Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 TEMMUZ1993 PAZAR
PAZAR YAZILARI
Gümüşgecede
rockfestivaKAy dolunay, gümüşı
ışıklannı romantik zamanlar
davetiyesi gibi üstümüze yollu-
yor. Ortada romantik olmayı
gerektirecek bir durum yok.
Dolunayla bağlantılı roman-
tiklik öznel algılama sonucu
oluşuyor. Oysa altta her taraf-
tan yükselen kesif metalik ses-
lerde ritm bulmaya çalışan
kcndinden geçmiş vücutlar
var. Çitlerin kenanndan yük-
selen idrar kokusu yol kenarla-
nna dızıli çadırlarda satılan
burger ve sosislenn kokusuna
kanşıyor. Ellerinde karton
portakal suyu taşıyan gençler.
içtiklen portakal suyuna rağ-
men yalpalıyorlar. Çünkü sa-
tışlar artsın diye meydana al-
ko! sokmak yasak. O karton-
lann içinde kimbilir ne var?
Hippi kılıklılar, mini etekli
vamnlarla van vana oturuvor
ısveççe, Norveçce. Danimar-
kaca ve daha az oranda da olsa
Almanca ve İngilizce konuş-
malar birbirine kanşıyor.
Yer her yıl bu zamanlarda
olduğu gibi yine Roskilde. Ko-
penhag'a banliyö olamayacak
kadar uzak, trenle yanm saatte
gıdılecek kadar yakın Roskil-
de'nin hemen dışındaki yeşil
alan. Çadırlar ve metalik ses-
ler. düzenleyicilerinin ve bası-
nın Kuzey Avrupa'nın en bü-
yük rock festivalı diye anmayı
pek sevdiği Roskilde Festiva-
li'nin tüm hızıyla devam ettiği-
nin işaretçisi. Roskilde'nin bi-
let başansı artık banko. Daha
festival başlamadan 50-60 bin
kişi biletlerini-önceden alıyor.
Roskilde Festivali rock festi-
vali olarak tanınıyor, ama
programına bakıldığında sa-
dece rock değil her tür müziği
bulmak mümkün. Kaldı ki
Roskilde artık sadece mûzik
festivali de değil. Gerçı. yeşil
alanın beş ayn köşesine kuru-
Ian devasa çadırlarda öğlen
12'den sabahın 4'üne kadar ar-
dı ardına sahneye çıkan müzik
gruplan. insanın nerede oldu-
ğu konusunda bir an için bile
şüpheye yer bırakmıyor. ama
gümüş takıdan prezervatife
kadar akla gelebilecek her şe-
yin satın alınabildiği çadırlarla
yiyecek ve bira çadırlanndan
oluşan bu dev çadırkent, ma-
sajdan fal okutmaya kadar her
tür ticari faalıyetin de bir arada
buiunabıleccği koca bir eğlen-
FERRUH
YTLMAZ
ce merkezi. Göçmen ve mülte-
cilerin örgütü IND-Sam'a ay-
nlan yerde, Botswana'dan ma-
sallar ya da Arap göbek ha-
vasını dinlemek mümkün.
IND-Sam'ın kulübesindeki et-
li ekmek satan siyah uzun saçh
kız. aralarda teybe Yonca Ev-
cimik koyuyor.
Neil Young bu yılki progra-
mın ağır topu dolunayın ay-
dınlattığı gümüş gecede en az
30 bin kişi dinliyor. Young'ı.
Günesin son ışıkİannı "Dünya
Çadın"nda sahneye çıkan Ce-
zayirli Rai prensi Cheb Mamf-
yle' uğurlamıştık. Red Hot,
Chiü Peppers'in şarkıcısı hasta
olduğu için tüm Avrupa turne-
sini iptal etmiş. Ama olsun Lou
Reed'in yeniden oluşturduğu
Velvet Underground da var
programda. Chris Isaak, Mid-
night Oil. sonra -dedim ya adı
rock festivali ama rockdan
ibaret değil program- cazcı
Ray Charles da grubuyla Ros-
kildede. Bu yılki festivalde
kültürel faaliyetlere de iki mil-
yon kron (3 milyar 300 milyon
TL) aynimış.
Ben programın ve programı
izleyenjerin yalancısıyım. Niel
Young"ı dınledikten sonra
diskoteğe gjtmedim. Basına
aynlan bölümde bira içip dolu-
nayı seyrettim. Dışardaki hay-
huydan sonra kafamı dinle-
dim. Dolunaylı gecelerin ro-
mantik olması gerektiğini dü-
şündüm, dolunaylı romantik
geceler düşledim. Sabahın ilk
ışıklanyla geceyi yalpalayarak
tamamlayanlan çadırlara yol-
cu ettim. çadırlanna ulâşa-
mayıp çimenliklerde sızanlann
üstünden atlayıp uykusunu ta-
mamlamış taze gençlerle taze
ekmek, çikolatalı kek ve kah-
veli kahvaltı yaptım, Afrika
danslan seyreuim. Botsvvanali
kadının "Âfrikab olmak ne-
dir" diye varoluşçu sorulara
cevap arayışını dinledim. Bu
her yıl tekrarlanan organize
curcunayı nasıl kağıda dökebi-
leceğimi düşündüm.
Gazetecilikviriisüve kaçaıı firsatlarMasaya yatınlmış durumdayım. Yaşamım ve
geleceğim tartışılıyor. Olanla olması gereken
arasındaki aynmdan dolayı babacança kulak-
lanm çekiliyor. Doğru yol gösteriliyor bana.
Anlayabilsem. ah anlayabilsem bir!..
- Harcıyorsun kendini. büyük fırsat kaçınyor-
sun!
- Böyle gazetecilikle-mazetecilikle geçmez ha-
yat. para kazanmak Jazım para!
- Bak. daha genç sayılırsın: gazetecilik bir he-
vestir, geçer, ama ınsan yaşlandıkça paranın
önemini daha iyi anlar.
- Canım illa yazmak istiyorsan, ilerde anılannı
yazarsın, hatıra defteri tutarsın falan... Değil mi
efendim?
- Rusya gibi bir memlekette. dili ve ülkeyi bu
kadar iyi bilen biri olarak başına talih kuşu kon-
muş da senin haberin yok!
Bir dönem çevirmenliğini yaptığım bana sem-
pati duyan bir firma yöneticisi ve daha yeni
tanıştığım birkaç işadamıyla restoran söyleşisi-
nin merkezi oluveriyorum birden.
Meslek seçimimin sanık sandalyesine oturtul-
duğu bu dostane mahkemenin havası alkol ko-
MOSKOVA
kuyor. Çevreden içkili kahka-
halar yükseliyor. Ara sıra ma-
samızın yanından geçen kısa
etekli uzun bacaklar, savcılarçn
(yoksa yargıçlar mı desek?) ko-
nuşmalannı bölüyor. dikkat
dağıtıyor, özneyi unutturup
yüklemi isabetsizleştiriyor.
Böyle anlarda duruşmaya kısa bir ara verilerek
kadehlcr kaldınlıyor. Sonra yine bana dönülü-
yor: .
- Bak. ben senin ağabeyin sayıhnm. Seni sev-
dim. Öyle herkese ısınmaz benim kanım. Gel
bana yardımcı ol. Birlikte para kazanalım.
Yann ailen olur. çoluğun-cocuğun olur... Piş-
man olmazsın bak!
- Yahu ben ona yüz defa söyledim. Ka-
zandığının iki katını önerdim.
- Hasta vallahi, gazetecilik virüsü girmiş da-
marlanna...
- Tamam, bırak sevsin gazeteciliği. Ama gaze-
tecilik de para. Paran olursa gazeten de olur, ga-
zetecilerin de. Bu düzen böyle!..
- Gel, bizim şirketin Moskova müdürü ol.
HAKAN
AKSAY
Aynca halkla ilişkilere, aylık
bültenimize fılan da yardımcı
olursun. Böylece meslekten de
kopmazsın. Sana bir de güzel
kartvizit bastırdık mı...
Yine dağjlıyor dikkatler. Ki-
ralık vücutlann hoş parfümle-
— — ^ — ^ ^ — riyle, kiracılann dolar yüklü
cüzdanlannın meşin kokusu birbirlerini buluve-
riyor ustaca. Duruşmaya ara veriyoruz.
Daha yeni tanışmamıza karşın beni. "kardeşi
gibi" seven işadamı, herhalde yalnızca böyle du-
mmlarda kullandığı şehvetli bakışlanru karşıda-
ki kıza dikerkeri, kulağıma eğiliyor:
- Yahu, senin dilin kuvvetli. Şuna iki laf edip
de masaya çağırsan...
Ona bu durumlara uygun birkaç İngilizcesöz-
cüğün. ilgili mesleğe mensup tüm bayanlarca
anlaşılabileceğırü söylüyorum. Bana "mekteptey-
ken" çok iyi bildiği İngilizceyi şimdi biraz unut-
tuğunu itiraf ediyor. Ben de ona el kol işaretle-
rinden yararlanmasını öneriyorum.
Başını geri atıp bana uzaktan dikkatle bak-
mak istercesine gergin bir havaya giriyor. Belli
ki artık beni "efendi" bulmuyor; hatta artık "kar-
deşi gibi" sevdiğinden bile kuşkulanıyonım .
Ortak tanıdığımız ortamı yumuşatma misyo-
nunu üstleniyor:
- Haydı içkileri bitirip bara gidelim, orası daha
neşelidir.
Ve bana dönerek ötekilerinin duyabileceği bi-
çimde şaka yapıyor:
- Sen de gazetecilik virüsüyle yaşa kardeşim.
Günah bizden gitti!
Az önceki sahneden dolayı kuyruk aası du-
yan saygıdeğer, fırsatı kaçırmıyor:
- Bir gün mülakat istemek için peşimizden ko-
şarsın ve "Ağabeyim bana ne güzel öğütler ver-
mişti" deyip uzak görüşlü olmadığına yanarsın.
Ama son pişmanhk fayda vermez!
İşte sonunda "ağabeyim" ile anlaştığımız bir
konu çıkıyor: Evet, uzak görüşlü değilim. Öyle
ki "mülakat istemek için" onun peşinden koşa-
cağım günleri bile aklımda canlandırmayı. bece-
remiyorum. Görüşümün en uzak noktası pazar
gününe kadar gidiyor. Kendi kendime, "Bu
adam pazar yazısına ne güzel malzeme olur" di-
yerek keyifle içkimi yudumluyorum.
İspanyol
genciucuz
kurtıddu
Dış Haberler Servisi -
Boğa gureşi İspanyol
gelenekleriıide
neredeyse bir \ aşam
biçimidir. Arenalarda
matadonındev
boğalarla
mücadelesini izleyen
İspanyollar zaman
zamankendjleride
boğalarla karşı
karşıya gelmek
isterler. Bu fırsatı da
Pamploma kentinde
heryılyapılanbir
haftasüreli festival
svasmda bol bol ekk
ederler,900metrelik
mesafeleri boğalarla
birlikte koşarak
katederler. Şu anda
süren Pamploma
festhalindede
geleneksel koşulann
üçüncüsü dün y apüdı.
Ancak boğayla yan
yana koşan
gençlerden biri, boğa
birden aksi yöne
dömince boğanın
kafası ûzerinde kaldı.
Neys« ki İspanyol
gencinin başına ciddi
birşey gelmedi.
(Fotoğraf:
REUTER)
HAVA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞl'NA
MUVAZZAF SUBAY OLARAK İSTİHDAM EDİLMEK ÜZERE
PERSONEL ALINACAKTIR
TABIT/U7.MAN TABÎP
ECZACI
DİŞ TABİBİ/UZMAN DİŞ TABİBt
IIAKİM
rEnSONEL-ULAŞTinMA -LEVAZIM
SAÖLIK İDAI1ECISİ
BEDEN EClTİMt OCnETMENt
AL1NACAK TEnSONELİN S1N1F VE BRANŞLAnl :
a . MUIIENDİS/YUKSEK MUllENDlSLER : c .
( 1 ) BtLGtSAYAB d.
( 2 ) ELEKTIIONİK c .
( 3 ) UÇAK f.
( 4 ) ENDtlSTnl g .
(5) MAKİNA lı.
b. EGİTİM U7.MAN1 ' 1 .
İSTEKLİLEROE ARANILAN NlTELİKLEn :
a. TllnK Valandaşı olmak,
I s t ihdam y e r i n i n S z e l l i ğ i n e d e n i y l e . Bi Igi sayar Mûhnndi sl iği dı şındaki s ı n ı f ve bratnşlar içh erkck ol
S i v ı l ve a s k c r i o k u l l a r d a n çı ka r ı Imaml ş olmak,
S a b ı k a s ı z olmak ve y a p t ı r ı l a c a k g û v e n l i k soruşturmasından oiumlu sonuç almak,
DOzel t i lnoni ş nûfus kafdlna göre 16 Ağustos 1993 tarihi itilwri i l e lisans ögronioani yapnn ş olanlar 30, lisansüstü
öğrenimini tanamlamış olanlar ise 35 yaşından bfiyûk Dİnmrak, gözleri 2 dereceden (azla bozı* olmnak, erkekler için
onaz 1.6B On., bayanlar için enaz 1.59 Qn. 'den kısa olmaiTBk, boy vc ki lo arasında aşı rı farfc buluıiHiıiik,
f. En az 4 y ı l s ü r e l i F a k ü l t e ve Yûksek Okulu kendi nam ve h e s a b ı n a b i t i n n i f olmak,
g . Mühendis b r a n ş l a r ı i ç i n iyi d e r e c e İ n g i l i z c e bilmek,
h . Mühcndisler ö n c e l i k l e . lSTANBUL'da Ilava lla rp Okulu'nd'a ö ğ r e t im Uyesi olarak i s t i h d a m e d i l e c e k ve
akademik k a r i y e r yapmalarına imkan s a ğ l a n a c a k t ı r .
OĞnENİM İLE İLGtLİ KOŞtlLLAR :
MUHENDtS/YUKSEK MllllENDlS. *
TABlP/PnATlSYEN TAB lr , ECZACI,
DİŞ TABİBİ/UZMAN DİŞ TABİBİ :
ECİTİM UZMAN1 :
II A K 1 M
PEnSONEL SUBAYI
ULAŞTinMA SUBAYI
LEVAZIM SUBAYI
SAĞLIK İDARECİSİ
BEDEN EGITİMİ ÖĞRETKENİ
U n i v e r s i t c l c r ı n i l g i l i F a k ü l t e l e t i n d e n mezun olmak.
: U n i v e r s i t e l e r i n E ğ i t i m Fakfll t el e r i n i n ; E ğ i t i m P r o ğ r a m l a r ı v e ö ğ r e t imi
i l e E ğ i t i m Y ö n c t i c i l i ğ i vc Deııet i c i 1 i ğ i bölüml e r i n d e n mezun olmak.
: Hukuk F a k ü l t e s i m e z u n l a r ı n d a n h a l i h a z ı r yedek s u b a y l ı g ı n ı yapmakta
o l a n l a r .
: Hukuk F a k û l t e l c r i , I ş l e t m e F a k ü l t e l e r i , S i y a s a l B i l g i l e r F a k ü l t e l e r i n i n ;
l ş l e t m e , Kamu Y ö n e t i m i , U l u s l a r a r a s ı t l i ş k i l e r b ö l û m l e r i , B a s ı n v e Yayın
Yûksek Okulundan mezun olmak.
: M ö h c n d i s l i k Fakûl t e l e r i n t n Makina, Ertdüstri v e l ş l e t m e Möhendi s l i ğ i
b ö l û m l e r i , Teknik E ğ i t i m F a k ü l t e l e r i n i n Makina v c Motor b ö l f l m l e r i ,
F a k ü l t e l e r i n t ş t e t ı ı m bölûmOnden mezun olmak.
: Z i r a a t F a k ü l t e l e r i n i n Gıda B i l i m i ve T e k n o l o j i s i bölümû, F a k ü l t e l e r i n
Gıda M O h e n d i s l i ğ i v e T e k s t i l M ö h e n d i s l i ğ i b ö l û m l e r i , F a k ü l t e l e r i n ;
t k t i s a t v e l ş l e t m e bölümünden mezun olmak.
: Uni v c r s i t e l c r irı S a ğ l ı k l d a r e s i YGksek Ofculu mezunu olmak.
: U n i v e r s i t e l e r i n Beden E ğ i t i m i ve Spor bölümû mezunu ve O ğ r e t m e n l i k
S c r t i f i k a s ı n a s a h i p olmak.
BAŞVUnU İÇİN İSTENEN BELGELKR :
a. Muvazzaf subay olma isteğini (Branşı ile) ve kişisel öz geçmişini içeren dîlekçe ve iki adet fotoğraf,
b. Son 3 (Uç) ay içinde alınan Adli Sicil Raporu,
c. Yetkili makamlar tarafından oııaylı resimli Nûfus Hûviyet Cûzdanı örneği,
d. Noterden onayl• Diploma Sureti vcya Okul Çıkış Belgesi ile Mezuniyet Derecesi (Transkript) Belgesi,
varsa lisansüstü öğrenimine ait belge, '
e. Yedek subay terhis belgesi sureti (Yedek Subaylık hizmelini bi t i renler'in 16 Agustos 1993 tarihi
itibarı ile 1 (Bir) yılını doldurmamış olmaları şarttır. Ancak yedek subaylık hizmetini mOteakip
yûksek lisans, master, doktora gibi uzmanlık ûğrenimine baslayan ve bu öğrenimi bitirdikten sonra
müracaat edenlerde bu süre aranmayacak 11 r ).
BAŞVUHU ŞEK1.1 VE TARİHİ
a. Nitelikleri u y t m r olanlar, basvurularını; "Mv.K.K.Iıgı Personel Başkanlığı 061t0 Bakanlıklar/ANKABA"
adresine, 4. maddede belirtilen belgelerle engeç 16 Ağustos 1993 tarihine kadar bizzat veya
posta ile yapacaktır.
b. Yukarıdaki branşlar için müracaat edecek ycdrk subaylar; bu belgelerin"MlWAZZAF SUBAY OLUn" kayıtlı
nitelik belgesi ile birlikte bağlı bulundugu Komutanlık kanalından müracaat sûresi içinde gönderil-
mesini sağlayacaklardır.
c. Nuksan belge gönderen, başvuru tarihini geciktiren veya nilclikleri uygun olmByanların dilekçesine
işlem yapı lmayacak 11 r.
d. Sınav ve mülakat tarihleri başvuranların adresine bilahare biIdiri1ecektir.
'RobinGonzales'
ödünvermiyorHer şeyin modası olur
da ekonominin modası
oımazmı?Olur. Allı pullu
kumaşlar önierinde, elle-
rinde kocaman kocaman
makaslar modacılann:
ölç, biç, kes, dik, istediğin
gibi. Dar gelirse şansına,
bol gelirse şansına. Klasik sistem modaydı
bir zamanlar. Sosyal refahın ardından koş-
tuk bir süre. Şimdi de yeni bir moda biçi-
miymiş gibi neo klasiğe dönüyoruz. Siyah
ve beyazın modası geçmiş; ikisi arasında
döner durur dünya. Friedman, Keynes bi-
çer diker, dünya giyer.
Krallar halktan zorla toplanan vergileri
zevk ve safa içinde yerlerken hani bir halk
kahramanı jardır. ormanlann iyilik kralı
Robin Hoodî bir baskın yapar krahn hazi-
nesine, kaçınr ve yoksul halka dağıtır. Bu-
gün, Robin'in ruhu, sosyal refah devlet-
lerinde yaşar. Sağlık hizmetleri ücretsizdir.
Devlet. eğitimi sağlamakla zorunludur. İş-
sizlere. emeklilere Robin ruhunun sıcak eli
uzanır. Ülkenin ulusal zenginliğini yeniden
dağıtır bu el. Yoksul ile varsılın dayanış-
ması, insanın kardeşlıği.
Sosyal demokrasinin sosyal refahma an-
cak ahşıyorduk ki "'Robin'e Ölüm!" sesleri
daha bir yükselmeye başladı. Yeni bireko-
nomik kriz dünyayı önüne katmış, koştu-
ruyor. Kasalar boşalmış; yani kamu açık-
lan büyümüş: Robin'e çalıp dağıtacak bir
şey kalmamış.
Almanya, Fransa kamu
harcamalannı, sağlığa. eği-
time aynlan kaynaklan
kısıyor. Ve fberik yanma-
dasında. İspanya'da. üç
milyon işsizin her şeye rağ-
men yeniden başa getirdik-
ı - ^ _ _ ^ _ ^ _ leri sosyalistlerin lideri Ro-
bin Felipe Gonzalez direniyor. Sosyal re-
fahtan ödün vermiyor. Sosyal refah, herke-
sin ışi olması demek, tüm sosyal güvencele-
rin sağlanması demek. Üç küsur milyon iş-
sizin olduğu bir toplumda bu da olduğu
kadar sosyal refah demek.
Robin Gonzalez'in işi zor. Kahraman
olmak zor. Eğitim için. sağlık için, işsizlik -
emeklilik için. yani olmadık şeyler için ver-
gi vermek istemeyen işverenlerden demok-
ratik yöntemlerle "çalabilmek' zor.
Hani liberaller sürekli 'devletin küçûltül-
mesinden' söz ederler. Devletin sıfırlanma-
sından. Yani devletin yok olmasından. Re-
agan'ın bir sözü vardır: "Bu ülkenin en bü-
yük sorunu, devlettir". Çünkü devletin ol-
duğu yerde kovboylar istedikleri gibi at
koşturamazlar. Bugûnlerde sıkca dinozor-
fardan bahsediliyor. Bu da Danvin'i hatır-
latıyor bana. Güçlüye karşı güçsüzû koru-
yan bir sosyal refah devletınin olrnadığı; güç-
îünün yaşadığı, güçsüzün yok olduğu bir
dünyaya doğru mu gidiyoruz yoksa?
Dinozorlar yeniden doğar. Ve dinozor-
lan altedecek yeni Robinler doğurur haDc-
Ofke ve umııtlarm çirkintablosu
. Güneşin tüm ışınlannı gfinön
her saarinde dik indirdiği bir
Washington cuması. İnsanın içi-
ni dışını sırılsıklam eden rropik
sıcak t-skisindcn hızlı şakıvor!..
New N'ork ve Virgina'ya inen
otobanlann şeritleri ağır ağır
ilerleyen araclarla dotu. Bos-
ton'dan geletı dostumuzu havaa-
lanından alıp Ariington'daki ere
dönüyoruz. Sesi alabildiğine gür
ve yasaksız bir radyo kanalında
çalinan Elton John'un "l'm Still
Standiıtg" parçası... FM'in sevi-
len kanalından sevimaz bir ha-
ber dujTirulujor Kenrin güne\-
batısında cinayet!... On beş da-
kikalık yolu bir saatte alıyoruz.
Sıktşık trafiğin bunalrısını soğuk
icecekler \e meyve ile atacağız.
Pınl pınl aydınlatdmış bir sü-
permarketin raflarr arasındaki
yolda tekerlekli tel arabayı ite-
rek ilerüyonız. Dört bir yanda
kameraiar var.
Altşveriş >apa-
nı. kasada çalı-
şanı ve soygun
girişimlerini
gözlüyor. Kapı-
da da otomatik
silahlı polis.
KVASHINGTON
FUAT
KOZLUKLU
laki ve dinsel
yasalara
uyumla rakip
tutan muha-
fazakar çerçe-
veli değerlen-
dirmeleri ge-
çen yemeğin
Market ağzma kadar mal ve tii- sonunda, gfinlük polisiye olay-
ketici dolu. Kaset kuyruğunda lan dinliyonız TV "den.
yimıi dakikadan fazla bekliyo- Perşetnbe günü San Fransis-
rnz. co'da adamın birinin binamn
Sınırsız rüketim ilkesine göre 34'üncü katından gelişi gûzel ateş
kurulmuş sistemden bir kesit \ ar edip 8 kişi) i öldürdüğu haberinin
karşımızda. son gelişmeleri aktanlıyor. New
Dosrum, Amerikan toplu- V'ork'ta yakalanan ve 17 kadını
munda tam isteklerin tatmini- öldürdüğü bildirikn sapığın sor-
nin, bireyi mutlu kılmava yet- gusu. VV'ashington'da yüzme ha-
mediğini anlatıyor. Sadece vuzunda çocuklara ateş eden
Amerikan toplumu mu? Günü- zanlı gencin yakalanışı, yoldan
müzde her yerde diye ekliyorum. gecenlere arabasından ateş edip
Eve adım atışunız yerel haber- kimini öldüren, kimini sakat bı-
lerin başladığı saate rastlıyor. rakan adam, bültenJerin ilk sıra-
Dolu yağmayı yalnızca bazı ah- lannda.
Masadan kalkamıyoruz.
Dehşet, kan ve cinsel saMmlar
dostla sohbetin ikinci perdesini
oluşturuyor. Televizyon kanal-
lannda öldürmeyi, soymayı ve
ateşetmeyi öğretmeriterle savaşn
nasıl olması gerektiği aray^bır
derken gece yansmı buluyonız.
Yol > orgunu dost, sistemin ge-
listirdiği, insanlardaki içgü-
dülerden en güçlüsü olan. yaşa-
mı korumak ve yaşamda kala-
bilmek güdüsünün artık işlemez
hale geldiğini söylerken uykuya
dalıyor.
VVashington dinlencesi neşeii
gevezelikleıie başlamıştı. Ancak
kaygılı scssizliğe eklenen bir ezgj
gibi neşeii ge>ezelik monoloğuy-
la sünnedi. Esinti umudu, camın
tüm kanatlannı açryorum. Ka-
ranlık, öfke ve umutlarm çirkin
tabiosnnu çizerken bana da ev
oiuvor.
Kitleleriıı sevgilisi: Mona Salıliıı
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
Stüdyoda yapılan TV tartı-
şmasına. blucin-kazakla geli-
yor. Kızıl saçlan kısacık kesil-
miş. diken diken. Eşinden, ço-
cuklanndan rahatlıkla söz edi-
yor. ama mesleğini özel ya-
şantısına taşımamaya özen gös-
teriyor. Sosyal demokratlann
son iktidan sırasmda çalışma
bakanıydı; şimdi parti sekreteri.
Adı: Mona Sahfin.
Son yapılan halkoyu yokla-
masında sosyal demokrat seç-
menlerin yalnızca yüzde 28'i
Parti Başkanı Ingvar Carlsson'a
güvendiklerini açıklarken bu
oran. Mona Sahlin için yüzde
72'ydi. Muhalefet lideri olarak
Carlsson sürekli olarak silikle-
şirken Sahlin açıksözlülüğü,
akılalığı ve "bizden biriliğiyle"
yıldızlaşıyor.
Yabana basının sorulannı yanıtladı ge-
çenlerde. Her zamanki rahatlığıyla Başba-
kan Carl Bildt'e başbakan olduğu için
saygı duyduğunu, ancak politikasına karşı
olduğunu söyledi. Göçmenlerin. göçmen
olduklan için iş piyasasında olumsuz karşı-
landıklannı. memleketlerinde yûksek eği-
tim yapmış olanlara, becerilerinin dengi
olanaklar tarumadığını kabul ediyor. Göç-
men ana babadan Isveç'te doğan ve İsveç
vatandaşı olan kadının soyadından ötürii
uzmanı olduğu konuda iş bulamadığını,
ama bir İsveçliyle evlenip soyadı değiştir-
dikten bir hafta sonra iş bulduğunu anlattı.
Basında kürtaj konusunda aç:,.
tartışmaya katılmış. evlenmeden önce
edindiği erkek arkadaşlanndan biriyle
olan ilişkisi sırasında hamile kalınca kürtaj
yaptırdığmı açıklamıştı. "Her işe insan
önce kendisinden başlamalf" demişti daha
önce. Sözleriyle inananı doğruluyordu
şimdi de.
Politik yaşantısı, sorunlann doğrudan
doğruya üstüne gitmesiyle şekilleniyor.
Sendika toplantılanna katılıyor. öfİceyi
üzerine çekmekten çekinmiyor. İşsizlik fur-
yasından en fazla payını alan işkollanndan
birinde çalışan boyacılann sendikasının
kongresine katılmış ve o ana
dek bağınp çağıran boyaalan,
konuşması süresince sustur-
muş; hepsinin alkışlarınj top-
larruşü. Kendisine, genç ve gü-
zel bir kadın olarak değil, mesle-
ğine düşkün bir politikacı ola-
rak bakılmasıru istiyor. bir ga-
zetecinin sorusu üzerine iri mavi
gözlerini boncuk boncuk açtı ve
sözcüklerin üzerine basarak şu
yanıtı verdi:
-Eğer genç bir kadın olduğum
için bir yere getirildiğimi arüar-
sam oturduğum sandalye han-
gisi olursa olsun, o an istifa ede-
rim!
Buna karşılık. kadın olduğu
için hemcinsîerinin işsizlikten en
büyük payı almalanna aynca
üzüldüğünü söylüyor. Bizim so-.
rumuz üzerine anne olmaktan
gurur duyduğunu ve kadınlann
yalnızca bu duyguyu paylaşma-
İannın. birbirlerini anlamalan
için önemli bir köprü oluştur-
duğunu söyledi. Son 1 Mayıs'a
sosyal demokrat işçi tarihinin
en görkemli meydanı olan Nor-
d Ban'da katıldığı zaman yanında 3 yaşı-
ndaki oğju vardı. Annesi kürsüdekonuşur-
ken küçük Daniel, kürsünün içindeki boş-
luğa oturmuştu.
Kamuoyu yoklamalan, halkın orta sağ
koalisyonundan. onun işsizliği kamçılama
poliükasından artık bıktığını gösteriyor.
Şu anda seçim olsa, sosyal demokratlann
iktidara geçme olasılığı oldukça yûksek.
Soru, partide bir kabuk değiştirme za-
manının gelip gelmediği. Bunun için de işe
baştan başlamak jjerekir. Kitlelerin sevgilı-
sı Mona Sahlin, Isveç'te yeni bir işçi hare-
ketini başlatabilir...