Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ1993 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
Dersim ağalannın ayrıcalıgı iskan Kanunu ile kaldırıldı
0\ Q
Curnhurrvetinkuı4uşuıo^buyaııa Toprak Refomiu'defa^
A şiretlerin elindeki toprağı, yoksul köylülere dağıtmak bir devrimdir! Yasa anti- demokratiktir,
ı \ ancak köyliüerüzerindeki ağa baskısmı kaldırmayı amaçladığı için devrimci izler taşımaktadır.
932 yılındaki bu çalışmalann
ilk ürünü İskan Kanunu'y- du.
fskan Kanunu. 1932 yılı 27
nısan günü Bakanlar Kuru-
lu'nca görüşülmüş. 2 Mayıs
1932 günü de TBMM'ye su-
nulmuştu. (72)
Yasanın TBMM"den
çıkması için ikı yıl beklenmış-
ti. V'asanın ılk maddesi şöy-
leydi: "Türkiye'deTürk kültü-
rüne bağlılık dolayısıyla nüfus
oturuş ve yayılışının bu kanuna uy gun olarak icra
vekillerince y apılacak bir programa göre düzel-
tflmesi Dahiİiye VekUliğfne verilmiştır."
Yasa. ikinci maddesiyle Türkiye'yi üç bölge-
ye ayırmaktaydı
1 numaralı mıntıkaiar: Türk kültürlü nüfusun
arttınlması ıstenen yerler.
2 numaralı mmtıkalar. Türk kültürünü temsi-
li istenen nüfusun naklı ve yerleştirilmesine
aynlan yerler.
3 numaralı mmtıkalar Yer. sağlık. ekonomi.
kültür. siyaset. askerlık ve güvenlik nedenıyle
boşaltılması ıstenen ve yerleşmesı ve oturulması
yasak edilen yerler.
4 Temmuz 1927 tarihinde çıkanlan "Bazı Eş-
hasın Şark Vlıntıkasından Garp Yilayetlerine
Nakillerine Dair Kanun" ıle Diyarbakır ve Agn
çevresınden 1400 kışı Batı illerine sürülmüştü.
Yasa gerekçesınde Başbakan İsm.eı Paşa,
cumhuriyet dönemınde "hükümet içinde hükü-
met şeklinde icrayı hüküm ve bu yûzden menfaat
temin eden mütegallibe" dıy&tanımladığj bu ki-
şiler, yerlennden alınıp batı ıllenne sürülmedık-
çe "aydınlanma ve ilerleme" olmayacağını
yazmıştı.. (73)
1927yıbndakî sürgünden sonra İskan Kanunu
Uedaha biiyük bir sürgün listesi hazırlanıyordu.
İskan Kanunu tasansının sunuluş gerekçe-
sınde. "Cihan tarihinde büyük muhaceret selleri-
ni ve akıntıları yapanların başında Türklcr ve
Turani kavimler olduğV ıleri sürülmekte ve Os-
manlı İmparatorluğu zamanında Türkün tem-
yapay bir Osmanlıük ya-
ralıldığmı. "dini ve emperyalist
saltanatın bünyesinin" de aslı-
nda "milli temsil siyaseti"ne de
aykın düştüğü, imparatorlu-
ğun. birbirlenyle bağdaşmayan
unsurlann yan yana bulunma-
lanna ve bu topluluklann kendı
aralanndaki çelışkilerin sürme-
sine bağlandığı anlatılıyor ve
yorum yapılıyordu:
"Onun için çeşitli kıtalardan
gelen muhacir unsurlar, hane ha-
ne Türk kasaba \e köyleri içine
dağıtılarak eritip temsil edilme-
leri amacı hiçbir zaman güdül-
mezdi. Çeşitli Ulere gelen bu halk
blok halinde müstakil köy ve ma-
haüe oluşturmak üzere yerli
Türklerin arasına bir ihtilaf un-
sunı olarak katılırdı. Bunlar yıl-
larca kendi dillerini konuştular.
Bûrün Osmanlı devrinde Türk-
çeyi anadil olarak benimseyeme-
diier. Türk ırkına ve kültürüne
bağlı göçmenler bile blok halinde
ayn yerleştirilmek yüzünden
ırktaşlarına bütün Osmanlı dev-
rinde ısınamadtlar gittiler.
Osmanlı İmparatorluğu. göç-
men sorunu ile ilk kez ne zaman
ileilenmıştir?
^"Başvekalet Veküi Dr. Refîk
Saydam" imzasmı taşıyan ge-
rekçeye göre, Osmanlı Impator-
luğu ılk kez bu konuyla Kınm
Savaşı sonrasında ilgifenrnıştir.
Türk yöriikleri. kendilerine
özgü törelen. ilkeleri ve üretim
biçimleriyle Osmanlı zamanın-
da "bir kalem vergiden başka
hiçbir mana ifade etmeyen aıila-
şılmaz bir alem olarak" kendi
kendilenne yaşadılar.
Osmanlı yönetimi aşiretler
UGUR MUMCU'NUN
SON ARAŞTİRMASI
Aşiretlerin
toprağıhalkasil ve gelişme gücünün Orhan Gazi'nin koy-
duğu esaslara ve Fatih yasalanna göre kurulan
idari örgütlerle devşirrne usulünden feodal re-
jimden arazınin ele geçirilme usulü ve bu arazi-
nin kullanım şeklini düzenleyen kurallardan da
imparatorluğunun yayıldığ ülkelerde "asB un-
sunı olan Türkü hakim kıhnaya" ve çevresini
"Türkleştirmeye" ve geniş sınıriarda uç beyleri-
nin dırlik sahibi sıpahilerin yurtluk ve ocaklık
sahıbi Türk aile zümrelennın "tımar ve zeamet
erbabının etrafında Türk kolonilerin vücut bul-
masmı'*sağladığı anlatılmaktadır.
Gerekçede, Hılafetin Osmanlılara geçmesin-
den sonra Müslümanlığın. fetih yolu ile ele geçi-
rilen ülkelerde Turklüğün temsiline engel oldu-
ğu. Kanuni Süleyman'ın çıkardığı yasalarla
Islam dinine bağlı olan, fakat Türk kültürünü
benimsemış zümre ve aşiretlerin eskı zeamet ör-
gütünde bazı değışıklikler ve "mmazaab şekil-
lerle" özellikler ve ayncalıklar tanındığı, hatta
bu ayncalıklann aşiret reislenne. beylenne ve-
rilmekle kalınmayıp voyvodalan da kapsadığı.
bu ayncalıklann Osmanlı Imparatorluğıfnun
dağjlmasma kadar sürdüğü. tasfiyelerinin so-
nuçlandınlamadığı anlatılıyordu. (74)
Gerekçeye göre, 17. yüzyıldan sonraki yenıl-
gilerden sonra Osmanh İmparatorîuğu'nun sı-
nırlan daraldıkça yabancı egemenliğınde yaşa-
mak istemeyen Türkler, işgalci devietlerin ızle-
dıkleri siyasetleryüzünden memleketlerinı ter-
kederek üç y.üzy]l'dan ben göç etmektedir.
Bu göçmenler ne durumdadır?
"Ç^itli yerlerden göç eden ve çeşitli dil ve şive-
leri konuşan muhacirlerin nerelere ve nasıl verleş-
tirildikleri ve ne derece\e kadar Türk birliğine
vasıl olabildiği. bunların bugüne kadar aramızda
yaşayan kuşaklanndan ve onlann torunlanndan
anlaşüır."
Gerekçede, daha sonra Tanzimat döneminde
için de özel bir siyaset izledi.
Neydi bu siyaset?
Gerekçede bu siyaset şöyle
anlatılmaktaydı: (75)
"Aşiretleri kendi hallerine bı-
rakmak, hatta reisler ve ağaların
aşiret üzerindeki nüfuzlarmı
arttırmak ve onlan, ağalar ve
beyler aracılığı ile hükümete
bağlamak, gerek birbirleriyle ge-
rek yerleşen halk ve aralanndaki
uyuşmazlık ve çelişkileri besleyerek ve sürdür-
mek mutlak yönetimin başlıca siyasetivdi. Eski
ve yeni Osmanlı y önetiminin bütün y asaları. fer-
manları ve fervaları. aşiret ağaiığı. beyliği, tıpkı
aramızda bir komün idaresi özerkliği \e belediye
başkanlığı şeklinde görmüş ve tanımıştır. Meş-
rutiyetüı ilanından >e Balkan Savaşı'ndan sonra
İçişİeri Bakanlığı'na bağlı göçmenlerin yöneti-
minin faaliyetleri arttı. 1914 yılında aşiretlerin
yönetimi de göçmenlerin yönetimi kapsamı içine
alındı.
Balkan Sav aşı ve Birinci Dünya Savaşı'nda iş-
gal edilen memleket halkından göç eden ya da
sığınanların barındırılması için günü gününe i>e-
di önlemler almak zorunluluğu, devletçe esaslı
bir yerleştirme siyaseti izlemesine olanak verme-
di.
Lozan Barış Antlaşması ve cumhurnetin ku-
rulmasından sonra muhacir, mübadii, mülteci ve
harikzede binlerce halkın vönetim, yedirip içir-
me, barındırma, yerleştirme zoni'ilulukları
karştsında kurulan Mübadeie. İınar \e İskan
Bakanlığı sonradan tskan müdüriyett geçirmiş
olduklan felaketlerle çeşitli sıfat ve ı-dları taşı-
>an bu yurttaşlara önce ailekriyle biriiktc ha-
yatlarını koruyacak önlcmlere yardun etmek ve
sonra da zarar ve ziyanlarını bir derecev? kadar
giderecek y asal gerekleri uygulamak yoîundâ yı-
1937 yılında Toprak Bayrami kutlaması
Yıl 1946, 'Millejin Efendisi' bayram sevincınde.
llarca uğraştı ve sekiz yıl süren mübadeie, tcfvLz.
temlik işlerinin sonuçlanması için geçen yıl
TBMM'nin kabul edilen 1171 sayılı yasanın uv-
gulanması ile bu işlerin kesin olarak çözülmesi.
bir yıllık zamanı aldı." (76)
Yasa tasansının gerekçesinde hükümetin
dokuz y\\ içinde "Türk nüfusunu kemiyet ve
keyfiyetçe inkişaflandırmaya" yönelık nüfus si-
yaseti ızıediâ anlatılmakta ve'bazı illerde kılo-
metre başına en az 2. en çok 147 kışınm düştü-
ğü, ülke çapında ıse kilometre başına 18 kişinin
düştüğü belirtilerek yasanın ne amaçla
çıkanldığı şövle açıklanmaktadır:
"Milli ürptîmi arttırmak ve kıymetlendirmek
için mevcut nüfusumu/u hem dışandan gelecek
ırktaşlarımızla arttırmaya. hem de içerde üreyip
türemek imkanının kalmadığı dar gelirli çevre-
lerden kurtararak arazileri geniş verlerde ırkı
kuvvetlendirecek >e iktisadi refahı arttıracak sa-
halara nakledilecek. V atandaşlar arasında fazla
doğurganuk ve sağlık koşulİarı uj gunsuz olan
yerlerdeneherişli verlere kaldırarak nüfus kitle-
İeri arasında ölümlerin azahnasıyla >e toprak
edinmesiyle gelişmeye ihtiyaç vardır.'"
Tasanda yörükler ve aşiretlerden ve yurttaş-
lara verilecek topraklardan söz ediliyor.
Yasanın tek amacı Kürt ırkı ile ilgili geniş
kapsamlı bır enime planını uygulamaya koy-
mak değıldir.
Yasa bir değjl, birkaç amaçla çıkanlmışür.
Amaçlardan biri yurtdışından gelen göç-
menlerin Türkiye'nin hangı bölgelerine yerleş-
tirilecekleri. diğen ise çingene. yörük ve aşiret-
lerin yerleştınneleri ile ılgılidir.
Yasa. aşiretlere hükmı şahsiyet tanınmaya-
cağını belirtiyor, aşiretlere o güne kadar veril-
miş bütün ayncalıklan kaldırmayı amaçlıyor.
Bu, genel bir hükümdür ve Kürt feodalitesini
hedef almaktadır.
Yasanın Dersim yöresindeki kargaşadan so-
rumlu tutulan Alevi-Kürt aşiretleri ile ilgili
amacı da devletin aşiret ayncalıklanna karşı
aldığı tavır ılc "anadili Türkçe olmayan nüfus
birikinüerinin meni ve mevcutlarınuı dağıtılması
ve bu suretie milli birüğin korunması" _plarak
açıklanıyor. *
Yasanın aşiretler ıle ilgili 10. maddesi şöyley-
di:
"A- Kanun, aşiretlere hükmi şahsiyet tanı-
maz. Bu hususta herhangi bir hüküm, vesika ve
ilama müstenit de . olsa tanunış haklar
kaldınbnıştır. Aşiret reisliği, beyliği, ağaltğı ve
şeynliği ve bunların herhangi bir >esikaya veya
görgü ve göreneğe müstenit her türlü teşkilat ve
taazzuları kaldırılmıştır.
B- Bu kanunun v ayınından önce herhangi bir
hüküm >eya vesika ile veya örf ve adet ile aşiret-
lerin şahsiyetlerine ve onlara izafetle reis, bey,
ağa »e şeyhlerine ait olarak tanınmış, kayıtîı,
kayıtsız bütün gayrimenkuller devlete geçer. Bu
kanun hükümlerine ve devletçe tutulan usullere
göre bu gayrimenkuller, muhacirlere, mültecile-
re, göçebelere, naklonanlar topraksız ve az top-
raklı çiftçilere dağıtılıp tapuva bağlarur. Bu gay-
rimenkullerin aidiyefi tapu sicillerindeki kavıtla-
ra göre tesbit olunur. Tapu sicilindeki aidiyete
dair bir kay ıt yoksa veyahut kayıtlar yalnızşahı-
slar namına olup da haİk arasında bunların aşire-
te ait olduğu söy leniy or \ e aşiret fertleri de gay ri-
menkullerden başkasına sahip bulunmuyorlarsa
aidiyet, tahkikat üzerine o yerin idare heyeri ka-
rarı ile halolunur. İdare heyetlerinin valilerce
onanan kararları kesindir.
C) Bu kanunun yayınından önce aşirete reis-
lik, beylik, ağalık, şeyhlik yapmış olanları ve
yapmak isteyenleri ve sınırlar bovunda otur-
masında emniyet ve asayiş bakunından mahzur-
lu bulunanlan, aileleriy le birlikte. münasip yerle-
re naklertirip yerleştırmeye Bakanlar Kurulu
kararı ile İçişİeri Bakanı yetkilidir.
Ç- Türk tebasından olup da Türk kültürüne
bağlı bulunmayan aşiret fertlerinin dağınık ola-
rak 2 numaralı mıntıkalara. Türk tabiyetli ve
Türk kültürlü göçebe aşiretlerin fertlerini, sağlık
ve yaşama koşulİarı eherişli nakledip yerleştır-
meye, Tfirk tebaası olmayan ve Türk kültürüne
bağlı bulunmayan göçebe aşiretlerin fertlerini
gereklere göre Tüıkive dışına çıkarmaya İçişİeri
Bakanı yetkilidir.
Aşiret ağalannın ellerinden topraklannı alıp
yoksul köylülere dağıtmak bır loprak devn-
midir! (77)
Bu yasa. hiç kuşku yok. anti-demokratiktir,
ancak topraksız köylüİer uzenndeki ağa ve bey
baskısını kaldırmayı amaçladığı için devrimci
tzler taşımaktadır.
Türkıye'de topraksız köylülere toprak dağı-
tma konusu 1930"lu yıllardan ben hep gün-
demdir.
Gündemde olan bu konu, sürekli olarak top-
rak ağalannın direnci ile karşılaşmış. bu yüz-
den topraksız köylülere toprak dağıtacak geniş
kapsamlı bır vasa çıkmamış, çıkanlmamıştır.
1934 yılında Şükrü Kaya tarafından hazı-
rlatılan yasa taslağı hem Tanm Bakanlığı hem
Danıştay tarafından geri çevnlmışti. (78)
Atatürk, 1936 yılında TBMM açılış konuş-
masında toprak reformu yapılması gereğıne
değinmiş. Atatürk'ün bu isteğme karşın bu ko-
nuda bır yasa haarlanıp sunulmamıştır.
A_\nı yıllarda İsmet Inönü "batakçı toprak
ağalarnun köklerini kazıyacağım" demış, an-
cak yine de yoksul köylülere toprak dağıtan bir
yasa çıkmamıştır.
Bu dönemde toprak reformu için atılan en
önemh adım. 1924 Anayasasf nın 74. maddesı-
ni değiştirerek kamulaştırmada bedelin sap-
tanması için özel bır yasa çıkanlmasının kabul
edilmesiydi. 1937yılındaCelal Bayarhüküme-
tinin programına alınan (79) toprak reformu
için 1945 yılı beklenecek. 1945 yılında TBMM
gündemıne ge-
len Çiftçiyi Top-
raklandırma
Yasası'na mu-
halefet edenler.
Demokrat Par-
ti'yi kuracak-
lardı.
Yarın: SİIRGUN
OLAYIMECLİSTE
TARTISILIYOR
(72)- T.C. Başvekalet Muamelet Mü-
dürtiiğü'ruin 2.5.1952günyeöjl 120 sayih
yaas, TBMM Zaba Ceridesi, devre IV,
içtima 3, cih 23, stra no: 189, s. 1-4. Yasa
için aynca bkz. Düstur, 3. Tertip, cih 15,
Teşrinisani 1933, Teşrinievvel 1934, s.
1156-1175. Beşikçi İsmail, Kürtkrm
Mecburi İskatn, Komal Yay., 1977 Ist, s.
155 (73)- TBMM Zaba Ceridesi 18.6.
1927, İ:76,C:l,s. 153
(74)- Osmanh tmparatorluğu'nda üç
türtû toprak mülkiyeri vardt. Mülkiyeti
özelkişilerde olan toprak, vakıf mülkiyeti
ve "miriarazi'adı verilen derlet toprakla-
n. Devlet, kendi mülkiyetindeki toprağı
işktmek üzere "sipaM" ath verilen me-
murlara burakır. SipahUer, devletin keruü-
sine işlemek üzere hıraknğt topraklan
köylülere kiralar, bu köylükrden devlet
aıhna vergiabrlardl. Devlet-sipahive "rea-
ya"udı verilenköylülerarastndakibuiMf-
kilerc "dirSk sistemi"' adı veriUrdi.
Dirtikler, gelir âunununa göre, "ttmar-
has-zeamet" diye üçe ayrıhrdı. Bu sistem-
denahiyelerde "çeribaşları",ilçemerkez-
lerinde "ahybeyleri", daha büyük mer-
kezSerde "subaşdan" ve "sancakbeyleri"
buhtnur, bunlar da "beykrbeyh'ğine"bağ-
lamrlartk. Osmanh İmparatorluğu ta-
rafından yönetüen eski adı Eflak ve Buğ-
dan olan bugünkü Romanya'da Romen
prensleri ve Fenerti Rum beyleri bir çeşit
"genel vah" gibi ülkelerini yönetirlerth'.
Bunlara "voyvoda" denirdi. Bkz. L'çok
Coşkun-Mumcu Ahmet, Türk Huktık
Tarihi, Savaş Yay., 5. bav. Ankara, s.
258-259 ( 75)- Gerekçenin aşiretler ile il-
giB bu önemh' bölümii Türk bih'm adam-
lannı eleştiren Dr. Beşikçi'nin kitahında
nedenseyer abtuyor! Beşikçi,a#.y. i. 156
(76)- "Muhacir" kendi htekleri ile
Türkiye 'ye göç eden göçmen, "mubadil"
({nlasmalar gereğince Yunanistan a gön-
üerilen Türklere karsı Türkiye'yegönde-
tilen Türkler anlamında. "MühecV'çept-
Bneaenlerle Türkiye 'yesığınanlar, "harik-
zede" yangınlardan zarar görenleri, "tef-
yiz"bütünbuinsanlanyerleştirmeyi,'i
tem-
Ek "ise bu insanlara ev ve toprak verilme-
vj anlamlannda kullanılan kavramlardır.
(77)- Marksist eğih'mh TİP'in yayın
organı Sosyal Adalet dergisinde Marksist
yazar Erdoğan Basar ve Samim Kocagöz,
yasanın bu madaesim toprak ağahğının
tasfiyesi olarak göriirlerken (Sosyal Ada-
let, 26 Mart 1963, s. 2 ve 16 Msan 1963,
s. 11) Doç. İsmail Beşikçi, toprak ağa-
laruun ellerinden topraklan ahp yoksul
köylülere dağıtıbnasua "sömürgeci, anti-
demokratik, ırkçı vefasist"olarak niteli-
yor. (Beşikçi, a.g.y. s. 130)
Doç. Befikfi, "Türk Devrind ve Son-
rası 1919-1946" adh kitahında (s. 14 ve
170-171-200) İskan Kanunu'nu sarunan
Marksist eğtimü öğretim üyesi Doç. Dr.
Taner Timur'u da "Kemaüst ideohjinin,
ırkçı ve sömürgeci eylemlerini onayla-
makla"suçbıyor. (Beşikçi, s. 195)
(78)- Avaoğhı Doğan, Türkiye'nin
Düzeni, 1968, Ankara, s. 234
(79)- 8 Kasun 1937 günü TBMM'de
okunan Celal Bayar hükümetinin prog-
ramında şu sözjer yer ahyor:
"Topraksız çiftçi bırakmamak prensibi
parti progranumızuı 34. maddesine da-
yanır. Her Türk çiftçisini kafi toprak sa-
hibietmek ve topraksız çiftçiye toprak da-
ğıtmak için hususi istimlak kanûnhm çı-
kartmak bu maddenin hükmüdür. Bir
Türk çiftçi aüesinin çahşarak geçinebile-
ceği bir toprağa mah'k olmasını vatan için
sağlam bir manevi imar esası saymakta-
yız." (Dağh Muran-Aktürk Bebna, Hü-
kümetler ve Programlan, 1920-1930,
TBMM Yay., 1988, Ankara,s.57)
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Ağıt DeğilL
Azerbaycan'da olanları çoktan yazmalıydım. Hani, ki-
mi yazarlar, "Ben zamanında yazmıştım" derler, övü-
nürler ya, öyle başlayıp övünmek, şişinmek geçiyordu
içimden.
8 Aralık 1992 Salı günü çıkan "Ankara Notları"nda, El-
çibey için "Keçibey" dendiğini yazmıştım Azerbaycan'-
da. Azerbaycan'da üniversite öğrencisi gençlerden biri
şöyle demişti bana Bakü'de:
" - Yedi milyon koyuna bir keçı gerekli de ondan!"
Elbette, Elçibey'ın sakalına bakarak "Keçibey" de-
mişti sevmeyenleri. Iskender Bey, Elçıbey'in en yakınla-
rındandı. Biri iskender Bey'e, bir gazetede çatacak
olmuş, Iskender Bey, çatana gazeteyi yedirmiş! O yazı-
nın bir bölümünde şu satırlar da vardı:
"Gazete yedirılen demokrasi görmedim hiç! Belki
Denktaş'ın Kuzey Kıbrıs'ında olabilir. Kendisine 'Baba'
diyen Ozker özgür'e dünyayı zindan etti; ben işin de-
mokratik olup olmadığına bakarım; 12 Eylül'lerde, Rauf
Denktaş'ı askerler, baskılarla seçtirmediler mi? Böyle
demokrasi mi olur?
Elçibey, kendisi seçildi ya, ne zaman seçime gidecek
belli değil mi? Hürriyeften Irfan Sapmaz, ANKA'dan
Rahmi Yıldırım'la birlikte muhalefet partisi başkanların-
dan Itibar Mehmedov'a gidip görüştük. Seçimlerin dö-
rüst yapılmadığını söyledi. Ileri sürüldüğüne göre Azer-
baycan'da seçimleri Süleyman Bey (Demirel) mi etkile-
mişmiş? O geziye Türkeş'i de mi götürdüydü? Itibar,
Elçibey'in bakanhk önerisini geri çeviren bir kişi. Partile-
ri ANAP'a yakınmış.
Elçibey, bir antikomünist. Bundan da yararlanıyor
mu?"
Yukarıdaki satırlar, gazetede çıktıktan sonra, içimden
"Keçibey, Azerbaycan'a girmem için bana vize verdir-
mez!" diyordum. Azerbaycan'da olanların arkasında
iran mı var? Elçibey'in çevresindeki "Bozkurtlar" bir işe
yaramadı mı? Elçibey, "Turan " düşü görenlerin, Azer-
baycan'daki payandası mıydı? "Adriyatik'ten Çin'e ka-
dar" sözünü de hava parası gibi kim yedi? Büyük umut-
lar beslenen Türk başkentleri, TRT'nin "hava durumu"-
nda mı kaldı ne?
•••
Sabahattin Ali Dağlan'ndan Foça'ya "Nâzım Hikmet
Gecesi "ne gittim. Foça Belediyesi konuklarını köyde
ağırlamıştı; köy dediysem FransızTatil Köyü! 196O'lı yıl-
ların sonuna doğru kurulmuş. Türkiye'de kurulan ilk
yabancı tatil köyü. En eskileri. Gazetelerde okurdum da
görmemiş, içine girmemiştim. Burada herkes birbirine:
- Bonjour! diyor. "Günaydın!"
Plajda, havuz kiyısında üstsüzlertektük! Bakmamaya
çalışarak geçiyorum yanlarından Yemekleri çok çeşitli,
domuzeti, ı-ıh,yok!
Orada iki gece kaldıktan sonra, Foça'daki "Nâzım Hik-
met Evi'ne geçtik. Nâzım Hikmet Evi, Foça'ya 3-5 km.
uzaklıkta, "Dördüncü Mersinaki'de; FransızTatil Köyü
ile Hanedan Tatil Köyü arasında. Bu evi, Nâzım Hikmet
Kültür ve Sanat Vakfına, Köy Enstitülerinin emekçilerin-
den, Tonguç'un sağ kolu Ferit Oğuz Bayır bağışladı.
Nâzım Hikmet Evi'nin içini de yatak yorganına, halısına,
masa-sandalyesine, buzdolabına, televizyonuna dek,
Salihli Belediye Başkanı Zafer Keskiner dayadı, döşedi.
Foça'da, pazar gecesi "Ege'nin sesi" diye tanınan
SuavPyi dînîedik. Suavi, Nâzım'ın "Bugün Pazar", "Kar-
lı Kayın Ormanında" şiirleriyle, başka şiirlerini de söyle-
di. Bedri Rahmi Eyuboğlu'nun Nâzım Hikmet için yazdı-
ğı "Zindanı Taştan Oyarlar" dizelerini Suavi, Uğur
Mumcu için söyledi:
"Ne bir haram yedin ne cana kıydın / Ekmek kadar te-
miz, su gibi aydın / Hiç kimse duymadan hükümler giy-
din / Yiğidim aslanım aman burda yatıyor / Döşek melil
mahzun yastık batıyor."
Suavi'yi "Foça Stadyumu'nda binlerce kişi dinledi.
Suavi'yi dinlemeye, Kıymet Coşkun, Atilla Coşkun,
Başak Coşkun, Şükran Kurdakul birlikte gittik. Foça Be-
lediye Başkanı Nihat Dirim, düzyazı yarışmasında kaza-
nanlara ödüllerını verdi. Resim yarışmasını kazananla-
ra da Foça Emniyet Müdürü Niyazi Turgut ödüllerini
veriyordu. Niyazi Turgut, Nâzım gecesi düzenlenmesi-
ne başta karşı çıkmış, Tuncel Kurtiz'in, "Şeyh Bedrettin
Destanı'nın da izlencede olduğunu öğrenince, "Aman,
ben Tuncel Kurtiz'i çoktandır dinlemedim!" diyerek
onaylamıştı. O da şenlik düzenleme kurulundaydı. Kı-
zım özlem de, Tuncel Kurtiz'in oyununa bitti bitti!
Suavi, ozan Şükran Kurdakul'un "Ağıt Değil" şiirini
bestelediğini söyledi Hasan Tahsin için yazılan "Ağıt
Değil" şöyle:
"Gücünüz varsa sizin / Sözcüğü tutuklayın. / öğrenci,
kitap, Türkçe / En güzel kavramı dilimin / özgürlüğü tu-
tuklayın.
Ben ki düşünüyorum / Var olduğumdan beri. / Silahlar
bana dönük / Savaşlar sizin için / Gücünüz varsa artık /
Usumu tutuklayın.
Açtı kendini bir bayrak gibi işte / Ölümün üzerinde Ha-
san Tahsin, / Bu silah başka silah / Bu ölüm başka ölüm
/ Gücünüz varsa sizin / Ölümü tutuklayın."
Foça'daki şenliklerin başarılı geçmasinde çok kişinin
emeği var, onlann hakkını yememeli. Bunlar arasında
Foça Belediyesi danışmanlarından Cihangir Turantaş
ile Seçkin inan Guimin de var. Cumhuriyet muhabiri
Şevki Avcı'nm yazdıklarından yararlandım, Foça'ya yıl-
lar önce gelen Şevki, tam Foçalı olmuş!
BULMACA
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ Ahmet Haşün'in bir şiir
kıtabı... Bestelenmiş her
rür şiire Bau'da verilen
ad. 2/ Çıkar yol, çare...
"Sun sâgan - - - bana
mestâne desünler/Usan-
madı gitti gör o divâne
desünler" (Şeyhülislam
Yahya).3/Kısaçorap.4/ 6
Muğla"nın bir ilçesi... Or- -.
todokslar'da tahta pano
üzerine yapümış her türlü 8
dinsel resme verilen ad. 5/ g
Genellikle hasır ya da se-
pet içinde korunan büyük su şişesi.
6/ Töreyi yadsıyan öğretilerin ge-
nel adı. 7/ Anlama yeteneği... Boru
sesi. 8/ Hayvanlara vurulan dam-
ga... "- - - karanjıkta gelse şiirin
hası/Ayak seslerinden tanınm"
(Bedri Rahmi Eyüboğlu). 9/ Ma-
tematikte kullanılan sabit bir sa-
yı... Edirne'nin bir ilçesi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Cahit Atay'ın bir tiyatro yapıtı...
Konut. 2/ Koroner damarlan ge-
nişletici ilaç. 3/ Gece denizde bahklann ya da küreklerin kımıl-
danışıyla oluşan panltı. 4/ Ödünç alınan ya da verilen şey...
Yeryüzü parçası. 5/ Yobaz, gerici. 6/ Notada durak işareti...
Söz, lakırdı, laf... Demirin simgesi. 7/ Boğanotundan çıkanlan
ve hekimlikte kullanılan zehirli bir madde. 8/ Yön göstermek
için belli yerlere konulan işaret... Başka bir şiir örnek alınarak
aynı ölçü ve aynı uyakla yazılan şiir. 9/ Altın ve gümüş işlemeü
bir tür ipek kumaş... tbrabim Balabanın yazı ve şiirlerini içeren
yapıtı.