Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 13TEMMUZ1993SALI
Hababam Sınıfı'nın sinemaya aktanlması on yıl süren ilginç ve garip olaylar sonucu gerçekleşti
Rıfat Dgaz'ınYeşilçamserüveniTURHANGÜRKAN
Sekseniki yıllık yüce bir çınan an-
dıran Rıfat Ilgaz'ın, yazın, düşün ve
mizah dünyarruzı yasa boğan yitişiy-
le. "Hababam Sınıff'da öksüz kaldı.
Boyunu aşkın kitaplanyla ölümsüz-
leşen yazanmıan tam 12 baskıya eri-
şen en bereketli ve doğurgan yapıtı
"Hababam Sınıfı"ndan, tiyatro
oyunu. radyo dizisi. müzikal gösteri
ve çeşit çeşit video kasetleri dışında
tam altıtanedefılmçıkarıldı. "Haba-
bam Sınıfı"nın unutulmayan hoca-
lan Kel Mahmut'lar. Sıfırcı Hamdi'-
ler. Vakvak Rıza'Iar. Refuze Ek-
rem'ler haylazlıklan yeri göğü tutan
öğrenci takırru İnek Şaban'lar, Tu-
lum Hayri'ler. Güdük Necmi'ler.
Hayta İsmail'ler. Kalem Şakir'ler
şimdi babalannın yasını tutuyorlar.
Bugün Rıfat Ilgaz denince çağn-
şım yapan ilk tümce. hiç kuşkusuz
"Hababam Sınıfı" ve dudaklarda
bır gölümsemedir. Çok uzaklarda
kalan ve bir daha artık hiç gelmiye-
cek olan okul anılandır.
"Hababam Sınıfı"nm filme alını-
şına dek geçen tam on yılı aşan ga-
rip. ilginç ve de oldukça eğlenceli bir
öyküsü var. İlk kez 1956-I957'de İl-
han Selçuk"un yayımladığı "Dol-
muş" adlı mizah dergisinde Rıfat Il-
gaz'ın "Stepne" takma adıyla yaz-
dığı, Turhan Selçuk'un resimlediği
"Hababam Sınıfı", üç öykülük bir
diziyle başladı. Çoğala çoğala 20 öy-
küye ulaştı ve kitap olarak basıldı.
İkinci kitap. üçüncü kitap derken, 73
öykülük koskoca yapıt çıktı ortaya.
12 kez basılarak kısır kitap dün-
yamızda bir rekor oluşturdu.
Yazan tarafından oyunlaştınlan
"Hababam Sınıfı". daha tiyatroda
oynanmadan önce filme alınmak is-
tendi. 1966'da Orhan Günşiray'la
Atıf Yılmaz'ın sahibi olduğu Yerli
Film yapımevi. "Hababam Sınıfı"-
çeşitli kereler sansüre takılan Hababam Sınıfı Ertem Eğilmez ile
birlikte bu engeli de aşarak sinemalaştınldı.
nın çekim hakkını satın aldı. Ancak
bu, çetin cevizdi. Yönetmenliğini
Aüf Yılmaz'ın yapacağı film, ne ya-
zık ki sansür engelini aşamadı ve çe-
kim ertelendi. Oyun olarak Ulvi
Uraz topluluğunda sahnelenmeye
başlayınca. filmciler yeniden iştah-
landılar. Melek Film Sahibi Şahan
Haki. ardmdan Tanju Gürsu, fır-
malan adına yazarla ayn ayn anlaş-
malar yapıp, çekim •hakkını saün
aldılar. Ancak her seferinde karşıla-
nna sansürün aamasız eli çıktı. Çe-
kim yine engellendi.
Bir süre sonra yönetmen Alp Zeki
Heper, sahibi olduğu Sinema Film
adına çekim hakkını aldı. Senaryo-
yu onaylatmak için uzun bir sava-
şım verdi. Ancak o da sansür engeli-
ni aşamadı. Ardmdan Hulki Saner'-
Ie de bir "Hababam Sıpıfı" anlaş-
ması yapıldı. Yeniden Atıf Yılmaz
işe el atü. Derken Vural Pakel, fır-
ması Özer Film için devreye girdi.
"Hababam Sınıfı" her seferinde ba-
şını sansür duvanna çarptı. Yasak-
lama gerekçesi ise hiç değişmiyordu:
Türk eğitim yönteminın taşlamasını
yaparak kötü göstermek.
Ancak Rjfat Ilgaz bu yasaklama-
lardan, gecikmelerden hiç de yakın-
mıyordu. O sıra yaptığımız bir söy-
leşide gülerek şövle demişti: "Sözleş-
me yaptığım filmciler parasını ödü-
yorlar. İşin garip yanı, anlaştığım
her kurum ve kışilerden. film cekil-
mediği halde parasını almış olmam.
Hababam Sınıfı bana sadece adıyla
para kazandınyor. Böyle altın yu-
murtlayan tavuk görmedim."
Sonunda Arzu Film "Hababam
Sınıfı" sorununu kökünden çözüp
attı. Ne olduysa oldu. Ertem Eğil-
mez'in Umur Burgay'a ısmarladığı
senaryoyu sansür onayladı. Ertem
Eğilmez yapıtın toplumsal içeriğini
ve sınıfsal etkilerinı geri plana itıp,
öyküyü eğlencelik bir komediye dö-
nüştürdükten sonra çekim izni cıka-
bildı. Sansür çilesi sona eren 1974'-
tekı ilk filmin görülmemiş gişe ba-
şansı üzerine. sen olarak altı film
yapıldı. BunJardan "Hababam Sını-
fı", "Hababam Sınıfı Sınıfta Kal-
dı", "Hababam Sınıfı Uyanıyor".
"Hababam Sınıfı Tatilde". "Haba-
bam Sınıfı Güle Güle"nin yönet-
menliğini Ertem Eğilmez, "Haba-
bam Sınıfı Dokuz Doğuruyor"-
unkini ise Kartal Tibet yaptı.
Ancak "Hababam Sınıfı" filmleri
giderek sulandınldı. Rıfat Ilgaz'ın
öğretmenlik yaptığı onbeş yıllık dö-
nemındekı gerçek, yaşanmış anıla-
nndan. gözlemlerinden oluşan bu
gülmece başyapıtı. ana kaynağın-
dan uzaklaşarak, tecimsel bir yöne
saptı, giderek yozlaştı, anlamını yi-
tırmeğe başladı.
"Hababam Sınıff'ndan sonra ya-
pıma-yönetmen Hulki Saner, söz-
leşme yaptığı Rıfat Ilgaz'ın Afrika
kıyılannda karaya oturan bir taka-
daki yurttaşlanmızın ihtilal olmuş
düşse! bir ülkede zorla lejyona yaz-
dınlmalannı anlatan "Hababam
Taburu" güldüriisünü filme aldı.
îkinci Dünya Savaşı'nın sürdüğü
194O'lı yıllarda, yazdığı bir şiir kita-
bı yüzünden polis tarafından ara-
rup, işkence korkusuyla teslim ol-
mayarak durmadan kaçak aydın bir
öğretmenin öyküsünün anlatıldığı
"Karartma Geceleri" romanı ise
1990'da senaryosunu da yazan yö-
netmen Yusuf Kurçenli tarafından
filme alındı. Rıfat Ilgaz'ın yaşam
öyküsünden bir kesit sunan ve siya-
sal sinemamızın en seçkin örnekle-
rinden biri olan "Karartma Gecele-
ri". 9. Uluslararası İstanbul Film
Festivali'nde en iyi Türk filmi. 27.
Antalva ŞenliğTnde ikinci film, Yu-
suf Kurçenli yönetmen. Tank Akan
oyuncu, Yunus Nadi Ödülleri Yan-
şması'nda en iyi film ödülünü aldı.
Prostat kanseri
tedavisinde yeni yöntemler
Haber Merkezi - Prostat kansen-
nin ilk aşamalannda hormon salgı-
lanmasını engellevici bır ilaç kürü-
nün ardından uygulanacak ameli-
yat. daha çok hastanın kurtul-
masını sağlıyor.
Son günlerde yapılan gözlemler
sonucunda, ameîıyat edilen pros-
tatlı hastalann yaklaşık yansında.
prostat çevresinde kanserli gözele-
rin kaldığı görüldü.
Prostat kanserinın ılerlemesi, er-
kek hormonlan tarafından hızlan-
dınlıyor. Araşürmava katılan de-
neklere Lupron ve Eu!e.xin adlı.
hormon salgılanmasını engelleyen
iki ilaç venldi. Bu ıkı ilaç. kanseri
prostatı aşmış durumda olan.
amehyat ve ışınımın olanaksız ol-
duğu hastalara da uygulandı. So-
nuçta. anti-hormon ılaçlann ameli-
yattan önce kanserli bölgeyi kü-
çülttüğü ve böylelikle cerrahi mü-
dahale sonucunda kanserli gözeler-
den tümüyle annma şansını %80'e
çıkarttığı görüldü.
Ancak prostat kanseri uzmanla-
nndan biri, sonuçlann son derece
özenle değerlendirilmesı gerektiğini
belirtıyor. Hormon engelleyıcı sa-
ğaltım yöntemi ile kanserin küçül-
tülmesi olası. Ancak gerçekten tüm
gözelerin yok olup olmadığını.
yeniden oluşup oluşmadığını anla-
mak yıllar alır. Hormon sağaltımı
gören hastalarda kalan kanserli gö-
zelerin belirlenebilmesi çok güç.
Amerika'da yapılan bir araştır-
ma. 1993 yılında 165.000 yeni pros-
tat kanseri tanısının konacağmı,
hastalıktan 35.000 kişinın yaşamını
yitireceğini ortaya koyuyor. Kan-
ser tanısı konan hastalann % 80'i
65 yaşın üstünde. Yeni yöntemler
sayesinde. tanı geçen yıllara kıyasla
daha kolaylıkla konuyor. Prostat-
spesifık-antijen (PSA) adlı bir mad-
denin oranındakı artış. yeni bulu-
nan bir kan testi ile saptanıyor.
Böylelikle tanısı erken konan has-
talığın iyileşme olasılığı yükselıyor.
Amerikan Kanser Derneği, 50 yaş
ve üstündeki erkeklerin her yıl PSA
testinden gecmelerini önenyor.
Ancak test. hekimlerin umduğu
denli kesin sonuç vermiyor. Testin,
henüz yayılmadığı sonucunu verdi-
ği kanser olaylannın hemen hemen
yansında. İcansenn daha ıleri
aşamalarda olduğu görüldü. Bu
durumlarda, prostaün alınması-
ndan sonra yapılan testler, tüm
kanserli gözelerin yok olmadığını
ortaya koyuyor. Bu nedenle, bu
hastalarda kansenn yeniden oluş-
ması olasılığı çok yüksek.
Ameliyat öncesinde kanserli böl-
genin küçültülmesinin, iyileşme
oranını artürdığı kabul ediliyor.
İlaçla sağaltımın tek yan etkisi. has-
talann %80'inde görülen geçici ik-
tidarsızlık. Araştırmacılann kesin
bir kanıya varmalan için 10 yıl gec-
mesi gerekmekle birlikte, eldeİci
bulgular erken tanı konan hasta-
lann %80'den çoğunun ilaç ye
ameliyatın birlikte uygulanması ile
kurtulacağını gösteriyor.
Yeni bir kolera türü
ortaya çıktı
CENEVRE (AA) - Bangladeş ve
Hindistan'da geçen şubat ayında
ortaya çıkan yeni bir kolera türii-
nün bütün dünyayı tehdit ettiği bil-
dirildi.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO)
yetkililerinden Dr. Ron Walde-
man. orta\a çıkan yeni bir mikro
organizma ya da vibriyonun kole-
raya karşı bağışıkhk kazanan kişi-
ler dahil herkesi etkilediğini belirtti.
Dr. Bernard Ivanov da, yeni has-
talığın hızla yayılma tehlikesi gös-
terdiğini kaydederek. bu kolera tü-
riine karşı aşı bulunması amacıyla
ABD'de iki. İsveç'te de bir labo-
ratuvann çalıştığını, ilk denemele-
rin eylül ayından itibaren gerçek-
leştirileceğini kaydetti.
WHO verilerine göre. ilgili ülke-
lerce resmi rakamlar verilmemesine
karşın, yeni kolera türü şimdiden
binlerce kişiyi etkiledi. Bangladeş
yetkililerinin nisan ayında yaptı-
klan açıklamada koleranın bu yeni
türünün bin 500 kişinin ölümüne
yol açtığı belirtilmişti. Yetkililer,
Hindistan'ın da Bangladeş gibi ti-
cari nedenlerle gerçek rakamlan
vermediğine inanıyor. Hindistan,
bu yılın ilk altı ayında sadece 2.874
vaka görüldüğünü. ölü sayısının ise
12 olduğunu açıklamıştı.
Bilinen kolera "Vibrio Cholerae
01" olarak adlandınlırken, yeni ko-
lera türü. "Vibrio Chorlerae Non
01" olarak adlandınkyor.
Dünya Sağlık Örgütü, bu yılın
ilk altı ayında dünya genelinde 133
bin kolera vakasının görüldüğünü,
salgm hastalıktan 2.270 kişinin
öldüğünü açıklamıştı.
Geçmişfe bugünün iç içe yaşandığı bir ülke Irak. Sümerliler döneminden kalma altın > e de kutsal boğa.
Yazının, tekerleğin, 60 dakikalık saatin, 360 derecelik çemberin ve yasalann ana yurdu
İki ırmak arasındaki kutsal topraklar
NATIONAL
GEOGRAPHIC
MERLESEVERY
Babil öncesi Sümer'den kalma al-
tın boğalardan tutun da. İslam dün-
yasının altın çağına ait sırlı çanak
çömleklerine değin tüm kahntılar
eski Mezopotomya'ya damgasını
vuran bir geçit resmi oluşturur. Bu
uygarhklann beşiğini oluşturan
Irak. geleneksel savaşçı ruhunu gü-
nümüze dek korumuş. "Iki ırmak
arasındaki topraklar" anlamına ge-
len ve bugünkü Irak'ın candamannı
oluşturan Mezopotamya, aynı za-
manda yazının. tekerleğin, 60 daki-
kalık saatin, 360 derecelik çemberin
ve yasalann da anayurdu. Geçmişte
olduğu denli günümüzde de bu böl-
ge: buyurganlığı, şiddeti ve aamasız
saldırganlığı özendirmekle tanıru-
yor. Kazıbilim bulgulan, dünyanın
ilk yerleşim bölgelerinin İ.Ö. 3500
yıllannda Aşağı Mezopotomya
havzasında kurulduğunu gösteri-
yor. Eski Sümer uygarlığına ait Ur,
Eridu, Uruk. Lagaş ve Nippur kent-
leri bir ihtiyarlar meclisi tarafından
yönetilirken, başka bağımsız kentle-
rin kurulmasıyla birlikte sürekli bir
kriz dönemi başlamış oldu. Kentler
bir araya geierek en güçlü olanın
yönetıminde krallıklar oluşturdu.
Toprak kazanma hırsı ile ilk impa-
ratorluk olan Akatlar; Lübnan,
Anadolu'da Toros dağlan ve doğu-
da Elam'a kadar uzanan topraklar
üzerinde egemenliklerini sürdürdü-
ler. Teknolojik gelişmeler sonunda
bulunan saban ve yay. bu toprakla-
nn yeşermesine olduğu kadar kana
bulanmasına da yol açtı. Tekerleğin
bulunması ve atlann evcilleştirilme-
si ile ilk savaş arabalan meydanlar-
da boy göstermeye başladı. İ^te bu
eksiksiz savaş donanımı. İ.Ö. 9-7.
yüzyıllarda altın çağını yaşayan
Âsurlulann savaş odaklanmalanna
yol açtı. Asur kraîlan, İran Körfezi'-
nden Mısır'a uzanan topraklara el
attı. İ.Ö. 612 yılında Medler, İskitler
ve Keldanilerden oluşan bir koalis-
yonla Asur İmparatorluğu'na son
Efes antik kentinin orijinal maketi yapıldı
LATtF SANSÜR
KUŞADASI - Dünyada örnekle-
rine sıkça rastlanan bir uygulama
Selçuk'ta gerçekleştirildi. Kazılan 98
yıldır süren Efes antik kentinin ash-
na uygun minyatürü yapıldı.
Efes antik İcenti, antik dünyanın
günümüze ulaşan en büyük kalıntısı
olarak ülkemizin önde gelen turizm
odaklanndanbiri.
LnJükrin kenti
Yalnızca büyük bir ören yeri ola-
rak değil. bir zamanlar dünya uy-
garhğınjn yaratıcısı ve merkezi olma
özelbği açısından da ünlü. Bılimin ve
kültürün yaraücılan Heraklit. Here-
dot, Thales, Demokritos. Homeros,
Pııhagoras. Anaximenes gibi isimle-
rin yaşadığı bu mekân turizm açısı-
ndan da tarihsel bir çekiciliğe sahip.
Son yıllara kadar Anadolu kültürü-
nün başkalanna mal edilmesi ülke-
mizin doğru tanıtımında olumsuz
ycnde büyük rol oynamıştır. O ka-
dar ki Vivana'dakı Efes Müzesi'nde
G,elecek kuşaklara tarih bilincinin
aşılanması amaayla yapılan maket
antik kentin tanıtılmasına
yardımcı olacak.
yer alan birçok eser Grek eseri olarak
adlandınlmıştır.
Günümüz insanının ören yerlerin-
deki tarihle buluşması sırasında, ta-
rih bilincinin oluşması açısından bel-
geleme ve sergileme işiemıne ağırlık
veren tarih sevenler çeşitli girişimler-
de bulunuyor. Belgeleme ve sergile-
me amacı taşıyan yöntemlerden en
ilgi çekid olanı küçük boyutlarda
yapılan maket modeller. Hollanda'-
da "Modura Dam", Fransa'da
"Küçük Fransa", Avusturya'da
"Mini Welt" gibi örneklerin ilgi gör-
mesinden sonra Efes antik kenti de
küçülerek "maket kent" unvanını
kazandı. 21 bin metrekare arazi üze-
rinde 2600 metrelik asbna uygun plat-
form üzerine oturtulan antik Efes
kentinin 98 yıllık kazı sonucu ortaya
çıkanlan tüm bölümlerinin tamam-
lanmış halini L20 ölçeğinde gözler
önüne seriyor. Efes antik kentinin
yakırundaki "maket kent"in yerleşti-
ği platformun önünde eski limanı
canlandıran bir havuz oluşturulmuş.
Eski limanı, liman caddesi, ticari ago-
rası, kuretleri, devlet agorası görsel
bovutlanyla, doğrudan ilişki kuru-
labilen eski yapılann tamamlanmış
küçük model ve maketleri yer almış.
Platformun üzerindeki antik kentin
daha iyi izlenmesi için üç metre enin-
deki yol 80 santimetre derinden
kazılmış. Çalışmalara esas olarak Vi-
yana'daki Efes Müzesi'ne gidilerek
burada ve üniversitede bulunan kay-
naklar, kazı raporlan taranmış, Vi-
yana'daki Efes'ten abnan fotoğraf ve
videolan çekilmiş.
Burada bulunan 1 '500 ölçekJi Efes
maketi incelenerek çeşitli açılardan
tespit edilmiş. Üç heykeltraş, bir ke-
ramikçi. usta, arkeolog ve mimarlar-
dan oluşan ekip. maketin yapımında
kullanılan yapı parçalannın modelle-
rinin sibkon kabplara dökümünü ya-
parak parça parça antik kenti oluş-
turdu. Doğal koşullara direnci açısı-
ndan dökümde granüle mermer
tozu, polyester, silikon ve bazı kim-
yasal maddeler kullanıldı. Kentin
simgesi mermerli yol asbna uygun
mermerler ile döşendi.
Tarih bilinci
Gelecek kuşaklara tarih bilincinin
aşılanması amacıyla böyle bir giri-
şimde bulunduklannı söyleyen ve
antik kent maketi çevresinde orijinal
Roma yiyeceklerinin sunulduğu res-
R^fes antik kenti, antik dünyanın
günümüze ulaşan en büyük kalıntısı olarak
ülkemizin önde gelen turizm
odaklanndan biri.
taurantın işletmecisi Cengiz Özgün,
"Arkeolojik kalıntılann gezilmesin-
de mekânlann ya da yontulann gö-
rüntüleri kadar. eski çağlardan gü-
nümüze ulaşan sosyo-kültürel me-
sajlann da algılanması gerekir" diye-
rek bunun en iyi algılama yolunun
maket kentlerden geçtigni ifade etti.
Özgün. antik kentle ilgili olarak şun-
lan söyledi: "Antik ören yerlerine
ekonomik sonuçlan açısından bakıl-
ması kadar, bu yörelenn. yani kültür
mirasımızın dünyaya tanıtılması ve
bu mirasa sahip cıkılması da önemli
sayıbnalıdır. Bu amaçla yapmakta
olduğumuz mini Efes maİcet model
kent özelbkle yetişmekte olan kuşak-
lar için geçmiş çağlanmızın günlük
yaşantımıza taşınmasmda yararb bir
cazibe merkezi oluşturacaktır.
Günümüz insanının ören yerlerin-
deki tarihle buluşması sırasında, ta-
rih bilincinin oluşması açısından bel-
geleme ve sergileme işlemine büyük
ihtiyaç duyulmaktadır. Aksi halde
arkeoloji biliminden elde edilen so-
nuç çoğu zaman 'bu taşlan nasıl üst
üste koymuşlar. ya da mermeri nasıl
yontmuşlar" gibi sığ değerlendirmele-
rin sınırlan içerisinde kalabilmekte-
dir. Bu nedenle antik dünyanın algı-
lanması için bu dünyayı, bir antik
maket model sergılemeyle ın-
sanımızın izlemesine sunuyoruz."
verildi. İ.S. 8. yüzyılda Harun Re-
şıt'le birlikte Islam dünyası altın
çağına girdi. Sanatçı ve bilim adam-
lan Bağdat'a akın etti. Ancak bir
süre sonra halifeliğin güçten düşme-
siyle Moğollann saldınsına uğradı.
Bağdat. Moğollardan sonra Kanu-
ni Sultan Süleyman ve Abbas Şah'ın
eline geçti. Böylelikle kent. Osman-
lılarla Persler arasında bir savaş ala-
nı durumuna geldi. 19. yüzyılın or-
talannda Avrupalı kazıbilimdlerin
ilgisini çekmeye başlayan bölgedeki
buluntular, British Museum ve Pa-
ris'teki Louvre Müzesine taşındı.
Irak'ın toplu tüfekli bir askeri
kampa dönüştüğü günlerde artık
geçmişin görkemi kara bulutlann
ardınagizlenmişti.
Osmanlı dönemi
Irak'ın, çöken Osmanlı İmpara-
torluğu'ndan aynbp 1920'de fngiliz
mandası altına girmesi ya da 1938'-
de askeri darbe ile Saddam Hüse-
vin'in diktatörlük aşamasına gelme-
si Batı'yı pek ilgilendirmedi; Hüse-
yin'in fran'a açtığı ve sekiz y\\ bo-
yunca süren savaşlar bile kimsenin
kıhnıkıpırdatmadı.
Ancak 1990 Ağustosu'nda Ku-
veyt'i işgal eden Irak, Birleşmiş Mil-
letler'in sert tepkisiyle karşılaştı.
Böylelikle TV ekranlanndan izledi-
ğimiz bir savaş patlak vermiş oldu.
Babil'de Nabukadnezar kabntı-
lannı gezenler için Asma Bahçeleri'-
nin büyülü güzelliği, geçmiş uygarlı-
klann göz kamaştıran örnekleri an-
cak bir düşlem olarak görebib'r.
Babil Kenti Tarihi adlı çivi yazıb
metinde. kent. Pers kralı Keyhüs-
rev'in ehne geçince, krabn, burada
sürgünde bulunan Yahudilerin
yurtlanna dönmesine izin verdiği
anlatıhr.
Bu, İ.Ö. 539'da idi. Bugün,
sınırlan dışına çıkarak Arap dün-
yasına egemen obnak isteyen Sad-
dam ve benzerleri acaba geçmişteki
bu örnekten nasıl etkileniyor?