Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 HAZİRAN1993 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
yinegiindemegelecek
abuz Osman Öcalan 'ı değilo sahadayer
alan herkesi eleştirdim. Güneyi sabit kullandılar.
Ağır kullandılar. Açık, legat ve hedefolabilecek
bir tarzda kör biçimde kullandılar. Gerillayı
göğüsleyemediler. Gerillanın zorluklarına
katlanamaddar. Buna Türkiyefirsat buldu,
Güney'igüçlerin karşı koymasınayolaçtığı için
değil, esastagerillalaşmamızı önlediğiiçin ben
karşı çıktım. Çok sert de eleştirileryaptım.
G.erçekçibir ateşkes nasılgetişebilir? Yapüan
operasyonlarlayeni bir ateşkesin bağlantısı nasıl
kurulabitir? Banagöre bizim tek tarafh
geh'ştirdiğitniz ateşkes TCdevletinişaşkına
çevirdi. Bir şeyleryapmak istediler, bu da çok
yetersizdi. Taraflann birbirlerinin meşruiyetini
kabulettiği ve işi siyasiplatforma dökmekten
başka çarelerinin kalmadığı bir gerçekükle
yüzyüze bulunabitir.
-3-
B
- Bir gfin PKK Kderi ola-
rak. sa>aş \ermis. gerilla
mücadelesine önderlik etmiş
bir insan olarak, Türk par-
lamentosunda veya Türki-
ye'de meşru bir siyasi kişi
olarak yaşayabileceğinizi
düşünüyor musunuz?
ÖCALAN - Benim Türkıye'ye dönü-
şüm, Türkiye'yi dönûştürrnekİe yakın-
dan bağlantıbdır. Apo'nun geleceği bir
Kûrdistan'la Türkiye. anayasasını değiş-
tirmiş, yasalanru değiştirmiş. temel ku-
rumlannda çok farklı değjşiklikler
yapmış bir Türkiye ve Kürdistan'dır.
Dönüşüm, dönüşen Türkiye'ye ve kabul
edılen Kürdistan statüsüne dönûştür.
- Bu bir ütopya. Böyle olacak diyorsu-
nuz. Sizce tarihi olarak böyie bir değişjm
ne kadar süre içinde olur? —
ÖCALAN - Ütopya'dan zıyade
gûnbegün pratikle gerçekleşen bir
olgudur.
- Yani kısa bir zaman içinde bu ger-
çekkşecek mi demek istiyorsunuz?
ÖCALAN - Çahşmamıza bağlı.
Eğer bu tempoda sürdürûrsek, ar-
kadaşlar da ciddi yanılgı yapmazlar-
sa, öyle fi tarihine ertelenecek bir hu-
sus değildir.
- Peki Kuzey Irak. yani Güney
Kürdistan'da dtırumunuz nedir?
ÖCALAN - Güney Kürdistan'da
gerçekten kargaşa var. Kürt sorunu
birbirleriyle bağlantılıdır. İkisi birbi-
rini yakından etkileyecek. Sanıyo-
rum. bu kargaşalıkta devrimci eği-
limler gelişecek. Dayatılan çözüm-
süzlük. Kürtleri daha radıkal dev-
rimci çalışmaya itebilir. Bu da Kür-
distan devriminin genelleşmesı an-
lamına gelir.
Kardeşimi de eleştirdim
- Kuzey Irak'a yapılan operasyoa
sırasuıda Barzani ve Talabani, Kürt
devletiyle olan ilişkileri nedeıüyk size
yapılan operasyonda Türkiye ile iş-
buiiği yaptılar. Şimdi siz ordasmız.
Yarın yeniden böyle bir durumla
karşılaşabilir misiniz?
ÖCALAN - Bunun bütün tedbir-
leri alındı. Keşke Güney"e operas-
yonlar sıkça yapılsa. Bir kişiyi bile
bulamazlar.
- Operayonlar sırasında Abuilah
Öcalan'ın, kardeşi Osman Öcalan'a ne-
den oradan düzgün bir çekOiş yap-
madın. birçok zayiata sebep oldun
diye eleştiri yaptığı öne süriildü.
ÖCALAN - Yaptım.
- Nedir eleştirintn esası?
ÖCALAN - Güneyi sabit kul-
sı. Bizim müdahalelerimiz üzerine düzel-
üldi. Daha sağlam bir çizgiye oturtuldu.
Şimdi öyle bir sakınca yok. Ne KDP ile
TC'nin işbirliği, bizi yeniden sıkışık bir
duruma getirebilir ne de bizim bu hataya
tekrar düşecek bir kişilik yapımız var.
Dengelidir. Hangi kuvvet gelirse gelsin,
kendıni savunabilir. Zaten genelde veri-
len talimatlar gerillarun hareketli, nere-
den nasıl saldıracağının belli olmadıği,
üslerinin hareket tarzına bağlı olduğu,
günün 24 saatınde bir hareket tarzı için-
de olacaktır. Kesin bir talimatla bu bü-
yük oranda uygulanıyor. Dolayısıyla
PKK"yı eskisi gibi vurmak mümkün ol-
mayacaktır.
- Türk devletinin şimdiki başlattığı ope-
rasyon bitti. Bunun sonunda iki alternatif
var. Bir altenarif PKK yenikli. Diğer al-
ternatif PKK yenilmedi. PKK'nın yenil-
Belki beş yıldaki kayıplardan daha fazla
olabilir. Altı ay, bilemedin bir yıl, ama o
zaman gelinecek yer bitmiş PKK değil,
tam tersine askeri olarak yenilmesi im-
kansız bir PKK. Örtbas edilmesı imkan-
sız bir ulusal sorun ve aruk karşılıklı ta-
raflann birbirlerinin meşruiyetini kabul
ettiği ve işı siyasi platforma dökmekten
başka çarelerinin kalmadığı bir gerçek-
likle yüzyüze bulunabilir. Taraflar sanı-
yorum bu hamlenin sonucunda veya
yeni operasyonlann ve buna karşı bizim
hamlemizin gelişim düzeyine bakarak
kuvvetle zannediyorum ki. böyle bir de-
ğerlendirmeye geçecekler.
- Özal konusunda bazı kanaatleriniz
basına yansımıştı...
ÖCALAN - Özal, bizimle amansız sa-
vaşü yıllar boyunca. Bana göre özel sa-
vaşm nasıl olacağını iyi biliyordu. Fakat
Öcalan'ın ki$iliği, kadın, ask, cinsellik/2
Apo ne kadar demokrat?
S
osyalist örgütlerde bir gelenek
vardır. Partinin bir lideri olur.
Demokratik merkeziyetçilik
diye bir ilkeden söz edilir. Pra-
tikte, merkeziyetçilik işler, demokrasi
işieınez.
ÖCALAN - Bizde tersi var. Maale-
sef. Çok çarpıcı soruya çok çarpıcı
bir cevap vereyim. Gelişmeyen mer-
kezdir. Gelişen müthiş demokrasi-
dir. Nasıl oluyor? Ben bunu biraz
kendi demokrathğıma bağlıyorum.
Bunu yeni yeni farkediyorum. Sen
nasıl otoriter bir adamsın ki. Cemil
arkadaş da bilir. Merkezimiz hâlâ
alışamadı.
- Cemil sen bu iddiaya ne diyorsun?
(Cemil Bayık gülümsüyor.)
ÖCALAN - Arkadaşlanm konuşsun
görürsünüz. Haru o sizin deneyi-
miniz vardı ya. (Aydınlık deneyimini
kastediyor), bizim deneyım. ona
göre hayli ilginç. Merkeziyetçilikle il-
gili. 1985'teMartÇözümlemeleri
başlıkh değerlendırmeler yaptım, bin
dereden su getirdim, neden merkezi-
leşmek zorundayız, neden iyi bir
merkez olmak zorundayız, hiç an-
laşılmadı. Derinleşen şey şu: Herkes,
kendi gerçeğini, kendi bildiğini ya-
par. Işte bu tam demokrasidir. Bu
demokratlıktır. Bendedemokrasiyi
körüklemişim.
-Ama budurumdanşikâyetçi gibibir
haliniz var. Benim dediğimi dinlemi-
yorlar diye şikâvet ediyorsunuz. Sonra
da bunun demokratlık oMuğumı söy-
lüyorsunuz. Bu özelliğinizi iyi bir özel-
lik olarak mı düşünüy orsunuz, yoksa
zaaf olarak mı görüyorsunuz? Yani iyi
bir özellik midir bu?
ÖCALAN - Aslında ben bunu iste-
mişim. Yani kişilerin özelliklerini.
Kişilerin kendi kimliklerini uzun
süre konımalan güçlü bir demokra-
tizm ile mümkündür. Demek ki be-
nim bir özelliğim de bunu körüklü-
yor ki bunlar da bunu yaşıyor.
Yoksa çok kötü, çok merkezi bir
kişiliğim olsaydı mümkün değildi
bunlann konuşulması. Dolayısıyla
sizinkilerdespot biraz. Fazla
demokrat değiller. Merkezlerde
çok aşın merkezileşiyor. demokrasi
gücü yok, demokrasi gücü olmadığı
için de gelişemiyor. Bizde tersi
oluyor. Muazzam bir otorite teşkil
etmeme rağmen, çok büyük
merkezileşme çabalanma rağmen,
bunun güçlü birdemokratizmle
olabildiği ve benim de gerçeklerden
koparmak istememem gelişmenin
kendisi biraz demokratça olduğu
için gelişmemiz de biraz
demokrasinin gelişmesinden geçtiği
için. ben de mecburen
demokratik yani esas alıyorum.
Güçlerin kımliklerine,
özgürlüklerine dikkat ediyorum.
Buna oldukça tolerans mı diyeyim,
inisiyatif mi diyeyim, bağlı kabyo-
rum, sonuç PKK. halklaşıyor, PKK
savaşan bir örgüt haline geliyor. Ve
benim de otoritem bu arada
geüşebiliyor.
'Kürtçe öğrenemiyorum'
Abduüah Öcalan, ARGK Komutanı Cemil Bayık (solda) ve korumalanyla birlikte
Suriye'deki Baalbek harabelerini gezerken. Apo Tûrkiye'ye dönmevi Türkiye'yi dö-
nüştürmekle yakından bağımlı tutuyor.
landılar. Ağır kullandılar. Açık, legal ve
hedef olabilecek bir tarzda kör biçimde
kullandılar. Gerillayı göğüsleyemediler.
Gerillanın zorluklanna katlanamadılar.
Esasta. biz bu noktaya eleştiri yönelttik ve
hakhydık. Buna Türkiye fırsat buldu,
Güney'i güçlerin karşı koymasına yol
açtığı için değil. esasta gerillalaşmamızı
önledıği için ben karşı çıktım. Ve aylarca
önceden karşı çıkmıştım. Çok sert de
eleştiriler yaptım. _
- Yani Osman Öcalan'ı eleştirdiniz...
ÖCALAN - Yalnız Osman'ı değil, o
sahada yer alan herkesi eleştirdim.
- Peki ne cevap verdiler?
ÖCALAN - Bir şey diyecek halleri
yoktu ki. Gerçekler ortada. Bu tür anla-
yışlar ımhaya götürüyor. Gördüler hep-
mediğJ ortaya çıktiktan sonra Apo, "Biz
banşa vanz" diyebilecek mi?
Savaş derinleşecek
ÖCALAN - Gerçekçi bir ateşkes nasıl
gelişebilir? Yapılan operasyonlarla yeni
bir ateşkesin bağlantısı nasıl kurulabiür?
Bana göre bizim tek taraflı gelişürdıği-
miz ateşkes TC devletini şaşkına çevirdi.
Telaşa boğdu. Bir şeyler yapmak istedi-
ler, bu da çok yetersizdi. Ve bizi de böyle
tehlikeye itmekten başka bir sonuca yol
açmayacaktı. Savaş derinleşecek. Kesin.
Geçen, eğer binlerce kişi bizden ve karşı
taraftan gitmişse, önümüzdeki dönem
onbinlerden bahsetmek gerekir. Kanb
olacak. Ama kesin rakam verilemez.
özellikle 90'lardan itibaren askeri tenkil
yöntemiyle ulusal sorunun çözülemeye-
ceğini ve Türkiye'nin ekonomisinin ve
siyasi yapısının bunu kaldırmayacağmı
gördü ve yeni arayışlara yöneldi.
- Gerçekten Özal'ın size mesajı oldu
mu, açık mesaj aklınız mı?
ÖCALAN - Özal'ın hareket tarzın-
dan. bir kısmından ilgincçe karşıladığını
ve etkilendiğini belirten mesajlar aldık.
Artık bu diğer hastalıklan var. Onun so-
nucu mu, yoksa bizim mücadelemizin
onu düşündürdüğü bir sonuç mu, bunu
bilemiyonım. Bizim gibi taktikçi olmaya
çalışıyordu.
YARIN: İKİNCİ
CVMHVRİYET
A
po Kiirtçe ögrenmeye başladı
diye haber çıkmıştı, Kürtçe
öğrenebildin mi?
ÖCAL.\N - Hiç öğrenemi-
yorum. Kürtçem çok zayıf Sıradan
bir kişi bu konuda benden güçlüdür.
Bazı bilgi birikimleri vardır. Bu
konuda hafızam zayıftır. Hafızam
bazı konularda iseçok güçlüdür.
Özellüde kontrol altınaaldığım
hususlarda, ve özellikk insani
konularda çok güçlüdür, elimden
bir şey kurtulamaz. Yani ele aldığım
bir hususu, eğer yalruz yaşam
hakkıma bir fırsat verilirse, kesin
sonuca giderim.
4
Koku duymuyorum'
Ç
ok şiddetli bir savaşın önderi-
sini/. Bunun > anında sa» aşa
günü gününe kumanda edebi-
lecek kadar duruma hakimsi-
niz. Bu hayatınızı nasıl etkiliyor?
ÖCALAN - Her şeyden önce büyük
bir gerginlik yaratıyor. O açıdan bi-
raz sağlığımı zorluyor. Sinirsel an-
lamda sağlığımı zorluyor. Gerginlik
yapıyor. Uyuyamıyorum. Bacak-
lanm geriliyor. Nefes darlığı çekiyo-
rum. Görme zorluğu çekiyorum.
- Günde ne kadar uyuyorsunuz?
ÖCALAN - Uyuyorum da, buna
tavşan uykusu demek gerekir. Nefes
alamıyorum. Koku duymuyorum.
Bu sarunm yoğunlaşmaktan ileri ge-
liyor. Yemekten içmekten fazla tat
almıyorum. Fakat bıkmıyorumda.
Çok büyük bir tutkuyla üstündeyim
işin. Bazı konularda büyük yetenek
kazanmışım, bazı konularda çocuk-
tandahazayıfım.
- Nasıl mesela?
ÖCALAN - Mesela birçocuk ben-
den daha iyi bazı hususlan algıla-
yabilir.
-Sizin algılama yeteneğiniz fena
değil.
ÖCALAN - Bazı konularda diyo-
rum. Mesela bir matematik for-
mülünü benden daha iyi çözebilir.
Mesela bir dili benden kırk kat daha
iyi öğrenebilir.
ICIN YAZDI
Her zamankalbimizde olacaksın
Demokrasi şehidimiz ölmedin
sen kalbimizde ve ruhumuzda
yaşayacaksın. Devrettiğin bay-
rağı sonsuza dek taşıyacağız.
ZülküfYelkenci
Sevgili Uğur, ilkeli düşünce ve
yazılannla hep yaşayacaksın.
M.Akyürek
Onu yokeden karanlık güçler, o
sizi de aydınlatıyordu.
FevziR.
Değerli düşünür sevgili Uğur
senin yolunda herzaman gide-
ceğiz. Çocuklanmıza senin dü-
şüncelerini aşılayıp öğreteceğiz.
Herzaman kalbimizde olacak-
sın. Seni unutmayacağız.
Aksoylular
Sevgili Uğur, bu ülke her za-
man laik kalacak ve bizler senin
yolunda yûrüyeceğiz. Daima
kalbimizdesin. Sen ölmedin
çünkü.
PınarS.
Değerli Uğur, sana Türk genç-
liği olarak söz veriyoruz. De-
mokrasi mücadelesini
bıraküğın yerden devam ettire-
ceğiz.
B.
Kızıma Atayı anlatıyordum.
Artık seni de anlatıp tanıtaca-
ğım. Atatürk'ün ve senin izin-
deyiz.
F.
Sana uzanan kahpe eller kah-
rolsunlar. Seni hiç bir zaman
unutmayacağız ve aydınlattığm
yoldan yûrüyeceğiz.
Durmuş Güçlü
Laik, demokratik Türkiye için
devam edeceğiz.
SedatÖzcan
Türkiye Cumhriyeti yaşadığı
sürece sen ve senin gjbiler her
zaman yaşayacaktır.
Mumlan yakmaya devam ede-
ceğiz.
S.
Mumcubirışıkü,
söndürülemez. Bunlann
hesabım kim soracak?
NejatY.
Sevgili Uğurağbi, senin bıraktı-
ğin bayrak devamlı dalgalana-
caktır. Bundan şüphen
olmasın.
Mustafa Polalı
Büyük Türk gazetecisi, demok-
ratik ve Laik Türkiye için gös-
terdiğin çabalara sonsuz teşek-
kürler, izindeyiz. Nur içinde
yat!
Gülsen Balayırlı
Mumcu'nun mumlan sönme-
yecektir.
Raciye Yılmaz
Türkiye'de düşüncelerinden
ötürü uzun yıllar özgürlüğü
kaybedenlerden bıri olarak
Uğur Mumcu'nun kalleşçe
öldürülmesi beni bugüne kadar
etkileyen en büyük katliam ol-
muştur. Bu cinayetlere ancak
başta işci sınıfımız olmak üzere
kitle ordusu halk ordusu dur di-
yebilir.
Erhan Ünsal
Sayın Uğur Mumcu. senin mü-
cadelen dünya kurtuluncaya
kadar devam edecek. Rahat
uyu.
OğuzTengiz
SÜRECEK
ÇALIŞAJNLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL
"Çalışma gücümü kaybettim"
Sot"U: Devlet memunı olarak çalışmakta iken, işimle ilgili olma-
yan bir kaza sonucu çalışma gücümü kaybettim ve malul ol-
dum.
Devlet memurluğunda 10 yılımı doldurmadığun için bana
maaş da bağiamadüar.
Ben şimdi ne yapmalıyun?
YAN1T: Görevle ilgili olmaksızın nedeni ne olursa olsun. sa-
katlanan ya da tutulduklan iyileştirilmesi olanaksız hastalıklar
sonucu, "vazifelerini yapamayacak duruma düşen iştirakçilere
<malul)" denilmekte ve Emekli Sandığı Yasası'nın öngördüğü
koşullar uygunsa, bu durumda olanlara adi malullük aylığı bağ-
lanmaktadır.
TC Emekli Sandığı Yasası'nın 53. maddesinde bu koşullar be-
lirlenmiştir.
"Adi malullük aylığı, fiili hizmet müddetleri en az (10) yılı ta-
mamlamış bulunan iştirakçilerin fıili ve itibari hizmet müddetleri
toplamına göre" bağlanmakladır.
Yasa, malullük aylığı bağlanabilmesi için. fıili çahşma süresi-
nin en az 10 tam yıl olması koşulunu aramaktadır.
Ancak, en az 5 tam yıl emekliliğe bağh bir görevde çabşıp, yine
iyileştirilmesi olanaksız derecede sakat ya da hasta olup. başkala-
nrun yardımı olmaksızın yaşamını sürdüremeyecek durumda ve
geçinebilecek kazancı da olmayanlara malullük aylığı bağlan-
maktadır.
Oysa ki, 506 sayıh Sosyal Sigortalar Yasası hükümlerine göre
"Toplam olarak 1800 gün %'eya en az 5 yıldan beri sıgortalı bulu-
nup. sigortalıbk süresinin her yılı için ortalama olarak 180 gün
malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi ödemiş" sigortalılara
malullük aylığı bağlanır.
5 yılhk sigortalıhk süresi içinde 900 gün prim ödeyen sigortalı-
lar çabşamayacak duruma geldiklerinde aylık almaya hak kaza-
nır.
Bağ-Kur Yasası uyannca da malullük aylığı bağlanabilmesi
için "en az 5 tam yıl sigorta primi ödemiş olmak" yeterlidir.
Üç ayn sosyal güvenlik yasasından ikisi, malullük ayhğı bağ-
lanması için 5 yıllık bir süre çahşmış olmayı yeterb' görmüş, en
eski ve en köklü sosyal güvenlik yasası olan TC Emekli Sandığı
Yasası ise, bu süreyi 5 yıl fazlasıyla 10 yıl olarak kabul etmiştir.
Bu konuda yapıfacak yasal düzenleme ile dileyelim ki bu 10 yıl-
lık süre 5 yıla insin.
POLÎTtKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Buyurun Bakalım...
Sezgin'e havlu attırıp Köksal'ı yere serdikten sonra
kürsüye gelen Tansu Çiller şöyle dedi:
"Bizden korksunlar, Kırat şaha kalkacak!"
Busözleri bırkaç kezyineledi. Demek çok beğenmişti.
Doğrusu biz bu korku salan sözleri yadırgadık. Çünkü
DYP kongresinde bir zafer kazanılmıştı, ama bu zafer
Tansu Çiller içindi. Tansu Çiller'in bir hükümet kurabil-
mesi, güvenoyu alabiimesi için bir ortağa gereksinimi
vardı. Bu ortak da bildiğimiz kadarıyla. şimditik SHP'ydi.
Eh, onu da böyle korkutucu sözlerle kaçırırsan sonu ne-
ye varırdı? Tansu Çiller'in kuracağı kabinenin her şey-
den önce sempatiye, sevecenliğe, dostluğa ihtiyacı
vardı. Bunu da "Bizden korksunlar" diyerek elinin ter-
siyle itiyor muydu?
ittiğini sanmıyorum. Zafer çığlıkları ve kalabalığın kar-
maşası karşısında bu sözler unutuluvermişti. Ama iler-
de konuşmaları inceleyecekler bunu anımsarlardı.
Bir kadın, ülkemizde ilk kez başbakan oluyordu. Gerçi
eski hükümette devlet bakanlığı yaparken deney sahibi
olmuştu. Ekonomiden sorumlu bakanlığın başındaydı.
Ekonomideki durgunluk ondan sorulurdu. Şimdi ekono-
mik sorunları tek başına yükleniyordu. Hesabı da kendi-
ne verecekti. Hesapta bir yanlışlık varsa sorumlusu da
kendisi olurdu.
Çocuklugumuzda Amazonlar'dan söz ederlerdi.
Asya'nın kuzeyine bir yerlerden gelmiş Amazonlar; ata
binerler. döğüşürler, erkekleri yönetirler, iktidar ellerin-
de olurdu. Tansu Çiller, iktidarı partisinin erkeklerinden
alarak başa geçtiğine göre bir Amazon muydu? Pazıları
onlarınki gibi güçlü, kuvvetli miydi? Şimdi gözler bu
Amazon'daydı.
Büyük güçlükler karşısındaydı. Terörü durduracak,
enflasyonu yenecek, demokratik takvimi uygulayacak
mıydı?
Demirel, askıya aldığı bu sorunları yeni başbakana bı-
rakmış, Çankaya'ya çekilmişti. Birtakım zamları da Baş-
bakan Yardımcısı Erdal Inönü'ye bırakmıştı. inönü bu
sorunların altında ezilip duruyordu. Eski hükümetten
kendini dışarı zor atanlar, gerçekçi iseler kurtuluyorlar-
dı.
Anladık, Kırat, partililerin oyuyla Tansu Çiller'i baş-
kanlığa getirmiştir, ama başkanlık yeter miydi? "Bizden
korksunlar" diyordu. Deneyli politikacılar bu rasgele
söylenmiş sözlerden korkmuyor, Çiller'i uyarmıyorlar-
dı.
Yaşar Kemal'in bir kitabında şöyle bir cümle vardır:
Beyaz giyinmiş atlılar, beyaz atlara binerek bu ülkeden
gitmişlerdi. Nereye gitmişlerdi?
Kimsenin bildigi yoktu. Ancak bir söylence dilden dile
dolaşıp duruyordu. Beyaz atlılar ve beyaz biniciler...
Tansu Çiller, adaylığını koyar koymaz hem bakanlık-
tan ayrıldı hem de mal bildiriminde bulundu. Emekli bir
valinin kızının mal varlığı, taşınır ve taşınmaz mallardan
oluşuyor; trilyonla/ı bulunuyordu. Sadece Sarıyer ve
çevresinde edindiği arsalar milyarları aşıyordu. Kendini
bu kadar zenginleştiren bir kişinin herhalde ülkeyi de
zenginleştirmesi beklenir. özal, "Ben zenginleri seve-
rîm" diyordu. Zenginleri asıl seven Bayan Çiller'miş.
Bundan sonra hem ülkeyi, hem kendini nasıl zengin etti-
ğini izleyelim.
Cumhurbaşkanı'ndan kabineyi kurma görevini aldık-
tan sonra koalisyon ortağıyla birlikte kabineyi kurma
çalışmalarına başlayacaktır. Kabine arkadaşlarından
da zengin olanları yeğleyecektir. Zenginliğe alışmış ola-
nın fukarada gözü yoktur. 12 Eylül'den bu yana hep gözü
tokları zengin ettik, yoksulları da unuttuk. Tansu Çiller
de parayla para kazanma ekonomisinden yanadır. Oku-
lunda okumuş, diplomasını almış, doktorasını yapmış,
şimdi uygulama sırası ondadır. Zengin başbakan geli-
yor!
Kendini zengin ettiği gibi ülkeyi de zengin edecek mi?
Buyurun bakalım!
BULMACA
1
2
3
4
5
6
a
9
1 2 3
I I
I
i
4 5 6 7 8 9
I I U I
#
SOLDAN SAĞA:
1/ Rıfat Dgaz'ın bir roma-
nı. 2/ Kokulu tohumu
hamur işlerinde ve rakıcı-
bkta kullanılan bitki...
Yiğit. 3/ Tahta ve kereste
biçmeye yarar büyük bıç-
kı. 4/ Diyarbakır'ın eski
adi... İskambildeki dört
renkten biri. 5/ Asya'da
bir ülke... Antik Yunan
mimarbğırun üç biçemin-
den biri. 6/ Bir işte başta
gelen kimse... Bir düşün-
ce yazısı türü. 7/ Felsefe-
de değişebilen. geçici niteliğe veri-
len ad... Bir renk. 8/ Taşa tutarak
öldürme cezası... Kenar süsü. 9/
Güney Amerika'da bir ülke... "Bir
— bahçesi bir seccâdeDolduran
ha\"zı ateşten bâde" (Ahmet Ha-
şim).
YLîKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Adnan Özyalçıner'in bir öykü
kitabı. 2/ İki tarla arasındaki sı-
nır... Gezinti yeri. 3/ Hıristiyan din
adamı... Pokerde aynı cins iki kâ-
ğıda verilen ad. 4/ Hamam... Bakınn simgesi. 5/ Kaba, bayaği...
Parlak. 6/ "Heykel, abide" anlamında kullanılan yerel sözcük...
Müzikte. bir tam sesb'k aralığın bir kesirini oluşturan çok kuçuk
arahk. 7/ Radyo dalgalannın yankısını alarak cisimlerin yerini
ve uzakbğını saptayan aygıt. 8/ Kuzu sesı... Yapmaakb davra-
nış... Tavlada bir sayı. 9/ Değişik türlerden ağaç, ağaççık ya da
çalılann deneysel yetiştirilmesine aynhruş park ya da alan.
TEŞEKKÜR
12 Haziran 1993 günü Ay\alık Cunda Adası
POSEİDON BALIK LOKANTASI'nda
gcrçekleştirilen 'Rembetiko Konseri'mize
katılan Sayın Avvalıklı ve Cundalılar'a,
Poseidon'un sahipleri AYLA, İSMAİL ve
EROL'a, çalışanları FAHRETTİN LSTA,
ZEYNEP, FİDAN, MUAMMER, HALİL,
İLHAN \e ÖZGÜR'e, ayrıca SERAP (tabii
anne ve babasını da unutmadan), RIFAT,
JALE, TANJU, Dr. UZAY \e SEVGİLİSİ.
IŞIK, LEVENT. BERRİN, ZİYA, özellikle ve
illc de FERNAZ'a çok çok teşekkür ederiz.
Ml'AMMER KETEINCOĞLU.
YELDA KARAT\Ş
KOCA ADAM
DOSTUM MOZART
Nadir Nadi
8. bası 20.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İstanbul
Ödemeli gönderilmez.