Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27ŞUBAT 1993CUMARTESİ
12 DIZI
H I F I V E L D E T
V E L İ D E D E O Ğ L U
88YILINSEVİNÇLERİ,
HÜZÜNLERİ
MERİÇ VELİDEDEOĞLU
Ilk Mectis bînası/mı
müze obnasausağiadı-4-
Bunun ûzerine Necip Ali
Bey'le bırlikte, Meclıs'teki birçok
tüccar mılletvekiline başvururlar,
hemen hepsinden de sözbirliği
etmişgibi: "Bizkefil olmamaya
yeminliyiz" yanıtını alırlar.
GençHıfa Veldet, bu
mılletvekillennin kimilerinin
Meclis kürsüsünde
konuşmalannı dınlerken, onlan
her yönleriyle kendıne ömek
olarak görmektedir. Şimdi bu
değer yargılanyla neredeyse
yıkılmak üzeredır.
Milletvekillenne yaptıklan imza
turlanndan voreun. küskün
olarak Samanpazan'ndakievine
dönerken, alışvenş yaptıklan
eczaneye ugrar, başının ağnsını
biraz olsun dindırmek ıçin bır
aspirin almak ister. Durumunu
gören dost eczaa Seyit Bey, ne
olduğunu soraT. aldığı yanıt
karşısında: "Bana nıçin
söylemedıniz. ben odaya
kayıtlıyım. \ eriıı imza edeyim"
demesine bır türlü inanamaz,
şaşkınhkla kağıdı uzatır. Böylece
üzüntüsü sevınce dönüşür.
• Velıdedeoğlu, tsvıçre'de
doktorasını verip, 1934yılında
Türkıye'ye döner, tstanbul
Üniversitesi Hukuk
Fakûltesi'nde docent olarak
göreve başlar Biryılsonra,
1935'te ünıversitelenn son
sınıflanna yenı konulan "tnkılap
Tarihı Derslen"nı vermek ûzcre
gdrevlendinlen docentler
arasında ver alır. Bu görev onu
son derece mutlu eder. Çünkü
coşkuyla ıçınde yaşadığı, tanık
olduğu bir tarih dılımıru, bu kez
bilim adamının görûş ve
yorumuy la öğrenalerine
aktaracakur.
1965 yıhna dek 30 yıl sürecek
olau bu görevınde amiri, üpkı ilk
Mec' is"te olduğu gibı, Sayın
Recep Peker'dir. Başlangıcta,
profesör unvanı ıle kimi
milktvekilterinin bu dersleri
\ermesı kararlaştınlmıştır. Hıfzı
Veldet ı!e ışte bunlardan bın olan
Recep i'cKer'in docentıdir.
Vetidcdeoğlu, ilişktlen ilk
Meclis'te olduğu gibi, sevgiyle,
saygıyla sürdürmektedir. Recep
Pekerde doçentinden
memnundur, la ki 1937 yıhnda
aralannda şu konuşma geçinceye
• 1938 yılının sonlarına
doğru derin bir üzüntü
yalnız Velidedeoğlu'nu
değil bütün ulusu
kaplayacaktır. 10
Kasım'da Atatürk'ü
yitirmenin onulmaz
acısını, gençlik içine
gömememektedir.
Üniversitede Atatürk'ü
sonsuz yolculuğuna
uğurlarken yapılacak
konuşma için, Senato
Doç.Dr. Hıfzı Veldet'i
görevlendirir.
• Velidedeoğlu 1942
yıhnda profesör olur.
Ama profesör olmadan
önce de askere alınır.
1940 yılından 1942 yıhna
dek sürecek askerliginin
türlü aşamalanyla ilgili,
örneğin, yedek subay
okulundan
mezuniyetine, terhisine
ait belgeleri saklaması.
ileriki yıllarda kendisi
için pek yararh olacaktır.
dek.
inkılapTarihi Dersleri sınavı
dolayısıyla Ankara'ya gelen
Velidedeoğlu, o tarihte
Cumhuriyet Halk Partisi'nin
genel sekreterliğıni yapan Recep
Peker'le görüşürken, bır ara
cevresıne göz gezdirir. Sonra
partirun genel merkezı olarak
kullanılan bu ilk Meclis
binasmın özgünlüğünü, yani
1920'lerin havasını yitiımeye
başladığını sezinlediğınden
Recep Peker'e: "Efendim. bu
bına tamamen değişmiş, halbuki
eski halıyle muhafaza edilip müze
haline getirilseydi daha iyı olmaz
mıydı" diye sorduğunda. Recep
Peker bundan hiç hoşlanmaz,
"Bunlan konusmanın sırası
değil; mevzumuza dönelim"
diyerek, Velidedeoğlu'na bu işle
uğraşmaması için bir bakıma
Velidedeoğlu, dördüncü kuşak, tonın çocuklan Aslı ve Zeynep üe.
uyanda bulunur.
Her 23 Nisan günü içinde
kabaran bu isteğinin
gerçekleşmesi ıçın Velidedeoğlu,
yaalanyla kamuoyu yaratmaya
çalışarak, işın ucunu bırakmaz.
Sonunda bina müze haline
getirilir, böylece yıllar boyu süren
içkınkhğı yennı sevince bırakır.
• 1938 yılının sonlanna doğru
derin bir üzüntü yalnız
Velidedeoğlu'nu değil bütün
ulusu kaplayacaktır. 10
Kasım'da Atatürk'ü yitirmenin
onulmaz acısını. gençlik içıne
gömememektedir. Üniversitede
Atatürk'ü sonsuz yolculuğuna
uğurlarken yapılacak konuşma
için, Senato Doç. Dr. Hıfn
Veldet'i görevlendinr. Daha
sonraki yıllarda Velidedeoğlu bu
konuşma için: "Hayatımın en
acı, en zor, ama o oranda da en
onurlu konuşmasıdır"
diyecekür.
•Vehdedeoğlu 1942 yüında
profesör olur. Ama profesör
olmadan önce de askere alınır.
1940yıhndan 1942yılınadek
sürecek askerliginin türlü
aşamalanyla ilgili, örneğin,
yedek subay okulundan
mezuniyetine, terhisine ait
belgeleri saklaması, ileriki
yıllarda kendisi için pek yararh
olacaktır. Nedenine gelince;
195O'li yıllann sonlanna doğru
Demokrat Parti iktıdanna
yönelttiği ağır eleştirilere pek
öfkelenen gerek iktidar partısi
yanhsı basın, gerekse hükümetın
baskısı altında kalan kurumlar,
Velidedeoğlu'nu karalayacak bir
yönünü bulmak için
uğraşmaktadırlar. Kendisi evde
bulunmadığı zamanlarda eve
edilen telefonlarla askerlığıru
yapıp yapmadığını, yaptıysa
nerede yaptığmı, ne kadar
sürdüğünü sorup
durmaktadırlar.
tş bu kadarla da kalmaz,
lstanbul Üniversitesi
Rektörlüğü'ne, Beşiktaş Askerlik
Şubesı Başkanhğı'ndan
20.1.1960 tarih ve 6675 sayıh yaa
ile Ord Prof. Dr. Hıfn Veldet
Vehdedeoğlu'nun. "askerliğe
duhul ve terhis tarihlerinin"
bıldırilmesıni isterler. Verilen
yanıttan sonra ses seda kesilir.
33.Tümen'in,43.Topçu'
Alayı'nda muhabere takırn
komutanı, aynı zamanda alayın
adli subayı olarak görev yapan
Velidedeoğlu'na, ne Trakya'nın
ağır kış koşullannda yaptığı
vorucu tatbıkatlar. ne de akan
çadın sıkıntı vermez de, boş
zamanlannı ıstediği gibi
değerlendirme özgürlüğünün
olmaması onu üzmektedir.
Alayda gazete okumak, yada
mektup yazmak serbesttir de,
herhangj bır dilden çeviri
yapmaya izin yoktur.
Vehdedeoğlu'nun, Fritz Funk'lan
yapmak ıstediği 'Borçlar Yasası
ŞerhF çevirme çalışmalan
başlamadan durdurulur.
Bu isteğıni Velidedeoğlu
1987'de 83 yaşındayken Yargıtay
9. Hukuk Dairesi Onursal
Başkanı Refet özdemir ile
gerçekleştinr, böylece bir
üzüntünün izleri geç de olsa
silirur.
öte yandan askerlik süresinde
onu mutlu eden anılan da vardır.
Bunlardan birini anlatmak
isterim. Askerliginin ilk
aylannda bir gün Velidedeoğlu,
tatbikattan yorgun argın
döndüğü bır sırada tam atından
ınerken,"Asteğmen, asteğmen!"
diye kendine seslenıldığıni duyar.
Sesin sertliğınden kendisine
seslenenin üst rütbeli bır subay
oldugunu anlav arak, atından
inıp hazırol duruşuna gecmek
için, yüzünü kendıne seslenene
çevinnce karşısında muzıp muzıp
gulen oğrencısı Muammer
Aksoy'u görür. Aksoy hemen:
"Hocam" diye sanlır. "Gelin
benim barakaya gjdelim, size
sıcak birçay yapayım" der.
Muammer Aksoy, askerliğini
bıUrmek üzere olduğundan
teğmen rütbesındedir böylece
lıocasından daha kıdemlidır.
Bundan yararlanarak ona ufak
bir şaka yapmışür. Prof.
Muammer Aksoy, Velidedeoğlu
ile bir araya geldıklerinde bu
anıyı. aynı ses ve hareketlerle
tekrarlamaktan çok mutlu olur,
Hocası da bunu gülerek
karşılardı.
• Velidedeoğlu 1942 yıhnda
profesör olmadan önce yeni bir
uğraşıya da adırnını atar. Sürekli
okurlannın bildiği gibi,
Cumhuriyet gazetesinde yazı
yazmaya başlar.
SÜRECEK
Elli yılı aşaııbir sahne
CUMHURİYET SANATÇISI
E D İ A M U V A H H İ T
GÖKHAN AKÇURA
BEDÎAMUVAHHtT
ANEKDOTLARI
• Beni engüzel kim canlandırır ?
Yıllar önce televizyonda Haldun Dormen'in haarladıgı
"Unutulanlar' başhkh bir dizi vardı. Bunun ilk bölümkrini
seyreden Bedıa Muvahhit, lsroet Ay'la karşılaştığında aralannda
şu konuşmahınn geçtiği rivayet edihr.
-tsmet,teJevİ2yonicJnhazırlaijaıı'Lııotuâarf«r'serisİB
bffiyorsuadeğflaü?
- Biliyorum Bedia Hanım...
-Tamam. Bımlar dbette bk güobenim bayaömıda
yansıtscaklardır ssutBnnı?
- Aüahgecınden versin sultamm!..
-Bır^şHndL..ölümhak,mirashelaL.Beniffldiyeceğiıno
* * -
- Emredin efendim?...
- Eğer beatohayaöm da eknntara aktaracak otariaısa vasiyet
edlyonBnbcnta roümi seooyaayacaksiB. Beoi ancaksen
csindHvsanifimrabat eder. Çânkâbeoim^ıi bir kadnteniyi
i h k k i i t b & t a î
• En ünlü nüktesi
Bedia Hanım, ünlü bir Türk kadın berberinde saclannı
yaptırmaktadır. Yan koitukta yme saclannı yapüran başka bir
hanım da ikide bir uzanıp Bedia Harum'a hayranlıkla
bakmaktadır. Nihayet dayanamaz konuşur
Y r f i Bdi M h t e H)
Bedia Hanım'ın 'evet' demesı üzerioe büsbütün coşan hanım
devameder.
Baemezsnz kücâkfcenbensİMaekıdaf tormtaı. BGtita
i i ] ( i i N i l b i â d Aş y g y y 9
babaran karştsnu çıktan. Bende «ktristoiacağn dedtn. Otana
dayaadar.Omnlabıınuiadâşivlu&Bayabaşlanaıdedaer.izin
vennedâer.» Bedia Harum bunun üzennegülümseyerek sorar
P t i İ t e d d â a
• Erotikbir öykü
Birgün armatör Srtkı Koçmaa Bedia Hamm'a; - Eğergazei bir
tarQdûş«wraefi,g«ıeyegkJeogemienffldeohiriadesaBav«r
aygtaym. KaptenmeşidegeByor. SıkrimagaB,diıılaşta&L lyi
olor, demiş. Bedıa Muvahhit daveti kabul etmiş. Afrika
sanilleTİnigörecek,dinlenecek Sıcak olurdiye, enince
elböeicnni bavula koyup, hareket günü gemiye gebrdş. Akdeoize
açılınışlar. Gcrçekten kaptan da,eşide çok hoş insanlar. Böyteoe
deniz ûstünde çok güzel bir tatil yapmaya başlamış. Bedia
Hanım'ın bavuhindaki elbiseterinden bıri öyle sefFafmış ki, bir
türlü giymeyecesaret edemiyormuş. Derkenbir gün, havanın
biraz da kapah ve karanhk olmasmdan cesaret alarak buelbiseyi
giyip kaptan köşküne çıkrruş. Kaptan onu görür görmez,
bagurnaya başlamış:
- Bedia Hanım, onmgörnnöyor,orangörÖBÖyor. Bedia Haram
kıpkırrruzı olmuş, ne yapacağuu büememiş,dierini birbirinin
üstûneörterekönünükapatıp hızla aşağı kacroaya cahşırken,
kaptan devam etmiş:
O^bflfMd
. Bedia Hanımyg g
rahat bir nefesahp kaptan köşkûneçıknuş.
-5-
Bu nedenle 4 Ağustos gecesı, Belediye
Başkanı Dr.Fahri Atabey hımayelerinde
Açıkhava Tiyatrosunda '50. Sanat Yıh"
şerefıne bir tıyatro şölenı yapılır. Tüm
geh'ri Emekli Sahne Sanatçılan
Derneği'ne bırakılan bu gecedc Bedia
Muvahhit 'Hısse-i Şayia" adlı oyunda
rol alır. Sanatçı. bujübileden iki yıl sonra,
1975 yıhnda ŞehirTiyatrolan'ndan
emekli olur, "Sanatçı emekli obnaz" diye
düşündüğü için. emekliliğini hiçbir
zaman benimsemez. Bu nedenle bir yıl
sonra, 2 Man. 1976 tarihınde Pembe
Köşk'ün onanlması ıçın özel olarak
düzenlenen gecede, "Hisse-i Şayia"da
201. defa Faika Hanım rolünü üstlenir.
Bu elli yılı aşkın süre içinde yüzlerce
oyunda rol alan Beaıa Muvahhit, en çok
etkisı altında kaldığı oyunlan şöy^le
sırahyor: Vedat Nedim Tör'ün "Oç Kişi
Arasında". Çehov'un " Vişne Bahçesi",
"Hisse-ı Şayia" ve tabiı her zaman
söyledığim gibi, Fikret Adil'in şaheser
adaptasyonu olan "La Follede
Chaillot"yu (Deli Sarayh) savunacağim.
Bir de son zamanlarda oynadığjm' Ben
Çağırmadım"daki rolümü severek
oynanm.75
Bedia Muvahhit, oyunculuğu yanısıra
çeviri ve adaptasyonlan ile de tiyatro
yaşamına katkıda bulunmuş bir
sanatçımızdır. 300'ü aşkın eberdeimzast
olan Bedia Muvahhit'in bu özelliğıni
Lütfii Ay şöyle anlaür: "Bedia'nın büyük
üstunlüklerinden bıri de kuvvetli bir
kultüre sahıp olmasıdır. İyi Fransızca
bilir, sanatına ait bu dildeki neşriyatı
yakından takipeder. İlk kocası rahmetlı
Muvahhıt'le birlikte, sonralan sahne
arkadaşı V asfî Rıza ıle birçok güzel
piyesleri tercüme veya adapte ederek
dılımıze ve sahnemize kazandırmıştır.''
Bedia Muvahhit, asıl işi olan tıyatro
oyunculuğu yanısıra, sinemada da
oyunculuk yapmışür." Ateşten
Gömlek"ten başlayarak birçok filmde
rol alır. Oynadığı başlıca filmler
sunlardır: Ateşten Gömlek (1923),
lstanbul Sokaklannda (1929), Kanm
Benı Aldatırsa (1933), Söz Bir Allah Bir
(1933), Beklenen Şarkı (1953), Paydos
(1954), Son Beste(1955),Bozuk Düzen
(1965), HepO Şarkı(1965), Son Mektup
(1969), Lekeli Melek (1969), Ateşli
Çingene(1969).
Birçok filmde rol almasına rağmen
sinema olayına hiçbir zaman ısınamamış
olan Bedia Muvahhit, bu konuda şunlan
söylüyor: "Sinema olayını ise hiç
sevmedim, çünkü devamlı bir olay değil.
Birkaç film çevirdim bu yüzden. Zeki
Müren'i çok severim. Kendisiyle birlikte
birkaç filmde oynadım. En son Ateşli
Çingene adlı bir filmde oynadım. Türkân
Şoray genç kadını oynuyordu. Film
çevrilirken Metin Erksan oyunumu
beğenmişti. Daha sonra Beyoğlu'nda
film afışlerine bakarken. herkesin isminın
oldugunu, ama benim ismımın
yazılmadığını gördüm. tnanmadım.
Lüks Sineması'nda film oynuyordu. Film
başladı, bütün gençlerin ismi yaaldı. En
son iki tane küçük isım, biri Bedia
Muvahhit idi. Bunun üzenne kendi
aşaıııı
POIJTIKA VE OTESI
"Sevinç Gözyaşlan"fihninink*tsi.(l%5)
kendime 'Onlann ne parasına ne de
ününe ihtiyaam var' diyerek sinema
olayını kapadım."/6
Bedia Muvahhit. 1980 yıhnda hazırladığı
"Dünya Tiyatrolar Günü Bıldirisf'nde
şöyle diyordu: "Biz üç parçadan oluşan
bir sanatın insanlanyız... Bu parçalann
bir kısmı yazarlar, bir kısmı oynayanlar
ve diğerleri seyredenlerdir... Bunlann biri
eksik olsa tiyatro denilen sanat da
olmaz... Bu ta bilinmeyen zamanlarda
böyle teşekkül etmiş, sonunu
bilemeyeceğimiz zamanlara kadar da
böyle gidecektir.. Sanatımız, banş ve
sevginin birleşmesiyle doğdu ve biz, onun
işcileri, üstünde yaşadığımız kürenin her
tarafmda banş ve sevgiyle, ama
birbirimızden aynlmadan yayıldık... Ben
Londra'da yaraülmış bir Desdemona'yı
İstanbul'da canlandmr ve seyircilerime
sevdirirken, aynı sevgi, aynı dostlukla
Tokyo'daki sanatçı da aynı yazann
sözlerinı benim ruhumun duygusuyla dile
Bedia hanını ilk kocası Muvahhit bey ve
oğlu Sina ile birlikte(üstte) Bedia
Muvahhit ilk sahneye çıkbğı "Ceza
Kanunu" oyunundaki giysisiyle(janda)
getiriyordu... Biz tiyatrocular seyirciyle
birbirimizin ismini cismmi bilmiyoruz,
ama adeta aynı ruhla yaşıyoruz..."/7
Yaşamı boyunca üyatroyla dolu bu nıhu
korumasını bilmiş olan değerli
sanatçımızın "70. Sanat Yılı"nı, en
sevdiğı arkadaşı Vasfi Rıza Zobu'nun
sözlenyle kutlayahm: "Bedia! Biliyorsun,
Gazi demiş ki Muvahhit ile Behzat'a;
"Türk kadını, Türk sahnesinin aranan bir
çiçeğidir. Nadıde bir çıçek olarak
Izmir'de sanat gülistanına Atatürk seni
kendı eh'yle dikti. Sen büyüdün. Filiz
verdin. Tohumlannı saçtın. Bugün Türk
sahnelerini kaplayan bütün Müslüman
Türk kadmlan senden alınan aşı ile
yetişıp çoğaldılar. Sağol."/S
BİTTİ
//- "50 yıl kalbim aşk ve sanat için çarptı,"
Hayat 2 Ağustos 1973, 12- Bedia Statzer.j.
11,13- Bedia Statzer.j. 25,14- Akşam, 7 M-
san 1971,15- Bedia Statzer.j.17,16- Canan
Barlas, "Pazar Gûnep" 19 Misan 1987. 17
Cumhuriyet 27 Mart 1980.18-Sahnede50.yti
Bedia Muvahhit 1973, s. 46
MEHMED KEMAL
Hıfzı VeHetln Anısına...
12 Mart'lı günlerdi. Demokratik kurumlar yıkılıyor, ga-
zeteler el değiştiriyordu Cumhuriyet'ten Nadir Nadi ve
arkadaşları ayrılmışlardı. 12 Mart rejimine uygun bir
kadro işbaşına gelmişti. Akşam gazetesi de TÜRKİŞ'e
geçmişti.
Ulkü Arman telefon etmişti,
"Bize koşe yazısı yazar mısın?"
Işsizdim,
"Imzasız yazanm" dedim.
(X) rumuzuyla yazmaya başladım. Altan öymen de
karşı köşede yazıyordu. Yazılarımız o dönemde epeyce
ilgiçekti
Bir gün gazeteye yanında Muammer Aksoy'la Hıfzı
Veldet Velidedeoğlu geldi. Imzasını elbette biliyordum,
ama kendini o gün tanıdım. Hoş beşten sonra yazmak
istediğini söyledi. Cumhuriyet'teki sütunu istedi. Ikınci
sayfanın ortasını verdiler. Sanırım epeyce yazdı.
Dikkat ettim, Muammer Aksoy üstada aşırı bir saygı
gösteriyordu. Hukuk fakültesinde öğrencisi ve asistanıy-
mış.
Bir süre sonra 12 Mart sıkıntısı sona erdi. Hoca yeni-
den Cumhuriyet e geçti. Ben de Cumhuriyette yazıyor-
dum.
Titiz bir yazar olduğu gibi titiz bir okurdu da.. Beğendi-
ği yazılarım oldu mu övgülü iltifatlar ederdı. Sadece
bana mı.. öteki yazar arkadaşlara da... Birlikteliğimiz
uzun yıllar sürdü. Son bölünmede canı çok sıkılmıştı.
Birleşmeyı göremeden ayrıldı. öleli bir yıl olmuş. Sıcak
anılan önünde saygı ve sevgiyle eğiliriz.
Uzay otobusleri
Reşat Nuri Güntekin'in bir öyküsünde okumuştum, bi-
ze şoförlük de bankacılık da sonradan gelmiş. önce
şaşırmıştım, sonra anladım Öyle ya taksi, dolmuş, oto-
büs olacak ki şoför de olsun. Sırt sırta açılan bankalar
olsun ki bankacı da olsun! Bizde ilkın Osmanlı Bankası
açılmış, ondan önce banka yokmuş.
Otomobile gelince, Abdülhamıt uzun yıllar gelmesini
yasaklamış. Birisi otomobil getirmiş de kentte değil ada-
larda kullanabilmiş. Nede geç kalmamışız ki, bunlarda
erken davranacağız!..
Benim çocukluğumda şoförlük ince meslekti; gaz, vi-
tes, freni bilen şoför olamazdı. Arabanın kırığından, çıkı-
ğından anlayacaksın, bozuldu mu altınayaüponaracak-
sın. Şimdi öyle mi.. birkaç ders alan, gaza, frene, vitese
basmayı öğrenen direksiyona geçemezdi. Bunun için
şoförlüğeincemeslekdemışler Kentınilkşoförlerinden
Deli Mehmet vardı; İstasyon-Samanpazarı arasında ış-
lerdi. Bir gün araba bozulur, Samanpazan'ndan istas-
yon'a doğru ağırdan ağırdan tnmeye başlar. Araba
gider, Deli Mehmet ardından koşar, bir yandan yoldaki-
lereseslenir:
"Geliyor ha! Ananızı beller ha! Çiğner, çiğner geçer!
Deli Mehmet demedi demeyin ha!..."
Ulus'la Hamamonu arasında da 'kaptı kact'lar işlerdi.
Kaptıkaçtı dediğimiz, minibüsten küçük, taksiden biraz
büyuk taşıtlardı. öne iki, ortaya üç, arkaya üç kişi alırdı.
Daha sonra hangi yılda anımsayamacağım, Rus oto-
büsleri geldi. Dil sadeleşmesi sırasında belediyeye
uray' dedikleri için bu otobüslerin bir adı Rus, öteki adı
Uray oldu. Bu da uzun sürmedi. Bir gün gördük ki Sıh-
hiye'deki garaj tutuştu, otobüslerin tümü yandı.
Vali Nevzat dönemiydi, türlü söylentiler çıktı: "Para
yemişler de anlaşılmasın diye yakmışlar!"
Böylece uray otobusleri' dönemi de kapandı. Yerine
italyan otobüsü olan troleybüsler' dönemi açıldı. Halkın,
trolambos dediği bu otobusler elektrikle işliyordu Gün
olurcereyan kesildi mi caddenin sağına bu troleybüsler
sıram sıram dizilirdi. Cereyan gelene kadar beklenirdi.
Bu otobüslere sadece trolambos demezler, cereyanla
işlediği için telli, arabayı cerayana bağlayan uzun çu-
buklarından ötüru boynuzlu' da derlerdi.
BULMACA
1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA:
1/ Orhan Asena'run lib-
rettosu üzerine Nevit
Kodallı nın bestcledığı
opera. 2/ Oylumlu... Çar-
lık Rusyası'nda soylu ya
da derebeyi. 3/ Güzel
ötüşlü bir kuş... Bir nota.
4/ Çevrebilim. 5/ Demir-
yolu... Türlü işlerde kul-
lanılan ince ve uzun metal
çubuk. 6/ Din işlerini
devlet işlerine kanştınna-
yan... Kuşlann taşlık ve
konsa da denilen midesi.
7/ Budunbilim. 8/ Yosma... Lınk
Japon dramı. 9/ Iskambilde bir
kâğıt... Büyümemiş karpuz.
\XTCARIDAN AŞAĞIYA:
1/ En büyük romantik balelerden
biri. 2/ Türk müziğinde bir ma-
kam... Kapı ve pencerelerin üst eşi-
ği. 3/ Kimi bahklann iste kurutu-
larak yapılan pasürması. 4/
Kaynar suda kabuğu ile az pişiril-
miş yumurta. 5/ Evrensel alıa olan
kan grubu... Rey... Kokmuş hay-
van ölüsü. 6/ Yaalı ya da basılı bır kâğıdın kenannda bırakıl-
mış boşluk... İthal edilecek mallann çeşitlerini ve miktarlannı
gösteren liste. 7/ Şarkı. türkü... Bir kimsenin ya da topluluğun
başkalannda bıraktığı izlenim. 8/ Şırası alınrruş üzüm posası...
Özen. 9/ Samanından aynlmamış arpa ve buğday yığınlan...
Tir.
KAMUOYUNA
Sağmalcılar Cezaevi'nde son günlerde gcrçtkleştirilen "özgürlük
Eylemleri" bahane edilerek bugune dek kazarulmış tüm haklanmız
gasp edilmeye çalışılıyor.
Bir yandan devktın yetkiü agızlanndan yapılan spckolatif açıkla-
malarla kamuoyu planlanan çok yönlü saldınya hazırlanmaya çalısı-
hyor, diger yandan jandarmanın ve cezaevi idaresinin provokasyona
yönelik tutumuyla saldın zemini yaratılınaya çalışılıyor.
Bu saldırüarda bahane ne gösteriUtse gösterilsin amaç tüm cezaev-
lerinde yeni bir baskı politikasını yaşama gecinnek, kazanılmış tum
haklan gasp etmektir.
Siyası tutuklulann yıllara varan direnişleriyle, onlarca şebit, sakat
kalma, yaralanma pahasına kazandıklan haklan gasp etmeye kimse-
nin gücü yetmeyecektir.
Biz Sağmalcılar Cezaevi'nde bulunan Devrimci Sol, TKP/ML,
MLSPB, TÎKB, TDKP, Devrimci Yol, TKEP/Leninist, TDP, TKİH,
TKP/ML Hareketi, PKK, DKP, KKP, Direniş Hareketi.TKP/Kıvıl-
am, EKİM, HKG davalanndan tutuklular olarak iktidan uyanyor,
kamuoyunu duyarsız ve tepkisiz kalmamaya çağınyoruz.
SagmakıUr Cesacvi siyui tatmkfaıUn a<fana;
Özgflr ERDOCAN, Ccnud RAKİP, A. Salim BAYAR, Adem
KEPENÖOİOCLL. t»kender BAYHA>. Erbay YÜCAK, Cmnı
ŞAT, Ranuuan MACİT, N. Akif HAN, Ziya ULUSOY, Çelin
AJUUŞ
İÇSAVAŞSONRASI
İSPANYOLROMANI
Doç. Dr. Yıldız Ersoy Canbolat'ın bu
araştırma-inceleme kitabı Gündoğan Yayınlan
arasında çıktı.
9-4-4334985