Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
.20 NİSAN 1993 SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Ankara Sanat Tiyatrosu, Uğur Mumcu'nun oyununu 15yılsonrayeniden sahneliyor
'Sakrncalı Ryade'ye saygı...GÜNEŞGÜRSON
A
NKARA - Gazetemiz yazan
L'ğur Munıcu'nun ""Sakıncal]
Piyade" adlı nyatro oyunu.
Ankara Sanat Tiyatrosu'nda
sahnelenmeye başladı. Ankara Sanat Ti-
yatrosu. 15 yıl aradan sonra yeniden
sahneleyerek "Sakıncalı Piyade'ye saygı
duruşunda bulunuyor. Oyunun yönet-
meni Rutkay Aziz, Sakıncalı Piyade'nin
AST için bır oyun olmaktan çıktığını be-
lirterek. "Sakıncalı Piyade. bir sorumlu-
luk ve ülkemızın yürekli, ınançlı. ödün-
süz. üretken bır öİümsüzünü yıtirmesine
bir saygı oyunudur"diyor. Mayıs ayı so-
nnna kadar Ankara'da sahnelenecek
oyun. Anadolu ve Almanya turnesine de
çıkacak.
Sakıncalı Piyade'yi 15 yıl aradan son-
ra yeniden sahneye koyan Rutkay Aziz,
Sa^ncah Piyade'nin ilk kez oyuna dö-
nüşmesinın öyküsünü şöyle anlatıyor
"Bcnım Uğur'la. "sakıncah'yla, AST-
taki arkadaşlanmia ılk tanışmamın öy-
küsü 1977 yılıdır. Kitap, çok yenı
çıkmıştı. O zaman sık sık giuiğim An-
Sakmcalı Piyade,
'_.'. 'yakın tarihle
hesaplaşma' ve
.' 'gündemi belirleme'
• anlamında ilk oyun.
Oyunun24
--" nisandakigalasında
. ilkekibinsanatçılan
da bulunacak. Yaman
Okay ve Çiğdem Talu
anıîacak.
kara-İsıanbul yolculuklannda yanıma
almıştım. Ve yolda okurken. "Bu, neden
oyun olmasm?" gjbı bır düşünce doğdu.
. Çok heyecanlandım ve bir ortak dostu-
muz kanalıyla. kendisiyle hemen birtele-
fon bağlant\s\ kurduk. Kıtabın üstünde
derhal. "Bu nasıl oyun olur?" anlamında
bir çalışma başlattık. Uğur'a. biraz da
tıaar gitmek istiyorduk.
Brecht'in "Komün Günleri"ni tzmir'-
dc oynuyorduk. 77 I Mayıs'ı patladı. O
sıralarda Uğur'un da Ayvalık'ta olduğu-
nu öğrendım, ailesi>le birlikte.
Yaptığımız ön çalışmalarla birkaç arka-
daş atladık. kendisine gittik. Hem
yaptığımız çalışmalan göstermek, hem
de onayını almak üzere. Nasıl bir coş-
kuyla. nasıl bir yürekle duygulandığını
sözcüklerle anlatamam. Sahi mi? dedı,
neden olmasın? O acılanna geri döndü.
Atfuf Hep%er&bt^t«ry^İ^mtn1uluk ve
dosıluğun tohumlan da. o gün
aülmıştır."
Kıtabın oyuna dönüştürûlmesi aşa-
masında çok zorlandıklannı da anlatan
Aziz. "Çalışma sürecinı, zaman zaman
bana. Gözlem sütunu gibi getiriyordu
anektodlan. Hoş şakalaşmalar üstünde
yoğun bır çalışma. Tam bir eşgüdüm!"
diye tanımlıyor. Sakıncalı Piyade'yi
Vasıf Öngören'in "Zengin Mutfağı"
oyunuyla birlikte Menekşc Sineması'-
nda 9 Şubat 1978 yılında sahnelemeye
başladıklannı belirten Aziz. "Yaşamı-
mda. ASTta yaklaşık 21 yılım bitiyor.
Böylesine bir patlama gören birkaç oyun
olmuştur. O dönemde. yalnız Ankara'da
değil. İsıanbul'da ve hemen hemen Ana-
RuÜtayAzfci'eMetfeBaJavhaytMettiğiSakınc^
Erkazan, Yaşar Akm, Cezıai Baskm, Koray Ergun, Şeteuvar Aktaş, Mabk İpek, Zafer Elgin oynuyoriar.
dolu'nun bütün yerlerine pupayetken
dolaşmıştır" diyor.
Aziz oyunu. "Uğur'un askerliğinden
başlayarak sıkıyönetim mahkemelerin-
de gelişen. dostlanyla. yandaşlanyla,
tanımadıklan o günün mahkum cttiği.
baskı alunda kalan yığınla ınsanın çektı-
ği acılann acı bır güldürüsüydü. Ama
şımdı günümüzde. Uğur'un katledılışiy-
le. bunun acılı boyutlan çok daha başka
noktalara gelmiştir. Bız, vıne onun go-
züyle. onun gözlemiyle. yine o döneme
tanıklık içeren çabamızı koruduk On-
suz. o aramızda değılken. aşın bir müda-
halecı olmaktan da kaçınmayı yeğledik.
Ama bir söz söylenıemız gerekiyordu.
onun o yurlsever duy usuna. onun kay bı-
na, onun katledilişîne karşı. bir son söz
söylememiz gerekiyordu. Hiç unutmu-
yorum. Birgalayagelmişlı. 12 Eylül son-
rası. 'Ya Rutkay. bitmemış' demişti. Biz
o zaman. 79'dakı oyunu. Bitti mi aca-
ba!" dıye bitinyorduk. L'mudumuz bir
daha tekrar öylesıne darbc günlcri ya-
şanmasın. olağanüstü dönemlere gecil-
mesındi Ne zaman kı 12 Eylül darbesi
yaşandı. Karşılaştığımızda. 'Yahu bıt-
memiş' dıye, her zamankı mizahıyla.
kıvrak zekâsıyla dedığinı anıniMyorum
Sakıncalı Piyade. Ankara Sanat Tiyat-
rosu ıçın. bir oyun olmakıan çıkmışlır.
Bu bir sorumluluk ve ülkcnin yüTekli.
inançlı. ödünsüz. üretken bir ölümsüzü-
nü yııırmesıne bır saygı oyunudur" diye
tanımhyor.
Oyunun final sahnesine. slaytlardan
oluşan belgesel bir bölüm eklediklerini
ve bu bölümde. 12 Mart'tan günümüze
kadar geçen sürecı canlandırdıklannı da
ıl'ade eden Rutkay Aziz, final sahnesini
"bılmemişlik \e ondan duyulan hüzün"
olarak nıtelcndınyor
Oyunun ılk sahnelenişi sırasında yö-
neımen yardımcısı, şimdi ıse yönetmen
olan Metın Balay da Sakıncalı Pıyade'-
nın 9 Şubat 1978 tarihınden 12'Eylül
günlenne kadar 1 5 yıl boyunca 900"den
fazla sahnelendığinı ve bunun "Türkiye
tıyatro tarihinde bır rekor" olduğunu
söylüyor. Tiyatroda akademik çalı-
şmanın en güzcl örneği de. Sakıncalı Pi-
yade'ydi. Çünkü, L'ğur ağabeyin yazdığı
anekdotlar tiyatroya geliyordu. Tiyatro-
da rlrvğaçlanarak, oyunlaştırmaya ça-
cal'Şilaıak bütün oyunculuk malzemcsi
ortaya konularak. yaratılmaya çalışılı-
yordu. Ondan sonra, Uğur ağabey gelıp,
provalan izliyordu veya biz ona prova
sonuçlannı götürüyorduk. Oturup sah-
neyi bir daha yazıyordu.
Bu, hep bizde, olması gerekli diye gös-
terilen, ama bir türlü gerçekleşmeyen
akademik çalışmanın da en güzel örne-
ğıydi. Belkı başansırun nedenlerinden
biri de buydu. Oyun, çok zor koşullar
altında üretilmiş. ama çok sıcak birdost-
luktu" diye konuşuyor.
Balay. oyuna hazırlık aşamasında,
Mumcu'nun bütün yazı ve kitaplannın
10 kişilik bir ekip tarafından titizlikle ta-
randığını. \e 12 Mart'a ilişkin görüşle-
rinde bir değişıklik olmadığırun gözlen-
diğini de ifade etti. Balay, "Onun yazdığı
bir oyunda, kalem oynatamayız. Oynat-
mamamız gerekir. Bu yüzden, kendisi-
nin mücadele etmek, üzerine gitmek zo-
runda hissettiği antidemokratik güçler-
den ve antidemokratik uygulamalara
Rutkay Aziz, Sakıncalı
Piyade'nin AST'ın
oyunu olmaktan
çıkarak,
ülkeninyürekli,
inançlı,ödünsüz,
üretken bir
ölümsûzünü
yitirmesine saygı
oyunu olduğunu
vurguluyor.
yönelik belgelerden oluşan bır kolaj
oluşturmamız gerektığiru düşündük.
Tarama çahşmasma başladık. Yaklaşık
400 slayt çekıldi. Bunlann içinuen şu
anda 42 tanesi kullanıhyor.
78"in 9 şubatından 9.Ve gelen, belge-
lerden oluşan bir öykü oluşturulmaya
çalışıldı. Sonuç olarak oyunla da bağ-
lantısı içinde, 12 Mart bitmedi. 12 Mart-
lar bitmedi. Yerine başka şeyler geldi.
Şekli değişti, fakat başka şeyler devam
ediyor Ve o devam eden şeyler ne yazık
ki Uğur ağabeyin kendi yaşamöyküsüne
de bulaştı. Konu, o noİctaya getırilerek
bağlandı. Antidemokratik güçlerin
varlığı ve bunlann çabalan sonucunda iş
bu noktaya geldi. Bu oyunu oynayarak
bir saygı duruşunda bulunuyoruz, fakat
o kadar büyük bir felaket duygusu ya-
ratıyor ki, onun aramuda olmayışı bu
telaket duygusunu yenip bitmemişliğe
yönelmek üzere gerçeklerden yola çıkan
belgesel bir çalışma yapuk."
AST tarafından 1978 yıbnda ilk kez
sahnelenen oyunun yenı kadrosunda Sa-
kıncalı Piyade'yi Mehmet Ulay. Uğur
Alacakaptan'ı Erol Demiröz, Mümtaz
Soysal'ı Altan Erkekli, Mukbil Ozyö-
rük'ü Ali Erkazan canlandınyor. Rut-
kay Aziz ve Metin Balay'ın yönettikleri
oyunda dığer rolleri Yaşar Akın. Cezmi
Baskın, Koray Ergun, Şahsuvar Aktaş,
Mahir İpek, Zafer Elgin paylaşıyorlar.
Müziği Timur Selçuk tarafından hazı-
rlanan oyunun çevre düzenlemesi YaJçın
Emiroğlu, koregrafısi Mehmet Yalız ta-
rafından gerçekleştirildi.
Öykü, roman, aru, günce, deneme yazan Oktay Akbal bugün 70 yaşında
Amlar, düşler, çatışmalarve hesaplaşmalar
ATİLLA BİRKİYE
Oktay Akbal denılince, akla önce
hikâyeciliği gebr. Evet. o hikâyecidir.
Sait Faik "çizgisi"run sürdürucüsü
olarak değerlendinlmiştir. Nitekim bir
söyleşide "Kısa öykü türünde Sait Fa-
ik'ten çok şey öğrenmiştim" der. Bir
başka yerde de (özellikle ilk kıtaplan
için), Sait Faik ile Sabahattin Ali'nin
öykü anlayışlanna yakın olduğunu
söyler. Yani Akbal, Sait Faik ile Saba-
hattin Ali'yi ayırmaz , tersine onlan
birbirlerir.e yaklaştınr. Edebiyat tarihi
açısından bır değerlcndırme yapma
"zorunluluğu"nda kalsak, pekâlâ şöy-
le diyebiliriz : Oktay Akbal, Sait Faik
ile SabahattinAli hikâyccıliğinin "bileş-
kcsi"nin devamı bir çizgjde yapıtlar
vermişür. Kısaca O'nda hem toplum-
sal durumlan hem de "birey"'i bulu-
ruz. Bclki bircyi daha çok buluruz
ama, birey genellikle şu veya bu şekil-
de bir "durum" içinde. özellikle veril-
mek istenir.
Yazmak varoluş biçimi
Oktay Akbal'ın bugün doğum
günü; 70 yaşı için merhaba diyoruz. 20
Nisan 1923 İstanbul doğumlu olan
Akbal, belli ki dedesinden (Tepeyran)
de etkilenerek küçük bir çocukken,
ilkokul çağlannda "yazar" olmaya
karar vermiş. Ortaokula geldiğınde
(çocuk dergilerinde de olsa) yanlan
yayımlanır (1937. "Ateş"). Evet, ılk
yazı 1937'de. tam 56 yıl önce; günlük
bir gazetede ("İkdam") çıkan ilk hikâ-
ycsinın tarihi de 19 Mayıs 1939 (Ana
Katili). Yani AkbaFın daha bıyıklan
çıkmadan yanlan çıkmış ve altmış yıla
yakın bir süredir, öykülerini, yazılannı
yazagelmiş. Yazmak onun için bir va-
roluş biçımi olmuş. Behçet Necatigil
"Akbal Öykücülüğü"nü şöyle
•lanımlıyor:
', "Hikâyelerinin genel teması ha-
r
.yatmın tekdüze akışını dcğiştirmeyen,
'değiştirmek istedikçe gelenek vc göre-
nekler yüzünden çevrenin yadırgayış
vc ayıplayışlanyla genc eski çizgisinc
dönmek zorunda kalan insanın
sıkıntılandır. tnce duygulu, aydın bir
orta sınıf insanının top-
lum törelerine uya-
mazhk ve bireysel
ümitsizliklerini belir-
ten, bu yaruyla lekil bi-
rinci ve üçüncü şahı-
slann iç monologlan
görüşünde olan bu hı-
kâyeler, gücünü uzak
yakın, dağınık hayat
parçalannı. uzatılmış
düz şiirler biçimi nde
birleştirmesinden alır.
Maskelenmek istenen
otobiyografık izler.
anılar, hayaller, kahra-
manın kendisiyle ka-
rarsız. sonuçsuz hesap-
laşma ve çatışmalan ;
Akbal'ın hıkâyelerinde
bir eksen görevinde-
dir."
Oktay Akbal, hikâ-
yenin yarusıra roman,
anı. günce, deneme tür-
leri olmak üzereçok çe-
şitli türlerde ürün ver-
miştir. Birçok yazısı-
nda da türler arasında-
ki aynma inan-
madığını, türlerin bir-
birinin içine geçtiğini
de yazmıştır. "Oykü--
cük" dediğı deneme-
anı tarzını da içeren hi-
kâyeleri, denemeleri ;
hatta köşeyazılan bile
vardır. Oktay Akbal
"İkinci işim" dediğı ve
1956"dan beri yazageldiğı köşeyazılan
için şöyle der:
"Köşe yazısı bir çeşit söyleşidir.
Dost okurlarla her gün yapılan bır
şöyleşi...Her konuda dertleşme...
Öykücü ve denemeci kişıliğimin bu
yazılarda daha etkin olduğu orta-
dadır. Kesinliklerden olabildiğince
kaçınmak, güncel sorunlar üstünde
düşünmck, daha doğrusu okuru dü-
şünmeye çağırmak."
Akbal kuşkusuz ki, günce türünde
de çok önemli ürünlcr vermış vc cdcbi-
yaıımızda, Ataç'lan sonra günce
yazımını zcngınleşlırmıştır.
Günceleri için dc Hilmi Yavuz şöyle
yazmıştır:
"...Dıkkat edilırse günce tutan bu
iki yazanmızın. Ataç'la Akbal'ın bir
doğrultuda birleştikleri görülür ; Ataç
da, Akbal da herşeyden önce birer
"edebiyat adamf'dırlar. Edebiyatı ya-
şamlannın temel uğraşı saymış olan
bu iki yazanmızın, günlük yaşamın
sürekli akışında yaşanan anlan (Ccsa-
re Pavese, güncelerinın birinde "gün-
lcri değil, anlan hatırlanz" demiyor
muydu?) bir cdebiyatçı perspcktıfir.-
den değcrlcndirmelcn. clbette kaçını-
Imaz olacaktı."
Bugün Oktay Akbal
70 yaşında vebugünler-
de bır rastlantıyla bir-
likte, Oktay Akbal'ın
toplu basımlar ve çevi-
riler de dahil yetmişinci
kitabı yayımlandı :Se^
nin adın Aşk(Simavi
Yay.) Kıtaba adını ve-
ren denemede Akbal
aşk için şöyle söylüyor:
"Ben sizi soiyorsam
bundan size ne? demiş
Goethe sevgilisine...
Öyledir, aşklanmız bi-
zimdir, bizim ya-
şadığimızdır. Kimi za-
man uzaktaki bır in-
sandır. hiç yayına yak-
laşmadığımız, elini bile
tutmadığımız. Hatta
bizi tanımayan, görme-
yen biri. Karşılıksız aşk
mı olur denecek? Olur.
Karşılıklı aşk bir yüce-
liştir. Sizi güzelleşliren
bir duygu selidir. Bir
tanıdığım vardı, ünlü
bir kişi, geceleri giderdi
sevdiği kadının kapısı-
na. Eşik faslı derdi
buna. Kadın belki
farkında bile dcğıldi
bütün bunlann. Olsa
sevinir miydi, gurur-
lanır mıydıT'Ve bu du-
yarlı denemeyi Akbal
şöyle bitiriyor :"Seniıı
Adın Aşk rarydı? Adlar
değişir. kişıler değişır ama 'aşk' diye
bir güç, bir insan niteliği kazanarak
yaşar gider. Kimı zaman sonsuza ka-
dar, kimi zaman yeni bir 'aşk'la karşı-
laşıncaya kadar..."
Duyarlı ve romantik kişilik
Akbal'ın çok sık yazdığı bir konu ;
tema aşk (zaten, hangi duyarlı yazann
değil ki?). Duyarlı ve romantik bir ki-
şiliği olan Akbal'ın bu özelliği doğal-
lıkla da yapıtlanna yansıyacaktı. Asım
Bezirci ile yaptığı bir söyleşide ilk aşk-
lannı şöyle anlatıyor:
"Aşk. bıze vergi birduygudur...Belli
bir kişiye değildi benım içimdeki aşk
duygulan. aşk kavramına. havasına
idi. Fkokulda Süheyla adlı bir mahalle
arkadaşıma yakınlık duyuyordum.
Düşlenmde onıı görüyordum, ileride
onunla evleneceğimi hayal ediyor-
dum, penccresinin önünden geçmek
hoşuma gjdiyordu. Sonra bu kızı gör-
düm yıllar sonra. tanıyamadım.
kaçtım."
Anılar ve eski İstanbul
Senin Adın Aşk'ta Akbal'ın daha
çok edebiyatın çeşitli konulannı ve ki-
şilerini ele aldığı kırk denemesi yer alı-
yor: Kitaplardan, anılardan, sanatçı
ve yarlardan, eski İstanbul'dan söz
ediyor; Muhsin Ertuğnıl'dan. Behçet
Necatigil'den. Cemal Sûreya'dan..
Kitapta yer alan ve birkaç yıl önce
yazdığı "Cağaloğlu- Taksim" başhklı
yazısında şöyle diyor:
"Çocukluğumda duyrnuştum, kedi-
lerin bıyıklan en gerekli yerleri imiş.
Kedi. bir aralıktan, bir delikten mi ge-
çecek. bıyıklanyla ölçenniş. Bıyıklan
geçiyorsa. sorun yok! Bir yaramaz ço-
cuk, sarmanın bıyıklannı azıcık kes-
mişti.
Komşu Atiye Hanım kıyameti ko-
pardı. Bu, kediye yapılacak en büyük
kötülükmüş meğer. Ama bizirn insan-
lanmız enlerinin boylanrun bilıncindc
değil, kalabalığı transatlantik gibi
yara yara geçiyorlar bir yandan öte
yana!..."
Edebiyatımızın duyarb, romantik,
insancıl yazan Oktay Akbal'ın 70.
yaşına bir kez daha merhaba...Nice yı-
llara. nice yapıtlara diyerek. Akbal'ın
1946'da yatûığı "Aşksız İnsanlar" adlı
hikayesinin son bölümüyle yazımızı
noktalayahm:
"Bir rüzgârlı akşamüstü şehrin en
kalabahk caddesinden geçerken, bir
mağaza vitrini bana ilk defa olarak
yeni bir aşksız insanı tanıttı. Bu, hayal-
siz, umutsuz, arzusuz, herhangi biriy-
di. Bir kaşı çatıktı, dudağında gülüm-
seme silinmişti. Bu bendim. Artık bü-
tün şarkılar bana yabancıydı. Aşk şiir-
lerine düşmandım. Parklar serscnlcr
içindir. diyordum. Hayal kurmak iş-
sizlere mahsus..."
Demirağ, yeniden sahnelerde
• Kültür Servisi - Sanatçı Melike Demirağ 13 yıl aradan
sonra yeniden sahneye çıkıyor. 12 eylül döneminde
yurtdışına çıkan veTürk vatandaşlığındançıkartılan
Melike Demirağ. 1991 de Alman vatandaşı olark
Türkıye'ye döndü. Demirağ, 13 mayıs günü Adana
Ceyhan Belediyesi'nin düzenlediği bir şenlikte sahneye
çıkacak. Yurt dışında bulunduğu süre içinde 3 kaseti
yayınlanan Demirağ, uzun bir aradan sonra tekrar
sahneye çıkacağı için oldukça heyecanlı olduğunu
belirtiyor. 4'üncü kasetinin haarlıklan süren sanatçı.
konserinde eşi Şanar Yurdatapan'ın bestelediği ve
düzenlediği şarkılan seslendirecek.
Çevre koruması ve basın
• Kültür Servisi - İstanbul Ticaret Odası (İTO). basın iş
kolu çalışanlan arasında "'Çevre Kirliliğıni Önlemede
Basına Düşen Görevler Nelerdir?" konulu birinceleme
yanşması düzenledi. Yanşmanın seçici kurulunu. Doğan
Heper, Prof. İsmail Özastan, Atalay Şahinoğlu, Necmi
Tanyolaç ve Prof. Ateş V'uran oluşturuyor. Değerlendirme
sonucu birinciye 25, ikinciye 15,üçüncüye de 7 milyon lira
para ödülü verilecek. Yanşmaya katılacak olanlann
incelemelerini, en geç 10 mayısa dek ÎTO Etüd ve
Araştırma şubesine ulaştırmış olmalan gerekiyor.
(5138300)
Van Müzesi zenginleşiyor
• VAN (AA) - Van müzesi. geçen yıl mevcut tarihi
2serlerine883 adetdaha ekledı. Buna karşın müzede
bınunan 40 bin eserden ancak bin adedi sergilenebiliyor.
M üze müdürıii Ersin Kavakh'nın verdıği bilgiye göre geçen
yıl, satınalma. kaa, mahkeme karan ve hibe yoluyla
müzeye 715 arkeolojik eser, 152 sikke. 9 etnografik eser ve
7 mühür olmak üzere toplam 883 parça tarihi eser alındı.
Bu eserlerle birlikte, Türkiye'nın en büyük "Urartu"
müzesi olan Van Müzesi'nde tarihi eser sayısı 40 bine
ulaştı. Bueserlerden sadecc bininin sergilenebildiğini,
diğerlerinin isedepolarda korunduğunu belirten Kavaklı,
sergileme alanının genişletilmesı amaayla müze çevresinde
kamulaştırma çabşmalan başlatıldığını anlattı. Kavaklı,
bu yıl Van ve çevresinde 39 taşınmaz kültür ve tabiat
varlığının tescil edildiğıni de bildırdi. Bu arada Van İl Halk
Kütüphanesı'nde kalan 336elyazması kıtap Konya'ya
gönderildi. En yenisı 900 yıllık olan. satın alma ve kazı yolu
ile 143'ü elyazması toplam 336 kıtap bakanlık emri ile
Konya Milli Kütüphanesi'nedevredıldi.
Smema başan ödülleri
• ANKARA (AA) - Kültür Bakanlığı, Türk sinemasının
gelişimine katkıda bulunmak amaayla, sinema filmleri ,
arasmda yapacağı yanşmasız değerieadirrneyte"sinema|
başan ödülleri' verecek. Değerlendirmeye, 1 Ocak-31 |
Aralık 1992 tarihleri arasında yapılmış 35 mm'lik uzun :
metrajlı, konulu belgesel veçizgi filmlerahnacak. Seçici
kurul, bakanlık ve sinema sektörü ile sinema eğitimi veren
üniversite temsilcilerinden oluşturulacak.
Değerlendirmeye katılacak fılmlerin 14 Mayıs 1993
tarihine kadar yapıtlannı bakanlığa teslim etmesi
gerekiyor. Sinema başan ödüllerinde birinci 10 uzun
metrajlı filme 600 milyon, iki belgesel filme 80 milyon, iki
çizgi filme de 40 milyon olmak üzere toplam 720 milyon
para ödülü dağnılacak.
4
Hüzzam' Antalya'da
• ANTALY A (AA)- Perdelerini 27 martta açan Antalya
Devlet Tiyatrosu (ADT). üçüncü oyunuyla Antalyah
tiyatroseverlerin karşısına çıkacak. ADTnın yeni oyunu
"Hüzzam" yanndan itibaren sahnelenmeye başlanacak.
Güner Sümer'in yazdığı, Okay Poyraz'ın yönettiği oyun,
nisan ayı içinde 5 kez sahnelenecek. Bu oyunun ardından,
28 martta HatdunTaner'in yazdığı, Cem Emüler'in
yönetüği, "Sersem Kocanın Kurnaz Kansı" adlı oyun
yeniden sahneye konulacak.
tnsanlığın sembolü kadın
• ANKARA (AA)- Kazakistan'da yaşayan Azerbaycan
asıllı Bayramali Halafov'un yapıtlan Ankara'da Fransız
Kültür Merkezi'nde sergilenecek. AFSAD'dan yapılan
yaalı açıklamayagöre Dışişleri Bakanlığı Türk Işbirliği
Kalkınma Ajansı ve Ankara Fotoğraf Sanatçılan
DerneğTnin işbirliği ile Türkıye'ye getirilecek olan yapıtlar,
28 nisanda açılacak sergi ile başkentlilerin beğenisine
sunulacak. Halafov'un 70'e yakın fotoğrafının yer aldığı
sergide, yapıtlar satışa da sunulacak. 1948 yılında
Azerbaycan'da dünyaya gelen Bayramali Halafov,
Moskova Ali Union Üniversitesi'nin Güzel Sanatlar
Bölümü'nü bitirdi. Yapıtlannda etnik çatışmalan,
toplumun uyuştunıcu bağımlılığını ve AIDS'i duygusal
anlatımlarla işleyen Bayramali Halafov, yapıtlannda
doğanın, insanlığın ve sevginin biçimlenmesinde tek
evrensel değerlendirme sembolü olarak kadını işliyor.
İzmit'te fotoğraf etkinlikleri
• IZMİT (AA)- Kocaeli Amatör Sanatçılar Kulübü'nde
(KASK.) sanat etkinlikleri nisan ayında da sürüyor. KASK
üyelerinin çeşitli etkinliklerde bulunacağı ay içinde,
fotoğraf sanatçısı Mehmet Baltacı'nın saydam gösterisi
bugün Metropol Sanat Galerisi'nde İzmitli sanatseverlerin
beğenisine sunulacak. KASK tarafından geçen yıl
dûzenlenen "Altın Kamera "92" yanşmasının ödülleri de
27 nisan salı günü dağıtılacak. Metropol Sanat
Galerisi'nde saat 19.00'da düzenlenecek törende aynca
ödül alan eserlerin tanıtımı yapılacak.
Müzik Festivali'nde bugün
• ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) -10. L'luslararası
Ankara Müzik Festivali'nde bugün. English Chamber
Orchestra'nın (İngiliz Oda Orkestrası) müzik dinletisi
yeralıyor. Howard Gnffıths'ın şefliğini yaptığı ve solist
olarak Neil Mackie (tenör) ve Frank Lloyd'ın (korno)
bulunduğu dinleti, saat 20.30'da Milli Eğitim Bakanlığı,
Beşevler Şura Salonu'nda izlenebilir.