25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 15HAZİRAN1993SAU Bill Clinton'un genç çalışma arkadaşları Amerikan basınmm tenorlannı tahrik ediyor Jimmy Carter'ın gölgesi Beyaz Saray'ın üzerinde Haber Merkezi - Bill Clinton'un genç çalışma arkadaşlan Amerikan basınının tenorlannı tahrik ediyor. Başkanın 31 yaşındaki İletişim Mü- dürü George Stephanopoulos meka- nik yanıtlan, kesik kesik konuş- masıyla, Amerikalı gazetecilerin de- yimiyle Bill Clinton'un "yıkım"ını hızlandınyor. Jimmy Carter'ın göl- gesi. Beyaz Saray'ın üzennde dalga- lanıyor. Amerika'nın hiperaktif başkanı, içişkriyle ilgjli birçok konuda vatan- daşlannı hayal kınklığına uğratü. Yapılan son kamuoyu araşürmalan- na göre Amerikablann sadece yüzde 36'sı başkanlanndan memnun. Bu sonuç Amerikan tarihinde şimdiye kadar görülmemiş derecede düşük. Arkansas'm eski yöneticisi bugüne kadarki icraatlannda pek başanlı olamadı. Üstelik Başkanın deneyim- siz arkadaşlan üst üste gaf yapmaya devam ediyor. Stephanopoulos'un, Clinton'un Beyaz Saray'ın uçağıru 45 dakika Los Angeles havalimanında beklet- mesini gazetecilere açıklama şekli büyük tepki aldı. Konuşmasma "Herkes saçını kestirmiyor mu?" di- yerek başlayan Stephanopoulos, bel- ki de Amerika tarihının en büyük küstahlıklanndan ve gaflanndan bi- rine imza atı>ordu. Bill Clinton'la beraber. Başkanın biitün Hollyvvo- od"un en pahalı kuaförü Cristophe'a saçlannı kestirmek istemesi havaa- lanının iki pistini uçuşa kapattı. Bun- dan dolayı ıki düzenlı uçuş gecikti. Baa muzip gazeteciler bu saç kesimi- nın yaklaşık 5500 dolara mâl olduğu- nu hesapladı. Amerikalılar. seçim kampanyalan sırasında halka "içinizden biri" slo- ganıyla. 68 kuşağından bıri olarak tanıtılan Bill Clınton'un diğer yüzü- nü öğrendi. Orta Amerika'nın sevgili oğlu, hamburger ve vitaminli süt tut- kunu Clinton'un. sinema stan olan arkadaşlan gibi lüks zevkleri var. —- apılan son kamuoyu araştırmalanna göre Amerikalılann sadece yüzde 36'sı başkanlanndan memnun. Bu sonuç Amerikan tarihinde şimdiye kadar görülmemiş derecede düşük. Clinton'un. NVashington'daki bir ki- tapçıya çok kısa bir pantolon ve eski bir basketbol ayakkabısıyla gelmesi bu yanını saklamaya yetmedi. Bütün bunlardan daha ciddi so- nuç çıkarabilecek bir başka olay daha var: Beyaz Saray'ın seyahat bü- rosu. Bevaz Saray geçtiğimiz günler- de Başkânla beraber her yere gelen yüzlerce gazetecinin seyahatlerini organize eden bu bürodan yedi çalı- şanı attı. Bu atılmanın nedeni olarak da teknik ve idari hatalar gösterildi. Ama olayın ardında Catherine Cor- nelius'un olduğu tahmin ediliyor. Clinton'un uzaktan kuzini olan 25 yaşındaki Cornelius, büroyu Arkan- sas merkezli World Wide Travel se- yahat acentesiyle birleştirip başına geçmek için kendisi öneride bulun- muştu. Beyaz Saray bu konu üzerin- de araştırma yapılması için FBI'ya emir verdi. Halbuki normal prosedü- re göre federal polısten sorumlu Adalet Bakanı Janet Reno'nun bu dosyayla ilgilenmesi gerekiyor. Bu olay politik çevrelerde yeni bir bece- riksizlik olarak yorumlandı. Amenkahlar. Bill Clinton'u. Amerikan ekonomisinin içinde bu- lunduğu zor durumdan çıkarması için seçmişti. Ama Clinton seçilir se- çilmez homoseksüellerin Amerikan ordusuna kabul edilmesi için çalı- şmalara başladı. Bu arada Pentagon. askere gitmeyen \ e Vietnam savaşına kaülmayı reddeden Clinton'a kuş- kuyla bakıyor ve homoseksüellerin askere alınmasına da karşı çıkıvor. Clinton. Pentagon'la arasındaki uyuşmazlığı tam olarak çözümlemiş değıl. Başkanın tek elde ettıği şey as- kere alınırken artık cinsiyet ile ilgıli sorular sorulmayacak. Cinsel terci- hini açıklamayan homoseksüellerin de ordudan atılması durdurulacak. Geçtiğimiz aylarda homoseksüelle- rin yaptığı bir gösteriye katılan bir Amerikan askeri ordudan atılmıştı. Bill Clinton'un kayda değer tek politik zaferi. Roberta Achtenberg'i konutiardan sorumlu bakan olarak seçtirmesı oldu. Achtenberg, San Francisco beledi- yesinde sorumlu olarak çakşırken, homoseksüellerin devriye şefı olma- lanm kabul etmeleri için izcileri yasal desteklerden yoksun bırakmayı önermişti. Achtenberg'in ba- kanlığının Senato'da onaylanmaa- ndan önce, bir kadınla sarmaş dolaş görüntülerinin bulunduğu bir video fılmi elden ele dolaşmıştı. Temsilciler Meclisi'nde Cumhuri- yetçi grubun başkanı Nevvt Grin- gich, New York'ta gazetecılerle yapüğı bir konuşmada " Bu ekip tek- nik olarak başkanlık işlev lerine bağlı olan baskılan kaldıracak güçte gö- rünmüyor. Seçemiyorlar. karar ver- miyorlar. harekete geçmiyorlar sade- ce sallanıyorlar " dedi. Pek çok As>alı. Batı'dan öğrenebilecekleri bir şey olmadığına inanıyor. Orüara göre, Amerikan tarzı bireycilik, temel kavram olarak yaşam şeklini yüceltme noktasına geldi. Yaklaşık bir asır önce Alman sosyolog Max VVeber, Konfüçyizmin serbest teşebbüs ve vurttaşlık özgürlüklerine karşı olduğunu düşünüyordu. Konfüçyüs öğretilerine bağlı kalan ülkeler, mutluluğa farklı bir yoldan ulaşıyorlar. Uzakdoğu'nun değerleri Batı'ya meydan okuyor U.zakdoğu, kendi ülkesinin kültürel ideallerinin Amerika ya da Avrupa'nın önerebilecekle- rindendaha değerli olduğuna inanmaya başladı. NATIONAİ GEOGRAPHIC JAMES \VALSH Konfüçyüsçü toplumlar gittıkçe artan kendilerine güvenleriyle. de- mokratik değerler hakkındaki farklı ınançlanyla Batı liberalizmine mey- dan okuyor. Bireyciliğe verdiği önemle liberal demokrasi. Batılılar için uygun olabilir, ancak Konfüç- yüs öğretilerine bağlı kalan ülkeler mutluluğa farklı bir yoldan ulaşı- yorlar. II. Dünya Savaşı'nın sonunda Doğu ve Güneydoğu Asya halklan da dünyanın diğer yörelerindeki in- sanlar kadar fakirdi. Pekçoğu, hala bazı politika eleştirmenlerinin yan demokrasi ya da sözde demokrasi adını verdiİcleri politik sistemlerle yönetilmelerine rağmen, gittikçe ar- tan bir zenginlik ve kendilerine gü- ven içerisine girdi. Daha az şanslı in- sanlar, yani Batı tara hükümet uy- gulamalanna girişmiş Üçüncü Dün- ya ülkeleri de. gittikçe bu Asya mo- delinin cekiciliğine kapılmakta. Aynı zamanda 'ılımlı otoriter sis- tem" diye de adlandınlan "Asya mo- deli' demokrasi, Birleşmiş Millet- ler'in İnsan Haklan konulu bir Dünya Konferansı düzenlemeye hazırlandığı bu haftalarda ilgi odağı haline geldi. 14-25 Haziran tarihle- rinde Viyana'da düzenlenecek bu konferansta Clinton yönetimi. in- san haklannı ihlal edenler üzerinde daha fazla baskı uygulanmasını sağ- lamaya kararlı. Bu konferanstan önce 49 Asya ülkesinin delegeleri, kendi temel haklannın tanımmı belirlemek üze- re Bangkok'ta biraraya geldiler. Toplantıda, "sosyal ve politik istik- rar içerisindeki bir ortamda yaşama hakkının" önemi vurgulandı. Buna, Hong Kong'lu bir gece bekçisinin daha canh bir şekilde dile getirdiği gibi, "New York ya da Los Angeles demokrasi örnekleriyse, ben bunu istemiyorum." denilebilir. Kısacası Uzakdoğu. kendi ülkesi- nin kültürel ideallerinin Amerika ya da Avrupa'nın önerebileceklerinden daha değerli olduğuna inanmaya başladı. Soğuk savaşın sona ermesi üzerine yazdığı kitabı 'The End of History and the Last Man" ile 92'nin en çok okunan y azarlanndan biri ha- line gelen Francis Fukuyama. "Ko- münizmin çöküşünden sonra dün- yanın ideolojik ufkunu inceledi- ğimizde. Batı liberal demokrasisinin karşısına çıkabilecek tek alternatif bulunduğunu görüyoruz. Bu da an- cak gittikçe artan gücüyle Japonya. Singapur ve bölgenin diğer ekono- mik yönden parlak devletlennde uy- gulanan ılımü otoriter sistemdir." di- yor. Bölgenin parlak başan hikayele- riyle göze çarpan ülkeleri, yüzyıllar- dan beri Çin'in yörüngesinde geliş- miş kültürler. Sanat. felsefe, devlet yönetimiyle ilişkili bu değer sislemi, genel olarak 'Konfüçyizm' başbğı altında toplanıyor. Yaklaşık bir asır önce Alman sos>olog Max Weber. Konfüçyizmin serbest teşebbüs ve yurttaşlık özgürlüklerine karşı oldu- ğunu düşünüyordu. Fukuyama ise, "Bugünkü genel akademik ınanç bu- nun tam tersi. Konfüçyüsçü demok- rasilerin Batı'ya benzemek yolunda bır evrim geçirmekte olduklanna inanmak verine. onlann 21. yüzyıl modernliğine ulaşmak için bızım bıl- mediğimiz bır vol keşfedip etmedık- lenni düşünmemiz gerek." diyor. Pekçok Asyalı, Batı'dan öğrene- bilecekleri birşey olmadığına inanı- yor. Onlara göre. Amerikan tarzı bi- reycilik. temel kavram olarak ya- şam şeklini yüceltme noktasına gei- di: Kendine güvenin kendine düş- künlüğe ve hatta politik hareketsiz- lik. hedonizm, ve suçla meydana çıkan kendi kendine yönelmiş yıkıcı davranışa dönüşmesi. Harvard poli- tika bilimcisi Samuel Huntington'ın belirttiği gibi:" Amerikan tarzı ya- şam. pekçok özellik kazanmaya başladı. Buna yaşlılık değilse bile bir çeşit olgunluk diyebilıriz." Buna karşılık Konfüçyüsçü toplumlar. buralarda grup çabasına ve grup ödüllendirilmesine önem venldiği için, bağlılık ve dinamızmlerini yıtir- miyorlar. Londra'dakı Uluslararası Strateji Araştırmalan Enstıtüsü'nden Asya Uzmanı Gerald Segal. başanlı Kon- füçyüsçü yönetimlerin otomatik olarak yasallık kazandıklannı, bu- nun da yalnızca ekonomik başan değil aynı zamanda-diktatörce me- totlan kapsasa büe-politik istikrar anlamına geldiğini belirtiyor. Çevreileilgilikararlaryinekâğıt üzerindekaldı Haber Merkezi - Geçen yıl 162 ülkenin hükümetleri düzev inde yapılan Rio de Janeiro Dünya Çev- re Zirvesi'nde alınan kararlar uygu- lamaya geçmedi. Dünya üzerindeki bıtki örtüsünün, vahşi hayvanlann, denizlerin korunmasıyla ilgili alınan prensip kararlan sadece kâğıt üzerin- de kaldı. Bu yıl Birleşmiş Milletler'- in Norveç'teki toplantısında yeni- den gündeme gelen, doğal zengin- liklenn korunmasıyla ilgili önlemle- ri tüm devletler prensip olarak ka- bul etti. 1992 Haziranfnda Rio'da yapı- lan zirve, tüm devletlerin başkanlan ya da başbakanlannın katılımıyla gerçekleşti. Doğanın korunması için atılan en önemli ve görkemli adım. gerek politik çevrelerde gerekse çev- reciler için umut veren kararlann ahnmasıyla sonuçlandı. Ama top- lantının üzennden bır vıl geçmesine karşın kirliliğe yol açan enerjilerden vergi ahnması. geniş ormanlık arazi- lerin korunması, Kuzey ülkelerinin ticaret politikalannda düzenlemeler gibi alınan kararlann hiçbin uygu- lama alanı bulmadı. Tek olumlu ge- lişme, ABD ve Japonya dışındaki 160 ülke tarafından onaylanan, 'bit- ki örtüsünün ve vahşi hayvanlann korunmasfyla ilgili kararda görül- dü. ABD. bilimsel araştırmalann ve ilaç endüstrisinin zor duruma düşe- ceğı düşüncesiyle ve bu çevrelerden gelen baskılar sonunda bu karara imza atmamıştı. Bugün bu anlaş- mazlık da ortadan kalktı. ABD ve Japonya. 1994 Haziranı'nda karan imzalayacaklannı açıkladılar. Bu- gün bütün dünya, bıtki örtüsünün, vahşi hayatın ve ekolojik dengenın korunması konusunda aynı görüşü paylaşıyor. ÂBD, toplantıda alınan kararlar- dan biri olan "atmosferde sera etkisi yaratan gazlann üretiminin azaltıl- ması'nı yakında uygulamaya soka- cağını açıkladı. 2000 yılına kadar sıstemli bir şekilde azaltılacak üre- tim, 1990 yılındaki üretim kapasite- sine indirilecek. Bu kısıtlama gele- cek yıl birçok ülke tarafından uygu- lamaya konacak. 2005 yılında ise 2000 vılı için belırlenen oranda vüz- de 25 bir azaltma söz konusu ola- cak. Bu gazlar genellikle sanayi te- sislerinin bacalanndan ve kömür. petrol gibi yakıtlardan enerji üreti- mi sırasında atmosfere kanşıyor. Bazı ülkeler bu tür enerji üretimin- den daha fazla vergı alınmasını öne- rirken. bazılan da tüm enerjilerden vergı alınmasını öneriyor. Vergilen- dırmenin aynı zamanda bu tür ener- ji üretimini cavdıncı biretki yarata- cağı umuluyor. Çarpık kentleşme. denizlerin kir- lenmesi. tropik ormanlann yok ol- ması. denizlenn ve ırmaklann kır- lenmesi. bugün dünyanın önde ge- len sorunlanndan. Çok geç fark edi- len bu ölümcül sorunlara kalıcı ve etkili bır çözüm bulunamazsa insan ırkının yaşamını devam ettirebilme- sı için gereklı doğa koşullan yok olacak. Bebeklere tıbbi müdahale tartışılıyor Haber Merkezi-Doktor ve hemşirelerin bir ağn kesici kullanmadan bebekler üzerinde ufak übbi müdahalelerde bulunduğu biliniyor. Britısh Medical Journaladh tıp dergısinin yaptığı araştırmada bebeklere yapılan küçük müdahalelerin tanımına. kateder takılırken vücutta açılan delikler. sargı bezlerinın çıkartılması, sonda takılıp çıkartılması giriyor. Aynca dikiş alınması ve tahlil için deriden parça alınması sırasında da herhangi bir anestezı uygulanmıyor. Araştırmavıj'ürütençocuk - hastahklan profesörü David Southall. bu tür müdahalelerin sonunda çocuklann gösterdiği tepkinin şiddete maruz kalanlann tepkisiyle benzerlik gösterdığini belir- terek, "Çocuklann beyaz önlük giyen herhangi bırini gördüklerinde yüzlerinde belıren korku. ailesinden dayak yiyen çocuğun şıddet karşısında gösterdiği tepkiyle eşit" dıyor. Canımızı yaktınız Profesör Southall uzun süreli tedavi sırasında çocuğun gereksinimlerinin dikkate alınmadığını ileri sürüyor. Bebekler ve beş yaşın altındaki çocuklar acıyı belirtmekte aciz kalarak "Artık yeter. Bugün yeterince canımı yaktınız " diyemıyor. Örneğin. bebeklerin elleri tombul olduğundan. ancak bir çok kez denedikten sonra damara girilebiliyor. Yoğun bakım RovalBrompton Hastanesi'nde yapılan bir araştırma. yüzde 30 dolayındaki tıbbi müda- halede uy uşturucu ya da sakinleştiricı kullanılmadığını gösteriyor. Araştırmacılar uzun süre yoğun bakımda kalan çocuklann durumlanru şöyle özetliyor: "Yoğun bakımda uzun süre kalan çocuklann bir çoğu ölüyor. Yaşayanlarda nörolojık bozukluklar gelişiyor. Bazı bebeklerde öğrenme güçlüğü ortaya çıkıyor." • Ingiltere Kraliçesi rekora gidiyor Haber Merkezi - İngiltere Kra- liçesi Elizabeth II. saİtanaünın 40. >ılını kutladı. İngiltere Kral- lığı'nın sembolü olan Elizabeth II. annesiyle yaşıyor. Eğer annesi gibi uzun ömürlü olursa 63 yü tahtta kalan (1837-190 l)Kralıçe V'iaoria'nın rekorunu kıracak. Elizabeth H'nin bu rekoru kırmasını engelleyebilecek bir diğer etken de monarşinin son bulması olabilir. İkin. binü yıllann eşiğinegeküğirraz bugünlerde, İngiltere >aizyTİlardırsüren monarşi rejimini tartışıyor. Bu tartışma bahislere bile girdi. Birkaçyıl önce "Monarşi gidecek" diverek bahse girenlere, kazandıklan takdirde bire yüz vermeyı teklifeden bahisçiler, bugün bu oranı bıre beş düşürdü. Bu da İngütere'de monarşinin arük eskisi kadar sağlam ohnadığını ve yakın bir gelecekte siyasi rejimin değişebileceğini gösteriyor. İngiltere Krallığı tarihinde en uzun süre tahtta kalan alüncı kişi olan Elizabeth II, aynı zamanda bugün saltanaüannı sürdüren hükümdarlar arasında saltanat süresine göre yapılan sıralamada dördüncü sırada. İlk arada Monako Prensı Rainier var. Prens 44 yıldır tahtta otunıyor. İkinci sırada 43 yüla Tayland Kralı Bumibol Abulyade. üçüncü sırada 42 yılla Belçıka Kralı Baudouin yer ahyor. Belçika'da kalpazanlar işbaşmda BRLTCSEL (AA) - Belçika Merkez Bankası. piyasada sahte 5 bin franklık(1.5nııryon TL) kâğıt para bulunduğunu açıkladı. Sahte kâğıt paralann her birinin üzerine farklı seri numarası konulduğunu, kaliteli bir sahtekarhğın sözkonusu olduğunu bildiren yetkiüler, tüm Avrupa ülkelerinin uyanldığını açıkladılar. Merkez Bankası, sahte kâğıt pararun hakıkısıne oranla tnraz daha soluk renkte olduğunu, ancak bu renk farkının ilk bakışta göze çarpmadığını bildirdi. Sahte paralann üzerinde, görme özürlüler için sağ alt köşede bulunan özel işaretlerin yer atnadığına dikkatçekıliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle