Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 ARAUK1993 CUMARTESİ
IDAMDOSYASI
Denizler'in idamdan korkmadığıııı söyleyen Cemil Gezmiş, bu cezanın caydıncıhğına inanmıyor:
'Onlar bu yola bilerek girdi'"İdam konusunda görüşlerinizi almak istiyo-
nız" dediğimizde telefonun öbür ucundaki ses-
ten gelen yanıt net: "Ben idama karşıyım. Bu
doğrultuda yapabileceğim birşey varsa buyu-
run..." Bu ses, ıdam konusunda göruş bildirme
hakkına en çok sahip olan birine, Cemil Gez-
miş'e ait.
Oğlunun bûrosundaki görüşmeye gittiğimiz-
de sadeliği şıklığjyla bütünleşmiş, alışıldık soru-
lara verilecek yanıtlan hazır olduğu anlaşılan,
sakin, dimdik bir baba buluyoruz karşımızda
Büro, 21 yıl önce darağacında yitırdiğı oğluna
değil. onun küçük kardeşıne ait. Günlük ya-
şamdan başhyor sohbet ve sorulması gereken
konuya gelıniyor. "Benim kisisel çektiklerijnden
ziyade toplumım yarınki y aşay acakları üzerinde
daha fazla dunıyorum" dıyerek söze başlıyor
Cemil Gezmiş. 40 yılı aşkın bır süre eğıtimcilik
yapüğını arumsatarak, idamın caydıncı ol-
madığına inandığını anlaüyor. Deniz Gezmiş,
Yusuf Arslan, Hüseyin İnan'ın idamlannı. tan-
hın yargısına bıraktığını. şimdi yapılacak ışınse
başka Deniz'ler, Yusuflar. Hüseyin'ler oîma-
ması için çabalamak olduğunu söylüyor.
Cemil Gezmiş'in söylediklerini aktanyoruz:
"Hiçbir zaman maddi cezanın ıslah niteliğine
inanmamışım zaten. Hele hele şu devlet adam-
lanrun bir sözû var "ibret-i müessire" diye Bak.
ne diyor Denız bana. son mektubunda:
"Benden evvel giden arkadaşianm hiçbir za-
man ölüm karşKinda tereddüt etmemişlerdir.
Oğlun ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış de-
ğiklir. O, bu yola bilerek girdi ve sonunun bu ol-
duğunu biHyordu..."
Evet cezasız toplum olmaz ama cezalar ada-
lete uygun olmalı, hukuka uygun olmab. insan
onuruna yakışır biçimde olmalı ve cezalar ınsan
varlığını yok edici nitelikte olmamalıdır."
Cemil Gezmiş'in, 'Dava süresince hiç aklınıza
gelmış mıydı böyle bir karar?' şeklindeki soru-
muza yanıtı şu oluyon
"Başında böyle birşey düşünmedim. Çünkü
az-çok yasalan bilen bir adamım. Yasalar
karşısında bunlann idam cezası verilecek bir
suçlan olmadığını biliyorum. İşin yalnız hukuki
yönünü düşünmüştüm. Fakat dava ilerledikçe
arüadım ki; işin hukuki yönünden ziyade siyasi
yönü ağır basıyor. O zaman endişe duymaya
başladım. Nitekim, mahkeme başkanı Ali El-
vertK emekli olduktan sonra bir konuşmasında
"Ben mahkeme başkanı olduğum sürece yalnız
adli değil, siyasi kararlar da verdim" demiştır,
itıraf etmışür. Bır hukuk savaşı verme ımkanı
yoktu.Karan Meclis*te duydum. Sadece ıbret-
le, heyecanlı heyecanlı "Evet, evet. Kabul, ka-
bul" diyenlerin ayağa kalkışlannı seyrettim.
Üzülerek seyrettim hepsini, parlamentoda
hırsla ayağa kalkıp bagırmalannı. Karşımda
topuyla tüfeğiyle koskoca birdevlet vardı. cum-
hurbaşkanıyla, başbakanıyla hepsi ayaktaydı.
Buna istekliydiler.
Zaten çocuklar da bunu biliyorlardı. "Hiç
uğraşma baba, peşinen karar verildi" demişlerdi
bana. Şimdi, benimkiler geldi gittı, biz bunu
artık bağnmıza basürdık ve yargıyı tarihe
bıraktık. Ilerde tarih yargılayacak bu kararlan.
Ama bugün için bu içerde kalan çocuklann
ve bunlann ailelerinin duyduklanru şu anda
ben yüreğrmde duyuyorum. Çok iyi duyuyo-
rum, onlann acılannın neler olduğunu şimdi
çok iyi anlıyorum ve bunun karşılığında ülke
yaran diye birşey bekleyenlere de zavalhlar di-
yorum."
Deniz Gezmiş. Hüseyin İnan. \ ustıf Arslan'ın
avukatı Halit Çelenk, "İdam Gecesi Anılan ve
Kararlar" adlı kıtabında 6 Mayıs 1972 tarihini,
ınfaz gecesinı şöyle anlaüyor:
.... Başgardiyanın odasına gınyoruz. Yak-
laşık 3-4 metrekare gcnişliğindeki bu odarun
sağ tarafında ve sehpanın bulunduğu avluya
bakan pencerenin karşısında bir koltukta De-
niz Gezmiş oturuyor.... Bu sırada infaz savcısı
söze kanşarak Deniz'e soruyor:" Deniz, kendini
nasıl hissedivorsunT" Bu sözlerde zoraki bir ılgı
çabası sezihyor.Deniz. başını infaz savcısına
doğru kaldınyor ve gülerek" Çok mutluyum ve
rahatım" diyor.
....İnfaz savcısıyla bırlikte Yusuf Arslan'lagö-
rüşmek üzere odadan çıkarak bitişik odaya gi-
riyoruz Yusuf un da elleri Deniz gibi arka-
dan kelepçeli...Yusuf da bizi görünce, "hoşgeldi-
niz" diyor. Yüzünde o her zamanki rahat ve sa-
kin görüntü ile gözlerimize bakarak" Bu saatte
bizim için sizler de yoruldunuz. Bi/im için çok
çalıştınız. Hepsi için teşekkür ederiz" diyor.
.... Yusuf a başka birarzusu olup olmadığını
soruyoruz." Son bir defa Deniz'i görmek istiyo-
nım" diyor Yusuf Arslan'ın odasından
aynlarak, Hüseyin İnan'ın odasına gitmek üze-
re kondora çıkıyoruz İnan bizi görünce
"hoşgeldiniz" diyor ve gülümsüyor. Daha sonra
''size çok teşekkür ederim" diyor.... İnfaz savcısı
İnan"a dönerek" Avukadara söyleyeceğin bir
şey var mı?" diye soruyor. İnan" Son sözüımi
setıpada söyleyeceğün" diye yanıt venyor.
.... Yusuf Arslan'ın isteği ve bizun direnme-
miz üzerine infaz savcısı görüşmeye izin veri-
yor.... Elleri arkadan kelepçeC, ayakları pran-
galı. dost üç ölüm yolcusu sehpaya gitmek üze-
re vedalaşıyor ve birbirlerini son kez selamlı-
yorlar.
.... Deniz ayağa kalkıyor.İdam sehpasına
doğru yürürken bize dönerek "Allahaısmar-
ladık. Cezaevlerindeki bütün devrimcilere selam.
Onlan benim için tek tek öpün" diyor ve metın
adımlara avluya doğru yürüyor.
.... Masanın üzerinde bulunan tabureye ken-
di kendine çıkarak, tepesinde duran ilmiği başı-
na geçirmek istiyor. Ilmik ikı kattır, dardır ve
sıkılmıştır. Kafası girmiyor. Bir gardıvan ilmiği
açıyor, genişletiyor. Denız'in kafasına takıyor.
Çiftılmık Denız'inboğazınaasılıyor.Buesnada
Denız, gecerun derinliklerinde dalga dalga yayı-
lan gür sesiyle şunlan söylüyor:
"Yaşasın tam bağımsız Türkiye. Vaşasın...
Yaşasın işçiler, köylüler. Kahrolsun Emperya-
lizm."
... Deniz ayağının altındaki tabureyi tekme-
lemek isterken, cellat arkadan tabureye vuru-
yor. Tabureyeredüşüyor. Deniz'in ayaklannın
uçlan masaya kadar uzanıyor. ...Bu sırada in-
faz savcısı "Masayı da çek!" diye bağınyor.
Masayı çekiyorlar. Saat 01.25... İdamdan 10
dakika sonra doktorlar Deniz'e yaklaşıyor ve
gömleğini sıyırara,k nabzını yokluyorlar "Nabzı
atıyor" dıyor. İnfaz savcısına ve savcılar bu ge-
cikmcnin "çift ilmik"ten doğduğunu, bunun bir
işkence olduğunu söylüyor ve ilmeğin tek'e ın-
dinlmesini istıyoruz. Doktor bana doğru eğile-
rek " İ zülmeyin, sandalye çekilip düşme meyda-
na gelince boyun kırılır. beyinle bağlantı kesilir
ve artık acı duyulmaz" dıyor. .Deniz 50 dakika
ipte kalıyor. İpi bir bıçakla kesiyorlar...
Başgardiyanın odc- - . ^ruz Savcı
"Yusufu bekletmeyeüm" diyor Sehpa yine
hazırlanmış. Yusuf masaya, oradan da tabure-
nin üstüne çıkıyor. Boynunu ilmiğe geçinyor-
lar. Yusuf sehpanın altında, yüksek ve yürekli
bır sesle şunlan söylüyor:
"Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutlu-
luğu için şerefimle bir defa ölüyonım. Sizler, bizi
asaniar... . Biz halkımt/ınhi/metindeyiz. Sizler
Amerika'nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimci-
ler, Kahroisun faşizm."
Yusuf sozlennı tamamlarken infaz savcısı
"Çek, çek!" diye bağnyor ve eliyle. koluyla cel-
ladın tabureyi çekmesını işaret edıy or.Yusuf ta-
bureyi tekmelemek isterken cellat tabureyi hızla
çekiyor. Yusuf ipin ucunda saJlanıyor. Saat
0X25.
...Hüseyin İnan bulunduğu odadan getirili-
yor Sehpanın önüne geliyor. Masanın üzeri-
ne çıkıyor ve duruyor. "Tabureye çık!" diye
bağınyor savcı. İnan savcıya dönerek"Sabırfı ol
çıkacağım" diyor.
Tabureye çıkmadan masanın üzerinde yü-
rekli ve yüksek sesle son sözlerini söylüyor:
"Ben şahsi hiç bir çıkar gözetmeden halkımın
mutiuluğu ve bağımsızlığı için sav aştım. Bu bay-
rağı bu ana kadar şerefle taşıdım. Bundan sonra
bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum. \a-
şasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler.
Kahroisun faşizm."
Sözlennı bıtırdikten sonra tabureye çıkıyor.
İlmiği boynuna takıyorlar. İnan tabureye bir
tekme sallıyor. Düşüremiyor. Bir tekme daha
vuruyorvedevıriyor tabureyi. İnfazı kendi ken-
dine yapıyor. Saat 03.00.
Doktorlardan idama kınama
Türk Tabibler Bırliği (TTB) Merkez Konseyı ölüm cezasının
tekrar Türkiye gündemine gehnesıni çağdaşbktan
uzaklaşma olarak niletendırdi. Merkez Konseyı ölüm
cezasının uygulanması sırasında doktor olarak
görevlendirilmeleri durumunda bunu kabul etmeyeceklennı
açıkladılar. Ölüm cezasının gündeme gelmesınin hekımler
açısmdan özel bir önemi olduğunun vurgulandığı TTB
açıklamasında şöyle denıldi:
"Yaşamm öznesinin insan olduğu' anlay ışını, yaşamında en
çok duyumsayan bir meslcğin sahibi (olması gereken) biz
bekimlcrin,) aşamın ortadan kaldınlması demek olan ölüm
cezasma, insan ounamızın ötesinde, karşı ounamız gerekir.
Geçmişte de örgütümüz yöneticileri.insanın yaşam hakkına en
doğrudan saldın olan ölüm cezalanna karşı çıktıklan için
yargılanmış ve aklanmışlardır.
Bu kez,yeniden gündemimize sokulan;'yaşam hakkı'nı
güvence altına alan uluslararası sözleşmeleri açıkça çiğneyen;
sucu veya nedenini değil, bizzat ihsanı yokeden; suçlan önİe-
mede bir katkısı olmadığı kanıtlanmış; insan onunı ile
bağdaşmayan "öç alma' niteliğinde; insanlık dtşı. geriye
dönüşü ve düzeltilme olanağı olmayan ölüm cezalarının arnacı
adaleti sağlamak yerine toplumda varolan adalete karşı
oluşmuş duy guları pekiştirecektir.
Hekimkrin ölüm cezası uygulamasına katılmaları. etik açıdan
doğru buhnuy oruz. Hekimler hiç bir nedenle ölüm cezasuun
uygulanmasuıa katümamalıdıriar. Kendilerini y aşamın
korunmasına adayan hekimlerin, ölüm cezasından önce, mah-
kumu muayene etmesi ve ölüm cezasının yerine getirildiğinin
tesbit edilmesine katkıda bulunması kabul edilemez
davranışlardır."
Cellat ııyandı yatağında bir gece
"Tanrım" dedi "Bu ne zor bilmece"
Öldükçe çoğahyor adamlar
Ben tükenmekteyim öldiirdükçe
Ataol Behramoğlu -1974
YA YINA HAZIRLA YAKLAR:
DENİZ TEZTEL-AYŞE YILDIRIM-EMİNE ALGAN
'Asmayahm da besleyelimmi'
Eski cumhurbaşkanı Kenan Evren ile idam üzerineyapılamayan söyleşi...
DENİZ SOM
Eski cumhurbaşkanlanndan, eski Dev-
let Başkanı veeski Mılli Güvenlik Konseyi
Başkanı ve eski Genelkurmay Başkanı
emekli orgeneral ressam Kenan Evren,
"idam dosyasT konusunda Cumhuriyetin
sorulannı yanıtlamadı. Daha doğrusu, bu
konuda görüşme istemini kabul etmedı.
Netekim, aşağıdaki söyleşi yapılamadı:
-Sayın Evren. ıdam cezalan hakkmdaki
düşüncelerinizi...
-Müsaade ederseniz önce şu içerdekini
asayım...
-Asmak mı?
-Gömleğımı... Resım yaparken boya
sıçramışu da. İkı su yıkadım, ıslak kal-
masın.
-Kaç kişıye idam gömleğı giydirmiştiniz?
-Bu, zamanında bizi yıpratmak için
çıkanlmış bır yalandır. Benim ya da arka-
daşlanmdan herhangi birinin Allah'ın bir
tek kulunu ıdam ettiğımizi ispatlasınlar.
mesleğimı bırakınm.
-Meslek?
-Yani. resim yapmayı bırakınm.
-Tabii kı sız kimseyı asmadınız, ama
asürdınız...
-İdam cezası kanunlanmızda olduğuna
göre. kanun dışı bir iş yapılmamıştır. Nete-
kim, idam etmek bizim dmimizde de, Hı-
ristiyanlık dininde de vardır. Dini bakı-
mdan günah da değıldir.
-İdamı savunuyorsunuz yani...
-Benim savunmamla olmuyor ki bu iş.
Bizim zamanımızda bağımsız mahkemeler
vardı. karan o mahkemeler veriyordu.
Mahkemelere müdahale mi etmeliydik,
hakrimlere ıdam cezası vermemeleri için
baskı mı yapmalıydık?
-FaJcatbirkonuşrnanızda,"asrnayalımda
besleyelim mfdemiştiniz...
-Adama idam cezası verilmişse ve bu
adam cezaevinde yatıp kalkıyorsa. milletin
parasıyla o adamı yedirip içirmek, ömrü-
nün sonuna kadar beslemek doğru mu?
Milletin parasına yazık değil mı?O devirde
cezaevleri zaten tıklım tıklım doluydu.
-İnsan Haklan Sözleşmesi...
-Avrupa'da imzalanmış o sözleşme. Biz
de imza atmışız. Ama İnsan Haklan Söz-
leşmesi idamı yasaklamıyor. Her ülkeyi
serbest bırakmış. Buna rağmen o devirde
bize soruyorlardı, "siz niye idam ediyorsu-
nuz?" diye. Ama biz bir kere ağzımızı açıp
da onlara "sız niye idam etmıyorsunuz?"
diye sormadık.
-Peki, yöntem olarak bir tercihinız var
mı?
-İpe çekmek gibi mi?
-Evet. '
-Esasen ben kurşuna dizdirmeyi tercih
ederdim. Ama o hususta bırdeğışıkhğe gıt-
meyi düşünmedik, geleneklerimizi bozmak
istemedik.
-Şu sıralar ne üzerinde çahşıyorsunuz?
-Asma.
-Nasıl asma?
-Natürmort olarak masadaki üzümlen
çahştım. Şimdi, bağ resmi yapıyorum.
Bağda çok güzel asmalar var. Asmalann
resmını yapıyorum.
ızmlrll çevreciler
Doğayı da insanı da
yok eden aynı kafa
ÜMİTOTAN
İZMİR - Çevreciler. doğayı
katleden mantıkla, insanı
asan mantık arasında bir fark
görmüyor. Meslekleri. insanı
yaşatmak olan tıp adamlan
da, toplumun, giderek yoğun-
laşan şiddet kültürünün ege-
menliğine boyun eğer bir nok-
taya sürüklendiğine dikkat çe-
kiyor ..
Aliağa'nın, Gökova'nın,
Yatağan'ın "göz göre göre"
katledilmesine tüm güçleriyle
karşı çıkan çevre örgütlen, in-
sanlann da "geriye dönüşü
olmayan" idamlarla yok edil-
mesine ve bu konunun sürekli
gundemde tutulmasına bü-
yük tepki gösteriyorlar. Yeşıl-
İer Partısı İzmır İl Başkanı
Ayşe Tosuner. yargının önce
insan yaşamını savunması ge-
rektiğine dikkat çekerek.
idam cezasını barbarlık ola-
rak niteliyor:
"Yatağan'daki insanları
ölüme mahkum edenler, şimdi
de beğenrnediklerini asıp kur-
tulalım diyorlar. Çağlar bo-
yunca hep tartışılmış. Fikirleri
için, dinsel inançları için, kimi-
lerine göre yanlış yönettikleri
için, yönetenlere karşı
çıktıklan için, hırsızlık yaptı-
kları. insan öldürdükleri için
çağlar boyunca insanlar idam-
la cezalaridırılmtşlar."
"İnsanlar yargı karan sonu-
cu asılmasın. Bitsin bu barbar-
lık, bitsin bu düşmanlık kar-
deşçe vaşamayı birbirimizi sev-
mevi artık öğrenmeliyiz"dıyen
Tosuner. Kenan Evrenın "
asmayalım da besleyelim mi"
mantığıyla TBMM
mantığmın aynı yönde
çalıştığını. idam cezasını ver-
menin de uygulamanın da in-
sanlık suçu olduğunu sözle-
rine ekliyor. S.O.S Akdeniz
Bürosu'nun gündemlerinin
ilk maddesi idamlar. Nükleer
santraller. termik" santraîler
yapılmasın doğa ve insanlar
yok edilmesın diye eylemler
sürdürülürken. birdenbıre'İn-
sanlar öyle değil, asılarak yok
edilecek"mantığmın gündeme
geldiğını belirten S.O.S Akde-
niz lîürosu sözcüsü Ayün
Gencoğlu şimdi görevlerinin
insanı kurtarmak olduğunu
söylüyor. İdamlan. "yok et-
meye şartlanmışlık." olarak
gören Gencoğlu şöyle sürdü-
rüyor:
" İstenilmeyeni. katlanılma-
yanı yok etmek duygusu bu. İş-
te doğaya bakın, istenilmeyen
nasıl yok edilmiş. İnsana da öy -
le bakıyoriar. Pamuk tarlasın-
da üç tane ota katlanamayıp
bir sürii ilaç sıkan zihniyetle iıt-
sandan kurtufmaya çalışan
zihniyet aynı. İlaç sıkarak üç
ottan kurtuluyor ama çevreye
verdiği zararı gözü görmüyor.
Şartlanmış bir kere, istemedi-
ğinden kurtulacak.
İnsanı darağacına götür-
meye kalkan zihniyete karşı da
tüm gucümüzle ayaktayız."
İzmır Tabip Odası. devletin
planlayarak adam öldürmesi-
ni ve bu duruma kamu vıc-
danının ortak edilmeye çalı-
şılmasını gen dönülmez bır
kaos olarak niteleyerek şu gö-
rüşlçre yer veriyor:
"İnsanın en dokunulmaz
olan yaşam hakkı büyük bir
tehlike altına girmiştir.
Biz hekimler insan ya-
şamının kutsallığı noktasından
hareketle, diğer tüm insan hak-
larını vareden yaşam hakkının
dokunuunazlığını bir daha vur-
guluyor. tüm insanlan,
av ınmsız. herkes için bu hakkı
savunmaya çağınyoruz."
DOÇ. Dr. M. Semih Cemalmaz
Ölüm cezasında
ikirdkü olımamaz
SHPGenel Başkanı sayın Muraı Karayalçın. gündemdekı
ölüm cezası tartışmalanna katıldı. Sıyası suçlarda bu cçzaya
kesin biçimde karşı olduğunu belirtti. Ardından da. "diğer
suciar için benim de görâşlerim çok kesin değil. Yani ben de
kendi kafamda, kendi vicdanımda bunu tartışıyonım her iki
yönüyle"dedı İdamın toplum vıcdanını rahatlatüğısavınaıse
sayın lider. "bununla ilgili ilginç ömekler veriu'yor. idamdan
vazgeçen ülkelerin yeniden idamı koyduklan söyleniyor.
Konuyu o vönüv le tam değerlendiremhorum"
dedi,(Cumhunyet,27 11 93.S:2488«",sf:6).
Ölüm cezası, işlevsizdir. etkisizdır ve en önemlisi insan
onuruna aykındır. Sayın Karay alçın'ın, siyasi suçlarda bu
ceza karşısında net tavıralması sevindiricidir. Esasen. birde-
mokrat siyasal aktörden daha farkh \ aklaşım umulamaz.
Çünkü, günümüzde. ölüm cezası konusunda üretilen kesin
tavır. bir kişinin demokrathğının somut ölçüsü olmuştur.
Öte yanda, sayın Karayalçın. adlı suçlarda. ölüm cezası
konusunda ikircikli olduğunu açıkça ve dürüstçe ortay a koy-
muştur. Bu saydamlık. açıklanan düşünceden bağımsız ola-
rak, olumlu birpuandır. Zıra bu konuda. başka paıtilerden
pek çok lider ya da siyasetçı. orneğın. RP Genel Başkanı sayın
Erbakan'ın yaptığı gibi. gerçek görüşlennı ısrarla saklama,
ölüm cezası sorununu da bır polıtik malzeme olarak kul-
lanma eğilimindedirler. İkircikli olunabılecek konu, yer ve
zaman vardır. Ne.,ölüm cezası. öyle bır konudur ve ne de
bugün. o gündür. Ölüm cezası çığmkanlan, histerik bir
nöbetı. bucezaya tapınma nöbetıni yaşıyorlarvebunu ka-
muoyuna daya'tmaya kalkışıyorlar. Meclıs Adalet Komis-
yonunda. Seyfettin Uzundız isimlı mahkumun dosyası. 9 yıl
aradan sonra v e hem de Komısyonun SHP ve CHP'li üyle-
nnin karann çıkmasına gereklı biçimde direnememesi
sonucu, infaz doğrultusunda oybirliğı ile gecinliyor. Böyle bir
evrede. SHP Genel Başkanı tereddüt ıçınde olamaz. Yeterince
bilgilenmemiş olmay a day alı. zamanında yapılmamış dünyâ
görüşü ve vicdan muhabesmın sonucu tereddütlerini. kitleler
önünde açıklayıp. ölüm isteme nöbetini yaşayan çevrelere koz
veremez. Sosyal demokrat bır lidere düşen. ölüm cezasının
kaldınlması mücadelesindc. ülkenındemokratik siyasal ve
toplumsal muhalefetine öncü ve guvenilir birdayanak
olmaktır: onlann örgütlü sesı olmaktır. Demokratbk
sorumluluğu bunu zorunlu kılar. Kaldı ki. bır siyasi lidenn,
bılmeme. henüz öğrenememiş olma ayncahğmın ışlemeyecegi
konular vardır. Bu zaman dıliminde ve koşullar altında
önemli bir siyasal partinın başkaniığına soyunan, parti içi si-
yasal yanşmadan başanyla çıktığında Genel Başkanlıktan
başka hükümet ortağı olacağını büen bir sıyasetçinin. en
azından, ana sorunlann temel çözümleri konusunda yeterince
donanımlı olmaması, hazırlıksız yakalanması kabul edilemez.
UIus, somut \e ağır sorunlanna acil. etkin ve doğru
çözümlerın açlığını çekerken. liderler. "Biz de öğrenme
sürecindeyiz"," teredütlerimiz \ ar" dıyemezler. Bir ulusun
yazgısı. bilincınde ve v icdanında tereddütler içmde kıv ranan,
temel çözüm ve doğrultuyu kafasında netleştirernemiş lıder-
lerin eline bırakılabilir mi? Siyasal örgütler. yeterince ha-
zırlanmamış kışıleri, medyanın tuzağına düşerek, gençtır, gü-
zeldir. dinamiktir, görüntüyü kurtanr. vb argümanlarla so-
nımlu konumlara getiriyorsa. geleceğe nasıl güvenle bakaca-
ğız. Sayın Karayalçın'ın idamlar konusundaki tereddütünü
giderecek partisi içinde uzmanlar y ok mu? Onlara sormuyor
mu?
Sayın liderin bu tereddütü, Genel Başkanlık sürecinde yaptığı
en ciddi ve mutlaka kendi siyasi çevresinin öncelikli uyansını
gerektiren gafıdır.
Kürt kimliği ve kültürel haklar konusunda anlaşmaya vanlamadı. DYP'li Zeydan 'Raporda Kürt sözcüğü kullanılmasın' dedi
Güneydoğu Konıisyoııııııcla(
Kürt9
sendromıı
Ankara Barosu:
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Güneydoğu Anadolu sorununu araş-
tırmak amaayla oluşturulan TBMM
Araşürma Komisyonu, '"Kürt kimliği-
nin tanınması, kültürel ve demokratik
haklar" konulannda tartışmalara sah-
ne oldu. DYP Hakkâri Milletvekili
Mustafa Zeydan, raporda "Kürt" söz-
cüğüne yer verilmemesini ıstedi. SHP
Hakkâri Milletvekili Esat Canan da.
komisyonun "Kürtçe yayın ve genel
« f konulannda ilk adımı, atmasmı
önerdi.
Edınılen bilgıye göre, önceki akşam
yapılan komısyon toplantısında çalış-
malar değerlendirildi. Toplantıda,
karşı oy yaası içeımeyen bır "ortak
metin" oluşturulması ilke olarak be-
nimsenirken, komisyonun görüşmedi-
ği taslaklann, bir gazeteye "rapor
M
diye "sızdınlması" eleştirildi. Olaya
"doğru" ve "ortak" bır teşhis konul-
ması ve çeşiüı çözüm önenlenne me-
tinde yer verilmesinin tartışıldığı top-
lantıda, DYP'li Zeydan, komisyon
raporunda "Kürt" ve "Kürtçe" söz-
cüklenne yer verilmemesini istedi.
Zeydan'ın önerisine, CHP İstanbul
Milletvekili AJgan Hacaloğlu sert tepki
gösterdi. Hacaioğlu'nun. "Bir Kürt
milletvekili olarak siz bunu söyledikten
sonra biz ne diye uğraşalım" dıyerek çı-
kıştığı Zeydan, isteğinin gerekçesım.
"Biz şimdi raporda Kürtlerden bahse-
dersek, yarın Lazlar çıkar, başkaları
çıkar" bıçıminde açıkladı. Zeydan'ın
yaklaşımının fazla destek görmediği
belirtilirken. konunun, raporun ta-
mamlanması sırasında değerlendirile-
ceği bildirildi.
Komisyonda, PKK terörü ile Gü-
neydoğu sorununun birbirinden aynl-
ması da benimsendi ve raporda bu
durumun vurgulanması kararlaştınl-
dı. Çözüm önerileri tartışıhrken. SHP
Hakkâri Milletvekili Esat Canan. ko-
nuya polisiye önlemlerle yaklaşmanın
yanbş olduğunu ve bugüne kadar bır
sonuç alınamadığmı belirtti. Canan,
sorunun çözümü için demokratik
adımlar aülması gerektiğiru vurgu-
layarak, PKK'ya karşı mücadeleyle
bırlikte bölge insarunı kazanacak giri-
şimler başlatılmasını önerdi.
Kürtçe yayın ve af önerisi
Banşçı çözüm için ilk adımı komis-
yonun atmasmı isteyen Canan, Kürt-
çe TV-radyo yayınına olanak sağlan-
ması. genel af çıkanlması ve kültürel
haklar konulannın raporda yer alma-
sını istedi. CHP'h Algan Hacaloğlu,
Canan'ın önerilerini desteklerken
ANAP ve DYP'liler karşı çıktılar.
Avııkat Epözdenm'in
katiüeributunsunANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)-Ankara Barosu Başkanı
Enlal Merdol. Tatvan'da kim-
liği belirlenemeyen kışilerce
öldürülen Avukat Şevket
Epözdemir'in katillennın bir
an önce yakalanmasını istedi.
Cinayeti kınayan Merdol,
Türkiye'de korkunun egemen
kıhnmak istendiğini bıldirdi.
Erdal Merdol dün yaptığı
açıklamada, Türkiye'de, "in-
san haklannın en temeli ve di-
ğerlerini kullanabilmenin asga-
ri koşulunu oluşturan yaşam
hakkının ağır saldmlar altında
olduğunu" vurguladı. Merdol,
Türkiye'de korkunun ege-
men kıhnmak istendiğini ve
ınsanlann düşündüklerini söy-
lemekten korkar hale geldikle-
nru kaydetti.