23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20NİSAN1993SALJ 12 DÎZİ YAZI Mahkeme iki gündebitirildiI t •_• ^ - ^ netim-^adım vakıst.rrfıö Enver. Talat den, yola ç^kmadan önce 3 bin lira bor TALAT PAŞA DAVASI Dilek Zaptçıoglu \Jldiirenin değil, öldürülenin yargılanmasına dönüşen Talat Paşa davasımn apar topar bitirilmesinde Alman Hü'kümeti'nin,Ermeni tehcirindeAlmanya'nın rolünün kurcalanabileceği kaygısı eiken oldu 1 921 yılının haziran aymda Ber- lin bütün dünyanın dikkatle- nnı üzerine çeken bir duruş- maya sahne oldu. Berlin Üçüncü Eyalet Mahkemesi salonlannda halkm arasından seçilmiş on iki jüri üyesi sanık sandalyesinde oturan Ertneni asıllı Son>- raon Tehleryan hakkında karar verecek- t!. Tehleryan, cinayetten yargılanıyordu. İttihat ve Terakki Cerniyeti'nin lider- krinden eski Dahiüye Nazın ve Sadra- zam Talat Paşa'yı duruşmadan üç ay önce Berlin"de tabancayla vurarak öl- dürmüştü. Talat Paşa'yı ensesınden vu- rarak yere serdıkten sonra kendisıni ya- kalayıp döven Almanlara "Ben Ermenı, o Türk, bunun Almanya'ya zaran yok!" dıye haykırmıştı. Tehleryan, "Talat Pa- şa'yı öldürmüş olmam Almanya'yı ilgi- İendirmez" diyordu. Siyasi bir suikastın Alman adaletini il- gilendirdiğı, yasalarla sabitti. Alman Ceza Kanunu'na göre kasten adam öl- dürmenin cezası ölümdü. Ama Tehleryan Berlın'de. yüzyılımızın en ilginç sıyası mahkemete- nnden binnde beraat ettı. Tehleryan'ı yargılamak için kurulan mahkeme daha ilk dakıkalanndan ıtıba- ren Talat Paşa'nın yargüandığı sıyası bir fiatforma dönüştü. 1915 yılının Ermeni tehciri ve kitlesel deportasyon sırasında meydana gclen ölümler, o günlerin İçiş- leri Bakanı Talat Paşa'nın "kasten işle- diğı suç" kabul edildi. Savunma ma- kamının getirttiğı tanıklar ve saruğın btz- zat kendisi öylesine dehşet verici olaylar- dan söz ettiler ki, Savcı'nın "Burada Ta- lat Paşa yargılanmıyor" şeklindeki iti- razlan kulakardı edildi. Karmaşık bir siyasi suikast davası iki günde alelacele sonuçlandınlıp rafa kaldınldı.Soromon Tehleryan davası ta- nhe "Talat Paşa Davası" olarak geçtı. 2-3 Haziran 1921'de Berün'degörülen "Talat Paşa Davası"nın tam seyri neydi? Sanık niçin serbest bırakıldj? Akli dengesi yerinde değıl miydi? Tek başına mı hareket etmişti? Suç or- taklan var mıydı? Cinayet karannı da kendisi rru vermiştı, yoksa başkalan tarafından azmettirilmiş, hatta ki- ralanmış mıydı? Mahkeme niçın iki gûnde, apar topar bitirilip rafa kaldınldı? Neden tanıklann hepsi dinlenmedi; saruğın çelişkili ifade- lennin üzerine neden gidilrnedi? Davanm çabucak bitirilmesinde ki- min çıkan vardı? Tehleryan davası, yakın tarihimizin önemlı sayfalanndan bırine ışık tutuyor. Berlın'deki davada pek çok noktanın karanlıkta kaldığını tutanaklardan ızli- yoruz. !şte bu yüzdendir ki Talat Paşa'yı kimin öldürttüğüne dair spekülasyon- lann ardı arkası kesibnemişür. öne sürülen tezlerin başında, "Tehler- yan'ın tekil hareket eden Ermeru bir inti- kamcı olmadığı ve Ingiliz gizli servisince görevlendirildiği" iddiası vardır. Bu sava ittihat ve Terakki'nın son Kâtib-i Umu- mi'si, (Genel Sekreteri) Mithat Şükrü Bleda başta olmak üzere bir dizi fıkir adamımızda rastlıyomz. Buna göre Ta- lat Paşa'nın 1921 yüı şubat ayında, öldü- rülmeden birkaç hafta önce Almanya'da İngiliz istıhbarat ajanı Herbert Aubrey ile buluşup görüşmesı de "İngiliz Planı"- nın parçasıydı. Bu söyleşiye ıleride de- ğineceğiz. Elbette Tehleryan'ın, ingiliz gjzlı ser- visince Talat Paşa'yı ortadan kaldı- rtmak için tutulan bir katil olduğu savını ne o gûnlerde ne de bugün kanıtlamaya imkân yoktur. Spekülasyonlar, doğalan gereği ne kanıtlanabahr ne de çürûtüle- bılir. Ne var ki ebmizdeki dava tutanaklan, Talat Paşa'nın "akli dengesi yerinde ol- mayan bir Ermeni intikamcı" tarafı- ndan değil de, önceden hazırlanmış bir plan çerçevesinde öldürüldüğü yolunda- ki kuşkulan kuvvetlendiriyor. Dava tutanaklannı o gûnlerde Alman basınmda yer alan bazı haberlerle birleş- tirince şunu görmekteyiz: Cinayetten he- men sonra polise başyuran görgû tanı- klannın ifadeleri, katilin suç ortaklan ol- duğuna işaret etmektedır. Aynı şekilde Tehleryan'ın karakoldaki ve mahkeme salonundaki ifadeleri çelişkili ve inandıncıbktan uzaktır. Bilirkişiler, Tehleryan'ın akli dengesi hakkında farklı raporlar vermişler, görüş birliğine varamamışlardır. Katilin suç ortaklanna işaret eden görgü tanıklannın ifadeleri mahkemede kayda geçmedı. Aynı şekilde Tehler- yan'ın çelişkili ifadeleri araştınhnadı. Sanığın akli dengesinin ne durumda ol- ünlü Alman Şarkıyatçılar tarafından or- taya atıbnış tezlere rastladık. Alman Şark uzmanlan, Ermenılerin deportas- yonunu önceden tezleri arasına almı- şlardı. tstanbul'dakı Alman askeri mis- yonundan ûst rütbeli bir subay, "Ermeni tehciri planlan Alman kökenlidir" de- mışti. Bunlara burada aynntısıyla deği- neceğiz. Talat Paşa'dan sonra İttihat ve Terak- ki Cemiyeti'nin önde gelenlerinden Dr. Bahattin Şakir ve Cemal Azmi Bey de Berlın'deöldürüldüler.Bucinayetler"fa- ili meçhul" hanesıne yazıldı. Soromon Tehleryan beraat ettikten sonra Amerika Birleşik Devletleri'ne yerleştı, evlendi; bir oğlu ve bir kızı oldu ve 1960 yıhnda ABD'de, 64 yaşında öl- dü. Gazetecı tarihçi değil. Ama araştırma- lanyla tarihçilerin üzerine eğilmesinde fayda olan bazı konulan açığa çıkartabi- netim") adıru yakıştırdığı Enver, Talat ve Cemal paşalar gelmektedir. Cemi- yetin Genel Merkez üyelerfhden Dr. Nazrm, Dr. Bahattin Şakir ve Dr. Rusu- hi'nin de tstanbul'da kalması sakıncalı görülür. Ermeniler Batı dünyasında, özellikle savaşı kazanan Üçlü Ittifak'a mensup tngiltere ve Fransa'da "1915 Ermeni katliamlan" ile ilgili çok genış bir kamu- oyu yaratmayı basarmışlardır. fstanbul işgal alündayken İttihat ve Terakki li- derlerinin yargdanıp ölüm cezasına çarptınlmalan işten bile değildir. Cemi- yete karşı iç muhalefetin sesi de savaşın kaybedilmesinden sonra her zamankin- den daha gür çıkmaktadır. Talat Paşa ülkeyi terketmek istemez. îttihatçılann çoğu gibi hayatını örgüt ve siyasi çalışmayla özdeşleştirmiştır. Yurt dışına kaçmayı içine sındiremez. Ama kalacak olursa akıbet meçhuldür. So- nunda "ortalık yatışana kadar" Alman- ya'ya gitmeyi kabul eder. Talat Paşa İstanbul'dan aynlmadan önce yeni padişah Vahdettin'in kabine- sinde kendı nüfuzunu kullanarak işbaşı- na getirttiği hükümet reisi Ahmet tzzet Paşa'ya bir veda mektubu yazar. 2 Teşn- nisani 1334 (1918) tanhh ve Mehmet Ta- lat imzab yazısında şöyle der: "Bir müddet memleketin ecnebi nüfuz ve tesiri alunda kalacağım anladım. Buna rağmen memlekette kalmak ve milletın muvacehesinde mahkeme ol- mak fıkrinde idim. Bütün dostlanm bunu atiye talik etmem için ısrar ettiler (...) Bütün hayatı siyasiyemde hedefım ŞSerlimr Talat Paşa'yı ensesinden vurarak öldüren Ermeni asıllı katil SoromonTetüeryan(altta) yakalandığında "Ben Ermeni o Türk, bunun Almanya'ya zaran yok!"di\ e haykırmış,oiayı cinayetin ertesi günü 16 mart 1921 çarşamba günkü sa yKmda "Berliner Tageblatt" birinci sayfada manşetten "Talat Paşa Beriin'deöWûrûWü"şekhnde vermişti. duğu sorusu net olarak yanıtlanmadı. Tehleryan'm savunmasıru üstlenen ünlü avukatlar ve tanık koltuğunda oturan Almanya'daki en büyük "Ermeni dost- lan" davayı saruğın değıl, maktulün yargılandığı bir platforma çekmeyi ba- şardılar. Oysa bu dava. Talat Paşa'nın Ermeni deportasyonlannda oynadığı rolü ortaya çıkartmak için kurulmamıştı ve bu amaca hızmet edecek durumda da değildi. Davanın iki günde çarçabuk bitiril- mesinde Alman Dışışlen Bakanlığı'nın gizli bir yazısı önemli rol oynadı. O gûn- lerde Almanya'da "Ermeni sorunu"yla ilgili tartışmalar, davanın seyrinı etkile- di. Ahnan hükümeti, Talat Paşa Da- vası'nın çabucak bitirümesıni ve "Erme- ru tehcirinde Almanya'nın rolü"nün faz- la kurcalanmamasını istemışü. Peki teharde Almanya'nın rolü ney- di? Bu soruya yanıt ararken, daha Birinci Dûnya Savaşı başlamadan önce bazı lir. Talat Paşa suikastı ve Almanya'daki Tehleryan davası. incelenmeye deger bazı konulan tozlu arşiv raflanndan gûn ışığına çıkartıyor. İstanbul'dan Berün'e dönüşü olmayanyolculuk Yıl 1918. Osmanlı lmparatorluğu ve İttihat Terakki Cemiyeti liderleri açısı- ndan kara bir yıl. Almanya'nın kaza- nacağı inancıyla girilen dünya savaşı kaybedilmiş, memleket yabancı ordular tarafından işgal edilmiş, koca bir impa- ratorluk batmışür. İktidan elınde tutan cemiyetın ileri gelenleri oturup "Ne yap- malı?" sorusuna yanıt ararlar. Yapılabi- lecek şeyler artık ıyke kısıtlıdır. örgütün genel merkea. liderlenn ortalık durulup memleket bir gün yiıbana ışgalalerden annana kadar yurtdışına gitmclerine ka- rar verir. İstanbul'dan aynlacak olanlann başı- nda Baü'nın "Triumvirat" ("Üçlü Yö- memlekete fedakârane hızmet etmekti. Memlekete karşı hesap vermek. muha- keme edilerek tayin olunacak cezayı ke- mali cesaretle çekmek istenm. Memle- ketin ecnebi nüfuz tesırinden azade kaldığı gün ilk telgrafınıza ıtaat edece- ğim." Talat Paşa, memleket yabancı ışgal- den kurtulacağı gün geri dönme hedefiy- le hazırhklannı yaptı. Padışahın hediye ettiği bir otomobil ve her ay maaşından yirmişer lira artürarak biriktırdiği 1600 lirası vardı. Buna, Çekmece dolaylan- nda dört kişiyle ortaklaşa kiraladığı Amındos Çifthği'nin devnnden edındiğı geliri ekledı. Bu pararun bir kısmını yanı- na alarak dönüşü olmayacak son yolcu- luğuna çıktı. O sıralarda üç paşanın Hazine'den 40 bin altınla sırra kadem bastığı söylentile- ri dolaşıyordu. Oysa Talat Paşa'run Ber- lin'dekı hayatı, para içınde yüzmediğini gösteriyor. Enver Paşa'nın hiç parası ol- madığı ve eski İzmir Valısi Rahmi Bey'- den, yola çıkmadan önce 3 bin lira borç aldığı bilinir. Paşalan tstanbul'dan uğurlayan Mithat Şükrü Bleda, Cemal Paşa'nın da hakkındaki iftiralara rağ- men yanında sadece beş yüz lirayla memleketten aynldığıru yazar. Mithat Şükrû de Talat Paşa'nın arzu- su üzerine kafileyle Berün'e gidecekken son anda kansının Talat'ı ikna etmesi üzerine tstanbul'da kalmış, sonra Mal- ta'ya sürülmüştü. Arulannda "son gece'- 'yi. yani 1 Kasım 1918'i 2 kasıma bağla- yan akşamı anlatırken İttihat ve Terak- ki'nin ülkeyi terkeden bütün üyeleri adı- na konuşur "Hayallerimiz yıkılmış, ümitlerimiz yıpranmıştı. Böylesıne karamsar bir ha- leti ruhiye içinde yaşarken bir de memle- ketten aynlma zorunluluğu çıkmıştı or- taya..." tşte bu karanhk nıh hali içınde Arna- vutköy'de İhsan Namık Poroy yalısında toplanan kafıle, geceyansından sonra is- keleye yanaşan motora binip açıkta bek- leyen Alman savaş gemisine çıkar. Al- manlar önce Enver Paşa'run Kunıçeş- me'deki yaLsına uğrâyıp onu al- mışlardır. Hedef ilk önce Karadeniz'in Odessa Limanı'dır, sonra da Berlin. "Bir imparatorlugun çöküşü"nü iktidarday- ken çaresiz seyreden eski Jön Tûrkler, ışıklannı söndürmüş Alman motoruyla İstanbul'a veda ederler. tttihalçı liderlenn yurtdışına çtkışı yurtta olay yarattı. İstanbul'u top nam- lulannın menzilinde tutan tngilizler, pa- şalann iadesı için hükümete baskı yap- tılar. HükümeUn başmdaki Ahmet Izzet Paşa, İngılizlerin ve iç muhaiefetin baskısıyla tttihat ve Terakki liderlerinin Almanya'dan iadesini istedi. Berlin Se- firi Rıfat Bey'e Alman Dışişlen Ba- kanhğı'na iletilmek üzere bir nota gön- derdi. Alman Dışişlen Bakanhğı cevabi yazısında Devletterarası Suçlulan tade Antlaşması'na uyacağını taahhüt eder, ama bu sözü hemen yenne getirmeye de yanaşmaz. Talat Paşa ise kendıni Ber- lin'de hiçbir şekilde "kaçak" veya "sür- gün" gibi hıssetmemektedır. Berlin'e vanr varmaz Rıfat Bey'e gitmiş; ül- keden aynldıgına üzüldüğünü, "yollar açılınca İstanbul'a dönecegini"* söyle- miştir. Sefirin istanbul'a yolladığı mek- tupta "Berlın'deki tebaa ve talebenin şiddetle firariler aleyhinde" olduğu kaydedilır. Kaydedilen savaşın ve içine düşülen durumun sorumlusu olarak görülen tttihatcılann tepki çekmesi do- ğaldır. Alman Dışişleri, Ahmet Izzet Paşa hükümetinın iade talebine 22 Kasım 1918'de cevap verdi Bunda uluslara- rası iade anlaşmasının yedinci maddesi- ne göre Cemal Paşa'yı. Bedri, Nazim, Azmi ve Bahattin Şakir beyleri iade et- meyi kabul etti. Enver Paşa zaten Al- manya'da değildi. Talat'a gelince, Al- man Dışişlen şöyle diyordu: "Şimdıki Osmanlı hükümetinin iyi niyetini takdir ediyoruz. Fakat Talat, vahşet eylemlerini kışkırtac^k ve teşvik edecek bir kimse değildir. Para çalması daimkânsız Aldı isesiyasi maksadasarf için almıştır." 1918 yılının Kasım ayında Talat Pa- şa"nın üzerine kol kanat geren; vahşet eylemlerini kışkırtmışolmasını imkânsız sayan Almanya, ikibuçuk yıl sonra, 1921 yıhnın Haziran ayında Berlin'deki mahkemede paşanın katilini beraat et- tirerek Talat'ı "Ermeni katliamlannın suclusu" ilan edecekti. Istanbul ve Berlin arasındaki iade yazışmalan birkaç ay sürdü. Olay, so- nunda Alman Dışişleri'nin 30 Nisan 1919 tarihli son yazıayla kapandı. Yaa- da anlaşma uyannca iade tâlebinde bu- lunan şahıslann suçunu kanıtlayıcı ev- rakın en geç iki ay zarfında sunulmuş ol- ması gerektığıne, aradan dört ay geçtiği halde bu koşulun Istanbul tarafından yerine getirilmediğıne dıkkat çekiliyor ve "iade ıstemi hükmünü kaybetmiştir" de- niyordu. İstanbul'da kurulan Divan-ı Harb-i Örfı (Sıkıyönetım Mahkemesi) Talat, Enver ve Cemal paşalarla Dr. Naam'ı 5 Temmuz I919'da gıyaben ölüme mahkûmetti. Mahkûmiyetkaranndage- rekçe olarak beş nokta sıralanmıştı; bun- lann başında Ermeru cinayetleri yer ab- yordu. TARIN: Talat Paş«*nın Berlin Yılli Çuıaı, sürgüıılemıomıaııa dönüştü. Merhaba O N B İ N L E R İÇİN YAZDI Cesur insan, demokrasi yazılan yazan da sendin. Karanlık göz- ieri bozan da sendin. Nokta nokta yazılar dizende sendin. Uğurum benim Uğurum benım MehroetBann Bir mum daha söndü. Yazık, ülkemizin şu karanlık gûnlerin- de o kadar az mum vardı ki... IvLSaKkTopçu Sen hiçbir zaman ölmeyeceksin çünkü dûşüncelerin bize ışık ve yol açacak. M. , Yiğit demokrasi savaşçıa, sen ölrnedin. düşüncelenn her za- man bize örnek olacak. AyşeB. Sevgili Uğur Mumcu, seni be- deninle değil, yapüklannla ha- tırlayacağız. Tıpkı Atatûrk'ü hatırladığımız gibi... Cenrife Şanubaş Sevgili Uğur Mumcu, uğrunda öldüğûn değerler uğruna müca- dele edeceğiz, bu kaçımlmaz, ama yinede hergün gazeteyi ahp heyecanla köşene bakıp kahrolacağız. Ben 12 Eyrülson- rasında gençliğini yaşayan bir insan olarak, laikliğe ve Ata- türkçülüğe karşı yapılan müda- halelere hep tepki duydum. Ama, bu ilk tepkim ve son ol- mayacak. Uğurlar olsun. Hflai Ö.Knşcul SevgıL Uğur Mumcu'ya lanet olsun sana kıyan ellere ve o elle- ri yöneten karanlık dûşüncele- re. Çok öfkeliyim çok. Katiller bulunacak ve hesap sorulacak- ür. Rahat uyu. Bunu nereden mi biüyorum? Bu cinayeti la- netlemek için onbinlerce insa- nın kendiliğjnden toplanmasın- dan biliyorum. KadirKnşcul Sevgili Uğur Mumcu izinde yü- rüyen arkadaşlanma ve Türk toplumuna. Bu yolda ilerlemek için yeni Uğur Mumcu'lann öl- dürülmesine ve katledilmesine gerek görmeyelim. Bu doğrul- tuda ilerlemek için tüm Türk halkj için elele ve omuz omuza verelim. Ruhun şad olsun sev- gili agabeyimiz. Her zaman yanındayız ve sonuna kadar Atatürkçüyüz. Seni seviyorum. ŞûkranYıJdrm Sevgili Uğur Mumcu, uğursuz günleri yaşarken yıkılan bir ulu çınann arkasından gözyaşı dö- keceğımızi umunlar yaruldıkla- nnı anladılar. Sen, yıkılan bir ulu çınar değil, bızım gibi nice sürgünleri doğuran bir "Ana çı- nar"sm. Sürgûnlerin bir orma- na dönüştü. Merhaba sanaü Cafer Çoban Söndürdük sandıklan mum sönmedi, daha çok mumlar alevlendi. Sen hiç unutulmaya- caksın. AK Rıza Şişman Özgürlük düşüncesini ve inan- cıru kahpece katlıamlar yapa- nxk engelleyecekleriru sananlar yanıhyorlar. Katiller döktük- leri kan gölünde boğulacaklar- dır. Dünyadakı tüm yazarlar gibi Uğur abinin düşüncelerini yaşıyacaksın. Alican Durmuş Sevgih Uğur Mumcu, biz de- mokrasi savaşçılan olarak se- nin izlediğin yolun daimi takip- çisi olacağız. Senin katliamını ve dıktatörlük kurma ahnıyet- lerini şiddetle kınıyorum. SedatŞ. Sevgili Uğur Mumcu, senin gibi cesur, senin gibi kendini halkı- na ve Atatürk'e adamış değerli bir insanın, insanlık dışı bir sui- kaste ve böyle kalleşçesine öl- dürûlmesini hazmedemiyorum. Ve inamyorum ki Türk milleti- de hazmetmeyecektir. Murat MBirlıoğlu Turan Dursun, Musa Anter, Çetin Emeç, Bahriye Üçok. Şimdi de Uğur Mumcu ve daha nicelerinin gibi katilleri yine fai- li meçhul. Bu acı günde güldür- meyın benı DÖVLET baba. Muzafler Oymak "Ankara'nın taşına bak Gözlerimın yaşına bak." Uyan uyan Üğur ağabey susmayacağız. NccdelD. SÜRECEK ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Tunus'taM BRyeniğL. Kırklareli Cezaevi'nde, Bakanlar Kurulu'nun kararını bekleyen Tunuslu Riyad Makluf'un savunmanı Burhan Apaydın'ın Başbakan Süleyman Demirel'e yolladığı "çok ivedi" faks-mektubu okuyordum. 18.3.1993 günlü bu mektubunda Apaydın özetle şöyle diyordu: "... Konuya dünkü gün muttali oldum. kişi halen Kırkla- reli Cezaevi'nde tutukludur. Noterlik marifetiyle vekalet- namesi dün çıkarıldı. Bugün dolayısıyla ilgilenmek iste- diğimde, iade talebinin Bakanlar Kurulu'nca karara bağlanmak üzere Adalet Bakanhğı 'na intikal ettirildiğini ve dosyanın da gönderildiğini öğrendim. Dosyanın tü- münü içeren fotokopilerini incelediğim zaman, hayret ve dehşet içinde kaldım. Kişinin Kırklareli Sulh Ceza Mahkemesi'nce gıyaben tutuklandığını ve tutuklamanın vicahiye dahi çevrilmediğini ve savunmasının hiçbir su- retle alınmadığını kesin olarak tespit ettim..." Yıllann hukukçusu, savunmanı Burhan Apaydın, mek- tubunda Başbakan Süleyman Bey'e, Avrupa Konseyi'- nden, İnsan Haklan'ndan, imzaladığımız sözleşmeler- den söz ediyor, "Gıyabi tutuklama kararı sonucunda bir kişi tutuklanmış olsa dahi, derhal ve en kısa yoldan ha- kim karşısına çıkarılmak gerekmektedir. Ayrıca savun- ması alınmadan hiç kimse suçlanamaz" diyordu. Burhan Apaydın, CMUK'ta yapılan son değişiklikleri şöyle anımsatmaya çahşıyordu: "CMUK'ta son yapılan değişiklik, İnsan Haklan'nı sa- vunma hakkının kutsallığı yönünden korumaya yönelik ve uluslararası taahhütlerimize uyma amacıyla yapıl- mıştır. Sanık sorgulamasında, kendisine avukat bulun- durmak isteyip istemediği dahi sanığa sorulmak gerek- mektedir. Ayrıca sanık olan kişi ne ile suçlandığını bilmelidir. Bu bildirim yapıldıktan sonra, savunması so- rulmalıdır. Kırklareli adliyesinin Sulh Ceza ve Asliye Ceza haki- minden tutunuz, Ağır Ceza Mahkemesi'nin Başkan ve üyeleri tarafından yukanda özünü belirttiğim ve sizce malum olan ve hukuk devletinin temelini oluşturan ku- rallar çiğnenmiştir..." Burhan Apaydın, mektubunun sonunda, Bakanlar Ku- rulu'na gelen dosyanın, sanığın savunması alınmak üzere, Adalet Bakanlığı'na verilmesini istiyordu. Apay- dın, Adalet Bakanı Seyfi Oktay'a da benzeri bir faks mektubu geçiyor, aynı isteklerde bulunuyor, "bir hukuk faciasının önlenmesini" diliyordu. Seyfi Oktay, mahkemelerin kararlarını verdiklerini, kendisince yapılacak bir şey olmadığını söylüyordu! Olup bitenlerden Seyfi Oktay'ın da üzgün olduğu gözle- niyordu... Olayda, savunma hakkı kullanılmamışt, bu bir ger- çekti. 17 yaşındaki gencin asıldığı 12 Eylül döneminden ne denli uzaklaşabilmiştik? Savunma hakkı kullanılama- dı derken, örneğin, Yargıtay yolunun işletilmediği, "ya- zılı emir" yoluyla da Yargıtay yolunun açık tutulmasının gerçekleşemediği apaçık ortadaydı. Haksızlıklar karşı- sında herkes eli kolu bağlı kalsa bile basın kalmamalıy- dı. Uğur Mumcu öldürülmemiş olsa da, bugün yaşasay- dı, o da devrimci Ri^ad Makluf'un Tunus'a geri verilme- sine karşı çıkar, Tunus'ta araştırmalar yapmaya girişir- di. Riyad Makluf'un geri istenmesinin altında yatan bityeniğini ortaya dökmek için neler yapmazdı Uğur... tÜ güzel işbirliği yapardık gerçeği ortaya çıkarmak için... Geceleri uyku tutmadı; aksamüstieri yeni açılan resim sergilerine gidemedim. Açılalı epeyce olan, Meşrutiyet Caddesı'ndeki Iş Bankası Galerisi'ndekı "Cevat Dereli" sergisini dolaştım ama, usum, düşüncem Tunuslu dev- rimci Riyad Makluftaydı. Köy Enstitüleri üstüne tek satır yazamıyordum! Olaya basın oldukça geniş yer vermişti. "Tempo" der- gisi, "Hürriyet", "Cumhuriyet" olayı işlemişler, güncel- leştirmişlerdi. Riyad Makluf, 28 Aralık 1991'deTunustan elini kolunu sallayarak çıkmış, Türk Hava Yollan'nın bir uçağı ile aynı gün İstanbul'a gelmiş. BiryıldırTürkiye'de yaşıyormuş. Riyad Makluf, 29 Ocak 1993 Cuma akşamı -Uğur'un öldürülüşünden beş gün sonra- Fransa'ya sı- ğınma amacıyla Türkiye'den karayoluyla ayrılırken, Kapıkule'de yakalanıp Kırklareli Cezaevi'ne konmuş. Riyad Makluf'la yapılan bir görüşmede, Makluf'un gaze- tecinin sorulanna yanıüan özetle şöyle: "- Tunus seni neden geri istiyor, suçun nedir? - Beni asıl isteyen Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali. - Cumhurbaşkanı Bin Ali seni neden istiyor? Türkiye'- ye gönderilen iade tâlebinde soygunların faili olduğun yazılı. - Bu soygun olaylarını anlatacağım. Ama önce, Zeynel Abidin Bin Ali beni iki sebeple geri istiyor. Birincisi dikta- törlüğünü korumak için. Tunus, Tûrkiye gibi demokratik bir ülke değil ve biz kendisine karşı bir hareket yapıyo- ruz. Yani siyasi nedenle istiyor. Ikincisiyse, Bin Ali'nin benle çok şahsi bir meselesi var. - Nedir bu mesele? - Bizim örgüt bu banka soygunlanna başladığı zaman Bin Ali Emniyet Müdürüydü. Daha sonra Habip Burgiba döneminde ıçişlerı Bakanı oldu. Şimdi de Cumhurbaş- kanı. Ve Emniyet Müdürü olduğu dönemden itibaren, örgütü yakalamakta başansız oldu. 1987 yıhnda Burgi- ba, Içişleri Bakanı olan Abidin'i, bu işlerde başansız oldu diye görevden almak üzereyken, Bin Ali bir darbe gerçekleştirdi ve Burgiba'yı görevden indirdi. Sabah se- kizde Bin Ali görevden alınacaktı, sabaha karşı beşte, Burgiba sarayından alındı. Doktorlara rapor düzenlete- rek Burgiba'nın bunadığı ve görevini yürütemeyeceği söylendi..." BULMACA SOLDANSAĞA: 1/ tlhan Sdçuk'un bir ya- pıü. 2/ Hattatlar tarafın- dan kullanılan yan mat bir kâğıt türü... Şarkı. 3/ o "Bana derler — yükünü sen götür / Benim yük gö- türür dermanım mı var" (Karacaoğlan)... Tıp di- linde ıdrar salgısının azal- 6 masına verilen ad. 4/ j Balkanlarda yaşayan ve bir bölümü Tûrkiye'ye 8 göç eden Müslüman n halk. 5/ Cüzamlı anla- mında kullanılan sözcük... Bir cet- vel türû. 6/ Bir nota... "Zinhar eline virmen o kâflrin / Zira görünce suretini putperest olur" (Baki). 7/ Aü yönetmek için ağzı- na takılan demir araç... İskambil- de bir renk. 8/ Şekeri çok bir tür yerelması... Iran'da tarihi bir kent. 9/ Tabldot sözcüğûnün karşıtı. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Peride Cejâl'in bir öykü kitabı... Baryumun simgesi. 2/ Yünden dö- vülerek yapılan kahn ve kaba kumaş... Yasal. 3/ Güney Ame- rika'daki bozkırlara verilen ad... Tavır, davraruş. 4/ Ateş... tlaç vererek hastalığı iyi etmeye çalışmak. 5/ Bir Afrika ülkesi olan Nijer'in başkenti... Uzaklık anlatmakta kullanılan söz. 6/ Bir alay işareti. 7/ Halk dtlinde soğuk algınlığma verilen ad... Çer- kezlerin ulusal destanı. 8/ Bir çoğul ekı... Yaprakian salata ola- rak yenen baharlı bir bitki. 9/ Birim... İnce dantel.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle