Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
fmdvazsahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeni-Özgen Acar •Genel Görsel Yönetmen: Aü Acar •Düzenkme Mustafa Sağlamer Ankara Temsilcisi Cüneyt Arcayürek • Haber Müdurleri Işık Kansu. Hakkı Enfenı
Yayın Koordinatöru: Hikmet Çetinkaya • Isunbul Haberlen: Şenay Kalkan »Dış Haberler: Erçun Baleı AtatürkBulvdnNo:125. Kat: 4,^Bakdnlıklar-Ankara Tel 4195020 (7 Hat). Telex.
•Genel Yayın Danışmanı: Orhan Erinç * l ş - Ekonomi Dinç Tayanç »Yun Haberleri: Mehmet Saraç
• Yazı İşler i Müdürü Celal Başlangıç * H a - •Makaleler- Sanıi Karaören •Spor Abdiükadir Yücelmaa 9Dü-
ber Merkezi Müdûrû: Mustafa Balbay zeltme Afadullah Yaacı
42344. Fax:(4)4195027 •kmir Temsıicısı: Serdar Kıak, H Ziya BW. 1352 S.2.3 Tel:
831230 Telex: 52359, Fajc (51 )895360 • Adana Temsilcisi Çetin Yiğenoğhı fnönü Cd.
U9S N o : l K a t l . Tel 522550-522601-522492 ,Telex:62155,hax:(7|)522570
Mucssese Mudüru: Erol Erkut • Koordınatör:
Ahmet Koraban •Muhasebe. BüJenl Yener
• tdare. Hüseyin Görer • Işletme: önder Çeük
• Bılgi-lşlem: Nail Inal •Bügisayar Sistem:
Mürüvet Çiler • Reklam. Reba Işrtman
Yaymâaym « lasaK Yeru Gun Haber Ajansj, Basın ve Y dyıncılık A Ş
TürkKağıOsd 39/41 Oğaloğlu 34334 Ist. PK 246IaanbulTcl 5120305Tclcx 2224», Faı tl)_>13KS9S 29NÎSAN1993 lmsak:4.21 Güneş: 5.59 öğie: 13.06 tkindi: 16.56 Akşam: 20.04 Yatsı: 21.35
İs/eçBer
kaftveyi
çckseviyop
•STOCKHOLM(AA)-
tsveç'in, ki$i başınayılda
yakiaşık; 11 kilo kahve
tûketirni>Iedünyanınençok
kahve içilen ülkesı olduğu
bildrildi. İsveç'te kahve
tûketimi üzerine yapılan bir
araşurmada. İsveçlilerin
diğer milletiere göredaha
fazla kahve tüketmesinde,
soğuk itlırnin ve yıllardan
beriailedetı gelen alışkanlığın
rol oynadığ belirüldi. Öte
yandankahve ileilgili olarak
yapslan araştırmalar, kahve
ürelimindekullanılan yapay
gübrenın çevreyezarar
verdiğini ortaya koydu. İsveç
basınında konuyla ilgili
olarak yer alan haberierde,
yapay gûbre ve çevreye
zararlı maddeler içermeyen
bir kahveçeşidinin de
piyasaya sürüldüğü bildirildi.
Yıntanlı
reklamctlapın
gözdesi
• ATİNA (AA) - Yunanlı
rekJamalann gözdesinin
televizyon istasyonlan
olduğu belirlendi. Media
Service tarafından yapılan
bir araşürmanın sonuçlanna
göre, 1993'ün ilk üç ayinda
özel ve devlet
televızyonlanndaki reklam
gideıierı için 12.1 milyar
drahmi harcandı. Ydın ilk üç
ayında TV, radyo, gazete ve
dergilere venlen reklamlann
maliyet toplamı ise 42 milyar
drahrniye ulaştı. Martayı
itibanyla dergiler 2.7 milyar
drahmi, gazeteler 1.9 milyar
drahmi ve radyo istasyonlan
da yakîaşık 1 milyar
drahmilik reklam aldılar.
Yunanistan'da reklam
pastasının aslan paymi ise
halkın büyük bölümünün
düzenli olarak izlcdığı özel
televizyon istasyonlan alıyor.
B6$tenmed6
iki sorun
•ADANA(AA)-
Tûrkiye'de beslenme
bozukluğunun iki önemli
şorundan kaynaklandığı,
bvnlardan birirun bilgi
eksikliği, diğerinin ise maddi
yetersizlik olduğu bildirildi.
Hacettepe Üniversitesi
Beslenme ve Diyetetik
Bölümü Öğretim Üyesi Prof.
Dr Ayşe Baysal, ülkemizde
bilgi eksiklığinden
kaynaklanan kötü
alışkanlıklar bulunduğunu
beürterek "'Öncelikle çayı her
şeye katık etmekten
vazgecmeliyiz" dedi. Özelükk
sonyıllarda, unlu
mamullerin yanında sürekli
çay içildiğini ifadeeden Prof.
Dr. Baysal. cay içme
akşkanlığmın şeker
tüketimini de arttırdığını,
baa ailelerin gûnde bir
kilograma varan miktarda
şeker kullandıklannı söyledi.
İngüizter
yemekte cimri
•STOCKHOLM (AA) -
Avrupa'da yemek
yapımında İcullanılan
malzeme açısından en zengin
mutfağın İsviçre ve
İskandinav ülkeleri
mutfaklan olduğu,
İngilizlerin ise
mutfaklannda cimri
davrandıklan bildirildi.
Piyasa araştırmacılanrun
yaptığı bir araştırma, İsviçre
ve Iskandinavya ülkeleri
vatandaşlannın yemeğe çok
önem verdiklerini ve lezzetli
bir yemek için para
harcamaktan
çekinmediklerini, buna
karşın İngilizlerin yer.ıek
lezzetine çok önem
vermediklerini ortaya koydu.
Yaşam clediğiıı daııstır
•Eğer, bedeninizi bugüne kadar dansla
renklendirmediyseniz, "bir günlük" canlılık
için sizi, kendi ritminizde dansa davet
ediyoruz. Bugün Dünya Dans Günü.
Dansa hazır olun.
ŞULE ALPASLAN
edenhniz boş-
lukta! O, ukanmak
uzere! Onu, yaşama
sızmak istediği genç
yaşlanndan beri
yalnız ve sessiz
bıraktık. Genç yaşlann çılgınlık-
lanndan bu yana bedenimizın
neşeli çığlıklan, çocukluk al-
bümlerinden dışan taşamadı.
Yıllar süren bu suskunluğun
kalıcı izleri hissizlik, gerginlik.
ya da mutsuzluk belki de. Dans
diline biraz yakın olsak. zaman
zaman duyumsamalanmızı
dansa bırakabilsek. belki de rü-
yalanrruz biledeğişecek...
Eğer, bedeninizi bugüne ka-
dar dansla renklendirmediyse-
niz, 29 Nisan Dünya Dans
Günü, "'bir günlük" canlılık
için sızı. kendiritminizdedansa
davet ediyor. Bugün için dansa
hazır olun.
Dans, çağlar boyunca değı-
şik toplumlarda farklı görüntü-
ler ve isimler alarak varoldu.
tnsanın kendini ifade edebıldiği
• 1940'lardaTango,
Vals hâlâ gündemdeydi
Foxtrot, Latin (Rumba,
Samba) Swing, Bugi
bugi.. 1950'lerdeRock'n
Roll, Mambo, Ça ça
'dan sözedilir oldu.
1960'larda Merenge.
Paçenga, La Bamba,
Tvvist; ardmdan
1970"lerdedans,
disconun egemenliği
altına giriyor.
• 19801erdeTravolta
Break ve discoda Latin
katkısı 1990'lardaise
Lambada Rap ve Asit
house televizyonlarda,
discolarda ve çoğu
insanın yaşammda
yerlerini aldı.
ilk dillerden bıriydi dans ve in-
san hala o sessiz beden dilini
konuşturmak istiyor. Doğada
başlayan dans. şimdi uzun yıl-
lar üzerinde çalışılıp, eğitimi alı-
nan bir sanat dalı olarak gelişi-
mini sürdürüyor. Tiyatral dans-
la uğraşan insanlar, popüler
kültürün bir parçası olan ve
moda akımlarla ortaya çıkan
danslann kesinlikle birbirlerin-
den aynlması gerektiğini savu-
nuyorlar.
Zaman icinde belli danslar,
kendilerinden önceki dans tür-
lerinden etkilenerek geliştiler,
ancak her birinin dünyayı ifade
tarzlan birbirinden farklıydı.
Bu ifade tarzlanyla da kimi
dans akımlan, kısa süre kendi-
lerinden sözettirip yerlerini bir
diğer akıma bıraktılar. 1940"-
larda Tango, Vals hala gün-
demdeydi Foxtrot. Latin
(Rumba, Samba) Svving, Bugi
bugj.. 1950"lerde Rock'n Roll.
Mambo, Ça ça'dan söz edilir
oldu... 1960'larda Merenge, Pa-
çenga, La Bamba, Tvvist; ardın-
dan 1970'lerde dans, disconun
egemenliği altına giriyor. 1980'-
lerde Travolta, Break ve disco-
da Latin katkısı 1990"larda ise
Lambada Rap ve Asit house te-
levizyonlarda. discolarda ve
çoğu insanın yaşamında yerle-
nni aldı.
Her şeye karşın belki de eski-
meyen tek şey, insanın kendin-
de yakaladığı özgür ritmidir.
Yaşamın hangi noktasınday-
sak, o anın ritmini yakalamak
ve rüzgann müziğiyle bile dans
etmek için vakit hiçbir zaman
geç değil.
Aileler karşı
19 yıldır profesyonel olarak
dans eden, hocalıİc ve koreog-
raflık yapan Yavuz özriel, Dans
Akademik'in kurucusu ve do-
ğal olarak da bir dans tutkunu.
Kendisine Dünya Dans Günü'-
yle ilgili düşüncelerini ve Türk
halkının dansa ne kadar yakın
olduğunu sorduk:
"Öncelikle Dünya Dans Gü-
nü'nün Türkiye'de de kutla-
nıyor olması, çok güzel. Aslın-
da insanlann dansa ilgisi çok
fazla ama kendilerini bir türlü
ortaya koyamıyorlar. Bu olay.
aileden başlayarak engelleni-
yor. Bale, diğer danslara göre
toplumda gelir, prestij, saygın-
lık getiren bir meslek olarak ka-
bul görmesine rağmen, bale
dansçısı olmak isteyen çocuğa
ailenin yaklaşımı hiç de destek-
Ieyici değildir. Türkiye'de dans
edilecek yerler de yoktur. Ame-
rika ve Avrupa'da dans salon-
lan. her türlü dans eğitimi veren
okullar var. Dansçılar özel
okullardan yetişir. İngiltere'de
devleün bir dans okulu vardır.
Eski Doğu Bloku'nda dans eği-
timi, tümüyle devlet eliyle ger-
çekleştiriliyordu. Bu ülkelerde
sistem değişse de, dansa saygı
ve ilgi önemini yiürmedi."
Türkiye'de dans okullanna
ilgınin boyutlan nedır? "Tür-
kiye'deki dans okullan çocuk-
lara yöneliktır. Liseli ve üniver-
siteli gençler, geç kaldıklan bir-
şeyi sonradan yapmak istedık-
leri için buralara geldiklerinde,
bu ınsftnlar için sınıf bile oluştu-
ramıyoruz. Zaten vücut belli
bir yaştan sonra kendi tarzını
alıyor. Yetenekli biriyseniz,
genç yaşlardan başlayarak dan-
sa yönelmek gerekivor."
Türkiye'de dans bilinci oluş-
turulamadığı için, bizim kalıcı
bir milli eğitim ve kültür politi-
kamız da hiçbir zaman olma-
mışur. Her gelen hükümetle va-
rolan bu politika da değişir. Bir
sanat politikamız olmadığ) için
de genç insanlara sunulan seçe-
nekler çok sınırh olmanın ötesi-
ne geçemiyor.
Her çağda varth
Yani sonuçta, danstan çok
uzak bir halk olduğumuzu söy-
leyebıhrim. İnsanlar istedikleri
gi'bi dans edemedikleri için sı-
kıntı yaşarlar aslında. Ben çoğu
zaman görürüm; kalkmakla
dans etmek arasında büyük bir
savaş verilir. Oysa tut birini kal-
dır! Kalk dans et! İnsanın bede-
nı konuştukça kendisi de konu-
şuyor demektir. Ve bu, herke-
sin anladığı bir dildir.
Dansın bir tarihi yoksa da
her dönemin, her çağın kendine
özgü bir dansı olagelmiştir. Ça-
ğımızın dansı kalıplann dışına
çıkmaya çaLşıyor şimdilerde.
Çünkü artık insanlar kalıplann
dışında yaşamak istiyorlar.
Klasik bale kabplan bile değişi-
tUG un a a N y A DANS G Û N U !..
Once dans varch
Dans, neredeyse insanlık tarihi kadar eski. Bazı toplumlarda geleneklerin izin vermediği söylense
de, dans oralarda da bep olmuştur. Değişen, yalnızca biçimdir. Diyarbakırlı ozanın dizelerinde,
bu açıklamalı olarak ortaya konuyor: "Bana mambo. çaça deme/Bizim oralarda bilmezler bun-
lan/EU belde, iki sağa, bir sola/Helc bırak ellerimi lo/I>clilo başlar şimdi.
Dans bunalımdan kurtarır
O\a Gamsızoğlu. 25 yıldır dansı, bütün
yaşamına taşımasının ardmdan, şimdi
açtığı Oya Bale Evi ile her yaştan insana dans
eğitimi vermeyi sürdürüyor. Şimdilerde
toplam 200 öğrencisine klasik bale. ritmik
bale, karakterdanslan (Çingene. Skoç.
Fransız. İtalyan, Rus. İspanyol. Macar, Hint.
Meksika. Latin, Türk folkloru). Klasik
danslar (Tango. Vals, Rock'n Roll, Mambo.
Samba, Rumba) Disco ve modern dans eğitimi
veriyor. "'Dans nedir ve neden dans
edemiyoruz?" "Dans, bence insanın kendisini
ifade etmesinin bir yoludur. Hervücudun
kendine özgü birritmivardır ve aslında bence
herkes kendi dansını yapar Ancak biz, Türk
halkı olarak dans edemiyoruz. Sosyal yapı ve
yaşam koşullan, dansa izin vermiyor. Ben bu
dans olayına ailemden gizlice başladım ve
bunun bedellerini de yıllarca ödedim." Peki
kimler dans ediyor? "Dans. imkan ve vakit
meselesi. Bizde daha çok. varhklı kesim dansa
yakın. Haftada sekiz saat için ayda 350 bin lira
gibı bir miktar fazla olmasa gerek. Ama
insanlarbunu araştırmıyorlar bile. Bizde
gelenekler de dansa izin vermiyor. tslam'da da
dans yok. Sonuçta, dans edemediğimiz için
ruhsal bunalımlanmızdan uzaklaşamıyoruz.
Esneyemiyoruz."
Modern sahne dansının babası Jean Georges NoverraMn 266.
doğum yıldönümü olan bugün, onun kişiliğjnde, insanoğlunun
en önemli anlatım ve iletişim aracı "dans'ı da birlikte
kutluyoruz. Noverra gerek yaprtları, gerek yazıları ile dans
sanatına dramatik bir güç, bir soluk katmtş, dans sanatmı en
önemli sahne sanatları katına çıkarmıştır. Noverra'in biz
Tûrkler için ayrı birönemi vardır: değerli sanatçınm iki balesi,
TürkJer üzerinedir. Bunlardan biri "Beş Sultan Hanım",
diğeri ise baş kişisi Kanuni Sultan Süleyman olan
"Kıskanclıklar ya da Saray Şenlikleri"dir.
Sözün ve yazının olmadığı dönemlerde de dans vardı. önceleri
bir yandan insan sevindni, tasasuıı, tepkilerini dışa vurduğu bir
dil, bir yandan da evren ve doğayla hesaplasmasında
başvurduğu törendi. Doğumdan öiûme, insanoğlunun
yaşamının her aşamasında dansa önemli bir yeri vardı. Ük
insan mevsinılerin dönüşûmünde, gökyfizündeki yıkJızlarnı
güneş sisteminde şaşmaz bir kesiniik ve uyıını içinde dans
ertiğini görerek bu uyumlu devinime ayak uydunnuştur.
Şaman, gökyüzünun iyiliklerini yeryüzüne getirmek. hastalan
iyileştirmek için davulunun eşliğbide dansetmiştir. Her yıl
Konya'da Vlevleviler semaederken tıpkı güneş sistemindeki
gezegenler gibi. bir elleri göge, bir elleri yeryüzüne yönetik bir
yandan kendi eksenlerinde dönerlerken bir yandan da
merkezdeki şeyhleri çevTesinde dolanmaktadır.
Günümüz Türki>esi'nde dedansın önemi büyüktür. Gurur
kaynağunız Devlet Balesi dört kentte perdelerini açıyor.
Devlet Halk Dansları Topiuluğu bir sanat elçisi olarak
dünyayı dolaşıy or, gittiği ülkelerde hayranlıkla izleniyor ve bu
ülkelerle Türkiye'nin dostluk bağlannı perçinliyor. AmatÖr
halk dansları topluluklarunjz, katıldıklan her ûluslararası
yartsmada ülkemi/e birincUik ödülleri ile dönüyorlar. Gençler
diskoteklerde yaşama sevincini dansla belirtiyorlar. Ancak
Devlet Opera ve Balesi Modern Dans Topiuluğu ve birçok
özel dans gnıplan, çağdas dans üsJubunda ilginc yaratılar
sumryorlar. Genç koreograflanmız, yaratKilıkta seslerini
yepyeni anlatunla duyuruyorlar.
Bu başanlaruun devamını diliyor, dans eden etmeyen ama
dansı seven, dansı bir anlatım aracı olarak benimseyen nerkese
'Dünya Dans Günü' kutlu oLsun diyoruz.
Prsf.METİNAND
yor. Dansın kendi dili. bu kalıp-
lan reddediyor. Çünkü dans.
bir kalıp içinde yeşeremez."
42 yıldır profesyonel anlam-
da dansla uğraşan, 9 yıl üst üste
Türkiye birinciliği ve yetiştirdi-
ği binlerce öğrenciyle Ümk tris,
şimdilerde dans etmek isteyen
nerkese stüdyosunun kapılannı
acık tutuyor. Kendisine 50'li ve
60"h yıllarda İstanbul'un dans
ortamının nasıl olduğunu sor-
duk:
"Eskiden dansın kalbi Cad-
debostan'da atardı. 1966'lara
kadar aileler akşamlan danslı
lokallere gider. büyük pistlerde
yüzlerce kişi dans ederdi. Mak-
sim Gazinosu'nda her salı gele-
neksel dans yanşmalan yapıhr,
her hafta üç cift fınale kalır ve 2
ay sonunda da elemelerden ka-
lanlar arasından birinci seçilir-
di. Çoğu yemekli yerde dans
müziği çalardı ve insanlar dans
ederlerdi. Şimdi İstanbul'un ya-
pısı depşü ve bu mekanlarda
müşterinin arzusuna göre mü-
zik çalma kaygısıyla arabesk-
leştiler.
İstanbul'da mağazalann
camlannda dans ilanlan görür-
dünüz. Şimdi artık böyle ilanlar
yok. Gazeteler dans yanşmala-
n düzenlerdı. Mesela Akşam
gazetesinin 1967 yılmda düzen-
lediği Altın Fener dans yanş-
malan çok renkli geçerdi. Son-
ra yüzlerce kişinin aynı anda
dans edebildiği iki büyük dans
stüdyosu ve ellinin üzerinde
küçük dans stüdyolan vardı. O
zamanlar İstanbul'un nüfusu
yanm milyondu. Şimdi elli mil-
yonluk nüfusa karşın, stüdyo-
lann sayısını toplasanız beşi
geçmez. Bir de öğrenci dernek-
lerinden öneriler gelirdi ve
gruplar olarak üniversite öğ-
rencilerine dans çahştınrdık.
Sonradan dernekler, bu faali-
yetlerden vazgecip siyasi faali-
yetlere yöneldiler. Oysa, sosya-
list ülkelerde dans. devlet deste-
ğiyle yaygınlaştınljrken bu, sol-
cular tarafından burjuva eğlen-
cesi olarak görüldü. Sağcılar da
tutucu bir tepkiyle karşı çıktılar
ve dans, genç insanlar arasında
da yaygınlığmı kaybetti gide-
rek." Peki, şimdi kimler dans et-
mek isteyerek sıze geliyor? "Be-
nim öğrencilerimin yüzde 9O'ı
bayan. Sadece ve sadece kendi-
leri için dans etmek isteyen in-
sanlar. Ben, profesyonel olarak
dans etmek isteyen birini pek
kabul etmek istemiyomm.
Çünkü Türkiye koşullannda
bu büyük bir hayal kınklığın-
dan başka bir şey olmayacak,
biliyonım. Ama bir insan kendi
başına dans etmek istiyorsa, o
zaman hayal kınklıklan olmu-
yor ve insan yaşamı boyunca
dans edebiliyor. Dans etmek
için, insanlar dans müziği dinle-
meli ve bu müziğe kendiliğin-
den katıhnalılar."
Bu nisan dansına hep bırlikte
kalkaum.... 29 Nisan 1993 saat
16.00. Cemal Reşit Rey Konser
Salonu'nda, Dünya Dans Gü-
nü, paneller, dans vefilmgöste-
rileriyle kutlanacak. Dans üze-
rine yapılacak çeşitli tartışma-
lann yer alacağı toplantıda,
dans günü dışında da dansın
gündemde tutulması hedefleni-
yor.
Kekemelik
Zorla tedaviolmazANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)- Konuşma cağındaki çocuk-
larda başlangıçta "şirin" bir
AnkaraElvankent
Konutlan
SatışaSunuldıı.
Ankara'da. Sıncan-Etimesgut yolunun 25 incı
kılometresınde kurulan Elvankent; tıer
bütçeye uygun bir yaşama biçimı hazırlıyor.
Aylık %3.5 TL, %1.2 DM veya %1 $ faız
oranlarındakı 10 veya 20 yıl vadelı.
Emlak Bankası "Yuva Kredisi"
ile; Elvankentli olabilmek için. en yakın
Emlak Bankası şubesıne uğramanız yeîiyor.
EMLAK BANKASI
"Daha LJygar Bir Yaşam İçin"
özellik olarak kabul edilen telal-
fuz bozukluklan ve kekemelik,
ileriki yaşlarda hem çocuklar,
hem de aileler için önemli bir so-
run haline geliyor. Yapılan araş-
tırmalar sonucunda. çocuğun
konuşma bozukluklannın aile-
ler tarafından "zorla" düzeltil-
meye çahşılmasının kaha keke-
meliklere yolaçtığı belirlenirken,
bu konuda en etkin rolü annele-
rin oynadığı bildinliyor.
3-4 yaş çocuklannda tekrarla-
malar ve duraklamalann dil geli-
şiminin tamamlanmamış olma-
sından kaynaklandığına dikkat
çeken Prof. Dr. Eroj Bdgin. aile-
lere, geçici kekemelik olarak ad-
landınlan bu durum karşısında
kaygıya kapılmamalannı öner-
di. Belgin, "Akıa konuşamayan
çocuğun ailesi. bu durumdan
kaygı duyuyor ve bunu çocuğa
farkettiriyorsa, çocuk da ailenin
bu kaygılanna tepki gösterecek-
tir. Çocuk, gergin ve huzursuz
bir kışiliğe bürünür. Kelimeleri
çıkarabilmek için, dudaklanru
büzmek, gözlerini kırpmak, ka-
fasını sallamak. yumruklannı
sıkmak gibi mücadele davranış-
lan geliştirir. Tekrarlanan bu
davTaruşlar kalıcı bir nitelik ka-
zanır ve karşımıza gerçekten
kekeme bir kişi çıkar."
Berlin'den kaçınlan 8 bin parçalık Truva hazinesi paylaşılamıyor
Alıııaııya ve Rıısya ganimet peşindeHaber Merkezi - İkinci Dünya Savaşı
öncesinde Berlin'deki en muhteşem ha-
zıne, 1873'te bir Alman arkeolog tarafin-
dan bulunan, Truva Kralı Priam'a ait
8 bin parçalık göz kamaştıncı haziney-
di. Ruslar şimdi, 1945'ten bu yana
kayıp olan hazineye "savaş ganimeti"'
olarak el koyduklanru ve Moskova'mn
Varoşlannda bir müzenin deposunda
sakladıklannı kabul ediyor.
Kral Priam'ın hazinesi. Almanya ile
Rusya arasmdaki, iki tarafın savaş sı-
rasında yağma ettiği sanat eserlerinin
iadesiyle ilgili tartışmalann merkezinde
yer alıyor.
Rus yetkililer, Truva hazinesine ait
herhangi bir parçanın geri verilmesinin,
Almanlann ünlü Bernstein Zimmer ya
da Amber Odası'nı bulup geri vermesi-
ne bağlı olduğunu çok acık bir diile be-
lirtiyor.
Oda, 1941'de Nazi askerlen tarafin-
dan Katerina'nın Zarskoje Selo'daki
Yazhk Sarayı'ndan alınıp Königsberg
Kale'sine götürülmüştü.
Bugün değeri 260 milyon AJman
Markı'nın (yakîaşık 1 trilyon 600 milyar
lira) üstünde olan oda, 1945'te kaybol-
du. İlginçtir, yan şeffaf amber oymalar-
dan ve mozaiklerden oluşan 14 metre
uzunluğundaki ve yakîaşık 5 metre yük-
sekliğindeki duvar. Prusya Kralı I. Fre-
deric VVilliam tarafından Deli Petro'ya
armağan edilmişti.
Moskova'daki Puşkin Müzesi'nin
yöneticisi Irina Antonova, "Amber
Oda'yı bize geri verin, bizde Priam hazi-
nesini bulabileüm" diyor.
Oysa Almanlar. yoğun arama çaba-
lanna rağmen Amber Oda'nın yerini
bulamadı. Şimdiye kadar sonuçsuz ka-
lan aramalar çerçevesinde son olarak,
Weimer şehrinin altındaki. SS'lerin kul-
landığj ve savaştan sonra mühürlenen
mahzenler açılmıştı.
Berlin Müzesi'nde görevli olan Klaus
Goldmann, arama çalışmalannın Al-
• Rusya, yıllardır gizlediği Truva
hazinesine savaş ganimeti olarak el
koyduğunu kabul etti. Almanya,
Moskova varoşlannda bir müzede '
saklanan hazineyi geri almaya
çahşıyor
•Taröşma konusu olan 3 bin 500
yılhk hazineyi, 1873'te Alman
Arkeolog Schiemann Truva'da kazı
yaparken bulmuş ve 'sonsuza kadar
korunabilmesi için' gemiyle Berlin'e
göndermişti. FakatMayıs 1945'te
Sovyet birlikleri, Berlin'e
girdiklerinde hazineyi bulunca
Moskova'ya taşımışlardı
manya'da yoğunlaştınlması gerektiğini,
ödül verildiği takdirde anılann tazelene-
bileceğini ve son teknolojileri kullanan
özel firmalann kayıp hazineyi bulmaya
çalışabileceğini düşünüyor.
Kral Priam'ın hazinesini 1873'te He-
innch Schhemann, Truva'da kazı çalış-
malan yaparken bulmuştu.
Schliemann, 3 bin 500 yülık hazineyi,
"sonsuza kadar korunabilmesi için' ge-
miyle Berlin'e göndermişti. Fakat
Mayıs 1945'te Sovyet birlikleri, bir
uçaİcsavar kulesinde başka sanat eserle-
riyle birlikte bu hazineyle de karşılaştı
ve bugüne kadar büyük bir gizlilik için-
de korunduğu Rusya'ya gönderdi.
Cranach ve Rubens'in eserleri de da-
hil olmak üzere. Dresden sanat koleksi-
yonuna ait yakîaşık 2.000 resim, beş
milyon kitap, Ortaçağ'dan kalma yazı-
lar ve basılmış ilk eserler, 1945'ten beri
Alman müze, kütüphane ve arşjvlerin-
deki yerlerinde değil.
Alman yetkililer, Ruslann, işgal ettik-
leri bölgelerdeki kale, müze, galeri, kü
tüphane ve arşivlerdeki yakîaşık 500 bin
sanat eserini beraberinde götürdüğüpü
tahmin ediyor. Rusya, 1941'de Sovyet-
ler Birliği'nin işgal edilmesinin ardından
Nazilerin yaklaşık iki yüz bin sanat eseri-
ni çaldığını söylüyor.
Almanya ile Rusya arasında 1990'da
imzalanan dostluk anlaşmasının ardın-
dan, iki taraf da hiçbir tazminat bek-
lemeden sanat eserİerini geri vermeyi
kabul etmişlerdi.
Fakat sorun sanıldığından biraz daha
karmaşık. Çünkü Nazilerin gaspettiği
eserlerden bazılan bombardımanlar sı-
rasında zarar gördü, eserlerin büyük bir
kısmı daha sonra, dünyanın dört bir
yanındaki özel koleksiyonlara satıldı.
Rusya'daki arşiv müdürleri, Alman-1
ya'dan çahnan eserlerin devlet koleksi-
yonlannda ya da eski Sovyet cumhuri-
yetlerinin gizli depolannda saklandığmı
kabul ediyor.