19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURIYET 8MAYIS1993 CUMARTESI 12 DIZIYAZI Devlet sorumluluktatı kaçıyor . nayasaçevreyi korumayı hem devlete hem vatandaşa bir ödev olarakyüklüyor. Çevre Yasası hükümeti, Mahalli Çevre Kuruluyönetmeliğide başta valiolmak üzereyerelidareleri, çevre sağhğına zarar verecek oluşunûan engeUemekk görevlendiriyor. ükümet ve diğer devletgörevüleriise ternük santrallerin bir an önce tamamlanması için her türlükolayhğı gönüllüolmasalar dagösteriyorlar. Gökovaprojesinionaylayan 7'nci Cumhurbaşkanı Kenan Evren ise, "Acaba hata mı ettik?"diyerekgünahçıkanyor. 0» VTT T fT r SAGLIKLI OCUKLAR YATA G ökova Termik Santraü'nin durdurulması için hukuk yolunun açık olduğu uz- manlarca dile getirihyor, ancak kımse gerekli girişi- mi başlatamıyor. Yasalar ise, çevreyi koruma görevini en başta hükümete yüklüyor. Anayasa'nın 56'ncı maddesi "Her- kes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşa- ma hakkına sahiptir. Çevreyi geliştir- mek, çevre sağhğını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve va- tandaşlann ödevidir" diyor. 9 ağustos 1983 tarihli ve 2872 sayıh Çevre Kanunu bu çerçevede hüküme- te görev yüklüyor. Çevrenin korun- ması ve toplum sağhğını tehlikeye so- kacak girişimlerin önlenmesı için Yüksek Çevre Kurulu oluşturulması- nı öngören kanun. bu işin başkanhğını bizzat Başbakan ya da onun görevlen- dıreceği ilgili Devlet Bakanı'run yap- masını öngörüyor. Mahalli Çevre Kurulu Kurulda, îçişleri'nden Sağlık Ba- kanhğYna Enerji Bakanlığından Ulaştırma Bakanlığı'na, Tanm Ba- kanlığı'na kadar ilgili tüm bakanlar ve DPT müsteşanrun bulunmasını öngö- ren kamın, devletin çevreyi korumak için kuracağı yerel örgütlenme modeli- ni de "MahaÛi Çevre Kurulu" olarak örgütlüyor. 8 Mart 1993'te Resmi Gazete'de ya- yınlanan yönetmelikle kapsamı belir- lenen Mahalli Çevre Kunıllan'na vali- nin başkanhk etmesı gerekiyor. Yö- netmebk bu kurullarda bakanbklann il temsilcilerinin, büyükşehir belediye başkarunın sanayi ve ziraat odalan ile Çevre Bakanlığı temsilcilerinin bulun- masını hükme bağlıyor. "Çevre kirliliğine neden olan ya da olabilecek ildeki tesis ve işletmelerin yaptlan de- netlemelerine ilişkin ra- porlan incelemek, değer- lendirmek ve gerekli ön- lemleri almak" da bu ku- rulun görevleri arasında yönetmelığin ikinci bö- lümünde (e) fıkrasıyla hükme bağlanıyor. Bayan vali sessiz Gökova'nın bağlı bu- lunduğu Muğla'da ise Türkiye'nın ilk bayan valisi Lale Aytaman gö- rev yapıyor. Bayan vali- nin yasa ve yönetmelikle kendisine yüklenen gö- reve karşın çevreci ey- lemlerle ilgili kendisine yöneltilen davetlere, "Gönlüm sizinle. Ancak katıhrsam, bana yanbş bir davranış yapürmış olursunuz. Sonra ben- den sonra gelecek Türk kadınlanna yank olur" dediği öne sürülüyor. Anayasa'mn 56'ncı maddesi "Herkes sağliklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi getiştirmek, çevre sağkğun korumak ve çevre kirten- mesini önlemek Devletin ve vatandaş- lann ödevidir" diyor. Ancak uzman gö- rüşleri, meydan ya da ayaküstü demeç- leri, fevkaİade dönemlilik tartışmaları arasında bu ucube santralın > apımı hız- la sürüyor ve göz göre yürek parçalaya çocuklanmızın geleceği, temiz bir dün- ya eUerinden çalınıyor. Mucadeleyi yanda bırakmayanlar- dan bıri de yönetmen Selcuk Kızüka- ya. Kızılkaya, Gökovayı kurtar- manın moda olduğu günlerde, gele- cekteki siyah Gökova'nın hesabını daha kolay sormak için bugünkü yeşil ve maviyi belgeselleştırmiş. Ma>i yol- culuğun vazgecilmez köşesi olan Gö- kova'yı şiirsel bir anlaumla gözler önüne seren belgesel fılim Türkiye Se- yahat Acentalan Bırlıği'nın ısteği üze- nne hazırlanmış. TÜRSAB sonradan bufilımeolan ılgısinı yitirmiş. Evren'den son pişmanlık Belgeselin bir yerinde emekli ol- duktan sonra Marmaris'ın sakinleri arasına katılan 7'nci Cumhurbaşkanı Kenan Evren'le de bir röportaj yer ahyor. Gökova santralinin projelen- dirmesi kendi dönemine rastlayan Kenan Evren bugün vanlan noktayla ilgili pişman bir ifadeyle konuşuyon 'TEK'in uzmanlan bu bölgenin uy- gun olduğuna ilişkin rapor verdiler. Dünyarun her yennde bu konular uz- manlarca değerlendirilir. Biz de on- lann görüşünün doğru olduğunu dü- şündük. Bugün başka yere kaydınla- bılır miydi dıye düşünüyorum" OrhaneiTde adaletsizlik Termik santrallerle ilgili ilk hukuki zafen Bursalılar kazandılar, ancak başanlanrun keyfıni süremedüer. Orhaneli Termik Santrali'ne karşı Bursa Barosu, Çağdaş Gazeteciler Cemiyeti, Bursa Tabip Odası, Bursa Gazeteciler Cemiyeti, mimar, mühendis ve ziraat odalan, çeşitli sendikalar ile bazı vatandaşlann güç birüğj yaparak Bursa l'inci İdare Mahkemesi'nden çıkarttıklan "Yürütmeyi durdurma" karan, devletin en üst düzeyindeki ilgililerce dikkate alınmadı. Bu kitle bunun üze- rine Çevre Bakanı Doğancan Akyü- rek, Sağhk Bakanı Yıldınm Aktuna, Bursa Valisi Necati Çetinkaya ve TEK Genel Müdürlüğü için "Görevi ihmal" gerekçesiyle Bursa Cumhuri- yet Savalığı'na suç duyunısunda bu- lundular. Enerji Bakanlığı'ndan yapılan son açıklamada ise, mahkeme karanna rağmen Orhaneli ve Kemerköy de da- hil bazı termik santrallere desülfüri- zasyon tesisi kurulması konusunun programa alındığı bildirildi. Böylece devlet, "Termik santrallen bitirip ça- Uştıracağım" mesajını bir kez daha bu Elden ne gelİT? işle ilgilenenlere vermiş oldu. Ashnda durduracak yasa var Gökova Termik Santrali'ndeki loj- man-villa inşaaünı durdurmak için Ören Belediyesi'nin açtığı davada be- lediyeyi savunan avukat Burhan Apaydın. "Aslında termik santrali tü- müyle durduracak kanun maddeleri var. Ama birilerinin davacı olması la- zım. Maalesef herkes sessiz kahyor" de>ip, Ören Belediyesi de dahıl müca- deleyi yanda bırakanlara sitem ediyor. Gezinin sonunda bu belgeseli izliyo- ruz. Termik santral gezısine katılan herkeste bir kızgınlık, bir sitem. Her- kes soruyor: "Gökova'yı kim kurtara- cak?" Geâye katılan gazetecilerden de bir yanıt istiyorlar. Söylemesi çok zor, "Belki" diyoruz. "Biz tekrar tekrar ya- zarsak. Kamuoyu yeniden hareketle- nir, bu sessizlik bozulur. Ilgililer Gö- kova'yı kurtarmaya mecbur kahr". Ve yazıyoruz... BITTİ Meydaıılarıdoldurdular/Susnıayacağız9 dediler O N B I N L E R ICIN YAZDI Kimsenin kalbindeki sızı dinmedi, dmmeyecek Uğur Mumcu'yu herocak Türk milleti anacak Ay yıldızh al sancak Göİderde dalgalanacak Özgürlükler sağolsun. Laıklik sağolsun. Demokrasi sağolsun. her zaman Başımız sağolsun. Safıye Çağlar, Sevinç Konuk Sevgili Uğur Mumcu, Sen, Atatürk Türkiyesi'nin çağ- daş öğretmenlerinden biriydin. Avdınhğından korktular. Zeki Yusuf Borazan Uğur Mumcu Bütün basın onu yazdı Onun için çalınan kavaldı, sazdı Halkı onun mezannı kazdı Bu kadar sevgi, saygı onun için azdı Uğur Mumcu ölmedi, ölmeye- cek Onun ruhu. düşüncesi gö- mülmedi, gömülmeyecek Onun inkılabı sönmedi, sönme- yecek Herkesin kalbinde etki yarattı Hepimizi ölümüyle sarartü Gazetesinin Gözlem köşesini kararttı (Seni 24 ocak pazar günü kay- bettik) EfifDuman Güdülerinin esiri o düşünce fu- karalan, bir mumu söndür- düklerini zannediyorlar. Düşü- nemezlerki. o mumun alevi, mil- yonlarca meşale>i tutuşturmuş- tur. Yüreğimiz ezik, başımız eğik hüzünle. Ama inancımız, direncimiz kabanp taşıyor daha bir azimle. Ey Atam Gazi Mustafa Kemal Atatürk Her gün bir ölü Yine senin yolunda Yürüyen biri. Sayın Gazeteci Uğur Mumcu. Öldü Faydalı insanlann ölmesi ne acı. Senin yolundayız. Atam. Uğur Mumcular Ölmez. Ölemez. Susmayacağız. Hiç durmadan Hep senin yolunda yürüyeceğiz. MuratSedaOzleMebici Nereye Böyle? İnsanlık suçları dünün Yok Ettiler Bu suçlan anma günlerini Bir öncekinin Anma günleriyle Dünün suçlarmın Yarınm işlenecek suçları Biz bugünküleri Yok edecek Anmayacaklar bir gün bile Biz onlara dur demezsek Bakarak İnsanlık suçlarına bu günün Uğraşıyoruz Birkaç yı] önce ölen Alman şairi Erich Fried'in bu şiirini görünce sanki yiğit gazeteci-yazar Uğur Mumcu için yazmış duygusuna kapılarak dilimize çeviıdim. Necdet Neydün îzindeyiz. Davut Sönmeyen Bir Gül Bir gülüm vardı Gonca iken kopardılar Bir gülüm vardı Kokar iken soldurdular İnanç gürledi yüreklerde Meydanlan doldurdular "Susmayacağız" dediler Unutmayacağız Seni unutmayacağız Uğur Abi. YasinKısa StRECEK ÇALIŞANL ARIN SORULARI SORUNLARIYILMAZ ŞÎPAL Resen emeklilik ve hukuksal durum : Kamu işyerlerinde uygulaıunakta olan •'resen emeklilik", yasalara ve hukuka uygun mudur? Emekli oima hakkını kazanmış ve çalışmaya devam et- mek isteyen işçiyi, işveren "resen" emekli edebilir mi? Kanımca, emeklilik hakkı, kazanılmış ve kullanüması da işcinin isteğine bırakümıştır. Bu hakkın, işveren tara- fından ve tek yanlı istenceyle "iş akdi feshi" gerekvesi ola- rak kullandıp bir ceza yaptınmına dönüştürülmesi hukuk kuralları ile bağdaşır mı? Bu yaptırunla karşılaşan işci emekli ohna hakkını kul- lanma düşüncesinde olsa bile, "resen" emekli edilmekle işten kovulan bir işçi konumuna düşmüyor mu? Bu uygulama karştsında, bir yerden kovulan insan. ko- vulduktan sonra "ben zaten şundi gidectktim!" demiş ol- mak durumuna düşer ki bunun da insan onunıyla bağ- daştığı' öylenemez. Çaltşma yaşamında 25 yılını ka/ası/ belası/ doldurmuş tüm çalışaiüarı (ki benim sendikam da bu durumu hiç umursamanuşdr) ilgüendiren bu sonımu yanıtlamanızı beklerün. (N.R) YANIT: Sorunuzun yanıtı Sayıştay Genel Kurulu'nun 7 Tern- muz 1976 günlü Resmi Gazete'de yayunlanan karannda veril- miştir. (*)"(...) 1475 sayılı İş Kanunu'nun, 'işverenin bildirimsiz fesih hakkı' başlıklı 17. maddesinde, süresi belirli olsun veya olmasın işverenin, sağlık sebepleri veya ahlak ve iyi niyet kurallanna uy- mayan haller veya işyerinde bir haftadan fazla süre ile çabşmak- tan ahkoyan zorlayıcı durumun ortaya çıkması nedenlerinden birine dayanarak akit süresinin bitmesinden önce ya da bildirim önelini beklemeden hizmet akdini feshedebileceği belirtilmiştir. Arulan maddede yazılı haller dışındaki bir sebeple akdin feshe- dilmesı de işverenin yasal hakkı olmakla beraber, bu hakkın kul- lanılması bildirim şartına bağlı tutulmuş ve aynı kanunun bu hu- susu düzenleyen 13. maddesinde, hizmet akdinın işveren tara- findan feshinin, bu maddede yazılı bulunan ihbar önelleri sona erdikten sonra veya bu önellere ilişkin ücret tutarlannın tazminat olarak işçiye ödenmesı suretiyle mümkiin olabileceği hükme bağ- lanmıştır Bu hüküm ile işverene, ya ihbar önelinin sona ermesini beklemek ya da önele ilişkin ücret tutanndaki tazminatı peşin ödemek suretiyle fesih hakkını kullanmak şekhnde bır muha\- yerlik tanınrnıştır. Tabiatıyla işveren, halin icabına göre hangi yolun kendisi için daha az masrafh olduğunu saptayacak ve ter- cih hakkını ona göre kullanacakür. Diğer taraftan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 1186 sayıb kanunla değişik 60. maddesinde yaab bulunan yaş ve hiz- met süreleri, işciye emekli aylığı bağlanabilmesi için geçirilmesi gereken asgari müddetler olduğundan, işçi tarafından yazılı bir istemde bulunulmarnası halinde, bu müddetlerin dolması nede- niyle işverenin işçiyi emekliye sevk etmesine olanak bulunma- maktadır. Yukanda değinilen hükümlere nazaran, işçiyi resen emekliye sevk etme imkanına sahip olmayan işverenin, ihbar öneline iliş- kin tazminau ödemek suretiyle hizmet akdini feshetmesi müm- kün bulunmaktadır. Sonuç: 1leri yaşta ve hizmette olan işçilerin hizmet akitlerinin, işveren idarece ihbar tazminau ödenmek suretiyle feshedilmesi- nin mevzuata aykın bir yanı bulunmadığına oybirliği ile karar verildi." (Sayıştay Genel Kurul karan, 10.5.1976 tarih. karar No: 3830/2) (*) Kaynak (1): İş Kanunlan ve Mevzuatı - İbrahim Eşmelioğ- lu-1986 (sayfa 216) (*) Kaynak (2): Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhı - Mustafa Çenbercı -1977 (Sayfa 1165) POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Bahar Başa Vurur...Mart, nisan, mayıs, bahar aylarıdır. Mart kışlığını belli ederek çekip gitti. Nisanı bitirdik, mayısın ucundan tut- tuk, yaza dönüyoruz. Fuel oil, linyit kömürü, doğalgaz, taşkömürü derken bu kış çok pahalıya ısındık. Önümüz- deki kış doğalgaz zorunlu olacakmış. Evlerine doğalgaz bağlatmayanlara ceza varmış. Her işte cezalı toplum değil miyiz, doğalgazda da olalım, ne çıkar!.. Tevfik Fikret Daharı anlatan bir şiirinde şöyle der: "Bahar olsun, bahar olsun da gönlüm / Biraz terk-i me- lal etsindiyordum." Bahar gelir, ama başı ittihatçılardan yangın olan üsta- dın gönlü bir türlü terk-i melal etmez. Gene sıkınt, gene kasvet, gene sis... Sis için duramaz uzunca bir şiir yazar. Hem sise söver hem de Istanbul'u dört bir yanından sa- ran "bive-yi bakir'e"... Fikret'in "bive-yi bakir" dediği "bin kocadan arda kalmış "tır. 1940 kuşağı şairlerinden Suphi Taşhan'ın da kederli bir zamanında yazdığı bir bahar şiiri vardır. "Bahar bek- lediğimi getirmedi / Bahar gene gelir." Vay sen misin bunu söyleyen? Birınci Şube'nin Parmaksız Hamdi gü- dümündekı polislerine yem olur. Sansaryan Han'ınfala- kalı hücrelerinden birine tıkarlar, nice sonra sorgu bas- lar: "Bahar neyi getirmedi?" "Sevgilimi." "Hadi hadi doğrusunu söyle!.." "Yalanı doğrusu yok, bahar neyi getirir ki, ya yazı ya dasevgiliyi... "Yutacakmıyız!.." Bir bahar yüzünden başına gelenleri rahmetli anlanr- dı: "Bir bahar yüzünden başımıza gelmedik kalmadı..." Gülüşürdük. Suphi, belki solcu birdevrim düşlemiştir. Dahası, Sup- hi, 27 Mayıs'ı görmedi. iyi ki de görmedi, bizim gibi o da 27 Mayıs'ı devrim sanacaktı. Biz 27 Mayıs'tan sonra nice devrimle'r görmedik mi? Avukat arkadaşları anlatırdr, Kızılay'da gençler topla- nıp Osman Paşa marşını söylemeye başladılar mı, Menderes'in polisleri de adliye koridorlarında Suphi Taşhan'ı ararlarmış. Her gösteriye bir solcu sanık ge- rekmez mi, o da bizim şair olurmuş. Dayanamayınca, saklanma zorunluğunu duymuş. Saklanmış da. Avukat Şefik anlatırdı; "Bu sefer de yakalarlar, niye saklanıyor- sun diye işkence ederler." Rahmetli kalpten gitti. Işken- ceden gittiğini söyleyenler çoğunluk. Türk solu için zengin bir arşivi olan Rasih Nuri lleri bir görüşmemizde, "Suphi Taşhan'ı tanır mısın?" diye sormuştu. "Tanırım." "Onun güzel şiirleri olacak, bir toplayan çıksa da ya- yınlatsa, çok iyi olur." "Şiirlerinin tümünün ailesinde bulunduğunu sanıyo- rum. Kardeşi Necdet Tashan bunları derleyip toparla- mıştı, ama ne oldu bilmiyorum. Küçüğü Seyfi Taşhan belki arka çıkmıştır" O dönemde, "Bahar beklediğimi getirmedi / Bahar gene gelir" dedin mi, eli sopalılar "Yat aşağı.." derler, baharı adamın burnundan getirirlerdi. O yıllarda Ankara'nın Posta Caddesi'ndeki küçük meyhanelerinde görünen genç şairler vardı. Diyebilirim ki o yaşlardaki gençlerin çoğu şairdi. Şairler solcu sayıl- dığı için peşlerinde de ızleyen polisler olurdu. Şairler nerede, polisler orada... Geçenlerde bir siyaset bilimcisi şöyle diyordu: "Bu devlet, şair tutuklar, siyasetçi asar, adamı yurttaş- lıktan atar, ama bir türlü vergi toplayamaz. Kasılması bundandır." Geçende, ölümünden önce yaptlan bir açıkoturumda özal, herkesin, her gelirden yüzde 15 vergi vermesini öneriyordu. Olmayacağı açıktı, çünkü bunda da bir bit yeniği vardı. Vergiyı kaçıranlar, sıfıra da indirsen gene kaçırırlardı. Bahar, bir anlamda vergi ayı da değil mi? Hem vergi, hem bahar başıma vurdu galiba... BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 3^4 1/ Samipaşazade Sezai'- nin tanmmış bir romanı. 2/ Yalıçapkını da denilen ve su kıyılannda yaşayan bir kuş. 3/ Toy. acemi. 4/ Nazi partisinin hücum kıtasmı simgeleyen harf- ler... Uzaklık işareti... Hayvanı avcıüğa alıştır- 6 ma işi. 5/ Çam, ardıç, se- j dir gibi ağaçlann yapra- ğı... Dişlerin taç kısmını 8 kaplayan beyaz ve sert g doku. 6/ Güney Afrika Cumhuriyeti'nın plaka işareti... Bır çeşit açılır kapanır perde. 7/ Dağkeçisi... Bizmutun simgesi. 8/ Her iki Kore'nın de para birimi... Raptiye. 9/ Her türlü siyasal düze- tıi yadsıyan, toplumun bırey üze- rinde hiçbir baskısmı kabul etme- yen görüş. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Orhan Pamuk'un bir romanı. 2/ İlaç... Düğme ve süs eşyası yap- makta kullarulan bir deniz kabuk- lusu. 3/ Dinsel tören ve kurallan... Küçük erkek kardeş. 4/ Kaba gülünçlüklerden. tuhaf ve olmayacak şakalaşmalardan yararlanan komedi türü. 5/ Kenarda ya da uzakta bulunan... Matematikte kullanılan sabit bir sayı. 6/ Argoda karnı aç ya da parasız kimse._ Bir uzay taşıtının bütün yapısı içinde yer alan bağımsız bölüm. 7/ Kendini beğenmiş kimseler için kullanılan bir alay sözcüğü... Nikelin simgesi. 8/ Yaşamsal sıvı... Salgı oluşturan organ. 9/ Bır cetvel türü... Edebiyatta çırkinin ve ba- yağının da estetik bir değer olarak yer almasını savunan akım. TEŞEKKtR Ciddi ameiiyatımı büyük birbaşan ile gaıçekleştiren Sayın Doç. Dr. MİTHAT ERENUS'a, yakın ilgisi ile hastahğımın tanısını koyan M.ü. Kadın Doğum Ana Bilim Dab Başkanı Sayın Prof. Dr. SAKIP PEKİN'e, Sayın Doç. Dr. NEJAT CEYHAN'a Sayın Doç. Dr. FATİH DURMUŞOĞLU'na, Kadm Doğum Ana Bılım Dalı Doktorlan ÖZKAN LEYLEK. LALEHAN KLTLAY, MEHMET ALİ \KMAN, ALİNACI ÇELtK >e MUST AFA KIR'a, 4. kat hemşirelerine, aynca rahatsulığım sırasında seveceniiğini esirgemeyen M.Ü. Teknik Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. ALİSAÎT ŞEVGENER'e teşekkürlerimi sunmayı borç bilirim. REŞİDE ÖZEL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle