23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 SURAT1993 PERSEMBE DIZIYAZI Ölenin arduıdan yazmak zor diyor Sami Gürtürk: Sevgili öğrencim Uğur Mumcu. | 2 . • I 1 ok geçmeden Uğur Mum- 'lenın ardından yazmak zor. Hele bu değerli insanın en sevdiğinız öğrencılennizden bı- riyse... 1950-1960 öğretım yılın- da, Ankara Deneme Lisesı'nde dersıne gırdiğim şınıflardan bi- r.nın adı 6 Fen A idi. Dikkat et- tım, bu sınıfın mümessili ders- lere gelmıyor. onun görevini bir başka öğrena yapıyordu. Ben- se derslerin en az yansının sınıf- ta öğrenılmesı gereküğıne inan- dığım ıçın bütün öğrencilerin sınıfta olmalannı isterdim her zaman. Bu görüşumü sınıfa an- latarak mümessillennın neden gelmediğıni sordum. Arkadaş- lan hasta olduğunu. ama ders- len günu gününe ızledığini, her gün okuia geliyormüşcasına öğrenmekte olduğunu söyledi- ler. Önce şaşırdım. sonra mut- landım Ama az sonra adı Uğur Mumcu olan bu çocuğu merak etmeye başladım. çcu iyıleştı ve derslere gelmeye- başladı. Pek beUı etmemeye özen göstererek onu ıncelemeye çaîıştım. Son derece ciddı olma- sı göze çarpan ilk belirgin özelli- ği. Gözleri ışıl ışıl parlayan. 17 yaşında enerji dolu bır genç... Daha sonraki aylar içerisinde öğrencılerle ilgili konularda bıl- gi alammam gerektığinde -o sı- rada Md. yardımcısı olmuş- tumn- hep Uğur'u çağınyor- dum. Demek kı bana daha o za- man fazlasıyla güven vermi^tı. Başka bır deyişle ben onu tüm Deneme Lısesı'nın mümessili saymıştım. Aradan yıllar geçtı. Uğur hu- kukçu oldu Ama seçkin ve sa- vaşaıı bır hukukçu. Derken 12 Mart giriımi ve Uğur 'Sakıncalı Piyade' Onu artık iyıce merak ediyordum. Avukat olan abla- sının yazıhanesi Anafrtalar'- daydı. Uğur hakkmdakı bilgile- ri ondan alıyordum. Bu arada şunu da açıklamam gerekır: Bir öğretmen olarak kı- mi öğrencilerimın, özellikle Atatürkçü, ilenci öğrencileri- "Şimdi soruyoruz, kimler öldürdü Uğur'u? Niçin öldürdüler? Dünya onu' Yıhn HukukçusıT olarak tanıdı diye mi? Ona 'İnsanlığa Hizmet ÖdüliT verildi diye mi?, Atatürkçülüğü savunduğu için mi? Ya da terörle, PKK ile savaştığı için mi?" A R K A D A Ş L A R I UĞUR MUMCU'yu A N L A T I Y O R min yaşamlannı izlemekten kendimı alamıyorum. Bakan olan. mılletvekıli secilen, genel müdürlüğe yükselen öğrencile- rim beni o denlı ılgılendirmiyor çoğu zaman. Ama çabalanyla topluma hizmet eden. eh kalem tutan, ülkesi için kendını arka plana bırakın öğrendlenm hep ılgimin odak noktalannı oluş- turmuştur. Yazar Sami Karaö- ren. Muammer Aksoy'dan son- ra Atatürkçü Düşünce Derneğı başkanlığını üstlenen Prof. Ne- jat Kaymaz, Prof. Arslan Başer Kafaoğlu. İP liden Doğu Penn- çek gıbı. Çünkü bir ülkeyı an- cak bu tür değerler ılen götü- rürler. İşte L'ğur Mumcu da bunlardan biriydi. kJon buluşmarruzda bir hayli söyleştik. Bana sınıf arkadaşla- nndan söz etti. Kimılerinin ad- res ve telefonlannı yazıp verdi. Aynlma zamanı gelmiştı. .Ama şu soru>-u yöneltmekten kendı- mi alamadım: "Bak Uğur, de- dim, ben artık bir kasabalıyım. TRT ve gazetelenn yazdıklan dışında bir şey bilmiyorum. Oy- sa sen Ankara'da. suyun başın- da, politik olaylann kotanldığı yerdesin. Söyle bana ne oluyo- ruz? Türkiye nereye gidiyor? Yanıtı şöyle oldu: "Bakinız hocam, size çok yeni bir olay anlatayım, sız, bır felse- feci olarak, yorummunuzu sapın. Geçenlerde beni Başba- kanlığa çağırdılar. Yüksek de- netleme kurulu gibi bir makam. Gittim. Yedi kodaman bir bü- yük masanın karşı ucuna otur- muşlar Bana da saruk sandalye- si gibi bir yer, bir koltuk ayırmı- şlar. Başkanlan olduğu anlaşı- lan ea göbeklisı konuyu açtı. 'Bakın Uğur Bey, sizi şunun için çağırdık. Bugün Türkıye'- de, hatta belki de bütün dünya- da terör, eroin ve silah İca- Uğur Mumcu'nun öldürulmesi, Atatürkçü düşünceye sahip küçük öğrencilerin belleklerinden silinme\ecek. çakçılığı gibi konularda sizden daha bilgılı insan yok. Onun için lütfen bızi aydınlatın. Bu ış- leri yapanlar kimlerdir?' "'Uğur susmuş. Soruyu yinelemişler. O yine susmuş. "Peki niye sus- tun?" diye sordum. "Sustum hocam. Çünkü oradaki yedi ki- şıden dördü sorulan kişiler. '"Peki nasıl çıktın işin içmden?" Şöyle dedim: Ben, bu konular- daki bilgılenmin tümünü ma- kale ve kitaplanmda yazdım. Onlar dışında söyleyebileceğim tek sözcük yok. Dilersenız ki- taplanmı ve yazılanmın birer kopyasını size yollayabihnm." Uğur. böylece o anı geçiştirmiş- ti. Ama ya ılerisı? Dayana- madım ve kaygımı dile getirdim "Bunlar senı en kısa zamanda kimvurduya getirirler evlat, tedbirli ol." Durdu. düşüncü sonra şu yanıtı verdi. "Beni öl- dürmeye heves eden yalruz on- lar değil hocam. Belkı de bağ- naz ve gericiler, Atatürk düş- manlan kaçakçılardan önce davranacaklardır..." y imdı soruyoruz kimler öl- dürdü Uğur'.u?.Qahadaöoem- Iîsı nıçı/f oldurduler? Dunya onu 'Yıhn Hukukçusu' olarak tanıdı diye mi? Ona 'İnsanlığa Hizmet Ödülü' verildi diye mi? Tükenmez bir enerjıyle demok- rasiyı. insan haklannı ve özel- likle laikliği, Atatürkçülüğü sa- vunduğu içinmı? Ya da terörle, PKK. ile savaştığı için mı? Şu bir gerçek ki. Uğur eşıne az rast- lamr bir savaşımcıydı. Satın alı- namavan. bükülmeyen, ınanç- lannın kavgasını veren. uy- garlık uğruna savaşan bır ya- zardı. Uğur'u öldürenler işte bu konulardakı karşıtlandır. Lise ârkaâaşı Prof. Önder Pekcan: Li..ı .vMnviP3taroriB.i ,'i C B!'fV*İ 0İI3 O V î- ; '.I: stfl 1952 yılında Bahçelıevler'de 28 ve 29 sokaklann arasında kalan arsadakı tek kaleye şut atarak başladı dostluğumuz. Galatasaray maçlanna gitmek- ten özellikle büyük zevk duyar- dık o yıllarda. Sonra Karakol durağındakı ortaokul... Uğur, mudür Sadet Göbelez için; konuşma ve yazma yetene- ğimi ilk ortaya çıkaran insan derdi. Hayatırun en zor anlannda bile gülebilen. şakalar yaparak etrafındakılen mutlu kılabılen bir insandı Uğur. En büyük şa- kalanndan biri de Deneme Li- sesı son sınıfında kompoasyon dersinden ikmale kalmam idi. Bu günlerde şıir günlerini. mü- nazaralan top oynamaya tercih etmeye başlamıştı. "1976, Uğur'un meslek olarak en verimli yıllannın başlangıcı oldu. Güldal onun için huzur dolu bir yuva, korkusuz bir beraberlik ve sapına kadar bir arkadaşlık - yarattı." rağmen çalışmaya devam etti ama her zaman Kemalizmin Türkiye için tek yol olduğunu savundu. Mehmet Alı Aybar'a olan yakınlığı da, onun bağımsız sosyalizmi savun- masından dolayıdır. Ne zaman İstanbul'a gelse beni Aybar'a götürürdü. Uğur'un en önemli yanı. ha- kikatli olması idi. Yurtdışında bulunduğum 1968-1974 yıllan- nda beni ihmal etmedi. sürekli mektuplar yazarak ondan kop- mamamı sağladı. Bu mektuplar onun karakterini ve o günlerin koşullannı çok iyi yansıtıyor. 1970'ler, Uğur'un yazarhk yeteneklerini mangal gibi yüre- ği ile birleştirdiği yıllar oldu. Türkıye'nin çarpık düzeni onu. mesleğinin metodolojisini ya- ratmaya zorladı. kendi kendini eğilerek araştıncı gazetealiğe bu yıllarda ulaştı. 1974'te Mümtaz Hoca'nın katında. Uğur Alacakaptan'ın mobilyalan ile beraber oturma- ya başladık, ama onun kibar yüreği ile bu katı, hapisten yeni çıkmış bir emekli üsteğmene devrettik. 1976, Uğur'un meslek olarak en verimli yıllannın başlangıcı oldu. Güldal onun için huzur dolu bir yuva, korkusuz bir ba- reberlik ve sapına kadar bir ar- kadaşlık yarattı. Uğur, Türkiye'nin en huzur- suz ortamında tehditlere güle- rek, alay ederek çalışmaya ve üretmeye devam etti. Onun ve Güldal'ın bir an olsun cesaret- lerinin kınldığını veya umut- suzluğa kapıldıklannı hatırla- mıyorum. Onlar için ölüm "nereden ge- lirse gelsin hoş geldı sefa geldi" idi. Yılmadılar. beraberce dos- yalan didik didik edip. yeni yazılar, kitaplar ürettiler. Çocuklan çocuklanrruzla oy- nadılar, beraberce eğitildiler. Iğur, yanından aynlmadığı ailesi ile 1993 yılbaşısını bızlerle beraber geçirdi. Yılbaşının ertesı günü bızım evde babamın ve arkadas- lannın Çanakkaie harbı sırasın- da çekilmiş kalpakb resimlen önünde durarak "Bana bak. eğer ruh varsa (Güldal var di- yor) bende bu Kuvacılardan bi- rinin ruhu vardır herhalde" dedi. Ben şimdi buna daha kuvvet- le inanıyorum. Bir kuv^aa gitti, ama onun ruhu diğer bir kuv- vacıya gecti. ' ğur siyasete ilk adımını 1960 Mayısında Deneme Lıse- si bahçesınde bayrak törenı sı- rasında Osman Paşa marşını söyleyip bayrak açarak attı. 27 Mayıs devrimi onun için bir dü- şünsel dönüşüm oldu. 21 Ma- yıs'ı Uğur'un evinin çatısından izledik. Daha sonra ilk gazeteciliğıni 21 Mayıs mahkemelerini, mü- kemmel hafızası ile bır teyp bandı gibi izleyerek yaptı. Bü- tün celseleri satır satır gazetesi- ne aktardı. İşte bu yıllarda İlhan Sel- çuk'u, Gazı Osman Paşa Ma- hallesi'nde bu evde beraber din- ledik. Sonra Doğan Avcıoğlu ile tanıştı. Yakm arkadaşımız Uğur Yurdakul'un ablası Avcı- oğlu ile evlendi. Bu vesile ile Uğur, Doğan abisi ile tanıştı ve sıyasi çizgisi bu tanışma ile çizil- meye başladı. Üğur her zaman Doğan abi tarafmdan çok etkılendiğıni, hatta ilk gazetecilik derslerini ondan aldığını söylerdi Sosya- list Kültür DerneğTndekı gün- ler, Uğur'un Kuvay-ı Milliyeci- liğıni ateşledi. Uğur, TİP vesos- yalist harekete sempati duydu, Mumcu siyasete ilk adımı 1960 mayısında attı. Daha sonra ilk gazeteciliğıni, 21 Mayıs mahkemelerini, mükemmel hafızası ile teyp bandı gibi izleyerek yaptı. Cezaevi arkadaşı Ömer F. Ciravoğlu 'Sakıncalı PiyadeTelefon ettiğimde. "acaba tanır mı'" diye dü- şünmüştüm. 12 Mart dönemınde Mamak'ta ayru koğuşta hapis yatmıştık. Esprili kışilikleri- mız, bizı yakınlaştırmışü. Havalandırma saatle- rinde bırlikte volta atardık. Sonralan değişık yerlerde, birkaç defa karşı- laştık. Ayak üstü sohbetler yapıp. hal hatır sor- duk. Karşı karşıya gelsek, tanıyacağından kuş- kum yok. Ama ismen hatırlayacak mıydı? Üs- teliJc o kadar meşgul insan. Kafasmda binlerce isim, yer, tarih. Daha ben "Hatırlayabildin mi abi" sorusunu bitırmeden, 12 Mart günlerimıze gönderme yaparak anımsadığını dile getirdi. Çok sevinmiştim. Hapishaneler. genellikle kasvetli, havası ağır yerlerdır. Buralan neşelendirecek. hayaü biraz daha dayanılır hale getirecek ihtiyaç çoktur. İş- te Uğur, 12 Martta Mamak zındanını bızler için çekilir hale sokan kişilerden biriydi. Üstelik Mamak'ın en karanlık günlennde bunu yap- mıştı. Bitmez tükenmez espri üretme > r eneği ile bizleri hep güldürdü. Özellikle genç ve heyecan- lı oluşumuzdan. farkında bıle olmadığımız sek- ter yanlanmızı dalgaya abr, güldürür, düşün- memizi sağlardj. İnançlılığı da yüksek düzeyde onda tanıdım. Kesinlikle doğru olduğuna inandığı şeylerden taviz vermedi, vermezdi. 12 Martçılarla sonuna kadar mücadele etti. O dönemde bütün davalar polıtikti. En küçük bır tavız vermek, kışıyi kolayca ögürlü- ğüne kavuşturabiliyordu. Kendi davamızda bunun onlarca örneğini görmüştük. Bu yolu kesinlikle seçmedi. Bedelıni de her zaman öde- di. Hapisten çıkınca. yedeksubaylık hakkını yaktılar. "Sakıncalı Piyade" oldu. Bunu bile kuvvete dönüştürdü. Hep "bedel" ödedi. So- nunda bedellerin en ağınnı. yaşamını. Ne için? İnsanlık için güzellik için güzellikler için. Hepimiz ıçın. İnsan haklan. demokrası ve özgürlük savaşcısı sevgili Uğur. en büyük tesel- limiz, bütün Türkiye'nin seni uğurlamak için ayağa kalkması. Boşuna değilmiş emeklerin. Senı gerçekten ve yürekten özleyeceğız. ( Sakıncalı 'nın albayıSakıncalı Piyade'nin 97. sayfası. Mehmet Arkış'ı anlatıyor Uğur Mumcu. Emekli AJbay Arkış'ı. Oğlu. Osman. Deniz Gezrniş. Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan'la bırlikte yargılanmış ve idama mahkum edilmiştir. Ziyarete gider oğlunu Arkış, Mamak Cezaevi'ne. Birkaç kelıme konuşur. muhtırayı eleştirdıği sanılan bu birkaç kelime için de Sıkıyönetim savcılığına ihbar edilir. Tanıklan sonradan bulunan bir ihbardır bu. Cezaevinde görevlı askerler taruk gösterilir. Arkış tutuklarur. Duruşmada. askerler bir türlü dilleri dönüp de muhtıra diyemezler. Yargıç. biraskere sorar, "Sen duymuşsun, bu sanık, neye küfretti? ". Asker, "Muhtara" der, "Bizım muhtara küfretti". Aradan yıllar geçer, Arkış ve Mumcu, taruşırlar. 72'de emekli olur, Arkış. İstisnasız bütün darbelere karşıdır. 1977'de."Bugünün işkencelerinin gerçek sahıbi emperyalizmin yerli işbirlikçileri" dediği için hakkında dava açılır. 1982'de sonuçlanır. dava. Bır>il hapis cezasıverirler. Orhangazi cezaevinde yatar. İdamdan kurtulan oğlu Osman. bir gözü kör Berlın'e yerleşir. Önce tabancasını alırlar. ardından askeriyeye ait sağlık kartını. Kansı Jale, bır oğlu, bir kocası arasında cezaevleri arasında dolaş- maktan yorgun. Osman'ın boşandığı kansından kendısine kalan üççocuğuyla uğraş- malarda kanser olur. ölür. Bugün yaşamını özetlerken. yakınmalardan uzak Arkış. Uğur Mumcu'yla tanışmış olmayı. yaşamının en güzel günleri arasında sayıyor. Olümünün acısının. eşı Jale'yi yitırmış olmasının acısını bile bastırdığını sövlüyor. BİTTİ ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ "Şeytan Ayetleri" Târöşması... "Şeytan Ayetleri" yine günün konusu, konuya eğılir- ken işı bilenlerinden öğrenmeyi yeğledim. En sağlıklı kaynak, Turan Dursun'du. Turan Dursun, 19 Mart 1989 günlü "2000'e Doğru'dergisindeyayımladığı, sonradan "Tabu Can Çekişıyor-Din Bu 1 " kitabına alınan yazısının sonunda şöyle diyordu: "K/sacası: 1- 'Şeytan Ayetleri' olayı gerçektir. Bunu yok sayma çabaları da boşunadır 2- Dıyanet işleri Baş- kanlığı en buyük Islam otoritelerince de sağlam kabul edilen hadise dayalı ayetlerle destekli bu olayı yok say- ma yenne ulkede kimseye yararı olmayan din terörünü kınayıcı çabalara gırse çok daha yararlı bir tutum gos- termiş olurdu. Çünkü gerçek olduğu halde bu olaya "ifti- radır', 'dinsizlerin uydurmasıdır' bıçimindeki sözler, cinayete azmettiren fetvalara çanak tutmaktan başka bir şeye yaramaz.' Turan Dursun, "Şimdi, olayın gerçekliğini dile getiren kanıtları gorelim:" dedıkten sonra "Şeytan Ayetleri" olayına değindiği, bu olayı dile getirdığı savunulan ayet- leri inceliyor. "Hacc 'suresinin 52. ayetı ve izleyen ayet- ler. Bu ayette. her peygamberin "okuduğu şey'e "şey- tanın bir şeyler kattığı" ama "Tanrı'nın, şeytanın kattığı- nı neshettiğı (hukumsuz bıraktığı) ve kendi ayetlerini geçerlı-sağlam kıldığı" anlatılır Turan Dursun, şöyle di- yor: "Görülduğü gıbianlatım, Şeytan Ayetleri' diye bilinen ayetlerin 'Kuran'a sokulup sonra çıkarıldığı, sokanın şeytan, çıkaranın da Cebrail aracılığıyla Tanrı olduğu' yolundaki ifadelere uygundur. Zaten, 'tefsirler' de bu- nun için bu ayetleri, olayın yansıtıcısı olarak görurler. 52. ayetten sonraki ayetlerde de aynı olaya uygun anla- tımlar bulurlar." Isra suresinin 73-75 ayetleri ile bu ayetlerin anlamları şöyle "(Ey Muhammed!) Senı, sana vahyettiğimizden uzak- laştınlıp daha başkasını ileri surerek bize ıftıra etmeye sürüklüyorlardı neredeyse. O zaman seni dost bulacak- lardı Eğer seni pekiştırmış olmasaydık, andolsun ki on- lara eğilım gosteriyordun az kalsın. O zaman sana, yaşamı da ölümü de kat kat azab biçiminde tattırırdık. Sonra da bize karşı biryardımcı bulamazdın." Turan Dursun, daha sonra ikı "hadis" örneği veriyor; şöyle "Hadıs'"\ "Peygamber Mekke'de NECM suresini okurken secde etti ve onunla bırlikte, -aldığı toprağı alnı- na goturen yaşlı birinin dışında- Müslüman ve puta ta- pan herkes SECDE etti'". Anlatan Peygamberin arkadaş- larr Abdullah İbn Abbas, Abdullah ibn Mes'ud. KAY- NAK. Buhâri (Bkz. Di. Baş. Yay., Tecrid, Hadis No: 555, 556) Tırmıziı ve öteki hadis. fıkıh kitapları. Turan Dursun, şu sorulan soruyor 1- "Peygamberin can düşmanı" diye nitelenen putataparlar nasıl oldu da Peygamber'le bir araya gelebıldiler? 2- Putataparlar na- sıl oldu da Peygamber'le bırlikte secde ettıler? Bu soruların karşılığını bulabilmek için bundan sonra- ki hadis iyi incelenme''idır Hadis 2 "Peygamber Mekke'deyken, NECM suresini okuyordu. Lat'ı, Uzzâ'yı ve bir oteki, üçüncü (put) olan Menjît'ı gordunuz mü diyen yere gelince: Şeytan, Pey- gamber"m diline şunu atıverdi (sokuşturdu): işte bunlar, yüce turnaterdır (ğarânik). Şefaatleri de elbetteki umulur.' Bunun üzerine (putataparlar): 'Muhammed daha on- ce değil, bugün tanrıçalarımızı iyi (sözlerle) andı!' dedi- ler. Yine bunun üzerine Peygamber secde etti ve onlar da SECDE ettiler. İşte bu nedenle de Tanrı şu ayeti indirdi: (Ey Muhammed!) Senden once hiçbir Peygamber (Resul, nebı) yoktur ki şeytan onun okuduklan arasına, (bir şeyler katıp) bırakmasm. Tanrı, şeytanın bıraktığını bozar (kaldırır), kendi ayetlerini güçlendirir. Tanrı Bilen- dır, Hıkmetli'dir." (Haccsuresi, ayet52) Anlatan Peygamberin arkadaşları: Abdullah ibn Ab- bas'ın da ıçinde bulunduğu bir topluluk . Çok açıkça görülüyor ki: ikinci hadis, birinci hadisi ta- mamlıyor. Daha doğrusu, ikısi aynı hadistir. Birincisi eksik, ikincisi tamam. Ve çok açıkça şunların anlatıldığı görülüyor: Putataparların Peygamberlerle bırlikte SEC- DE etmelerinin nedeni: "Peygamberin üç putu (Lit'ı, Uzza yı ve Menât'ı) oven sözlerle anması ve bunu 'âyet' olarak okumasıdır." Üç putu öven sözlerı "Peygamberin diline ayet olarak sokan ŞEYTAN'dır. Yani bu sözlerin oluşturduğu 'ayetler', Tanrı'nın ayet- leri değil, Şeytanın ayetleri d/r Şeytanın ayetleri' sonradan sureden çıkarılmıştır. Hacc suresinin 52. ayetinde anlatılan da budur..." Turan Dursun, 4 Eylül 1990'da istanbul'da evine gider- ken öldürüldü. Vurulduktan sonra eve giden "2000'e Doğru" muhabirleriyle, Turan Dursun'un yakınları, evin polislerce duman edıldiğini, yatağın ikiye katlandığını gördüler. Yatağın üzerine "Kutsal Teror Hizbullah" adlı bir kitap konmuştu. Polisler arasında "Hızbullahçı" mı vardı ne? Turan Dursun, Salman Rüşdü'yü eleştirirdi yakınları- na; özetle şöyle derdi: - Onun amacı gerçeği açıklamak değil, romanının ya- ratacağı sansasyonla para kazanmak. Iran'dan tepki gelince geri adım attı, korkak, ürkek davrandı. Hem de yetersiz, bilgisiz! Salman Rüşdü'nün kitabını bilmiyoruz; Aziz Nesin ya- yımlayınca öğreneceğiz. Bir şey bilınmeden nasıl de- ğerlendırilebilir? İranlı yetkililerın, bir başka ülkenin insanına "olüm" cezası biçmeleriyse, usla, insanlıkla bağdaşacak bir şey değil... Laiklikgibisi var mı? BULMACA SOLDANSAĞA: 1/ Melih Cevdet Andayın bir romahı. 2/ Eskiden şairlerin. kasıdelennde övgüsünü yaptıklan kişi- lerden aldıklan para va da hediye... Olta ya da tu- zağa konulan yem. 3/ Karagöz'ün başlığına ve- rilen ad. 4/ Yapma. et- me... Şöhret. 5/ Güney Amenka'dakı dağ sırası- nın adı... İhüras 6/ Ev- ren... İskambil oyunla- nnda kâğıt atma sırası. 7/ Uluslararası Tiyatro Enstitüsü'- nün simgesı... Oğuz Kağan ile öz- deşleştinlen Hun imparatoru. 8/ Tanmda kullanılan azotlu gübre.. Donuk renkli.9/ Nazi partısınin hücum kıtasını simgeleyen harf- ler... Meksika'ya özgü sert bır içki. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Resat Nuri Güntekin'in bir ro- manı... Kök. asıl, temel. 2/ Isiak.. Nijerya'run para birimi. 3/ Kolay- lıkla paraya çevrilebilme özelliğı fazla olan varlıklar. 4/ Yıyecek. besın... Nikelin simgesi. 5/ Ayakkabı çekeceği... Eylemlen olumsuz yapmakta kullanılan ek. 6/ Yenmek. 7/ Yurdumuzda turistık bır göl... Anadolu'da kuruimuş eskı uygarlık. 8/ Kekemelik. 9/ Boğa güreşinde kulla- nılan kırmızı kumaş parçası.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle