17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23NİSAN1993CUMA 12 DIZIYAZI 'Gnayetihesaplayarakişlediıır TALAT OAVAS PAŞA Dilek Zaptçıoğlu X V atil Tehleryan itirafta bulunuyor. "Alrnanya'ya Talat Paşa'yı öldürmek için geldim. Onun öldüğünüduyan • • vatandaşlarım rahat bir nefes alacak ve bu başanmdan ötürü benimle ifiihar edeceklerdir. Cinayeti sadece bu duyguyu tatmak için işledim". hiç vicdan azabı duymuyordu: "Kiıle katili Talat Paşa'nın öldüğünü duyan vatandaşlanm rahat bir nefes ala- cak ve bu başanmdan ötürü tynimle ifti- har edeceklerdir. Bunu düşününce sevi- niyorum. Cinayeti sadece bu duyguyu tatmak için işiedim." Cinayeti kasten işlediğıni hiç saklamı- yordu: "Bu cinayeti soğukkanhlıkla. önceden hesaplayarak, hazırlanarak işlediğimi itiraf ediyorum. Sorumluluğu vicdan ra- hatlığıyla taşıyorum." öte yandan Alman topraklannda ışlen- miş önemli bir siyasi cinayet var. Savaştan sonra Almanya'da monarşi yıkılmış, Weimar Cumhuriyeti kurul- muş. Demokratik güçler, monarşinin kalıntılanyla ve dünyayı felakete sürük- leyen Kayzer rejimiyle hesaplaşmakta. Tehleryan'ın cinayeti işlediğj görgü tanıkJanyla sabit. Kasten adam öldür- menin cezası ölüm. Tehleryan ölüm değilse bile. hafifletici nedenlerle uzun bir hapis cezasına çarptınlacak olursa, yalnız Alman ka- Karakolda ifadesi alman Tehleryan muoyu değil, Londra'da, Paris'te Talat TM sn\r\ tf""KQr1r\ttj»nhııı-a \daht-*»m*»ci*r»*» ür.~~*.,. **C™.,»_»; i,~*i: !„ ! „ _ 1..*» T arihe "Talat Paşa Davası" olarak geçen duruşma 2 Haziran 192!'de Berlin'de başladığında Adalet Ba- kanlığı'nın çekmecesinde. hükümelin "Davayı bir an önce. ortalığı ayağa kaldırmadan sonuç- landınn" yolundaki direktıfi bulunuyor- du. Bu da\a ve jünnin karan, Batı dün- yasında bugüne kadar "Talat Paşa'nın suçunun kanıtı" sayılmıştır. Almanya'- daki daya, yıllardır "Soykınm Mah- keme Önünde" başlığjyla kitaplara konu olmuştur. Şimdi dava tutanaklannı açıp biriikte okumadan önce, Talat Paşa suikasuru Alman basının- dan izleyelim. 15 Man 1921 salı günü Talal Paşa öğle saatlerinde oturduğu sokakta yürürken vuruldu. Ci- nayetten hemen sonra çeşitli yanlı^anlaşılmalar meydana gel- di. Üzerinde kımlik bulun- madığından (ki "Mehmet Sai" adına pasaport çıkartmıştı) ce- bindeki kartvizitlere bakıldı ve Talat Paşa'nın Berlin'de yaşayan "Ali Sali Bey" adlı birTürk efen- disi olduğu zannedildi. Vurulduğunda kaldınmda tek başına, yavaş adımlarla yü- rümekteydi. Cinayet sırasında tesadüfen Talat Paşa'yla aynı hi- zada yürüyen bir kadının ba- yılması; "kansıyla yûrûrken vu- nılduğu ve kansının ağır ya- ralandığı" yolunda yanlış haber- lere yol açmış. Anadolu Ajansı İstanbul'a ilk haberini böyle geç- mışti Sokak ortasında cinayet 15 Mart 1921 salı günkii ak- şam baskısında Berliner Tageb- Latt gazetesi "Sokak ortasında ci- nayet" başlıgıyla haberi şöyle du- yuruyordu: "İlk söylentiler doğrulanırsa siyasi suikast niteüğı taşıyan bir cinayet bugün öğlende Charlot- tenburg'da. Hardenberg sokağı- nda iştendı. Yoldan geçenler, bir erkekle kadının arkasında genç 17 numaralı evin önünde, yaşlıca bir bey Şimdi takvimi 16 Mart 1921 carşamba aynı gün Charlottenburg Mahkemesi'ne cinayet zannıyla tuluklanmak üzere çı- kartıtdı. Cinayeti aydınlatmayı üstlenen Emni- yabancı uyruklu birerkek "tarafından ar- gününe çeviriyoruz. Tehleryan karaköl- >e t Mudürlüğü siyasi şubesinin herhalde kadan vurularak öldürülmüştür. Katil da. Tercüman aracıhğıyla sorgulanıyor. aklınagelenılksoru."Katilınsuçortak- tabancasını hemen atıp kaçmaya yelten- mıştir. Ama halk tarafindan yakalanıp Mommsen Karakolu'na getirilmiştir. Burada çok az Almanca bilen ve bir ter- cüman talep eden katilin kimliğı, İran'ın Salmas kenti doğumlu 24 yaşındaki tale- be Salomon Teilirian olarak tesbıt edıl- miştir. Hardenberg sokağmda oturan Teilirian'm cinayeti kıskançhk yüzün- den işlediği sanılmaktadır. Üstünün aranması neticesinde cüzdanında 12 bin mark nakıt para bulunmuştur. Mak- Başmda bir bastonun yol açtığı 20 santi- metre uzunluğunda derin bir yara var. Halk neredeyse linç edecekmiş. Kan kaybetmiş, bütün gece ateşler ıçinde kıv- ranmış. sayıklamış. Şimdi rahat. Tercü- man ona çukulata, şeker getirmiş. Omu- zunu sıvazlayıp "Seninle ilıihar ediyo- ruz" diyor. Tehleryan itirafta bulunuyor: "Almanya "ya sadece Talat Paşa'yı öl- dürmek için geldim." "Ailem Ermeni tehcirinde öldü, ben lan var mı?" olmalıydı. Berliner Tagebliatt gazetesi, bu soru- yu sorup cevabı bazı önemli görgü tanık- Paşa'yı "Ermeni katliamlanndan sucju' gösteren üikeler de ayağa kalkacak. Batıh ülkelerin kamuoylan Talat Paşa'yı ve Türkiye'yi zaten roahkum etmiş. Olû- münden sonra Almanya dahil olmak üzere Batılı ülkelerin gazetelerinde çıkan yonımlarda Talat Paşa, "elfcrini kana buladığı için sonunda cezasını Ermeni bir intikamcı tarafından bulan Jöntürk" lannın verdiğini yazryordu. Bu görgü olarak tarihin karanüklanna atılmış. tanıklan karakola gjdip. "Cinayetten hemen sonra hayvanat bahçesi istasyo- nunun önünde bazı Şark upli adamlar arabayla, hızla kaçarcasma uzaklaşıp gittiler" demişti. Adamlann şüpheli tavı- rlan. görgü tanıkJannın dikkatini çek- mişti. Tehleryan da Talat Paşa'yı öldürdük- Hay vanat Bahçesi Istasyonu. Soromon Tchlen an Talat Paşa'yı öldürdükten sonra bu binanın önünde > akalanck. Görgü tamVlap katİHnyakaiaııd^aıüarda^arktipU'şüpheUşahıslaıinbıiradanbfirarabfl)1aRıdalızak " "'""~ " Soromon Tehteryan. siyah ve şık bir takım elbiseyle sanık sandaJyesinde. Başı dik oturuyor. Zayıf, esmer, kısa boylu bir delikanlı. Siyah gözleriyle kar- şısındakini delip geçercesine bakıyor. Alman gazeteciler şöyle yazıyor. "Sanık- ta tam bir fanatik tipi var." Tehleryan tercümamn Almanca'dan Ermenice'ye çevirdiğı sorulara alçak sesle, ya- vaş, cevap veriyor. Ne zaman konu "katliamlara" gelse sesi yükseliyor, coşuyor, bağınyor. Uyandırdığı izlenim, "geçirdiği dehşet verici olaylardan sonra akli dengesini bulamamış genç bir adam." Hakim sorguya başlıyor. Teh- leryan sorulan yarutlıyor "2 Nisan 1897'de Pakariş'te doğdum. Babam tüccardı. iki veya üç yaşındayken Erzincan'a taşmdık. Jki erkek ve üç kızkar- deşim vardı. Evli olan bir ab- larrun dışında hepimiz Erzincan'- da, aılemle otururduk. Erzin- can'da sekiz-dokuz sene okula gittim. Başanlı bir öğrenciydim. Ailem çok varlıklıydı. Savaşta iş- ler durgunlaşmıştı, ama duru- murauz katliamlarla kötüleşti. Ortanca ağabeyim askerdi. Cep- heye gitmemiş, Erzincan'ın gü- neyinde kalmıştı. Erzıncan Tür- kiye'nin Asya topraklannda, Ermenistan'dadır. Asker olan ağabeyim 1915'teizinliçıkmıştı, katliamlar sırasında cvdeydi." HAKİM: Erancan'da katli- amlara hazıriıksız mı yakalan- dınız, yoksa önceden bazı işaretier almış mıydımz? SANIK: Devamlı insanlann öldürüldüğünü işittiğimiz için katliam olmasını bckliyorduk. HAKİM: KarliamlariattgiHne tür görüşler öw sürülüyordu? Ne deoiyordu? Katliamlann sebebi bir adamın yürüdüğûnü gördüler. Çifte 17 numaralı evin önünde yetişen adam, 50 yaşlanndaki beyin omuzuna dokundu ve berikı şaşkınlıkla arkasını dönünce başma bir kurşun siktı. Vuruian adam öldü ve yere yığıldı. fkinci bir kurşunla kadını ağır yaraladı. Sonra silahı cesedin yanına attı ve kaçmaya başladı. Halk adama yetişti, onu dövdü ve polise tes- lim etti. Mommsen karakolu ile Hayva- nat Bahçesi İstasyonu'ndan gelen yetki- liter heyecanb kitleyi yatıştınp trafiğın normal akışını sağladılar ve olay yerin- deki gcrekli önlcmleri aldılar. Katil. Hardenbere sokağında ikamet eden 24 yaşındaki îranlı talebe Salomon Teiliri- an olarak teşhis edildi. Başka kaynakla- ra göre Îranlı değil Ermeni olduğu iddia ediliyor. Yanında 12 bin mark nakit para bulundu. Çok az Almanca konuşu- yordu. Vuruian adamın cescdi cinayet masası memurlan gelene kadar sokakta kaldı." Berlin polisi. cinayet günü öğteden sonra basına şu açıklamayı yapıyordu: "Bugün saat onbir buçuğa doğru Charlottenburg Hardenberg sokağında tulün. üstünde bulunan kartvizitlere göre Türk vatandaşı Ali Sali Bey olduğu sanılmaktadır.'" Polisin elindeki ilk hatalı bılgiler bir- kaç saat zarfında düzeltildı. Berliner Ta- geblatt gazetesi, 16 Mart 1921 tarihli er- tesi günkü nushasında manşetinı şöyle atıyordu: "Tala Paşa Berlin'de öldürüldü." Tehleryan. cinayetın ertesi sabahı Charlottenburg Cinayet Masası'ndan müfettiş von Manteuffel tarafından bir tercüman aracılığıyla sorgulandı. Bu arada Talat Paşa'nın cesedi tam iki saat yerde kaldıktan sonra morga kaldınlmış, otopsiye alınmıştı. Otopsidc kurşunun enseden girip beyni delip geç- tiği ve alnından çıktığı saptandı. Tageblatt gazetesi şöyle yazıyordu: "Cinayetin üzerinden sis perdesınin hala kalkmamasına karşın polis, bunun önce tahmin edildiğı gibi kıskançhk yü- zünden değil, salt siyasi nedenlerle işlen- miş bir suikast olduğu görüşünde." Nitekim suikastla Berlin Emniyet Mudürlüğü siyasi şubesi ilgılenecekti. tesadüf esen ölümden döndüm. Daha o zaman Talat Paşa'yı öldürmeye ant iç- tim." Tehleryan bu sözlerini mahkemede yalanlayacak ve "Böyle bir şey dediğimı hatırlamıyorum" dıyecektir. Karakoldaki sorgusunda şöyle an- laur: "Ermeni asıllı bazı vatandaşlar bana Talat Paşa'yı öldürmem için para verdi. Epeydir Berlin'deyim. Çeşitli pansiyon- larda kaldım. Birkaç hafta evvel Talat Paşa'nın Hardenberg Sokağı 4 numaralı evin ikinci katında oturduğunu öğren- dim. Onu rahatça izlemek ve alışkanhk- lannı ezberlemek için tam karşısındaki binada oda tuttum." Tehleryan cinayet sabahı Talat Paşa'- nın evinden çıktığını görünce peşine takılmıştı. Onu iki hafta boyunca adım adım takip ettiği ve ne yaptığmı ilk elden izlediği, şu sözlerinden de bellıydi: "Talat Paşa her sabah saat 9'a doğru hayvanat bahçesi civannda oturan bir akrabasını ziyaret etmek ve sabah ga- zetelerini okumak için evden çıkardı. O gün evden saat II 'ı geçerken çıktı." Tehleryan. işlediği cinayetten ötürü ten sonra Hayvanat Bahçesi îstasyonu'- na doğru kaçmıştı. İstasyondan hızla uzaklaşan bu "Şark tipli", esmer adamlar Tehleryan'ı araba- ya almak için beklemiş: katil halk tara- fından derdest edilince, gazlayıp kaçmış olamazlar mıydı? Ne yazık ki 70 yıl önceki olayın görgü tanıklan artık hayatta değil. Ne de on- lan sorgulayan polis memurlan. Bu tanıklar mahkemeye çağnlmadıklan için. tutanaklarda ifadeleri yok. Şimdi tekrar 2 Hazıran 1921'e, cina- yetten iki buçuk ay sonra başlayan dava- ya dönüyoruz. Tam birfanatikyapı Dinleyici sıralan tıklım uküm dolu. Berlin'de yaşayan Türkler ve Ermeniler duruşmayı yerinde izliyor. Dünyanın dört bir yanından; özelükle Ingiltere ve Fransa'dan gelen basın mensuplan ku- laklannı dört açmış dinliyorlar. Talat Paşa davası başlı başına olay. Tehler- yan'ın akıbetı merak konusu. Bir yandan Almanya. 1915'teki Erme- ni tehcirinin miman olmakla. en aandan tehcire sesini gkartmamakla suçlanıyor. yi SANIK: Baştan beri katliam vardı. Daha ben doğarken ve ailemJe Er- zincan'a taşındıktan sonra da. Ailem katliamlar yapıldığmı anlatırdı. HAKİM: Eskiden de mi? Bu eski katB- amlann tarihi neymiş? SANIK. 1894te de burada (Erzin- can'da) katliam olmuştu. HAKİM. 1915 katJiamlanna önceden rşaret eden bir vaka yaşandı mı? Katti- amın niçin yapddıgı biliniyor muvdu? SANIK: (Anlamıyor) Ben o zaman daha doğmamıştım. HAKİM: 1915*tedoğmamışmı>dına? SANIK: Hep katliam yapılacağından korkardık; nedenini bilmezdik HAKİM: Peki ailenizin sohbetferinden de mi katliamlann sebebini öğrenememiş- tiniz? SANIK: Yeni Türk hükümetinin bize karşı önlemler alacağı söylenıyordu. HAKİM: Türk hükümeti btına gerekçe oiarak askeri zonuıluluklan gösterroemiş miydi? Bu konuda ne deniyordu? SANIK' Ben o zaman çok küçüktüm. HAKİM: Ne de ofcsa 18 yasındaydınız. SANIK: Bunun dini ve siyasi sebepleri olduğu söyleniyordu. YABHV: Sorga s&rüyo>T Denıokıasi cephesinde silkiııişiııbombasıydı O N B I N L E R İCİN YAZDI Uğur abi. Bir eğitimci olarak bundan böyle daha büyük aziınle, daha bir coşkuyla ve daha da inanarak Atatürkçü- lüğü dcmokrasıyi ve laiklığı savunacağıma ve çocuklanma bu düşünceleri yaymak için ça- lışacağıma söz veriyorum. Toprağın bol olsun. HasanÖ. Sevgili Uğur! Yaşamında bir "Mum'dun. Şimdi ise bir meşa- le!... Demokrasi savaşını bırak- lıgın yerden devam ettireceğiz. Rahat uyu. Aliye Sürer Uğur amca, ölümünün 1. haf- tasında scni uğurlamaya gel- dim. Ferzan Süzer Sevgili ağbeyimiz. Bugün ölü- münün 8.günü. Tam sekiz gön- dür ölümünün ardından cum- huriyete ve laikliğe bağlı genç- ler, işçiler, memurlar ve tüm halk sokaklan, meydanlan ve salonlan dolduruyor. Seni vu- ran insanlık ve bilim düş.manı gericiler sanki yeni hedeflerini vermek için karanlığa gizlen- mişler. Ama biz buna izin ver- meyeceğiz. Rahat uyu. Zckeriya Meri Sevgili Uğur Mumcu, seni kay- bettik. Ama her zaman içimiz- de yaşayacaksın. Senden sonra- da daha çok Mumcular yetışe- cektir. Mustafa Çaprazlı Sevgili Uğur Mumcu insanlık adına büyük kayıpsın seni anı- yorum. ZeyncpÖzer Senin yaktığın ışık bize bir me- şale oldu. Bu mcşalenin ışığında bizde senin yanında savaş vere- ceğiz. Cumhuriyet, laiklik ve demokrasi adına rahat uyu Uğur ağabey. Zülfıye Adıgüzel, İsmail Mercan TC demokrasinin cn büyük şe- hitlerindcn birini daha vermiş- tir. O cumhuriyette her gün okurlar ile buluşurdu. Ülkemi- zin gittikçe yozlaştığı günlerde bile o aydın ışığın saçmaktaydı. Her gün kalemiyle verdiği sa- vaştaki düşmanlar tarafından katledildi. Onun galibiyeti biz- lerinde onun izinden yüreme- sıyle oluşacaktır. O ölümünde bile bize ışık tuttu. Halkın seni unutmayacaktır Mumcu. H.Tonguç Ö. Demokrasinin savunuculan. laikliğın. koruyuculan güzel in- sanlan yok etmelerinle izin ver- meyeceğiz sizlede vanz. Sizlerle olacağız. Alçaklara yol vcrmc- yeceğiz sizleri çok seviyoruz. Ölümsüz insanlan sevgiyle öpüyorum. LJlviye Dikmen Sevgili Uğur abi, bugün bir haf- ta oldu. Seni katledişlerinin 7. günü. Sana kırmızı karanfıl ge- tirdim. Anın önünde bir kez daha saygjyla eğiliyorum. Nur içinde yat! Seni yaşatacağız. Fevzi Ertemun Ölümünle uyandırdın kitleleri. Rahat uyu. Dr. Y.Koç En büyük Türk, seni kaybettik yıkıldık, ama yılmadık. Ayşe Özkan Susturmayı, yıldırmayı, amaç- layan saldın, emek ve demok- rasi cephesinde silkinişin. hay- kınşın bombasını patlatmış oldu. Uğur Mumcu'nun anısı mücadelemize ışık tutacak. Anısı önünde saygıyla eğiliyo- rum. Turhan Aygün Büyük demokrasi şehidi, biz cahil gençlerin uyanması ve cumhuriyete sahip çıkması için senin ölmen gerekmiyordu. B.E. Sevgili Mumcu, seni acımasızca katleden eller aslmda düşünce bombasının fitilini ateşledikle- rinin bilincinde değiUerdi. Biz Türk gençliği olarak daima Atatürk'ün ve senin canın pa- hasına korumaya çalıştığın il- keleri daima koruyacağız. Sen bir bayrak getirdin, şimdiye dek sürdürdüğün yanşı daima geriden izlediysek de bundan sonra biz de yanz, biz Türk gençbği laik Türkiye'yi daima koruyacağız. ruhun şad olsun. Nimet Karademir Büyük Türk taşıdığın meşaleyi sonsuza dek sürdüreceğimize, Atatürk ve laik Türk cumhuri- yetine sahip çıkacağımıza bize bıraktığı Türkiye'yi yüceltece- ğimize Türk gençliği olarak söz veririm. 'Ne mutlu Türküm di- yene.' Ruhun şad olsun. Yasemin Karakurt Sevgili Mumcu, yiğit birinsan- dın. Ancak kahpece sana saldı- rabildiler. Rahat uyu. Gülten, Hüseyin Yavvzoğlu Hepimiz susarken, sen susma- dm. Seni koruyamadığımız için hepimize yazıklar olsun. An- cak bundan sonra senin fıkirle- rini yaşatarak kendimızi affet- tirmeye çalışacağız. Nilgün Aşkın, Sinan Aşkın Sevgili Mumcu varlığında ışık- tınş, ölümünle meşale oldun. Mücadelen mücadelemiz ola- cak. Nur içinde yat. Öner Demir Ölümlerin ve kirlenmenin ka- ranlıklığı dünyada aşağılık pianlara gerçck tepkiyi göstere- bilmek üzere Uğur Mumcu ve benzerleri insanlara saygıyla. Levent VaJçm SÜRECEK ANKARA^AIVKA MÜŞERREF HEKİMOĞLU Özal'ın hoşgöpüsü Ben Cumhuriyet kızıyım, Atatürk'ü, devrimleri yaşa- mımda hissettim tepeden tırnağa. Kurtuluş Savaşı'nı başaran, özgür ve bağımsız bir ülkede yaşamanın mut- luluğunu, çağdaş uygarlığa ulaşmanın umudunu yaşa- dım yıllar boyunca. Atatürk'ü saygıyla, hayranlıkla, in- san olmanın, erkeğe eşit haklar ve özgürlüklere ulaşan bir kadın olmanın teşekkürü ve bilinciyle hissettim her zaman. Devrimler giderek boyutlandı düşüncemde. Tarihinyargısıdeğişmiyor, 1920lerden ikibin'lereyö- nelen dünyamızda insanlık tarihindeki yerini, önemini hala koruyor Atatürk. Yolundan sapanlar, devrimlerini yozlaştıran, ilkelerini çarpıtan çabalar çağa ters düşü- yor, çağdışılığı sergiliyor ancak. örneklerini her alanda yaşıyoruz. Hatta bir ölünün ar- kasmda! Uygar çizgiler yerine, arabesk çizgiler oluşu- yor, çelişkilersergileniyor, moda deyimiyle postmodern bir toplum örneği veriliyor! Sayın Semra özal da nasıl şaşırdı kimbilir! Kimi dav- ranışları, sözleri nasıl yorumladı? Kulağına inanamıyor insan, sahnede rol değıştirir gibi kişilik değiştirenler var. Bizans türü oyunlara soyunuyorlar. Üstelik hayli üst düzeylerde! Olüm bir uyarı bence. Sayın Ozal'ın ölümü de yeni bir uyarı hepimize. Iç politikada da. dış politikada da! Dü- şünmek, değerlendirmek, sözlerle gerçekleri yörünge- sine oturtmak gerekir. Sayın özal ile kimi gazeteci ve yazarlar gibi yakınlı- ğım yok. Ortak anılarımız da yok. Olmasına da özen göstermedim doğrusu. Ama başkentte yaşayan bir ga- zeteciyim ben. özal'ın çizgisini yakından izledim; zeka- sı. bilgisi, yetenekleri. değişik görevlerinin birikimiyle ilginç tırmanışı var. Kimi olaylan biriikte yaşadık, bir ba- sın toplanhsmda, Devlet Konukevi'nde bir yemekte, CSO'da bir konserde, Çankaya Köşkü'nde bir resmi ka- bulde, bir resim sergisinde tanık olduğum özellikleriyle belli gözlemlerim var. Bu kösede ya da Cumhuriyet Dergi'nin sayfalarında da yazdım izlenimlerimi. Bir gün daha ayrıntıh yazarım belki. örneğin Cumhurbaşkanlı- ğına seçildikten sonra bir cuma akşamı CSO salonurta geldi özal'lar. Her zamanki gibi el ele, gülümseyerek. Ama salonda büyük sessizlik, hiç alkış yok. Oysa orkest- ra şefi sevgi gösterileri ve coşkuyla alkışlandı biraz son- ra. Özal'ları inceledim uzaktan, serinkanlı hatta gülüm- seyerek oturdular koltuklarında, konseri dinlediler, alkışladılar, arada çekip gideceklerini düşünenler yanıl- dı, sonuna dek izlediler konseri, sanatçıları kutladılar. "Sessizliğin Müziği" diye bir yazı yazdım o zaman. Ye- niden karşılaşmamızda gülümseyerek selamladılar beni. Kuşkusuz hoşgörü örneği. Sessiz bir protestoya sessiz kaldılar. Hoşgörü örnekleri çoğalabilir. Sayın Özal'ın çarpıcı kişiliği var; kararları, çok önemli konular- da sesli düşünür gibi açıklamaları, ürettiği seçeneklerle ülkemizin gündemini o saptadı her zaman. Gazeteler onun dogrultusunda başlıklarla yaymlandı, politika üre- tenler Özal edebiyatı üretti ancak. Ülkemizin gündemin- deki gerçek sorunlâr da askıya alında ama zekası da, üretkenligi de tartışılamaz doğrusu. Ekonomiden, çok anlamıyorum ben, dehasını ölçecek durumda değilim ama ülkemizde dikeysel bir kalkınma olduğu yadsına- maz. Yeni ufukların genişliğini yatay gelişmeler, yaygın bir kalkınma kanıtlayabilir ancak. Belki de hayli uzun yaşadığım için değer yargılarının genişzaman içindeverilmesinisağlıklı bülüyb'rum ben. Yaşayarak öğrendiğim bir gerçek bu. Kimi yanılgrlar ya dadüşkırıklığı ileacı birikimler varyüreğimde. Mesleği- mizde de örnekleri çok, belli bir donemde savaşan bir kalem yoruluyor, kırılıyor birden! Parlak bir yıldız sönü- yor, yüregine güvendiğiniz bir kişinin soluğu tükeniyor, umut soluyor, umudu yeşertenler öfke ve kin yeşertiyor çok geçmeden. Inançları, eylemleri ve soluklarıyla zamana direnen- ler ayakta kalıyor ancak. Doğrular ve yanlışlar zaman içinde yerine oturuyor. Sayın özal'ın gerçek portresini de zamanın fırçası çi- zecek bence. Onu çok övenler ya da eleştirenler de o portre karşısında gerçek yerini alacak 0 zaman. Kimileri ilkeferi dogrultusunda. kimileri ilkesizliğin çaprazları içinde. Yazımın başındadabelirttim, ben Cumhuriyetkızıyım. Başta laiklik. Cumhuhyetimizin ilkelerineduyarlığımı yi- tirmeden yaşamaktan mutluluk duyuyorum. Bu ilkeleri zedeleyen politikalan eleştirmeyi de mesleğimin doğal görevı sayıyorum. Sayın Özal'ı eleştirmekten de geri kalmadım hiç. Demokrasiye, düşünce özgürlüğüne ina- nan bir kişi olarak beni hoşgörüyfe karşılayacağını dü- şündüm. Haksız da değilim. Çankaya'da bir akşamı anımsıyorum. Cumhurbaşkanı Özal ile son karşılaşmamızı. Azerbaycan Cumhurbaş- kanı Elçibey onuruna verilen bir yemek. Sayın özal, konuğuyla ön salona geliyor, konuklarını selamlıyor. Eli- mi sıkarken durdu: - Siz gerçekten bir hanımefendisiniz, dedi bana... Şaşırdım birden ve sordum: ^Sayın Cumhurbaşkanı, bu sözleri neden hak etüm acaba? Yanıtı çok kısa, ama beni hala düşündürüyor. - Üslubunuz nedeniyle. ölümünden beri sık sık kulağımda çınlıyor bu söz. Çok sert, ağır eleştirileri de hoşgörüyle karşılardı her za- man. Ben de az eleştirmedim ama üslubumu hiç değiş- tirmeden. Bunu farketmişti demek! Yaşasaydı, ardından konuşanların üslubundaki deği- şikliği nasıl yorumlardı acaba? BULMACA 1 2 3SOLDANSAĞA: 1/ Victor Hugo'nun ünlü romanı. 2/ Yazarlar, edipler... Kesintilerden sonra kalan miktar. 3/ Kekemelik. pepemelik. 4/ Rütbesiz asker... Man- tar kaunaru çok gelişen bir tür meşe. 5/ Aritme- tikte bir kuvvetin derece- sini veren sayı... Kızgın. öfkeü anlamında yerel sözcük. 6/ Kutsal ışık... Mehil.7/Üstün..."---ile zeri kendine kat kat siper ettin /' Merk okunu geçmez mi sa- nırsın siperinden" (Bağdatlı Ru- hi). 8/ Toprağın nemi... Çalgıç. 9/ tahıl yığını... Türk müziğinde yö- rük özellik taşıyan oyun havası. YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Refik Halit Karay'ın bir roma- nı... İntikam. 2/ Büyük erkek kar- deş... Sahnedeki oyunculara, izle- yicilere duyurmadan unutulmuş bir sözü ya da tümceyi anımsatma. 3/ Adana'nın bir ilçesi... Eski Mı- sır'da güneş tannsı. 4/ Bir an/atımı oluşturan sözcük ya da tümcelerin topu... Kahn bükülmüş skim. 5/ Cila ve yaldız işle- rinde kullanılan bir cins zamk... Sakat kimse. 6) tlham... Japon Iirik dramı. 7/ İlgi çekici. 8/ Bir nota... Kilime benzer, renkli ve motifli uzun yolluk. 9/ Tiyatro ve sinemada teknik ustahkla ya- pılan hile... Madencilikle ilgili bir kuruluşumuzun kısa yazılışı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle