25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 ARAUK1993 CUMARTESİ IDAMDOSYASI Denizler'in idamdan korkmadığıııı söyleyen Cemil Gezmiş, bu cezanın caydıncıhğına inanmıyor: 'Onlar bu yola bilerek girdi'"İdam konusunda görüşlerinizi almak istiyo- nız" dediğimizde telefonun öbür ucundaki ses- ten gelen yanıt net: "Ben idama karşıyım. Bu doğrultuda yapabileceğim birşey varsa buyu- run..." Bu ses, ıdam konusunda göruş bildirme hakkına en çok sahip olan birine, Cemil Gez- miş'e ait. Oğlunun bûrosundaki görüşmeye gittiğimiz- de sadeliği şıklığjyla bütünleşmiş, alışıldık soru- lara verilecek yanıtlan hazır olduğu anlaşılan, sakin, dimdik bir baba buluyoruz karşımızda Büro, 21 yıl önce darağacında yitırdiğı oğluna değil. onun küçük kardeşıne ait. Günlük ya- şamdan başhyor sohbet ve sorulması gereken konuya gelıniyor. "Benim kisisel çektiklerijnden ziyade toplumım yarınki y aşay acakları üzerinde daha fazla dunıyorum" dıyerek söze başlıyor Cemil Gezmiş. 40 yılı aşkın bır süre eğıtimcilik yapüğını arumsatarak, idamın caydıncı ol- madığına inandığını anlaüyor. Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan'ın idamlannı. tan- hın yargısına bıraktığını. şimdi yapılacak ışınse başka Deniz'ler, Yusuflar. Hüseyin'ler oîma- ması için çabalamak olduğunu söylüyor. Cemil Gezmiş'in söylediklerini aktanyoruz: "Hiçbir zaman maddi cezanın ıslah niteliğine inanmamışım zaten. Hele hele şu devlet adam- lanrun bir sözû var "ibret-i müessire" diye Bak. ne diyor Denız bana. son mektubunda: "Benden evvel giden arkadaşianm hiçbir za- man ölüm karşKinda tereddüt etmemişlerdir. Oğlun ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış de- ğiklir. O, bu yola bilerek girdi ve sonunun bu ol- duğunu biHyordu..." Evet cezasız toplum olmaz ama cezalar ada- lete uygun olmalı, hukuka uygun olmab. insan onuruna yakışır biçimde olmalı ve cezalar ınsan varlığını yok edici nitelikte olmamalıdır." Cemil Gezmiş'in, 'Dava süresince hiç aklınıza gelmış mıydı böyle bir karar?' şeklindeki soru- muza yanıtı şu oluyon "Başında böyle birşey düşünmedim. Çünkü az-çok yasalan bilen bir adamım. Yasalar karşısında bunlann idam cezası verilecek bir suçlan olmadığını biliyorum. İşin yalnız hukuki yönünü düşünmüştüm. Fakat dava ilerledikçe arüadım ki; işin hukuki yönünden ziyade siyasi yönü ağır basıyor. O zaman endişe duymaya başladım. Nitekim, mahkeme başkanı Ali El- vertK emekli olduktan sonra bir konuşmasında "Ben mahkeme başkanı olduğum sürece yalnız adli değil, siyasi kararlar da verdim" demiştır, itıraf etmışür. Bır hukuk savaşı verme ımkanı yoktu.Karan Meclis*te duydum. Sadece ıbret- le, heyecanlı heyecanlı "Evet, evet. Kabul, ka- bul" diyenlerin ayağa kalkışlannı seyrettim. Üzülerek seyrettim hepsini, parlamentoda hırsla ayağa kalkıp bagırmalannı. Karşımda topuyla tüfeğiyle koskoca birdevlet vardı. cum- hurbaşkanıyla, başbakanıyla hepsi ayaktaydı. Buna istekliydiler. Zaten çocuklar da bunu biliyorlardı. "Hiç uğraşma baba, peşinen karar verildi" demişlerdi bana. Şimdi, benimkiler geldi gittı, biz bunu artık bağnmıza basürdık ve yargıyı tarihe bıraktık. Ilerde tarih yargılayacak bu kararlan. Ama bugün için bu içerde kalan çocuklann ve bunlann ailelerinin duyduklanru şu anda ben yüreğrmde duyuyorum. Çok iyi duyuyo- rum, onlann acılannın neler olduğunu şimdi çok iyi anlıyorum ve bunun karşılığında ülke yaran diye birşey bekleyenlere de zavalhlar di- yorum." Deniz Gezmiş. Hüseyin İnan. \ ustıf Arslan'ın avukatı Halit Çelenk, "İdam Gecesi Anılan ve Kararlar" adlı kıtabında 6 Mayıs 1972 tarihini, ınfaz gecesinı şöyle anlaüyor: .... Başgardiyanın odasına gınyoruz. Yak- laşık 3-4 metrekare gcnişliğindeki bu odarun sağ tarafında ve sehpanın bulunduğu avluya bakan pencerenin karşısında bir koltukta De- niz Gezmiş oturuyor.... Bu sırada infaz savcısı söze kanşarak Deniz'e soruyor:" Deniz, kendini nasıl hissedivorsunT" Bu sözlerde zoraki bir ılgı çabası sezihyor.Deniz. başını infaz savcısına doğru kaldınyor ve gülerek" Çok mutluyum ve rahatım" diyor. ....İnfaz savcısıyla bırlikte Yusuf Arslan'lagö- rüşmek üzere odadan çıkarak bitişik odaya gi- riyoruz Yusuf un da elleri Deniz gibi arka- dan kelepçeli...Yusuf da bizi görünce, "hoşgeldi- niz" diyor. Yüzünde o her zamanki rahat ve sa- kin görüntü ile gözlerimize bakarak" Bu saatte bizim için sizler de yoruldunuz. Bi/im için çok çalıştınız. Hepsi için teşekkür ederiz" diyor. .... Yusuf a başka birarzusu olup olmadığını soruyoruz." Son bir defa Deniz'i görmek istiyo- nım" diyor Yusuf Arslan'ın odasından aynlarak, Hüseyin İnan'ın odasına gitmek üze- re kondora çıkıyoruz İnan bizi görünce "hoşgeldiniz" diyor ve gülümsüyor. Daha sonra ''size çok teşekkür ederim" diyor.... İnfaz savcısı İnan"a dönerek" Avukadara söyleyeceğin bir şey var mı?" diye soruyor. İnan" Son sözüımi setıpada söyleyeceğün" diye yanıt venyor. .... Yusuf Arslan'ın isteği ve bizun direnme- miz üzerine infaz savcısı görüşmeye izin veri- yor.... Elleri arkadan kelepçeC, ayakları pran- galı. dost üç ölüm yolcusu sehpaya gitmek üze- re vedalaşıyor ve birbirlerini son kez selamlı- yorlar. .... Deniz ayağa kalkıyor.İdam sehpasına doğru yürürken bize dönerek "Allahaısmar- ladık. Cezaevlerindeki bütün devrimcilere selam. Onlan benim için tek tek öpün" diyor ve metın adımlara avluya doğru yürüyor. .... Masanın üzerinde bulunan tabureye ken- di kendine çıkarak, tepesinde duran ilmiği başı- na geçirmek istiyor. Ilmik ikı kattır, dardır ve sıkılmıştır. Kafası girmiyor. Bir gardıvan ilmiği açıyor, genişletiyor. Denız'in kafasına takıyor. Çiftılmık Denız'inboğazınaasılıyor.Buesnada Denız, gecerun derinliklerinde dalga dalga yayı- lan gür sesiyle şunlan söylüyor: "Yaşasın tam bağımsız Türkiye. Vaşasın... Yaşasın işçiler, köylüler. Kahrolsun Emperya- lizm." ... Deniz ayağının altındaki tabureyi tekme- lemek isterken, cellat arkadan tabureye vuru- yor. Tabureyeredüşüyor. Deniz'in ayaklannın uçlan masaya kadar uzanıyor. ...Bu sırada in- faz savcısı "Masayı da çek!" diye bağınyor. Masayı çekiyorlar. Saat 01.25... İdamdan 10 dakika sonra doktorlar Deniz'e yaklaşıyor ve gömleğini sıyırara,k nabzını yokluyorlar "Nabzı atıyor" dıyor. İnfaz savcısına ve savcılar bu ge- cikmcnin "çift ilmik"ten doğduğunu, bunun bir işkence olduğunu söylüyor ve ilmeğin tek'e ın- dinlmesini istıyoruz. Doktor bana doğru eğile- rek " İ zülmeyin, sandalye çekilip düşme meyda- na gelince boyun kırılır. beyinle bağlantı kesilir ve artık acı duyulmaz" dıyor. .Deniz 50 dakika ipte kalıyor. İpi bir bıçakla kesiyorlar... Başgardiyanın odc- - . ^ruz Savcı "Yusufu bekletmeyeüm" diyor Sehpa yine hazırlanmış. Yusuf masaya, oradan da tabure- nin üstüne çıkıyor. Boynunu ilmiğe geçinyor- lar. Yusuf sehpanın altında, yüksek ve yürekli bır sesle şunlan söylüyor: "Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutlu- luğu için şerefimle bir defa ölüyonım. Sizler, bizi asaniar... . Biz halkımt/ınhi/metindeyiz. Sizler Amerika'nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimci- ler, Kahroisun faşizm." Yusuf sozlennı tamamlarken infaz savcısı "Çek, çek!" diye bağnyor ve eliyle. koluyla cel- ladın tabureyi çekmesını işaret edıy or.Yusuf ta- bureyi tekmelemek isterken cellat tabureyi hızla çekiyor. Yusuf ipin ucunda saJlanıyor. Saat 0X25. ...Hüseyin İnan bulunduğu odadan getirili- yor Sehpanın önüne geliyor. Masanın üzeri- ne çıkıyor ve duruyor. "Tabureye çık!" diye bağınyor savcı. İnan savcıya dönerek"Sabırfı ol çıkacağım" diyor. Tabureye çıkmadan masanın üzerinde yü- rekli ve yüksek sesle son sözlerini söylüyor: "Ben şahsi hiç bir çıkar gözetmeden halkımın mutiuluğu ve bağımsızlığı için sav aştım. Bu bay- rağı bu ana kadar şerefle taşıdım. Bundan sonra bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum. \a- şasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler. Kahroisun faşizm." Sözlennı bıtırdikten sonra tabureye çıkıyor. İlmiği boynuna takıyorlar. İnan tabureye bir tekme sallıyor. Düşüremiyor. Bir tekme daha vuruyorvedevıriyor tabureyi. İnfazı kendi ken- dine yapıyor. Saat 03.00. Doktorlardan idama kınama Türk Tabibler Bırliği (TTB) Merkez Konseyı ölüm cezasının tekrar Türkiye gündemine gehnesıni çağdaşbktan uzaklaşma olarak niletendırdi. Merkez Konseyı ölüm cezasının uygulanması sırasında doktor olarak görevlendirilmeleri durumunda bunu kabul etmeyeceklennı açıkladılar. Ölüm cezasının gündeme gelmesınin hekımler açısmdan özel bir önemi olduğunun vurgulandığı TTB açıklamasında şöyle denıldi: "Yaşamm öznesinin insan olduğu' anlay ışını, yaşamında en çok duyumsayan bir meslcğin sahibi (olması gereken) biz bekimlcrin,) aşamın ortadan kaldınlması demek olan ölüm cezasma, insan ounamızın ötesinde, karşı ounamız gerekir. Geçmişte de örgütümüz yöneticileri.insanın yaşam hakkına en doğrudan saldın olan ölüm cezalanna karşı çıktıklan için yargılanmış ve aklanmışlardır. Bu kez,yeniden gündemimize sokulan;'yaşam hakkı'nı güvence altına alan uluslararası sözleşmeleri açıkça çiğneyen; sucu veya nedenini değil, bizzat ihsanı yokeden; suçlan önİe- mede bir katkısı olmadığı kanıtlanmış; insan onunı ile bağdaşmayan "öç alma' niteliğinde; insanlık dtşı. geriye dönüşü ve düzeltilme olanağı olmayan ölüm cezalarının arnacı adaleti sağlamak yerine toplumda varolan adalete karşı oluşmuş duy guları pekiştirecektir. Hekimkrin ölüm cezası uygulamasına katılmaları. etik açıdan doğru buhnuy oruz. Hekimler hiç bir nedenle ölüm cezasuun uygulanmasuıa katümamalıdıriar. Kendilerini y aşamın korunmasına adayan hekimlerin, ölüm cezasından önce, mah- kumu muayene etmesi ve ölüm cezasının yerine getirildiğinin tesbit edilmesine katkıda bulunması kabul edilemez davranışlardır." Cellat ııyandı yatağında bir gece "Tanrım" dedi "Bu ne zor bilmece" Öldükçe çoğahyor adamlar Ben tükenmekteyim öldiirdükçe Ataol Behramoğlu -1974 YA YINA HAZIRLA YAKLAR: DENİZ TEZTEL-AYŞE YILDIRIM-EMİNE ALGAN 'Asmayahm da besleyelimmi' Eski cumhurbaşkanı Kenan Evren ile idam üzerineyapılamayan söyleşi... DENİZ SOM Eski cumhurbaşkanlanndan, eski Dev- let Başkanı veeski Mılli Güvenlik Konseyi Başkanı ve eski Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral ressam Kenan Evren, "idam dosyasT konusunda Cumhuriyetin sorulannı yanıtlamadı. Daha doğrusu, bu konuda görüşme istemini kabul etmedı. Netekim, aşağıdaki söyleşi yapılamadı: -Sayın Evren. ıdam cezalan hakkmdaki düşüncelerinizi... -Müsaade ederseniz önce şu içerdekini asayım... -Asmak mı? -Gömleğımı... Resım yaparken boya sıçramışu da. İkı su yıkadım, ıslak kal- masın. -Kaç kişıye idam gömleğı giydirmiştiniz? -Bu, zamanında bizi yıpratmak için çıkanlmış bır yalandır. Benim ya da arka- daşlanmdan herhangi birinin Allah'ın bir tek kulunu ıdam ettiğımizi ispatlasınlar. mesleğimı bırakınm. -Meslek? -Yani. resim yapmayı bırakınm. -Tabii kı sız kimseyı asmadınız, ama asürdınız... -İdam cezası kanunlanmızda olduğuna göre. kanun dışı bir iş yapılmamıştır. Nete- kim, idam etmek bizim dmimizde de, Hı- ristiyanlık dininde de vardır. Dini bakı- mdan günah da değıldir. -İdamı savunuyorsunuz yani... -Benim savunmamla olmuyor ki bu iş. Bizim zamanımızda bağımsız mahkemeler vardı. karan o mahkemeler veriyordu. Mahkemelere müdahale mi etmeliydik, hakrimlere ıdam cezası vermemeleri için baskı mı yapmalıydık? -FaJcatbirkonuşrnanızda,"asrnayalımda besleyelim mfdemiştiniz... -Adama idam cezası verilmişse ve bu adam cezaevinde yatıp kalkıyorsa. milletin parasıyla o adamı yedirip içirmek, ömrü- nün sonuna kadar beslemek doğru mu? Milletin parasına yazık değil mı?O devirde cezaevleri zaten tıklım tıklım doluydu. -İnsan Haklan Sözleşmesi... -Avrupa'da imzalanmış o sözleşme. Biz de imza atmışız. Ama İnsan Haklan Söz- leşmesi idamı yasaklamıyor. Her ülkeyi serbest bırakmış. Buna rağmen o devirde bize soruyorlardı, "siz niye idam ediyorsu- nuz?" diye. Ama biz bir kere ağzımızı açıp da onlara "sız niye idam etmıyorsunuz?" diye sormadık. -Peki, yöntem olarak bir tercihinız var mı? -İpe çekmek gibi mi? -Evet. ' -Esasen ben kurşuna dizdirmeyi tercih ederdim. Ama o hususta bırdeğışıkhğe gıt- meyi düşünmedik, geleneklerimizi bozmak istemedik. -Şu sıralar ne üzerinde çahşıyorsunuz? -Asma. -Nasıl asma? -Natürmort olarak masadaki üzümlen çahştım. Şimdi, bağ resmi yapıyorum. Bağda çok güzel asmalar var. Asmalann resmını yapıyorum. ızmlrll çevreciler Doğayı da insanı da yok eden aynı kafa ÜMİTOTAN İZMİR - Çevreciler. doğayı katleden mantıkla, insanı asan mantık arasında bir fark görmüyor. Meslekleri. insanı yaşatmak olan tıp adamlan da, toplumun, giderek yoğun- laşan şiddet kültürünün ege- menliğine boyun eğer bir nok- taya sürüklendiğine dikkat çe- kiyor .. Aliağa'nın, Gökova'nın, Yatağan'ın "göz göre göre" katledilmesine tüm güçleriyle karşı çıkan çevre örgütlen, in- sanlann da "geriye dönüşü olmayan" idamlarla yok edil- mesine ve bu konunun sürekli gundemde tutulmasına bü- yük tepki gösteriyorlar. Yeşıl- İer Partısı İzmır İl Başkanı Ayşe Tosuner. yargının önce insan yaşamını savunması ge- rektiğine dikkat çekerek. idam cezasını barbarlık ola- rak niteliyor: "Yatağan'daki insanları ölüme mahkum edenler, şimdi de beğenrnediklerini asıp kur- tulalım diyorlar. Çağlar bo- yunca hep tartışılmış. Fikirleri için, dinsel inançları için, kimi- lerine göre yanlış yönettikleri için, yönetenlere karşı çıktıklan için, hırsızlık yaptı- kları. insan öldürdükleri için çağlar boyunca insanlar idam- la cezalaridırılmtşlar." "İnsanlar yargı karan sonu- cu asılmasın. Bitsin bu barbar- lık, bitsin bu düşmanlık kar- deşçe vaşamayı birbirimizi sev- mevi artık öğrenmeliyiz"dıyen Tosuner. Kenan Evrenın " asmayalım da besleyelim mi" mantığıyla TBMM mantığmın aynı yönde çalıştığını. idam cezasını ver- menin de uygulamanın da in- sanlık suçu olduğunu sözle- rine ekliyor. S.O.S Akdeniz Bürosu'nun gündemlerinin ilk maddesi idamlar. Nükleer santraller. termik" santraîler yapılmasın doğa ve insanlar yok edilmesın diye eylemler sürdürülürken. birdenbıre'İn- sanlar öyle değil, asılarak yok edilecek"mantığmın gündeme geldiğını belirten S.O.S Akde- niz lîürosu sözcüsü Ayün Gencoğlu şimdi görevlerinin insanı kurtarmak olduğunu söylüyor. İdamlan. "yok et- meye şartlanmışlık." olarak gören Gencoğlu şöyle sürdü- rüyor: " İstenilmeyeni. katlanılma- yanı yok etmek duygusu bu. İş- te doğaya bakın, istenilmeyen nasıl yok edilmiş. İnsana da öy - le bakıyoriar. Pamuk tarlasın- da üç tane ota katlanamayıp bir sürii ilaç sıkan zihniyetle iıt- sandan kurtufmaya çalışan zihniyet aynı. İlaç sıkarak üç ottan kurtuluyor ama çevreye verdiği zararı gözü görmüyor. Şartlanmış bir kere, istemedi- ğinden kurtulacak. İnsanı darağacına götür- meye kalkan zihniyete karşı da tüm gucümüzle ayaktayız." İzmır Tabip Odası. devletin planlayarak adam öldürmesi- ni ve bu duruma kamu vıc- danının ortak edilmeye çalı- şılmasını gen dönülmez bır kaos olarak niteleyerek şu gö- rüşlçre yer veriyor: "İnsanın en dokunulmaz olan yaşam hakkı büyük bir tehlike altına girmiştir. Biz hekimler insan ya- şamının kutsallığı noktasından hareketle, diğer tüm insan hak- larını vareden yaşam hakkının dokunuunazlığını bir daha vur- guluyor. tüm insanlan, av ınmsız. herkes için bu hakkı savunmaya çağınyoruz." DOÇ. Dr. M. Semih Cemalmaz Ölüm cezasında ikirdkü olımamaz SHPGenel Başkanı sayın Muraı Karayalçın. gündemdekı ölüm cezası tartışmalanna katıldı. Sıyası suçlarda bu cçzaya kesin biçimde karşı olduğunu belirtti. Ardından da. "diğer suciar için benim de görâşlerim çok kesin değil. Yani ben de kendi kafamda, kendi vicdanımda bunu tartışıyonım her iki yönüyle"dedı İdamın toplum vıcdanını rahatlatüğısavınaıse sayın lider. "bununla ilgili ilginç ömekler veriu'yor. idamdan vazgeçen ülkelerin yeniden idamı koyduklan söyleniyor. Konuyu o vönüv le tam değerlendiremhorum" dedi,(Cumhunyet,27 11 93.S:2488«",sf:6). Ölüm cezası, işlevsizdir. etkisizdır ve en önemlisi insan onuruna aykındır. Sayın Karay alçın'ın, siyasi suçlarda bu ceza karşısında net tavıralması sevindiricidir. Esasen. birde- mokrat siyasal aktörden daha farkh \ aklaşım umulamaz. Çünkü, günümüzde. ölüm cezası konusunda üretilen kesin tavır. bir kişinin demokrathğının somut ölçüsü olmuştur. Öte yanda, sayın Karayalçın. adlı suçlarda. ölüm cezası konusunda ikircikli olduğunu açıkça ve dürüstçe ortay a koy- muştur. Bu saydamlık. açıklanan düşünceden bağımsız ola- rak, olumlu birpuandır. Zıra bu konuda. başka paıtilerden pek çok lider ya da siyasetçı. orneğın. RP Genel Başkanı sayın Erbakan'ın yaptığı gibi. gerçek görüşlennı ısrarla saklama, ölüm cezası sorununu da bır polıtik malzeme olarak kul- lanma eğilimindedirler. İkircikli olunabılecek konu, yer ve zaman vardır. Ne.,ölüm cezası. öyle bır konudur ve ne de bugün. o gündür. Ölüm cezası çığmkanlan, histerik bir nöbetı. bucezaya tapınma nöbetıni yaşıyorlarvebunu ka- muoyuna daya'tmaya kalkışıyorlar. Meclıs Adalet Komis- yonunda. Seyfettin Uzundız isimlı mahkumun dosyası. 9 yıl aradan sonra v e hem de Komısyonun SHP ve CHP'li üyle- nnin karann çıkmasına gereklı biçimde direnememesi sonucu, infaz doğrultusunda oybirliğı ile gecinliyor. Böyle bir evrede. SHP Genel Başkanı tereddüt ıçınde olamaz. Yeterince bilgilenmemiş olmay a day alı. zamanında yapılmamış dünyâ görüşü ve vicdan muhabesmın sonucu tereddütlerini. kitleler önünde açıklayıp. ölüm isteme nöbetini yaşayan çevrelere koz veremez. Sosyal demokrat bır lidere düşen. ölüm cezasının kaldınlması mücadelesindc. ülkenındemokratik siyasal ve toplumsal muhalefetine öncü ve guvenilir birdayanak olmaktır: onlann örgütlü sesı olmaktır. Demokratbk sorumluluğu bunu zorunlu kılar. Kaldı ki. bır siyasi lidenn, bılmeme. henüz öğrenememiş olma ayncahğmın ışlemeyecegi konular vardır. Bu zaman dıliminde ve koşullar altında önemli bir siyasal partinın başkaniığına soyunan, parti içi si- yasal yanşmadan başanyla çıktığında Genel Başkanlıktan başka hükümet ortağı olacağını büen bir sıyasetçinin. en azından, ana sorunlann temel çözümleri konusunda yeterince donanımlı olmaması, hazırlıksız yakalanması kabul edilemez. UIus, somut \e ağır sorunlanna acil. etkin ve doğru çözümlerın açlığını çekerken. liderler. "Biz de öğrenme sürecindeyiz"," teredütlerimiz \ ar" dıyemezler. Bir ulusun yazgısı. bilincınde ve v icdanında tereddütler içmde kıv ranan, temel çözüm ve doğrultuyu kafasında netleştirernemiş lıder- lerin eline bırakılabilir mi? Siyasal örgütler. yeterince ha- zırlanmamış kışıleri, medyanın tuzağına düşerek, gençtır, gü- zeldir. dinamiktir, görüntüyü kurtanr. vb argümanlarla so- nımlu konumlara getiriyorsa. geleceğe nasıl güvenle bakaca- ğız. Sayın Karayalçın'ın idamlar konusundaki tereddütünü giderecek partisi içinde uzmanlar y ok mu? Onlara sormuyor mu? Sayın liderin bu tereddütü, Genel Başkanlık sürecinde yaptığı en ciddi ve mutlaka kendi siyasi çevresinin öncelikli uyansını gerektiren gafıdır. Kürt kimliği ve kültürel haklar konusunda anlaşmaya vanlamadı. DYP'li Zeydan 'Raporda Kürt sözcüğü kullanılmasın' dedi Güneydoğu Konıisyoııııııcla( Kürt9 sendromıı Ankara Barosu: ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Güneydoğu Anadolu sorununu araş- tırmak amaayla oluşturulan TBMM Araşürma Komisyonu, '"Kürt kimliği- nin tanınması, kültürel ve demokratik haklar" konulannda tartışmalara sah- ne oldu. DYP Hakkâri Milletvekili Mustafa Zeydan, raporda "Kürt" söz- cüğüne yer verilmemesini ıstedi. SHP Hakkâri Milletvekili Esat Canan da. komisyonun "Kürtçe yayın ve genel « f konulannda ilk adımı, atmasmı önerdi. Edınılen bilgıye göre, önceki akşam yapılan komısyon toplantısında çalış- malar değerlendirildi. Toplantıda, karşı oy yaası içeımeyen bır "ortak metin" oluşturulması ilke olarak be- nimsenirken, komisyonun görüşmedi- ği taslaklann, bir gazeteye "rapor M diye "sızdınlması" eleştirildi. Olaya "doğru" ve "ortak" bır teşhis konul- ması ve çeşiüı çözüm önenlenne me- tinde yer verilmesinin tartışıldığı top- lantıda, DYP'li Zeydan, komisyon raporunda "Kürt" ve "Kürtçe" söz- cüklenne yer verilmemesini istedi. Zeydan'ın önerisine, CHP İstanbul Milletvekili AJgan Hacaloğlu sert tepki gösterdi. Hacaioğlu'nun. "Bir Kürt milletvekili olarak siz bunu söyledikten sonra biz ne diye uğraşalım" dıyerek çı- kıştığı Zeydan, isteğinin gerekçesım. "Biz şimdi raporda Kürtlerden bahse- dersek, yarın Lazlar çıkar, başkaları çıkar" bıçıminde açıkladı. Zeydan'ın yaklaşımının fazla destek görmediği belirtilirken. konunun, raporun ta- mamlanması sırasında değerlendirile- ceği bildirildi. Komisyonda, PKK terörü ile Gü- neydoğu sorununun birbirinden aynl- ması da benimsendi ve raporda bu durumun vurgulanması kararlaştınl- dı. Çözüm önerileri tartışıhrken. SHP Hakkâri Milletvekili Esat Canan. ko- nuya polisiye önlemlerle yaklaşmanın yanbş olduğunu ve bugüne kadar bır sonuç alınamadığmı belirtti. Canan, sorunun çözümü için demokratik adımlar aülması gerektiğiru vurgu- layarak, PKK'ya karşı mücadeleyle bırlikte bölge insarunı kazanacak giri- şimler başlatılmasını önerdi. Kürtçe yayın ve af önerisi Banşçı çözüm için ilk adımı komis- yonun atmasmı isteyen Canan, Kürt- çe TV-radyo yayınına olanak sağlan- ması. genel af çıkanlması ve kültürel haklar konulannın raporda yer alma- sını istedi. CHP'h Algan Hacaloğlu, Canan'ın önerilerini desteklerken ANAP ve DYP'liler karşı çıktılar. Avııkat Epözdenm'in katiüeributunsunANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)-Ankara Barosu Başkanı Enlal Merdol. Tatvan'da kim- liği belirlenemeyen kışilerce öldürülen Avukat Şevket Epözdemir'in katillennın bir an önce yakalanmasını istedi. Cinayeti kınayan Merdol, Türkiye'de korkunun egemen kıhnmak istendiğini bıldirdi. Erdal Merdol dün yaptığı açıklamada, Türkiye'de, "in- san haklannın en temeli ve di- ğerlerini kullanabilmenin asga- ri koşulunu oluşturan yaşam hakkının ağır saldmlar altında olduğunu" vurguladı. Merdol, Türkiye'de korkunun ege- men kıhnmak istendiğini ve ınsanlann düşündüklerini söy- lemekten korkar hale geldikle- nru kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle