16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 AĞUSTOS1993PAZARTESİ 10 DIZIYAZI Toplumlar kör döğüşüne KEMAL BURKA Y'LA KÜRT SORUNU ORAL CALI $LAR sürükleııiyorMJiz,ya Kürtler, Türkler busorununçözümüiçin diyalog yolunu buluruz, barışçıçözüm buluruz, kardeşçeçözeriz. Birbirinüzin haklanna saygıgöstererek adilbir çözüm buluruz. Ya da bu kördöğüşügiderek büyûr. Bundan heriki tarafda büyük kayıplar verir. -5- lUardan beri bir grup Kürt politi- kacısı tarafından federasyon formü- lüjıün uygun bir for- mül olduğu vurgu- laıuyor. Ne ölçüde Türkiye'nin koşullannda gerçekçi. Türk ta- rafında çok tepki ile karştlandı bu tez. Federasvon için I iirk tara- -fında şu söyİeniyor: Türkiye'de ;"Türkierie kürtler çok iç ice yaşı- , yor. Avrupa'daki durumdan farklı ; olarak, iki ulusun aynı dini pay- laşıyor olmaJan. çok iç içe geçmiş bir ilişkilcr ortamı yaratıyor. Vie- sela İstanbul'un nüfusunun büyük bir bölümü, Ege'nin, lzmir çevre- sinin. Antalya'nın veya Çukuro- va'nın önemli bir kesiınini Kürt nüfusu oluştunıyor. 'Federasyon olduğu zaman buradaki Kürtler ne olacak' deniyor. Hatta böyle düşünenler biJe var. Tamam kur- sunlar devletlerini gitsinier ama, bu fstanbul'daki. Ankara'daki, tzmir'deki Kürtler de memiekct- lerine dönsünier' diyorlar. Böyle kışkırtKi bir etki yapıyor federas- yon tezi. Nedir sizin bu konuda dûşünceniz? Trajedi olur BURKAY - Bence çözümü mevcut somut duruma göre bul- mak gerekiyor, bir. İkıncısi, bi- zim federasjon tezimiz yeni de- - ğjl. Biz partırniz kurulduğu gün- • den beri bunu savunuyoruz. . 1974 sonunda kurmuştuk parti- _yi. O günden bu yana biz çözüm için ya Kürtlerin ayn kendi dev- lellerinı kurması gerektiğinı, ya ' da federatif bir çözüm bulmamız _gerektiğini savunuyoruz Ve bi- ;zim partımız federatif çözümün, ülke koşullanna göre daha ger- . çekçı olduğu karusındadır. Bölge koşullanna ve ülke ko- şullanna uygun. Avnı zamanda demin bahsettiğiniz gibi. Türkler ve Kürtler birlikte iç içe yaşadı- klan için. Kürtlerin önemli bir bölümü Batı'ya. örneğin Istan- bul'a, Çukurova'ya, Ege'ye göç ettikleri. yaşadıklan için, İç Ana- dolu'da zaten eskiden beri Kürt -kolonisı var. Kürdistan'da Türk topluluklan var. Dolayısıyla fe- derasyon çözümü bunun için uy- gundur. Yani bir engel değildir. Ayn devlet oluştuğu zaman bu insanlann durumunu çözmek daha zordur. Belki bir göç olayı meydanagelebilir.Ancakşunuda söylüyorum: İster ayn devlet ol- sun, ister federasyon olsun, so- run şudur: Kürt sorunu bir ulu- sal sorundur. Kürtler bir ulustur- lar. Kendi ülkelen var. Biz baş- kasının ülkesini bölmeyi düşün- müyoruz. Nasıl kı bir Bulgaris^ tan oluştuysa. kendi ülkesinde' oluştu. Yunanistan kendi ülke- sinde oluştu. Bir Arabistan kendi ülkesinde oluştu. Bu Türkiye'yi, Türk vatanını parçalamak değil- dir. Ama Osmanlılar vatanın parçalanması gibi gördüler on- lan hep. Bugün de eğer bir kısım Türk aydınlan veya politikacı- lan Kürtlerin kendi devletlerini kurmalannı Türkiye'nin bölün- mesi olarak göriiyor veya göster- mek istiyorlarsa bu doğru değil. Çünkü Kürdistan bir ülkedir. Ha, bu sorunun çözümü şu şe- kilde olabilir: Ya Kürtler ayn kendi devletlerini kurar, ya da "fe- deratif bir çözüm buluruz. Yani eşitlik temelinde birlikte yaşanz. Işte biz bunu sa\aınuyoruz. O za- man bütünlüğü koruruz. Bugün- kü somut duruma göre çözmek lazım. Şimdi varsayalım kı, fede- rasyon veya ayn devlet. Türkler göç etsin, Kürtler göç etsin. Bu bir trajedi olur. Bu kadar insanın göç etmesi.. bu insanlann suçu yok. - Ama bağımsız bir Kürdistan kuruiursa böyle bir probkin gelir gündefne. BURKAY - Niye gelsin? Kür- distan'da da Türkler var. Herke- si gecmişte yaşadığı ülkeye gön- dermeye kâlksak Türkler Orta Asya'dan geldiler. Şimdi diyebi- lir miyiz. Türkier tekrar Orta As- ya'ya gitsin? Aynlık göçe yol açar mı? - Tarihte yaşanmış örnekJer var. Örueğin Kurtuluş Savası'- ndan sonra Ege'de, İstanbul'da çok sayıda Rum yaşıyordu. Yuna- nistan bölümünde kalan bölgeier- de de çok sayıda Türk vardı. Ne oWu so- nuçta? Tebcir yoluyla bu insanlar yerte- rinden, yurtlarından oldular ve kaçını- Imaz olarak kendi milletlerinin yaşadığı topraklara dönmek zorunda kaldılar ve büyük trajediler yaşadılar. Aytıı trajedi Kürt mesdesinde gündeme gebnez mi? BL'RKAY - O dönemde ulusal soruna demokratik çözümler buiunamadığ) için, bu halklar bir arada nasıl yaşayabi- lirkr, bunun çözümü bulunamadığı için böyle oldu. Bunun çözümünü bulmak beÛci güçtü o dönemde. Çünkü Anadolu çok ulusluydu. Çok milliyetli bir top- lumdu. Aa şekilde çözüldü, savaşla çö- KEMALIZM Laiklik sınırlı kaldı- Kemalizm. Kürtler açısından önemli bir mesele olarak her zaman tarttşma konusu oluy or. gündeme geliy or... Kcmalist devlet yapısı nedeniy le Türkiye Kürt meselesinde adım atamıyor şeklinde yorutnlar yapılıyor. Kemalizmi nasıl degeriendiriyorsuraız? BURKAY - Öncelikle devlet yapısını bugünku gibi ünıter. tek ulusa dayanan bir devlet biçiminden çıkarmak gerekiyor. Türkiye çok uluslu bir ülkedir. Türkiye'rıin gerceğine göre bir devlet yapısı olmak lazam. Dolayısıyla cumhurıyetin kuruJuşuyia birüktesunulan devlet biçimi. Türkiye'nin çok uluslu yapısına uygun değil. başından beri uygun değil. Ve zaten sorunlann önemli bir bölümü de bundan kaynaklanıyor. Bugün Erdal İnönü'nün savunduğu veya onun özellikle dile getirdiği ünıter devlet gerçekçi değil, çünkü Türkiye çok uluslu bir ülke...Öncelikle bu Misak-ı Milü'ye dokunmak istiyorum. Kemalistler bugün Misak-ı Milli'deıı bile uzaklaşmış. Çünkü Misak-ı Milh Türklerin ve Kürtlerin ortak sınırlannı belirliyor. Haürlarsınızöyledenmiştı. Türkiye'nin sınırlan Lozan öncesi bızzat Atatürk'ün ağandan dile getirilen Misak-ı Milli göriişü oldu. Türkiye'nin sınırlan, Türklerle Kürtleri kapsayan sınırlar olmalıdır deniyordu ve bunun için Musul da buna dahil olarak faktör olumsuz bir rol oynuyof." Birinci cumburiyet, ikinci cumburiyet tartışmasında değişim isteyenkr, Lstemeyenler diye y ansıy an tartışınada laiklik kririk bir nokta... BURKAY - Şımdi laıkhk konusunda ben de değişiklik istiyorum ama, o bahsettiginiz ikinci cumhunvetçikr gibi değil. Bana göre laiklik sınırlı kaldı. Yani Kemalizmin laik bir tarafı vardı. O bahsetüğimiz reformlarla, kadın haklan konusunda getirilen, okullann müsbet bih'me göre örgütlenmesi, şeriat okullannın medrese olmaktan çıkanlması diğer bir devişle. Bu ileri yöndeydi. Ama buna rağmen cumhuriyet dönemınde bile, yani en ileri olduğu dönemde bile Kemalizm tam bir laiklik getirernedi. örneğin, Alevilerhiçbir dönemdeeşit olmadılar. Kendilerini gizlemek zorunda kaldılar. Tek parti döneminde de böyle idi, daha sonra da o baskı sona ermedi... Bugün de hala baskı altındalar. Ale\iler Mesela Diyanet îşleri teşkilatı... Kaldı ki laiklik sonradan törpülendi. Hemen hemen kalmadı. Ömeğin okullara zorunlu din dersleri konulması. Bu hem Ale\iler üzerinde bir baskıdır. hem Hıristiyan gruplar üzerinde bır baskıdır. Öyle hatırlıyorum kı kimi yerlerde Hıristiyanlarçocuklannı okula göndermemeyi tercih ettiler. lazım. Kafkaslar'daki uluslar bugün kendi aralanndaki çelişkileri şiddetle çözmeye çalışıyorlar. Bu kötü bir şeydir. Bence banşcı çözüm bulmalıdırlar. Ben onlann bir arada yaşamalannı isterdim. Bir arada yaşandığı zaman. federasyon olduğu zaman işte bu sorunJar böyle ol- muyor. Ama ne yazık ki ulusal egoizm ağır basıyor. Bu güçler toplumlan kör- döğüşüne sürüklüyorlar. Türkiye'de de şu anda olan budur. Ha, bunu önleyebil- meliyiz. Durum budur, bizim önerimiz budur. Biz, ya Kürtler, Türkler bu sorunun çözümü için diyalog yolunu buluruz, barışçı çözüm buluruz. kardeşçe çözeriz. Birbirimizin haklanna saygı göstererek adil bir çözüm buluruz. Ya da bu kördöğüşü giderek büyür. Bun- dan her iki taraf da büyük kayı- plar verir. Bizim önerdiğimiz şey, bizim politikamız. federasyon dediğımiz zaman hangisidir? Bence bu banşçı çözümdür. Eşit- likci çözümdür. Bunun ötesinde çözüm yok. Yani bunun ötesinde hak istenmesin demektir. Çünkü onlara namaz sureleri öğretiliyor. Buna hakkınız düşünülüyordu.Oysabirkereöylegerçekleşmedi. Kürdistan yoktur. İnsanlar dini düşüncelerindeözgürolmahdırlar. Biz bir kere daha bölündü. Yani Kürt ulusu önce Osmanlı-İran laiklik derken, dırun bastınlması olarak görmüyoruz. Ama arasmda bölünmüştü. Sonra bir de Irak-Türkiye güney birtakım ınsanlar, şeriatı egemen kılmak istıyorlar. Yani kesiminde bölünme oldu. Dolayısıyla o Mısak-ı Milli kendi dini inançlannı toplumda egemen kılmak ıstiyorlar. düşünüldüğü gibi gerçekleşmedi. Ama gerçekleştiği Toplumun her kesimine egemen kılmak istiyorlar. fkincisi de kadanyla da hem Türkleri, hem Kürtleri kapsıyordu. Oysa devlet tek uluslu kuruldu. Sınırlarhem Türkleri, hem Kürtlen kapsamalı denıyordu Nitekim birbölümünü kapsadı. Kürdistan'ınbır bölümü de Türkiye'nın sınırlan içensinde kaldı. Toprak olarak üçte bir. nüfus olarak ona yakın bölümü Kürtlerin. Türkiye sınırlan ı içensinde kaldı ama, |l tk kurulan devlet Türk devleti oldu, tek ulusa dayandıve bütün kurumlan da böyle biçimlendi. Hükürnet, parlamento, eğitim sistemi, her şeyi ile tek ulusa dayandı. Bu gerçekçi değil. Bu Kürt halkının, Kürt ulusunun daha zıyade baskı alüna alınması, inkan oldu, İster istemez Kürtler direndiler ve bastınldılar. Bu ayaklanma. bu süreç bugüne kadar devam etti. Gerçeğe uygun olmadığı için. Ha, Kürtlerle Türkleri kapsasaydı ne olurdu? O ayn bir konu. Ama iki ulusun yaşadığı bir gercek. Bu çözümlerde ona uygun olmak zorunda. Bu nedenle bugünkü devlet yapısı değişmelidir. Demokratik bır devlete ihtiyaç var. buyönüylede. Yani ulusal sorunun çözümü için de demokratik bir devlete ihtiyaç var. Ama onun dışında da topluma demokratik bir devlet lazım. Yani demokratik olmayışı salt ulusal sorunuyla sınırlı değil. Onun dışında da devlet demokratik değil. Özellikle 12 Eylül rejımi devleti faşistleştirdi. Bu çark hala duruyor. Bunu kabul etmek laam. Yani bunun da değiştirilmesı gerekiyor. Kemalizm başlangıçta reformcuydu Burkay: Ulusal sorunun çözümü için demokratik derlete ihtiyaç >ar. şenat bir sistem olarak demokrasiyi dışlıyor. Ve toplumugeriye götürmeye çalışıyor, îran'da olduğu gibi, ortaçağlara götürüyor... Kemalizm bazı olumlu adımlar attı - Kemalizm bazı olumlu adımlar attığı mı? BURKAY-Elbette. Yani Kemalizm bazı olumlu adımlar attı. Toplumun yenıleşmesi bakunından. Bazılan abartıldı. Örneğin şapka. Zaten kendiliğinden toplumun gelişmesiyle, ekonomik ve sosyal gelişme ile birlikte toplum dışa açılacaku. Bir şapka reformu yapmamıştır Mısırlılar, Suriyeliler; ama orada da bugün modern kıyafeti bulabilirsiniz, Türkıye'deki kadar. Çarşaf belki orada var, Türkiye'dekı gibi kıhk kıyafet devrimi olmadı. - Kemalistler veya devrimi destekley enler. eğer Kemalist devrim olmasay dı biz de o kadar olurduk diyorlar. Biraz da bunun say esinde ilerlediğimizi soy lüy oriar. BURKAY - Önemh olan kafalann değişmesidır. Kafalardaki ilerleme, bence bu önemlidir. Kıyafetlergenel olarak toplum dışa açüdıkça deği şır. Japonya'dan tutun bilmem nereye kadar birçok ülke bugün modern giyimı benimsemiştir. Ama dediğim gibi. Kemalizmin ileri yönleri vardır. Bu dönem geçti. Şimdi ise Kemalist düşünce. birdogmaya dönüştürülmüş. Hatta geçmişteki kimi şeyier yok sayılarak. Mesela demin de konuştuk, Misak-ı Milli. Misak-i Milli aslında Türkleri ve Kürtleri kapsayan biranlayıştı. Ama Kürtler dışlandılar, yok sayıldüar, sonra. Bugün Kemalistler bu tutumu sürdürüyorlar. Bu tutuculuktur. Belli ıdeolojiler Kemalizmin ise başlangıcı ile bugünkü arasında bir fark* donduklan zaman tutuculaşırlar. Solda da gördük. Mesela vardır. Yani başlangıçta Kemalizmin burjuva deyrimini kapsaması nedeniyle reformcu bir niteliği vardı. Örneğin cumhuriyetin kuruluşu böyledir. Yani Kürtlere eşit haklar tanınmış olmasa da böyle. İşçi sınıfı. emekçiler başından beri baskı altında tutulsa da. Böyle cumhuriyetin başlangıcısında Kemalist birtakım reformlan var ki, bunlar ilericıdir. Mesela kadın haklan konusunda getirilenler... Laiklik. Tam olmasa da.. Halifeliğin kaldınlması, Türkiye'nin bır şeriat toplumu olmaktan çıkanlması gibi. Marksist düşünce. Kendi çağına göre en ileri düşünce. Ve kanımca bugün de öyledir Marksizm. Yani bilimsel görüşüyie, değişimi esas alan. eleştiriyi esas alan bir düşünce. Ama biz solcular Marksizmı dondurduğumuz zaman. bir dogrnaya dönüştü. Ve nitekim şimdi bu dogmalar içensinde kendisini hapsetmiş kinü sol gruplar, değişimi kavrayamıyor. Ve tutuculaşıyor. Yani dünyayı değiştırmekten söz ederken kendilerini dogmatizmin içerisine hapsetnuşler ve tutuculaşmışlar. Bu tehlike bütün ideolojıler için vardır. Birinci cumhuriyet, ikinci cumhuriyet tartışmasının önemli Kemalistler de bugün yeni ölçülerle düsünmek zorundalar. kritik noktalanndan biri de laiklik. Ütinci cumhuriyetçiJer Bize yeni düşünce lazım. Kemalizm kendi koşullan içensinde diyorlar ki, "Laiklik dinci düşüncenin ve din özgiirlüğünün değerlendirmek lazım. Ortaya çıküğı, cumhunyetı kurduğu, basünlması aniamına geliyor ve Türkiye'nin değişûninde bu ilk reformlan yaptığı dönemler içensinde düsünmek lazım. SOSYALİZM Uretim araçlan kolİektifleşmeli - Mar\, diyordu ki: İnsan emeğini en yüksek düzeyde kuilanarak insanlara, özellikle işçi smıfına mümkün olduğu kadar çok zaman ayırmalannı sağlamak ve kültürel bakımdan da siyasi alanda bir yetkinlik kazanmalannı sağlamak gerekir. Mesela Almany a. iş saatleri açısından geri ülkelerle karşüaştırıldığı zaman çok aza inmis durumda. İnsanlar kendilerine avıracak daha fazla zaman buluvorlar. Belki de bu O daha çok rekabet edebilmek için, daha büyük sermaye birikü'rmek için kendi çıkanna uygun davranıyor. Ha, bu aşamada devreye emekçilerin çıkarlan giriyor. Toplum çoğunJuğunun çıkarlan giriyor. Ve bahsettiğimiz gibi mesela iş saatierini kısaltmak, sosyal haklan arttırmak, onlara diğer etkinlik yollannı açmak. Bu da ister istemez bizim gecmişte, y ani sosyalizm yönündediye düşündüğümüz adımlann makinelesme bö> le bir etki \ apar. Buna niye karsı çıkalun ki? atılmasını gerektiriyor. Bana göre üretim araçlannın BURKAY - Makıneleşmeye karşı çıkmıy orum. Makineleşmenin getirdiği sorunlan çözmek için toplumsal projeler gerekiyor. Bildiğiruzgıbi iş saatierini azaltmak. iş süresini kısaltmak. İşşizlik yardımmı arttırmak. Diğer sosyal fonlan arttırmak... İş bunagelipdayandığı zaman sermaye sınıfı, sermaye sahibi sınıfbundan yana değil. Yaru işçinin kaderi ile toplum çoğunluğunun kaderi ile pek ilgüenmiyor. koUektifleştirilmesi, özel ellerden almmasını gerektiriyor en sonunda. Ancak bunu Sovyet örneğinde ve ona benzeyen, onu izJeyen ömeklerdeki gibi yapamayız. Yani böyle çok kısa yoldan, el koyarak işçilerin denetimine vererek yapamayız. yapamadık. Bunu başaramadık. Bunun için koşullann olgunlaşması gerekiyor. Bana göre bu süreç doğal bir süreç olacak. Nasıl olacak? züldü. Ermeni sorunu acı bir şekilde, Er- menilerin göçüyle sonuçlandı. Rum so- runu Rumlann göçüyle ve bir savaş so- nucu çözüldü. Oradaki Türkler bu tarafa göçtüler, buradaki Rumlar o tarafa göç ettiler. Bu insanlar için çok acı oldu. Ve hâlâ bunun acısını çekıyorlar. Kendi yurtlannı terk etmek zorunda kaldılar Aynı şeyı bura- da yapalım demiyoruz. Burada yapmak zorunda değiliz. Yani bugün Türkıye'- deki Kürt sorununu bır Bosna türü, bir Lübnan türü çözmek zorunda değiliz. Bu çözümsüzlüktür bence. Banşçı çö- zümler bulalım. Sorun budur. Eğer bunu yapatnazsak, şiddet tırmanırsa, sa- vaş bir çözüm olursa işte o zaman ola- caktır. O zaman ya Kürtlerin ortadan kaldınlması gerekir -ki Kürtler 35 mil- yonluk bir nüfustur- 1915'lerde ya- şamıyoruz. 15. jıizyılda da yaşamıyo- ruz. Diyelün ki, Kızdderililerin, Avust- ralya yerlilerinin ortadan kaldınldığı gi- bi..'. Azerbaycan, Bosna örnekleri - Yirminci yüzyılda da aynı problem var. Mesela A/erbaycan, Karabağ, Er- menistan ilişkilerinde göriiyoruz ki sonoç- ta, ayn devletler olunca bir süre sonra farklı ulustaki insanlar o devletin içerisin- de yaşay amaz hak geliyor. Aynı şey Bos- na'da da oldu. BURKAY - Bu uluslar banşçı çö- zümler bulamadıklan zaman savaşa tu- tuşuyorlar, kördöğüşüne giriyorlar ve bu çok pahalıya mal oluyor. Böyle olsun istemiyoruz. Eğer bu oluyorsa bence bu, doğru olan yapıldığı için değil, yanhş - . . . olan yapıldığı içindir. evlılıkler var. Her yerde var, butun cum- Bosna'da taraflar banşçı bir çözüm hunyetlerde var. Ama buna ragmen bulamadılar. Ama Çekoslovakya'da bağımsız cumhunyetleroluşuyor. buldular. Çek'Ierle Slovaklar buldular. Bu arada Çekoslovakya'yı örnek almak Bugün bizim Kürdistan dedi- ğimiz Doğu ve Güneydoğu illeri, yani Türk hükümetinin Doğu ve Güneydoğu dediği iller, büyük çoğunluğu ile nüfusu Kürt olan illerdir. Ö halde burada federatif bir yapı oluşturabiüriz. Resmi dil Künçe olur. Onun yani sıra Türkçe olur. Batı'da da bır Kürt kitlesi var değii mi? Yani Kürdis- tan'daki Türkler yine kendi okullannda okurlar, kendi rad- yo ve televizyonlannı izlerler. Kendi gazetelerini çıkanrlar, okurlar. İstanbul'daki gazeteyi de okurlar. Aynı şey Batı'daki Kürtler ıçın de söz konusu olur. Batı'daki Kürtlerin okullan olabilir. İster- se Türk okuluna gönderir, çocu- ğunu isterse Kürt okuluna gön- derir. Bu seçim hakkıhı verelim ona. İç Anadolu'da geniş bir Kürt kitlesi var Y'üzlerce köy bırbirini takip ediyor. bu insanlar Kürt okullannda okumak isteyebılir- ler. Bu olanağı verelim onlara. Kürtçe radyo ve televizyon izle- yebüirler. Türkçe çapında olsun, isteyen Türkçesiru, isteyen Kürtçesini. İsvıçre'de böyledır. İsviçre türü bir çözüm bulalım. Bakın İsviçre'de iç savaş yok. Ama hep kötü örnekleri seç- meyelim. fsviçre türü çözüm mümkün mü? - Ama doğrusu bu dediğinizi zor görüyorum. İsviçre türü bir çözü- me uygun bir toplumsal ilişkiler içinde yaşanııyoruz. Türkiye. in- san ilişkilerinin daha çok şiddeti kışkırrnğı bir toplumsal ilişkiler içinde. Nitekim Kürt meselesi de sonuçta şiddet ortamını doğurdu. Kürt meselesinin çözümü banşçı yollaria gerçekleşemeyince, iş şıd- dete döküidü. Karşılıklı şiddetie yürüyor. Şimdi sizin dediğini/ for- mülleri şu ortam içinde uy guiaoıa- ya kalksak. şiddeti tahrik edici bir unsur olarak kullanıiabUir. İnsanlar. diyorlar ki tamam kardeşim. Kürtler devlet mi kur- mak istiyorlar, gitsinier kursuniar devletlerini. ,\ma buradaki Kürt- ler de gitsin. Kalksınlar gitsinier, buralarda dolaşmasınlar. Bize de geri bir millet olarak zarar veri- yorlar' diyorlar. Kürtler gitsin istiyorlar. Böyle bir tartışma baş- ladığı zaman muhtemelen bu hir geri Mkirler ortaya çıkacak. gün- deme gelecek. Bunlan engeUemek de çok zor olur. Biz İsviçre türü cözümlerden çok Boşnaklann, yani Yugosiavya'nın yaşadığı veya Azerbaycan'ın yaşadığı çö- züme daha yatkın bir ruh hali icin- deyiz. Bu yanını düşûnmeliyiz. BUHKÂY - Dedığinıze kaülı- yorum. Yani ömeğin Yugoslav- lar, Çekoslovak türü bir çözüm bulamadılar. Demek ki Çekoslo- vakya'daki insanlar daha çağ- daş. daha uygar, daha ileri bir çizgide. Biz daha ileri bir çizgide değiliz. Yani biz toplumda en tu- tucu, en şoven ve biraz da aptal diyebileceğim aptalca formülleri önermiyoruz . Doğru olanlan öneriyoruz. Diyoruz ki eşitlik temelinde bir arada yaşayabiliriz. Bunu ba- şaramazsak, bu demektir ki bu çatışma ortamı giderek büyü- yecektir. Ve belki Kürtlerle Türkler ayn olacaklardır. Bu ayn bir konu. Eğer sorun ona ge- lirse, biz Baa'daki Kürtleri kabul etmeye hazınz Kürdıstan'a. Kürdıstan'ın olanaklan çok. Yani ona da kapalı değiliz. Eğer sorun oysa. Ben sorunun o ol- madığı kanısındayım. Ben diyo- rum ki. bugünkü somut duruma göre çözelim. Yani Kürt de ye- rinde kalsın, Türk de yerinde kalsın, eşit haklar veretim. Fede- rasyon tanıyahm, birlikte yaşa- yakm. - Peki somut diyalog? BURKAY - Bu olmazsa Kürt- leri alabiliriz Kürdistan'a, çünkü Kürdistan zengin. Yar.i petrol olanak- lan var... - O zaman başka problemler gelir gün- deme. Annesi Türk. babası Kürt. Dedesi Türk, babası Kürt olan çok sayıda insan var. Din aynlığı da olmadığı için çok kanşık bir orijine sahip insanlar. BURKAY - Çekoslovakya öyle değil d i ? Spvyetler'dc öyle değil miyctt? f \ ^ var Karşıhklı b POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL fSr de Romanlap Var... Gazeteci, yazar Nazım Alpman'a bir tatil günü evde otururken, bir bayan arkadaşı telefon ediyor: "Koş koş, kalaycılar geldi" diyor. Yıllar var ki böyle bir mesleğin tarihe karışüğını sanı- yorduk. Kalaylanacak bakır kaplar tarihe karıştı biliyor- duk. Kaplar kacaklar, zengin evlerinin süs eşyası haline gelmişti. Bakır kap biraz da Çingene demekti. Çingene- ler de eksiliyordu. Çingeneler kendilerine Çingene den- mesini istemezler. "Biz Romanız..." derler. Roman, yani Romanyalı... Her dilde Çingenenin adı başkadır. Dindar sayılmazlar, ama bulundukları ülkenin dinine he- men sahip çıkarlar. Sait Faik'in bir konuşmasında görmüştüm. Sevdiği yazarı soruyorlar, o da: "Osman CemalKaygılı..."diyor. "Onun Çingeneler'- ini ve Aygır Fatma 'sını severim." Kitaplan buldum, okudum, gerçekten birer gözlem başyapıtıydı. Sabahattin Ali'nin de bir Çingene öyküsü vardı. Çingeneler, kendilerine Çingene denmesini istemez- ler ama gene de adları her kitapta Çingene diye geçer. Nazım Alpman, dünyanın her yanına dağılmış Çinge- nelerin unutulmaz destanını yazmış. Orada bu kara kuru insanlann örfleri, adetleri, töreleri, gelenekleri yetkinlik- le ele alınmış. Nereden gelip, nereye gittiklerinin söy- lentileri var. Alman faşizminin kıyım dönemlerinde Yahudiler gibi Çingeneler de diri diri yakılmışlar. Kendi- lerine bir yurt edinmek istemişler, edinememişler. En sığışık oldukları yer, Makedonya'nın Üsküp'ü... Bu- rada Şudka adlı bir mahallede oturuyorlar. Tek göz kon- dular bulunduğu gibi birkaç katlı saray gibi evler de var. Mahallenin her yanından yoksulluk akıyor. Ama Rom Partisi'nin genel merkezi burada. Nazım Alpman, bir konuşma yapıyor. Başkanın dili Romanca değil; enternasyonal. Yabancılarla konuşur- ken Ingilizce, Türkçe, Fransızca, Makedoncayı yeğliyor. Çocuklarının adı enternasyonal: Hasan, Bahriye, Dudi- ye, isa, Hamlet. "Neden Hamlet?" "Bir gece rüyamda Hamlet'igördüm, serde tiyatrocu- luk var, Hamlet adım koydum." Faik Abdj, "Biz buralara kendiliğimizden gelmedik, bizi Büyük İskender getirdi" diyor. Buralardan hak isti- yor. isteklerini şö'yle sıralıyor- "Öncelikle Üsküp Üniversitesi'nde Rom Dili ve Edebi- yatı Bölümü'nün açılmasını istiyoruz. Rom dilinde bir gazete çıkartmak, bu dili yaşatmak, geliştirmek amacı- mızdır. Bunlann gerçekleştirilmesi için benparlamento- dayım. Amaçladığımız bu işlerin bir kısmı yavaş yavaş yerine getirilıyor. Örneğin Üsküp'te iki saatyayın yapan bir Çingene televizyonu var. Burada yüksek öğrenim görmüş 23 Roman genci çalışıyor. Çingene televizyonu- nun adı Bijandipe. Bunun Çingene dilindeki anlamı Doğuş! Çingene televizyonculannın en yakın amaçlan, yayın saatlerini daha uzatacak programlar yapmaktır. Böylece izleyici kitlesini artırmak istiyoruz." Çingene dili ve edebiyatı üstünde de duruyorlar. Edi- nilen bulgulara göre Çıngenece. Kuzey Hint Dillerinden ayrılmış. Konuşulan lehçeler Almanca, Lehçe, Rusça, Fince, Iskandinavca, Italyanca ve Sırpca'dan gelme. 1990 yılında Macar, Rus ve Fransız Çingeneleri ortak bir dili oluşturmak üzere bir anlaşmaya vardılar. Çingene- ler üstüne yazılmış bütün metinleri detopluyorlar. Bun- lann arasında Osman Oemal Kaygıh'nın Çingeneler'i, Aygır Fatma'sı, Erdoğan Tokmakçıoğlu'nun Çingene Pi- lici devar. Şuraya buraya dağılmış bir etnik grubun kültür çalış- maları televizyona kadar uzarken, kimi yerde esirgen- mesi bilimsel bakımdan ne anlama gelir? Uygarlık, her şeyin yerli yerine oturması değil midir? BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Nâznn Hikmet'in bir oyunu. 2/ Bitkisel ya da hayvansal maddelerin et- kili özü... Damga, mü- hür. 3/ İn taneli bir üzüm cinsi... Şarkı, türkü. 4/ Manuk... Yankı. 5/ Hin- distan'da. Hindular tara- fından kutsal sayılan bir kent. 6/ Rütbesiz asker... Yüzün rengi. bet beniz. 7/ Duman lekesi.... '"Serdari halımiz böyle n'olacak, Kjsa çöp uzundan hak- kın alacak Mamurlar yıkılıp olacak Akıbet daşhr ilimiz bi- zim". 8/ Cinsel güçsüzlük... Bir bağlaç. 9/ Konya'nın Çumra ilçesi yakınlannda bir bataklık YTKARIDAN AŞAĞrYA: 1/ÖmerKavur'un. 1985'te.Kültür Bakanlığı Sınema Başan Ödülü'- nü kazanan filmi... Bağışlama. 2/ Akut lösemilerin tedavisinde kul- lanılan bir antibiyotik. 3/ Resim çiziminde kullanılan ve taflan çu- buklanndan yapılan kömür kalem... Bir şeyin doğru olduğunu belirtmek için yapılan işaret. 4/ Kazak başkanlanna verilen ad... Japon lirik drarru. 5/ Üzerine şilte senlerek yatmaya ya da oturmaya yarayan tahtadan seki. 6/ Herhangi bir kuvvet ala- nından geçtiği varsayılan güç çizgılen... Bizde de sahnelenmiş olan ünlü bir müzikal. 7/ Nazi partisinin hücum btasını simge- leyen harfler... Tutsak. 8/ Bektaşi dervişi... Bir içki. 9/ Yunan mİtolojisinde aşk tannsı... Duvariçinde bırakıkn oyuk bölüm. ÎLAN ELAZIĞ 3. ASLÎYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN DosyaNo-1993,55 Davacı Mustafa L'sal vekili tarafından davahlar Hüseyin Bulak ve Hüseyin Kaya aleyhinde açılan Taşkın İnşaat nedeniyle temliken tescil davasmda, davalı Hüseyin Kaya'nın adresi meçhul olduğun- dan. Hüseyin Kaya'mn duruşma günü olan 14.9.1993 günü saat 09. 00'da mahkememizde hazır bulunması veya vekil gönderaıesi, HUMK'nun 213 ve 377. maddeleri gereğince belirtilen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadığı veya vekil göndermediğı takdirde yargılamaya yokluğunda devam edüeceği ve hükum venleceğİ. dava dilekçesi yerine kaim ohnak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 50013 YARDV: PKKİle İlişkil İLAN T.C. ACIPAYAM ASLÎYE HUKUK MAHKEMESt EsasNo: 1990-445 KararNo: 1992/354 Davacı îbrahim Özkul tarafından davalı Ahmet Emiroğlu ve Şeref Okkaya aleyhineaçılan muvazaah devredilen eşyalann tespiti davası- nın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda. açılan dava- nın kabulüne dair verilen hüküm, davalı vekili Şeref Okkaya tarafın- dan temyiz edilmesı üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 31.3. I993tarihve 1487esas, I484kararsayüıilamıüehükmünbozulması- na karar venlmiş olup Yargıtay ilamı, davah Ahmet Emiroğlu'na duruşma günü karar tebliğj gazete ile ilanen tebligat yapıldığından iş bu bozma ilamı kendisine tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 14.7.1993. Basın: 50077
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle