Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURIYET 8MAYIS1993 CUMARTESI
12 DIZIYAZI
Devlet sorumluluktatı kaçıyor
. nayasaçevreyi korumayı hem devlete
hem vatandaşa bir ödev olarakyüklüyor.
Çevre Yasası hükümeti, Mahalli Çevre
Kuruluyönetmeliğide başta valiolmak
üzereyerelidareleri, çevre sağhğına zarar
verecek oluşunûan engeUemekk
görevlendiriyor.
ükümet ve diğer devletgörevüleriise
ternük santrallerin bir an önce
tamamlanması için her türlükolayhğı
gönüllüolmasalar dagösteriyorlar.
Gökovaprojesinionaylayan 7'nci
Cumhurbaşkanı Kenan Evren ise, "Acaba
hata mı ettik?"diyerekgünahçıkanyor.
0» VTT T fT
r
SAGLIKLI
OCUKLAR YATA
G
ökova Termik Santraü'nin
durdurulması için hukuk
yolunun açık olduğu uz-
manlarca dile getirihyor,
ancak kımse gerekli girişi-
mi başlatamıyor. Yasalar
ise, çevreyi koruma görevini en başta
hükümete yüklüyor.
Anayasa'nın 56'ncı maddesi "Her-
kes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşa-
ma hakkına sahiptir. Çevreyi geliştir-
mek, çevre sağhğını korumak ve çevre
kirlenmesini önlemek Devletin ve va-
tandaşlann ödevidir" diyor.
9 ağustos 1983 tarihli ve 2872 sayıh
Çevre Kanunu bu çerçevede hüküme-
te görev yüklüyor. Çevrenin korun-
ması ve toplum sağhğını tehlikeye so-
kacak girişimlerin önlenmesı için
Yüksek Çevre Kurulu oluşturulması-
nı öngören kanun. bu işin başkanhğını
bizzat Başbakan ya da onun görevlen-
dıreceği ilgili Devlet Bakanı'run yap-
masını öngörüyor.
Mahalli Çevre Kurulu
Kurulda, îçişleri'nden Sağlık Ba-
kanhğYna Enerji Bakanlığından
Ulaştırma Bakanlığı'na, Tanm Ba-
kanlığı'na kadar ilgili tüm bakanlar ve
DPT müsteşanrun bulunmasını öngö-
ren kamın, devletin çevreyi korumak
için kuracağı yerel örgütlenme modeli-
ni de "MahaÛi Çevre Kurulu" olarak
örgütlüyor.
8 Mart 1993'te Resmi Gazete'de ya-
yınlanan yönetmelikle kapsamı belir-
lenen Mahalli Çevre Kunıllan'na vali-
nin başkanhk etmesı gerekiyor. Yö-
netmebk bu kurullarda bakanbklann
il temsilcilerinin, büyükşehir belediye
başkarunın sanayi ve ziraat odalan ile
Çevre Bakanlığı temsilcilerinin bulun-
masını hükme bağlıyor.
"Çevre kirliliğine neden olan ya da
olabilecek ildeki tesis ve
işletmelerin yaptlan de-
netlemelerine ilişkin ra-
porlan incelemek, değer-
lendirmek ve gerekli ön-
lemleri almak" da bu ku-
rulun görevleri arasında
yönetmelığin ikinci bö-
lümünde (e) fıkrasıyla
hükme bağlanıyor.
Bayan vali sessiz
Gökova'nın bağlı bu-
lunduğu Muğla'da ise
Türkiye'nın ilk bayan
valisi Lale Aytaman gö-
rev yapıyor. Bayan vali-
nin yasa ve yönetmelikle
kendisine yüklenen gö-
reve karşın çevreci ey-
lemlerle ilgili kendisine
yöneltilen davetlere,
"Gönlüm sizinle. Ancak
katıhrsam, bana yanbş
bir davranış yapürmış
olursunuz. Sonra ben-
den sonra gelecek Türk
kadınlanna yank olur"
dediği öne sürülüyor.
Anayasa'mn 56'ncı maddesi "Herkes
sağliklı ve dengeli bir çevrede yaşama
hakkına sahiptir. Çevreyi getiştirmek,
çevre sağkğun korumak ve çevre kirten-
mesini önlemek Devletin ve vatandaş-
lann ödevidir" diyor. Ancak uzman gö-
rüşleri, meydan ya da ayaküstü demeç-
leri, fevkaİade dönemlilik tartışmaları
arasında bu ucube santralın > apımı hız-
la sürüyor ve göz göre yürek parçalaya
çocuklanmızın geleceği, temiz bir dün-
ya eUerinden çalınıyor.
Mucadeleyi yanda bırakmayanlar-
dan bıri de yönetmen Selcuk Kızüka-
ya. Kızılkaya, Gökovayı kurtar-
manın moda olduğu günlerde, gele-
cekteki siyah Gökova'nın hesabını
daha kolay sormak için bugünkü yeşil
ve maviyi belgeselleştırmiş. Ma>i yol-
culuğun vazgecilmez köşesi olan Gö-
kova'yı şiirsel bir anlaumla gözler
önüne seren belgesel fılim Türkiye Se-
yahat Acentalan Bırlıği'nın ısteği üze-
nne hazırlanmış. TÜRSAB sonradan
bufilımeolan ılgısinı yitirmiş.
Evren'den son pişmanlık
Belgeselin bir yerinde emekli ol-
duktan sonra Marmaris'ın sakinleri
arasına katılan 7'nci Cumhurbaşkanı
Kenan Evren'le de bir röportaj yer
ahyor. Gökova santralinin projelen-
dirmesi kendi dönemine rastlayan
Kenan Evren bugün vanlan noktayla
ilgili pişman bir ifadeyle konuşuyon
'TEK'in uzmanlan bu bölgenin uy-
gun olduğuna ilişkin rapor verdiler.
Dünyarun her yennde bu konular uz-
manlarca değerlendirilir. Biz de on-
lann görüşünün doğru olduğunu dü-
şündük. Bugün başka yere kaydınla-
bılır miydi dıye düşünüyorum"
OrhaneiTde adaletsizlik
Termik santrallerle ilgili ilk hukuki
zafen Bursalılar kazandılar, ancak
başanlanrun keyfıni süremedüer.
Orhaneli Termik Santrali'ne karşı
Bursa Barosu, Çağdaş Gazeteciler
Cemiyeti, Bursa Tabip Odası, Bursa
Gazeteciler Cemiyeti, mimar,
mühendis ve ziraat odalan, çeşitli
sendikalar ile bazı vatandaşlann güç
birüğj yaparak Bursa l'inci İdare
Mahkemesi'nden çıkarttıklan
"Yürütmeyi durdurma" karan,
devletin en üst düzeyindeki ilgililerce
dikkate alınmadı. Bu kitle bunun üze-
rine Çevre Bakanı Doğancan Akyü-
rek, Sağhk Bakanı Yıldınm Aktuna,
Bursa Valisi Necati Çetinkaya ve
TEK Genel Müdürlüğü için "Görevi
ihmal" gerekçesiyle Bursa Cumhuri-
yet Savalığı'na suç duyunısunda bu-
lundular.
Enerji Bakanlığı'ndan yapılan son
açıklamada ise, mahkeme karanna
rağmen Orhaneli ve Kemerköy de da-
hil bazı termik santrallere desülfüri-
zasyon tesisi kurulması konusunun
programa alındığı bildirildi. Böylece
devlet, "Termik santrallen bitirip ça-
Uştıracağım" mesajını bir kez daha bu Elden ne gelİT?
işle ilgilenenlere vermiş oldu.
Ashnda durduracak yasa var
Gökova Termik Santrali'ndeki loj-
man-villa inşaaünı durdurmak için
Ören Belediyesi'nin açtığı davada be-
lediyeyi savunan avukat Burhan
Apaydın. "Aslında termik santrali tü-
müyle durduracak kanun maddeleri
var. Ama birilerinin davacı olması la-
zım. Maalesef herkes sessiz kahyor"
de>ip, Ören Belediyesi de dahıl müca-
deleyi yanda bırakanlara sitem ediyor.
Gezinin sonunda bu belgeseli izliyo-
ruz. Termik santral gezısine katılan
herkeste bir kızgınlık, bir sitem. Her-
kes soruyor: "Gökova'yı kim kurtara-
cak?" Geâye katılan gazetecilerden de
bir yanıt istiyorlar. Söylemesi çok zor,
"Belki" diyoruz. "Biz tekrar tekrar ya-
zarsak. Kamuoyu yeniden hareketle-
nir, bu sessizlik bozulur. Ilgililer Gö-
kova'yı kurtarmaya mecbur kahr". Ve
yazıyoruz...
BITTİ
Meydaıılarıdoldurdular/Susnıayacağız9
dediler
O N B I N L E R
ICIN YAZDI
Kimsenin kalbindeki sızı
dinmedi, dmmeyecek
Uğur Mumcu'yu
herocak
Türk milleti anacak
Ay yıldızh al sancak
Göİderde dalgalanacak
Özgürlükler sağolsun.
Laıklik sağolsun.
Demokrasi sağolsun.
her zaman Başımız sağolsun.
Safıye Çağlar, Sevinç Konuk
Sevgili Uğur Mumcu,
Sen, Atatürk Türkiyesi'nin çağ-
daş öğretmenlerinden biriydin.
Avdınhğından korktular.
Zeki Yusuf Borazan
Uğur Mumcu
Bütün basın onu yazdı
Onun için çalınan kavaldı,
sazdı
Halkı onun mezannı kazdı
Bu kadar sevgi, saygı onun için
azdı
Uğur Mumcu ölmedi, ölmeye-
cek
Onun ruhu. düşüncesi gö-
mülmedi, gömülmeyecek
Onun inkılabı sönmedi, sönme-
yecek
Herkesin kalbinde etki yarattı
Hepimizi ölümüyle sarartü
Gazetesinin Gözlem köşesini
kararttı
(Seni 24 ocak pazar günü kay-
bettik)
EfifDuman
Güdülerinin esiri o düşünce fu-
karalan, bir mumu söndür-
düklerini zannediyorlar. Düşü-
nemezlerki. o mumun alevi, mil-
yonlarca meşale>i tutuşturmuş-
tur. Yüreğimiz ezik, başımız
eğik hüzünle. Ama inancımız,
direncimiz kabanp taşıyor
daha bir azimle.
Ey Atam Gazi Mustafa
Kemal Atatürk
Her gün bir ölü
Yine senin yolunda
Yürüyen biri.
Sayın Gazeteci Uğur
Mumcu.
Öldü
Faydalı insanlann
ölmesi ne acı.
Senin yolundayız.
Atam.
Uğur Mumcular
Ölmez.
Ölemez.
Susmayacağız.
Hiç durmadan
Hep senin
yolunda yürüyeceğiz.
MuratSedaOzleMebici
Nereye Böyle?
İnsanlık suçları dünün
Yok
Ettiler
Bu suçlan anma günlerini
Bir öncekinin
Anma günleriyle
Dünün suçlarmın
Yarınm işlenecek suçları
Biz bugünküleri
Yok edecek
Anmayacaklar bir gün bile
Biz onlara dur demezsek
Bakarak
İnsanlık suçlarına bu günün
Uğraşıyoruz
Birkaç yı] önce ölen Alman şairi Erich Fried'in bu şiirini görünce
sanki yiğit gazeteci-yazar Uğur Mumcu için yazmış duygusuna
kapılarak dilimize çeviıdim.
Necdet Neydün
îzindeyiz.
Davut
Sönmeyen Bir Gül
Bir gülüm vardı
Gonca iken kopardılar
Bir gülüm vardı
Kokar iken soldurdular
İnanç gürledi yüreklerde
Meydanlan doldurdular
"Susmayacağız" dediler
Unutmayacağız
Seni unutmayacağız Uğur Abi.
YasinKısa
StRECEK
ÇALIŞANL ARIN SORULARI SORUNLARIYILMAZ ŞÎPAL
Resen emeklilik
ve hukuksal durum
: Kamu işyerlerinde uygulaıunakta olan •'resen emeklilik",
yasalara ve hukuka uygun mudur?
Emekli oima hakkını kazanmış ve çalışmaya devam et-
mek isteyen işçiyi, işveren "resen" emekli edebilir mi?
Kanımca, emeklilik hakkı, kazanılmış ve kullanüması
da işcinin isteğine bırakümıştır. Bu hakkın, işveren tara-
fından ve tek yanlı istenceyle "iş akdi feshi" gerekvesi ola-
rak kullandıp bir ceza yaptınmına dönüştürülmesi hukuk
kuralları ile bağdaşır mı?
Bu yaptırunla karşılaşan işci emekli ohna hakkını kul-
lanma düşüncesinde olsa bile, "resen" emekli edilmekle
işten kovulan bir işçi konumuna düşmüyor mu?
Bu uygulama karştsında, bir yerden kovulan insan. ko-
vulduktan sonra "ben zaten şundi gidectktim!" demiş ol-
mak durumuna düşer ki bunun da insan onunıyla bağ-
daştığı' öylenemez.
Çaltşma yaşamında 25 yılını ka/ası/ belası/ doldurmuş
tüm çalışaiüarı (ki benim sendikam da bu durumu hiç
umursamanuşdr) ilgüendiren bu sonımu yanıtlamanızı
beklerün.
(N.R)
YANIT: Sorunuzun yanıtı Sayıştay Genel Kurulu'nun 7 Tern-
muz 1976 günlü Resmi Gazete'de yayunlanan karannda veril-
miştir.
(*)"(...) 1475 sayılı İş Kanunu'nun, 'işverenin bildirimsiz fesih
hakkı' başlıklı 17. maddesinde, süresi belirli olsun veya olmasın
işverenin, sağlık sebepleri veya ahlak ve iyi niyet kurallanna uy-
mayan haller veya işyerinde bir haftadan fazla süre ile çabşmak-
tan ahkoyan zorlayıcı durumun ortaya çıkması nedenlerinden
birine dayanarak akit süresinin bitmesinden önce ya da bildirim
önelini beklemeden hizmet akdini feshedebileceği belirtilmiştir.
Arulan maddede yazılı haller dışındaki bir sebeple akdin feshe-
dilmesı de işverenin yasal hakkı olmakla beraber, bu hakkın kul-
lanılması bildirim şartına bağlı tutulmuş ve aynı kanunun bu hu-
susu düzenleyen 13. maddesinde, hizmet akdinın işveren tara-
findan feshinin, bu maddede yazılı bulunan ihbar önelleri sona
erdikten sonra veya bu önellere ilişkin ücret tutarlannın tazminat
olarak işçiye ödenmesı suretiyle mümkiin olabileceği hükme bağ-
lanmıştır Bu hüküm ile işverene, ya ihbar önelinin sona ermesini
beklemek ya da önele ilişkin ücret tutanndaki tazminatı peşin
ödemek suretiyle fesih hakkını kullanmak şekhnde bır muha\-
yerlik tanınrnıştır. Tabiatıyla işveren, halin icabına göre hangi
yolun kendisi için daha az masrafh olduğunu saptayacak ve ter-
cih hakkını ona göre kullanacakür.
Diğer taraftan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 1186
sayıb kanunla değişik 60. maddesinde yaab bulunan yaş ve hiz-
met süreleri, işciye emekli aylığı bağlanabilmesi için geçirilmesi
gereken asgari müddetler olduğundan, işçi tarafından yazılı bir
istemde bulunulmarnası halinde, bu müddetlerin dolması nede-
niyle işverenin işçiyi emekliye sevk etmesine olanak bulunma-
maktadır.
Yukanda değinilen hükümlere nazaran, işçiyi resen emekliye
sevk etme imkanına sahip olmayan işverenin, ihbar öneline iliş-
kin tazminau ödemek suretiyle hizmet akdini feshetmesi müm-
kün bulunmaktadır.
Sonuç: 1leri yaşta ve hizmette olan işçilerin hizmet akitlerinin,
işveren idarece ihbar tazminau ödenmek suretiyle feshedilmesi-
nin mevzuata aykın bir yanı bulunmadığına oybirliği ile karar
verildi." (Sayıştay Genel Kurul karan, 10.5.1976 tarih. karar No:
3830/2)
(*) Kaynak (1): İş Kanunlan ve Mevzuatı - İbrahim Eşmelioğ-
lu-1986 (sayfa 216)
(*) Kaynak (2): Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhı - Mustafa
Çenbercı -1977 (Sayfa 1165)
POLTTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Bahar Başa Vurur...Mart, nisan, mayıs, bahar aylarıdır. Mart kışlığını belli
ederek çekip gitti. Nisanı bitirdik, mayısın ucundan tut-
tuk, yaza dönüyoruz. Fuel oil, linyit kömürü, doğalgaz,
taşkömürü derken bu kış çok pahalıya ısındık. Önümüz-
deki kış doğalgaz zorunlu olacakmış. Evlerine doğalgaz
bağlatmayanlara ceza varmış. Her işte cezalı toplum
değil miyiz, doğalgazda da olalım, ne çıkar!..
Tevfik Fikret Daharı anlatan bir şiirinde şöyle der:
"Bahar olsun, bahar olsun da gönlüm / Biraz terk-i me-
lal etsindiyordum."
Bahar gelir, ama başı ittihatçılardan yangın olan üsta-
dın gönlü bir türlü terk-i melal etmez. Gene sıkınt, gene
kasvet, gene sis... Sis için duramaz uzunca bir şiir yazar.
Hem sise söver hem de Istanbul'u dört bir yanından sa-
ran "bive-yi bakir'e"... Fikret'in "bive-yi bakir" dediği
"bin kocadan arda kalmış "tır.
1940 kuşağı şairlerinden Suphi Taşhan'ın da kederli
bir zamanında yazdığı bir bahar şiiri vardır. "Bahar bek-
lediğimi getirmedi / Bahar gene gelir." Vay sen misin
bunu söyleyen? Birınci Şube'nin Parmaksız Hamdi gü-
dümündekı polislerine yem olur. Sansaryan Han'ınfala-
kalı hücrelerinden birine tıkarlar, nice sonra sorgu bas-
lar:
"Bahar neyi getirmedi?"
"Sevgilimi."
"Hadi hadi doğrusunu söyle!.."
"Yalanı doğrusu yok, bahar neyi getirir ki, ya yazı ya
dasevgiliyi...
"Yutacakmıyız!.."
Bir bahar yüzünden başına gelenleri rahmetli anlanr-
dı: "Bir bahar yüzünden başımıza gelmedik kalmadı..."
Gülüşürdük.
Suphi, belki solcu birdevrim düşlemiştir. Dahası, Sup-
hi, 27 Mayıs'ı görmedi. iyi ki de görmedi, bizim gibi o da
27 Mayıs'ı devrim sanacaktı. Biz 27 Mayıs'tan sonra nice
devrimle'r görmedik mi?
Avukat arkadaşları anlatırdr, Kızılay'da gençler topla-
nıp Osman Paşa marşını söylemeye başladılar mı,
Menderes'in polisleri de adliye koridorlarında Suphi
Taşhan'ı ararlarmış. Her gösteriye bir solcu sanık ge-
rekmez mi, o da bizim şair olurmuş. Dayanamayınca,
saklanma zorunluğunu duymuş. Saklanmış da. Avukat
Şefik anlatırdı; "Bu sefer de yakalarlar, niye saklanıyor-
sun diye işkence ederler." Rahmetli kalpten gitti. Işken-
ceden gittiğini söyleyenler çoğunluk.
Türk solu için zengin bir arşivi olan Rasih Nuri lleri bir
görüşmemizde,
"Suphi Taşhan'ı tanır mısın?" diye sormuştu.
"Tanırım."
"Onun güzel şiirleri olacak, bir toplayan çıksa da ya-
yınlatsa, çok iyi olur."
"Şiirlerinin tümünün ailesinde bulunduğunu sanıyo-
rum. Kardeşi Necdet Tashan bunları derleyip toparla-
mıştı, ama ne oldu bilmiyorum. Küçüğü Seyfi Taşhan
belki arka çıkmıştır"
O dönemde, "Bahar beklediğimi getirmedi / Bahar
gene gelir" dedin mi, eli sopalılar "Yat aşağı.." derler,
baharı adamın burnundan getirirlerdi.
O yıllarda Ankara'nın Posta Caddesi'ndeki küçük
meyhanelerinde görünen genç şairler vardı. Diyebilirim
ki o yaşlardaki gençlerin çoğu şairdi. Şairler solcu sayıl-
dığı için peşlerinde de ızleyen polisler olurdu. Şairler
nerede, polisler orada...
Geçenlerde bir siyaset bilimcisi şöyle diyordu:
"Bu devlet, şair tutuklar, siyasetçi asar, adamı yurttaş-
lıktan atar, ama bir türlü vergi toplayamaz. Kasılması
bundandır."
Geçende, ölümünden önce yaptlan bir açıkoturumda
özal, herkesin, her gelirden yüzde 15 vergi vermesini
öneriyordu. Olmayacağı açıktı, çünkü bunda da bir bit
yeniği vardı. Vergiyı kaçıranlar, sıfıra da indirsen gene
kaçırırlardı. Bahar, bir anlamda vergi ayı da değil mi?
Hem vergi, hem bahar başıma vurdu galiba...
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3^4
1/ Samipaşazade Sezai'-
nin tanmmış bir romanı.
2/ Yalıçapkını da denilen
ve su kıyılannda yaşayan
bir kuş. 3/ Toy. acemi. 4/
Nazi partisinin hücum
kıtasmı simgeleyen harf-
ler... Uzaklık işareti...
Hayvanı avcıüğa alıştır- 6
ma işi. 5/ Çam, ardıç, se- j
dir gibi ağaçlann yapra-
ğı... Dişlerin taç kısmını 8
kaplayan beyaz ve sert g
doku. 6/ Güney Afrika
Cumhuriyeti'nın plaka işareti...
Bır çeşit açılır kapanır perde. 7/
Dağkeçisi... Bizmutun simgesi. 8/
Her iki Kore'nın de para birimi...
Raptiye. 9/ Her türlü siyasal düze-
tıi yadsıyan, toplumun bırey üze-
rinde hiçbir baskısmı kabul etme-
yen görüş.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Orhan Pamuk'un bir romanı. 2/
İlaç... Düğme ve süs eşyası yap-
makta kullarulan bir deniz kabuk-
lusu. 3/ Dinsel tören ve kurallan... Küçük erkek kardeş. 4/
Kaba gülünçlüklerden. tuhaf ve olmayacak şakalaşmalardan
yararlanan komedi türü. 5/ Kenarda ya da uzakta bulunan...
Matematikte kullanılan sabit bir sayı. 6/ Argoda karnı aç ya da
parasız kimse._ Bir uzay taşıtının bütün yapısı içinde yer alan
bağımsız bölüm. 7/ Kendini beğenmiş kimseler için kullanılan
bir alay sözcüğü... Nikelin simgesi. 8/ Yaşamsal sıvı... Salgı
oluşturan organ. 9/ Bır cetvel türü... Edebiyatta çırkinin ve ba-
yağının da estetik bir değer olarak yer almasını savunan akım.
TEŞEKKtR
Ciddi ameiiyatımı büyük birbaşan ile gaıçekleştiren Sayın
Doç. Dr. MİTHAT
ERENUS'a,
yakın ilgisi ile hastahğımın tanısını koyan M.ü. Kadın Doğum
Ana Bilim Dab Başkanı Sayın
Prof. Dr. SAKIP PEKİN'e,
Sayın
Doç. Dr. NEJAT CEYHAN'a
Sayın
Doç. Dr. FATİH
DURMUŞOĞLU'na,
Kadm Doğum Ana Bılım Dalı Doktorlan ÖZKAN LEYLEK.
LALEHAN KLTLAY, MEHMET ALİ \KMAN, ALİNACI
ÇELtK >e MUST AFA KIR'a, 4. kat hemşirelerine, aynca
rahatsulığım sırasında seveceniiğini esirgemeyen M.Ü. Teknik
Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. ALİSAÎT ŞEVGENER'e
teşekkürlerimi sunmayı borç bilirim.
REŞİDE ÖZEL