Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 HAZİRAN1993 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
DÜNYADAN
KISAKISA
Nadip'e Ticaret
Bakam'ndan —
destek
•LONDRA(AA)-
lngiltere'de, Kuzey Irlanda
Bakan Yardımcısı Mkhael
Mates'in, Asfl Nadir'e kol
saati hediye ettiğinın ortaya
çıkmasının ardından,
Ticaret Bakanı Michael
Heseltine'ın da Nadir'in
durumu hakkında
başsavayla görüşmeler
yapüğı açıklandı. Observer
Gazetesi'nde verilen
haberde, kimliği tespit
edilemeyen bir şahan isteği
üzerine, Ticaret Bakanı
Heseltine'ın birkaç ay önce
Başsava Sir NkhoJas
Lyell'a, Ağır Yolsuzluk
Dairesi'nin Aal Nadir
Davası'nda izlediği
yöntemler konusunda
duyduğu endişeyi dile
getirdiği belirtıldi.
Batodur-
öscartd'Estaing
• Haber Merkezi- Fransız
Başbakam Edouard
Balladur'un gızlı bütce açığı
ile başa çıkmak için vergilerin
arttınlmasını öngören planı.
ülkenin iki aydır yönetımde
bulunan merkez-sağ
koalisyonunda açık bir
anlaşmazlığa neden oldu.
Aynı zamanda azınlıktaki
koaüsyon partisi, Fransız
Demokratik Birliği'nın lideri
olan, öncekı cumhurbaşkanj
Giscard d'Estaing, ülkenin
durgunluktan kurtulmaya
çalıştığı şu dönemde, bütûn
ûcretlerde ve sermaye
kazançlannda vergi
artünmma gidilmesinin
tûketid harcamalannı
boğacagını söyledi.
Alman hükömeti
taşınmayı
jeciktipiyop
• Haber Merkezi- Alman
Maliye Bakanı Ttaeo
Waigd'in, hükümet
binalannın başkent Berlin'de
yapımlanna başlanmasını
erteleyerek hükümet
bütçesinden 1 milyarmark
(625 milyon dolar) kar
etmeyi umduğu belirtiliyor.
MediS üyeleri, önümüzdeki
yüzyıhn başına kadar
Berİın'e taşınılrruş otacağına
kesın gözüyle bakıyorlardı.
Ancak AJmanya'nın II.
Dûnya Savaşı'ndan bu yana
yaşadığı en kötü ekonomik
durgunluğun sonuçlanna
bakılırsa taşmma 2000
yılından sonraya kalmış gibi
gözûküyor.
21. yüzyılda dünya ekonomisinin kalbi Asya'da atacak
Asya pençesînî gösteriyorMURATARIN
Asya'nın güneşi ve dört
kaplânı yanlannda yavrula-
nyla dünya ekonomisini
kasıp kavurmaya hazırlanı-
yor. Beraberlerine yeni yeni
uyanan ejderhayı aldıklan-
nda dünya ekonomisini yön-
lendırecek bir güce sahip ola-
cakJar.
Asya'nın güneşi, Japonya.
KaplanJar, düne kadar ABD
ve özeiükie Japonya'nın arka
bahcesi olarak kabul edilen
Güney Kore, Tayvan, Hong
Kong ve Singapur. Yavrular
Malezya, Tayland ve Endo-
nezya. Uyanan ejderha ise ge-
kcejpn süper güç adayı Çin.
"Asya, bir kuşak daha
ABD ve Avrupa'ya yaslan-
mak zorunda, ancak 2020
yılından itibaren durdurula-
maz olacak." Singapur'un
eskı başbakam Lee Kuan
Yew'in bu cûmlesi 21. yüzyıhn
"megatrendi"nin özeti.
Doğu Asya ülkeleri, son
yirmi beş yıl içinde ekonomi-
lerini dörde katladı. Bu, eko-
nomi tarihinde eşi olmayan
bir başan. Dünya Bankası'-
nın henüz tamamlanmak üze-
re olan bir raporuna göre bu
başanda pazann ve devletin
rolü ayn ayn değerlendirili-
yor.
Dünya Bankası uzmanlan-
na göre gelişmekte olan ülke-
lerde devlet şu iki görevi üst-
lenmeli: Muhafazakarmali ve
paracı politikalarla makroe-
konomik istikran sağlamak
ve eğitim, sağlık program-
lanyla insana yaünm yap-
mak.
Rapora göre bunun ötesin-
de gelişmekte olan ülkeler pa-
zann itici gücüne güvenmek
durumunda. Sanayide, tica-
rette ve mali sektörde müm-
kün olduğunca rekabet or-
tamı yaratılmalı, ticarete ve
yabancı yaünmlara konan
engeUerin tümü kaldırümalı.
Ana fikir, hükümetîerin yal-
nızca yapabılecekJeri şeyler
üzerinde yoğunlaşması, geri
kalanı pazara bırakması.
Bûymne hızı çok yüksek
Japonya hariç Asya'nın ge-
lişmekte olan ülkeleri 1991'de
yüzde 5.8, 1992'de yüzde 7.9
büyüme hızı yakaladı. IMF'-
nin (Uluslararası Para Fonu)
tahminlerine göre büyüme hı-
zı bu yıl yüzde 6.7, gelecek yıl
6.6 olacak. Bu rakamlar, hem
gelişmiş hem de gelişmekte
DoğuAsya ülkeleri
son yirmi beş yıl içinde ekonomilerini dörde katladı. Bu,
ekonomi tarihinde eşi olmayan bir başan. Bu ülkeler şimdi
ekonomideönderliğe soyunuyor.
"Asya, bir kuşak daha ABD ve Avrupa'ya yaslanmak
zorunda,ancak 2020yıhndan itibaren
durdurulamaz olacak."
Dogu Asya'nın ekonomiK mucizasi
Kişi başına düşan yıllık GSMH arbs hıa (%)
olan ülkeler icin çok yüksek.
Dünya ekonomisinin bu yıl
ortalama yüzde 2.2, gelecek
yıl 3.4 büyümesi bekleniyor.
Sanayileşmiş ülkelerde ise bu
yıl ortalama yüzde 1.7, gele-
cek yıl yüzde 2.4 büyüme hızı
tahmin ediliyor.
Japonya için fazla bir şey
söylemeye gerek yok. Parası-
nm değeri sürekli artarken,
dünya ekonomisi bir krizin
içinden geçerken ayda 10 mil-
yar dolann üzerinde dış tica-
ret fazlası veren bir ülke için
ne söylenebiür? Örneğin bir
süre önce yayımlanan istaü's-
tiklere göre Avrupa Toplulu-
ğu ülkelennde bu yıl otomobil
satışlan gerilemesine karşm
Japon şirketleri pazar paylan-
nı arttırmayı başardı.
Uyanan ejderha Çin
Dünyanın en büyük üçün-
cü ekonomisi. Evet IMF'nin
son yaptığı birçalışmaya göre
Çin, yılda 2 trilyon dolar de-
ğerinde mal ve hizmet üreti-
yor. Buna göre Çin'in ekono-
misi Japonya'nınkinden çok
az küçuk, ancak ABD'ninki-
nin beşte ıkisine eşit. Tayvan
ve dört yıl sonra Çin'e bağ-
lanacak olan Hong Kong bir
arada hesaplandığında, bu
üçünün ekonomilerinin top-
lam büyüklüğü on yıl içinde
ABD'yi sollayacak.
Yavaş yavaş dünyaya kapı-
lannı açan Çin, Baü'da hem
endişe yaratıyor hem de ağız-
lann sulanmasına neden olu-
yor.
Gelişmiş ekonomiler vatan-
daşlanna iş alanlan yaratamı-
yor, oysa dünya nüiusunun
yaklaşik dört buçukta biri (1
milyar 200 milyon kişi) ÇinÜ.
Herkesin bir otomobil, bir te-
levizyon, bir çamaşır makine-
si, bir Coca-Cola saun
aldığını düşünün. Sanayileş-
miş dünyayı bir on-yirmi yıl
daha götürecek bir potansi-
yel. Üstelik Çin'in nüfusu bu
hızla büyümeyi sürdürûrse
2050 yüında 2 milyar sınuına
dayanacak. Kısacası çok bü-
yük ve sürekli genişleyen bir
pazar.
Aynı Çin, Baü'da endişe de
yaratıyor. Dünyadan yalıül-
mış, kapılan kapalı Çin'in hiç
kimseye zaran yokru. Ekono-
misinin güçsüz olması nede-
niyle iki süper güçle aşık at-
maktan uzak kaldı. Ancak
hızla kalkman, sanayileşen
Çin'in ekonomik alandakı
başansını ordusuna yansıta-
cağı düşüncesi yürekleri hop-
laüyor.
4 kaplan başa gûreşiyor
Asya'nın dört kaplanı bir-
kaç yıl öncesine kadar kopya-
lama ve düşûk fiyata montaj
yapmalanyla tanınıyorlardı.
Şimdi, bu dört ülkenin şirket-
leri elektronik oyuncaklardan
yüksek performansh kişisel
bilgisayaıiara, bellek yonga-
lanna kadar birçok alanda
deykrle çetin bir mücadeleye
girişti.
Hong Kong elektronik
oyunlar, telefon, müzik gereç-
leri; Güney Kore bellek yon-
galan, video gereçleri, ha-
vaalık; Singapur sayısal ıleti-
şim, bilgisayar yazıhmı, biyo-
teknoloji; Tayvan bilgisayar
çevre birimkri, kişisel bilgisa-
yarlar, baa özel yongalar
alanlannda çok güçlü. Bugün
bu alanlarda gefişmiş ülkele-
rin şirketleriyle yanş edecek
bir teknolojik düzeye erişmiş
dunımdalar.
Dört kaplan, ucuz işgücü ve
vergi indirimleri başta olmak
üzere sağladıklan çeşitli ola-
naklarla dev şirketleri buraya
çekti. Böylece üretim kapasi-
telerini, sermaye birikimlerini
arttırdılar. Bu arada çok ulus-
lu şirketlerin geliştirdikleri
yeni teknolojileri emmeyi çok
iyi becerdiler. Şimdi biri-
kimlerini tamamladılar, ucu-
za yüksek teknolojiyi üreterek
dünya pazarlannı yavaş ya-
vaş ele geqiriyorlaı. - • •
Asya devlerin sahasında
maç yapmaya hazır. Japon-
ya'nuı arkasından Güney
Kore, Singapur, Tayvan,
Hong Kong, Malezya, Tay-
land, Endonezya, Çin, hatta
Hindistan geliyor. Asya ma-
sadaki yerini alınca kartlann
yeniden dağıülması gereke-
cek.
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ
ERGEV YILDIZOĞLÜ LONDRA
Avrupa, Bir Uçurumun Kenanndaâ vrupa, 60 yıl sonra tekrar bir
Jm uçuruma doğru koşmaya baş-
/M ladı. önce Molln'de üç, sonra
/ • da geçen hafta Solingen'de
/ M. beş Türkün faşist çetelerce
öidürülmesi Avrupa'nın eski
bir hastalığının tekrar nüksetti-
ğini gösteriyor. Kimse bu katlıamları yapan-
lara bakıp da 'Bunlar ufak bir azınlıktr, hem
zaten insanlık dersini aldı, bir daha otmaz'
diyerek avunmasın. Çünkü soğuk savaşın
brtmesinden sonra ortaya çıkan ve tek tek
eie aiındığında, ilk anda önemsiz ve geçici
gibi gözüken bazj gelişmeleri bir araya ko-
yunca ortaya çıkan manzara, Avrupa'da tari-
hin iki dünya savaşı arası dönemdeki ge-
lişmeleri tekrar etmeye hazırlandığına dair
güçlü işaretler veriyor. Kiflelerin ruh halleri-
nin değişmesi ve daha önce desteklemedik-
leri siyasi harekeöere hem de hızla yönel-
melerinde önce büyük beklentilere kapılıp
sonra dayıkılanhayallerinaltındaezilmeleri
büyük bir rol oynar. Işte bu yüzden Avrupa'-
da bugün azınlık olan ve alaya alınan faşist
çeteler yarın kolaylıkla büyük kitle hareket-
lerine dönüşebilirler.
Bfyik
1969'da Berlin duvan yıkıldığında Avru-
pa'yı aşın bir iyimserfik havası kapladı.
Doğu Bİoku'nun yıkılmasıyla II. Oünya Sa-
vaşı'ndan beri Avrupa'nın başının üstünde
sallanan nükleer savaş tehlikesi kalkmışt.
Artk bir banş, özgûrlük ve refah dönemi
başlayabilirdi.
Gerçi 1967 borsa krizinden beri dünya
ekonomisinde fırtna bulutları birikiyordu ve
Avrupa da bundan nasibini almadan ede-
mezdi, ama böyle olumsuzlukları kimse gör-
mek istemiyordj. Artk Almanya birleşiyor-
du ve bu yeni ekonomik güç, hızla büyürken
Avrupa'nın geri kalanını da peşinde sürükle-
yecekti. 1992 yılında gûmrük duvarlan kalk-
tğında Avrupa, tarihinin en büyük hamlesini
yapmaya hazırlanıyordu. 1993 yılında Ma-
astricht Anlaşması AT üyeleri tarafından
onaylanacak ve Avrupa'nın ekonomik bir
birlikten politik birliğe doğru evrimleşmesin-
de geriye dönülmez bir adım atılacaktı. 1993
yılında GATT- Uruguay raundu da başan ile
imzalandıktan sonra dünya ticareti serbest-
leşecek ve bu ortamda politik ve ekonomik
olarak kendine güvenli, birfeşik bir Avrupa,
giderek hem Doğu Bloku'nu Batı'yla bütün-
leştirecek hem de ekonomik ve politik olarak
gerileyen ABD'den boşalan dünya liderliği-
ne oturmaya hazırlanacakt. Avrupa, 2 bin
yılına işte bu umutlaria girmeye hazırlanh-
yordu.
Ne var ki bu umutlann hemen hepsi teker
teker yıkıldı. Hala ayakta kalanlar ise ya tanı-
nmayacak durumda ya da yaşayacaklanna
artk çok az kimsenin güveni var. Muazzam
bir iyimserlik şimdi yerini derin bir kötüm-
serliğe btrakmış durumda.
Avrupa'da gümrük duvarlannın kalktğı
1992 yılı aynı zamanda Avrupa'nın II. Dünya
minin krize girmesi ve Maastricht'in onay-
lanması sırasında şiddetlenen ulusalcılık
eğilimleri ile büyük darbeleryedi. Bu arada
GATT görüşmeleri de tkandı. Soğuk sa-
vaşın ardından uluslararası ticari ilişkilerde
'ışbirliği, zaten giderek yerini çanşmaya bı-
rakıyordu. Bill Clinton'ın ABD'de başkan se-
çilmesinden sonra bu eğitim şiddetlendi, ko-
rumacılık, karşılıklı tehditler havalarda uçuş-
maya başladı.
Derinleşen ekonomik durgunluk, Avrupa'-
nın gelecek muhtemel bir ekonomik topar-
lanmada ABD ve Japonya'ya göre geri kal-
masının güçlü bir olasılık olarak belirmesi.
bu durgunluğun etkisi ile Baö Avrupa'nın
Doğu'ya korumacılık uygulaması Avrupa'-
nın entegrasyonunu engellerken, eski Yu-
gosfavya'da çıkan iç savasa karşı Avrupa'-
nın ortak bir politika oluşturmaktaki ba-
şansızfığı ve inisryatifi yine ABD'den bekle-
î989'da Berlin duvan yıkîfcfağında Avru{^*yı aşm bir
iyimserfik havaa kapladı.
Doğu Bİoku'nun yjkıİmasryîa II. IMnya Savaşı'iîdan beri
Avrupa'oın basjynın üstûndesalîananniüdeersavaştehKkeâ
kaöcmıştı.Ne var ki bu urnutîann hemen hepsitekerteker
yıkıldî.. Muazzam biriyimserlik şimdi yerini derin bir
kötümserliğe bırakmışdurumda.^
Savaşı sonrasının en şiddetli ekonomik dur-
gunluğuna şahit oldu. Bu yüzden bu birleş-
menin meyvelerini toplayamadan çok sayn
da firma bu birleşme ile kalkan gümrük du-
varlanndan dolayı dış rekabete dayana-
mayıp battılar. Bu arada AT içinde de balık
fiyatlarından oto yan sanayiine, ücret fark-
larından işçi haklarına kadar birçok konuda
şiddetli anlaşmazlıklar belirdi.
Başlangıçta Avrupa ülkeleri, Almanya'nın
biheşmesine büyük umutlar bağlamışlardı.
Halbuki daha sonra, Almanya'nın bu bir-
leşmeyi yüksek faizlere yol açan borçlarla fi-
nanse etmeye kalkmasıyla yükü bölüşmek
zorunda kaldıklarını gördüler. Alman faiz
oranlan gelişmekte olan durgunluğa karşı
ulusal politika geliştirmek isteyen Avrupa
ülkelerinin ellerini kollannı bağladı. Bu yüz-
den aynı yıl Avrupa Birliği Süreci, para siste-
mekte olduğunun ortaya çıkması, Avrupa'-
nın ABD'nin yerini doldurma hayallerini de
yıkö.
Tüm bu gelişmeler olurken Avrupa'da iş-
sizlik hızla artmaya, giderek beyaz yakalıları
ve bir çığ gibi artan iflaslarla orta sınıfları da
etkisi altına almaya başladı. Artan işsizlik ve
fakirieşme, beraberinde güvensizlik ve kor-
ku getirirken yukarıda bahsettiğim hayal
kmklıklan ile de birleşinde toplumda geçerli
olan düşünce sistemleri kitlelerin o andaki
durumunu, gerçekliği, izah edemez hale
geldiler. Kitleler rahatiamak için hayal edil-
miş gerçekliklere sığınmaya başladılar.
Daha önce saçma ve komik gözüken ırkçı ve
yabancı düşmanı çözümlemeler, kabahati
başkasına yükleyerek, "dış güçleri" suç-
layarak rahaöaöcı bir etki yaratbğı için hızla
kabul görmeye başladı. Bu sırada Doğu Av-
rupa'da sistemin çökmesi ile ortaya çıkan
kaostan kaçarak Bab'ya akmaya başlayan
ilticacıların ekonomik ve kültürel etkileri dik-
katlerin ve suçlamalann giderek daha fazla
yabancılann üzerinde yoğunlaşmasını
hızlandırdt. Hızla artan issizlikten sistemin
değil de yabancılann suçlanması hükümet-
lerin de işıne geliyordu.
Bu koşullarda Avrupa, hızla kendi kpine
dönmeye başladı. Geçen hafta Kopenhag'-
da bulusan Avrupa Topluluğu bakanlannın
Avrupa'nın sınıriannı yabancılara kapama-
ya yönelik bir seri karar alması bu süreci hız-
landıran bir gelişme oldu. Bu son karar,
önümüzdeki günlerde, sadece Avrupa'da
yabancılara yönelik ön yargılan güçlendir-
mekle kalmayacak, aynı zamanda faşist akım-
lann savunduklan, yabancılan suçlayan
teorilere hak vermiş olduğu için bunların kit-
ieler üzerindeki etkilerinin artmasına da hiz-
met edecek.
Molln ve Solingen katiiamları tek ve istis-
nai olaylar değil. Yabancılara karşı saldınlar
tüm Avrupa'da yaygınlaşıyor. Ispanya'da
Dominikli bir göçmen ırkçı saldın sonunda
ölüyor. Doğu Avrupa'da Çingeneler üzerin-
de saldınlar arhyor. Fransa'da Kuzey Afrh
kalılar, Yahudi mezarlıklarına saldınlar sık-
laşıyor. Ingiltere'de faşist saldırılar ölümle-
re yol açıyor, Isveç'te göçmenlerin kaldığı
barınak bombalanıyor. Almanya da faşistier
yabancılann yanı sıra Alman ulusundan
özürlülere ve sokaklardaki evsizlere de
saldırmaya başlıyorlar. Avrupa'da faşist ör-
gütler arası işbirliği o dereceye ulaşıyor ki
içişleri bakanları bu durumu takip etmek için
ortak bir komisyon kurmayı kabul ediyorlar.
Avrupa hükümetleri ekonomik ve politik
sorunlara demokratik sistem içinde çare
üretmekte büyük zorluk çekiyoriar. Bugüne
kadar da genelde başansız kaldılar. Avrupa,
hızla bir uçurumun kenarına doğru geliyor.
Faşist ceteterin kitle desteği ve hükümeHe-
rin başarısızlığı arttıkca Avrupa'da ileri doğ-
ru güçlü bir adım atarak uçuruma düşmenin
koşulları da oluşuyor. Daha önce de oldu, bir
kere daha olmaz demek ve bu gelişmelere
ilgisiz kalmak, en büyük gaftet olacaktr.
ANKARAPAZARI
YAKUPKEPENEK
Sol Betek Gereği
Kimi konular güncelliğini koruyor. Bunlardan biri desos-
yal demokrat partilerin tek örgütte birleşmeleridir. Siyase-
tin yeniden bir geçiş' süreci yaşadığı ve SHP'nin on yılını
geride bıraktığını dikkate alarak, solda birlik konusuna ye-
niden değinmek gerekiyor.
Solda birlik dilek ve özlemleri kuşkusuz çok saygındır.
Ancak biriiğin, örgüt ve ideoloji yönleriyle yapılabilirliği
konusunda da aynı duyarlılığın gösterilmesi zorunludur.
Geçmişi ve geleceğiyle sosyal demokrasinin bir değerlen-
dirmesi öncelikle yapılmalıdır.
Sosyal demokratların bölünmüşlüğü, birliğin en çok ge-
rekli olduğu bir dönemde, 12 Eylül'ün sonrasında başladı.
Birden çok parti kuruldu. Hareketin, düşünce ve eylem dü-
zeyinde en önde geleni, yalnız kendisinin beğendiği ve
seçtiği sosyal demokratların önderliğini yeğledi.
Başlangıçtaki bu bölünmüşlüğü SHP'nin 1989 yerel se-
çimlerinden sonra yaşadığı olumsuzluklar izledi. Yerel se-
çimlerde çok büyük bir başan gösteren SHP, seçimlerden
hemen sonraki dönemde bu başarıyı ülkenin demokratik-
leşmesi yönünde değerlendiremedi. Toplumun kendisine
yüklediği işlevi, çok önemli bir görevi yerine getiremedi.
örneğin Istanbul halkı.SHP'ye 'başarılı bir belediye yoneti-
mi' beklentisinden çok baskıları ve hırsızlıklarıyla bir döne-
min sona erdirileceği umuduyla oy vermişti. Demokratik-
leşme ivme kazanacak, genel seçimlere gidilecek ve de-
mokrat ve dürüst bir kamu yönetimi oluşturulacakö.
O büyük toplumsal çağn o günlerin SHP üst yöneb'mince
doğru değeriendirilemedi
SHP'nin o zamanki güçlü genel sekreteri, toplumun par-
tiye yüklediği demokratikleşme görevini bir yana bıraktı.
Parti içinde aşın solcular' bulunduğu savıyla örgüt temiz-
liğine' yöneldi; solcu avınaçıkfj ve tüzüğü üstyönetimi güç-
lendirecek biçimde değiştirdi.
Sanırsınız ki bir görünmez el, 1989 yerel seçimlerinden
sonra SHP'nin elini kolunu bağladı Parti içi kavgalar ve
genel başkanlık yarışlanyia sorunlu parti görüntusü, nere-
deyse süreklilik kazandı.
Geçen yıl SHP'den ayrılanların kurduğu CHP ile varlığını
sürdürmekte olan DSP, çok ilginçn'r, tüm güçleriyle, SHP'-
ye karşı savaşım veriyorlar. SHP'yi sağdan eleştirmeyi,
gerektiğinde Meclis'te tutucularla işbirliği yapmayı, siya-
setierinin esası yapmış bulunuyorlar. Sonuçta, yalnız ken-
dilerine ve SHP'ye zarar vermekle kalmıyor, toplumun ge-
niş kesimlerinin sosyal demokrat dünya görüşünden hızla
uzaklaşmasına da neden oluyorlar.
Burada vurgulanmak istenen, sosyal demokrat partile-
rin kardeş kavgasından bir türlü kurtulamadığıdır. SHP'nin
de örgüt yapısı ve politika üretiminde eksikleri bulunuyor.
Bu noktalar bir yana asıl sorun, geleceğe yönelik olarak
nelerin yapılabileceğidir.
Solda birleşmenin, iki can alıcı öğesi ya da ayağı vardır
örgüt yapısı ve düşünsel öz, başka bir deyişle ideoloji.
özenle vurgulanmalıdır ki sosyal demokrat partiler, bir
kişinin, yani genel başkanın, mutlak ve kesinkes egemenli-
ği altında olamaz; böyle bir durum sosyal demokrasinin
evrensel ilkeleriyle hiçbir biçimde bağdaşmaz. örgüt içi
demokrasi vazgeçilmez ilkedir.
Parti tüzük ve programı çerçevesinde kalmak koşuluyla
örgüt içi demokrasinin işlerliği yaşamsaldır. DSP'nin bu
açıdan durumu yıllardır bılıniyor. CHP de örgütlerinin yapı-
lanması bakımından DSP'ye benzer bir özellik gösteriyor.
Oysa, tek kışıye bağlı örgüt yapıları, bu kişi ne kadar nıtelik-
li olursa olsun, sağlıklı politika üretemiyor, uzun dönemde
siyasal kısıriıktan ve yıkımdan kurtulamıyor.
Soldakı birleşmenin, ikincil sayılamayacak öbür ana
öğesi ideolojisidir Dünyadaki gelişmelere de koşut ola-
rak, ülkemizde kimi sosyal demokratlann toplumsal uzlaş-
ma şemsiyesi altında hızla sağa kaydıklan görülüyor. Tu-
tucu çevrelere 'sevimli' görünme, özellikle laiklik ilkesiyle
sosyal demokrat düşüncenin bağını koparma girişimleri
eksik olmuyor. Sol birleşmenin, bu nedenle demokratik-
leşmenin, en başta devletin yapısının demokratikleşmesi,
laiklik ve Kürt sorunu olmak üzere nasıl ışlerlik kazana-
cağını somutlaştırması gerekir.
Paranın öbür yüzü gibi düşünce alanının arkası, ekono-
midir. Ekonomik demokrasiyi ve üretimi öne alan bir yak-
laşım gerekiyor. Sendikal özgürlüklere ve insana yatınma
dayalı bir sosyal devlet aniayışı ile sermaye birikiminin
bağdaştırılması. vergilemeyi, çevreyi ve teknolojiyi temel
alan yeni bir gelişrne modeli ortak' bir düzlemde öretilme-
lidir. Sosyal demokrat partiler önümüzdeki aylarda, özel-
likle mart 1994 yerel seçimleri öncesinde, yukanda sırala-
nan ve benzeri somut öğelere dayalı bir ortak projeler kü-
mesini kamuoyuna sunabilmelıdir.
Bu noktalar bir yana asıl sorun, geleceğe yönelik olarak
nelerin yapılabileceğidir.
Solda birleşmenin iki can alıcı öğesi ya da ayağı vardır:
öraüt yapısı ve düşünsel öz, başka bir deyişle, ideoloji.
Ozenle vurgulanmalıdır ki sosyal demokrat partiler, bir
kişinin, yani genel başkanın, mutlak ve kesinkes egemenli-
ği altında olamaz; böyle bir durum sosyal demokrasinin
evrensel ilkeleriyle hiçbir biçimde bağdaşmaz. Orgüt içi
demokrasi vazgeçilmez ilkedir.
Tokyo'da saç
tırcışı 200 dolar
DAVIPE.SANGER
Tokyo, yıllardn- dünyanın en
pahalı ülkesi ofanakla taıunıyor.
Turistier sokak sabalannın bir
luiTiınu 100 doiara satnğı gibi öy-
kaerle üikelerine dönöyor. Yenin
san günknk değer kazamusı,
dotan Urihio en düşûk düzeyine
getirdi. Ekonomik Zirve top-
huteı için Tokyo'ya geten Baş-
kan Cfiaton'm saçmı kestirmek
için 200 dolar vennek isJememesi
alay konusu oidu.
Baanm gündeminden gûnierdir
tâşeneyeB >enin değer lcazao-
masndan, Amerikan yftnetimi
sorumlu tutuiuyor. Tokyo'da ağı-
zdan ağıza yayılan habere göre
Amerika, Japon sana\isİBe bû-
yök bir darbe indirınek amacıyla
h-aç mallannm değerini arttrdı.
Ancak bu önlem iki ilke arası-
ndaki ticaret ayığımn aralmasma
yardoncı olmadı.
Japoolar bu dunnndan ne denli
yalumrsa yakmsm, Japonya'da
çabşan yabancüar Japonlardan
daha kötü dunnnda. Hele bir de
Screderi yen karştsuda değer
kaybeden paralarla ödeniyorsa
dunmlan içler acsı.
Eskiden bir malın dolarcinsiD-
den değerini hesaplarken 7 ya da
8 katını atmak gerekiyordn. Jar-
diae Busioess Senice Şirketinin
Genei Müdûrö Katieen A. Kri-
ger, şiındj işlerin daha da kolay-
laş&ğını öne sürerek "Artık çarp-
ma yapmaya gerek yok. Yeni do-
lara çoinnek için yapacağınız
tek şe> sondaki iki sıfm atmak" .
diyor.
Bugünlerde Tokyo'da dola-
şırketı etinizden 100 doiariann
bavava savndduğuno sanabilir-
simz. Rasdadığınız bir arkadaşı-
nızla aceie bir öğle yemeği ve ote-
te kadar tnttuğunuz bir taksi, 100
dolarm anında tükenmesi için ye-
terii. Günü bö>k geçirebikliyse-
niz yine şansbsnuz. Eğer Kyoto'-
ya ghmek için hızu trene bindiy-
seniz 120 dolara teda etmeniz ge-
rekir. Meidi-ya adlı süpennar-
kette mûşterifcrinizden birine
roeyve sepeti göndennek isterse-
niz 231 dolan gözden çıkannaıuz
gerekir.
Japonya'da iş yapmak isteyen
birçok şirket pahalüık nedeniyie
duraksıyor. Gönderecekleri şir-
ket eiemanlannı azalnyor. Yenin
değer kazanmasından önce dört.
kişilik bir Amerikan ailesinin
orta düzeyde bir yaşam sürebü-
mesj için yılda 110 bin dolara ge- a
reksininii vaıdı. Şimdi bu miktar
125 bin dolara çıkıyor.
Amerikalı yerioe yerii eteman
çahştmnak da çözüm değfl. Bu-
gün işinde başanlı bir Japon yö-
netidye Amerikalı iş arkada^na
yakın ücret ödenyor.