18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 NİSAN1993 PAZARTESİ 12 DIZIYAZI femetPaşa cephedeparabekliyor 1ÖECUS I WÎEWRTI$MALARI MuS ,afaKemaIb aSUul a ' ' ^tet T T^f ş beklediğimakinede Garp (Batı) Cephesikomutanı üçgündür "para''istiyordu. Biryerlerden bulup 60 bin tirayıcepheye gönderebilirlerse,İsmet Paşayann Yunanın üzerine yürüyecekti. -2- zeltmek ve yurttan düşmaru atmak "Parasızhk" Ankara'da da ilk gün- * ni k i b u « u k > l l d l r savaşıyonız" di-g dcn başlayarak sorun oldu. "Tekâlifı Millıye" ve"Ağnam" yasalan, "millet- killrii d k llkl vordu. 'Ödenek ve yolluklann arttın- vekillerinin ödenek ve yolluklannın ln^|>rtışması başladığmda Meclis nesi" -ordu-' a P lah u .f a >' dolmamışü. Halktan ırta-y arttınlnıası ya da indiriimesi", "ordu da yolsuzluk yapıldığı iddialan", 'rne- mur maaşlannın yüzde 20 oranında düşürülmesi", "yeni vergi kaynak- lan", "Rusya'dan gclcn alünlar" ve "Men'i Müskirat (içki yasağı)" tartı- şmalannın temelinde yatan da gcne "parasızlık"tı. 8 Ağustos 1921'deyü- rûrlüğe giren 10 madde- iik "Tekâlifı MiUiye Ya- sası", "Millî Mücadcle ve savaşlann kazanüması için, halkın BMM Hükümeti'ne yiyecek- giyecek-yakacak, savaş araç gereci ve elinde ne varsa vermesını. hareke- te yardımcı olmasını" öngörüyordu. (1) "Ağ- nam"ın hedefi de "ko- yun. keçi gibi küçükbaş hayvanlardan vergj alı- nması"ydı. "Gizli Oturum Tutanaklan"nda y nan milletvekilleri, konuyu gizli otu- rumlarda ele alıyorlar, maaş dağılımı- nda adaletsizlik olduğunu savunuyor- lardı. Maiatya Mılletvekili Lütfı Evli- yaoğlu, gene bir gizli görüşmede. bazı üyelere yolluklannın tamamının, bazı- lanna da öçte birinin ödendigini duyduğunu anlattı. Söylenti doğ- ruysa, sorumlulanrun Yüce Divan'a verilme- leri gerektiğinı bildirdi. "Sorumlu" Kasta- monu Milletvekili Suat Soyer, arkadaşının söz- lerine çok üzüldü. Para dağıtma görevini, bura- da olduğu gibi Meclisi Mebusan'da da ya- pardı. Dört aybk süreci kapsayan tutan. za- manı geldiğinde her milletvekiline eşit ola- dikkat çckcn nokta, milletvekillerinin bu tartışmalan çok seviyeli yapmalan, eleştirilerini hakaret ve kaba sözlerle degıl. birbirlerine "beyefendi" ya da "efendı" dıye seslenerek dile getirme- leriydi M ustafa Kemal Paşa'yi acı- masızca eleştıren karşıtlan bıle. ko- nuşmalanna hep "Paşa Hazretleri" di- yerek başlarlardı. Eşek sırtındaki bütçe Meclis "para" konu- sundaki en büyük sı- kıntıyı İnönü'de saldın- ya geçilmesi, Sakarya ve Başkomutanlık Meydan savaşlan ve Yunanın Izmir'den denize dökül- mesi öncelennde yaşadı. Devletin sekiz aydır maaş ödeyemediği dö- nemdi. Savaşan ülkenin Millî Savunma Ba- kanhğı. bir bakan ve onun yaverinden ibaret- ti. Bakan Fevzi Çakmak Paşa'nın makamı, üzeri- ne gazete serilmiş kurt ycniklenyle dolu tahta bir masaydı. Mustafa Kemal Paşa. zam isteyen mıl- letvekillerine. "fsmet Paşa'ya 60 bin lira gönderebilirsek yann saldınya ge- çecek'" dıye dert anlatmaya çalışıyor- du. Tartışmaya canı sıkılan İzmir Mil- letvekili Yunus Nadi de "Bütçeyi dü- DrSuat Soyer (Kastamonu) rak verirdi. Orada işler kolaydı. çünkü para vardı. Burada öylemiydi ya! Ma- liye Bakanlığı çok kısa bir süre önce kurulduğu gibi, ne bütçe. ne say- manlık ne de yeterli para vardı. Bir kasa bile bulunamadığı için, bütçenin her akşam eşek sırtında Keçiören'dekı Ziraat Okulu'na götürüldüğü unutul- mamahydı! Eline 18 bin lira gibi yüklü bir para geçmiş. kişi başına üçer yüz lira dağıtmıştı. Yolda olanlar bulun- duğunu ve milletvekili sayısının gide- rek artacağını nereden bilebilirdi? Aynca, İstanbul'dan üzerlcrinde bir kat elbise ve çantalannda birer takım çamaşırla gelen milleve- killerine yolluk ödenme- si de hesabı iyice kanştırmıştı, ama bunu zorunluluktan yapmıştı. Çünkü düşman işgali altındaki kentten gelen- ler, ailelerini başsız bı- rakmışlardı... Dıvanı karannı açıkladı: "Yolluk oranı bundan böyle Medis'ce degil. üye- lerin seçim yörelerindeki yetkili birimlerce saptana- cak: değerlendırme, Anka- ra'ya uzaklığa göre yapıla- cak." TBMM Başkanı Anka- ra Milletvekili Mustafa Kemal. karann ilk böhı- müne katıldı. ıkincisine karşı çıktı. Yolluğun arttı- nlması gibi bir madde ke- sinkes gündeme gelmeme- Iiydi. Çünkü bu. 60 bin lira gibi büyük bir para gerek- tirecekti. Oysa biraz önce bir telgraf daha almıştı Başında beklediği makine- de Garp (Batı) Cephesi ko- mutanı üç gündür aynı şeyı yineliyor, "para" istiyor- du. Biryerlerden bulup bu- luşturup 80 ya da 60 bin U- rayı cepheye gönderebilir- lerse, İsmet Paşa yann Yu- nanın üzenne yürüyecekti. Zamla uğraşırsak devletyıkıhr Meclis, II Ekım 1920 Pazartesi günkü 81. birleşi- mının dördüncü oturumu- gene gizli yaptı. Baş- Ah bir 60 bin lira olsa Burdur Milletvekili ŞevketCandaner. Soyer'in açıklamalannın son bölümüne kaulıyordu, ama yolluklann dengesiz dağıtılmasına karşıydı. Çünkü bu adaletsiz uygulama bugünkü •*züğürtlük"le hiç bağdaşmıyordu. Konu üzerinde 12 milletvekili daha görüş bildirdiktcn sonra Başkanlık nu kanlık Divanı kürsüsünde Mustafa Kemal Paşa Hazretleri vardı. flk sözü Bitlis Miiletvekili Yusuf Ziya Koçoğlu aldı. Bütçe komisyonu üyesi Gümüşhane Milletvekili Hasan Feh- mi Ataç. geçen günkü birleşimde "'yol- luk" konusunda ad ver- meden kendistni 'sahtekârbkla" suçlamış "şerefsizlık'ie töhmet- lendirmişti. Ataç bu söz- leri. suçladığı kişinın adını vererek söyleseydi yüreklilik göstenniş ola- caktı. Oysa ifade biçimiyle kişiye değil, Yûcc Mec- lis'e hakaret etmişti. Za- ten bu Meclıs^e bir gün Antalya üyesi Rasih Kaplan "hafiye", bir başka gün de Saruhan (Manisa) temsilcisi Re- Mustafa Kemal Paşa ve Garp Cephesi Komırtanı İsmetPaşa Ilgmdalar.İsmet Paşa İnönü'- de Yunan'a dersini vermek için "Para"diye kıvranıyordu. likte milletin gözünde küçük düşecek- dinlediklerinden sıkıldığı anlaşılan lerdi. başkanvekillerinden Bitlis üyesi Vehbi Konuşmasına, kimseye hakaret Öztekin gcldi ve dedi ki: Hasan Fehmi Ataç (Gümüşhane) fik Şevket İnce "yalancı" demişti. Baş- kanlık Divanı da iddialan soruşturup mcelemeden gündeme getirmekten adeta zevk almıştı. Divan uygulama- lanndan. milletvekillen de suçlamala- nndan dolayı Genel Kurul'dan özür dilemelıydiler. Aksi takdirde, hep bir- kastı bulunmadığını belirterek başla- yan Hasan Fehmi Ataç, olayı ters yo- rumlayan arkadaşından özür diledi. Keridisıne Koçoğlu"nun yolluk farkıru fazla aldığı bildi- rilmişti. Derine iniünce yanlışhğın dıkkatsızlik- ten kaynaklandığı an- laşılmış, Maliye Bakanı hatalı bulduğu müdürü görcvden almış, ilgilı memuru da ceza- landırmıştı. Olay bun- dan ibaretti ama Ataç, arkadaşının kcndisin- den "Efendi" diye söz etmesine abnmıştı. Aslında bunun yerine "bey", beyefendi" ya da "hazret" diye de seslense sonuç değişmezdi. Çünkü Ataç. kökü 400 yıl öncesine dayanan soylu ve namuslu bir aileden geliyor- du. Kürsüye, yanm saati aşan sürede "Efendiler, bugün koca bir ülkenin umudu önce Allah, sonra da bu Mec- lis'tir. Bu noktada bir anlaşmazlığırnız varsa tarüşahm. Yoksa birbirimize kardeş gibi sanlalım. Böyle ikide birde gizli oturumlarda ödenekle yollukla falan uğraşırsak, biz öldüğümüz gibi devlet de temelinden yıkıhr." Genel Kurulu düşünmeye yönelten bu sözlerden sonra Başkan Mustafa Kemal Paşa, yeterlik önercesi geldiği- nı bildirip oylamaya geçti. ıstemin be- nimsenmesi üzerine kısa bir konuşma yapan başkan, sözlerini şöyie bağladı: "Bir şey rica edeceğim... Başkanlık Divanı, bu gibi konulan bir daha iyice incelemeden Genel Kurul'a getirme- sin!" (2) Tarm: u Zan hastalığı" MYRMKÇ/b (1): (Biyük Zafer'in Yaptstnda TekaÜfi MilSye-Kutay, Cetml (2): f TBMM 1. Dönem GizB Oturum Tuttutaklan) 'Ant içdk^demokrasiyiyaşatacağızhep birlikte' N B I N L E R İÇİN YAZDI Senin yobazlıkla, terörle ve ül- kemiz için tchJikcli nice hainlikle savaştığını bilmek bana huzur ve güven veriyordu ve geceleri yatağımda rahat ra- hat uyuyordum. Ölümün çok aa bir biçimde de olsa beni uy- kumdan uyandırdı. Artık gece- leri uyumayacağım. Çünkü ge- celerimi bu ülkenin ıhüyaa olan bin olmak için harcaya- tağım. Saygılanmla özdenGüney Uğur Mumcu için annem çok ağladı. İlk önce onun kim oldu- ğunu, ne iş yapüğını bilmiyor- dum. Fakat öğrenince onu öl- dürenlere "Lanet Olsun" diyo- rum. Efe Gökdoğan Ben bir lise öğrencisi olarak bu pislikle dolu dünyada, Atatürk'ün ve senin yolundan gitmeye uğraşan ve sizin gibi olmaya çalışan bir öğrenciyim. Sizleri kimse öldüremez, ne kadar vücudunuz toprağa gö- mülse de aklımızdan ve yüreği- mizden silemez. Bu can sizlenn yolunda ölmeye hazır. Kork- mayın ve merak eUneyin. sizle- re bunlan yapanlan yeneceğiz. Bir öğrenciden Ata'ya ve Us- tamız'a saygılanmla. Seiahhattüı Aytaç HakUr Annem babasından öğrenmiş, bi? de annemden öğrendik Cumhuriyet okumayı ve dü- şüncelerinı. Senin için. demok- rasi için yollarda yürüdük genç. ihtiyar, orta yaşlı. Ant içtik "de- mokrasiyı" yaşatacağız hep birlikte. Ben, annem, kardeşim. babam... Banş ve Sinan Sanbaş Sevgili Uğur Mumcu Gidişinle yok olacağını sanan- lar yanılgının en büyüğünü yaşamaktalar. Onurlu kişiligı- nin yarattığı ışığınla izindeyiz. BeigjnGökçe Ankara Kalesi'nden, bin taş düştü, 24 Ocak'ta. Bağnmıza basük, sımsıcak. Karh Sokak'tan bir rüzgar esti Buz gibi. .Bin kasırga oldu, öğle vakti. Zeytin ağaanın, dalı kınldı, Amansız. Bir mum. söndürülmeye çalışıldı Gönüllcrden Ama yüzbinlerce mum yandı Karanlığa inat. Ankara Kalesi'nden düşen taş, Merhaba. Zeyün ağaanın kınlan dalı, Ey karanlığa inat yanan mum, Merhaba. Merhaba ey gönüllennde mum yakanlar. Merhaba ey yakasına karanfil takanlar Merhaba ey yığide sevdalılar Merhaba. Sami Dorukan SÜRECEK ÇALIŞANLARCV / SORULARI • SORUNLARI / YILMAZ ŞİPAL Biz, kadın Bağ-Kııriular /.* Ben, kadın Bağ-Kur'Juyum. Bağ-Kur'a giriş tarihm- <kn sonra boşhA oMu. Yeniden prim ödenıcyc başla* dıra. Son çıkan af kanunundan yararlanabilmek için 8deyeme*ğm primlcrimin 3. »aksitini ödedim. Ekinı ayıoda 4. taksift de ödeyeceğim. Priraterimi balen aksatmadan ddüyomm. Biz ka&m Bağ-Kur'lufar, emekii ofraa hakktnı ne /aman kullana- biliriz? Prim gfnı saytlarınıı/ doldüğu zaman ıtn, yoksa betirU bir yaşı doldurduğujTtuzda mû R.O. YANIT: 1479 sayılı Esnaf v^ S3natk•âr^ar vc Diğcr Bagımsız Çahşanfar Sosyal Sigortalar Yasası (kısa adı Bağ-Kur Yasası) sJşorla!ılaniçinuygulananyaşsmın,20Şubal I992günlıi Rcs- mı Gazeîe'de yayımlanun 33% sayılı yasa ıle kaldınlrmştır. önccki uygulamada 20 tam yıl prim ödeyen Bağ-Kur kadın si- gortahlan aynca 50 yaşjru da doldurmak zorundaydı. 33% sayılı yasa ite bu uygu!anwya son verilmiştir. Ancak, "Katlın «e 50,erkek ise 55 yaşmı doldurmakta beraberen az 15 tam yıl sigorta primi olanlara da kısmi aylık bağJanır." Gerek 5434 sayıb T.C. Emekii Sandtğı Yasası, gerekse 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası kapsamında çahşanlar da, bcbr- li bir süre pnm ödcdikten sonra yaş koşuiuna bagımJı oimakst- an emekii olabılmektedir. Bağ-Kur Yasası*nda yapılan bu son değişiklik uyannca si- gortalı crkck isc 25 tam yıl, kadın ise 20 tam yıi prim ödcdiğin- de emekii olmaya hak karanmaktadır. Bağ-Kur Yasası'na görc cmckli olup yaslılık aylığtndan ya- rarianabılmck için aranan koşullar, yasanın 35. maddesinde belirtilıniştir. Yasanın "yaşblık aylığjndan yararlanma şartlan" şöyledin "Maddc 35 - Yaşlıhk aybğından yararJanabilmek için: a) Sigortabııın kunımdan yazılı talepte bulunması, talepte bulunduğu tarihte prim ve her turlü borçlannı ödemiş oiması, b) Kadın ise 20 tam yıl,erkek îse 25 tam yıl sigorta primi ödc- nıiş oiması şarttır. c) Kadın ise 50, crîcek ise 55 yaştm dofdurmakla beraber en az 15 tam yıl sigorta primi ödemiş olanlara da kısmi aylık bağ- lanır." 3396 sayıb Yasa kadın sigortabnın 50, erkek sigortalının ise 55 yaşııu doldıınııası koşulunu kaldımıı^tır. Kısaca, Bağ-Kur'dan emekii ofabılnieniz için bir kadın Bağ- Kur sigortalısı olarak, 20 lam yıl prim ödemiş olmanız yeterîı- dir. tLAN DİYARBAKIR ASLİYE 2. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1992/356 Davacı Derya Yar tarafından davalı Nazmi Etiz aleyhine açılan na- faka davasımn yapılan açık yargılaması sırasında; Davalı Nazmi £112*111 Kırklareli-Lüleburgaz tstanbul çıkı? yohı, Bevaz Siteler karşısı Ford servisi yanı Diyarbakır Kardeşler Apt. Kat: 2/2 Istanbul adresine çıkanlan tebligaun büa teblığ iade edıldıgı gibi, em- niyetçe yaptınlan soruştunma neticesınde tebligata varar adresi tespil edilemediğinden dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiştir. Karar geregince ytıkanda adı yazılı bulunan davalı Nazmi Etiz'in duruşmanın bırakıldığı 13.5.1993 günü saat 9.00'da duruşmada biz- zat hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, duruş- maya gelmediğınde ve dava ile ilgili ibraz etmek istedigi belgeleri du- ruşma gününe kadar göndermesi veya getirip ibraz etmesi, gelmediği gibi kendisini bir vekille de temsil ettinnediğı takdirde yargılamaya yokluğunda devam edilecegi ve karar verileceti keyfıyeti davetiye ye- rine kaim olmak üzere ilanen teblig olunur. 1.4.1993 Basın: 47571 TtYATRODA DEVRİM Zchn tpşirojla 20.000 lira (KDV içinde) Çağdaf Yaymlan Torkocajı Cad. 39-41 Cağaloğtu-toantnıt POLIT1KA VE OTESI MEHMED KEMAL mîsiniz?» Fikri Sağlar'lı, Emre Kongar'lı Kültür Bakanlığı'nın de- ğil; onlardan öncekilerin çıkardıkları iki ciltlik "Atatürk Devri Türk Edebiyatı"nı karıştırıyorum. Kitabı başta Mehmet Kaplan olmak üzere Inci Engünün, Zeynep Ker- man, Necat Birinci, Abdullah Uçman hazırlamışlar. Bellt bir görüş ve düşünüş üstüne kurulu bir antoloji düzenle- mişler. Yazıları, şiirleri yayımlandıkları ilk metinden almışlar. Altlarına da dipnot düşmüşler. Bunu görünce şair ve yazarların gençiik dönemleri gözlerimin önüne geldi. Kimler neredeymiş, neler yazmışlar. Ahmet Haşim'in Güzel Sanatlar Akademisi'nde este- tik okuttuğunu bilirdim de Behri Rahmi'ye hocalık ettiği- ni bilmezdim. Haşim'in hocalığını Bedri Rahmi Eyuboğ- lu tatlı tatlı anlatıyor. Bu yazı ilkin Kültür Hattası dergisin- de çıkmış (Kültür Haftası. nr. 7, 26 Şubal 1936, s.133). "Yarin yanağından kopanlmış bir katre alevdir bu ka- ranfil" şairini Bedri Rahmi Eyuboğlu gökiere çıkarıyor. Çiçekçiler uçakla Italya'dan karanfil getirtirlermiş Bedri buna fena halde içerliyor. Ne olsa karanfilin kökü ve şai- ri bizde diye üstadı pöh pöhlermiş. Bu sözler karşısında üstat da yarı sarhoş, yarı ayık derslerını coşkuyla ania- tarmış. Yazarların, şairlerin eski yazılannı okudukça, gençiik yılları da gözlerimin önünden geçiyor. Eskiler güzel şiir yazanlara şair, güzel yazı yazanlara nasir derlerdi. Ha- şim, hem şair hem de büyük bir nasirdi. Bugün dilimizde nasirin karşılığı yok sanıyorum. Acaba düzyazar dense olur mu? Olacağını pek sanmıyorum. Geçende bir yaza- nmız, "Haşim gibi bir nasirimiz yok!.." diye hayıflanıyo» 1 - du. Belkide haklıydı!.. Orhan Veli, Ankara'daki Macar lokantasından Oktay Rifat'a mektuplar yazıyor (Sanırım Oktay o sıra Paris'- tedir). "Bütûn sarhoşların selamı var" diyor. Macar lokantasını Mesut (Tank) diye bir göçmen işle- tirdi. Lokantaya, adı Yeşif Fıçı olduğu halde Macar derv mesi, Mesut'un eşinin Macar olmasından ötürü. Macar yemekleri yapardı. Sığır kemiği suyundan yaptığı çorba- sı, aranırdı Mesut'un kardeşi kasaptı. Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın, "Geceyle aramızda mavJ bir şey sallanır/, Ki ölüm kadar uzak, ki ölüm kadar gû- zel" dizeleri de yer almış (Kültür Haftası, nr. 11,25 Mart 1936, s. 202). Oysa ben bu şiiri ilkin Kutlu'da Nurullah Ataç'tan dinlemiştim. Dergide çıktıktan kaç yıl sonra Ataç'ın elinde kitap olarak basılmış "Çocuk ve Allah" vardı. Çevirip çevirip ordan dizeler okuyordu. Ben Fazıl Hüsnü'yü Ataç'tan tanımıştım. O yıllarda parlayan, sonraları sönen şairler de vardı. Reşat Cemal Emek, Taha Ay (Toros), Şevket Hıfzı (Ra- do), Coşkun Ertepınar, Baki Suha... CahitSıtkı ile Ahmei Mahip çok önde gıdiyorlardı, yetişilmesi zor. Oktay RMat yıllar sonra, "Onlar önü açmasaydılar, biz şiire yetişe- mezdik" diyor. Şimdi oturup düşündüğümde o şiirlerin nerede kaldı- ğını, nerelerden gelip ötelere uzandığını çıkaramıyo- rum. Şiir işte bu, uzun bir yolculuktur, gitmekle bitme2 ki... Picasso üstüne 1 bir öykü dinlemiştim Tanınmış bir sinema artisti sergisini geziyor. Resimlere bakıyor bakı- yor şunları söylüyor: /'Kusura bakma üstat, bunlardan hiçbir şey anlaya- madırn." "Siz Çince bilir misiniz?" "Hayırbilmem." "Dünyada bir milyara yakın insan Çince konuşuyor." Çin'de, Çin'i anlamadım diyebilir misiniz, mılyonlarca insan konuşuyor, anlatıyor, yaratıyor, var olduğunu or- taya koyuyor, daha ne yapsın? BULMACA 1 2 3 4SOLDANSAĞA: 1/ Erden Kıralın. Ömer Polat"ın senaryosundan sınemaya aktardığı film.. Rıhtımın su üstünde olan bölümü. 2/ Anlatı türün- de bir yapıtın ya da liyat- ro oyununun akışıyla bütünleşmekle birlikte kendine özgü nitelıkleri de olan bölüm... Bir cet- vel türü. 3/ Antik dönem- lerde Fethiye ile Kaş ara- sında uzanan kumsala ve burada kurulmuş öncmli bir Likya kentine venlen ad. 4/ Köşe. kenar. uç... Lokantalarda garson yamağı. 5/ Dinsel tören ve kurallan... Tuzlanıp kurutulmuş yiyecek. 6/ Eylemleri olumsuz yapmakta kullanılan ek... Arka. geri... Bir bağlaç. 7/ Edirne'nin bir ilçesi... Sınır boyu. 8/ Kimileri uğur sayar.. Afrika'nın bataklık ormanlannda yaşayan, bacaklan bcyaz çizgili bir hayvan 9/ İçinde afyon bulunan sulu ilaç. YL KAR1DAN AŞAĞIYA: 1/ Atıf Yılmaz'ın. Reşat Nuri Güntekin'in aynı adlı romanından sinemaya aktardığı ve başrolünü Şener Şen'in oynadığı fılm. 2/ Kalın bükülmüşsicim... İki yılda birdüzenlenen gösten. 3/Her tür organik yağa venlen ad... Bir göz rengı. 4/Karadeniz'ın ku- zeyindeki iç deniz... Kâfi gelmeyen. 5/ Bir şeyı anımsamak için yazılan kısa yazı... Knpton elementinin simgesı... Bestelenmiş her tür şiire Baiı'da verilen ad. 6/ Basımevlerinde dizilmiş harf' lcn iyice yerleşurmek için üzerlerine vurmaya y.arar takoz. 7/ Satrançta özel bir hareket... Çanakkale'nin bir ilçesi. 8/ Tedavi etmek... İtalya'da birova. 9/Kuzusesi... Vücuda şınnga ile sıvı \enneişi. ANAMUR ASLtYE HUKUK HÂKİMLtĞİ'NDEN 1988,559 Datacı: M.Hidayet Sınanoğlu ve Alı Kemal Aslangil. Davahlar: S.S.Birlik Yapı Koop, 2-Kasım Kartakı. Dava: Tapu ıptalı, tesal. Karar Ta: 5.3.1992 Davacı tarafından davahlar aleyhine açılan topu iptali ve tescil da- vasımn yapılan duruşmaa sonunda mahkcmemızce verilen 5.3.1992 tarihlive 1988; 559 esas. 1992 74 sayıh karar davalılar Kasım Kartaka ve S.S.Bırlik Yapı Kooperatifı'nin gıyabında verilmış, tüm aramala- ra rağır.en davahlar Kasım Kartafcı ve S.S.Birlık Yapı Kooperatifı'- ne karar ve 18.6.1992 tanhli temyiz dilekçesı tebliğ edilememiştır. 7201 sayılı > asanın 28 ve 29. maddelen geregince ilan lanhjnden iti- baren 15 gûn sonra tebliğ cdilmiş sayılacağı ilanen duyurulur 29.3. 1993 Basın: 47671 ÇUBUK KADASTRO HÂKÎMLİĞt'NDEN 954/5966 Çubuk ilçesinin Yukançavundur Köyü'ne ait 4724 parsel sayılı tarlanın Davahlar Kamıle Ancı. Sırma Deligöz, Ali kızı Satıa ve AJ» kızı Hatıce adlanna tespıtine, Çubuk Orman Bölge Şeflıği'nin ıtiraz- lan üzerine yapılan duruşması sonunda: Nızalı parsehn tespitın iptali ile orman olarak tescıüne dair 16.9 1960 tarih ve 960( 768 sayılı mahkemcmiz karan, davablardan Kami- !e Arıci'nın adresi zabıiaca tespit olunamadığından. mahkememiz karan tebliğ edılcmemış olup, hüküm özetinin Basın İlan Kurumu kanalı ıle Çubuk"ta tevzı olunan gazetelerden birinde ilanen tebliğine karar venldığınden, 7201 sayılı kanunun 28 ve müteakip maddeteri ve H.U.M.K 'nun 432. maddesi geregince adı geçene ilanen tebliğine vc ilan larihinden 15 gün sonra adı geçene ilanen leblığine ve ilanı x tarihindcn itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı ve süresı içe- risinde temyiz yoluna başvurnıadığ takdirde karann kesinleşecegı tebliğ yerine kaım olmak üzere ilan olunur Basın: 27718
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle