun kaderi ile pek ilgüenmiyor.
koUektifleştirilmesi, özel ellerden almmasını gerektiriyor en
sonunda. Ancak bunu Sovyet örneğinde ve ona benzeyen,
onu izJeyen ömeklerdeki gibi yapamayız. Yani böyle çok kısa
yoldan, el koyarak işçilerin denetimine vererek yapamayız.
yapamadık. Bunu başaramadık. Bunun için koşullann
olgunlaşması gerekiyor. Bana göre bu süreç doğal bir süreç
olacak.
Nasıl olacak?
züldü. Ermeni sorunu acı bir şekilde, Er-
menilerin göçüyle sonuçlandı. Rum so-
runu Rumlann göçüyle ve bir savaş so-
nucu çözüldü.
Oradaki Türkler bu tarafa göçtüler,
buradaki Rumlar o tarafa göç ettiler. Bu
insanlar için çok acı oldu. Ve hâlâ bunun
acısını çekıyorlar. Kendi yurtlannı terk
etmek zorunda kaldılar Aynı şeyı bura-
da yapalım demiyoruz. Burada yapmak
zorunda değiliz. Yani bugün Türkıye'-
deki Kürt sorununu bır Bosna türü, bir
Lübnan türü çözmek zorunda değiliz.
Bu çözümsüzlüktür bence. Banşçı çö-
zümler bulalım. Sorun budur. Eğer
bunu yapatnazsak, şiddet tırmanırsa, sa-
vaş bir çözüm olursa işte o zaman ola-
caktır. O zaman ya Kürtlerin ortadan
kaldınlması gerekir -ki Kürtler 35 mil-
yonluk bir nüfustur- 1915'lerde ya-
şamıyoruz. 15. jıizyılda da yaşamıyo-
ruz. Diyelün ki, Kızdderililerin, Avust-
ralya yerlilerinin ortadan kaldınldığı gi-
bi..'.
Azerbaycan, Bosna örnekleri
- Yirminci yüzyılda da aynı problem
var. Mesela A/erbaycan, Karabağ, Er-
menistan ilişkilerinde göriiyoruz ki sonoç-
ta, ayn devletler olunca bir süre sonra
farklı ulustaki insanlar o devletin içerisin-
de yaşay amaz hak geliyor. Aynı şey Bos-
na'da da oldu.
BURKAY - Bu uluslar banşçı çö-
zümler bulamadıklan zaman savaşa tu-
tuşuyorlar, kördöğüşüne giriyorlar ve
bu çok pahalıya mal oluyor. Böyle olsun
istemiyoruz. Eğer bu oluyorsa bence bu,
doğru olan yapıldığı için değil, yanhş - . . .
olan yapıldığı içindir. evlılıkler var. Her yerde var, butun cum-
Bosna'da taraflar banşçı bir çözüm hunyetlerde var. Ama buna ragmen
bulamadılar. Ama Çekoslovakya'da bağımsız cumhunyetleroluşuyor.
buldular. Çek'Ierle Slovaklar buldular.
Bu arada Çekoslovakya'yı örnek almak
Bugün bizim Kürdistan dedi-
ğimiz Doğu ve Güneydoğu illeri,
yani Türk hükümetinin Doğu ve
Güneydoğu dediği iller, büyük
çoğunluğu ile nüfusu Kürt olan
illerdir. Ö halde burada federatif
bir yapı oluşturabiüriz. Resmi dil
Künçe olur. Onun yani sıra
Türkçe olur. Batı'da da bır Kürt
kitlesi var değii mi? Yani Kürdis-
tan'daki Türkler yine kendi
okullannda okurlar, kendi rad-
yo ve televizyonlannı izlerler.
Kendi gazetelerini çıkanrlar,
okurlar. İstanbul'daki gazeteyi
de okurlar.
Aynı şey Batı'daki Kürtler ıçın
de söz konusu olur. Batı'daki
Kürtlerin okullan olabilir. İster-
se Türk okuluna gönderir, çocu-
ğunu isterse Kürt okuluna gön-
derir. Bu seçim hakkıhı verelim
ona.
İç Anadolu'da geniş bir Kürt
kitlesi var Y'üzlerce köy bırbirini
takip ediyor. bu insanlar Kürt
okullannda okumak isteyebılir-
ler. Bu olanağı verelim onlara.
Kürtçe radyo ve televizyon izle-
yebüirler. Türkçe çapında olsun,
isteyen Türkçesiru, isteyen
Kürtçesini. İsvıçre'de böyledır.
İsviçre türü bir çözüm bulalım.
Bakın İsviçre'de iç savaş yok.
Ama hep kötü örnekleri seç-
meyelim.
fsviçre türü çözüm
mümkün mü?
- Ama doğrusu bu dediğinizi zor
görüyorum. İsviçre türü bir çözü-
me uygun bir toplumsal ilişkiler
içinde yaşanııyoruz. Türkiye. in-
san ilişkilerinin daha çok şiddeti
kışkırrnğı bir toplumsal ilişkiler
içinde. Nitekim Kürt meselesi de
sonuçta şiddet ortamını doğurdu.
Kürt meselesinin çözümü banşçı
yollaria gerçekleşemeyince, iş şıd-
dete döküidü. Karşılıklı şiddetie
yürüyor. Şimdi sizin dediğini/ for-
mülleri şu ortam içinde uy guiaoıa-
ya kalksak. şiddeti tahrik edici bir
unsur olarak kullanıiabUir.
İnsanlar. diyorlar ki tamam
kardeşim. Kürtler devlet mi kur-
mak istiyorlar, gitsinier kursuniar
devletlerini. ,\ma buradaki Kürt-
ler de gitsin. Kalksınlar gitsinier,
buralarda dolaşmasınlar. Bize de
geri bir millet olarak zarar veri-
yorlar' diyorlar. Kürtler gitsin
istiyorlar. Böyle bir tartışma baş-
ladığı zaman muhtemelen bu hir
geri Mkirler ortaya çıkacak. gün-
deme gelecek. Bunlan engeUemek
de çok zor olur. Biz İsviçre türü
cözümlerden çok Boşnaklann,
yani Yugosiavya'nın yaşadığı
veya Azerbaycan'ın yaşadığı çö-
züme daha yatkın bir ruh hali icin-
deyiz. Bu yanını düşûnmeliyiz.
BUHKÂY - Dedığinıze kaülı-
yorum. Yani ömeğin Yugoslav-
lar, Çekoslovak türü bir çözüm
bulamadılar. Demek ki Çekoslo-
vakya'daki insanlar daha çağ-
daş. daha uygar, daha ileri bir
çizgide. Biz daha ileri bir çizgide
değiliz. Yani biz toplumda en tu-
tucu, en şoven ve biraz da aptal
diyebileceğim aptalca formülleri
önermiyoruz . Doğru olanlan
öneriyoruz.
Diyoruz ki eşitlik temelinde
bir arada yaşayabiliriz. Bunu ba-
şaramazsak, bu demektir ki bu
çatışma ortamı giderek büyü-
yecektir. Ve belki Kürtlerle
Türkler ayn olacaklardır. Bu
ayn bir konu. Eğer sorun ona ge-
lirse, biz Baa'daki Kürtleri kabul
etmeye hazınz Kürdıstan'a.
Kürdıstan'ın olanaklan çok.
Yani ona da kapalı değiliz. Eğer
sorun oysa. Ben sorunun o ol-
madığı kanısındayım. Ben diyo-
rum ki. bugünkü somut duruma
göre çözelim. Yani Kürt de ye-
rinde kalsın, Türk de yerinde
kalsın, eşit haklar veretim. Fede-
rasyon tanıyahm, birlikte yaşa-
yakm.
- Peki somut diyalog?
BURKAY - Bu olmazsa Kürt-
leri alabiliriz Kürdistan'a, çünkü
Kürdistan zengin. Yar.i petrol olanak-
lan var...
- O zaman başka problemler gelir gün-
deme. Annesi Türk. babası Kürt. Dedesi
Türk, babası Kürt olan çok sayıda insan
var. Din aynlığı da olmadığı için çok
kanşık bir orijine sahip insanlar.
BURKAY - Çekoslovakya öyle değil
d i ?
Spvyetler'dc öyle değil miyctt?
f
\ ^ var Karşıhklı
b
POLTTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
fSr de Romanlap Var...
Gazeteci, yazar Nazım Alpman'a bir tatil günü evde
otururken, bir bayan arkadaşı telefon ediyor:
"Koş koş, kalaycılar geldi" diyor.
Yıllar var ki böyle bir mesleğin tarihe karışüğını sanı-
yorduk. Kalaylanacak bakır kaplar tarihe karıştı biliyor-
duk. Kaplar kacaklar, zengin evlerinin süs eşyası haline
gelmişti. Bakır kap biraz da Çingene demekti. Çingene-
ler de eksiliyordu. Çingeneler kendilerine Çingene den-
mesini istemezler. "Biz Romanız..." derler. Roman,
yani Romanyalı... Her dilde Çingenenin adı başkadır.
Dindar sayılmazlar, ama bulundukları ülkenin dinine he-
men sahip çıkarlar.
Sait Faik'in bir konuşmasında görmüştüm. Sevdiği
yazarı soruyorlar, o da:
"Osman CemalKaygılı..."diyor. "Onun Çingeneler'-
ini ve Aygır Fatma 'sını severim."
Kitaplan buldum, okudum, gerçekten birer gözlem
başyapıtıydı. Sabahattin Ali'nin de bir Çingene öyküsü
vardı.
Çingeneler, kendilerine Çingene denmesini istemez-
ler ama gene de adları her kitapta Çingene diye geçer.
Nazım Alpman, dünyanın her yanına dağılmış Çinge-
nelerin unutulmaz destanını yazmış. Orada bu kara kuru
insanlann örfleri, adetleri, töreleri, gelenekleri yetkinlik-
le ele alınmış. Nereden gelip, nereye gittiklerinin söy-
lentileri var. Alman faşizminin kıyım dönemlerinde
Yahudiler gibi Çingeneler de diri diri yakılmışlar. Kendi-
lerine bir yurt edinmek istemişler, edinememişler.
En sığışık oldukları yer, Makedonya'nın Üsküp'ü... Bu-
rada Şudka adlı bir mahallede oturuyorlar. Tek göz kon-
dular bulunduğu gibi birkaç katlı saray gibi evler de var.
Mahallenin her yanından yoksulluk akıyor. Ama Rom
Partisi'nin genel merkezi burada.
Nazım Alpman, bir konuşma yapıyor. Başkanın dili
Romanca değil; enternasyonal. Yabancılarla konuşur-
ken Ingilizce, Türkçe, Fransızca, Makedoncayı yeğliyor.
Çocuklarının adı enternasyonal: Hasan, Bahriye, Dudi-
ye, isa, Hamlet.
"Neden Hamlet?"
"Bir gece rüyamda Hamlet'igördüm, serde tiyatrocu-
luk var, Hamlet adım koydum."
Faik Abdj, "Biz buralara kendiliğimizden gelmedik,
bizi Büyük İskender getirdi" diyor. Buralardan hak isti-
yor. isteklerini şö'yle sıralıyor-
"Öncelikle Üsküp Üniversitesi'nde Rom Dili ve Edebi-
yatı Bölümü'nün açılmasını istiyoruz. Rom dilinde bir
gazete çıkartmak, bu dili yaşatmak, geliştirmek amacı-
mızdır. Bunlann gerçekleştirilmesi için benparlamento-
dayım. Amaçladığımız bu işlerin bir kısmı yavaş yavaş
yerine getirilıyor. Örneğin Üsküp'te iki saatyayın yapan
bir Çingene televizyonu var. Burada yüksek öğrenim
görmüş 23 Roman genci çalışıyor. Çingene televizyonu-
nun adı Bijandipe. Bunun Çingene dilindeki anlamı
Doğuş! Çingene televizyonculannın en yakın amaçlan,
yayın saatlerini daha uzatacak programlar yapmaktır.
Böylece izleyici kitlesini artırmak istiyoruz."
Çingene dili ve edebiyatı üstünde de duruyorlar. Edi-
nilen bulgulara göre Çıngenece. Kuzey Hint Dillerinden
ayrılmış. Konuşulan lehçeler Almanca, Lehçe, Rusça,
Fince, Iskandinavca, Italyanca ve Sırpca'dan gelme.
1990 yılında Macar, Rus ve Fransız Çingeneleri ortak bir
dili oluşturmak üzere bir anlaşmaya vardılar. Çingene-
ler üstüne yazılmış bütün metinleri detopluyorlar. Bun-
lann arasında Osman Oemal Kaygıh'nın Çingeneler'i,
Aygır Fatma'sı, Erdoğan Tokmakçıoğlu'nun Çingene Pi-
lici devar.
Şuraya buraya dağılmış bir etnik grubun kültür çalış-
maları televizyona kadar uzarken, kimi yerde esirgen-
mesi bilimsel bakımdan ne anlama gelir? Uygarlık, her
şeyin yerli yerine oturması değil midir?
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Nâznn Hikmet'in bir
oyunu. 2/ Bitkisel ya da
hayvansal maddelerin et-
kili özü... Damga, mü-
hür. 3/ İn taneli bir üzüm
cinsi... Şarkı, türkü. 4/
Manuk... Yankı. 5/ Hin-
distan'da. Hindular tara-
fından kutsal sayılan bir
kent. 6/ Rütbesiz asker...
Yüzün rengi. bet beniz. 7/
Duman lekesi.... '"Serdari
halımiz böyle n'olacak,
Kjsa çöp uzundan hak-
kın alacak Mamurlar yıkılıp
olacak Akıbet daşhr ilimiz bi-
zim". 8/ Cinsel güçsüzlük... Bir
bağlaç. 9/ Konya'nın Çumra ilçesi
yakınlannda bir bataklık
YTKARIDAN AŞAĞrYA:
1/ÖmerKavur'un. 1985'te.Kültür
Bakanlığı Sınema Başan Ödülü'-
nü kazanan filmi... Bağışlama. 2/
Akut lösemilerin tedavisinde kul-
lanılan bir antibiyotik. 3/ Resim
çiziminde kullanılan ve taflan çu-
buklanndan yapılan kömür kalem... Bir şeyin doğru olduğunu
belirtmek için yapılan işaret. 4/ Kazak başkanlanna verilen
ad... Japon lirik drarru. 5/ Üzerine şilte senlerek yatmaya ya da
oturmaya yarayan tahtadan seki. 6/ Herhangi bir kuvvet ala-
nından geçtiği varsayılan güç çizgılen... Bizde de sahnelenmiş
olan ünlü bir müzikal. 7/ Nazi partisinin hücum btasını simge-
leyen harfler... Tutsak. 8/ Bektaşi dervişi... Bir içki. 9/ Yunan
mİtolojisinde aşk tannsı... Duvariçinde bırakıkn oyuk bölüm.
ÎLAN
ELAZIĞ 3. ASLÎYE HUKUK
HÂKİMLİĞt'NDEN
DosyaNo-1993,55
Davacı Mustafa L'sal vekili tarafından davahlar Hüseyin Bulak
ve Hüseyin Kaya aleyhinde açılan Taşkın İnşaat nedeniyle temliken
tescil davasmda, davalı Hüseyin Kaya'nın adresi meçhul olduğun-
dan. Hüseyin Kaya'mn duruşma günü olan 14.9.1993 günü saat 09.
00'da mahkememizde hazır bulunması veya vekil gönderaıesi,
HUMK'nun 213 ve 377. maddeleri gereğince belirtilen gün ve saatte
mahkemede hazır bulunmadığı veya vekil göndermediğı takdirde
yargılamaya yokluğunda devam edüeceği ve hükum venleceğİ. dava
dilekçesi yerine kaim ohnak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 50013
YARDV: PKKİle İlişkil
İLAN
T.C.
ACIPAYAM ASLÎYE HUKUK
MAHKEMESt
EsasNo: 1990-445
KararNo: 1992/354
Davacı îbrahim Özkul tarafından davalı Ahmet Emiroğlu ve Şeref
Okkaya aleyhineaçılan muvazaah devredilen eşyalann tespiti davası-
nın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda. açılan dava-
nın kabulüne dair verilen hüküm, davalı vekili Şeref Okkaya tarafın-
dan temyiz edilmesı üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 31.3.
I993tarihve 1487esas, I484kararsayüıilamıüehükmünbozulması-
na karar venlmiş olup Yargıtay ilamı, davah Ahmet Emiroğlu'na
duruşma günü karar tebliğj gazete ile ilanen tebligat yapıldığından iş
bu bozma ilamı kendisine tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ
olunur. 14.7.1993.
Basın: 50077