20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7ARAUK1993SALI CUMHURİYET SAYFA DUNYADAN Almanlar duramıyor Yolculuk tutkulannı ne ekonomi, ne de teröretkileyebildi iSeto Jjork eimcs F rankfurt'ta yaşayan S. Ai- lesi yılbaşında feci bir ha- berle sarsıldı. Bir yakın ak- rabaian, ABD'nin Miami eyale- tınde taülini sürdürürken saldınya uğramış ve öldürülmüştü. Adıru vermek istemeyen Alman aile, bu olay üzerine Amerika"ya yapmayı planladıklan tatil programını iptal ederek, daha güvenli bir yerde ta- tillerini geçirmek istedi. Ne var ki, korkunun kendilerini yönlendirmesine izin vermek iste- meyen S. Ailesi. sonradan eski programlanna dönüş yaparak ABD'ye gidip çeşitli kentleri gezdi. İ Gezginlik merakı Almanlar, dünyanın gezmeye en meraklı ulusu. Seyahat amacıyla yılda ortalama 40 milyar dolar harcıyorlar. Dünyada hiçbir ulus. seyahate Almanlar kadar para va- tırrruyor. Amerikalılar, Almanlara göre üç kat kalabalık olmalanna karşın yılda 40 milyar dolarlık tatil harcaması yapmıyor! Pek çok Âlman. yılda 4 ile 6 haf- talık bir tatil hakkından yararla- nırken, çahştığı yerden de aynca yüzlerce dolar tutannda "urlaubs- geld" (tatil pnmi) alıyor Alman kentlerinde her köşe ba- şında bir seyahat acentesi yer alı- yor. Yurtdışına çjkmamış bir Al- man bulmak ise neredeyse ola- naksız. IMerakın 'kaşifi' Almanlann seyahate olan mera- kını ilk keşfeden, 300 yıl önce Karl Baedecker adında bir yayınevı sa- hibi olmuş. Önce Coblenz bölgesı ıçin bir rehber çıkartan Baedecker, sonradan Almanya'nm tüm kent- leri ıçın benzer girişimde bulun- muş. Giderek şirketi büyûmüş ve bu- gün rehber konusunda tartışmasız en büyük yayınevlerinden bın ol- muş. Almanlar tatillerini geçirmek ıçın genellikle Avrupa ülkelerini tercih ediyorlar. ABD ve Kanada tercihlerin yalruzca yüzde üçünü oluşturuyor. Miami'deki şiddet olaylan. bölgeye düzenlenen gezi- len olumsuz etkiliyor. Alman Seyahat Acenteleri Birli- ği Başkanı Otto SchneJder, Al- manlann güneşı sevdığini belirte- rek "Florida, son öldürme olayla- nndan önce Almanlann akın eftiği bir tatil beldesiydi. Olaylar bir iki yabancının öldüriilmesivle kapan- saydı, iz bırakmadan unutulup gj- derdi. Ancak cinayet ve yaralama olaylan ne yazık ki devam ediyor" dedi. İlk olaylann duyulmasmdan sonra yapılan iptaller, piyasanın altını üstüne getirdi. öyle kı birkaç gün içinde iptaller 5 bini aştı. Schneider, Almanlann seyahat anlayışının Amenkahlardan farklı olduğunu belirterek aradaki farkı şöyle dile getiriyor: "Amerikalılar, yeni yerler gör- roeye ve keşfetmeye meraklı. Deği- şik yerier görmek uğnına her gece farklı bir otelde kalnıav ı göze alabi- Üyoriar. Oysa Almanlar tatilde din- leıunek istiyor." Dinlenme peşındekı Almanlar, Kanarya Adalan ve Mayorka'yı yeğliyor. Bu iki tatil beldesinde otel ve res- toranlar, Almanlann zevkine uy- gun şekilde donanmış. Bar ve res- toranlarda tüm Alman bıra markalannı bulmak olası. Stephen Kinzer GATT, uygarhkiçinbüyük tehlike Sadece artı değer bırakan malın hoş karşılandığı tüccar mantıklı toplumda, metalaşma kültüre dek uzanıyor LEMONDE diplomatique T üm gelişmeler kültürel alan- daki metalaşmayı körüklü- yor. Metalaşma kültürün her alanıruda görülüyor. Edebiyat. sınema ve televizyon bunu doğrulu- yor. GATT bu gjdişaü yönlendiren ve körükleyen en önemlı nedenler- den birini oluşturuyor. Yazar Alain Nadaut şöyle diyor: "Bu şaşntKi tüccar toplum sadece büyük bir hızla dolaşan malı, yani geçtiği büyük yerde bir artı değer bı- rakanını hoşgörüyor. Bu, tabü ki, an- Iamsız > e boş olsalar bile tek görevieri alun-satım dönüşümünü durmaksızın beslemek ve geçişleri süresince yanı- Itmak olan kültürel mallar için de ge- çeriidir. Oysa ki. tek başlaruıa bu nesnelerin ânlamı yok ve keümelerle, renklerle. seslerle donatıimadıkça hiçbir şe> ifade etmezler. Bunu bil- mek ve buna karşı çıkmak sanatm gururudur." Bu, sınemada ve televizyonda ge- çerli; yakında bir eser sadece fiyatı- nın çağnşımıyla lartılacak. Fiİmin sembolü, bütçesi olacak. Bunun en güncel örneği Jurassic Park: Göste- rime girdiği gün piyasaya çıkan oyunlar. oyuncaklar ve diğer nesne- lerle yüksek maliyetini kurtardı. Daha 1930'larda Adams ve Hortei- mer, bugün yaşadıklanmızm, "kül- fürün metalaşması" olduğunu söyle- mişdi Bugün, Amerikan filmlerinin dünyaya egemen olduğu ve. Avrupa dahil. hiçbir ülkerun onlann üstün- lüğünden kaçamadığı herkesin ka- bul ettiği bir gerçek. Sanatsal an- lamda film olmayan bu "ürünler" diğer deneysel sanat ürünleri gibi yapıtlara zarar vermekte. Bir fılmin kalitesi artık seyirci sayısına göre be- lirleniyor ve dünyadaki kültürü yö- neten "yûksek muhasebetiler", ista- tistikler yardımıyla. çaresı olmayan bu durumun kaçımlmaz olduğuna inandırmaya çahşıyor. Çeşitlilık. tekbiçimleştıncı eğilim tarafından bastınlırken, endüstri kültürün içine ginyor. Endüstirinin baa kurumlan fosilleşirken, otantik eserlerin canh sorunsalhğı göz ardı ediliyor. Neredeyse her şey. daha şimdiden özgürlükleri ticari düşünce özgürlüğüne ve jıırttaşlık hakkını tüketicinin egemenliğjne indirge- meye alışmış olan dünya pazannın, yenı sırunnı genişletmesi için gerekli olan ihtiyaçlar tarafından yönetili- yor. Güncel uygulamalara bakıldı- ğnda. dinlenenlenn her zaman aynı sonuca ulaşüğını görebılinz. Hiç kimse, bir fılmin, bir televiz- yon programının, bir kitabın. bir plağın satılması gerektiğini inkar et- mivor. Ama aynı şey sağlık için de geçerli. İlaç yapımlannı gösteren ki- taplar saüliyor, ama hiç kimse sağlı- ğın GATTa girmesini teklif etmi- yor. Bunun içındir ki kimse sağlık araçlannı metalaştınmayı düşünmü- yor ABD'de, yabancı filmler. sinema işletmelennin cirolannda yüzde 1. 3'lük bir oran oluşturuyor. Amen- kan sınema salonlannda Avrupa filmlerinin yıllık girişi 45 fîlmken. Avrupa sinemalannda Amerikan filmlerinin yılhk girişi 362 fılme ula- şıyor. Avrupa Topluluğu, televiz- yonlannda. yılda 5 milyar saat Amerikan filmleri izlerken. Ameri- kan toplumu, Avrupa filmlerini sa- dece 180 mılyon saat seyredıyor. AET, Amerika'ya 250 milyon do- larlık görsel-işitsel programlar ihraç ederken, Amerikan üreticıleri 3.750 milyon dolarhk program ihraç edi- yor. Örneğin Afrika'da. Burkına- Faso'da 13. Fespaco'dan sonra Af- rika sinemasının zengın yaratıcı gü- cünü gören Burkinalılar, artık sade- ce Amerikan filmlerine programlan- mamış durumda. Doğu Avrupa'da Amerikan filmlerinin varlığı tekel- leşmiş durumda. Rusya. şu anda Amerikan filmlerini bedava alıyor. Yönetmen Pavel Lourguine filmleri- nin hala daha satın almdığım söyle- yebiliyor. Ancak oynatılmamak üzere! Yakında Macar, Polonya, o harika Gürcü, Çek sinemalannı bul- mak için Diojen'in fenerine gereksi- nim duyulacak. Yaşamın bövle parçalara ayrılma- sına" nasıl izin verilebilir? Nasıl GATT'ın (burada sözkonusu olan o) rekabete yanşı katarak, daha doğru bir deyişlc. değiş-tokuşlara (liberallerine bile) ekonomik savaşı ekleyerek, bu durumu ağırlaştırma- sını kabullenebiliriz? Yakında Avrupa, Afrika, Latın Amerika, Karaıbler. Asya bile bu pazar ültimatomu karşısında geri çekilmek zorunda kalacak! Sakın, halklann zevkınden söz edıldiğıni söylemeyin! Fılmlerin dağılımı öyle bir şekilde yapılıyor kı ızleyiciler ya bunlan kabullenecek ya da televız- yonlannı kapatacak Görüntü dün\ası. 3 büyük kutup çevresinde dönüyor: Programlar Kutbu (ABD). Elektronık Kutbu (Japonya ve çe\resi) ve Avrupa Kutbu kı kendısını ekleme ve dağı- tım hizmetleriyle sınırlayıp sonun- da. kendı kültürlennın çeşıtliliğıvie zenginleşmiş. üretimlerini geliştire- bilecek ve bunlann değiş-tokuşunu kamçılayacakken. ihtirasını kısıt- layarak pazarlann ilk ıkı bölümünü almaya çalışmaya indirgedi. AET- de görüntü üretiminin zaran çok fazla (Görsel-işitsel porgramlarda 35.000 saat üretime karşılık 500.000 saat yayın) ve değiş-tokuşlar geriü- yor. Alman sineması nerede? İtalyan sineması nerede? İngiliz sineması ne- rede? Gerçek yaratıalar var tabü ki, ancak genelde gerilemekte ve bu çok ciddi boyutlarda. Çünkü Holderün"- in dediği gibi hem "bize özgü olanı öğrenmeye" hem de "yabancının de- neyimine" gereksinimımiz var. İşte GATT tüm bunlara darbe ındınyor ve bunu iki şekilde yapıyor. İlk önce, yazarlann manevı hak- lannm, yani entelektüel etkinliğin kalbinin ve de yorumculann türemiş haklannın üstünü çizerek. daha son- ra her hangi bir ülkenin başka her herhangi bir ülkeyle işbirliği sayesin- de her hangi bir kültürel ihşkiyi ko- layiaştırmasırun mümkün olabilece- ğinı ınkar ederek ve en sonunda, bir ülkenin kültürel politikasının ta- banını ortaya koyarak. Aynı ulusal ışlemin imzalanmasıyla Amerikalı- Iann. izleyıcilerin bıletlerinden alı- nan yıllık vergiyi toplayabilecekleri- ni ve böylece Fransız sinemasına destek fonunun her an yok olabile- ceğini acaba yeten kadar düşündük mü? İ GATTa hayır demek gerekiyor Zihinsel serbestlik ve manevi ge- reklik nedenıyle GATTa kesinlikle "hayır" denmelidir. Nitekim. ABD'nin. Kanada'nın veMeksıka- nın birbkte yaptığı Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'nda Ka- nada, antlaşmaya kültürünün kaül- mamasıru kabul ettirdi. GATTa ke- sin bir "hayır" demekten başka çare yok; çünkü kültürü böyle bir "mua- meleye" alet ederek, ülkelerin veya ülke gruplannın, büyük uluslararası şirketlerin saldınlanna karşı çıkma haklannı ellerinden alınz. Bugüne kadar, eğer ülkelerin sıyasi ıradesı varsa, reddetme olanağı da vardı. Fransa, devlet liberalizminin geliş- mesiyle bile bunu doğruluyor. "GATTa Geçiş" ulusal devletlerin ya da birleşik topluluklann. kültürel ginşim devlerinın etkinliklerine kar- şı gelememelenrun yasallaşmasıdır. Jack Ralite Ingüizhükümetiturizmönemsenriyortngiltere Turizm Kurumu'na göre hükümet, turizm sektörünü geliştirmek için yeterli çaba göstermek bir yana, özellikle son aldığı kararlarla ülkeye gelen ziyaretçi sayısında önemli bir düşüşe neden olabilir. I ngiltere Turizm Kurumu, hükümeti, tn- rizm konusunda doğru düriist biranlayış geliştiremediği ıçin sert bir dille eleştıri- yor. Kunımun eleştirdiği hükümet kararlan arasında şunlar yer alıyor: Yenı bütçe dü- zenlemeleriyle birlikte havayolu ile ulaşıma mali yük bindirilmesi: demıryollannın. şehi- riçi otobüslenn özelleştirilmesi; Londra'daki taksilere getirilen yeni düzenlemeler; Lond- ra'dan Manş Tüneli'ne giden hızlı bir demir- yolu hattının kurulmasında gecikmelen tu- rizm hizmetlerindeki KDV'lenn öteki Avru- pa ülkelerine göre daha yüksek olması ve tu- rizm sembollerine yönelik tehditler. Kurumun başkanı Antony Sell, yapüğı açıklamada, hava ulaşımma bindirilen mali yüke karşı United Kingdom Havayollan ve tur operatörlenyle birlikte hareket edeceğini söyledi. Sell, "Plan hazırlanırketi bize dantşan olmadı. Söz konusu karar yürürlüğe girerse, turizm, gelecekte yeni >eni vergüere de hazır- lanmak zorunda kalacak. Bunun sonu nereye varır, bilinmez'" şeklınde konuşuyor. Sell, kurumun 1993-97 yıllan arası turizm için yapılması gerekenlerle ilgili çıkardığı kı- lavuzun ana hatlannı tarumlarken, hüküme- tin gelecek yıllarda turizmin önemini daha iyi kavraması gerektiğini belirtıyor. Turizm. ge- çen yıl ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasına yüzde 4.5 oranında bir katİuda bulunurken. 1.5 milyon iş olanağı sağlamıştı. Kurum, Ingiltere'nin. 1997"de 11 milyon sterlın harcayacak olan 24 milyon denizaşın tunsti çekebileceğini söylüyor. 1992 rakam- lanna göre ülkeye gelen 18.5 milyon ziyaretçi Londra'nın simgesi olan siyah taksileri ve kırmızı otobüsieri artık göremeyebilirsiniz. 8 milyar steıiin bıraktı. Kuruma göre bu turizm patlaması, ancak hükümetin tunzm sektörüne destek verme- siyle gerçekleşebilir. Sell, kırmızı otobüslerle siyah taksileri Londra'nın tehdıt altındaki sembolleri sınıfı- na sokuyor: Her ıkisi de, otobüslenn özelleş- tirilmesi ve Londra taksilerinin yeniden dü- zenlenmesınden sonra ortadan kaybolabilir. Kurum, demiryollannda özelleştirmeye gi- dilmesinin, 9 milyon denizaşın tunstin kul- landığı pasolann ve Londra seyahat kartlan- nın sonu olacağından da endişe ediyor. Sell, savunma kesintileri yüzünden Buc- kıngham Sâra>ı önündeki muhafızlanndaha seyrek değiştirilmeye başlamasını da eleştın- yor. Uzun yıllar Paris'te Thomas Cook'un iş- letme müdürlüğünü üstlendıkten sonra bu göreve >eni atanan Sell, hükümete, İngiltere'- nin turizm konusunda Fransa. İspanya ve İtalya gibi ülkelerle rekabet halınde olduğu- nun kavratılması gerektiğini söylüyor: "Eğer İngiltere'yi daha az çekici gösterirsek, bundan öteki ülkeier karlı çıkacaktır." Kurum. hükümetle başka alanlarda re- form yapılaması gerektiği üzerinde görüşme- ler yapmayı da planhyor. Sell. "Pazar günleri dükkanlann açık olması. publann açık olduğu saatlerin u/atılması. lokantalarda sabit flvatlı mönülerin sunulması gibi birtakım toplumsal reformlar yapılmazşa. ziyaretçi sayısı düşe- cektir" diyor. Sell. İngıltere ve İskoçya"daki saat düzenlemelerinin seçenekleri kısıtladığı- nı düşünüv or: "Ziyaretçiler pazar öğle sonra- lan pubları kapalı buluyor." VTHE FVDEPEM)ENT Türkiye: Kadın nereye koşuyor "T~ T stüne dağlar gibi dosyalar ve * I tüzük kitaplan yığıbmş ma- ^-^ saJarda çahşan kadınlardan biri, "Zaten Türk erkekleri böyle ağır bir işk haşa çıkamaz." dedi. Genellikle de bunun doğru olduğunu görüyoruz. Kadın işçi ve yöneticiler Türk ekonomisi için giderek 'vazge- çilmez' konuma yükseliyorlar. Geçtiğımiz haziran ayrnda Tür- kiye nin Müslüman, tutucu ve ataer- kil toplumu. gözünü bile kırpmadan Tansu Çiller'i başbakanhğa seçti. Köy işlerine sıkışıp kalmış ya da ya- şammı bir peçenin ardmda sürdüren Türk kaduıı imajı, aslında Doğu 'nun en Batılı ülkesi sayıian Türkiye'ye ait olmayan son derece yanlış bir imajdır. Türk Hava Yollan'nm, İstanbul merkez bürosunda da çok büyük ge- lişmeleryaşanmış. Genel müdür yar- dımcısı vefmans müdürimün yanısı- ra iist düzey yöneticiler arasından 12 vadal3'ükadm. Türk Hava Yolları Finans Müdürü llknur Ezgi, "1977'- de bana önerilen tek iş sekreterBkti. Bugün ise kadın olmanız hiç bir şey fark ettirmiyor." diyor. Ülkenin önde gelen siyaset bilim- cilerinden ve Türkiye'dekikadın ha- reketinin en önemli adlarından biri olan Şirin Tekeü, "Cniversitelerin bazı bölümkrindeki profesörlerin yansı kadın. Bu, Avrupa'da rastlan- mayan bir durum." dedi. Eğitımli kadmlarm iyi ışler kap- mak için erkeklerle bu denli haşarılı bir şekilde rekabet edebilmelerine pek çok neden gösieritiyor. Bunlar arasında, hızlı kentleşmenin etkisiy- le ülkedeki önvargıların gittikçe za- yıflaması, İstanbul'da bir ailenin ge- çinebilmesi için iki maaşa gereksi- nim duyulması, e\ yardımcılarıntn ücretinin düşük olması ve yardtma hazır büyükannelerin varlığı geliyor. I çıkarlan Bazıları, erkeklerin farklı sınıflar- dan erkeklerle çalışmaktansa, ken- dileriyle aynı smıftan kadmlarla ça- lışmayı tercih ettiklerini söylüyor. Dığerleri ise kadmlarm zaten tarla- da olsun, evde olsun yapılan işin asıl yükünü sırtlamaya alışık olduklarmı söylüyor. Kadın hakları, İsviçre Medeni Kammu nu kabul ederek yeni kuru- lan Cumhuriyeti, Batılı kahplar içi- ne sokmavı planJayan Mustafa Ke- mal Atatürk tarafından 1926yüında neredeyse bir gecede verildi. Bunun sonucu olarak feminist ha- reket ancak 80 'lerde hız kazanmaya başladı. Geçen yıl, kadmlarm ev dıştnda çalışabilmek için kocaları- ndan izin almaları şartı gibi bir başka öriimcek ağı ise iptal edilerek temizlendi. Ardından, erkekleri, ailenin yasal resi olarak belirleyen maddenin de- ğiştirilmesi için parlamentoyu zorla- mak amaayla feministler, 100 bin imza topladılar. Ülkenin önemli kadın dergilerin- den birindeyorumları yayımlanan ve kendı halkla ilişkiler şirketini yöne- ten bir iş kadını olan Leyla Alaton, "Tûrkiye uç noktalarm ülkesi. Ka- dtn bir başbakanımız var ancak bir yandan da öpüldüklerinde bekareti- ni kaybettiklerini sanan kıziardan sözetSyoruz." dıvor. istanbul un zengin yörelerinde sıkça rasılandığı gibi Alaton un bü- rosunda da neredeyse sadece kadm- lar çalışıyor. Göze çarpan tek erkek ise çalışanlarm "sultan "diye takıldı- ğı şoför. Tıpkı "Benim aHemde patron ko- camdır "sözünü yinelemeyi ihmal et- meyen Tansu Çiller gibi Güler Sa- bancı dafeminist olmadığtnı belirtir- ken gülerek en iyi annelik ızni en kısasıdır diye ekliyor. Sabancı. "Bu hala erkeklerin dün- yası. Ancak kadudan istemeyen er- kekler değil, onlann işlerini yapmak istemeyen kadmlar. Hiçbir zaman özel bir siyaset uygulamanvz gerek- medi. Kadınlar erkeklerle eşit maaş ahp ejit muameleye tabi tutuluyor- lar. İ'stelik dünyanın diğer iastik şir- ketleriyle karşılaştınldığımızda on- lara oranla daha çok kadın çahştırı- yoruz." dedi. Ancak herşev tam anlamıyla ku- sursuz değil. Köylü kadmlar, artık çoğunluğu oluşturmuyorlar ancak onlar da tıpkı köylü erkekler gibi toplumsal gelişmeyi çok geriden izli- yorlar. Kadmlar. öğrencı nüfusunun üçte birini oluşturmalanna karşın bunlann ancak yüzde 15ı \iiksek öğretime devam edebilıyor. Eğitimi- ni tamamlayanlardan ise sadece bir kaçı gerçek yöneticilik konumlarına getiriliyor. I İslama feministler çok eşliliğe karşı Türk basmımn rengarenk resimlerle süs/ü sayfalarııula yarı çıplak fotomodtllerden ana kalan yerlerde dayak \emış kadmlarm, aşk intihurlarının ve namus cinayetlerinin kanlı resimleriyer alı- yor. Türkiye 'deki islam yanlısı Refah Partisi bile \ üzde 15 o'lan oy oranla- rını artlırmak için FiHz Ergûn adın- daki genç bir dişçiy i aralarma kattı. Ancak Refah Parıi'\e girmesine rağmen başörtüsü takmamasıyla ün kuzanan Ergun'ün adı, gectiğinıiz hafta içinde bir aşk skandalına ka- rıştı. Bu utanç yaşanmadan önce bile partinm oylarını arttırma çabası, aşırı tutucu kanadın dini inançlara sıkı sıkıva lutunmaktan vazgeçme- mesi nedenıyle pek bir sonuç verme- mişti. Ancak tam da bu insanlarm ortasmda yepyeni bir grup îslamcı feminist ortaya çıkmaya başladı. Bu yeni feministler çok yakında, İsla- mm çokeşliliğe izin vermesi ve ka- dmlarm şahitliğini erkeklerinkinin yarısma bedel görmesi gibi nedenler yüzünden sesleriniyükseltmeye baş- layabilirler. Bu kadmlar hala arkaplanda kal- mayı yeğliyorlar. Refah Partisi lide- rinin etrafmda sözü geçen biri olan kızı, kendisiyle görüşülmesini iste- medi Ancak Şirin Tekeli, İslamcılar'm yazdıkları makalelerde feminist kaynaklardan gitgide daha çok yar- arlanmaya başladıklarını helirtiyor. Hugh Pope 5^THE INDEPENDENT BaıtfiKKles Yaasalım yadaevlen! • Asya'lı kadının yazgısı 20. Yüzyırm sonunda da değişemedi. Bangladeş'de kökten dinciler feminist bir kadın şair hakkında ölüm fetvası çıkardılar. Teslima Nesrin'in evlendirilmesinin de kurtuluşu için bir çözüm olabileceği de ileri sürüldü. O nce Teslima Nesrin'in ası- lması gerektiğini söylediler. Ardından, evliliğin onu susturmak için daha iyi bir yol olduğu karusına vardılar. 31 yaşındaki şair ve feminist Nesrin, Bangladeş'in Salman Rüşdü'sü olarak tanımlanıyor. Çünkü onun hakkında da Rüşdü gibi dine küfretmekten dolayı ölüm fetvası çıkanlmış. Ancak. Bangladeşli kadın ozanın savaşı. sadece İslami köktenciliğe karşı değil. O aynı zamanda Bangla- deşb erkeklen kadını "peçe altında, cahil bırakarak mutfağa tıkmak'ia suçluyor. Nesrin'in açık sözlülüğü pek çok düşman kazanmasına neden olmuş. Geçen hafta pazartesi günü Dakka'da toplanan 5 bın aşın Müs- lümanın trafiğı tıkayarak şairin ida- mını talep etmelerine karşın. Nesrin gene de saklanmayı reddediyor. Ka- bul ettiği tek güvenlık önlemi, anne- si ve kızkardeşleriyle oturduğu Dakka'daki evinin dışında iki polis memurunun beklemesi. İçinde bulunduğu sıkıntı, ekım ayında Muhammedin Müritleri adlı bir dincı grubun Nesnn'in öldürül- mesi ıçın çıkardığı fetva ve öldürene vaad ettiği 850 dolarhk ödülden kaynaklandı. Ödül miktannın düşük olması ne- denıyle henüz kimse Nesrin"i öldür- meye kalkışmamış. Romancı fmdad-ül-Hak Vtüan, Teshma'nm eserleri iki özelliğe satnp: Din ve cinsellik. Mollalar onun kita- bnu kendilerine karşı neler söylediği- ni öğrenmek için okuyorlar. İlk genç- lik yaş grubundakiler ise Nesrin'in kitaplarını bol miktarda cinsellikten söz edildiği için okuyorlar" diyor. Nesrin hakkındaki ölüm fetvası ocak ayında yayımladığı Leyla adh kitabından sonra çıkartıldı. Nesrin romanında Bangladeşli Hindu aile- lerin uğradığı baskılan anlatıyor. Çok sayıda kansı ve bir düzine- den fazla çocuğu olan bir Müslü- man din adamının onun evlendiril- mesini önermesi, kökten dincilerin taküklerinde bir değişimi mi gösteri- yor? Üç kez evlenmiş olan ve kan- koca ilişkisinin efendi-köle ilişkisine özdeş olduğunu düşünen Nesrin bu öneriye henüz yanıt vermedi. Tim McGirk INDEPENÜENT
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle