Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 NİSAN1993 PAZARTESİ
12 DIZIYAZI
femetPaşa cephedeparabekliyor
1ÖECUS
I
WÎEWRTI$MALARI MuS
,afaKemaIb
aSUul
a ' ' ^tet
T
T^f ş
beklediğimakinede Garp
(Batı) Cephesikomutanı
üçgündür "para''istiyordu.
Biryerlerden bulup 60 bin
tirayıcepheye
gönderebilirlerse,İsmet
Paşayann Yunanın üzerine
yürüyecekti.
-2- zeltmek ve yurttan düşmaru atmak
"Parasızhk" Ankara'da da ilk gün- *
ni k i b u
«
u k
>
l l d l r
savaşıyonız" di-g
dcn başlayarak sorun oldu. "Tekâlifı
Millıye" ve"Ağnam" yasalan, "millet-
killrii d k llkl
vordu.
'Ödenek ve yolluklann arttın-
vekillerinin ödenek ve yolluklannın ln^|>rtışması başladığmda Meclis
nesi" -ordu-'
a
P
lah u
.f
a
>' dolmamışü. Halktan ırta-y
arttınlnıası ya da indiriimesi", "ordu
da yolsuzluk yapıldığı iddialan", 'rne-
mur maaşlannın yüzde 20 oranında
düşürülmesi", "yeni vergi kaynak-
lan", "Rusya'dan gclcn alünlar" ve
"Men'i Müskirat (içki yasağı)" tartı-
şmalannın temelinde yatan da gcne
"parasızlık"tı.
8 Ağustos 1921'deyü-
rûrlüğe giren 10 madde-
iik "Tekâlifı MiUiye Ya-
sası", "Millî Mücadcle ve
savaşlann kazanüması
için, halkın BMM
Hükümeti'ne yiyecek-
giyecek-yakacak, savaş
araç gereci ve elinde ne
varsa vermesını. hareke-
te yardımcı olmasını"
öngörüyordu. (1) "Ağ-
nam"ın hedefi de "ko-
yun. keçi gibi küçükbaş
hayvanlardan vergj alı-
nması"ydı.
"Gizli Oturum Tutanaklan"nda
y
nan milletvekilleri, konuyu gizli otu-
rumlarda ele alıyorlar, maaş dağılımı-
nda adaletsizlik olduğunu savunuyor-
lardı. Maiatya Mılletvekili Lütfı Evli-
yaoğlu, gene bir gizli görüşmede. bazı
üyelere yolluklannın tamamının, bazı-
lanna da öçte birinin
ödendigini duyduğunu
anlattı. Söylenti doğ-
ruysa, sorumlulanrun
Yüce Divan'a verilme-
leri gerektiğinı bildirdi.
"Sorumlu" Kasta-
monu Milletvekili Suat
Soyer, arkadaşının söz-
lerine çok üzüldü. Para
dağıtma görevini, bura-
da olduğu gibi Meclisi
Mebusan'da da ya-
pardı. Dört aybk süreci
kapsayan tutan. za-
manı geldiğinde her
milletvekiline eşit ola-
dikkat çckcn nokta, milletvekillerinin
bu tartışmalan çok seviyeli yapmalan,
eleştirilerini hakaret ve kaba sözlerle
degıl. birbirlerine "beyefendi" ya da
"efendı" dıye seslenerek dile getirme-
leriydi M ustafa Kemal Paşa'yi acı-
masızca eleştıren karşıtlan bıle. ko-
nuşmalanna hep "Paşa Hazretleri" di-
yerek başlarlardı.
Eşek sırtındaki
bütçe
Meclis "para" konu-
sundaki en büyük sı-
kıntıyı İnönü'de saldın-
ya geçilmesi, Sakarya ve
Başkomutanlık Meydan
savaşlan ve Yunanın
Izmir'den denize dökül-
mesi öncelennde yaşadı.
Devletin sekiz aydır
maaş ödeyemediği dö-
nemdi. Savaşan ülkenin
Millî Savunma Ba-
kanhğı. bir bakan ve
onun yaverinden ibaret-
ti. Bakan Fevzi Çakmak
Paşa'nın makamı, üzeri-
ne gazete serilmiş kurt
ycniklenyle dolu tahta bir masaydı.
Mustafa Kemal Paşa. zam isteyen mıl-
letvekillerine. "fsmet Paşa'ya 60 bin
lira gönderebilirsek yann saldınya ge-
çecek'" dıye dert anlatmaya çalışıyor-
du. Tartışmaya canı sıkılan İzmir Mil-
letvekili Yunus Nadi de "Bütçeyi dü-
DrSuat Soyer
(Kastamonu)
rak verirdi. Orada işler kolaydı. çünkü
para vardı. Burada öylemiydi ya! Ma-
liye Bakanlığı çok kısa bir süre önce
kurulduğu gibi, ne bütçe. ne say-
manlık ne de yeterli para vardı. Bir
kasa bile bulunamadığı için, bütçenin
her akşam eşek sırtında Keçiören'dekı
Ziraat Okulu'na götürüldüğü unutul-
mamahydı! Eline 18 bin lira gibi yüklü
bir para geçmiş. kişi başına üçer yüz
lira dağıtmıştı. Yolda olanlar bulun-
duğunu ve milletvekili sayısının gide-
rek artacağını nereden bilebilirdi?
Aynca, İstanbul'dan üzerlcrinde bir
kat elbise ve çantalannda birer takım
çamaşırla gelen milleve-
killerine yolluk ödenme-
si de hesabı iyice
kanştırmıştı, ama bunu
zorunluluktan yapmıştı.
Çünkü düşman işgali
altındaki kentten gelen-
ler, ailelerini başsız bı-
rakmışlardı...
Dıvanı karannı açıkladı:
"Yolluk oranı bundan
böyle Medis'ce degil. üye-
lerin seçim yörelerindeki
yetkili birimlerce saptana-
cak: değerlendırme, Anka-
ra'ya uzaklığa göre yapıla-
cak."
TBMM Başkanı Anka-
ra Milletvekili Mustafa
Kemal. karann ilk böhı-
müne katıldı. ıkincisine
karşı çıktı. Yolluğun arttı-
nlması gibi bir madde ke-
sinkes gündeme gelmeme-
Iiydi. Çünkü bu. 60 bin lira
gibi büyük bir para gerek-
tirecekti. Oysa biraz önce
bir telgraf daha almıştı
Başında beklediği makine-
de Garp (Batı) Cephesi ko-
mutanı üç gündür aynı şeyı
yineliyor, "para" istiyor-
du. Biryerlerden bulup bu-
luşturup 80 ya da 60 bin U-
rayı cepheye gönderebilir-
lerse, İsmet Paşa yann Yu-
nanın üzenne yürüyecekti.
Zamla
uğraşırsak
devletyıkıhr
Meclis, II Ekım 1920
Pazartesi günkü 81. birleşi-
mının dördüncü oturumu-
gene gizli yaptı. Baş-
Ah bir 60 bin
lira olsa
Burdur Milletvekili
ŞevketCandaner.
Soyer'in
açıklamalannın son bölümüne
kaulıyordu, ama yolluklann dengesiz
dağıtılmasına karşıydı. Çünkü bu
adaletsiz uygulama bugünkü
•*züğürtlük"le hiç bağdaşmıyordu.
Konu üzerinde 12 milletvekili daha
görüş bildirdiktcn sonra Başkanlık
nu
kanlık Divanı kürsüsünde
Mustafa Kemal Paşa Hazretleri vardı.
flk sözü Bitlis Miiletvekili Yusuf Ziya
Koçoğlu aldı. Bütçe komisyonu üyesi
Gümüşhane Milletvekili Hasan Feh-
mi Ataç. geçen günkü birleşimde "'yol-
luk" konusunda ad ver-
meden kendistni
'sahtekârbkla" suçlamış
"şerefsizlık'ie töhmet-
lendirmişti. Ataç bu söz-
leri. suçladığı kişinın
adını vererek söyleseydi
yüreklilik göstenniş ola-
caktı.
Oysa ifade biçimiyle
kişiye değil, Yûcc Mec-
lis'e hakaret etmişti. Za-
ten bu Meclıs^e bir gün
Antalya üyesi Rasih
Kaplan "hafiye", bir
başka gün de Saruhan
(Manisa) temsilcisi Re-
Mustafa Kemal Paşa ve Garp Cephesi Komırtanı İsmetPaşa Ilgmdalar.İsmet Paşa İnönü'-
de Yunan'a dersini vermek için "Para"diye kıvranıyordu.
likte milletin gözünde küçük düşecek- dinlediklerinden sıkıldığı anlaşılan
lerdi. başkanvekillerinden Bitlis üyesi Vehbi
Konuşmasına, kimseye hakaret Öztekin gcldi ve dedi ki:
Hasan Fehmi Ataç
(Gümüşhane)
fik Şevket İnce "yalancı" demişti. Baş-
kanlık Divanı da iddialan soruşturup
mcelemeden gündeme getirmekten
adeta zevk almıştı. Divan uygulama-
lanndan. milletvekillen de suçlamala-
nndan dolayı Genel Kurul'dan özür
dilemelıydiler. Aksi takdirde, hep bir-
kastı bulunmadığını belirterek başla-
yan Hasan Fehmi Ataç, olayı ters yo-
rumlayan arkadaşından
özür diledi. Keridisıne
Koçoğlu"nun yolluk
farkıru fazla aldığı bildi-
rilmişti.
Derine iniünce
yanlışhğın dıkkatsızlik-
ten kaynaklandığı an-
laşılmış, Maliye Bakanı
hatalı bulduğu müdürü
görcvden almış, ilgilı
memuru da ceza-
landırmıştı. Olay bun-
dan ibaretti ama Ataç,
arkadaşının kcndisin-
den "Efendi" diye söz
etmesine abnmıştı.
Aslında bunun yerine
"bey", beyefendi" ya da "hazret" diye
de seslense sonuç değişmezdi. Çünkü
Ataç. kökü 400 yıl öncesine dayanan
soylu ve namuslu bir aileden geliyor-
du.
Kürsüye, yanm saati aşan sürede
"Efendiler, bugün koca bir ülkenin
umudu önce Allah, sonra da bu Mec-
lis'tir. Bu noktada bir anlaşmazlığırnız
varsa tarüşahm. Yoksa birbirimize
kardeş gibi sanlalım. Böyle ikide birde
gizli oturumlarda ödenekle yollukla
falan uğraşırsak, biz öldüğümüz gibi
devlet de temelinden yıkıhr."
Genel Kurulu düşünmeye yönelten
bu sözlerden sonra Başkan Mustafa
Kemal Paşa, yeterlik önercesi geldiği-
nı bildirip oylamaya geçti. ıstemin be-
nimsenmesi üzerine kısa bir konuşma
yapan başkan, sözlerini şöyie bağladı:
"Bir şey rica edeceğim... Başkanlık
Divanı, bu gibi konulan bir daha iyice
incelemeden Genel Kurul'a getirme-
sin!" (2)
Tarm:
u
Zan hastalığı"
MYRMKÇ/b
(1): (Biyük Zafer'in Yaptstnda
TekaÜfi MilSye-Kutay, Cetml
(2): f TBMM 1. Dönem GizB Oturum
Tuttutaklan)
'Ant içdk^demokrasiyiyaşatacağızhep birlikte'
N B I N L E R
İÇİN YAZDI
Senin yobazlıkla, terörle ve ül-
kemiz için tchJikcli nice
hainlikle savaştığını bilmek
bana huzur ve güven veriyordu
ve geceleri yatağımda rahat ra-
hat uyuyordum. Ölümün çok
aa bir biçimde de olsa beni uy-
kumdan uyandırdı. Artık gece-
leri uyumayacağım. Çünkü ge-
celerimi bu ülkenin ıhüyaa
olan bin olmak için harcaya-
tağım. Saygılanmla
özdenGüney
Uğur Mumcu için annem çok
ağladı. İlk önce onun kim oldu-
ğunu, ne iş yapüğını bilmiyor-
dum. Fakat öğrenince onu öl-
dürenlere "Lanet Olsun" diyo-
rum.
Efe Gökdoğan
Ben bir lise öğrencisi olarak bu
pislikle dolu dünyada,
Atatürk'ün ve senin yolundan
gitmeye uğraşan ve sizin gibi
olmaya çalışan bir öğrenciyim.
Sizleri kimse öldüremez, ne
kadar vücudunuz toprağa gö-
mülse de aklımızdan ve yüreği-
mizden silemez. Bu can sizlenn
yolunda ölmeye hazır. Kork-
mayın ve merak eUneyin. sizle-
re bunlan yapanlan yeneceğiz.
Bir öğrenciden Ata'ya ve Us-
tamız'a saygılanmla.
Seiahhattüı Aytaç HakUr
Annem babasından öğrenmiş,
bi? de annemden öğrendik
Cumhuriyet okumayı ve dü-
şüncelerinı. Senin için. demok-
rasi için yollarda yürüdük genç.
ihtiyar, orta yaşlı. Ant içtik "de-
mokrasiyı" yaşatacağız hep
birlikte. Ben, annem, kardeşim.
babam...
Banş ve Sinan Sanbaş
Sevgili Uğur Mumcu
Gidişinle yok olacağını sanan-
lar yanılgının en büyüğünü
yaşamaktalar. Onurlu kişiligı-
nin yarattığı ışığınla
izindeyiz.
BeigjnGökçe
Ankara Kalesi'nden, bin taş
düştü,
24 Ocak'ta.
Bağnmıza basük, sımsıcak.
Karh Sokak'tan bir rüzgar esti
Buz gibi.
.Bin kasırga oldu, öğle vakti.
Zeytin ağaanın, dalı kınldı,
Amansız.
Bir mum. söndürülmeye
çalışıldı
Gönüllcrden
Ama yüzbinlerce mum yandı
Karanlığa inat.
Ankara Kalesi'nden düşen taş,
Merhaba.
Zeyün ağaanın kınlan dalı,
Ey karanlığa inat yanan mum,
Merhaba.
Merhaba ey gönüllennde mum
yakanlar.
Merhaba ey yakasına karanfil
takanlar
Merhaba ey yığide sevdalılar
Merhaba.
Sami Dorukan
SÜRECEK
ÇALIŞANLARCV / SORULARI • SORUNLARI / YILMAZ ŞİPAL
Biz, kadın Bağ-Kııriular
/.* Ben, kadın Bağ-Kur'Juyum. Bağ-Kur'a giriş tarihm-
<kn sonra boşhA oMu. Yeniden prim ödenıcyc başla*
dıra. Son çıkan af kanunundan yararlanabilmek için
8deyeme*ğm primlcrimin 3. »aksitini ödedim. Ekinı
ayıoda 4. taksift de ödeyeceğim.
Priraterimi balen aksatmadan ddüyomm. Biz ka&m
Bağ-Kur'lufar, emekii ofraa hakktnı ne /aman kullana-
biliriz? Prim gfnı saytlarınıı/ doldüğu zaman ıtn, yoksa
betirU bir yaşı doldurduğujTtuzda mû
R.O.
YANIT: 1479 sayılı Esnaf v^ S3natk•âr^ar vc Diğcr Bagımsız
Çahşanfar Sosyal Sigortalar Yasası (kısa adı Bağ-Kur Yasası)
sJşorla!ılaniçinuygulananyaşsmın,20Şubal I992günlıi Rcs-
mı Gazeîe'de yayımlanun 33% sayılı yasa ıle kaldınlrmştır.
önccki uygulamada 20 tam yıl prim ödeyen Bağ-Kur kadın si-
gortahlan aynca 50 yaşjru da doldurmak zorundaydı. 33%
sayılı yasa ite bu uygu!anwya son verilmiştir. Ancak, "Katlın
«e 50,erkek ise 55 yaşmı doldurmakta beraberen az 15 tam yıl
sigorta primi olanlara da kısmi aylık bağJanır."
Gerek 5434 sayıb T.C. Emekii Sandtğı Yasası, gerekse 506
sayılı Sosyal Sigortalar Yasası kapsamında çahşanlar da, bcbr-
li bir süre pnm ödcdikten sonra yaş koşuiuna bagımJı oimakst-
an emekii olabılmektedir.
Bağ-Kur Yasası*nda yapılan bu son değişiklik uyannca si-
gortalı crkck isc 25 tam yıl, kadın ise 20 tam yıi prim ödcdiğin-
de emekii olmaya hak karanmaktadır.
Bağ-Kur Yasası'na görc cmckli olup yaslılık aylığtndan ya-
rarianabılmck için aranan koşullar, yasanın 35. maddesinde
belirtilıniştir.
Yasanın "yaşblık aylığjndan yararlanma şartlan" şöyledin
"Maddc 35 - Yaşlıhk aybğından yararJanabilmek için:
a) Sigortabııın kunımdan yazılı talepte bulunması, talepte
bulunduğu tarihte prim ve her turlü borçlannı ödemiş oiması,
b) Kadın ise 20 tam yıl,erkek îse 25 tam yıl sigorta primi ödc-
nıiş oiması şarttır.
c) Kadın ise 50, crîcek ise 55 yaştm dofdurmakla beraber en
az 15 tam yıl sigorta primi ödemiş olanlara da kısmi aylık bağ-
lanır."
3396 sayıb Yasa kadın sigortabnın 50, erkek sigortalının ise
55 yaşııu doldıınııası koşulunu kaldımıı^tır.
Kısaca, Bağ-Kur'dan emekii ofabılnieniz için bir kadın Bağ-
Kur sigortalısı olarak, 20 lam yıl prim ödemiş olmanız yeterîı-
dir.
tLAN
DİYARBAKIR ASLİYE 2. HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1992/356
Davacı Derya Yar tarafından davalı Nazmi Etiz aleyhine açılan na-
faka davasımn yapılan açık yargılaması sırasında;
Davalı Nazmi £112*111 Kırklareli-Lüleburgaz tstanbul çıkı? yohı, Bevaz
Siteler karşısı Ford servisi yanı Diyarbakır Kardeşler Apt. Kat: 2/2
Istanbul adresine çıkanlan tebligaun büa teblığ iade edıldıgı gibi, em-
niyetçe yaptınlan soruştunma neticesınde tebligata varar adresi tespil
edilemediğinden dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiştir.
Karar geregince ytıkanda adı yazılı bulunan davalı Nazmi Etiz'in
duruşmanın bırakıldığı 13.5.1993 günü saat 9.00'da duruşmada biz-
zat hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, duruş-
maya gelmediğınde ve dava ile ilgili ibraz etmek istedigi belgeleri du-
ruşma gününe kadar göndermesi veya getirip ibraz etmesi, gelmediği
gibi kendisini bir vekille de temsil ettinnediğı takdirde yargılamaya
yokluğunda devam edilecegi ve karar verileceti keyfıyeti davetiye ye-
rine kaim olmak üzere ilanen teblig olunur. 1.4.1993
Basın: 47571
TtYATRODA DEVRİM
Zchn tpşirojla
20.000 lira (KDV içinde)
Çağdaf Yaymlan Torkocajı Cad. 39-41 Cağaloğtu-toantnıt
POLIT1KA VE OTESI
MEHMED KEMAL
mîsiniz?»
Fikri Sağlar'lı, Emre Kongar'lı Kültür Bakanlığı'nın de-
ğil; onlardan öncekilerin çıkardıkları iki ciltlik "Atatürk
Devri Türk Edebiyatı"nı karıştırıyorum. Kitabı başta
Mehmet Kaplan olmak üzere Inci Engünün, Zeynep Ker-
man, Necat Birinci, Abdullah Uçman hazırlamışlar. Bellt
bir görüş ve düşünüş üstüne kurulu bir antoloji düzenle-
mişler. Yazıları, şiirleri yayımlandıkları ilk metinden
almışlar. Altlarına da dipnot düşmüşler. Bunu görünce
şair ve yazarların gençiik dönemleri gözlerimin önüne
geldi. Kimler neredeymiş, neler yazmışlar.
Ahmet Haşim'in Güzel Sanatlar Akademisi'nde este-
tik okuttuğunu bilirdim de Behri Rahmi'ye hocalık ettiği-
ni bilmezdim. Haşim'in hocalığını Bedri Rahmi Eyuboğ-
lu tatlı tatlı anlatıyor. Bu yazı ilkin Kültür Hattası dergisin-
de çıkmış (Kültür Haftası. nr. 7, 26 Şubal 1936, s.133).
"Yarin yanağından kopanlmış bir katre alevdir bu ka-
ranfil" şairini Bedri Rahmi Eyuboğlu gökiere çıkarıyor.
Çiçekçiler uçakla Italya'dan karanfil getirtirlermiş Bedri
buna fena halde içerliyor. Ne olsa karanfilin kökü ve şai-
ri bizde diye üstadı pöh pöhlermiş. Bu sözler karşısında
üstat da yarı sarhoş, yarı ayık derslerını coşkuyla ania-
tarmış.
Yazarların, şairlerin eski yazılannı okudukça, gençiik
yılları da gözlerimin önünden geçiyor. Eskiler güzel şiir
yazanlara şair, güzel yazı yazanlara nasir derlerdi. Ha-
şim, hem şair hem de büyük bir nasirdi. Bugün dilimizde
nasirin karşılığı yok sanıyorum. Acaba düzyazar dense
olur mu? Olacağını pek sanmıyorum. Geçende bir yaza-
nmız, "Haşim gibi bir nasirimiz yok!.." diye hayıflanıyo»
1
-
du. Belkide haklıydı!..
Orhan Veli, Ankara'daki Macar lokantasından Oktay
Rifat'a mektuplar yazıyor (Sanırım Oktay o sıra Paris'-
tedir). "Bütûn sarhoşların selamı var" diyor.
Macar lokantasını Mesut (Tank) diye bir göçmen işle-
tirdi. Lokantaya, adı Yeşif Fıçı olduğu halde Macar derv
mesi, Mesut'un eşinin Macar olmasından ötürü. Macar
yemekleri yapardı. Sığır kemiği suyundan yaptığı çorba-
sı, aranırdı Mesut'un kardeşi kasaptı.
Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın, "Geceyle aramızda mavJ
bir şey sallanır/, Ki ölüm kadar uzak, ki ölüm kadar gû-
zel" dizeleri de yer almış (Kültür Haftası, nr. 11,25 Mart
1936, s. 202). Oysa ben bu şiiri ilkin Kutlu'da Nurullah
Ataç'tan dinlemiştim. Dergide çıktıktan kaç yıl sonra
Ataç'ın elinde kitap olarak basılmış "Çocuk ve Allah"
vardı. Çevirip çevirip ordan dizeler okuyordu. Ben Fazıl
Hüsnü'yü Ataç'tan tanımıştım.
O yıllarda parlayan, sonraları sönen şairler de vardı.
Reşat Cemal Emek, Taha Ay (Toros), Şevket Hıfzı (Ra-
do), Coşkun Ertepınar, Baki Suha... CahitSıtkı ile Ahmei
Mahip çok önde gıdiyorlardı, yetişilmesi zor. Oktay RMat
yıllar sonra, "Onlar önü açmasaydılar, biz şiire yetişe-
mezdik" diyor.
Şimdi oturup düşündüğümde o şiirlerin nerede kaldı-
ğını, nerelerden gelip ötelere uzandığını çıkaramıyo-
rum. Şiir işte bu, uzun bir yolculuktur, gitmekle bitme2
ki... Picasso üstüne
1
bir öykü dinlemiştim Tanınmış bir
sinema artisti sergisini geziyor. Resimlere bakıyor bakı-
yor şunları söylüyor:
/'Kusura bakma üstat, bunlardan hiçbir şey anlaya-
madırn."
"Siz Çince bilir misiniz?"
"Hayırbilmem."
"Dünyada bir milyara yakın insan Çince konuşuyor."
Çin'de, Çin'i anlamadım diyebilir misiniz, mılyonlarca
insan konuşuyor, anlatıyor, yaratıyor, var olduğunu or-
taya koyuyor, daha ne yapsın?
BULMACA
1 2 3 4SOLDANSAĞA:
1/ Erden Kıralın. Ömer
Polat"ın senaryosundan
sınemaya aktardığı film..
Rıhtımın su üstünde olan
bölümü. 2/ Anlatı türün-
de bir yapıtın ya da liyat-
ro oyununun akışıyla
bütünleşmekle birlikte
kendine özgü nitelıkleri
de olan bölüm... Bir cet-
vel türü. 3/ Antik dönem-
lerde Fethiye ile Kaş ara-
sında uzanan kumsala ve
burada kurulmuş öncmli
bir Likya kentine venlen ad. 4/
Köşe. kenar. uç... Lokantalarda
garson yamağı. 5/ Dinsel tören ve
kurallan... Tuzlanıp kurutulmuş
yiyecek. 6/ Eylemleri olumsuz
yapmakta kullanılan ek... Arka.
geri... Bir bağlaç. 7/ Edirne'nin bir
ilçesi... Sınır boyu. 8/ Kimileri
uğur sayar.. Afrika'nın bataklık
ormanlannda yaşayan, bacaklan
bcyaz çizgili bir hayvan 9/ İçinde
afyon bulunan sulu ilaç.
YL KAR1DAN AŞAĞIYA:
1/ Atıf Yılmaz'ın. Reşat Nuri Güntekin'in aynı adlı romanından
sinemaya aktardığı ve başrolünü Şener Şen'in oynadığı fılm. 2/
Kalın bükülmüşsicim... İki yılda birdüzenlenen gösten. 3/Her
tür organik yağa venlen ad... Bir göz rengı. 4/Karadeniz'ın ku-
zeyindeki iç deniz... Kâfi gelmeyen. 5/ Bir şeyı anımsamak için
yazılan kısa yazı... Knpton elementinin simgesı... Bestelenmiş
her tür şiire Baiı'da verilen ad. 6/ Basımevlerinde dizilmiş harf'
lcn iyice yerleşurmek için üzerlerine vurmaya y.arar takoz. 7/
Satrançta özel bir hareket... Çanakkale'nin bir ilçesi. 8/ Tedavi
etmek... İtalya'da birova. 9/Kuzusesi... Vücuda şınnga ile sıvı
\enneişi.
ANAMUR ASLtYE HUKUK
HÂKİMLtĞİ'NDEN
1988,559
Datacı: M.Hidayet Sınanoğlu ve Alı Kemal Aslangil.
Davahlar: S.S.Birlik Yapı Koop, 2-Kasım Kartakı.
Dava: Tapu ıptalı, tesal.
Karar Ta: 5.3.1992
Davacı tarafından davahlar aleyhine açılan topu iptali ve tescil da-
vasımn yapılan duruşmaa sonunda mahkcmemızce verilen 5.3.1992
tarihlive 1988; 559 esas. 1992 74 sayıh karar davalılar Kasım Kartaka
ve S.S.Bırlik Yapı Kooperatifı'nin gıyabında verilmış, tüm aramala-
ra rağır.en davahlar Kasım Kartafcı ve S.S.Birlık Yapı Kooperatifı'-
ne karar ve 18.6.1992 tanhli temyiz dilekçesı tebliğ edilememiştır.
7201 sayılı > asanın 28 ve 29. maddelen geregince ilan lanhjnden iti-
baren 15 gûn sonra tebliğ cdilmiş sayılacağı ilanen duyurulur 29.3.
1993 Basın: 47671
ÇUBUK KADASTRO HÂKÎMLİĞt'NDEN
954/5966
Çubuk ilçesinin Yukançavundur Köyü'ne ait 4724 parsel sayılı
tarlanın Davahlar Kamıle Ancı. Sırma Deligöz, Ali kızı Satıa ve AJ»
kızı Hatıce adlanna tespıtine, Çubuk Orman Bölge Şeflıği'nin ıtiraz-
lan üzerine yapılan duruşması sonunda:
Nızalı parsehn tespitın iptali ile orman olarak tescıüne dair 16.9
1960 tarih ve 960(
768 sayılı mahkemcmiz karan, davablardan Kami-
!e Arıci'nın adresi zabıiaca tespit olunamadığından. mahkememiz
karan tebliğ edılcmemış olup, hüküm özetinin Basın İlan Kurumu
kanalı ıle Çubuk"ta tevzı olunan gazetelerden birinde ilanen tebliğine
karar venldığınden, 7201 sayılı kanunun 28 ve müteakip maddeteri
ve H.U.M.K 'nun 432. maddesi geregince adı geçene ilanen tebliğine
vc ilan larihinden 15 gün sonra adı geçene ilanen leblığine ve ilanı x
tarihindcn itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı ve süresı içe-
risinde temyiz yoluna başvurnıadığ takdirde karann kesinleşecegı
tebliğ yerine kaım olmak üzere ilan olunur Basın: 27718