20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 ARALIK1993 CUMARTESİ 12 DIZIYAZI -3- Ertesi sabah kahvaltı bile etmeden toparlandık. Eşeklen semerle>ip yükleri bağlamak güç harca- tan bir işti ve çoğunİuk yüklerin dengesızliğı fark edilip en az bir kere daha sökülüp yeniden bağlan- ması gerekiyordu. Herkes çok yorgundu. Bir saatlik bir yürüyüşle aştığımız darboğazdan görûlebilen kırmızı damlan Eynif ovasının yeşili- ne gömülü Baştar köyüne boş mıdelerle bakarken gölgelik bir kahvehanede bir bardak çay ve daha neler hayal ediyorduk. Köy meydanında bir değil, birkaç kahve vardı, ama önünden ilk geçtıklerimızden gelen cesaret kıncı gülüşmeler yüzünden ancak en sonuncusun- da durabıldık. Dümdüz ovadaki tarlalanna aralannda bisik- letle giden gençlerin bulunduğu bu modern görü- nümlü köylülerin yabancı turist olmadığımıza göre. neden böyle bir işe kalkıştığımızı kavrayabıl- meleri epey güç oldu. SeyirBk 'yolcular' B u arada oturduğumuz asmaaltı kahve ma- sasının etrafında Emınönü"nde çığırlkan bir ışportacının toplayabileceği buyüklükte bir meraklı halkası oluşmuştu. öncekı günden kalan yufka ekmeklerimizle kahvaltı ederken bir yandan da önümüzdeki yolla ilgili tarifler aldık Rüzgar esmedıkçe aşın sıcak olan havaya rağmen hevesle yola koyulduk, tarif- lere göre güzel manzarah ve bol gölgelı çeşmeler ve asıl Eymf Han bıa beklıyordu. Gerçekten de ovadan güneye çıkan boğaza yakın belirsız karalülar biz yaklaştıkça şekillendi ve Eynif han karşımıza dikıldi. Bir zamanlar yol- cular için taşıdığı anlamı kaybetmiş olabilirdi. ama aslen kervanlar ve yolcular içın dınlenme yer- leriydiler. Ozergın'ın kataloğuna göre Seydışehir - Alanya kervanyolu üzenndeki hanlar sırasında; t) Orta- payam, 2) Ebü'l Hasan (Bulhasan), 3) Burma, 4) attapayam, Bulhasan, Burma, Beldibi ya da Kargı olabilir rastladığımız yıkıntılann adlan... Yada EynifHan; duvarlan yıkılmış, tonozlan ayakta ve sökülüp çalınmış kitabesinin yeri, yerli yerinde! Hepsi dağbaşlannda, artık geçip konaklamayacak kervanlan bekler gibi...Butarihsel yapılarla ilgilenecek bir 'mercf ya da "yetkili* yok rau diye merak ediyor insan. Evleri >ar bizim e>lere benzemez...İpek Yolu üstündeki tarih'evler de bugiinkülere benzemeyenierden. Ama, yannlan benzeyebilir! Hepsi birer taş yığını... Kitabeleri çalınmış, süslemeleri kınlmış... Salt adlan kalmış belleklerde YolcuözleryitikhanlarMut-Beh (Beldibi) ve Kargı hanlan olarak sap- tanmıştı. Haritada Eynif olarak adlandınlan bu han katalogdaki Burma han olmalıydı. Şımdi çökmüş olan boydan boya uzanan tonozlardan geriye kalan beşik kemerler belkı de Burma adının kaynağıycj^ Yapı etrafını çeviren kalın duvarda bırakjlan üçgen gözetleme çıkıntılan ıle savunma- ya önem verilen erken dönemin ribatlannı andın- yordu. Selçuklu hanlan iki kullanımlı müstahkem yapılardı; savaş zamanı askeri kışla ve cephanelik ama aslen kervanlar ve yolcular içi dinlenme yerle- riydiler. Birbırinden yaklaşık bir günlük seyahat me- safesinde bulunurlardı Sunduklan hizmet açı- sından farklılık gösterebilirlerdı. Sultanlann kurdurduğu büyük hanlarda at ve deve ahırlan, yolcular için rahat mekanlar, cami ve hamam olurdu. Baalannda hekim okur yazar- lar için kitaplık. diğerleri için satranç bile bulun- durulurdu. Mütevaa boyutlu hanlarda sadece yiyecek vebannak sağlanırdı. Küçük veyabüyük olsun tüm hanlar ücretsızdi. Her seyyah kim olur- sa olsun üç güne dek misafır sayılır ve yedirilip banndınlırdı. bile halimiz kalmamıştı. Zaten yanımızdaki su>un tümü bir matarayı bile doldurmuyordu. Gece çıkan sert rüzgarda kuru dere vatağı boyu yükselen titrekkavaklar uğuldadı durdu. Öğle vaktı ortava anıden beklenmedık ziyaret- çılerçıktı: Yörede'kılerin "deli an", '"sivri" dediği anya benzer m sinekler! O mevsimde yaylalann serinlığjnde bannamayan bu saldırgan yaratıklar. bundan sonra gezı bıtene dek pcşimizdcn ayn- lmadı Sıneklerin kaçırdığı keyfimiz Üç Irmak'ta kalan Sırtköylü ormancı Ahmet Kuru ile yaptı- ğımız muhabbetle yerine geldi. Bir yandan gide- ceğimiz yollan tarif ederken, bir yandan da geceyi orada geçırmemiz ıçm ısrar edip. "Yahu siz rezil olmuşsunuz, siz havattan bu kadar mı bczdıniz! Ben bu memleketin adamı olduğum hakic sizin gittiğiniz yolu gitsem bir gün yerimden kalka- mam" diyc söyleniyordu. fçten ılgısine ve kavak gölgeliğınde akan gür dereye rağmen oylarna so- nucu devam etmeye karar \erdik. Kısa siire sonra karşımıza çıkan Tol Han bizı çok sevindırdı.Fakat han. çalınmış kitabesi ve vi- ran iç avlusuyla büy ük bir haksızlığa uğramış bıri gıbı boynu bükük, yanından akan Mersin deresi- Hanlar göcmüş, göcmüş de geriye kala kala 'kemerleri' kalmış. Onlar da kıraç toprakta birer ayrık otu gibi! Aralannda oturup resim çektirmekle tarihin geri gelmesini dilemek aynı şey... Birbirine kavuşan dağlar B izim misafirliğımız o kadar süremedi ne ya- zık kı. "Biz yürüdükçe. ovanın iki yanında- ki dağlar sağlı sollu yanaşıyordu Sonunda iki yandaki dağlann arasında sıkışan ova Karaka- ya boğazı denen yerde boğazlandı. Ötesı "Akyol" adını alıyordu. Gerçekten de o yol o kadar aktı ki göz altcı ışığı göz açtırmıyordu" dı- yor Halik.ırnas Balıkçısı Aganta Bunna Burina- La'da. Buraya dek devamlı alçalan bir eğimle ideal bir bisiklet rotası olan yolumuz artık ürmanışa geci- yordu. Başlar'da güzelliği methedılen ve Akdeniz'i görebileceğimiz söylenen Kesikbeli üzerinden Bel- dibi hanına doğru geçiş yapacaktık. Suyla birlikte akan zamanı gövdelerinde birik- tirmışçesine kalın belli çınarlann altı da Bahaed- din Çeşmesi ılk zorlu tırmanma etabı sonrası mü- kemmel bır soluklanma yenydi. Eşek ters yatıyor... F akat işler umduğumuz gibi gitmeyecekti. En tepeye çıkıp yol dü/lcndiğınde köylüler- ce hiç uyanlmadığımızdan hemen mey- danlıktakı eskı mezarlığın yanından sağa aynlan belirsız yolu fark etmedik. Taze çimlerin üzerinde yer alan bu eski me- zarlığın kendisı ıle ılgılenip ana yoldan yürümeyi sürdürdük; oysa aynlan yol, Demirkapı üzerin- den bizi Beldibi'ne indirecek geçışti. Epey sonra yön olarak hatalı devam ettiğimizi ve coktan güneye dönmemiz gerektiğini anladık! O sırada varlığını eski haritamızda göremediğımiz yeni açılmış bir orman yolunda olduğumuzu bil- miyorduk. Doğru yol aynmı olması gerektiğini düşünerek taşlık bır patikaya gırdik. Havanın kararmasına iki saat kalmıştı. Yüksek iki tepenin yamaçlan arasındaki yank boyunca oluşturulmuş çöküntü kayalıklar arası- nda ilerleyen zorlu bir patikaya dalmıştık. Sağa sola kıvnmlar atan dımdık ve yer yer çök- müş bir merdıven gibıydi. Zaman zaman ancak bir kışinin yürüyebileceği darlıkta bır kenan uçu- rum patikada Balkız kendıliğinden en rahat geçiş- leri bulurken, Badem'ın kayahklan aşarken arka ayaklan dolanıyor veya kayıyordu. Daracık geçişlerde sağa sola sahnan yüklen her an dengelerinı bozup aşağı uçma tehlikesi ile yü- rürlerken bazen gözlenmızi yummak zorunda kalıyorduk Geri dönmek imkansızdı dik vadinin sonu ise gelmek bilmıyordu. Çobanlara ait bannak kalıntılannın oldugu ilk düzlük karşımıza çıkana dek yürüdük. Yan ka- ranlıkta hemen çadırlar kuruldu. Sıcakta on saat- lik yüriiyüşten sonra değil yemek yapmak yiyecek Tepelere tırmamrken, yolu y itirdiğimizin ayrımına bile varamıyoruz... Oysa, ne zahmetlerle tırmanmıştık o ka> alık yokuşu... ne dalıp gitmişti sanki. Kimseyle konuşmak iste- miyor, geçmışini anlatmıyordu. Biz de üsteleme- dik. Issız kızılçam ormanı içinden Avason'a doğru devam ettık. Son gün ormanı çınlatan bülbül seslenne uyandık. Fakat aynlık hüznüne sıneklerin Balkız'ı soktuğu kötü halin üzüntüsü eklenınce haarlıklar sessiz bir gerginlik ıçinde tamamlandı. Sıcakta buram buram kokulan yükselen defne koruluğu içinden yürüyerek, ezan seslerinin yankılandığı Avason (Yeni Yaylaalan) köyüne girdık. Gırdik ki karşımıza Almanca "cafe" ta- belalan çıktı. Turkçe anlamadığı sanılanlara gös- terilen can sıkıcı ve saygısız ilgi tarzı ile bizı karşıla- yan girişımci kahveciden yakamızı sıyınp kendi- mizı caminin karşısındaki boş kahveye attık. Tunzmin geleneksel toplum değerlenmız üze- rindeki yıpratıcı etkisıni bir kez daha görmek, hele böyle beklenmedik bır anda görmek bizı uzmüştü. Manavgat'a bir saat yoldakı Avason'a tunst- lerin nıye geldiğıni köylüler de pek bılemıyordu. ancak '"dağ havası" için olabileceğini düşünüyor- lardı. Bunu, cumadan çıkıp teker teker kahveyı dol- duran yaşlılardan önce bızimle ilgılcnen şakacı gençlerden dınledik. Bizim 'rentacarlar' O nlar "rentacar mı?" diyerek menşeini merak ededursun, bizse eşeklerimizin sonunun ne olacağını endişeyle merak edıvorduk. Ba- dem ve Balkız'a uygun biryerbulmalıydık. Namazdan sonra camı yaranna başlatılan açık arttırma dev am ediyordu. Binleri yan şaka "ıhale- ye" katmamızı önerdi; ama eşeklere 50 bın liradan fazla veren çıkacağı tahmm edilmiyordu. Tam o sırada koltuk değneğine yaslanarak ge- len temiz yıizlü yaşlı bır köylü Badem ve Balkız'la ilgilenip "Bunlar aç" deyince birden gözlenmız parladı. Kalabalık kahvede bir sandaheye ılışip bizi izlemeye koyulan bu dayının kımliğinı ve eşeklere bakmak için olanağı olup olmadığını sor- duk kahvecıye sessizden. Sonra içimizden birı kalkıp. "Abdullah Dayı, gelir gelmez eşeklenn halinden anladın. Hem biz de seni sevdik bu eşekleri sanj verelım Bınni öne kattın mı öbüru de onu ızler hiç dert çıkarmazlar" diyebaşlayan kısa bır sövlev çektıkıen sonra, gözü kapalı dostlanmızı devrettık Altı gündür uzak durduğumuz ""medeniyet'"e. Side'ye doğru bizı zahmetsizce taşıyan SOnc'nin tozlu camlanndan gende bıraktığımız yemyeşil dağlara bakarken hcpımızın yüzunde başaran- lann gulümsemesı vardı Henüz İilanbul'a, büro- lanmızda bizı bekleycn ma>dlanmıza dönmeden şimdıdcn doğavı özlemeve başlamıştık bile... İpek Yolu'na. bunca vıl sonra avak basmış ol- mak bizi mutlandırmıştı. Kımbılır, bir gün olur tümünü katetme olanağını da bulabilirdik BİTİ'İ İLAN T.C. İZMİR 9. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN E.No: 1991/322 K.No: 1993/806 Davaa Mehmet Kocabaş vekili tarafından davalı Yaşar Kocabaş aleyhine açılan boşanma davasının yaptlan duruşması sonunda; Af- yon ilı, Sultandağı üçesı, Karakışla, cılt: 017 01, sayfa: 65. kütuk: 15'- te nüfusa kayıüı Mehmet Kocabaş ıle Yasar Kocabaş'ın MK'nın 134 ve 150. maddelen gereğınce boşanmalanna, 29 4.1991 tanhinden iti- barcn davalı kadın ıçın takdir edilen ayhk 300.000.- TL. tedbır nafa- kasının hükûm kesinleşinceye kadar devamına ve davacıdan ahnarak davalı kadına verilmesine, davacı tarafından yapılan 242.000 - TL mahkeme masrafı ve 100.000.- TL. vekalet ücretinin davalıdan ahnıp davacıya verilmesine, bakıyeli 11.300.- TL. haran davalıdan alınma- sına, davaa vekılının yûzüne karşı davahnın yokluğunda temyizı kabil olmak üzere venlen karar yenne kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 48767 İLAN RİZE ASLtYE CEZA HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1992/659 Karar No: 1993/323 Sanık: Aü Nihat Kutsal-Mehmet ve Zehra'dan olma, 10.08.1929 doğumlu, Trabzon ilı merkez mahallesı nüfusuna kayıllı. Suç: Hırsızlık Suçtarihi: 28.10.1992 Karar tarihi: 14.7.1993 Uygulanan kanun maddesi: TCK 492/7,62,523,81/2,40. madde- len. Sonuç olarak verilen ceza: 9 ay 10 gün hapis cezası. Yukanda hüküm özeti ve açık kımliği yazılı sanık Aü Nihat Kutsal hakkında yokluğunda verilen karar, sanık tum aramalara rağmen bulunup tcblığ edılemedığınden 7201 sayıh Tebbgat Kanunu'nun 28 ve takip eden maddelen gereğınce ılanen teblığine, Karann ilan tarihınden ıtıbaren 15 gün sonra kesinleşnu; sayılaca- ö ve ilan masratlanran sanıktan abnacağı ılanen teblığ olunur. ~ 1 4 7 1 " 3 Basın: 48722 İLAN T.C. FATİH 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1993-214 Davaa Ayşe Al vekili tarafından davalı Eyüp Sultan Al aleyhine açılan boşanma davasında: Davahnın Düovası, Mimarsinan Mah. Gebze adresine tebligat ya- pılamamış ve zabıta manfetı ile de yeni adresinın tespiti mümkün olamamış, bu suretle davalı Eyüp Sultan AJ'a dava dilekçesinin ila- nen tebliğine, yargılamamn 27.12.1993 günü saat 9.30'da yapıbnası- na karar verilmiş bulunulduğundan muhatabın bizzat mahkememız- de hazır bulunması veya kendısinı kanuni bır vekıl ile temsil ettirmesi, gelmedıği takdırde HUMK'nın 213,2 maddesi gereğınce gıvabında devam olunacağı dava dilekçesinin tebüği yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 23.11 1993 Basın: 12423 POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Pendikli Eski Tüfek... Ankara Belediye Başkanı Ali Dinçer, yıllar sonrası bir gün ismail Gülgeç'le bana Ankara Kalesi'ni gezdirir- ken, "Buralan guzel lokantalar, meyhanelerle donata- cağız" demişti. ! Işte yıllar sonrası buralar (kale) olmuş, donanmıştı. Geçende Ankara'ya gittiğimde arkadaşlar beni Kaleye götürdüler. Birkaç eski Ankara evinden bozma meyha- ne var; daha gelişeceğe benziyor. Görkemli "Vaşing- ton" var, onu da sonraya bıraktık. Bir gidişimizde görü- rüz Tepeden kentin ışıkları pırıl pırıl görünüyordu. Hava biraz soğukçaydı, meyhane serin . Köşedekı pencere yan açık kalmış, cereyan yapıyor. Haberımiz olmadan "şifayı" kapmışız. İstanbul'dan Ankara'ya Galatasaray'ın (0-0) galibiye- tıni goturmüştük, (0-0) galibiyet nasıl olursa onu .. Şimdi de Ankara'dan uşütmeyı (grıbı, nezleyi soğuk algınlığı- nı) getırıyoruz. Bu öyle bır üşütme ki içınde devlet, millet, Meclis, hükümet, sıyasal partiler, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay. hepsi var. Başkentten döner dönmez yatağa duştük, yorgan dö- şekyatıyoruz... Zırrrrr, telefon çalıyor (gece) Patriyot Hayati'nin oğlu Kadri, babasının öldüğünu haber veriyor. Doktorun, Yerinden kımıldarsan sen gidersin!" demesi üzerine yerimızden kımıldayamıyoruz. Yatağa çakıldık, kaldık.. CahHSıtkı'nın "Cenazemizyerdekalmasmdostlar"de- dıği gibi cenaze yerde kalmıyor. Eşi Dürnev'e, oğlu Kadri'ye başsağhğı dilerim... Eski tüfeklerden nam-ı dığer Hayati Tüzün, nam-ı asir Patriyot Hayati meclis-ârâ bir sohbet adamıydı. Bulun- duğu yer gönenir, sofrası şenlenirdi. Hünerli elleriyle bir meze cambazıydı. Meyhaneye gelırken mezeciden aldığı en seçkin me- zelerle sofrayı donatırdı. Eksilmeye başladı mı yedekten takviyeederdı. Unutulmaz Yakup Günleri vardır Böyle bir geceyi Atilla Dorsay şöyle anlatır: "Bu arada mezeler gelip giderdi: Patlıcan salatası, midyepilakisi, beyin salatası, çirozsalatası (şimdi varsa bul), sıcaklar boy gösterirdı: Mucver, kıymalı muska bö- rekleri, ciğer tava... Bir ızgara daha.. karides ızgarası.. Sofranın en güzel sıcaklarından peynirlı patlıcana sıra gelirdi. Bu mezeyi, buradaki sofralara, içerken sohbeti- ne doyum olmaz Patriyot Hayati oğretmişti. Daha once böyle bir mezeden kimse haberdar değıldi. Bu, Patri- yot'un yeni bir icadıydı. Oval, yahut küçuk küçük kesıl- miş pathcanlarm uzerine Mihalıç peynirlerı dizerek, fırı- na konur, bır güzel fırınlantr, ortaya sürulur, tadına doyum olmazdı." Patriyot Hayati, "1952de tutuklanan" 168'lerdendi. 1958de tutuklanmış, bir süre ıçerde yatmış, sonunda çıkmıştı. Bundan ötürü eskı tüfeklerden olmuştu. Daha sonra her hareketin ıçinde faşizme karşı direnenler ara- sında bulunmuştu. Yaşamını özgürlük, demokrasi, sosyalizme adamış olan Hayati Tüzün, sol çevrelerde Patriyot Hayati diye anılır, Potriyotdenılmesinden hoşlanırdı. Bir eski tüfekti ama paslanmamıştı. Sovyet sosyalızmi göçse bile Patri- yot bu yıkıntının altında kalmayanlardandı. Pendik'in bir mezarlığında yatsa bile yalnız değıldir. Hani. kımıldasa, kalksa; kalabalık çekildikten sonra birer tane parlatsak, olur mu? BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Pankreastan salgıla- ^ nan ve kandakı serbest şekenn sindmminde gö- 2 rev alan hormon. 2/ Bir « soru eki... Bir cins kangu- ru. 3/ Ressamlann boya- 4 lan üzerine dizerek fırça c ıle kanştırdıklan levha... Şarapkadehi.4/Kollann 6 gövdeye bağlandığı bö- ^ lüm... Yaşamsal sıvı. 5/ Bir sanat yapıtında işle- 8 nen konu... Dağ sırtlann- g da davarlann yatınldığı düz ve kuytu yer. 6/ Demir ırgaünı geri çahşürarak gemi zincirini de- nize verme. 7/ fienme. beddua... Bilinç. 8/ Motorda sızdırmazhğı sağlamak için kullanılan esnek metal parca... Bir nota 9/ Japon li- nk dramı... Pir Sultan Abdal'ın doeum yeri olan köy. YÜKARIDAN AŞÂĞIYA: 1/ Cinsel iktidarsızlık. 2/ Nijer'in başkentı... Hayvanlara vurulan damga. 3/ Soğuğun etkisiyle ya da bir bükülme sonucunda bel bölgesınde birdenbire beliren ağn 4/ Sivrisineğe benzer bır böcek... Elektrik direnç birimi. 5/Is- lamlıktan önce Kâbe'de duran üç puttan biri... Aktinyum ele- mentinin sımgesi... Su. 6/ Vilayet... Hindu dininin en kutsal ve en sevilen tannlanndan biri. 7/ Kısa saplı odun baltası. 8/ Halk dilinde domatese verilen ad. 9/ Arap abecesinde bir harf... Ye- mek dışmda yenilen yaş ya da kuruyemış gibi şeyler. T.C. FATİH 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1992M116 Davaa Nilgün Yeşilbayrak vekili tarafından davalı Sadetün Yeşilbayrak aleyhine açılan boşanma davasında: Hakimliğimizin 1992/1116esas 1993ı819kararsayılıvel5.I1.1993 günlü karan ile Istanbul Fatıh, Smanağa Mah cılt 062/14, sayfa 77, kutük 988'de nüfusta kayıüı İsmail Hakkı ve Fatma kızı 5.7.1960 do- ğumlu davaa Nilgün Yeşilbayrak ıle Mehmet ve Sakine oğlu 10 1. 1948 doğumlu davalı Sadetün Yeşılbayrak'ın M.K.'nın 134. maddesi gereğınce boşanmalanna, istek de gözönünde bulundurularak takdi- ren mü^lerek çocuk 28.4.1993 doğumlu Gamze'nın velayeünin dava- a anneı^e tevdijne, davalı babanın bu çocuğunu hafta sonlan 15 günde bir ve dini ve milli bayramlann 2. günleri sabah saat 9'dan aynı gün saat 17'ye kadar yanına alıp görüşmesıne, istenmediğinden dava- a ve çocuk için nafaka, tazmınat takdırine yer olmadığına, 7.000.- TL. bakiye haran davaadan alınıp Hazine'ye verilrnesine, davaanın yapüğı masraflann uhdesınde bırakılmaana, davaa vekili için 650 000.- TL. ücreti vekalet takdırine daır kanun yollan aak olmak üzere karar verilmiş olup, adresı tespıt edilemeyen davalı Sadetün Yeşilbayrak'a tebligat yerine geçmek üzere ilan yolu ıle tebliğ olunur. 25.11.1993 Basın: 12412 TEBLİGATTIR tstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi"nin Esas: 1981/48, Karar: 1981/484 sayıh, 22.12.1981 günlü karan uyannca 10/9.7.1982 no'lu dosyamızla ilgili olarak idaremize 640.694.- TL. para cezası ödemeye yükümlü Mehmet Ata oğlu Dürdane'den olma 1940 doğumlu Amasya ili Dere Mah. H: 002/06, C: 510, S: 89'da nüfusa kayıtlı Güven Bil- gili, kararda belirtilen adresinde bulunamadığından mez- kür para cezası tahsil edilememektedir. Tebligata esas olacak başkaca bir adresi bilinemedigin- den, 7201 sayıh Tebligat Kanunu'nun 28. ve 29. maddeleri- ne göre ilanen tebliğ olunur. Basın: 48744
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle