Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11TEMMUZ1993 PAZAR
10 DIZIYAZI
s.
TannlarçıldırmışolmalıydıYıll 978: BiriAlevi
diğeri Sünni iki
çocuğun kavgası
büyüdü. Cami
bombalandıyalamyia
beslendi. Savcı
raporunda, sağa-
Sünnilerin bir imha
hareketinegiriştiğitü
belirtmişti.
Bir gün sonra 4 Eylül 1978
idi. Yani Sıvas Kongresi'nin 59.
yıldönümü ve... Evet \e rama-
zan bayramının ılk günü. Kimi-
leri için "çifte bayram", ama
kimileri için de "kötü bir rast-
lantı."
Çifte bayramın arifesinde
AJevi Ali Karaaslan ile Sünni
Osman Çevikdoğan'ın çocuk-
lan kavga ettiler. Çocuk kavga-
sı işte. Bugün dövüşür. yann
banşırlar, demeye kalmadı ba-
balar gırtlak gırtlağa gelditer.
Bu bir kıvılcım oldu. Büyük
olasılıkla. bilmeden çakılan bir
kıvılcım... Çoğunlukla Alevıle-
rin oturduğu Sıvas'ın Alibaba
Mahallesi'ndeki çocuk kavgası,
önce babalara, oradan komşu-
lara, ardından mahalleye ve
sonunda da tüm kente yayıldı.
.Homeros'un dizeleri gibi: Tan-
nlar çıldırmış olmabydı!
Çatışma bir anda büyüdü.
Daha ilk aşamada iki kadın öl-
dü. Bu, gerginliğj iyice tırman-
dırdı. Aynı anda Sünni mahal-
lelerinde, Alevilerin oturduğu
Alibaba Mahallesi kastedilerek
"Aleviler Alibaba Camii'ni
bombaladı" yalanı yayıldı. Ya-
landı. Çünkü Alibaba Camii'-
nde bomba bir yana, mantar
tabancası bile patlamamıştı.
Ama bazen yalan, gerçekten
daha güçlü olabiliyor.
Alevi ve Sünnilerin oturduğu
Gökcebostan, Alibaba, Çarşı,
Kepenek Caddesi, İnönü, Çu-
kurbostan, Yeşilyurt, Kılavuz,
Çayyuıt. Yüceyurt, Kınhr-
mak, Aydoğan, Çiçekli, Alün-
tabak, Yiğitler mahalleleri
kana bulandı.
Çarşıda Alevilerin yanı sıra
Sünni de olsa CHP'lilerin dük-
kânlan, işyerleri yakılıyor, yıkı-
tayor, yağmalanıyordu. Once-
den hedefler işaretlenmişti ve
saldınlarburalara yöneliyordu.
O kadar ki içinde tek bir Alevi
oturmayan Yüceyurt Mahal-
lesi'nde onlarca ev ve işyeri ya-
kılıp yıkılmıştı.
Güvenlik güçleri olaya el
koymaya kalkıştığında iş işten
geçmiş, ok yaydan çıkmışü. Ça-
üşmalar ertesi gün de (Yani
Ramazan Bayrarru'nm ilk günü
ve Sıvas Kongresi'nin 59. yıldö-
nümünde) sürdü. Konuştuğu-
muz kimi Sıvaslılar. o günü,
geçen haftaki cankınmını da
gözöflüne alarak. 1. Sıvas olay-
lan diye adlandınyor ve ekli-
yorlar.
O gün devlet. Sıvas'ta pusuya
düşürülmüştü!
1. Sıvas olaylanrun kanlı bi-
lonçosu şöyleydi: 9 ölü, 93 ya-
ralı; tahrip ve talan edilmiş 350
işyeri ve 97 konut...
Bir imha hareketi...
Olaylann hazırhğı çok önce-
den başlamışü. Yıllar önce eki-
len tohumlann kanh meyvesi,
insanlann inançlannın daha bir
tutsağj olduğu ramazan ayuıda
iyi (!) bir hasatla toplanmışü.
Resmi raporlar, olay günü Sı-
vas'a çevre illerin plakasıru taşı-
yan çok sayıda araan geldiğini
saptamaktaydı. Çaüşmalar sı-
rasında Sünni saflannda sıkça
duyulan sloganlar ilginçti ve
beUi adresleri gösteriyordu:
Kanımız aksa da zafer İsla-
mın!.. Milliyetçi Türkiye!..
Müslüman Türkiye!.. Kömü-
nistlere ölüm!.. Sıvas kâfırlere
mezar olacak!.. Komünistler
Moskova'ya!..
Sıvas'ın üstüne bir kara leke
gibi çöken 1. Sıvas olaylannı
soruşturan Savct Tümer Ün-
ver, olaylann kendiliğinden ge-
liştiği masahna itibar etmemiş
olacak ki iddianamesinde şu so-
ruyu soruyordu:
"Milli ve dini beraberüğimi-
zin âdeta sembolü olan bu gü-
Cehennemde yedı saat
Saat 14.00: MadımakOtel'e ilk taş atıldı
HİDAYETKARAKtŞ
Haldcnalacaklanmı alıpdaçıklığımda
Pa>a Camisi'nin avlusunda bağınp çağı-
ran. bayrak vakan kalabalığı gördüm.
Oradakılcr Amcrikan havrağı dcdilcr.
Bu ıcpkının bizim \arlığımızla ılgilı ol-
duğunu anla>ıp i\cdı adımlarla olclc
döndüm. Yol üzerindcki Cumhuriyct
Lokantası bı/ım yemek yedığimız lokan-
tayd'ı. Arkadaşlannçoğu\emekteydilero
sırada. Lokanıanın kapısında Pir Sultan
Abdal Derneği Genel Başkanı Murtaza
Dcmır'i gördüm. Birkaç arkadaş daense-
bindcn caddcdc "Sıvas Aziz'c mezar ola-
cak". "Dınsiz vali. seytan Aziz", "Mu-
hammcd'in ordusu, laiklerin korkusu".
"Şcnat gelccek. laiklik bitecek" diye bağı-
rıyorlardı. 70-80 kişivdiler başlangıçia
Bîrazdan nasıl olsa polis bizim göstenlere
yapiığı kibi bunlara da engel olur, dağıtır-
dı!. Kimilcrinin clinde küçük bcyaz ka-
ğıllara yazılı bildınler vardı. Caminin
vanından gecerken namazdan çıkanlann
elindc de görmüştüm bu bildirılerden.
"Müslümana" başlığını taşıyordu.
M urtaz^ Demir'ı uyarmaİc. içeri girme-
sinı ıstemek geçıi icimden. Ancak gösteri-
cıler ıçın bir uyan nıteliği kazanmasından
korkarak seslenmedim. Birdegöstericiler
lokantayla ilgilenmeden yürüdüler. Ben
onlann scki/-on melrc önündcydım.
Oıclc gcldiğimdc bülüıı arkadaşlar gı-
rışıcydi. Bcn odava çıktım. gcıirdıklenmi
schpanın üzcnnc biraklım Eşim uyandı
Dışandan gclcn gürüllülcrc kulak ka-
bartıı.
- Nc oluyor. di\c sordu.
- Şcrıal ısıiyorlar. dcdim.
Kalkıı yaiağından. Penccrcdcn alana
baku.
O sırada yürüy üşcülerin hükümet ka-
nağına doğru gıllikleri görülüyordu.
Külıür MerkezTne gitmışler sonradan
öğrcndığimızc görc.
Caddedc sloganlar alarak birkaç ke?
gidip gcldılcr Hcr gidiş gelişlennde kala-
balıeın sa>ısı arliyordu. Biz perdelerin
arkasından izlcdık başlangıçta. Ancak
dıkkat çekmeklen korkarak geri çekildık.
Mclahaı Yavaşjı. bizim valizlenmizi
hazırladı. Kanm kaçmaya hazır biçimdc
givindi.
Eşvalan bırakıp koridorlara çıklık.
Sonra eşyalan da gciirip beklemeyc baş-
ladık. İlk taş yanılmıyorsam saai 14.00
sıralannda atıldı. Camlar büyük gürültü-
lerle ındı aşağı. Odalara düşen taşlann
insanın beynine saplanan sesi, korkudan
çok merak uyandınyordu çıkıp baksak
mı dışanya di\e.
Kımscdc korku bclırıisi yoktu başlan-
gıçla. Ya da hcpimız korkuyorduk da
sözcüklcre dökcmıyorduk. Gcnç arka-
daşlar gülüp eğlcniyorlardı. Bir ara Asaf
Koçak. o devckuşu karikaıürlennin ya-
ralıcısı gcnç arkadaş. ağız mızıkasıyla bir
scylcr çalmayı dencdi. Hava öylesinc
ağırdı kı sürdürmedi. sürdüremedi. Gü-
lüp cğlcncn gcnçlenn dc ncşcsi kısa sürdü.
Hcpimız saldın olursa nc vaparız soru-
sunu sorduk da. yangın çıkarsa nc yapa-
nz sorusuna yanıt aramadık.
Saldınyı iki yönlü düşündüğümüz hal-
de yangın çıkanlabileceğine. bizı yakmak
isicyeceklerine olasılık vermedik.
Otelin ginşinden gelecek saldın için
olcldckı ışc yarar demir çubuk. küllük
ayağı. odalarda unutulan çıtalar. sehpa,
sandalvc ayaklan birer savunma aracı
olarak hazırlandı. Otclın girişindeki mcr-
divcnlcrin önüne masalardan. sandalyc-
lcrden barikatlar yapıldı. Merdıvenlerde
gcnçler. şairler. yazarlar cllennde sopa-
larla beklemeye başladılar. Bıtmez tüken-
mez bir taş saldınsı sürüyordu. Cehen-
nem gibiydi ortalık. Sık sık gelen telefon-
lara Kamber adında bir arkadaş bakıyor.
dışanyla bağlantımızı kuruyordu. |(Lam-
ber, Ankara'ya yaralı geldı.
Sürecek
mak Oteli"ni yakanlan da So-
lingen'deki dazlaklardan farklı
görmüyorum. Bütün bunlarla
Türkiye'nin sivil toplum olma-
sının engellendiğini düşünüyo-
rum"
Avukat Dalak, arkadaşlan-
na göre daha yaşlı. 1978 cankı-
nmı sırasında avukat olarak
görev yapmıştı. Onun değerlen-
dirmeleri ilginç:
"1978"de Sıvas halkımn
Alevi-Sünni çatışması diye bir
düşüncesi yoktu. O olayda in-
sanlar habersiz bir şekılde çatış-
manın içine düştüler. Olayı,
olay sonrasında açılan davayı
bir avukat olarak izledim. Ora-
da olayın gerçek sanıklan yar-
gılanmadı. 350 saruk yargılan-
dı, içlerinden 20"si hüküm giy-
di. Onlar da gerçek suçlular
değildi. O zaman gerçek sanık-
lar cezalandınlmadığı için, bu-
gün bazı kişilerin cesareüendi-
ğini ve 1993 saldınsıru gerçek-
leştirdiklerini sanıyorum."'
Söyleşinin bundan sonrası
daha kısa yarutlarla dostça bir
tartışmaya dönüştü. Önemli ve
1993 cankınmına ışık tutacağı-
na inandığım için hemen hıç
kısaltmadan aktarmayı yararlı
buluyorum:
"Türkiye'de köktenci dinci
akımlarla ilgili gelişmeleri nasıl
değerlendirdiklerini" sordum.
Avukat Kaştan - Ben, bu
köktenci, aşın dincı gibi kav-
Y i ğ e n o ğ
Atatürk'ün Cumhuriyetin temeUerini burada attık dediği günün bir gün öncesi. Yıl 4 Eylül 1978 ve ramazan bayramnun birinci
günü. Ufak bir kıvılcım Sıvas'ı patlatmav a yetmişti. Bilanço: 9 ölü, 93 yaralı, yakıp yıkıbnış ev ve dükkanlar.
nün arifesi niçin secilmişürT'
Savcı'nın bu sorulara verdiği
yanıtlar da özetle şöyle:
Sıvas ahalisinin sosyal bün-
yesindeki hassasiyet, cereyan
eden anarşik olaylardan (Savcı
1978 öncesi çaüşmalan kastedi-
yor. Ç.Y.) fevkalade etkilen-
miş, sağ ve sol fraksiyonlann
gizlı propagandalan nedeniyle
Alevi ve Sünni mezhep kavgası
ve çatışması şekline dönüşmüş-
tür Sünni-sağcı topluluk
içinde yüzleri maskeli kişilerin
de bulunduğu Olaylann ge-
nel karakterinin mezhep ve si-
yasal görüş aynlığı nedeniyle
hasım tarafın can ve mahnı he-
def alan Sünni-sağcılann daha
baskın olduklan bir imha hare-
kâtmdan ibaret bulunduğu, in-
celenen delil ve belgelerden
anlaşılmaktadır.
1. Sıvas olayının üstünden 15
uzun yıl geçti. O yülarda henüz
küçücük çocuk olanlar, on gün
kadar önce, 2. Sıvas olaylann-
da ellerini kana buladılar. Önü-
müzdeki günlerde bu kişiler
sartdık başlanna gidecek, oy
kullanacak, ülkemizin geleceği-
ni belirleyen bir işlev taşıyacak-
lar.
Aynı yıllarda birer genç olan
kimi Sıvashlara ulaşıp, bunca
yıl sonra, 1978 Sıvas cankınmı-
na nasıl baknklannı anlamaya
çahştık.
Millet Partisi Sıvas Merkez
İlçe Başkanı Avukat Mustafa
Coşkun, Büyük Birlik Partisi
üyesi Avukat Yavuz Kaştan,
Avukat Mehrnet Temel ve
CHP Sıvas eski il başkanı Avu-
kat Baki Dalak'la söyleşük.
Sorduk: "1978 olaylan, yeni
yaşanan 1993 olayından sonra
size nasıl görünüyor?"
Millet Partili Avukat Musta-
fa Coşkun yanıtladı:
"O zamanlar da Aykut Edi-
bali'nin görüşlerini benimsiyor-
dum. Kültür dernekleri olayı-
nın içindeydim. O zaman da
olayı tam bir provokasyon, bir
gizlî servis işi, bir kardeş kavga-
sı olarak görmüştüm. Dernek-
ten 'Ortada fıtne dolaşıyor.
Sokağa bile çıkmayacaksınız'
talimatı gelmişti. 1 Mayıs 1977
gibi, Sıvas taki 1978 olayı da,
son olay da bana göre bir pro-
vokasyondur. Her iki olayda
da devletin aczi var. Bu aciz ka-
bşta bir kasıt, bir ihmal. bir gaf-
let, bir basiretsizlik mi var, bile-
miyorum. Bu, bilerek bir aciz
kalışsa bir darbe hareketinin
habercisi midir? Sağası, solcu-
su, Alevisi, Sünnisiyle Türkü ve
Kürtüyle provokasyonlara alet
olmamahyız. Benim görüşüm
bu."
Bu kez de Avukat Mehmet
Temel yanıtlıyor:
'M978 olaylan sırasında 15
yaşında bir çocuktum. 1978'-
deki Sıvas hadisesini, Türkiye'-
ye 12 EylüFün getirilmesinin
bahanesi olarak görüyorum.
1993 olayınınsa ülkemin şu an-
da bölgedeki konumunu zayıf-
latmasmdan, istemediğinıiz
müdahalelere yol açmasından
korkuyorum. 12 Eylül'den son-
ra insanlar birbirlerini dinleme-
ye başlamışlardı. Bu çaüşmala-
nn yaratılmasıyla kesimler
arasında birbirine güven ve say-
gının yıkılmasından kaygı du-
yanm. 1993 olayının faÛlerinin
yakalanması. şefTafhk sağlan-
ması şart."
Avukat Kaştan'ın görüşleri
şöyle:
"Şu yorum çok basit ve banal
gelse de herkesin üzerinde bir-
leştiği gibi, 1978 olaylan sivil
toplum olmayı başaramamış
geri toplumlarda dış güçlerin
uygulamaya koyduğu bir se-
naryodur. 1993 olaylannda
devlet yöneticilerinin ağır bir
ihmali, hatta kastı vardır. Türk
bayrağı açarak eylem yapanla-
n, mal, mülk ve binalan tahrip
edenleri PKK'hlardan: Madı-
ramlan yanlış buluyorum.
Bunlann bu aşamada konuşu-
lup üzerinde yorum yapılması-
nın da faydalı olacağına inan-
mıyorum. Yanbş yorumlara
yol açabilir. Bu yüzden bu ko-
nuda konuşmak istemiyorum.
Avukat Coşkun - Biz bir kez
kendi bihmsel kavramlanmızı
üretebilmiş değiliz. Hep ithal
kavramlanmız var. Peygambe-
rimiz tslamiyeü onayol olarak
tarif etmiş. Bizim dışandan it-
hal ettigimiz kavramlar da or-
tayolu bulmarruzı engelliyor.
Örneğin bir fundamentalizm ya
da radikalizmi olduğu gibi çevi-
rip almışız. Aynca junu da söy-
lemek istiyorum: Oncelikle Is-
lamiyet serbestçe, rahatça tartı-
şılmalıdır.
- Peki dinci kesim hazır mı
buna?
Coşkun - Büyük çoğunluk
hazır.
- Peki Muammer Aksoy,
Bahriye Üçok, Çetin Emeç,Tu-
ran Dursun ve Uğur Mumcu'-
nun öldürülmelerini nasıl açık-
layacaksınız?
Coşkun - Bu cinayetlerin din-
ciler tarafından işlendiğine
ınanmıyorum. Bunlan, kesim-
ler arası diyaloğu engellemek
isteyenler işledi. Katiller neden
meçhul kalıyor? Devlet bu ka-
dar güçsüz mü? Yetersiz mi?
Halkl halka. bizi bize bırakmı-
yorlar. Bıraksalar biz anlaşınz.
Çağdaş kavramlanmızı da ken-
dimiz üretiriz.
Kaştan - Şu anda Türkiye'de
yapılan her türlü tartışma, san-
sasyon yaratmayı amaçlıyor.
"Dinamit", "Yüksek Tansi-
yon"... Bunlar bazı televizyon
programlannın adian. Bizatihi
bu programlann işimleri tahrik
unsuru içeriyor. Örneğin bana
göre HBBdeki Alevilikle ilgili
programın da Sıvas'ta tahrikçi
biretkisi oldu."
Avukat arkadaşlarla sohbeti
burada noktalayip sokağa cıkı-
yoruz. Emekli öğretmen Gün-
gör Malkoçoğlu var karşımız-
da. Şöyle diyor.
"Alevilerin başı sadeceşeriat-
çılarla dertte değil ki. Yüz met-
re kareye bir caminin düştüğü
Sıvas'ta şimdilerde Bahailer de
Alevileri örgütlemeye çalışıyor-
lar. Bana göre son olay Alevi-
Sünni çatışması değil; iîericilik-
ten, laikükten, demokrathktan
yana olanlarla şeriattan, teok-
ratik düzenden yana olanlann
çatışmasıdır...'"
SÜRECEK
Saat 14.45'te tçişleri Bakanhğı Müs-
leşan ile yapnğan telefon görüşmesinde,
olaylar karşısında güvenlik kuvreüerinin
yetersiz kaldtğını, kalacağuu re bu ne-
detüe komşu ilkrden kuvvet takriyesi is-
teğbni arz ettim. Sayın Müsteşannun
bügisi altmda, Kayseri ve Tokat vaüleri-
nitelefonla arayarak acilkuvvet takviye-
si talebinde bulundum.
Daha önce aynntth olarak açıklanan
olaylar svrasmda emniyet mensuplan sa-
yıca yetersiz ohnahmna rağmen, görev-
krini gayretle yapmaya çabşnuşlardır.
Olaylara müdahalede gecikme ya da ih-
mal söz konusu değildir. Vatandaşlara
Ttarp silah kuUanılmasım hiç düşünme-
dim. Silah kullanıbaydı çok sayıda vo-
tandaşuruz ölebilirdi. Gösteridlergüven-
fflc kuvretleriniyartp, Madımak Oteü'ne
ıdaşmaya çahşvıca hamya ates açılrtuj-
ttr.
Madımak Oteti'nde toplanan kalaba-
lığın engelknmesi, otelde mahsur kalan-
ların kuriarümasma birarada çahşılmış-
tır. Otelde çıkan yangının söndürülmesi-
nin çok geç olmasuıa rağmen Aziz Kesiıt
re 36 vatandaşırruz buradan sağ olarak
kurtarılabilmiştir. Ölümier, panik ve bo-
ğıdma sonucu ortaya çıkmıştır.
Olaylann, Hükümet Meydaıu, Kültür
M'erkeziçevresi, Madımak Oteliönünde
obnast, Küttür Merkezi önüne dikümek
üzere Kültür Bakanhğı'nca yaptvnlan
Olanlar Anıtı'ntn geçici olarak kaldınl-
ması uygulaması sırasında kızgın kala-
bahk tarafindan caddelerde sürüklenme-
si, zaten sayıları sııurh olan güvenlik
güçlerinin bölünmesine ve etkinSklerinin
zayıflumasma neden olmustur.
İçişleri Bakamnuzla, valitikte yapılan
değerlendirme toplantısından sonra, 02.
07.1993 günü saat 23.00'ten itibaren
ikinci bir emre kadar Sıvas ilmerkezinde
sokağa çıkma yasağı ilan edihniştir.
Sokağa çıkma yasağından sonra, hat-
kın zorunlu ihtiyaçlanıun karşdanması
amaayla çıkanlan ikinci genel emir ör-
neğiektedb.(Ek-S)
Olaylann başlamast ile birh'kte görev
başmdaki 3 vaa'yardıması değişik alan-
larda görevlendirihniş, valilik ve kritik
birimlerdeki yönetkikr re kamu perso-
neli 24 saat çahşma düzeninegirmiştir.
IV-\ 'aliliğimizce olaylar sebebıyle ön-
ceden alman önleyici tedbirler ve bunla-
nn uygulanmusı
-Güvenlik önlemleri, il merkezinde gü-
ventikten sorumlu birim olan Emniyet
Müdürlüğü'nce ahnmıs,program doğrıd-
tusunda ve olaylar sırasında görevüekip-
lerin ve elemanlann hepsiningörev başın-
da olduklan belirlenmiştir.
\- Olmlar \onrasutda valiUğinnzce
yapılan tasarrufhr
- V'alilik re kritik birimlerde 24 saat
çahşma düzenine geçibniştir.
- Hasar tespit çahşmalan için görev-
lendirme yapılnuş, en kısa sürede, 05.07.
1993 tarihi itibariyle konuyla ilgili mah-
keme karannm ahnması yönünde işkm-
ler hızlandmbrupvf.
- ölenlerin kimlik belirleme çalısmala-
n, otopsileriyürüten cumhuriyet savcıla-
n ve emniyet görevh'lerinin işbirtiği ile
tamamlanmak üzeredir.
- Vatiliğimizce cenazelerin memleket-
lerine uçak veya diğer araçlarlagönderil-
mesi konusunda gerekti bağlantüar ger-
çekleşthibniştir.
- Polis, jandarma ve askerkrden olu-
şan mevcutgüvenlik kuvvetiningörevi re
dağıbnu pUmlanmtştvr. Garnizon Komu-
tam, VaH Yardıması, Emniyet Müdürü,
İl Jandarma Komutanı re MİT Mü-
dürü'nün katılımı ile bir koordinasyon
kurulu toplantısı yapıbmstır.
- İl Milli Eğitim Müdürü başkanhğın-
da kurulan komisyon, ilimize dışandan
gelen polis,jandarma, askergücüne dahil
elemanlann konaklama, iaşe ve ibate is-
leriyle görerlendiriMstir.
VI- Muhalli gazetelerde çıkan olay
öncesi veva olay sonrası vazılar üzerine
alman önlemler
Mahalli basında çıkan ve Aziz AV.w»
aleyhinde ifade ve yorumlar hulunan ha-
berler ciddiye ahnnuş, ancak yasandığı
şekilde bir toplumsalolay hiç kimse tara-
fından (güvenlik ve istihharat birimleri
dahil) kestirilememiştir.
SÜRECEK
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Canlarım Gitti, Canlarım!!••
Erdal Bey, çarşamba günü Dikmen'de cenaze töreni-
nin başlayacağı yere giderken, yuhalanacağını biliyor-
du.
- Bu bırgörevdir, bunlar bizim ınsanlanmız. Kızgınlık-
larını da sevinçlerini de bize söylerler; bağıracaklar, "is-
tifa", mıstifa diyecekler ama, gitmemız gerekir, üzüntü-
yü biz de paylaşacağız tabii... dedi.
Erdal Bey. kalabalıkların, yürüyüşte geçenlerin kendi-
sineyönelen ağızaalınmazsövgülerini bile bir "dostsi-
temi" olarak algılamasını bilmişti. Saatler boyu orada
güneşin altında bekledi. Ondan başka da orada parti li-
deri yoktu!
Erdal Bey, olayı nasıl öğrenmişti? Istanbul'da, nükleer
kuruluşları gezerken haber vermişlerdi:
- Efendim, Sıvas'ta olay olmuş!
- Nedir? Ne olmuş?
- Bir şey yokmuş efendim. (Saat 17.30 sıraları)
Bir süre daha geziyor nükleer santralı. Meraklı oldu-
ğundan yeniden soruyor:
- Sıvas'la ilgili bir şey öğrendiniz mi?
- Efendim, biraz büyükmüş galiba!
Bunun üzerine Sıvas Valisi'ne telefon eder; Vali:
- Bir şey yok efendim. hâkimiz duruma!
-Peki.der Erdal Bey, kapatırtelefonu. Sonra, SHP'den
milletvekillerı ararlar. 'Olaylar büyüyor" derler. Bunun
üzerine yeniden arar Vali Karabilgin'i. Vali:
- Evet, bize biraz takviye gönderilse iyi olur! der.
Erdal Bey, hemen içişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu'-
nu aramıştır:
- Bak, Vali böyle böyle diyor, der...
- Siz merak etmeyin efendim, biz gerekeni yapıyoruz!
Eh, koca İçişleri Bakanı böyle diyor. Herkes dinlence-
ye gitmiş de. fürkiye'de bir Erdal Bey kalmış değil. Koca
hükümefte, bir tek o ilgilenmiş Sıvas olaylarıyla. Cena-
zede de bir tek o var Aziz Nesin'le o konuşuyor; ortada,
sorumluluğunu üstlenmiş, onu hiçbir zaman bırakma-
yan bir insan olduğu için mi herkes Erdal Bey'e çattı?
Gazeteler de çatacak adam arıyorlardı. Kimse. Tansu
Çiller için bir şey yazmak istemiyordu ya, bir "hedef" de
gerekliydi. Buyrun Erdal Bey. işte! Tansu Çiller neredey-
di? Ortalık birbirine gırerken, neden konuşmuyordu?
Bunu hiç yazan çizen yoktu!
Gonül umduğundanküser, bunu biliyordum;Türkiye-
de bugün Ondan başka, sorumluluk taşıyacak bir devlet
adamı olmadığını düşünüyor çok kimse de onun için mi
böyle haksızlıklar da yapabiliyor ne? Kalabalıklar;
- Sıvas faşizme mezar olacak! diye bağırdığında.
- Işimiz mezar zaten, başka işimiz yok! diye mırıldanı-
yordu Erdal Bey.
Yürüyüşün ertesi, sabah erken. Erdal Bey'i aradım te-
lefonla. Gülüyorda
- Bu sabahki gazeteleri gordün mü? Hepsi işi kolay ta-
rafından almışlar, "Tepki alınca gitti..." Yok bilmem...
- Ben sizi orada gördüm, yanınızdaydım. Yerinizden
kımıldamadmız! '
- Onlan hiç yazmıyorlar, evet.
- Şimdi, oradaki suçlamalar belli ki, gazetelerde çı-
kenlardan bir kısmı. Şöy/e diyenler de var halk arasında:
"Efendim, iki helikopter gönderemez miydi?"
- Hayır, hayır bana söylediler. Ben de gerek İçişleri
Bakanı'na, gerek valiye soyledim. Ben konuşurken,
Başbakan ve Cumhurbaşkanı da duymuşlar, ondan
sonra Genelkurmay Başkanı'na talimatverildi. Yani, be-
nim yapacağım; benim başka ordum yök ki. Benim ye- •
pacağım onlara söylemek...
- Aziz Nesin'le konuşurken, "merak etmeyin" demiş-
siniz!
- Tamam, zaten o sayede gitti, onlan kurtardılar. Yani,
devletin gücü öyle hop diye gitmiyor ki oraya. Tabii, sa-
dece benim söylemem değil ama, Başbakan, Cumhur-
başkanı hepsi de söylediler ve sonunda askeri gönderip
müdahale ettiler. Bunlar kolay olmuyor...
Pir Sultan Abdal anıtının kaldırılmasına Vali Karabil-
gin karar vermişti.
- Belediye Başkanı Karamollaoğlu'nun bir sorumlulu-
ğu yok mu?
- O ayrı hikâye!
- Bütün bu olanlardan sonra, yine eylülde adaylığınızı
koymamakta ısrarlı mısınız?
- Tabii, açıkladım. Eylülde aday olmayacağım.
Ankara'da hiçbir olay olmamasında, polisin sağduyu-
lu tutumunun payı büyüktü. Aziz Nesin'i de polis kurtar-
madı mı, "Polis Evi'nöe ağırlamadı mı? Canlarım gidi-
yordu benim! Istanbuldaki törenlere gidemedim. Asım
Bezirci, "Nâzım Hikmet" kitabını imzalarken, Strasbo-
urg'da şunları yazmış:
"Sevgili Mustafa Ekmekçi için, en iyi dilekler ve en
güzel duygularla. 18.5.93"
Rıfat llgaz da öldü. Onun "Cart Curt" kitabını imzalar-
ken yazdıkları:
"Mustafa Ekmekçi'ye: 'Derhaü' ve 'Asla!'s/z bir mem-
leket istedik... Ne dersin, çartcurtlar memleketinin yaza-
rı olarak? Sevgiler. 6.XI.İ984 Rıfat llgaz.''
Rıfat llgaz, oğlu Aydın'ın anlattığına göre, ciğerinde
birdamarın pıhtıylajtıkanması sonucu ölmüştü. Birciğe-
ri ise zaten çalışmıyordu.
Metin Altıok'un cenazesi de bugün Ankara'da kaldırılı-
yor. Gülhane'nin yanıklar bölümünde, Lütfiye Aydın ile
Cafer Aydın, bir de 18 yaşında Serdar Doğan yatıyorlar...
BULMACA
f 8 9SOLDANSAĞA: 1 2 3
1/ Bez parçalanndan do-
kunan adi kilim... Temel
niteliğinde olan. 2/ Algı-
lanan nesnelerin temel
niteliği... Bir borcun
ödenmesi için tanınan sü-
re. 3/ Uzaklık anlatmak-
ta kullanılan söz... Düş-
manlık. 4/ Soyundan 6
gelinen kimse... Yunan
mitolojisinde güzel sanat-
lann dokuz perisinden 8
biri. 5/ Gövdenin kalça
kısmını oluşturan kemik
çaü. 6/ Zonguldak yöresine özgü
bir halk oyunu... Ceylan. 7/ Ava
kulübesi... Bir görevin yüriitülebil-
mesi için merkez olarak seçilen
yer. 8/ Akım halinde olan Şey--
Cehennem. 9/ Bir karidfcs türü...
Bir ticaret senedinin üzerine yazj-
lan kefıllik.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ "Donatma. koyma" anlamında
kullanılan denizcilik terimi... Şen.
rahat. 2/ Serbest bu"akma... Kara-
batağa benzeyen, siyah tüylü bir av kuşu. 3/ Bir nota... Üzeri
dal ve hasırla örtülmüş kulübe. 4/ Gozleri görmeyen... Cıhz, za-
yıf. 5/ Sincap. 6/ 19501i yıllarda ülkemizde büyük seyirci topla-
yan ve sinemamızı yıllar boyu e^kileyen, Raj Kapoor'un hem
yönettiği hem oynadığı Hint filmi... Yunan abecesinde bir harf.
7/ Ekvator kuşağındaki geniş çayırlara verilen ad... Ferit Edgü'-
nün bir öykü kitabı. 8/ Sayı, tane... Üzerinden geçtiği insanlara
mutluluk ve zenginlik getirdiğine inanılan mitolojik kuş. 9/ Yu-
nan mitolojisinde Apollon ile Artemis'in annesi... "Altın kemer
sıkmış ince belini/- - - boylanru sarasım gelir" (Karacaoğlan).