Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 NİSAN1993 PAZARTESJ CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
GUNCEL
CÜNEYT ARCAYÜREK
UBaştamfil. Sayfada
yüyeceği, Başbakan Yardımcısı SHP Lideri Inönü'ye
anımsatıldığında, manzarayı adeta karşıdan izleyenlere
özgü şöyle bir yanıt alınıyor:
"Patırtı artacak. O açıdan sürpriz olmadı. Biliyorsunuz
ben başından beri bu iş düzelmeden, serbest yola gidil-
mesini doğru bulmuyordum. Özel TV'lere konuşmama-
ya çalışıyordum. Bir süre konuşmadım. Sonunda başa
çıkılmıyor ama... Yine de bilerek cevap vermiyorum.
Çünkü, anayasaya aykırı. Bu kargaşa artacak, gittikçe
artacak. Çünkü herkes kendine göre haklı bir tarafbulu-
yor. Işin esası sakat olduğu için hem herkes haklı, hem
herkes haksız."
Böylece Inönü, gerçekten ilginç bir değerlendirme
yapmış oluyor.
Sorunun geçen Bakanlar Kurulu'rtda ele alındığını,
anayasayla ilgili 23 Nisan'daki liderler toplantısından
herhangi bir şey çıkmazsa, hükümetin genel kurul gün-
demınde olan "beş maddelik değişiklik" önerilerini
Meclis'ten geçirmeye "uöraşacağmı'söylüyor.
Kısacası, hükümet 133. maddenin ötekilerden önce
değiştirilerek TRT tekeline son vermeye ivedi öncelik
tanınmasını istiyor.
Iktidar, önümüzdeki günlerde bütün partilere olayların
zorlamasıyla hem 133. maddenin yenilenmesi hem de
radyo ve TV'lerle ilgili yasanın bir an önce çıkarılması
için yeni bir çağrıda bulunacak.
Olumlu sonuç almayı başarabilecek mi? Hükümet
acaba, TRT tekelini kaldırıp özel TV ve radyolara yasal
yeni bir biçim, bir düzenleme getirebilecek mi?
Doğrusu kimi belirtiler beraberinde kuşkular, kaygılar
getiriyor. örneğin, ANAP lideri, bir yandan yasadışı ol-
duğuna değindiği özel TV'lere 500. gün reklamları veri-
yor. Beri yandan 133. maddenin değiştirilip radyolarla
TV'lerin yasal düzenlemelere bağlanmasına istekli gibi
görünüyor.
Oysa, ANAP kulisinde başka rüzgârlar esiyor. Son ko-
nuşmalarında Başbakan Demirel, "Meclis'te bulunan
vekanunsuzluğu savunmak gibi gar/p durum/ara düşen
kişiler veya partilerden, Meclis'ten anayasanın 133.
maddesinin değiştirilmesine oy vermelerini" istiyor. Kı-
sacası, sayı yetersizliğinden ANAP'ın desteğine gerek-
sindiğini kanıtlıyor.
Ama, ANAP kulisinde "bir zamanlan anımsayanlar-
dan" farklı yaklaşımlar gözleniyor. ANAP'ın 290 millet-
vekiliyle iktidarda olduğu, anayasada yapmayı düşledi-
ği değişiklikler için DYP'den on oyluk destek istediğinde
Demirel'in "Biz, koltuk değneği olmayız, iktidara gelin-
ce anayasayı biz değiştiririz"diye öneriyi geri çevirdiği-
ni anımsatanlar.. Diinkü Demirel'i bugüne uyguluyor-
lar.
DYP'nin "koltuk değneği" olmayacaklarını söylüyor-
lar.
133. maddenin Meclis'ten geçme olasılığını zayrf gö-
renlerin bir başka gerekçeleri daha var. Porno filmler!
özel TV'lerin yayınladığı porno fılmlerden yakınan
milletvekillerinin ANAP'tan çok DYP bünyesinde bulun-
duğu, bu grupların 133. maddenin kaldmlmayıp özel
TV'lerin kapatılmasını istedikleri, bu nedenle madde gö-
rüşülürken "Meclis'tenkaçacaklan"öne sürülüyor.
özel TV'lerle radyolar olayı bu hafta yeni boyutlar ka-
zanacağa benziyor.
HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE DÜNYADA
Meieorolofi Genel Mudurlüğu nden alınan bılgıye gore. yurdun batı
kestmlerı parçalı bulutlu, Marmara ncn batısı cle kıyı Ege sağanak
yağışlı. otefcı yerler az bulutlu ve açık geçecek Hava sıcaklığı bıraz
daha artacak Ruzgar güney ve batı, yurdun dogu kesımierınde ku-
zey ve batı yönlerden hafıf. ara stra orta kuvvette esecek Denızlen-
mızde ruzgar Batı Karademz, Marmara, Akdenız ve Ege'de kıble ve
lodostan 4-16 denız mılı hızla esecek Van Golu nde hava, parçalı
bolutlu geçeceK
Yağmurlu ı Bulutlu Sislı
Enflasyon direnîyorEkonomi Servisi- Mart ayın-
da hem tüketici hem de toptan
eşya fiyaüan yüzde 4.8 oranın-
da artü. Kamu zamlannın crtc-
lenmesine karşın frenlcneme-
ycn tükcticı fiyatlannda bir
önccki aya göre yüzdc 0.8'lik
bir arüş kaydedilirken, toptan
cşya fiyatlan 0.4 puan düştü.
Toptan eşyada kamu scktörün-
den kaynaklanan fiyat artışı
yüzde l.7'dc kalırken, özel sek-
tör kaynaklı zamlann oranı
yüzde 6'yı buldu. Devlet İstatis-
tik Ensülüsü, mart ayı itibariyle
son oniki aylık enflasyon oranı-
nı toptan eşyada yüzde 53.3,
tüketici fiyatlannda yüzdc 58
olarak açıkladı.
Başbakan Söleynuuı Demi-
rel'in DYP'nin seçim bildırile-
rindc 500 gün sonunda yüzdc
onlar, Dcvlct Bakanı Tansu Çil-
ler'in de şubal ayındaki son
açıklamada yüzdc 40'lar scviyc-
sinc indirileceğini söylediği enf-
lasyonda açıklanan hedeflere
ulaşılamamakla birliklc, yıllık
bazda düşüş kaydcdildi. Mart
ayı itibariyle son bir yıllık dö-
nemde yıllık cnflasyonda, ge-
çcn yılın aynı döncrninc göre
toplan eşyada 14.8, tükclıcı tı-
yatlannda ise 20.7 puanlık geri-
leme oldu. Geçen yıl Mart ayı
itibariyle yıllık enflasyon top-
tan eşyada yüzdc 68.1, lüketicı
fiyallannda da yüzdc 78.7 ol-
muştu.
Devlei İstalislik Fnsiitüsü'-
ndcn yapılan açıklamaya göre
bu yılın ocak vc şubal aylannda
sırasıyla yüzdc 5 vc yüzde 5.2
olan loptan cşya fiyatlarındaki
Yıllık enflasyon (DİE tüketici)
.-«1982
1983
arüş martla yüzde 4.8 düzeyin-
de gerçekleşti. Toptan eşya fi-
yallan geçen yılın mart ayında
yüzdc 4 3 artmışlı. Geçen yılın
ılk üç ayındaki arlış yüzdc 21.9
olurken. bu yılın ılk üç ayındaki
toptan eşyafiyalarlışlan yüzde
15.8'de kaldı. Aynı şekilde ge-
çen yılın mart ayı sonunda yüz-
dc 68.1 olan yıllık arüş oranı da
bu yıl yüzde 53.3 düzeyindc
oluştu. Ancak, yıllık arüş ora-
nının ycnidcn artması vc şubat
sonundaki yüzde 52.7'nin üzc-
rine çıkması olumsuz bir geliş-
mc olarak yorumlandı. Toplan
cşya fıyatlanndaki yıllık arüş
oranı, geçen yılın ekim ayından
bu yana gerilemeeğilimindeydi.
Toplan cşya fıyaüannda,
mart ayında kamu sektöründen . .. ,
kaynaklanan artış yüzde 1.7'de olarak belirlendi. ITO'ya göre
kalırken, özel sektör kaynaklı yH'k ortalama arüşlar pera-
zamlann oranı yüzde 6'yı bul-
ken<
fc fiyallarda yüzde 69.9,
du. toplan eşya fiyatlannda dayüz-
Toptan cşya fiyat cndeksinin de 66 oldu.
dört ana sektöründen tanmda
mart ayındaki artış oranı yüzde
11.4"e ulaşü Madcncilıkle yüz-
dc 5.1, imalat sanayiinde yüzde
2.7, enerjide ise yüzde 3.1 oran-
lannda artış oldu.
Tüketici fiyatlannda geçen
yılın mart ayında yüzde 4.9
olan artış, bu yıl yüzde 4.8 düze-
yindc gerçekleşü. DİE, tükeüci
fiyallannda geçen yılın ilk cey-
reğınde yüzde 20.5 olan arüşın,
bu yıl yüzde 14.7 olarak gcrçek-
leşüğini bıldirdi. Mart ayı sonu
itibariyle yıllık arüş bir önceki
yıl yüzde 78.7 ikcn bu yıl yüzdc
58'e indi. Tüketici fiyatlannın
şubaı ayındaki yıllık artışı ise
yüzde 58.2'ydi.
Tükeüci fıyatlanndakı artı-
şın sektörlere göre gercekleşme-
sınde ilk sırayı yüzde 7.9 ile gıda
harcamaian aldı.
İstanbul Ticaret Odası, İs-
lanbuPdaki perakendefiyatar-
tışını mart ayı için yüzde 5.1
olarak hesapladı. Toptan eşya
fiyaılanndaki artış ise yüzde 3
Zehirli varilleroyuncak oldu
EMtNEALGAN
MEHMETÖZDEMtR
Beş yıl önce Karadeniz kıyı-
lanna vuran 400 zehirlı varil-
den, Samsun'un Alaçam İlçesı
Terskınk Köyü'nde yapünlan
ana depoya sadece 30 varilin
götürüldüğü orlaya çıkü. lşık,
hava ve ısı geçirmemesi gereken
ana depo bmasının iki tarafı ve
kapısı açık durumda Ağızlan
açık şekilde depoda duran va-
riller köy çocuklannın oyunca-
ğı olmuş. Sinop Merkcz ilçcye
bağlı Soguksu ıle Şehli köyü sı-
nınndaki eski bir binada ise 108
varil bulunuyor. Eski Jandar-
ma Karakol binası olan, beton
vapmın içinde bulunan varille-
deponun karşılıklı ıki duvan
bcton, diğcr iki duvar ise alü-
minyum. Isı, ışık ve hava geçir-
memesi gereken dcponun alü-
minyum duvarlannda kapı
büyüklüğünde açıklık bulunu-
yor. Zamanla iyıce parçalanan
alüminyum parçalan yerlerde.
Depo ıçindc kapaklan açık şe-
kilde bulunan 30 varil çevrcyc
koku yayıyor.
Çocuklann oyun alanı
Koyunlan meraya otlatmaya
getiren çocuklar, rahatlıkla ze-
hirli varil deposunun içine girip
hem alüminyum parcalanyla
hem de varillerle oynuyorlar.
Her türlü kansorojen maddele-
rin bulunduğu, kimyasal aük-
Meşveretm orta yenne böyle
bir depo kurulması insafsızlık-
tır. Orası bizim için canımızın
yalağıdır" dcdi.
400 tehlikeli varilin 108'i de,
Sinop Merkez ilçeye bağlı So-
ğuksu Köyü ilc Şchli Köyü sını-
nndaki eski bir binada bulunu-
yor. Eski Jandarma Karakol
binası olan yapıdaki varillcnn
köyde kullanılan içme suyunu
etkilediği öne sürüldü. Varille-
rin içinc konmasından sonra
kapı vc pcnccrelcri betonla ka-
patılan binanın allında pek çok
su kaynağı bulunduğu bıldiril-
di.
Soğuksu Köyü İhliyar Heye-
ti üycsi Kemal Tiryaki, varillc-
rin zamanında muhtarlığın
Zehirli variller için yapılan deponun kapdan açık bekçisi yok.(Fotoğraf:Mehmet Özdemir)
rin köyde kullanılan içme suyu-
nu etkilediği öne sürüldü.
SOUmilyonadepo
1988 yıhnda zehirli varillerin
Karadeniz kıyılanna vurması-
nın ardından dönemin Çevre
Genel Müdürlüğü yctkililcri
varillerin çeşitli yerlerde depo
yapunlarak "beton" içine gö-
mülmesine karar verdi. Bu
amaçla Terskınk Köyü'nde
1991 yıhnda maliyeti 500 mil-
yon lira olan deponun yapımı-
na başlandı. 150 metrekarelik
•na depo'" 1992 yılının eylül
-yında tamamlandı ve içine sa-
dece 30 vanl konuldu. Varille-
rin kıyılara vurmasından yakla-
5 yıl sonra kimi yerde varil-
patlarken, kimi ycrde de
vanllenn derme çaüna kulübe-
lerde korunduğu ortaya çıkü.
Bazı köylerde oku) bahçelenn-
de bilc varillere rastlanırken,
ana depo da "tehlike" saçıyor
Dağlık arazıde bulunan yak-
laşık bin nüfuslu Terskınk
Köyü'ne 3 kilometre uzaklıkta
köyün merasına yapılan ana
deponun etrafı demir parmak-
lıklarla kapatılmış. Ancak par-
makhklar alçak olduğu ve kapı-
sı da açık bulunduğu için rahat-
lık la depo bahçesine girilebilini-
yor. 150 metrekarelik ana
e
larla dolu varillerin yaydığı
kokuyu da soluyan çocuklarda
5 yıl sonra haslahk görülebile-
ceği öne sürülüyor.
Yetkililer "Ana deponun cm-
niyetli olduğunu" öne sürerken
Köy îhtiyar Heyeti üyesi Sadık
Gökmen bina yapılırken dc kar-
şı çıküklannı anlattı. Karşı çı-
kışlannın dikkate alınmadığını
ve 1992 yıhnda varillerin depo-
ya getirildiğıni belirten Gök-
men şunlan söyledi:
"Binanın yapılmasına ilk
karşı çıkan bizleriz. Bina yapı-
lırken, engel olmak için gece
gündüz bekledik ancak fayda
vermedı. Vıne ae oına ydpndı.
Variller konduktan kısa bir sü-
re sonra binanın kapılan kınl-
dı. Eğer, buraya başka variller
de getirilirse depoyu yıkacağız.
Bu deponun bir an önce köyü-
müzden kaldınlması gcreki-
yor"
'tnsafsızlıktır'
İhüyar Heyeti üycsi Bayram
Bacaksız da deponun kaldınl-
masını istediklennı vurgulaya-
rak, "Kokudan gecilmiyor.
Köyün mcrası olduğu için hay-
vanlanmızı burada otlatıyoruz.
Çocuklanmız da elkileniyor.
Buradan akan su, Alaçam'ım
Yenice çayına kadar ulaşıyor.
haberi olmadan köye gclirildi-
ğini belirterek, "Gizli getirildiği
için biz karşı çıkük, şikayctçi ol-
duk. Sinop Valiliğinc gitlik. O
zaman varillcrdcn bir lanesi
patlamışü vczchirlcnmc olmuş-
lu. O döncmdc Gcrzc Sağlık
Müdürü, varillcnn bu binaya
gctirilcmcycccği şcklindc rapor
verdi, daha sonra da görevdcn
alındı" dedi.
Sağlık Müdürü'nün görev-
den alınmasından sonra ikinci
bir rapor hazırlandığını, bunun
üzerinc 108 varilin köylerinc ge-
ürildiğini. binanın çevresinde
100 lanc su kaynağı bulundu-
ğunu anlatan Tiryaki, sözlcrini
şöyle sürdürdü:
"Binanın alüna, belon vc su
geçirmez yalılım maddcsi ko-
nulacağı söylenmişti. Ama ben.
varillcri binaya ycrlcşlircnlcrc
sordum, böylc bir madde koy-
mamışlar. Bu sırada, Ankara'-
dan gelen genel müdür, binanın
kapısını açan kişiylc clini sa-
bunla yıkadığı halde tokalaş-
madı, 'Sakıncalıdır' dedi. Şimdi
varillerin buradan kaldınlması-
nı istiyoruz. Ama başkasına da
zarar verccek ycrc taşınmasın.
Kimscyc zaran olmayacak bir
ycrc gölürülsün diyoruz. Dcv-
let buna yardımcı olmalı, gcre-
kirse dava açacağız."
Birliğe çağrı HI
MBoştorafi 1. Sayfada
kanısına vardığımı açıklamışüm. Bu üç bö-
lümden ikisini, sosyal demokrat partilenn
birleşmelerinin gereğı' ile 'birleşmeye nelerin
engel olabıleceği' konulannı bu ikinci yazım-
da açmaya çalışüm.
Üçüncü konu "Birleşme nasıl gerçekleşebi-
lecek" sorusu idi.
Aradan geçen süre içinde telcfonlarla, mek-
tuplarla, fakslarla benı yûreklendiren ve
ummlandtfan yeni iktikr akhm. İlginç olan,
bunlann birçoğunun partilerin alt kadcmele-
rindeki görevlilerden ya da parti üyelennden
gelmesi idi. Bu gün başka sülunlarda görece-
ğiniz, Kuşadası'ndan gönderilen, yüzlercc
imzalı, "Kuşadası Sosyal Demokrat Güçbirli-
ğ^ Platformu'nun Birleşıniz Çağnsı" bu giri-
şımlcrin cn çarpıcı bir örneğidir. Yinc üç sos-
yal demokrat partinın Yalova örgütündeki
girişimciler, gerekirse partılerinden istifa ede-
rek böyle bir güçbirliği plalformu gerçekleştir-
mek üzcredirler.
Bugünkü yazımda, birlcşmenin gcreğini ve
olanaklannı, daha başka açılardan ve birkez
daha belirterek partı örgütlerinin neler yapa-
bileceğı konusundadüşüncelerimı açtklayaca-
ğım.
Yeniden gözden geçirilmeli
Birleşme neden gereklidir?
Son beş-on yılın hızla değişen dünyasında
düşüncelerimizı ve tulumumuzu yeni başlan
gözden geçirmemiz gerekiyor. Yüzeysel ve
yaygm olan kanı, Sovyetler Birhği'nin çözülü-
şü ile sosyalizmin de çökmüş olduğudur. Oysa
çökcn sosyalizm değil, sosyalizmin yanlış uy-
gulandığı bir laboratuvardeneyidir. Dünyada
işveTen ileişçi, sermaye ıle emek olduğu sürece
-ki bu her zaman olacaklır- 'artıdeğer'in hak-
ça bölüşülmesi sorunu da süreceklir. Bu hak-
ça bölüşmeyi banş içinde sağlayan sistem,
sosyal demokrasidir. Bu gerçeğe karşın Sov-
yctlcr Birliği'nin çöküşünün dünya sosyalizmi
üzcrindeki olumsuz etkisi yadsınamaz. Bu ct-
ki Türkiye'de de kendisini gösterecek, secme-
nin vereceği oya yansıyacakür. Fransa'da,
çarpık bir seçım sistcminin oylann % 40'ını
alan 'Sağ Birlik'i % 85 gibi bir çoğunlukla ik-
lidara getirmiş olması da Avrupa ülkelerinde
olduğu kadar ülkemizdc dc etkisinı duyura-
cakür. Bu olumsuz faktörlcrc SHP'nin iklidar
ortağj olarak yıpranma payı ile bizim secim
sislemimizin olumsuz etkisi de eklenecek olur-
sa vc hele bir de secim yasası bir olup-bilüye
geürilerek bir gece oturumunda baraj yüksel-
tiliverirse bölünmüş sosyal demokrallann
parlamentoya gircbilmeleri bilc çok zorlaşır.
Bu olumsuzluklara radikal dinci akımlann,
yoksul kesimi İslam sosyalizmi ile kendine
cekmesi eklenirse olay parlamenloya girip gir-
meme boyullannı aşmış olur. Secim eğri yüzc-
yine girilincc, politikanın doğası gereği üç
sosyal demokrat parünin birbirleri zaranna
yapacaklan propaganda bugün bilc kcndilc-
rindcn soğumuş olan scçmen labanını başka
kanallara akmak zorunda bırakacakür.
Biyolojide bir doğa yasası vardır: Güçlü
olan yaşar. Güç, üçc bölünürsc yaşam şansı
da üçtc bire incr.
Birleşmeye engel ne var?
Hepimizin bildiği gibi "Tarih ekonomik bir
eylemdir. Bireyler ve sınıflar arasındaki ikli-
dar savaşımlan ve siyasal yapılar, ekonomik
gerçeklerden kaynaklanır." Bu düşüncc doğ-
rultusunda sosyal demokrallann üçe bölün-
müş olmasını nasıl açıklayabiliriz? Bunlar ayn
sınıflann ekonomik çıkarlannı mı savunmak-
tadırlar? Parti programlannda birbirleri ile
birleşmelerine engel ilke farklan mı vardır?
Bugûnlerde CHP ve ŞHP'nin program dcği-
şiklikleri calışmalan birleşmeye engel olabile-
cek yeni boyutlar getirebilir mi?
Sosyal demokrasi bir dünya görüşüdür, ay-
dmlanma arayan bir yaşam felsefesidir. Uç
parünin programlannı incelersek, temelde
birbirinin aynı olduğunu, aynı ilkelerin aynı
sözcüklerle açıklandığını görürüz. Program
değişiklikleri ile sosyal dcmokrasiye yeni ve
değışık bir yorum geürilemez. Programlanna
göre her üç parü de "Çoğuku, katılıma de-
mokrasi içinde, insan haklanna, özgürlükleri-
ne, emeğine saygılı, ileri bir insanhk ülküsünc
yönelen, halk için halkla beraber, hak.^la-
nak, adalet eşiüiğini güvence alüna alan sos-
yal demokrasiyi siyasal, sosyal, ekonomik ve
kültürel bir bütün olarak görmektedirler.
Toplum yaran gerekçesi ile bireylenn ezilme-
sine ve özgürlüklerin kısılmasına ızin verme-
yen cumhuriyetçi, sınırsız ve koşulsuz inanç
özgürlüğünü devleün güvencesinde gerçekleş-
tircn, ödün vermez bir laısızm ilkesi ile, ulusun
bütûnlüğünü, bağımsızlığını,' ozgürîüğûnü"'
sağlam, ekonomik temellere dayandıran, sos-
yal ve etnik özelliklere göre aynm gözetmeyen
bir milliyetçilik anlayışı ile üreümin artmasını,
ülkenın hızlı ekonomik kalkınmasını, yaşam
koşullannın sosyal adalet ve sosyal güvenlik
içinde yükselülmesini, bölgeler ve toplumsal
sınıflar arasındaki eşitsizbğin giderilmesini
amaçlayan, özel girişimciler tarafından sağla-
namayan mal ve hizmeller ıle stratejik niteükli
mal ve hizmetlerin üreülmesinı, doğal kay-
naklann toplum yaranna işleülmesıni sağla-
yan bir devletcilik ilkesi, insanca ve hakça
yaşamamn kaçmılmaz gereği olan değişiklik-
leri demokraük hukuk kurallan içinde, banşçı
yöntemlerle ve halkla beraber gerçekleşüren
devrimcilik anlayışı içinde, kimsenin kimseyi
ezmeyeceği, sömürmeyeceği, hcrkesin yaşam
boyunca geçimi ve sağlığı bakımından güven-
ce içinde bulunacağı, çalışma ve eğiüm ola-
naklanndan engelsiz ve eşitlikJe yararlanacaği
bir düzen kurarak, toplum yarannı kendi kısa
dönemli çıkarlanna üstün tutma erdemini
göstererek, demokrasinın bir kargaşa, kutup-
laşma, kavga rejimi olmayıp uzlaşma ve daya-
nışma rejimi olduğu bilınci ile bunalımlı dö-
nemlerde siyasi partilenn dayanışma, uzlaşma
ve iş birligi gereğjne ınanmakladıriar."
Yukanda ürnak içinde verdiğim uzun pa-
ragrafı üç parünin programlanndan derle-
dim. İşle, sosyal demokrasinin özeü budur, üç
parünin programlan bu özeün genişleülmesi
ile oluşmuştur. Bu gerçek bize üç parünin bir-
leşmeleri için temelde hiçbır engel olmadığını
gösteriyor.
Birleşme tepeden başlamah
Toplumun sosyal demokrasiyi benimseme-
si için belirli ekin düzeyine, belirli ekonomik
düzeye erişmesi, belirli dünya görüşüne sahip
olması gerekir. Bu gelişme meydan nutukla-
nnda, "tütüne şu fiyat", "gübreye sübvansi-
yon", "köylü borçlannın ertelenmesi" gibi
yüzeysel lakırdılarla sağlanamaz. Sosyal de-
mokratlann bugünkü önemli görevi, bir kısır-
döngü içinde didişmeyi bırakıp sosyal demok-
rasinin gelişeceği iklimi yaraünakur. Bu ikli-
min yaratılması için önkoşul önce kendi
aralannda anlaşrnalan, programlannda vur-
gulanan "toplum yarannı kendi kısa dönemli
çıkarlanna üstün tutma erdemine sahip ol-
duklannı" göstermeleri, kanıtlamalandır.
Birleşme konusunda konsensüs sağlanma-
sına partilenn en üst kademelerinden başlan-
masının verimli olacağı kanısındayım. Genel
başkanlann da yardımı ile üç parünin genel
başkan yardımalan mı olur, genel sekreterleri
mi olur, MKYK üyelennden sccilen temsila-
leri mi olur, üst kademc yetkili vc sorumlulan-
nın bir araya gelip kaülığı bir yana bırakarak,
birleşmeye nelerin engel olacağını değil, birleş-
mcyi nelerin sağlayacağını saptamalannı, aü-
lacak bir adım olarak görüyorum. Bu yapılır-
ken birleşme olanaklannın parti örgütlerinin
her kademesinde aranıp yukanya bildirilmesi
dc bir demokrasi hak ve görevidir. Üst kade-
meler bu düşünceyi benimser mi, benimserse
bir sonuç çıkar mı bilemiyorum. Ancak bildi-
ğim ve herkesin de bilmesi gereken, ne parü
örgütleri alt kadcme görevlilerinin ya da parü
üyelerinin ne de partisiz seçmen tabanının li-
derlerin, ya da üst düzey parti organlannın
kulu ya da oyuncağı olmadığıdır.
Parti örgütleri, birleşmeyi gerçekleşürecek
gûç, uzgörü ve özveriyı gösteremezlerse bun-
dan sonraki yazımda partisiz scçmen kitlesınc
sesleneceğim. Umutluyum.güvcniyorum.
(1) Cumhuriyet, 8 Şubat 1993
(2) Cumhuriyet, 6 Mart 1993
GÖZLEM
UĞUR MUMCU
• Baştanıfi 1. Sayfada
Ermeniler, Azerbaycana bağlı "Nahcivan özerk böl-
gesi" üzerindede hakları olduğunu ileri sürüyorlar.
13 Ekim 1921 tarıhli "Türkiye ve Kafkas hükümetleri
müahedesi" Türkiye adına Şark Cephesi Komutanı Ka-
zım Karabekir ile Veli Muhtar ve Memduh Şevket (Esen-
dal) tarafından imzalanmış.
"Milletlerin kardeşliği ve kendi mukadderatlarını ser-
bestçe kendilehnin vaz ve idare etmek" ilkesinden söz
ederek başlayan anlaşmayı Ermenistan Sosyalist Şûra-
lar Hükümeti adına da Askinaz Miravyan ile Bogos Ma-
kinziyan imzalamışlar. Rus, Azerbaycan ve Gürcistan
şûralar hükümetleri adlarına da imzalanan anlaşmanın
5. maddesi şöyle:
- Türkiye hükümeti ile Ermenistan ve Azerbaycan şû-
ralar hükümeti Nahcivan mıntıkasının.. (...) Azerbay-
can'm himayesi allında bir muhtar arazi olduğu husu-
sunda muttefıktirler.
Bu anlaşma unutuluyor.
Ermeni şovenizmi, 70'li yıllarda terör ile sahneye çık-
mıştı, '90'lı yılların başında da Ermeni şovenizmi, ABD
Senatosu'nca destekleniyor; "yenidenyapılanma" Sov-
yet topraklarında Ermeni şovenizmine yeşil ışık yakıyor.
Bütün bu olaylar karşısında, Türkiye'de "Azerbay-
can V kurtarmak" düşünceleri dile getiriliyor.
Bu koşullarda, elbette, Azerbaycan halkını dest«>kle-
mek gerekir. Bunda şüphe yok. Ancak bu destek, Tür-
kiye'nin Azerbaycan'ı topraklarına katmak gibi bir 'as-
keri seruvene' kadar vardırılmamalıdır.
Turan düşleri, 1918lerde Enver Paşa'yı, kardeşi Nuri
ve amcası Halil paşaları Iran'da, Azerbaycan'da ve Tür-
kistan'da serüvenlere sürüklemişti.
Turan düşleri yıkılan Enver Pasa, sonra da Sovyet
devrimcilerinden Radek'in aracılığı ile 1920'de Üçüncü
Enternasyonal tarafından oluşturulan Bakû kongresine
delege olarak katılacaktı!
Nereden nereye?
• Enver Paşa, Turancı "Kafkasİslam Ordusu'ndan ko-
münist "Halk Şûralar Fırkası'na kadar uzanan bir alan-
daatoynattı.
Bu Turancı ve Islamcı düşler, Mondros Mütarekesi'-
nin 11 maddesi ile sonuçlanmış; Iran ve Kafkasya'daki
Osmanlı ordusu kuvvetlerıni savaştan önceki sınırlarına
çekmek zorunda kalmıştı.
Ankara hükümetinin izlediği siyaset o günkü koşullar
içinde çeşitli seçenekler arasındaki en sağlıklı ve en
gerçekçi olanıydı. Bu sağlıklı ve gerçekçi siyaset sonu-
cunda Kuvayı Milliyeciler, "kapıtalist emperyalizmi"
yenilgiye uğratarak Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdular.
Türkiye, bugün binbir türlü sorun içindedir. Kıbrıs, Ege
ve Yunanistan sorunları yanında, Irak ve Suriye'nin
"GAP" nedeniyle çıkaracakları sorunlar, yaşanan güç-
lükleri daha da arttıracaktır. Bulgaristan'taki Müslüman
Türkler üzerindeki baskılar henüz bitmiş de değildir.
Bütün buılara, ABD Senatosu'nca desteklenen "Erme-
ni sorurj" ile Güneydoğu'da yaşanan etnik terörü de
ekleyin.
Bu koşullarda "Azerbaycan'a askeri yardım" Tür-
kiye'yi yeni serüverriere sürükler.
Enver Paşa serüvenciliği mi? Yoksa Mustafa Kemal
gerçekçiliği mi?
£5u sorun, ancak bu denklem ile çözülür.
PENCERE
?. Sayfada
rın getirecekleri ve götürecekleri hesap edilir; ama,
bugün Batı -en başta ABD- istediği zaman, Erivan'ın hi-
zaya geleceği bellidir. Anadolu'nun güneyinde Kürt
Federe Devleti, kuzeyinde Ermenistan, petrol bölgele-
rindeki konuşlanmalarıyla el altında bulunan iki satranç
taşıdır.
öyleyse VVashington, Dağlık Karabağ'daki çatışmala-
rı durdurmak için ne bekliyor?
•
"Yeni Dünya Düzen"\ yalnız güce dayanan bir yaptyı
vurgulayacaksa, daha baştan fiyasko vermiş demektir.
Güç kimın elinde? Bu sorunun yanıtı belli. Güç, Körtez
Savaşı'nda Saddamın dersini verdi, Kuveyt'i kurtardı,
36'ncı enlemin üstünde Kuzey Irak Kürt Devleti'ni kurdu.
Ancak bu güç, Bosna-Hersek'te ağırdan alıyor, Dağlık
Karabağ'daki gelişmeleri uzaktan izliyor, Somali'de ato-
lan adımların sonucu daha alınamadı, Yeni Dünya Dü-
zeni'ni kurmak için başrolü üstlenen "Zenginler Ku-
lübü"nün sorunlara yaklaşımı kuşkulu...
Dağlık Karabağ'da yaşananlar, bu karanlık kuşkuyu
daha da koyulaştırıyor...
•
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan Milletler Ce-
miyeti dağıldı gitti..
Yerine Birleşmiş Milletler kuruldu.
Ne var ki bugünkü Birleşmiş Milletler neredeyse
"Zenginler Kulübü'nün özel örgütüne dönüşecek; hiç-
bir saygınlığı kalmayacak; "Yeni Dünya Düzeni"nden
söz açmak olanaksız sayılacak; buna ancak "Yeni Dün-
ya Düzensizliği'" denebılecek...
Hukukun olmadığı yerde düzenden söz açılabilir mi?
^Tunuslu'nun
• Baştamfi 1. Sayfada
Cumhunyct Başsavcılığına
"çok ivedi" kaydıyla gönderdi-
ği yazıda Makhloufun Tu-
nus'a iadcsine yasal bir görü-
nüm verilmek gayreti saptadı-
ğını belirten Burhan Apaydın,
sözkonusu yazının yargı organ-
lanna clki niteliği taşıdığını
söyledi.
Avukat Burhan Apaydın,
Anayasa'nın 138/2. maddesi'-
nde "Hiç bir organ, makam
merci veya kişi, yargı yetkisinin
kullanılmasında mahkcmelere
ve hakimlere emir ve talimat ve-
remez; genelge gönderemcz;
tavsiye ve telkinde bulunamaz"
denildiğini halırlalarak şunlan
söyledi:
"Bakan adına denilerek
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri
Genel Müdürü imzalı yazı ile
hakimlere ve mahkemelere Ri-
yad Makhloufun iadesi konu-
sunda 'talimat' verilmişür.
Tutuklama durumunun sürüp
sürmeyeceğine ancak Yargıç
karar verebilme yetkisine sahip
bulunmasına rağmen; sözko-
nusu yazıda (adı geçenin tutuk-
luluğunun süre sözkonusu
olmaksızın teslime kadar de-
vam eünesi gereküği) bildiril-
mektedir. TCK'nın 9. maddesi-
ne göre bir kişiye yükletilen
suçun adi bir suç olup olmadı-
ğına ancak mahkcmece sabit
görülmesi halinde karar verilir.
Yargı yetkisinin kullanılmasın-
da yargıca (fıillerin adi suç nite-
liğınde bulunduğu) denilmck
sureüyle mahkemeye ve yargıca
"lalimal' venlmiş bulunmakta-
dır... Bu durumda 'Adalet Ba-
kanı adına' denilmek sureüyle
Adalet Bakanlığınca'Anayasal
bir suç' işlenmiş olunmaktadır.
Adalet Bakanlığı adına Anaya-
sanın emredici nitclik taşıyan
138/2. maddesine ve 11. mad-
desine aykın bir yol izlenmiş-
ür."
Türkiye ile Tunus arasında
yürürlülükte bulunan suçlulu-
lann geri verilmesine ilişkin
sözleşmesinin askeri dönemde
imzalandığını ve bu sözleşme-
nin yeniden gözden geçirilmesi
gereküğini belirten Burhan
Apaydın, Makhloufun ve adı
gızli tululan örgütünün 1984 yı-
lından 1991 yılına kadar Tu-
nus'da birçok banka soyma
eylemini gerçckleşürdiğini açık-
ladı. Burhan Apaydın şunlan
söyledi:
"Şimdiki Cumhurbaşkanı
Zeynel Abidin Binali o dönem-
de tçişleri Bakanı'ydı. Habip
Burgiba döneminde, soygunla-
n gerçckleştiren örgütü yakala-
makta başansız olduğu için
görevden ahnmak istendi. An-
cak Zeynel Abidin Binali darbe
yaparak Burgiba'yı devirdi. Bu
nedenle Binali için Makhlouf-
un iadesi çok önem taşıyor"
dcdi.