18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 HAZİRAN1993 PAZARTESİ 10 DIZIYAZI 97 yıllık efeane bir yaşam Çagdaş Bir , JBektaşi Mistigi Hamdullah Erbil TJ A. A. ergünüdopdolugeçmiş, şiirleriyle düşünceleri, insan ilişkileri ve sevgisiyle dilden dile dolaşmış, sağhğında bile hakkında efsaneler söylennüş 97 yılhk bir yaşam böylece sona erer; ama acaba efsane sona erecek miydi, yoksayenimibaşhyordu, biünmez; onu da zaman gö'sterecek. lunu beklediğim, görmeden gitmem de- dığim kimse kalmadı" dedi. O heyecan anında ben anlayamamışım; meğerse bu cümle artık bu dünyadan göçme za- manmın geldiğiru dile getiriyormuş. O inançlanndan. efsanevi düşüncelerinden uyandırmaya çalışırdı. Sonyazısı Avrupa'ya gelişimden üç ay sonragece başbaşa kaldığımızda annem Hoşe - .«-;-.' -_«--»-,— ,••„.' " • p. . "m *?.._&* *- duyduk lu. Dedem hasta. Ulkeye gen ile birlikte üçümüz geç saatlere kadar sohbet ettik. Bana yakalandığım hastah- ktan korkmamamı, inançlı olduğum sü- rece onu yenebıleceğimi ve daha vıllarca yaşayacağımı telkin etti. Ertesi gûn köy- den aynldım. Hastahğımın tedavisi için dönme ve son günlerinde ziyaret etme olanağımız yoktu. Onu bir daha göre- meyeceğimiz günler yaklaşıyordu. 97 yaşında, gözünün birini tümüyle kaybet- mişti ve hasta yatağında olmasına rağ- vuıtdişına çıkmam gerekiyordu ve hü- m e n ' ^ ö g*Jj?k ?Bİ *?&dl eüne almış !.-••-.. *,-.?•.-, . ve Arap alfabesıyle Hayatım Yazısı b h k l 7 fhk bii 1 986 yıbnda eşi Bağdatı kay- betti. Annemin anlattığına göre. zaman zaman yapuklan sohbetlerde, onu aradığı, özk- diği açıkça belli olurmuş. Ara- Lanndaki sevgiye ve ölüme iliş- kin olarak şunlan söylüyon "Ona da müteessir değüim; ele ayağa düşmedi. hamdolsun; dışan gjtti, geldi, ışte böy- jelikle bu dünyadan göçtü. Birbirimizi incitmedik; evlendiğimiz gûnden son gû- nûne kadar birbirimizi hoş tuttuk, hoş- nut ettik. aynlırken de nza ile birbirimiz- le vedaiaşa vedaJaşa, sanki buradan bir şehire gidiyormuş gibi aynldık. Onun için hiç müteessir degılim: fakat, ne de olsa, aynlığm bir tesiri oiuyor. Sevgi zeval bubnaz Ama önceden birbirimizi incitseydik, sonradan içimizde kahr, dert olurdu. Yok, öyle bir şeyler olmadığı için.. ben de keşke öyle göç çekerken kimseye yük olmadan, eve yük olmadan gıtsem. memnun olurdurn böyle bir göç çek- mekten. Ölüm bizim için nasıl? Biz ölme- yeceğiz diye düşünüyorduk, ölmemek için çahşıyorduk. Bu kadar çahşmamız ölmemek içindi; ölmememiz, iyılikleri- mize, birbirimize olan muhabbetimize, sevgimize bağbydı. Her şey zeval bulur, ama se\gi zeval bulmaz. Şimdi senin ar- kadaşınla muhabbetin gerçek, hakiki bir muhabbet ise biriniz önden aynlsanız, biriniz ondan sonra gitseniz. ölmemiş gibi içinizde yer eder, içinizdekı yaşamını sürdürür." Torunu Latife'nin çocuklan ile oğju Zeynel Abidin'in çocuklan ömrünün sonbahannda hayatında yeniden çiçek- lcr açtırmışlardı. O yaşına rağmen, dü- şüncelerini ve bildiklerini, bıkmadan o çocuklara aktanr, onlann bilgi donanımıyla bizzat ilgilenirdi. Eski dostlan- ndan geriye kalanlann veya bu yola yeni sevgi duyarak girmeye çahşan gençlerin, ya da fstanbuT- dan Fransız Konsolosu'- nun. sinema sanatçısı ve yapıma İhsan Yüce ve başka saz sanatçılan gibi sanatçılann zaman za- man yaptıklan ziyaretler de ona eski günlerinin heyecanını verir, o ana kadar her gün artan Ehl-i Beyt sevgisiyle yine ilk günkü gjbi yanıp tutuşur- du. Kırkısraklı Kjyno, K.ubucuklann Mamo, Serkizçayın'ndan tbiş Yılmaz, SefîJ Ali'nin oğlu Aii, dostluklannı son günlerine kadar göster- meyi ihmaJ etmediler. Yıl 1989a geldiğinde ben 12 yıüık cezaevi ya- şarrumj tamamladım ve ağır haslalığımdan dolayi 6 ay izinle te- davi için serbest bırakıldım. 12 yılhk has- retten sonra ilk defa Dedemi görebile- cek, mübarek ellerini öpebilecektim. Beni köylûierden oluşan kalabalıkla bir- likte yüz yılhk köy evinin arkasmdaki yolda karşıladı. Kucaklaştık, yanakJan- mdan öptü ve anneme, "Hoşe, artık yo- kümet pasaport vermediği için kaçmak zorundaydım. Henüz sağhğında insanlar onu efsa- neleştirmişler. manevi bir gücünün oldu- ğuna inanmışlardı. Hasta çocukiannj, iyüeştirmesi için kendisine getirenlere, "Ben sizden farklı bir insan değüim. ço- cuğunuzu doktora götürün; görmüyor musunuz ben her gün doktora gidiyo- rum, onlann verdiği ilaçlan kullanıyo- rum, öyle bir gücüm olsa önce kendimi iyileştirmez miyimT' diyerek onlan batıl başhklı 7 sayfahk yazıyı yazıp bitirme- den bu dünyaya veda etmemiş. Anne- min anlattığına göre yazıyı bitirdikten bir süre sonra, 14 Kasım 1989 günü ha- yata gözlerini yumduğunda, daha önce- ki yıliarda özlediği, istediği biçimde, el- den ayaktan düşmeden. kimseye yük ol- madan ve şuurunu kaybetmeden, bilinç- li ve geri dönüşü olan bir yolculuğa çıkar gibi üzüntüsüz gitmiş. Göç haberini duy- duğumuzda üzülmemek elde değildi, ama üzülmemeye çahştık. Çün- kü, şiirinin birinde. kendisini se- ven,felsefesine inanan dostlanna şöyle sesleniyordu: MeluU'yi görün geçin Sözerinden gevher seçin Ahrete çekerse göçûn öbnüf tüyen fnzden değil Hepimiz ölmediğine inanıyo- ruz; çünkü, kendisini her gün anıyor, hayatımızda kendimızle birükte yaşatıyoruz. Torunlan. çocuklanna onun adiannı (Erbil, Karaca) koydular; Meluli olarak da zaten, toplantılarda, sohbet- lerde saz ile çahnıp söylenen şi- irleriyle hep yaşayacak... Her günü dopdolu gecmiş şiir- leriyledüşünceleri, insan ilişkileri ve sevgisiyle dilden dile dolaşmış, sağhğında bile hakkında efsane- ler söylenmiş 97 yıllık bir yaşam böylece sona erer; ama acaba ef- sane sona erecek miydi, yoksa yeni mi başhyordu, büinmez; onu da zaman gösterecek. BİTTİ M alika-Eşter'iMtsır'a vaKUviaettiği zaman ona yaaiığı ahitnarocbu aniatnuya çaltşt^ımızdüşünsd boyutian kendi kakminden yansrtması açısından oldukça ilgİDçtin "Halka merhamede muame)e>i kendine adet et onlan sevmeyi, oniara Ifitfetmevi huy edin. Onlara karşı viyeceklerini. içeceklerini ganimet bilen yırtKi bir canavar kesflme... Halkın kusurlannı bağış- layınca nedamete düşme; oniaraceza verincede sevimne;seni yokUn çıkara- cak öflceye kapılıp ceza vermekte tez darranma: ben onlara emir verenim, enrime uyulması gerek deme>e kalluş- ma... tdaren altındaki şehirkrin düzene girmesi, halkın huzura ka>uşması için daima bflginlerie görüş, bu bususta dü- şüncdikişileredantş,..Bilki,halksınıf- Ura aynünışhr. O sunffauın bir lusmı öbür ktsmının dfizene girmesiyle düzdir, huzura erer. Bir ktsnnnm öbür ktsmmda müstağni (ayncalıklı), çekinen, (nazlanan) kalmasına imkân yoktur... VaHlerin gözlerini aydınlatan işterinen östünü şehirterde, dosdoğru olarak adaieti yaymak, halk arasında sevginin beürroesine sebep obnaktır. Onlannsevgfleri de ancak gönûfleriniıı huzura ermesiylemümkün olur... Sonra herkesin, sınanan, bttlnen derecesini tanı; birinin çektiği zahmeti başkasına maletme; onun yerine başkasını övme; herkese Doksansız hakkını ver; herkesin hakkım tam... Sonra, vergi metnurianna dikkat et Onian smadıktan sonra tayin et; onlan şahsi bir meyiUe rastgele tayin etme; bunlan temiz aileierdea, tslamaeskiden ginnişouuıiardan, tecrûbe ve utanç sahibi kişikrden sec; çünkü onlar, ahlakça en östün. namusça en doğru, garezierden en kurtulmuş, taraahlan en az, tşlerin sonuna dikkatte en fazh gay- retfi kişilerdir. Sonra da oabuın nzüüa- nnı boi bol ver. Çünkü bu, nensierini düzettmeve kuvvet verir onlara. Müslü- manlarm eDeri altuıda bulunan mallannı yemekten alıkor onlan... Bir de, tacirieri, sanat vezanaat erbabını tavsiyeederün sana; onlara karşı hay ırtı oL. Buiunduğun yerdedeonlann işlerini gör gözet uzak yakm şehirienk de haOerini izfe, dikkat et, bir zuune uğratma onlan. Ama şuıu da bil ki, bütün buniarla beraber, bonlann çoğunda aşın bir hırs, kötü bir pekeslik, bencülik, faydal. şejieri gizleyip, saklayıp azaünca değe- rinden fazla satma gayreti, menfaat düşkünKiğü vardn-; eDerinde bulunanlan büdikkrigibisatmakisterier;buvsa, halkın zaranna sebepolduğu gibi vatüen? de buna göz vummak ayıpbr, noksandır. thtikân(>un>unculuk,bir malı değerinden fazUya satma) menet... Alışveriş, güzd surette, adalet terazüerine uygun olarak, bir narh konarak yapdsnı; iki taraf da, satan da zarar etmesin, alan da... Sonra AUah için, .\Uah için aşağı ta- bakayı gör, gözet Onlar başvuracaklan bir dözen bulamayan, yok yoksul, muhtaç, darlıkla bunaîııuş, dertfere ka- nşmış, kazançtan adz kahnış kişilerdir. Bu smıf içinde dilenenler olduğu gibi bir şey umupbekfcyenter, fakat kimseden birşey tstemeyenler de vardır. Onlann hakkına dair Aüan'uı sana emrettiği şeyi Allah icİB otsun, koru. Onlara, memur olduğun Beytülmal'den, her şehirde, Müstümanbuın ganimet olarak elde ettikleri ve devlete ait olan araznmn ge- tirlerinden, ekininden bir pa> aynr. Bu- hınduğun şehirde, o şehre yakm yerlerde olanlanyla uzaklarda bulunanlan aynı hükme tabi'dir onlann ber biri, haklanna riayet edibnesini ister. Ni- metkr içwde buiunuşun, ehemmiyetn alçaklığını takın. Askerinden, yardımcüanndan, konıyucularuıdan, zaptiye erkânından hiç kimse onlan korkutmasın; onlara mani dmasuı; onlar da seninle )üz yüze, korkmadan, çekinmeden koouşsunlar. AlkJı'ın salaO ona ve soyuna olsun, Resulullah'ın bir yerde değil, birçok yerde "Za\ ıfın korkup çekİDerek. dili dolaşarak söz söylemeye çalıştığı. fakat kuvvettiden hakkını alamadığı toplum ne temizliğe ulaşır, ne kudutuğa kavuşur' btıvurduğunu duymuşumdur, onlann sert konuşmatanna, söz söylerken ağır laflar edenlerine tahammüJ et; daralmayı, onlarla görfişmekten çekinip utanmayı bırak da Aflah bu yüzden sana rabmetleriıü y avsın. ona itaatin yüzünden se\ apİar versin. thsanda bo- hmdnğun zaman minnet yükleyerek venneki, verdiğin, alana sinsin; verme- diğüı zaman da güzeflikk özürler geti- rerek vermeki almayan. hiç obnazsa sevinsiiL Baa işler de »ardır ki bizzat senin yapman gerektir. Bunlann biri, kâtipierinin yazmakta acz gösterdikleri bususlarda memurlanna senin cevap vermeodir. Biri de halkın ihbyacı sana alıkoymayın; onu arayıp elde etmesine engel olmayın; haraç (>ergi) hususunda luşın, yazu ghecekleri şey leri satmay a kalktşmay ın: kendilerine gereken şeyleri taştdıklan haytanlara, iş gördürdükleri kişilere dokunmay ın. Bir pul için bile onlarıdövTneyin.'" Aslında,bu emiıierinde şunlan şunlan yapmayın dediği şey ler o devirde hükümdarlann insanlara nasıl kötü, nasıl zalimce ve aşağılayıcı davrandıkJarının da bir göstergesidir. Bu anlamda onun davranışlannı ve emirierini zamanın geknekİeri ve düzen bicimiyle mukayese ertiğiraiz zaman gerçek değeri ortaya çıkmaktadır. Unutuİmamalı ki, günümüzde bile hâlâ düny anuı birçok ülkelerinde hükümetler insanlara işkence etmekte, onlan zalimce sömürerek yönetmektedirier. Hz. Ali'deki çağının çok çok ilerisindeki düzen anlayışnı ve insan sevgisini günlük davramşlannda, konuşmalannda. vs. ber an gönnek mümkün. Örneğin oğlu Hasan'a yazdığı vasiyetinin bir yerinde şöy le der "Oğulcağızım, nefsûû, kendink başkalan arasında bir tartı haline getir; kendine yapümasını, başına gebnesini Alici Düşüncenin Manevi Boyutian tşlere dalışuı. onlan unutturmasuı sana; ebenuniyetli işiere bakman, küçük sayı- lan işlere balunaytşma bir nuzeret ota- maz; böyfe bir özürdekabui ohmmaz. Unuttunnasuı sana onlan ehemmiyetli işleredatanan, vfizfinû çevinne onlardan. Onlann gözkre hor görünenlerini, iiKtaniar faı-afınrian a^ağı say ılnnlarmı, fakat sana geüp haflerini anîatamay an- larmrsen ara,bul. Onlan bufanak, hal- lerim sorup anlamak için Allah'tan korkan,ona karşı uiulanınayan, güven- digın kişfler yofla; onlann hallenn sana bidininfer. Sonra haklannda öylesme harekettebuhuı ki AUah'a ulaşöğm gün onlar hakkında özürler getirmeye kal- kjşmayasm. Çûnkü bunlar, halk içinde başkalanodan Jat« fazla insafa layık kişilerdir. Bütün bu snflarm haklaruu venneye gayret et, bümeyerek hakkma riayet etmedUüerin içindeAllah'tan ba- ğtşjanmanı dile. Yetimlerden, kocalnuş ktşilerden bir düzene başvtramayanian, kimseden bir şey dflemeyenkri gör, gözet Zamanmm bir kısmını ihtiyaç sahiplerine hasret, onlarm hepsini huzuruna al. otur, onlana görâş. O mediste seni yaratan Allah'a karşı gönül hangi gün arzedilirse heroen o gün o ihtiyaçlan gidenneodir ki bu, olabflir ki yardımcılannı sıkar, vaktindc yapmadar bu işi. Her günün isuıi o gün gör. Çünkü her gün yapdacak bir iş vardır... Yakınlarma, yanında bulunanlara arazi verme ki bazı yerieri, bazı tarialan elde etmek tamahına düşinesinier; aksi halde oradaki köylere zarar getir;... Yakm olsun, uzak olsun, kime gerekse haklunı ver; bu husosta salnrh ol, ecrini Allah'tan iste; akraban ve yakın adamlann bile olsa haktan aynhna;... Düşmanm seninle banşmak isterse reddetme. Banşta Aüah'ın nzası var, orduna buzur veistirahatver.. ahdinevefa et "• Onun için, insan haklan haklann en üstünûdür. Vablerine gönderdiği şu emir, "Sakın hakstz olarak kan dökmekten, çünkü azaba sebep olan, suç bakımından ondandaha bûyük bulunan, nimetin zevafine, devletin yitroesioe sebep teşkil eden hiçbir şey yoktur ki, haksız olarak kandökmekle kıyaslanabOsin"'ilevergi memıuianna gönderdiği şu emir önemli şeylereişaret etmektedir "tnsanlara insafla muamele edin; ihtiyaçlan olan şeyteri ahnaym;bir işe koyubuu işmden sevdiğm. dflediğin şeyi başkalan için de sev dfle; sana y apdnıasını. başına gebnesini istemediğin şeyi onlar için de isteme. Nasıl zulme uğramayı is- temezsen, sen de öylece kimseye zul- metme. Nasıl sana iyüik etmeİerini isti- yorsan sen de başkalanna öylece iyüik et Başkalanndagörüp, duyup çirkin buMuğun şeyi, kendin için de çirkin bul. Sana yaptlınca razı olacağuı şeyi insan- lara da y ap. Bildiğin az bfle oba, zaran yok, fakat bflmediğini söyieme. Sana söylenmesini istemediğin şeyi sen de söyieme başkalanna." Insanlara zulmedenlere kaı^ı son derece acımastzdın "Binn ki, zulüm üç ktsımdın Bir zulüm var bağışlaıımaz; bir zulüm var, terkedilmez. cezası \erilir; bir zulüm var bağışlanır, cezası aranmaz. Bağısianmayan zulüm Allah'a şirk kosmaktır. Yüce Allah, "Gerçekten de Allah kendisine şirk koşanı bağıslamaz" buyurmuştur. Bağışlanan zulüm, kulun bazı küçük şeykrde, hoş olmay an islerde kendisine zulmetmesidir. TerkedUmeyen zulüm ise, kuUaruı birbirine zulmüdür. Burada kîsas (eşit ceza) pek çetindir; o da btçakla yarauuıiak, kamçıyla vurmak değildir; bunlar, onun y anında pek küçük kalır, pek ehemmiyetsiz sayıhr." Buna karşılık. kendi düşmanlanna, canına kastedenlere bile son derece hoşgörülü ve bağtşlayıcıdır. Kin tutmayı, kan davası gütmey i şiddetle reddeder. Pusuy a düşürülüpde zehirli hançerle yaralandığında ölürken oğullan Hasan ile Hüseyin'e ettiği vasiyette şöyle der. "Ey AbdülmuttaHpoğuOan; Emir-ül Müminin katledildı deyip Müs- lümanlann kanlanna girmenizi, öç al- maya kalkmamzı istemem, sakmın bundan. Benim için y alnız beniöMüreni öktürün. Bekleyin hem, onun şu vuru- şundan ölürsem, onun bana bir tek vu- ruşuna karşı siz de ona bir kere vurun; şurasuıı burastnı keserek eziyete kalkjş- mayın; çünkü ben, AUah'ın salatı, ona ve soyuna olsun, Resulullah'tan duy dum, derdi ki: Sakmın eziyetten, işkeoceden, öMüreceğiniz kuduz köpek bile oba." İşkence ve zulme karşı otuşu sadece insanlar için değil, fakat aynı zamanda bütüncanlılar içindir. Valikrine, vergi memurlan için gönderdiği emirnamede şöyleseslenir: "Emin olduğun kişi onlan (vergi olarak) toplayacaksa, tenbüı et dişi deveyi sütüne tamah ederek almasın; yavrusuna zarar termiş olur. Bir de ona binerek yormasu onu. Binmekte. sütlerini sağmakta adalate riayet etsin; getirirkea yorulanlan dinlendirsin, ayağı sürçen, yürümekte güçlük çeken hayvanlan yavaş sürsün. Hayvanlan suya rastiadıkça su- lasuı, oflak yere gdince otlatsın; \akitten vakire onlan dinlendirsin." Bırakınız insanı, başka bir canlıya bile eziy eti, işkenceyi yasaklayan bu dü- şüncenin özü çağlar boyu değtşik top- hmlarda, değtşik kişiler tarafmdan değişik adlar altında temsfl edikli, savu- nuldu. Bir gün insanlığın en yüce toplum biçimi olarak her çağda ve her ülkede yaşay an (sayıca az ya da çok) insaıuaruı umndu, samnusu. ütopyası oidu. Tarih içerisinde zaman zaman iktidarianı kavuşru, zaman zaman zafim iktidanan kendine boyim eğmeve zoriadı, burjııva demokratik düzenlerde bunu ktsmen başardı, sosyalist düzenlerde, geçid bir dönem icüı de olsa taribe damgasını vurdu.. Yol uzun, çetin; ama olsun; bu düşünceler, bu umutlar nasıl insanlıkla biıükte doğdu, varoldu ve tarib içerisinde kâhHz.Ali üekâh onuntakipçfleri ileyada başka ülkeferde başkalan tarafindan temsfl edOdi, olgunlaştmHı, geoştirfldi ise. bundan sonra da, insanlık varoldnğu sürece > arolacak ve bir gün munaka kendi hâkimiyetini kuracaktır. BİTTİ POLITÎKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Aşiyan'da Yatanlap... Yahya Kemal için, "ölüm asude bahar ülkesi"dir. Aşi- yan'daki kabrinin taşında bu dize yazılıdır. Ancak ölenin rint olması gerekir. Olen rintdeğilse, "asude bahar ülke- sine" giremez. Aşiyan'a girdiniz mi karşınıza Yahya Kemal'in görkemli kabri çıkar. Yanı başında Ahmet Hamdi Tanpınar yatar. Orhan Veli'nin mezarı çok geri- lerdeduvardibindedir. NevzatÜstün'ü, EdipCansever'i, Ulvi Uraz'ı da buraya gömdüğümüzü anımsıyorum. Şimdi çıkaramadığım birkaç dostu daha gömmüştük. Çevreyi dolaşırken doğum tarihi yazılı, ölüm tarihi boş, özenle yapılmış bir mezara rastlamıştm. Adamca- ğız, "sağlığımda mezarımı yaptırayım, ölünce hazır olur" diye ivedi davranmış. Bana çok tuhaf geldi, kişinin sağken mezarını yaptırması ne denli bir duygudur? Şinasi özdenoğiu dostum, "Sımsıcak Dostluğunda ölümün" diye tüm ölümden söz eden bir şiir kitabı çıkar- dı: "ölüm üstüne sağlam şiiri yaşamın kadrini bilenler yazar" diyor. Uzunca bir şiirin iki beşlisini birlikte okuyalım Uzun yıllar boyunca ölüme gideriz Kurbanlıkkoyunlargibi habersiz, memnun Taslarımızda bütün yürekleri yaşartacak gözyaşı Koltuğumuzda şiirler yazılmış bir mezartaşı Kurbanlık koyunlar gibi habersiz, memnun Bir darağacı gölgesinde serinler alnımız Zincirimizi siyah pençeler çözer Derin kuyularda siyah kuğular Günahlar üstünde günahkârlar yüzer Son hürriyet şarkısına başlar esirler Bu şiirlerde sadece doğal ölümler yok, darağacına gitmek de var. Şinasi Özdenoğiu ölümde yalnız değildir; Can Yücel de ardından yetişiyor: Ortalık alaca karanlık Elektrikler pır pır yanıyor Bütün cezaevi ayakta Idam... Susan sadece asılacak olan Oaha çıkmamış, çıkmayacaktır da Francois Villon, Oscar Wilde Ve Nazım'dan sonra çıkmamış Havada sallanan ayakların Konuşkan sessizliğini anlatan Asılanın havada sallanan ayakları kimbilir neler dü» şündürür insana? Ahmet Muhip Dıranas'ın bir asılanı anlatan şiiri vardır. Bunun adı ilk yayımlandığında Mas- lup, Darağacı'ydı. Bu kez kitabına alırken "Ayaklar" koymuş. Darağacında sallanan ve düşünen ayaklar... Ölmüş o, ayrı düşmüş sürüden, Ayakları dışarda örtüden. ölmüş herkes gibi ölen insan, Valnız ayaklar kalmış yaşayan Ardından ölüme düsen başın iki kardeş bakakalmış şaşkın Burada ansızın susup kalmış Koyunları başıboş bırakmış Der ki bu ayakları görenler Başım değilmiş düşünen meğer Ayaklarım az gide uz gide Ayaklarım, ümitler peşinde! Yolcu ölmüş; işte ayaklar hür Yolcu ölmüş ayaklar düşünür... Şiirlerinde ölüme en çok yer veren şair Cahit Sıtkı Ta- rancı, "öldük ölümden bir şeyler umarak" der, "Ölüm bir sebep değil, belki bir neticedir" diye noktalar. ölüm üstünde duran şairlerden biri de Abdülhak Hamit'tir. Beyrut'ta ölen eşi için koca bir kitap yazar: Makber Cananın o günkü hali eyvah Eyvah benim o günkü halim ölüm bir beyitte özetlenir. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 4 Kaıdeşiiîi öldü ağlacbııı, bir de dün9 I N L E R J m m J f) J J 9G9N YAZDI Se\gili L'ğur Mumcu. seni her zaman kalbimizde yaşatacağız. Senin yaalann bizi bir kat daha aydınlaüyordu. Bucanice cinayeti işleyenler elbette bir gün hesap verecekler. Sonsuz sevgılcrimle. Müjdat Altıntaş Sevgili Uğur Mumcu, seni her zaman saygı ve sevgi ile anacağız.Seni hiç unutmayacağız. Rahat uyu. Gözün arkada kalmasın. SerpflErsoy Sevgili Uğurabi, seni hep yaşatacağız, hep kalbimizde yaşayacaksınfikirterinleve herşeyinle. Oktay Us Demokrasi, insan haklan, özgürlük, tam bağımsızlık, devrimciJik ve hümanizm konusundaki ışığınız ışığımdır. Av. Nasn- Hauzade Sevgih' Uğurabi, bıraktığın yerden devam edeceğiz, siz rahat uyuyunuz. Hnseyin Kızılay Sevgib Uğur Mumcu, iyiler ölür, kötüler kahr, fakat sizin gibilergideryerimze binlerce insan gelir. Size ve demokrasiye karşı yapılan bu haince ve hunharca saldınyı kııuyor, katillerin bir an önce bulunmasını istiyoruz. Yaşasın dernokrasi. kahrolsun faşizm. Cemallşık K.ardeşim öldü ağladım, bir de dün. Zekeriya Kurt Senin varlığını, nefesini saürlannda hissedememek nutkumu kesiyor. Kalbim sıkışıyor senin yokluğunu düşündükçe. Bil ki; insanlar ölmekle bitmez kahrolası terör. Bil bunu ve sakın unutma. Seni. seviyorum Uğur abi, sen bir demokrasi ejderhası ve ejderhalann alevi su dökmekJe sönmez... LğurNalbantoğlu SÜRECEK SOLDANSAĞA: 1/ Ziya Paşa'nın, divan ^ şairleriyle Arap ve tran şairlerinden seçtiği ör- 2 nekleri derleyen antoloji. « 2/ Din adamlannın baş- lanna giydikleri ve simge- 4 leri sayılan başlık... Yazı. g 3/ Japon lirik dramı... Briçte, atılan bir kâğıtla 6 eşine oynamasını istediği 7 kâğıdı beürtme. 4/ Yel- ' kenli bir yanş teknesi. 5/ 8 Bir ayakia üzerine bini- g up, öbür ayakia yeri tepe- rek yol ahnan çocuk oyuncağı. 6/ İskambildeki maça rengine verilen bir başka ad... Ekleme, ulama. 7/ Kakım da denilen bir kürk hayva- nı... Üslup. 8/ Kapı ve pencerenin yerleştiği kasa... Yararli, kazançb. 9/ Boğa güreşi yapılan alan... Bir mey^ve. YUKARIDAN AŞAĞIYA; 1/ Falih Rıfkı Atay'ın bir gezi kita- bı... Hamurun fınna verilmeden önce dinlenmesi için ûzerinde bek- Jetildiği tahta. 2/ Motorlu araçlarda sarsıntıyı en aza indiren düzenek. 3/ Eski Mısır'da güneş tannsı... Küçük su kanah... Bir bağlaç. 4/ Spor karşılaşmalannda seyircileri coşturan kimse... Tekil ikinci kişi adıü. 5/ Berilyumun simgesi... Kulak iltihabı. 6/ Benzenden türeyen ve boya sanayisinde kullanılan zehirli bir madde. 7/ Kumaş, kâğıt gibi şeylerin belli miktardaki bağı... İnleyen. 8/ Bir köşeden karşı köşeye doğru kesilmiş ya da kat- lanmış olan... Birnota. 9/ Üstü kapalı pazaryeri... Cevizinyeşil kabuğu ve yaprağı. İLAN DtY ARBAKIR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1992/550 Esas Davacı Şevket Avcı vekili tarafindan davalı Özgün Sigortaalık aleyhine açılan çek iptali davaanuı açık yargılamaa sırasında verilen ara karar gereğınce: Davah Özgün Sigortacıhk'ın Kültür Mah. 8. Sok. Nq: 24,'2 tzmir adresıne çıkanlan tebligaün bila tebli| iade edildiği gibi, emniyetçe yaptınlan soruşturma neticesinde tebligata yarar adresi tespit edile- mediginden dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiştir. Karar gereğince, yukanda adı yazılı bulunan davah özgün Sigor- taalık'm duruşmanın bırakıldığı 15.6.1993 günü saat 09.00'da duruş- mada bizzat hâzır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirme- si, duruşmaya gelmediğinde ve dava ile ilgüi ibraz etmek istediği belgeleri duruşma gününe kadar göndermesi veya getirip ibraz etme- si, gelmediği gibi kendisini bir vekille de temsil ettirrnediği takdirde yargılamaya yokluğunda devam edüeceği ve karar verileceği keyfiyeti davetiye yerine kaim olmak üzere tebliğ olunur. 13.5.1993 Basın 49018
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle