Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1TEMM»JZ1993PERŞı
OLAYLAR VE GORUŞLER
Dünya Çevre Günüve Kentkınm
Hem tek tek devletler. hem de son amaçlan insanlığa hizmet
olması gereken uluslararası kuruluşlar, günümüzün ve yannın
kuşaklanna karşı çok büyük bır sorumlulukla karşı karşıya
bulunuyorlar.
Prof. Dr. RUŞEN KELEŞ
ısa bir süre önce
UNESCO, Paris'te.sa-
vaşın Saraybosna ve
Mostar kentlerinde, ta-
rih, doğa ve kültür de-
ğlerini nasıl yok etti-
ğini gösteren bir foıoğraf sergisi
düzenledi. Sergiye Kentkınm (urbici-
de) adı verilmişti. Nasıl soykınm (ge-
nocide) sözcüğü. bir insan topluluğu-
nun ulusal, budunsal. dinsel vb.
nedenlerle yok edilmesini anlatıyorsa;
kentkınm da, kent ve çevre değerleri-
nin yok olup gitmesini simgeliyor.
Dünya Çevre Günü'nün parlak tören-
lerle kutlandığı bugünlerde böyle bir
serginin dûzenlenmesi. UNESCO'-
nun dünya kamuoyuna vermek istedi-
ği çok anlamh bir ileti, bir sesleniştir.
Bu serginin dûzenlenmesi için
UNESCO'yu harekete geçiren eski
Yugoslavyalı mimar ve kent plancıla-
nnı kutlamak gerekir. UNESCO yet-
kililerinden Sayın Said Zulfikann
buna ilişkin çabalarını övgüyle anmak
gerekir.
Tarih de çevredir
Bu sergi. batı ile doğunun. güneyle
kuzeyin. Müslümanlıkla Hıristıyanlı-
6ın buluşıuğu topraklar üzerinde.
köprülerin. camilerin, kiliselerin. ker-
vansaraylann, çeşmelerin. okullann.
tiyatrolann. hastane ve konaklann ye-
rinde cam, taş. tuğla ve kiremit yıjan-
lanndan başka bir şey kalmadığını
açıkça oriaya koyuyor. İnsan yaşamı-
nı ve insanhğın ortak kültür değcrlcri-
ni hiçe sayacak kadar gözü dönmüş
olanlar. mezarlıklan bile yakıp yık-
mışlar. İnsanhğın gözîeri önünde,
Mostar'da, Saraybosna'da, Dubrov-
nik"te, Varazdin'de, beş yüz yıllık bir
tarihin birimi olan yapıtlar teİcer teker
roket ateşine ve top mermilerine hedef
olmuş ve oluyorlar. Ortada bir insan-
lık suçunun bulunduğu apaçık. İnsan-
larla birlikte bir tarih de yıkılıp gidi-
yor.
Türlü ırk, din ve dil topluluklannın
insanlığa beş yüzyılda kazandırmış ol-
duğu değerlere nasıl kıyıldığını görün-
ce, zengin ülkelerin çevre için göster-
dikleri duyarlıhğın içtenliği konusun-
da insanda kuşkular uyanıyor. Söyle-
nenlerle yapılanlar arasında ne büyük
çelişkiler bulunduğu. bir kez daha göz-
ler önüne seriliyor. Geçmişte de, in-
sanlık alemi bu içtensizliğin örnekleri-
ni pek çok kez yaşamıştır.
Ekonomik, siyasal ve askersel üs-
tünlük yanşına giren büyük güçlerin
sürekli çaüşma alanına dönüştürdük-
leri Vietnam'da. çevrenin yıllarca, in-
sanıyla birlikte acımasızca bombalan-
dığına tanık olmadık mı? Daha çok
yakınlarda. Ortadoğıfdaki egemen-
İiklerini pekiştirebilmek için petrol
kuyulannı bile bombalatan aynı güç-
ler, Basra Körfezi kıyılannda her türlü
canlı yaratığın kömürleşmesine seyircı
kalmadılar mı? İnsan, doğa. tarih ve
kültür varlıklannın geri gelmez bir bi-
çimde yitip gitmesine yol açan çatış-
malan başlatıp sürdürenler de acaba
bu güçler değil mi? Bundan hiç kuşku
duyulmasın. Bu devletlerin daha da
zenginleşme hırslannın ve bencillikle-
rinin kentkınmdaki önemli payını
yadsımaya olanak kalmamıştır.
İnsanhğın ortak sorumluluğu
Zengin. sanayileşmiş, Batılı ülkeler
kadar, onlann güdümündeki uluslara-
rası kuruluşlar da, türlü nedenlerle bu
tür olaylann önlenmesinde etkisiz ka-
lıyorlar. Bunlan köriiklemek kadar.
seyirci kalmanın da sorumluluk gerek-
tirdiğini unutuyorlar. Kendi iç çelişki-
len. kentkınmın etkinliğine dolaylı
olarak katkı yapıyor. Ne büyük birçe-
lişkidir ki. bir yandan. Birleşmiş Mil-
letler Örgütü'ne bağlı UNEP (Birleş-
miş Milletler Çevre İzlencesi) ve
UNESCO. Avrupa Konseyi. Avrupa
Topluluğu, Avrupa İktisadi Kalkın-
ma ve İşbirliği Örgütü gibi uluslararası
kuruluşlar, yoksul ülkelere. çevreyi
korumak ve geliştirmek için öğütler
verir, izlenceler önerirken. bir yandan
da. yoksul topluluklar arasındaki ça-
tışmalann sürmesine seyirci kalabil-
mektedirler.
Gerçi Avrupa Konseyi. Hırvatis-
tan'da. Bosna-Hersek'te kültür kalıtı-
nın uğradığı saldınyı yerinde incelet-
mek üzere. bir yarkurul oluşturmuş-
tur. Yarkurulun başkanı olan Colin
Kaiser'in yazanağı (raporu). yöredeki
kentkınrrun boyutlannı bütün çıplak-
lığıyla ortaya koyuyor. Silahlı Çatış-
malar Sırasında kültür Varlıklannın
Korunmasına İlişkin 1954 tarihli La
Haye Sözleşmesfnin açıkça çiğnendi-
ğine. yazanakta yer verilmişti. Bu söz-
leşmenın yenüenmesi için l/NESCO'-
da başlatılan çalışmalann ise henüz
sonuçlanmadığına dikkat çekiliyor.
Oysa, Hazıran 1992"de Rio"da top-
lanan ve Gündem 21'e imza koyan
devletler. kalkınmanın, çevrenin ve
banşın iç içe kavramlar olduğu düşün-
cesinden yola çıkmışlardı. Aynı dev-
letler, kent ve çevre değerleri bağla-
mında. insanhğın geleceğine ilişkin
sorumluluklannı dile getiren vaatleri-
ni. Maastricht'te imzaladıklan Avrapa
Birliği Antlaşması'na da koymuşlardı.
Yeni Bir Avrupa İçin Paris Yasası adlı
uluslararası belgede de. bu yükümlü-
lüklerine yer vermekten geri kalma-
mışlardı.
Bugünkü görünüm. bu yükümlü-
lüklerden hiçbirinin yerine getirilme-
diğinin karutıdır. Denilebilir ki. onbin-
lerce insan savaşta yaşamlarını yitirir-
ken. erkek, kadın. genç. yaşlı veçocuk.
milyonlarca kişi savaşın, acılann için-
de kıvrarurken. kent. tarih ve çevre
değerlenni korumanın sözü mü olur?
Böyle bir tepki haklı olmakla birlikte.
unutmamalıdır ki. söz konusu yöreler-
de. tarihsel dokular içinde. tarih değeri
olan yapılarda. ınsanlar tarihle iç içe
yaşamaktadırlar. O yapıtlarla birlikte
savaş. insanlann da yaşamına son ver-
mek tedir. Bu nedenle. Colin Kaıser"le
birlikte. bu koşullar altında bile. "kül-
tür değerlerine ilgi duymanın utanıla-
cak bir yanı olmadığını"" söyleyebili-
riz.
Kentkınmın sorumlusu. yalnız sa-
vaşlar da değıl elbette. Kent. tarih.
doğa ve kültür değerleri. savaşlar ka-
dar kapitalist sıstemin kendisinden de
darbe yiyor. Iki olay çoğu kez iç içedır:
Bir süreden beri kimi çevreler. ideolo-
jilerin artık son bulduğunu ısrarla vur-
guluyorlar. Bu yanlı vurgulama, ger-
çekte ideolojilerin son bulmadığının
da açık bir kanıtıdır. Çünkü, son bul-
duğunu söyledıkleri. son bulmasıru is-
tedikleri, yalnız kapıtalizmındışındaki
ideolojilerdir. Oysa, açıkça görülüyor
ki geçen yıllarda Alman miman
Lehmbrock'un. çağımızın kapitalist ve
sanayi kentini kar-kent (profıtopolıs)
olarak tanımlarken yaptığı gözlem,
UNESCO'nun kentkınm kavramı ile
hemen hemen özdeştir. Her ikisinde
de. 20. yüzyılın teknosantrizminden
kaynaklanan. insanı ve insancıllığı
umursamayan. para kazanma hırsını
rehber edinmiş bencil bir dünya görü-
şünün yıkıcılığı, kapitalizmin gem vu-
nılması güç başıboşluğu değişmez bir
çizgidir.
Sonuç
Bu nedenlerle. her firsatta çevreden
söz eden iç ve dış odaklann, canlı ve
cansız çevreye yapılan saldınlann kay-
naklanna tanı koyarken, çok daha bi-
Hnçli davranmalan gerekir. Bosna-
Hersek'te ya da başka yerlerde olup
bitenleri. ülkemızde olduğu gibi. salt
Türklük ve Müslümanlık açısından
ele almayı yeğlemek doğru değildir.
Konu, çok daha geniş bir bakış açısın-
dan. çağdaş bir hümanizma anlayışı
ile ele alınıp değerlendirilirse, sorum-
luluğun nerede olduğu daha iyi anlaşı-
lır. Bu çerçevede. hem tek tek devlet-
ler. hem de son amaçlan insanlığa
hizmet olması gereken uluslararası ku-
ruluşlar. günümüzün ve yannın ku-
şaklanna karşı çok büyük bir sorum-
lulukla karşı karşıya bulunuyorlar.
ARADABIR
OKTAY EKÎNCİ Mimarlar Odası İstanbul
Büvükkent Şııbesi Başkanı
Ttant Ekonomisi'
ve Mimarlık Günü
Kültür Bakanlığı. 1993ü istanbul Yılı' olarak ilan etti-
ğinde Sayın Fikri Sağlar bunun gerekçesini açıklarken
şu saptamayı da yapmıştı: İstanbul un kültür kimliğini
oluşturan tarihsel ve doğal zenginlikleri, rant ekonomi-
sinin baskısı altında yok olma tehlikesiyle karşı karşıya-
dır'.
Bu gözlem, çevre değerlerinin neden korunamadığı
konusunda, temel sorunu salt 'bilinç eksikliği' düzlemin-
de görmeyi yeğleyen geleneksel devlet adamı tutumu-
nun artık terk edildiğini göstermesi açısından da önem
teşıyor. Çünkü gerçekten yaşanagelen süreç pek çok
örnekle de kanıtlıyor ki, kentlerin yaşam zenginliklerini
yok eden duyarsız yapılaşma. giderek 'bilinçli' bir kal-
kınma politikasına dönûşen 'rant ekonorriisi'nden kay-
naklanıyor. O nedenle Sayın Bakanın değerlendirmesi,
'ne yapılmair sorusuna de gerçekçi yanıtlar bulunabil-
mesine olanak sağlıyor.
Aslında bu süreç, salt ülkemiz için değil, pek çok geliş-
mekte olan ülke için de geçerli olan evrensel bir sorun.
Ekonomileri enflasyonun önlenemez yükseüşine
1
tut-
sak edilen ülkelerde doğa ve tarih yağmasından elde
edilen rantlar, sanayi ya da ticaret gibi 'rekabet riski'
olan yatırımlardan çok daha büyük kazançlar getiriyor.
Öyle olunca da, enflasyonun üzerinde bir gelir sağlaya-
bilecek, 'güvenceli' işalanlan.gidereksanayicilerinbile
yeâledikleri yan ekonomik faaliyetler' arasına giriyor.
Orneğin Türkiye'de ve özellikle istanbul'da hemen
tüm büyük sanayi ve ticaret kuruluşlarının, son yıllarda
'yazlık villa ve toplu konut' sektöründe de nam salmaya
başlamaları, bu sürecin bizdeki yansıması. Plansızlık ve
duyarsızlık gibi iki resmi' tut'jmumuz da bu sürece des-
tek olunca, yine İstanbul'un korunması gereken tarım ve
orman alanlan, SİT'leri ve hatta su havzaları; önce bura-
larda ucuza arazi kapatıp, sonra da 'lüks' konutlar inşa
ederek 'yeşil yaşam' adı altında pazarlayan firmaların
yeni ve 'cazip' yatırım alanlarına dönüşüyor.
Yüze yakın ülkeden yaklaşık bir milyon üyesi olan
Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA), her yıl 1 temmuzda
kutlanan Dünya Mimarlık Günü kapsamında 1992'nin
gmdemini 'Sürdürülebilir Kalkınma için Mimarlık' ola-
rak belirlemişti.
UIA'nın bu gündemdeki amacı, tarihsel ve doğal de-
ğeieri yok ederek kentleşmeye giderek alışan' ekono-
mi erde, mimarlığın bu sürece karşı takınması gereken
evensel tutumlarını tartışmaya açmak; geleceğin ya-
şam kaynaklarının tüketilmeden ve kültürel kimliğe
'uyumlu olarak katılabilen' bir mimarlık eylemi için üye
ülke mimarlarını göreve çağırmaktı.
Simdi, 1 Temmuz 1993te, bu evrensel görevin ülke-
miz açısından önemi, daha bir 'yaşamsal' olarak kendi-
siri dayatıyor.
Örneğin, yine son yıllarda gerçekleşen koruma proje-
ler. arasında, tarihi köşkierin üzerlerine 'katçıkmak' hız-
la yaygınlaşıyor. 'Çevrelerinde yüksek imar izni var'
ge-ekçesiyle ve 'vatandaşı mağdur etmeme' gibi 'hü-
minisf bir ilkeye dayanılarak izin verilen bu uygulama-
lat, sonuçta kültür mirasının belge' değertni yokediyor,
oraya çıkan ürünler ise tarihsel kimliği değil, geçmişe
sa/gısızlığı simgeliyorlar.
Eski eserlere bile 'arsa' gözüyle bakan bu tür uygula-
mılarda en dramatik gelişme ise tarını Dinaya nasıl Kat
çıhlabileceğinin 'bilimsel kariyer' konusu olmaya baş-
lanası ve işin mimarlık eğitiminde doktora konusu' bile
yaıılabilmesi. Uzmanlar artık tartışıyorlar; ilave katlar
'atta kalan' eski esere benzesin mi; yoksa ondan farklı
bi cephe mimarisine mi sahip olsun diye! Elbette bu tar-
tıma, eski evi apartmana dönüştüren yap-satçıyı ise hiç
ilçlendirmiyor; o, rant ekonomisi'nin getireceği yarara
bkıyor...
3u değerlendirmenin sınırlannı aşan daha pek çok
önek, 1 Temmuz Dünya Mimarlık Günü'nün 1993'teki
gndemini mimarlığın rant ekonomisine karşı kendisini
svunması' olarak belirliyor. Eğer üniversitelerde, oda-
Isda, koruma kurullarında, planlama birimlerinde, ba-
knlıklarda, yerel yönetimlerde, kısaca mimarlığın
yKümlülüklerini, uygulama alanlarını ve yöntemterini
Uirleyen ilgili tüm kurumlarda, rant ekonomisinin bu
tmanışına karşı güçlü bir 'duyarlılık cephesi' oluştura-
«zsak, yakın gelecekte tüm çevre zenginliklerimizi yi-
teceğimiz gibi, binlerce yıllık geleneği olan mimarhğı-
rzı da kurda kuşa yem yapıp tarihten sileceğiz.
Füm mimarları, ülkede haklı olarak 'uygar' bir mimar-
Wüzeyi bekleyenleri ve özellikle de'çirkin' yapılaşma-
cn ötürü sürekli mimarlara kızıp duran aydınlarımızı ve
vtarlarımızı; bu köklü mesleğin evrensel dayanışma
jnünde yağmaya ve duyarsızlığa karşı seslerini yük-
Stmeye çağınyoruz.
TARTIŞMA
Doğalgazhlaştiramadıklannızdanım!
~^—- stanbul'un
W doğaleaz projesi
I tamamlandı."
I Kurban
• Bayramı öncesi
-JL- gazetelerde
okuduğumuz bu haber, kulağa
ne denli hoş geliyordu. Demek
artık bizdeotobüs
duraklannda duyurulannı
gördüğümüz "gençenerji"den
yararlanabilecek, sayın
büyüklerimizin dediği gibi kısa
bir süre sonra ciğerlerimize
temiz havaçekebilecekük. ....
Buduyunı vedemeçlerin-
f
etkisiyledogar'gaza" •
gelmemek olanaksızdı. Eh.
kondi çapmda çevresine özen
gösteren. çevre bilincine sahip
bir insan olarak da doğalgaza
gecmek istememizden daha
doğal ne olabilirdi ki?
Üstehk henüz toplumumuzda
çevre bilinci yeterince
olgunlaşmadığı için abonelik
için kuyruğa girmek zorunda
da değildim. Bütçemi
sarsmayacak bir parayı
abonelik için v atırmak
yeterliydi. Ondan sonra gelsin
"gençenerji" ve temizlensin
çevre.
Ama ne kazm ne de doğalgazın
ayağı öyle döğild]. Abotıelîk
başviirusuyaprrtaya
gntiğimizde İGDÂŞ
çalışanlannın dostça uyanlan
üe karşılaştık. Projenin 1.
bölümü tamamlanmıştı 2.
bölümüne ise ne zaman
başlanacağı belli değildi.
Çünkü 1994"te yerel seçimler
olacağı için belediye başkanlan
seçim bölgelerindekazı
yaptırarak eksi puan almak
istemiyorlardı. Ne denli doğru
olduğunu bilmediğim ve hiçbir
hizmet anlayışına
sığdıramadığım böyle bir
gerekçe, beni soyadıma
yakışmayacak birdavranışa
itmedi. Yilmadım ve abone
olma inadimı süfdürdüm. Ne
zafnan başlarsa başlasin
doğalgaza geçmek istediğimi ve
bekleme süresi ne denli uzarsa
uzasın gıkımı çıkarmayacağımı
içeren bir sözleşme imzalamaya
bile razı oldum. Ama yinede
abone olamadım. Meğerse ve
nehikmetse önümüzdeki.
arkamızdakı, sağımızdaki.
solumuzdaki tüm sokaklardan
doğalgaz borulan geçtiği halde
bizim sokak nasibini alamamış.
Doğalgaz kazılan sırasında
bağn yanlıp içine konan
borular da meğerse İSKİ'nin su
borulan imiş.
Ne olacak şimdi? Ben hâlâ
annemin enerjisini mi
kuuanacağfrrtT' " " '
Zafer Yılmaz
tstanbul
"TÜRKİYE'DE URETILEN
OTOMOBİLLER DEMODE"
CAPITAL, Japon otomobil devi Toyota'nın Başkanı
Soichiro Toyoda ile görüştü:
• Sabancı ile ortak yatırım yapan
Toyoda, Türkiye'de üretilen otomobilleri
eleştirdi.
İsadamlanbeni
anlamaya başlalı"
Öncütankacı
Bufhan Kaaçam
Hobt:
Kendi yekenlini
kendin yap
Dünyo ekonoîrtsinde ctepîsm
Toyota'nın Başkanı Shoichiro
Toyoda'nın özel demeci:
. . ÖTOMOBİLURİU
TEMMUZ SAYISIBAYIHİZDE
ABONE OLAN HERKESE 2 DISKET
Captol'e abone olan herkese 115 temel istatistiğin yer
aldığı 2 bilgisayar disketi.
225 bin lira değerindeki bu disketlerde, yıl yıl
büyüme hızından enflasyona kadar aradığınız her
bilgi var.
Hürriyet
DergıGrubu
• Toyota piyasaya nasıl girecek?
Hedefleri ne?
YÖNETİCİLER NEREDE
NE KADAR KAZANIYOR?
• Temmuz ayında ekonomide
sizi neler bekliyor?
• "Işadamları beni anlamaya
başladı" diyen Ecevit'in son şiiri.
• Baba'dan Çiller'e kalan miras.
KENDİYELKENlM
KENDİN YAP
• Nejat Eczacıbaşı emekli olmadı.
• Öncii bankacı Burhan
Karaçam'dan ilginç açıklamalar.
• Cem Kozlu, beyin arıyor.
• Yatınm araçlarının yaz nabzı.
BRİÇ, SATRANÇ,
OYUN SAYFALARI...
PENCERE
Anadolu İnsanının
Boynuna Borç...
Anadolu, dörtnala kopup Uzak Asya'dan Akdeniz'e
kısrak başı gibi uzanan bu memleket, uygarlıkların taı
sel zamanlarda birbirinin üstüne katlandığı, çeşitli inî
topluluklannın iç içe yaşadığı bir coğrafya...
Ayaklarımızın altındaki toprak gezegenimizin paha
çilmez alanlarından biri. belki de birincisidir.
Yeryuvarlağındabelleğimizeyerleşen büyük yarın
dalar kuzeyden güneye sarkarken. Anadolu doğuc
batıya uzanır. Toprağa kazmayı vurdun mu hangi çe
ilişkin bir tarihsel esere rastlayacağını bilemezsin; di
rin, dinlerin. halkların, mezheplerin harman edildiği
ülkedir Anadolu...
Butoprağın üstündeyaşayanlar, ayrıcalrtslı kişilerdi
Yalnız İstanbul'da yedi kat uygarlığın andarıyla ha
neşiryaşamak, yerküreninöteki insankannagörenel
yük mutluluktur...
Bu mutluluğun tadına varabilmek için uygarnk bilir
ne erişmek gerekir.
•
Ne var ki bu ülkeyi sevenler, içimizden dışımızdan
şatıldığımız kuşkusunu dataşırlar:
-Rumlar...
- Yunanlılar...
- Ermeniler...
- Araplar...
-Kürtler...
-Bulgarlar...
Kıbrıs Rumlarıyla Yunanistan Yunanlıları; Suri
Irak, İran KürtleriyleTürkiye Kürtleri; Amerikan, Frar
veErmenistan ErmenileriyleTürkiyeErmenileri; lral<
Suriye Araplarıyla Türkiye Arapları düşmanlarımız ı
Düşmanlık duygusu bizden mi kaynaklanıyor? Yol
onlann bakişlanndan mı yansıyor? Eğer onlardan y
sıyorsa, daha arkadaki destekçileri kimler? Türkı
dünyada düşmanlıkların hedef tahtasına mı dönüşmı
Yoksa biz toplumsal paranoyanın eşiğinde miyiz?
Bosna-Hersek'te yaşananlar, Azerbaycan'daki ça
malar, Kıbrıs'taki deneyler, Güneydoğu'daki kışkırtr
lar, Anadolu insanının gerçeklere dayalı bir kuşkı
sürüklenmesine çanak tutuyor. Bulgaristan'daki Türl>
rin drarnını birlikte yaşayalı çok olmadı; Boşnakların 1
gedyası din kavgasının çağımızda bile ne kadar acır
sızlaşabileceğini gösteriji; Ermenilerle Azeriler aras
daki kıyasıya çatışmalar korkuları besleyecek kuşkul
yüreklere serpiyor; Ermeni terörü Los Angeles'tan b
layıp Avrupa'ya yayılmıştı, kanlı eylemler son bulurt
yerini Kürtçülerin terörüne bıraktı. Kıbrıs'taki güncel
rilim, belleklere yazılı kanlı yılların yeniden canlanmî
na yol açıyor.
Anadolu, Anadolu'da bitmiyor..
Osmanlı İmparatorluğu'nun mirasıyla yüklü geçm
mizden Balkanlar'da, Kafkasyada, Ortadoğu'da so}
lanamıyoruz ki dingin bir yaşamın dengeli erincir
işimize gücümüze bakabilelim...
Cumhuriyet devriminin temelini "Yurtta sulh, cihar
sulh " diye attık, ama yetmiş yıl sonra bugün kuşatılr
lık duygularının bunalımı benliğimizi sarıyor.
Avrupa'da devletler bütünleşir ve sınırlar eritilirl
çevremizi kuşatıp bizi baskı altına alan olumsuz ge
meler, bölünüp parçalanmalar sürecinin yoğunlaşm.
nı.vurguluyor. Bir sağduyu sahibi bu gerçekliği görrr
likten geJebılir mi? Tarihin kan davalarmı, "Üçü
Binyıl'a girmeye hazırlanan Anadolu halkına yükleı
ye hazırlanan dış ve iç güçleri yok sayabilir miyiz?
Anadolu'da yaşamanın mutluluğunu acıya. ked<
hüzne, felakete dönüştürmek için vargüçleriyle çalış
lara karşı bir banş seferberliğinln üütüniügunü ya
mak zorundayız. Bu çaba. kökeni ne olursa olsun A
dolu insanının boynuna borçtur.
"Üçüncü Binyıl' a girerken kanlı çatışmaların kuyı
na sürüklenirsek, tarihin lanetli sayfalarına yazılmal"
kurtulamayız.
BASINA VE KAMUOYUNA AÇIKLAMA
DikilıFestıvali8. yılınagiriyor. i2Eylül'ünkaranlıkgünierınde
kımızındemokrasiumudunun bir simgesi olarak başlayan'Deı
rasi Yolunda" Kültürve Sanat Festivali, Türkiye'nin en Cıcraköşel
den, insan hakları ve demokrasi yanlısı ve savunucusu herkesteı
rekli destek ve katkıyı aldı. Dlkıli halkıdamisafiri vedostu herkesi
rınabastı.
12 Eylül rejiminin adım adım iktidardan uzaklaşması vedemt
tik mücadele araçlarının gelişmesi ile benzeri festival ve şenlikl'
yaygınlaşmaya başladı. Bugün Türkiye'nin her yöresinden ayr
de festivallerve şenlıkler devam eden demokrasi kavgasına kenc
kılarını koymaya çalışıyorlar
İlerici demokratları, barışlan yanaolan güçleri, insan hakları s
nucularını tüm halkımızla birlikte kucaklayan bu tür etkinlikleri
mokratikleşme uğraşlarına katkısı büyük oluyor
Bu yıl da şenliğimizi daha üst. daha ileri bir düzlemde sürdü
nin, niteliğini geliştirmenin araytşları içindeyiz. Bu doğrultuda
diyemizfestivali geliştirme, zengınleştirmeetkinliğini ve katılırr
tırma amaçlarınayönelik. ağırlığı yaz ayları olmak üzere tüm b
yaymadüşüncesindedir. Burada temel hareketnoktamızşenli
zin gelişmesine ve özüne uygun, yakışır zenginlikte ileriye taşı
sıolacaktır
Bu anlamda ilk denememizi bu yıl yapıyoruz ilk adımı 12-13
randagerçekleştirdiğimiz "Eğitim Şenliği" ile attık. Bunutem
ağustos ve eylül aylarındadeğişiketkinliklerlesürdüreceğiz. i
demokrasi, insan hakları, çevre, sanat, edebiyat, sağlık, gençli
din, bilim temel konularımız olacaktır.
Son olarak bizim için vazgeçilmez olan şunoktayıbelirtmekı
rum. Festivalimiz yeni koşullara uygun bir anlayış ve biçimle s
rülürken ödünsüz olarak ilerici, demokrat, barışçı ve insancıl ö
koruyacaktır.
Düşüncemizin demokrasi mücadelesine daha etkin katkı ko
ğına, "Dikili'mize de daha yararlı olacağına inanıyoruz.
Şenliklerimız ile ilgili tarihlerbelirlendiğindeduyuruyapılac
Saygılarımızla
OŞMAN ÖZGÜVEN
DİKİLİ BELEDİYE BAŞKANI
ILAN
T.C.
CEYHAN SULH HUKUK MAHKEME
Sayı: 1993 20
Davacılar Ahmet Duran ve ark. vekilı Av. Çeün Şener ile da^
Sultan Yılmaz ve ark. arasındaki taksim davasımn yapılan açık
laması sonunda:
Tüm aramalara rağmen adresleri tespit edılemeyen Hürü G
mir'e ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup. işbu ilar
düekçesi ve davetiye yerine gecmek üzere adı geçenin duruşmar,
lı bulundueu 15.7.1993 günü saat 09.00'da haarbulunması ve 1
sini bir vekille lemsil etürmesi hususu Tebligat Kanununı
maddesi uvannca tebliğ olunur. 10.6.1993
Basın: 49473
GÜ VENLİK GÖREVÜSİ
ALINACAKTIR
Lise mezunu, askerliğini komandoolarakyapmı
yaşını geçmeyen adayların şahsen müracaat etrrv
Adres: Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu-İstanbul
PARLAMENTONUN BOYUTL^
Rahmi Kumaş
30.000 lira (KDV içinde)