Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 HAZİRAN1993 PAZARTESİ • * • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 13
GUNCEL
CUNEYT ARCAYÜREK
I Baştarafi I. Sayfada
Inönü, kararına gerekçe oiarak "demokratik açılıma
önculüğü öne sürüyor Goreve gelen genel başkanların
başka yerlere -örneğin cumhurbaşkanlığına sıçrama-
dan- gorevden ayrılması kuralını, artık Türkiye'ye yer-
leştirme zamanının geldiğınden söz açıyor.
Ne var ki, fazla inandırıcı olamıyor. Beklenmedik bir
zamanda, beklenmedik bir siyasal ortamda açıklanan
karar, siyasal gelişmelerde beklenmedik etkiler yapa-
cak nitelikte.
Üstelik, inönü, elbette şimdi yadsıyor ama, iki ay son-
ra parti liderliğını bırakacağını açıklaması üç alanda
geniş etkiler yapacağa benziyor
Karann birinci etki alanı, SHP. Inönü. iki ay zaman var,
genel başkanlığa hevesli olanlara yeterli zaman tanıdı-
ğını söylüyor. Oysa, SHP gibi genel başkanın kurultay-
dan çıktığı gün yenı çalkantılara gebe olduğu bilinen bir
parti, değil iki ay, iki yıl yeni bir genel başkan arayışı için-
de zaman geçirebilir. İki ay yeterli bir süre değil.
Inönu kararından vazgeçmezse -ki siyasal mı, yoksa
kişisel mı olduğu henüz anlaşılamayan karardan gerı
dönmeyeceğini vurguluyor- SHP'de, genel başkan
adaylarının sayısı belki üç, belki beş, belki de beşten de
fazla Isımler mi? Say sayabildiğin kadar.
Ne çare Inönü den sonra toparlayıcı. hizipler üzerine
çıkabilecek yetenekte bir ısim henüz görünmüyor orta-
lıkta ve daha da acısı, SHP'de yeni bir bölünmenin sancı-
ları başlayacak gibi izlenimleralınıyor.
Solda birleşme Inönü'nün çekilişinden sonra gerçek-
leşebilir mi, bu sorun da henüz açıkta. yanıtsız. ınönü'-
nün gidişinden yararlanmaya çalışacak tek ısim Baykat.
O da. SHP'den alıntılarla Meclis grubunu mu zenginleş-
tirır, yoksa partisine tabandan akışa mı bel bağlar, he-
nüz kestirilemiyor.
Doyurucuolmayan
Ecevit ıse, yine çok açık. Sosyal demokratların birleş-
mesine Inönü'nün kişiliğinin engei olmadığını söyleye-
rek, geleceği kendi açısından dahaşimdıden tanımlıyor.
Ne var ki, solda -Inönüden sonra- "bir şeyler" olaca-
ğa benziyor.
Asıl önemli konu, DYP Genel Başkanı'nın seçilmesin-
den sonrakı aşamada hükümetsorununun nasıl çözüle-
ceğiyle ılgili.
Demirel-lnönü ikilisi, koalisyonun uyum içinde çalış-
masına onayak oldu. Demırel gittikten sonra olası bir
DYP-SHP hükümetinde uyumun sürmesi şansı, Inönü'-
ye bağlanıyordu. Bu umutlar dünden beri değerini yitir-
di.
İki ay sonra genel başkanlıktan ayrılacağını ilan eden
-üstelik Inönü tipindeki ciddi bir siyasetçl- nasıl olacak
da yeni kabinede yine başbakan yardımcılığı görevini
üstlenecek? İki ay sonra bir başkasının genel başkan
koltuğuna oturacağını bile bile siyasal bir özveriyle gö-
rev sürdürebilecek mi yeni hükümette? Kuşkusuz, soru-
ların yanıtları olumsuz.
Inonü, yeni koalisyonda görev almayı "DYP kongre-
sinden başbakan çıktıktan sonra konuşacağını, yeni
koalısyon hazırhklannda genel başkan olarak buluna-
cağını" söyleyerek. bugünü kurtarıyor.
Ama, mantık gereği görev almasındaki sakıncaları
herhalde bilerek, bugün için böyle konuşuyor.
InönüsüzbirSHP'nin, Inönüsüzbirkoalisyonhüküme-
tınin düşeceği çalkantıları kestirmek için falcı olmaya
gerek yok.
Türkiye, bir zaman için yine bir darboğaza giriyor.
Demirel'den sonra, devlet adamlığı ile demokrasiyi
kavramış Inönüsüz günler, zor günler olacak.
Inönü'nün mart '94 secimlerinde olası başarısızlığı
göze alamadığını, DYP'den sonra SHP'de de genel bir
erozyonu görerek partiyi hamle yaptıracak kişilere bı-
rakmak istediğini içeren yorumlar. ne kadar tersi söyle-
nirse söylensin, yine sürekli irdelenecek.
Çünku; Inönü'nün, büyük dalgalanmalar yaratan ve
yaratacağa benzeyen son hareketini "demokratik açıl-
ma" diye yorumlayıp açıklaması yeterince doyurucu
olmuyor.
TORKİYEDE DÜNYAOA
OLAYLARIN
ARDENDAKI
GERÇEK
• Baştarafi 1. Sayfada
tır; partide kendisine bağla-
nanlar "bızi yarı yolda bırak-
tı" diye kırılabılirler; kimisı
"soluğu kesildi" diye düşü-
nebilir. kimisi de Inönü'nün
büyük özveri gösterdiğini, ör-
nek olduğunu söyleyecektir.
önümüzdeki günlerde bu
yorumların tartışması yapıla-
caktır; ancak, inönü'nün dü-
şünmeden bu adımı attığını
kimse ileri süremez.
Özal'ın beklenmedik ölü-
mü, Türkiye'de siyasal den-
gelerin dalgalanmasına yol
açmıştır.
Demirel'in Çankaya'ya çık-
ması bir tür "politikadan çe-
kilme" sayılabilir.
Erdal Inönü'nün kararı, bu
zincirin halkalarından üçün-
cüsudür.
Şimdi gözler ister istemez
DSP ile CHP'ye dönecektir.
Çünkü bir süreden beri sos-
yal demokrat kesimde genel
başkanlık üzerine kişisel çe-
kişmenın tabanı parçalayıp
Türklere saldırılar
• Baştarafi 1. Sayfada
Solingen saldınsı sonrasında
birinci sayfada manşetten ver-
diğı gehşmelen. önceki gûnkü
sayısında özetle sütununa dü-
şürdü.
Paris muhabinmiz Mişel
Perlman'ın haberine göre Al-
manya'da Türklere karşı ger-
çekleştirilen yenı kundaklama
olaylan, Fransızyayın organla-
nnda hâlâ süren Solingen tar-
tışması çerçevesınde özel bir
yoruma neden olmadan yer al-
dı.
Bu arada, Pans'te pazar gün-
leri yayımlanan Le Journal du
Dimanche gazetesi dünkü sayı-
sının ! sayfasında çektığı man-
şette "Kâbus Almanya'yı sarsı-
yor" deüı.
Gazetenin Bonn çıkışlı uzun
ve aynntılı haber yorumunda,
önceki gun tüm Almanya'da 35
bin kişinin gosten yapüğı vur-
Meteorolotı Gene' Mudurlugu nden alınan bılgıye göre. yurdun batı
kesımlen çok bulutlu, Marmara. Ege, Batı Akdemz, Iç Anadolu nun
kuzeytutısı le Batı Karadenız yağmur yer yersaganakya(Jışlı.öt9kı
yerlef parçalı ve az buiutlu geçecek Hava sıcaklıgında ooemh txr
degışıklık olmayacak Denızlenmtzde ruzgar Doju Karademz'de
gundogusu ve keşı^leme, Ege de kıbie ve lodos, dıger denızlerımiz-
de lodos ve kesışlemeden 3-5 kuvvetınde. saatte 10-21 denız mıli
hızla esecek. Van Golu nde hava. parçalı bolutlu geçecek
Yağmuriu ı Buluttu Stsli
gulanırken Solingerfdeki pro-
testo yürüyüşüne, düzenleyici-
lerin beklediği 70 bin kışı yerine
20 bin göstencinin geldiğı öne
sürüldü. Bu arada, karşıt Türk
örgütlerinin, birbirleriyle çaüş-
tığını yazan gazete, tutuklan-
mış olan 3 Neo-Nazinin kişiliği-
ne ilişkin bilgileri Alman basını-
na dayanarak verdi. Yazıda
"Solingen sakinlerinin, olay-
dan önce polisın hiçbır şey yap-
mamasını hayretle karşıladığY'
vurgulanırken. "Genç Neo-
Naziler kenıle lanındıklan gibi
daimı buluşma yerleri de bilini-
yordu" deniyor.
"İç güvenlik sorunlan şefıne
gore Almanya'da 43 bin aşın
sağcının bulunduğuna" ışarel
edilen yazıda, "suıkast sayısının
arttığı ve giderek kaygılanan
halkın. Neo-Nazılere karşı ni-
hayet önlem alınmasını istedi-
ği" vurgulanıyor.
Demirel: Almanya'da yaşananlar vahşettîr
NÜVtTTOKDEMÎR
ANTALY A - Cumhurbaşka-
nı Sûkyman Demirel, Al-
manya'da Türkler'e karşı gırişı-
len eylemlerle ilgili olarak "Bu
basit bir olay değil. Kökünde
yabancı düşmanlığı var" dedi.
Anıalya Beldibindekı Clup
Alda'da taühnin son gününde
gazetecilerle kahvaltı yapan
Cumhurbaşkanı Süleyman De-
mirel, üzerinde kırmızı üşört.
yeşil şort ve başında spor şap-
kalı giyımiyle dikkat çekti.
Kahvaltı sonrasında gazeteci-
lerle söyleşen Demirel, Al-
manya'daki olaylan yakından
ızlediğini, son gelişmelerle ilgili
olarak Dışışleri Bakanı Hikmet
Çetin ve Bonn Büyükelçısı ile
görüştüğünü söyledi. Demirel,
konuya ilişkin şunlan söyledi:
"Bu basit bir olay değil. Vah-
şettir. Kökünde yabancı düş-
manhğj var. Şu anda Antalya"-
da binlerce yabancı var. Birlikte
yenıhyor, içiliyor. Bunda ne kö-
tülük var. Alman ekonomısine
kaıkılan bile olmuştur. Hedef-
leri sanınm Türkiye ile Alman-
ya arasındaki dostluğa darbe
indirmektir. Alman kamuo-
yunda 'Türkler gitsin buradan'
dedirtmek amacını taşıyan
oyunlarolabilir."
Güneydoğu'daki olaylara da
değinen Demirel, "Elinde 4-5
bin Kalaşnikof u olan, devletin
karşısına çıkarak bir netice ala-
maz. Devlete başını çarpanlar.
başını yitirirler. Gelin vazgeçin.
Adalete teslim olun" dedi.
Cumhurbaşkanı Sülevman
Demirel. DYP Olağanüstü Bü-
yük Kurultayı'na davet edilme-
sı durumunda gidip gitmeyece-
ğinı soran bir gazetecıye "Olağa-
nüstü kongre bu. Davet edilir-
sem gkmem. Mesaj da
göndermem. Ama bütün parti-
lerin olağan kongrelenne mesaj
gönderirim" karşılığını verdi.
Demirel. kongreye ilişkin ola-
rak "DYP Olağanüstü Büyük
Kongresı yapılacak. Sükûnet
içerisinde bunalım olmadan
hallolacak. Türkiye'nin hiçbir
meselesi askıda değildir. Benim
hassas bir konumum var. Tarafsız
hk yeminı ettim. DYP Kong-
resi'nin iradesine hiçbir şekilde
müdahil olmayacağım. DYP
kendi ışini herkesın takdir ede-
bileceği bir şekilde halledecek-
tir. 30 senedir bu memlekette
mücadele ettım. Bu mücadele-
de benimle birlikte olan. olma-
yan herkese şükran borçluyum.
Ben DYPnin değil Türkiye'nin
Cumhurbaşkanıyım" diye ko-
nuştu.
Anayasarun 133. maddesf-
nin bir an önce değışürilmesi
gerekıiğini vurgulayan Cum-
hurbaşkanı Demirel. "Tür-
kiye'nin önemli bir sorunudur,
Bu olay yeni bir düzenle değişe-
cektır. Ama bütün dünyada bu
tartışılıyor. Yeni nizamlara
Türkiye ahşana kadar birçok
tartışma olacak" dedi.
Doğayı yıpratmadan, yeşüi
koruyarak tunzmin ilerlemesi
gerektiğini söyleyen Demirel,
"Türkiye bu meselelerde yolu-
nu bulmuştur" dıyerek sözleri-
ni şöyle sürdürdü:
"Doğayı tahrip etmeden. ye-
şili bozmadan turizmin ilerle-
mesı lazım. Birkaç gündür gezı-
yorum. Siz beni öylesine gezip-
tozuyor sanıyorsunuz. Ama
ben teftiş yaptım buralarda.
Mesela bir Dalaman Havalanı
Bodrum'a yetmiyor. Bildiğiniz
gibi Isparta Havalanı'nın teme-
lini attık. Türkiye bu meseleler-
de yolunu bulmuştur. Bundan
on yıl öncesine kadar Akdeniz'-
deki 30-35 haneli köyler, bugün
turizm merkezi oldular. Turiz-
mi emdiler. Türkiye'nin tanıtı-
ma ihtiyacı var. Czüntüyle söy-
leyebilirim ki düşmanımız
çoktur. Açık veya gjzli düşman-
lar. O noktaya gelmiştir ki ya-
bancılar Türkiye'ye olumsuz
düşüncelerle geÛyor. Ama ya-
pılan anketlerde onda dokuzu
doğru düşüncelerle gıdivor."
Devlet. Bakanlan Cavit Çağ-
lar \e Ömer Banıtçunun da
katıldığı kahvaltıh söyleşide
Cumhurbaşkanı Süleyman De-
mirel, Number-1 yazılı şapka-
sıyla ilgili eleşüriler için "Kas-
ketime ne olmuş? Herkes takı-
yor bir şev olmuyor. Biz takın-
ca ne olmuş? Bir şapka buldum
taktım. Öyle yazıyormuş başın-
da. Biz de tatilcüığe alışacağız"
dedi.
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel ve eşi Nazmiye Demi-
rel, Antalya'daki tatillerini dün
tamamlayarak öğleden sonra
uçakla Ankara'ya döndüler.
parsellediğini söyleyenler
çoğalıyordu ve bugünkü li-
derlerin sol kesimde birleş-
meye engel oldukları sanısı
yaygındı.
Erdal Inönü, genel başkan-
lıkta iddiası olmadığını son
kararıyla kanıtladığı için bu
suçlamanın hedefi olmaktan
çıkıyor; şimdi solda birleşme
sürecinin tartışma zemini de-
ğişecektir.
DYP gibi SHP de şimdi bir
kişiye, belti bir lidere muhtaç
olmadan yaşayıp gücünü ko-
ruyacağını göstermek aşa-
masına girmiştir. Partinin
kadrolarında değerli isimler
vardtr; bundan sonra onların
yolu açılmıştır.
Erdal Inönü'nün kararı,
parti içinde ve dışında elbette
birtakım oluşumları körükle-
yecektir. Ancak bir noktayı da
vurgulamakta yarar var: Sa-
yın Inönü, genel başkanlıktan
ayrılıyor; ama, SHP'de kalı-
yor, miltetvekilliğini sürdürü-
yor. Bu belki de geleceğe
doğru birtakım hesaplarının
bulunduğuna işarettir.
Ne olursa olsun, inönü'nün
kendi rızasıyla genel başkan-
lık koltuğunu bırakması, bi-
zim siyaset yaşamında görü-
lebilir bir davranış değil...
Almanya'da Solingen faciasuun ardından gösterilerin ardı kesilmiyor. Bir kiliseran açılışı için Berlin'e gelen Başbakan Helmut
Kohl, Türk ve Alman göstericiler tarafından yuhaJandı. Gösteriler sırasında polis, Kohl'ü üç Alman gencinin elinden dayak yemek-
ten zor kurtardı. Kohl, çüriik yumurta yağmuru altında olay yerinden güçlükk uzaklaştırüdı. (Fotoğraf: REUTER)
Yııhalanan Kohl'e çürük yumurta
M Baştarafi 1. Sayfada
saatlerce polis çemberinden çıka-
nlmayan Alman göstenciler.
bunun anayasaya aybn olduğu-
nu iddia ederek mahkemeye baş-
vurmuşlardı. Anayasa Mahlçe-
mesi. göstericilerin şikâyetini
hakh bulmuş ve tazminat öden-
mesini kararlaştırmıştı.
Genel grevçağnsı
Avnıpa Hınstiyan Demokrat
İşcı Sendikalan Konfederasyo-
nu, Almanya'daki bütün yaban-
a işçileri genel greve çağınyor.
Konfederasyon Başkaru Cons-
tanza, Köln'de yayımlanan Exp-
ress gazEtesine verdiğı demecte
•'Sabnmızın taştığını göstermelı-
yiz" dedi ve genel grev hazırhkla-
nnın başladığını bildirdi. Baş-
kan. bu hafta içinde metal ışko-
lunda grevlenn başlayacağını
söyledi.
Bu arada Solingen'deki e\i
ateşe verenierden 'elebaşı' konu-
mundaki 16 yaşındaki Christian
R. hakbnda basına bilgi verildi.
Gencın çok zor bir çocukJuk ge-
çirdiği, ıslahevinde yamğı ve 'akli
dengesinin yerinde olmadığı' id-
dıa ediliyor. Mölln sanıklan hak-
kında da benzer iddialar ortaya
atılmıştı.
Hepsisapıkmı?
Almanya'nın her yerinde iki
yıldır binlerce mülteci yurdunu
kundaklayan, binlerce saldın
olayı gerçekJeştirip iki buçuk yıl-
da 4O'ı aşkın insan öldüren faille-
nn hepsi 'akli dengesi bozuk bi-
rer sapık mı?' Alman makamla-
nnın, Türkleri hedef alan ırkçılık
akırru karşısında hâlâ 'kendini
bilmez birkaç gençten' söz etme-
leri şaşkırüık ve öfkeyle karşılanı-
yor. Olaya hâlâ gereken ciddıye-
tin verilmediği, Solingen'de 5
kişiyi öldüren genç hakkında he-
men basına sızdınlan malzeme-
nin okunmasıyla iyice ortaya
çıkıyor.
Buna göre Christian adlı genç,
"Hep kendine dost arayan, top-
Jum tarafından reddedildiği için
gözü kararan ve sakürganlaşan,
kutsal olan her şeyden nefret
eden, yalnız bir ınsan." Daha da-
va bile açümadan savcdıktan ale-
•lacele hükümete yakınlığıyla ta-
nınan 'Die Welt' gazetesine sızdı-
nlan bılgi, katili böyle tarumlı-
yor. BabasızbüyüyenChristian'-
da daha 6 yaşındayken "da\Tanış
bozukluğu' saptanmış. Devamh
okul ve oyun arkadaşlannın ka-
fasına taş aup koprülerin üzerine
pkarak aşağıdan geçen arabalan
taşlarmış. Ne annesinin ne de öğ-
reünenlerinin baş edemediği ço-
cuk sonunda 8 yaşında ıslahevine
kapaülmış.
"Kjsıtlı zekâsı' nedeniyle ders-
leri kötüymüş. 1991 ağustos
aymda annesi çocuğu yurttan çı-
kanp tekrar eve almış. Aşın sağ
bir örgüte mensup olmasa bile
yabancılara küfredip durmasıyla
komşulann dikkaüni çekmış.
Futbol taraftan 'Hooligan' grup-
lannın Dazlaklann ve başka
gruplann arasına kanşmaya ça-
lışmış. Ama 'deli' gözüyle bakıl-
dığından yalnız bırakılmış.
"Welt am Sonntag" gazetesi,
sanığın savalık tarafından el ko-
yulan yıırt dosyasından da alıntı-
lar yaptığı dünkü nüshasında
savahğın sorgular sonucu gencin
'yabana düşmanı değil, bütün
ınsanlara düşman' olduğunu ar-
ladığını yazıyor. Islah yurdu yö-
neticisi ise basına verdığı demeç-
lerde "O ne yapüğjru bilmiyordu,
bu yüzden cinayetten sorumlu
tutulamaz" diyor.
Zaten yaşının küçüklüğünden
ötürii Gençlik Mahkemesrnde
en çok 10 yj hapis istemiyle yar-
gılanacak olan Christian R. hak-
kında çizilen 'zavallı, itiüp kakıl-
mış bir genç' imajı kuşkusuz
mahkemede 'hafıfletici neden'
olarak gündeme getirilecek.
Konstanz'daki yangm
Öte yandan dün yine Kons-
tanz'da Türklcnn de oturduğu
Solingen faciasından sonra dün de Kostanz kentindeki bir kun-
daklama olayı nedeniyle Türklerin öfkesi patlama noktasına
geldi. Olay nedeniyle Berlin'de 2000 kadar Türk, düzenlcdikieri
gösteriyle Nazilerin saldınlaruiı protesto etti. (Fotoğraf: AP)
bir binanın kundaklandığı yo-
lundakı haber sonradan düzeitil-
di. Polis yangının 'zaten kötü bir
semtte' yer alan binanın sakinleri
arasındaki anlaşmazlık yüzün-
den çıkanldığını söylüyor. Kons-
tanz polis sözcüsünden aldığımız
bilgiye göre Almanlann oturdu-
ğu ıkj daırcıun paspaslan tutuş-
turuldu, yangın vaktınde farke-
dılip sakinlerce söndürüldü.
Pohs. yangmı aşın sağalann çı-
karmadığından emin olduklannı
söyleyerek "Ama bınada oturan
Türkler yapu da demiyonız" de-
di.
GOZLEM
UĞURMUMCU
• Baştarafi l. Sayfada
eilyte güvenceye bağtanacaktı.
Arjantin'de ve Şili'de böyle de oldu.
Bu model okyanuslar aştı, Türkiye'nin de kapısına da-
yandı. 12 Eylül öncesinde Türkiye, bir iç savaş içine so-
kuldu. Aynı toplumsal katmanlardan gelen halkçocukla-
rı "devrimcilik" ve "ülkücülük" adlarına birbirlerine
kırdırıldı. Bir uğursuz savaş yaşandı.
Terör eyleminde kullanılan silahların onda dokuzu-
nun NATO ülkelerinde üretildiği çok sonraları anlaşıldı.
Bu uğursuz savaşta beş bin genç bi r "gençlik soykınmı''
yapılırcasına yok edildi.
Ve tabii sonunda olanlar da oldu.
O koşullarda darbe, "yağmurun yağması gibi doğal-
lıkla" geldi; oturdu.
"Ekonomilerin militarizasyonu" adını verdiğimiz mo-
del, Kenan Paşa, MGK ve Başbakan Yardımcısı ûzal'ın
elleriyle "emirkomuta zinciri ve em/77e"yerleştirildi.
ANAP, işte bu modelin sivil kadrosudur. Liberallikmiş,
sivil toplummuş.. ve "serbest piyasa ekonomisi" imiş..
Bütün bunlar birer aldatmacadır.
Siz işin özüne bakın:
ANAP, 12 Eylül'ün turfanda ürünüdür!
Bu olgunun en büyük kanıtları, bugünkü devlet proto-
kolünün 1 ve 2 numaralı koltuklarıdır:
12 Eylül Askeri Hükümeti'nin Başbakan Yardımcısı
bugünün Cumhurbaşkanı'dır. Bugünün TBMM Başkanı
da 12 Eylül'ün Maliye Bakanı'dır.
Fazla söze ne gerek var?
Bu Güney Amerika modeii, Türkiye'nin güneydoğu-
sundan gelen Arap rüzgârlanyla karışarak dinsel duy-
guları ve dince kutsal kavramları "arabesk liberaliz-
min" emrine soktu. Bugünlerde bir başka "güney
modeii' "nden söz ediliyor.
"Güney Kore mode/»"nden!
Güney Kore, bir güdümlü demokrasi modelidir. Bu
modelde de liberal ekonomi, ordu eliyle uygulanır.
Bu sözde liberal ekonomi, Güney Kore'yi yabancı ser-
mayeye açmış, buna karşılık işçi ücretlerini sınırlı dü-
zeyde tutmuştur.
Tıpkı Özal'ın yaptığı gibi..
Güney Kore modeii, Güney Amerika modelinin Asya'-
daki uzantısıdır.
SHP eski Genel Sekreteri Deniz Baykal, "Ege Genç
işadamları Derneği" tarafından düzenlenen toplantıda
şöyle konuşuyor:
- Türkiye için çağrıştırabıleceği bütün olumsuzluklara
karşın bir askeri dikta rejimi altında gerçekleşmiş olma-
sı gibi unsurlar bir yana, fakat bir ekonomik model ola-
rak bu modeii bizim dikkatle, ciddiy&tle incelememize
ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Baykal, Ankara Siyasal BilgilerFakültesi'nde "siyaset
sosyolojisi" dersleri vermiş olan bir eski öğretim üyesi-
dir.
Bu modellerin siyasal ve ekonomik yönleriyle bir bü-
tün olduğunu da bilir, bu rejimlerin siyasal sonuçlan ve
"toplumsal maliyetleri"n\ de...
Ve bu sözlerin, hangi zaman diliminde ve nerede ko-
nuşulması gerektiğini de...
İşçi haklarının askeri yönetimler eliyle yok edildikleri
ülkelerde ABD desteği ve yabancı sermaye katkısıyla
ulusal geliri arttırmanın güç bir yanı yoktur. Sorun, kal-
kınmayı, demokratik rejim içinde yapabilmek ve bu ulu-
sal geliri toplumsal sınrf ve tabakalar arasında adaletli
biçimde dağıtabilmektedir.
Güney Kore modeii, "emek ağırhklı kitle partisi" oldu-
ğunu ileri süren sosyal demokrat partilerde değil, varlık
nedenleri darbelere bağlı ANAP gibi partiler için söz ko-
nusuolmalıdır.
Türkiye'de demokrasinin "makus talihi", biraz da "sos-
yalist olmayan sol partiler" ile "liberal olmayan sağ
partiler" arasında bir pingpong topu gibi gidip gelme-
sinden kaynaklanıyor.
"Denize nazır sosyal demokratlar"\n gözleri, demek,
göre göre ancak Güney Kore'yi görebilivor!
Fransa'nuı 'göç' tasarısı
tepki çekti
Haber Merkezi - Fransa İçiş-
leri Bakanı Charles Pasqua'nın
"göçü sıfıra indıımeyi' amaçla-
yan yasa tasansının Bakanlar
Kurulu'nda kabul edılmesi tep-
kiyle karşılandı. İnsan hakları-
nı savunan dernekler ve ırkçılık
karşıtı dernekler. yasayı ağır bir
dille eleştirirken Uluslararası
Af Örgütü. Başbakan Balla-
dur'dan yasayı parlamentoya
sunmadan önce bir daha göz-
den geçirmesini ıstedi. Göç-
menlere Sosyal Yardım Servisi
de endişelerinı belirten bir mek-
lubu Balladur'a iletti.
Fransız basınında "Pasqua
Yasası' olarak adlandınlan ya-
sa evlilik, iltica. göç. ülkede ya-
şayan yabancılann aılelerini
yanlanna aldırması yoluyla
Fransa'ya giren ve oturma hak-
kına safıip olanlarla bu hakkı
elde etmek isteyenleri yakından
ilgilendıren düzenlemeler içeri-
yor. Bu düzenlemelerle vatan-
daşlığa gecmek ya da oturma
izni almak zorlaştınlıyor. Bü-
rokratik işlemler artarken daha
önceden oturma \e çalışma iz-
nine sahip olan yabancılan da
endişelendiren bazı maddeler
A\rupa Topluluğu tarafından
benimsenen insan haklanna
ters düşüyor. Yasa aynca ya-
banalann sosyal güvenlik ve
tıbbi bakım gıbı birçok hakkını
elinden alıyor.
Uluslararası Af Örgütü yasa-
nın özellikle iltica hakkıyla ilgili
maddelerine dikkat çekti. Ör-
güt. yasanın yürürlüğe girme-
siyle yaşamlannın. güvenlikle-
rinin ve özeürlüklerinin tehlike-
de olması yüzünden iltica
başvurusunda bulunanlann
kabul edilme şanslannm nere-
deysc yok olacağını ve bu kışıle-
rin terk etmek zorunda kaldık-
lan ülkelerine geri gönderilcce-
ğini behrtti. Yargıçlar Sendika-
sı ıse yasanın aile ile birlikte
yaşamak. evlenmek. tedavi ol-
mak ve sosyal korunmayla ilgili
haklan temelden tekrar gözden
geçirmek zorunda bırakacağını
belirtiyor. Sendika aynca ceza-
landırma ile ilgili maddelerin
uygulanabılmesı ıçın birçok ye-
ni uygulamanın yanı sıra yenı
tecnt kamplannın kurulmasını
gerektirmesıni eleştirdi.
Yasaya tepki gösteren Ulus-
lararast Göç Bürosu Başkanı
Pierre-Louis Remy istifa mek-
tubunu Sosyal İşler Bakanı'na
verdi. Mektupta kabul edilen
yasa ve daha sonra gelışen ko-
nuşmalarla ters düştüğü için is-
tifa ettığini açıklayan Remy,
Pasqua'yı gerçekçilikten uzak
bin olarak nitelendirdi. Aynı
gün Fransa İçışleri eski Bakanı
Jack Lang. Le Monde gazetesi-
ne yaptığı açıklamada kanun-
lar ve anayasa çerçevesinde
kalındığı sürece kaçak göçe
karşı savaşta. hükümetın ya-
nında olacaklannı söyledi.
Göçmen İşçilerle Dayanışma
Derneklen Federasyonu, hü-
kümeti gerçek sorunlarla uğ-
raşmayıp zaten yetennce yay-
gın olan 'göçmenler kaçaktır'
inancmı güçlendırmekle suçla-
yıp Pasqua'nın görev e geldık-
ten birkaç hafta sonra.'göçmen
karşıtı bakanı' olmayı başardı-
âını belirttı.
SosyalistParti kılpayı önde
• Baştarafi 1. Sayfada
mecliste muhtemelen PSOE'-
nin 162. Halk Partisi'nin 131,
Birleşik Sol'un da 19 sandalye
kazanmasının beklendiğini
söyledi.
Bu sonuçlara göre, PSOE"-
nin meclisteki coğunluğunu yi-
tirerek komümstler ya da böl-
gesel partiler ile koaüsyon
pazarbğına gjrmek zorunda ka-
lacağı kaydediliyor.
Siyasi gözlemciler, seçimler-
de hiçbir partinin kesin bir zafer
sağlayamayacağını, yeni yasa-
ma döneminin bir koalisyon ya
da anlaşmalar dönemi olacağı-
nı kaydediyorlar.
Katılım yüksek
Tüm siyasi parti liderlen, bu-
gün yüzde 78 lere varan yüksek
katılımın. demokrasinin bir za-
feri olduğunu belirttiler. Halk
Partisi yetkilileri ise artık "sos-
yalizmin hegemonyasının sona
erdiğjni, gerçekten çok sesli,
çok partili yeni bir parlamento
oluşumu sağlandığım" belirti-
yorlar.