Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 HAZİRAN1993 PAZARTESİ
10 DIZIYAZI
97 yıllık efeane bir yaşam
Çagdaş Bir
, JBektaşi Mistigi
Hamdullah Erbil
TJ
A. A. ergünüdopdolugeçmiş,
şiirleriyle düşünceleri, insan
ilişkileri ve sevgisiyle dilden dile
dolaşmış, sağhğında bile hakkında
efsaneler söylennüş 97 yılhk bir
yaşam böylece sona erer; ama
acaba efsane sona erecek miydi,
yoksayenimibaşhyordu, biünmez;
onu da zaman gö'sterecek.
lunu beklediğim, görmeden gitmem de-
dığim kimse kalmadı" dedi. O heyecan
anında ben anlayamamışım; meğerse bu
cümle artık bu dünyadan göçme za-
manmın geldiğiru dile getiriyormuş. O
inançlanndan. efsanevi düşüncelerinden
uyandırmaya çalışırdı.
Sonyazısı
Avrupa'ya gelişimden üç ay sonragece başbaşa kaldığımızda annem Hoşe - .«-;-.' -_«--»-,— ,••„.' " •
p. . "m *?.._&* *- duyduk lu. Dedem hasta. Ulkeye gen
ile birlikte üçümüz geç saatlere kadar
sohbet ettik. Bana yakalandığım hastah-
ktan korkmamamı, inançlı olduğum sü-
rece onu yenebıleceğimi ve daha vıllarca
yaşayacağımı telkin etti. Ertesi gûn köy-
den aynldım. Hastahğımın tedavisi için
dönme ve son günlerinde ziyaret etme
olanağımız yoktu. Onu bir daha göre-
meyeceğimiz günler yaklaşıyordu. 97
yaşında, gözünün birini tümüyle kaybet-
mişti ve hasta yatağında olmasına rağ-
vuıtdişına çıkmam gerekiyordu ve hü- m e n
' ^ ö
g*Jj?k
?Bİ
*?&dl
eüne almış
!.-••-.. *,-.?•.-, . ve Arap alfabesıyle Hayatım Yazısı
b h k l 7 fhk bii
1
986 yıbnda eşi Bağdatı kay-
betti. Annemin anlattığına
göre. zaman zaman yapuklan
sohbetlerde, onu aradığı, özk-
diği açıkça belli olurmuş. Ara-
Lanndaki sevgiye ve ölüme iliş-
kin olarak şunlan söylüyon "Ona da
müteessir değüim; ele ayağa düşmedi.
hamdolsun; dışan gjtti, geldi, ışte böy-
jelikle bu dünyadan göçtü. Birbirimizi
incitmedik; evlendiğimiz gûnden son gû-
nûne kadar birbirimizi hoş tuttuk, hoş-
nut ettik. aynlırken de nza ile birbirimiz-
le vedaiaşa vedaJaşa, sanki buradan bir
şehire gidiyormuş gibi aynldık. Onun
için hiç müteessir degılim: fakat, ne de
olsa, aynlığm bir tesiri oiuyor.
Sevgi zeval bubnaz
Ama önceden birbirimizi incitseydik,
sonradan içimizde kahr, dert olurdu.
Yok, öyle bir şeyler olmadığı için.. ben
de keşke öyle göç çekerken kimseye yük
olmadan, eve yük olmadan gıtsem.
memnun olurdurn böyle bir göç çek-
mekten. Ölüm bizim için nasıl? Biz ölme-
yeceğiz diye düşünüyorduk, ölmemek
için çahşıyorduk. Bu kadar çahşmamız
ölmemek içindi; ölmememiz, iyılikleri-
mize, birbirimize olan muhabbetimize,
sevgimize bağbydı. Her şey zeval bulur,
ama se\gi zeval bulmaz. Şimdi senin ar-
kadaşınla muhabbetin gerçek, hakiki bir
muhabbet ise biriniz önden aynlsanız,
biriniz ondan sonra gitseniz. ölmemiş
gibi içinizde yer eder, içinizdekı yaşamını
sürdürür."
Torunu Latife'nin çocuklan ile oğju
Zeynel Abidin'in çocuklan ömrünün
sonbahannda hayatında yeniden çiçek-
lcr açtırmışlardı. O yaşına rağmen, dü-
şüncelerini ve bildiklerini, bıkmadan o
çocuklara aktanr, onlann
bilgi donanımıyla bizzat
ilgilenirdi. Eski dostlan-
ndan geriye kalanlann
veya bu yola yeni sevgi
duyarak girmeye çahşan
gençlerin, ya da fstanbuT-
dan Fransız Konsolosu'-
nun. sinema sanatçısı ve
yapıma İhsan Yüce ve
başka saz sanatçılan gibi
sanatçılann zaman za-
man yaptıklan ziyaretler
de ona eski günlerinin
heyecanını verir, o ana
kadar her gün artan Ehl-i
Beyt sevgisiyle yine ilk
günkü gjbi yanıp tutuşur-
du. Kırkısraklı Kjyno,
K.ubucuklann Mamo,
Serkizçayın'ndan tbiş
Yılmaz, SefîJ Ali'nin oğlu
Aii, dostluklannı son
günlerine kadar göster-
meyi ihmaJ etmediler.
Yıl 1989a geldiğinde
ben 12 yıüık cezaevi ya-
şarrumj tamamladım ve
ağır haslalığımdan dolayi 6 ay izinle te-
davi için serbest bırakıldım. 12 yılhk has-
retten sonra ilk defa Dedemi görebile-
cek, mübarek ellerini öpebilecektim.
Beni köylûierden oluşan kalabalıkla bir-
likte yüz yılhk köy evinin arkasmdaki
yolda karşıladı. Kucaklaştık, yanakJan-
mdan öptü ve anneme, "Hoşe, artık yo-
kümet pasaport vermediği için kaçmak
zorundaydım.
Henüz sağhğında insanlar onu efsa-
neleştirmişler. manevi bir gücünün oldu-
ğuna inanmışlardı. Hasta çocukiannj,
iyüeştirmesi için kendisine getirenlere,
"Ben sizden farklı bir insan değüim. ço-
cuğunuzu doktora götürün; görmüyor
musunuz ben her gün doktora gidiyo-
rum, onlann verdiği ilaçlan kullanıyo-
rum, öyle bir gücüm olsa önce kendimi
iyileştirmez miyimT' diyerek onlan batıl
başhklı 7 sayfahk yazıyı yazıp bitirme-
den bu dünyaya veda etmemiş. Anne-
min anlattığına göre yazıyı bitirdikten
bir süre sonra, 14 Kasım 1989 günü ha-
yata gözlerini yumduğunda, daha önce-
ki yıliarda özlediği, istediği biçimde, el-
den ayaktan düşmeden. kimseye yük ol-
madan ve şuurunu kaybetmeden, bilinç-
li ve geri dönüşü olan bir yolculuğa çıkar
gibi üzüntüsüz gitmiş. Göç haberini duy-
duğumuzda üzülmemek elde değildi,
ama üzülmemeye çahştık. Çün-
kü, şiirinin birinde. kendisini se-
ven,felsefesine inanan dostlanna
şöyle sesleniyordu:
MeluU'yi görün geçin
Sözerinden gevher seçin
Ahrete çekerse göçûn
öbnüf tüyen fnzden değil
Hepimiz ölmediğine inanıyo-
ruz; çünkü, kendisini her gün
anıyor, hayatımızda kendimızle
birükte yaşatıyoruz. Torunlan.
çocuklanna onun adiannı (Erbil,
Karaca) koydular; Meluli olarak
da zaten, toplantılarda, sohbet-
lerde saz ile çahnıp söylenen şi-
irleriyle hep yaşayacak...
Her günü dopdolu gecmiş şiir-
leriyledüşünceleri, insan ilişkileri
ve sevgisiyle dilden dile dolaşmış,
sağhğında bile hakkında efsane-
ler söylenmiş 97 yıllık bir yaşam
böylece sona erer; ama acaba ef-
sane sona erecek miydi, yoksa
yeni mi başhyordu, büinmez;
onu da zaman gösterecek.
BİTTİ
M
alika-Eşter'iMtsır'a
vaKUviaettiği
zaman ona yaaiığı
ahitnarocbu
aniatnuya
çaltşt^ımızdüşünsd
boyutian kendi
kakminden yansrtması açısından
oldukça ilgİDçtin "Halka merhamede
muame)e>i kendine adet et onlan
sevmeyi, oniara Ifitfetmevi huy edin.
Onlara karşı viyeceklerini. içeceklerini
ganimet bilen yırtKi bir canavar
kesflme... Halkın kusurlannı bağış-
layınca nedamete düşme; oniaraceza
verincede sevimne;seni yokUn çıkara-
cak öflceye kapılıp ceza vermekte tez
darranma: ben onlara emir verenim,
enrime uyulması gerek deme>e kalluş-
ma... tdaren altındaki şehirkrin düzene
girmesi, halkın huzura ka>uşması için
daima bflginlerie görüş, bu bususta dü-
şüncdikişileredantş,..Bilki,halksınıf-
Ura aynünışhr. O sunffauın bir lusmı
öbür ktsmının dfizene girmesiyle düzdir,
huzura erer. Bir ktsnnnm öbür ktsmmda
müstağni (ayncalıklı), çekinen,
(nazlanan) kalmasına imkân yoktur...
VaHlerin gözlerini aydınlatan
işterinen östünü şehirterde,
dosdoğru olarak adaieti
yaymak, halk arasında
sevginin beürroesine sebep
obnaktır. Onlannsevgfleri de
ancak gönûfleriniıı huzura
ermesiylemümkün olur...
Sonra herkesin, sınanan,
bttlnen derecesini tanı; birinin çektiği
zahmeti başkasına maletme; onun yerine
başkasını övme; herkese Doksansız
hakkını ver; herkesin hakkım tam...
Sonra, vergi metnurianna dikkat et
Onian smadıktan sonra tayin et; onlan
şahsi bir meyiUe rastgele tayin etme;
bunlan temiz aileierdea, tslamaeskiden
ginnişouuıiardan, tecrûbe ve utanç
sahibi kişikrden sec; çünkü onlar,
ahlakça en östün. namusça en doğru,
garezierden en kurtulmuş, taraahlan en
az, tşlerin sonuna dikkatte en fazh gay-
retfi kişilerdir. Sonra da oabuın nzüüa-
nnı boi bol ver. Çünkü bu, nensierini
düzettmeve kuvvet verir onlara. Müslü-
manlarm eDeri altuıda bulunan mallannı
yemekten alıkor onlan... Bir de, tacirieri,
sanat vezanaat erbabını tavsiyeederün
sana; onlara karşı hay ırtı oL.
Buiunduğun yerdedeonlann işlerini gör
gözet uzak yakm şehirienk de haOerini
izfe, dikkat et, bir zuune uğratma onlan.
Ama şuıu da bil ki, bütün buniarla
beraber, bonlann çoğunda aşın bir hırs,
kötü bir pekeslik, bencülik, faydal.
şejieri gizleyip, saklayıp azaünca değe-
rinden fazla satma gayreti, menfaat
düşkünKiğü vardn-; eDerinde bulunanlan
büdikkrigibisatmakisterier;buvsa,
halkın zaranna sebepolduğu gibi vatüen?
de buna göz vummak ayıpbr, noksandır.
thtikân(>un>unculuk,bir malı değerinden
fazUya satma) menet... Alışveriş, güzd
surette, adalet terazüerine uygun olarak,
bir narh konarak yapdsnı; iki taraf da,
satan da zarar etmesin, alan da...
Sonra AUah için, .\Uah için aşağı ta-
bakayı gör, gözet Onlar başvuracaklan
bir dözen bulamayan, yok yoksul,
muhtaç, darlıkla bunaîııuş, dertfere ka-
nşmış, kazançtan adz kahnış kişilerdir.
Bu smıf içinde dilenenler olduğu gibi bir
şey umupbekfcyenter, fakat kimseden
birşey tstemeyenler de vardır. Onlann
hakkına dair Aüan'uı sana emrettiği şeyi
Allah icİB otsun, koru. Onlara, memur
olduğun Beytülmal'den, her şehirde,
Müstümanbuın ganimet olarak elde
ettikleri ve devlete ait olan araznmn ge-
tirlerinden, ekininden bir pa> aynr. Bu-
hınduğun şehirde, o şehre yakm yerlerde
olanlanyla uzaklarda bulunanlan aynı
hükme tabi'dir onlann ber biri,
haklanna riayet edibnesini ister. Ni-
metkr içwde buiunuşun, ehemmiyetn
alçaklığını takın. Askerinden,
yardımcüanndan, konıyucularuıdan,
zaptiye erkânından hiç kimse onlan
korkutmasın; onlara mani dmasuı; onlar
da seninle )üz yüze, korkmadan,
çekinmeden koouşsunlar. AlkJı'ın salaO
ona ve soyuna olsun, Resulullah'ın bir
yerde değil, birçok yerde "Za\ ıfın korkup
çekİDerek. dili dolaşarak söz söylemeye
çalıştığı. fakat kuvvettiden hakkını
alamadığı toplum ne temizliğe ulaşır, ne
kudutuğa kavuşur' btıvurduğunu
duymuşumdur, onlann sert
konuşmatanna, söz söylerken ağır laflar
edenlerine tahammüJ et; daralmayı,
onlarla görfişmekten çekinip utanmayı
bırak da Aflah bu yüzden sana
rabmetleriıü y avsın. ona itaatin
yüzünden se\ apİar versin. thsanda bo-
hmdnğun zaman minnet yükleyerek
venneki, verdiğin, alana sinsin; verme-
diğüı zaman da güzeflikk özürler geti-
rerek vermeki almayan. hiç obnazsa
sevinsiiL Baa işler de »ardır ki bizzat
senin yapman gerektir. Bunlann biri,
kâtipierinin yazmakta acz gösterdikleri
bususlarda memurlanna senin cevap
vermeodir. Biri de halkın ihbyacı sana
alıkoymayın; onu arayıp elde etmesine
engel olmayın; haraç (>ergi) hususunda
luşın, yazu ghecekleri şey leri satmay a
kalktşmay ın: kendilerine gereken şeyleri
taştdıklan haytanlara, iş gördürdükleri
kişilere dokunmay ın. Bir pul için bile
onlarıdövTneyin.'" Aslında,bu
emiıierinde şunlan şunlan yapmayın
dediği şey ler o devirde hükümdarlann
insanlara nasıl kötü, nasıl zalimce ve
aşağılayıcı davrandıkJarının da bir
göstergesidir. Bu anlamda onun
davranışlannı ve emirierini zamanın
geknekİeri ve düzen bicimiyle mukayese
ertiğiraiz zaman gerçek değeri ortaya
çıkmaktadır. Unutuİmamalı ki,
günümüzde bile hâlâ düny anuı birçok
ülkelerinde hükümetler insanlara işkence
etmekte, onlan zalimce sömürerek
yönetmektedirier. Hz. Ali'deki çağının
çok çok ilerisindeki düzen anlayışnı ve
insan sevgisini günlük davramşlannda,
konuşmalannda. vs. ber an gönnek
mümkün. Örneğin oğlu Hasan'a yazdığı
vasiyetinin bir yerinde şöy le der
"Oğulcağızım, nefsûû, kendink
başkalan arasında bir tartı haline getir;
kendine yapümasını, başına gebnesini
Alici Düşüncenin Manevi Boyutian
tşlere dalışuı. onlan unutturmasuı sana;
ebenuniyetli işiere bakman, küçük sayı-
lan işlere balunaytşma bir nuzeret ota-
maz; böyfe bir özürdekabui ohmmaz.
Unuttunnasuı sana onlan ehemmiyetli
işleredatanan, vfizfinû çevinne onlardan.
Onlann gözkre hor görünenlerini,
iiKtaniar faı-afınrian a^ağı say ılnnlarmı,
fakat sana geüp haflerini anîatamay an-
larmrsen ara,bul. Onlan bufanak, hal-
lerim sorup anlamak için Allah'tan
korkan,ona karşı uiulanınayan, güven-
digın kişfler yofla; onlann hallenn sana
bidininfer. Sonra haklannda öylesme
harekettebuhuı ki AUah'a ulaşöğm gün
onlar hakkında özürler getirmeye kal-
kjşmayasm. Çûnkü bunlar, halk içinde
başkalanodan Jat« fazla insafa layık
kişilerdir. Bütün bu snflarm haklaruu
venneye gayret et, bümeyerek hakkma
riayet etmedUüerin içindeAllah'tan ba-
ğtşjanmanı dile. Yetimlerden, kocalnuş
ktşilerden bir düzene başvtramayanian,
kimseden bir şey dflemeyenkri gör,
gözet Zamanmm bir kısmını ihtiyaç
sahiplerine hasret, onlarm hepsini
huzuruna al. otur, onlana görâş. O
mediste seni yaratan Allah'a karşı gönül
hangi gün arzedilirse heroen o gün o
ihtiyaçlan gidenneodir ki bu, olabflir ki
yardımcılannı sıkar, vaktindc yapmadar
bu işi. Her günün isuıi o gün gör. Çünkü
her gün yapdacak bir iş vardır...
Yakınlarma, yanında bulunanlara arazi
verme ki bazı yerieri, bazı tarialan elde
etmek tamahına düşinesinier; aksi halde
oradaki köylere zarar getir;... Yakm
olsun, uzak olsun, kime gerekse haklunı
ver; bu husosta salnrh ol, ecrini Allah'tan
iste; akraban ve yakın adamlann bile
olsa haktan aynhna;... Düşmanm
seninle banşmak isterse reddetme.
Banşta Aüah'ın nzası var, orduna buzur
veistirahatver.. ahdinevefa et "•
Onun için, insan haklan haklann en
üstünûdür. Vablerine gönderdiği şu emir,
"Sakın hakstz olarak kan dökmekten,
çünkü azaba sebep olan, suç bakımından
ondandaha bûyük bulunan, nimetin
zevafine, devletin yitroesioe sebep teşkil
eden hiçbir şey yoktur ki, haksız olarak
kandökmekle kıyaslanabOsin"'ilevergi
memıuianna gönderdiği şu emir önemli
şeylereişaret etmektedir "tnsanlara
insafla muamele edin; ihtiyaçlan olan
şeyteri ahnaym;bir işe koyubuu işmden
sevdiğm. dflediğin şeyi başkalan için de
sev dfle; sana y apdnıasını. başına
gebnesini istemediğin şeyi onlar için de
isteme. Nasıl zulme uğramayı is-
temezsen, sen de öylece kimseye zul-
metme. Nasıl sana iyüik etmeİerini isti-
yorsan sen de başkalanna öylece iyüik et
Başkalanndagörüp, duyup çirkin
buMuğun şeyi, kendin için de çirkin bul.
Sana yaptlınca razı olacağuı şeyi insan-
lara da y ap. Bildiğin az bfle oba, zaran
yok, fakat bflmediğini söyieme. Sana
söylenmesini istemediğin şeyi sen de
söyieme başkalanna." Insanlara
zulmedenlere kaı^ı son derece
acımastzdın "Binn ki, zulüm üç ktsımdın
Bir zulüm var bağışlaıımaz; bir zulüm
var, terkedilmez. cezası \erilir; bir zulüm
var bağışlanır, cezası aranmaz.
Bağısianmayan zulüm Allah'a şirk
kosmaktır. Yüce Allah, "Gerçekten de
Allah kendisine şirk koşanı bağıslamaz"
buyurmuştur. Bağışlanan zulüm, kulun
bazı küçük şeykrde, hoş olmay an islerde
kendisine zulmetmesidir. TerkedUmeyen
zulüm ise, kuUaruı birbirine zulmüdür.
Burada kîsas (eşit ceza) pek çetindir; o da
btçakla yarauuıiak, kamçıyla vurmak
değildir; bunlar, onun y anında pek küçük
kalır, pek ehemmiyetsiz sayıhr." Buna
karşılık. kendi düşmanlanna, canına
kastedenlere bile son derece hoşgörülü ve
bağtşlayıcıdır. Kin tutmayı, kan davası
gütmey i şiddetle reddeder. Pusuy a
düşürülüpde zehirli hançerle
yaralandığında ölürken oğullan Hasan
ile Hüseyin'e ettiği vasiyette şöyle der.
"Ey AbdülmuttaHpoğuOan; Emir-ül
Müminin katledildı deyip Müs-
lümanlann kanlanna girmenizi, öç al-
maya kalkmamzı istemem, sakmın
bundan. Benim için y alnız beniöMüreni
öktürün. Bekleyin hem, onun şu vuru-
şundan ölürsem, onun bana bir tek vu-
ruşuna karşı siz de ona bir kere vurun;
şurasuıı burastnı keserek eziyete kalkjş-
mayın; çünkü ben, AUah'ın salatı, ona ve
soyuna olsun, Resulullah'tan duy dum,
derdi ki: Sakmın eziyetten, işkeoceden,
öMüreceğiniz kuduz köpek bile oba."
İşkence ve zulme karşı otuşu sadece
insanlar için değil, fakat aynı zamanda
bütüncanlılar içindir. Valikrine, vergi
memurlan için gönderdiği emirnamede
şöyleseslenir: "Emin olduğun kişi onlan
(vergi olarak) toplayacaksa, tenbüı et
dişi deveyi sütüne tamah ederek
almasın; yavrusuna zarar termiş
olur. Bir de ona binerek yormasu
onu. Binmekte. sütlerini sağmakta
adalate riayet etsin; getirirkea
yorulanlan dinlendirsin, ayağı
sürçen, yürümekte güçlük çeken
hayvanlan yavaş sürsün.
Hayvanlan suya rastiadıkça su-
lasuı, oflak yere gdince otlatsın; \akitten
vakire onlan dinlendirsin."
Bırakınız insanı, başka bir canlıya bile
eziy eti, işkenceyi yasaklayan bu dü-
şüncenin özü çağlar boyu değtşik top-
hmlarda, değtşik kişiler tarafmdan
değişik adlar altında temsfl edikli, savu-
nuldu. Bir gün insanlığın en yüce toplum
biçimi olarak her çağda ve her ülkede
yaşay an (sayıca az ya da çok) insaıuaruı
umndu, samnusu. ütopyası oidu. Tarih
içerisinde zaman zaman iktidarianı
kavuşru, zaman zaman zafim iktidanan
kendine boyim eğmeve zoriadı, burjııva
demokratik düzenlerde bunu ktsmen
başardı, sosyalist düzenlerde, geçid bir
dönem icüı de olsa taribe damgasını
vurdu.. Yol uzun, çetin; ama olsun; bu
düşünceler, bu umutlar nasıl insanlıkla
biıükte doğdu, varoldu ve tarib içerisinde
kâhHz.Ali üekâh onuntakipçfleri ileyada
başka ülkeferde başkalan tarafindan
temsfl edOdi, olgunlaştmHı, geoştirfldi
ise. bundan sonra da, insanlık varoldnğu
sürece > arolacak ve bir gün munaka
kendi hâkimiyetini kuracaktır.
BİTTİ
POLITÎKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Aşiyan'da Yatanlap...
Yahya Kemal için, "ölüm asude bahar ülkesi"dir. Aşi-
yan'daki kabrinin taşında bu dize yazılıdır. Ancak ölenin
rint olması gerekir. Olen rintdeğilse, "asude bahar ülke-
sine" giremez. Aşiyan'a girdiniz mi karşınıza Yahya
Kemal'in görkemli kabri çıkar. Yanı başında Ahmet
Hamdi Tanpınar yatar. Orhan Veli'nin mezarı çok geri-
lerdeduvardibindedir. NevzatÜstün'ü, EdipCansever'i,
Ulvi Uraz'ı da buraya gömdüğümüzü anımsıyorum.
Şimdi çıkaramadığım birkaç dostu daha gömmüştük.
Çevreyi dolaşırken doğum tarihi yazılı, ölüm tarihi
boş, özenle yapılmış bir mezara rastlamıştm. Adamca-
ğız, "sağlığımda mezarımı yaptırayım, ölünce hazır
olur" diye ivedi davranmış. Bana çok tuhaf geldi, kişinin
sağken mezarını yaptırması ne denli bir duygudur?
Şinasi özdenoğiu dostum, "Sımsıcak Dostluğunda
ölümün" diye tüm ölümden söz eden bir şiir kitabı çıkar-
dı: "ölüm üstüne sağlam şiiri yaşamın kadrini bilenler
yazar" diyor.
Uzunca bir şiirin iki beşlisini birlikte okuyalım
Uzun yıllar boyunca ölüme gideriz
Kurbanlıkkoyunlargibi habersiz, memnun
Taslarımızda bütün yürekleri yaşartacak gözyaşı
Koltuğumuzda şiirler yazılmış bir mezartaşı
Kurbanlık koyunlar gibi habersiz, memnun
Bir darağacı gölgesinde serinler alnımız
Zincirimizi siyah pençeler çözer
Derin kuyularda siyah kuğular
Günahlar üstünde günahkârlar yüzer
Son hürriyet şarkısına başlar esirler
Bu şiirlerde sadece doğal ölümler yok, darağacına
gitmek de var. Şinasi Özdenoğiu ölümde yalnız değildir;
Can Yücel de ardından yetişiyor:
Ortalık alaca karanlık
Elektrikler pır pır yanıyor
Bütün cezaevi ayakta
Idam...
Susan sadece asılacak olan
Oaha çıkmamış, çıkmayacaktır da
Francois Villon, Oscar Wilde
Ve Nazım'dan sonra çıkmamış
Havada sallanan ayakların
Konuşkan sessizliğini anlatan
Asılanın havada sallanan ayakları kimbilir neler dü»
şündürür insana? Ahmet Muhip Dıranas'ın bir asılanı
anlatan şiiri vardır. Bunun adı ilk yayımlandığında Mas-
lup, Darağacı'ydı. Bu kez kitabına alırken "Ayaklar"
koymuş. Darağacında sallanan ve düşünen ayaklar...
Ölmüş o, ayrı düşmüş sürüden,
Ayakları dışarda örtüden.
ölmüş herkes gibi ölen insan,
Valnız ayaklar kalmış yaşayan
Ardından ölüme düsen başın
iki kardeş bakakalmış şaşkın
Burada ansızın susup kalmış
Koyunları başıboş bırakmış
Der ki bu ayakları görenler
Başım değilmiş düşünen meğer
Ayaklarım az gide uz gide
Ayaklarım, ümitler peşinde!
Yolcu ölmüş; işte ayaklar hür
Yolcu ölmüş ayaklar düşünür...
Şiirlerinde ölüme en çok yer veren şair Cahit Sıtkı Ta-
rancı, "öldük ölümden bir şeyler umarak" der, "Ölüm
bir sebep değil, belki bir neticedir" diye noktalar. ölüm
üstünde duran şairlerden biri de Abdülhak Hamit'tir.
Beyrut'ta ölen eşi için koca bir kitap yazar: Makber
Cananın o günkü hali eyvah
Eyvah benim o günkü halim
ölüm bir beyitte özetlenir.
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8
4
Kaıdeşiiîi öldü ağlacbııı, bir de dün9
I N L E R
J m m J
f)
J J
9G9N YAZDI
Se\gili L'ğur Mumcu. seni her
zaman kalbimizde yaşatacağız.
Senin yaalann bizi bir kat daha
aydınlaüyordu. Bucanice
cinayeti işleyenler elbette bir
gün hesap verecekler. Sonsuz
sevgılcrimle.
Müjdat Altıntaş
Sevgili Uğur Mumcu, seni her
zaman saygı ve sevgi ile
anacağız.Seni hiç
unutmayacağız. Rahat uyu.
Gözün arkada kalmasın.
SerpflErsoy
Sevgili Uğurabi, seni hep
yaşatacağız, hep kalbimizde
yaşayacaksınfikirterinleve
herşeyinle.
Oktay Us
Demokrasi, insan haklan,
özgürlük, tam bağımsızlık,
devrimciJik ve hümanizm
konusundaki ışığınız ışığımdır.
Av. Nasn- Hauzade
Sevgih' Uğurabi, bıraktığın
yerden devam edeceğiz, siz
rahat uyuyunuz.
Hnseyin Kızılay
Sevgib Uğur Mumcu, iyiler
ölür, kötüler kahr, fakat sizin
gibilergideryerimze binlerce
insan gelir. Size ve demokrasiye
karşı yapılan bu haince ve
hunharca saldınyı kııuyor,
katillerin bir an önce
bulunmasını istiyoruz. Yaşasın
dernokrasi. kahrolsun faşizm.
Cemallşık
K.ardeşim öldü ağladım, bir de
dün.
Zekeriya Kurt
Senin varlığını, nefesini
saürlannda hissedememek
nutkumu kesiyor. Kalbim
sıkışıyor senin yokluğunu
düşündükçe. Bil ki; insanlar
ölmekle bitmez kahrolası terör.
Bil bunu ve sakın unutma. Seni.
seviyorum Uğur abi, sen bir
demokrasi ejderhası ve
ejderhalann alevi su dökmekJe
sönmez...
LğurNalbantoğlu
SÜRECEK
SOLDANSAĞA:
1/ Ziya Paşa'nın, divan ^
şairleriyle Arap ve tran
şairlerinden seçtiği ör- 2
nekleri derleyen antoloji. «
2/ Din adamlannın baş-
lanna giydikleri ve simge- 4
leri sayılan başlık... Yazı. g
3/ Japon lirik dramı...
Briçte, atılan bir kâğıtla 6
eşine oynamasını istediği 7
kâğıdı beürtme. 4/ Yel- '
kenli bir yanş teknesi. 5/ 8
Bir ayakia üzerine bini- g
up, öbür ayakia yeri tepe-
rek yol ahnan çocuk oyuncağı. 6/
İskambildeki maça rengine verilen
bir başka ad... Ekleme, ulama. 7/
Kakım da denilen bir kürk hayva-
nı... Üslup. 8/ Kapı ve pencerenin
yerleştiği kasa... Yararli, kazançb.
9/ Boğa güreşi yapılan alan... Bir
mey^ve.
YUKARIDAN AŞAĞIYA;
1/ Falih Rıfkı Atay'ın bir gezi kita-
bı... Hamurun fınna verilmeden
önce dinlenmesi için ûzerinde bek-
Jetildiği tahta. 2/ Motorlu araçlarda sarsıntıyı en aza indiren
düzenek. 3/ Eski Mısır'da güneş tannsı... Küçük su kanah... Bir
bağlaç. 4/ Spor karşılaşmalannda seyircileri coşturan kimse...
Tekil ikinci kişi adıü. 5/ Berilyumun simgesi... Kulak iltihabı. 6/
Benzenden türeyen ve boya sanayisinde kullanılan zehirli bir
madde. 7/ Kumaş, kâğıt gibi şeylerin belli miktardaki bağı...
İnleyen. 8/ Bir köşeden karşı köşeye doğru kesilmiş ya da kat-
lanmış olan... Birnota. 9/ Üstü kapalı pazaryeri... Cevizinyeşil
kabuğu ve yaprağı.
İLAN
DtY ARBAKIR 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1992/550 Esas
Davacı Şevket Avcı vekili tarafindan davalı Özgün Sigortaalık
aleyhine açılan çek iptali davaanuı açık yargılamaa sırasında verilen
ara karar gereğınce:
Davah Özgün Sigortacıhk'ın Kültür Mah. 8. Sok. Nq: 24,'2 tzmir
adresıne çıkanlan tebligaün bila tebli| iade edildiği gibi, emniyetçe
yaptınlan soruşturma neticesinde tebligata yarar adresi tespit edile-
mediginden dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiştir.
Karar gereğince, yukanda adı yazılı bulunan davah özgün Sigor-
taalık'm duruşmanın bırakıldığı 15.6.1993 günü saat 09.00'da duruş-
mada bizzat hâzır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirme-
si, duruşmaya gelmediğinde ve dava ile ilgüi ibraz etmek istediği
belgeleri duruşma gününe kadar göndermesi veya getirip ibraz etme-
si, gelmediği gibi kendisini bir vekille de temsil ettirrnediği takdirde
yargılamaya yokluğunda devam edüeceği ve karar verileceği keyfiyeti
davetiye yerine kaim olmak üzere tebliğ olunur. 13.5.1993
Basın 49018