Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5\YFA CUMHURİYET 27 ŞUBAT1993 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Kıbns için yeni adımlar atmak...
Tirkiyeve KKTCartık. "birada-ikidevlet" politikasınadönmeli
ve hem fiilen bu yolda ekonomik ve politik adımlar atmalı. hem de
bu gerçeği Güvenlik Konseyi üyelerine en üst düzeyde kararlı bir
bgmde anlatmaya başlamalıdıriar.
Prof. Dr. EROL MANİSALI
K
ıbns"taki Rum seçim-
lcri. uyuşmazlığın
csasını ctkilememekle
birlikte. saklanan ba-
zı gcrçcklcrin orlaya
dökülmesi açısından
önem taşıyor. Klendes. kcndi partısi
yanında. Türklerc hak tanımayan ra-
dilal parıilcr ile kilısc ve EOKA'nın
desteğini alarak Rum kcsiminin baş-
kanlık kolluğuna oturmuştur. Açık
bir şekilde Rum vanlısı olan Gali fikir-
lerdizisi. yeni iktidar tarafından kabul
ed lmcmcktedir. Klerides. seçiMikten
soıra da. Rum l lusal Konse> i kararla-
rına bağlı kalacağını \e bu nedenle, fi-
kirler dizisini kabul edemeyeceğini
açıklamıştır. Rum L lusal Konseyi ilgili
kararında, 'adanın bir Rum adası oldu-
ğunu \e a\n Türk \arlığının kabul edi-
lemeyeceğini, uzun tadede, silahla da
ofca. anıaca ulaşılacağını' net bir biçim-
dc ortaya koynuıştur.
KL'ridos. Türk ve Rum laraflan ara-
sında. görüşmclerdc aynlık yürüten
konularda da şu görüşlcrc sahiptir:
-Türkler. siyasalolarak. Rumlarlaeşit
kabul edilcmcz.
- İki bölgclilik olmaz. Rumlar Türk
bolgclcrinc verleşmelıdır.
- Türkive"nin tck başına müdahale
hakkı olamaz.
Kkridesin ortaya koyduğu görüşler
ve onu iktidara getircn cephenin tuıu-
mu. Türklerc ancak azınlık hakkı ve-
rcn özclliklcrc sahiptir." Klerides, se-
çim sonrasında yaptığı açıklamada
aynen şumı söylüyor: "Kederasyon ide-
aİ bir çö/üm değildir. Ancak adada.
Türklerin yürütmüş oldukları fiili bir
durum vardır. Bu dunıından kurtulmak
için bizim ıstediğimiz özelliklere sahip
bir fedenısyonu savunabiliriz." İstediği
federasvon ise Türkleri azınlık statü-
sûnde kabul eden bir federasyondur.
Vasiliu da Klendes ve destckçileri ile
aynı görüşc siihipii. Ancak. gerçck gö-
rüşlcrini gizleyerck. istediklen hedefr
götürebilecck ara formüller" peşinde
Tdi. Bu ara formüller. görünüşte.
Türklerc eşitc yakın bir statü kazandı-
racak. ancak zaman içinde Türkler
adım adım gcriletilccek ve fıilen azın-
lık stalüsüncindirileceklcrdi.
Bu formül. ABD ve İngiltere tarafın-
dan desleklenmişti Türkiyede de
ABD ve AT ile Kıbns uyuşmaziığı ba-
kımından başının ağnmasını ısteme-
ven hükümeıler ve liderlcr. bu Ibrmü-
le. bilerek ya da bilmcyerek vaklaşma-
va basjamışlardı. Hatta bazı siyasal
İiderler. Kıbns uvuşmazlığını bu for-
müllccözmüş ıktidarlarolarak ABD'-
p.ıp. sempatisini ka/anma varı^ına
~girmi$lerdir.
Rum tarafındaki sccımlcr bülün mas-
kelerin düşmesine ve gerçeğin geniş
kıtleler tarafından daha anlaşılır duru-
ma gelmesine yol açtı. Oriava artık
gızlenemeyccek kadar çıkan gerçck
şudur:
1) Rum tarafı Türkleri azınlık olarak
görmektedir. Fedcrasvonu kabul et-
mış görünenler de Rumlann egemen
olacağı ünıter bır devlet vapısını ön-
görmektedirler. Türklerle Rumlann.
kendi bölgelerinde. siyasal olarak eşit
yaşamalan kabul edilmemektedır.
2) Federasyon. adada Rum denetimi-
ni ekonomik. politik ve askeri olarak
saelamada. sadece bir sıçrama tahtası-
dır.
3) l960anlaşmasında olduğu gibi Tür-
kiye"nin tek başına müdahale hakkını.
Vasiliu dahil. hiç kimse kabu! etme-
mektedir. Yani. yapav bir fcderasyon-
da. Rumlar fıili durum yaraıtıklan
zaman Türkiye'nin eli kolu bağlanmış
olacaktır.
Şimdi Klerides, bazı dış basküan kulla-
narak ve süahlanmayı sürdürerek Türk
tarafını zorla geriletme amacı gütmek-
tedir. Rum tarafını AT'ye üye vaparak,
AT'nin desteğini doğrudan doğrm a al-
maya çalışacaktır.
Butün bu gerçekler ortadayken.
Türkivc'nin ve KKTC'ninhâlâ. bizfc-
dcrasvon isliyoruz. uvuşmazlık BM'-
de çözülür şeklinde bir politikayı sür-
dürmesinin hiçbir anlamı kalmamış-
tır. Yinc bazı çev reler Ankara'da bazı
ülkelcrc scmpatik görünmek dü^ünce-
si ve baskı gelir korkusu ile 'aman biz
eski politika): «ürdüreliın, böyletikle
başımız az ağrır, Ankara'ya baskı gel-
mez. suçu karş> tarafa daha rahat ata-
biliriz; ayrıca. baştan beri söyiediğimiz
federasyon politikasından dönmemiş
oluru/" şeklinde. giinü geçiren ve so-
rumluluktan kaçan bir yaklaşımı savu-
nabilirler. Ama bu yolun geçer yol
olmadığını, 789 sayılı karara gelinceye
kadar anlamaları gerekirdi.
Rum tarafı gcrçek anlamda bir fede-
rasyon istemcz ve onu bır sıçrama tah-
tası olarak kullanmak isterken Tür-
kive'nin fedenısyonu savunması,
Türkiye"yi daha büyük çıkmazlann ve
baskılann içine sokar. Bugüne kadar
olan gelişmeler. bunu açık bir şekilde
ortaya koymuştur.
Türkiye ve KKTC artık, 'bir ada-iki
devlet' politikasına dönmeli ve hem fıi-
len bu yolda ekonomik ve politik adım-
lar atmalı, hem de bu gerçeği Güvenlik
Konseyi üyelerine en üst düzeyde karar-
lı bir biçimde anlatmava başlamalıdır-
iar.
KKTC'nin ekonomik olarak güçlen-
mesi ve ba/ı ülkeler tarafından tanın-
ması için 'bugüne kadar kaçınılan giri-
şimlerden artık korkmamak, kaçma-
mak* gerekir. ABD'ye, KKTCnin
tanınmasına karşı çıkmamasmın ne-
denleri anlatümalı ve artık Türkiye'nin
politikasınm bu yönde olacağı açıklan-
maİKİır. ABD'nin bu ynklaşıma karşı
'hayır' demek için sağlam ve gerçckçi
gcrckçesi yoktur. Özellıklc, Rum tara-
fının tutumu ortadayken.
KKTCnin tanınması ve ekonomik
olarak güçlcnmesi için •öncclikli vc
ağırlıklı bir biçimde uygulama başla-
tılmalıdır.'
Ankara hükümetteri KKTCnin ta-
nınması komısunda bugüne kadar ağır-
lıklarmı kesinlikle ortaya koymamış-
lardır. KKTC'yi ziyaret etmek isteyen
bazı yabancı devlet adamlarmın bu zi-
yaretlerine iyi gözle bakılmamış, hatta
engellemeler yapılmıştır. Son yıllarda
bunun somut örneklerini. üzülerek
gördük.
Artık bu tutum vc politika değişme-
lidir. Hükümet, KKTCnin, Türkiye ve
kendisi için çok önemli ve öncdikli bir
konu olduğunu, samimi bir şekilde orta-
ya koymak ve ispat etmek zonındadır.
Ankara'da dış baskı korkusunu üzeri-
mizden atamadığımız sürece, olumlu
geUşme sağlanamaz.
Rum tarafındaki son secimlenn or-
taya net bir şekilde çıkardığı. artık gız-
lenmesı olanaksız gerçekler doğrultu-
sunda Türkiye, cesur ve kararlı hare-
ket etmek zorundadır. Bu yapılamaz-
sa. hükümet edenler bunun tarihsel
sonımluluğunu üstlenmek ve ödemek
zorunda kalacaklardır.
PENCERE
ARADABIR
ŞEVKET ÇORBACIOĞLU
TMBD-Mer. Yön Kurulu Üvesi
25. ve26.CHP
Kupultayı'mn Önemi
Kuva-yı Milliye ruhu ile kurulmuş, Anadolu ve Rumeli
Müdafaayi Hukuk Cemiyeti (ARMHC); Kurtuluş Savaşı
sonrası, ulusal egemenliğin inşası için gerekli siyasal
örgüt gereksinmesı olarak düşünülmüş ve belli bir sü-
reçten sonra CHP adını almıştır. ARMHC'nin kurulduğu
Sıvas Kongresi de (4 Eylül 1919) CHP'nin ilk kurultayı
sayılmıştır. Anlaşıldığı gibi Misak-ı Milli sahibi CHP; dev-
let, cumhuriyet ve demokrasi geleneginin otuşum ö'zü-
nü, Kuva-yı Milliye ruhu ile yogrulmuş "Kurtuluş Sa-
vaşı'nın Silahlı Direniş Örgütü" ARMHC'den almaktadır.
İlk Kurultay'da (4 Eylül 1919) ve son yapılan yirmi be-
şinci Kurultay'da (9 Eylül 1992)söylenenleri karşılaşhrır-
sak CHP'nin; devlet, cumhuriyet ve demokrasi geleneği-
ntn oluşum özünü hâlâ yakalamaya çalıştığını görürüz.
İlk ve son kurultayda aynı istemler dile getirilmiştir. Evet:
Ulusal egemenliğin halk tarafından uygulanmasına ön-
cülük edileceği,demokratik yasaların her şeyin üstünde
tutulacağı ve toplumsal iç içeliğin sağlanarak toplumsal
dengelerin sağlanacağı savlarına; yirmi beşinci kurul-
tayda, sadece CHP'nin yenileşme süreci ile çağdaş
programların üretilip çağdaş Türkiye'nin yaratılacağı
savları eklenmiş.
İlk Kurultay'dan son kurultaya tam 73 yıl geçmiş. Bu
süreçte hiçbir şeyin değiştirilemediği, kısırdöngü içinde
aynı savlarla; istenilen boyutta ilkeli bir somuta gidile-
mediğini üzülerek söyleyebiliriz.
CHP'nin tarihsel süreci içinde parti içi muhalefetin ku-
rumsallaşarak, parti kimliğini yok edip gruplaşma kimli-
ği ile parti içi politikasınm çağdaş gelişım sürecinı en-
gellemesi. kısırdöngünün süreklilik kazanmasına
neden oldu Buradaki açmaza neden, çok sayıdaki bi-
reysel doğruların genel doğrular önünde gitmesidir.
özellikle 1960'lar sonrasının gruplaşması 1970'ler son-
rası başlayan ve halen sürmekte olan günümüzdeki bö-
lünme sayrılığının kaynağı oldu.
Dileğimiz odur ki yirmi altıncı CHP kurultayı bölünme-
nin son durağı, ilkeli birleştiricilikle, çağdaş yenileşme
ve yapılaşma hareketinin ilk ve son durağı olsun...
Işte burada, belli bir hizbe adını koymuş Sayın Bay-
kal'ın vereceği imaj ve yaratacağı ilkeli birleştiricilik ol-
gusu çok önemlidir. Sayın Baykal, hizbi kurumsallaştırıp
partileştirmiştir. Hem de devlet ve cumhuriyet kurma
misyonunu "Misak-ı Milli Yapılanması İçinde" tarihsel
süreçleme ile başarıyla yerine getirmeye çalışmış
CHP'nin dördüncü Genel Başkanı seçilerek. Buna lider
bazında dördüncü büyük misyon da diyebiliriz.
Özlem yüklü tabanın istemlerine, oluşan koşullarda
yanıt verebilmek pek de kolay bir şey olmasa gerek. Bu
bağlamda yeni başlatılacak sürecin çok ağır biryük geti-
receği muhakkak. Sayın Baykal, bu yükü salt kendi doğ-
ruları ile taşımaya kalkarsa geçmişteki olumsuzlukları
yinelemekten başka bir şey yapmamış olur.
Sosyal demokrat yapılanmada yaşanan kaosun, ilkeli
bütünlüğe dönüştürülebilmesi için politika yapan ya da
yapmaya çalışanların üstlendikleri misyonlarını çağdaş
ilkelerle donatmaları gerekmektedir. özellikle lider ko-
numundakiler, kendilerini vefa borcu ödemeliğinden ve
çıkarsallıktan öncelikle soyutlamalıdır. Böylesi oluşum
üretken ve yetenekli kimliklerin de katılımını sağlaya-
caktır. Çünkü çağdaş programların oluşumu; yetenekli,
üretken kimliklerin katılımı ile gerçekleşebilir diyorum.
OKURLARDAN
Görevden Alındık!
Cumhuriyetçi. laik, Atatürkçü, tam bağımsız Türkiye
özlemiyle yanan, gerçek demokrasinin yılmaz savunucusu
Uğur Mumcu"ya son görevımizi yaptık.. Üsküdarlı
dcmokralik solcular olarak. Hernamuslu ve gerçek aydının
yapması gercktiği gibi..
İlçe yönctimindcn bu nedenie alındık. "Tüzük gcreği"
dediler. varsın desinler. Bu hareket. asgari müştereklerde
birlcşmc vc tavır koymaydı. Tüm aydınlar ve solculann
yapması gerektiği gibi.
Görevden alındık, ne gam...
Asılgörev şimdi başlıyor. Bağımsız,cumhuriyetçi, laik,
özgür ve demokrat Türkiye için cl cle. gönül gönülc. Tüm
aydın güçler birlikte.
Bunda hoş göriilmeyccek vcanlaşılmayacak bir şey yok; ne
düşiinülürscdüijünülsün...
Av. Sadi Hasan Ayna
DSP Vsküdar İiçe Yönetim Eski Üyesi
TARTTŞMA
Kargalan kovmak için!..
ğur
Mumcu"nun
öldürülmesin-
den sonra,
yüzbinlerce
insan
sokaklaTda "Ankara'nın taşına
bak" türküsünü hep birlikte
söyledik. Türkülerimiz
tükcnmez bizim!.. Şimdi bir
başkasını söylemenin tam
zamanı: "'llgaz Anadolu'nun
sen y üce bir dağısın..."
"Kaldır başını kan uykulardan
Böyleyürck böyleaiardamar
Atmaz olsun Sesolışıkol
yumrukol Karayellerbaşına
indirmeden çatını Sel sıılan
bastığın toprağı dönüm dönüm
Alıpgöıürmeden büvük
denizlere Çabukol."'
Bahçeliev ler Belcdiyesi ışıktan
daha "'çabuk" olmak
isterccsine yukandaki dizelerin
şairi Rıfaz İlgaz'ın adını taşıyan
kültürevinin tabelasını "•Necip
Fazıl Kısakürek" olarak
değiştirmiştir. Necip Fazıl
Kısakürek adına yeni bir
kültürevi yapmak için
küreklere sanlmak yerine. hazır
olan bir kültürevinin
tabelasının asıldığı duvara bir
iki dakıkahğına rnerdiven
dayayarak '"kültürhizmeti"
sunafı Bahçeliev ler Belediye
Başkanı Muzafer Doğan'dan.
yerel yönetim politikasmı
sergilediği "tabela"yi
ışıklandırmasını bekliyoruz!..
Sayın Doğan. söz konusu
değişiklik karannı halkın
verdiğini söylüyor. Bu
açıklamadan sonra kimi
arabalann arka camlanna
•"HakimiyetHalkındır"
sözünün yapıştınlmasını
beklemek tabü ki hayal olur!..
Kitapfuarlannda Rİfat
Hgaz'dan birimza alabilmek
için kuyruklarda bekleyenler.
"Hababam Sınıfı"nı izlemek
için tiyatro ve sinema
salonlannı dolduranlar.
müzikailerde alkış tutanlar.
yurdun hcr köşcsınde
televizyonun karşısına
koşanfar: Sayın Doğan"ın
"halk" kavramındayer
almıyormu?
"Rıfat ilgaz'ın yaşıyorolması
ve bundan sonra ne
Sonun başlangıa
V ^B uzun bir yoldur.
• -^-Geleceği
^ft H görebilmek bir
X ^ kehanetdejşildir
çünkü nereden, nasıl gektiğmi
çünkü nereden. nasıl geldiğini
bilen, varacağı konumu da
olabileceğine en v akın kertede
görebilir. Tarihin bilinmesi bu
açıdan önemlidir. TSK üzerinde
oluşfurulmaya çalışılanlar sanki
tarihimizden pek birdeneyim
kazanamadığımızı gösteriyor...
Yasalaşmış olsun ya da olmasın
bu önemli değil. Önemli olan,
tarihten ders alınmadığmı
kanıtlamak isterceşine ortaya
atılan tasarılardır. İlkin,
jandarma subay larının
atamalannın > aliler tarafından
yapılması gündeme geldi. Bu,
ordunun içine siyaseti
sokmaktan başka bir olgu
değildir. Jandarma Gücii.
İçişlerine bagttdır ancak bu gücü
oluşturan kişiler orduya
bağlıdır. Sivil kunımlarda
yapılan atamaların siyasetle
içiçe olduğu bilinirken. ordu için
de aynı y önterni uy gulamak,
ordunun içine siyaseti
sokmaktır. Ordu, tüm
kurumlardan a v rı olmak
zorundadır. Osmanlı'nın son
dönemi ve Balkan Savaşlan
belleklerimizdedir. Tarih,
süregelen > e süregidecek olan bir
gerçektir; benzer j anlışlar,
benzer zararları getirecektir...
Tartışma konusu olan bir öbür
konuysa imam-hatipçıkışlıların
Harp Okulları'na girmesini
sağlayacak bir oluşum. Laiklik,
neredeyse tüm kunımlarda
yokedilmiştir; din, Meclis'e
girmiştir; devlet. laikliğini
kaybetmiştir;egitim,laikUğini
koruyamamıstır; laikliği
savunanlar dinsiz diye
nitelenmektedir; gcreksinimin
çok üzerinde din adamı
yenştirilmektedir, dört yön
Kuran kurslarıyla
dolmaktadır... Laiklik, dine
düşmanlık değildir; laiklik,
insaıüann din yoluyla
sömüriilmelerine karşı
yapacağının belli olmaması"
gerekçesinin arkasına sığınan
Bahçelievler Belediye Başkanı
"saygı" kavrarnını da
zedelcmektedir. Sayın
Doğanın bu değerlendirmesi
bayramlarda ve belirli eünlerde
büyükleri ziyaret geleneğini
gelmckrir. Türkiye'de,
baktığımız her yönde din
sömürgenlerini görmek olasıdır.
Sızılamaımş olan tek kurum
TSK'dır. Yapılan caltsmalar
gelecek üzerinedir ve aşamalı bir
izlencenin ilk adımlarıdır.
l vumayalım; imam-subay
kavramına eşitli olarak ve sıcak
bakmak, on-on beş > ıl sonramızj
gölgelemektedir. Söz konusu
mantığa göreziyaretler
yalnızca mezarlîklara
vapılmalıdır. Çünkü yaşayan
insanlann "ne yapacağı' belli
değildir!..
Görüldüğü gibi ne yamndan ele
alsanız yanlışlıeı ortaya çıkan
"tabela" değışikliğini'n akılcı
biraçıklaması yoktur. Oı'amaz
da!..Sanatçılann.
edebiyatçılann yapıtlan
tartışmaya, eleştinye her zaman
açıktır. Ama bu tartışmalar
Sayın Doğan'ın yaptığı gibi bir
kültürevinin tabelasında değil.
içindeki salonlarda
yapılmalıdır.
kültürevlerinin "kül evi"ne
dönüşmesi türünden
vanlışlıklara sessiz
kalmamalıyLZ.
Bahçelievlerdeki yangın, Rıfat
llgaz adının kültürevine gen
verilmesi, Necip Fazıl
Kısakürek adına da yeni bir
kültürevi yapılmasıyla
söndürülebilir. Ama buişi
gerçekleştirmek, çağdaş itfaiye
arabalannın görevidir.
Tulumbacı takımının değil!..
Sanata. edebiyata karşı duyarlı
olan her insan, söz konusu
değişikliğe tepki gösterrnelidir.
Hepımiz"Kel Mahmut"un
öğrencileri değil miyiz?..
Rıfaz llgaz üstümüze
mezarcılann attığı ölü
topraeından nasıl
kurtuîacağımızı "Aydın mısın"
adlı şiirindedilegetiriyor:
"Yollar kesilmiş alanlar
sanlmış,' Tel öreüler çevirmiş
yöreni / Fınl fırıl alıcı kuşlar
tepende ' Benden geçti mi
demek istiyorsun; Açiki
kolunu iki yanına / Korkuluk
ol."
Evet! hiçdeğilseiki koluınuzu
iki yana açıp korkuluk olalım
Küçük Mustafa'ya kargalan
kovrna savaşmda yardımcı
olabilmek için!..
Sunay Akın
bir iç savaşa hazırlamaktır. İlk
krvıkımın, ordunun içinde
çıkacağı da kaçınılmazdır.
Aydınlık bir geleceği umut
ediyorsak, orduyu siy asetten de,
laiklik karşıtlığından da uzak
tutmak zonındayız. Tarih,
bunun getireceklerini "sonun
başlangjcı"' diye tüm acıklığıyla
havkırmaktadır...
VarolGönaç
Yangınımıseyrediyorsunuz?
B
ir yıl daha geride
kaldı. Bir yaş daha
büyüdük.
yüzümüzdeki
çizgilerbirazdaha
derinleşti...
Delikanlı çağımızdaki hızımız
yavaş yavaş crimcye başladı.
Toplumsal statüler,
konfoımizm daha ağır
basmaya başladı.
Cebimizdckidolarvemarklar
dcğerlcndi. Yastık altında.
koTumuzda, gerdanımızda
koruduğumuzaltınlarbir
öncekiyılıkatladı.
Ozon tabakası. Körfez yangını.
Çernobil, cerattalar. yunus
balıklan ile uğraşan çevreciler
beyinlerdeki yakılmayı,çöküşü
nasıl önleyecekler? Boğazdaki
koyunlan, PETşişelen
kaîasına takan [>oğancan
Akyürek, beyin kirienmesinin
önüne geçcbılecek projeler
üretebiîiyormu?
Kapalı mekanlarda sigara
içilmeyecek miş(!)... Yasa teklifı
kabul edilmişTBMM'de...
Gülerim.. Kızmcaçevresine
küfreden, yürüdûğü yollara
balgamla tüküren
magandalar olduğu sürece. sen
istersigarayı yasaklaister
yasaklama...
Sağlık Bakanı. Kültür Bakanı.
Çevre Bakanı. Devlet
Bakanlan, Başbakan. Bu
toplumsal dejenerasyonu
önlemek için çaba gösteriyor.
bütçeden fon ayınyor
musunuz?
Toplum çöküyor. siz hala
birbirinizi yiyorsunuz: "500
gün doldu. hayır efendim
dolmadı."
YoksaNeron'amı
özeniyorsunuz? Lirinizle
yangını mı seyrediyorsunuz?
Stj.Av. Hakan Önen
DUYURU
Bu sayfada yayımlamnasmı istediğiniz yazılar için şu noktalara
özen gösterilmesini rica edivoruz. Yazılar;
• Çift aralıkh,
• Savfanın tek vüzüne vazümah,
• "ÖLA YLAR VE GÖRÜŞLER" için 600,
• "ARADA BİR"sütununa 400,
• "TARTIŞMA "için 200kelimeyigeçmemelidir.
Ayrıca açık ad/adres ve telefon numaranızı mutlaka belirtmenizi
bilgilerinize sunar, bu ölçülere ve şartlara uymayanyazılarm yayım-
lanamayacağmı üzülerek duyururuz.
Nevvton'un Bması...
Masallar nasıl biter:
"Gökten üç kırmızı elma duştü: biri sana, biri bana, bi-
ri de masalcı babaya..."
Elma yalnız masallarda anılmaz, söylencelerden de
eksik olmaz; çocukluğumuzdan beri işittiğimiz "Kızıl
Elma "nınyanı sıraiki ünlü elma daha var:
Nevvton'un elması..
Havva'nınelması.. '
Nevvton, çok gertç yaşta Cambridge Üniversitesi'ndt
parlamış. 1665teLondra'yı büyükvebasalgını kasıpka-
vurunca, Cambridge kapatılmış; Nevvton doğduyu yere,
taşraya dönmüş; elma bahçelerinde dalga geçerken, ol-
gun elmaların ağaçlardan toprağa düştüğünü izliyor-
muş ki birden yerçekimi yasası'nı buluvermiş..
Doğru mu bu söylence, yakıştırma mı?..
Tartışılır..
Havva'nın elması, Nevvton'unkinden ünlüdür. Hazreti
Muhammet, bir hadisinde, Havva'nın Adem'in kaburga
kemiğinden yaratıldığınt belirtir Erkeğin üstünlüğü böy-
lece vurgulanıyor; Kutsal Kitaba göre Adem ile Havva,
cennette güzel güzel yaşarken niçin kovuluyorlar? Hav-
va, Adem'e "ilk günah"meyvesi olarakelmayı sunmadı
mı? Türkçesi, kadın erkeği daha cennetteyken baştan çt-
kardı.
Nevvton'un elması, yerçekimi yasasını vurguluyor;
Havva'nın elması, cinsel çekimin meyvesidir.
•
Aşağılanma; kadın için Havvadan başlıyor, tarih bo-
yunca sürüyor ve günümüze geliyor..
Kadın günahla ânlamdaş...
Şeriata göre kadın ikinci sınıf yaratıktır, sakıncalıdır;
örtünecek, başını bile açmayacak, çuvala girip dolaşa-
cak...
Başını açtı mı?
Günah!..
Iran ya da Suudi Arabistan gibi ülkelerde kadının du-
rumu beterden beter..
Türkiye şimdi şeriatçılar marifetiyle kadına saldmnın
sıcak günlerini yaşıyor. Ortada çözülmesi gereken bir
çapraz var; bütün dünyada kadın-erkek eşitliğinin sava-
şımı tüm enlemleri ve boylamları kapsarken, Ortadoğu'-
da tersine bir gidişin bayrağını irtica dalgalandırıyor.
Kadınımızın bir noktada bilinçlenmesi gerekiyor: La-
ikliğe saldırı, kadına saldırıdır.
Eğer bir gün Anadolu'da din devleti kurulursa kadın,
insanlığından uzaklaştırılacak, ikinci sınıf yaratık olarak
bu dünyada cehennemini yaşayacak. Kadının özgürleş-
mesi, erkekle birlikte insanlaşması anlamına geliyor ki
ancak laik devlet yaşamında bu süreç yaşanabilir.
•
Peki, kadının insanlaşması ne demek?
Ülkemizde iki kutup arasında, bir oraya bir buraya
savrulan kadın nasıl insanlaşacak?
Bağnazlığın karanlığında bilinçsizliğin çukuruna dü-
şen kadını soyup arabesk kapitalizmin serbest piyasa-
sında mal gibi pazara çıkarmak da insanlığa yakışır mı?
Ha kara çarşafa girmişsin, erkeğin buyruğu altında köle
gibi yaşıyorsun; ha soyunup vücudunu pazarlamaya
kalkışmışsın, bir meta' olup çıkmışsın!.. Kadını parasal
egemenliğin borsasına endeksleyen sözde liberal dün-
ya görüşü, insan onuruna ters düşmüyor mu?
«Anadolu kadını iki arada birderede kalmak tehlikesiy-
le burun burunadır. Hem kendi yazgısını hem de yaşadı-
ğımız toplumun geleceğini belirlemek bakımından, 21'-
inci yüzyıla girerken tarihsel bir seçim yapmak zorunda.
•
Elma gizemli bir meyvedir; 'KızılElma'ya ulaşmak sa-
nıldığınca kolay değil..
Havva'nın elması söylencelerde kaldı, inançların dışı-
na çıkamaz, akıl ve bilim dışında oluşan vicdan alanına
tohumu ekilir, meyvesi yenir.
Ya Nevvton'un elması?
Bilim yasalarını vurguladığı için çağımıza en çok yakı-
şanı Nevvton'un elmasıdır.
Yüreğimizde sevgi
Gözümüzde yaş
Canımızda cansın.
Her bahar yeniden
gelen
Her bahan yeniden
getiren
Yavrum
Seninle dolu,
Seninle gururluyuz
ANNEN VE KARDEŞLERÎN
Sevgili
UĞUR MUMCU,
seni konıyamadık ama, yaktığın ışıkla Atatürk'un
izinde yılmadan yürüyeceğimizi bildirir, hatıran
önünde saygıyla eğiliriz.
PERTEVNTVAL LlSESt ÖCRETMENLERİ
Zeki Özdemir, Avnur Keçeci, Macide Çankaya, Nihat
Akıncı, Cezmi Atakalp, Nusret Önal, Erol S«n, Yener
Avşar, Erdoğan Doganay, Emel Coşknntnna, Lcman
Erkaan, Mahfns Tan, thsan Saka, Oeman Ba«ar
Bağımsızlık-Demokrasi-Özgürlük ve
Laik Cumhuriyet düşüncelerini
yılmadan savunan
UĞURMUMaPyu
öldürerek toplumu sindireceğini
sanan bir avuç zavallıya yanıtımızdır:
Savunduğu değerleri sonuna kadar
savunacağımıza söz veriyoruz.
ANKARA AYRANQIİSES! ÖĞRETMENLERİ
S.Akçar, A.Akı, F.Akın. N.AItuıu S.Ahuğ, N.AlpasUn, F.Aşık,
U.Atalay Ş.Atmaca, İ.Aydın, M.ATCI, G.Ay<k>f4n, G.Bakır,
S.Baçk«y«, A.Bozkort, CCan. R.Cebel, S.Cunok, H.Cofkm,
H.Çaynak, N.DağyıMız. B.Danışman, M.Defer, BJKknM»,
S.Doğan, S.Dündar, A.B. Erdal, A.EnienL, G.Erek, S.Erinç,
N.Gediz, A.G^lgtlioğJu, M.Göngör. P.Güro», S.Hamanv,
C.IIunan, N.tçeo, T.İlyaaoğulUn, t.tnan, T.Kalkano,
A.Kapulu, N.Karmgüllü. H.Krmal, Z.KılıçooğtiL, M.Köjrden,
T.Kömbaloğlu. Ş.Körkçâ, K.Meriç, Ş.Muftu, L.Nortnan,
I.Ogat, F.Onureal, C.öğün, Ü.Özbek, H.özdemir, H.Ouör,
ö.ösdaL N.Öpınar, D.Pektaş, V.Sancar, K.Saraçoğhı, KjaTo,
P.Sayiç, Y.Sûrer, Ü.Tecim, A.Trkin, H.Tekynct, A.Toy,
S.Tümer, S.Unl, F.Ç.I tku, H.T.Varol, Z.¥alçu, S.YahnpaU,
A.C.Yeti9,B.YııHadöo