24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 HAZİRAN1993 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Gümrük hizmetlerindeyeniden örgütlenme PENCERE îki ayn dönemin somut sonuçlan dıkkate alındığında. Maliye ve Gümrük Bakanlığı modelinin. başlangıçta kamuo\ıına sunulduğu gibi gümrük hizmetlerinde reform değil, tersine, gerileme getirdiği vedarboğazlara neden olduğudur. OĞUZ ANTER Emekli Gümrük ve Tekel Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı B üindiği gibi 1983 yılında ANAP hükümetinin uy- gulamaya koyduğu "Ba- kanhklann Kuruluş ve Görev Esaslan Hakkın- da Kanun Hükmünde Kararname"' ile bazı bakanlıklar kal- dınlarak ya da birleştirilerek. devlet teşkilatında önemli degjşiklikler yapıl- mıştır. Maliye'ye bağlama \ anlışlığı Bakanlık sayısını 14 olarak belirle- yen bir dizi kararlar sonunda: Gençlik ve Spor, Kültür gibi oldukça genç ba- kanhklann yanı sıra cumhuriyetimizin kuruluşunu izleyen yıllarda kurulan köklü bir bakanlık olan Gümrük ve Tekel Bakanlığı da kaldınlmış. güm- rükler. Maliye Bakanlığfna bağlana- rak Maliye ve Gümrük Bakanlığı oluş- turulmuştur. - , , . . . , - . - . . . , Uygulamava konulurken. kamuo- Çok degış.k ugraş alanlanndan sadece yuna reform olarak sunulan bu karar- b ı n d ı r K a l d l kl - o b u r v c t » sıstemle- Gümrûkler konusunda ise 1983 yı- lında yapılan ve Maliye Bakanlığı'na bağlanmasıyla sonuçlanan düzenle- meler. birinci DYP-SHP koalısyon hükümeti döneminde de aynen devam ettirilmiştir. Ancak ikinci kez DYP- SHP koalisyon hükümeti kurma çalış- malannın sürdüriildüğü bu günlerde. Maliye ve Gümrük Bakanlığı modeli- nin. gümrük hizmetlennde meydana getirdiği darboğazlan, bir kere daha il- gililerin ve kamuoyunun gündemine getirmekte yarar görülmüştür. Bu- günkü sorunlara degınmeden önce son yüzyılda yaşanan ekonomik olay- lann. gümrük kavramına kazandırdı- ğı yeni içerik iizerinde kısaca durmak gerekmektedir. Gümrük kavramı uzun yıllar, güm- rük vergisi ile eşdeğer anlamda anlaşıl- mıştır. Oysa bir vergj türü olarak gümrük vergisi. gümrük mevzuatının İann bir kısmından. yine ANAP hü- kümetleri döneminde vazgeçilmiş. Gençlik ve Spor. Kültür. Orman HLz- metleri tekrar eski konumlanna. ba- kanlık haline dönüştürülmüştür. Bu durum, başlangıçta yapılan düzenle- melerin. ülke gereksınımlerini tam ola- rak belirleyen ciddi. sürekli ve bilimsel araştırmalara dayandınlmadan. sade- ce siyasal etkenlerle yapıldığı kuşkusu- na kesinlik kazandırmıştır. rinden farklı teknik bilgilere dayanan gümrük vergisinin, mali nıtelıklı bir vergj türü olmadığı da. günümüzde açıklık kazanmıştır. Özellikle sanayi devriminden itiba- ren. gümrük vergisi ve bir rejiınler top- luluğu olarak gümrük politikalannın, sanayi ve dış ticaret politikalanyla iliş- kisi ön plana çıkmıştır. Bir yandan, dışalım ve dışsatım işlemlerinin kolay- laştınlmasında, ulusal ekonominin uluslararası ticaretten daha fazla pay almasında. öte yandan. ulusal sanayı- nin gelişmesinde. faaliyetlerinin teşvik edilmesinde. gümrük rejımleri önemli bir araç olarak kullanılmaya başlan- mıştır. Bu gelışmelere koşut olarak ülke- mizde de. geçen yüzyılın başından iti- baren, gümrüklere ilişkin önemli dü- zenlemeler yapılmış, kendi içinde etki- li. verimli. ekonomik politikalarla uyumlu bir hizmetin. nasıl bir örgüt- lenme içinde sağlanabileceği tartışıl- mış ve araştınlmıştır. Nitekim. ilk kez 1859 yılında. Maliye Bakanlığı'ndan aynlarak Rüsumat Emaneti adı altın- da sadrazamlığa bağlanan gümrükler. 1931 yılında da ayn bir bakanlık ha- lınde örgütlenmiş. Gümrük ve Tekel Bakanlığı kurulmuştur. Başlangıçta da belirtildıği gibi bu uygulamava 1983 yılında son verilmiş. bir kısmından. beş yıl gibi kısa bir süre sonra vazgeçilen kararlar sonunda Gümrük ve Tekel Bakanlığı kaldınla- rak gümrükler. Maliye Bakanlığı'na bağlanmıştır. On yıhk uygulama sonuçlan göster- miştir ki. Maliye ve Gümrük Bakanlı- ğı modeü; gümrük hizmetlerinde, et- kinliği. vehmliliğı ve süraü azallmıştır. Yine bu dönemde gümrükler, uygula- nan sanayi ve dış ticaret politikalanyla uyumlu bir şekilde yönetilememiş, gümrük rejimlerinin, bu politikalann başansını arttıracak hükümlerine iş- lerlik kazandınlamamıştır. Sistemin yanhş oluşturulmasının yanı sıra gümrük örgütünün üst yöne- tim kadrolanna. konunun gerektirdiği uzmanhkla ilişkısi bulunmayan. hiç kuşkusuz kendi alanında bir değer olan maliye bürokratlannın atanması da bu sonucun doğmasında etkili ol- muştur. Bakanlık içinde meslek taas- subu egemen olmuş. mevcudiyeüne ARADABIR Prof. Dr. METE TAPAft Aydın Sorumluluğu Günümüzde en çok üzerinde durulan kavram, hepimi- zin bildiği gibi "demokratikleşme'dir. Ancak bu kavra- mın hızlı bir biçimde hayata geçirilmesi konusunda, aydın kesimin rolü ya da bu süreçte aydına düşen görev- ler nedir gibi sorular yazık ki havada kalmıştır. Hangi parti başkanı ya da parti başkan adayı partisinin programını ya da yapmak istediklerini açıklarsa, "de- mokratikleşme sorunu" birinci sırayı almaktadır. Üzüle- rek belirteyim ki, bu kavram yazık ki olur olmaz her yerde çok dile getirilmektedir. Çoğu kez de anlamının tam tersine kullanılmaktadır. Kaçak bina yapan da, ka- çak ticaret yapan da, "Efendim arsamızda -tabii imarı olmayan arsasında- bina yapamayacak mıyım?" ya da işportacıtık yapan vatandaş, "Aç mı kalalım, bu ne bfçjm sosyal adaletyadademokrasi" diyebilmekte, tümyasal düzenlemeleri sözde "demokrasi" uğruna birtarafa ite- leyebilmektedir. Demokrasi kavramı, toplumun büyük bir kesimince ki- şisel yararı sağlamak aracı olarak kullanılan bir araç. bir yöntem ve yanlış bir betimleme olgusu olarak değerlen- dirilmektedir. Özetle, Batı rasyonelliğinin, aydınlanma- sının kabul ettiği "demokrasi" tanımı, çarpık. günümüze dek süre gelen ülkemizdeki ekonomik ve toplumsal, yanlış politikalann uygulamalarıyla dejenere olmuştur. Bu dejenerasyonun en ilginç yönü, sağduyu (aklıselim) sahibi kişileri gerçek demokrasi kavgasına küstürmüş olmasıdır. Bu küskünlüğün en çarpıcı örneği, demokrasi savaşının verildiği politika arenasından aydın kesimin uzak durması ve bu arenayı yazık ki büyük bir kesimi demokrasiyi ağızlannda sakız yapan, toplumsal uzlaş- madan uzak, burjuva kültüründen pek nasibini almamış kişilerin oluşturmasıdır. Bugün siyasal platformlarda rol alan kişiler. hangi nedenlerle olursa olsun, toplumsal bir boşluğu doldurmakta ve toplumumuza yön vermek- tedir. önemli olan, bu boşluğu dolduracak olan insan potansiyelinin niteliğidir. Bu nitelik önemlidir. Hangi ya- sayı, hangi düzenleme yöntemlerini getirirseniz getirin, bunlan gerçekleştirecek olan insandır. Özetle bu boşlu- ğun, gerçek aydınlar taratından doldurulmasına çalış- mamız gerekmektedir. Bu yazımı okuyanlar, belki beni "elitist" olmakla suç- layabilirler. Ancak bir kez daha görüşümü belirtmek isti- yorum; ülkemiz ne çekmişse, uygarlık savaşımızdaki elitizme yapılan düşmanlıktan çekmiştir. Edebiyat ala- nında, sanatta, basınımızda, bilim dünyasında, bürokra- simizde ve politik arenamızda, hep elitler, başka deyişle çağdaş kültürü özümsemiş, ve onu öz kültürümüzle sağlıklı bir biçimde yoğuran, toplumsal yararı her türlü kişisel yarardan üstüntutan, toplumsal gelişmeleri nes- nel bir gözle irdeleyen ve değerlendiren. toplumsal ba- rışı, sosyal adaleti savunan, laik vatandaşlarımız, aydın- larımız itilip kaktlmışlardır. Hatta hapislerde süründürül- müşlerdir. Tüm aydınlara seslenmek istiyorum: Özellikle ülkemi- zin bugünkü durumunda, "aydınlara", dünden bugüne oranla daha büyük bir sorumluluk düşmektedir. Politik platformlardaki boşuklan doldurmakta, aydınlarımız da- ha duyarlı, daha özverili, daha gerçekçi olmalıdır. De- mokrasi savaşı, salt masabaşı veyasohbettoplantılarıy- la olmuyor, Aydınlar bu demokrasi savaşında belirleyici rol almalıdırlar. Soyut önerilerle ya da kulaktan duyma haberlere dayanarak yapılan eleştirilerle, demokrasi- miz yeterince yeşeremiyor. Bugün. ülkemizde her alan- da büyük reformlara gereksinme vardır. Bu reformlar, ister yönetimsel, ister ekonomik alanda olsun, gerçek demokratik kafaların kararıyla biçimlenmelidir. Bugün ülkemizde bu kafalar vardır, ancak yeterince örgütlene- memiştir. Siyasal partilere. bu örgütlenmede büyük gö- revler düşmektedir. Gerçek demokrasinin, bu kafaların politik arenada ağırlığıyla sağlanacağı kanısmda oldu- ğumu bir kez daha vurgulamak ister ve her aydının yu- karıda sözünü ettiğim boşluğu doldurmada özveri gös- termesini dilerim. son verilen bakanlığın eğitilmiş ve uz- manlık kazanmış kadrolan saf dışı bı- rakılmıştır. Gümrük hizmetlerinde bugün yaşa- nan sorunlan şöylece özetlemek ola- nakhdır, 1- Gerek iş sahipleri gerek taşra gümrük idarelerince. bakanlığa intikal ettirilen pek çok sorun çözümleneme- miş. bazen de gerçekçi olmayan ve işle- meyen tahmatlara bağlanmıştır. Yetki kullanmaktan ve sorumluluk almak- tan kaçınılmış. en basit konular için dahi "bakan "olur'u"' almması yönte- mi geliştirilmiş. her bin ekonomi ile ilgili olan pek çoksorunun çözümüiçin aylar ve hatta yıllarca beklenilmıştir. Üst yönetim kadrolannın karan ile oluşacak işlemler adeta kilitlenmiştir. 2- Yine bu dönemde. dışalım, dışsa- tım ve dışsatımı teşvik kararlannın uygulanmasından doğan boşluklar zamanında tespit edilip gümrüklerde etkili düzenlemeler yapılamadığı için büyük ekonomik kayıplar meydana gelmiştir. Nitekim. teşvik kararlanna amaçlan doğrultusunda uygulama ye- terliliği kazandınlmadığından. bu dönemde gümrükler. büyük suçlama- lara maruz kalmış. "hayali ihracat" olarak adlandınlan yolsuzluklann önü alınamamıştır. Özellikle bu konu- da, belirli ve etkili çevrelcre ters düş- memek için sessiz kalınmıştır. 3- Dış ticarette tehditlerin kaldınldı- ğı. döviz kazandına sanayi ve ticari faaliyetleri teşvik eden politikalann uygulanmaya çalışıldığı bir dönemde. ekonomik gümrük rejimleri. bu polıti- kalan destekleyen bir araç olarak kul- lanılmamış, dolayısıyla gümrüklerin ekonomiye katkısı en alt düzeyde ol- muştur. Gümrük veTekel Bakanhğı'nın kal- dıntarak, gümrüklerin Maliye Bakan- lığı'na bağlanmasıyla oluşturulan yö- netim modelinin, gümrük hizmeılerin- de ortaya çıkardığı sorunlan, çok çarpıcı örneklerk, daha da çoğaltmak \ e vurgulamak olasıdır. Sonuç olarak söylemek gerekir ki. kamu hizmetlerinin etkili. süratli ve verimli bir şekilde yürütülmesi ama- cıyla oluşturulan Maliye ve Gümrük Bakanlığı modeli. gümrük hizmetleri- nin yürütülmesinde. tam larsi bir uy- gulama ortaya çıkarmıştır. Bu aşama- da. geçen yüzyılda başlayan ve gelişen ekonomik ilişkilerin yeni bir boyut ka- zandırdığı gümrük hizmetlerinin ve politikalannın. nasıl bir örgütlenme modeli içinde uygulamava konulması sorusu gündeme gelmektedir. Hiç kuşkusuz, 1859 yılından baş- layarak günümüze kadar gelen süreç içinde uygulamava konulan ve sonuç- lan bilinen iki ayn örgütlenme modeli- nin dışında, günümüzdeki gelişmeleri dikkate alan, benzeı- hizmetleri. yetki ve sorumluluğu olabildiğince tek elde toplayan yeni ve değişik örgütlenme modelleri aeliştirilebılir ve tartışılabi- lir. Ancak bugün için kesinlik kazanan ve tartışılması mümkün olmayan ko- nu ise gümrüklerin, biri 1931-1983 yıl- lannı kapsayan ayn bir bakanbk. öbürü de 1983 yılından itibaren Mali- ye Bakanlığı bünyesi içinde yönetildiği iki ayn dönemin somut sonuçlan dik- kate alındığında, Maliye ve Gümrük Bakanlığı modelinin. başlangıçta ka- muoyuna sunulduğu gibi gümrük hiz- metlerinde reform değil. tersine, geri- leme getirdiği ve darboğazlara neden olduğudur. Umanm bu gerçek. iktida- ra talip olan siyasal partilerimizin so- rumlulan tarafından da anlaşılacak ve aerekli önlemler ahnacaktır. UyanL. ILAN T.C. CEYHAN SULH HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1991 715 Davacı Necla Diliballı'nın davalılar Fayman Eroğlu ve ark, aleyhine açtığı taksim davasmm yapılan açık duruşmast sonunda; Tüm aramalara rağmen adresı tesbit edilemeyen davahlardan Me- diha Azman'a ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup iş bu ilam dava dilekçesi ve davetiye yenne geçmek üzere adı geçenin du- ruşma günü olan 20.9.1993 günü sat 9'da hazır bulunması veya bir vekille kendvsinı tem&il euirmesi hususu 7201 sayılı tebligat kanunu- nun 21. maddesı gereğince ilanen tebliğ olunur. 17.6.1993 Basın: 49360 Helloalmayı unutmayın, fısıltıları kaçırmayın! L\/;IİİİİÎJ İttihatçı-İtilafçı çatışması, yakın tarihimizin bugüne de- ğin sürmüş kan davasıdır. Çok partili rejime-demokrasi- ye değil- gectiğimiz günden beri bu düşmanlığı sürdü- ren iki akımın, DYP-SHP koalisyonunda "tarihsel uz- laşma'ya varması, çoğu kişiyi sevindirmiş, umut yaratmıştı. Ne umudu? Demokrasi umudu!.. 20 Ekim 199Vde yapılan seçimle 12 Eylül aşılıyordu, "83 Rejimi'ru geride bırakıp 21'inci yüzyıla demokrasiy- ie girmek olanağı doğmuş; bu amaç DYP-SHP Koalis- yon Hükümeti'nin programına da konmuştu. Ne yazık ki aradan bir buçuk yıl geçmesine karşın umutlar boşlukta sallanıyor. Koalisyon Hükümeti'nin Başbakanı Demirel, bir bu- çuk yıl süren çabalarına karşın sözünü DYP Grubu'na dinletemedi. terazinin kefesine bütün ağırlığını koyma- sına karşın başarı kazanamadı; oysa tarihte yıldızın par- ladığı anlar vardır. Yıldızparlayamadı. Bugün Sayın Demirel, Çankaya'dadır. inönü de çekiliyor. • Tansu Çiller'in DYP Genel Başkanlığı'na seçilmesi tam bu aşamada gerçekleşti. DYP ile SHP arasındaki ortaklığa da bu zamanlama- nın mantığında yaklaşmak gerekiyor; çünkü 26 Mart 1994teyapılacakyerel seçimlereşununşurasında8ay kaldı. 8 ay çok kısa bir süre.. Koalisyon ortakları 26 martta sandıktan yenikçıkarlar- sa, 27 martta hükümetin işi bitiktir. Peki, bu 8 ayda ne yapılabilir? Bir buçuk yıldır demok- ratikleşme programını savsaklayan DYP birdenbire imana mı gelecektir? Yoksa "özelleştirme" siyaseti "demo/craM/eşme'Yıin önüne mi geçecektir? 26 marta kadar yaşanacak 8 ayın takvimini SHP'nin çok iyi saptamasında yarar var. Çünkü: 1) Demokratikleşme konusundaki bütün yasa ve anayasa değişiklikleri Meclis'ten geçecek.. 2) Özelleştirme'den baş- layarak bütün ekonomik kararlarda Meclis devre dı- şı kalacak.. DYP ve SHP'nin oylarıyla önceki gece Meclis'ten ge- çen "Yetki Yasası" bu so- nucu sağlıyor. ipler, başba- kanlık koltuğuna oturacak Tansu Çiller'in elindedir. Yetki Yasası, Anayasa'- ya uygun mudur? Ters mi düşüyor? Yasa metnini görmediğimiz için birşey söyleyemiyoruz; ama, de- mokrasilerde parlamento denetiminden uzakta bir hükümet hoşgörülemez, geçmişte bu yollara sapan- lar olumsuz örnekler sergi- -.,•: ,v., ledilerveeleştirildiler..-•10 EARKAH rjjr vı •ıtı EGLb. iLUİl İİUÎIİU x**t f DİSCpLARIN I JAPON PRENSİ'NİN I ÇÖZDE MUHTESEM DÜĞUNUNDEN 6 " " ^ » ' COK ÖZEL FOTOĞRAFLARJEL Mehmet Barlas: "Bana saldıranın zeka düzeyine bakarım" • Playboylar bu kızların peşinde.. . _ Ona meslek dayanmıyor, sinemaya aşık bir balerin "Alev Baymur" • Hepsinin kaynağında bir hikaye bir gerçek var... Batıl inançlar. "Şeytan kulağına kurşun ya doğru ise" • Nermin Bezmen'in Jonker Roelants ile özel söyleşisi • Sosyetenin gözte mekanı mahkemelik oldu: Kuruçeşme Divan • Asi kız evleniyor: Yaşlı sevgilisi için ailesini karşısına aldı • Ahmet Özal ve Cem Uzan uyuşmazlığının astrolojik perde arkası...B Enerji tüket menin en iyi yolu Let's step ! • Fenerbahçe'ye kadın eli değiyor. • Sosyetenin Susam Sokağı...BJamie Lee Curtis:" Artık soyunmayacağım." Şimdi neolacak? Çiller: - Ekonomi dar boğazda- dır, diyecek, "ac;7 tedbir- ler" almak gerekiyor. Ve Bakanlar Kurulu'na bir dizi önlem getirecek, SHP özelleştirme yağması- na yol açacak kararları bile kuzu kuzu imzalayacak, Çiller'in ekonomi politika- sına teslim olacak; ama, deneyimsiz bir başbakanın acı reçetesinin sonucu halk kitlelerinde ne gibi tepkiler yaratacak? Demokratikleşme ne ola- cak? DYP Grubu'ndan ve bu Meclis'ten, demokrasinin gereği yasalarçıkacak mı? SHP hiçbir şey almadan mı verecek? DYP'nin "stepne"si mi olacak? Se- kiz ay kullanıldıktan sonra elleri böğründe mi kala- cak?... • DYP-SHP koalisyonunun anlamını veren ve değerini oluşturan "tarihsel uzlaş- ma" demokrasiye dayanı- yordu. "Demokratikleşme programı" askıda kaldtkça, bu ortaklığın da kıymet-i harbiyesi kalmayacaktır. SHP önündeki büyük sa- kıncaları görmezlikten ge- lerek "almadan vermek" saflığını yapacak mı? Göreceğiz. T.C. DEVELİ ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1993/86 Davaa Hazine tarafından açılan Develi ilçesı Millidere köyünde kain. 113 ada. 98 parsel nolu taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazi- ne adına tesciline ilişkin davada davalı Mustafa Özdemir tüm arama- lara rağmen adresinde bulunamadığından dava dilekçesi tebliğ edile- memiştir; adı geçen davalıya dava dilekçesinin tebliği yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 49362 Yeni santral numaramız: 227 62 43 (PBX) FENİŞ ALÜMİNYUM SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ YÖNETİM KURULU BAŞKANUĞINDAN KÂR PAYIDAĞITIM DUYURUSU ŞirkeHmizin 1992 yılı kazancından doğıblması karariajhnian kâr paylarının ödenmesine," 1992 YIU KÂR PAYI" kuponu karşılığında Stad Han, Büyükdere Cad. No:85 Mecidiyeköy-İstanbul adresinde, 30.06.1993 larihinden itibaren başlanacaktır. Sayın Paydaşlarımıza duyurulur. 126 Hazhan 1993, Cumartesi gününden itibaren) k JHi& ^H& ^Bife J^H& ^ ^ ^ ğ/^m £/âj& 4 H ^ MİBL J İ i \n\i\i\i\i\i\i\i\i\BR Birleşik Reklamcılar A.Ş. Teşvikiye Caddesi 101/6 80220 Istanbul KİRALIK EV ARANIYOR Kale içinde (Topkapı, Fındıkzade, Fatih) Tel.: 631 03 48
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle