27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 13TEMMUZ1993SALI Hababam Sınıfı'nın sinemaya aktanlması on yıl süren ilginç ve garip olaylar sonucu gerçekleşti Rıfat Dgaz'ınYeşilçamserüveniTURHANGÜRKAN Sekseniki yıllık yüce bir çınan an- dıran Rıfat Ilgaz'ın, yazın, düşün ve mizah dünyarruzı yasa boğan yitişiy- le. "Hababam Sınıff'da öksüz kaldı. Boyunu aşkın kitaplanyla ölümsüz- leşen yazanmıan tam 12 baskıya eri- şen en bereketli ve doğurgan yapıtı "Hababam Sınıfı"ndan, tiyatro oyunu. radyo dizisi. müzikal gösteri ve çeşit çeşit video kasetleri dışında tam altıtanedefılmçıkarıldı. "Haba- bam Sınıfı"nın unutulmayan hoca- lan Kel Mahmut'lar. Sıfırcı Hamdi'- ler. Vakvak Rıza'Iar. Refuze Ek- rem'ler haylazlıklan yeri göğü tutan öğrenci takırru İnek Şaban'lar, Tu- lum Hayri'ler. Güdük Necmi'ler. Hayta İsmail'ler. Kalem Şakir'ler şimdi babalannın yasını tutuyorlar. Bugün Rıfat Ilgaz denince çağn- şım yapan ilk tümce. hiç kuşkusuz "Hababam Sınıfı" ve dudaklarda bır gölümsemedir. Çok uzaklarda kalan ve bir daha artık hiç gelmiye- cek olan okul anılandır. "Hababam Sınıfı"nm filme alını- şına dek geçen tam on yılı aşan ga- rip. ilginç ve de oldukça eğlenceli bir öyküsü var. İlk kez 1956-I957'de İl- han Selçuk"un yayımladığı "Dol- muş" adlı mizah dergisinde Rıfat Il- gaz'ın "Stepne" takma adıyla yaz- dığı, Turhan Selçuk'un resimlediği "Hababam Sınıfı", üç öykülük bir diziyle başladı. Çoğala çoğala 20 öy- küye ulaştı ve kitap olarak basıldı. İkinci kitap. üçüncü kitap derken, 73 öykülük koskoca yapıt çıktı ortaya. 12 kez basılarak kısır kitap dün- yamızda bir rekor oluşturdu. Yazan tarafından oyunlaştınlan "Hababam Sınıfı". daha tiyatroda oynanmadan önce filme alınmak is- tendi. 1966'da Orhan Günşiray'la Atıf Yılmaz'ın sahibi olduğu Yerli Film yapımevi. "Hababam Sınıfı"- çeşitli kereler sansüre takılan Hababam Sınıfı Ertem Eğilmez ile birlikte bu engeli de aşarak sinemalaştınldı. nın çekim hakkını satın aldı. Ancak bu, çetin cevizdi. Yönetmenliğini Aüf Yılmaz'ın yapacağı film, ne ya- zık ki sansür engelini aşamadı ve çe- kim ertelendi. Oyun olarak Ulvi Uraz topluluğunda sahnelenmeye başlayınca. filmciler yeniden iştah- landılar. Melek Film Sahibi Şahan Haki. ardmdan Tanju Gürsu, fır- malan adına yazarla ayn ayn anlaş- malar yapıp, çekim •hakkını saün aldılar. Ancak her seferinde karşıla- nna sansürün aamasız eli çıktı. Çe- kim yine engellendi. Bir süre sonra yönetmen Alp Zeki Heper, sahibi olduğu Sinema Film adına çekim hakkını aldı. Senaryo- yu onaylatmak için uzun bir sava- şım verdi. Ancak o da sansür engeli- ni aşamadı. Ardmdan Hulki Saner'- Ie de bir "Hababam Sıpıfı" anlaş- ması yapıldı. Yeniden Atıf Yılmaz işe el atü. Derken Vural Pakel, fır- ması Özer Film için devreye girdi. "Hababam Sınıfı" her seferinde ba- şını sansür duvanna çarptı. Yasak- lama gerekçesi ise hiç değişmiyordu: Türk eğitim yönteminın taşlamasını yaparak kötü göstermek. Ancak Rjfat Ilgaz bu yasaklama- lardan, gecikmelerden hiç de yakın- mıyordu. O sıra yaptığımız bir söy- leşide gülerek şövle demişti: "Sözleş- me yaptığım filmciler parasını ödü- yorlar. İşin garip yanı, anlaştığım her kurum ve kışilerden. film cekil- mediği halde parasını almış olmam. Hababam Sınıfı bana sadece adıyla para kazandınyor. Böyle altın yu- murtlayan tavuk görmedim." Sonunda Arzu Film "Hababam Sınıfı" sorununu kökünden çözüp attı. Ne olduysa oldu. Ertem Eğil- mez'in Umur Burgay'a ısmarladığı senaryoyu sansür onayladı. Ertem Eğilmez yapıtın toplumsal içeriğini ve sınıfsal etkilerinı geri plana itıp, öyküyü eğlencelik bir komediye dö- nüştürdükten sonra çekim izni cıka- bildı. Sansür çilesi sona eren 1974'- tekı ilk filmin görülmemiş gişe ba- şansı üzerine. sen olarak altı film yapıldı. BunJardan "Hababam Sını- fı", "Hababam Sınıfı Sınıfta Kal- dı", "Hababam Sınıfı Uyanıyor". "Hababam Sınıfı Tatilde". "Haba- bam Sınıfı Güle Güle"nin yönet- menliğini Ertem Eğilmez, "Haba- bam Sınıfı Dokuz Doğuruyor"- unkini ise Kartal Tibet yaptı. Ancak "Hababam Sınıfı" filmleri giderek sulandınldı. Rıfat Ilgaz'ın öğretmenlik yaptığı onbeş yıllık dö- nemındekı gerçek, yaşanmış anıla- nndan. gözlemlerinden oluşan bu gülmece başyapıtı. ana kaynağın- dan uzaklaşarak, tecimsel bir yöne saptı, giderek yozlaştı, anlamını yi- tırmeğe başladı. "Hababam Sınıff'ndan sonra ya- pıma-yönetmen Hulki Saner, söz- leşme yaptığı Rıfat Ilgaz'ın Afrika kıyılannda karaya oturan bir taka- daki yurttaşlanmızın ihtilal olmuş düşse! bir ülkede zorla lejyona yaz- dınlmalannı anlatan "Hababam Taburu" güldüriisünü filme aldı. îkinci Dünya Savaşı'nın sürdüğü 194O'lı yıllarda, yazdığı bir şiir kita- bı yüzünden polis tarafından ara- rup, işkence korkusuyla teslim ol- mayarak durmadan kaçak aydın bir öğretmenin öyküsünün anlatıldığı "Karartma Geceleri" romanı ise 1990'da senaryosunu da yazan yö- netmen Yusuf Kurçenli tarafından filme alındı. Rıfat Ilgaz'ın yaşam öyküsünden bir kesit sunan ve siya- sal sinemamızın en seçkin örnekle- rinden biri olan "Karartma Gecele- ri". 9. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde en iyi Türk filmi. 27. Antalva ŞenliğTnde ikinci film, Yu- suf Kurçenli yönetmen. Tank Akan oyuncu, Yunus Nadi Ödülleri Yan- şması'nda en iyi film ödülünü aldı. Prostat kanseri tedavisinde yeni yöntemler Haber Merkezi - Prostat kansen- nin ilk aşamalannda hormon salgı- lanmasını engellevici bır ilaç kürü- nün ardından uygulanacak ameli- yat. daha çok hastanın kurtul- masını sağlıyor. Son günlerde yapılan gözlemler sonucunda, ameîıyat edilen pros- tatlı hastalann yaklaşık yansında. prostat çevresinde kanserli gözele- rin kaldığı görüldü. Prostat kanserinın ılerlemesi, er- kek hormonlan tarafından hızlan- dınlıyor. Araşürmava katılan de- neklere Lupron ve Eu!e.xin adlı. hormon salgılanmasını engelleyen iki ilaç venldi. Bu ıkı ilaç. kanseri prostatı aşmış durumda olan. amehyat ve ışınımın olanaksız ol- duğu hastalara da uygulandı. So- nuçta. anti-hormon ılaçlann ameli- yattan önce kanserli bölgeyi kü- çülttüğü ve böylelikle cerrahi mü- dahale sonucunda kanserli gözeler- den tümüyle annma şansını %80'e çıkarttığı görüldü. Ancak prostat kanseri uzmanla- nndan biri, sonuçlann son derece özenle değerlendirilmesı gerektiğini belirtıyor. Hormon engelleyıcı sa- ğaltım yöntemi ile kanserin küçül- tülmesi olası. Ancak gerçekten tüm gözelerin yok olup olmadığını. yeniden oluşup oluşmadığını anla- mak yıllar alır. Hormon sağaltımı gören hastalarda kalan kanserli gö- zelerin belirlenebilmesi çok güç. Amerika'da yapılan bir araştır- ma. 1993 yılında 165.000 yeni pros- tat kanseri tanısının konacağmı, hastalıktan 35.000 kişinın yaşamını yitireceğini ortaya koyuyor. Kan- ser tanısı konan hastalann % 80'i 65 yaşın üstünde. Yeni yöntemler sayesinde. tanı geçen yıllara kıyasla daha kolaylıkla konuyor. Prostat- spesifık-antijen (PSA) adlı bir mad- denin oranındakı artış. yeni bulu- nan bir kan testi ile saptanıyor. Böylelikle tanısı erken konan has- talığın iyileşme olasılığı yükselıyor. Amerikan Kanser Derneği, 50 yaş ve üstündeki erkeklerin her yıl PSA testinden gecmelerini önenyor. Ancak test. hekimlerin umduğu denli kesin sonuç vermiyor. Testin, henüz yayılmadığı sonucunu verdi- ği kanser olaylannın hemen hemen yansında. İcansenn daha ıleri aşamalarda olduğu görüldü. Bu durumlarda, prostaün alınması- ndan sonra yapılan testler, tüm kanserli gözelerin yok olmadığını ortaya koyuyor. Bu nedenle, bu hastalarda kansenn yeniden oluş- ması olasılığı çok yüksek. Ameliyat öncesinde kanserli böl- genin küçültülmesinin, iyileşme oranını artürdığı kabul ediliyor. İlaçla sağaltımın tek yan etkisi. has- talann %80'inde görülen geçici ik- tidarsızlık. Araştırmacılann kesin bir kanıya varmalan için 10 yıl gec- mesi gerekmekle birlikte, eldeİci bulgular erken tanı konan hasta- lann %80'den çoğunun ilaç ye ameliyatın birlikte uygulanması ile kurtulacağını gösteriyor. Yeni bir kolera türü ortaya çıktı CENEVRE (AA) - Bangladeş ve Hindistan'da geçen şubat ayında ortaya çıkan yeni bir kolera türii- nün bütün dünyayı tehdit ettiği bil- dirildi. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) yetkililerinden Dr. Ron Walde- man. orta\a çıkan yeni bir mikro organizma ya da vibriyonun kole- raya karşı bağışıkhk kazanan kişi- ler dahil herkesi etkilediğini belirtti. Dr. Bernard Ivanov da, yeni has- talığın hızla yayılma tehlikesi gös- terdiğini kaydederek. bu kolera tü- riine karşı aşı bulunması amacıyla ABD'de iki. İsveç'te de bir labo- ratuvann çalıştığını, ilk denemele- rin eylül ayından itibaren gerçek- leştirileceğini kaydetti. WHO verilerine göre. ilgili ülke- lerce resmi rakamlar verilmemesine karşın, yeni kolera türü şimdiden binlerce kişiyi etkiledi. Bangladeş yetkililerinin nisan ayında yaptı- klan açıklamada koleranın bu yeni türünün bin 500 kişinin ölümüne yol açtığı belirtilmişti. Yetkililer, Hindistan'ın da Bangladeş gibi ti- cari nedenlerle gerçek rakamlan vermediğine inanıyor. Hindistan, bu yılın ilk altı ayında sadece 2.874 vaka görüldüğünü. ölü sayısının ise 12 olduğunu açıklamıştı. Bilinen kolera "Vibrio Cholerae 01" olarak adlandınlırken, yeni ko- lera türü. "Vibrio Chorlerae Non 01" olarak adlandınkyor. Dünya Sağlık Örgütü, bu yılın ilk altı ayında dünya genelinde 133 bin kolera vakasının görüldüğünü, salgm hastalıktan 2.270 kişinin öldüğünü açıklamıştı. Geçmişfe bugünün iç içe yaşandığı bir ülke Irak. Sümerliler döneminden kalma altın > e de kutsal boğa. Yazının, tekerleğin, 60 dakikalık saatin, 360 derecelik çemberin ve yasalann ana yurdu İki ırmak arasındaki kutsal topraklar NATIONAL GEOGRAPHIC MERLESEVERY Babil öncesi Sümer'den kalma al- tın boğalardan tutun da. İslam dün- yasının altın çağına ait sırlı çanak çömleklerine değin tüm kahntılar eski Mezopotomya'ya damgasını vuran bir geçit resmi oluşturur. Bu uygarhklann beşiğini oluşturan Irak. geleneksel savaşçı ruhunu gü- nümüze dek korumuş. "Iki ırmak arasındaki topraklar" anlamına ge- len ve bugünkü Irak'ın candamannı oluşturan Mezopotamya, aynı za- manda yazının. tekerleğin, 60 daki- kalık saatin, 360 derecelik çemberin ve yasalann da anayurdu. Geçmişte olduğu denli günümüzde de bu böl- ge: buyurganlığı, şiddeti ve aamasız saldırganlığı özendirmekle tanıru- yor. Kazıbilim bulgulan, dünyanın ilk yerleşim bölgelerinin İ.Ö. 3500 yıllannda Aşağı Mezopotomya havzasında kurulduğunu gösteri- yor. Eski Sümer uygarlığına ait Ur, Eridu, Uruk. Lagaş ve Nippur kent- leri bir ihtiyarlar meclisi tarafından yönetilirken, başka bağımsız kentle- rin kurulmasıyla birlikte sürekli bir kriz dönemi başlamış oldu. Kentler bir araya geierek en güçlü olanın yönetıminde krallıklar oluşturdu. Toprak kazanma hırsı ile ilk impa- ratorluk olan Akatlar; Lübnan, Anadolu'da Toros dağlan ve doğu- da Elam'a kadar uzanan topraklar üzerinde egemenliklerini sürdürdü- ler. Teknolojik gelişmeler sonunda bulunan saban ve yay. bu toprakla- nn yeşermesine olduğu kadar kana bulanmasına da yol açtı. Tekerleğin bulunması ve atlann evcilleştirilme- si ile ilk savaş arabalan meydanlar- da boy göstermeye başladı. İ^te bu eksiksiz savaş donanımı. İ.Ö. 9-7. yüzyıllarda altın çağını yaşayan Âsurlulann savaş odaklanmalanna yol açtı. Asur kraîlan, İran Körfezi'- nden Mısır'a uzanan topraklara el attı. İ.Ö. 612 yılında Medler, İskitler ve Keldanilerden oluşan bir koalis- yonla Asur İmparatorluğu'na son Efes antik kentinin orijinal maketi yapıldı LATtF SANSÜR KUŞADASI - Dünyada örnekle- rine sıkça rastlanan bir uygulama Selçuk'ta gerçekleştirildi. Kazılan 98 yıldır süren Efes antik kentinin ash- na uygun minyatürü yapıldı. Efes antik İcenti, antik dünyanın günümüze ulaşan en büyük kalıntısı olarak ülkemizin önde gelen turizm odaklanndanbiri. LnJükrin kenti Yalnızca büyük bir ören yeri ola- rak değil. bir zamanlar dünya uy- garhğınjn yaratıcısı ve merkezi olma özelbği açısından da ünlü. Bılimin ve kültürün yaraücılan Heraklit. Here- dot, Thales, Demokritos. Homeros, Pııhagoras. Anaximenes gibi isimle- rin yaşadığı bu mekân turizm açısı- ndan da tarihsel bir çekiciliğe sahip. Son yıllara kadar Anadolu kültürü- nün başkalanna mal edilmesi ülke- mizin doğru tanıtımında olumsuz ycnde büyük rol oynamıştır. O ka- dar ki Vivana'dakı Efes Müzesi'nde G,elecek kuşaklara tarih bilincinin aşılanması amaayla yapılan maket antik kentin tanıtılmasına yardımcı olacak. yer alan birçok eser Grek eseri olarak adlandınlmıştır. Günümüz insanının ören yerlerin- deki tarihle buluşması sırasında, ta- rih bilincinin oluşması açısından bel- geleme ve sergileme işiemıne ağırlık veren tarih sevenler çeşitli girişimler- de bulunuyor. Belgeleme ve sergile- me amacı taşıyan yöntemlerden en ilgi çekid olanı küçük boyutlarda yapılan maket modeller. Hollanda'- da "Modura Dam", Fransa'da "Küçük Fransa", Avusturya'da "Mini Welt" gibi örneklerin ilgi gör- mesinden sonra Efes antik kenti de küçülerek "maket kent" unvanını kazandı. 21 bin metrekare arazi üze- rinde 2600 metrelik asbna uygun plat- form üzerine oturtulan antik Efes kentinin 98 yıllık kazı sonucu ortaya çıkanlan tüm bölümlerinin tamam- lanmış halini L20 ölçeğinde gözler önüne seriyor. Efes antik kentinin yakırundaki "maket kent"in yerleşti- ği platformun önünde eski limanı canlandıran bir havuz oluşturulmuş. Eski limanı, liman caddesi, ticari ago- rası, kuretleri, devlet agorası görsel bovutlanyla, doğrudan ilişki kuru- labilen eski yapılann tamamlanmış küçük model ve maketleri yer almış. Platformun üzerindeki antik kentin daha iyi izlenmesi için üç metre enin- deki yol 80 santimetre derinden kazılmış. Çalışmalara esas olarak Vi- yana'daki Efes Müzesi'ne gidilerek burada ve üniversitede bulunan kay- naklar, kazı raporlan taranmış, Vi- yana'daki Efes'ten abnan fotoğraf ve videolan çekilmiş. Burada bulunan 1 '500 ölçekJi Efes maketi incelenerek çeşitli açılardan tespit edilmiş. Üç heykeltraş, bir ke- ramikçi. usta, arkeolog ve mimarlar- dan oluşan ekip. maketin yapımında kullanılan yapı parçalannın modelle- rinin sibkon kabplara dökümünü ya- parak parça parça antik kenti oluş- turdu. Doğal koşullara direnci açısı- ndan dökümde granüle mermer tozu, polyester, silikon ve bazı kim- yasal maddeler kullanıldı. Kentin simgesi mermerli yol asbna uygun mermerler ile döşendi. Tarih bilinci Gelecek kuşaklara tarih bilincinin aşılanması amacıyla böyle bir giri- şimde bulunduklannı söyleyen ve antik kent maketi çevresinde orijinal Roma yiyeceklerinin sunulduğu res- R^fes antik kenti, antik dünyanın günümüze ulaşan en büyük kalıntısı olarak ülkemizin önde gelen turizm odaklanndan biri. taurantın işletmecisi Cengiz Özgün, "Arkeolojik kalıntılann gezilmesin- de mekânlann ya da yontulann gö- rüntüleri kadar. eski çağlardan gü- nümüze ulaşan sosyo-kültürel me- sajlann da algılanması gerekir" diye- rek bunun en iyi algılama yolunun maket kentlerden geçtigni ifade etti. Özgün. antik kentle ilgili olarak şun- lan söyledi: "Antik ören yerlerine ekonomik sonuçlan açısından bakıl- ması kadar, bu yörelenn. yani kültür mirasımızın dünyaya tanıtılması ve bu mirasa sahip cıkılması da önemli sayıbnalıdır. Bu amaçla yapmakta olduğumuz mini Efes maİcet model kent özelbkle yetişmekte olan kuşak- lar için geçmiş çağlanmızın günlük yaşantımıza taşınmasmda yararb bir cazibe merkezi oluşturacaktır. Günümüz insanının ören yerlerin- deki tarihle buluşması sırasında, ta- rih bilincinin oluşması açısından bel- geleme ve sergileme işlemine büyük ihtiyaç duyulmaktadır. Aksi halde arkeoloji biliminden elde edilen so- nuç çoğu zaman 'bu taşlan nasıl üst üste koymuşlar. ya da mermeri nasıl yontmuşlar" gibi sığ değerlendirmele- rin sınırlan içerisinde kalabilmekte- dir. Bu nedenle antik dünyanın algı- lanması için bu dünyayı, bir antik maket model sergılemeyle ın- sanımızın izlemesine sunuyoruz." verildi. İ.S. 8. yüzyılda Harun Re- şıt'le birlikte Islam dünyası altın çağına girdi. Sanatçı ve bilim adam- lan Bağdat'a akın etti. Ancak bir süre sonra halifeliğin güçten düşme- siyle Moğollann saldınsına uğradı. Bağdat. Moğollardan sonra Kanu- ni Sultan Süleyman ve Abbas Şah'ın eline geçti. Böylelikle kent. Osman- lılarla Persler arasında bir savaş ala- nı durumuna geldi. 19. yüzyılın or- talannda Avrupalı kazıbilimdlerin ilgisini çekmeye başlayan bölgedeki buluntular, British Museum ve Pa- ris'teki Louvre Müzesine taşındı. Irak'ın toplu tüfekli bir askeri kampa dönüştüğü günlerde artık geçmişin görkemi kara bulutlann ardınagizlenmişti. Osmanlı dönemi Irak'ın, çöken Osmanlı İmpara- torluğu'ndan aynbp 1920'de fngiliz mandası altına girmesi ya da 1938'- de askeri darbe ile Saddam Hüse- vin'in diktatörlük aşamasına gelme- si Batı'yı pek ilgilendirmedi; Hüse- yin'in fran'a açtığı ve sekiz y\\ bo- yunca süren savaşlar bile kimsenin kıhnıkıpırdatmadı. Ancak 1990 Ağustosu'nda Ku- veyt'i işgal eden Irak, Birleşmiş Mil- letler'in sert tepkisiyle karşılaştı. Böylelikle TV ekranlanndan izledi- ğimiz bir savaş patlak vermiş oldu. Babil'de Nabukadnezar kabntı- lannı gezenler için Asma Bahçeleri'- nin büyülü güzelliği, geçmiş uygarlı- klann göz kamaştıran örnekleri an- cak bir düşlem olarak görebib'r. Babil Kenti Tarihi adlı çivi yazıb metinde. kent. Pers kralı Keyhüs- rev'in ehne geçince, krabn, burada sürgünde bulunan Yahudilerin yurtlanna dönmesine izin verdiği anlatıhr. Bu, İ.Ö. 539'da idi. Bugün, sınırlan dışına çıkarak Arap dün- yasına egemen obnak isteyen Sad- dam ve benzerleri acaba geçmişteki bu örnekten nasıl etkileniyor?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle