Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 26 HAZİRAN1993 CUMARTESİ
KULTUR
21.ULUSLARARASI İSTANBUL FESTİVALİ
Kalbindeki ses, parmaMannauJaştımı?E\1\ İLYASOĞLL
Aldo Ciccolini, bir zamanlann ünlü
ttalyan piyano uslası. I925'te Napoli'-
dedoğmuş. l97rdeFransızvatandaşı
olmuş ve Paris konservatuvannda da
pıyanoprofesörü olarak hocalığa baş-
lamış. Ozellıkle Eric Satie'nin pivano
yapıtlannı giin ışığına çıkanp plağa al-
masıyla ünlenmış
Cıccolini, son yıllarda turneden tur-
neye sahneden sahneve koşan hır pı-
yanist değil. Öğretmenlıkle. jün uyelı-
ğı ıle I99l-92'de yaptığı Liszt \e De-
bussy plaklanyla etkinlık göstermış
Bir de Roma'da yönettıği uzmanlık
kurslan ünlü Cıccolinı'nin. Nc de olsa
bir devnn pıyanistı. Bir müzik dılimı-
nin, bir tanhı dönemin uzmanı İzle-
nima piyano müağınırı en guzel or-
neklenni yorumldmış. İstanbul Festı-
vali"nde de ılk kez 1973'te adını duyur-
muş. Ve yırmı yıl sonra bir kez daha
burada çalmayı kendı ıstemış.
Cıccolini'nin Ravel-Debussv \e
Lıszt yapıllanndan oluşan programını
dinlerken, pıyanonun tuşlannda ne
renkler bulup çıkardığına. özellikle
Lıszt"in parafrazlannda varattığı so-
noriteyi izleyıp belli bir bırıkımın, bcllı
bir pıyanistik deneyım sahibı olmanın
güzelliğine tanık olduk. Ancak kalbin-
dekı ses. parmaklanna ulaşıyor muy-
du acaba? Pıyanistik hünerıne. par-
maklannın tuşlardakı dansına, gön-
lünden gelen bir şarkıyla katılmadı.
Hele Ravel'ın "Mıroırs"ında bıraz
• Bir müzik
diliminin, bir
tarihi dönemin
uzmanı Aldo
Ciccolini.
İzlenimci
piyano
müziğinin
en güzel
örneklerini
yorumlamış.
Festivalde20
yıl sonra bir
kez daha
çalmayı
kendi istemiş.
daha ateşlı, biraz daha coşkun bir izle-
nim kalacağını sanmıştık kulaklanmı-
zda. Daha ateşli, derken bis olarak
ünlü Ateş Dansfnı seslendinp. pıya-
nonun çalgı olarak olanaklannı sergı-
ledi. Pıyanodan söz ederken de pıya-
nolan. dünyaca ünlü solistlere sunar-
ken. akordlanna bıraz daha özensek
diye düşünüyorum.
Şefika Kutluer, lezzetli bir program
seçimıyle Aya İnnı'de dınleyicilerin
karşısına çıktı. Morlacchinin 18.
yüzyıl sonlannın az tanınmış bir beste-
cisi ile başlayıp Ekrem Zeki Ln, Fau-
re'nın Pavan'ı. Doppler'ın Fantazisi,
Paulenc'ın Sonatı. Yilla-Lobos'un Ar-
yası (no.5) ve Bizet'nin Carmen Fan-
tazisi ıle genelde çok ıvı bılınen ezgılen
seçmiştı
Bunca ıyı bılınen ezgıleri çalmak da
ayn bir yüreklılık ıster. Şefika Kutlu-
er. kendınegüvenlı. coşkulu, yaptığı ışı
çok seven ve kalbindeki sesı flütünde
duyuran bir sanatçı
Vakın gelecekte Lozanda Gallo fir-
ması için yapacağı plakta. bu festıval-
dekı eşhkçisı ıleçalacakmış Genç İtal-
yan piyanıst Igor Longato lyi bıreşlik-
çi. ancak oldukça pasif. Carmen Fan-
tazısı gibi bazı yapıtlarda, daha bir
oda müzıği söyleşısı bekleniyor çalgı-
lar arasında. Şefika Kutluer. dısiplınlı
bırsanatçımız
Tüm resııal programını ezberden
çaldı. "Notalann kaygusunu biryana
bırakıp. müzik yapmanın tadına var-
mak açibindan. ezber çok önemlı.
Ama flüt gıbı nefes kontrolünde bir
çalgı ile nefes ve ezber olayının kon-
santrasyonu da yorucu oluyor" diyor.
Bundan sonrakı planlan yoğun:
""Ozandaki CD kaydından sonra
Londra'da Ashkenazy'nın oğlu klar-
netçı Dımıtn Ashkenazy ıle çalacağız.
Sonra Howard Grifîiths'ın Koch şır-
kctı ıle vaptığı Türk bestecılen dızısın-
de çalacağım Ardından Moskova
Radyo Senfonı Orkestrası veTokyo'-
da bir dızı konsenm olacak."
Bu arada genç sanatcılara. yenı yeti-
şen muzisyenlerimıze oğütlennı so-
ruyoruz Şefika Kutluer'ın Okulubıti-
nrken nasıl ilişkıler kursunlar. neye
yönlensmler? "Flüte başladığı an. son-
rasını da planlamaya başlamalı öğren-
cı Bitınrken. ne yapsam. demek çok
geç. Orkestracı mı olacak, solıst mı.
solıst olacaksa nelen göze alabilır. iliş-
kılen iyı mıdir, ne kadar özvenlı olabı-
lır? Kendını tartıp kararlı davranması
gerek "
225 yıldır düzenlenen Londra Kraliyet Akademisi'nin geleneksel yaz sergisi sanat çevrelerini birbirine düşürdü
Nitelikten yoksun ama rdcelik olarak zenginKültür Servisi - Bu yıl "Prenses Dia-
na'nın iğrenç bir portresini satın al-
mak istiyorsanız, Kraliyet Akademısi
yaz sergisi tam size göre" gibi oldukça
sert yorumlarla basında yankı bulan
Londra Kraliyet Akademisi'nin gele-
neksel yaz sergisi, Londra'da sanat
çevrelenni birbirine düşürdü. Tam 225
yıldır hiç aksatmadan düzenlenen ve
15 ağustosa dek sürecek olan sergide.
profesyonel-amatör. ünlü-ünsüz yüz-
lerce sanatçının yapıtlan sergilenıyor.
Kraliyet Akademisi'ne bu yıl 13 bini
aşkın yapıtla başvurulmuş, bu işlerden
11.200 tanesi reddedılmiş.
Eleştirmenlerin "nitelik-nicelik"
bağlarrunda tartıştıklan Kraliyet Aka-
demisi yaz sergisi. "nitelikten yoksun
ama nicelik olarak zengin" bir etkınlık
olarak değerlendinlıyor. Sanat eleştir-
menlerinın bu denli tartıştıklan sergı-
ye halkın ilgisi ise oldukça yoğun: Ge-
çen yıl fngjltere'deki ekonomik knze
karşın 122 bin izleyici yaz sergisini zi-
yaret etrniş. Bu yıl giriş ücretı yaklaşık
100 bin lira olan 225. sergiye de aynı il-
ginın gösterilmesi bekleniyor.
Kraliyet Akademisi'nin bu yılki yaz
sergisinde. her yıl olduğu gibi "artık
aramızda bulunmayanlara" aynlan
geniş bir bölüm var. Bu bölümde, ge-
çen yazdan bu yana yaşamını yitiren
sanatçılar Elisabeth Frink ve F.E.
McWilliam'ın heykelleri, ünlü mımar
James Sterüng'in çizimleri. John
Bratby, Ridıard Eurich, Peter Greeo-
ham, Sidney Noian ve Robin Philip-
son'ın resimlen yer alıyor. Ölmüş sa-
natçılann sergide 'estetık' değıl ama
polıtik nedenlerle yer aldığı söyleni-
yor. Bunun da nedenı akademının
kendı geleceği ıçın kuşkulu olması.
Yaz sergjsının farklı bir kımlığe bü-
rünmesi için elınden geleni yapan an-
cak 'gelenek'le savaşmakta 'eli-kolu'
bağlı olduğunu gösteren şımdıkı yö-
netmen Roger de Grey. bu vıl emeklı
oluyor. Yerine kimın geleceği ıse he-
nüz belli değıl. Sanat çevrelennde me-
rak edilen konu, atılımlar yapabılecek
gerçekten "yenı" bınsi mı yoksa eski
geleneklen aynen sürdürecek "eskı ka-
falı" birisının mi geleceği'?
1768 yılında Kraliyet Akademısi ılk
kurulduğunda. bu kurumda eğıtim
Londra Kraliyet Akademisi'nin geleneksel yaz sergisinde R B Kitaj'ın* 'VMıistler vs Ruskın"adlı yapıtı.
gören İngihz sanatçılann yapıtlannı
sergıleyecek. adlannı duyuracak bir
etkınlığe gerek duyuluyordu. Kraliyet
Akademisi de Floransa, Roma ve Pa-
ns'tekı sanat enstıtülennden esinlene-
rek, İngıltere'de resmı sanat eğıtımi ve-
ren bir kurum kimliğı altında kendi sa-
natçılannın yapıtlannı hem sergıleyip
hem saıabilecekleri bir platform oluş-
turmak ıçın boyle bir yaz sergisı dü-
zenlemeye başladı Akademi'nin bu
etkinliği, gerçekten belırlenen bu
amacı yenne getirdi. Çoğu genç sa-
natçı, bu etkinlık sayesinde bir "çıkış"
yapabildi. resim ya da heykcl satabil-
di. Yaz sergisi bir dönem sanat çevre-
lennde öyle bir konuma v ükselmiştı ki
bir üyesı bunu "Akademı olmasa. sa-
natçıîara hala zanaatçı gözüyle
bakılırdı" şeklinde ıfade edıyordu.
Bu bağlamda bakıldığında. Akade-
mi'nın düzenledıği yaz sergilen Lond-
ra sanat çevrelerinde bir kesim tarafı-
ndan "herşeye rağmen" mutlaka ger-
çekleştirilmesigereken biretkinlik ola-
rak görülüyor İngilız eleştirmen
Frank Whitford. bunu şöyle ıfade edı-
\or "Birçok sanatçının yapıtlannı
Londra'da sergılemc ve satabilme ola-
nağını yıllar boyu bir tek Akademi
sağladı. Bu ozellıği de hala sürüyor.
Akademi'nın düzenledıği yaz sergilen
olmasa, genç yctenekler başka hangı
platformda profesyonellerle karşı
karşıya gelebilir. aynı mekanda sergi
açabılır? Başka nerede bu denli çeşıtli
sanat yapıtı. bu kadar çok sayıda gele-
cck vaadeden genç yetenek birarada
görcbilirsiniz?"
Bu arada yaz sergilerinin Kraliyet
Akademisi'ne getirdiğı maddi destek
de onemli. Sergıden elde edilen gelir
olmasa Akademi'nin kapanabileceği
bile söyleniyor. Yaz sergilerinden elde
edilen gelir. genelde Akademi'nin yıl
ıçinde düzenledıği daha rutelikli özel
sergiler için kullanılıyor.
"Genç yetenek"lenn yanı sıra yaz
sergisinde, sergıyı bıranlamda "kurta-
ran" birçok sanatçının. örneğin bir
Jasper Johns'un. David Hockneynin,
R.B. KJtaj'ın. Peter Greenham'ın yapı-
tlan da v ar. Ancak. uluslararası ün ka-
zanmış gençler. yaz sergısıne pek itibar
göstermemiş.
Sonuçta. 225 yıldır pek bir yenilik
getırmeden. ama "olmazsa olmaz" bir
mantıkla düzenlenen Kraliyet Aka-
demisi yaz sergisi bu yıl da iyi-kötü
eleştirilerle sürüyor. Kimi eleşürmen-
ler sergiyle ılgıli yazılarında oldukça
'kibar' davranırken. kimısı de şu tür
vazılar vazıvor. "Sergide ver alan ya-
pıtlann fıyatlan konusunda bahse gir-
mek pek keyifli doğrusu! Bir resme
bakıyorsunuz, Bay Gibbs adında bir
ressam. resmıne 50 pound biçmış- ne-
den acaba^ Kendisine neden bu denli
güvensiz? Öte yandan Mary Davidge
adında bir cvhanımı-ressam iğrenç bir
Prenses Dıana portresıne tam 650 po-
und fiyat koymuş! Bir sanat yapıtının
parayla hıçbir ilgısı yoktur demek. at
yanşlanna salt atlan sevdiğın için git-
tığinı söylemek kadar saçma doğru-
su... Bu sergi neden tam 225 yıldır sü-
rüvor?"
Benjamin Britten'ın 'müzikten söze geçişi' vurgulayan, en az tanınan operası, bugün de canlılığını koruyor
'Gloriana' 40 yıl sonra yeniden keşfedildiKiütür Servisi - 40 yıl önce
Benjamin Britten. "Glonana"
adlı operayı besteleyıp sah-
nelediğinde sonuç tam bir fı-
yasko olmuştu. Bu ay, Lytton
Starchey'nin "Elizabeth ve
Essex" adlı kitabından konu-
sunu alan opera, ilk kez kay-
dedilerek piyasaya sunuldu ve
bu sefereleştırmenlenn büyük
övgüsüyle karşılandı.
1940'lann başında Benja-
min Britten, kendisi gibi genç
bir besteci olan dostu Micheal
Tippet'e kendıni ve gelecekle
ilgiü projelennı şu sözlerle dile
getiriyordu: "Ben yanhş
yüzyılda doğmuşum,
çağdışıyım. bır tanh ha-
tasıyım. Ben operalar besteli-
yorum. Opera bu çağın müzi-
ği değil, ama ebmden başka
bir şey yapmak gelmiyor. Sonuç ola-
rak yapmak istediklerimi gerçekleştı-
rebilmek için belki de kendi opera gru-
bumu kurmam gerekecek. Ama ne
olursa olsun bir çok opera besteleyece-
Benjamin
Britten. bu
yapıtında
bütün ulusal
kültürii
v ansıtacak
biçimde tek
bir tarihi kişiliği
enincea
ynnttsına kadar
inceler.
(DALEY)
"Odepıus Rex"ı ve Sbostakovich'in
"Lady Macbeth of Mtsensk"ı opera
salonlannın dolup taşmasını sağla-
maktaydı. Bntten bir tarih hatası ol-
duğunu söylerken, operanın altın çağı
ğim. Işte o kadar" Bntten, bu sözleny- gecükten sonra doğduğunu değjl, her
le ne İcastediyordu? Modernist döne- zaman bestelennın modern öncesi,
hatta VV'agner öncesi çağın müziğını
andırmasından sozediyordu.
18.yüzyıl operasından ve özellikle
Verdi'den etkılenen Bntten, bu döne-
min "opera öldü" sloganlannı cıddiye
almasından kaynaklanıyor olamazdı
bu sözler, çünkü söz konusu yıllarda
Berg'in "Wozzeck"i, Straviıtsky'nin
mın tüm biçimsel özelliklerini kul-
landı. Britten, 1951 yılından itibaren
bu eskı ve hazır formlann yerine kendi
yeni biçimini koymaya başladı, ama
bu dönüşümü gerçekleştirmeden önce
geleneksel "grand opera"tarzında son
bir yapıt oluşturdu. Bestelennın
arasındakı en "çağdışı" yapıt sayılan
bu opera "Glonana" idi.
Gloriana'yı yapma fikn neden İngil-
tere'nin "ulusal operalan" olmadiğı
tartışması sırasında ortaya çıktı.
Lord Harewood tarüşmayı "Neden
bir ulusal operamız yok bilmıyonım.
ama sen bir tane yazmahsm" diyerek
bittirdi ve Britten'ekonu olarak "Ehza-
beth ve Essex"ten yararlanmasını
önerdi. "Gloriana", kişisel sevgi ile
toplumsal görev arasındakı çelişkıyi
ele alışıyla basıt, hatta naif bestelenyle,
Verdı'nın ruhuna en yakm operası
oldu. Ancak Verdi'nin karakterlerin-
deki çelişkılenn yaratığı büyük fırtma-
lara rağmen Gloriana, daha ilk sahne-
de bır kadın olarak kişisel özlemlerini
her zaman bir kraliçe olarak. toplum-
sal görev lennin gensinde tutacağını
şüpheye yer bırakmıyacak biçimde be-
lirtir. Libretist VVillam Plomer, kralıçe-
nin Essex'le yaşadığı aşkı bir dram un-
suru olarak değıl. onun bir ulusal
amblem olarak kabul edilen karak-
tenrun farklı vönlerini sergilemek için
kullanır Sonuçta, Britten'in hiçbir
yapıtına benzemeyen bir opera çıkar
ortaya: butün bır ulusal kültürii yansı-
tacak biçimde tek bir tarihi kişiliğin en
ince aynntısına kadar incelenmesi.
Opera ilk sahnelendiğinde, ilk bölü-
münde şarkılar ağırbktayken, ıkinci
bölümünde sözJü replıklerin ağırlık
kazanması, yoğun eleştirilere hedef ol-
muştu Ancak bu dönüşüm Gloriana'-
nın karakterindeki dönüşümü sergile-
mek açısından, bugün artık tam ter-
sine başanh sayılıyor. Gloriana, sevgi-
lisi Essex'in ölüm fermanını imzaladı-
ktan sonra. bir bırey olmaktan tama-
men çıkarak bir ikona dönüşmüştür.
Müzikten söze geçiş, bu dönüşümü
başanh bir biçimde vurguluyor. Brit-
ten'in bu en az tanınan operasının ye-
niden keşfi, operanın Bntten'ın döne-
mınde ölmediğı gibi bugünde tüm
canlılığını koruduğunu gösteriyor.
Artıksöyleşi
yazılmayacak mı?
MEMETFUAT
\'azınımızda elcştın anlavı^lannın gelışmesıni, sovleşi tu-
ründen ıncelemeve doğru dne özetlevebilinz. Aslında "ince-
leme" deyip geçmek yeterlı değıl. çünkü çok çeşıtli ınceleme
uygulamalan var. Turgut Lyar gıbı. doğrudan bır şıiri ele
alıp. üzennde belli bır şıir kültürüne davanarak konuşmak
da "ınceleme" dı>e adlandınlıyor. bilımsel vöntemlerleyapı-
lan yaklaşımlar da... Dahası, Cemal Süreva'nın Fazıl Hüsnü
Dağlarca ıçın vazdığı vazıva da. Enis Batur'un Ece Ayhan
için vazdığı vazıva da. Tahsin Yücel'in Bülent Ecevit'in "Pü-
lütnürün Yaşsız Kadını" şnn ıçın vazdığı vazıva da. tek söz-
cükle. "ınceleme" dıvoruz O\sa benzeyen yanlan olduğu
kadar. benzemeyen vanlan da var bu ıncelemelenn.
Yazınımızdaki eleştin anlayışlannın gelışmesini herhangi
bır ınceleme türune doğru dıye nitelemek olanaksız. ama ge-
nel anlamıyla "inceleme"ve doğru gıdıldiğıni sövleyebiüriz.
Öylesine kı bugun "eleştın" devınce. "inceleme" akla geli-
yor.
Peki. sanatlan konu alan bunca vazı. makale. söyleşi. de-
neme. onlara ne denecek'1
Eleştinden savılmıyorlar mı artık?
Onlar da. sanatlan konu aldıklan kadar "eleştin" çerçeve-
sınde ver alıyorlar ıster ıstemez Ama "öznel eleştin" dıye
anılarak.. Bıraz kuçumsenerek..
Aslında değışen şu Eskıden eleştin alanında Ataç'ın söy-
leşılen. Orhan Burian ın eleştırel denemeleri. Sabahattin
Eyuboğlu'nun tatlı tatlı okunan yazılan öndeydı: şımdı ıse
bilımsel yontemlerle yapılan ıncelemeler onde .
Atilla İlhan, Hüseyin Cöntürk. Asım Bezirci. eleştinyı güzel
yazı yazma sanatının dışında biretkinlik diye nıteleyerek. bu
alanda ılk uyanlan yapan kışıler olmuşlardı. Öznel eleştin -
nesnel eleşlın tartışmalan az sünmedi Ama sonradan ış çok
gelıştı. bu tur tartışmalar aşılıp bilımsel yöntemlere. göster-
gebılıme. alımlama estetığıne. yazınbilıme, çevınbilime. şıir-
bılımevb gelıpdayanıldı.
Ne var kı sanatlan konu alan yazılar. makaleler. söyleşi-
ler. denemeler gene yazılmakta Işin ilginç yanı. onlan ya-
zanlar arasında bilımsel eleştinden yana olan kımseler de
var Bir yandan bilımsel vontemlerle ıncelemeler yapıyor, bir
yandan da bu lur yazılar vazıvor. "öznel" vargılar veriyor.
sırasında tartı^malara bıle gınyorlar .
Eleştin alanında ıncelemenın one çıkışı sanınm en çok sa-
natçılan sevındırdı. Genellıkle bir yargı verme gereğı duyul-
madan yapılan bilimsel ıncelemeler. dayanıksız, aşın yargı-
larla doldurulabilen ele^iırcl deneme >a da söyleşi yazılan
gibi tedirginetmiyoreleştınlen kışilen Ama yaptığınız güzel
işler için övgü de alamıv orsunuz. I ncelemeciler sizi konu ola-
rak secmiş olmarun ötesinde bir mutluluk vermeyı gereksız
buluyorlar. Neyse ki butün ıncelemeler öylesine duyarsız bi-
limsel yaklaşımlarla yazılmıvor. Arada eleştırel denemelere
daha yakın duran incelemecıler de var.
Yazınımızdaki eleştin anlayışlannın gelışmesini olumsuz
karşıladığım sanılmasın Yıllarca böyle olması gerektiğıni
savunan yazılaryazdım. ^ma bugelişmeyledahaöncekıuy-
gulamalann sona erdiğıne ınanmıyorum Gene sanat üzeri-
ne yazılar, makaleler. soyleşıler. denemeler yazılacak. gene
öznel yargılar venlecek. Eleştin anlavışlanndakı gelışmeler
getirdiklen yenılıklerle bırtakım şeyîeri sılıp yok etmiyor.
onlara ekleniyorlar.
Haziran ayınınfotoğrafları
Kültür Servisi - İ FSAK'ın her ay üv elerı arasında
düzenledıği "ayın fotoğrafı" yanşması sonuçlandı.
Seçıleceğinı Cengjz Karlıo>a'nın yaptığı siyah-beyaz baskı
dalında Gül Seckin'ın üç. Önıür .41tınçîznıe'nın bir yapıü
dereceye gırdı. Seçicılığını Barbaros Gürsel'ın yaptığı
saydarh dalında ıse Çiğdem Çolakoğhı, Firdevs Salıyan,
Tanju Akleman, Engin Kaban ve Gült^kinTetik ın bîrer
yapıtı dereceye gırdı
Parklardayapılsa resimler
Kültür Servisi - Mahır- Numan A Ş. (MANLf)tarafından,
Marmara Üniversıtesıöğrencılenyle daha önce
gerçekleştinlen "Parklarda Resım V apılsa" adlı etkinlık,
bugünyınelenecek. M.Ü Ataturk Eğıtim Fakültesı
Resim-iş bölümü öğrencılennını öğretım görevlilerinin
gözetiminde yapacaklan çalışmalar. Fenerbahçe Parkı
"RomantıkaCafe"de 14.00-19 00 arasında gerçekleşecek.
Ortaya çıkan yapıtlar M.C. Atatürk Eğıtım Fakültesi
Resim-iş Bölüm'ü yaranna satışa çıkanlacak.
Türev Berki'nin piyano resitali saat 11.00'de AKM'de
istanbulFestivati'nde bugün
Kültür Servisi - 21. Uluslararası İstanbul Festıvalfnde
bugün Angel Romero gitar v e Türev Berki piy ano
resitallenyle, Saraydan Kız Kaçırma operası ızlenebilecek.
AKM Büyük Salon'da 18 30'dadınlenebılecekolan
İspanyol gıtarcı Angel Romero. dönemınin en önemlı
klasik gıtaralanndan bin kabul edilıyor Malaga'dadoğan
ve ilk resitalini altı yaşında v eren Romero. bugünkü
konserinde Mudarra'nın Fantasıa. Gaspar Sanz'ın
İspanyol Süiti, Bachın 2 no lu Partıta'sından Chacoone,
Giulıani'den La Rossmıana. Lauro'dan 5 vals ve
Albeniz'den Leyenda">ı seslendırecek Gençpıyanistler
bölümünde yer alan Türev Berkıde AKM Büyük Salon'da
saat 11.00'debirresitalverecek.Pıyanoeğıtimınedokuz
yaşında başlayan Berkı. bugunkü konserinde Bach.
Chopin. Mendelssohn. Bartok ve Lıszt'den vapıtlar
seslendirecek. Bugünun son gostensi ise. İstanbul Devlet
OperasrnınTopkapıSarayıMüzesı'nde21 30'da sunacağı
Mozart'ın "Saraydan Kız Kaçırma" operası.
Yozgat'ta tiyatro çalışmaları
YOZGAT(AA)-Yozgattatıyatro alanında ilk cıddi
çalışmalar, Gazı Ünr. ersıtesı Yozgat Meslek Yüksek
Okulu tarafından başlatıldı Kısa adı GÜM YOT olan ve
okul öğretım görevlılennden Müçteba Alp Kılıçarslan
yönetimındekurulan tiyatro. ılk oyununun kültür merkezı
salonunda sahneledi Orhan Asena'nın "Öç" adlı
oyununda başlıca rollen Müçteba Alp Kılıçarslan. Nihal
Bozdoğan. Yalçın Akdoğan v e Sav aş Er paylaştılar Anton
Çehov'un "Ayf' adlı oy ununda ıse Ibrahim Taranoğlu,
Dilek L yanık, Aysun Vadal ve Lnsal Küçükkaya rol aldılar.
Bugüne kadar iki gösterımle perde açan GÜM YOT.
önümuzdeki günlerdekı 4 ayn gösterimde bulunacak.