19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7MAY1S1993CUMA 10 69.YILOZELBOLUM Cumhuriyet 69YAŞINDAVEGENÇBaşlık birazçelişik mi görünüyor ? Hem 69 yaşında, hem genç? Eğer Cumhuriyet'in yaşını yıllarla ölçüyorsanız hakhsınız, Cumhuriyet "yaşlf bir gazetedir. Türkiye'nin en eski gazetelerinden biridir. Bu zengin bir deney birikimi ve yıllann zorlu sınavında pekişmiş bir gelenek anlamına gelir. O yüzden başhğa güvenle yerleştirdik: Cumhuriyet 69 yaşında... Ama bu kadanyla yetinmedik."...ve genç" diyeekledik. Genç'tir gerçekten Cumhuriyet. Dileyen bunun yerine "delikanlı" da koyabilir. Eğer gençlik boyun eğmemek, tabulara karşı çıkmaksa Cumhuriyet elbette gençtir. Eğer delikanlılık, tek kutuplulaşmış bir Dünya'da, dayatılmak istenen Pax Americana'ya, bir başka deyişle "yeni dünya düzeni"ne kader deyip boyun eğmemekse; yûkselen değerler kılıfı altında sömürüye, değer yaratmaksızın tüketebilmenin asalak yollanna övgü düzenlerin karşısına dikümekse Cumhuriyet delikanlı gazetedir. genç gazetedir. Arka sayfada aynntılannı bulacaksınız. Cumhuriyet 69. yaşını devirip 70 yaşına, gazetenin ekonomik bağımsızlığını güvenceye alacak, 69 yıllık bir geleneğe yaslanan yaym ilkelerini sapmaksızın yürütmesini sağlayacak bir yapılanmayla giriyor. Cumhuriyet Vakfı'nın kilit işlev taşıdığı bu yeniden yapılanmada Cumhuriyet'i Cumhuriyetyapan okuyuculan ile daha bir bütünleşiyor. Gazetenin gerçek sahipleri olan okuyucu veçalışanlan ile Cumhuriyet arasındaki köprü daha birpekişiyor, hukuksal bir işlerliğe kavuşuyor. 69 yıllık bir kurum için bu bir gurur kaynağı değil mi ? 7.May*al92 4günü, Kurtuluş Savaşı'nın <( ¥eniGün'*ıi Ankara 'dan İstanbul'a taşındığında aduıı da değiştiriyor ve'Cumhuriyet"e dönüşüyordu. Gazetemizinkurucusu YunusNadi, Cumhuriyet'in doğuşunu o günkü sayıda, aşağıda tam metnini sunduğumuz "Başyaxıf *ylaanlatıyor. YeniGün'denCumhuriyet'e On, on beş gûndür baa arkadaşlanmla "Cumhuriyet"i tesis ve neşretmek üzere Istanbul'daydım: Bızim olan lstanbul'da, ılekbed bızim olacak olan, her gün daha fazla Türk olacak ve nihayet asri Türklüğe tımsal teşkıl ederek Cumhuriyet Türkiye'smin gözbebeği yaz ve şanını daıma yükseltecek ve öyle de y ürüyüp yaşayacak olan İsianbul'da!.. Budefa devamhca birikâmetiçin geldiğım İstanbul'dahisve müşahade namına aynı kuvvette ikı at vaziyetin zebunuyum.Birilstanburunşimdiazçokşikâyetmevzuuolanmaddi hayaü, diğeri dünkü muğlak ve feci tarih. Ben Istanbul'dan 336 senesi (1920) martının 21 'ınci günü ayrılmıştım. O zaman burada (Yeni Gün) intışar ediyordu. O zaman giderken bir gûn İstanbul'a tekrar ve muzafferen geleceğimızden emındım. Hatta bu maksatla (Yeni Gün) ıdarehanesi olan bınayı ıki seneyı mütecaviz bir zaman daha isticanm altında tuttum. Şimdı işte avdet kanaaU tahakkuk etmiştir. Fakat görüldüğü üzere bugün gazete olarak Istanbul'dan karilenme(Yeni Gün) değil (Cumhuriyet) takdım ediyorum. Demek kı arada büyük büyük inkılâplarhusulegelmiştır İtirafetmeyemecburumkibu inkılâblann azamet ve haşmeti karşısında kendim bıle şımdi daha müdrik ve daha mütehayyirim. O kadar kı zaman zaman nefsimi hakikat ve hayalin ulvi bircidaline terketmekten alamıyorum. Bilhassa hadisaıın içinde yüzmuş olmanın verdığı hayretle şu yakın mazinın müthiş ve muazzam safhalanna karşı adeta sudan çıkrnış bir balık vaziyetınde bulunuyorum. Bu kadar az zamana bu kadar büyük inkılâplarsığabılırmi?Acabadort. beşsenesüren serapa rüyalarla dolu bir uykudan mı uyandım. yoksa tahakkuk etmiş rüyalar karşısında mı bulunuyorum?.. Camm. daha dün şu İstanbul'un limanını ecnebı ve düşman gemılen, sokaklannı. kışlalannı veevlerini ecnebi ve düşman askerleri doldurmuyor muydu?.. Camm, daha dün bu İstanbul değil miydi ki sokaklannda düşman kırbaçlanndan ve palikarya kabadayılıklanndan geçılmiyordu?.. Canım. şimdi şu (Cumhuriyet)'e merkezı idare yaptığım bına ile daha dün düşman zabıtasınm tstanbul"a mezalim yağdırdığı ve dayak altında Türk öldürdüğü yer değil miydi?.. Camm. şımdı ızbeden eser bile kalmayan o işlerbirer galiz hakikat mıydılar, yoksa ben kâbuslu bir rüya mı görmüştüm?.. Bu hayretlerimin ifadcsi sırasmda naklettığim maceralara karşı şıddetle alâkalanan bazı arkadaşlar. bana M ütarekeden beri olup biten şeylerin berum tttılaıma dahıl olanlanru kayd ve neşretmekliğımi teklif ettiler. Bu teklifevvela bana kabul ve ıs'afedilmeye layık bir teklifgibı görünmedi. Çünkü ben bir kere cereyan eden hadisatın günü gününe değil. hatta herhangı şekilde noılarını tutmamıştım. Ondan başka olup biten şeylerin kâftesını herkesin tıpkı benim gjbi bildiğine kapılmışüm. Fakat -dedığim gıbı- bazı ufak tefek hikâyelenmınpek güzide bazımuhaplarca büyük birehemmiyet ve alâkaıledınlendığınedıkkatederekherkesinbütünhâdisatıbenimgibi bilmediklerine hükmetmeklığim lazım geldi. Sonra gözlerimi ellerimle basürarak şu yakınmazi ıçınde kısa ve sen bircevelân yaptım. Bütün hadisatın, hayali gözümünönünde, adeta fışkıran bir sinemaşeridi halınde yer yer mahuf ve müthiş, yer yer mesud ve mübarek canlandığıru görerek kendim müteheyyic oldum. Ve bunlann en bariz noktalannı yazmaya karar verdim. Bu yazılarda hiçbır sıra takib etmesem hıçbir zarar gelmez. Çünkü yazacağım her hadıse başlı başma bir menkıbedir. Mesela size bugün ihtifanemden çıkanlarak Bekirağa mahpesine nasıl tıkıldığımı anlatabilırim, yani ise Afyon taarruzunun gizli kalmış bir noktasım keşf ve izah edebilirim. Her iki- sini de ayn ayn, hiç de yekdiğerile birleştirmeye lüzum görmeksizin, okuyabilırsiniz. Bununla beraber "Yeni Gün"den "Cumhuriyet"e kadar gelmek için geçen beş, alü seneye temas edecek olan bu makalelerin mevzuunu ıki büyük safhaya ayırmayı dahi sırfşahsi bir tasnif olarak muvafık buldum. Bu tefriİc vazifesini de Mustafa Kemal Paşa'nın, İstanbul'un işgaline dört gün takaddüm eden ve bu hadiseyi keşifve istıhrac eylemiş bulunan bir telgrafnamesi deruhde eylemiş bulunmaktadır. Telgrafnamenin ne aslı, ne sureti bende mevcud değildir. Binaenaleyh, bir, ikı kelime veya ibare farkı olabilir. Fakat esası, ruhu ve manası itibariyleyazdığımdan ibaret olan telgrafname Ankara'dan -o zaman kullanılan hususı vesaıtle- 336 martının (1920) galıbaj 2'ncisi gecesi çekilmiş ve burada ertesi 13 mart akşamı, o vakit Sıvas meb'usu olan Kara Vasıf Bey'in Şışli'de, Osmanbey karşısındaki hanesinde Hüseyin Rauf, Bekir Samı, Kara Vasıf Beylerle ben olduğum halde okunarak mealine ıttıla hasıl olduktan sonra vaziyet mütalea ve muzakere olunmuştur. Istanbul'u ışgal etmekte bulunan devletlerin o günlerde bir şeyler yapacaklanna ait olarak bızdede bazıihtisatveıstitlâatvardı. Fakat ne yapacaklannı sarih surette bılrmyorduk En ziyade hatıra geten şeylerden bıri Meclısın muhasarasıle bazı eşhasın tevkıfi ve üst tarafmın dağıülması ihtimaliydi Biz en zıyade bu ihtimal üzerinde tevakkuf ederek -diğer arkadaşlan paniğe salmamak için- son dakikaya kadar sebatla beraber daima müteyakkız bulunarak gene son dakıkada yakayı ele v ermeden sav uşmaya ve bilhassa Paşa'nın da işaret ettiğı veçhıle Anadolu tarafına geçmeye karar vermiştik. Malûm olduğu üzere, Paşa"nınihtımal verdiğımühim hadise 16martta tstanbul'un işgali şeklınde tahakkuk etti. Meclisi Mcb'usan dağıtılarak bazı aza tevkif olundu. Bizler ıse, bizar ve mustarip, onlann arkalanndan baka kalmış ve ılk hayretlerimizin geçmesini müteakıb kendi başlanmızın çaresinı görmeye gitmıştık. Gazi Paşa'nın, daima ileriyı, geleccği gördüğünün en iyi delili olan tarihi bir vesıkayı arzediyorum: Tarihi bir telgrafname O zaman heyetı temsiliye reısi olan Mustafa Kemal Paşa'nın 12 Mart 1336(1920) tarimnde Ankara'dan İstanbul Meclisi Meb'usanı'ndaki arkadaşlanna gönderdıği hususi lelgrafnamedir Fevkalâde hâdhelerin arifesinde bulunuyonı:. Daha ziyade İstanbul'da vuku ve lahakkukuna intizar olunabilecek olan bu hâdiielerin tevlidedebileceği mühim ve valnm vaziyetler üzerinv arkadaşların nazarı dikkatlerim celbe müsaraat ederirn. Her hal w ihtimale karşı bilhassa Anadolu 'da bulunmulan fuydalı olan arkadaşların gafilavlanmayarak icabında sıiraı \e emniyetle Anadolu ya geçmek için şmdiden tertıbatı lûzımeyı almış hulunmaları elzemdir. Mustafa Kemal. "(Yunus Nadi, Cumhunyct Yolunda. Çağdaş Yayınlar,Sayfa23) \L±l T İ Cumhuriyet enın bir 32£, ;sr-» komûnistlerin matbaasını kesfetti CumhuriYel X BttlgaristaıTda tedhıs i araU.rmal.rda bir «ok «Jî*| du 4 0 0 k o ü t t e v W eddd. Sıikııl kadutn -*? ILK SAYIME Cumhuriyet * UsurMumcu'va botnbalı sıdkast Susturamazlar sipi s&şesşs: I T i ^ nTjânı •*•• MIM_M ı i MfcıİMbı ı ıwha ıı -- • -. "- w*"'Tiı_ııfcı )n-iwM,ıM wi 11 • tt\jP > | *-^—*-.* < ' ' Ak-c fc.f^«t.wPKK-W-«J n ı l l l » « M - Danokn» jehnlı. ^ g Katillerbulunsun,hesapsorulsun TdıdkkroMydfrmai "*tîr—fr 'tSEEEk DENKLEM GUZLESL N.adirNadi'yiikiyılönceyitirdik. Yokluğunahâlâ ahşmış değiliz. Gazetenin çeşitle servislerinde, katlaruıda sık sık anılıyor. Odası sanki her an çıkıpgelecekmişgıbi, onu bekliyor. Cumhuriyet 'in sahibiydi. Ama buyönüyle onu çok az hatırlıyoruz. İçimizden biriydi, bir gazeteciydi. Buyönüyle onu hep anıyoruz. Başyazarımızın yüzlerce, binlerce başyazısından birinibu ek için seçmek kolay oîmadı. Biz kolayına İcaçtık. Herhangi biriniseçiverdik. Nadir Bey'in kendinianlattığı <f nadir"başyazılarındanbirini. 7Maytal982de yayımlanmış. Başlığı da bu ekepek uygun: 'Uçtu Gitti Koca Yıllar... Geçenlerde bir arkadaşım mesleğe ne zaman başladığımı sordu. Yanıtı güç bir soru. Gazetecı bir babanın oğlu olduğum ıçın kendımi matbaada büyümüş, bilirim hep. Daha üç yaşında bir çocukken Cağaloğlu'ndakı evımızde kolumda günlük gazeteler'"Akşam havadisı Tebecan!" diye bağırarak odadan odaya koşar, sözde gazete satarmışım. Ortaokul sıralannda defterden kopardığım yapraklan sütunlara böler, başyazısından spor hajberlerine kadar, sınıfımıza özgü bir dergı çıkanrdım Lisenin son iki yüında ıse doğrudan doğruj a Cumhuriyet*te Gnmm Kardeşler'den çevirdiğım çocuk masallan ve arada bır istanbul'a uğrayan yabana münsyenler ve tanınmış yazarlarla mülakaüar yayımladım. Bu koşullar altında gazeteciliğe nasıl, ne zaman başladım ne bileyım ben? Ama arkadaşım direndi. "Resmen ne zaman mes- leğe gjrdiniz?" diye soruyu yineledi. Bir an düşündüm: Liseyi bitiripdeyükseköğrenım için Viyana'ya gittigımde, bir yandam gazetecilik yapmak üzere Yabana Muhabırler Derneği'ne yazılmvştun. Dernek, kendi üyelenne resmı birer kimlik kartı veriyor, bu kartı taşıyanlar görevlerinde birçok kolayhklardan yararlanıyorlardı O tanhten başlayarak oğrenım >illanm boyunca Cumhuriyet'e birçok haber, röportaj veizlenimyazılanyazdım. Uyelik kartımı aldığım tanh: Ekim 1930 (kartı hâlâ saklanm). Bunu arkadaşıma böylece söyledım ve birden dehşet içinde kaldım: Demek ben 1940'lardaki Falih Rıfkı'nm yaşı kadar arkasında meslek yaşamı taşıyan bir gazeteci imışım de, o güne dek farkında olmamışım. Bu gerçeğı kesin olarak öğrenmenin ağırbğı altında sankı sırtıma taşınmaz bir yük yüklenmış gibi birden ezildım, adeta yere çöker oldum. Sonra uzun uzun düşündüm: Ben, daha doğrusu benim kuşağım. bütün iyı nıyetlenmıze, temız duygulannııza karşın boşa harcanmış emekJenn temsilcileri değil mıydık? tlk gençliğimizi Atatürk dönemınde yaşadık, o dönemde eğiüldik. Cumhuriyeti ve Atatürk devnmını, başka türlüsü düşünülemez, ilenye, çağdaş uygarlığa yönelik, ulusa mal olmuş bır yaşam felsefesı bıbyorduk. Atatürk'ten sonra, gena kıpırdanışlar bizi pek şaşırtmadı. Ama bu kıpırdanışlar karşısında yöneticılerce Atatürk ilkelerinden arka ârkaya verilen ödünler, her seferinde bızı yüreğımizden yaraladı. tş başındakılere yardımcı olmak, Atatürk doğrultusunda onlan uyarmak amacıyla göze aldığımız iyı niyetli eleşüriler hemen her seferinde yanhş anlaşıldı. Körü körüne alkışçılar takımına katılmadığımız için uzun yıllar kötü kişi sayıldık. Bununla buiikte başan umudumuzu hâlâ yıtirmemış olmakla bugün ne denli övünsek yendır. Atatürk Cumhuriyeti'nin yannı aydınhktır ve hep aydınlık olacaktır. Bunun tersini düşünmek. bir bakıma Atatürk'ü yadsımak anlamına gelmez mi? Nadır NADİ TJLur ürk basınında kısafıkranın unutulmayan vegaliba aşılamayan ustası DoğanNad i'nin ünlü **B i rD aki ha'Harından bir örnek. 3Haxiranl9S3'te yayımlanmış. Bugünyayımlansaydı yadırgayan olur muydu? BİRDAKİKA: Tükenmez Tatlısı Bir Amerikah mütehassıs profesör gelmtş. Milli Eğitim sLstemimiz etrafında tetkikkrde bulunup, rapor hazırlay acakmış. Sevsinter. Hangi Milli Eğitim sistemimiz acaba? E»elki seneki mi, bu seneki mi, gekcek seneki mi? Hatta, mesela bu senenin ilk altı ayırtda tatbik olunanı mı, yoksa son altı ayındaki mi? Zira malum ya, denizde kum bizim Milli Eğitimde sistem. Dcğiştir. değiştir kullan! D.N.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle