Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'5HAZİRAN1993SALI CUMHURİYET2 SAYFA
KULTUR
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Genel Müdürü Melih Özcan Fereli ile festival üzerine söyleşi
'DevletdairesiMeniminden kurtulmalıyız'
N İLYASOĞLU
- İstanbul Kesti>ali'nin 21. yılında bir
iimlik değiştirme süreci, bir geçiş döne-
ni yaşadığı gözlemleniyor. Sizin yeni
ıtaıunış bir genel müdür olarak bu dö-
leme katkuıız nedir?
İstanbul Fesüvali bugüne kadar
lep belli bir çızginin üstünde düzeyini
corumuştur. Bundan ödün verilmeye-
iektir. Kişilik değiştirmesi, kururasal
tabuğunu değiştirmesi iki anlamda ele
ıhnabilir: İdari ve sanatsal alan.
/akfın bir kurum kimliği vardır.
Onun şemsiyesi altında markalanmız
»an İstanbul Festivali; Sinema, Tiyat-
ro Festivalleri ve Bienal. Parasal açı-
dan her birinin geliri aynı vakfin kese-
snde birikir. genel müdür ve icra ku-
rulu belli gereksinmelere göre dağıüm
;>apar. Örneğin ben işe başladığım 1
mart tarihinde henüz bu yılki Tiyatro
Festivali'nin yapılması kesin değıldi.
Bu fesıival yapılabildiyse ayn bir büt-
;esi olduğundan değil. bir kısmını
ICültür Bakanlığı sirf tiyatroya har-
cansın diye verdiğinden. diğeri de
vakfın genel bütçesinden aktanldığı-
ndan. Her festivalin başında bir yönet-
ınen var. Vakfın başında bir genel mü-
dür. onun rapor euığı bir icra kurulu
\e dolayısıyla bir yöneüm kurulu var.
Aynca her festivalin birkaç sanatçı-
dan-eleştirmenden oluşan 'Teknik
Sanat Danışma" kurullan var. So-
nımluluk taşımayan, icraatçı görevleri
olmayan, öneri geüren danışmanlar.
Biz bu danışma kurullanna ilaveten
bir genel _ damşman atamak ihtiyacı
hissettik. İstanbul Festivali'nin ulusla-
rarası kimliğe bürünmesine büyük
katkısı olacak kişiyi bulduk: Sir John
Tooley. Dünya üzerinde etkin bir isim.
Sanatsal anlamda değil, işletmecilik
konusunda bir imaj yaratmakta yaran
olacak.
- Türk izie>icisini ve bugüne kadar
İstanbul'daki festivali ne kadar tanryor
Sir John?
Belki de adını hiç duymamıştı
İstanbul Festivali'nin. Bu yıl yaşaya-
rak tanıyacak. Şimdiye kadar çok
ünlü isimler getirilmişse debazılan hâlâ
tereddüt ediyor Türkiye'ye gelmek ko-
nusunda. İşte Sir John'un kişisel dost-
luğu ile Jessy Norraan'a telefon açıp
"Jessy, bu festivale gelmeni ben istiyo-
rum" demesi yetecek.
- İdari acıdan ne yenilikler getirmeyi
düşünüyorsunuz?
Festivali, vakfı. üstü tozlu devlet da-
iresi gibi çalışan izlenimden kurtar-
mak istiyorum. Müşteriye hizmeti gö-
türmek anlayışını kurmalıyız. Birişlet-
me anlayışı ile ele almalıyız.
- Göre've başladığınızda yapttğnuz bir
açıklamada "Ben istanbul Festivali'ni
kişiliksiz buluyorum" sözlerûüz eleşti-
rilere hedef ofclu.
Evet, ne kadar tanıyorsun ki, dedi-
ler! Çünkü 18 yıldır İngiltere'de yaşa-
maktayım. Sanat dünyasının içinde-
yim üstelik. Philarmonia korosunda
söylüyorum. Rastgele bir ortamda de-
ğilim orada. Ve bugüne kadar İstan-
bul Festivali'ni hiç duymadım. Demek
ki ice dönük tamamen yerli seyirciye
hizrnet etmekten öte gidememiş bir
festival. Aydın Bey'in hızmetlerine ke-
sinlikle haksızhk edilmesine göz yu-
mamam. Başlangıç yılLnnı ben de ya-
şadım. kültürel alanda çöl gibi bir
ortama vaha gibi doğmuştu. Ve çok
düzeyli olarak sürdü. Ama Londra'da
herhangi bir hafta arası program et-
kinlikleri dizisi halindeki listelerden
öte gidemedi. Festival bundan öteye
gitmeli.
- Sizce uluslararası adını duyurabi-
len, özeUiğL, kimliği olan bir festival
tanımı yapar nusınız?
Belli etkinlikler dizisini aşan bir
olay. 21 yıl bitmiş. 4-5 yıl değil. Artık
bu festivalin dünya müzik çevrelerinde
çok iyi tanınan, belli nitehklerle özle-
şen, biz zorlamadan. otomatik olarak
dış başında yer alan bir festival olması
gereğine inanıyorum.
- Yani "İtzhak Perhnan İstanbul'da
caldı" haberi yeriue "İstanbul Festiva-
li'nde bu gece I. Perlman çalıyor" şek-
linde!
- Evet. Benim "festival" tanımıma
gelince, belli temalann işlendiği. deği-
şik yorumlann gözlenebıldiği, kültür
ahşverişinin çok yoğunlaşüğı, sanatçı
değiştiriminin sağlandığı bir platfor-
mun oluştuğu, söyleşilerle, konferans-
larla, sergilerle bütünleşen, şenlik ha-
vasının yoğun bir şekilde yaşandığı. iz
bırakan bir ortam olmalıdır.
- İstanbul Festivali'ne, sözünü ettiği-
niz kimliği kazandmnak için gûişimkr-
de bulundunuz mu?
İstanbulun istanbul olma özelliğin-
den yola çıkmab diye düşünüyorum.
Şehrin adının bir mistisizmi. seksapeli
var. İstanbul'u bir müzik kenti olarak
tanıtamıyorsak, bu bizim beceriksizli-
bir ortak payda öngördük ve onun da
belli bir teması oldu. Festival bazı
yıllar opera ağırhklı olabilir. Bazı yıl,
çok önceden duyurmak koşuluyla.
belli bir konu. tema seçilip yorumcula-
ra önerilir. 1994'ü Slav temalanna ayı-
rmayı düşünüyoruz. Çek-Dvorak
ağırhklı... Belli bir olgunluğa
ulaşmışhğın rehavetini yaşama-
malıyız. - Gelişmek için yenilikler ara-
malıyız.
- Uluslararası Festival takvimlerine
geçebilmek, dış başında sesimizi duyur-
mak için hangi girişimlerde bulundu-
nuz?
Duyuru mekanizması çok önemli.
Belli yayın organlanndan gazetecileri
davet ettik. Tabii bu yıl için çok geç
kalmış olduk. Ama bir ısınma var.
Epey kabul eden oldu. Basın konu-
sundaki girişimlerimiz 94"de meyve
verecek. BACA (British Accociation
of Concert Agents) derneğinin dergi-
sinde bizim için sayfa açıhyor. Bu kon-
val yöneticisi olarak bu trafiği nasd dfi-
zenİemeyi düşünüyorsunuz?
Sanatsal kaygılar açısından prog-
ramlamaya en az 18 ay öncesinden
başlamak gerek. Ben göreve başladığı-
mda 93'e hiç dokunmayacağım, 94'ün
de taslak programı herhalde bitmiştir,
diye geldim. Ancak biz Avrupa gibi
uzun dönemli çalışmaya alışık değiliz.
Onlar da bizi, bir festival bitince di-
ğerinin haarlıklanna başlamamızla
tanıyorar. Büyük acenteler şu an 96'-
nın programlannı tamamhyor. Ben de
ilk İcez onlarla 95-%"yı konuşmuş ol-
dum.
- Bir de dtşarda kim parlıyor. kim sö-
nüyor, kimin kaşesi bir-iki > ıl içinde ar-
tacak, kiminki revaçta obnayaok,
şeklinde izleme yapmak gerekiyor.
Ben şahsen dışanyı çok yakından
izliyorum. Kimi hangi aşamada yaka-
larsak tasarruf edebiliriz kaygısını gü-
düyorum. Eğer Kirov gibi bir sanat-
çıyı 1994'te getirebilirsek 97'ye oranla
PORTREı
MELİH ÖZCAN FERELİ
Tenorbir
genelmüdür
İstanbul Kültür ve Sanat Vakjı
Genel Müdürü Melih Özcan Fereli,
1948ydmda İstanbul'da doğdu. İs-
tanbul Erkek Lisesi 'nden sonra, lise
öğrenimini A FS bursiyeriolarak
gittiği Amerika dakı Waynesboro
Area High School'da tamamlayarak,
1966yılında mezım oldu. Dahasonra
Robert Kolej'e devam eden Fereli.
1970yılında makina mühendisi olarak
mezun oldu. Virgina Tech de üst lisans
öğrenimini tamamladıktan sonra
Lucas Industrıesşirketler
grubunun Türkiye'dekiyönetim
kadrosuna kalüdı. 1978 yüında aynı
kurulusun Ingiltere 'dekimerkez
yönetimine çağrılan Fereli. bufırmada
çeşitli üst düzeyyöneticiliğigörevlerini
üstlendı.
Güzelsanaüarlayakmdan
ilgilenen Melih Özcan Fereli.
sanaısaluğraşılartnı klasik müzik
dalmdayoğunlaştırmış. Dünyanın
öndegelen kuruluslarından
Philharmonia (London) 'nm
korosunda tenor olarakyer alan ve
aynı kurulusun Yönetim Kurulu nda
dagörev üstlenen Fereli. 1985yüında.
13. Uluslararası İstanbulFestivali
kapsamında. Aya İrini 'de. Haendel'in
"MesihOratoryosu'nun Türkıye'de
ilk seslendirilişinisağlamıştı.
Stratejik plmtlama ve Pazarlama
konularmda uznumlasan Fereli.
İngilizce ve Almanca konuşuyor.
ğhniz. Tarihi olduğu kadar güncel yö-
nünü de birleştirmeliyiz. Saraylar
(Tekfur Sarayı gibi) konser salonuna
çevrümeli; kasırlar ve değişik köşeler-
deki tarihi mekanlar oda müzikleri
için kullanılmab.
- İstanbuTun bu trafik kannaşasında
tlinleyicinin oradan oraya koşuşturması
da yoğunluğu dağıtmaz mı?
Bir bakıma dağıtır. Bayreuth küçü-
cük bir kenttir ve festival o dar ortam-
da çok yoğun yaşanır. Ama İstanbul
gibi şanslı bir kentte yaşıyorsak bu
alanlan kullarup, dışardan gelecekJeri
cezbetmeliyiz.
- BeDi temalardan neyi kasdettiniz?
Bakın, belli bir kişilik deyınce bu Si-
nema Festivali'nde var artık. Bu yıl Ti-
yatro Festivali'nde görselliğe dayalı
ser ajanlan piyasavi ve sanatçılan yön-
lendiriyorlar. Ben bu yıl onlann İcon-
feransını izlcdim, sorular sorup, ken-
dimi ve festivali tanıtmaya çalıştım.
Konferansı düzenleyenlerden Interna-
tional Art Manager'in editörü festiva-
lin bir bölümünü izlemeye gelecek ve
bütünüyle dergisine aktaracak.
- Bugüne kadar böyle genel bir mer-
keze üye değil miydik, tek tek mi ajan-
larla çalışılıvordu?
Genellikle tek ajanlarla çalışılıyor
zaten. BACA Konferansı'na da birile-
ri gitmiş gelmiş bizden. Ama Türkiye
ile ilgili bilgi akışı sağlanmamış.
- Artık biitün ünlü sanatçılar veya
topluluklar giderek daha uzun vadade,
ileri tarihlerde anlâşmalar imzalamak-
ta. Bu onlann yaşam biçimi oldu. Festi-
bir milyon dolar kâr ederiz inana-
ndayız. Aldığı plak, video kontrat-
lanru izlerseniz parlamakta olanlan
yakalarsınız. Kimse kaşesinden ödün
vermez, ancak erken davranırsanız. iş-
leyeceğiniz temaya göre bir kişiliğiniz
olduğunu duyurursanız ve turneleri
yakalarsanız pek çok şeyi daha ucuza
teminedebilirsiniz.
Turneleri de 3 yıl önceden yakala-
malısınjz. Belli eserleri turne progra-
mına alıyor toplulukJar. Ontan çabşıp,
önceden hazır ettikleri için aynca pro-
va gerekmiyor. Eğer siz yeni bir eser
çalmalannı talep edersenız maliyeti
arttınrsınız. Örnegin bu yıl Pierre Bo-
ulez'in yöneteceği Bahar A>ini, bir
turne eseri. Ve Boulez de LSO ile şu sı-
ralar turnede.
- Bu yılki festhalde artık eski parlak
günlerini yasamayan bir zamanların
ünlülerivar:Ciccolini. Malcolm.\icto-
ria de Los Angeles, John Baez gibi.
Ciccolini, benim katkım. Son daki-
kada bir boşluk oldu. Kcndisi bize
başvurmuştu. İlk kez 73"te gelmiş, yir-
mincı yılını kutlamak istiyormuş.
İstanbul'a gelişinin. Bir veda. nostalji
şeklinde düşündük. Joan Baez de Bos-
na'daki konserini tekrarlamak istedi.
Politik açıdan bizim de Bosna'ya
katkımız olur dedik. Diğerleri benden
önce planlanmış dinletiler.
- Etkinlikler arasında bazı boşluklar
var. Doldurulamaz mıydı?
Orada benim müdahalem oldu.
Bırakın. boş kalsın dedim. Festival
esasında 6 haftaya yayılmak zorunda
değil. Yoğun bir dönem,3-4 hafta ol-
malıdır, bence. Flanders Festivali 6 şe-
hirde 4 ay yaşanır. Atina işe 3 ay sürer.
Ama İstanbul bu değil. Doluluk
kaygısıyla nitelikten ödün vermemek
gerek. Bundan böyle olayı kısa tut-
mak amacındayız. Ama yıl içinde ser-
piştirilmiş. festivale bağlı etkinlikler de
düzenlenecek. Hele Ayazağa'daki kül-
tür merkezimiz tamamlanınca mevsim
boyu etkinlik olacak.
- Festivalin kendîne özgü bütünlüğü
zedelenmez mi?
Tam lersine, 3-4 haftada odaklaşır.
Sonra da belli mekanlar, kullanılıp
yaygmlaştınlır. Bölük pörçük bir hava
yaratmayacağız. Önümüzdeki yıl Efes
Ântik Tiyatro'da bir sürprizimiz var!
- "Caz" Festivali düşünülmüyor mu?
Bugüne kadar avn bir festıval ola-
rak düşünülmedi. Neden olmasın?
Çoğu Amerikalı cazcı temmuz ayında
Avrupa turnesine çıktığından daha
•ucuza geliyor. İstanbul Festivali
kapsamında yer alması bu nedenden.
Yoksa eylül avnnda başlı başına bir
"'Caz Festivali" olabilir.
- Uzun zamandır İstanbul Festivali'-
nde en ünlü Türk sanatçıları kir arada
olmuyorlar. Bazı çevrelerde, Nejat
Bey'in daha az adı duyulmuş sanatçı-
larımızı festival ile orta>a çıkarmayı
yeğlediği söyleniyor. Eğer uluslararası
dinleyici getireceksek bizim de ulusla-
rarası dergilerde adı çıkan, plaklan dt-
şarda ödül alan sanatçılarunız yer al-
mamalı mı?
Nejat Bey, yönetim kurulu başkanı,
kurucumuz ve önderimiz. Tabii ki fes-
tivale bir bebeği gözü ile bakıyor, an-
cak olayın politikasma kesinlikle kan-
şmamaya özen gösterir. Böyle bir poli-
tika güdülmekte ise teknik ve sanat
kurulu danışmanlanndan gelmiştir.
Ben. geçen hafta 1996 ıçın ünlü bir or-
kestra eşliğinde Pekineller ı konuş-
tum. Ben bu yıl için çok yabancıyım. r-
Ne. nasıl seçilmiş bilemem. Ama ta-
bii ki benim festivalim. Yine de sonuç-
tan sorumluyum. Bundan böyle Türk
sanatçılar için de festivalin bir plat-
form olması başlıca kaygılanmızdan
olacak. İlk kez 4 genç piyaniste bu or-
tamda yer verildi bu yıl. Gelecek yıl
kemancılara. sonra oda müziklerine...
Böylece uluslararası değiştırim ve
katılımla çeşitli uluslardan oluşacak
genç kuanetler. kenteüer vs. çıkacak
ortaya.
- "Gençler dizisi'" sizin yenilikleriniz-
den biri!
Bana bu >ılki yenilikleriniz neler
dendiğinde. elimde sihirli değnek yok
ki, ben de bu festivalin yabancısıyım,
izleyip. taruyacağım. yanıtını veriyo-
rum. Ama gençler dizisi, telefonla re-
zervasyon sistemi, ileriye yönelik an-
laşmalar ve dış basınla yakın ilişkiye
girme konusunda birtakım atılı-
mlanm oldu. Şunu en çok vurgulmak
istiyorum:
Festivalimizin kimliğe kavuşması.
uzun dönemli planlamanın fonksiyo-
nu olacak. Uzun vade planlamasını
gözardı edersck, etkinlikler dizisi ol-
maktan öteve eidemez.
lO.Kültür ve Sanat Festivali'ni düzenleyen Galatasaray Lisesi Organizasyon Komitesi:
Gençlik, her türlü gündemi yakalamalı
AZMt KARAVELt
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve
bir orman gibi kardeşçesine...
NâznnHikınethalaliselerdederskitap-
lanna sokulmuyor ne gam... Kime ne bu
ambargodan? Kimin umurunda, sür-
mekte olan Nâzım vatandaşhğa alınsın
mı abnmasın mı tartışmalan? Ambargo
Galatasaray Lisesi 10. K.ültür ve Sanat
Festivali'yle fıilen geçerliliğini kaybetmiş
durumda. Festivalin amacını ortaya ko-
yan Nâzım'm yukardaki dizelerini festi-
val programının girişinde okuyup sakın
şaşırmayın. Bir lise ölçütünde "festival'i
değerlendirdiğinizde programın içeriği
size çok daha şaşırücı gelecek. İşte bir-
kaç örnek: "II. Cumhuriyet: Mirasın
reddi mi?", "Fransa Denevimi ve Dünya
Solunun Geleceği", "80'li Yıllardan Gü-
nümüze Kültür Emperyalizmi" vs...
Bu örneklere bakıp da sanatın gözardı
edildiğini düşünmeyin. Klasik müzik-
ten, Türkçe rock'a, sinema-tiyatrodan
danslara kadar uzanan geniş bir yelpaze-
de iki haftaya sığdınlmış. 55 etkinlik her
yaştan kültürseveri Beyoğlu'nda bekli-
yor. '10. Festival', Kültür BakanlığVnm
maddi katkılanyla düzenleniyor. Prog-
ram sorumluluğunun tamamıyla öğren-
cilerde olduğu festivalde, okul idaresinin
demokratık yaklaşımı organizasyonun
gerçekleşmesinde önemli bir etken oluş-
turmuş.
Organizasyon Komitesi Başkanı Ser-
«t Aksoyfestivalin temellerinin yıl sonu
etkinliklen düşüncesinden hareketle
1983 yılına dayandığını, ancak o yıl Ga-
latasaray Lisesi I. Kültür Şenliği adıyla
dûzenlenen etkinliklerin aslında ilk ol-
madığınm, tesadüf eseri sonradan an-
laşıldığını söylüyor.
1973 tarihli ilk şölenbil-
dirisindeki "Kültür Şö-
leni'nin amacı Türkiye
çapmda kültür hareketi-
ne katkıda bulun-
makür" cümlesinin alü-
nda tanıdık bir imza var:
Dönemin lise öğrencisi.
günümüzün Kültür Ba-
kanı Fıkri Sağfau-.
9 yıl 'Kültür Şenliği"
olarak dûzenlenen et-
kinlikler, ilk başlarda
birkaç amatör çahşmayı
kapsarken her yıl kendi-
ni yenileme kaygısının
ağırlığıyla 1992'de yan
profesyonel bir konuma
^ îg
» ^ uu
t*oîes
y.°; Öğrencüer, okul müdürü Prof.Dr. Erdoğan Teziç, tnci Yörükoğlu, Mahmut Ojman'la.
nellık 93 başında çeşıth »" '
tartışmalara neden ol-
isimler hemen dikkat çekiyor. Bu neden-
muş. Organizasyon Komitesi'nden
Tuna Kiremitçi, 'şenlik mi festival mi' so-
rununu demokratik bir oylamayla çöz-
düklerini belirtiyor. "Şenliğin 9 yıldır fi-
nansmanını sağlayan Galatasaray Eği-
tim Vakff ndan şenliğin festivale dönüş-
mesi konusunda teklif geldi. Kısaca,
profesyonelliğe gidelim mi şeklinde özet-
lenebilecek tartışmalar, Kültür Kollan'-
nın uzunca bjr süre başını ağnttı. Sonuç-
ta yapılan oylamayla festival adıyla bir-
likte profesyonellik anlayışı da benim-
senmiş oldu."
Bu noktada organizasyonu düzenle-
yen gençlerde birtakım kaygılar oluşma-
ya başlamış. Kimi çağınrsak daha çok
ilgi çeker türünden sorular her şeyin
önüne geçmeye başlaınış. Bu sorulann
sonucu olarak programda kimi popüler
le öğrenciler festivalin 'spekülatif ve viz-
yonej' yönünün varlığını reddetmıyor-
İar."Özellikle bu yıl Kültür Kollan'na
karşı gelişen talep patlamasıyla birlikte
büyüme kaçınılmaz oldu. Bu arada Ga-
latasaray camiasının da özellikle yeni
oluşturulan Üniversite nedeniyle bir-
takım beklenüleri vardı. Camianın bü-
yüklüğü her alanda ispatlanmalıydı. Bir
de profesyonelleşince ister istemez spon-
sor şırketİenn varlığı gerçeğiyle karşılaşı-
yorsunuz. Bu bir noktada baskı unsuru
olarak karşmıza cıkıyor. Kimi zaman
popüler insanlan çağırdığımız doğru.
Ancak yapılanlann popüler kültürün
ürünleri olduğunu söyleyemeyiz."
Aylar süren çahşmalann ürünü olan
festivalin kimlere nasıl hıtap etmesi ge-
rektiği ise son yıllann bir diğer tartışma
konusu olmuş. "Şurası bir gerçek ki. li-
selerarası birliğj kurmaya yönelik plat-
form oluşturma amaanın geçerliliği
artık kalmamış durumda. Bugün aydın
kesime ulaşmak hedef haline geldi. Ger-
çekleştirilen etkinlikler de zaten bu ger-
çeğe yönelik durumda. Galatasaray Li-
sesi Kültür Kollan'nm yapısı gereği
olaylara klasik anlamda liseli gibi ba-
kamıyoruz. Bu nedenle geçen yıl *post-
modernizm seminerleri'nin ya da bu yıl
gerçekleştirilen 'toplumlann insan ceza-
landırma biçimleri' söyleşilerinin liseli
kitleye yönelik olmadığmın bilincinde-
yiz. Burada '80 sonrası edilgen bir konu-
ma getirilen gençlik kesiminin düşünen,
üreten bir kimliğe kavuşmasının, tüm bu
konulan tartışan konuma gelmesinin ge-
rekliliği kafamızda bir idealızm oluş-
masına neden oluyor. Bize göre liseli in-
san her türlü gündemi yakalamalı. Bu-
gün gelinen aşamada liseli arkadaşlarla
sağlıklı bir iletişim kurabildiğimiz söyle-
nemez. Bazen kendi kendimizi mi tat-
min edıyoruz türünden tartışmalaryapı-
yoruz. Festivalin "80 sonrası özellikle
gençlik kesiminde yaşanan politik. sa-
natsal. kültürel ortamlann sorgulan-
masına yönelik bir işlevinin olması gere-
kiyor. Ve tabii ki öncelikle kuşağımıza
karşı festivalin bir hesaplaşma yapması
zorunluluk haline geldi. Geçtiğimiz yıl-
lan sorgulamazsak yaptığımız şeylerin
havada kalacağına inanıyonız."
Her ne kadar ısrarla profesyonellikten
söz edilse de organizasyona katılanlann
amatör heyecanlannı yüzlerinden oku-
mak çok da zor değil. Öğrenciler. kimi
zaman organizasyonun aksamasıran da
bu amatörlüğe bağlanması gerektiğini
söylüyorlar. Galatasaray Lisesi Kültür
Kollan elemanlan eksikliklerinin bilin-
cinde özeleştirilerini yaparken, festivalin
gelecek yıllarda artık nereye gideceğini
de kestiremediklerini ifade ediyorlar.
Gene de gelecek hedefleri gayet açık ve
net: " Festivalin niteliğini bozmadan
kendi kuşağımızm festivale sahip çıka-
bilmesini sağlamak bundan sonraki he-
defımiz olacak."
Evet. Galatasaray Lisesi Kültür Kol-
lan 7'den 77'ye herkesi bu 11 günlük
Kültür Festivali'ne çağınyor. Her türlü
eleştiriye açık olduklannı söyleyen oğ-
rencilerin bu çağnsına cevap verenler.
her şeyden önce öğrencilerin deyimiyle
'kaybolmuş gözüyle bakılan bir kuşağın"
kimliğini bulma çabalannı görebilme
olanağını elde edecekler.
YücelErtenpuan verecek
ANKARA (ANKA) - Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü
Yücel Erten,Almanya'nın Kuzey Ren-Vestfalyaeyaletinde
başlayacakolan"YanşmalıTiyatrolarBuluşması"ndajüri
üyesiolarakgörevyapacak. Devlet Tıyatrolan'ndanyapılan
açıklamada.GenelMüdürYücelErten'in 11 -20haziran
günleri arasında Almanya'nın Kuzey Ren-Vestfalya
eyaletindedüzenlenecekolan"'YanşmalıTiyatrolar
Buluşmasf'najüriüyesiolarakdavetedildiğibildirildi.
Mülheim, Köln, Dûsseldorf, Dortmund, Neuss, Wuppertal
Krefeld,ObarhausenveEssentiyatrolannınkaülacağı
yanşmada Yücel Erten'in yanı sıra Peter Palitzch, Friedrich
Dieckrnann, Dieter Mendelssohn ve Dietmar Schmidt gibi
ünlü rejisör ve yönetmenlerin görev alacağı belirtüdi.
Samsun'da tiyatro
S AMSUN (AA) - Başar Sabuncu'nun "Şerefıye' adlı oyunu
Samsun'da sahnelenecek. Samsun Belediyesi Oda
Tiyatrosu ovunculan tarafından 14 haziran tarihinde,
Belediye Oda Tiyatrosu'nda sahnelenecek oyunun
y önetmenlığini Ersin Erge yapıyor. Aile içi kuşak
çatışmalannın anlatıldığı 2 perdelik trajik oyunun müzik
düzenlemesi ise Murat Dölek'e ait.
'Sanatta ve Yaratıcı Süreçte
Kültür Servisi- Galatasaray Lisesi 10. Kültür ve Sanat
Festivali kapsamında bugün saat 12.00'de Tevfık Fikret
Salonu'nda Ann Alagün bir piyano resitali verecek. Saat
13.00'te Sosyal Bilimler Laboratuvan'nda Galatasaray
Lisesi Fotöğraf Kulübü'nün "Lucida" başlıkh saydam
gösterisi gerçekleştirilecek. Tevfık Fikret Salonu'nda
MimarSinan Üniversitesi Devlet Konservatuan
öğrencileri saat 14'te Schubert'in, saat 15.00'te ise
Schumann'ın yapıüannı scslcndirecek. Aynı yerde saat
16.00'da Carolin Ölçer ve Daron Ermen bir konser
gerçekleştirecek. Sosyal Bilimler Laboratuvan'nda saat
17.00'de "Sanatta. Yaratıcı Süreçte Delilik" başlıkh bir
söyleşi gerçekleştirilecek. SöyleşiyeOnıç Aruoba ve
İskender Savaşır konuşmacı olarak katılacak. Saat
18.00'de Haydans topluluğu Tevfik Fikret Salonu'nda bir
gösteri gerçekleştirecek. Saat 21.00'de Galatasaray Lisesi
bahçesinde Alan Parker'ın "Commitments" isimli fılmi
gösterilecek.
İstanbulLisesVnde bugün
Kültür Servisi - İstanbul Lisesi 3. Kültür Etkinliklen
Haftası kapsamında bugün saat 10.00'da İstanbul Lisesi
Tiyatro Grubu. Anton Çehov'un yazdığı ve İbrahim
Yıİmaz'ın yönettıği "Sevgili Doktor" adlı oyunu
sahneleyecek. Celal Ferdi Gökçay Salonu'nda saat
11 30daBedriBaykam, "Türkiye,ÇağdaşSanat,Çağdaş
Toplum" başlıkh bir söyleşi gerçekleştirecek. İstanbul
Lisesi Konferans Salonu'nda saat 13.45'te gazetemiz
yazan İlhan Selçuk bir söyleşi gerçekleştirecek. Saat
19.00'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda "Erol Evgin
ile Müzik" konseri verilecek.
İzmir Operası ile Burgaz
İZMİR (ANKA) - İzmir Devlet Opera ve Balesi ile
Bulgaristan'ın Burgaz Devlet Opera ve Balesi yapılan bir
anlaşma ile kardeş opera oldular. Her iki opera arasında
imzalanan anlaşmaya göre İzmir Operasf run Burgaz'da,
, Burgaz Operasf nın da Izmir'de konser vermesi
kararlaştınldı. İzmir Opera ve Balesi, Verdi'nin
"Macbeth" operasıru 29-31 mayısta Burgaz'da sahneledi.
Burgaz Devlet Operası da 23-25 ekimde Izmir'de,
Puccini'nin "La Boheme" operasmı sahneleyecek.
Mete Akyol
Hem Yaşadım Hem de Yazdım
/Kültür Servisi - Gazeteci Mete Akyol'un "Hem Yaşadım
Hem de Yazdım" adlı kitabı, Yıbnaz Yayınlan'ndan çıktı.
" Adnan Merderes ve Garson Bendeniz", "Kadınlar Krah
Süleyman demirel". "Talat Aydemir'e İsmet İnönü'den
Babalık". "Kasım Gülek Ay'a Gidiyor", "Zeki Müren
Körler Okulunda". "Bulgaristan Seferi", "Deniz Gezmiş
ve Polis Müdürü Burun Buruna", "Meryem Ana'nın
Resmi Karşısında" ve "Ben Gezideyken Bir Erkekle Yata.
Kanmı Kutladım" gibi başlıklann yer aldığı kitabın
önsözünde Akyol şöyle diyor: "Bu kitapta okuyacağınız
yazılarla size iletmeye çahştığım olaylann tümünü. nefes
nefese bir heyecan. doludizgin bir coşku, dörtnala bir
tempo ve Everest yüceliğinde bir tatmin duygusu içinde
yaşadım. İlginizi çekeceklerine inandığmı olaylann
çoğunun başrolündeki kişiler, Türkiye'nin bugüne
^lmesinde önemli görevler üstlenen sonımlulanİır.
Türk şiirinin kimliği
• BERGAMA(AA)-57. Uluslararası Bergama Kermesi
kapsamında Türk şiirinin kimliği tartışıldı. Bergama
Belediyesi tarafından dûzenlenen kermes kapsamında
"Şiirin Kimliği, Kimliğin Şiiri" konulu bir rjanel yapıldı.
Panele şairler Ismet ÖzeK Ahmet Damar ve eleştirmen
Mehmet H. Doğan katıldı. Paneli yöneten Mehmet Doğan,
şiirin kimliğinin aranmasmda toplum ve onu yaratan
kişilerin kimliğinden öteye gidilemeyeceğini belirterek.
"Şiirin kimliğini ararken, onu yaratan insanı gözönünde
tutmahyız. Şiirin ve şairin özgünlüğü de buradan
kaynaklanıyor" dedi. Şair İsmet Özel ise şiirin diğer
uğraşlardan aynlan bir özelliğjnin olduğunu, bu nedenle
bir kimliği bulunması gerektiğini ifade ederek, şiirin,
insanın dışavurumunun bir biçimi olduğunu söyledi. Şiirin
dünyadan abnan izlenimlerin etkisinde olduğunu
kaydeden Özel, şöyle konuştu: "Şiir. şiir olarak ortaya •
çıktığında bizim insan olma vasfimızla çakışır. Şiirin
kimliğini bilmemiz, vazgeçemeyeceğimiz bir söz alanını
bulmamız demektir. Türkiye'de bürokrasi, her evrede
kimlık kazanırken şiir buna yönelik bir itirazgeliştîrdi.
Türk şiirinin içinde bulunduğu kriz, geleneksel yapının son
kalıntılannın çözülmüş olmasıyla ilgiiidir" dedi. Şair
Ahmet Damar da şairin tüm konulara sanıkbk yapüğını
belirterek, "Şairin en önemli özelliği bağnnsız olmasıdır.
Şair her zaman dar bir çerçevede kalmıştır. Ama medya ile
birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz" şeklinde konuştu.