16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12AĞUST0S1993 PERŞEMBE 12 DIZIYAZI Zy ndüstridevriminin insanlangeürdiğinokta, tarım I J devriminin geürdiği noktadanfarklı olmadı. Yine yetersizlik ve kıtlık belirîileri ortaya çıktı. Ama, şimdi yalmzcayabanıl hayvan, ekilebilir arazi veyayakıt ve maden sıkıniısı değil çevrenin zararlı madde kabuledip edemeyeceği olgusu, yani çevrenin sımrjjöz konusuydu amuoyu önünde açığa çıkarılan heryalan ve dile getirilenher gerçek, toplumun gelişimine katkıda bulunur. Fısıltıyla bile olsa mülkiyetin mutluluk getirmediğini, zenginlerin büyümesinin yoksullaro biryararı olmadığını, çöplerin gerçekte atılmayıp biryerlerde biriktiğinin yanlış olduğunu söylemek işe yarayaeaktır. GELECH NESİLLERE V& Sfc&tKLi BİR VATAN I Tek yol çevredevrimi-7- Bugün. endüstri dcvriminın. ınsanlann dü- şünce dünyasını nasıl köklü bir şekilde değiştir- diğını anlamak pek kola> değıl. Çünkü. bız hala bu endüstrivel düşünce dünyasında yaşı- yoruz. Tarihçı Donald Vorster. sanayileşmenin köklü etkisinı şöyle anlatıyor: "Kapitalistler. yeryüzündeki teknik güçleri ve servetleriyle herkese adil. yararlı ve üretken bir yaşam vaat etmışlerdı. Yöntemlen çok ba- sittı: Herkesı tek tek. bütün geleneksel bağlann- dan kopanyorlardı. Bu bağlan ister insanlar kendileri. ister doğa yaratmış olsun. hiç far- ketmivordu. İnsanlar. artık sürekh olarak nasıl para kazanacaklanna kafa yormalıydılar. Bü- tün çev relerini, ülkeyı. doğal kaynakîan ve ken- dı ışgüçlerinı. pazarda kar getirecek meta ola- rak gormek zorundaydılar. Hiçbir sınırlama>a ve düzenlemeye aldırmadan mal üretme. satma ve satın alma hakkını istemelıydiler. İnsanlann hırs ve iştahı giderek kabanyor. pazarlar gügı- de büyüvordu. Doğa ve insan arasındaki bağ tümüyle mekanıkleşmiştı." (Dönald Vorster The Ends of the Earth". Cambndge Unıversity Press. 1988. S.l 1) Dünya'yı ticari bir araç olarak gören bu an- lavış, ınanılmaz bir başan kazandı ve 5 mil- yarlık bır nüfusu içinde banndıran bir sislem yarattı. Pazarlar büyüüffikçekmupferdanekva- tora. en yüksek dağ doruklanndan Okyanus'- un en derin bölgelerine kadar çevre yağmalanıp durdu. Endüstri devriminin insanlan getirdıği nok- ta. tanm devriminin getırdiğı nokıadan farklı olmadı. Yıne yetersizlik ve kıtlık belırtileri orta- ya çıktı. Ama. şimdi yalnızca yabanıl hayvan. ekilebilir arazı veya vakıt ve maden sıkıntısı de- ğil çevrenin daha fazla zararlı madde kabul edıp edemeyeceği olgusu, yanı çevrenin sının söz konusuydu. Böylece venıden köklü ve derin bir dönüşü- mün zamanı geldi Çevre devrimi 8.000 yıl önce bugün tanmda kullanılan yön- temler hayal bile edilemezdı. 175O'lı yıllardakı İngilız madencısî bugün Toyota fabrikalan- ndaki üretim şeklını düşünemezdi. Şımdı de bı- zim için, 3. devrim olarak adlandırdığımız çev- re devriminı. insanlığın geleceğini güvence altı- na alabilecek bir toplumun nasıl olacağını dü- şünmek güç. Bu devrim bugünkü duruma göre hem ka- zanç hem de kayıplar getirecek. Yeryüzünü, insanın kendine ilişkin düşüncelennı. kurum- lan ve kültürleri değişıme uğratacak. Tarihtekı diğer devrimler gibı. tamamlanıncaya dek yıllar geçecek Gerçekte, 3. devrim başladı. Ama, bır devrim olarak sürebilmesi ve yaşanan çöküşü engel- leyebilmesi için zaman geçirmeden bazı adı- mların atılması gerekli. Kuşkusuz kimse böylesi devrimin nasıl ta- mamlanacağını bize öğretecek dunımda değıl. Önceki devrimler gibi bu da tasarlanamaz. öğ- retilemez. Gelışımi, hükümetlenn dılekleri veya bilgisayar programlannın öngördüğü doğrul- tularda olamaz. Organik ve evrimsel bir süreç olarak gelişir. Milyarlarca msanın geleceğe ilişkin düşüncele- rinden, beklentilennden. kavrayış. duyarlılık. deneme ve eylemlerinden doğar. Sıstem araştırmacısı olarak kazandığımız bil- gi ve deneyim. bize karmaşık sistemlerin bu tür- den köklü devrimler için çok önemli olan iki özelliği bulunduğunu gösterdi. Birincısi: Her türü sistem dönüşümünün anahtan bilgidir. Bununla sadece daha aynntılı istatistikler. kapsamlı bilgi bankalan vb. kaste- dilmiyor. Yeni bilgı yollan, yeni bilgı içerikleri ve yeni kurallar, yeni amaçlar ve yeni bir bakış açısı söz konusudur. Kurallann ve amaçlann kendileri de bilgi oluştururlar. Bunu unutma- rr nrr PİT Büyümenin Yeni Sınırlan • insanın yok ettiği DÜNYA Yazan:Donella ve Dennis Meadovvs Derleyen: Adem Ayakta fjj FJf mak gerek. Başka bilgı yapılanyla donatılan sistemler başka türlü davranır. İkıncisı: Bütün sistemler. özellikle geçerli kural ve amaçlara ters düşüldüğünde. bilgi akışındaki değışmeye karşı esaslı bır direnç göstermektedırler. Bu yüzden, sıstemin öngördüğünden başka davra- nan ve başka amaçlar güden tek tek kişiler ba- şansızlığa uğruvor. Yine 5e eğer yeni bılgiler ve yeni amaç tasan-" mlannın gerekli olduğunu görürlersetek tek ki- şıler bır değışıklik başlatabilır. Geçerli kural ve amaçlara karşı bir tavır ge- liştirmenin ne kadar zor olduğunu görmek is- terseniz, ekonomık büyümenin değennı. herke- sin içinde tartışmayı deneyın. Büyüme ıle geliş- me arasındaki farkı vurgulamanız yetecektir. Demek kı egemen sisteme ve onun yapılanna meydanokuyabilmekiçinbırazcesareteıhtıyaç var. Görünüşte hiçbir etkı yapmavan girişim- ler, büyük dönüşümlerin tohumunu oluştura- bilir. Geleceği görebılme yeteneğine sahıp olabıl- menin, işbırlığınin, gerçeğı bulma çabasının, öğrenme isteğının ve kardeşliğın büyük bir önem taşıdığını düşünüyoruz. Eyleme dönüşmedıği sürece geleceğe ılışkin bır düşünceye. vızyona. tasanma sahip olmak bır anlam taşımaz. Ama nasıl bir dünyamız ol- ması gerektiği konusunda fıkir sahıbı olmadan da gercekleştirilecek eylemler hedeften yoksun olur. Şimdi size kendini yokoluşa sürüklemeyen bir dünyaya ilişkin bâzı düşünceler aktarmak istiyoruz. Bunlar bizim düşüncelerimız. Nasıl birdünyada yaşamak istediğimizi ortava koyu- yor. Her bin birer önen. Sizlere pnlan gelıştir- meniz çağnsında bulunuyoruz. İşte "Nasıl bır dünyada yaşamak isteriz" sorusuna verdığimiz yanıtlar. - Yokoluşa sürüklemeyen, insanlığın sürekli- liğını sağlayabılecek bir anlayış hakimdir. Ka- rar vencıler koltuklannı korumaktan çok. gö- revlerını hakkıyla vennegelirmeyle ilgilidırler. - Herkes insanca yaşama olanağına sahiptir. Güvenlik içındedır. Nüfus ıstikrarlıdır. - İş, ınsanı onurlandınr, alçaltmaz. Her za- man daha iyı bir toplum için gınşımlcri özgür bırakan bir anlayış hakimdir. - Ekonomınin kendısi bir amaç değil. araçtır İnsanlann ve çevrenin esenliğine hizmet eder. - Fosil yakıtlar değil. yenilenebılir enerji kay- naklan ve etkili bir •"yeniden değerlendırme sis- temi" vardır. - Teknik sistemler zararlı madde ve çöp yayılımını en aza indirir. Doğanın aynştırama- yacağı zararlı madde ve çöplerin oluşturulma- ması üzerinde dünyada bir uzlaşı vardır. - Yenileyıci bir tanm uygulanır. Toprak kul- lanılmaz hale getirilmez. Aksine ıyileştirilir. Bıtkı zararlılannı önlemek ve zehirsız gıda maddesi üretmek için doğal süreçlerden ya- rarlanılır. - Çevre sistemi. çok yönlülüğüyle birlikte ko- runur: kültürler onun içinde kaynaşır, bu ne- denle küllürel hem de çevresel çeşiUiliğe önem venlır. Hoşgörü egemendır. - Ekonomik güçgruplannın bölünmesine, si- yasal katılıma ve bilimsel uzmanlığa değer ve- rilir. - Yurttaşlar vc devletler sorunlan banşçıl >oldan çozme veteneği kazanmaya çalışırlar. - Kitle ıletişım araçlan dünjanın kompleks yapısını yansıtır ve değışık kültürlerden yansız haberler iletir. Kamuov u önünde açığa çıkanlan her yalan ve dile getiriîen her gerçek. toplumun gelişimine katkıda bulunur. Fısıltıyla bile olsa mülkiyetin mutluluk getırmedığını. zenginlerin buyümesi- nın yoksullara bır yaran olmadığıru. çöplerin gerçekte atılmayıp bir yerlerde biriküğini ve sırf "tican" olduğu için bırşeyler yapmanın yanlış olduğunu söylemek ışe yarayaeaktır. Sözcükler bize güçsüz görünebilir. Hele günü- müzde. Ama. bütün devnmler. sürekli tekrar- lanan sözcüklerin kafalarda yankılanmasıyla gerçekleşebılmıştir. Büvümenin sınırlan konusunda tartışırken birçok önyargıvla karşılaştık. Birkaç ömek vere- lım: Sa\: Dünyanın geleceğıne ilişkin yapılan yo- rumlar bir felaket tellallığıdır. Yanıt: Uvanlar. süregelenden farklı bir bıçim- le davranmamız gerektığine ilişkin önerilerdir. Sav: Çevre konusu bizım ıçın bir lükstür. Yanıt: Çev re. tüm yaşamın v e bu arada ekono- mınin de temelıdir. Sav: Büvümenin sona ermesi, yoksullann sefa- letıni sürekh kılar. Yanıt: Büyümenin bugünkü bıçıminın yoksul- lara hiçbir yaran yoktur. Özellikle onlann ihti- yaçlanna yönelen bır gelışme gereklıdır. Sav: Büyüme her zaman iyıdır. Ya da tam ter- sı: Her türlü büyüme kötüdür. Yanıt: İlle de büyümeye değıl. gelışmeye ihti- yaamız var. Gelişme maddesel büyüme gerektir- dığinde bu, ölçülü ve denetımlı olmahdır. Sav: Teknolojı, tüm sorunlan çözer. Ya da: Teknolojı sadece sorun yaraür. Yanıt: Onemli olan ne tür bir teknolojinin daha az kaynak kullanımını sağladığıdır. Yok- sulluğun ortadan kaldınlmasına hizmet edip edemediğıdir. Otunıp beklersek hiçbir şey değişmez Bir dönüşüme gereksınim var Yeni tanm yöntemlen geliştirilmeli. başka ekonomik sis- temler düşünülmelidir. Ama ne vaparsak ya- palım bunu alçakgönüllülükle yapmalıyız. Katı bır plan değıl. bır dcnev sözkonusu. Oğrenmek zorundayız. Yanlışsız bır öğrenme süreci de ol- maz. Hatalanmızdan ders almalı ve dev am et- meliyız. Yeryüzünün sınırlanna yaklaşıldığı bir dönemde öğrenmenin önemi daha da artıyor. Bugüne dek sarsılmaz gibi görünen ılke ve öçülen değıştinnek durumundayız. Yeni bır de- ğerler sistemi yaratmalıyız. Dostluğa. kardeşliğe, sevgıye, anlayışa. dayanışma ve özveri öylesıne önemli ki. Henüz birşeylen değiştirebilecek. bir çevre devrimini gerçekleştirebikcek zamanımız var. Ama unutmavalım ki bu zaman da sınırlı. BİTTİ ÇALIŞANLAREV SORULARI-SORUNLARI / YILMAZ ŞİPAL 1982 Öncesi Süper Emeklileri : SSK'ya bağlı olarak 25 yri sürekli çalrştıktan ve primlerimi düzenü olarak ödedikten sonra, 1987'de 4 milyon 200 bin lira ödeyerek süper emekli oldum. Aylığım, 7.400 prim günü üzerinden ve %70 orandan bağlandı. Bugün, son düzenlemeden sonra aldığım süper emekli maaşını, ise prim gününün 5.000'e. aylık bağlama oranı- nın da %50.5'e çevrilerek odendiğini gördüm. Oysa, sizin hesaplarınızda 7.400 güne karsılık %60.5 orandan ödeneceği >urgulanıyordu. Bu konuda açıklamanızı bekliyorum. A.L. YAMT: S Mart 1981 günlü Rcsmi Gazele'de yayım- lanan 2422 sayılı yasanın 7. maddesi ile. 1 Ocak 1982'- dcn geçerli olarak'Sosyal Sigorlalar Yasasının "Yaşlılık Aylığmın Hesaplannıası" ılc ılgili 61.maddesi dcğışünl- mışlır. 1 Ocak 1982'de yürürlüğe giren bu değışikhkten önce, 5.000 gün pnm ödeyen sıgortahlara bağlanan aylık oranı %70 olarak belırlenmıştı. Ancak, 5.000 günden fazla pim ödeyelere de aynı oran uygulanmaktaydı. Örneğın. 10.800 ün (30 tam yıl) prim ödcdıktcn sonra emekli olan ve yaşı da 55'in üstünde olmayanla- ra da %70 üzerinden yaşlılık aylığı bağlanmaktaydı. 1 Ocak 1982'den geçerli olarak bu kural 2422 sayılı yasa ıle de- ğiştirildi ve 5.000 gün malullük. yaşlılık ve ölüm sigortalan primi ödeyen sigorlalılara ağlanacak yaşlılık aylığı ornı %60'a indınl- dı. Buna karsılık, sıgortalının "5.000 günen fazla ödedii ber 240 günlük malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalan primi icin /6Ü oranı (l)'er artırdarak" bağlanması kuralı getınldi. Böylece. I Ocak 1982'den sonra 10.800 gün pnm ödeyerek emekli olanlar %70'den değil, bu kez 5.000 günden fazla ödedık- leri 5.800 gün için aynca %24'lük oran. %60'ın üzerineeklenerck %84'den yaşlılık aylığı almaya hak kazandılar. 1 Ocak 1991'deyürürlüğegırcn 3702 savılı yasa ilc, süper emeli olma hakkını kazananlardan, 4 milyon 200 bin lıra borçlanma pnmi ödeycnlere 330 bin, 5 milyon 40 bin lira ödeyenlere de 400 bin liranın "telafi edici ödeme" adı altında yansıtılması sağlandı. Aynı yasa ıle bu telafi edıcı ödemcnın, "gelir >e avlıklara uygu- lanan katsayıdaki artış oranında" arttınlması öngörüldü. Böyle- ce, eski orandan ödenen aylıklann üzerine bir sabıt ödeme de elenmiş oldu. 12 Mayıs 1993 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 3910 sayılı yasanın 1 Ocak 1993'de yürürlüğe giren 2. maddesi ile bugünkü uygulamaya geçildi. Sosyal Sigortalar Kurumuna 4 milyon 200 bin lira ya da 5 mil- yon 40 bin lıra "borçlanma primi ödemiş olup malullük. yaşlılık ve ölüm sigortasından avlık almakta olanlara ödenmekte olan aylık- ları ile (6400) gsterge üzerinden, sıgortalının pim ödeme gün savısı" da göz önüne alınarak venıden saptanacak "aylık bağlama oran- ları ve cari katsayı, esas alınmak suretivle hesaplanacak malullük, yaşlılık ve ölüm aylıklan arasındaki fark tutarında telafi edici öde- me yaplır" hükmü getırildı. Böylece, 10.800 gün prim ödeyip 1 Ocak 1982'den önce % 7 0'- en aylık alanlarla, 1 Ocak 1982'den sonra yine 10 800 gün üzcnn- den pnm ödeyi %84 orandan aylık alanlara, I Ocak 1993'dcn sonra aynı orandan, %74.5'den ve 6.400 göstergedcn aylık bağ- lanması sağlandı. ANKARA NOTLARI MLSTAFA EKMEKÇİ Paşa İnişi... Genelkurmay'ın çağrısına uyarak, geçen hafta Gü- neydoğu'da üç günlük bir geziye katıldım. Cumhuriyet'- ten Türey Köse ile ıkimizdik. Gezide, otuzu aşkın gazete- ci, TRT, özel TV muhabirleri, kameramanları vardı. Milli Gazete'den çağnlı olduklan halde kimse getmemişti. Geziye çağrılmayan iki gazete vardı; biri Aydınlık, öbürü Özgür Gündem. Gezimiz boyunca, bu konuyu, askerle- re, komutanlara anlattım. - Biz okuyoruz, diyorlardı. Okuduktarı gazetelerin mu- habirleri ise gezide yoktu. "Ancak siz bunu Genelkur- may Başkanımızla konuşun en tyisi" diyorlardı. Geçtığimiz cuma günü, Türey Köse'nin haberinde, cu- martesi günü de benim imzamla çıkan bir haberde konu işlenmekte, Özgür Gündem ile Aydınlık'ın gezılere çağ- rılmamış olması -üstü kapalı- eleştirilmekteydi. Bir fırsat düştü, AnkarayagelecegimizsıradaDiyarbakır'da,Ge- nelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Gureş'\e ayaküs- tü göruştük Onlar, Orduevı'nin bahçesinde birlikte otu- ruyorlardı. Başkaları da vardı ama, benim gözüm ikisin- deydı. Nevzat Ayaz görünce - Ooo, Sayın Ekmekçi siz de burada mısınız? diye bir çeşıt selam verdı. Ben yanlarına varırken de, "Efendim, bizim Sayın Ekmekçi'yle dostluğumuz çok eskilere da- yanır. O, Milliyet'te muhabirdi, ben de Içışlen Bakanlığı'n- da PasaportŞubesiMuduru'ydum" Doğan Güreş: - Ben tanıyorum, okuyorum yazılarını! deyince, söyle- şi başladı: - Efendim, arkadaşım Uğur sizınle görüştüğü için, ben yaklaşmak ıstemedim. Uğur Mumcu'nun teyzeoğlu olan Muammer Gökkaya, benim sınıf arkadaşımdı! - Ya, öyl& mi? Demek Muammer abiyle arkadaştınız? - Muammerin kalemi çok iyıydı. Ortaokulda güzel kompozisyon yazardı. Sinema önünde bir çekirdekçiyi anlatışmı hiç unutamam Muammer doktor (sağın) çıktı, arkadaşlarıyla Gölbaşı'nda yüzerlerken boğuldu! - Biliyorum, dedi Doğan Güreş. Uğur Mumcu'nun eşi nasıl? - lyi efendim, nasıl olsun? Siz, bir de Cemal Mada- noğlu'nun sağlık durumuyla ilgılenmişsiniz, kendisi an- latmıştı. - Benim çok geç haberim oldu. Cerrahpaşa'dan GATA'ya naklettirdik... Yemeğe giderlerken, Doğan Güreş'e söyledim: - Buraya otuzu aşkın gazeteci çağnldı, yalnız iki gaze- teden kimse çağrılmadı 1 dedım. - Hangileri onlar? - Aydınlık'la, özgür Gündem! Efendim, basın içinde ayrım yapmak çok yanlış. Basın özgürlüğünden doga- caksakıncaları, bizgazetecilerkendimızçözümleyebilı- riz! Bir randevu isteyıp, bu konuyu sizinle görüşmek isti- yorum. - Olur, görüşelim! Başkan'la ilk fırsatta görüşmeye çalışacağım Genelkurmay'ın çağrısı üzerine katıldığımız bu gezi- de, köşe yazarı olarak bir Yeni Günaydın'dan Yılmaz Akkılıç vardı. Mangalda kül bırakmayanlar ortalıkta yok- <ular. Onlar genellikle, kodamanlarla gezmeyi yeğler- ler. Her dönemde öyle olmuştur. Genelkurmay Halkia llişkiler'den Havacı Yarbay Erol Sezer, Denizci Yarbay Süleyman Bozkurt, Ordonat Yar- bay Ahmet Çoğun, gazetecilere çok incelik gösterdiler. Her şey tıkır tıkır ışledı. Bır aksama olmadı. Geçen per-t şembe günü, hemen hemen helıkopterlerden inmedik desem yeri. Bır helikopterın dört saat havada kalışı 100-400 milyon TL. imiş. Buna da acıdım! Van-Hakkari dışında tüm Güneydoğu'yu dolaştık sayılır. Karakollar- da incelemeleryaptık. Komutanlarla, erlerle, korucular- la konuştuk. Yoksul bir ulusun paraları, PKK serüveni yüzünden, nerelere akıyor, gördük! Giderken de, dönerken de C-160 tipi yük uçağınday- dık. Uçağa koltuklar yerleştırılmışti. Diyarbakır'a gider- ken uçağı Havacı Tuğgeneral Suha Tayfun kullandı. Bize. - Iniş sırasında yere sert vurursa kusura bakmayın! Kö'tü inişlerepilotlar "Paşa inişi" derler. "Eyvah''diyor- dum içimden. Çok rahatyaptı inişi Süha Tayfun. - Hani generalim Paşa ınişı olacaktı. rahat in'dik! Meğertakılırmış: - Eee, dedı, ofuz beş yıllık pilotuz! Askerleri de eleştiriye alıştırmamız gerekiyor. Cum- huriyet'in eski genel yayın yönetmeni Hasan Cemal, 7 ağustos cumartesi günkü Sabah'ta "Ordu Tabu mu?" başlıkhbiryazıyazdı.Madanoğlununyasaklanananıla- rından yola çıkan Hasan Cemal, bir yerinde yazısının şöyle diyor- "Paşa'nın ölümüyle o gunler bir film şeridigıbı gozü- mun onunden geçip gitti yine. Askeri yönetimin yayını yasaklamasında tek bir neden rol oynamıştı. Madanoğ- lu Paşa 'nın içinde yaşacağı ocağa nesnel biçimde yak- laşması, eleştirel bir dil kullanabilmesi... 12 Eylül'ü rahatsız etmişti bu tutum. Doğrusu, bugün de pek değişen bir şey yok. Kol kınlır yen içinde zihniyetı hala surüyor askerde. Kendilerine dönuk en ufak eleştiri rahatsızlık yaratıyor. Biraz sert eleştiriler ise bozgunculuk, yıkıcılık olarak görülüyor. Asker ocağına demokrasinin gerektirdiği sınırlar çer- çevesindeki bir şeffaflık ya da açıklık gelemiyor bir tur- lü..r BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Son günlerde oldukça - "popüler olan ve müzik eş- İığinde yapılan bir çeşit 2 jımnastık hareketı... Ba- « banın kız kardeşı. 2/ Dünyanın en eski ve en tanınmış tenis turnuvası. 3/ Uluslararası Basın Enstitüsü'nün simgesi... Yeniçerilerin kayıtlı ol- duklan kütük defteri. 4/ Tayland'ın eski adı. 5/ Zurnah ve tulumlu bir çalgı... Bir gıda maddesi. 6/ Çoğunlukla imaretlerde yoksul- lara verilen, kepekli undan yapıl- mış pideye benzerekmek... İskam- bilde bir kâğıt. 7/ On dört dizeden oluşan bır Batı şiin türü... Av- rupa'da bir başkent. 8/ Ses... Çok acıklı. 9/ İstem dışı yapılan hare- ket... Mantık. YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Caz müzığinde hemritminsü- rükleyıcilığını. hem de belirli bir üslubu anlatan terim... Erkek bah- ğın tohumu. 2/ İlgi çekici ve değişik kimse... Ses kirişlerinin tür- lü nedenlerle işleyememesı yüzünden sesin kısıhp yok olması. 3/ Devletçe para, senet ve tahvil çıkarma. 4/ Kurşunun simgesi... İslam hukukunda, dul kalan bir kadının yeniden evlenmesi için beklemesi gereken süre. 5/ Eski dılde geceler... Bir nota. 6/ Ar- navut yemıni... Doğu Anadolu'da bir ırmak. 7/ Sürdürme, de- vam ettirme... Tırnak boyası. 8/ Bır kâğıt oyunu... Genelge. 9/ Nâzun Hikmet'in birtiyatroyapıtı... Pirinçteneldeedilen Japon ıçkısi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle