18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyel70. V I L S A Y I 2 4 7 6 5 S A N A T K U L T U R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 27TEMMUZ1993SALI Derialtı yağ dokusunun deride oluşturduğu deformasyon en çok kann, baldırlar ve kol arkalannda ortaya çıkıyor Kadınlannyüzde98'iselülittenderüiGÜNDÜZ ÎMŞİR Halk arasında ne ad verilirse ve- rilsin: ister '"portakal kabuğu"' ister "gamzeli" denılsin. selülit. kadmlar içinestetik yönden tam birkâbus. Hem de öyle bır kâbus ki ırkınız tu- tuyorsa, diyelim ki Akdenizlısiniz. selülitinız sizi. yaş ve vücut ağırlığı- nıza bakmadan belirli bır dönemde mutlaka vakalayacak. Uzmanlann. derialtı vağ dokusunun, altındakı yağ tabakasının denye aksettırdiği bir deformas> on olarak nıtelediklen selülit. günümüzde kadınlann yüz- de 98'ini etkiliyar. Bıyokımyacılara göre selülit, kadınlardaki östorojen hormonuyla sıkii>ir bağlantı ıçinde. Üstüne bir de kadınlann erkeklere oranla vücultaki yağ oranlannın iki kat olması gerçeği eklerunce selülit- ten kaçınmak hemen hemen imkânsızlaşıyor. Selülitin oîuşması ıçın ikı ana fak- tör, derinin yapısı ve yağjn oluştuğu bölge. Selülit daha çok kann. bal- dırlar. kol arkalan ve but bölgesinde kendinı gösteriyor. Ancak dirsekler. göğüs, sın. ahn ve omuzlarda da se- lülit rahatlıkla görülebıbyor. Estetik cerrahı Op.Dr.Buğra ÇöUü, ka- dınlarda yağlann iki yönlü olarak zmanlar, selülitle mücadelede dikkat edilecek konulann başmda, boy ve vücut yapılanna göre ideal kilonun korunmasını gösteriyorlar. Çok sık kilo değiştirmek de deride gerilme ve sarkmalara yol açıyor. dağıldığını behrterek şunlan söylü- yor: "Birinci bölgeve 'android' adı veri- yoruz. Yani belden yukarı bölgeler, kann ve göğüs gibi. İkinci bölge ise 'gynoid.' Bu bölge de belden aşağisı, but ve baldırlardan oluşuyor. Bu yağ- lann dağılma yönleri vücuttaki kadın-erkek hormon dengesine bağlı. Android yönünde yağ birikimi az olan bir kadında normalden fazla er- kek honnonu bulunduğunda selülit görülü) or. Diğer bir faktör de derinin kalınlığı. Kadınlann derisi erkeklere göre daha ince. Böylece deri altında biriken yağlar, derilerde kendini da- ha çok belii ediyor. Bir başka deyişle deformasyon daha yoğun bir hale ge- Kyor." Uzmanlar, geçirilen bir kaza so- nucu meydana gelen travma ya da doğum ve benzeri bir ameliyat son- rası selülitin görülebileceğini belirti- >orlar. Yaşın da selülitin görülme- sinde etkili olduğunu vurgulayan uzmanlar, 18 yaşının başlangıç sırun olduğunu belirtiyorlar. Selülitten kurtuluşun tek yolu ise cerrahi müdahale. Her ne kadar dünya kozmetik devleri, ürettikleri krem ve losyonlarla sülülitin önüne geçebileceklerini savunuyorlarsa da bilimsel gerçekler bunun mümkün olmadığını ortaya koyuyor. Bu tip krem ve losyonlann tek yaran. deri yüzeylerinde su tutma özellikleri ol- duğundan, derinin kabarması ile daha düzgün bir deri havası verme- lerinden kaynaklanıyor. Uzmanlar, selülitle mücadelede dikkat edilecek konulann başmda. boy ve vücut yapılanna göre ıdeal kilonun korunmasını gösteriyorlar. Çok sık kilo değiştirmek de deride gerilme ve sarkmalara yol açıyor. Bu nedenle kilo alırken. "nasıl olsa daha sonra reüm yaparak veririın" düşüncesı selülitle mücadele de ba- şansızlığı getiriyor. Bu nedenle > apı- lan çalışmalann ortaya koyduğu gibi en akılcı zav ıflama yöntemi haf- tada yanm kilo verilen sistemde yatıyor. Bir başka araştırmaya göre de selülitin önüne sadece diyetle geç- mek olası değil. Uzmanlara göre, re- jim yapıhrken yürü\ üş. jogging. ae- robik ve yüzme gibıfjir spor mutla- ka yapılmalı. Saflıa safha ameliyat Selülitten etkılenen çok sayıda kadın ise kurtuluşu selülit amelıj atı- nda buluyor. Biz de bu nedenle "Li- posaction" adı verilen yağlann emi- lerek alınması yöntemini baştan s.' elülitin önüne sadece diyetle geçmek olası değil. Rejim in yanısıra yürüyüş, jogging, aerobik ve yüzme gibi bir spor mutlaka yapılmalı. Selüütten etkilenen çok sayıda kadm, kurtuluşu ameliyatta anyor. sona izledik. Göztepe Yeşilbahar Hastanesi ameliyathanesinde görüntüleyerek izledığimiz amebyat safha safha şöyle gelişiyor: Öncelikle cerrah, selülitlerin bu- lunduğu bölgeyi renkb bir kalemle çiziyor. Ameliyatta daha sonra hasta uyutuluyor ve yağın emılerek abna- cağı bölge lokal anestezi ile uyuştu- ruluyor. Bu işlemdeki amaç. deri altındaki yağ dokusunun inceltılme- si. Böylece ameliyat sırasında deri altındaki damarlar da zedelenme- miş oluyor. Daha sonra "kanül" adı verilen 20 cm'lik ince bir tüple deri- altma giriliyor. Selübtin biriktiği yere ulaşılınca aspiratör sistemiyle deformasyona sebep olan yağlar çe- kiliyor. Âmeliyatlar selübtlerin ab- nacağı bölgeye göre değişmekle bir- likte yaklaşık 1,5-2 saat sürüyor. So- nuçta yağlann çekilmek üzere giril- diği bölgelere dikiş atıbyor. Hasta belirli bir süre, ki bu 6 saati geçmi- yor, müşahede alünda tutulduktan sonra evine gönderibyor. Bölgedeki iyileşme net olarak bir ay sonra gö- rülüyor. Ameliyatı gerçekleştiren Dr. Buğ- ra ÇöUü, selülitin yağlann emilerek alınması yöntemi dışında keserek de alınabileceğini vurgulayarak şunlan söylüyor: "Liposaction yöntemi ülkemizde 1970'Ü yılların sonundan beri ba- şarıyla uygulanıyor. Avrupa ülkeleri için de hemen hemen aynı süre söz konusu. Tabii ki her ameliyatta oldu- ğu gibi bu ameliyatta da çeşitli komp- likasvonlarla karşılaşılabiliniyor. Ömeğin sinir tahribi bu olasılıklar- dan biri. En önemli kompiikasyon ise serbest kalabilecek bir yağ parça- sının damara girip kalbe kadar git- tikten sonra ölüme neden olabilmesi. Ama tüm bu komplikasyonlar, rutin bir şekilde vapılan amelhatlar göz önüne ahndığında çok küçük riskleri oluştunıvor. Amelivatlarda dikkat edilecek bir başka konu ise alınacak yağ miktan. Bu tip operasyonlarda alınan > ağ miktan hiçbir zaman 2 ki- logramı geçmemeli. Eğer gececek olursa vücuttaki çeşitli asitler ve mi- neral eksikliği nedeniyle yine öliim meydana gelebiliyor. Bu nedenle an- cak 2 gün ara verildikten sonra yeni bir operasyonu gerçekleştirebiliyo- ruz. Hastanuı durumuna göre 5 giri- şjmde 10 kilo yağ bile aldığımız ope- rasyonlar oldu." Selülit ameliyatlan göbek ıçin 3,5 milvon bra ve diz içi bölgede 1,5-2 milyon arasında değişiyor. Kanserlihastalara psikolojik tedavi SljciS'rtır JJork Simcs ELISABETH ROSENTHAL Kanser tedavisinde son yıllarda kaydedilen olumlu gelişmeler ve kanserü hastalann giderek bılınç- lenmesi, kanser uzmanlannı. hasta- lann duygusal sorunlan ile daha fazla ılgifenmeye yöneltiyor. 20 yıl önce kanser hastalannın geleceği hakkında tahminler o denli karamsardı kı, psikologlar hastalan yalnızca ölüme hazırbyordu. Kan- serli hastanın bir iki vıl yaşaması, psikolojik bir mucize olarak değer- lendiriliyordu undan 20 yü önce kanser hastalannın geleceği hakkında tahminler o denli karamsardı ki, psikologlar hastalan yalnızca ölüme hazırlıyordu. Kanserli hastanm bir iki yıl yaşaması, mucize olarak değerlendiriliyordu. Memorial Sloan-Kettering Kan- ser Merkezi Psikiyatri Bolümü baş- kanı Dr.Jimmk Hollandson yıllarda kanserli hastalarda ölüm oranının düşmesıyle psikolojik desteğe gerek- sinimın arttığını bebrtiyor. 1970'b yıllarda kansenn duygusal boyut- lannın ılk kez ortaya çıktığını ileri süren Dr.Holland, "Kanserü hasta- ların hepsinde depresyon olgusu orta- ya çıkmavabiliyor. Ğerçekten dep- resyon geçirenİeri başarıyla tedavi ediyonız" diyor. 65 yaşındaki Dr.Holland, tip öğrenimi süresince hastalıklann psi- kolojik ve toplumsal yönleriyle ilgi- lenmiş. Onkolog Dr.James Holland ile evlendikten sonra tüm çabalannı kanserli hastalann psikolojileri üze- rine yoğunlaşürmış. Dr Holland, onkologlan, kanserli hastalann psi- kolojik desteğe gereksinimleri oldu- ğuna inandırmakta büyük güçlük çekmiş. 20 yıl önce Dr.Holland ve ekibi önce yöntemleri belirlemek ve so- runlan tanımlamakla ışe başlamı- şlar. Kemoterapi altındaki hastala- ra dokunmayacak. yan etkisi olma- yan psikiyatrik ilaçları saptamışlar. Kanserli hastalann dörtte birinin psikolojik desteğe gereksinim duy- duğunu, ancak bu gereksinimın çok yetersizce karşılandığını gözlemiş- ler. Bugün Dr.Holland ve ekibı has- talığın her safhasında destek veri- yor. Tedavi süresince okuldan uzak kalan gençlere. okula döndüklerin- de uyum sağlamalannda yardımcı oluyor. Kemik iliği nakb'nde olduğu gibi tadavinin uzun ve ıstıraph oldu- ğu durumlarda sürekli destek sağla- nıyor. Çabşmalar. kanser tedavisi sı- rasında ortaya çıkan sorunlann başmda endişe. korku ve depresyo- nun geldiğini gösterivor. Ne var ki tedavi bittikten sonra hasta kesin iyi olduğuna inandınlsa dahı korku ve endişe geçmiyor. Başlannın üzerin- de Demokles'in kıhcını sürekli his- sediyorlar. Dr.Holland ve çalışma arkadaşlan bu gözlemlerinin üzeri- ne "tedavi sonrasf merkezini kur- muşlar. Diğer tedavi merkezlerinin uyguladığı geleneksel ilaç. danışma ve elekroşok yöntemlerinın yanı sıra sıradışı hastalara özel yöntemler uy- guluyorlar. 20 yıl boyunca kanser tadavisinin akıl üzerindeki etkılerini araştıran Dr.Holland. artık aklın kanser te- davisi üzenndeki etkilerini araştın- yor. Vücut fızyolojisinin endişe duy- gusuyla büyük oranda etkilendiğini bebrten Dr.Holland. pcriyodik ke- moterapi tedavisi altındaki hasta- larda, ilaca başlamadan önce mide bulantılannın başladığına dikkat çekiyor. Endişe duygusunun psiko- lojik destekle azaltılacağını öne sü- rüyor. Doktor yardımı ile kanserli hasta- nın yaşamına son verme olgusuna sıcak bakmayan Dr.Holland. hasta- nın yalnızca içten ılgi ve sevecenliğe gereksinim duyduğunu savunuyor. Tatilciler artık kayalara tırmanıyor Haber Merkezi- Avrupalılar son yıllarda tatıl anlayışlannda devrim yaptılar. Bugüne dek Akdenız ülkelerinde denız. kum ve güneşe koşan tatilci- ler, giderek daha hareketb. sportif tatili tercih etmeğe başladı. Alı- şkanlıklardaki bu değişime ayak uydurmaya çabşan seyahat acente- leri trekking. kaya tırmanışı ve sualtı sporlanna elverişli bölgelerin tanıtımına ağırlık veriyor. Bü>öik kentlerin otelleri, bu eği- limden en çok zarar gören kesim. Avrupa Seyahat Komısyonu'nun bildirdiğine göre tatilciler arük az bilinen. el değmemiş doğaya sahip bölgelerde latıl yapma\ı veğlivor. Artık pahalı ve İüks oıeller venne ucuz. temız otellerde kalmak daha çekici geliyor Konaklama vennde dostça bir karşılama. kişiye özel dav- raruşlar. yakın ilgi: çalışma ya- şammın vıl boyunca tüketen tempo- sundan insanı uzaklaştınyor. Doğa- ya daha vakın obnak. yerel halk ile dostça ilişkiler kurmak. bölgenin ta- rihi yapılanm gezmek daha dinlen- dirici ve doyurucu bir tatil. Bu amaca yönelik tatillere özel araba>la çıkmak daha uygun oldu- ğundan yaz a>lannda karavollan- nda büyük sıkışıklık vaşanacağı ön- görülüyor. Amerikalı turistlerin de bu akıma ayak uyduracaklan varsayımından hareketle, seyahat acenteleri var güçleri ile yeni bölgeleri keşfetmeye hu^lıvor. Ancak Japonlann geleneksel metropol gezme meraklarından vazgeçecekleri düşünülmüyor. Koalanın ruhunda savaşçılık var Koala kedi gibi ağaçlara tırmanabiliyor. Güçlii kollanyla, okaüptüs ağaçlarmın kaygan gövdesine tırmanıyor. Ağacm dalına sarılıp durabiliyor. Haber Merkezi - Avustralya'nın yumuşacık tüylü. güzel parlak gözlü. yuvarlakkulakbtatb koalalan bu görüntülerinin altında egoist ve haşin bır vapıyı gizlıyorlar. 60 - 80 santimetre boyundaki koalanın küçücük pençeleri aslında bır Bengal kaplanıru kıskandıracak kadar güçlü. Koalalardan bıkmış usanmış AvustralyaTurizm Bakanlığı'ndan bir yetkili. "Bu hayvanı kollarınıza alırsanız, çok köfü kokan bu pis hay- van sizi penceler *e üzerinize işer" diyor. Koala bir kedi gibi pençe atıyor. Yine bir kedi gibi ağaçlara tırmanabiliyor. Güçlü kollanyla, beslenmek için okaliptüs ağaçlannın kaygan gövdesine Urmanıyor. Fırtına çıktığı zaman ağacın dalına sanlıp düşmeden durabiliyor. Nasıl kucağa alınır? Koalayı bir kedi yada birtavşan gibi kucağa almamak gerekiyor. Yavaşça. kollan yüzünüze dönük bir biçimde göğsünüze doğru kaldırmanız gerekiyor. Sonra bır arkadaşınızdan, çok dikkatli bır biçimde hay vanın bacaklannı omzunuzun üstüne atmasını istemelisiniz. Bu sırada hiç kımıldamamanız. öksürmemeniz. hayvanı okşamamanız gerekiyor. Çünkü hareket ederseniz, güçlü pençeleriyle sıze asılacaktır. Koalalann bugüne kadar hep kimlik sorunlan oldu. Birçok kişi ayı ailesinden olduğunu savunuyor. Hatta bazılan "cepK ayı" admı veriyor, çünkü anne koalalann aynı kangurular gibi yav rulannı taşıyabilecekleri cepleri var. Bemard Grzimek. Ha>"vanlar Ansiklopedısi'nde ötekı hayvanlarda seyrek görünen bir zekâya sahip olduğunu yazıyor. Bugün Avustralya koalalann ihracatını kesinlikle yasaklamış dunımda. 19. yüzyılda gelen ilk AvrupaUlar ağaçlardaki bu hayvanlara ateş etmekten deli gibi zevk alıyorlardı. Daha sonra, koala kürkü ticareti ön plana cıktı. 1906 yılında bu ticaret yasaklanmasına karşın, yal- nızca 1924 yılında iki milyonun üzerinde deri ihraçedildi. Otostopla seyahat, bir şişe parfümden ucuz Otostop, Almanya'da saygınlık kazanmaya başladı. Otostobu.öğrenci ve hippilerden çok, işadamlan tercih ediyor. Haber Merkezi - Berlin Duvan"- nın yıkılması, yolculuğa hasret (an- cak parasız) mılyonlarca Doğu Av- rupalıya muhteşem olanakların yo- lunu açtı. Batı'da yaşanan ekono- mik durgunluklar ise bu en ucuz yolculuk yönteminin yeniden vaygınlaşmasına sebep oldu. Ötostop. Almanya"da oldukça saygınbk kazanmaya başladı. Belli başlı Alman şehirlerinde 28 şubesi bulunan Cıt>net (Şehırağı) adlı otostop derneğj öğrencıler ve hippi- lerden çok. takım elbiseler içindeki çev rc dostu işadamlanna hıtap edi- vor Geçen vıl 1 mıl>onun üstiinde insan Citvnefle sevahat eımi^. Bu. ufak hır ı-.luslararası uçak şırketi- nın bir yılda taşıyabileceği yolcu sayısıyla aynı. Ancak otostop şir- keti Citynet"le seyahat etmek. güm- rüksüz bir şişe parfüm satın almak- tan bile daha ucuza geliyor. Gereksiz kullamlan arabalar Şirketin yönetıcısı NVolfgang Braunscweig, "Yolculanmız arası- nda öğrenciler gittikçe azalırken takım elbiseliler de gittikçe artıvor. Gereksiz kullamlan çok fazla say ıda araba var. Bu, çevreye çok zarar ve- ri\or" dedi İtalya. Belçika. İngilte- rc ve Fran^a'da da otostop örgütle- ri var. Ancak Almanya'dakıyle kı- yaslanınca oldukça küvük bovutlu kalı>orlar. Özellikle Fransa'da otobtop çekmek çok zor. "Olostop- çular İçin Avrupa Rehbeıf'adb kı- tabın editörü Katie VVood, "Heriil- kenin özellikleri, otostopçulara karşı takındıkları rutumda görülebi- lir. Fransızlar. her zamanki huvsuz- luklarıvla otostopçuları arabalanna alma/lar. İskandinavlar \e İngiliz- ler, özellikle de İskoçlar ve Galliler harikadır" diyor. Tiını avantajlarına rağmen otos- lop dernekleri, bu işin tutkunlan tarafından pek tercih edilmiyor. Onlar. daha çok yollarda kendileri- ni bckleyen bilınmezlıklcri ve hcve- canları tercih ediyor Katic VVood. oto^topl.ı luııı Âvrııpa'yı btn'dan boya katetmiş. Hatta Kuzey Afri- ka'yı da bu yöntemle gezen \Vood, orada karşılaştıgı cinsel tacız olay- lanndan sonra otostopu bırakmış. Wood bu konuda artık. 'Yabıızca deliler ve çok çok fakirler otostop yapar" diyor. Çabuk haşlayan dostluklar Otostop vapanlar, bu işin en iyi ve en kötü yönünün. çok çabuk başlayan ve yine çok çabuk biten dostluklar olduğunu söylüyorlar. Tüm tehlıkelerine ve zorluklanna rağmen otostopun bir sürü insanın yaşam tarzı haline gelmesinin nede- nı belkı de bu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle